1. Tanzimat döneminde aynı
temada yazılmış bilimsel içerikli birçok yazı vardır. Özellikle gazete ev
dergilerde çıkan tenkit türü yazılarda bunu görmek mümkündür.
2. Tanzimat döneminde sanatçılar eserlerini
ortaya koyarken eski ile yeni arasında bir ikilem yaşamışlardır. k Bu yüzden
konularda değişiklik yaaprken şekil bakımından eskiye bağlı kalmışlar, divan
edebiyatı nazım şekillerini kullanmışlardır.
3.
Tanzimat döneminde edebiyatı mıza giren öğretici metinler:
Gazete çevresinde gelişen metin türleri:
Makale, deneme, sohbet, fıkra, eleştiri, röportaj gibi
gazete çevresinde oluşan metinlerdir.
Kişisel hayatı konu alan metin
türleri:
Hatıra (anı), gezi yazısı, biyografi, mektup, günlük gibi
kişisel hayatla ilgili olan metinlerdir
4. Ali Suavi Hayatı Eserleri
Edebi Kişiliği
Ali Suavi (d.1838 İstanbul - ö.1878 İstanbul) Osmanlı
düşünürü ve yazarı.
Osmanlı Devletinin son zamanlarında yetişen yazar ve
ihtilalci. 1839 senesinde İstanbul'un Cerrahpaşa semtinde doğdu. Babası
Çankırı'nın Çay köyünden olup, İstanbul'da yerleşmiş kağıt mühreciliği
(parlatmacılığı) yapan Hüseyin Ağadır. Davutpaşa İskele Rüşdiyesinde bir kaç
sene okuyan Suavi, medrese tahsili görmemiş olup, cami dersleriyle kalmıştı. Bu
sebeple daha sonraları cami vaizliği yaptığı dönemlerde halkın diliyle ve çok
kere de mantıkiyle konuşurdu. Suavi, Sami Paşanın maarif nazırlığı sırasında
girdiği imtihanda başarı göstererek, Bursa Rüşdiyesine muallim-i evvel tayin
edildi. Ancak ahlaki düşüklüğü dolayısıyla hakkında yapılan şikayetler artınca,
bir sene sonra Bursa'dan ayrılmak mecburiyetinde kaldı. Bir müddet Rüşdiyede baş
muallimlik vazifesinde bulundu. Bu sırada hacca giden Ali Suavi, dönüşte Sami
Paşa'nın himayesiyle Filibe Rüşdiyesine hoca olarak tayin edildi. Daha sonra
Sofya'da ticaret mahkemesi reisliği, Filibe'de tahrirat müdürlüğü yaptı.
1867 senesinde İstanbul'a dönen Suavi, bir taraftan Şehzade
Camiinde vaazlar veriyor, diğer taraftan Filip Efendinin Muhbir adlı gazetesinde
yazarlık yapıyordu. Bir süre sonra devlet aleyhinde şiirler yazmaya başladı. Bu
durum, gazetenin kapatılmasına ve Ali Suavi'nin Kastamonu'da ikamete mecbur
edilmesine yol açtı. Kastamonu'dayken Mustafa Fazıl Paşanın daveti üzerine kaçıp
Paris'e gitti. Paris'te Mustafa Fazıl Paşa ve arkadaşlarıyla yapılan toplantıdan
sonra, burada alınan karar üzerine Muhbir Gazetesini çıkarmak için Londra'ya
gitti. Gazetenin daha ilk nüshalarından itibaren kararlaştırılmış hedeflerin
dışına çıktığı görüldü. Bu yüzden Yeni Osmanlılar ve diğer erkan ile arası
bozuldu. Namık Kemal ve Ziya Bey'in desteklerini çekmeleri üzerine gazete
kapanmak zorunda kaldı.
Londra'da bir İngiliz kızı ile evlenen Ali Suavi, Sultan
Abdülaziz'in tahttan indirilmesinden sonra İstanbul'a geri döndü. Sultan İkinci
Abdülhamid Hanın mabeyn feriki olan İngiliz Said Paşanın yardımı ile Galatasaray
Sultanisine müdür tayin edildi. Kötü idaresi ile mektebi karıştırması, perişan
tavırları ve Türk halkının örf ve adetlerine uymayan davranışları yüzünden kısa
zaman sonra bu görevden azl edildi. Bu olaydan sonra Abdülhamid Han'a ve
idaresine düşman kesilen Ali Suavi, Sultan'ı tahttan indirmeye ve yerine beşinci
Murad'ı padişah yapmaya karar verdi. Bu konuda İngilizlerin de desteğini
sağladı. Bunun için gizli olarak çalışmaya başladı. Etrafına topladığı beş yüz
kadar göçmen ile 20 Mayıs'ta Beşinci Murad'ın bulunduğu Çırağan Sarayı'nı
basarak, beşinci Murad'ı dışarı çıkardı. Bu sırada yetişen Beşiktaş muhafızı
Hasan Paşa'nın vurduğu bir sopa darbesiyle Ali Suavi, olay yerinde öldü (1878).
Yıldız Sarayı civarında bir yere gömüldü. Bugün yeri kaybolmuştur. İngiliz olan
karısı Mary, olay gecesi yalıda bulunan belgeleri yaktıktan sonra derhal
kendisini bekleyen gemi ile Londra'ya kaçtı (Çırağan Vak'ası).
Ali Suavi daima ön safta bulunmak isteyen, övülmeyi seven,
yalan söylemekten çekinmeyen ve dostluğuna güvenilmeyen bir kişiliğe sahipti.
Onun bu şahsiyetini iyi değerlendiren İngilizler, kendisini istedikleri biçimde
yetiştirmişler ve kullanmışlardır. Nitekim o, rejim meselesinde İngiliz
parlamentarizmine benzeyen bir meşrutiyet arzusunu daimi olarak dile
getiriyordu.
Diğer taraftan klasik medrese tahsili bile görmeyen Suavi,
belli çevrelerce muhaddis ve hatta müctehid gibi gösterilmeye çalışılmıştır.
Suavi, dinde reform yapmak gerektiğini, hutbenin her milletin kendi dilinde
okunmasını ısrarla savunmuştur. Suavi'nin bu fikirleri daha sonra Cemaleddin
Efgani adlı yine bir İngiliz ajanı tarafından geliştirilecektir.
Namık Kemal'in Abdülhak Hâmid'e gönderdiği bir mektubunda,
Ali Suavi hakkında söylediği şu sözler bir hayli düşündürücüdür: "Ali Suavi hiç
de senin tahminin gibi bir adam değildi. Bir çehre nümayişine aldanmışsın.
Onunla iki sene arkadaşlık ettim. O öyle bir adamdı ki, garazkâr ve dünyada
misli görülmedik bir şarlatandı. Ben her şeye öyle kolay inanmadığım halde, bana
kendini yedi-sekiz dil biliyormuş gibi gösterdi. O kadar cahil, cehaletiyle
beraber o kadar mağrurdu. Türkçe üç satır bir şey yazsa, aleme maskara
olurdu."
Ali Suavi'nin başlıca
eserleri
•Kamus Ül-Ulum
Vel-Maarif, (Paris, 1870, Türkçe Batı örneğine uygun ilk ansiklopedi,
yarım kalmıştır.)
•Hive (Paris,
1874)
•Montenegro-A Propos De
L'Herzegovine (Paris, 1876)
•Ali Paşa'nın
Siyaseti
•Hukuk-üş Şevari
İBRAHİM ŞİNASİ
(1826-1871)
*Tophane İdaresi’nde çalıştığı zamanlarda Fransızcacını
ilerletmek ve öğrenin görmek için Fransa’ya gitmek ister ve gönderilir. Burada
Batı edebiyatının ve batıdaki düşünce akımlarının içinde yetişir.
*Tanzimat Edebiyatının kurucularındandır.
Gazel ve kasideler yazan İ. Şinasi, şiire yeni bir öz
getirmiş; şiiri sosyal ve siyasi düşüncelere açarak “kanun, hak, adalet, namus,
cehalet, akıl, reis-i cumhur” gibi kavramları şiirde kullanmıştır.
*Şinasi’nin yazdığı kasidelerde de övgü unsur vardır; ancak
divan edebiyatındaki kasidenin klasik özelliklerinden sıyırmıştır kasideyi.
Duygu ve hayalden uzaklaşıp akla dayana övgüye yer vermesi Türk edeb açısından
bir yeniliktir.
*Türk toplumuna Batı şiirini tanıtmak için Batı şiirinden
çeviriler yapmıştır. Bu çevirileri Tercüme-i manzume adlı yapıtında
toplamıştır.
*Şiirlerinde konu birliğine önem vermiştir. Çünkü şiirin
belli bir düşünce çevresinde gelişmesini amaçlamıştır.
*Şinasi yurt sorunları üstünde yurttaşın söz söyleme hakkı
ve hürriyeti olduğu görüşünü ileri sürerek gazetenin toplumun gelişmesinde
önemli bir yer tuttuğunu, halkın sesini duyurmasında bir araç olduğunu ileri
sürmüştür.
*Gazetenin halkın anlayabileceği bir dille süsten uzak
çıkarılması gerektiğini söylemiştir.
*Klasizmin etkisinde kalmış bir yazardır.
ŞİNASİ’NİN İLKLERİ
*Batı etkisindeki Türk edebiyatının ilk bilinçli
temsilcisidir.
*Agah Efendi ile birlikte ilk özel gazeteyi çıkarmıştır.
Tercüman-ı Ahval -1860
*Daha sonra da Tasvir-i Efkar gazetesini çıkarmıştır.
(1862)
*İlk makale örneği MUKADDİME’yi yazmıştır. Tercüman-
Ahval’de yayımlamıştır.
*Fransızcadan ilk şiir çevirilerini yapmıştır.
(Lamertine’den yapıldı.) Bu çevirileri Tercüme-i manzume adlı yapıtında
toplamıştır.
*İlk yerli oyunumuz Şair Evlenmesi’ni yazmıştır. Bu yapıtta
Karagöz-ortaoyunu tekniğinden faydalanmıştır. Nokta, kısa çizgi ve ayraç
işaretleri de ilk kez de bu yapıtta kullanmıştır. Ancak sahneye konulan ilk
tiyatro yapıtı Namık Kemal’in VATAN YAHUT SİLİSTRE adlı yapıtıdır.
*Noktalama işaretlerini ilk kez kullanan kişidir.
Mukaddime’de kullanmıştır.
* İlk folklor incelemesini DURUB-U EMSAL-İ OSMANİYE
yapmıştır. (Atasözleri sözlüğü)
* Şiire yeni bir öz getirmiş; şiiri sosyal ve siyasi
düşüncelere açarak “kanun, hak, adalet, namus, cehalet, akıl, reis-i cumhur”
gibi kavramları şiirde kullanmıştır.
* La Fontaine’den çeviriler yapmış, onunkine benzeyen ilk fablları yazmıştır.
YAPITLAR:
Tercüme-i Manzume (LA Fontaine’den çeviriler)
Şair Evlenmesi
(tiyatro)
Durub-u Emsal-i
Osmaniye(Atasözleri derlemesi)
Müntehabat-ı
Eşar(Şiirlerinden seçmeler)
sayfa 28.
Tanzimat Döneminde Öğretici
Metinlerin Özellikleri
* Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde
toplumsal konular işlenmiştir.
* "Sanat, toplum içindir." anlayışıyla
toplumsal konular ele alınmıştır.
* Rönesans ve aydınlanma döneminin etkisiyle
birlikte Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde eşitlik, hürriyet, bilim, hukuk
gibi kavramlar öne çıkar.
* Genellikle makale türünde eserler verilir.
Bir öğretici metin olan Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi ilk makaledir.
* Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde Arapça
ve Farsça sözcükler kullanılmakla birlikte süssüz, gösterişsiz, secisiz bir dil
kullanılmıştır.
* Tanzimat dönemi edebiyatı öğretici
metinlerinde Doğu Batı çatışması temada, dilde, ifade biçimlerinde kendini
gösterir.
* Tanzimat döneminde halkı eğitmek ve
bilgilendirmek amacıyla daha çok gazeteden yararlanılmıştır, öğretici metinler
de daha çok gazetelerde yayımlanmıştır.
* Türk dili tarihi alanında çalışmalar
yapılmış, sözlük çalışmaları ilk defa bilimsel bir metodla
düzenlenmiştir.
* Söz hüneri göstermek değil, bazı düşünceleri
halka yaymak amaçlanmıştır.
* Türk edebiyatında ilk defa bu dönem
eserlerinde konuşmaları gösteren çizgiler ve noktalama işaretleri
kullanılmıştır.
HAZIRLIK
1. ÖĞRETİCİ METİN KAVRAMINDAN NE ANLIYORSUNUZ?
C. Öğretici metinler, bilgi ve haber vermek, ikna etmek,
kanıları değiştirmek, uyarmak, düşündürmek, yönlendirmek, tanıtmak gibi
amaçlarla yazılan metinlerdir.
2. Çağdaşlaşma: Çağa ayak
uydurma, Yaşanılan dönemi benimseme, onun gereklerini yerine getirme
Modernleşme:Eski ve geleneksel toplumların modern
olmalarına, moderniteye ulaşmalarına imkan veren süreçler için kullanılan genel
terim. Sınırları genişleyen kapitalist dünya pazarının hızlandırdığı bilimsel ve
teknolojik keşiflerle yeniliklerin, sanayideki ilerlemelerin, nüfus
hareketlerinin, ulus devletleri ve kitlesel hareketlerin doğuşuyla birlikte
ortaya çıkan sosyo-ekonomik değişimlerin birliği
Batılılaşma: Batı medeniyetini veya batılı
milletleri taklit cime, onlara benzeme harekeli.
Asrilik: Yaşanılan döneme
uyma.
sayfa 29.
1.Tercüman- Ahval'de Mukaddime ve Serbestlik adlı metiler
bilgi ve haber vermek, ikna etmek,
kanıları değiştirmek, uyarmak, düşündürmek, yönlendirmek
sayfa 30
2. tanzişmat dönemi öğretici metinlerin oluşmasına zemin
hazırlayan zihniyet Batı düşüncesini benimsemiş Batılı yaşam biçimini ve
sanatını ölçü almış zihniyettir.
3. Metnin iletisi:
Tercüman- Ahval: Tercüman-
Ahval Gazetesinin çıkarılış amacı
Serbestlikadlı metnin iletisi: serbestlik kavramının
ne anlama geldiği
1. ETKİNLİK: Tanzimat döneminde vatansevgisi, hak, adalet
, eşitlik gibi komnular ön plana çıkan konulardır. bu konularda birçok yazı
kaleme alınmıştır.
2. ETKİNLİK: Bu temalar
roman, hiakye tiyatro gibi olaya
dayalı ve şiir gibi coşku ve heyecana bağlı anlatımla oluşturulmuş metinlerle de
analtılmıştır.
4.a. Tercüman-ı Ahval Mukaddimesinde dönemin gazete ile
ilgili zihniyeti yansıtılmış. gazete bu dönemde en önemli bir iletişim unsuru olarak göze çarpar. sosyal
yaşamda birçok gaete çıkarılmış, halk bu gazeteelri okumak için ilgi
göstermişitr. dönemin siyasetçileri ve
devlet erkanı da gazete konusnda ciddi adımalr atmışlardır.
b. Günümüzde de hak, eşitlik, adalet, özgürlük varmalrı
hala güncelliğini koruyan sık sık
tartışılan temalar arasındadır.
5. a.Merkezi otorite ile halk arasında bir kopukluktan söz
edilemez. Bu tartışlamalar daha çok aydınlar ve merkezi otorite etrafında
gelişmiştir. Halk her halükarda merkezi otoriteyi benimsemiş ve itat etmiştir.
Fakat bezı devlet adamalrının son zamanlardaki yaşam biçimi aşırı eğlenceye ve
lükse düşkünlüğü halkta hoşnutsuzluk oluşturmuştur.
b.
6. Her iki metnin
analtım türü öğretici anlatımdır.
Öğretici Anlatımın
Özellikleri:
1.Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
2.Söz sanatlarına, kelimelerin mecaz anlamlarına yer
verilmez.
3.Verilen bilgiler örneklerle ve tanımlarla
pekiştirilir.
4.Daha çok nesnel cümleler kullanılır.
5.Açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla
yazılır.
6.Öğretici metnin anlaşılması ve yorumlanması için
okuyucunun verilen bilgiyi kavrayabilecek birikime sahip olması gerekir.
7.İfade hiçbir engele uğramadan akıp gider.
8.Gereksiz söz tekrarı yapılmaz.
9.Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler
yoktur.
10.Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
11.Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile
getirilir.
12.Bu anlatım türü daha çok ansiklopedilerde ve ders
kitaplarında kullanılır.
13.Tarihi metinler, Felsefi metinler, Bilimsel metinler
gibi bölümleri vardır.1. Tanzimat döneminde aynı
temada yazılmış bilimsel içerikli birçok yazı vardır. Özellikle gazete ev
dergilerde çıkan tenkit türü yazılarda bunu görmek mümkündür.
2. Tanzimat döneminde sanatçılar eserlerini
ortaya koyarken eski ile yeni arasında bir ikilem yaşamışlardır. k Bu yüzden
konularda değişiklik yaaprken şekil bakımından eskiye bağlı kalmışlar, divan
edebiyatı nazım şekillerini kullanmışlardır.
3.
Tanzimat döneminde edebiyatı mıza giren öğretici metinler:
Gazete çevresinde gelişen metin türleri:
Makale, deneme, sohbet, fıkra, eleştiri, röportaj gibi
gazete çevresinde oluşan metinlerdir.
Kişisel hayatı konu alan metin
türleri:
Hatıra (anı), gezi yazısı, biyografi, mektup, günlük gibi
kişisel hayatla ilgili olan metinlerdir
4. Ali Suavi Hayatı Eserleri
Edebi Kişiliği
Ali Suavi (d.1838 İstanbul - ö.1878 İstanbul) Osmanlı
düşünürü ve yazarı.
Osmanlı Devletinin son zamanlarında yetişen yazar ve
ihtilalci. 1839 senesinde İstanbul'un Cerrahpaşa semtinde doğdu. Babası
Çankırı'nın Çay köyünden olup, İstanbul'da yerleşmiş kağıt mühreciliği
(parlatmacılığı) yapan Hüseyin Ağadır. Davutpaşa İskele Rüşdiyesinde bir kaç
sene okuyan Suavi, medrese tahsili görmemiş olup, cami dersleriyle kalmıştı. Bu
sebeple daha sonraları cami vaizliği yaptığı dönemlerde halkın diliyle ve çok
kere de mantıkiyle konuşurdu. Suavi, Sami Paşanın maarif nazırlığı sırasında
girdiği imtihanda başarı göstererek, Bursa Rüşdiyesine muallim-i evvel tayin
edildi. Ancak ahlaki düşüklüğü dolayısıyla hakkında yapılan şikayetler artınca,
bir sene sonra Bursa'dan ayrılmak mecburiyetinde kaldı. Bir müddet Rüşdiyede baş
muallimlik vazifesinde bulundu. Bu sırada hacca giden Ali Suavi, dönüşte Sami
Paşa'nın himayesiyle Filibe Rüşdiyesine hoca olarak tayin edildi. Daha sonra
Sofya'da ticaret mahkemesi reisliği, Filibe'de tahrirat müdürlüğü yaptı.
1867 senesinde İstanbul'a dönen Suavi, bir taraftan Şehzade
Camiinde vaazlar veriyor, diğer taraftan Filip Efendinin Muhbir adlı gazetesinde
yazarlık yapıyordu. Bir süre sonra devlet aleyhinde şiirler yazmaya başladı. Bu
durum, gazetenin kapatılmasına ve Ali Suavi'nin Kastamonu'da ikamete mecbur
edilmesine yol açtı. Kastamonu'dayken Mustafa Fazıl Paşanın daveti üzerine kaçıp
Paris'e gitti. Paris'te Mustafa Fazıl Paşa ve arkadaşlarıyla yapılan toplantıdan
sonra, burada alınan karar üzerine Muhbir Gazetesini çıkarmak için Londra'ya
gitti. Gazetenin daha ilk nüshalarından itibaren kararlaştırılmış hedeflerin
dışına çıktığı görüldü. Bu yüzden Yeni Osmanlılar ve diğer erkan ile arası
bozuldu. Namık Kemal ve Ziya Bey'in desteklerini çekmeleri üzerine gazete
kapanmak zorunda kaldı.
Londra'da bir İngiliz kızı ile evlenen Ali Suavi, Sultan
Abdülaziz'in tahttan indirilmesinden sonra İstanbul'a geri döndü. Sultan İkinci
Abdülhamid Hanın mabeyn feriki olan İngiliz Said Paşanın yardımı ile Galatasaray
Sultanisine müdür tayin edildi. Kötü idaresi ile mektebi karıştırması, perişan
tavırları ve Türk halkının örf ve adetlerine uymayan davranışları yüzünden kısa
zaman sonra bu görevden azl edildi. Bu olaydan sonra Abdülhamid Han'a ve
idaresine düşman kesilen Ali Suavi, Sultan'ı tahttan indirmeye ve yerine beşinci
Murad'ı padişah yapmaya karar verdi. Bu konuda İngilizlerin de desteğini
sağladı. Bunun için gizli olarak çalışmaya başladı. Etrafına topladığı beş yüz
kadar göçmen ile 20 Mayıs'ta Beşinci Murad'ın bulunduğu Çırağan Sarayı'nı
basarak, beşinci Murad'ı dışarı çıkardı. Bu sırada yetişen Beşiktaş muhafızı
Hasan Paşa'nın vurduğu bir sopa darbesiyle Ali Suavi, olay yerinde öldü (1878).
Yıldız Sarayı civarında bir yere gömüldü. Bugün yeri kaybolmuştur. İngiliz olan
karısı Mary, olay gecesi yalıda bulunan belgeleri yaktıktan sonra derhal
kendisini bekleyen gemi ile Londra'ya kaçtı (Çırağan Vak'ası).
Ali Suavi daima ön safta bulunmak isteyen, övülmeyi seven,
yalan söylemekten çekinmeyen ve dostluğuna güvenilmeyen bir kişiliğe sahipti.
Onun bu şahsiyetini iyi değerlendiren İngilizler, kendisini istedikleri biçimde
yetiştirmişler ve kullanmışlardır. Nitekim o, rejim meselesinde İngiliz
parlamentarizmine benzeyen bir meşrutiyet arzusunu daimi olarak dile
getiriyordu.
Diğer taraftan klasik medrese tahsili bile görmeyen Suavi,
belli çevrelerce muhaddis ve hatta müctehid gibi gösterilmeye çalışılmıştır.
Suavi, dinde reform yapmak gerektiğini, hutbenin her milletin kendi dilinde
okunmasını ısrarla savunmuştur. Suavi'nin bu fikirleri daha sonra Cemaleddin
Efgani adlı yine bir İngiliz ajanı tarafından geliştirilecektir.
Namık Kemal'in Abdülhak Hâmid'e gönderdiği bir mektubunda,
Ali Suavi hakkında söylediği şu sözler bir hayli düşündürücüdür: "Ali Suavi hiç
de senin tahminin gibi bir adam değildi. Bir çehre nümayişine aldanmışsın.
Onunla iki sene arkadaşlık ettim. O öyle bir adamdı ki, garazkâr ve dünyada
misli görülmedik bir şarlatandı. Ben her şeye öyle kolay inanmadığım halde, bana
kendini yedi-sekiz dil biliyormuş gibi gösterdi. O kadar cahil, cehaletiyle
beraber o kadar mağrurdu. Türkçe üç satır bir şey yazsa, aleme maskara
olurdu."
Ali Suavi'nin başlıca
eserleri
•Kamus Ül-Ulum
Vel-Maarif, (Paris, 1870, Türkçe Batı örneğine uygun ilk ansiklopedi,
yarım kalmıştır.)
•Hive (Paris,
1874)
•Montenegro-A Propos De
L'Herzegovine (Paris, 1876)
•Ali Paşa'nın
Siyaseti
•Hukuk-üş Şevari
İBRAHİM ŞİNASİ
(1826-1871)
*Tophane İdaresi’nde çalıştığı zamanlarda Fransızcacını
ilerletmek ve öğrenin görmek için Fransa’ya gitmek ister ve gönderilir. Burada
Batı edebiyatının ve batıdaki düşünce akımlarının içinde yetişir.
*Tanzimat Edebiyatının kurucularındandır.
Gazel ve kasideler yazan İ. Şinasi, şiire yeni bir öz
getirmiş; şiiri sosyal ve siyasi düşüncelere açarak “kanun, hak, adalet, namus,
cehalet, akıl, reis-i cumhur” gibi kavramları şiirde kullanmıştır.
*Şinasi’nin yazdığı kasidelerde de övgü unsur vardır; ancak
divan edebiyatındaki kasidenin klasik özelliklerinden sıyırmıştır kasideyi.
Duygu ve hayalden uzaklaşıp akla dayana övgüye yer vermesi Türk edeb açısından
bir yeniliktir.
*Türk toplumuna Batı şiirini tanıtmak için Batı şiirinden
çeviriler yapmıştır. Bu çevirileri Tercüme-i manzume adlı yapıtında
toplamıştır.
*Şiirlerinde konu birliğine önem vermiştir. Çünkü şiirin
belli bir düşünce çevresinde gelişmesini amaçlamıştır.
*Şinasi yurt sorunları üstünde yurttaşın söz söyleme hakkı
ve hürriyeti olduğu görüşünü ileri sürerek gazetenin toplumun gelişmesinde
önemli bir yer tuttuğunu, halkın sesini duyurmasında bir araç olduğunu ileri
sürmüştür.
*Gazetenin halkın anlayabileceği bir dille süsten uzak
çıkarılması gerektiğini söylemiştir.
*Klasizmin etkisinde kalmış bir yazardır.
ŞİNASİ’NİN İLKLERİ
*Batı etkisindeki Türk edebiyatının ilk bilinçli
temsilcisidir.
*Agah Efendi ile birlikte ilk özel gazeteyi çıkarmıştır.
Tercüman-ı Ahval -1860
*Daha sonra da Tasvir-i Efkar gazetesini çıkarmıştır.
(1862)
*İlk makale örneği MUKADDİME’yi yazmıştır. Tercüman-
Ahval’de yayımlamıştır.
*Fransızcadan ilk şiir çevirilerini yapmıştır.
(Lamertine’den yapıldı.) Bu çevirileri Tercüme-i manzume adlı yapıtında
toplamıştır.
*İlk yerli oyunumuz Şair Evlenmesi’ni yazmıştır. Bu yapıtta
Karagöz-ortaoyunu tekniğinden faydalanmıştır. Nokta, kısa çizgi ve ayraç
işaretleri de ilk kez de bu yapıtta kullanmıştır. Ancak sahneye konulan ilk
tiyatro yapıtı Namık Kemal’in VATAN YAHUT SİLİSTRE adlı yapıtıdır.
*Noktalama işaretlerini ilk kez kullanan kişidir.
Mukaddime’de kullanmıştır.
* İlk folklor incelemesini DURUB-U EMSAL-İ OSMANİYE
yapmıştır. (Atasözleri sözlüğü)
* Şiire yeni bir öz getirmiş; şiiri sosyal ve siyasi
düşüncelere açarak “kanun, hak, adalet, namus, cehalet, akıl, reis-i cumhur”
gibi kavramları şiirde kullanmıştır.
* La Fontaine’den çeviriler yapmış, onunkine benzeyen ilk fablları yazmıştır.
YAPITLAR:
Tercüme-i Manzume (LA Fontaine’den çeviriler)
Şair Evlenmesi
(tiyatro)
Durub-u Emsal-i
Osmaniye(Atasözleri derlemesi)
Müntehabat-ı
Eşar(Şiirlerinden seçmeler)
sayfa 28.
Tanzimat Döneminde Öğretici
Metinlerin Özellikleri
* Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde
toplumsal konular işlenmiştir.
* "Sanat, toplum içindir." anlayışıyla
toplumsal konular ele alınmıştır.
* Rönesans ve aydınlanma döneminin etkisiyle
birlikte Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde eşitlik, hürriyet, bilim, hukuk
gibi kavramlar öne çıkar.
* Genellikle makale türünde eserler verilir.
Bir öğretici metin olan Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi ilk makaledir.
* Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde Arapça
ve Farsça sözcükler kullanılmakla birlikte süssüz, gösterişsiz, secisiz bir dil
kullanılmıştır.
* Tanzimat dönemi edebiyatı öğretici
metinlerinde Doğu Batı çatışması temada, dilde, ifade biçimlerinde kendini
gösterir.
* Tanzimat döneminde halkı eğitmek ve
bilgilendirmek amacıyla daha çok gazeteden yararlanılmıştır, öğretici metinler
de daha çok gazetelerde yayımlanmıştır.
* Türk dili tarihi alanında çalışmalar
yapılmış, sözlük çalışmaları ilk defa bilimsel bir metodla
düzenlenmiştir.
* Söz hüneri göstermek değil, bazı düşünceleri
halka yaymak amaçlanmıştır.
* Türk edebiyatında ilk defa bu dönem
eserlerinde konuşmaları gösteren çizgiler ve noktalama işaretleri
kullanılmıştır.
HAZIRLIK
1. ÖĞRETİCİ METİN KAVRAMINDAN NE ANLIYORSUNUZ?
C. Öğretici metinler, bilgi ve haber vermek, ikna etmek,
kanıları değiştirmek, uyarmak, düşündürmek, yönlendirmek, tanıtmak gibi
amaçlarla yazılan metinlerdir.
2. Çağdaşlaşma: Çağa ayak
uydurma, Yaşanılan dönemi benimseme, onun gereklerini yerine getirme
Modernleşme:Eski ve geleneksel toplumların modern
olmalarına, moderniteye ulaşmalarına imkan veren süreçler için kullanılan genel
terim. Sınırları genişleyen kapitalist dünya pazarının hızlandırdığı bilimsel ve
teknolojik keşiflerle yeniliklerin, sanayideki ilerlemelerin, nüfus
hareketlerinin, ulus devletleri ve kitlesel hareketlerin doğuşuyla birlikte
ortaya çıkan sosyo-ekonomik değişimlerin birliği
Batılılaşma: Batı medeniyetini veya batılı
milletleri taklit cime, onlara benzeme harekeli.
Asrilik: Yaşanılan döneme
uyma.
sayfa 29.
1.Tercüman- Ahval'de Mukaddime ve Serbestlik adlı metiler
bilgi ve haber vermek, ikna etmek,
kanıları değiştirmek, uyarmak, düşündürmek, yönlendirmek
sayfa 30
2. tanzişmat dönemi öğretici metinlerin oluşmasına zemin
hazırlayan zihniyet Batı düşüncesini benimsemiş Batılı yaşam biçimini ve
sanatını ölçü almış zihniyettir.
3. Metnin iletisi:
Tercüman- Ahval: Tercüman-
Ahval Gazetesinin çıkarılış amacı
Serbestlikadlı metnin iletisi: serbestlik kavramının
ne anlama geldiği
1. ETKİNLİK: Tanzimat döneminde vatansevgisi, hak, adalet
, eşitlik gibi komnular ön plana çıkan konulardır. bu konularda birçok yazı
kaleme alınmıştır.
2. ETKİNLİK: Bu temalar
roman, hiakye tiyatro gibi olaya
dayalı ve şiir gibi coşku ve heyecana bağlı anlatımla oluşturulmuş metinlerle de
analtılmıştır.
4.a. Tercüman-ı Ahval Mukaddimesinde dönemin gazete ile
ilgili zihniyeti yansıtılmış. gazete bu dönemde en önemli bir iletişim unsuru olarak göze çarpar. sosyal
yaşamda birçok gaete çıkarılmış, halk bu gazeteelri okumak için ilgi
göstermişitr. dönemin siyasetçileri ve
devlet erkanı da gazete konusnda ciddi adımalr atmışlardır.
b. Günümüzde de hak, eşitlik, adalet, özgürlük varmalrı
hala güncelliğini koruyan sık sık
tartışılan temalar arasındadır.
5. a.Merkezi otorite ile halk arasında bir kopukluktan söz
edilemez. Bu tartışlamalar daha çok aydınlar ve merkezi otorite etrafında
gelişmiştir. Halk her halükarda merkezi otoriteyi benimsemiş ve itat etmiştir.
Fakat bezı devlet adamalrının son zamanlardaki yaşam biçimi aşırı eğlenceye ve
lükse düşkünlüğü halkta hoşnutsuzluk oluşturmuştur.
b.
6. Her iki metnin
analtım türü öğretici anlatımdır.
Öğretici Anlatımın
Özellikleri:
1.Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
2.Söz sanatlarına, kelimelerin mecaz anlamlarına yer
verilmez.
3.Verilen bilgiler örneklerle ve tanımlarla
pekiştirilir.
4.Daha çok nesnel cümleler kullanılır.
5.Açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla
yazılır.
6.Öğretici metnin anlaşılması ve yorumlanması için
okuyucunun verilen bilgiyi kavrayabilecek birikime sahip olması gerekir.
7.İfade hiçbir engele uğramadan akıp gider.
8.Gereksiz söz tekrarı yapılmaz.
9.Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler
yoktur.
10.Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
11.Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile
getirilir.
12.Bu anlatım türü daha çok ansiklopedilerde ve ders
kitaplarında kullanılır.
13.Tarihi metinler, Felsefi metinler, Bilimsel metinler
gibi bölümleri vardır.
Bu yazı http://yeniedebiyat.blogspot.com sitesinden alışmıştır. Bu siteyide takip etmeyi unutmayın
0 Yorumlarınız