Yüzü sapsarı olarak uzun zaman ona baktı, sonra önündeki bir telgrafı gözüyle iflaret
ederek:
“Yusuf, havadisler fena!” dedi.
“Ne var ki?”
“Bugün seferberlik ilan edildi; harp var!”
Yusuf iflin ehemmiyetini tam manasıyla kavrayamamakla beraber, ortada müthifl
bir şey oldugunu seziyordu. Birkaç haftadan beri kulagına heyecanlıhavadisler
çalınmştı›. Babası da evde birkaç kere, ortalığın karışık oldugundan, birşeyler çıkması
ihtimalinden bahsetmiflti.
Kaymakam son günlerde pek meflguldü ve geç vakitlere kadar fiube Reisi ile kal›p
çalışıyorlardı. Fakat ailesiyle ciddi şeyler konuflmak âdeti olmadığı için fazla tafsilat
vermemişti. Yusuf kahveye filan gitmiyordu, azından duydugu şeyler de yarım
yamalaktı. Edremit’e haftada, on günde bir, o da birkaç meraklıya, üç beş istanbul
gazetesi gelir; dünyanın birçok havadisleri, Balıkesir’den veya izmir’den gelen
arabacılar, pazarcılar ve bir de yerli Rumlar vasıtasıyla etrafa yayınlardı.
Hürriyet ilanının, italyan, Balkan harplerinin tesirleri buraya muayyen bir
müddet geçtikten sonra gelmiş askerler sessizce gidip ölmeyenler yine sessizce
döndürmüşlerdi. şehirde oldukça kalabalık bir Rum kütlesi olmasa ve bunlar dünya
işlerini pek yakından takip etmeye biraz fazla meyil göstermese, belki bu kasaba
dünyan›n her hadisesinden uzak, her vakaına lakayt olarak yaşamakta devam edecekti.
Fakat seferberligin ilanı havadisi, bu defa digerlerine benzemeyen birşeyler olacagını
halka anlattı. Sanki müflterek bir seziflle, gelecegin dehşetini tasavvura muktedir
olmuşlardı.
Yusuf babasıyla beraber eve dönerken sokaklarda davullar, zurnalar çalınıyor,
kahvelerin önünde kalabalık gruplar hararetle birşeyler konuşuyor, alay hâlinde
insanlar geçiyordu. Çocukları bile bir ciddilik almıştı. Hepsi kafllarını kaldırıp
mütefekkir çehreler takınıyorlar ve kendilerinden bir parça daha az bilgili olanları
yakalayınca mükalemelerinden kapabildikleri ve muhayyelelerinin bol mahsulleri ile
süsledikleri havadisleri ve tahminleri onlara anlatıyorlardı.
Yolda Kaymakam, Yusuf’u biraz daha aydınlattı:
“Evladım bu sefer iş fena!” dedi. “Bakalım sonu ne olacak. Müttefiklerimiz
kuvvetli ama, ihtiyarların dedigi gibi, yedi düvele karşı koymak var. Bu iş uzun sürmez
gibi geliyor bana. Yalnız seferberlik çok geniş tutuluyor. Asker kaçakçılığına meydan
verilmemesi hakkında telgraf üstüne telgraf geliyor.”
Sonra, ta eve gidinceye kadar, harbin kimlerle ve kimlere karşı yapıldığını ve
kaymakamlığa gelen bir gazetede okudugu şekilde, harbin sebeplerini anlattı.
Sabahattin AL‹ / Kuyucakl› Yusuf
☛ Kısaca Kuyucakl› Yusuf’ta sergilenen nedir?
Romanda yazarın daha çok çocukluk yıllarının geçtigi çevrelerin izlenimleri ve
oradaki yaşantısından ayrıntılar sergilenir. Taradaki eşraf çekişmeleri, memurların
yaşadıları, kimi gelenekler, aydınlar işlenir. Bütün bunlar bir şk hikâyesi ile birlikte
romanın sonuna değin yürür.
Kuyucaklı Yusuf romanı, toplumcu gerçekçi Türk edebiyatının ilk başarılı
örneklerindendir.
0 Yorumlarınız