Önemli Bir Sağlık Sorunu
Şişmanlık. Şişmanlık son dönemlerde ortaya çıkmış bir sorun değildir Örneğin, Avrupa'nın pek çok bölgesinde, günümüzden 25.000 yıl öncesi döneme rastlayan Paleolitik Dönem'e ait "şişman kadın" kalıntıları bulunmuştur Buna ek olarak Greko-Romen dönemlerine ait "şişmanlığın klinik boyutu" ile ilişkili belgelere rastlanmıştır On dokuzuncu yüzyılda şişman kişilerde enerji alımı/harcanması ile ilgili küçük çaplı çalışmalar yapılmıştır Yağın hücrelerde depolandığı bilgisi bu dönemde ortaya atılmıştır Ayrıca, ulaşılabilen ilk "diyet kitabı" yine bu dönemlerde yazılmıştır. Şişmanlık sorunu küreselleşmenin etkisi ile, toplumların beslenme alışkanlıklarında oluşan değişimlere paralel olarak artış göstermektedir.Özellikle gelişmekte olan ülkelerde "beslenme alanında geçiş dönemi" olarak tanımlanan süreç, fazla kilolu ya da şişmanlık boyutunun artmasında rol oynamaktadır.
Bu süreç, kentleşmede yaşanan olumsuz koşullar, demografik ve epidemiolojik değişim, enfeksiyon hastalıklarının sıklığında azalma, beklenen yaşam sürelerinde uzama, kronik hastalıkların görülme sıklığında artış gibi pek çok sosyal, kültürel, ekonomik ve sağlık koşullarından etkilenmektedir. 2000 yıl önce Hipokrat ilk kez obezitenin sağlığa olumsuz etkilerini ortaya koymuş olsa da gerçeğin anlaşılması ancak 20. Yüzyılın sonlarında gerçekleşti. Bugün artık obezite, fizyolojik, psikolojik, hormonal, metabolik, organik, sistemik, estetik ve sosyal etkileriyle yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir.
“Kilo fazlalığı ile şişmanlık aynı şey değil. Şişmanlık, yağ dokusu artışına bağlı olarak gerçekleşiyor. Kilo fazlalığı ise, yağ dokusu artışı olmaksızın vücut ağırlığının ideal değerlerin üzerinde olması. Her ikisinin de çaresi var.”
ŞİŞMAMLIK NEDİR
Obezite ya da halk arasında bilinen adıyla şişmanlık nedir? Kilonun fazla olması mıdır, yoksa biraz topluca olmak yada göbekli olmak mıdır? Listeyi daha uzatmak mümkün, ancak hiç birimizin aklına kolay kolay gelmeyen, belki de gelmesini istemediğimiz tek bir cevabı var bu sorunun: Obezite, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır!
Erkek obasitesi karın bölgesinde yağ kitlesinin artması, bayan obasitesi ise guluteal bölgede (kalça etrafı) yağ kitlesinin artması şeklindedir. Obasite ve kilo fazlalığı genelde; genetik yapıyla, damak zevkine göre yemek yeme alışkanlığıyla,ve hareketsizliğe bağlı olarak gelişir.
“Fransa'da obeziteye bağlı sağlık sorunları nedeniyle harcamalar yılda 8.7 milyar frank olarak belirlenmiş. Bu toplam sağlık harcamalarının %2'si.”
ŞİŞMANLIK NASIL OLUŞUR, KİMLERE ŞİŞMAN DENİR
Ağırlığı, normal ağırlıktan yüzde on [% 10] dan fazla olan kimseye şişman denir. (Buda 27kg/m2 den büyük BKİ ne tekabül eder.) Aşırı obasite; İdaal kilonun 45 kg üzerinde olan kimseler (yaklaşık vücut ağırlığının %60 fazlası) aşırı obezdirler.Bu kimselerde hastanın kendine olan öz güveni azalmış olup, işgücü kaybı ve vücut aktiviteleri de engellenmektedir
Günlük besinlerle alınan kalori ile, hem bazal metabolizma, hem de yiyecek metabolizması ve enerji harcaması için gereken ihtiyaç karşılanmaktadır. Gereksinimin fazlası kalorilerin çoğu yağ, bir kısmı da glikojen olarak depolanır. Yağ enerji depolanmasının en etkin formudur
Son yıllarda insanların en büyük problemlerinden şişmanlık, gelişen teknoloji, insanları hızlı ve yağlı yemek yemeye ittiği için şişmanlık büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaya başladı. Şişmanlığı bir hastalık olarak kabul edip, zararlarını bilirsek, şişmanlığı önlemek ve tedavi etmek de o kadar kolay olur
Araştırmalara göre dünya nüfusunun altıda biri şişman
DÜNYADA ŞİŞMANLIK
Şişmanlık, vücuttaki yağ miktarının artması ile tanımlanan, gerek oluşum nedenleri, gerekse oluşturduğu komplikasyonlar ve zemin hazırladığı hastalıklar nedeniyle önemli bir sağlık sorunu olarak kabul edilmektedir. Şişmanlık orta yaşın bir sorunu olarak görülmekte ise de yaşamın her döneminde kişinin karşılaşacağı bir sorun olarak kabul edilmelidir.
Dünya genelinde yaklaşık 250 milyon kişinin şişman olduğu bilinmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2025 yılında bu sayının 300 milyona ulaşacağını belirtmektedir. 38 ülkede 150.000 kadın üzerinde yapılan bir araştırmada şişmanlık oranının Güney Asya ülkelerinde %0.1, Afrika'da %2.5, Latin Amerika'da %10, Orta Doğu'da %20 olduğu saptanmıştır. Şişmanlık, yalnızca gelişmiş ülkelerin bir sorunu olarak kabul edilmemekte; daha önce de söz edildiği gibi küreselleşmenin olumsuz etkisiyle gelişmekte olan ülkelerde de bir sorun olarak dikkat çekmektedir. Halen ABD’nde yaşayanların %50'den fazlasının fazla kilolu; %20'sinin ise şişman olduğu vurgulanmaktadır. Amerika'da 97 milyon kişi fazla kilolarından şikayetçi. Şişmanlar örneğin New Orleans eyaletinde nüfusun %37.5'unu oluşturmaktadır.
Avrupa'da şişmanlık prevalansı konusunda yapılmış en kapsamlı çalışma, 1989 yılında yayınlanan DSÖ-MONICA (WHO-Monitoring Trends Anddeterminants in Cardiovascular Diseases) çalışmasıdır. Bu çalışma kapsamında incelenen 48 ülke, Afrika, Amerika, Güney-Doğu Asya, Avrupa, Doğu Akdeniz, Batı Pasifik bölgeleri olmak üzere altı başlıkta incelenmiştir. Bu çalışmaya göre, erkeklerde 48 ülkeden yalnızca birinde; kadınlarda ise ülkelerin tümünde 35-64 yaş grubunun %50.0-75.'inin beden kitle indeksi (BKİ) 25 kg/m2 ve üzerindedir. Son tahminler Avrupa'da yetişkin nüfusun yüzde 15'inin şişman olduğunu gösteriyor. Avrupa'da bazı bölgelerde obezite oranı yüzde 40-50'ye çıkarken, ülke ortalamaları yüzde 5-22 arasında değişiyor.
Yapılan araştırmalara göre ülkemizde her dört kişiden biri şişman
TÜRKİYEDE ŞİŞMANLIK
1965 ve 1971 yılları arasında yapılan istatistiğe göre Bursa, Bornova ve İstanbul’un çeşitli yerlerindeki 5000 kişi içinden şişmanlık oranını ortalaması yüzde 28’dir. Yani, kadın ve erkek toplamı yüzde 28. Bugünlerde ise taramalarda görülen %36-40, hatta Gaziantep ve Konya’da yüzde 61 oranında şişmanlık var. Günümüzde, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de yetişkin nüfusu oluşturan kadınların yaklaşık %65'inde; erkeklerin ise %39'unda hafif ve orta derecede şişmanlık sorunu olduğu tahmin edilmektedir. 1998 yılında yapılmış olan Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması'na göre, kadınların %52.2'sinin BKİ'si 25.0'in üzerinde; %18.8'inin BKİ değeri ise 30 ve üzerinde bulunmuştur. Şişmanlık ile ilgili Türkiye'de yapılmış olan pek çok bölgesel çalışma bulunmaktadır
Örneğin, İzmir'de 18 yaş ve üzeri kadınlarda yapılan bir çalışmada şişmanlık prevalansı %51 olarak hesaplanmıştır. Elazığ ilinde yapılan bir başka çalışmaya göre, il düzeyinde obezite prevalansı %7.9 olarak bulunmuştur.Ankara Gülveren Sağlık Ocağı Bölgesi'nde yapılan kesitsel tipte epidemiolojik bir çalışmaya göre, şişmanlık prevalansı kadınlar için %84.8; erkekler için ise %54.1 olarak bulunmuştur. Yine, "Ankara'da Or-An 75. Yıl Sağlık Ocağı Bölgesi'nde Bulunan İlköğretim Okullarındaki Öğretmenlerde Bazı Kronik Hastalıklarla İlgili Risk Faktörlerinin Saptanması" araştırmasında öğretmenlerin %33.9'unun BKİ'si 25.0 kg/m2'nin üzerinde bulunmuştur. Trabzon'da 3000 kişi üzerinde yürütülen bir çalışmada, BKİ değerinin 25'in üzerinde olma boyutu %60.6; 30'un üzerinde olma sıklığı ise %19.2 olarak hesaplanmıştır. Yapılan araştırmalara göre, şişman kişilerin üçte ikisinin bir "şişman" ebeveyni olduğunu ortaya koymuştur. Eğer ebeveynlerin her ikisi de şişman ise, çocuklarının şişman olma olasılığı %90.0 olarak saptanmıştır.
Bunu nazari itibara alarak Dünya Sağlık Teşkilatı şişmanlığı bir sağlık problemi ve sağlığı etkileyen en büyük problem olarak kabul edip, 1977’de obeziteden ve obezitenin tedavisi konusunda bir rapor yayınlandı. Bu raporda, 24 Avrupa ülkesi, ki içerisinde biz de varız, Milano Deklarasyonu’nu yayınladılar. Bu deklarasyonla bütün ülkelerde, bu Avrupa ülkelerindeki şahısların, şişmanların korunması, hakları, çocukların çocukluk çağından itibaren şişmanlıktan korunması için alınması gereken önlemler ile okul çağında, oyun çağında, iş çağındaki çocuklara ne gibi önlemler alınması, ne gibi eğitim verilmesi gerektiği görüşülmüştür.
Şişmanlık, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre küresel ve kronik bir sağlık sorunudur
ŞİŞMANLIK NEDENLERİ NELERDİR
Şişmanlık uzun süren bir enerji dengesizliği sonucudur. Bunun belli başlı nedenleri
1. Fazla yeme,
2. Fiziksel hareketlerin azlığı,
3. Psikolojik bozukluklar,
4. Metabolik ve hormonal bozukluklardır. 5. Dengesiz ve yanlış beslenme
Şişmanlığın nedenleri araştırıldığı zaman bugün çeşitli faktörlerin şişmanlığı meydana getirdiği ortaya konmuş. Bu faktörlerden en önemlisi, fazla yemedir. Birçok kimse yedikleri ve harcadıkları hakkında gerçek bilgiye sahip değildir. Bazıları, fiziksel hareketler için harcanan enerji konusunda da bilgisizdir. Hareket ediyorum diye fazla yemek, bazen farkında olmadan şişmanlığa yol açabilir. Yapılan araştırmalar şişmanlığın kalıtımsal olduğunu belirtmektedir. Normal anne babanın çocukları arasında şişmanlık sıklığı % 8-9 iken, anne-babadan birinin şişman oluşunda çocuklardaki şişmanlık sıklığının % 40'a , her ikisinin de şişman oluşunda %80'e çıktığı belirtilmiştir. Yalnız, bu durumun kalıtımsal bir değişkenlikten çok, ailenin beslenme alışkanlığından ileri geldiği sanılmaktadır. Genellikle evde pişirilen yemeklerin enerji değerinin yüksek oluşu, ailenin bütün bireylerinin fazla enerji tüketmesine yol açmaktadır.
Genellikle hareketsiz kimseler, hareketli olanlar kadar yemektedirler. Bu durumda, hareketsiz olanların enerji dengesi artı bir durum almaktadır. Ağır işte çalışanlar arasında şişman kimselere çok az rastlanmasına karşılık, oturarak iş gören memurlar ve ev kadınlarında şişmanlığın sık görülmesi, fiziksel hareketlerin, vücut ağırlığı üzerine etkisini açık olarak göstermektedir.
Bazı kişiler, üzüntü, sıkıntı ve güvensizliklerini örtmek için fazla yerler. Bunun tersi de olabilir. Psikolojik bozukluklar, bazen fazla yemeye, bazen de az yemeye neden olarak görülebilir.
Şişmanlıkta bazı kimselerde zayıflama diyetlerine karşı görülen direnç, hormonal ve metabolik nedenlere dayanmaktadır. Bu tür şişmanlık toplumdaki şişmanlık oranlarının çok küçük bir bölümünü kapsar. Bazı Hormonlar, bazal metabolizma hızını etkiler. Hormonal nedenle bazal metabolizmanın yavaş oluşu, enerji harcamasını azaltarak alınan besin öğelerinin bir kısmının depolanmasına yol açabilir. Bu kimseler hareketsiz olduklarında şişmanlık daha da artabilir.
Şişmanlığa neden olan etmenler arasında beslenme alışkanlığının hazır yiyecek türüne kayması ve Ayak üstü yenilen tost, sandviç, hamburger, pizza, patates kızartması vb. (fast-food) yiyeceklerin fazla tüketilmesinin etkisi önemlidir. Alkol tüketimindeki artışta en önemli nedenlerden biri olarak sayılabilir.
Şişmanlık beyin kanaması riskini artırıyor
ŞİŞMANLIĞIN ZARARLARI
Hollandalı bilim adamları, 40 yaşlarında fazla kilolu olmanın ömrü üç yıl kısalttığını belirterek, fazla kiloların vücuda verdiği zararın sigara içmeye eşdeğer olduğunu söylüyor.
Yaklaşık 3500 kişinin, 1948-1990 yılları arasındaki sağlık kayıtlarını inceleyen doktorlar, sigara içmeyen ancak fazla kilosu olanların yaşam süresinin, kilo fazlası olmayanlara göre üç yıl daha kısa olduğunu ifade ediyor.
Obez olarak nitelendirilen çok kilolu insanların ortalama yaşam süresi ise kadınlarda 7.1 yıl, erkeklerde ise 5.8 yıl kısalıyor.
Aynı araştırma, hem sigara içen hem de fazla kiloları olanların durumunun çok daha ciddi olduğunu gösteriyor. Obez ve sigara içen kadınlar, normal kilolu ve sigara içmeyen kadınlardan 13.3 yıl daha az yaşarken, sigara içen obez erkeklerde de yaşam süresi 13.7 yıl kısalıyor.
Araştırma sonuçları, fazla kiloların verdiği zararı gösteriyor diyen doktorlar, fazla kilosu olanlara zayıflamak için bir an önce harekete geçmelerini öneriyor.
“Obezite önlenebilir ölüm nedenleri arasında ikinci tüm ölüm nedenleri arasında ise 7. sırada yer almakta
ŞİŞMANLIĞIN RUH SAĞLIĞINA ZARARLARI
Şişmanların bir kısmı ne kadar neşeli gözükse de şişmanlığın açtığı psikolojik yaralar çok fazladır. Giyinme konusunda problemler yaşarlar, kendilerine uygun elbise bulmada güçlük çekerler, mayo giyme korkusu yüzünden denize veya havuza giremezler, veya tenha yerleri tercih ederler.
Karşı cins tarafından beğenilmeme korkusu, kendilerine olan güveni yok eder. İstedikleri gibi doğal davranamazlar, buda ilişkileri bozar.
Kendilerine güvensizlik günlük hayatta ve iş hayatında da kendini gösterir, buda şişmanları başarısızlığa ve yalnızlığa iter.
Yaşamdaki hedef kendine daha iyi olanaklar sağlamak ve mutlu olmaktır. Mutlu olmanın en büyük şartı RUH ve VÜCUT sağlığıdır
0 Yorumlarınız