Dinazor Türleri ve Özellikleri Nelerdir? Triceratops Nedir?


68-65 milyon yıl kadar önce (Geç Kretase dönemi) Kuzey Amerika'da yaşamış otobur bir dinozor türüdür. Kretase döneminin sonunda pekçok canlının yokolduğu büyük felakete kadar yaşamış son dinozor türlerindendir. Triceratops, iri, dört ayaklı bedeni; büyük, kemikli bir yaka ve üç boynuz taşıyan başı; günümüz gergedanlarına olan benzerlikleri ile en kolay tanımlanabilen dinozor türlerinden biridir. Ayrıca, bilinen en büyük etobur dinozorlardan olan Tyrannosaurus ile aynı alanı paylaşmıştır ve onun avladığı hayvanlardandır.

Tanımlandığı 1887 yılından bu yana, henüz tam bir fosili bulunmuş olmasa da, toplanan pek çok kısmi kalıntıdan hareketle iyi tanınan bir dinozordur. Kafalarındaki yakanın ve boynuzlarının fonsiyonu, uzun süre tartışmalara konu olmuştur. Çoğunlukla avcılara karşı savunma silahları olarak görülürler. Ayrıca yeni teorilere göre; bunlar, tıpkı günümüz hayvanları gibi, tür içinde kur yapmak ve üstünlük göstermek amacıyla kullanılmış olabilirler.
Triceratops, paleontologlar tarafından grubu içinde tam olarak nasıl yerleştirileceği konusu tartışılsa da, ceratopsid dinozorlar arasında en iyi bilinenidir. Triceratops horridus ve triceratops prorsus ismi verilen iki türü geçerli sayılır. Bununla beraber başka pekçok isimlendirilmiş örneği de vardır.




Kökenbilim

Triceratops, 'üç boynuzlu yüz' anlamına gelir. Yunanca, tri/τρι - "üç", ceras/κέρας - "boynuz" ve ops/ωψ - "yüz".

Tanımlama

Yetişkin bir Triceratops, 7.9-9 m uzunluğa, 2.9-3 m yüksekliğe, 6.1-12 ton ağırlığa erişebilir. Onu diğerlerinden ayıran en belirgin özelliği, kara hayvanlarının en büyüklerinden olan kafasıdır. Başı 2 m ve hatta boyunun üçte biri kadar uzunlukta olabilir. Burnunun üzerinde bir ve gözlerinin üzerinde yaklaşık 1 m uzunluğunda 2 adet boynuzu; kafasının arkasında da görece kısa ve kemikli bir yakası vardır. Yakalı dinozorların çoğunun yakasında boşluklar olmasına rağmen Triceratops’unki dolu ve sağlamdır.
Triceratops sağlam yapılıdır ve yine kuvvetli, beş parmaklı ön, dört parmaklı arka ayaklara sahiptir. Kesinlikle dört ayaklı olmasına rağmen, duruş şekli bazı tartışmalar doğurmuştur. Başlangıçta ön ayaklarının, başının ağırlığını taşıyabilmek için yanlara doğru açılı durduğuna inanılırdı. Bu duruş Charles Knight ve Rudolph Zallinger’in çizimlerinde görülebilir. Bununla birlikte boynuzlu dinozorlardan kalan ayakizlerinin incelenmesi ve iskeletlerin son yeniden inşaları gösteriyor ki, Triceratops’un, tam olarak dikilmek ile yayılmak arasında dik bir duruşu vardı(gergedanlar gibi). Bu sonuç, besleme için yayılan bir yürüyüşü engellemez.


Sınıflandırma

Triceratops, geniş bir Kuzey Amerika boynuzlu dinozorlar ailesi olan ‘Ceratopsidae’ nin en bilinen üyesidir. Bu aile içindeki yeri yıllarıdır tartışılagelmiştir. Karışıklık, çoğunlukla kısa, katı yakanın birleşmesi (Centrosaurinae gibi) ve uzun boynuzların (Chasmosaurinae olarak ta bilinen Ceratopsinae gibi) üzerinde oldu. R. S. Lull, boynuzlu dinozorların ilk incelemesinde, biri Triceratops’a öncülük eden Monoclonius ve Centrosaurus, diğeri Ceratops ve Torosaurus ile birlikte olmak üzere, onu bugün anlaşıldığı gibi bir centrosaurinae yapan iki nesil varsaydı. Bu görüşe dayanan son revizyonlar, biçimsel olarak birinci, kısa yakalı grubu Centrosaurinae (Triceratops’u da kapsayan) ve ikinci uzun yakalı grubu Chasmosaurinae şeklinde tanımlar.

1949’ da C. M. Sternberg, kafa ve boynuz yapısına bakarak Triceratops’un Arrhinoceratops ve Chasmosaurus’a yakın olduğu ve onu ceratopsine (kendi kullanımına göre chasmosaurine) yapan soruyu ortaya attı. Yine de Triceratops’u Centrosaurinae içinde sınıflandıran John Ostrom ve sonrasında David Norman tarafından büyük ölçüde görmezden gelindi.
Sonraki keşifler ve analizler, Lehman’ın 1990 yılında heriki alt türü de tanımlaması ve birkaç morfolojik özelliğin esasında Triceratops’u ceratopsinae (kendi kullanımına göre chasmosaurine) olarak göstermesi ile birlikte, Sternberg’in Triceratops’un konumu konusundaki görüşünü destekledi. Aslında, kısa yakası dışında ,ceratopsine ile uyum gösterir. Peter Dodson’ ın, 1990’daki bir klasdistik analiz ve 1993’teki RFTRA (resistant-fit theta-rho analysis) isimli, sistematik olarak kafatası şeklinde ölçü benzerliklerini ölçen morfometrik tekniğe dayalı bir çalışmayı içeren daha ileri bir araştırması, Triceratops’un ceratopsine içindeki konumunu güçlendirmiştir.

Diş yapısı ve beslenmesi

Triceratops, yere yakın duran başı yüzünden büyük olasılıkla kısa otlar ile beslenirdi. Boynuzları, gagaları ve iri gövdeleriyle yüksek bitkileri de devirebildikleri sanılıyor. Çeneler, beslenmek, koparmak ve ısırmak için daha iyi olduğuna inanılan, derin ve dar bir gagayla son bulur.
Dişleri, pil adı verilen 36-40 diş sütunundan oluşan gruplarda düzenlenmiştir. Çenenin her iki tarafında da, hayvanın boyuna bağlı olarak, 3-5 dişten oluşan kolonlar vardı. Bu, değişik zamanlarda sadece bir bölümü kullanılabilen, 432-800 arası diş demektir. Diş değiştirme, hayvanın yaşamı boyunca sürerdi. Dişler, dikeyden az dikey yöne doğru kırkarak iş gördü. Triceratopsların iri bedenleri ve fazlaca olan dişleri, onların bol miktarlarda lifli bitkilerle beslendiklerini gösterir.

Yakası ve boynuzlarının fonksiyonu

Triceratops’un yakası ve boynuzları ile ilgili çok fazla kuram vardır. İki ana teori, bunların kavgada ya da kur yapmada kullanıldıkları üzerindedir.
Load disqus comments

0 Yorumlarınız