11. Sınıf Edebiyat Sayfa 81 - 85 Soruları ve Cevapları ( Yıldırım Yayınları )




Bu yazının tamamı http://edebiyatfatihi.blogspot.com/ sitesinden alınmıştır. Kaynak siteyi mutlaka ziyaret edin.

3.ÜNİTE
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI (1896-1901)
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATININ OLUŞUMU
  • SERVET-İ FÜNUN VE EDEBİYATI CEDİDENİN NE ANLAMA GELDİĞİ SERVET-İ FÜNUN DERGİSİNİN NE ZAMAN VE KİM TARAFINDAN ÇIKARILDIĞI

HAZIRLIK:
  • TÜRK EDEBİYATINDA GAZETECİLİĞİN ARDINDAN GELİŞEN DERGİCİLİKTIKLAYINIZ)
  • Tanzimat’tan beri edebiyatta büyük bir değişim yaşanıyordu. Tanzimat öncesinde, islâmiyet’in etkisinde gelişen “Divan edebiyatı” egemendi. Tanzimat’tan sonra edebiyat yön değiştirmiş ve Batının etkisine girmeye başlamıştı. Bu büyük yön değişimi, sanatçılar arasında tartışmalara yol açmıştı. Divan edebiyatına “eski”, Batı tarzındaki edebiyata “yeni” deniyordu. Bu iki edebiyat taraftarları arasında yapılan tartışmalar ise “eski -yeni tartışması” olarak anıldı.
    Recaizâde Mahmut - Muallim Naci” Tartışması
    Serveti-i Fünûn Edebiyatının doğmasında Muallim Naci ile Recaizâde Mahmut Ekrem arasındaki “eski-yeni” tartışması çok önemli bir rol oynamıştır.
    Muallim Naci, eski edebiyata karşı daha “ılımlı” duruyordu. Yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte olması gerektiğini savunuyordu. O, “eski-yeni sentezi”nin gerçekleştirilmesi amacıyla, eski edebiyatın üstün yönlerine de sadık kalınması gerektiğine inanıyordu. Yerli ve millî niteliklerle donanmış bir yeni edebiyat düşüncesini dillendiriyordu. Türk edebiyatının kökten değil, kısmî bir şekilde modernleştirilmesine taraftardı. Ortada durup, iki tarafın da güzelliklerinden yararlanılması gerektiğini düşünüyordu. Ancak “yeni”ye daha hoşgörülü davranan sanatçıları eleştirmekten de geri kalmıyordu. Recâîzâde Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit’in edebiyatta “biçimi” ve “sağlam üslubu” pek umursamayan yaklaşımlarını eleştiriyordu. Bu nedenle, rakipleri tarafından “eski edebiyatın temsilcisi” olarak algılandı.
    Bazı genç sanatçılar da eski edebiyatın savunucusu zannettikleri Muallim Naci’ye karşı, yeni edebiyatın kesin ve sert bir savunucusu olarak görülen Recaizâde’nin tarafını tutuyordu. Bunda Recâîzâde’nin, kendisini yeni edebiyatın üstadı görmesinin de büyük etkisi vardı. Recaizâde Mahmut Ekrem, Naci’nin şiirlerini, sadece estetiği öne çıkardığı gerekçesiyle ağır şekilde eleştiriyordu.
    Bu tartışmada, her ikisinin de etrafında geniş birer halka oluşmuştu. “Muallim”, eski edebiyata dair köklü bilgisiyle; “üstad” olarak görülen Recaizâde ise sanatın ne olduğu konusundaki dikkate değer fikirleriyle çevrelerindekileri etkileri altında tutuyorlardı.
    Bu dönemde “eski” edebiyatın kesin savunucusu ise Eihac (Hacı) İbrahim Efendi ve onun etrafındaki sanatçılardı. Şeyh Vasfî, Halil Edîp, Faik Esat (Andelîb), Müstecâbilizâde İsmet, Mehmet Celâl, Ahmet Rasim, Sâmih Rıfat gibi sanatçılar “Hazine-i Fünûn”, “Resimli Gazete”, “Musavver Malûmat”, “Musavver Fen ve Edeb”, “irtika” gibi dergi ve gazetelerde Servet-i Fünûn’a karşı sert eleştiriler yönelttiler.
    Edebiyatta eskiyi savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşam tarzını sürdürdürmüşlerdir. Yeniyi savunanlar ise Batılı yaşam biçimine uymaya çalışmışlardır.
    Yeniyi savunanlar, Recaizâde Mahmut Ekrem’in teşvikleriyle Servet-i Fünûn dergisi etrafında birleştiler. Fransızca başta olmak üzere çocukluk yıllarında Batı dillerini öğrendiler. Batı edebiyatı zevkiyie yetiştiler. İstanbul’da Batılı bir yaşam biçimi sürdürmeye eğilimli oldular. Edebî yazı ve etkinliklerini Tevfik Fikret’in başkanlığı altında gerçekleştirdiler. Böylece Recâîzâde ile Naci arasındaki çekişme, Servet-i Fünûn edebiyatının doğmasını sağladı.

 SAYFA 84:
1.ETKİNLİK:
Tanzimat dönemi edebiyatı Batı etkisinde yenilikler getirdiği için "Edebiyat-ı Cedide" olarak adlandırılmış , daha sonra Servet-i Fünuncular için önceleri bir alay olarak kullanılmış , daha sonra isim olarak yerleşmiştir.Yeniliğin üstüne yenilik yapmaya çalıştıkları için Servet-i Fünunculara Edebiyat-ı Cedideciler de denmiştir.

2.ETKİNLİK:



  • SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDEKİ eğilimleri şu şekilde açıklayabiliriz:
    a. Yeniyi Savunanlar: Tanzimat sonrası Türk edebiyatında Recaizade Mahmut Ekrem ve onun etrafında bir araya gelenler, yani Servet-i Fünun sanatçıları yeniyi savunanları temsil etmektedirler.
    b. Orta Yolu Savunanlar (Ilımlılar): Ilımlıların başında Muallim Naci yer almıştır. Muallim Naci, divan şiirine (eski edebiyata) karşı “ılımlı” yaklaşmıştır; Batı edebiyatının etkisiyle gelişen yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte gerçekleşmesi gerektiğine inanmıştır. Muallim Naci, eski edebiyatın tamamen atılmasına karşı çıkarak iyi yönlerinin korunması gerektiğini ileri sürmüş ve yeni edebiyatla bir sentez oluşturma yolu aramıştır.

    Eskiyi tamamen reddetmeyen, Batı’yı da olduğu gibi taklide kalkmayan bu gruba “orta görüşte olanlar (ılımlılar)” denmiştir. Muallim Naci, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Rasim gibi sanatçılar bu gruba dâhil edilir.
    c. Eskiyi (Divan Edebiyatı Geleneğini) Savunanlar: Hacı İbrahim Efendi ve grubu, eski edebiyatın kesin savunuculuğunu yapmışlardır.
    Eski edebiyatı savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşama biçimini sürdürmüşler; yeniyi savunanlar ise Batılı yaşama biçimini benimsemişlerdir.

    SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE YENİYİ SAVUNAN SANATÇILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
    • Yeniyi savunanlar ; yani Servet-i Fünun sanatçıları Recâizade Ekrem'in yönlendirmesiyle "Servet-i Fünun" dergisi etrafında toplanmışlardır.
    • Yaşları ortalama 25 olan bu genç sanatçılar başta Fransızca olmak üzere çocuk yaşlarda Batı dillerini öğrenmiş ve Batılı eserlerini orijinallerinden okumuşlardır.
    • Hemen hepsi Tanzimat döneminde açılan yabancı okullarda öğrenim görmüş, Batı kültürüyle yetişmişlerdir.
    • II.Abdulhamit'in baskıcı  yönetimi bu sanatçıların içlerine kapanmalarına ve sadece kendi ıstıraplarını karamsar bunalımlı bir şekilde dile getirmelerine neden olmuştur.
    • Bu koşullardan dolayı sanatta estetik ve zevki ön planda tutmuş, toplumsal sorunlardan uzak durmuşlardır.
    • Servet-i Fünun sanatçıları 2.Abdulhamit'in uyguladığı baskıcı yönetiminden çok etkilenerek 2.Abdulhamit'ten nefret ederler.
    • Bu bunalımlardan kurtulmak gerçeklerden kaçıp kendi hayal dünyalarına sığınmak istemişlerdir.
    • Tanzimat sanatçıları sosyal konumları bakımından yüksek tabakadan çıkmış ve yüksek memur kesimiyle yakından ilişkili içinde bulunmuşlardır.Servet-i Fünun nesli ise orta tabakadan oluşmuş ve Tanzimat sanatçılarının yaşadıkları çevreye yabancı kalmışlardır.
  • RECAİZADE İLE MUALLİM NACİ ARASINDAKİ ÇATIŞMASININ NEDENLERİ
  • Tanzimat’tan beri edebiyatta büyük bir değişim yaşanıyordu. Tanzimat öncesinde, islâmiyet’in etkisinde gelişen “Divan edebiyatı” egemendi. Tanzimat’tan sonra edebiyat yön değiştirmiş ve Batının etkisine girmeye başlamıştı. Bu büyük yön değişimi, sanatçılar arasında tartışmalara yol açmıştı. Divan edebiyatına “eski”, Batı tarzındaki edebiyata “yeni” deniyordu. Bu iki edebiyat taraftarları arasında yapılan tartışmalar ise “eski -yeni tartışması” olarak anıldı.
    Recaizâde Mahmut - Muallim Naci” Tartışması
    Serveti-i Fünûn Edebiyatının doğmasında Muallim Naci ile Recaizâde Mahmut Ekrem arasındaki “eski-yeni” tartışması çok önemli bir rol oynamıştır.
    Muallim Naci, eski edebiyata karşı daha “ılımlı” duruyordu. Yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte olması gerektiğini savunuyordu. O, “eski-yeni sentezi”nin gerçekleştirilmesi amacıyla, eski edebiyatın üstün yönlerine de sadık kalınması gerektiğine inanıyordu. Yerli ve millî niteliklerle donanmış bir yeni edebiyat düşüncesini dillendiriyordu. Türk edebiyatının kökten değil, kısmî bir şekilde modernleştirilmesine taraftardı. Ortada durup, iki tarafın da güzelliklerinden yararlanılması gerektiğini düşünüyordu. Ancak “yeni”ye daha hoşgörülü davranan sanatçıları eleştirmekten de geri kalmıyordu. Recâîzâde Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit’in edebiyatta “biçimi” ve “sağlam üslubu” pek umursamayan yaklaşımlarını eleştiriyordu. Bu nedenle, rakipleri tarafından “eski edebiyatın temsilcisi” olarak algılandı.
    Bazı genç sanatçılar da eski edebiyatın savunucusu zannettikleri Muallim Naci’ye karşı, yeni edebiyatın kesin ve sert bir savunucusu olarak görülen Recaizâde’nin tarafını tutuyordu. Bunda Recâîzâde’nin, kendisini yeni edebiyatın üstadı görmesinin de büyük etkisi vardı. Recaizâde Mahmut Ekrem, Naci’nin şiirlerini, sadece estetiği öne çıkardığı gerekçesiyle ağır şekilde eleştiriyordu.
    Bu tartışmada, her ikisinin de etrafında geniş birer halka oluşmuştu. “Muallim”, eski edebiyata dair köklü bilgisiyle; “üstad” olarak görülen Recaizâde ise sanatın ne olduğu konusundaki dikkate değer fikirleriyle çevrelerindekileri etkileri altında tutuyorlardı.
    Bu dönemde “eski” edebiyatın kesin savunucusu ise Eihac (Hacı) İbrahim Efendi ve onun etrafındaki sanatçılardı. Şeyh Vasfî, Halil Edîp, Faik Esat (Andelîb), Müstecâbilizâde İsmet, Mehmet Celâl, Ahmet Rasim, Sâmih Rıfat gibi sanatçılar “Hazine-i Fünûn”, “Resimli Gazete”, “Musavver Malûmat”, “Musavver Fen ve Edeb”, “irtika” gibi dergi ve gazetelerde Servet-i Fünûn’a karşı sert eleştiriler yönelttiler.
    Edebiyatta eskiyi savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşam tarzını sürdürdürmüşlerdir. Yeniyi savunanlar ise Batılı yaşam biçimine uymaya çalışmışlardır.
    Yeniyi savunanlar, Recaizâde Mahmut Ekrem’in teşvikleriyle Servet-i Fünûn dergisi etrafında birleştiler. Fransızca başta olmak üzere çocukluk yıllarında Batı dillerini öğrendiler. Batı edebiyatı zevkiyie yetiştiler. İstanbul’da Batılı bir yaşam biçimi sürdürmeye eğilimli oldular. Edebî yazı ve etkinliklerini Tevfik Fikret’in başkanlığı altında gerçekleştirdiler. Böylece Recâîzâde ile Naci arasındaki çekişme, Servet-i Fünûn edebiyatının doğmasını sağladı.
1) SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE YENİYİ SAVUNAN SANATÇILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ


  • Yeniyi savunanlar ; yani Servet-i Fünun sanatçıları Recâizade Ekrem'in yönlendirmesiyle "Servet-i Fünun" dergisi etrafında toplanmışlardır.
  • Yaşları ortalama 25 olan bu genç sanatçılar başta Fransızca olmak üzere çocuk yaşlarda Batı dillerini öğrenmiş ve Batılı eserlerini orijinallerinden okumuşlardır.
  • Hemen hepsi Tanzimat döneminde açılan yabancı okullarda öğrenim görmüş, Batı kültürüyle yetişmişlerdir.
  • II.Abdulhamit'in baskıcı  yönetimi bu sanatçıların içlerine kapanmalarına ve sadece kendi ıstıraplarını karamsar bunalımlı bir şekilde dile getirmelerine neden olmuştur.
  • Bu koşullardan dolayı sanatta estetik ve zevki ön planda tutmuş, toplumsal sorunlardan uzak durmuşlardır.
  • Servet-i Fünun sanatçıları 2.Abdulhamit'in uyguladığı baskıcı yönetiminden çok etkilenerek 2.Abdulhamit'ten nefret ederler.
  • Bu bunalımlardan kurtulmak gerçeklerden kaçıp kendi hayal dünyalarına sığınmak istemişlerdir.
  • Tanzimat sanatçıları sosyal konumları bakımından yüksek tabakadan çıkmış ve yüksek memur kesimiyle yakından ilişkili içinde bulunmuşlardır.Servet-i Fünun nesli ise orta tabakadan oluşmuş ve Tanzimat sanatçılarının yaşadıkları çevreye yabancı kalmışlardır.
3.ETKİNLİK:
SERVET-İ FÜNUN SANATÇILARININ ZEVK VE ANLAYIŞ ÖZELLİKLERİ


  • Servet-i Fünûncular, yaş ortalaması 25 civarında olan genç sa­natçılardan oluşuyordu. Servet-i Fünûn dergisinde yazan bu genç sanatçılar, Fransızca biliyor, Fransızca eserleri asıl nüsha­larından okuyorlardı.
  • Servet-i Fünûncular, Fransız edebiyatının anlatım ve biçim özelliklerinden etkilenmişlerdir. Doğu kültüründen ve edebiya­tından uzak kalmışlar, Doğulu yaşam biçimini reddetmişlerdir
  • Servet-i Fünûncular, II. Abdülhamit'in başında bulunduğu "isdibdat döneminin" bunalımlı havasını solumuşlardır. II. Abdül-hamit'ten ve onun yönetiminden nefret etmişlerdir. Baskıcı ola­rak nitelendirilen yönetim biçiminden çok etkilenmişlerdir. Bu yönetim biçiminin, devleti koruma adına özgürlükleri kısıtlama anlayışı, genç sanatçıların ruhunda önemli yaralar açmıştır. On­ları bunalıma sürüklemiştir. İstanbul onları sıkmış, bunaltmıştır. Bu bunalımlardan kurtulmak için İngilizlerin sömürgesi olan Ye­ni Zelanda'ya göçmen olarak gitmek, oraya yerleşmek hayalle­riyle avunmuşlardır. Bunun gerçekleşmeyeceğini anlayınca da arkadaşları olan Hüseyin Kâzım'ın, Manisa'nın Sarıçam köyün­deki çiftliğine bir köşk yaparak orada yaşamak istemişlerdir.
  • Servet-i Fünûn sanatçılarının çoğu, ruhen birbirlerine yakın, içe kapanık, gelecek konusunda karamsar, ağırlaşan siyasi şartlar karşısında bıkkın, doğrudan bir mücadeleyi göze alamayacak kadar çekingen insanlardı.
  • Bu dönemde her türlü yayın büyük bir kontrol, basın sıkı bir sansür altında idi. Baskı ve yasaklar onları yıldırıyordu. Bu ba­kımdan, Servet-i Fünûn sanatçıları siyasetten uzak durdular.
  • Servet-i Fünûncuların büyük bir kısmı orta tabakadan gelmiş­lerdir. Batı medeniyetini ve bu medeniyetin sanat ve edebiyat anlayışını öğrenme olanağı bulmuşlardır. Düzenli eğitim gör­meleri, okudukları Batı tarzı okullarda, Avrupalı edebiyatçıları yakından tanımaları, onlarda ortak bir sanat zevkinin doğması­na zemin hazırlamıştır. Fakat aynı sanat zevkine sahip olmala­rına rağmen bu zevki yansıtma biçimleri farklıdır.

SAYFA 85:
Servet-i Fünun sanatçılarının sosyal problemler üzerinde durmamalarının nedeni 2.Abdülhamid dönemin baskıcı siyaset anlayışıdır.

ANLAMA-YORUMLAMA
1) Servet-i Fünunda "fayda" yerine edebi zevk ve estetik anlayışı hakimdir.Sanatı toplum için değil sanat için yapmışlardır.
2) Servet-i Fünûncuların büyük bir kısmı orta tabakadan gelmiş­lerdir. Batı medeniyetini ve bu medeniyetin sanat ve edebiyat anlayışını öğrenme olanağı bulmuşlardır. Düzenli eğitim gör­meleri, okudukları Batı tarzı okullarda, Avrupalı edebiyatçıları yakından tanımaları, onlarda ortak bir sanat zevkinin doğması­na zemin hazırlamıştır. Fakat aynı sanat zevkine sahip olmala­rına rağmen bu zevki yansıtma biçimleri farklıdır.
3.....
UYGULAMA:Tanzimat ve Servet-i Fünun edebiyatlarının farklı olmasına neden olan sosyal ve siyasi nedenler...

TANZİMAT VE SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATLARINI HAZIRLAYAN SEBEPLER
TANZİMAT EDEBİYATI
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI


  17.yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti askeri, siyasi, ekonomik , eğitim vb. Batı karşısında zayıf düşmüştür.Özellikle askeri alandaki başarısızlıklar Osmanlı Devletini ekonomik olarak da çok güç durumda bırakmıştır.Bu koşullar, Osmanlının Batı dünyasına uyum sağlayabilmesi için her alanda yenileşme hamlesi başlatılmasını zorunlu kılmıştır.Askeri alanda başlayan yenileşme hareketleri zamanla farklı alanlarda da kendini göstermeye başlamıştır.
  Tanzimat edebiyatını hazırlayan sebeplerin başında Osmanlı Devletinin modern dünyaya uymak adına yaptığı ıslahatlar gelmektedir.Fransa’ya eğitim için öğrenci göndermeye başlamıştır.Batı kültürünü öğrenen bu aydınların önderliğinde önce Tanzimat Fermanı ilan edilmiş ve ardından Batıya giden bu ilk öğrencilerden biri olan Şinasi tarafından Tanzimat edebiyatı başlatılmıştır.
  Servet-i Fünun edebiyatını hazırlayan nedenlerin başında Tanzimat edebiyatıyla başlayan “eski-yeni” tartışmalarında R.Mahmut Ekrem’in yeniyi savunanları bir araya getirme düşüncesi yatmaktadır.Batılı kültür ve yaşayışı benimseyen sanatçılar Recaizadenin bu yönlendirmesine bağlı olarak Servet-i Fünun dergisi etrafında bir araya gelmişlerdir.
  Tanzimat dönemi sanatçılarının edebi bir grup oluşturmaları ve bu şekilde adlandırılmaları kendilerine değil, edebiyat tarihçilerine aittir.Servet-i Fünun sanatçıları ise bilinçli olarak bir araya gelmiş  ve edebi bir topluluk oluşturmuşlardır.
  Tanzimat döneminde yenileşme süreci devlet eliyle  başlamış ve bu dönem sanatçıları Tanzimatın son dönemi hariç genelde büyük bir baskı görmemişlerdir.Servet-i Fünun edebiyatının doğmasında ise sanatçıların yaşama bakış ve sanat anlayışlarının oluşmasında etkisi olmuştur.


 DEĞERLENDİRME:

1) D, Y, D
  • 2)RECAİZADE MAHMUT EKREM ETRAFINDA
  • TEVFİK FİKRET'E AİT SERVET-İ FÜNUN dergisinden 
  • 1896-1901
3)D

4) A

5) Recaizade Mahmut Ekrem farklı dergilerde yazan ve dağınık halde bulunan yenilikçi gençleri bu dergi etrafında toplayarak yeni bir edebiyat hareketi başlatmıştır.Servet-i Fünun dergisi bu dergi etrafında toplanan gençlerin görüşlerini açıklamada savundukları görüşler doğrultusunda kaleme aldıkları eserlerini yayınlamada bir araç olmuştur.

NOT: 1 DAKİKADA SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI VİDEOSU İÇİN 
Read more

THY Kobe Bryant ve Lionel Messi İstanbul Reklam Filmi İzle

Basketbol ve futbol dünyasının iki yıldızı Kobe Bryant ve Lionel Messi, Türk Hava Yolları'nın yeni reklam filminde yine karşı karşıya geldiler.

Read more

Posa Nedir?

POSA (LİF) NEDİR?
Gıdalarla alınan bitki ve bitki kökenli besinlerden vücudumuzun sindiremediği ve kan dolaşımına emilimini yapamadığı kompleks kahronhidratlara posa denir. 

Posa, diğer karbonhidratlar gibi enerji için kullanılmadan vücuttan atılır. Posa vücudumuzu besleyemez ve bir besin ögesi değildir. Fakat diğer birçok yoldan sağlığımıza faydalı bir çok besin ögelerini içeren bir kısımdır.
Read more

10. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 95 - 104 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

10. SINIF DİL VE ANLATIM KİTABI CEVAPLARI (2013-2014 EKOYAY) SAYFA 95-104
ANLATIM TÜRLERİNİN SINIFLANDIRILMASI
ÖN HAZIRLIK
Metnin türü anlatım biçimini etkiler. Metin sanat metni ise hissetirme, çağrışım uyandırma, sezdirme amaçlanacağı için okuyucu olay içinde yaşatılabilir (öyküleyici anlatım), okuyucuya coşku ve heyecan yansıtılmak istenebilir (coşku ve heyecana dayalı anlatım). Öğretici metinlerden makale türüyle oluşturulmuşsa metin, açıklayıcı, kanıtlayıcı anlatım biçimleri kullanılacaktır. Öğretici metinlerde genel olarak açıklaycı anlatım biçimi öncelikle kullanılır.

HAZIRLIK
Bir konu hakkında konuşurken ve yazarken amaca göre anlatım türü değişir.  Bilgi vermek amacıyla oluşturduğumuz bir konu için kullandığımız anlatım türü ile bir olayı anlatırken kullandığımız anlatım türü bir değildir. Aynı konuyla ilgili amaca göre farklı anlatım türleri kullanılabilir. Çanakkale Zaferi, tarih kitaplarında açıklayıcı, öğretici anlatım türüyle anlatılırken Mehmet Akif’in Çanakkale Şehitlerine şiirinde epik ve coşku ve heyecana bağlı anlatım türleri kullanılmıştır.
DALGACI MAHMUT
GÖNDERGE
İSTANBUL, YEREBATAN SARNICI
OKUYANLAR BAKANLAR
YAZILI İLETİ
ÇİSENTİ

SAYFA 98
1.etkinlik:

Yazılış Amaçları Metinler
Bilgi vermek İstanbul Yerebatan Sarnıcı
Düşüncesini kanıtlamak Yazılı ileti
izlenim kazandırmak Okuyanlar Bakanlar
Olay içinde yaşatmak Çisenti
Coşku ve heyecan uyandırmak Dalgacı Mahmut
Açıklamak Gönderge

2. etkinlik:
Paragrafta anlamca birbirini bütünleyen sözcükler kullanılmıştır. Bir cümlede geçen vurgulu sözcük sonraki paragrafın konusunu oluşturmuştur.
SAYFA 100
3. etkinlik:
Eleştiride İmtiyaz adlı metinde paragrafları oluşturan cümleler belli bir bağlamda birbirini tamamlamaktadır. Metin,  dil bilgisi kurallarına göre birleşerek yeni bir anlam bütünlüğü oluşturmuş sözcüklerle anlamlı bir bütün oluşturmuştur.

4. etkinik:
Eleştiride İmtiyaz adlı metinde paragraflarda farklı anlatım türlerinden yararlanılmıştır. Bu da bir metinde birden çok anlatım türünün kullanılabileceğini göstermektedir.

5. etkinlik:
Tac Mahal adlı metin, İstanbul Yerebatan Sarnıcı adlı metne göre daha öznel bir anlatıma sahiptir.
Anlatıcının nesne veya konu karşısındaki tutumunun,  anlatımın öznel ya da nesnel olmasında etkisi vardır.
6. Etkinlik:
Dalgacı Mahmut: Duygu ve heyecana bağlı anlatım
Çisenti: Öyküleyici anlatım
Eleştiride İmtiyaz: Tartışmacı anlatım

7. etkinlik:
Tablodan hareketle anlatım türleriyle yazarın amacı ve metnin türü arasında doğrudan bir ilişki vardır. Yazar, bilgi vermek ve düşüncelerini ispatlamak amacıyla yazıyorsa “makale” türünü tercih edecektir. Bilgi vermenin yanında okuyucuyu düşündürüp onlara farklı bakış açısı kazandırmak amacıyla öznel bir anlatımı tercih ediyorsa “fıkra, deneme, sohbet” gibi türleri kullanacaktır.

ANLAMA – YORUMLAMA
SAYFA 103
  1. 1.      “Piri Reis’in Haritasının Şifresi!..” adlı metnin konusunu ve iletisini belirtiniz.
Bu metnin konusu: Piri Reis’in yaptığı bilinen ha­ritanın değerinin anlaşılıp anlaşılmadığı
Metnin iletisi:  tarihî süreçlerin ele alınışında yaşanan sıkıntı

  1. 2.      Metindeki her paragrafın metnin konusu ve iletisiyle ilişkisini açıklayınız.
Metindeki her paragraf konu ve ileti bütünlüğü içindedir.

  1. 3.      Metindeki paragrafları inceleyerek paragrafların kendi içinde bir bütünlük taşıyıp taşımadığını açıklayınız.
Paragraflardaki cümleler bağdaşıklık ve bağlaşıklık ilişkisi içindedir ve paragrafın kendi içinde bütünlük oluşturmasını sağlamıştır.

  1. 4.      Metindeki paragrafların hangi amaçlarla düzenlendiğini kullanılan anlatım türlerinin bu amaç­la ilişkisini açıklayınız.
Metindeki her paragraf konunun farklı bir yönünü anlatmak amacıyla düzenlenmiştir. Konunun yönlerinin özelliğine, anlatılış şekline göre de anlatım türleri belirlenmiştir.

  1. 5.      “Piri Reis’in Haritasının Şifresi!..” adlı metinden alınan aşağıdaki cümlelerin hangi amaçla dü­zenlenmiş olabileceğini belirtiniz.
• “Uzaylılar haritayı bizzat mı verdiler yoksa düşürdüler de Piri Reis mi buldu, orası pek bilin­mez!..”
• “Ben diyorum ki Piri Reis’in haritası Ethem Eldem tarafından cuma günü bulunmuş olmalı!.. Pa­zartesi, salı, çarşamba, perşembe… Haritanın bulunamayan dört parçasını başka nasıl açıklayabili­riz?”
Yazar, dile getirilen bir duruma mizahi, alaycı yaklaşımını bu cümlelerle ortaya koymuş.

  1. 6.       “Piri Reis’in Haritasının Şifresi!..” adlı metinden alınan aşağıdaki cümlelerde anlatım bozukluk­larının nedenlerini belirtiniz.
• Piri Reis’in yararlandığı haritalardan biri de Kolomb’un günümüzde kayıp olan ünlü Amerika ha­ritasıdır.
Bu cümleden Kolomb’un haritasının günümüzde kaybolduğu anlamı çıkıyor. Oysa Kolomb’un haritası eskiden kayıptır. Cümleden “günümüzde” sözcüğünü çıkarırsak anlatım düzelir.
• Kayıp olan Kolomb’un haritası hakkında bize bilgi verecek tek belge, Piri Reis’in çalışmasıdır.
Bu cümlede Kolomb mu kayıp, harita mı? Anlam net değil. Cümle şöyle başlasaydı: “Kolomb’un kaybolan haritası….” anlatım bozukluğu giderilmiş olurdu.

  1. 7.      “Piri Reis’in Haritasının Şifresi!..” adlı metni açıklık, akıcılık, yalınlık ve duruluk bakımından in­celeyerek metnin anlatım özellikleri hakkındaki düşüncelerinizi açıklayınız.
Bazı cümlelerde sözcük ya da sözcük gruplarının yerinde kullanılmaması açıklığı engellemiştir.

  1.  “Piri Reis’in Haritasının Şifresi!..” adlı metnin yazılış amacını ve gerçeklikle ilişkisini belirleyiniz. Bu metnin hangi tür metinlere örnek gösterilebileceğini açıklayınız.
Yazar bu metni, sahip olduğumuz değerlerin yeterince anlaşılamadığını vurgulamak amacıyla yazmıştır. Gerçekleri olduğu gibi yansıtan bir yazıdır. Öğretici metinlerdendir. Öğretici metinlerden “deneme”nin özelliklerini yansıtıyor.

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
A)Aşağıdaki cümlelerin sonuna yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
•Anlatımın amacı, alıcıda uyandırılmak istenen etki ve anlatıcının tavrı, anlatım türünü belirleyen temel unsurlardır.            ( D )
•Bir metinde birden fazla anlatım türü kullanılabilir.  ( D )
•Olay çevresinde gelişen edebî metinlerde ağırlıklı olarak öyküleyici anlatım kullanılır.      ( D )
•Betimleyici anlatımlarda anlatıcı nesnel ifadeler kullanmak zorundadır.      ( Y )
•Açıklayıcı, kanıtlayıcı, anlatım türleri daha çok öğretici metin türlerinde kullanılır. ( D )

B)Aşağıdaki çoktan seçmeli sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz.
1. Sizin göreviniz yaşamınızdaki insanların size ne öğrettiğine karar vermeye çalışmaktır. Bu­nu yapabilirseniz başka insanların kusurları sizi daha az sinirlendirecek ve daha az rahatsız ede­cektir. Bu yaklaşımı alışkanlık hâline getirmeyi başarabilirseniz çok memnun kalacaksınız. Çoğu kez o kişinin size ne öğrettiğini keşfettiğiniz an, öfkenizi gidermek de kolay olacaktır.
Bu paragrafın yazılış amacı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) İzlenim kazandırmak         B) Bir olay içinde yaşatmak
C) Bir düşünceyi açıklamak    D) Alıcıyı esenlikli hâle getirmek
E) Alıcıyı ikna etmek

CEVAP: C
2. Aşağıdakilerin hangisinde anlatmaya bağlı metinlerde ağırlıklı olarak kullanılan anla­tım türleri bir arada verilmiştir?
A) Öyküleyici anlatım, tartışmacı anlatım
B) Betimleyici anlatım, kanıtlayıcı anlatım
C) Öyküleyici anlatım, kanıtlayıcı anlatım
D) Betimleyici anlatım, öyküleyici anlatım
E) Söyleşmeye bağlı anlatım, öğretici anlatım

CEVAP: D

3. Romanın ölmesi ruhlardaki roman ihtiyacının ölmesi demektir. Ruhlardaki roman ihtiyacı ise bugün insanların gözlerinde açlıktan daha fazla parlamaktadır. Biz roman istemiyormuşuz ar­tık! Biz, roman kahramanları; biz, gemilerin ardından bakanlar; biz, olduğumuz yerden başka her yerde yaşayanlar… Gerçekliğe bağlananların romana yani ikinci bir gerçekliğe ihtiyaçları yokmuş. Peki ama insan içinde bulunduğu gerçekliğe hiçbir zaman bağlanmadı ki bugün de bağlansın. Yir­minci asır ayaklarımızla beraber gözlerimizi de yere mıhlamadı ki. Yıldızlara bakabiliyoruz yine, ba­zen bütün gece.
Bu parçada kullanılan anlatım türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Açıklayıcı anlatım B) Öğretici anlatım
C) Tartışmacı anlatım D) Mizahi anlatım
E) Söyleşmeye bağlı anlatım

CEVAP: C

C) Aşağıdaki soruları cevaplayınız.
1. Emredici anlatım hangi tür metinlerde kullanılmaktadır?
Emredici anlatım trafik kurallarında, ilaçların ve bazı eşyaların kullanım kılavuzlarında, bazı reklamlarda görülür.
2. Anlatım türleri ile metin türü arasında nasıl bir ilişki olduğunu açıklayınız.
Sanatsal metinlerde öyküleyici, betimleyici, söyleşmeye dayalı anlatım daha fazla kullanılır. Öğretici metinlerde ise açıklayıcı, kanıtlayıcı anlatıma daha fazla başvurulur.

3. Bir eşyayı veya manzarayı okuyucunun zihninde canlandırmak için hangi anlatım türüne başvurmak gerekir? Niçin?

Betimleyici anlatıma başvurmak gerekir. Bir eşyanın veya manzaranın görünüşünü, dikkat çeken yönlerini bu aktarmak için bu anlatım biçimi kullanılır. Betimleme “kelimelerle resim yapma” demektir.
Read more

A101 12 Aralık 2013 İndirimli Ürünler Listesi

Hi-Level 9" tablet bilgisayar : 199,00 TL
Klavyeli tablet kılıfı 9" : 19,95 TL
Hi-Level 16 gb flash bellek : 17,95 TL
Ortopedik bel yastığı : 12,50 TL
Çift kişilik yatak koruyucu : 14,95 TL
Çift kişilik nevresim takımı : 29,95 TL
 Bayan panço : 14,95 TL
Triko ev babeti : 9,95 TL
Bayan bot : 16,95 TL
Pil şarj cihazı : 11,95 TL
Sinbo hava nemlendirici : 49,95 TL
Buharlı temizleyici mop : 99,00 TL
Metal mutfak gereçleri : 2,00 TL/adet
Metal mutfak gereçleri : 3,00 TL/adet
 Ahşap mutfak gereçleri : 2,00 TL/adet 
 Acura zayıflama kemeri : 39,95 TL
Bombeli cam duvar saati : 9,95 TL

Read more

Narın Faydaları Nelerdir?

Narın faydaları:

Nar suyu dişeti iltihaplarını giderir.
Yüksek tansiyonu düşürür.
Kalbimizi korur düzenli çalışmasına destek olur
Enfeksiyona karşı vücut direncini korur ve artırır
Enerji verir, yorgunluğu giderir
İdrar söktürücü etkisiyle toksin atımını sağlar
Bağışıklık sistemini güçlendirir hastalıklara karşı korur
Kolesterol ve kan şekerimizi regüle eder artmasını engeller
Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır, iyi bakterilerin artmasını sağlar
İshali (diare) önler tedavide destek sağlar
Ciltte olumlu katkısı vardır, pürüzsüz görünüm sağlar
Cilt enfeksiyonlarında olumlu katkısı vardır.
Böbrek iltihaplarının giderilmesinde etkilidir.



Nar faydalıdır ama çekirdeğindeki beta-sitasterol maddesi rahmin kasılmasına yol açıyor. Rahimde kasılma olursa erken doğum veya düşük olabilir. Bu nedenle çok az tüketmek gerekir.
Read more

Akcent - Boracay [ Türkçe Çeviri ]



It’s nice to know that you were there,
senin orada oldugunu bilmek güzel
Boracay, Boracay, ha!
Boracay, Boracay, ha!
Ha, ha, ha!
Ha ha ha
If you wanna touch the sky,
gökyüzüne dokunmak istermisin
If you wanna high to fly,
yükseklerde uçmaak istermisin
You just need to close your eyes
sadece gözlerini kapatman gerek
Until the sun it will rise, it will rise,
güneş doğana kadar, o doğacak
Keep the music in your mind
müziği aklında tut
And let everything behind,
ve herşeyi arkadanda bırak
Let the beat to be the light,
güneşle ritim tut
Dance all the night, all the night, all the night.
gece gündüz dans et
Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay
Benimle uç Boracay
Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay
Benimle uç Boracay
Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay
Maybe this is Friday night
belki bu cuma gecesi
Or even the Sunday light,
hatta pazar ışığı
Let the beat to be your guide
ritim tut rehberine
Until the sun it will rise, it will rise,
güneş doğana kadar, o doğacak
If you wanna cross the line,
çizgilerin olsun istiyorsan
Bring another cup of wine,
bir bardak sarap getir
We just have to realize,
biz sadece gerçekleştirelim
This is the place where the fun never dies.
bu mekanda kimse eğlenceden ölmez
Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay
uç benimle Boracay
Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay
Hey DJ 

Read more

Tuğba İldiz Kimdir? Fotoğrafları

http://facebook.com/tugbaildiz resmi facebook sayfasıdır.  https://twitter.com/tugbaildiz resmi twitter sayfasıdır.
Foursquare profilide var, orda da ekleyip suan nerde ne yapıyor adım adım takip edebilirsiniz :D

1988 doğumlu Efes kızları'nın en eski üyelerinden Ataşehirde yaşıyor. Ajda Pekkan ve Muraz Boz'un dans ekibinde. Aynı zamanda öğrenci ve spor eğitmenliği yapmakta.


Yıllar önce babası Ali İldizle show tvde bir dans programına katılmıştı. 

Küçüklüğünde okadar çirkin olmasına rağmen bu kadar güzel olmasına gerçekten şaşırıyorum. Küçük fotoğraflarına denk gelirseniz ne demek istedigimi anlarsnız :D


gögüsleri silikon.


ADI SOYADI :TUĞBA İLDİZ

DOĞUM TARİHİ VE YERİ : 18-12.1988 ÜSKÜDAR

BURCU :YAY

EĞİTİM : ANADOLU ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT 4. SINIF -- İSTANBUL ÜNİ. SPOR YÖNETİCİLİĞİ 2. SINIF

NİCK NAME :KOKOŞ

UĞURU :AİLEM

.. OLMADAN ASLA DIŞARI ÇIKMAM :TELEFON

HOBİLER :SİNEMA , ALIŞVERİŞ YAPMAK

FOBİLER :YOK

HAYALİ :OKULUMDA ÖĞRETİM GÖREVLİSİ OLMAK, C.BROWN, USHER, BEYONCE İLE DANS ETMEK

EN ÇOK KULLANDIĞIN AKSESUAR :TAŞLI TELEFON KAPLARI

KAÇ SEZONDUR KADRODA :BU SEZON TAKIMA DAHİL OLDUM VE ÇOK MUTLUYUM

EN SEVDİĞİ RENK :PEMBE

EN SEVDİĞİ YEMEK :HER YEMEĞİ SEVERİM AYIRT ETMEM


EN SEVDİĞİ SPOR DALI :JİMNASTİK, BASKETBOL, FUTBOL



Tuğba İldiz Fotoğrafları;













Read more

12. Sınıf Edebiyat Sayfa 57 - 86 Soruları ve Cevapları ( Lider Yayınları )

Sayfa 57 Cevapları

Ölçme Değerlendirme
1)D,Y,D
2)öz şiir, Milli Edebiyat, bireysel,
3) E
4)E
5)E
6)E (Değişen İstanbul, Ziya Osman Saba’nın bir eseridir.)

Sayfa 74-75 Cevapları

Ölçme ve Değerlendirme
1)Fütürizm, serbest nazım, serbest
2)D,Y,D
3)C
4)D

Sayfa 76-77 Cevapları

1- şiirin ölçüsü: hece ölçüsü,
b) uyak- aabb/ccdd
c)nazım birimidörtlük
2-birimler memleket özlemi teması etrafında birleşir.
3-tema günlük yaşamla ilgilidir. memleket sevgisinin herkes kendi içinde hissedebilir.
4-memleket özlemi milli edebiyattan başlanarak işlenen bir temadır
5-anadolu motifler: bir sevgilinin bekleyişi, at arabası yolculuğu, yolcunun köye kavuşma heyecanı
6-halkın konuşma diline yakın. Öyküleyici bir anlatım özelliği de taşımakta. şairi kendi duygularını bir yolcunun dili ile dile getirmektedir
7. söz sanatları:
söz sanatları metnin anlam ve söyleyişine estetik bir değer kazandırır.
*ne zaman tükenecek bu yollar arabacı" -istifham
*"gurbet, hasret, yol" sözcükleri arasındaki anlam ilişkisi-tenasüp
*tasa, yollar gibi sonsuzdur-teşbih
*"bitmek ve başlamak" sözcükler anlamca zıttır-tezat
8-açık ve sade dil, halkın günlük yaşamına duyarlılık, hece ölçüsü
9-memleket özlemi, arabacı ile muhabbet, ata arabası, köy
bu unsurlar modern şirin dil anlatım olanaklarından biçim ve ses özelliklerinden yararlanılarak dile getirilmiştir.
10-dilin doğal olması ve ses ahengi  şiir geleneğinin bir yansıması. hece ölçüsü kullanılmış
11-metin cumhuriyet edebiyatının zevk ve anlayışının sürdüren şiir geleneğine uygun olarak yazılmıştır.
12- siz cevaplayın
13-bu duygular günümüz koşullarında da yaşanabilir
14-Faruk Nafiz Çamlıbel’in Fikri ve Edebi Kişiliği
  Beş Hececiler’dendir.
  Şiirleri aşk, memleket güzelliği, vatan sevgisi üzerine kuruludur.
Anadolu’yu şiirlerinde en iyi işleyen şairlerimizdendir.
  Anadolu’yu işlenmemiş bir sanat olarak kabul edip ona yönelmiştir. Bu yönü diğer sanatçılarımıza örnek olmuştur.
  Anadolu’yu en güzel işleyen şiiri “Han Duvarları”dır.
  Eserleri: Gönülden Gönüle, Şarkın Sultanları, Dinle Neyden, Çoban Çeşmesi, Bir Ömür Böyle Geçti, Elimle Seçtiklerim, Tatlı Sert, Akıncı Türküleri, Han Duvarları, İlk Göz Ağrısı…
İlk şiirlerini aruz ölçüsüyle yazdı. Cenap Şahabettin ve özellikle Yahya Kemal’in etkisinde kaldı. “Edebiyat-ı Umumiye” Dergisi’nde yayımlanan “Şarkın Sultanları” şiiri, edebiyat çevresinde kendisine yer açmasını sağlayan ilk ürünü oldu. Aruzla yazdığı şiirlerini 1918’de “Şarkın Sultanları”, 1919’da “Dinle Neyden” ve “Gönülden Gönüle” adlı kitaplarında topladı. Sonralarıysa aruz ölçüsünden uzaklaşarak hece ölçüsünü ve Türkçenin yalınlaşması, yabancı kelimelerden ve kalıplardan uzaklaşılması düşüncesini benimsedi. Şiirlerinde hecenin Özellikle 7+7 kalıbına bir ses zenginliği kazandırdı[3]. Milli edebiyatın oluşabilmesi, geliştirilebilmesini misyon edindi ve Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon ile birlikte Türk edebiyat tarihinde “Beş Hececiler”’den biri olarak anılır oldu:
sayfa 79
1- ahenk uyak redif ve keleime tekrarları iel sağlanmıştır
2-ses akışı uyak ve sözcük tekrarları ile sağlanmış
3-söz santları:
*bir göğüs sözü ile bir insan kast edilmiş -mecazımürsel
*destan kaside sözcükleri anlam yakınlığı olan sözcükler-tenasüp
*geri gitsin ifadesi tekrarlanmış-tekrir
destanın öksüz olması-teşhis
4-eğik anlatım ön planda
5-vurgu yüksek olup yiğitçe bir söyleyiş var. destan türüne yakın
6-şehitler tepesi çiçekler türbeler memleket manzarasını canlandıran unsurlardır
7-metin dize sayısı farklı bentlerden oluşmuş. kahramanlık teması etrafında bentleri dile getiren duygular bir araya gelmiş
8-tema Türk tarihinde yapılan bağımsızlık savaşlarına işaret etmekte. şiirde Çanakkale zaferi veya kurtuluş savaşı gibi tarihi olaylar sezdirilmeye çalışılmış
9-bayrak,vatan,millet kahramanlık temaları arif Nihat’tan önce edebiyatımızda ele alınmış
10-açık sade bir dil, yiğitçe söyleyiş, halkın duyarlı olduğu konu
11-şiir cumhuriyet dönemi milli edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren şiir geleneğine uygun yazılmış
12-Milli ve yerel unsurlar.
şehitlik, türbe, nutuk, oğullar, süngülü, yiğit, meçhul asker
13-açık sade ve çoşkulu anlatım, serbest nazım, halkın duyarlılığına uygun tema
14 Arif Nihat Asya edebi yönü
* Milliyetçi şiirleriyle tanınan ve Adana'nın kurtuluş günü olan 5 Ocak günü yazdığı ünlü Bayrak şiirinden dolayı "Bayrak şairi" olarak da anılan Türk şairdir.
* Aruzla başladığı şiirde rubailer, gazeller yazdı.
* Özellikle rubailere büyük önem verdi. Rubailerden oluşan 5 ayrı kitap yayınladı.
* Milliyetçi şiirleriyle dikkat çeken Arif Nihat Asya, yurdun güzelliklerini, doğasını anlatan, kimi zaman yergici ama Türklüğü yücelten şiirleriyle de bilinir.
* Arif Nihat, nazmın her tür ve şekliyle eserler vermiştir.
* Fikrin ağır bastığı şiirlerinde milliyetçilik konusu büyük bir yer tutar.
* Çok renkli ve değişik biçimli şiirler yazmış olan Asya, son şiirlerinde biraz da mistisizme yönelmiştir.
* Şiirinde daima bir yenileşme çabası içinde olan şair, etkilerden uzak kalarak kendine özgü bol renkli şiir dünyasını yaratmıştır.
* Güzel ve zarif benzetmelerin yanı sıra, keskin zekâsının, şakacı mizâcının mahsûlü olan nükteleri, hicivleri, kelime oyunları üslûbunu tamamlayan önemli unsurlardır.

Sayfa 80

1-siz yapın
2-Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor’ a milli duyarlılık yolcu ile arabacıda ise memleket sevisi ön plandadır
3-bir bayrak rüzgar bekliyor: ses ahengi keleme tekrarları ve uyaklarla sağlanmış. açık ve sade bir dil kullanılmış kahramanlık teması işlenmiştir. serbest nazım şeklinde yazılıp ölçü yoktur
bayrak: ses ahengi keleme tekrarları ve uyaklarla sağlanmış. açık ve sade bir dil kullanılmış. şehadet teması işlenmiş olup dörtlük birimi ile yazılmıştır. 5 li hece ile yazılmış.
81 Sayfa 

4-b) Romans: ses ahengi keleme tekrarları ve uyaklarla sağlanmış. açık ve sade bir dil kullanılmış ölüm korkusu teması işlenmiştir. hece sayısı dokuz olup nazım birimi dörtlüktür
Gül Eksilmesin Penceremden: ses ahengi keleme tekrarları ve uyaklarla sağlanmış. açık ve sade bir dil kullanılmış bekleyiş teması işlenmiştir. hece sayısı 7'li olup nazım birimi dörtlüktür

Sayfa 83

5 b) Yas: uyak ve rediflerle ses ahengi sağlanmış, açık ve sade dil kullanılmış, matem teması işlenmiş, dörtlük birimi ve hece ölçüsü ile yazılmış.
Irkımın Türküsü:  uyak ve rediflerle ses ahengi sağlanmış, açık ve sade dil kullanılmış, yiğitçe söyleyiş var, Türklük teması işlenmiş olup dörtlük birimi ve hece ölçüsü ile yazılmış.
Sayfa 85
6- b) b
Bingöl Çobanları:  uyak ve rediflerle ses ahengi sağlanmış., bentler halinde yazılmış aabbcc biçiminde uyak vardır açık ve sade dil kullanılmış, tabiat teması işlenmiş, betimlemeye başvurulmuştur
Göz Gördü Gönül Sevdi: uyak ve rediflerle ses ahengi sağlanmış, serbest nazımla yazılmış Anadolu insanı teması işlenmiş. açık ve sade dil kullanılmış.

Sayfa 86

1 e
2 d d y
3 milli mücadele, öz, memleketçi, açık ve sade
4 e


bu yazının tamamı http://edebiyatfatihi.blogspot.com sitesinden alınmıştır. Lütfen kaynak siteyide ziyaret etmeyi unutmayın
Read more

11. Sınıf Edebiyat Sayfa 59 - 64 Soruları ve Cevapları ( Yıldırım Yayınları )

Bu yazının tamamı http://edebiyatfatihi.blogspot.com sitesinden alınmıştır. Kaynak Siteyi Mutlaka Ziyaret Edin.


Yıldırım Yayınları 11. Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Olay çevresinde Oluşan Metinler
 sayfa 59-64
SERGÜZEŞT ROMANI
SAYFA 59:

OLAY ÖRGÜSÜ ŞEMASI
  • Olay örgüsü esaret teması etrafında neden-sonuç ilişkisi içinde birbirine bağlanmıştır.
  • Yukarıdaki şemadan yararlanabilirsiniz...


1. Araştırma sonuçlarınızı da dikkate alarak olay örgüsünde dile getirilen hususlarla dönemin yaşama biçiminin gerçeklikle ilişkisini tartışınız. Elde ettiğiniz sonuçları sözlü olarak belirtiniz.
Sami Paşazade Sezai Tanzimat dönemi olaylarından sosyal yaşamından etkilenmiştir.Yazarın yaşadığı dönemdeki olay ve kişilerle karşılaşma ihtimali dönemin sosyal yaşamında var olan halayıktan dolayı mümkündür.
2. Sergüzeşt romanındaki olay örgüsünün, size hissettirdiklerini defterinize yazınız.
.....
SAYFA 60:
10. ETKİNLİK
• Okuduğunuz romanın bütününden hareketle roman kahramanlarının olay örgüsündeki işlevlerini belirterek
a. En belirgin özelliklerini,
ROMAN ÖZETİ:
Kafkasya’nın bir köyünde Dilber adında küçük bir kız esircilerin eline düşer. İstanbul’a getirilir. Dokuz yaşındaki güzel kız, Mustafa Efendi adında bir memura satılır. Evin hanımı serttir, kötü huyludur. Dilber’e çok cefa eder. Kızcağız bütün ağır işleri yüklenir, gücünün üstünde çalışır, öyleyken sık sık dövülmekten, aşağılanmaktan kurtulamaz.

Mustafa Efendi Erzurum’a bağlı bir ilçeye atanır. Dilber’i götürmek istemediğinden bir esirciye satar. Dilber sıkıntılı yıllar geçirir. Ona müzik, okuma, ev işleri öğretilir. Ardından, satılır. Bir paşa konağına düşer.

Asaf Paşa’nın ailesi görgülü ve bilgilidir. Evde dengeli bir hava vardır. Dilber burasını çok sever, ilk kez rahat eder. Ailenin oğlu Celal Avrupa’da okumuş, resim çalışmış, kültürlü ve yakışıklı bir gençtir. Dilber’i model olarak kullanır, iki genç zamanla birbirlerine yakınlık duyarlar. Sevişirler. Anne baba durumu sezince telaşa kapılırlar. Oğullarının haberi olmadan kızı bir esirciye satarak konaktan uzaklaştırırlar. Celal olup bitenleri öğrenince üzüntüden yatağa düşer.

Dilber’in yeni sahibi Mısırlı bir zengindir. Kızı haremine kapamak amacındadır. Bunun için onu Mısır’a götürür.

Genç kız hareme girmek istemediğinden üst katta karanlık bir odaya kapatılır. Harem ağası Cevher kıza acır, onu kurtarıp İstanbul’a kaçırmak ister. Geceyarısı odaya ip atarak yukarı tırmanır, önce Dilber’i aşağı indirir. Arkadan kendisi de inerken dengesini kaybeder, düşerek ölür. Dilber yalnız ve çaresiz kalır. Tek başına İstanbul’a gidemeyeceğini anlar. Kendini Nil ırmağma atarak intihar eder.

ç. Metnin yazıldığı dönemde ve günümüzde bu kişilerle karşılaşılıp karşılaşılamayacağını tartışınız.
Metnin yazıldığı dönemde bu kişilere rastlamak mümkündür. Günümüzde kölelik olmadığı için bu mümkün değildir.
• Ulaştığınız sonuçlardan hareketle metindeki kişilerin karakter mi tip mi olduklarını belirleyip tahtaya yazınız.
Metindeki kişiler duygu düşünce konuşma ve davranış bakımından bireysel nitelikler gösterdiği için KARAKTERDİR.
Sergüzeşt romanında anlatılan olayların, tanıtılan kişilerin benzerine yakın çevrenizden örnekler veriniz. Çevrenizde bu romandaki gibi kişiler varsa örnek gösterebilirsiniz...

• Bu örneklerden hareketle yaşanan gerçeklikle edebî metinlerde anlatılanlar arasında ne gibi farklılıkların olduğunu tartışınız. Elde ettiğiniz sonuçları defterinize yazınız.
Edebi metinlerde gerçeklik kurmaca biçimindedir.Edebi metinlerde yaşananlarının bire bir tıpa tıp aynısının yaşanması mümkün değildir...Yazarın doğal gerçekliği kendi hayal dünyasından yeniden kurgulayarak aktardığı unutulmamalıdır.
12. ETKİNLİK
Sergüzeşt romanındaki temel çatışmayı belirleyiniz.
ESARET-HÜRRİYET ÇATIŞMASI
Romanın teması: ESARET MESELESİDİR.
TEMA VE KİŞİLER ROMANTİZM VE REALİZM AKIMINA BAĞLI KALINARAK ANLATILMIŞTIR.
3. Dönemin yaşama biçimiyle ilgili araştırmalarınızdan hareketle;
a. Temanın, dönemin sosyal hayatıyla ve günümüzle ilişkisini tartışınız.
Romandaki esaret meselesi teması döneminin zihniyetine uygundur.Günümüzde kölelik olmadığı için günümüz gerçekliğiyle uyuşmaz...
b.Çünkü aile bir toplumu oluşturan en önemli unsurlardandır.
4. a.ZAMAN: Roman Dilber'in Kafkasya'dan yedi yaşında kaçırılmasıyla başlar Nil Nehri'ne kendini atarak boğulmasıyla son bulur.
b. MEKAN: Roman değişik mekanlarda geçmektedir. Özellikle dönemin kölelik anlayışını ortaya koymak için konak seçilmiştir. Zengin ailelerin hayat sürdüğü konak mekan olarak romanda ağırlığını hissettirir. Mekan olarak yine Mısır'a kadar uzanan geniş bir yelpaze seçilmiştir.
Tophane iskelesi, Mustafa efendinin konağı, Beyazıt meydanı, Yaşlı kadının evi ,Asaf paşanın konağı, Mısırdaki konaklar, Nil nehri vs...

sayfa 61:
13. ETKİNLİK:
Destan,masal ve mesnevide mekanlar hayali ve olağanüstü özelliklere sahiptir, romanda ise gerçekçi betimlenmiş  mekanlar vardır.
Destan, masal ve mesnevide BELİRSİZ ZAMAN İFADELERİ; romanda ise belirli ve dolaylı zaman ifadeleri vardır.
5. Metinde olay, zaman ve mekan arasında bütünlük vardır.
14. ETKİNLİK:
BAKIŞ AÇISI: Metinde tüm olaylardan haberdar ola her şeyi bilen İLAHİ BAKIŞ AÇISINA SAHİP HAKİM ANLATICI VARDIR.
15. ETKİNLİK:
Hem realizm hem de romantizm akımının etkileri vardır

6. Sergüzeşt romanının eğitici yönü vardır, çünkü Tanzimat romancıları halkı eğitmeyi amaçlamışlardır.
7. Tanzimat romanında hitap edilen kitle halk olduğu için dil sadedir(divan ed.göre)

19. ETKİNLİK.
  • Edebiyatımıza ilk küçük hikayeyi getiren Tanzimat edebiyatı roman ve öykü yazarıdır.
  • Romanımızı realizme yönelten bir sanatçıdır.
  • Birçok türde eser vermesine rağmen asıl ününü realist roman ve hikayeleriyle kazanmıştır.
  •  Batılı anlamdaki ilk hikaye örnekleri olan Küçük Şeyler onun eseridir.
  • Sergüzeşt adlı romanı Fransız realizminin izlerini taşır. Esir ticaretinin sosyal hayattaki yeri realist bir yaklaşımla anlatılır. Eserde, Dilber adlı bir kızın yaşam mücadelesi ve Nil nehrine atlayarak intihar etmesi anlatılır. Sanatçı, Servet-i Fünun romanına bu eseriyle zemin hazırlamıştır.
  • Hikaye ve romanlarında halkın içinden kahramanları,kendi dilleri ve günlük yaşamlarıyla vermiştir.
  • Hikayelerinde romanlarından daha güçlü bir teknik vardır.
  • Şiirde romantizmin roman ve hikayelerinde realizmin etkisi görülür.
  • . Samipaşazade Sezai sanat için sanat anlayışını benimsemiştir.

sayfa 63:
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME...
1. Aşağıdaki cümlelerin başına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
( D ) Tanzimat Döneminde romanlar, halkı bilinçlendirmek amacıyla yazılmıştır.
(D ) Türk edebiyatında ilk yerli roman Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseridir.
( D ) Tanzimat’tan önce roman ve hikâyenin yerini masal, destan, halk hikâyesi, mesnevi gibi türler almaktaydı.
( Y ) Tanzimat romanları ile hikâyelerinin ilk örneklerinde realizm akımının özellikleri görülür.
( D ) Sergüzeşt romanında romantizm ve realizm akımlarına ait özellikler yer alır.

2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun biçimde doldurunuz.
• Türk edebiyatında roman ....ÇEVİRİ... yoluyla başlamıştır.
• Yusuf Kâmil Paşa tarafından çevrilen ...TELEMAK., ilk çeviri romanımızdır.
• İlk edebî romanımız İntibah, .NAMIK... .KEMAL. tarafından yazılmıştır.
• Tanzimat romanlarında .ESARET-HÜRRİYET ,DOĞU-BATI çatışması sıkça işlenmiştir.
• Kıssadan Hisse hikâyesinde esas alınan ..İLAHİ(hakim). bakış açısı, yazarın olayları kendi istediği biçimde geliştirmesine yol açmıştır

3 . Aşağıdaki yargıların hangisinde bir bilgi yanlışlığı vardır?
A) Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk hikâye serisi, Ahmet Mithat’ın Leta if-i Rivayât’ıdır.
B) Tanzimat Döneminde, modern anlamda ilk hikâye olarak Samipaşazade Seza i’nin Küçük Şeyler adlı eseri kabul edilir.
C) İlk tarihî roman, Namık Kemal’in kaleme aldığı Cezmi’dir.
D) Realizm akımının edebiyatımızdaki ilk örneği, Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası romanıdır.
E) İlk köy romanı Nâbizade Nâzım’ın yazdığı Zehra adlı eserdir.

4 . Aşağıdaki cümlelerden hangisi Tanzimat Dönemi romanının ö z e l l i k lerinden biri değildir?
A) Romantizm ve realizm akımlarının etkisi görülür.
B) Tanzimat’ın ilk döneminde yazılan romanlarda romancı, romana müdahale etmiştir.
C) Konuşma bölümlerinde dil ağır, ancak olayların anlatımında sade dil kullanılmıştır.
D) Yanlış Batılılaşma ile alay edilmiştir.
E) Konular genellikle İstanbul’un seçkin çevrelerinden, Batılılaşma anlayışında olan ailelerden seçilmiştir.
5. Tanzimat Dönemi hikayeleri ve romanları ile destan ve halk hikâyesi geleneğine ait türler arasında, dil ve anlatım özellikleri bakımından ne gibi benzerlik ve farklılıklar vardır? Sözlü olarak ifade ediniz.
Destan ve halk hikayesinde Tanzimat romanına göre daha sade yalın bir halk dili kullanılmış, ilahi bakış açılı anlatıcı yer almıştır.Tanzimat romanında ise Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaların kullanıldığı önceki dönemlere göre daha sade bir dil kullanılmıştır.
Read more