ORTA OYUNU
Orta Oyunu, çevresi seyircilerle çevrili bir alan içinde
oynanan, yazılı metne dayanmayan, içinde müzik, raks ve şarkı bulunan doğaçlama
bir oyundur. Orta Oyunu adının geçtiği ilk belge 1834 tarihlidir. Daha eski
kaynaklarda bu oyun; kol oyunu, meydan oyunu, taklit oyunu, zuhurî gibi
adlarla anılmıştır.
Orta Oyunu, han ya da kahvehane gibi kapalı yerlerde de
oynanmakla birlikte, genel olarak açık yerlerde ortada oynanan bir
oyundur. Oyunun oynandığı yuvarlak ya da oval alana palanga denir. Oyunun
dekoru; “yeni dünya” denilen bezsiz bir paravandan ve “dükkân”
denilen iki katlı bir kafesten oluşur. Yeni dünya “ev” olarak, dükkân da “iş
yeri” olarak kullanılır. Dükkânda bir tezgâh, birkaç hasır iskemle
bulunur.
Orta Oyununun kişileri ve fasılları Karagöz oyunuyla
büyük oranda benzerlik gösterir. Oyunun en önemli iki kişisi Kavuklu ile
Pişekâr’dır. Kavuklu, Karagöz oyunundaki Karagöz’ün, Pişekâr da
Hacivat’ın karşılığıdır. Orta Oyununda da gülmece ögesi, Karagöz oyunundaki
gibi, yanlış anlamalara, nüktelere ve güldürücü hareketlere dayanır. Oyunda
çeşitli mesleklerden, yörelerden, milletlerden insanların meslekî ve yöresel
özellikleri, ağızları taklit edilir. Bunlar arasında Arap, Acem, Kayserili,
Kastamonulu, Kürt, Frenk, Lâz, Yahudi, Ermeni vb. sayılabilir. Orta Oyununda
kadın rolünü oynayan kadın kılığına girmiş erkeğe Zenne denir. Kavuklu
Hamdi ile Pişekâr Küçük İsmail Efendi, orta oyununun önemli ustaları
sayılır.
Orta Oyununun Bölümleri
Mukaddime (Giriş): Zurnacı, Pişekâr havası çalar. Pişekâr çıkar ve
seyirciyi selâmladıktan sonra zurnacıyla konuşur. Bu konuşmada, oynanacak oyunun
adı bildirilir. Daha sonra zurnacı Kavuklu havasını çalar. Kavuklu
ile Kavuklu arkası oyun alanına girer. Kavuklu ile Kavuklu arkası
arasında kısa bir konuşma geçer. Sonra bu kişiler birden Pişekâr’ı görüp
korkarlar ve korkudan birbirlerinin üstüne düşerler. Bazı oyunlarda zenne takımı
ve Çelebi’nin daha önce çıkıp Pişekâr’la konuştukları bir sahne de
vardır.
Muhavere (Söyleşme): Bu bölüm Kavuklu ile Pişekâr’ın birbirleriyle tanıdık
çıktıkları tanışma konuşmasıyla başlar. Kavuklu ile Pişekâr’ın birbirinin
sözlerini ters anlamaları bir gülmece oluşturur ki buna arzbâr denir.
Arzbârdan sonra tekerleme başlar. Tekerlemede Kavuklu, başından geçen
olağan dışı bir olayı Pişekâr’a anlatır. Pişekâr da bunu gerçekmiş gibi dinler.
Sonunda bunun düş olduğu anlaşılır.
Fasıl (Oyun): Oyunun asıl bölümü, belli bir olayın canlandırıldığı
fasıl bölümüdür. Orta oyunu fasılları genellikle iki paralel olay dizisinde
gelişir. Dükkân dekorunda gelişen olaylarda genellikle Kavuklu bir iş arar.
Pişekâr’ın ona iş bulmasıyla olaylar gelişir. Dükkâna gelip giden çeşitli
müşterilerle ilgili oyunlar da vardır. İkinci olaylar dizisi yeni dünya denilen
ev dekorunda geçer. Zenne takımının, Pişekâr aracılığıyla ev araması ve bir eve
yerleşmesi biçiminde olaylar gelişir.
Bitiş: Oyunun
son bölümüdür. Pişekâr, seyircilerden özür dileyerek gelecek oyunun adını ve
yerini bildirir. Oyunu kapatır.
Geleneksel Türk halk tiyatrosunun önemli
seyirliklerinden olan orta oyunundaki oyunların başlıcaları şunlardır: Tahir
ile Zühre, Kale Oyunu, Terzi Oyunu, Yazıcı Oyunu, Fotoğrafçı, Gözlemeci,
Kunduracı, Pazarcılar, Mahalle Baskını, Çeşme, Hamam, Çifte Hamamlar, Büyücü
Hoca, Eskici Abdi.
KÖY SEYİRLİK
OYUNLARI
Kırsal bölgelerde, köylerde görülen, konularını daha çok
yöresel hayattan alan seyirlik oyunların oluşturduğu bir tiyatro geleneğidir.
Kökleri geçmişe dayanır. Bolluk, sevgi, savaş, kıskançlık, yoksulluk gibi
konular işlenir. Köy Seyirlik Oyunu da denilen bu oyunlar sözlü gelenek içinde
yer alır. Oyunların içeriği ve yapısı, yörelere göre farklılıklar gösterebilir.
Oyuncular genel olarak profesyonel kişiler değildir. Kılık değiştirme, maskeler
ve müzik oyun içinde yer alabilir. Köylü tiyatrosu geleneği içinde yer alan
oyunlarda, kalıplaşmış sözlerin yanı sıra doğaçlamalar da
bulunur.
0 Yorumlarınız