10.Sınıf Tarih Kitabı Etkinlikleri Cevapları


10. Sınıf Tarih Kitabı Tüm Cevapları

Tarih Proje Ödevi (Sayfa 17)

 Osmanlı Devletinin Balkanlara Hakim Olmaya Başlamasından Sonra Burada Meydana Getirdigi Mimari Eserler [Cami,Han,Hamam,Köprü,Medrese] Arastırma Yapınız Ve Resim Albümü Hazırlayınız
Osmanlı devletinin sadece Balkanlar’da 15787 adet mimari yapı inşa ettiğini ortaya koymuşturSadece Bulgaristan’daki mimari eserlerin sayısı 3399 adettir; bu sayı, 2356 adet cami-mescit, 142 medrese, 273 mektep, 174 tekke-zaviye, 42 imaret, 116 han, 113 hamam-ılıca-kaplıca
, 27 türbe, 24 köprü, 16 kervansaray, 74 çeşme, saat kuleleri, hastaneler, bedestenler, kütüphaneler ve çeşitli sanat eserlerinden meydana gelmiştir Günümüzde bu eserlerin büyük bir kısmı yok olmuştur; orijinal halini koruyan eser sayısı ise çok azdır.Vardar Nehri üzerinde, Fatih Sultan Mehmed Han tarafından yaptırılan Taş Köprü (Fatih Köprüsü) ve Samokov’da bir Türk çeşmesiBu mimari yapılardan Romanya Babadağ’daki Sarı Saltuk Türbesi; Arnavutluk Kruya’da Sarı Saltuk Türbesi; Bosna-Hersek Blagay’da Sarı Saltuk Türbesi; Bulgaristan Obroçişte-Balçık’ta Akyazılı Tekkesi ve İmareti; Köstendil’de Koca İsnak Paşa Köprüsü, Uludere Harmanlı Köprüsü; Budapeşte’de Gül Baba Türbesi; Kosova Priştine’de Sultan Murat Hüdavendigar Türbesi; Üsküp’te Sultan Murat Camii, Kurşunlu Han; Filibe’de Sultan Murat Hüdavendigar Camii, Karagöz Paşa Medresesi, Hünkar Hamamı, Şahabeddin Paşa Hamamı; Saraybosna’da Gazi Hüsrev Bey Camii; Sofya’da Mahmut Paşa Camii ve Kervansarayı, Şumnu’da Şerif Halil Paşa Camii, saat kulesi; Yunanistan Kavala’da Mehmet Ali Paşa Medresesi, yeniden inşa edilen Mostar Köprüsü; Manastır-Bitola, Pirlepe’de saat kuleleri; Peç’te Kazım Paşa Camii gibi çeşitli örnekler günümüze kadar ulaşmıştır Ancak ne var ki, bu yapıların bazıları bakımsız ve ihmal edilmiş durumdadırlar Özellikle Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Macaristan gibi ülkelerdeki eserler, Eski Yugoslavya’da bulunanlara göre çok daha kötü durumdadır Türk kültür mirasının bir parçası olan bu önemli eserler, yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar İhmal ve bakımsızlığın yanı sıra yıkılmayan bazı önemli tarihi binaların farklı amaçlarla kullanılması, bilinçsiz bir şekilde tadilat çalışmalarında bulunulması, eserlerin ideolojik olarak tahrip edilmesi bu mimari yapıların tükenmesine yol açmaktadır
Macaristan’da Osmanlı’dan kalan en büyük mimari eser olan Gazi Kasım Paşa Camii şu anda kilise olarak kullanılıyor C*****n kubbesi, Hunyadi Yanoş heykeliyle yüz yüze Peç’in en kalabalık meydanına bakıyor
Macaristan’ın her yerinde Osmanlı’nın izlerine rastlamak mümkün İşte, Kanuni döneminde kuşatılmasına rağmen, kışın bastırması sebebiyle alınamayan, 1596 yılında III Mehmed tarafından fethedilen Eğri Kalesi’nden bir görünüm III Mehmed, bu zaferden dolayı, Osmanlı tarihinde “Eğri Fatihi” olarak anılır.


Sayfa 39, 40, 41, 42
1) “
İstanbul’un içinde Türk sarığını görmek, Kardinal külahını görmekten daha iyidir” sözünü açıklayınızcevap:Osmanlı devletinin kuruluş dönemlerinden itibaren izlediği hoşgörü politikası ile aldıgı topraklardaki halka tanıdıgı din ve vicdan hürriyetinden dolayı bu söz söylenmiştir
2)İstabul’un kuşatmasında Osmanlı gemilerinin Haliç’ten indirilmesinin İstanbul’un fethine katkısı neler olabilir?
cevap:
Karadan kusatma devam etse basarısızlıklada sonuçlanabilirdi.Ama haliçten indirilen gemiler ise bizansların molarini büyük bir ölçüde bozdu ve fethin gidişatı degişti
3)Papa, İstanbul’ un fethi üzerine dediği “Asıl fethi şimdi gerçekleşti” sözüyle ne ifade etmek istemiştir?
cevap:
Fatihin istanbul halkına erdigi özgürlükleri duyap papa , Osmanlı devletinin esas zaferi şimdi kazandıgını istiraf etmiştir
4)İstanbul’ un fethinin siyasi, kültürel, ve ekonomik sonuçlarının günümüz Avrupa’sına etkilerini değerlendiriniz.
cevap :
Büyük bir çarpıda etkisi ve gelişim içinde oldugunu görüyoruz
5)İstanbul’un nüfus yapısının çeşitliliğinden yola çıkarak Osmanlı Devleti’nin İstanbul’ da uyguladığı yönetim hakkında neler söylenebilir?
cevap:
Osmanlıların hoşgörüye dayalı yönetim anlayışı altındaki istanbul İstanbul,sadece müslümanlar için değil aynı zamanda avrupada baskıya uğrayan Yahudi ve Hristiyanlar için de çekim merkezi haline gelmiştir
6) Otlukbeli Savaşı’nın kazanılmasının Osmanlı Devleti açısından önemi nedir?
cevap:
otlukbeyi şavası nın kazanılmasıyla Dogu anadolu nun güvenligi saglanmıs oldu
7) 
Osmanlı Devleti’nin Venedik’e ayrıcalıklar vermesinin nedenleri nelerdir?cevap:Osmanlı devletinde ticari hareketliliği sağlanması açısından önemlidir.Ayrıca venedik in Haçlı birliğiden koparılması amaçlanmıştır
8)Kırım’ın Osmanlı Devleti’ne bağlanmasının yararları neler olabilir?
cevap:
•Karadeniz bir Türk gölü haline geldi
•İpek yolu’nun karadeniz in kuzeyine giden kolu denetim altına alındı
•Kırım ın alınmasıyla Lehistan üzerine doğudan yapılacak seferlerde üs kazanıldı
Sayfa 44 tablo ;
Anadolu Türk siyasi birligini saglamaya yönelik faaliyetler ;
karamanogullarının alınması
Anadolu siyasi ise ;
Otluk beyi savası
Balkanlardaki faaliyetler ;
sırbıstanın fethi ,eflakın fethi , Arnavutluk seferi , bosnanın fethi
Karadenizin hakimiyeti için yapılan fetihler hakkında bilgi ;
Amasranın fethi , sinop ve trabzonun fethi ve kırımın fethi
Akdeniz hakimiyeti için yapılan fetihler  ile ilgili bilgi;
moranın fethi, taşoz,limni,midillinin fethi,egriboz , zenta ve kefalonya adalarının fethi
sayfa 45 50
Anadolu Türk siyasi birligini saglamaya yönelik faaliyetler ;
karamanogullarının alınması
Anadolu siyasi ise ;
Otluk beyi savası
Balkanlardaki faaliyetler ;
sırbıstanın fethi ,eflakın fethi , Arnavutluk seferi , bosnanın fethi
Karadenizin hakimiyeti için yapılan fetihler ;
Amasranın fethi , sinop ve trabzonun fethi ve kırımın fethi
Akdeniz hakimiyeti için yapılan fetihler ;

10. sınıf tarih kitabı cevapları sayfa 86-87
1=B
2=E
3=D
4=A
5=A
6=B
7=C
8=C
YDYDYYDY
boslukları sırayla yazıyrmm
kapitülasyon
fatih
seri ve örfi
harem enderun birun
defterdar ve nısancı
beylerbeyı,kadı
lonca
cografı kesıfler
ronesans
vakıf
1-Teknolojik gelişmelerle pusula pratik hale getirilip kullanılmaya başlandı.
2-Millet sistemi Osmanlının toplumsal yapısının ırk esasına göre değil inanç temeline göre şekillendirilmesidir.Bu sistem sayesinde Osmanlı Devlentinde farklı topluluklar bir arada yaşamıştır.
3-Reaya devlete vergi vermekle yükümlüydü.
4-Preveze Deniz Savaşıyla Akdenizde üstünlük sağlanmış oldu.
5-Osmanlı bilim insanlarını korumayı ve onlara karşı saygılı olmayı devlet politikası haline getirmiştir.Bilimsel çalışmalar yapanlar saray tarafından desteklenmiştir.
6-Kadılar kararlarında tamamen serbest bırakılmışlardır.
7-Memlük Devleti yıkılmıştır.
Halifelik Osmanlıya geçmiştir.
Venedik Osmanlıya vergi ödemeye başlamıştır.
8-?9-Karadenizin en önemli ticaret limanlarından olan Kili ve Akkerman alınmıştır.Moradaki İnebahtı, Modon, Koron ve Navadin fethedilmiştir.10-Defterdar ve nişancı
10.Sınıf Tarih Kitabı Sayfa 88-97 arası
Read more

Ahmet Paşa’nın Yaşadığı Dönem ve Sanat Anlayışı Nedir?


  • Ahmed Paşa hem gazel hem de kaside türlerinde başarılı eserler yaratmış; şarkı ve murabbada da olgun örnekler vermiştir.
  • Dizeleri divan şiirinin söz ve anlam özellikleriyle örülüdür.
  • İşlediği konular genellikle din dışı olup beşeri aşk konusundaki şiirler de Divan’ında önemli yer tutmaktadır. Dinî ve tasavvufî konulara rağbet göstermemiştir.
  • Şiirleri gayet ahenklidir ve aruz veznini çok ustaca kullandığı görülür.
  • Kendi çağında “şairlerin sultanı” diye anıldığı bilinmektedir.
  • Yazmış olduğu Kerem kasidesiyle ölümden kurtulmuştur.
  • Ahmed Paşa’yi orijinallikten uzak görerek İran şairlerinden çevirmiş olduğu beyitleri kendine mal etmekle suçlayan edebiyat tarihçileri vardır.

 Ahmet Paşa’nın gazeli, yazıldığı dönemde hangi zümreye hitap etmektedir? 
b. Yüksek zümreye hitap etmektedir. Saray ve çevresindeki medrese eğitim almış, okumuş, aydın kimselere hitap eder.
Read more

Hun Türkleri Konu Anlatımı


Hunlar veya Hun Türkleri, Kavimler Göçü ile Roma İmparatorluğu’nu istila etmesiyle bilinen göçebe kavimler topluluğuna verilen ortak addır. Hunlar; Oguzlar, Tunguzlar, Moğollar ve İrani kavimlerle birlikte Türk boylarından toplulukları da içeren birçok Asyatik etnik gruptan meydana gelmiştir. Attila önderliğinde Avrupa Hun İmparatorluğu’nu kurmuşlardır. Büyük Hun İmparatorluğu’nu Türk boyları kurmuş, yönetmiş; Türk kültürü devlete şeklini vermiştir.

Hun Türkleri hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
1.a. Hunlar veya Hun Türkleri, Kavimler Göçü ile Roma İmparatorluğu’nu istila etmesiyle bilinen göçebe kavimler topluluğuna verilen ortak addır. Hunlar; Ogurlar, Tunguzlar, Moğollar ve İrani kavimlerle birlikte Türk boylarından toplulukları da içeren birçok Asyatik etnik gruptan meydana gelmiştir. Attila önderliğinde Avrupa Hun İmparatorluğu’nu kurmuşlardır. Büyük Hun İmparatorluğu’nu Türk boyları kurmuş, yönetmiş; Türk kültürü devlete şeklini vermiştir.

Başka bir bilgi :
Çin kaynaklarında “Hiung-nu” olarak anılan Hunlar, tarihte adı geçen ilk Türk boyudur. MÖ 8. yüzyılda ortaya çıktılar; MÖ 200′lü yıllarda Teoman Yabgu’nun önderliğinde bir devlet kurdular. Teoman Yabgu’nun oğlu Mete döneminde, Hun Devleti’nin sınırları Japon Denizi’nden Hazar Denizi’ne kadar genişledi.

Hunlar sadece askerlik alanındaki başarılarıyla değil, devlet yönetimindeki yetkinlikleriyle de kendilerinden söz ettirmişlerdir. Nitekim başta Mete olmak üzere bazı Hun hükümdarlarının üstün nitelikleri, Çinliler tarafından bile kabul edilmiştir.

Bu dönem, aynı zamanda, at sırtında göçlerin tarihte ilk defa belirdiği zamandır. Batıya yönelen Hunlar, olağanüstü hazırlık düzeylerinin yanı sıra şaşırtıcı hareket yetenekleriyle zaman içinde kendileriyle aynı atçılık disiplinine sahip olan Germenler ve yüksek bir kültür düzeyindeki Romalılar üzerinde üstünlük kurmuşlardır.

Attila’nın MS 434′de hükümdar olmasıyla Hun Devleti’nin altın çağı başlamıştır. Bu dönem, Hun Devleti’nin Avrupa ve Asya’nın en güçlü devleti olduğu çağdır. Ne yazık ki Attila’nın ölümünden kısa bir süre sonra Hunlar dağılmışlardır

Avrupa Hunlarının Türk ve Dünya tarihine katkıları 


  • Avrupa'da hakimiyet kuran ve Avrupa merkezli ilk Türk devleti olmuştur.
  • Kavimler Göçü'nün başlamasında etkili olmuştur.
  • Batı Roma İmparatorluğunun yıkılmasına neden olmuştur.
  • Pantolonu (Şalvar olarak) Avrupa'ya getirmişlerdir.


Avrupa Hunlarının parçalanmasının nedenleri
  • Ele geçirdikleri topraklarda gittikçe nüfus olarak azınlıkta kalmaları.
  • Sürekli Türk göçleriyle beslenememeleri.
  • Düzenli ve sağlam bir devlet teşkilatı kuramamaları.
  • Yerleşik kültür ile mücadele edilmesi.
  • Yerleşik kültürün olumsuz etkileri.
M.S. 400'lerde başkent Etzelburg olmak üzere Avrupa Hun Devleti kuruldu. Bu sırada Hun hükümdarı Balamir'di.

Avrupa Hunları'nın en ünlü hükümdarı Attila'dır.

Attila, 447 yılında büyük bir ordu ile Doğu Roma (Bizans) üzerine yürüdü ve onları vergiye bağladı.

451 yılında Batı Roma İmparatorluğu üzerine ve 452 yılında da İtalya üzerien iki büyük sefer yaptı.
Avrupa Hun İmparatorluğu, 4. yüzyılın sonlarına doğru Balamir'in önderliğinde batıya doğru yürüyen Hunların bir bölümü ilk defa Doğu Anadolu'ya girdiler. Balamir'in ölümünden sonra oğlu ya da torunu olduğu sanılan Uldız döneminde ise Karpat dağlarını aşıp Macaristan'a girerek burada Avrupa Hun Devleti'ni kurdular. Avrupa Hun Devleti'nin dış politikası Uldız döneminde belirlenmiştir.Bu politikaya göre Bizans baskı altında tutulacak ve Germen kavimlerine karşı Batı Roma İmparatorluğu ile iş birliği yapılacaktır.


Uldız, Bizans'ı baskı altına almak amacıyla Trakya üzerine yürüdü. Barış isteyen Trakya valisine "Güneşin battığı yere kadar her yeri zaptedebilirim" diyerek Doğu Roma(Bizans)'ya meydan okudu. Türklerin gücünden çekinen Bizans, anlaşma yaparak Hunların üstünlüğünü kabul etti. Bu dönemde Hunlar, Orta Avrupa'dan Hazar'ın doğusuna kadar uzanan geniş topraklara sahip olmuşlardı.Devletin doğu bölgesini Karaton'un yönettiği biliniyorsa da bu hükümdar hakkında fazla bilgi yoktur. Rua Dönemi [değiştir]412-422 yılları arasında Avrupa Hun Devleti ile ilgili fazla bir bilgiye rastlanmamaktadır. Hükümdar soyundan gelen Rua 422 yılında tahtı ele geçirerek, ülkeyi kardeşleri Muncuk, Oktar ve Aybars ile birlikte yönetti. Muncuk'un erken ölümü üzerine Aybars ülkenin doğu kanadının yönetimine, Oktar ise batı kanadının yönetimine getirildi. Rua, Uldız'ın belirlediği Hun dış politikasını uygulamaya devam etti. Casusluk faaliyetlerini ileri sürerek Bizans üzerine bir sefer düzenledi(422). Bu sefer sonucunda Bizans ağır bir vergiye bağlandı. Batı Roma'daki taht karışıklıklarından yararlanmak isteyen Bizans, İtalya'ya kuvvet gönderdi.Bunun üzerine Rua, altmış bin kişilik bir orduyu Batı Roma'nın yardımına göndererek Bizans İmparatoru Theodosius(Teodosyus)'u savaşmadan geri çekilmek zorunda bıraktı. Bizans üzerine yapacağı yeni bir sefere hazırlanırken 434 yılında öldü. Yerine kardeşi Muncuk'un oğlu Attila geçti. Attila Dönemi [değiştir]Attila, amcası Rua'nın yanında yetişti ve onunla birlikte çeşitli seferlere katılarak devlet yönetimini ve ordu komutanlığını çok iyi öğrendi. Onun zamanında Avrupa Hun Devleti en parlak dönemini yaşadı. Tahta çıkınca, ülkeyi kardeşi Bleda ile birlikte yönetti. 434 yılında Margos Antlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre; Bizans, Hunlara ödemekte olduğu vergiyi iki katına çıkaracak, Bizans, Hunlara bağlı kavimlerle antlaşma yapmayacak, Ticari ilişkiler sınır kasabalarında devam edecek, Bizans, elindeki Hun esirleri iade edecekti. Attila'nın Seferleri [değiştir]Birinci Balkan Seferi (441-442) Bizans'ın Margos Antlaşması'nın hükümlerine uymaması üzerine Attila, Bizans üzerine sefere çıktı. Doğu Trakya'ya kadar ilerleyen Hun ordusundan çekinen Bizans, barış istemek zorunda kaldı.Bu Antlaşma ile Attila Bizans'ın ödediği vergiyi artırdığı gibi bazı sınır kalelerini de ele geçirdi.Bu seferden sonra Avrupa Hunlarına Balkanların yolunu açılmış oldu. İkinci Balkan Seferi (447) I.Balkan Seferi'nden sonra Bizans imzaladığı antlaşma şartlarında öngörülen vergiyi ödemediği için Attila yeniden sefere çıktı. İki kola ayrılan Hun ordusunun bir kolu Yunanistan'a giriğ Teselya'ya kadar ilerledi. Diğer kolu ise Sofya, Filibe ve Lüleburgaz şehirlerini alarak Büyükçekmece yakınlarına kadar ulaştı. Bizans Imparatoru barış istemek zorunda kaldı. Yapılan Anotolyos Antlaşması'na göre; Bizans ödediği vergiyi üç katına çıkaracak, Savaş tazminatı ödenecek Tuna'nın güneyindeki yerler askerler arındırılacaktı. Batı Roma ( Galya ) Seferi (451) Roma Imparatoru'nun kızıyla evlenen Atilla , çeyiz olarak Imparatorluk topraklarının yarısını isteyince, bunu kabul etmeyen Batı Roma'nın üzerine yürüdü. Katalon Ovası'nda Attila, 100 bini türk geri kalanıda germen ve islav kavimlerinden oluşan 200 bin kişilik bir ordu ile iken roma ordusu da aynı bölgeye 200 bin kişilik ordu ile gelmişti. Hun düşmanı olan barbarların hepsi Aetiüs ordusunun safında idiler. 20 haziran 451 günü dünyanın iki yarısı biribiri üzerine yüklendio güne kadar görülmüş en kanlı savaş oldu savaş 24 saat sürdü iki tarafta cok büyük hasar gördü büyük kayıplar verdi fakat savaş günü akşamı roma ordusu dağıldı. Roma'yı desdekleyen Batı Got ordusu da kralları savaşta ölünce çekilmek zorunda kalmıştır. Atilla çekilmekte olan Aetiüs'ü takip etmedi ordusunu dinlendirdi. Zaten amaçına ulaşmış Roma'nın asker deposu sayılan Galya'yı işgal etmişti. bundan sonraki ilk ciddi saldırıda bütün romayı tam olarak çökertecegi kesindi. Aradan geçen 20 günde Attila ordusunu kendi başkentinin bulundugu bölgeye getirdi. Savaş sonrasında dünya onun yenilmezligini bir kere daha anlamış ve kabul etmişti.Bu savaştan 1 yıl sonra Attila Dagıttıgı Roma İmparatorlugu'nun tamamını idaresi altına almak icin harekete gectigi zaman, ona karşı koyacak güçleri kalmamıştı. 452 yılında Attila Po ovasına geldi ve Romadan yola cıkan Papa Leo Türk Başbugu huzuruna cıktı ve Attila'dan Roma'yı esirgemesini istedi bütün şartları kabul ettiklerini zaten Attila'nın Roma'ya hakim oldugunu söyledi. sadece Hristiyanlık merkezinin yıkılmaması temennisini iletti ve Attila Roma'ya saldırmadan vergilerini dahada katlı almış oldu ve hakimligini tanıtmış olmuştu. İtalya Seferi ( 452 ) Attila, 452 yılında yüz bin kişilik ordusuyla Alpler üzerinden İtalya'ya girdi. Papa I. Leo başkanlığında bir heyet Roma'nın bağışlanmasını istedi. Papa'nın ricasını kabul eden Attila geri döndü
Read more

9. Sınıf Dil ve Anlatım 2. Ünite Karizma Egitim Yayınları


DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI
Hazırlık
1. Yandaki haritada görüldüğü gibi “X” dilini konuşan ve 1 milyon kişiden oluşan “A” milletinin yarısının, değişik nedenlerden dolayı 200 yıl gibi bir sürede işaret edilen yere göç ettiği varsayılırsa bu milletin dili ve geleceği hakkında neler söylenebilir? Tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
1. A milleti 200 yıl sonraki değişimleri ile dilleri aynı şekilde kalmaz. Çünkü diğer bölgelere göç ettiklerinden göç esnasında değişen ulusları görüp onların dillerini etkilerler ya da onlardan bir şeyler alırlar. Yani 200 yıl önceki haliyle kalmaz. Milli benlikleri aynı şekilde kalmaz.
2. Aşağıdaki çocuklar arasında nasıl bir akrabalık ilişkisi kurulabilir? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Şekillerine bakarak sadece hangi etnik kimliğe sahip oldukları hakkında  yorum yapsak da akrabalık hakkında bir çıkarım sadece dilleri hakkında olabilir.
3. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkı, Türk milletidir. Türk milleti demek Türk dili demektir. Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin kısacası bugün kendi milliyetinin, her şeyinin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, dilidir.” sözleriyle Mustafa Kemal Atatürk Türk milletinin varlığını neye bağlamaktadır?
3. Türk milletinin geçirdiği bütün felaketlere rağmen ayakta kalmasını Türk diline bağlamaktadır. Türk milleti varsa Türk dili sayesinde olmuştur.
 
İnceleme
1. Metin                                    YERYÜZÜNDEKİ DİLLER
 
1. Yeryüzündeki Diller metnine göre dil ailelerinin oluşumunda belirleyici unsurlar nelerdir? Tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
1. Dil akrabalığı, dillerin ses dizgesi, biçim, yapı, sözdizimi bakımından kesinliği ortaya çıkan ilişkileri, yakınlıkları sonucunda beliren bağlılıklardır. Dil akrabalığını ortaya koyan ilişkiler arasında, özellikle biçim ve yapı yakınlıkları önemlidir. Ayrıca, söz hazinesi arasındaki benzerlikler de değerlidir; etimolojileri, tarihsel gelişmeleri aydınlık olan ögeler, akrabalık için sağlam dayanaklar, tanıklar durumundadır.
 
1. Etkinlik
Öğretmen, gruplardan belirleyeceği kişilere dünya dillerinin yapı ve köken bakımından nasıl gruplandığını sorar, öğrenciler sorulara cevap verir. Böylece dünya dillerinin yapı ve köken bakımından nasıl gruplandığı tespit edilerek tahtaya yazılır.
2. a. Aşağıda, dünya dilleri bir ağaç şeklinde gösterilmiştir. Verilen bu köken ağacından ve yukarıdaki etkinlik­te ulaşılan sonuçlardan hareketle dillerin köken bakımından nasıl gruplandığını belirleyerek “köken bakımından dil aileleri”ni bir şema üstünde gösteriniz.
 
b. Aşağıdaki tabloda köken bakımından aynı gruba ait olan dillerden bazıları bir arada verilmiştir. Tablodaki bilgileri inceleyerek bu dillerin aynı dil ailesine ait olmasının hangi ölçütlerin benzer olmasından kaynaklandığını belirleyiniz. Sonuçları aşağıdaki noktalı yerlere yazınız.
Dünya dilleri arasındaki
Ses sistemi,
yapı 
söz dizimi bakımından
benzerlikleri dil
ailelerini oluşturmuştur.
 
2. Etkinlik
a. Dil aileleri ile ilgili ulaşılan sonuçlardan hareketle sınıfa getirilen dünya haritası üzerinde dil ailelerine ait yer­ler gösterilir.
a.
b. Aynı harita üzerinde Türkçenin konuşulduğu yerler gösterilir.
b.
 
3. a. Aşağıda tek heceli, çekimli ve eklemeli dillerin yapı özellikleri örneklendirilmiştir. Bu örnekleri inceleyerek tek heceli, çekimli ve eklemeli dillerin özelliklerini noktalı yerlere yazınız.
b. Yaptığınız araştırmalardan hareketle tek heceli, çekimli ve eklemeli dilleri aşağıdaki ilgili yere yazınız.
Yapı   bakımında diller
Özellikleri  
Hangi   diller
Tek heceli diller
•Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır.•Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle   yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır.
Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri   ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.
Çekimli diller
•Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki   ünlünün değişmesidir.•Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve   kavramlar ortaya çıkar.
•Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça, Fransızca, Hintçe)   ile Arapça çekimli dil grubuna girer.
Eklemeli diller
•Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve   çekim ekleri eklenir.•Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni   kavramlar türetilir.
•Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri,   (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince,   Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer.
 
4. “Dillerin Sınıflandırılması ve Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri” ünitesindeki şemalardan, tablolardan ve araştırma sonuçlarından hareketle Türkçenin köken ve yapı bakımından dünya dilleri arasındaki yerini belirleyerek tahtaya yazınız.
4.            Yapı Bakımından : Sondan eklemeli
                Köken Bakımından: Ural – Altay Dil Ailesinin Altay kolundandır
 
2. Metin
DİL REFORMU VE ATATÜRK
 
5. Yukarıdaki metinden ve yaptığınız araştırmalardan hareketle Atatürk’ün Türk dili ve diller hakkındaki görüş­lerini sözlü olarak ifade ediniz.
5.
6. Araştırma sonuçlarına bağlı kalarak Atatürk’ün Türk dilinin gelişmesi ile ilgili yaptığı çalışmaları belirleyip maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. Türk Dil Kurumunu kurulumu, yeni harflerin kabulü ve Güneş Dil Teorisi gibi çalışmaları yapmıştır.
 
Anlama – Yorumlama
1. Dil bilimi alanında yapılan çeşitli tespit ve sayımlara göre dünyada ölü veya yaşayan 3000’in üzerinde dilin varlığı söz konusudur. Bu durumu dil-millet ilişkisi çerçevesinde nasıl değerlendirebilirsiniz?
1. Yeryüzünde o kadar çok millet  olduğunu ve bunların bazılarının kendi ait dillerinin olduğunu düşünürsek bu  kadar dil olması son derece normaldir. Her ulus kendi milli bilinci oluşturmak gayreti içindedir ve bu gayret onları bir dil etrafında şekillendirdiği için sayı ister istemez 3000’e dayanmaktadır.
2. Ana dili Türkçe olan biri, Japonca ve Çinceden hangisini daha kolay öğrenebilir? Neden? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
2. Aynı dil ailesi içinde oluğundan dolayı Türkçe ile Japonca arasında ses sistemi, yapı ve söz dizimi bakımından benzerlik vardır.
3. Dil ailesi ağacında yanda görüldüğü gibi küçük dallar ve yapraklar olsaydı bu yapraklar ve küçük dallar dilin hangi terimlerini karşılardı?
3. Dillerin kollarını ve dillerin zaman içerisinde değişip farklılaştığını gösterir.
4.  Atatürk’ün Türk diliyle ilgili görüşleri dikkate alındığında Türkçenin bugünkü durumu ile ilgili neler söylenebilir?
4. Türkçe yüzyıllardan beri varlığı sürdüren bir dildir. Zaman zaman çeşitli dillerin etkisinde çok fazla kalsa da bu durumdan hemen kendin kurtarabilen bir dildir. Sondan eklemeli bir dil olup yeni eşya ve kavramlara yeni kelimeler türetmek gibi bir sıkıntısı yoktur. Eskiden göçebe bir millet olduğumuz için bugün hemen hemen bir çok kıtada Türkçe konuşulmaktadır.
5. Dil Reformu ve Atatürk metninden ve yaptığınız araştırmalardan hareketle Atatürk’ün Türk dili ile ilgili yap­tığı çalışmalardan en önemlisi sizce hangisidir? Neden? Tartışınız. Sonucu tahtaya yazınız.
5. Türk Dil Kurumu’nun kurulması…
6. İngilizcedeki “star, lip” kelimeleriyle, Farsçadaki “sitare, leb” kelimelerinin benzerliğinden hareketle bu dil­lerin birbiriyle ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
6. Aynı dil ailesi içinde oldukları söylenebilir.
 
Ölçme – Değerlendirme
1.  Aşağıdakilerden hangisi “Ural-Altay Dil Ailesi” grubuna girmez?
A) Yakutça
B) Fince
C) Hintçe
D) Macarca
E) Türkçe
CEVAP:C
 
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Dünya dilleri YAPI ve KÖKEN bakımından olmak üzere iki şekilde gruplandırılır.
Türkçe köken bakımından URAL ALTAY dil ailesi grubuna girer.
Sözcük türetirken  isim ve fiillerin çekiminde  köklerin  hiç değişmediği  dil  grubuna yapı  bakımındanÇEKİMLİ (BÜKÜMLÜ) diller denir.
 
3.  Aşağıdaki dilleri, yapı ve köken özelliklerine göre doğru şekilde eşleştiriniz.
a.
Hint-Avrupa Dil Ailesi
Farsça
 
Hami-Sami Dil Ailesi
İbranice
 
Ural-Altay Dil Ailesi
Japonca
b.
Çekimli Dil
Almanca
 
Eklemeli Dil
Moğolca
 
Tek Heceli Dil
Tibetçe
 
 4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Türkçe yapı bakımından çekimli bir dildir. ( Y  )
Eklemeli dillerde kelimeler köklere getirilen eklerle türetilir. ( D  )
İngilizce ve Arapça yapı bakımından çekimli diller grubuna girer. (  Y  )
5.  Dil ailesi ifadesi aşağıdakilerden hangisini anlatmaz?
A) Dillerin yapı benzerliğini
B) Söz dizimi benzerliğini
C) Söz varlığı benzerliğini
D) Milletlerin aynı kökten geldiklerini
E) Dillerin ses sistemi benzerliğini
CEVAP:D
 
6.  Köken bakımından dil aileleri kaça ayrılmaktadır?
1. Hint – Avrupa Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe, Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu: Germen (Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir kısmında kullanılan dil).
Romen Dilleri: Latince, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
İslav Dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
 
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça, Arapça, İbranice
 
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
 
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince ve Tibetçe bu ailedendir.
 
5. Ural- Altay Dilleri Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince, Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Mançuca Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlıdır.
 
7. Atatürk’ün Türk dilinin gelişmesi için yaptığı çalışmalar nelerdir?
7. Türk Dil Kurumunu kurulumu, yeni harflerin kabulü ve Güneş Dil Teorisi gibi çalışmaları yapmıştır.
2. TÜRK DİLİNİN TARİHÎ GELİŞİMİ VE TÜRKİYE TÜRKÇESİ
Hazırlık
1. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan, onlarca devlet kuran, çok büyük göçler ve felaketler yaşayan bir milletin yazı ve konuşma dilinin 2000 yıl önceki durumuyla 2000 yıl sonraki durumunun aynı olduğunu söyleyebilir misiniz? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Söylenemez çünkü konuşma bölgesel farklılıklara göre daha çabuk gelişme gösterir. Yazı  dili ise göç, savaş, kültür etkileşimi, icatlar gibi unsurların dile katkısından dolayı sürekli değişim ya da gelişim halindedir. Örnek olarak t>d değişimdir. Eski Türkler tag derken şimdi ise dag olarak geçmiştir ve bu ses değişimleri kendi göstermiştir. Bir başka özellik ise alfabenin değişmesi de bu dilin aynı kalmadığı gösterir.
2. Günümüzde Moğolistan’dan Balkanlar’a, Sibirya’dan Kerkük’e kadar yayılmış bulunan Türklerin Latin, Kiril ve Arap alfabelerine dayanan 29 farklı alfabe kullanmaları, Türk boylarının birbirleriyle olan ilişkilerini ne yönde etki­lemiş olabilir? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
2. Olumsuz etkilemiştir. Çünkü aynı dili, millet ve kültürü taşıyan  ama farklı şekilde  yazan insanlar zamanla aralarındaki kopar  ve birbirlerine yabancı olurlar.
3. “Kaşgarlı Mahmut” ve “Divanü Lügati’t-Türk” size Türk dili ile ilgili neyi hatırlatır?
3. Türk dilinin ilk sözlüğü ve sözlü döneme ait destan, koşuk, sağu ve savları günümüze taşıyan önemli eser.
4. 7-8. yüzyıllarda yaşayan Kül Tigin ile 20. yüzyılda yaşa­yan Mustafa Kemal Atatürk’ün karşılaşıp konuşma imkânı olsaydı ikisi de Türkçe konuşmasına karşın anlaşabilirler miydi? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
4. Anlaşamazlar çünkü o zamanın Türkçesi ile şimdiki aynı değildir.
5.  Dünyada Türkçenin birçok lehçesinin konuşulduğunu düşündüğümüzde Türkiye’de konuşulan Türkçeye, Türkiye Türkçesi mi yoksa sadece Türkçe mi demek daha uygun olur? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
5. Türkiye Türkçesi demek daha doğru olur. Sadece Türkçe dersek Azeri, Kırgız, Tatar, Türkmen gibi Türklerin konuştuğu Türkçeyi de içine alır.
 
İnceleme
1. Metin                             
Orhon Yazıtları (Kül Tigin Abidesi)
Doğu yüzü (Köktürkçe Dönemi, 8. Yüzyıl)
 
1.Yandaki tabloda, Köktürkçe ile yazılmış Orhon Yazıtları metninde geçen bazı kelimelerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları verilmiştir. Orhon Yazıtları metni ve yanda verilen kelimeler dikkate alındığında Köktürkçe ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?
1. Aralarında çok fazla fark yoktur. Sadece bazı kelimelerde ses değişimleri olmuştur. Mesela ilgerü>ileri değişiminde g sesi düşmüş, ama ifade ettiği düşünce ve kavram yine aynıdır. tik->dik- değişiminde t sesi d ye dönüşmüş ama ifade ettiği anlam yine aynıdır. Onun için devamı niteliğindedir.
2.  Kül Tigin Abidesi’nin doğu yüzünden alınan Orhon Yazıtları metninde kullanılan   bazı   kelimeler,   bu   kelimelerin  Türkiye   Türkçesindeki   karşılıkları   aşağıda   gösterilmiştir.   Bu   bilgilere   göre   Köktürkçe   ve   günümüz   Türkiye Türkçesinde kullanılan kelimelerin kökleri arasındaki fark nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Yine bazı seslerde değişim kendini göstermiştir ve bu sesler biraz değişerek günümüze gelmiştir. Yani Arapçadan alınmamış sadece bir ses değişikliği vardır. Yani yabancı kelime değil Türkçe kelimedir.
3. Araştırma sonuçlarından ve Orhon Yazıtları metninden hareketle, tarihte ilk defa “Türk” sözünün hangi yüzyılda kullanıldığını belirleyerek tahtaya yazınız.
3. 8. Yüzyılda ilk defa Orhun Abidelerinde kullanılmıştır.
 
2. Metin
(Uygurca Dönemi, 9. Yüzyıl)
 
4. Yukarıdaki 9. yüzyıla ait Uygurca metin Uygur Türkçesi ve Türkiye Türkçesiyle verilmiştir. Metinlerde koyu renkte gösterilen ifadeler karşılaştırıldığında, Uygur Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişkiden söz edilebilir? Tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
4. Sözcük kök ve eklerinde bir iki seste değişiklik vardır. Kelimeler genel anlamda çıkarımlarda bulunabilmektedir.
5. Yukarıdaki metin ve aşağıdaki şemadan hareketle Uygur Türkçesini Köktürkçe döneminden ayıran özellikler nelerdir?
5. Köktürk dönemi ile Uygur dönemi arasındaki temel fark alfabe değişikliğidir.
 
3. Metin                                     
ATEBETÜ’L-HAKAYIK
(Karahanlı Dönemi, 12. Yüzyıl)
6. 12. yüzyıla ait Atebetü’l-Hakayık  metni İslamiyet etkisi altında gelişen Karahanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Bu metinden ve aşağıdaki şemadan hareketle Karahanlı Türkçesini Türkçenin diğer dönemlerinden ayıran özellikler nelerdir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. İslamiyet etkisinde yazılmış olan ilk metinlerdir ve  Köktürk ve Uygur alfabeleri bırakılmış yerine Arap alfabesi kullanılmaya başlanmış ve bunun yanında Arapça kelimelerde dilimizde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle dini kavram ve kelimeler kullanılmaya başlanmıştır.
 
4. Metin                                            
İLAHİ
(Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi, 13. Yüzyıl)
7.
a. Yunus Emre’nin 13. yüzyıla ait İlahi’sini anlaşılırlık bakımından değerlendiriniz.
7. Daha anlaşılır bir dille yazılmıştır. Günümüze ve halk söyleyişine  yakındır.
b. Bu şiirin Köktürkçe, Uygurca ve Karahanlıca ile yazılmış metinlere göre kolaylıkla anlaşılmasının sebepleri neler olabilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b. Değişen kelime çok yoktur. Yani kelimeler hemen hemen günümüzde kullandığımız gibidir. Günümüze ve halk söyleyişine  yakındır. Özellikle son dörtlük tamamen kullandığımız dile yakındır. Zaten Yunus Emre  de Türkçe çok iyi kullanan tasavvuf şairidir.
8. Aşağıdaki şemadan ve Yunuz Emre’nin İlahi’sinden hareketle Eski Anadolu Türkçesinin kendinden önceki dönemlerden farkı nedir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
8. Önceki dönemlerde farkı Arap harfleriyle yazılmasının yanında Arapça ve Farsça sözcüklerin daha sıklıkla dilimize girmesidir. Karahanlı döneminde yani bir önceki metinde dini kavramlarda ya da birkaç kavramda girerken artık bu metinde ve sonrasında çoğunlukla Arapça ve Farsça sözcükleri görebilmekteyiz.
 
5. Metin
GAZEL
(Osmanlı Türkçesi, 15. Yüzyıl)
 
9. a. 15. yüzyıla ait yukarıdaki şiirden ve aşağıdaki şemadan hareketle Osmanlı Türkçesinin Türkiye Türkçesi ile ilişkisini tespit ediniz.
a. Türkiye Türkçesi Osmanlı Türkçesinin devamı niteliğinde ama farkı ise Osmanlı Türkçesinde dilimize giren  Arap ve Fars kelimeleri azalmış ya da bu kelimeler tamamen Türkçeleşmiştir.
b. Osmanlı Türkçesi Köktürkçe ile karşılaştırıldığında 8. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Türkçenin gelişimi ile ilgili neler söylenebilir?
b. Önce alfabe değişmiş, Arap alfabesi kullanılmış. Başlangıçta bir iki kelime Arapça  ve Farsça kelime dilimize girmişken 15.yüzyılda bu tarz kelimeler dilimize daha yoğun girmiştir.
 
6. Metin
TÜRKÜ
(Türkiye Türkçesi, 20. Yüzyıl)
10. a. Âşık Veysel’e ait Türkü’den ve yan sayfadaki şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin Köktürk, Uygur, Karahanlı, Eski Anadolu ve Osmanlı Türkçesinden farklı ve benzer yönlerini tespit ederek maddeler hâlinde def­terinize yazınız.
a. Değişen önemli şeylerden bir tanesi Latin alfabesidir. Benzer tarafı ise Türklerin kavram ve düşünce haritası değişmemiştir. Arap ve Fars kelimeler çok fazla iken şimdi onlar azalmıştır.
b. Yukarıdaki şema ve araştırma sonuçları dikkate alındığında Türkiye Türkçesi 8. yüzyıldan 20. yüzyıla ka­dar nasıl bir gelişme göstermiştir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
b. Köktürk alfabesinden Uygur alfabesine geçilmiş ve sonra da Arap alfabesine geçilmiştir.Arpa alfabesi kullanılırken
Arap ve Fars kelimeler ilk başta bir iki kelime iken daha sonraları bu kelime alımları çok sık olmaya başlamış ve en sonunda Latin alfabesine geçilmiştir.
 
11.
a. Aşağıda Türk dilinin tarihî gelişimi şemalaştırılmıştır. Araştırma sonuçlarından ve aşağıdaki şemadan hareketle günümüzde konuşulan Türk dillerinin oluşumu ve kökeni ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
a.
b. Aşağıdaki şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin günümüzde konuşulan diğer Türk dillerine göre konu­munu belirleyiniz. Sonuçları defterinize yazınız.
b.
 
12. Yunus Emre, Eşrefoğlu Rumi ve Âşık Veysel’e ait şiirler Anadolu Türkçesine ait dil ürünleridir. Bu şiirlerden ve araştırma sonuçlarından hareketle, Türkçenin Anadolu’daki gelişimini ve kazandığı yeni özelliklerini belirleyiniz. Sonuçları tahtaya yazınız.
12. Eski Anadolu Türkçesi: Batı Türkçesinin ilk devresidir. Eski Türkçenin izlerini taşıyan bu Türkçe, 13 ve 15. asırlarda Anadolu’da konuşulan Türkçedir. Batı Türkçesinin geçiş evresidir. Bundan dolayı bu döneme Batıdaki Orta Türkçe diyebiliriz. Bu dönemde Arapça ve Farsça unsurlar henüz fazla değildir fakat yabancı terkipler kullanılmaya başlanmıştır. Eski Anadolu Türkçesi Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk Osmanlıların yazı dilidir. Yunus Emre’nin “Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın “Garipname”si, Hoca Dehhani’nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir.
 
Anlama – Yorumlama
Yandaki tabloda “Korkma sönmez…” ifadesi Köktürk, Uygur, Arap, Kiril ve latin alfabeleriyle yazılmıştır.
Bu dil göstergeleri­nin hepsi de “Korkma sönmez” şeklinde okunduğuna göre Türk Dili’nin 8. yüzyıl­dan günümüze kadar geçirdiği süreçle ilgili hangi sonuçlara ulaşılır? Tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
Yazılan alfabe ne kadar değişirse değişsin yukarıdaki şemaya göre değişmeyen tek şey ifade ettiğim eşya, kavram, duygu ve düşüncelerimizdir.
 
1. Etkinlik
Aşağıda verilen günümüz Türkiye, Azerbeycan, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen, Uygur Türkçelerindeki “ılık, kız, kırmak, yalnız” kelimelerinin kullanımları incelenir. Bu kelimelerden hareketle günümüzde konuşulan Türk lehçelerinin birbirleriyle ilişkisi tartışılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
 
2. Etkinlik
a.  Sınıfa getirilen Türklerin anayurdu ve göç yolları haritası üzerinde Türklerin sosyal, coğrafi ve siyasi yaşam­larında meydana gelen değişiklikler Türk dilinin gelişimi ile ilişkilendirilerek tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
a.
b. Türkçenin günümüzde konuşulduğu yerler harita üzerinde gösterilir.
b.
 
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisinde Türkiye Türkçesinin günümüze kadar ulaşma süreci doğru şekilde verilmiştir?
A)  İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Uygurca -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
B)  İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Osmanlı Türkçesi – Uygurca – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi-Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
C)  İlk Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Ana Türkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Karahanlı Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
D)  İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
E)  İlk Türkçe – Ana Türkçe – Uygurca – Köktürkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Osmanlı Türkçesi -Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
CEVAP:D
 
2.  Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi 13 yüzyıldan 15 sonlarına kadar sürmüştür.
Türk sözcüğü ilk defa 8. yüzyılda yazılan Orhun Abidelerinde geçer.
 
3.  Aşağıdaki bilgileri doğru şekilde eşleştiriniz.
Hakas Türkçesi
Ana Türkçe
Türkmen Türkçesi
Batı Türkçesi
Özbek Türkçesi
Kuzey-Doğu Türkçesi
 
4.  Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yunus Emre Türkçe yazdığı şiirleriyle Türk dilinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. ( D )
Gagavuz Türkçesi Batı Türkçesinin günümüzde konuşulan bir koludur. ( D )
Türkiye Türkçesi ile Köktürkçe arasında bir ilişki yoktur. ( Y )
5.  Türk dilinin dönemlerini birbirinden ayıran özellikleri nelerdir?
5. Kullanılan alfabeler, ses değişimleri, bölgesel farklılıklar gibi unsurlar.
Read more

One Direction Le Grand Journal ( Soru - Cevap ) Türkçe Alt Yazı



İkinci stüdyo albümleri Take Me Home'un promosyonlarına başlayan One Direction grubu  geçtiğimiz günlerde  Fransız kanalı Canal+'de yayınlana Grand Journal'ın sunduğu "Le Grand Journal" adlı programa katıldı. Program sonrası Soru odasında hayranlarından gelen soruları cevaplayan İngiliz grup, bakalım bu kez nasıl cevaplar vermiş izleyip görelim. Aşağıdaki Video'dan Türkçe Altyazı izleyebilirsiniz.

Read more