2014 - 2015 10. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 15 Soruları ve Cevapları ( Öğün Yayınları )

7. “Medya ve Materyallerin Kullanılması” adlı sunumda konuşmacının hangi teknik imkânları
Kullandığını belirtiniz. Kullanılan teknik imkânların iletinin gönderilmesine nasıl katkı sağladığını açıklayınız.
                Bilgisayar sunumlarından faydalanmıştır. Teknik imkanların kullanılması iletinin daha anlaşılır ve net bir şekilde alıcıya ulaşmasını sağlar.
8. İncelediğiniz “Medya ve Materyallerin Kullanılmasıı” adlıı sunumdaki cümlelerin özelliklerini belirleyip maddeler hâlinde yazınız.
Kısa anlaşılır ve sade olmaları. Konuyu özetleyici nitelikler göstermeleri. Anlam bakımından derin olmaları

9. Slaytlardaki cümlelerin, sunumda anlatılanların bir özeti niteliğinde olduğu söylenebilir mi?
açıklayınız.
Evet söylenir. Çünkü cümleler anlatılanların içeriği ile doğrudan ilişkilidir.

10. Sizce slaytlarda sunum metninin tamamına yer verilmemiş olmasının sebebi nedir?
Daha anlaşılır bir şekilde sunmak. Okuyucuyu veya dinleyiciyi sıkmamak ve dikkatlerinin dağılmasına engel olmak.  Aynı zamanda sunumun göze de hitap etmesi amaçlanmıştır.

11. Hazırlanmış bir metni okumakla o konuda bilgi verici ve aydınlatıcı bir konuşma yapmak
arasında etkileyicilik bakımından fark var mıdır? açıklayınız.
Evet vardır. Okumak sıkıcı, vakit alıcı, dikkat dağıtıcı olabilir. Ancak konuşmada iletişim biraz daha iyi sağlanır. Böylece etkileyicilik daha fazladır.

6. ETKiNLiK
• “Medya ve Materyallerin kullanılması” adlı sunum için hazırlanmış slaytlarda anlatılanları
özetleyiniz.
Read more

2014 MTV Avrupa Müzik Ödülleri Adayları

Oy vermek için MTV EMA’nın resmi sitesine gidebilirsiniz. İşte adaylar

En İyi Amerikalı Sanatçı
Beyoncé
Katy Perry
Eminem
Pharrell Williams

En İyi Şarkı
Ariana Grande, ‘Problem’ Feat. Iggy Azalea
Eminem, ‘The Monster’ Feat. Rihanna
Katy Perry, ‘Dark Horse’ Feat. Juicy J
Pharrell Williams, ‘Happy’
Sam Smith, ‘Stay With Me’

En İyi Pop
5 Seconds of Summer
Ariana Grande
Katy Perry
Miley Cyrus
One Direction

En İyi Kadın Şarkıcı
Ariana Grande
Beyoncé
Katy Perry
Nicki Minaj
Taylor Swift

En İyi Erkek Sanatçı
Ed Sheeran
Eminem
Justin Bieber
Justin Timberlake
Pharrell Williams

En İyi Canlı Performans
Beyoncé
Bruno Mars
Justin Timberlake
Katy Perry
One Direction

En İyi Yeni Sanatçı
5 Seconds of Summer
Ariana Grande
Charli XCX
Kiesza
Sam Smith

En İyi Video
Iggy Azalea, ‘Black Widow’ Feat. Rita Ora
Katy Perry, ‘Dark Horse’ Feat. Juicy J
Kiesza, ‘Hideaway’
Pharrell Williams, ‘Happy’
Sia, ‘Chandelier’

En İyi Rock Grubu
Arctic Monkeys
The Black Keys
Coldplay
Imagine Dragons
Linkin Park

En İyi Alternatif
Fall Out Boy
Lana Del Rey
Lorde
Paramore
Thirty Seconds To Mars

En İyi Hip-Hop
Drake
Eminem
Iggy Azalea
Kanye West
Nicki Minaj

En İyi Elektronik
Afrojack
Avicii
Calvin Harris
David Guetta
Hardwell

En İyi Hayran Grubu
5 Seconds of Summer
Ariana Grande
Justin Bieber
Nicki Minaj
One Direction

En İyi Görünüm
Iggy Azalea
Katy Perry
Nicki Minaj
Rita Ora
Taylor Swift

En İyi  Çıkış
5 Seconds of Summer
Ariana Grande
Charli XCX
Cris Cab
John Newman
Jungle
Kid Ink
Kiesza
Lorde
Sam Smith
Zedd


En İyi Dünya Sahnesi
Afrojack, MTV World Stage Live in Amsterdam
B.o.B, MTV World Stage Malaysia
Ellie Goulding, MTV World Stage Wireless London
Enrique Iglesias, MTV World Stage Isle of MTV Malta
Fall Out Boy, MTV World Stage Monterrey
Flo Rida, MTV World Stage Mexico
Hardwell, MTV World Stage Isle of MTV Malta
Imagine Dragons, MTV World Stage Live in Amsterdam
Kings of Leon, MTV World Stage Rock am Ring Germany
Linkin Park, MTV World Stage Rock am Ring Germany
Nicole Scherzinger, MTV World Stage Isle of MTV Malta
Pharrell Williams, MTV World Stage Wireless London
Simple Plan, MTV World Stage Monterrey
The Killers, MTV World Stage Live in Amsterdam
Read more

Yapay Destan ile Doğal Destan Arasındaki Farklar Nelerdir?

1)Doğal destan anonimdir,Yapay destan anonim değildir , bir yazar ya da şair tarafından kaleme alınır.
2)Doğal destan çok eskileri anlatır,Yapay destan yakın tarihi anlatır.
3)Doğal destanda anlatıcının duyguları yoktur,Yapay destanda anlatıcının duyguları vardır.
4)Doğal destanda halkın katkısı vardır,Yapay destanda halkın katkısı yoktur.
5)Doğal destanı halk meydana getirir,Yapay destanı yazar kendi düşüncelerine göre yazar.
6)Doğal destan oluş yayılma derleme dönemlerine ayrılır,Yapay destan direkt kaleme alınır
Read more

Destanların Oluşum Aşamaları Nelerdir?

DESTANLARIN OLUŞUM AŞAMALARI

1 – Doğuş aşaması : Milletlerin hayatında derin izler bırakan tarihi , sosyal ya da doğal bir olay yaşanır ve bu olay içinde yüceltilmiş kahraman ya da kahramanlar bulunur.
2 – Yayılma aşaması : Yaşanan olay ve olay içindeki kahramanlar sözlü gelenek yoluyla kuşaktan kuşağa , bölgeden bölgeye aktarılır.
3 – Derleme Aşaması : Sözlü gelenekte yaşayan bu destanları güçlü şairler , bir bütün olarak derler ve yazılı metin biçimine getirir.

Destanlar oluşumları bakımından iki grupta incelenebilir.
a) Doğal Destanlar: Halk arasında ortaya çıkan anonim ürünlerdir.Doğuş , yayılma , derleme aşamalarından geçerek kendiliğinden oluşmuş , toplumun ortak malı olmuş destanlardır. Bunlar genellikle daha sonra bir şair tarafından derlenip düzenlenmiştir. Bu türe örnek olarak şu destanları sıralayabiliriz.
İliada, Odysseia                                        Yunanlıların (Homeros)
Kalevala                                                   Finlilerin
Nibelungen                                               Almanların
Ramayana, Mahabarata                             Hintlilerin
Cid                                                          İspanyolların
Chanson de Roland                                   Fransızların
Gılgamış                                                  Sümerlerin

b)Yapma (Suni) Destanlar: Toplumu etkileyen herhangi bir olayı bir şairin doğal destanlara benzeterek  kaleme alması sonucu ortaya çıkmış olan destanlardır. Yapma destan örneği olarak şunları sıralayabiliriz:
Virgilius                                               Aeneit
Dante                                                  İlahi Komedi
T.Tasso                                                Kurtarılmış Kudüs
Milton                                                  Kaybolmuş (Kaybedilmiş) Cennet
Firdevsi                                               Şehnâme




Read more

Koşuk'un Uyak ve Redifleri

KOŞUK"UN UYAK VE REDİFLERİ:        sayfa 38



Uyak ve redifler:
a    esneyu                  “nayu” redif       s yarım uyak
a    osnayu
a    kasnayu
b    kükreşür 
c     ıngraşu           “u” redif         ş yarım uyak
c    möngreşü
c    tanglaşu
b     mangraşur
d    yagmurın              ın redif      r yarım uyak
d    torın
d    karın
b    engreşür

e     erüşdi                     “di” redif “ş” yarım uyak
e     akışdı
e     örüşdi
b    ügrişür

f     kölerdi  
f     ilerdi                            “erdi” redif “l” yarım uyak
f     yılırdı
b     çergeşür
g    saçıldı
g    suçuldı                              “ıldı” redif “ç” yarım uyak
g    açıldı                    
b    yugruşur 
h    tizildi                       dı redif    l yarım uyak    
h    yazıldı
h    özeldi
b    adrışur
Read more

2014 - 2015 Alp Er Tunga Sagusu Uyak Redifleri ve Söz Sanatları



ALP ER TUNGA SAGUSU
1.DÖRTLÜK
a----Alp Er Tunga/ öldi mü       “dimü”ler redif
a----Isız ajun/ kaldı mu             “l” yarım uyak
a---Özlek öçin/ aldı mu
b---Emdi yürek/ yırtılur
“Alp Er Tunga öldü mü?” denilerek tecahül-i arif (bilip de bilmemezlikten gelme sanatı yapılmıştır)
yine aynı dize de istifham sanatı yapılmıştır.
“Felek öcünü aldı mı?” felek’e insanai özellik kazandırılarak teşhis (kişileştirme)sanatı yapılmıştır.
“Şimdi yürek yırtılır.” Mübalağa  olduğundan daha fazla veya daha gösterilerek
   2. DÖRTLÜK
c-
c---                   redi .  redif 
c----                 v : yarım uyak
b----

3. DÖRTLÜK
c---Ögreyüki /mundağ ok            “ok” redif 
c----Munda adın/ tigdağ ok           uyak yok
c----Atsa ajun /uğrap ok 
b----Tağlar başı/ kertilür
“ gerçekten de bu zamanın ( felek ) adetidir. “ teşhis
Felek ok atmayı dilediğinde”  ” felek’e insanai özellik kazandırılarak teşhis (kişileştirme)sanatı yapılmıştır.
“ Dağların başı paramparça olur “ dağlar Türk milleti   dağların başı da Alp Er Tunga’dır.
Yani dağlar  millete ,  Alp Er Tunga da dağların başına benzetilmiştir.
Yalnızca benzetilenler olduğu için kapalı istiaredir.
   4. DÖRTLÜK
d-
d-                         redi:  redif 
d-                                v: yarım uyak
b-

zaman ( felek )  tümden gevşedi” ” felek’e insanai özellik kazandırılarak teşhis (kişileştirme)sanatı yapılmıştır.



5. DÖRTLÜK
d-----Begler atın/ argurup            “ gurup ” redif
d------Kagdu anı/ turgurup           “r” yarım uyak
d------Menğzi yüzü/ sargarup
b------Körküm ağnar/ türtülür

“Safran sürülmüş gibi  ( sararmış yüzler – benizler )” teşbih(benzetme) yüz rengi safrana benzetilmiş…  safranın rengi sarıdır.
6. DÖRTLÜK
retür .  redif 
v : yarım uyak



7. DÖRTLÜK
e---Ulşıp eren/ börleyü                 “leyü” redif
e----Yırtıp yaka/ urlayu              “r” yarım uyak
e----Sıkrıp üni/ yurlayu
b-----Sıgtap közi /örtülür

“Erkekler kurt gibi uluyorlar” teşbih (benzetme)  4  unsuru da var tam teşbih
Yakalarını yırtarak feryat ederler
Bir çığırtkan gibi sesleri titrer
Gözleri göz yaşlarıyla örtülene kadar ağlarlar
Her üç dizede de mübalağa sanatı vardır.
Ağlamaları seslerin titremesi gözyaşları abartılmıştır.
Nazım birimi   dörtlük
Nazım ölçüsü  7’li hece ölçüsü
Nazım şekli ( türü- biçimi ) sagu
Birim sayısı  7 birimden ( dörtlükten ) oluşmuştur.
Tema: Ölüm
Konu . Alp Er- Tunga’nın ölümün ardından duyulan acı (ağıt)

Dil anlatım özellikleri : Öz Türkçe ile söylenmiş bir şiirdir. Dili dönemine göre açık anlaşılır bir dildir. Ancak günümüzde bazı kelimeler değişikliğe uğramış , bazıları da unutulmuş olduğundan anlaşılması güçtür.





Read more

Münazara Nedir? Münazara Yapılış Biçimleri, Münazara Amacı

 MÜNAZARA

          Bir konunun olumlu ve olumsuz yönlerinin iki grup arasında karşılıklı olarak tartışılmasına denir.
         Münazarada önemli olan doğruyu ortaya çıkarmak değil , verilen tezi en iyi biçimde savunmaktır. Münazara , bir anlamda konuşma yarışmasıdır. Münazaraya tartışı ve ayrışma gibi isimler de verilir.
         Münazara yolu ile öğrencilerin  , araştırma , konuşma ve eleştirme yetenekleri ile düşüncelerini düzenli bir biçimde açıklama güçlerinin geliştirilmesine çalışılır

                                                       Münazaraların Yapılış Biçimleri

    Üçer veya dörder kişilik iki grup arasında yapılır. Münazara gruplarında yer alacak öğrenciler belirlenir. Bir gruba konunun olumlu yönü diğer gruba olumsuz yönü verilir. Gruplar , konularıyla ilgili araştırma ve incelemelerini yaparlar. Grup üyeleri konunun çeşitli yönlerini aralarında paylaşırlar. Her biri kendi konusuyla ilgili araştırmalarını yapmaya başlar.( Gerekli kişilerle görüşme ,kitap gazete veya dergilerden araştırma yapma ) Daha sonra kendi bilgileri ve düşüncelerini belirlerler. Topladıkları bilgileri düzenleyip gereksiz olanlarını atarlar ve kalan bilgileri güzel bir biçimde sıraya koyarlar.
    Münazara başlamadan önce , öğretmenlerden veya öğrencilerden üç veya beş kişilik jüri seçilir. Münazara bu jürinin önünde yapılır. Konuşmaya hangi gurubun başlayacağı , konuşmaların süresi , konuşmaların ne şekilde değerlendirileceği jüri tarafından belirlenir. Grup temsilcileri karşılıklı olarak 5-7 dakika süre ile söz alıp konuşurlar. Konuşmalar sırasında karşı taraf dikkatle dinleyip notlar alır. Bir sonraki konuşmacı kendinden önce konuşanın tezlerini çürütmeye çalışır. Konunun tamamlanmasından sonra grup başkanları 10’ar dakika ile sınırlandırılan birer konuşma yapar , karşı grubun konuşmalarına cevap verirler. Jüri, konuşmacıların hazırlıklarını, savunmalarını ve konuşmadaki başarılarını göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar ve galip tarafı belirler. Münazaralar genellikle sınıf ortamında yapılan tartışmalardır.

                                                      Münazara'nın Amacı:
         Münazaranın öncelikli amacının, katılımcılara güncel konuları çok boyutlu, zengin bir çerçevede değerlendirebilme yeteneğini kazandırıp tartışma kültürünü arttırmak olduğu söylenebilir. Bunun yanı sıra münazaracıların seri düşünüp, fikirlerini etkileyici şekilde topluluk önünde ifade etme yeteneklerini geliştirmeleri de hedeflenir.    ÖZELLİKLERİ
Bir başkan yönetiminde, jüri önünde yapılan münazarada gruplardaki konuşmacı sayısı bir ile dört arasında değişebilir.
Tartışmalar için geçerli olan kurallar, münazaralar için de geçerlidir.
Tartışmalarda yarışma kaygısı olmadığı halde, münazaralar birer fikir ve söz yarışmasıdır.
Münazaranın uygulanış şekilleri arasında küçük farklılıklar olmakla birlikte grup sözcüleri sırasıyla gruptaki arkadaşları tanıtırlar ve konuyu hangi yönlerden ele alacaklarını belirtirler.
Daha sonra grup üyeleri konuşmalarını yapar.
Son olarak sözcüler savunmalarını yaparak münazarayı bitirirler.

Jüri, konuşmacıların hazırlıklarını, savunmalarını ve konuşmadaki başarılarını göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar ve galip tarafı belirler.
Read more

Tartışmanın Hazırlık Aşamaları Nelerdir?

1 - Tartışılacak konu seçilir                        
2 – Seçilen konuyla ilgili bilgiler toplanır
3 – Toplanan bilgiler önem derecesine göre sıraya koyulur          
4 – Gereksiz bilgiler ayıklanır.
5 – Tartışmanın planı hazırlanır

       Tartışmalarda hazırlanan plan bağlı kalınırsa konu dışına çıkılmamış olur ve düşüncelerimiz belli bir mantık sırasına göre savunmuş oluruz. Tartışma sırasında ortaya çıkabilecek durumlara göre planda küçük değişiklikler yapılabilir.


Read more

Güzel Sanatlar İçinde Edebiyatın Yeri Nedir?

1 - Edebiyat ;  ihtimamla kullanılmış bir dil ile gerçekleştirilen, malzemesi dil olan bir güzel sanat etkinliğidir.


2 – Diğer güzel sanat dallarında olduğu gibi insanın güzellik karşısında duyduğu heyecan ve hayranlığı uyandırmak için ortaya koyduğu yaratıcılığı ortaya çıkarmaya çalışır. İnsan hayatını renklendirmeye, güzelleştirmeye çalışır.


3 - Diğer güzel sanat dallarında bu duygular resimle, müzikle,  dansla , heykelle ortaya çıkarılmaya çalışılırken  edebiyatta şiirle, romanla, hikayeyle vb. ortaya çıkarılmaya çalışılır.


4 – Güzel sanat dallarının amaçları aynıdır ; ama eserleri ortaya koyarken kullandıkları malzemeler ve eserlerin ortaya koyuluş amaçları farklıdır.


 


 
BİLGİ
Sanat insanın güzellik karşısında duyduğu heyecan ve hayranlığı uyandırmak için ortaya koyduğu yaratıcılıktır. Sanatın temelinde insan sevgisi, hoşgörü, yaratma özgürlüğü vardır.
Sanat insanın varlık şartlarından biridir. İnsanın olduğu her yerde sanat vardır.(Mağara resimleri, antik süs eşyaları, işlenmiş kap kaçak vb.)
 Sanatın amacı da zaten insanlarda güzel duygular uyandırmak,insan hayatını renklendirmek, güzelleştirmektir. Resim, tiyatro, şiir, dans, müzik ve kitapların olmadığı  bir dünyada  yaşadığımızı düşünürsek sanatın insan hayatı için ne kadar vazgeçilmez ve önemli olduğunu anlarız.
İnsanlar kendilerini farklı araçlarla ifade edebilirler. Kimisi resimle, müzikle,  dansla heykelle kimisi de şiirle, romanla, hikayeyle yani edebiyat vasıtasıyla ifade ederler.
İnsanoğlu hayatı boyunca güzeli istemiştir. Sözüne yazısına , sesine (müzik)kullanabildiği
Renklere (resim),yaşadığı mekana (mimarlık),işleyebildiği her türlü maddeye (heykeltıraş) güzellik vermek insanoğlunun yaşam felsefesi olmuştur ki bu da güzel sanatlar dediğimiz şubeleri doğurmuştur.
Edebiyat ; dil ile gerçekleştirilen, malzemesi dil olan güzel sanat etkinliğidir. Edebi eser öncelikle sanat değeri olan eserdir. Edebi eserlerde dikkatle kullanılmış bir dil vardır.
Bilim nasıl ki akla mantığa, öğretmeye yönelik ise sanat da insan ruhunu doyurmaya, güzelleştirmeye yöneliktir.
 
Read more

Sunumda Kullanılacak Malzemeler Nelerdir?

Sunumda Kullanılacak Malzemeler : Etkili bir sunum, gücünü, konu kadar sunumda kullanılan teknik malzemelerden alır. Bu açıdan sunum yapılırken teknik araç gereçten mutlaka yararlanılmalıdır. 

Mikrofon,ses sistemi , sinevizyon , sinevizyon perdesi, bilgisayar, CD, disket , hoparlör , ses sistemi , ışık düzeni , video tv

 

Bu araç ve gereçler;

  • Konuşmaya olan ilgiyi artırır.
  • Dinleyicilerin, verilen bilgileri daha iyi algılamalarını sağlar.
  • Sunumu yapana, anlatımda zaman kazandırır.
  • Sunumdaki monotonluğu kırarak programa renklilik katar.
Read more

İletişimin Gerçekleşmesi İçin Neler Gerekmektedir?

İletişimin Öğeleri
İletişim, tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar. İletişimin gerçekleşmesi için bazı unsurların bir araya gelmesi gerekir. İletişimde belirli mesajlar kodlanarak bir kanal aracılığıyla bir kaynaktan bir hedefe (alıcıya) aktarılır.
Örneğin bir konuşmacı (kaynak) ortak bir dil aracılığıyla kodladığı kelimeleri (ileti) ses dalgaları (kanal) yoluyla alıcıya (hedef) aktarır. Dolayısıyla iletişimin “gönderici, alıcı, ileti, kanal, bağlam, dönüt” gibi öğeleri vardır. Şimdi bu öğeleri sırasıyla açıklayalım:
1. Gönderici
Gönderici iletiyi hazırlayan, gönderen kişidir. Gönderici iletişimin en önemli öğesidir. Çünkü gönderici olmadan iletişim gerçekleşmez. İletiyi aktaran göndericiye kaynak ya da verici de denir. Dinleyiciye bir şey söyleyen kişi göndericidir.
2. İleti
Göndericinin aktardığı duygu, düşünce, hayal, istek ve bilgilere “ileti” denir. Başka bir deyişle ileti, göndericinin alıcıya aktardığı mesajdır. Dolayısıyla konuşanın (gönderici) anlattığı, bildirdiği şeylerin hepsi ileti kavramına dâhildir. Sözü söyleyenin, dinleyene söylediği söz iletidir.
3. Alıcı
Duygu, düşünce, istek ve bilgilerin aktarıldığı kişi ya da kişilerdir. Başka bir deyişle alıcı, iletinin gönderildiği insan ya da topluluktur. Ortada bir ileti vardır, bu iletinin pek tabii bir de “alıcısı” olmalıdır. Bu da konuşmayı dinleyen kişidir. Dinler ve “iletiyi” alır.
4. Şifre (Kod)
İletişimdeki iletiler şifrelenerek aktarılır. Gönderici, iletisini konuşmanın yanı sıra yazıyla, resim çizerek, rakamlarla ya da hareket yaparak anlatmayı da deneyebilir. İşte bu tür iletişim şekillerine “şifre” denir.
5. Bağlam
İletişime katılan öğelerin birlikte meydana getirdiği ortama bağlam denir. Başka bir deyişle göstergenin öteki öğelerle birlikte ve onlarla birleşerek, bütünleşerek onların da yardımıyla bir kavramı yansıtmasıdır. Bir sözcüğün hangi anlamda kullanıldığını bağlamına göre belirleriz. Bir sözcüğün anlamını belirlemede bağlam devreye girer. Bu açıdan bağlam, iletişimde çok önemli bir yere sahiptir. Örneğin “sıfır” kelimesi değişik bağlamlarda değişik anlamlar ifade eder.
Bu sözcük, “Pazarda sıfır gibi bir araba buldum ve onu hemen aldım.” cümlesinde aracın hasarsızlığını, kullanışlılığını, yeniliğini bildiriyor. Yani olumlu anlamda kullanılmıştır. “Sorma, su içsem kilo alıyorum, bütün rejimleri denedim, netice sıfır.” cümlesinde ise “sıfır” sözcüğü “kötü, başarısız, verimsiz” anlamında kullanılmıştır. Yani olumsuz anlamda kullanılmıştır.
6. Kanal
İletinin göndericiden alıcıya ulaştığı yol veya araca kanal denir. İletişimde gönderici iletisini alıcıya söz, yazı, rakam gibi belli araçlar yardımıyla aktarır. İşte iletişimin bir parçası olan bu araçlara kanal adı verilir. Konuşmada kanal sözdür.
7. Filtre
Filtre, alıcının iletiyi kendine göre yorumlama biçimidir. Bu açıdan filtre, algılamayla ilişkili bir öğedir. Algı, kişinin belli bir bilgiyi duyma, anlama ve değerlendirme sürecidir. Kişinin durumu, istekleri, geçmiş yaşamı, önyargıları ile sosyal ve kültürel unsurlar algılamayı etkilemektedir. Tüm bu unsurlar, kişilerin aynı iletiyi farklı yorumlamasına kapı aralamaktadır. Bu durum da iletişimdeki filtre kavramıyla açıklanmaktadır.
8. Dönüt (Geri Bildirim)
Alıcının, göndericiye verdiği tepkiye (cevaba) dönüt denir.
Read more

Kuşlar Nasıl iletişim Kurar?

İnsanlar ağız yoluyla konuşurlar fakat konuşabilmeyi sağlayan asıl organ beyindir. İnsanların konuşabilmesini sağlayan asıl organ beyindir. Düşünceler dile ve dudaklara aktarılır. Hayvanlar çok farklı yaratıldıkları için bu insanlar gibi konuşamaz.
Papağan ve benzeri kuşların yaptıkları konuşma değil, mükemmel bir ses tınısı ezberi ve taklididir. Sesleri ezberler ve taklit ederler. Kuşların ses organları memeli hayvanlardan farklı olarak gırtlakta değil göğüs kafeslerin dibinde, karın boşluğunun derinliklerindedir. Doğayla iç içe yaşarken diğer kuşların seslerini taklit ederek bir çeşit iletişim sağlarlar.
Read more

Atatürk’ün Basınla ilgili Görüşleri Nelerdir?

Basının, hürriyetini iyi kullanması gerektiğinin bir vazife olduğu mesajını veren ATATÜRK, basın hürriyetiyle ilgili ise 1924 yılında şu sözünü söylemiştir: "Basının tam ve geniş hürriyeti iyi kullanmasının, ne derecede nazik bir vaziyet olduğunu söylemeye lüzum görmem. Her türlü kanuni kayıtlardan evvel bir kalem sahibinin ilme, ihtiyaca ve kendi siyasi telakkilerine olduğu kadar vatandaşların hukukuna ve memleketin, her türlü hususi telakkilerin üstünde olan, yüksek menfaatlerine de dikkat ve hürmet etmek manevi zorunluluğu, asıl bu mecburiyettir ki umumi düzeni temin edebilir. Bununla beraber bu yolda yanılma ve kusur olsa bile; bu kusuru düzeltecek etken ve vasıta; basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir."

ATATÜRK, 1923'te ise hiç bir şahsiyetin basına etki edemeyeceğini şu sözleriyle anlatmıştır: "Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz."

Gazetecilerin samimi olması gerektiğini de belirten Kemal ATATÜRK, 1929 yılında söylediği bir sözle konuyu şöyle anlatmıştır:

"Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır." 1923'te aynı konuya ilgili söylediği başka bir sözünde ise şu ifadelere yer vermiştir:

"Gazeteciler kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdır."

ATATÜRK, cumhuriyetin ruhunun, basın hürriyetini kötü kullanan kendini bilmezlere fırsat vermemesini dolaylı yoldan isteyen iki ayrı sözünü 1925 ve 1924 yıllarında söylemiştir.

"Basın hürriyetinin mahzurlarının giderilmesinin yine basın hürriyetiyle mümkün olduğuna dair bu büyük meclisin yol gösterme ve düzenleme sahasında güzel karşılanan esaslar, eğer Cumhuriyetin ruhu olan faziletten mahrum kendini bilmezlere, basının sinesinde haydutluk fırsatını verirse, eğer halkı aldatan ve doğru yoldan çıkaranların fikriyat sahasındaki uğursuz tesirleri, tarlasında çalışan suçsuz vatandaşların kanlarını akıtmasına, yuvalarının dağılmasına sebep olursa ve eğer en nihayet haydutluğun en kötüsünü göze alan bu gibi kimseler, kanunların özel müsaadelerinden istifade imkanını bulursa, Büyük Millet Meclisi eğitici ve ezici kudretinin müdahale ve uyarması elbette gerekli olur."

"Özel maksatla neşriyat yapan bazı gazetelerin, halkın ekseriyeti üzerinde yaptığı tesir, her memlekette olduğu gibi o gazetelerin lehinde değildir."
Read more

İletişimde Gösterge Nedir?

Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, sözcük, nesne, görünüş veya olgulara gösterge denir.
Bir göstergenin gerçek dünyadaki karşılığına gönderge denir.


Sözcükler, resim, şekil, işaret gibi diğer ögelere  gösteren adı verilir.


Eğer gösteren olgu akılda birtakım görüntüler oluşturuyorsa; bu da gösterilendir.

Göstergeler üç gruba ayrılır:
A.Dil göstergesi: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer. Her sözcük bir dil göstergesidir.

B.Doğal gösterge: Nesnesi ortadan kalktığında kendisini gösterge yapan özelliği hemen yitirecek olan gösterge türüdür.


            Örnek: delik tahta ve tahta kurusunun varlığı


            Tahtakurusu olmasaydı, delik de olmayabilirdi. Bu bağlamda, belrti (doğal gösterge) nesnesiyle kurduğu gerçek ilişki gereği bu nesne tarafından belirlenen bir göstergedir.


 


Belirti, varlığına işaret ettiği nesne ile bir bitişiklik, bir yakınlık ilişkisi kurar.


 


Bir yerde duman görebiliyorsak orada ateş yandığını  gösterir.


Hava bulutlandığı , kapandığı zaman yağmur yağacağının göstergesidir.


 Ağaçların çiçek açması baharın geldiğini bildiren bir gösterge


Yaprakların sararması sonbaharın geldiğini bildiren bir gösterge


 


Bunların arasında neden-sonuç ilişkisi vardır.



C.Sosyal gösterge: Trafik ışıkları, görgü kuralları gibi sosyal ögeler, sosyal göstergelerdir.
Read more

2014 - 2015 11. Sınıf Edebiyat Sayfa 18 Soruları ve Cevapları ( Lider Yayınları )

1. Okuduğunuz metin kaç birimden oluşmaktadır ve bu birimlerde neler anlatılmaktadır? Anlam birliğine sahip bu birimler metnin iletisi etrafında nasıl birleşmiştir?
3 birimden oluşmuştur.Bu birimler "gazetenin gerekliliği" iletisi etrafında birleştirilmiştir.
2. Metnin yazılış amacını belirleyiniz.

Metnin yazılış amacı bilgilendirmek,okuyucuya bilgi vermek, aydınlatmaktır.
3. Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayımlanma sürecini merkezî otoritenin basına bakış açısını da dikkate alarak açıklayınız.
Osmanlı memleketlerinde gayrimüslim halkın kendi dillerinde hâlâ çıkardıkları gazeteler bile belki kendi hukuklarından daha serbestti fakat asıl Osmanlı gazetelerinin bahsine gelince resmî olmayan evrakların çıkarılmasına devam edilmesinde her nasılsa şimdiye kadar hâkim milletten hiç kimse kendini zahmete sokmamıştır.Daha sonra Şinasi özel bir gazete çıkarmanın gerekliliğini anlayarak ilk özel gazetemiz olan Tercüman-ı Ahval'i çıkarmıştır.
4. Sanatçıların, Tanzimat öncesinde eserlerini devlet büyüklerine sunma geleneği söz konusudur.Tanzimat’la birlikte devlet büyükleri yanında eserlerin meclis üyelerinin de denetiminden geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yorumu size bırakıyoruz.
5. Okuduğunuz metinde - metnin yazıldığı dönemi dikkate alarak- “yeni” kabul edilecek kavram terim, ifade, söz ve söz gruplarını belirleyiniz.
yüce meclis,kanun,mazbata...

6. Okuduğunuz metnin hangi geleneğe bağlı kalınarak yazıldığını söyleyiniz.
Makale geleneğine

8. Etkinlik: İki gruba ayrılınız. Grup sözcülerinizi seçiniz. Sözcülerinizden aşağıdaki tabloyu tahtaya çizmelerini isteyiniz. İbrahim Şinasi’nin fikrî ve edebî yönü (birinci grup) ve incelenen iki metinle İbrahim Şinasi arasındaki ilişki hakkında (ikinci grup) çıkarımlarda bulununuz. Grup sözcülerinden ulaşılan sonuçları

tabloya yazmalarını isteyiniz.

ŞİNASİNİN FİKRİ VE EDEBİ YÖNÜ:

  • ŞİNASİ ( 1826-1871)
  • TANZİMAT EDEBİYATI İBRAHİM ŞİNASİ ile başlar.
  • Batı etkisindeki Türk edebiyatının KURUCUSU, İLK BİLİNÇLİ TEMSİLCİSİ ve YENİLİĞİN ÖNCÜSÜDÜR.
  • Bir kısım fikirleri edebiyatımıza İLK getiren, çıkardığı gazetelerde bu fikirleri yayarak yeni edebiyatın temellerini atan ŞİNASİ'dir.
  • Batı edebiyatı yolunda ilk nazım ve nesir türlerinde eserler veren Odur.
  • Klasisizm akımından etkilenmiştir.
  • Türk şiirini söz oyunlarından kurtararak şiire konuşma dilini getirmiştir.
  • Şiirde divan edebiyatı nazım biçimlerini kullansa da nazım biçimlerinde bazı değişiklikler yapmıştır.
  • Genellikle “didaktik” şiirler yazmıştır.
  • Şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.
  • Şiirde konu birliğine ve bütün güzelliğine önem vermiştir.
  • Şiirin konusunu genişletmiştir. Akıl, medeniyet, hak, adalet, kanun gibi kavramları şiirde kullanan ilk şairdir.Akılcı ve mantıkçıdır.
  • Gazete ve edebiyatı halkı eğitmede bir araç olarak görmüştür.
  • Divan edebiyatı nesrini yıkmış, nesri (düz yazı) düşünceleri yaymada bir araç olarak görmüştür.
  • Divan nesrinin uzun cümlelerini kısaltmış, mazmunların ve söz sanatlarının yerine düşünceyi getirmiştir.
  • Düşüncelerini yalın ve açık bir anlatımla söylemeye, konuşma dilini yazı dili haline getirmeye çalışmıştır.
  • Agâh Efendi ile birlikte 1860′ta ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval’i çıkarmıştır. Türk basınının ilk başyazarı sayılır.
  • Türk edebiyatında ilk makale örneği olan Mukaddime-i Tercüman-ı Ahval’i bu gazetenin ön sözü olarak yayımlamıştır.
  • 1862′de tek başına Tasvir-i Efkâr adlı gazeteyi çıkarmıştır.
  • NOT: Şinasi, roman ve öykü alanında eser yazmamıştır.
ESERLERİ VE TÜRLERİ:
  • Tercüme-i Manzume (Çeviri şiirler)
  • Şair Evlenmesi (Bir perdelik komedi, 1860. Türk edebiyatında yazılan ilk tiyatro eseridir, fakat oynanmamıştır.)
  • Müntehebat-ı Eş’ar (Şiirler)
  • Durub-ı Emsal-i Osmaniye (Atasözleri)
  • Müntehebat-ı Tasvir-i Efkar (Seçme makaleler, 2 cilt)
  • Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi (Tanzimat edebiyatındaki ilk makale)
ESERLERİ HAKKINDA KISA BİLGİLER
Şair Evlenmesi: Edebiyatımızda ilk tiyatrodur. Tek perdelik bir komedya olan bu yapıtta yazar, görücü usulüyle evlenmeyi eleştirir. Bir töre komedyası özelliği taşıyan yapıt, görücü usulüyle evliliğin sakıncalarını anlatmaktadır. Batılı tutum ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle pek sevilmeyen, eğitimli olmasına rağmen saf bir yapıya sahip olan Şair Müştak Bey, sevdiği Kumru Hanım’la kılavuz ve yenge hanımlar aracılığıyla evlenmiştir. Nikâh sonrasında kendisiyle evlendirilen kişinin Kumru Hanım’ın çirkin ve yaşlı ablası Sakine Hanım olduğunu görünce önce bayılır, sonra itiraz eder. Mahallelinin de işe karışmasıyla başına gelenleri kabul etme mecburiyetinde olan Müştak Bey’in imdadına arkadaşı Hikmet Bey yetişir. Hikmet Bey’in mahalle imamına verdiği rüşvetle olay çözülür, yapılan hile sonuçsuz kalır.
Durub-u Emsal-i Osmaniye: Halk edebiyatına yönelik bir çalışma olan bu yapıtta atasözlerini toplamıştır. Türk edebiyatında atasözleri üzerine ve folklor ile ilgili ilk çalışmadır.
Müntebahat-ı Eş’ar: Şiirlerinden yaptığı seçmeler bu yapıtında yer alır.
Tercüme-i Manzume: Fransızcadan manzum olarak Türkçeye çevirdiği bazı şiirleri, asıllarıyla birlikte bu yapıtta toplamıştır. La Fontaine’den ve Lamartine’den çeviri şiirler yer alır.
Müntehabat-ı Tasvir-i Efkâr: Ebuzziya Tevfik tarafından düzenlenen seçme makaleleri yer alır.
Şinasi’nin İLK'LERİ,GETİRDİĞİ YENİLİKLER: 
  • Fransızca'dan ilk şiir çevirilerini yapmıştır.(Tercüme-i Manzume)
  • Batılı anlamda ilk tiyatro eseri olan Şair Evlenmesi’ni yazdı.
  • Noktalama işaretlerini kullanan ilk yazardır.
  • La Fontaine'inkine benzer Batılı anlamda ilk fabl örneklerini yazmıştır.
  • İlk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi’ni çıkarmıştır.
  • İlk makale olan Tercüman-ı Ahval Mukadddimesini yazmıştır.
  • Atasözleri üzerine ilk incelemeyi yapmıştır.(Durub-ı Emsal-i Osmani)
  • Şiire hak, adalet, eşitlik ve kanun gibi yeni kavramlar getirmiştir.
  • Şiire ve şiir kitabına isim veren ilk sanatçıdır.
YAZAR-ESER İLİŞKİSİ:
Makale  Şinasinin kültürel ve toplumsal hayatta değişimi gerçekleştirmeye çalışması ve onun yenilikçi yönünü yansıtmaktadır.
Read more

2014 - 2015 11. Sınıf Edebiyat Sayfa 16 Soruları ve Cevapları ( Lider Yayınları )

1. Metne göre gazetenin ortaya çıkış aşamalarını sırasıyla söyleyiniz.


  • İlk gazete Çin'de ortaya çıkmış.
  • Sonra Roma’da meşhur hükümdar Kayser-i Rum zamanında Kayser’in emriyle Diurna Acta (Diyorna Akta) isminde ve gazete şeklinde bir takım evrak neşrolunmaya başlamış
  • yazılı olarak bundan 260 sene önce Venedik’te gazete tekrar çıkmaya başlamış ve ondan beri birçok yerde benzeri ortaya çıkmış

2. Metnin yazılış amacını belirleyiniz.
Metnin yazılış amacı okuyucuya gazete ve gazeteciliğin gelişimi  hakkında bilgi vermektir.
3. Metnin ana düşüncesini bulunuz.
Gazete faydalı bir kitle iletişim aracıdır.
4. Metnin anlatım türünü belirleyerek bu türün özelliklerini açıklayınız. Bu türün Tanzimat’tan önceki edebiyatımızda benzerinin olup olmadığını belirtiniz (Metnin anlatım türünü belirlerken 10. sınıf Dil ve Anlatım dersinin 2. ünitesinden öğrendiğiniz bilgilerden yararlanınız.).
Metnin anlatım türü açıklayıcı,öğretici anlatım türüdür.Bu anlatım türünün daha önceki dönemlerde de benzerleri vardır.
5. Metinden, edebiyatımıza Batı edebiyatından geçmiş yeni kavram, ifade, söz ve söz gruplarını belirleyiniz.
Gazete, jurnal vb. kelimeler...
6. Metinde gündelik hayatla ilgili kelimelerden nasıl yararlanıldığını metinden örnekler vererek açıklayınız.

7. Metne göre gazete toplumsal yaşamda hangi ihtiyaçlar sonucunda ortaya çıkmıştır?
Bilgilenmek ve haber almak ...

4. Etkinlik: İki gruba ayrılınız. Grup sözcülerinizi seçiniz. Yukarıdaki metnin ana düşüncesi ile dönemin sosyal yaşayışı ve gerçekliği arasındaki ilişkiyi tartışarak belirleyiniz (birinci grup). Yukarıdaki metnin ana düşüncesinin günümüzde ele alınıp alınamayacağını tartışarak belirleyiniz (ikinci grup).
Tanzimat döneminde gazete bilgilendirmek, eğitimek ve bilinçlendirmek için dönemin aydınları tarafından kullanılmıştır.Batı'dan gelen yeniliklerin halka ulaşmasında gazetenin önemi bir işlevi olmuştur.
Ulaştığınız sonuçları grup sözcülerinden sözlü olarak açıklamalarını isteyiniz.
5. Etkinlik: Yukarıdaki metinden hareketle gazete türünün başta öğretici metinler olmak üzere kültür ve edebiyatımızda yüklendiği işlevlerin neler olduğunu tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
  Demokratik toplumların hayatında en  önemli rolü fikirler oynamaktadır.Fikir özgürlüğününün olduğu her yerde kişiler, çeşitli olanak ve araçlardan faydalanarak fikirlerini savunmak isterler. İşte bu araçların en önemlisi ve etkilisi gazetedir. Gazete: dünyadaki bütün olup biten olayları günü gününe halka bildiren, haberleri kendi görüşü ile yorumlayan, ufkumuzu her türlü bilgiler vererek genişleten düşüncelerimizi aydınlığa götüren basılmış kağıtlar topluluğudur. Tanzimat gazeteciliği ise, halkın görüşünün yanı sıra edebiyatı da değiştirir. Bu gazeteleri okuyanlar, batıdaki yeni dünya görüşü ile karşılaşırlar.özellikle dergilerin çıkışı gazetelerden sonra geldiği için edebiyatla  ilgili ilk yazılar gazetelerde yayınlanır.
Read more

Ömer Seyfettin Ant Özeti

Hikayenin Konusu: Çocukların birbirlerinin kanını içerek kan kardeşi olmaları ve kan kardeşlerin kötü gününde kardeşinin yanında olacağına ant içerek yaptıkları fedakarlıklardır.
Şahıs Kadrosu
Kahraman Anlatıcı:  Hikayenin ana kahramanı ve olayların anlatıcısıdır. Yüzbaşının oğlu olarak okula gider. Okulda tanıklık ettiği ant içme olayı sonrası bu konuya merak duyar. Kendisi de ant içmek ister. Geçirdiği ufak kaza sonrasında parmağı kanayınca arkadaşından kan kardeşi olmasını ister.
Mıstık:Hikayenin ikinci kahramanıdır. Mahallede sevilen bir çocuktur. Arkalarındaki evin sahibi olan Hacı Budaklar’ın oğludur. Anlatıcının kan kardeşi olma teklifini geri çeviremez ve onunla ant içer. Kuduz bir köpeğin kendilerine saldırdığını görünce kendi daha güçlü olduğu için kendini köpeğin önüne atar ve onunla boğuşur. Kuduz hastalığına yakalanarak ölür.
Anne: Anlatıcının çocukken uydurduğu rüyaları yorumlar ve ona büyüyünce iyi yerlere geleceğini söyler.
Abil Ana: Evlerindeki hizmetçidir. Her gece içinde ayı geçen korkunç hikayeler anlatır.
Büyük Hoca:Okuldaki çocukların çok korktuğu ihtiyar bayan öğretmendir. Uzun sopasıyla çocuklara cezalandırır ve falakaya yatırır.
Küçük Hoca: Büyük Hoca’nın biraz aptalca olan erkek oğlu olup yardımcı öğretmen konumundadır. Çocuklar ondan korkmazlar ama tokadı ağırdır.
Diğer şahıslar: Okuldaki öğrenciler, mahalledeki kızlar ve çocuklar, köpeği kovalayan adamlar.
Yer: Gönen
Zaman: Anlatıcının okulda okuduğu çocukluk yılları
Anafikir: Dostlar gerektiğinde birbirleri için canlarını feda etmekten çekinmezler.

Özet: Kahraman anlatıcı,   hikayeye doğup büyüdüğü ve çocukluk yıllarının geçtiği Gönen’i anarak başlar. Yirmi yıldır görmediği memleketinin hatıralarını hayalinde canlandırır ve burayla ilgili tasvirler yapar. En net hatırladığı evi ve okuludur. Eviyle ilgili hatırladıklarını anlattıktan sonra okulunu tanıtır.


Okuldaki hocalarıyla ilgili bilgi verdikten sonra okulda başından geçen bir hatırayı anlatır. Büyük Hoca bir gün yalan söylediğini düşünerek sertçe kahramanın kulağını çekmiştir. Oysa o doğruyu söylemiştir. Olay şöyle gelişir:

Bahçedeki fıçının musluğu koparılır. Kahramanımız onu koparan hasta ve zayıf çocuğu görüp hocasına haber verir. Çocuk ceza olarak falakaya yatırılacağı esnada başka bir çocuk onun suçu olmadığını koparanın kendisi edebiyatfatihi.net olduğunu söyler ve falakaya o yatar. Öğretmen de arkadaşına iftira attığını düşünerek anlatıcının kulağını çeker, kahramanımız  ağlar. Akşam okul dağılırken kahraman anlatıcı , dayağı yiyen çocuğa çıkışır ve niçin yalan attığını sorar. Çocuk da kimseye söylememesi kaydıyla asıl suçlu olan çocukla kan kardeşi olarak ant içtiklerini, o çok hasta olduğu için de dayağı onun yerine yediğini anlatır.  Anlatıcı ant içmenin ne olduğunu sorar ve o da birbirlerinin kanını içerek ant içtiklerini ve ölünceye kadar birbirlerinin yardımına koşmaya söz verdiklerini anlatır. Okuldaki pek çok çocuk ant içmiştir. Hatta bir gün okuldayken bunun nasıl yapıldığını da kendi gözleriyle görür.Kahraman anlatıcı,  kendini yalnız hisseder ve kendisinin de bir kan kardeşi olmasını çok ister. Bu fikrini annesine açar ama annesi bunun saçmalık olduğunu söyleyerek razı gelmez. Ama kafasına  koymuştur. Nihayet beklenmeyen bir kaza sonucu kan kardeşini kazanır. Komşularının oğlu Mıstık sevilen güçlü bir çocuktur. diğer öykü incelemeleleri için edebiyatfatihi.net'i ziyaret edin...Her cuma sabahı büyük bir deste söğüt dalı getirir ve çocuklar bunlarla cirit oynar ve at yapıp yarışırlar. Yine bir cuma sabahı söğüt dallarından en uzun olanını kahraman anlatıcı alır ve çakıyla at yaparken yanlışlıkla parmağını keser. Aklına hemen ant içmek gelir. Mıstığın da bir yerini kesmesini ve kan kardeşi olmasını ister. Mıstık razı olur. Birbirlerinin kanlarını karıştırarak emerler ve ant içerler. Bu olayın üzerinden epeyce zaman geçmiştir. Birgün okuldan birlikte eve dönerlerken iri ve kara bir köpeğin uzaktan hızla üzerlerine doğru koştuğunu görürler. Köpeğin arkasından iri sopalarla koşan adamlar kaçmalarını yoksa köpeğin ısıracağını söylerler. Gözleri ateş gibi parlayan köpek onlara iyice yaklaştığında Mıstık “Arkama saklan” diyerek bağırır ve öne geçer. Köpek Mıstığa saldırır ve bir müddet boğuşurlar. Arkadan gelen adamlar sopalarla köpeğe vurunca köpek gider ama Mıstığın kollarından ve burnundan kanlar akmaktadır. Ertesi günler Mıstık okula gelmeyince kahraman anlatıcı  annesine durumunu sorar. O da Mıstığın hasta olduğunu söyler. Mıstık kuduz olmuştur. Tedavisi için Bandırmaya götürülür. Oradan da İstanbul’a götüreceklerdir. Ama  bir gün Mıstğın öldüğü haberini alırlar. Kahraman anlatıcı bundan sonra sol eli işaret parmağındaki yara izini her gördüğünde andı için  ölen kahraman kan kardeşini hatırlar. Onun hayalini görür gibi olur. 
Read more