11. Sınıf Türk Edebiyatı Sayfa 59 - 64 Soruları ve Cevapları ( Yıldırım Yayınları )

1. Araştırma sonuçlarınızı da dikkate alarak olay örgüsünde dile getirilen hususlarla dönemin yaşama biçiminin gerçeklikle ilişkisini tartışınız. Elde ettiğiniz sonuçları sözlü olarak belirtiniz.
Olay örgüsünde dile getirilen gerçeklikle dönemin yaşama biçimi arasında yakın bir ilgi vardır. O dönemde kölelik yaygın olan bir durumdu. İnsan ülkelerinden kaçırılıp köle pazarlarında esir olarak satılıyordu. Romanda bu gerçek eleştirel bir yaklaşımla ele alınmış.
2. Sergüzeşt romanındaki olay örgüsünün, size hissettirdiklerini defterinize yazınız.
Romanda anlatılan olay insanı üzmektedir. İnsanların köle pazarlarında bir eşya, bir hayvan gibi alınıp satılması insan onuru için en alçaltıcı bir davranıştır. Yaşananlar insanı üzmekte duygulandırmaktadır.

10. ETKİNLİK
• Okuduğunuz romanın bütününden hareketle roman kahramanlarının olay örgüsündeki işlevlerini belirterek
<!--[if !supportLists]-->a.     <!--[endif]-->En belirgin özelliklerini,
DİLBER Dönemin trajik bir sahnesini yani esirliği anlatmaya çalışan ve bu çalışmasında güzel bir eser ortaya çıkararak çalışmasında başarıyı yakalayan Samipaşazade Sezai, Dilber karakterini yazıya iyi bir biçimde dökmüştür.
Dilber’in küçük yaşında esirciye satılması, yıllar sonra güzelleşip alımlılaşması akıcı bir dille anlatılmıştır.
Bu güzel ve talihsiz kız kendisi için imkansız bir sevdaya tutulmuş ve sonu hüsranla biten bir yaşam sürmüştür. Romanın asıl kahramanıdır. Merkez şahıs ve devrini temsil ettiği için önemli bir tiptir.
Namusuna düşkün, ölümü pahasına da olsa namusu için, odalık olma gibi kötü bir şeyi reddetme cesaretine sahip ulvi bir insandır. O, hayatta en fazla namusuna önem verir. Ve namusu için yaşar. Güzeldir ve bu güzellik onun başına hep sorunlar açmıştır.
CELAL BEY: Romanın ikinci önemli şahsiyetidir. Paris’te yurt dışı eğitimi gördükten sonra ressam olarak ülkesine döner ve model olarak kendisine Dilber’i seçer. Bu sırada da Dilberin namusuna aşırı düşkünlüğü dikkatini çeker ve elinde olmadan Dilber’e aşık olur.
Zenginlik içinde bir yaşam süren Celal Bey rahat bir ortamda yetişmiştir. İstediği zaman istediği şeyi yapabilme rahatlığı ona verilmiştir. Bu zenginliği onun için bir şey ifade etmez çünkü, önemli olanın maddi zenginlik değil, gönül zenginliği olduğunu savunan nadide insanlar arasındadır.
Hacı Ömer: Bir esircidir merhametsiz, duygusuzdur.
Mustafa  Efendi: Memurdur. Görevini kötüye kullanan ve rüşvet yiyen bir adamdır.
Teravet: Mustafa efendi ve eşinin evinde Arap bir halayıktır. Kötü yürekli ve gaddardır. Dilber'e yaptığı işkencelerle ön plana çıkar.
Latife ve anneannesi: Latife Dilber'in dert ortağı iyi ve merhametlidir. Anneannesinde aynı şekilde iyi ve merhametlidir. Yaşlı kadın ve latife yardımseverdir.
Cevher ağa: Harem ağasıdır. Cesur ,iyi yürekli ,Dilber'i seven ve onun için ölümü göze alan bir kişidir.
<!--[if !supportLists]-->b.     <!--[endif]-->Olaylar karşısında nasıl bir tavır takındıklarını,
Dilber olaylar karşısında duygusunu yitirmiş, durumunu kabullenmiş bir kişilik sergilemektedir.
Celal bey maddiyata önem  vermeyen, merhametli bir kişiliktir.
Teravet: zalim, acımasız katı bir tutum sergilemektedir.
Cevher Ağa: cesur, korkusuz bir kişiliktir.
<!--[if !supportLists]-->c.      <!--[endif]-->Sosyal ortam ve çevreden nasıl etkilendiklerini,
Dilber, sosyal ortamdan cariye olarak etkilenmiştir. Özgür biri iken sosyal ortam onu köleliğe itmiştir.
Celal, zengin bir çevrede yetiştiği için çok fazla bir şeye ihtiyaç duymamış, sosyal ortam onu sanata yönlendirmiştir.
Taravet, vazifesi gereği katı, acımasız ve duygusuz bir kişiliğe bürünmüştür.
Ömer Efendi: toplumun içinde bulunduğu duruma ayak uydurmuş köle tüccarı olmuştur.
Agah Efendi ve hanımı zengin bir çevreye sahip oldukları için dilberi küçümsemiş oğulları ile evlenmesine sıcak bakmamışlar.

ç. Metnin yazıldığı dönemde ve günümüzde bu kişilerle karşılaşılıp karşılaşılamayacağını  tartışınız.
Metnin yazıldığı dönemde bu kişilere rastlamak  mümkündür. Günümüzde kölelik anlayışı ortadan kalktığı için bu kişilere rastlamak mümkün değildir. Ama acımasız, sevgisiz, insana maddi zenginliğinden dolayı tepeden bakan aşağılayan tipler günümüzde de vardır.
• Ulaştığınız sonuçlardan hareketle metindeki kişilerin karakter mi tip mi olduklarını belirleyip  tahtaya yazınız.
Dilber, Teravet, Ömer Efendi,  Cevher, Çaresaz… gibi kişiler tiptir.
• Sergüzeşt romanında anlatılan olayların, tanıtılan kişilerin benzerine yakın çevrenizden örnekler veriniz.
Çevremizde zengin ailelere rastlamak mümkündür. Parası ile üstünlük taslayan bunu bir üstünlük olarak gören tipler her zaman olmuştur.
• Bu örneklerden hareketle yaşanan gerçeklikle edebî metinlerde anlatılanlar arasında ne gibi farklılıkların olduğunu tartışınız. Elde ettiğiniz sonuçları defterinize yazınız.
Edebi metinde anlatılan tipler ile gerçek hayattaki tipler aynı değildir. Edebi eserlerdeki tipler kurmaca tiplerdir. Edebiyat günlük hayattan aldığı kişileri edebiyatın kurmacası içerisinde değiştirip dönüştürür.
12. ETKİNLİK
Sergüzeşt romanındaki temel çatışmayı belirleyiniz.
Romandaki temel çatışma kölelik- özgürlük çatışmasıdır.
Romanın teması: Kölelik( beyaz esir ticaretinin yanlışlığı). Bu tema  Tanzimat döneminde sosyal yaşamın gerçeklerindendir.
Roman romantizm ve realizm akımının etkisiyle yazılmıştır. Aşk temasını işlemesi, kölelik konusuna duygusal yaklaşması yönüyle romantizm anlayışının, var olan gerçekleri işlemesi, toplumsal bir sorunu gerçekçi bir bakış açısıyla ele alması yönüyle de realizm akımının etkisi görülmektedir.
3. Dönemin yaşama biçimiyle ilgili araştırmalarınızdan hareketle;
a. Temanın, dönemin sosyal hayatıyla ve günümüzle ilişkisini tartışınız.

Romda anlatılan yaşam biçimi dönemin sosyal hayatına uygundur. Fakat günümüzde kölelik anlayışı olmadığı için günümüzde  gerçekçi olmaz.
b.Olay kurgu gereği aile ortamı içinde geçmektedir. Türklerde  aile hayatına büyük önem verilmiş. Aile içi ilişkiler hiyerarşik bir yapıya büründürülmüştür.  Aile toplumun çekirdeğini oluşturur. Bu yüzden bozulma aileden başlayıp toplumun en tepesine kadar gider. Roman da bu gerçeği işlemektedir.
4. a.ZAMAN:  Roman Dilber'in Kafkasya'dan yedi yaşında kaçırılmasıyla başlar Nil Nehri'ne kendini atarak boğulmasıyla son bulur. Romanda kronolojik bir zaman sıralaması gözlenmiştir.
Olaylar 19. yüzyılda geçmektedir. Yaşanan zamanı bilinmemekle birlikte yazıldığı dönemde yaşanmış olabilir.
b. MEKAN:  Roman değişik mekanlarda geçmektedir. Özellikle dönemin kölelik anlayışını ortaya koymak için konak seçilmiştir. Zengin ailelerin hayat sürdüğü konak mekan olarak romanda ağırlığını hissettirir. Mekan olarak yine  Mısır'a kadar uzanan geniş bir yelpaze seçilmiştir.
 Tophane iskelesi, Mustafa efendinin konağı, Beyazıt meydanı, Yaşlı kadının evi ,Asaf paşanın konağı, Mısırdaki konaklar, Nil nehri vs...

13. ETKİNLİK:
Destan ve mesnevi gibi türlerde zaman ve mekan tam belirgin değildir. Olayların geçtiği mekan günlük hayatta var olan mekanlar değildir. Günümüz romanında mekan daha gerçekçi var olan mekanlardır.
5. Metinde geçen zaman, mekan ve kişiler olayın ortay konması için olması gereken unsurlardır. Bu unsurlar olmadan temayı ortaya koymak olayı hayata geçirmek mümkün değildir.
14. ETKİNLİK:
ANLATICI BAKIŞ AÇISI: Romanda ilahi bakış açısı anlatıcı kullanılmıştır. üçüncü şahıs anlatım tekniği ile yazılmıştır. Anlatıcı olayı dışarıdan izler fakat olayın içine dâhil olmaz. Şahıslarla ilgili her şeyi bilir. Geçmişe gider, rüyalarını bilir.
15. ETKİNLİK:
Roman daha çok realizm akımının özelliklerini taşımaktadır.

6. Tanzimat dönemi sanatçıları hem siyasi yapının hem de sanat dünyasının içinde yar almış kişilerdir. Sanatı toplumu yönlendirmekte , aydınlatmakta bir araç olarak görürler. Bu yüzden sanat toplum içindir anlayışını benimsemiş bu doğrultuda eserler vermişlerdir.
7. Tanzimat romanında sanat toplum için anlayışı ağır basmaktadır.  Bu yüzden romanın dili divan edebiyatına göre daha sadedir. Amaç toplumu yönlendirmek, bilinçlendirmek olduğu , topluma hitap ettiği için dil sadedir.

17. ETKİNLİK:
 Tanzimat romanı dönemin sosyal ve siyasi hayatıyla yakından ilgilidir. Bu dönemde edebiyatımızda işlene temalar arasında özgürlük, eşitlik, adalet, hak, kölelik, yanlış batılılaşma gibi temalar işlenmiş sosyal hayatta bu konularda  ciddi tartışmalar yaşanmıştır.
19. ETKİNLİK.
Samipaşazade Sezai (1860-1936)

      Samipaşazade Sezai (1860-1936)
1860'ta İstanbul'da doğdu. 26 Nisan 1936'da İstanbul'da yaşamını yitirdi. "Sergüzeşt" romanının yazarı. Babası Abdurrahman Sami Paşa'nın konağında özel öğrenim gördü. 1880'de ağabeyi Suphi Paşa'nın başında olduğu Evkaf Nezareti Mektub-i Kalemi'ne memur olarak girdi. Ertesi yıl Londra elçiliği ikinci katipliğine atandı. İngiltere'de kaldığı 4 yıl boyunca İngiliz ve Fransız edebiyatlarını inceledi. Elçilikteki görevinden İstifa edip İstanbul'a döndü. İstişare Odasına memur oldu. İlk romanı "Sergüzeşt" yüzünden göz hapsine alındığını düşünerek 1901'de Paris'e gitti Jön Türkler'e katıldı. Meşrutiyet'in ilanına kadar Paris'te kaldı. İttihat ve Terakki'nin Paris merkezinde görev yaptı. Örgütün yayın organı olan "Şura-yı Ümmet" gazetesinde 2'nci Abdülhamit'in baskıcı rejimini eleştiren yazılar yazdı.
1908'de 2'nci Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü. 1909'da Madrid Büyükelçiliği'ne atandı. Birinci Dünya Savaşı başlayınca Madrit'ten İsviçre'ye geçti, savaşın sonuna kadar burada kaldı. 1921'de emekliye ayrıldı ve İstanbul'a döndü. Yaşamının son yıllarında kendisine, Büyük Millet Meclisi kararıyla "Hidamat-ı vataniyye tertibinden" maaş bağlandı. Divan edebiyatına karşı çıkan Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan gibi yazarların etkisiyle Batı edebiyatına yöneldi. Alphonse Daudet'den esinlenerek yazdığı kısa öykülerle Batılı anlamda ilk gerçekçi ürünleri verdi. 1874'te "Kamer" gazetesinde yayınlanan söylev türündeki ilk yazılarıyla adını duyurdu. İlk kitabı 3 perdelik tiyatro oyunu "Şir" 1879'da basıldı. İlk romanı olan ve kendisine büyük ün sağlayan "Sergüzeşt" Türk edebiyatında romantizmden gerçekçiliğe geçişin başarılı örneklerinden biri sayılır. Bu romanda bir paşazade ile bir cariyenin aşk öyküsü anlatılıır.
ESERLERİ
ROMAN:
Sergüzeşt (1889)
ÖYKÜ:
Küçük Şeyler (1892)
OYUN:
Şir (arslan, 1879)
SOHBET-ELEŞTİRİ-ANI:
Rumuzu'l- Edeb (1900)

İclal (1923)

1. Aşağıdaki cümlelerin başına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
( D ) Tanzimat Döneminde romanlar, halkı bilinçlendirmek amacıyla yazılmıştır.
(D  ) Türk edebiyatında ilk yerli roman Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseridir.
( D ) Tanzimat’tan önce roman ve hikâyenin yerini masal, destan, halk hikâyesi, mesnevi gibi türler almaktaydı.
( Y  ) Tanzimat romanları ile hikâyelerinin ilk örneklerinde realizm akımının özellikleri görülür.
( D  ) Sergüzeşt romanında romantizm ve realizm akımlarına ait özellikler yer alır.



2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun biçimde doldurunuz.
• Türk edebiyatında roman ....ÇEVİRİ... yoluyla başlamıştır.
• Yusuf Kâmil Paşa tarafından çevrilen ...TELEMAK., ilk çeviri romanımızdır.
• İlk edebî romanımız İntibah, .NAMIK... .KEMAL. tarafından yazılmıştır.
• Tanzimat romanlarında .DOĞU-BATI.çatışması sıkça işlenmiştir.
• Kıssadan Hisse hikâyesinde esas alınan ..İLAHİ(hakim). bakış açısı, yazarın olayları kendi istediği biçimde geliştirmesine yol açmıştır

3 . Aşağıdaki yargıların hangisinde bir bilgi yanlışlığı vardır?
A) Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk hikâye serisi, Ahmet Mithat’ın Leta if-i Rivayât’ıdır.
B) Tanzimat Döneminde, modern anlamda ilk hikâye olarak Samipaşazade Seza i’nin Küçük Şeyler adlı eseri kabul edilir.
C) İlk tarihî roman, Namık Kemal’in kaleme aldığı Cezmi’dir.
D) Realizm akımının edebiyatımızdaki ilk örneği, Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası romanıdır.
E) İlk köy romanı Nâbizade Nâzım’ın yazdığı Zehra adlı eserdir.

4 . Aşağıdaki cümlelerden hangisi Tanzimat Dönemi romanının ö z e l l i k lerinden biri değildir?
A) Romantizm ve realizm akımlarının etkisi görülür.
B) Tanzimat’ın ilk döneminde yazılan romanlarda romancı, romana müdahale etmiştir.
C) Konuşma bölümlerinde dil ağır, ancak olayların anlatımında sade dil kullanılmıştır.
D) Yanlış Batılılaşma ile alay edilmiştir.
E) Konular genellikle İstanbul’un seçkin çevrelerinden, Batılılaşma anlayışında olan ailelerden seçilmiştir.



5. Tanzimat Dönemi hikayeleri ve romanları ile destan ve halk hikâyesi geleneğine ait türler arasında, dil ve anlatım özellikleri bakımından ne gibi benzerlik ve farklılıklar vardır? Sözlü olarak ifade ediniz.



bu yazının tamamı http://yeniedebiyat.blogspot.com/ sitesinden alınmıştır.
Load disqus comments

0 Yorumlarınız