Aöf 4. Sınıf Türkiye Ekonomisi 6. Ünite Ders Notları


Ünite 6 – Temel Sektörde Gelişmeler III: Hizmetler Sektörü
Hizmetler Sektörünün Kapsamı ve Türkiye’deki Durumu
İngiliz klasik iktisatçısı Colin Grant Clark ve Fransız iktisatçısı Jean Fourastie ekonomik gelişme ve kalkınmada
en büyük itici gücün teknik gelişme olduğunu ve ülkelerin hangi seviyede olduklarının buna göre belirlendiğini
ifade etmişler, ekonomideki sektörleri “üç sektör” altında toplamışlardı.
Birincil (primary) sektör olarak tarım
İkincil (secondary)sektör olarak sanayi
Üçüncül (tertiary) sektör olarak hizmetler şeklinde sınıflandırılmaktadır.
Birleşmiş Milletler’in (BM) yapmış olduğu ayırıma göre hizmetler sektörü:
Hükümet hizmetleri
Genel kamu hizmetleri
Teşebbüs ve özel kuruluşların hizmetleri
Dinlenme, eğlence ve benzeri hizmetler ile kişisel hizmetleri kapsamaktadır.
Tüm bu hizmetler, son yıllarda teknolojik yeniliklerin katkısıyla büyük gelişme göstermiş ve hizmetler sektörü
ticaretinde önemli artışlar olmuştur.
Hizmetlerin temel özelliklerinden biri, gayri maddi ve görünmez olmalarıdır. Oysa mallar maddi ve
görülebilir niteliktedir. Hizmetler genelde mallardan farklı olarak depolanamaz. Mal ve hizmetlerin
farklı özelliklerinin olması, uluslararası işlemlerin şekillerini de etkilemektedir. Mallarla ilgili uluslararası
ticaret, malların bir ülkeden diğer ülkeye fiziki hareketini içerir. Oysa çok az hizmet işlemi sınır ötesi
hareketi gerektirir. Sınır ötesi işlemlere örnek olarak telekomünikasyon ile iletilen hizmetler (bankalar
aracılığıyla para transferi) veya mal ticareti kapsamındaki hizmetler (bir danışmanın teknik raporu veya
bir CD veya DVD’ ye yer alan yazılım) verilebilir.
Mallar ve hizmetler arasındaki temel farklılıklardan birisi de ülkelerin yerli sanayilere sağladığı
korumalardır. Mal üreten sanayiler, genelde tarifeler, miktar kısıtlamaları ve diğer sınır önlemleriyle
korunmaktadır.
Hizmetlerin gayri maddi niteliği ve birçok hizmet işleminin sınır ötesi hareketi içermemesi dolayısıyla
sektör, ulusal düzenlemeler ile korunmaktadır. Bu tür düzenlemeler, yabancı hizmet sağlayıcılarının
(bankalar ve sigorta şirketleri) hizmet sunmaları için gerekli şubeleri kurmalarını veya yatırım
yapmalarını yasaklayabilir. Ulusal düzenlemeler, hizmet sunan gerçek kişilere ayırımcı bir şekilde
uygulanabilmektedir.
Az sayıda hizmet işleminin niteliği tüketicilerin hizmetlerin verildiği ülkeye gitmesini
gerektirmektedir. Ülkeleri ziyaret eden turistler veya yükseköğrenim için başka ülkeye giden öğrenciler
gibi. Dolayısıyla, bir ülkenin sınırları ötesine fiziki geçişi gerektiren mallara ilişkin uluslararası
işlemlerden farklı olarak hizmetler, aşağıdaki hizmet sunumu yollarından birisi veya hepsinin bileşimi
ile sağlanmaktadır. Bunlar:
Ñ Hizmetlerin sınır ötesi dolaşımı
Ñ Tüketicinin ihracatçı ülkeye hareketi
Ñ Hizmetin sağlanacağı ülkede ticari varlık oluşturulması
Ñ Gerçek kişilerin hizmet vermek üzere başka bir ülkede geçici dolaşımıdır.
Hizmetler ticaretinin büyümesinde elektronik ticaretin (e-ticaret) hızlı gelişiminin etkisi vardır. E-ticaretin
uluslararasında kabul edilmiş bir tanımı yoktur. Genel olarak, mal ve hizmetlerin elektronik araçlarla dağıtımı,
pazarlaması, satışı veya teslim edilmesini kapsamaktadır.
10
Dünya Ticaret Örgütü hizmetler sektöründeki ekonomik faaliyetleri 12 başlık altında toplamıştır:
Ticari hizmetler Meslek hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, AR-GE hizmetleri, emlak hizmetleri,
kira hizmetleri, diğer ticari hizmetleri kapsar.
İletişim hizmetleri Posta, kurye, telekomünikasyon, görsel-işitsel ve diğer hizmetleri kapsar.
İnşaat ve mühendislik hizmetleri Binalar için genel inşaat çalışmaları, inşaat mühendisliği için genel inşaat
çalışmaları, tesisat ve montaj çalışmaları, bina tamamlama ve nihai
çalışmalar ile diğer hizmetleri içine alır.
Dağıtım hizmetleri Toptan satış ticareti hizmetleri, perakende hizmetleri, franchising ve
diğerlerini kapsar.
Eğitim hizmetleri İlköğretim seviyesinde eğitim hizmetleri, lise seviyesinde eğitim hizmetleri,
yükseköğretim seviyesinde eğitim hizmetleri, erişkin eğitimi ve diğer eğitim
hizmetleri alt başlıklarına ayrılır.
Çevre hizmetleri Kanalizasyon hizmetleri, atık imha hizmetleri, hıfzıssıhha ve benzeri
hizmetleridir.
Mali hizmetler Sigorta ve sigortacılığa bağlı hizmetler ile bankacılık ve diğer mali hizmetler
olarak iki ana başlıktan oluşur.
Sağlığa ilişkin hizmetler Hastane hizmetleri, insan sağlığına ilişkin diğer hizmetler ve sosyal
hizmetlerdir.
Turizm ve hizmetleri Otel ve restoranlar (yemek sunma dahil olmak üzere), seyahat acenteliği ve
tur operatörlüğü hizmetleri, turist rehberliği hizmetleri ve diğerleridir.
Eğlence, kültür ve spor
hizmetleri
Eğlence hizmetleri (tiyatro, canlı orkestra ve sirk hizmetleri ve dahil olmak
üzere), haber ajansı hizmetleri, kütüphane, arşiv, müze ve diğer kültürel
hizmetler, spor ve diğer rekreasyon hizmetleri ile diğer hizmetleri kapsar.
Ulaşım (taşımacılık) hizmetleri Deniz, iç su, hava, uzay, demiryolu, karayolu, boru taşımacılığı, tüm
taşımacılık maddelerine bağlı hizmetleridir.
Diğer Hizmetler
Türkiye Ekonomisinde Hizmetler Sektörü
Günümüzde hizmetler sektörünün gelişmesi ekonomik kalkınmanın (gelişmenin) önemli göstergelerinden
biridir. Hizmetler sektöründe yeni faaliyet alanlarının ortaya çıkması ve mevcutlarının etkinliğinin artması,
sektörün yarattığı katma değeri ve istihdamı artırmaktadır.
o Hizmetler alt sektörleri içinde ulusal gelire katkı bakımından en hızlı gelişen alt sektör ticarettir.
Türkiye ekonomisinde hizmetler sektörünün payı yıllar içerisinde artış göstermiştir. 1973 yılında hizmetler
sektörünün GSYH içindeki payı %44,9 iken, 1980’de oran %48,4’e, 1985’de %55,9’a, 1990’da %52,2’ye ve 2011
yılında %72,5’e yükselmiştir. Hizmetler sektörünün istihdam içindeki payı ise 2011 yılında %55 olmuştur.
Ticaret sektörünün büyümesinde sektör içinde yer alan turizmin son yıllardaki hızlı gelişimi önemli rol
oynamıştır. Devlet hizmetlerinin katkısının azalması ise 1980’den sonra devletin ekonomideki küçülmesine
bağlanabilir. Hizmetler sektörünün ikinci önemli alt sektörü ulaştırma ve haberleşmedir. İnşaat, mali aracı
kuruluşlar, konut, serbest meslek hizmetleri ile izafi banka hizmetleri alt sektörlerinin payında son 10 yılda
önemli bir gelişme gözlenmemiştir. 2008 yılında hizmetler sektörü çok az büyürken (%0,3) 2009 yılında
büyüme hızı negatif (-%3,2) olmuştur. Sektör 2010 yılında %8,5 2011’de ise %7,8 oranında gelişmiştir.
2011 yılında ekonomik faaliyetlere göre GSYH içinde en büyük pay %72.5 ile hizmetler sektörüne aittir.
Sanayi sektörünün payı %19.2, tarım sektörünün payı
%8.3 olmuştur. 2012 Yılı Programı’nda hizmetler alanında
Türkiye’nin rekabet gücünün geliştirilmesi, katma değeri
yüksek alanların payının ve bu alandaki istihdam
seviyesinin yükseltilmesi, hizmet ihracatının artırılması ve
çeşitlendirilmesi temel amaç olarak belirlenmiştir.
Küreselleşen dünyada hizmetler sektörünü etkileyen
eğilimler arasında hizmetler sektöründe teknoloji
kullanımının yaygınlaşması, yeni hizmet alanları ve
mesleklerin ortaya çıkması, hizmet sunumunun yaygınlaşması, üretim ve hizmet alanlarının bütünleşmesi ve
dış kaynaklardan edinmenin önem kazanması sayılabilir.
11
Ticaret Sektörü
Türkiye’de ticaret, hizmetler sektörünün en önemli alt sektörlerindedir. Ticaret sektörünün tarım ve sanayi
gibi temel sektörlerin yanı sıra diğer hizmet alt sektörleri olan ilişkisi, özellikle üretim ve istihdam açısından
önemlidir. Sektördeki rekabet ve verimlilik baskısı, teknoloji kullanımı ile modern tedarik zinciri yönetimi ve
kombine taşımacılık sistemlerinin önemini artırmaktadır. Bilgisayar kullanımının ve online işlemlere güvenin
giderek artması ve elektronik ticaretin (e-ticaretin) yaygınlaşması ticaret hizmetlerinin gelişmesine katkı
sağlamaktadır.
o Ticaret hizmetleri sektöründe rekabetçi bir ortamda verimlilik artışının sağlanması, faaliyet hacminin
büyütülmesi, teknoloji ve yenilikçiliğin özendirilmesi, KOBİ’lerin rekabet imkanlarının geliştirilmesi
temel amaçtır.
Ulusal gelir hesaplarında toptan ve perakende ticaret diğer bir deyişle iç ticaret, ulusal gelire katkı açısından
bütün hizmet sektörleri arasında en hızlı gelişen alt hizmet sektörüdür.
Toptan ticaret yapan işletmeler arasında:
® İlk sırada gıda maddeleri
® İkinci sırada dokuma-giyim eşyası ve mobilya
® Üçüncü sırada ise kereste ve yapı malzemesi ticareti yapan işyerleri gelmektedir.
Ticaret sektörü diğer sektörlerle olan yakın bağlantısı sebebiyle diğer sektörlerdeki gelişmelerden
etkilenmekte ve bağlantılı olduğu sektörlerdeki faaliyetleri doğrudan etkilemektedir.
Ulaştırma Sektörü
Ulaştırma sektörü, kara, hava, deniz ve demiryolları taşıma faaliyetlerini kapsamaktadır. Türkiye’nin geniş
yüzölçümü ve üç tarafının denizlerle çevrili olması, Asya ile Avrupa arasında önemli bir geçiş noktası olması
sebebiyle sektörün ekonomideki yeri önemlidir. Osmanlı Devleti zamanında ihmal edilmiş olan sektör,
Cumhuriyet Dönemi’nde hızla gelişmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında daha çok demiryollarına, 1950’li yıllardan
sonra ise karayollarına önem verilmiştir.
o Ekonominin büyümesi ve pazar için üretim yapabilmesi, ulaştırma ile haberleşme hizmet alt
sektörlerinin gelişimine bağlıdır.
Ulaştırma sektöründeki amaç, gelişen ekonomik ve sosyal yaşamın ihtiyacı olan ulaştırma altyapısının
zamanında, ekonomik ve güvenli bir şekilde inşa edilmesidir.
Ekonominin pazara açılması ve bölgesel fiyat farklılıklarının ortadan kalkması, sektörün büyümesiyle
mümkündür. Sektörde toplam yatırımlarda kamunun payı azalmakla birlikte yine de özel sektörden fazladır.
Türkiye’de yük taşımalarında ağırlık karayollarındadır. Yurtiçi yük taşımalarının %90’nı karayolları ile
yapılmaktadır. Ucuz ve güvenli demiryollarının payı %3, denizyolları nın payı ise %6,3’tür.
Karayolları ve Ulaştırma
Türkiye’de 1950 yılında Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle karayolları yapımı hızlandırılmıştır. 1950 yılına
kadar ülkede üstyapılı karayolu uzunluğu 24.200 km’dir. 1950 yılında 5539 sayılı Yasa ile Karayolları Genel
Müdürlüğü kurularak devlet yollarının bakım ve onarımından bu kuruluş sorumlu tutulmuştur. Katma bütçeli,
tüzel kişiliğe sahip Genel Müdürlük önceden Bayındırlık Bakanlığına bağlı iken, günümüzde Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na bağlanmıştır. Günümüzde karayolları, devlet, il ve köy yolları olmak
üzere üç kısma ayrılmıştır.
Devlet yolları, bölge ve il merkezlerini, deniz ve hava limanlarını birbirine bağlayan birinci derecede ana
yollardır. İl yolları, il sınırları içindeki ikinci derecede yollardır. Bu yollar kent, kasaba, ilçe ve bucak
merkezlerini birbirlerine, il merkezlerine ve komşu ildeki en yakın merkezlere bağlar. Bu yolların yapım, bakım
ve onarımını ayrı kamu kuruluşları gerçekleştirmektedir.
2012 yılında Türkiye’de 2.080 km otoyol, 31.395 km devlet, 31.390 km il yolu vardır. Toplam yol uzunluğu
64.865 km’dir. Devlet ve il yollarının % 92’si, köy yolları nın % 29’u asfalt kaplıdır.
Kamyon ve kamyonetle yük, otobüs ve minibüs ile yolcu taşımacılığı Türkiye’de son yıllarda en yaygın küçük
işletmecilik alanı olmuştur. Son dönemde yeni karayolu inşaatlarının yanı sıra ulaşımda standartları
yükseltmeye yönelik yenileme yatırımları artmıştır. Ulaştırmada ağırlığın karayollarından diğer ulaştırma
şekillerine kaydırılması gerekmektedir.
o Türkiye’de ulaştırma sektörü yolcu ve yük taşıma esasına göre analiz edildiğinde karayolu
taşımacılığının büyük ağırlığı olduğu görülmektedir.
12
Demiryolları ve Ulaştırma
Karayollarının hızlı gelişimine karşılık, demiryollarında Cumhuriyet Dönemi’nde önemli bir atılım
gerçekleştirilememiştir. Yüksek taşıma potansiyeline ve yük taşımacılığındaki ekonomik olma özelliğine
rağmen demiryolu yapımı ve işletmeciliğine gereken önem Cumhuriyetin ilk yıllarında verilmiş fakat daha
sonra bu politika terk edilmiştir.
19’ncu yüzyılda İngiltere’de başlayan demiryolu ulaşımı, Osmanlı Devleti’nde ilk defa İzmir-Aydın hattının
(130 km) açılmasıyla gerçekleşmiştir. Bu hattın inşa ve işletme hakkı 1856 yılında bir İngiliz şirketine ayrıcalık
olarak verilmiştir. 11 Temmuz 1866 tarihinde 130 km’lik bu ilk hat işletmeye açılmış, bunu 10 Ocak 1867
tarihinde 193 kilometrelik İzmir-Turgutlu hattı izlemiştir.
Padişah Sultan Aziz’in izniyle, İstanbul-Bağdat demiryolunun yapımına 4 Ağustos 1871 tarihinde
Avusturyalılar tarafından başlanılmıştır. 1873’ün Ağustos ayında demiryolu İzmit’e ulaşmış, 1880 yılında yapım
ve işletilmesi İngilizlere bırakılmıştır. 1889 yılında yapımına yeniden başlanmış, İzmit-Ankara arası 31 Aralık
1892 tarihinde işletmeye açılmıştır.
Osmanlı Dönemi’nde inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kalan demiryolları nın uzunluğu yaklaşık
4.136 km’dir. Cumhuriyet Dönemi’nde yabancıları n ellerindeki demiryolları 25 Mayıs 1924 tarihinde çıkarılan
506 sayılı Yasa ile millileştirilmiş ve Anadolu-Bağdat Demiryolları Müdüriyeti Umumiyesi kurulmuştur.
Ana kentler arasındaki koridorlarda taşımacılık eski altyapı üzerinde sürdürülmektedir. 2010 yılı verilerine
göre, demiryolu ile yolcu taşımacılığında toplam sayı yaklaşık 85 milyon kişiye ulaşmıştır. Toplam yolcu
taşımacılığının üçte ikisi banliyö hatlarında gerçekleştirilmiştir.
Demiryolu altyapısının en önemli sorunu büyük nüfuslu kentler arasındaki demiryolu hatlarının yüksek hız
ve kaliteli servise uygun olmamasıdır. Bu sebeple ana hatlarda yolcu taşımacılığı istenilen düzeyde değildir. Bu
eksikliği gidermek için Ankara-Eskişehir hızlı tren hattı yapımı 5 yılda tamamlanmış ve 19 Ocak 2010 tarihinde
hizmete açılmıştır. Ankara-Konya hızlı tren hattında ise 23 Ağustos 2011 tarihinden itibaren yolcu taşınmaya
başlanmıştır.
Türkiye’nin iki büyük kentini birbirine bağlayacak olan Ankara-İstanbul hızlı tren hattının 2013 yılında
tamamlanması hedeflenmektedir. Hızlı tren projelerinin, Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayacak olan
Marmaray’ın ve diğer demiryolu hatlarındaki yenileme yatırımlarının bitirilmesiyle demiryolu ulaştırmasının
Türkiye ekonomisindeki ağırlığı artacaktır.
Denizyolları ve Ulaştırma
Deniz ulaşım hizmetleri, liman ve iskeleler arasındaki her türlü mal ve insan taşınmasını kapsar. Özellikle mal
ulaşımında denizde taşıma en ucuz olandır. Özellikle ülkelerarası taşımacılıkta çok avantajlıdır. Bu
avantajlarından dolayı günümüzde dış ticarete konu olan malların %80’inin taşınması denizyolu ile yapılır.
Türkiye’de yurtdışı yük taşımacılığında denizyolları, karayollarının ardından ikinci sırada gelmektedir.
Ortalama bir hesapla karayolu ile yapılan ulaştırmaya göre deniz ulaştırması 75’e 1 oranında daha ucuzdur.
Dünya denizyolu ticaretinde konteynır taşımacılığı büyük bir hızla artmaktadır. Konteynır taşımacılığı
sayesinde limanlara gelen yük miktarı çoğalmıştır. Klasik taşımacılığın limana bağımlı olan sınırları
konteynırlarla birlikte kapıdan kapıya taşımacılığa kadar genişlemiş, limanlar konteynırların geçiş noktası
durumuna gelmiştir. Konteynır taşımacılığı, özellikle pahalı mallar ve yükleme-boşaltmada zarar görme ihtimali
yüksek olan mallar ile soğutma tertibatıyla taşınması gereken yüklerin taşınmasında büyük kolaylık
sağlamaktadır.
Kabotaj hakkı, Cumhuriyet Türkiyesi’nin elde ettiği uluslararası başarıların başında gelir. Bugünkü deniz
ticaret filosu, sermaye varlığını kabotaj hakkını kullanarak yapmıştır. Bu hak, Osmanlı Devleti zamanında
mevcut kapitülasyonların kaldırılması sonucu elde edilmiştir. Kapitülasyonların kaldırılması ise Lozan Barış
Anlaşması’nın 28’inci maddesi ile sağlanmıştır. Kabotaj tekeli, 815 sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye
(Kabotaj) ve Limanlarla Karasuları Dahilinde İcrayı Sanat ve Ticaret Hakkında Kanun ile 19 Nisan 1926
tarihinde yasallaştırılmıştır. 1 Haziran 1926 da Lozan Anlaşması’na dayanılarak Türk limanları arasında
sadece Türk gemileri eşya ve yolcu taşıma hakkını sahip olmuştur.
1933 yılında limanlar arasında yolcu taşıma hakkı, özel teşebbüsten alınarak devlete bırakılmıştır. 1938 yılında
Denizbank kurulmuş, 1939’da iktisadi devlet teşekkülü olan Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğü
oluşturulunca, Denizbank bu kuruluşa devredilmiştir. 1952 yılında 5842 sayılı yasa ile Denizcilik Bankası TAO,
Denizyolları Umum Müdürlüğü’nün yerini almak üzere Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı bir katma bütçeli kuruluş
olarak yeniden organize edilmiştir.
13
20 Temmuz 1960 tarih ve 23 sayılı yasa ile iktisadi devlet teşekkülü (İDT) olmuştur. Denizcilik Bankası Deniz
Nakliyatı TAO, dünya ve Türkiye denizlerinde yük taşımacılığı yapmak üzere 5842 sayılı yasaya göre
kurulmuştur
o Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili ve büyük oranda suyoluna sahip olmasına rağmen, bu avantajını
yeterli ölçüde kullanamamaktadır. Bu durumun iyileştirilmesi, ulaşımın deniz yoluna kaydırılması
ülke ekonomisi, emniyetli taşıma ve çevre kirliliği açısından çok önemlidir.
Ölçek ekonomisi yakalanamadığı için Türkiye’deki limanlara yeterli yük çekilememekte, Türkiye deniz yolunda
transit bir ülke olamamaktadır. Bu sebeple Türkiye’de liman başına elleçlenen (handling) yük miktarları AB’nin
Akdeniz’deki limanlarındaki ortalamalardan düşük kalmaktadır. Türkiye’nin denizyolunda transit ülke olması
için limanlardaki yük ve elleçleme miktarının Akdeniz’deki önemli limanları geçmesi gerekmektedir.
o Elleçleme: Gümrük gözetimi altındaki eşyanın asli niteliklerini değiştirmeden istiflenmesi, yerinin
değiştirilmesi, büyük kaplardan küçük kaplara aktarılması, kapların yenilenmesi veya tamiri,
havalandırılması, karıştırılması ve benzeri işlemleri ifade eder.
Hava Yolları ve Ulaştırma
Havayolu ile ulaşım 20’nci yüzyılda büyük gelişim göstermiştir. Zaman kavramının giderek önem kazandığı
günümüzde havayolları, ulaşım hizmetleri sektöründe stratejik bir öneme sahiptir. Bu özelliğinden dolayı
Cumhuriyet’in ilanından 10 yıl sonra 20 Mayıs 1933 tarih ve 2187 sayılı yasa ile Milli Savunma Bakanlığı’na
bağlı olarak Havayolları Devlet İşletme Dairesi kurulmuştur. Daire, 1935 yılında Bayındırlık Bakanlığı’na
bağlanmış, 1938’de 3424 sayılı yasa ile Ulaştırma Bakanlığı içinde bir İDT olan Devlet Hava Yolları’na
dönüşmüştür.
1955 yılında 6623 sayılı Yasa’nın verdiği yetkiyle 01.03.1956 tarihinde yerli ve yabancı sermayeli (60 milyon
TL sermayesi) Türk Hava Yolları (THY) Anonim Ortaklığı kurulmuştur. Uzun süre hava ulaşımında tekel
konumunda olan THY, 1990’lı yılların başlarında özel hava yollarına da ulaşım hizmeti sunma hakkının
verilmesiyle tekel olma konumunu kaybetmiştir.
26 Nisan 2001 tarihinde 4647 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Resmi
Gazete’de yayımlanmıştır. Böylece, sivil havacılığı düzenlemeye yönelik çok önemli bir reform
gerçekleştirilmiştir. Mevcut yasanın 25’inci maddesi, ruhsat sahibinin ücret tarifeleri ile uygulama tarihini,
yürürlüğe koymadan üç gün önce duyurmak kaydıyla ticari ve ekonomik şartlara uygun olarak belirleyeceği
şeklinde değiştirilmiştir.
Havayolu taşımacılığı sektörüne sağladığı denetim ve hizmet karşılaştırma programları ile kuruluşların ürün ve
hizmet kalitesini denetleyen Skytrax 2011 değerlendirmesinde Türk Hava Yolları 2011 Dünya Havacılık
Ödülleri’nde Avrupa’nın En İyi Havayolu ve Güney Avrupa’nın En İyi Havayolu ödüllerini almıştır.
Türkiye’de başlıca özel havayolu olarak Onur, Pegasus, Sun Ekspres ve Atlas Havayolları iç ve dış hatlarda
hizmet sunmaktadır. Havacılık sektöründe artan rekabete paralel olarak ekonomik büyüme ve kişi başına
gelirdeki artış, sektörün gelişmesini hızlandırmıştır.
Boru Hatları Taşımacılığı
Dünya ekonomisinde ham petrol ve
petrol ürünleri taşımasında denizyolları
yanında boru hattı taşımacılığı
1960’lardan sonra hızlı bir gelişim
göstermiştir.
14
Türkiye’de ilk boru hattı 1966’da Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından
Batman-Dörtyol (İskenderun Körfezi) arasında döşenmiş ve işletmeye açılmıştır. Bu hat, TPAO
yanında Shell ve Mobil’in Siirt ve Diyarbakır illerindeki üretim arazilerine ikincil hatlarla bağlanmıştır.
Türkiye-Irak Petrol Boru Hattının inşasına 1974’te başlanmış, hat 25 Mayıs 1977’de işletmeye
açılmıştır.
Hazar havzasındaki ülkelerde üretilen ham petrolü boru hattı ile Akdeniz üzerinden dünya pazarlarına
ulaştıracak Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ana İhraç Boru Hattı Projesi 2005 yılında tamamlanmış ve
hatta (BTC’ye) 25 Mayıs’ta petrol pompalanmaya başlanılmıştır.
Karadeniz petrollerini Akdeniz’e taşıyacak Trans Anadolu Petrol Boru Hattı (TAP) projesinin
temeli Adana-Ceyhan’da düzenlenen bir törenle Mayıs 2007’de atılmıştır. TAP, Karadeniz sahilinde
Samsun-Ünye arasından başlayan ve Akdeniz kıyısında Ceyhan Petrol Terminalinde son bulan 555 km
uzunluğunda Türkiye’yi kuzey-güney doğrultusunda kesen ham petrol boru hattı sisteminin
geliştirilmesini kapsayacaktır.
Mavi Akım Rusya’dan Türkiye’ye doğal gaz nakletmek için Karadeniz geçişli boru hattıdır. Gazprom
boru hattının Rus topraklarında kalan bölümünün işletmesini üstenmiştir. Türk topraklarında bulunan
bölümün işletmesi BOTAŞ tarafından gerçekleştirilmektedir. Mavi Akım 17 Kasım 2005 tarihinde
açılmıştır.
Kazak ve Kafkasya doğal gazını Türkiye’den Avrupa’ya taşıyacak olan Nabucco Hattı ise
projelendirme aşamasındadır. Hat, Ankara’da 13 Temmuz 2009 tarihinde hükümetler arasında
imzalanan anlaşma ile güç kazanmıştır. Türkiye’den AB ülkelerine doğal gaz taşımak amacıyla yapılması
düşünülen uzun geçişli bir boru hattı taşımacılığı projesidir.
Haberleşme Sektörü
1980’li yılların başlarına kadar bu sektör devlet tekeli olarak yürütülmüş, bu tarihten sonra özelleştirme
hareketleri ile özellikle telefon hizmetlerinin özelleştirilmesinde büyük başarı sağlanmıştır. Arjantin,
Pakistan, Güney Kore, Tayland, Peru, Portekiz, Şili, Hindistan, Malezya, Meksika, Endonezya,
Yunanistan gibi Türkiye’ye benzer ekonomik yapıdaki ülkelerin hepsinde telefon şirketleri özelleştirilmiştir.
Türkiye’de PTT nin T’sinin özelleştirilmesi konusunda son yıllarda büyük çaba gösterilmiş, bu konuda çıkan bazı
yasalar iptal edilmiştir.6 Mayıs 1995 de Türk Telekomünikasyon A.Ş ye ait hisselerin en çok %49 bölümünün
devrine ilişkin esaslar düzenlemiştir. Bu yasa çerçevesinde %49’luk hissenin%10’luk bölümünün Posta
İşletmesi Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak devredilmesi,%lik bölümünün PTT yardım sandığına ,%34 ünün
ise özel kesimdeki gerçek ve tüzel kişilere satılması öngörülmüştür.
PTT 13 Temmuz 1953 de İDT ye dönüştürülmüştür.4502 Telekomünikasyon Kanunun ile yapılan en temel
değişiklik sektördeki politika belirleme, düzenleme ve işletme fonksiyonlarının ayrılmasıdır. Yasa ile Türk
Telekom, kamu iktisadi kuruluşu olmaktan çıkartılmış ve etkin çalışmasının sağlanması amacıyla özel hukuk
hükümlerine tabi, kamunun sadece hissedar sıfatı ile temsil edildiği bir şirkete dönüştürülmüştür.
Ayrıca; hizmetin niteliğine göre, görev sözleşmesi, imtiyaz sözleşmesi, ruhsat veya genel izin yoluyla
yürütülmesi hükmü getirilmiştir.
15 Ağustos 2000 de kurulan Telekomünikasyon Kurumu:
o Telekomünikasyon sektöründe adil ve serbest rekabete dayalı,
o Dinamik ve güçlü bir piyasa oluşturmak,
o Sektör ile ilgili politikalara katkı sağlamak,
o Tüketici haklarının korunmasını sağlayıcı önlemler almak,
o Frekans ve numara gibi kıt kaynakların planlanarak, etkin ve verimli kullanımın sağlamayı
amaçlamaktadır.
15
İnşaat ve Müteahhitlik Hizmetleri
İnşaat, emek-yoğun, fazla nitelikli elaman gerektirmeyen, dışa ve ithalata bağımlılığı çok düşük bir
sektördür. Türkiye’de ekonomik faaliyet kollarına göre GSMH (GSUG) hesaplanmasında inşaat sanayi ile konut
sahipliği ayırımı yapılmıştır. İnşaat sektörü içinde konut, en önemli olanıdır. Çünkü konut, insanların yerleşme
ve barınma ihtiyacını karşılar. Konut kapsamına, her türlü konut inşaatı, ev ve apartman girmektedir.
İnşaat sektörü, Cumhuriyet’in ilk yıllarında öncelikle demiryolu hatları ve büyük su projeleriyle başlamış ve
1950’lere kadar devam etmiştir. Sektörün 1960’lı yıllardaki gelişiminin ardındaki temel etken, kamu altyapı
yatırımlarıdır.
Türkiye’de 1980’li yıllardan sonra ciddi gelişim göstermiş olan inşaat sektörünün büyümesi 1988 yılından sonra
yavaşlamıştır. 1988’de liberalizasyon (serbestleşme) süreci ve artan faizlerle yükseliş gösteren yatırım
maliyetleri sonucu olarak inşaat talebi düşmüştür.
1993-2003 döneminde Türkiye ekonomisi %26 oranında büyürken, inşaat sektörü %22 oranında daralmıştır.
Bu daralmada bu dönemdeki kamu sektöründeki yatırımların azalması önemli etken olmuştur. 2011 yılında
inşaat sektörünün GSMH içindeki payı %5,9’dur.
İnşaat sektörü içinde yer alan konut, Türkiye gibi gelişme yolunda olan ülkelerde, kent-köy ayırımının
giderilmesinde ve hızlı kentleşmenin yarattığı gecekondu sorununun önlenmesinde çok önemlidir. Türkiye’de
sabit sermaye yatırımları içinde son yıllarda birinci sırayı almaktadır.
1980’li yıllardan sonra konut sektörünün toplam sabit sermaye yatırımları içindeki payının yükselişinde
Emlak Kredi Bankası’nın konut kredilerindeki artışın ve Toplu Konut Fonu’nun kurularak konut yapımını
ucuz kredi ile desteklemesinin önemli etkisi vardır.
1972-2011 döneminde Türk müteahhitleri en fazla Rusya Federasyonu’nda (%17,7), daha sonra Libya (%12,9)
ile Türkmenistan’da (%10,9) iş almışlardır.
Bu dönemde emek yoğun iş türlerinden ileri teknoloji ve uzmanlık gerektiren faaliyet alanlarına geçiş
kaydedilmiştir. Son yıllarda pazar, ürün ve iş çeşitlenmesi hızlanmış, bazı Türk firmaları uluslararası havaalanı,
demiryolları ve kentsel metro sistemleri gibi proje türlerinde uzmanlaşmaya ve dünya markalığı hedefine
yönelmişlerdir.
o Türkiye’nin 1952’de NATO’ya girişi altyapı yatırımlarını arttırmış, firmalara yabancılarla çalışıp
deneyip kazanma ve düşük maliyetlerle makine parkına sahip olma şansı vermiştir.
Turizm Sektörü
Turizm, dinlenmek, görmek, eğlenmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan geziler ve bir ülkeye veya bir bölgeye
turist çekmek için alınan ekonomik ve kültürel faaliyetlerin tümüdür. Turizm, dünya ekonomisinde son yıllarda
hızla gelişen hizmet sektörüdür. 2011 yılında 24 milyar dolar olan turizm geliri, dış ödemeler dengesine
net katkı açısından çok önemlidir.
Turizm konusunda devlet yapısı içinde ilk örgütlenme, 1934 yılında çıkarılan İktisat Vekaleti Teşkilatı ve
Vazifeleri Hakkında 2450 sayılı Yasa ile başlamıştır. 2450 sayılı Yasa uyarınca turizm örgütlenmesi, 1937 yılına
kadar İktisat Vekaleti içindeki Dış Ticaret Dairesi Türk Ofisi içinde yürütülmüştür.
1938 yılında Türk Ofisi’nin içindeki yayın ve propaganda servisi, Turizm Müdürlüğü’ne dönüşmüştür. Turizm
örgütü 1940 yılında Matbua Umum Müdürlüğü içinde kalmış ve 1949 yılında Basın, Yayın ve Turizm Genel
Müdürlüğü adını almıştır. 25 Kasım 1957 tarihinde Genel Müdürlük, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’na
dönüştürülmüştür. 1953 yılında, Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu çıkartılarak sektör teşvik edilmeye
başlanmıştır.
1984 yılından sonra yapılan düzenlemeler ile turistlerin dövizlerini bankalar dışında otellere, mağazalara,
1988’den sonra döviz bürolarına bozdurabilmeleri mümkün olmuştur. Sadece resmi kurumlar aracılığıyla
elde edilen dövizler ile turizm gelirlerini sağlıklı olarak belirlemek tam olarak mümkün olmadığı için, kalınan
süre ve ortalama harcama miktarı kullanılarak bulunan rakamlar, turizm gelirlerinin belirlenmesinde esas
olmuştur.
o Merkez Bankası turizm gelirleri tanımında 2004 yılında değişiklik yapmıştır. 2003 yılından sonra
turizm gelirlerine, daha önce işçi gelirleri olarak hesaplanan ancak günümüzde yurda girişte
turizm geliri olarak değerlendirilen harcamalar da dahil edilmiştir.
16
Türkiye’ye gelen turist sayısında 1990’lardan sonra hızlı bir artış gözlenmiştir. Bunda, turizme verilen önem,
turistik belgeli tesis ve yatak sayısındaki artış önemli rol oynamıştır. Genel ekonomide ve turizm
sektöründeki altyapının (yol, yat limanı, ulaşım, arıtma tesisleri, haberleşme, tanıtım, personel yetiştirme) hızlı
gelişimi sonucu etkilemiştir.
Dünya Turizm Örgütü rakamlarına göre 2011 yılında dünya turizm gelirleri 955 milyar dolardır. Uluslararası
turizm talebi son 10 yıllık dönemde %45 oranında artış göstermiş turist sayısı 2011 yılında 980 milyon kişi
olmuştur. Turizm, dünyanın en hızlı gelişen sektörlerinin başında gelmektedir. Yükselen refah seviyesine
paralel olarak, seyahate ayrılan gelirin ve ulaşım imkanlarının artmasıyla büyüyen uluslararası turizm
pazarından en yüksek payı almak için turist çeken ülkeler arasındaki rekabet giderek artmaktadır.
Dünya turizm hareketleri içinde AB ülkelerinin gelen turist ve turizm gelirinden aldıkları pay %40’ı
geçmektedir. En çok turist çeken ülkelerin başında Fransa, İspanya ve İtalya gelmektedir.
OECD ülkeleri içinde yabancı turist girişi bakımından son 5 yılda %20,6 artışla en hızlı gelişen ülke Türkiye’dir.
Türkiye, dünya turizm pazarında turist girişleri açısından %3, turizm gelirleri açısından ise %2,3 pay ile en
büyük 20 turizm varış noktası içinde turist girişleri açısından yedinci, turizm gelirleri açısından ise onuncu
sıradadır. Türkiye, Avrupa turizm pazarında turist girişlerinde %6, turizm gelirlerinde ise %5,1 paya sahiptir.
2011 yılında Türkiye’ye gelen turist sayısı 30,5 milyon kişi olmuştur.
Türkiye’ye 2010 yılında gelen turistlerin % 19’sı OECD, %21’i Rusya Federasyonu’nun dahil olduğu Bağımsız
Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerindendir.
2010 yılında Türkiye’ye en çok turist gönderen ülke sıralamasında:
Almanya % 15,3 ile birinci
Rusya Federasyonu %10,9 ile ikinci
İngiltere ise % 9,3 ile üçüncü sıradadır.
Türkiye’de sektörde doğrudan yaratılan istihdam yaklaşık 3,3 milyon kişidir.
Türkiye’de turizm sektöründe; küreselleşmenin ortaya koyduğu dinamikleri barındıran, ülkeye daha çok turist
gelmesinin yanı sıra hizmet kalitesini artırmaya çalışan, pazarlama kanallarını çeşitlendirerek üst gelir
gruplarını hedeflemektedir.
Ayrıca doğal sermayeyi koruyan, turizmin karşılaştırmalı rekabet üstünlüğüne uygun olarak golf, termal,
kongre, kurvaziyer, sağlık turizmini ve eko-turizmi ön plana çıkaran bir yapının oluşturulması amaçlanmaktadır.
17
Load disqus comments

0 Yorumlarınız