Ekonomi, politika, sosyoloji ve psikoloji alanındaki yazılarıyla tanınır. James Mill'in oğludur. John Stuart Mill, çocukluk yıllarından itibaren eğitimini babasından almaya başlamıştır. Onsekizinci yüzyıl felsefesini, ve Hartiey'in psikolojisini ve Bentham'm etiğini ondan öğrenecektir —bütün bunlar John Stuart üzerinde büyük bir etkide bulunacaktır. Hartley'in idealann çağrışımı öğretisi —baba-sında olduğu gibi— onda da yönlendirici bir etki işlevi görecektir; kendisinin de ifade ettiği gibi, Bentham'm yararcılık ilkesi onun düşüncelerinin belli bir şekil almasında çok büyük fayda sağlayacaktır, Mill, yolculuk ve hukuk çalışmasıyla geçirdiği birkaç yıldan sonra, 1823 yılmda East India şirketine girmiş, 1858'e kadar burada çalışmıştır. 1865 yılmda bir Liberal olarak Parlementoya seçilmiş ve burada üç yıl görev yapmıştır fakat ülkesinin politik yaşantısına en büyük etkisini yazıları aracılığı üe gerçekleştirecektir.
Hume görgücülüğün öngörülerinin nihai sonuçlarını, kendine görülen şekilde çizmişti. Eğer bilgi izlenimler ile sınırlı ise ve kendi yalnızca bir duyum yumağı ise, evrensel ve zorunlu bilgiye sahip değilizdir: kaynağın sanısı, dönemsel ardıllık ideasına indirgenmiştir; ve zorunluluk bilinçliliği o-nun yaranda bulunmaktadır; duyumlarımızın kaynağı olarak tinsel ya da özdeksel bir tözün düşünülmesi yanıltıcıdır. Hume'un düşüncesi, kısmen kuşkuculuk, bilinemezcilik (ag-nasticism) ve görüngücülük (phenomenalism) öğeleri taşıyan bir düşünce olarak, daha önce görmüş olduğunuz gibi şiddetli bir tepkiye yol açacak ve İskoç okulunun ortak-du-yum felsefesinin gelişimini sağlayacaktır. Görgücü düşünce, doğal bilimlerin gelişmesine ve Fransa'da olguculuğun (positivism) yükselmesine bağlı olarak, ondokuzuncu yüzyılın ortalarında yeniden İngiliz düşüncesinde önemli bir yere gelecektir. O, Hume ve Hartley'ın öğretileri ile gelişmiştir ve en yüksek biçimini John Stuart Mill'in Logic (Mantık) yapıtı ile kazanacaktır. Mill, büyük hayranlık duyduğu Auguste Com-te'un etkisinden kaçamayarak, ve geleneksel İngiliz ekolünün önde gelen düşünce atalarından olan kendi babası James Mill (1773-1836) ve Jeremy Bentham'ın (1748-1832) izlerini taşıyacaktır. Zaten James Mill ve Jeremy Bentham da, çalışmalarının dayanak noktası olarak Comte'un yazılarını almışlardır. Gerçekten de, Fransız olgucuları ile sonraki dönem İngiliz görgücülerin arasında çok sayıda ortak özellikler bulunmaktadır. Zihinin aynı tutumu, görüşlerin her ikisini de ka-rakterize etmektedir; her ikisi de olguların ve bilimsel yöntemin değerini vurgulamaktadır ve her ikisi de ilkesel olarak, metafiziğe karşıdır; her ikisi de toplumsal reformu amaçlamaktadır. Olgucular, özel bilimlerin yöntem ve sonuçlan ü-zerinde yoğunlaşmakta ve insan bilgisinin bir sınıflandırılması ve sistemleştirilmesi arayışı içindedirler. John Stuart Mill, ekolünün geleneklerine bağlı olarak, Comte'un gözardı ettiği, psikoloji ve mantığı çıkış noktası olarak alacak ve sorularının çözümünü bu alanlarda bulacaktır.
Bilim ve toplumsal Reform
Toplumsal ve politik reform ideali, Mill'in zihinsel çalışmalarına yön verecektir. O, onsekizinci yüzyılın ilerleme ve aydınlanma isteğine sahiptir ve eğitimin çok önemli olduğuna inanmaktadır, insan karakterinin, sahip olduğu fikirlere bağlı olarak değişebileceğini düşünmektedir. Reformların gerçeUeştirilebilmesi için bilgi zorunludur. Ancak bilgiye u-laşılabilmesi için doğru yöntemlerin kullanılması gerekmektedir. Mili, bu konudaki çalışmalarına Logic (Mantık) adlı yapıtında yer verecektir. Doğal bilimlerinin mucizevi ilerlemesi, bilimsel yöntemlerin bir araştırması ve onların zihinsel yada ahlaksal bilimlere —psikoloji, törebilim, ekonomi, politika ve tarih— uygulanması ile gerçekleşir. Bilgi yöntemlerinin araştırması, bilgi kuramının genel ilkeleri göz önünde tutulmadan başarılı bir şekilde yerine getirilemez. Böyle bir çalışmayı mantık bilimi içinde buluruz.
Mantık
Hume, evrensel ve zorunlu bilgiye ulaşamaycağımızı söy- lemisti: biz, şeyler arasındaki zorunlu bağlantıyı deneyim ile elde edemeyiz; sezgicilerin çokça vurguladıkları gibi, yargıların zorunluluğu yalnızca alışkanlıklar sonucudur. Biz yalnızca idealarımızı biliriz, onlar belli bir zamansal düzen içinde, benzerlik, sınırsızlık ve nedensellik ile çağrışım kanunlarına göre birbirini izler. Hartley, bu çağrışım kuramı üzerinde çalışmalar yaparak Hume'un üç kanununu tek bir sınırsızlık (contiguity) kanununa indirger: idealar daha önceki bi-linçlilik içinde bulunan diğer ideaları çağrıştırır. O, bu kanun ile tüm zihinsel oluşumları açıklama arayışındadır. Bu kuramın temelinde, bilgi, idealarını sıkı ve tutarlı bir çağnşımın-dan başka bir şey değildir ve düşüncenin zorluluğu bu çağ-rışımların bağlılığının bir ifadesinden başka bir şey değildir. Bu durumda bilmek, idealanmızm ardıllığını çalışmak, rastlantısal olardan ve geçici çağrışımları ayırmak, sürekli olan, dayanan çağrışımlan keşfetmektir; bu, Mill'in modern deneysel araştırmalarını kullanarak betimlediği tümevarım yöntemleri ile başarılabilir. Bu durumda, tüm çıkarsama ve kanıtlar ve kendini-tanıtlamayan tüm doğruluk keşifleri tümevarım içinde bulunur ve tümevarımların yorumlamalarıdır. Sezgisel olmayan tüm bügüerimiz bu kaynaktan gelmektedir.
Tümevarımsal Çıkarım
Mill'in tüm mantıksal kuramı, çağnşım kanuni an temeline dayanmaktadır. Çocuk ateşin yakacağı çıkarımında bulunur çünkü ateş ve yanma daha önce biraraya gelmiştir; bu durumda çıkarsama bir tikelden diğerine olur, tümelden tikele ya da tikelden tümele değildir. Bu, tüm çıkarsamaların birincil biçimidir. Peter'm ölme olgusu, Paul'un ölümü ya da tüm insanların ölümü arasında çıkarsama açısından hiçbir fark bulunmamaktadır: daha sonraki durumda ben basit olarak, yalnızca bir tikel durum yerine, tikel durumları belirsiz bir sayıda genişletirim. Her iki durumda da bilinenden bilinmeyene geçmişimdir ve çıkarsamanın aynı oluşumu ortaya çıkmıştır.
Tasımsal oluşum—örneğin, tüm insanlar ölümlüdür, Paul bir insandır, bu durumda o ölümlüdür—bir çıkarsama oluşumu değildir, çünkü o bilinenden bilinmeyene geçme oluşumu değildir. Sonucu kanıtlamak için bir tanıt olarak düşünülen her tasımda bir soru beklentisi vardır: 'Paul ölümlüdür' önermesi, zaten 'tüm insanlar ölümlüdür' genel önermesi içinde bulunmaktadır. Tasımın büyük önermesi, sonucu kanıtlamaz. Bütün insanlar ölümlü olduğunu söylediğimiz zaman çıkarsama sona ermiştir; büyük önerme tikel örneklerle geliştirilmiştir: bu, çok sayıda gözlemin ve çıkarsamanın sonuçların bir sonucudur. O bize zaten bulunmuş olanı söyler, daha önce çıkarımda bulunulmuş olanı yineler, ancak hangi olaylar ya da olgular bir arada bulunmaktadır, birbirlerine ait oldukları çıkarımında bulunurlar ve gelecekteki tümevarımsal çıkarsamalara nasıl yön verirler gibi soruların yanıtları verilmektedir.
Felsefenin Öyküsü, Frank Thilly, İzdüşüm Yayınları
0 Yorumlarınız