a. Mevlânâ'nın yaşadığı dönem hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
b. Metnin temasınısöyleyiniz.
METNİN TEMASI "İLAHİ AŞK"TIR. ALLAH'A DUYULAN AŞK VE BAĞLILIK TEMASI VARDIR.
c. Metnin teması ile kaleme alındığı dönem arasında nasıl bir bağlantı olduğunu açıklayınız.
METNİN TEMASI İLE KALEME ALINDIĞI DÖNEMLE DOĞRUDAN VE ORANTILI BİR BAĞLANTI VARDIR. ÇÜNKÜ O DÖNEMDE TASAVVUF ANLAYIŞI HAKİM ZİHNİYET OLARAK BULUNMAKTAYDI, METNİN TEMASI DA İLAHİ AŞKTIR.
ç. Metnin teması evrensel midir? Düşüncelerinizi belirtiniz
EVET EVRENSELDİR ÇÜNKÜ İLAHİ AŞK ALLAH SEVGİSİ HER ZAMAN VE HER COĞRAFYADA YAŞANMIŞTIR.
d. Metinde anlatılanların yaşanabilir olup olmadığını söyleyiniz. Bunların olay örgüsü etrafında nasıl anlatıldığını açıklayınız.
Metinde anlatılanlar yaşanabilir niteliktedir.
6. Metnin anlatıcısını söyleyiniz. Anlatıcının bakış açısını belirtiniz..
Metin ilahî(hakim-tanrısal) bakış açısıyla yazılmıştır.a. Metinden alınan aşağıdaki bölümde anlamını bilmediğiniz kelimelerin altını çiziniz. Bu kelimelerin hangi dile ait olduğunu söyleyiniz.
Dinle neyden kim hikâyet etmede / Ayrûlıklardan şikâyet etmede
Der kamışlıktan kopardılar beni Nalişim zâr eyledi merd ü zeni
Bu kelimeler Farsçaya aittir.
b. "Dinle neyden kim hikâyet etmede
Ayrılıklardan şikâyet etmede" dizelerini yapı yönünden inceleyiniz. Tespitlerinizi sıralayınız.
Cümleler kısa ve özdür.
c. Yaptığınız incelemeden hareketle metnin dil özelliklerini defterinize yazınız.
Metinde ahenkli ve edebi bir dil kullanılmıştır.
Mesnevi nazım biçiminin anlatım özellikleri görülür.
Yer yer Arapça ve Farsça kelimeler kullanılmıştır.
7. Metinden tasvir örnekleri bulunuz. Bunların nasıl yapıldığını söyleyiniz. Tasvirlerin metindeki işlevini belirtiniz.
Rum elçisinin anlatıldığı dizelerde tasvir vardır.Tasvir kelimelerle resim çizme sanatıdır. Tanıtılan yerlerin ve kişilerin zihinde canlanması tasvirle olur. Bu nedenle anlatmaya bağlı edebî metinlerde tasvirlere çokça yer verilir.
8. Metnin, XIII. yüzyılda Anadolu'da yaşanan hangi gerçeklikle, nasıl bir ilişkisi olduğunu belirtiniz.
Tasavvuf anlayışıyla ilişkilidir.
Mesnevi ve Oğuz Kağan Destanı ile benzer temalı bir günümüz filmini tema, olay, mekân.zaman ve kişiler yönünden karşılaştırınız. Metinlerin benzer ve farklı yönlerini aşağıdaki tabloya sıralayınız.
Oğuz Kağan Destanının olay örgüsü, zaman, mekan ve kişiler özellikleri için
Günlerden bir gün Ay Kağan bir erkek çocuk doğurur.Doğan çocuğa Oğuz adı verilir. Bu çocuk çok kısa bir sürede büyür, yiğit olur.
O çağda, halka zarar veren bir canavar vardı. Oğuz bu canavarı avlamak istedi.
Günlerden bir gün kargı, yay, ok, kılıç ve kalkanla ava gitti. Ormanda bir geyik ele geçirdi, onu söğüt dalı ile bir ağaca bağladı ve oradan uzaklaştı. Tan ağarırken gelip gördü ki canavar geyiği yemiş.Sonra Oğuz Kağan bir ayı tuttu, onu altın kuşağı ile ağaca bağladı gitti.Tan ağarırken geldiği zaman canavarın ayıyı da yiyip gittiğini anladı. Bu kez o ağacın dibinde kendisi durdu. Canavar geldi ve başı ile Oğuz'un kalkanına vurdu. Oğuz kargı ile canavarı öldürdü. Kılıcı ile başını kesti, alıp gitti.
O çağda, halka zarar veren bir canavar vardı. Oğuz bu canavarı avlamak istedi.
Günlerden bir gün kargı, yay, ok, kılıç ve kalkanla ava gitti. Ormanda bir geyik ele geçirdi, onu söğüt dalı ile bir ağaca bağladı ve oradan uzaklaştı. Tan ağarırken gelip gördü ki canavar geyiği yemiş.Sonra Oğuz Kağan bir ayı tuttu, onu altın kuşağı ile ağaca bağladı gitti.Tan ağarırken geldiği zaman canavarın ayıyı da yiyip gittiğini anladı. Bu kez o ağacın dibinde kendisi durdu. Canavar geldi ve başı ile Oğuz'un kalkanına vurdu. Oğuz kargı ile canavarı öldürdü. Kılıcı ile başını kesti, alıp gitti.
Yine günlerden bir gün Oğuz Kağan bir yerde Tanrıya yalvarmakta idi. Karanlık bastı göktenbir ışık indi. Güneşten ve aydan daha parlaktı. Oğuz Kağan oraya yürüdü ve gördü ki o ışığın içinde yalnız oturan bir kız vardı. Oğuz Kağan onu görünce aklı gitti; sevdi ve aldı. Günlerden ve gecelerden sonra kız, üç erkek çocuk doğurdu. Birincisine Gün, ikincisine Ay, üçüncüsüne Yıldız adını koydular.
Yine bir gün Oğuz Kağan ava gitti. Göl ortasında ağacın kabuğunda yalnız başına oturan çok güzel bir kız gördü. Oğuz Kağan onu görünce aklı başından gitti; sevdi ve aldı. Günlerden ve gecelerden sonra kız, üç erkek çocuk doğurdu. Birincisine Gök, ikincisine Dağ, üçüncüsüne Deniz adını koydular.
Bundan sonra Oğuz Kağan büyük bir şölen verdi. Oğuz Kağan kırk masa ve kırk sıra yaptırdı. Türlü yemekler, türlü şaraplar, tatlılar ve kımızlar yediler içtiler. Ondan sonra Oğuz Kağan dört yana buyruklar yolladı, bildiriler yazdı ve elçilere verip gönderdi.
Bu bildirilerde şöyle yazılıydı:"Ben Uygurlar'ın kağanıyım ve yeryüzünün dört köşesinin kağanı olsam gerektir. Sizden itaat dilerim".
Oğuz Kağan dünyanın dört bir tarafına ordularıyla gider, karşılaştığı yerlerdeki Türk boylarına isimler verir ve birçok ülkeyi pek çok çarpışmadan sonra ve kendi yurduna katar.
Oğuz Kağan ihtiyarlayınca yurdunu "Boz Oklar" ve "Üç Oklar" diye anılan oğulları arasında paylaştırdı.
Oğuz Kağan dünyanın dört bir tarafına ordularıyla gider, karşılaştığı yerlerdeki Türk boylarına isimler verir ve birçok ülkeyi pek çok çarpışmadan sonra ve kendi yurduna katar.
Oğuz Kağan ihtiyarlayınca yurdunu "Boz Oklar" ve "Üç Oklar" diye anılan oğulları arasında paylaştırdı.
Farklılıklar
a. Mevlânâ hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
b. Mevlânâ hakkında edindiğiniz bilgiler ve okuduğunuz metinden hareketle Mevlânâ'nın fikrî ve edebî yönüyle ilgili görüşlerinizi aşağıya yazınız.
- Büyük bir mutasavvıf, şair bilgin düşünür ve Mevleviliğin kurucusudur.
- Mevlana Horasan'ın Belh şehrinde doğmuş, babası Bahaeddin Veled'dir.
- Mevlana, sanata bir ibadetmiş gibi yaklaştı. Onun için hayatın her anı, her davranış, güzel” sanatlarla, şiirle, musikiyle, sema yapmakla geçmelidir.
- Mevlevi tarikatını kurmuş, MESNEVİ adlı eseriyle İslam dünyasını derinden etkilemiştir.
- Mesnevi Farsça yazılmış 26bin beyitlik bir eserdir.6 ciltlik Mesnevisinde tasavvuf düşüncesini birbirine bağlı hikayelerle anlatır.
- Mevlana, Farsça yazmakla birlikte şiirlerinin çoğunda Türkçe sözcüklere de yer verdi. Çağının tüm bilimlerine ilgi duydu. İslamlıkla birlikte diğer dinleri de inceledi. Biyolojiden sosyolojiye, “ tarihten ekonomiye kadar birçok alanda bilgi sahibi olduğunu yapıtlarında yansıttı.
- Mevlana, Türklüğe de büyük önem verdi, her fırsatta övdü. “Her ne kadar Farsça söylüyorsam da, aslım Türk’tür” anlamında söylediği “Aslım Türk-est egerçi hindu-güyem” dizesi, onun Türkçenin ileri bir şiir dili olarak gelişmemiş olduğuna duyduğu üzüntüyü dile getirir. Alman şairi Goethe, Mevlana hayranlığı nedeniyle Farsça öğrendi, kendisi de bir “Divan” yazdı. Ünlü Hollandalı ressam Rembrand, Mevlana’nın bir tablosunu yaptı. İranlı Molla Cami, “Peygamber değil ama kitabı var” diyerek onu olağanüstü yüceltti.
Bu yazının tamamı http://www.edebiyatfatihi.net/ sitesinden alınmıştır. Kaynak siteyi mutlaka ziyaret edin.
0 Yorumlarınız