Barış Atay Kimdir?

  • 1981, Almanya doğumlu sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu.
  • 18 yaşına kadar Anyakya'da yaşamıştır. 
  • Çukurova Üniversitesi Biyoloji bölümünü son sınıfta bırakarak tiyatro okumaya başlamıştır.
  • İstanbul Yeditepe Üniversitesi tiyatro bölümünü bitirmiştir.
  • Arka Sıradakiler adlı TV dizisinde canlandırdığı Saffet karakteriyle  tanınmıştır.
Oynadığı Diziler
Hayat Devam Ediyor - (Kürşat Hazar)
Arka Sıradakiler -2007-2011 (Saffet)
Hacı
Kavuk

Oynadığı Filmler 
Zincirbozan
Kavuk

https://twitter.com/barisatay resmi twitter adresidir.


“Redhack üyesi ve sözcüsü” olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Barış Atay’ın savcılık tarafından serbest bırakıldı.
Savcılığın, “Manyak”ı tanıyor musun? 21 Kasım 2012’de ‘Nor FM RedHack temsilcisiyim’ diye bağlanan kişinin sesi sesine çok benziyor o sen misin? RedHack ile sosyal medyadaki sohbet odalarında sohbet ettiniz mi?” sorularına Barış A., “Ben tiyatro ve sinema oyuncusuyum. RedHack’le herhangi bir bağlantım yoktur. Herhangi bir parti üyesi değilim.  RedHack üyeleri ile herhangi bir yazışmam yoktur. Benim kendi Barış A. ismim dışında herhangi bir rumuzum yoktur. Bilgisayar konusunda herhangi bir sertifikam yoktur. Sosyal medya kullanmıyorum. RedHack üyelerinden herhangi birini tanımam. RedHack sözlüğünü de yapmadım. Sadece Twitter’de benim sesimin benzediğini söylemişler. Manyak’ı tanımıyorum. Nor FM’e hiç bağlanmadım. RedHack’in amacının ne olduğunu bilmem. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmem. Ben yeni evliyim. İşim gücüm var. Oyuncuyum. Bu nedenle serbest bırakılmamı isterim” yanıtını verdi.

Read more

7. Sınıf Sosyal Bilgiler 1. Dönem 1. Yazılı Soruları ve Cevapları

7. SINIFLAR SOSYAL BİLGİLER DERSİ
1. DÖNEM 1. SINAVI
ADI: SOYADI: NUMARA:
1-“Sana laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor” diyen bir kişinin şikâyetini, aşağıdakilerden hangisi daha doğru açıklar?
A-İyi konuşamadığı B-Karşısındakinin kendisini anlamadığı
C-Etkili iletişim kurduğu D-Karşısındakinin iyi bir dinleyici olduğu
2- Atatürk:”Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir.Benim
fikirlerimi,benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.”demiştir.
Atatürk bu sözüyle iletişimde hangi etkenin önemini vurgulamıştır?
A-Beden dili B-Empati
C-Etkili dinleme D-Üslup
3- iletişimi kolaylaştıran unsurlar : Etkili dinlemek,empati kurmak,güleryüz göstermek, ……….
Cümlede boş bırakılan yere hangisi yazılabilir?
A-Ahlak dersi vermek B-Sınamak-sorguya çekmek
C-Eleştiri yapmak D-Farklılıklara saygı duymak
4- Aşağıdakilerden hangisi Türkiye’de nüfusun dağılışını etkileyen faktörlerden birisi değildir?
A-Ulaşım B-Ticaret
C-Enlem D-Tarım
5- Aşağıdakilerden hangisi gelişmiş ülkelerin nüfus özelliklerinden biridir?
A-Doğum oranı fazladır B-Genç nüfus fazladır
C-Ortalama yaşam süresi fazladır D-Nüfusun yarıdan fazlası kırsal kesimde yaşar
6- Belirli bir yerde belirli zamandaki insan sayısına ne denir?
A- Nüfus B- Millet
C-Şehir D-Göç
7-Her insanın yaşamının sadece kendisini ilgilendiren özel bir yönü vardır. Bunu diğer insanlarla paylaşıp, paylaşmamaya kendisi karar verir. Diğer insanlar, bireyle ilgili özel bilgileri öğrenme hakkına ve müdahalede bulunma yetkisine sahip değillerdir.
Parçada aşağıdakilerden hangisinin önemi anlatılmaktadır?
A- Yaşama hakkının B-Sağlık hakkının
C- Dilekçe hakkının D-Özel yaşamın gizliliğinin
8-Aşağıdakilerden hangisi iletişimde olan olumlu tutum ve davranışlardan birisidir?
A-Emir vermek B-Suçlamak
C-Göz teması kurmak D-Alay etmek
9-Günümüzde diğerlerine göre daha az kullanılan iletişim aracı hangisidir?
A-Gazete B-Televizyon
C-Telgraf D-Telefon
10-Aşağıdakilerden hangisi Atatürk’ün kurduğu iletişim kuruluşlarından biri değildir?
A-Hakimiyetimilliye B-İradeyimilliye
C-Anadolu Ajansı D-Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
11-Ülkemizde nüfus sayımını yapan kurum hangisidir?
A- Türkiye İstatistik Kurumu B-Anadolu Ajansı
C- Türkiye Radyo Televizyon Kurumu D-RTÜK

12-Demokrasilerde basın özgürlüğü esastır. Düşünce, haber ve bilgilerin hiçbir denetime bağlı
olmadan, sansür edilmeden basın-yayın yoluyla halka duyurulmasına basın özgürlüğü denir
Buna göre basın özgürlüğü insan hak ve özgürlüklerinden hangisiyle daha çok ilgilidir?
A)Düşünce ve ifade özgürlüğü B) Özel hayatın gizliliği
C)Din ve vicdan özgürlüğü D) Seyahat etme özgürlüğü
13-Ülkemizde nüfus çeşitli nedenlerden dolayı düzensiz bir dağılım göstermektedir.
Aşağıda özellikleri verilen alanlardan hangisinde nüfus yoğunluğu azdır?
A-Maden çıkarılan yerler B- Yükselti ve engebenin fazla olduğu yerler
C- Önemli ulaşım yollarının kesiştiği yerler D-Ilıman iklimin görüldüğü yerler
14-Çeşitli iletişim araçlarının gereğinden fazla kullanılması nedeni ile aile içi iletişimsizlik
problemi ortaya çıkmaktadır.
Buna göre aşağıdaki iletişim araçlarından hangisinin yoğun kullanımı aile içi
iletişimsizliğin en önemli sebeplerinden birisi olarak gösterilebilir?

A- Gazete B- Televizyon C- Radyo D-Telefon
15- Eğitim, sağlık, seyahat gibi hakların kullanıla bilmesi öncelikle aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?
A-Temel hak ve özgürlüklerin korunmasına B-Kişi başına düşen ulusal geliri arttırmasında
C-Yargının sağlıklı işleyişinin sağlanmasına D-Yaşama görevinin yerine getirilmesinde
16- Kurtuluş Savaşı sırasında olan bitenleri halka duyurmak için , Atatürk’ün talimatıyla kurulan,haber ajansı aşağıdakilerden hangisidir?A- Doğan haber ajansı B- Cihan haber ajansı
C- İhlas haber ajansı D- Anadolu ajansı
17-Herkesin haberleşme hürriyetine sahip olduğu anayasamızın kaçıncı maddesinde yer almıştır?
A-22 B-26 C-28 D-16
18-Konut dokunulmazlığı anayasamızın hangi maddesi ile güvence altına alınmıştır?
A-12 B-16 C-20 D-21
19-Yerleşim yerine girerken bulunan tabelalar o şehir ile ilgili hangi bilgileri vermez?
A-Şehrin adı B- Şehrin nüfusu
C-Şehrin rakımı D-Şehrin uzaklığı
20-Yazları kurak geçmesi sebebiyle toprakları tarıma elverişli değildir. Güneydoğu Anadolu Projesiyle tarım alanlarında gelişme gösteren,milli mücadelede önemli yere sahip olan şehrimiz hangisidir?
A-Kars B-Zonguldak

C-Şanlıurfa D-Kocaeli

1)b 7-d 13)b 19)d
2)b 8)c 14)b 20)c
3)d 9)c 15)a
4)c 10)d 16)d
5)c 11)a 17)a
6)a 12)a 18)d



Read more

2013 2014 Sağlık Uzman Yardımcılığı Alım İlanı Şartları, Başvuru Formu Doldur

SAĞLIK UZMAN YARDIMCILIĞI YARIŞMA SINAVI DUYURUSU
I - YARIŞMA SINAVINA İLİŞKİN BİLGİLER:
Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının (Türkiye Halk Sağlığı Kurumu/THSK, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu/TKHK, Türkiye İlaç ve Tıbbî Cihaz Kurumu/TİTCK) Genel İdare Hizmetleri Sınıfı 5, 7 ve 9 uncu dereceli kadrolarında istihdam edilmek üzere özel yarışma sınavı ile toplam üç yüz yetmiş beş (375) sağlık uzman yardımcısı alınacaktır.
II. BAŞVURU TARİHİ:
a) Başvurular 09 Aralık 2013 Pazartesi günü başlayıp 24 Aralık 2013 Salı günü saat 18.00’da sona erecektir.
III - SINAV TARİHİ VE YERİ
a) Sınav Tarihi: 27 Ocak 2014 - 12 Şubat 2014 tarihleri arası
b) Sınav Yeri: Sağlık Bakanlığı Ankara Eğitim ve Dinlenme Tesisi (Hekimevi), Prof. Dr. Nusret Fişek Cad. No: 41 Kurtuluş - Sıhhiye / Ankara
Sınava katılacak adaylar belirlendikten sonra sınav saati hakkında Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğünün http://yonetim.sb.gov.tr internet adresinde açıklama yapılacaktır. Adayların, sınav saatinden en az yarım saat önce sınava girecekleri yerde hazır bulunmaları ve yanlarında fotoğraflı kimlik belgesi (nüfus cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport) bulundurmaları gerekmektedir. Fotoğraflı kimlik belgesi bulundurmayan adaylar sınava alınmayacaktır.
IV - SINAVA BAŞVURU ŞARTLARI
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlara sahip olmak,
b) En az 4 yıllık eğitim veren fakültelerin ekteki tablolarda sıralanan bölümlerinden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki ya da yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının birinden mezun olmak,
c) ÖSYM tarafından 07-08 Temmuz 2012 veya 06-07 Temmuz 2013 tarihlerinde yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavlarından (KPSS) ekteki ilan tablolarında her bir grup için belirtilen puan türünde asgarî 70 puan almış olmak,
d) Sınavın yapıldığı yılın Ocak ayının birinci günü itibarıyla 35 yaşını doldurmamış olmak (01 Ocak 1979 ve daha sonra doğmuş olanlar başvurabilir.),
e) Erkek adaylar için başvuru ve sınav tarihi itibariyle askerlikle ilişiği bulunmamak (askerlik hizmetini yapmış veya erteletmiş veya askerlik hizmetinden muaf olmak),
şartları aranır.
V - BAŞVURU ŞEKLİ
Sınav başvuruları elektronik ortamda Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğünün http://yonetim.sb.gov.tr internet adresinde yayımlanacak olan Başvuru Formu ile elektronik ortamda yapılacaktır.
VI - BAŞVURU İÇİN İSTENEN BELGELER
a) http://yonetim.sb.gov.tr adresinden ulaşılarak elektronik ortamda doldurulmuş Sağlık Uzman Yardımcılığı Başvuru Formu (imzalı).
b) 2 adet vesikalık fotoğraf (fotoğrafların 1 adedi başvuru formunda belirtilen yere yapıştırılacak)
c) Yükseköğrenim lisans diplomasının Noter veya Bakanlıkça onaylı örneği.
ç) KPSS sonuç belgesinin bilgisayar çıktısı (üzerinde ÖSYM sınav sonuç doğrulama kodu yer alacak şekilde.)
Başvurusunu yapan adaylar başvuru evrakını en geç 27 Aralık 2013 Cuma günü mesai saati bitimine kadar; “Sağlık Bakanlığı Genel Evrak Birimi Mithatpaşa Cad. No: 3 06434 Sıhhiye/ANKARA” adresinde olacak şekilde kargo şirketi veya APS ile gönderecekler ya da elden teslim edeceklerdir. (Evrakını elden teslim etmek isteyenler bizzat kendileri veya noter vekâleti verdikleri kişiler aracılığıyla teslim edebilirler. Aksi takdirde evrak teslim alınmayacaktır. Kargo şirketi veya APS ile gönderilen ya da elden teslim edilen belgelerin Bakanlık Genel Evrak Birimine vaktinde ulaşmaması halinde adayların başvuruları kabul edilmeyecek olup sorumluluk başvuru sahibine aittir.
Başvuru formu imzasız olanların müracaatları kabul edilmeyecektir.
VII. KURUM TERCİHİ
Adaylar, Bakanlık veya bağlı kuruluşların merkez teşkilatı kadrolarından yalnızca birisi için başvuruda bulunabilirler. (NOT: Sağlık uzman yardımcılarının istihdam edileceği Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının merkez teşkilatları Ankara’dadır.)
VIII. SINAVA KATILMAYA HAK KAZANANLARIN İLAN EDİLMESİ
Yarışma sınavına, ilanda belirtilen KPSS puanı sırasına göre atama yapılacak kadro sayısının 4 (dört) katı aday çağrılacaktır. KPSS puanı en yüksek olan adaydan başlamak üzere yapılan sıralama sonucunda son sıradaki aday ile eşit puana sahip diğer adaylar da sınava çağrılacaktır.
Başvuru formları ve ekli belgelerin incelenmesi sonucu; ilanda belirtilen şartlara haiz olup, sınava katılmaya hak kazanan adayların listesi http://yonetim.sb.gov.tr internet adresinde ilan edilecek olup adaylara ayrıca tebligat yapılmayacaktır.
IX. YARIŞMA SINAVININ ŞEKLİ
Yarışma sınavı tek aşamalı olup, sözlü sınav şeklinde olacaktır.
X. SÖZLÜ SINAVIN KONULARI
Sözlü sınavda adaylar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Ek 41 inci maddesinde sıralanan aşağıdaki özellikler yönünden değerlendirilecektir:
a) Sınav konularına (mezun olunan bölüm/alan müfredatı ile Bakanlığın görev alanına giren konular) ilişkin bilgi düzeyi (50 puan),
b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü (10 puan),
c) Liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu (10 puan),
ç) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı (10 puan),
d) Genel yetenek ve genel kültürü (10 puan),
e) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı (10 puan).
Sözlü sınavda başarılı sayılmak için, Yarışma Sınav Kurulu başkan ve üyelerinin yüz (100) tam puan üzerinden verdikleri puanların aritmetik ortalamasının en az yetmiş (70) olması şarttır.
XI - SINAV SONUCUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yarışma sınavına girenlerin nihaî başarı sıralaması adayın sözlü sınavda aldığı puana göre yapılır. Bu şekilde belirlenen puanların eşit olması durumunda KPSS puanı yüksek olan adaya öncelik tanınır. Bu sıralama sonucunda ilanda belirtilen kadro sayısı kadar sınavı kazanan asıl aday ile alınacak uzman yardımcısı sayısının yarısını geçmemek kaydıyla yedek liste belirlenir.
Yarışma sınavında yetmiş (70) ve üzerinde puan almış olmak, asıl listelere giremeyen adaylar için müktesep hak veya daha sonraki giriş sınavları için herhangi bir öncelik hakkı sağlamaz.
XII - SINAV SONUÇLARININ İLANI
Sınav sonucu http://yonetim.sb.gov.tr internet adresinde ilan edilecek olup adaylara ayrıca tebligat yapılmayacaktır.
XIII - SINAV SONUÇLARINA İTİRAZ
Adaylar, sınav sonuçlarının ilanı tarihinden itibaren beş (5) gün içinde sınav sonuçlarına yazılı olarak itiraz edebilirler. İtirazlar beş (5) gün içinde Yarışma Sınav Kurulu tarafından değerlendirilerek sonuçlandırılır ve ilgililere yazılı olarak bildirilir.
XIV - ATAMA İŞLEMLERİ
Yarışma sınavında başarılı olan adayların uzman yardımcılığı kadrolarına atama işlemleri, kendilerine yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde yapacakları yazılı başvuru üzerine Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının merkez atama birimleri tarafından yapılacaktır.
Ataması yapılanlardan geçerli mazereti olmaksızın süresi içerisinde görevine başlamayanların veya atanma hakkından vazgeçenlerin atamaları iptal edilir.
XV - İLETİŞİM BİLGİLERİ:
Sağlık Bakanlığı
Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Sınav ve Eğitim İşleri Daire Başkanlığı / Sınav Hizmetleri Birimi – B Blok Kat 6 Sıhhiye/ANKARA
Tlf : (0 312) 585 17 43 - 44
585 17 26
Faks: (0 312) 585 16 16
İlanen duyurulur.
EK: Kadro ilan tablosu (4 adet)
SAĞLIK UZMAN YARDIMCILIĞI SINAVI KADRO İLAN TABLOSU SAĞLIK BAKANLIĞI
Gruplar Mezun Olunan Fakülte/Alan/Bölüm Kadro Adedi Sınava Çağrılacak Aday Sayısı KPSS Puan Türü Taban Puan Hizmet Sınıfı Derecesi
1 Hukuk 17 68 KPSSP 103 70 GİH 9
2 Siyasal Bilgiler, İktisadi ve İdari Bilimler, İktisat, İşletme 53 212 KPSSP33 KPSSP48 KPSSP64 KPSSP110 KPSSP117 70 GİH 7
3 Sağlık İdaresi, Sağlık Yönetimi, Sağlık Kurumları Yöneticiliği, Sağlık Kurumları İşletmeciliği 34 136 KPSSP 3 70 GİH 9
4 İnşaat Mühendisliği 2 8 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 5
Bilgisayar Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği 23 92 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 5
Elektrik - Elektronik Mühendisliği 4 16 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 5
Çevre Mühendisliği 2 8 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 5
Makina Mühendisliği 3 12 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 5
Endüstri Mühendisliği 18 72 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 5
Harita Mühendisliği 1 4 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 5
Metalürji ve Malzeme Mühendisliği 1 4 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 5
Biyomedikal Mühendisliği 1 4 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 5
Şehir ve Bölge Planlama 2 8 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 7
Mimarlık 6 24 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 5
Peyzaj Mimarlığı 1 4 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 5
6 İstatistik 18 72 KPSSP 25 70 GİH 9
7 Fen Fakültesi/ Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü mezunları 8 32 KPSSP 92 70 GİH 9
8 İletişim Fakültesi mezunları 12 48 KPSSP 3 70 GİH 9
9 Hemşirelik, Hemşirelik ve Sağlık Hizmetleri, Ebelik 22 88 KPSSP3 70 GİH 9
10 Fizyoterapi ve Rehabilitasyon 5 20 KPSSP3 70 GİH 9
11 Fen Fakültesi/Fen Edebiyat Fakültesi (Fizik-Kimya-Biyoloji) 4 16 KPSSP3 70 GİH 9
12 Eğitim Fakültesi Ölçme Ve Değerlendirme 2 8 KPSSP3 70 GİH 9
13 Sosyoloji 4 16 KPSSP 3 70 GİH 9
14 Bilgi ve Belge Yönetimi 3 12 KPSSP3 70 GİH 9
15 Mütercim Tercümanlık (İngilizce) 2 8 KPSSP3 70 GİH 9
16 Bankacılık ve Finans 6 24 KPSSP 53 KPSSP 54 KPSSP 57 70 GİH 7
17 Ekonometri 6 24 KPSSP92 70 GİH 7
TOPLAM 260 1040
TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU (THSK)
Gruplar Mezun Olunan Fakülte/Alan/Bölüm Kadro Adedi Sınava Çağrılacak Aday Sayısı KPSS Puan Türü Taban Puan Hizmet Sınıfı Derecesi
1 Hukuk 2 8 KPSSP 103 70 GİH 9
2 Siyasal Bilgiler, İktisadi ve İdari Bilimler, İktisat, İşletme 10 40 KPSSP33 KPSSP48 KPSSP64 KPSSP110 KPSSP117 70 GİH 9
3 Sağlık İdaresi, Sağlık Yönetimi, Sağlık Kurumları Yöneticiliği, Sağlık Kurumları İşletmeciliği 10 40 KPSSP 3 70 GİH 9
4 Endüstri Mühendisliği 4 16 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 7
Bilgisayar Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği 2 8 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 7
Çevre Mühendisliği 2 8 KPSSP 6 KPSSP 7 KPSSP 8 70 GİH 7
6 İstatistik 10 40 KPSSP 25 70 GİH 9
Toplam 40 160 
Read more

9. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 59 - 60 - 62 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )


Atatürk’ün “Nu tuk” adlı kitabından metinler okuyunuz.

CUMHURİYETİN 10. YILDÖNÜMÜ NEDENİYLE   ATATÜRK'ÜN NUTKU

Türk Ulusu!
Kurtuluş Savaşı'na başladığımız 15'inci yılındayız. Bugün
cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.

Kutlu olsun!

Bu anda büyük Türk Ulusunun bir bireyi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın
en derin sevinici ve coşkunluğu içindeyim.

Yurttaşlarım!



Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk
kahramanlığı ve yüksek Türk Kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir. Bundaki
başarıyı, Türk Ulusunun ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak
azimle yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı hiçbir zaman yeterli
görmeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak zorunluluğunda ve
azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve uygar ülkeleri düzeyine
çıkaracağız. Ulusumuzu en geniş refah araç ve kaynaklarına sahip
kılacağız. Ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne
çıkaracağız. Bunun için, bize zaman ölçüsü geçmiş yüzyılların gevşetici
görüşüne göre değil, çağımızın hız ve hareket kavramına göre
düşünülmektedir. Geçen zamana oranla, daha çok çalışacağız. Bunda da
başarılı olacağımıza kuşkum yoktur. Çünkü Türk ulusunun karakteri
yüksektir. Türk ulusu çalışkandır. Türk Ulusu zekidir. Çünkü Türk Ulusu,
ulusal birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Çünkü Türk
Ulusunun yürütmekte olduğu yükselme ve uygarlık yolunda, elinde ve
kafasında tuttuğu meşale, müsbet bilimdir. Şunu da önemle belirtmeliyim
ki, yüksek bir insan topluluğu olan Türk Ulusunun tarihsel bir niteliği
de, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki
ulusumuzun yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan
zekasını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, ulusal birlik
duygusuna ara vermeden ve her türlü araç ve önlemlerle besleyerek
geliştirmek ulusal ülkümüzdür. Türk ulusuna çok yaraşan bu ülkü, onu,
bütün insanlığa gerçek huzurun sağlanması yolunda, kendine düşen uygarca
vazifeyi yapmakta başarılı kılacaktır. Büyük Türk Ulusu! Onbeş yıldan
beri, giriştiğimiz işlerde başarı vaat eden çok sözlerimi işittin.
Mutluyum ki, bu sözlerimin, hiçbirinde, ulusumun, hakkımdaki güvenini
sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı inanç ve kesinlikle
söylüyorum ki, ulusal ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk
Ulusunun büyük ulus olduğunu bütün uygar dünya, az zamanda, bir kere daha
tanıyacaktır. Hiçbir an kuşkum yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar
niteliği ve büyük uygar yeteneği, bundan sonra ki gelişmesi ile,
geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk Ulusu!

Sonsuzluğa akıp giden her on yılda, bu büyük ulus bayramını daha büyük
onurla, mutluluklarla, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
Ne mutlu Türküm diyene!
29 Ekim 1933
Bölgenizin yerel konuşmasına ait ses kayıtları veya yazılı metinler bulunuz
ZVİT’İN AVCILARI BİLE Bİ BAŞGA OLURDU ESKİDEN…
Gocana’m köşe başına oturmuş, kendi halinde sessizlik içindeydi. Hal hatır sormak bahanesiyle yanına yaklaştım. “Gocana’yı gonuşdurayım biraz dedim kendi kendime.”
 “Gocana” dedim.
“Hıhh” dedi bana. Ben ekledim. “Gocana, dedem iyi bir avcı mıydı?”
“Teneşirde yunsun onun avcılığı, bana .oku yedirecekti.” dedi. Ben gülmeye başladım.
“De hele bi anlat neyimiş şu .ok, mok mevzusu” dedim.
“Oyuklara galasıca, senin derdin de beni gonuşdurmak gayrı. Ben bilmez miyim ki?”dedi.
Gocana başladı anlatmaya: Haylı oldu. Deden nekmet ağşamdan avcı arkadaşlarıyla gavilleşmiş. Üç gişiymişler. Gecenin bi dünü yatağından kalktı geyinip, eline gafesdeki kekliğini, omzuna da dolma tüfengini asdı goyuldu yayla yoluna.
Olanları songradan anlattı gayrı bana. Ne halt ettiklerini. Ben de ondan duyduklarımı nakledeyim sana. Ama eyi diğne beni. Gulaklarını eyi aç. Başka yerlere de pertliyip durma. Ben anlatırken bana eyi bak.
Dedim ya gecening bir dünü evden çıkıp getti. Keben başında durup aralarında yeniden bir porguram gurmuşlar. Sen şuradaki kümeleye oturacan, ben buradaki kümeleye oturacağım deyi. Biri Gayabaşı’na, biri Çığralı’nın tepeye, deden nekbet de Erkeç İni’ne kümeleye oturmak üzere dağılmışlar.
Dedeng nekbet Erkeç İni’nin önügndeki goyağa kümeleye oturacakmış. Gecenin bi dününde taa oraya ulaşmış. Kümeleyi bi golaçan etmiş. Yıkık yerlerini onarmış. Mazgal deliğini felan pürlerlen çevirmiş. Sarmalamış açık yerleri. Kekliğini de bastırığa bastırıp kümeleye oturmuş.

Tekerlemeler araştırınız. Belirlediğiniz tekerlemeleri hızlı  bir şekilde okuyunuz.
KEDİ
İğnem düştü yakamdan,kedi geldi arkamdan,
Gelme kedi gelme,annem bakıyor balkondan.
TEK TEK TEKERLEME
Tek tek tekerleme,üstü kaymak şekerleme,
Dereye düşme çok soğuk, söyle bana çarçabuk.
SAKSAĞAN
Saksağan sek sek,kuyruğu tümsek
Kuyruğuna binelim bizim köye gidelim.
KARGA
Karga karga "gak" dedi,
"Çık şu dala bak" dedi,
Karga seni tutarım,
Kanadını yolarım.
MISTIK
Mustafa, Mıstık,
Arabaya kıstık,
Üç mum yaktık,
Seyrine baktık.
OYUN
Oooo..
İğne battı
Canımı yaktı
Tombul kuş
Arabaya koş
Arabanın tekeri
İstanbul un şekeri
Hop hop
Bundan başka
oyun yok.
ÖRDEK
Çık çıkalım çayıra
Yem verelim ördeğe
Ördek yemi yemeden
Ciyak miyak demeden
Aldım baktım kimi çıkardım

Televizyonda haber sunuculuğu yapan kişilerin konuşmaları ile çevrenizdeki insanların konuşmalarını telaffuz yönünden karşılaştırınız. Ulaştığınız sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
Televizyonda haber sunuculuğu yapan kişiler daha düzgün konuşmakta vurgu ve tonlamalara dikkat etmekte, ses tonlarını anlatılmak istenen duyguya göre değiştirmektedirler. Bu yönüyle çevremizdeki insanların konuşmalarından daha etkili olduğu görülür.

Tabiatta duyduğunuz seslerle insan sesi arasında fark var mıdır? İnsanlar tabiattaki seslerin hepsini niçin çıkaramaz?
İnsan sesi ile tabiattaki sesler arasında fark vardır. İnsan sesi daha gelişmiş, daha düzenli ve daha etkilidir. İnsan yaratılışı itibarıyla tabiattaki her sesi çıkaramaz. Her varlığın kendine göre verilmiş bir sesi vardır.
Tek düze bir ses tonuyla konuşanlar niçin dikkatle dinlenemez?
Tek düze ses tonuyla konuşmak dikkat dağılımına neden olur. Bir süre sonra insana ninni gibi gelir. Duygu değeri verilmeyen bir konuşma monotonlaşır. Bu yüzden dinleyiciler uzun süre böyle bir konuşmayı dinleyemez.
Atatürk ve Alparslan gibi tarihimize yön veren kişilerin başarılarında, çok iyi birer
hitabet ustası olmalarının payı var mıdır? Niçin?
Evet, vardır. Savaşta motivasyon önemlidir. Askerlerin savaşa motive edilmesi , cesaretlerinin artırılması için etkileyici konuşmalar yapmak önemlidir.

“Sözün Kıymeti” adlı metinde dilin güzel ve doğru kullanılmasının önemi hakkında nelerden bahsedilmiştir?
Sözün saltanat sürdüğü bir devirde yaşıyoruz. Büyük halk kütlelerini peşi sıra sürükle yen liderlerin topu, tüfeği, keskin kılıcı hep natıkalarıdır.
Fénélon (Fe ne lon) der ki “Hakikaten natuk olan bir hatibin yegâne düşüncesi kendisini dinleyenlere faydalı olmaktır. O sözlerini fikirlerine ve fikirlerini fazilet ve doğruluğa alet eder.”

Metinde geçen “Sözün saltanat sürdüğü bir devirde yaşıyoruz.” cümlesinden ne
anlıyorsunuz?
Bu devirde söz kılıçtan daha etkilidir. İnsanlar savaşı sözle yapmaktadır. Toplumları etkilemek için sözün gücün kullanmaktadır.

ETKİNLİK 1
“alakadar” ve “yegâne” sözcükleri okunurken a’lar uzatılarak ve inceltilerek okunmalıdır.
sanayiciler, tüccarlar, lahzada,kâğıtlara, havadis, muamele  sözcüklerinde  uzatılarak ve inceltilerek okunan sesler  vardır.
2. Etkinlik
“Kitapı okumadan ilaçı çoçukun yurtuna götürme.”
“Kitabı okumadan ilacı çocuğun yurduna götürme


p-b, ç-c , t-d, k-g  sert ünsüz yumuşaması . p,ç,t, k sesleri ünlü ile başlayan bir ek aldığı zaman yumuşayarak b,c,d,g ye dönüşür.



ETKİNLİK 3.

Gösterişsiz se”, “yaptırttırdık”  sözcüklerinin söylenişi kulağa hoş gelmiyor. Çünkü bu sözcükleri söylerken zorlanıyoruz.
Saptırttırdık, yazdırttırdık, ağlattırmışsa….

4. Et kinlik
“la, le, lı, li, lu, lü, lo, lö” hecelerini okuyunuz. Heceleri okurken dudağınızın, ağız
Boşluğunuzun ve dilinizin farklı şekiller almasının sebebini defterinize yazınız.
Her sesin kendine göre bir telaffuz şekli var. Buna göre de dudaklarımız ve dilimiz de şekil alır.  Her sesin bir çıkış noktası vardır. Kimisi diş arasından kimisi, gırtlaktan, kimisi dudakların aldığı şekilden doğarlar.
Kalın    a          ı           o          u
İnce     e          i           ö          ü

5. ETKİNLİK:

dişler                c, ç, d, j, l, n, r, s, fl, t, z
damak             g, ğ, k, y
gırtlak               h


6. etkinlik:

Seslerin özelliklerini bilmek telaffuzumuza etki eder. Sesin nereden  ve nasıl çıkarılması gerektiğini bilen bir kişi onu doğru telaffuz eder. Dil düşüncenin aynasıdır. Dil doğru kullanılırsa düşünceler de doğru iletilir.


“Kâğıt ve kalın ” kelimelerindeki “ka” heceleri aynı şe kilde telaffuz edilmez.  Her iki sözcükte geçen a sesi aynı değildir. Birinde uzatma işareti var. İncelterek ve uzatarak okunur. 


bu yazının tamamı http://yeniedebiyat.blogspot.com/ sitesinden alınmıştır.
Read more

A101 28 Kasım 2013 İndirimli Ürünler Listesi

Cem Nero üçlü tava seti : 19,95 TL
Kapı pencere bandı : 3,50 TL
Üçsan Plastik kare/yuvarlak kapaklı kase 2'li : 5,95 TL
İthal saklama kabı 3'lü : 4,95 TL
Üçsan plastik oval erzak kabı 4 lt : 4,50 TL
Gürallar porselen 12'li mine dekorlu çay seti : 9,95 TL
Gürallar mine dekorlu şekerlik : 2,45 TL
Orta boy çaydanlık : 19,50 TL
Çay kaşığı 6'lı : 3,95 TL
Çift kişilik uyku seti : 59,95 TL
Yastık alezi : 3,95 TL
Tek kişilik fited set : 9,95 TL
Çift kişilik fitted set : 14,95 TL
Bayan tayt : 4,95 TL
Bay süveter : 9,95 TL
Kız/erkek çocuk mont : 14,95 TL

Read more

BİM 29 Kasım 2013 İndirimli Ürünler Listesi

Hatemoğlu erkek pardesü : 55,00 TL
DBK akülü vidalama : 59,00 TL
Chefmaxx davul fırın : 55,00 TL
Chefmaxx elektrikli ızgara 39,00 TL
Luxell tek gözlü elektrikli ocak : 27,50 TL
Ahşap kesme tahtası : 7,50 TL
Akü şarj ünitesi : 49,00 TL
Puf yelek : 35,00 TL
Telefunken telefon : 19,90 TL
Pratik mutfak aletleri : 14,90 TL
Çocuk çatal-bıçak-kaşık : 2,50 TL
Beşli kilitli saklama kabı : 5,50 TL
Radyatör antifrizi : 9,90 TL
Bluelight pense-kablo-test cihazı-kablo sıyırıcı set : 19,90 TL
Led fener : 5,50 TL
Bluelight USB şarj aleti 4'lü : 14,90 TL
Bluelight çok fonksiyonlu led fener : 5,90 TL
Kilim minder : 4,25 TL
Lisanslı zıp zıp top : 8,50 TL
Fur Real evcil oyuncak hayvanlar : 14,00 TL
Toblerone bal ve badem nugalı çikolata : 5,45 TL
Read more

10. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 80 - 87 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

10. Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı Cevapları EKOYAY 2013-2014 (sayfa 80-87)
Anlatımın Temel Özellikleri

ÖN HAZIRLIK
SAYFA 80
Akıcılık: Sözcüklerin uyum içinde düzenlenmesi, ses akışını bozan, söylenmesi zor seslere ve sözcüklere yer verilmemesidir. Akıcılık, metnin kolay okunur olma niteliğidir.
Bir metnin akıcı olması için
Telaffuzu zor sözcüklere yer verilmemeli. Açık anlamlı kolay sözcükler seçilmeli
Gereksiz sözcük tekrarlarından kaçınılmalı.

HAZIRLIK

2. Mevlânâ’nın “Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anladığı kadardır.” özdeyişiyle dile getirmek istediklerini kısaca açıklayınız.
Bu sözle çok konuşmanın değil, anlaşılır ve açık konuşmanın önemi vurgulanmaktadır. Karşımızdaki insanla seviyesine uygun bir şekilde iletişim kurmak gerekir.
1.etkinlik: “Geldiği Gibi” adlı metinde sözcük, cümle veya paragraf düzeyinde anlamadığınız ifadeler var mıdır? Nurullah Ataç’ın metinde duygularını, düşüncelerini açık, net ve dil bilgisi kurallarına uygun biçimde ifade edip etmediğini belirtiniz.
Geldiği Gibi adlı metinde sözcük, cümle veya paragraf düzeyinde anlaşılmayan ifadeler yoktur. Nurullah Ataç, duygu ve düşüncelerini oldukça açık bir üslupla aktarmıştır.
2.etkinlik: “Geldiği Gibi” adlı metni okurken ses, kelime, kelime grubu veya cümle düzeyinde okumanızı güçleştiren, ses akışınızı bozan birimler olup olmadığını belirtiniz. Yaptığınız araştırmadan hareketle metinde akıcılığı sağlayan unsurların neler olduğunu söyleyiniz.
Geldiği Gibi adlı metinde bazı cümlelerde benzer sesli sözcüklerin bir arada  kullanılması  metnin akıcılığını olumsuz etkilemiş.
Metin genel olarak akıcı. Gereksiz sözcük tekrarları yok. Genel olarak söyleyiş kolaylığı var.
3.etkinlik: “Geldiği Gibi” adlı metinde kelime ve cümle düzeyinde gereksiz bulduğunuz, kullanılmasa da cümlenin veya metnin anlamında daralma olmaz dediğiniz ifadeler var mıdır? Düşüncelerinizi açıklayınız.
Yeterlilik birleşik zamanlı fiiileri çokça kullanması akıcılığı olumsuz etkilemiş.
SAYFA 82
4. Etkinlik:
Örnek genelgede mesajın net olarak anlaşılabilmesi için metnin birkaç kere okunması gerekmektedir. Bu metnin kurgulanışından, cümlelerin yapısından kaynaklanıyor. Metinde kelime grubu  tekrarları vardır. Bu da akıcılığı olumsuz etkilemektedir.

SAYFA 83
5. Etkinlik:
Yaprak adlı metinde “namütenahi, münevver, tahassür” gibi sözcükler günümüz Türkçesinde pek kullanılmadığından bu sözcüklerin telaffuzu da zorlaşmaktadır.

6. Etkinlik:
İletilmek istenenler, Geldiği Gibi adlı metinde Yaprak adlı metinden daha kısa ve kesin ifadelerle dile getirilmiştir.

SAYFA 84
7. Etkinlik:
Metinde kullanılan sözcükler genellikle birleşik yapılıdır. Cümlelerde kullanılan kelimeler anlatıldığı dönemi yansıtıyor. Bu da metinle içerik arasındaki uyumu ortaya koyuyor.

Açıklık
· Düşüncenin yeterli sözcük ya da söz­cük öbeği kullanılarak anlatılması
· Sözcüğün metin içinde açık ve net anlam vermesi
· Cümlede öğelerin yerli yerinde kullanıl­ması
Duruluk
· Kelime ve cümle düzeyinde gereksiz ifadelere yer verilmemesi
· Karmaşık, anlaşılması güç cümle ya­pılarından kaçınılması
· Anlatılmak istenenin en kısa biçimde ifade edilmesi
Yalınlık
· Anlatımın gösterişsiz, sade, süssüz olması
· Eski, anlamı bilinmeyen kelimelerin kullanımından kaçınılması
· Anlatılmak istenenin kısa ve kesin ifadelerle dile getirilmesi
Akıcılık
· Kelime tekrarlarından kaçınılması
· Ses akışını bozan, söylenmesi güç kelimelere yer verilmemesi


9. Etkinlik:
Açık
Akıcı
Duru
Yalın
Geldiği Gibi
X
X
X
Yaprak
X
Genelge
X
Benim Adım Kırmızı
X
X

SAYFA 86
ANLAMA VE YORUMLAMA

1. İki Kardeş adlı metinde kişileştirme ve intak sanatları kullanılmış. Bu söz sanatlarının kullanılması metne etkileyicilik ve canlılık katmıştır.
Bu söz sanatlarının kullanılması metnin duruluğunu ve yalınlığını etkilemiştir.

2. İki Kardeş adlı metinde ağırlıklı olarak öznel anlatım kullanılmıştır.
“Neyse çok şükür ikisinin de onuru kurtulmuştur.”, “Lakin nedense bu doğru iş pek yayılamadı.”

4. “İki Kardeş” adlı metin Karasu ve Murat Nehri hakkında bilgi vermek amacıyla yazılmıştır; ancak yazar gerçekçi bir anlatımı yeğlememiş kurgusal bir anlatım yöntemi kullanmış, metni öykü türüne yaklaştırmıştır.
SAYFA 87
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
A) Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri doldurunuz.

•Aynı sesin veya çıkış yeri bakımından birbirine yakın seslerin tekrarlanması metnin AKICILIĞINI bozar.

•İçinde kelime, kelime grubu düzeyinde gereksiz ifade bulunan bir cümle DURU
değildir.
•İletisi tam olarak belli olmayan bir metin AÇIK değildir.
B) Aşağıdaki çoktan seçmeli sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz.
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım açık değildir?
A) Geleceğini dün babamdan öğrendim.
B) Gezgin oldum, dolaştım gurbet illeri.
C) Tiyatro toplumsal sorunları çözen bir araçtır.
D) Gençliğimi düşündükçe mutlu oluyorum.
E) Bilgili olmak başarılı olmanın ilk koşuludur.
CEVAP: A (Senin geleceğini mi, onun geleceğini mi – anlatım açık değil)
2. (I) Toroslar Anadolu içlerinden başka, deniz tarafından bambaşka görünür. (II) Kara tarafın­dan hem endamını tam göstermez hem de yüzü sert, yalçın ve hiddetlidir. (III) Hâlbuki deniz ta­rafından bak, hem ayağa kalkmış gibi büsbütün yüksek ve gösterişli hem bayramlığını giymiş gi­bi yeşil ve süslü. (IV) Çünkü İç Anadolu’dan bu dağlara sert, kuru, kavurucu poyrazlar eser. (V) Hâl­buki öteden nemli bulut, ozonlu hava ve serin rüzgâr alıyor.
Bu metni oluşturan cümlelerin hangisinde söz sanatlarına, sanatlı anlatıma başvurul­muştur?
A) I ve IIB) II ve IIIC) III ve IVD) IV ve VE) I ve V
CEVAP: B (II ve III. numaralı cümlelerde sanatlı anlatım vardır.)
3. “Aynı sesin veya çıkış yeri bakımından birbirine yakın seslerin tekrarlanması telaffuzu güç­leştirir.” Aşağıdaki cümlelerden hangisi bu duruma örnek gösterilebilir?
A) Kaş’taki taş yapılar her yaştan insanı baştan çıkarıyor.
B) Kasadaki balıklar denizden yeni çıkmış gibi dipdiri duruyordu.
C) Rüzgârlara dahi yol vermeyen bu dağlar insanlara nasıl yol versin?
D) Gün ağarıncaya dek yol yapım çalışmalarına devam ettiler.
E) Toplantıya gelenler birer birer salondan çıkmaya başladılar.
CEVAP: A
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “o” kelimesinden sonra virgül kullanılmaması anlam karışıklığına yol açmaz?
A) O adamı sulu dereye susuz götürür, susuz getirir.
B) O oyunda her zaman başarılı oluştur.
C) O sokağa bakan küçük ve şirin bir evde yaşadı.
D) O memleketinde tanınmış, sözüne güvenilir biriydi.
E) O insanların ne düşündüğünü hemen anlardı.
CEVAP: D
C) Aşağıdaki soruları cevaplayınız.
1. “Sanat metinlerinde açıklık ve yalınlık ilkesi aranmalı mıdır?” konusundaki düşüncelerinizi açıklayınız.
“Sanat metinleri, gerçeği olduğu gibi yansıtmadığı için bu metinlerde açıklık ve yalınlık ilkesi aranmaz. Sanatçı, öznel düşünceleriyle okuyucusunun karşısına çıkar.
2. Anlatımın açık, akıcı, duru ve yalın olması niçin önemlidir? Düşüncelerinizi açıklayınız.

İletişimin sağlıklı olması, iletinin net olarak anlaşılması için anlatımda bu özelliklerin bulunması gerekir.
Read more

11. Sınıf Türk Edebiyat Kitabı Sayfa 50 - 54 Soruları ve Cevapları, Etkinlikleri

A. Anlatmaya Bağlı Edebî Metinler (Hikâye, Roman)

“Anlatmaya bağlı edebî türler” ifadesinden ne anladığınızı ve hangi edebî türlerin bu kapsama girdiğini önceki sınıflara ait bilgilerinizden hareketle sözlü olarak ifade ediniz.
Bir ya da birden çok olay çevresinde oluşan, okura yazı yoluyla ulaşan metinlere anlatmaya bağlı metin denir. Bu metinler şunlardan oluşur:
Masal ,Fabl, Destan, Halk Hikâyesi , Mesnevi,  Manzum Hikâye,  Hikâye,  Roman
2.Hikâye ve roman türü hakkındaki bildiklerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
     Hikaye (Öykü)
Yaşanmış veya yaşanması mümkün olan olayların okuyucuya haz verecek şekilde anlatıldığı kısa edebi yazılara “hikâye (öykü)” denir.
Hikâye, insan yaşamının bir bölümünü, yer ve zaman kavramına bağlayarak ele alır.
Hikâyede olay ya da durum söz konusudur. Olay ya da durum kişilere bağlanır; olay ya da durumun ortaya konduğu yer ve zaman belirtilir; bunlar sürükleyici ve etkileyici anlatımla ortaya konur.
Hikâyelerde düşündürmekten çok, duygulandırmak ve heyecanlandırmak esastır.
Hikâyeler, gerçek ya da düş ürünü bir olayı kısa şekilde anlatır.

Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır.
Hikâye, olay eksenli bir yazı türüdür. Hikâyede temelde bir olay vardır ve olaylar genellikle yüzeyseldir.
Hikâyeler genellikle kişilerin anılarını anlatması şeklinde oluşur.
Hikâye kısa bir edebiyat türü olduğu için bu eserlerde fazla ayrıntıya girilmez. Olayın ya da durumun öncesi, sonrası okura sezdirilir. Okur, bazı sözcüklerden yararlanarak ve düş gücünü kullanarak kişiler hakkında ya da olaylar ve durumlarla ilgili yargılara ulaşabilir.

Hikâyeler Batı’da romanla aşağı yukarı aynı dönemde oluşmaya başlamıştır. Özelikle Realizm döneminde hikâye türü başlı başına bir tür olarak yetkinlik kazanmıştır.
Hikâyenin Öğeleri
a- Olay:
Öykü kahramanının başından geçen olay ya da durumdur. Hikâyede temel öğe veya durumdur. Hikâyeler olay eksenli yazılardır. Hikâyelerde bir asıl olay bulunur. Ancak bazen bu asıl olayı tamamlayan yardımcı olaylara da rastlanabilir.
b- Çevre (Yer):
Hikâyede sınırlı bir çevre vardır. Olayın geçtiği çevre çok ayrıntılı anlatılmaz, kısaca tasvir edilir. Olayın anlatımı sırasında verilen ayrıntılar çevre ve yer hakkında okuyucuya ipuçları verir.
c- Zaman:
Hikâye kısa bir zaman diliminde geçer. Hikâyeler geçmiş zamana göre (-di) anlatılır. Konu, yazarın kendi ağzından veya kahramanın ağzından anlatılır. Özellikle durum öykülerinde zaman açık olarak belirtilmez, sezdirilir. Hatta bu tür öykülerde zaman belli bir düzen içinde de olmayabilir. Olayın ve durumun son bulmasından başlayarak olay ya da durumun başına doğru bir anlatım ortaya konabilir.

d- Kişi:
Hikâyede az kişi vardır. Bu kişiler “tip” olarak karşımıza çıkar ve ayrıntılı bir şekilde tanıtılmaz. Hikâyede kişiler sadece olayla ilgili “çalışkanlık, titizlik, korkaklık, tembellik” gibi tek yönleriyle anlatılır. Kişiler veya tipler, belli bir olay içinde gösterilir. Bu tiplerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Romanda olduğu gibi, kişilerin bütün yönleri verilmez. Bu bakımdan hikâyede kişilerin psikolojik özelliklerine de ayrıntılı olarak girilmez.

Hikayenin Bölümleri
Hikâyenin kuruluşunda; olay anlatan yazılarda olduğu gibi; serim, düğüm, sonuç bölümleri vardır. Roman, tiyatro, masal, anı, mektup, gezi ve başka birçok yazı türleri bu hikâye planından faydalanır. Bu üç bölüm şöyle uygulanır:
Serim Bölümü: Bu bölüme giriş bölümü de denilir. Olayın geçtiği yer yani dekor, bellibaşlı nitelikleri söylenerek bu bölümde tasvir edilir. Olayın şahısları, kahramanı en canlı iç ye dış görünüşlerile belirtile­rek tanıtılır; kısaca portre çizilir. Olayın ne olduğunu biz bu bölümde anlarız.
Düğüm Bölümü: Bu bölüme gelişme,bölümü de denir. Olayın baş­layıp açılması, okuyanın ilgisini, merakını arttıracak bir durum alması; olayın düğümü, kişilerin konuşmaları bu bölümdedir. İsim ve fiil cümleleri kullanarak, farklı yapıda cümlelere yer vererek, konu ile ilgili örnekler alınarak bu bölümde çeşitlilik sağlanmalıdır.
Çözüm Bölümü: Bu bölüme sonuç bölümü denilir. Olayın ne şe­kilde sona erdiği; olayın kişiler ve görenler üzerindeki etkisi burada anlatılır. Aristoteles diyor ki: «Hikâye, birlikli bir bütün, canlı bir var­lık gibi kendi özüne uygun, bir başı, bir ortası, bir sonu olan bir hareket çevresinde geçmelidir. Hikâyenin çözümü, karakterlerden kendiliğinden doğmalıdır.»

Hikâye ile Roman Arasındaki Farklar

·         Hikâye anlatım olarak romana benzer; ama aslında onun romandan çok farklı yanları vardır:
·         Hikâye türü, romandan daha kısadır.
·         Hikâyede temel öğe olaydır. Romanda ise temel öğe karakter, yani kişidir. Hikâyeler olay üzerine kurulur, romanlar ise kişi üzerine kurulur.
·         Hikâyede tek olay bulunmasına karşılık romanda birbirine bağlı olaylar zinciri vardır. Romandaki olaylardan her biri hikâyeye konu olabilir.
·         Hikâyede kahramanların tanıtımında ayrıntıya girilmez, kahramanlar her yönüyle tanıtılmaz. Romanlarda ise kahramanlar ayrıntılı bir biçimde, hemen her yönüyle tanıtılır. Romandan farklı olarak hikâyede kişiler sadece olayla ilgili yönleriyle anlatılır. Bu yüzden hikâyelerdeki kişiler bir karakter olarak karşımıza çıkmaz.
·         Öyküde, olayın geçtiği yer (çevre) sınırlıdır ve ayrıntılı olarak anlatılmaz. Romanlarda olaylar çok olduğu için olayların geçtiği çevre de geniştir. Bu çevreler çok ayrıntılı olarak anlatılır.
·         Hikâyeler kısa olduğu için anlatım yalın, anlaşılır ve özlüdür. Romanlarda ise anlatım daha ağır ve sanatlıdır.

Hikâye Türleri

1. Olay öyküsü
Bu tarz öykülere “klasik vak’a öyküsü” de denir.
Bu tür öykülerde olaylar zinciri, kişi, zaman, yer öğesine bağlıdır.
Olaylar serim, düğüm, çözüm sırasına uygun olarak anlatılır.
Olay, zamana göre mantıklı bir sıralama ile verilir, düğüm bölümünde oluşan merak, çözüm bölümünde gi-derilir.
Bu teknik, Fransız sanatçı Guy de Maupassant (Guy dö Mopasan) tarafından geliştirildiği için bu tür öykülere “Maupassant tarzı öykü” de denir.
Türk edebiyatında bu tarz öykücülüğün en büyük temsilcisi Ömer Seyfettin’dir. Ayrıca Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Necati Cumalı, Talip Apaydın da olay türü öykücülüğünün temsilcileri arasındadır.

2. Durum öyküsü
Bu tarz öykülere “modern öykü” de denir.
Her hikâye olaya dayanmaz.
Bu tür öykülerde merak öğesi ikinci plandadır.
Yazar, bu öykülerde okuyucuyu sarsan, çarpan, heyecana getiren bir anlatım sergilemez. Onun yerine günlük hayattan bir kesit sunar veya bir insanlık durumunu anlatır.
Bu öykülerde kişisel ve sosyal düşünceler, duygu ve hayaller ön plana çıkar.
Durum öyküsü ünlü Rus edebiyatçı Anton Çehov tarafından geliştirildiği için bu tür öykülere “Çehov tarzı öykü” de denir. Bu tarz öykünün Türk edebiyatındaki temsilcileri: Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal.

3. Modern Hikaye:
 Diğer  öykü  çeşitlerinden  farklı  olarak,  insanların  her  gün  gördükleri fakat  düşünemedikleri  bazı  durumların  gerisindeki    gerçekleri,  hayaller ve  bir  takım  olağanüstülüklerle  gösteren  hikâyelerdir.
 Hikâyede  bir  tür  olarak  1920’lerde  ilk  defa  batıda  görülen   bu  anlayışın  en güçlü   temsilcisi  Fransız  Kafka’dır  Bizdeki  ilk  temsilcisi  Haldun  Taner’dir.   Genellikle  büyük  şehirlerdeki  yozlaşmış  tipleri,  sosyal  ve  toplumsal  bozuklukları ,  felsefi  bir  yaklaşımla,  ince  bir  yergi ve  yer  yer  alay  katarak,  irdeler  biçimde   gözler  önüne  serer.
3. Batılıların töre, âdet ve hayatlarına uygun hayat tarzı anlamına gelen “alafranga yaşam”
(alaturkanın zıttı) ile ilgili neler düşündüğünüzü söyleyiniz.
R O M A N

   Yaşanmış  ya da   yaşanabilir   olayları,  yer,  zaman,  çevre   ve insan  unsurlarına   dayanarak,  geniş  bir  bakış  açısıyla   anlatan  yazı  türüne  ROMAN  diyoruz.
Romanın Öğeleri:
Roman dört temel öğeden oluşur. Romanın kurgusunu oluşturan dört temel unsur “yer, zaman, olaylar zinciri ve şahıs kadrosu”dur. Bazı romanlarda bunlara “fikir” unsuru da eklenir.
a- Kişi (Kahramanlar):
Romanların çoğunda geniş bir şahıs kadrosu vardır. Romanda başkarakter ve yardımcı karakterler bulunur. Romanda şahıslar ayrıntılı olarak tanıtılır. Roman kahramanının yaşamı, geniş bir zaman çerçevesi içinde baştan sona anlatılır. Roman kişileri “tip” ve “karakter” olarak karşımıza çıkar.
Tip: Belli bir sınıfı ya da belli bir insan eğilimini temsil eden kişidir. Tip evrenseldir, genel özelliklere sahiptir. Tipler “sevecen tip, alıngan tip, kıskanç tip, sosyal tip” gibi, bireysel olmaktan çok; başkalarında da bulunan ortak özellikler taşıyan ve bu özellikleri en belirgin şekilde temsil eden şahıs veya şahıs grubudur.

Karakter: Romanda olumlu, olumsuz yönleri ile verilen, belirli bir tip özelliği göstermeyen kişilerdir. Karakter, kendine özgüdür. Karakterler genel temsil özelliği göstermez. Karakterler, birden fazla özelliği belirlenmiş tipik olan birkaç özelliği ile insanın iç çatışmaları ve çıkmazlarını verme görevini yüklenmiş roman şahıslarıdır. Karakterler çok yönlü olup, değişkenliğe sahip kişiler oldukları için bunlara “yuvarlak roman kişisi” de denmektedir.
b- Olay:
Romanlar, temel bir olay etrafında gelişen ve iç içe geçmiş çok sayıda olaydan oluşur. Romanda anlatılan olaylar hayattan alınabileceği gibi, tarihten, anılardan, okunan kitaplardan ve masallardan da alınabilir. Önemli olan, konunun gerçeğe uygun olmasıdır. Romanda olaylar her yönüyle ayrıntılı olarak işlenir. Her olay bir nedene bağlanır. Böylece okuyucu, romanın içine çekilir.
c- Çevre (Yer):
Romanlardaki kişilerin yaşadığı, olayların geçtiği yerdir çevre. İnsanlar gibi, roman kişileri de belli bir çevrede yaşar. Bu çevre, okuyucuya betimleme yoluyla anlatılır. Romanda olayların geçtiği ve kişilerin yaşadığı yerler, çevre ve diğer mekânlar çok ayrıntılı şekilde verilir.
d- Zaman:
Romanlarda zaman kavramı belirgindir. Olay veya olaylar belirli bir zaman diliminde yaşanır. Romanlarda fiiller genellikle “-dili geçmiş zaman” kipinde kullanılır. Klasik romanda zaman “geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman” olmak üzere üç dilimde verilir. Çağdaş romanda bu anlayış etkin değildir. İnsanın hatırlama yeteneğinden yararlanılarak zamanlar arası geçiş yapılır. İç içe değişik zaman dilimlerinden söz edilebilir. Birkaç zaman bir arada kullanılabilir. Şuur akışı tekniğiyle geriye dönüşler veya ileriye gidişler olabilir.
e- Fikir:
Çoğu romanın fikirsel bir yönü de vardır. Romandaki olayların, durumların ve davranışların nedenleri araştırılır; kişilerin psikolojik tahlilleri yapılır ve olayların sonuçları üzerinde durulursa romanın ana düşüncesi ve yardımcı düşünceleri belirlenebilir.
           Romanın Özellikleri  
  * Uzun anlatıma dayalı edebiyat türlerinden biri olan roman; olayları yer, zaman ve şahıs kadrosu bütünlüğü ve uyumu içinde anlatır.
 * Okuyucuyu çekebilecek nitelikte merak unsurları içerir.
*  Sosyal yaşamda kişilerin veya ailelerin başlarından geçen ya da geçme olasılığı bulunan olayları yer ve zaman göstererek aktarır.
*  Birbiriyle bağlantılı olayları temel bir düşünce etrafında birleştirerek yansıtır.
*  Roman, hem bir gerçekliğin hem de düş gücünün ürünüdür.
*  Yazar, anlattığı olayı, kişileri gerçekten olsa da bunları yeniden yaratarak verir. Bu bakımdan roman gerçek yaşamla tam olarak örtüşmez.
*  Roman, yaşamın yeniden üretimi ya da yaratımıdır. Romanda aslında romancının hayal gücü, sanatçı kişiliği, görgü ve bilgisiyle, zengin duygu ve düşüncesiyle yaratılan bir yaşam ortamı anlatılır.
*  Romanın geçtiği sosyal çevre içerisinde dine, felsefeye, ahlâka siyasete yer verilir. Romancı, okuyucuyu etkilemek okuyucunun ruhunda bir yankı uyandırmak amacındadır.
*  Romanlar üçüncü kişi ağzıyla, roman kişilerinden birinin ya da birkaçının yazdığı anı biçiminde veya roman kişilerinin birbirlerine gönderdikleri mektuplarla olmak üzere üç değişik şekilde yazılır.
*  Roman  türünün  ilk örneğini  ilk  defa  XVI.  Yüzyılda   İspanyol   yazar    Miguel  de Cervontes               (   Mişel  dö  Servantes)    “ Don    Kişot”  adlı  esriyle  vermiştir      XVII.   Yüzyılda  Madema  de  la   Fayette :  “Princesse  de  Clevs “  adlı  eseriyle  onu  takip  etmiş;  XIX.  Yüzyılda  gelişen  romantizm   verealizm  akımları  bu  tütün  de  gelişmesinde  etkili  olmuştur..
*  Türk  Edebiyatında   daha  önceleri  bu  türün  yerini  tutan  MESNEVİLER  vardı    Batılı  anlamdaki  roman  türü  bizde  önce  çevirilerle  başlar.
*   İlk  olarak  Yusuf  Kâmil  Paşa    Fransız  yazar  Fenelon’dan   “Telmaque”adlı  esri  çevirmiş ;  sonra  Wictor  Hugo’dan  “Sefiller”,  Daniel   Defo’dan    “Robinsun  Crosoe” ve  Alexandre  Dumas ‘dan   “Monte   Criesto”   çevrilmiştir.
*  Bizde  ilk  yerli  romanı  Şemsettin  Sami :  “Taaşşuk   u    Talat   ve  Fitnat  adlı  eseriyle   vermiştir.
*  Daha  sonra  Namık  Kemal  “İntibah “ adlı eseriyle  ilk  edebi  roman  örneğini    Halit   Ziya   Uşaklıgil  “Mai  ve  SİYAH “la  ilk  modern  roman  örneğini  vermişlerdir.  Bunları   “Araba   Sevdası “  adlı  romanıyla  Hüseyin  Rahmi , “Eylül”  adlı  romanıyla     Mehmet  Rauf   takip  eder .
*  Milli Mücadele  döneminde   Halide  Edip  “Ateşten  Gömlek “,  “yaban”.  Reşat  Nuri  “Çalıkuşu “  romanlarıyla  bu  türü  mükemmele  ulaştırır.
             ROMAN    ÇEŞİTLERİ
A )  KONULARINA     GÖRE
      1 – Tarihi   Roman :  Tarihteki  olay  ya  da kişileri  konu  alan  romanlardır.  Yazar  tarihi  gerçekleri  kendi  hayal   gücüyle  birleştirerek  anlatır.
         İlk  örneğini  Valter  Scolt  “Vaverley “ adlı  eseriyle  vermiş.  Bunu  Gogol ,”Toros  Bulba “,     W.  Hugo    “Nöturdam de  Paris “ ,  A.   Dumas  “Monte  Criestove  Üç   Silhşörler”  le  takip  eder
         Türk  edebiyatında  ilk  örneği  N.  Kemal’in  “Cezmi “  romanıdır.   N.  ADSIZ’ın   “Bozkurtlar “;T   Buğra  “Küçük  Ağa “, Küçük  Ağa  Ankara'da”  K.  Tahir’in  Yorgun  Savaşçı”.  “Devlet  Ana” bu  tür  romanlardır.
        2 -   Macera    Romanı:Günlük hayatta  her  zaman  rastlanmayan,   şaşırtıcı,  sürükleyici,   esrarengiz   olay-ları anlatan  romanlardır     “Serüven  Romanları”  da  denir.  Bir  araştırma  ve  izlemeyi  anlatan  “Polisiye  Roman “,  alışılmışın dışında  uzak  yerleri  ve   yaşamları    anlatan” Egzotik  Romanlar”  da  bu gruba )- girer.
       Dünya  edebiyatında  R.  L.  Stevensın’ın  “Hazine  Adası”.  D.  Defo’nun  “Rabinson  Cruse” R . Kiplink’in  “Cangel”; Türk  edebiyatında  A.  Mithat  Efendinin  “Hasan  Mellah “ .  “Dünyaya  İkinci  Geliş”, Peyami  Safa’nın  “ Cingöz  Recai “   bu türün en tanınmış  örnekleridir.
       3) Sosyal   Roman : İnsan  yaşamınn sınırsız  kültür  birikimi  içinde  yer alan  ve insanı  derinden etkileyen  toplumsal, siyasi  olaylar, inançlar, gelenek ve görenekleri    bazen  eleştirisel,  bazen  de  bilimsel    açıdan  ele  alıp   anlatan  romanlardır
   Dünya  edebiyatında :  W.  Hugo’nun  “Sefiller “, Tolstoy’un  “Suç  ve Ceza”;  Türk  edebiyatında  Namık Kemal’in  “İntibah “,R.  M.  Ekrem’in  Araba  Sevdası “   A.    M.   Efendinin  “Felatun Bey İle Rakım Efendi   bu  tür  romanlardır.
      Bir  fikri  savunup bilimsel  verilerle  olaya  yaklaşan  “Tezli  Roman  “(  Yakup  Kadri’nin  “Yaban”  romanı  gibi.)  ; toplumdaki  inanç  ve gelenekleri  anlatan  Töre  Romanı”  ( Halide  Edip “ Sinekli  Bakkal)  bir  olayı  eleştirisel  yaklaşımla  anlatan  “Yergi  Romanı “ (Y  Kemal’in  İnce  Memet “ ) ;  belli  bir  yerin  özelliklerini  anlatan  “Mahalli  Roman ( F.  Baykurrt’un   “  Yılanları  Öcü “)  sosyal  romanın  çeşitleridir
       4)-  Psikolojik   Roman :  ( Tahlil  Romanı  ) :   Dış  alemdeki  olaylardan   çok ,  kahramanların  iç  dünyasını,    ruh  hallerini  ele  alarak       kişilerin  toplumla  ilişkilerini,   bunların  birbirinden    nasıl  etkilendiklerini  anlatan  romanlardır.
       İlk   örneği:  Madame   de  La  Fayette’nin   “Prencesse  de  Clevs”   Adlı  romandır.
      Bizde   Mehmet   Rauf’un   “Eylül” ilk    örnektir.  Peyami Safa’nın   “Matmazel  Noralya’nın  Koltuğu”,   “Bir  Tereddütün  Romanı  “,   “Dokuzuncu  Hariciye  Koğuşu “  bu  türdendir.
        5)  Otobiyografik   Roman:  Yazarın  kendi  yaşamın  anlattığı  romanlardır.  Dünya  edebiyatında  Alfonse   Dode’nin  “Küçük    Şeyler “ , bizim  edebiyatımızda:  Y.  Kadri   Karaosmanoğlu’nun  “Anamın  Kitabı “.  P.  Safa’nın  “Dokuzuncu  Hariciye  Koğuşu”bu türün örnekleridir.
  Nehir Roman :  Bir  kişinin,  bir  toplumun    hayatındaki  gelişmeleri ya  da tarihi  bir  olayı  birden  fazla  cilt  halinde  anlatan  romanlardır.
       Tarık   Buğra’’nın  “Küçük  Ağa”,     “Küçük   Ağa    Ankara’da” ,   “Firaun   İmanı”;    Nihal  Adsız’ın  “Bozkurtlar “ ,   “Bozkurtların  Ölümü”,  “Bozkurtlar  Diriliyor”  romanları  gibi.
B)     KONULARIN  İŞLENİŞİNE  GÖRE  ROMANLAR:
 1 – Romantik  Roman :  Romantik  akıma  uygun  olarak,  duygu  ve  hayallerin    ön  plânda  olduğu  romanlardır.(  İntibah”,   “Eylül”,   “Mai  Ve   Siyah”   gibi  )
  2 – Realist   Roman  :  Gerçekçi  akıma  uygun   olarak  gözlem  ve  deneyimin  duygu  ve  hayalden  daha  ön  plânda  olduğu  akımdır  İlk  örneği  R.  M.  Ekrem’in  “Araba  Sevdası “.
  3 – Natüralist  Roman:  Bilimsel  araştırmalara  bağlı  kalarak  kahramanlarını  gözlemlerle  seçen  romanlardır.
Türk Edebiyatında Roman
Tanzimat’a kadar Türk toplumunda romanın yerini destanlar, efsaneler, mesneviler ve halk hikâyeleriyle masallar tutmuştur.
Türk edebiyatı bugünkü anlamda romanla Fransızcadan yapılan çeviriler sayesinde tanışmıştır. Türk edebiyatına roman Tanzimat'la girmiştir.
İlk yerli roman denemesi Şemsettin Sami'nin "Taaşuk-ı Talat ve Fitnat" (1872) adlı eseridir.
Edebiyatımızda ilk roman çevirisini ise Yusuf Kamil Paşa, Fransız yazar Fenelon'dan "Telemak" adıyla yapmıştır (1859).
İlk edebi roman Namık Kemal'in "İntibah" adlı eseridir. Yine ilk tarihi roman Namık Kemal tarafından yazılan "Cezmi'dir.
İlk köy romanı Nabizade Nazım'ın "Karabibik" adlı romanıdır.
İlk psikolojik roman Mehmet Rauf'un "Eylül" adlı romanıdır. Bu alanda en başarılı ürünü Peyami Safa "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" adlı eseriyle vemiştir.
Batılı anlamda modern Türk romanının kurucusu ise Halit Ziya Uşaklıgil sayılır.
Türk romanı, teknik açıdan Servet-i Fünun döneminde güçlenmiş, Cumhuriyet döneminde iyice gelişmiştir.
İlk kadın romancımız Fatma Aliye Hanım'dır.

Dünya Edebiyatında Roman:

Roman Avrupa’da sözlü edebiyattaki destan türünün geçirdiği evrimleşmenin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
Roman türünün ilk örneklerini 15. yüzyılda Fransız yazar Rabelais (Rable) vermiştir.
Bugünkü romanı hatırlatan ilk eser 16. yüzyılda Rönesans’tan sonra Givoanni Boccacio (Covanni Bokasyo) tarafından yazılmış olan “Dekameron”dur.
Miguel de Cervantes’in Don Kişot’u 16. yüzyılın sonlarına doğru yazılmıştır ve eser, roman türünün ilk başarılı örneği kabul edilir.
17. yüzyılda Klasik akım içinde ortaya çıkan tek romancı ise Madame De La Fayette’tir. Bu yüzyılda İngiltere’de Daniel Defoe (Danyel Defo) “Robenson Cruze (Robinson Kruzo)”yu, Jonathan Swift (Canıtın Svift) “Guliver’in Gezileri”ni yazmıştır.
Bu türün yetkin örnekleri ise 19. yüzyılda verilmeye başlanmıştır.
Roman, bir tür olarak karakteristik özelliklerini Romantizm ve Realizm akımları sayesinde 19. yüzyılda kazanmıştır.
20. yüzyıldaki sosyal ve teknolojik gelişmeler romana da yansımıştır. Bu dönem romancıları arasında Amerikan edebiyatından John Steinbeck (Con Sitenbek) Ernest Hemingway (Ernes Emigvey); Alman edebiyatından Thomas Mann (Tomas Man), Erich Maria Remargue (Erik Marya Römark); Fransız edebiyatından Andre Mourois (Andre Moruva), Jaun Paul Sartre (Jan Pol Sartır), Albert Camus (Albert Kamü) sayılabilir.

4. Romantik (davranışlarda, duygu ve coşkunun ağırlıkta olması), romantizm (XVIII. yüzyıl
sonunda başlayan, duygu coşku ve sembole aşırı yer veren sanat akımı) kavramları ile ilgili
düşüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.

ROMANTİZM (COŞUMCULUK)
1830’lu yıllarda klasisizme tepki olarak doğmuştur.
Victor Hugo’nun “Hernani” adlı oyunuyla bir edebiyat akımı olarak başarıya ulaşmıştır.
1789’da fransız İhtilali’yle birlikte derebeylik ve aristokrasi çökmüş; yeni bir yapılanma ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak romantizm, yeni duygu, düşünce ve idealleri anlatmayı amaçlamış, sanatın ve sanatçının kurallardan kurtulup özgürleşmesini savunmuştur.
Avrupa’da o zamana kadar süregelen Latin ve Yunan hayranlğı yerini Shakespeare, Goethe ve Schiller hayranlığına bırakmıştır.
Klasik öğretinin bütün kuralları yıkılmış, Latin ve Yunan edebiyatları yerine Hristiyanlık mucizeleri, milli efsanler işlenmiş; konular ya tarihten ya da günlük olaylardan çıkarılmıştır.
Tabiat manzaralarının, yerli ve yabancı törelerin betimlenmesine geniş yer verilmiş, insan psikolojisinin soyut olarak incelenmesi bırakılarak, insanlar çevrelerinde incelenmiş, insanın islâhından önce toplumun ıslâhı amacı ön plana alınmıştır.

Klasik edebiyatın akıl ve sağduyuya önem vermesine karşılık, romantizmde hayal ve fanteziye geniş yer verilmiştir.
 Yazarlar eserlerinde kişiliklerini gizlememişler, olaylar karşısında duygu ve görüşlerini açıkça anlatmışlardır. Romantik şiirde, doğa sevgisi; bireycilik; Ortaçağa, yabancı ülkelere, Doğu’ya hayranlık; toplumsal geleneklere isyan; duygulara, doğaüstü güçlere, rüyalara, ihtiraslara bağlılık dikkat çeker.
Zıtlıkların uyumunu ilke olarak benimseyen romantikler hayatı güzel, çirkin... bütün yönleriyle vermeye çalışırlar.
Klasiklerin önemsediği din duygusuna geniş yer veren romantiklerin kahramanlarının çoğu dindardır.
Din, her şeyin gelip geçici olduğunu söylediği için de kahramanlar , genellikle kuşkulu, üzüntülü ve karamsardırlar.
Edebiyat dilindeki kalıplaşmış kelimeler yerine, günlük konuşma dilini kullanmayı benimseyen romantikler, her sınıftan insanı da eserlerine konu olarak almışlardır.
Genel olanın yerine özeli, tipin yerine gözalıcı olanı seçmişlerdir. Aşk, ölüm, tabiat en belli başlı konular olarak dikkat çeker.
Bu akımda oyun türlerinden dram, edebiyat türlerinden de roman gelişmiştir.

BAŞLICA TEMSİLCİLERİ

            Victor Hugo (Sefiller. Notre Dame’in Kamburu, Cromwell, Hernani.......)
            J.Jack Rousseau (Emile, İtiraflar, Toplum Sözleşmesi)
            Goethe (Faust)
            Lamartine (Greziella)
            A. Dumas Pere (Üç Silahşörler, Monte Kristo Kontu)
            A. Dumas Fils (Kamelyalı Kadın)ýý
            Alfrede de Musset (şiirleriyle)
            Schiller (“Haydutlar” adlı dramı ve denemeleriyle)
            Lord Byron (Don Juan, diğer şiirleriyle)
            Chateaubrian
            Puşkin
            Shakespeare
            Stendhal (Romantizmden realizme geçmiştir)
            Balzac (Romantizmden realizme geçmiştir)
“Romantizm, ağlayan yıldız, inleyen rüzgar, ürperen gece, kendinden geçen çiçektir”.
                                                                                                          Musset
“Romanitzm, varlıkların olduklarından başka türlü olmadığına, olmayacağına üzülmektir”.
                                                                                                          A. Gide
TÜRK EDEBİYATINDA ROMANTİZM
Tanzimat edebiyatı dönemindeki ürünlerin çoğunluğu romantik akımın etkisiyle kaleme alınmıştır.
            Namık Kemal roman ve tiyatrolarıyla
            Ahmet Mithat, ilk romanlarıyla
            Recaizade Mahmut Ekrem, şiirleriyle

            Abdülhak Hamit, tiyatrolarıyla



Ssayfa 53 
1. Tanzimat Döneminin siyasi, sosyal, kültürel, ilmî ve tarihî özellikleri ile okuduğunuz Kıssadan
Hisse adlı hikâye arasında nasıl bir ilişkinin olabileceğini tartışınız. Ulaştığınız sonuçlardan yola
çıkarak metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti belirleyip defterinize yazınız.
Tanzimat döneminde toplumda güven bunalımı vardır. Ahlaki değerlerde yozlaşma görülmektedir. Siyasi tartışmalar toplumu kutuplaşmaya götürmüştür. Hikâyede anlatılan kıssa ile dönemin sosyal yaşamında benzerlikler görülmektedir.

2. a. Okuduğunuz metinden ve eserin bütününden hareketle Kıssadan Hisse hikâyesinin olay
örgüsünü belirleyerek defterinize çizeceğiniz bir şema üzerinde gösteriniz.
Olay örgüsü:
* Osmanlının çayırda ateş içinde kalan yılana rastlaması ve onu kurtarması
* Yılanın fıtratı gereği onu yiyeceğini ve bu özelliğin insanda da olduğunu söylemesi.
* Bunu  doğru olduğunu ispatlamak için öküze sormaları.
* Öküzün yılanı doğrulamsı.
* Bunu diğer hayavanlaar da sormaları ve aynı cevabı almaları
* en son tilki ile karşılaşmaları.
Tilkinin Osmanlıyı kurtarabileceğini söylemesi ve anlaşmaları
*Tilkinin yılanı torbaya geri sokması, Osmanlının yılanı öldürmesi
* Osmanlının sözünü yerine getirmek için bir hafta süre isteyip gitmesi.
* Osmanlının sözünde durmayıp tilkiyi öldürme planı.
 * tilkinin bu planı anlayıp tuzağa düşmemesi.

b. Kıssadan Hisse hikâyesindeki temadan yola çıkıldığında, belirlediğiniz olay örgüsü sizce
Başka nasıl oluşturulabilir? Açıklayınız.
Olay iki insan arasında geçebilirdi. Burada hayvanlar kullanılmış. Biraz olağanüstülük katılmış. İnsanla yılanın, öküzün ve tilkinin konuşması gibi.

c. Araştırma sonuçlarınızdan hareketle olay örgüsünde dile getirilen hususlarla dönemin
Yaşama biçimi arasındaki ilişkiyi ve olay örgüsünün gerçeklikle ilişkisini tartışınız. Elde ettiğiniz
sonuçları tahtaya yazınız.

Olay kurmaca bir olaydır. Burada insan – hayvan konuşması geçiyor.  Fakat insanın nankör oluşu iyiliğe karşı kötülük etmesi hususu var olan bir gerçekliktir.  Bu gerçeklik sanatın kurmacası içerisinde ortaya konmuş. Tanzimat döneminde güven duygusunun azaldığı insanların çıkarları uğruna arkadaşlarına ihanet etmesi dönemde yaşanan olaylardandır.
3. Yazarın hikâyede araya girip okuyucuya hitap etmesinin, metnin olay örgüsünü nasıl etkilediğini belirleyiniz ve buradan, “metnin olay örgüsünün yaşanmadığı ancak yaşandığı düşünülen, hayal edilen bir olaydan hareketle düzenlendiği” sonucuna varılıp varılamayacağını tartışınız. Elde ettiğiniz sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
Yazarın olayın akışını kesip araya girmesi metnin akıcılığını olumsuz etkiliyor.  Burada anlatılan aolay yaşanmış bir olaydan ziyade kurgulanmış bir olaydır. Metinde olağanüstülükler var. Yılanla, öküzle ve tilki ile Osmanlının konuşması gibi.

4. Metnin olay örgüsünün size neler hissettirdiğini ve düşündürdüğünü defterinize yazınız
Metnin olay örgüsü insanı düşündürüyor. Hem tebessüm ediyor hem de bir şeyler çıkarıyorsunuz.
ETKİNLİK 1.

• Okuduğunuz hikâyenin bütününden hareketle hikâye kahramanlarının olay örgüsündeki işlevlerini belirterek;
En belirgin özelliklerini,
Olaylar karşısında nasıl bir tavır takındıklarını,
c. Sosyal ortam ve çevreden nasıl etkilendiklerini,
ç. Metnin yazıldığı dönemde ve günümüz de bu kahramanlarla karşılaşılıp karşılaşılamayacağı nı tartışınız. Ulaştığınız sonucu belirtiniz.
• Ulaştığınız sonuçlardan hareketle metindeki kişilerin karakter mi tip mi olduklarını belirleyip tahtaya yazınız.
Yılan:hikayede asıl kişilerden kötü, hain  bir tipi temsil ediyor. Fıtratının gereğini sergiliyor. Nasıl yetişmiş ise öyle davranıyor.
Osmanoğlu:Verdiği sözde durmayan kötü bir tip. Nankör bir kişiyi temsil ediyor. Sosyal ortam onu kötü bir kişilik olarak ortaya çıkarmış.
Tilki:kurnaz ve akıllı bir tipi temsil ediyor. Tedbirli ve uyanık bir kişilik. Sosyal ortam onu uyanık ve akıllı olmaya itmiş.
Günümüzde bu tip insana rastlanır. Burada insani özellikler hayvanlara verilmiş. Bu gün de bu hayvanlar var. Fakat buradaki gibi insanla konuşmazlar.
Metinde geçen işiler tiptir. Özellikleri olayın sonuna kadar aynı kalmış.
5. Okuduğunuz metinde anlatılan olayların, tanıtılan kişilerin benzerlerini yakın çevrenizden örneklendiriniz ve yaşanan gerçeklikle edebî metinlerde anlatılanlar arasındaki farklılıkları sözlü olarak belirtiniz.
Çevremizde de iyiliğe karşılık kötülükle karşılık veren kişiler var.  En yakınınızdaki birine iyilik ediyorsunuz. Başka bir yerde çıkralarınız çakıştığı zaman hemen size ihanet  edebiliyor. Edebi eserlerde yaşanan gerçeklik ile var olan gerçeklik aynı değildir. Edebi eserlerdeki gerçeklik kurmaca bir gerçekliktir. Var olan gerçeklik ile benzerlik gösterir. Fakat olaylar günlük hayatta yaşananlar ile birebir aynı olmaz.

2. Etkinlik
Hikâyede mekânın işlevini ve gerçekte böyle bir mekânın olup olamayacağını yazınız..
Gerçek hayatta böyle bir mekan olabilir. Hikayelerdeki mekanlar gerçek hayattaki mekanlara benzer.
Hikayede zamanın işlevini ve metindeki zamanla yaşanılan zaman arasındaki ilişki:
Her olayın bir yaşanma süresi ve birde yaşandığı zaman dilimi vardır.  Burada zaman tam belirgin değil.
hikâyede kişi, zaman ve mekân unsurları arasında bir bütünlüğün olup olmadığı
Hikayede  kişi, zaman  ve mekan unsurları arsında bir bütünlük vardır. Bunlar metinde olayın ortaya çıkmasını sağlayan unsurlardır. Hepsi birbiri ile iç içedir.

6. Kıssadan Hisse adlı hikâyedeki temel çatışmadan hareketle eserin temasını belirleyip temanın dönemin sosyal hayatı ve gerçekliğiyle ilişkisini belirleyiniz.
Metnin teması: İnsanın nankör olduğu ve  İyiliğe karşı kötülükle karşılık verdiği

3. ETKİNLİK:
Kıssadan Hisse adlı metin romantizm akımının etkisiyle yazılmış bir metindir. Romantizmde Yazarlar eserlerinde kişiliklerini gizlememişler, olaylar karşısında duygu ve görüşlerini açıkça anlatmışlardır. Burada da yazar kişiliğini gizlememiş olayda taraf olmuştur. Zıtlıkların uyumunu ilke olarak benimseyen romantikler hayatı güzel, çirkin... bütün yönleriyle vermeye çalışırlar. Burada sa zıtlıklardan yararlanılmıştır.

ETKİNLİK 4:
Okuduğunuz metnin kim tarafından anlatıldığını ve anlatıcının bakış açısını belirleyiniz.
• Metinden alınan aşağıdaki parçadan hareketle Kıssadan Hisse hikâyesini me tin-okuyucu ilişkisi açısından değerlendiriniz.
Olayın anlatıcısı üçüncü bir kişidir. Olayı dışarıdan izler. İlahi bakış açısı anlatıcı kullanılmıştır. Anlatıcı gelmiş ve geçmişe ait her şeyi bilir
….
7. Okuduğunuz metnin yazılış amacını belirleyip defterinize yazınız.
Metin sanatsal metindir. Bu yönüyle sanat yapmak maçıyla yazılmıştır. Fakat yazar sanat toplum içindir düşüncesine bağlı olduğu için metinde bir mesaj iletmede görülmektedir.
8. Okuduğunuz metinden hareketle hikâyede ele alınan toplumsal sorunların ne ler olduğunu belirleyip sorunların günümüzde de yaşanıp yaşanmadığını tartışınız

Güven problemi var. Çıkarcılık var. Hainlik var. Sosyal ahlakın bozulması var. Toplumsal bir çözülme var. Bu sorunlar  bu günde  varlığını devam ettirmektedir. İnsan var oldukça da  varlığını devam ettirecektir.


bu yazı http://yeniedebiyat.blogspot.com sitesinden alınmıştır.
Read more