ÖĞRETİCİ METİNLER
ANI
SAYFA 53
1. Anı, kelimesinin sizde
uyandırdığı çağrışımlar nelerdir?
2. Anılarınızı anlatmaktan veya
başkalarının anılarını dinlemekten hoşlanır mısınız? Niçin?
3. Bir olayı, onu yaşayan
kişinin ağzından dinlemek olayın inandırıcılığını etkiler mi? Düşüncelerinizi
açıklayınız.
Etkiler. Hem daha etkileyici
hem de inandırıcı olur.
1. METİN
BİR GÖNÜL ADAMI
1. ETKİNLİK
Anı
türünün özellikleri:
Sanat, bilim ve meslek
dallarında ün yapmış kişilerin kendi hayatını, yaşadığı dönemde başından
geçenleri veya tanık olduğu olayları kendi gözlem ve izlenimlerine bağlı kalarak
anlattığı yazı türüdür. Anı yazma, insanoğlunun yaşadığı, geride bıraktığı olay
ve olguları anlatma, başkalarıyla paylaşma ihtiyacından doğmuştur.
Anı
Türünün Özellikleri
1. Anı türünde amaç,
yaşanılanları başkalarıyla paylaşmaktır.
2. Tanınmış bilim, sanat ve
siyaset adamlarının kaleme aldığı anılar, onların hayatlarını ve dönemlerini
aydın¬latması bakımından önemlidir. Çünkü yaşanmakta olanı değil, yaşanmış olanı
anlatan anı türü, geçmişin tanığıdır.
3. İnsanların kendilerini
anlatırken ne kadar samimi ve gerçekçi olabileceklerini düşündüğümüzde anı
yaz¬manın zorluğu ortaya çıkacaktır.
4. Yazar, olayları kendi bakış
açısından anlatır.
5. Kimi anılarda yazar, geçmişi
yönlendiren olayları, ünlü sanatçı ya da politik kişileri anlatır. Önemli
kişilerin anlatıldığı anılara "anı portre" denir.
6. Yazar, anılarını yazarken,
anlattığı dönemle ilgili tüm yazılı kaynaklardan, canlı kaynaklardan, fotoğraf
gibi belgelerden yararlanır. Bu nedenle anı türündeki bir yazı tarih bilimine de
kaynak olur; fakat yazar, yazdık¬larını yüzde yüz belgelendirmek zorunda
değildir.
Anı türünde kullanılan anlatım
biçimleri nelerdir?
Öyküleyici, açıklayıcı,
betimleyici anlatım
Anıda dilin hangi işlevleri
kullanılır?
Göndergesel işlev, heyecana
bağlı işlev.
Anılarda hangi anlatıcı
vardır?
Kahraman anlatıcı
2. ETKİNLİK
Selim İleri “Bir Gönül Adamı”
adlı anısında yaşadıklarını günü gününe mi yoksa aradan zaman geçtikten sonra mı
yazmıştır? Bu yargıya nasıl vardığınızı metinden örnekler vererek
açıklayınız.
Aradan zaman geçtikten sonra
yazmıştır.
3. ETKİNLİK
“Bir Gönül Adamı” adlı anıda
olaylar kimin etrafında meydana geliyor? Metindeki cümlelerden örnekler
göstererek anlatıcının kim olduğunu belirtiniz. Metindeki anlatıcı ile metnin
yazarının aynı kişi olup olmadığını söyleyiniz.
Bir Gönül Adamı adlı anıda
olaylar Haldun Taner'in etrafında geçiyor. Yazar, Haldun Taner'i nerede, nasıl
tanıdığını anlatıyor sonra eserlerini ve sanatçı kişiliğini tanıtıyor.
Metnin anlatıcısı yazarın
kendisidir.
4. ETKİNLİK
İnsanın kendi bilgi ve
izlenimlerini doğrudan doğruya aktarması ifadeye neler kazandırır?
Düşüncelerinizi açıklayınız.
İnsanın kendi bilgi ve
izlenimlerini doğrudan doğruya aktarması anlatılanın içten, gerçekçi ve
inandırıcı olmasını sağlar.
5. ETKİNLİK
"Bir Gönül Adamı” adlı anıda
yazarın, Haldun Taner ve dönemin özellikleri ile ilgili izlenimleri nelerdir?
Sizce anılar yazıldıkları dönemle ilgili birer belge niteliği taşır mı?
Düşüncelerinizi nedenleriyle açıklayınız.
Metne göre Haldun Taner,
sanatçı dostlarını ziyaret eden ölçülü, ağırbaşlı ve nazik bir kişidir. Tiyatro
türünde yazdığı eserlerle döneminde tanınmış bir yazardır. Dönemin önemli
yazarları arasında Kemal Tahir; tiyatrocular arasında Muhsin Ertuğrul ve Ulvi
Uraz gibi isimler vardır.
Anılar yazıldıkları dönemin
sosyal ve siyasi özelliklerini yansıttıklarından belge niteliği taşır.
6. ETKİNLİK
Selim İleri "Bir Gönül Adamı”
adlı anısında kendi gözlem ve izlenimlerinin dışında hangi kaynaklardan
yararlanmıştır? Bu kaynaklardan yararlanarak Haldun Taner’le ilgili hangi
bilgileri aktardığını belirtiniz.
Selim İleri, bu metni yazarken
yararlandığı ilk kaynak kendi yaşantılarıdır.
Haldun Taner'le ilgili
yazılardan yararlanmış. (anı, fıkra, biyografi,eleştiri)
Haldun Taner'in yakın
çevresindeki insanlardan yararlanmış.
Dönemin yazar ve
edebiyatçılarından alıntılar yapmış.
Haldun Taner'le ilgili verilen
bilgiler:
Kemal Tahir'in yakın
arkadaşıdır.
Döneminde tanınmış bir tiyatro
yazarıdır.
yazarlar tarafından
beğenilir.
Dedikoduyu sevmeyen, ölçülü,
zarif bir insandır.
Hoşsohbettir.
Ömrünün sonlarında yeniden öykü
yazmayı denemiştir.
1966'da vefat etmiştir.
7. ETKİNLİK
Anı yazarlarının anlattıkları
olay kişi ve zamanla ilgili olarak hangi kaynaklardan yararlanabileceklerini
tartışınız. Ulaştığınız sonuçları açıklayınız.
Öncelikle kendi yaşantısı,
gözlem ve izlenimleri
Yazar, anılarını yazarken,
anlattığı dönemle ilgili tüm yazılı kaynaklardan yararlanır.
Canlı kaynaklardan
yararlanır.
Fotoğraf... gibi belgelerden
yararlanır.
Anı türündeki bir yazı tarih
bilimine de kaynaklık eder; fakat yazar, yazdıklarını yüzde yüz belgelendirmek
zorunda değildir.
sayfa 62
8. ETKİNLİK
"Cephe Yarıldıktan Sonra Büyük
Komutanın Verdiği Karar” ve “Erzurum ve Sivas Kongrelerinde Millî Hudut Tespit
Edilirken Türk Süngüsünün İşaret Ettiği Hat” adlı anılardan hareketle Atatürk'ün
kişilik özellikleri hakkında neler öğrendiğinizi belirtiniz. Metinde dönemin
hangi özelliklerinin anlatıldığını açıklayınız.
Bu metinlerde Atatürk'ün şu
kişilik özellikleri öne çıkmıştır:
İleri görüşlü
Risk almayı sever.
Olayların nedenini ve olası
sonuçlarını çok iyi tahmin eder.
En kötü durumda bile
umutsuzluğa kapılmaz.
Vatanını ve milletini sever ve
korur.
Bu metinde anlatılanlardan o
dönemde Anadolu'da bir milli mücadele sürecinin yaşandığını görüyoruz.
Metinlerde dönemin siyasi ve sosyal gelişmeleri yansıtılmıştır.
10. ETKİNLİK
“Bir Gönül Adamı”, “Cephe
Yarıldıktan Sonra Büyük Komutanın Verdiği Karar”, “Erzurum ve Sivas
Kongrelerinde Millî Hudut Tespit Edilirken Türk Süngüsünün İşaret Ettiği Hat”
adlı metinlerde yazarların; anlattıklarını belgelerle ifade etme, kanıtlama
gayreti içine girip girmediklerini belirtiniz. Anı yazarlarının anlattıklarını
kanıtlamak zorunda olup olmadıklarını tartışınız. Ulaştığınız sonucu
açıklayınız.
• İncelediğiniz metinlerden
hareketle anı yazılarının öğretici, bilgi verici metinler içerisinde yer alıp
almadığını belirtiniz.
Bu metinlerde anlatılan
olaylarla ilgili yer, zaman ve kişiler belirtilmiş. Yer, zaman ve kişiyi
belirtmek anının inandırıcı olması bakımından önemlidir. Anılar dönemin siyasi
ve sosyal olaylarını yansıttığı için belge niteliği kazanır; ancak anı yazarı
anlattıklarını kanıtlamak zorunda değildir.
Anılar, öğretici metinler
içinde yer alır.
Anı ( Hatıra
) Türü Özellikleri :
1 - Yaşanmakta olanı değil,
yaşanmış bir konuyu anlatır.
2 - İnsan belleğinde iz bırakan
olay ve olguları anlatır
3 - Tarihsel gerçeklerin
öğrenilmesine katkı yaptığı için tarihçilere ışık tutar.
4 - Tanınmış, bilim, sanat ve
politika adamlarının yaşamlarını çalışma ve
araştırmalarını anlatır.
5 - Yazarın unutulmasını
istemediği gerçekleri kalıcı kılar.
6 - Geçmiş birinci kişinin
ağzından kişisel yargılar ve yorumlarla verilir.
12. ETKİNLİK
“Bir Gönül Adamı” ve “Cephe
Yarıldıktan Sonra Büyük Komutanın Verdiği Karar” adlı anılarda hangi anlatım
türlerinin kullanıldığını belirtiniz. Bu anlatım türlerinin metnin yazılma
amacıyla ilişkisini açıklayınız.
Bu metinlerde öyküleyici ve
açıklayıcı anlatım türlerine ağırlık verilmiştir.
14. ETKİNLİK
Metnin yazılış amacını da
dikkate alarak incelediğiniz anılarda dilin hangi işleviyle kullanıldığını
belirtiniz.
Bu metinlerde dil ağırlıklı
olarak göndergesel işlevde kullanılmıştır.
Anı ve günlük türlerinin benzer
ve farklı yönlerinin tartışınız. Ulaştığınız sonuçları açıklayınız.
ANI
İLE GÜNLÜĞÜN BENZER VE FARKLI YANLARI
1 – Anı da günlük gibi bir
kişinin başından geçen gerçek yaşantılardan kaynaklanan yazı türüdür
.2- Günlük yaşanırken anı ise
yaşandıktan sonra yazılır
3 - Anılar, yazarların yaşlılık
çağlarında yazdıkları ve yaşamları boyunca karşılaştıkları olayları nesnel bir
şekilde ortaya koyan yazılardır Günlükler ise daha öznel, derin, içten ve ruhun
derinliklerinden kopup gelen Anlık duygu ve düşünceler hakimdir.
4 - Anı yazılarının anlatım
açısından kurgusal niteliklere sahip olduğunu da söyleyebiliriz Günlükler ise
kurgudan uzak yoğun düşüncelerin toplamıdır.
ANLAMA, YORUMLAMA
sayfa 64
6.
Haldun Bey ağırbaşlıydı, ölçülüydü,
zarifti.
|
Kişi
adı ile birlikte kullanılan unvanlar büyük harfle başlar.
|
……aktörlük
için yazılmış bir başyapıttır.
|
Baş
ile başlayan sıfat tamlaması yoluyla yapılan birleşik isimler bitişik
yazılır.
|
Haldun
Bey tiyatroyu galiba yazı sanatları içinden en yakını hissediyordu kendine.
|
Ses
türemesi olan birleşik sözcükler bitişik yazılır.
|
Kendisi
de duygusallığına matematiğin sıkı düzenini denek
taşı yaptı
|
Bazı
birleşik sözcükler bitişik yazılır.
|
Galatasaray
Lisesinde Parasız
yatılı okudum
|
Kurum
ve kuruluş isimleri büyük harfle başlar, sununa getirilen ekler kesme işareti
ile ayrılmaz.
|
Ardından
Almanya’da ekonomi ve siyasal bilimler konusunda yükseköğrenim çabası
|
Öğretim
ve öğrenim sözcükleri ile yapılan birleşik isimler bitişik
yazılır.
|
Olumsuzlukları
elbette göz ardı etmiyordu.
|
Göz
ardı, kulak ardı gibi kalıplaşmış ifadeler ayrın yazılır.
|
Yirmi
altı
yaşındaydım
|
Sayı
isimleri ayrı yazılır.
|
Bir
gün Elmadağ’da Divan’ın önünde
karşılaşmıştık.
|
Kurum
ve kuruluş adları büyük harfle başlar, sonuna getirilen ekler kesme işareti ile
ayrılır.
|
“Zilli Zarife”yi Elhamra’da…
|
Lakaplar
büyük harfle yazılır.
|
16
Mart 1916’da
dünyaya gelmiş, İstanbul’da
|
Belirli
bir tarihi belirten ay ve gün isimleri büyük harfle
başlar.
|
…maneviyatı
kalmamış birtakım insanlardan başka, kuvvet
denecek kimse kalmamış.
|
Birtakım, birkaç, birçok gibi belgisiz
sıfatlar bitişik yazılır.
|
Malumunuzdur
ki Misak-ı Milli’yi en nihayet Ankara ‘da tespit
ettim
|
Kongre
isimleri büyük harfle başlar.
|
Kazım
Paşa
derhal Limon Von Sonders’le…
|
Özel
isme bağlı unvanlar büyük harfle başlar
|
Bunlar
askeri kıyafet taşıyan urban ve Bedevilerdi
|
Topluluk
isimleri büyük harfle başlar.
|
Gayriihtiyari
çekildiler,
emrettim.
|
Kalıplaşmış
bazı sözcükler bitişik yazılır
|
65
.SAYFA
ÖLÇME
VE DEĞERLENDİRME
A.
Aşağıdaki cümlelerde yargı doğru ise yay ayraç içerisine “D”, yanlış ise “Y”
yazınız.
•
Anılarda anlatıcı ile yazar aynı kişidir. (D )
•
Anılarda dil göndergesel işleviyle kullanılır. (D )
•
Anı yazılarında yazar nesnel olmak zorundadır. ( Y)
•
Anı yazarı anlattıklarını belgelemek zorundadır. ( Y)
B.
Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları yanıtlayınız.
1.
Yaşanmakta olanı değil, yaşanılmışı anlatır anıcılar. İster istemez
belleklerinde kalanı yansıtırlar. Bunun için de geçmişin tanıklığını yapar
anılarını yazan kişiler. Anılarla tarih kesişir. Yalnız tarih değil anıların
yaşam öyküleriyle günlüklerle de iç içe girdiği durumlar vardır. Ancak bu
türlerden belirleyici yönleriyle ayrılır anı. Söz gelimi tarihlerde gördüğümüz
nesnellik, bilimsel doğruluk, anlatılan yer, zaman ve tarih göstererek yüzde yüz
kanıtlama gibi bir kaygı yoktur anılarda. Salt anlatıcısının yaşam serüveni
içine sıkışıp kalmamış, onun dışına çıkıp o dönemi yansıtmasıyla da yaşam öyküsü
ve öz yaşam öyküsünden ayrılır. Güncelere gelince günlüğün oluşması; günü gününe
saptanan olaylara, düşüncelere duygulara bağlıdır.
Bu
parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A)
Günlüklerin günü gününe yazıldığına
B)
Anı yazarının geçmişe tanıklık yaptığına
C)
Anılarda anlatılanların belgelenmek zorunda olmadığına
D)
Anıların yaşanılan dönemi yansıttıklarına
E)
Anı yazarının farklı kaynaklardan yararlandığına
2.
(I) Hep pencereden içeri bakıyorum. (II) Duvarda resimler. (III) Resimler eni
konu etkiliyor. (IV) Aslında resimler mi renkler mi? (V) Renkler fırtına gibi
esiyor.
Yukarıdaki
cümlelerin hangisinde mecazlı anlatım vardır?
A)
I B)
II C)
III D) IV E)
V
3.
Üstadı başında lacivert bir bere, sırtında kaşmir bir ceket, elinde makas,
bahçesinde bulurduk. Bir dal, bir gül keserken... Telaşsız, yumuşak adımlarla
gelir, pek ölçülü bir nezaketle misafirlerini karşılardı. Birinci katta
pencerelerine yapraklar değen büyük bir odada toplanırdık. Hayal ötesi bir çay
masası kurulurdu. Fakir mahallelerin sulh günlerinde bile tatmadığı, zengin
konakların artık unutmaya başladığı dünya nimetlerine kavuşurduk burada. Çay,
süt, sütlü kahve, kakao... Sonra peynirlerin her çeşidi. Reçeller, reçeller,
reçeller... Çilek, muz, menekşe kokulu fondanlar... Pastalar, şokolalı, kremli,
meyveli pastalar...
Yukarıdaki
parçada kullanılan anlatım türleri seçeneklerin hangisinde doğru
verilmiştir?
A)
Öyküleyici anlatım- betimleyici anlatım
B)
Öğretici anlatım- betimleyici anlatım
C)
Açıklayıcı anlatım- öğretici anlatım
D)
Öyküleyici anlatım- öğretici anlatım
E)
Tartışmacı anlatım- açıklayıcı anlatım
C.
Aşağıdaki soruları sözlü olarak yanıtlayınız.
1.
Anı ve günce türleri arasındaki farklılıkları açıklayınız.
2.
Anı türünde anlatıcının kim olduğunu belirtiniz.
3.
Anı yazarı anlattıklarını belgelerle kanıtlamak zorunda mıdır?
Niçin?
CEVAPLAR:
1.
Anıda yaşananlar aradan belli bir zaman geçtikten sonra yazılır. Günlüklerde ise
yaşananlar sıcağı sıcağına aktarılır.
Anıda,
yaşananlar sıcağı sıcağına anlatılmadığı için yazar, duygusallıktan uzak bir
tavır alır. Olayları daha geniş boyutuyla değerlendirir. Bu bakımdan gerçeğe
daha yakındır. Anıda ise anlatılan olayların üzerinden fazla bir zaman geçmediği
için yazar, duygusal bir tavır takınır. Anlattıklarına kişisel yargılarını
fazlaca yansıtabilir.
2.
Anı türünde anlatıcı yazarın kendisidir.
3.
Yazar, anlattıklarını belgelerle kanıtlamak zorunda değildir. Yazar, belgelere,
canlı tanıklara başvurur ancak anlattıklarını kanıtlamak zorunda değildir. Kendi
gözlem ve izlenimlerini yansıtır.
ÖN HAZIRLIK
1. Çalıştığı alanda ün yapmış kişiler hakkında yazılmış
biyografiler bulup okuyunuz.
2. Atatürk ve Halil İnalcık hakkında yazılmış birer
biyografi bularak okuyunuz.
3. Siyaset, askerlik, bilim, sanat, edebiyat, spor
alanlarında tanınmış kişilerin hayatını konu alan bir film izleyiniz (“Akıl
Oyunları”, “Piyanist”, “Çağrı”, “Ali” vb.).
4. Bulunduğunuz çevrede biyografisini yazabileceğiniz
bir kişi belirleyiniz. Biyografisini yazmaya karar verdiğiniz kişi hakkında
bilgi ve belgeler toplayınız.
5. Biyografilerin kültür tarihindeki yerini ve önemini
araştırınız.
Biyografilerde yaşamları öğrenim hayatları, mücadeleleri
anlatılan örnek, tanınmış kişiler kendilerinden sonra gelen kuşaklara örnek
olacaktır.Böylece yeni nesiller bu insanların hayatlarından ders alacak ve
hayatlarına daha doğru bir şekilde yön vereceklerdir.
6. Monografi türünün özelliklerini
araştırınız.
Monografi:
Ünlü bir kimsenin hayatını, kişiliğini, eserlerini,
başarılarını ayrıntılarıyla ele alan veya bilimsel bir alanda özel bir konu ya
da sorun üzerine yazılan inceleme yazısına monografi (tek yazı) denir.
Monografi ya da monograf Türkçe'ye Fransızca monographie
sözcüğünden geçmiş olup, bilimsel alanlarda özel bir konu, sorun ya da kişi
üzerine yazılmış, kendi başına bir bütün oluşturan kitaplara verilen
isimdir.
Herhangi bir kimsenin yaşamının başkaları tarafından
benimsenmesinde bir sakınca görülmeyen özel taraflarını, bir sanat anlayışını,
bir eserin veya şeyin yalnızca bir yönünü anlatan yazılara "monografi"
denir.
Monografıde herhangi bir yer, bir eser, bir yazar, tarihî
bir olay, bilimsel bir alana ait sorun özel bir görüşle veya bakış açısıyla
değerlendirilebileceği gibi, bir konu üzerinde derinlemesine bir inceleme de
yapılabilir.
Monografilerde kişi veya eser her yönüyle incelenir;
araştırılır. Ancak bu şekilde ele alınan konunun o ana kadar gizli kalmış
yönleri, tarafları belirlenir ve ortaya konur. Ayrıca sanatçı inceleniyorsa o
sanatçıyı diğer sanatçılardan ayıran özel bilgilere ulaşılmış
olur.
HAZIRLANALIM
1. Hazırlık amacıyla izlediğiniz filmin konusunu,
filmdeki olayların kimin hayatı etrafında meydana geldiğini
belirtiniz.
2. (...)
Ağaca bir taş attım.
Düşmedi taşım.
Düşmedi taşım.
Taşımı ağaç yedi.
Taşımı isterim.
Taşımı isterim.
Nurullah Ataç, bu şiiri şöyle değerlendirir. “Giriştiği işi
başaramamış, umutları boşa çıkmış bir kişinin perişanlığını duyuyorum o şiirde,
o duygu bence çok iyi anlatılmış.”
“Ağaç” şiirinin dizelerinin arkasındaki öykü şudur: Necip
Fazıl Kısakürek, çıkardığı dergi için şiir ister Orhan Veli ve Oktay Rifat’tan.
İki arkadaş birer şiir verirler Kısakürek’e. Ne var ki şiirlerinin
yayımlanmadığını görürler. Bunun üzerine kafa kafaya verip söz konusu şiiri
kaleme alırlar. Şiirin başlığının “Ağaç” olmasının nedeni, Kısakürek’in
dergisinin bu adı taşımasıdır.
Sunay Akın
“Bir insanın hayalini hiç kimse kendi gibi anlatamaz çünkü
gerçek iç yaşantısını ancak insan kendi bilir.”
Jean Jacquez Rousseau (Jan Jak Russo)
Yukarıdaki metin ve özdeyişte
yazarların dile getirmek istedikleri sizce nedir? Düşüncelerinizi
açıklayınız.
İnsanın iç dünyasında düşündükleri ile bunu dışa vuruşu her
zaman aynı şeyleri ifade etmeyebilir. Anlatılmak istenen her zaman istediği gibi
anlatılamayabilir. Fakat kişi bunu kendisi ifade ettğiği zaman daha baaşrılı
olur. İç dünyasında geçen şeyi kendisi daha iyi aktarır.
3. Başarılı, tanınmış kişiler hakkında yazılmış
biyografiler okumanın yaşamımıza nasıl katkısı olabilir? Düşüncelerinizi
açıklayınız.
• Başarılı insanların hayatlarından
etkilenebiliriz.Onların bu başarı öyküleri bize örnek teşkil eder, hedeflerimizi
büyütmemizi, daha azimli ve gayretli çalışmamızı sağlar.
• Başkalarının yaşam öyküsünü bilenler
onların hayattan edindikleri tecrübeler, aldıkları dersler sayesinde kendi
hayatlarına yön verebilirler...
1. ETKİNLİK
Dört beş kişilik gruplar oluşturunuz. “Dünyaca Tanınmış
Tarihçimiz Halil İnalcık” adlı metnin ve sınıfa getirdiğiniz biyografilerin
yazılış amaçları, dil-anlatım ve şekil özelliklerini grupça inceleyiniz. Grup
içinde tartışarak bu tür metinlerin ortak özelliklerini problem çözme yöntemiyle
belirlemeye çalışınız. Tespit ettiğiniz özellikleri bir rapor hâlinde yazınız.
Grup sözcünüzü belirleyiniz. Sözcünüz aracılığıyla çalışmanızı sınıftaki
arkadaşlarınıza sununuz.
BİYOGRAFİLERİN ORTAK
ÖZELLİKLERİ
1-Belli bir plana uyularak yazılılır.
2-Kişi tüm yönüyle tanıtılır.
3-Açık,sade bir dil kullanılır
4-Biyografi yazılırken objektif(tarafsız)
olmalıdır.
5-İyi bir belgesel özelliği
taşımalıdırlar.
Biyografinin yazılış
amacı:
Tanınmış kişilerin çektikleri sıkıntıları, karşılaştıkları
engelleri, başarıya ulaşmada gösterdikleri gayretleri anlatmaktır. Okuyucunun,
topluma örnek olan bu kişileri yakından tanıma imkanı bulması, bu insanların
başarı öykülerinden hareketle kendi koşullarını en iyi şekilede değerlendirme
yolunu seçmesi amaçlanır.
Biyografininözellikleri:
Biyografilerde dil göndergesel işlevde
kullanılır.
Biyografiler nesnel olmalıdır.
Biyografilerde gereksiz ayrıntılara
girilmez.
Biyografiler açık, yalın, duru bir dille
yazılır.
Biyografilerde daha çok açıklayıcı anlatıma başvurulur.
Konuya göre öyküleyici ve betimleyici anlatımlara da
başvurulabilir.
2. ETKİNLİK
“Dünyaca Tanınmış Tarihçimiz Halil
İnalcık” adlı metinden hareketle yazarın Halil İnalcık ile ilgili biyografiyi
yazmadan önce ne tür hazırlıklar yaptığını, hangi bilgi ve belgelerden
faydalandığını belirtiniz. Bir biyografi yazmak için ne tür ön hazırlıklar
yapılabileceğini, hangi kaynaklardan yararlanılabileceğini tartışınız.
Ulaştığınız sonucu açıklayınız.
Yazar, Halil İnalcık'ın hayat hikayesini yazmadan önce
araştırma yapmıştır. Halil İnalcık'ın babası hakkında bilgi edinmiştir. Tarih
kitaplarını, Halil İnalcık'ın kendi hayatıyla ilgili yazılılarını
incelemiştir.
Biyografi yazmadan önce yaşam öyküsünü yazacağımız kişiyle
ilgili kütüphane ve internette araştırma yapmalıyız. Biyografisini yazacağımız
kişinin ailesi, yakın çevresi, iş arkadaşları ile görüşmeliyiz, o kişiyle ilgili
yazılı ve görsel kaynak bulunduran kişilerle görüşmeliyiz.
3. ETKİNLİK
“Dünyaca Tanınmış Tarihçimiz Halil İnalcık” adlı metinden
hareketle Halil İnalcık'ın ne zaman doğduğunu, çocukluğunun nasıl bir çevrede
geçtiğini; mizacı ve kişisel özelliklerini belirtiniz. Yetiştiği aile ve
çevrenin onun kişiliğinin oluşmasında etkili olduğunu düşünüyor musunuz? Size
göre metinde bu bilgilerin verilme amacı nedir? Düşüncelerinizi
açıklayınız.
Halil İnalcık 26 Mayıs 1916'da doğmuştur.
Çocukluğu, savaş ve kargaşanın yaşandığı bir döneme denk
gelir.
İlkokulda okurken Latin harfleriyle
tanışır.
Çocukluğunda Arapça ve Farsça eğitimini
almıştır.
Ailesinin, yakın çevresinin desteği ve Abdülbaki
Gölpınarlı, Fuat Köprülü gibi tarih ve edebiyat ustalarının katkılarıyla büyük
bir tarihçi olmuştur.
Araştıran, çalışan, üreten bir insandır.
Tarih yazarlarının kanıtlarla hareket etmesi gerektiğini
savunur.
Türk tarihi hakkında uydurulan birçok yalanın, aksi yöndeki
kanıtlarla ortadan kaldırılabileceğine inanır.
4. ETKİNLİK
“Atatürk (Kişiliği, İlkeleri, Düşünceleri)” adlı
biyografiden alınan yukarıdaki bölümden haraketle Atatürk'ün kişisel özellikleri
ve düşünce hayatıyla ilgili çıkarımlarınızı belirtiniz.
Atatürk'ün kişisel özellikleri:
Vatanını ve milletini sever.
Zorluklardan yılmaz, çözüm yolu arar.
Kararlı ve cesurdur.
Akıl ve sağduyu ile hareket eder.
Birleştiricidir.
Milletin psikolojisini ve içinde bulunduğu şartları çok iyi
bilir.
İleri görüşlüdür.
Millete ve orduya güvenir.
Milletin bağımsızlığını her şeyin üstünde
görür.
5. ETKİNLİK
Sınıfınızda dört beş kişilik
gruplar oluşturunuz. Sınıfa getirdiğiniz, Atatürk hakkında yazılmış
biyografileri grup arkadaşlarınızla inceleyiniz. Metinlerden hareketle
Atatürk'ün kişilik özellikleri ve düşünce hayatını konu alan bir metin
hazırlayınız. Hazırladığınız çalışmayı sununuz.
Atatürk hakkında yazılmış
biyografi
881 yılında, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir ili olan
Selanik’te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım’dır. Babasını
küçük yaşta kaybettikten sonra ilkokulu Selanik’te Şemsi Efendi Mektebi’nde
okudu. Öğrenimini Selanik Askerî Rüştiyesi ve Manastır Askeri İdadisi’nde
sürdürdü. 1899’da girdiği İstanbul Harbiye Mektebi’ni 1902 yılında piyade
teğmeni rütbesiyle, Harp Akademisi’ni de 1905’te kurmay yüzbaşı olarak
bitirdi.
Mustafa Kemal 1905 yılında Şam’da 5. Ordu’da, 1907’de
Makedonya’daki 3. Ordu’da görevlendirildi. Manastır ve Selanik’te görevli iken
1909’da İstanbul’daki (31 Mart Vak’ası) ayaklanmayı bastıran Hareket Ordusu’nda
görev yaptı. Arnavutluk isyanını bastırma harekâtına katıldı. 1911’de İtalya’nın
Trablusgarp’a asker çıkarması üzerine Tobruk’a gönderildi. Tobruk ve Derne’de
Türk Kuvvetlerini başarı ile yönettikten sonra binbaşı rütbesiyle 1912–1913
yıllarında Balkan Savaşı’na katıldı; Edirne’yi Bulgaristan’dan geri alan
kolorduda görev yaptı. 1913–1915 yıllarında Sofya’da ataşe olarak bulundu.
Birinci Dünya Savaşı’nda, 1915’te, 19. Tümen Komutanı olarak Çanakkale Savaşı’na
katıldı. Gelibolu’da düşman saldırılarını başarı ile durdurdu; “Anafartalar
Kahramanı” olarak ün kazandı.
1916’da Doğu Cephesi’ne Kolordu Komutanı olarak atandı ve
generalliğe yükseltildi. Rus saldırılarını durduran Mustafa Kemal, Bingöl ve
Muş’u düşmandan geri aldı. 1917’de Filistin ve Suriye’de görevli 7. Ordu
Komutanlığı’na atandı. Aynı yıl Veliaht Vahdettin ile Almanya’ya
gitti.
Alman Genel Karargâhı ve Alman savaş cephelerinde
incelemeler yaptı. 1918’de yeniden görevlendirildiği Suriye cephesinde 7. Ordu
Komutanı iken, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle imzalanan Mondros Ateşkes
Antlaşması’ndan sonra İstanbul’a geldi. Ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak
amacını gizli tutarak, Ordu Müfettişliği görevi ile İstanbul’dan
ayrıldı.
Karadeniz yoluyla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa
Kemal, 22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi’ni yayımladı. Türk milletine,
“Vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu, azim ve
kararlılıkla vatanın kurtarılması için Sivas’ta bir kongre toplanacağını”
bildirdi. Ayrıca Osmanlı Hükûmeti’nin verdiği görevden ve askerlikten istifa
ederek 23 Temmuz 1919’da Erzurum’da, 4 Eylül 1919’da Sivas’ta toplanan
kongrelerin başkanlığını yaptı.
Bu kongrelerde, “Düşman işgaline karşı milletin vatanı
savunacağı, bu amaçla geçici bir hükûmetin kurulacağı ve bir millî meclisin
toplanacağı, manda ve himayenin kabul edilmeyeceği” kararları alındı ve
açıklandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, onun çabalarıyla 23 Nisan 1920’de
Ankara’da tarihî görevine başladı; Mustafa Kemal, Meclis ve Hükümet Başkanı
seçildi. Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Sevr
Antlaşması’nı Türk milletinin kabul etmediğini dünyaya duyurdu.
İtilaf Devletleri’nin yardımıyla İzmir’i işgal eden Yunan
Kuvvetlerinin ilerlemesi 1921’de Birinci ve İkinci İnönü savaşlarıyla
durduruldu. 23 Ağustos 1921’de yeniden saldıran Yunan Ordusu bozguna uğratılarak
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği Türk Ordusu Sakarya Meydan Savaşı’nı
zaferle sonuçlandırdı. 22 gün geceli gündüzlü süren bu savaşta Yunan Ordusu ağır
kayıplara uğratıldı. Bu zafer nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
Mustafa Kemal’e ‘Mareşal’ rütbesi ve 'Gazi' unvanı verildi. Türk Ordusu, vatanı
düşman işgalinden kurtarmak için 26 Ağustos 1922’de karşı saldırıya başladı.
Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği Başkomutan Meydan Savaşı’nda (30 Ağustos 1922)
Türk Ordusu Yunan Ordusu’nun büyük kısmını yok etti. Bozguna uğrayarak kaçan
düşman kuvvetlerini izleyen Türk Ordusu 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdi. 11 Ekim
1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve İtilaf Devletleri işgal
ettikleri Türk topraklarından çekildiler.
Kurtuluş Savaşı’nın ardından TBMM tarafından 29 Ekim 1923
günü Cumhuriyet ilan edilirken, Mustafa Kemal de Cumhurbaşkanı seçildi.
1938’deki ölümüne dek arka arkaya 4 kez cumhurbaşkanı seçilen Atatürk, bu görevi
en uzun süre yürüten cumhurbaşkanı oldu.
Mustafa Kemal’e, 24.11.1934 günlü, 2587 sayılı kanunla
Atatürk soyadı verildi ve bu soyadının başkaları tarafından kullanılması
yasaklandı.
Mustafa Kemal Atatürk, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı’nın
etkilerini hafifletmek ve ülkenin kalkınmasını hızlandırmak amacı ile 1933’te
Beş Yıllık Sanayi Planı’nı başlattı. Aynı dönemde dış politikada da önemli
adımlar atıldı; Milletler Cemiyeti’ne girilmesi (1932), Balkan Antantı’nın
imzalanması (1934), Montrö Boğazlar Sözleşmesi (1936) ve Sadabat Paktı (1937)
gibi girişimler Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada etkili bir aktör olarak öne
çıkmasına katkıda bulundu. Atatürk, Hatay’ın anavatana katılması için yoğun bir
diplomatik çaba sarf etti ve onun bu amacı, vefatının ardından 1939 yılında
gerçekleşti.
Atatürk, yalnızca Türk milletinin Kurtuluş Savaşı’nı başarı
ile yöneten bir komutan değil, aynı zamanda gerçekleştirdiği devrimler ile de
dâhi bir devlet adamı idi. 57 yıl süren yaşamının büyük kısmında, milletinin ve
vatanının bağımsızlığı ve mutluluğu için yılmadan çalıştı ve girdiği her
mücadeleden zaferle çıktı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, cesur ve unutulmaz önderi
Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrıldı.
6. ETKİNLİK
Halil İnalcık hakkında
okuduğunuz biyografilerde verilen bilgiler ders kitabınızda yer alan bilgilerle
örtüşüyor mu? “Dünyaca Tanınmış Tarihçimiz Halil İnalcık” adlı biyografide
verilen bilgilerle sizin araştırdığınız metinlerdeki bilgiler arasında
çelişkiler olup olmadığını belirtiniz. Yaptığınız etkinlikten hareketle
biyografilerde bazı gerçekleri gizlemenin, kurmacaya yer vermenin nasıl sonuçlar
doğurabileceğini tartışınız. Ulaştığınız sonuçları
açıklayınız.
Halil İnalcık hakkında okuduğunuz biyografilerde verilen
bilgiler ders kitabınızda yer alan bilgilerle örtüşmektedir.
Çelişki yoktur.
Biyografilerde kurmacaya yer verilmez.
Biyografiler gerçekleri yansıtır,
yansıtmalıdır.
Biyografide gerçekler gizlenirse biyografisi yazılan kişi
hakkında yanlış bilgi edinilir.
7. ETKİNLİK
Dört beş kişilik gruplar
oluşturunuz. Grup arkadaşlarınızla “Dünyaca Tanınmış Tarihçimiz Halil İnalcık”
adlı metnin paragraflarının konusunu bulunuz. Konuların birbirleriyle ilişkişini
belirleyiniz. Yaptığınız çalışmayı sınıfa sununuz.
* Aile bilgileri
* Doğumu
*Kendi ağzından Ankaraya yerleşmeleri ile ilgili
görüşleri,
* Sivas Öğretmen okuluna verilmesi
* Dil tarihb ev Coğrafya fakültesine yerleşmesi
* Önemli isimlerden ders alması ve asistan oluşu
* Tanzimat ev Bulgar Meselesi adlı çalışmasının
yayınlanması
*Arşivlerde inceleme yapması, çalışmaları
* Unesco da görev alamsı
* Yabancı dil bilgisi, aldığı ödüller
* Emekliliği
*Oluşturduğu ekol
8. ETKİNLİK
İncelediğiniz metinlerden ve ön
hazırlıkta yaptığınız araştırmadan hareketle biyografilerin kültür tarihindeki
yerini ve önemini açıklayınız.
Biyografi türünün ilk örneğinin eski Yunan'da
Plutarkhus'un "Hayatlar" adlı eseri olduğu kabul edilir.
Diğer ilk
örnekler:
17. yüzyılda İngiltere'de William Roper'in Thomes More
hakkında yazdığı biyografi
18. yüzyılda Samuel Johnson'un James Boswell'in hayatını
yazdığı biyografi
20. yüzyıla kadar yazılan biyografilerde biyografisi
yazılan kişinin hayatının yanı sıra erdemleri, ahlaki özellikleri de
veriliyordu.
20. yüzyılda başlayan modern biyografide ise nesnel bir
yaklaşım görülür.
Türk edebiyatında biyografiye yakın
türler:
Siyer kitapları: Hz. Muhammed'in hayatı
Kısas- enbiyalar: Peygamber kıssaları
Tezkiretü'l Evliyalar: Evliyaların yaşamını anlatan
eserler
Şairler tezkireleri: Şirlerin hayatını anlatan
eserler.
Tezkireler biyografi türünün edebiyatımızdaki ilk
örnekleridir. Türk edebiyatında ilk şairler tezkiresi Ali Şir Nevai'nin
Mecalisü'n Nefais adlı eserdir.
Anadolu'da yazılan ilk şairler tezkiresi Heşt Behişt (Sehi
Bey) adlı eserdir.
16. yüzyıld Latifi'nin yazdığı Tezkiretü'ş Şuara da önemli
bir eserdir.
9. ETKİNLİK
• “Dünyaca Tanınmış
Tarihçimiz Halil İnalcık”, “Mustafa Kemal Anadolu'da” ve “Paris Pişmiş” adlı
metinlerde anlatıcının kim olduğunu belirtiniz. Anlatıcının biyografiyi
hazırlayan kişiyle ilişkisini açıklayınız.
“Dünyaca Tanınmış Tarihçimiz Halil İnalcık”, “Mustafa Kemal
Anadolu'da” adlı metinlerde anlatıcı 3. tekil kişidir. Pariş Pişmiş adlı
metinde ise anlatıcı yazarın kendisidir. Cümleler 1. tekil kişi ağzından
kurulmuştur.
• “Dünyaca Tanınmış
Tarihçimiz Halil İnalcık” ve “Paris Pişmiş” adlı metinleri yazılış amaçları ve
anlatıcıları bakımından karşılaştırınız. Metinlerden hareketle biyografi ve
otobiyografi aracındaki benzerlik ve farklılıkları
belirtiniz.
Paris Pişmiş adlı metnin yazılış amacı yazarın kendisini
tanıtma isteğidir. Diğer metinlerde ise başka birinin hayat hikayesini aktarma
isteği vardır.
Fuat Bayramoğlu’nun Bir Anı
adlı metniyle Dünyaca Tanın mış Tarihçimiz Halil İnalcık Ve Paris Pişmiş adlı
metinleri anlatım yönünden karşılaştırınız. Anılardaki anlatımla
biyografilerdeki anlatım arasındaki farkları
açıklayınız.
Halil İnalcık'ta anlatıcı 3.tekil şahıs anlatıcıdır. Paris
Pişmiş ve Bir anı adlı metinler ise birinci teki şahıs ağzından anlatılmıştır.
Anlatıcı olayayı yaşayan kişidir.
Aın ile Biyografi Arasındaki
Farklar:
Her iki yazı türünün de kaynağı kişilerin yaşamı, başından
geçenlerdir. Ancak anı, söz konusu kişinin hayatının belli bir kısmını,
biyografi ise kişinin hayatının tamamını konu alır.
Anıda anlatıcı, "ben"dir, yani olaylar birinci kişinin
ağzından aktarılır. Biyografide anlatıcı, "o"dur, yani olaylar üçüncü kişinin
ağzından verilir.
Anıda anlatan ve yaşayan aynı kişi olduğundan samimi bir
üslup vardır. Dolayısıyla anıda öznellik hâkimdir. Biyografide yaşayan ve yazan
farklı kişilerdir, bu yüzden nesnel ve resmî bir üslup kullanılır.
11.etkinlik.
Dünyaca tanınmış Tarihçimiz
Halil İnalcık adlı metinden alınan parçada hangi anlatım türü kullanılmıştır
?
Dünyaca Tanınmış Tarihçimiz Halil İnalcık adlı metinden
alınan parçada açıklayıcı anlatım ve öğretici anlatım türü
kullanılmıştır.
12.
Paris Pişmiş ve Dünyaca Tanınmış Tarihçimiz Halil İnalcık
adlı metinlerde öyküleyici anlatım, açıklayıcı anlatım, öğretici anlatım türleri
kullanılmıştır.
13. etkinlik
BİYOGRAFİ (HAYAT HİKÂYESİ)
Çeşitli bilim dalları ile güzel sanatlar ve spor
alanlarında ün yapmış bir kişinin hayatının derlenip toparlanması ve sonunda
yazıya geçirilmesidir.
Biyografilerin yazılmasındaki amaç; tanınmış, yararlı olmuş
kişilerin çektikleri sıkıntıları, karşılaştıkları güçlükleri nasıl yendikleri,
başarıya nasıl ulaştıklarını anlatmaktır.
Bu şekilde, okuyucuların "kıssadan hisse çıkarmaları"
sağlanır; sabırlı, düzenli ve plânlı çalışmanın başarıya olan katkısı verilmek
istenir.
Biyografiler; sanata, edebiyata, tarihe ışık tutarlar. Anma
ve kutlama günlerinde, sanat gecelerinde bu tür yazılardan
yararlanılır.
Ayrıca, biyografiler; belli bir dönemin olaylarını,
toplumun yapısını ve sanatını da belgeler niteliktedir.
Biyografiye, eski edebiyatımızda "Tercüme-i Hâl" (Hâl
Tercümesi) denirdi.
Divan edebiyatındaki "Şuara Tezkireleri", sadece şairlerin
özelliklerini veren biyografi niteliğindeki eserlerdir.
Biyografiler açık, sade bir dille, tarafsız bir görüşle
yazılmalıdır.
Biyografi türleri
şunlardır:
a. Bilimsel
biyografi
Biyografik bilgileri kronolojik bir sıra içerisinde, alt
başlıklar halinde, onun dönemi içindeki konumunu, getirdiği yenilikleri,
gösterdiği başarıları, eserlerini, eserlerinin değişik özelliklerini eleştirel
bir tutumla, belgelere, araştırma ve incelemelere dayalı olarak veren
çalışmalara bilimsel biyografi ya da biyografik monografi denir. Bu tür
eserlerde kişinin doğumu, yetişmesi, öğrenimi, çalışma hayatı, türlerine göre
eserleri, eserlerinin önemi, şekil ve muhteva özellikleri, başarıları, ödülleri
ve başka özellikleri bölümler halinde verilir. Bilimsel biyografi türüne şu
örnekler verilebilir: Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret Devir-Şahsiyet-Eser (1971);
İsmail Parlatır, Recaizade Mahmut Ekrem (1995); Ö.Faruk Huyugüzel, Hüseyin Cahit
Yalçın’ın Hayatı ve Edebî Eserleri Üzerinde Bir Araştırma
(1984).
b. Biyografik
roman
Roman, hikâye gibi tahkiye kurgusu içerisinde, olay
anlatımı üslûbuyla kişiyi bir roman kahramanı gibi olayların içindeki
konumlarıyla sunan eserlere de edebî biyografi ya da biyografik roman denir.
Biyografik romanlarda kişinin ruhsal ve fiziksel özellikleri, davranışları,
duyguları, düşünceleri, tepkileri, tavır alışları, giyinişi gibi pek çok değişik
özellikleri ayrıntılı olarak verilip bir anlamda onun portresi çizilir. Hayatı
içerisinde canlı, yaşayan bir kişilik olarak sergilenir. Buna örnek olarak M.
Emin Erişirgil’in Mehmet Akif /İslâmcı Bir Şairin Romanı (1956); Tahir
Alangu’nun Ömer Seyfettin (1968) adlı eserleri verilebilir. Ayrıca Oğuz Atay’ın
Bir Bilim Adamının Romanı (1975) adlı romanı da bu türün en iyi
örneklerindendir. Yazar bu romanında hocası Mustafa İnan’ı merkez alarak bir
dönemin idealist neslinin hayatını yansıtmıştır.
Otobiyografik
roman:
Kişinin kendi hayatını roman şeklinde
yazmasıdır..
c. Nekroloji
:
Ölen ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonraki günlerde
genellikle gazete ve dergilerde yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından
onun üstün niteliklerinin, erdemlerinin, çalışmalarının ve diğer özelliklerinin
anı üslûbuyla anlatıldığı yazılara denir. Bu yazılar bir anlamda öleni çok seven
birinin ağıtları, duygusal, öznel açıklamalarıdır. Bu tür yazılara örnek olarak
Yahya Kemal’in ölümü dolayısıyla kaleme alınmış şu yazıları verebiliriz: Vehbi
Cem Aşkun, “İstanbul Aşığını Kaybetti” (Dünya, 5 Kasım 1958); Nimet Behsuz,
“Büyük Şairin Arkasından” (Yeni Gün, 3 Kasım 1958); Cenap Gedikoğlu, “Bir Dev
Şair Göçtü”
Mehmet Süreyyâ'nın "Sicil-i Osmânî"si,
Çeşitli kişiler tarafından kaleme alınmış "Şuarâ
tezkireleri",
Şevket Süreyyâ AYDEMİR'in "Tek Adam" ve "İkinci Adam"ı
biyografik eserlere örnektir.
NOT: Biyografi türüyle benzerlik gösteren eserlere Divan
edebiyatında “tezkire” denir.
Türk edebiyatında ilk biyografi örneğini (tezkire) Ali Şir
Nevai 16. Yüzyılda “Mecalis’n- Nefais” adlı eseriyle
vermiştir.
Otobiyografi
Otobiyografi, bir düşünürün, bir sanatçının, bir sporcu ya
da tanınmış bir kişinin kendi yaşam öyküsünü anlattığı edebî tür. Özyaşamöyküsü
de denir. Kaynak olarak kişi kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri
kullanır. Yazarın kendinden söz ederken nesnel olması zor olduğundan
otobiyografi yazmak güçtür. Otobiyografilerde yazar kendine ait sanat eserleri,
düşünceleri ve yapmış olduğu ya da katkısının olduğu önemli işleri aktarır. Bu
yazılı anlatım türü aynı zamanda iyi bir belgeseldir. Bu alanda çalışacaklara ve
yazarın yaşadığı dönemin özelliklerine kaynaklık eder.
Otobiyografinin belirleyici
özellikleri:
Otobiyografi düşünsel plânla yazılır.
Yazar daha çok kendisini öne çıkartabilir.
Biyografilerde Objektif olunmalıdır.
Otobiyografi kişinin kendi diliyle
anlatmasıdır.
Türk edebiyatında ilk biyografik eser, Malik Bahşi’nin
Feridüddin-i Attar’dan çevirmiş olduğu Tezkiretü’l-Evliya’dır.
Daha çok mesleklerine göre düzenlenmiş ve birden fazla
kişinin biyografisinin yer aldığı tezkire, menakıb, vefeyat, devha, sefine,
tuhfe, hadika, fihrist, silsilename, şairname, gazavatname, sicil gibi adlar
altında birçok eser kaleme alınmıştır.
Menakıpname ya da velâyetname denilen eserlerde tarikat
büyüklerinin, evliyaların, pir ve şeyhlerin olağanüstü halleri, kerâmetleri ve
diğer kişisel özellikleri anlatılır. Yayımlanmış bazı menakıpnamelere şu
örnekler gösterilebilir: Hacımsultan Velâyetnamesi (Rudolp Tschudi); Hacı Bektaş
Velâyetnamesi (Erich Gross).
Vakayinamelerde de birçok devlet adamının biyografilerine
ait malzemeler bulmak mümkündür.
14. Etkinlik
Paris Pişmiş ve Dünyaca Tanınmış Tarihçimiz Halil İnalcık
adlı metinlerde dil göndergesel işlevde kullanılmıştır.
ANLAAM YORUMLAMA
1. İncelenilen metinlerde biyografisi yazılan
kişinin hayat hikayesi kronolojiksıraya göre verilmiş.
2. Tanınmış kişiler olmaları, sasında önemli
eserler vermiş olmaları. Toplum tarfından bilinen tanınan ve önemli buluşlara
imza atmış ünlü kişilerin biyografileri yazılır.
3. Hazırlık kısmında bu soru cevaplandı.
4. …..
0 Yorumlarınız