2013 - 2014 11. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 27 - 41 etkinlikleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2013 - 2014 11. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 27 - 41 etkinlikleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2013 - 2014 11. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 27 - 41 Soruları ve Cevapları ( Evrensel İletişim Yayınları )

HAZIRLIK
1.       İnsanlar ilk önce duman ve ateş gibi ilkel yöntemlerle haberleşiyorlardı. Sonraları bunu biraz daha geliştirip güvercinleri bu haberleşme sisteminde kullanmaya başladılar. Daha sonra posta ağarlı kurup haberleşmeyi biraz daha geliştirdiler. Zamanla telgraf ,sonra telefon sonra televizyon, internet devreye girdi. Günümüzde artık görüntülü iletişim ön plana çıktı.             
2.                      Ahmet Hamdi Tanpınar
               Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901 tarihinde İstanbul'da doğdu.İstanbul'da Ravaz-i Maarif İbtidaisi'nde, Sinop ve Siirt rüşdiyelerinde, Vefa, Kerkük ve Antalya sultanilerinde öğrenim gördü. Baytar mektebini bırakarak girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden 1923 yılında mezun oldu. Erzurum, Konya ve Ankara liseleriyle, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Güzel Sanatlar Akademisi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı, aynı akademide estetik ve sanat tarihi dersleri verdi (1932 - 1939). 1939 yılında İstanbul Üniversitesi'ne Yeni Türk Edebiyatı Profesörü olarak atandı.
               Maraş Milletvekili olarak 1942-1946 yıllarında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulundu. Bir süre Milli Eğitim Müfettişliği yaptıktan ve Güzel Sanatlar Akademisinde eski görevinde çalıştıktan sonra 1949 yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne yeniden döndü ve bu görevde iken 24 Ocak 1962 tarihinde İstanbul'da öldü.
               Öykü Kitapları
               Abdullah Efendi'nin Rüyaları (1943), Yaz Yağmuru (1955), Hik(yeler (Kitaplaşmayan iki hikâyesiyle birlikte tüm öyküleri, 1983).

Cemal Süreya
Cemal Süreya (d. 1931, Tunceli - ö. 9 Ocak 1990, İstanbul), şair ve yazar. Asıl adı Cemalettin Seber'dir.
Cemal Süreya 1931'de Tunceli'nin Pülümür ilçesinde doğdu. 1938'de Dersim İsyanı sonrasında ailesi Bilecik'e sürgün edildi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi maliye ve iktisat bölümü'nü bitirmiştir. Maliye Bakanlığı'nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik, darphane müdürlüğü, Kültür Bakanlığı'nda kültür yayınları danışma kurulu üyeliği, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği ve 25 yılı aşkın Türk Dil Kurumu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Yayınevlerinde danışmanlık, ansiklopedilerde redaktörlük, çevirmenlik yapmıştır.

Ağustos 1960'tan itibaren yalnızca dört sayı çıkarabildiği Papirüs dergisini Haziran 1966- Mayıs 1970 arası 47, 1980-1981 arası iki sayı daha çıkardı. Pazar Postası, Yeditepe, Oluşum, Türkiye Yazıları, Politika, Yeni Ulus, Aydınlık, Saçak, Yazko Somut, 2000'e doğru gibi yayın organlarında şiir ve yazılarını yayımladı.
İkinci yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından sayılan Cemal Süreya'nın ilk şiiri "Şarkısı Beyaz" Mülkiye dergisinin 8 Ocak 1953 tarihli sayısında yayımlanmıştır. Geleneğe karşı olmasına rağmen geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, diri imgeleriyle ikinci yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir. Ölümünden sonra adına bir şiir ödülü kondu. 1997'de de Cemal Süreyya arşivi yayımlandı.
Cemal Süreya 38 sürgününü bir şiirinde şöyle anlatıyordu:
Bizi kamyona doldurdular,
Tüfekli iki erin nezaretinde,
Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular,
Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar,
Tarih öncesi köpekler havlıyordu."
Ülkü Tamer onun için şu dizeleri yazmıştır:
Tanrı
Bin birinci gece şairi yarattı,
Bin ikinci gece cemal'i,
Bin üçüncü gece şiir okudu tanrı,
Başa döndü sonra,
Kadını yeniden yarattı.
Süreyya olan soyadını değiştirmesi
Süreya'nın üvey kızı Gonca Uslu'nun aktardığına göre iddiaya girmeyi çok seven şair arkadaşıyla bir telefon numarası üzerine iddiaya girmiş, kaybederse soyadındaki "y" harfinden birini sildireceğini söylemiş. İddiayı kaybetmiş ve Süreyya olan soyadını Süreya olarak değiştirmiş,"Süreya" soyadı ilk kez 1956 yılında yayımlanan "Elma" şiirinde görüldü, Bir anda ismindeki "y" harflerinden birini attığını ilan etmişti
Eserleri
Şiir
             Üvercinka (1958)
             Göçebe (1965)
             Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973)
             Sevda Sözleri (1984, Üvercinka, Göçebe,Beni Öp Sonra Doğur Beni, Uçurumda Açan-1984- ile birlikte)
             Güz Bitigi (1988)
             Sıcak Nal (1988)
             Sevda Sözleri (1990, 1995, tüm şiirleri)
             Korkarak Vinç
Deneme- Eleştiri
             Şapkam Dolu Çiçekle (1976)
             Günübirlik (1982)
             99 Yüz (1992)
             Uzat Saçlarını Frigya (1992)
             Folklor Şiire Düşman (1992)
             Aydınlık Yazıları/ Paçal (1992)
             Oluşum’da Cemal Süreya (1992)
             Papirüs’ten Başyazılar (1992)
             Toplu Yazılar I (2000, Şapkam Dolu Çiçekle ve Şiir Üzerine Yazılar)
             Toplu Yazılar II (2005, Günübirlikler)
Günce
             999 Gün/ Üstü Kalsın (1981)
Mektup
             Onüç Günün Mektupları (1990)
Çocuk Kitabı
             Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi (1993)
Söyleşi
             Güvercin Curnatası (1997)
Derleme
             Mülkiyeli Şairler (1966)
             Yüz Aşk Şiiri (1967)

3…sizlere kalmış.
Sayfa 28.

1.       Okul idaresine dilekçe ile başvuru yapıyoruz.
2.       Yukarıda bu soru cevaplandı. Halen kullanılan iletişim araçları: Mektup, telgraf, fax, telefon, mesaj, görüntülü telefon, internet..
Sayfa 32
Etkinlik 1

1. Kişisel (Özel) Mektuplar
Arkadaşlık, aile bağları, aşk gibi herhangi bir yakınlığı olan iki kişinin birbirine duygu, düşünce ve yaşantılarını samimi bir üslupla ve yazılı olarak anlattığı mektuplardır.
Özellikleri
Konu ve uzunluk sınırı yoktur.
Yaşamın her anı, her alanı ile ilgili olarak yazılabilir.
Mektup yazan kişi ile mektubun yazıldığı kişi arasındaki ilişkinin gücü ve derinliği, mektubun içeriğini ve özelliklerini belirler.
İçtenlik ve kişisellik esastır.
Konuşma üslubu hakimdir.
Yazım ve noktalama kurallarına özen gösterilmelidir.

2.etkinlik.
Cemal Süreya’nın mektubunda  giriş bölümü bir hitapla başlamış. Gelişme bölümünde mektubun yazılış amacı yani eşinin kendi hakkında duyduğu şüpheden ve bu şüphenin yersiz olduğundan bahsedilmiş. Onu hala eskisi kadar sevdiğini ifade etmiş.
Sonuç bölümünde ise bilinenin aksine sevgi ifade eden ifadeler kullanılarak mektup sonlandırılmış. Tarih sağ üst köşede, imza ise sağ alt köşede yer alıyor.
3.etkinlik
Cemal Süreya’nın mektubu kompozisyon düzenine uyularak yazılmış bir mektuptur. Düşüncelerin daha  derli toplu anlatılması ve güzel bir görüntü vermesi okuyan kişi için daha dikkat çekici olur. Beğeni ve kabul görme artar.
4.etkinlik
Her bir mektup farklı bir hitap tarzıyla başlamış. Cemal Süreya, “Zuhal’im, hayat, hayatımsın” şeklinde;  Azra Erhat “Benim Canım Balıkçım” şeklinde; Ahmet Hamdi diğerlerine göre biraz daha  ciddi “Kardeşim Bedri” şeklinde giriş yapmıştır.
Mektuplarda hitap kişi ile olan yakınlığa göre daha farklı şekillerde ifade edilebilir.
5.etkinlik
Evet gönderici ile alıcı arasındaki ilişki mektubun üslubunu etkiliyor. Mesela Cemal Süreya: “Aşk büyüdü aşk! Seni nice sevdiğimi anlatacağım” gibi ifadeler kullanıyor. Ahmet Hamdi:” Bu akşam Adalet ve Mehmet Ali Cimcoz’da idim” şeklinde ifadeler kullanırken daha ciddidir.
6. Etkinlik.
 İnsanlar yüz yüze ifade edemedikleri birçok şeyi mektupla daha raht anlatabilirler. Özellikle içine kapanık, utangaç tipler duygularını yüz yüze ifade ederken istedikleri gibi düşüncelerini karşısındaki kişiye aktarmayabilirler. Bu yüzden düşünceleri kağıda aktarmak daha raht olur.
7.etkinlik.

Cemal süreya’nın Mektubu
Azra Erhat’ın Mektubu
Ahmet h. Tanpınar’ın Mektubu
Yazılış amacı ve nasıl gerçekleştiği
Hastanedeki eşine olan sevgisini ifade etmek için yazmış
Azra Erhat Halikarnas Balıkçısına  mavi Yolculuğu haber vermek için yazmış
A Hamdi T. İse Bedri Denen kişiden yardım istemek için mektubu yazmış.

1. Kişisel (Özel) Mektuplar
Arkadaşlık, aile bağları, aşk gibi herhangi bir yakınlığı olan iki kişinin birbirine duygu, düşünce ve yaşantılarını samimi bir üslupla ve yazılı olarak anlattığı mektuplardır.
2. Yazınsal ve Düşünsel Mektuplar
Herhangi bir düşüncenin, duyuşun belirli bir kişiye değil, belirli bir okur kitlesine ya da tüm insanlara ulaşması için mektup şeklinde kaleme alınmasıdır. Bazan bir gazetede ya da dergide yayınlanabilir
3. Resmi Mektuplar, İş Mektupları
Bir talebi ya da siparişi bildirmek, bir soruna açıklık getirmek, iş başvurusunda bulunmak, bir üst makama belirli bir durumla ilgili bilgi iletmek vb. amaçlarla kişiler ile kişiler, kişiler ile kurumlar ya da kurumlar ile kurumlar arasında yapılan yazışmalardır.
8.etkinlik.
Mektupların sonuç bölümü iyi niyet dilekleriyle sonlandırılmıştır. İfadeler farklı ama hepsi de iyi niyet dilekleri ile bitmiştir.
9.            Özellikleri
Konu ve uzunluk sınırı yoktur.
Yaşamın her anı, her alanı ile ilgili olarak yazılabilir.
Mektup yazan kişi ile mektubun yazıldığı kişi arasındaki ilişkinin gücü ve derinliği, mektubun içeriğini ve özelliklerini belirler.
İçtenlik ve kişisellik esastır.
Konuşma üslubu hakimdir.
Yazım ve noktalama kurallarına özen gösterilmelidir.
Bazı mektuplar, bir yere davet etme, bir başarıyı ya da özel günü kutlama, başsağlığı veya geçmiş olsun dileği iletmek amacıyla kaleme alınabilir. Bu türden mektuplar genellikle kısa olmakla birlikte kişiler arasındaki ilişkiye bağlı olarak uzunluğu-kısalığı değişebilir. (Ayrıca bkz. Davetiye, kutlama, telgraf)
10.cemal Süreya ve Azra Erhat’ın mektubunda  dilin heyecana bağlı işlevi  A.H. Tanpınar’ın mektubunda ise  göndergesel işlevi kullanılmış.
11. Etkinlik. Size kalmış….

Mektup
Uzaktaki bir kişiye/kişilere ya da kuruma belirli bir durumu ifade etmek amacıyla yazılan yazılara mektup denir.
Mektubun diğer yazı türlerinden ayrı bir özelliği vardır. Her şeyden önce bağımsızdır, ufukları alabildiğine geniştir, dar kalıplar ve kurallar içinde tanımlanamaz. Konuları oldukça bol ve sınırsızdır. Doğallığın ve içtenliğin en çekici belgesidir. Elbette ki herkese aynı içtenlikle mektup yazılmaz. Gönderdiğimiz kişi ya da kurumla olan ilginin derecesine göre, mektubun hitap bölümünden, amaç, hatta sonuç bölümüne kadar değişen üslup özelliği vardır.
Mektup kişiliğimizin bir aynasıdır. Saygımız, sevgimiz, karakterimiz, inancımız, görüş ve düşüncelerimiz hatta kültürümüz mektubumuza yansır.
Basit bir yazı türü gibi görülmesine rağmen mektubun da kendine özgü bir düzeni, bir disiplini, bir planı vardır.

Mektup Yazarken Nelere Dikkat Edilmelidir?
Mektup yazarken kullanacağımız kağıt ve zarf temiz olmalıdır. Bu basit ayrıntı karşımızdakine verdiğimiz değeri gösterir.
Mektuptaki hitap, göndereceğimiz kişi ya da kurum göz önünde bulundurularak seçilmelidir:
Sevgili Kardeşim, Canım Kardeşim, Canım Babacığım, Aziz Dostum, Saygıdeğer Büyüğüm, Sayın Murat Bey, Sayın Genel Müdür, vb.
Mektupta daha sonra giriş ve amaç bölümüne geçilir. Bu bölümde mektubun niçin yazıldığı belirtilir.
Sonuç bölümünde daha çok klişe sözlere yer verilerek, hoşa gidici bir dilekle mektup bitirilir; "sevgi ve saygılar sunar, esenlikler dilerim" gibi.
Mektup Türleri
Mektuplar, konularına ve yazanla yazılan arasındaki ilgiye göre şöyle ayrılır:
Kişisel
Yazınsal ve Düşünsel Mektuplar
Resmi Mektuplar, İş Mektupları
Zarf Yazımı
1. Kişisel (Özel) Mektuplar
Arkadaşlık, aile bağları, aşk gibi herhangi bir yakınlığı olan iki kişinin birbirine duygu, düşünce ve yaşantılarını samimi bir üslupla ve yazılı olarak anlattığı mektuplardır.

Özellikleri
Konu ve uzunluk sınırı yoktur.
Yaşamın her anı, her alanı ile ilgili olarak yazılabilir.
Mektup yazan kişi ile mektubun yazıldığı kişi arasındaki ilişkinin gücü ve derinliği, mektubun içeriğini ve özelliklerini belirler.
İçtenlik ve kişisellik esastır.
Konuşma üslubu hakimdir.
Yazım ve noktalama kurallarına özen gösterilmelidir.
Bazı mektuplar, bir yere davet etme, bir başarıyı ya da özel günü kutlama, başsağlığı veya geçmiş olsun dileği iletmek amacıyla kaleme alınabilir. Bu türden mektuplar genellikle kısa olmakla birlikte kişiler arasındaki ilişkiye bağlı olarak uzunluğu-kısalığı değişebilir. (Ayrıca bkz. Davetiye, kutlama, telgraf)

Tebrikler
Bayramlarda, yılbaşlarında veya mutlu bir olay dolayısıyla karşı tarafa iyilik ve mutluluk dileklerinde bulunmak amacıyla yazılan kısa,öz ve içten mektuplardır. Bunlarda kağıt yerine daha çok basılı kartlar kullanılmaktadır.

Telgraf
Mektubun gecikebileceği ivedi durumlarda bildirilmesi gereken istek, olay ve haberleri, kısa ve öz olarak anlatan bir mektup türüdür. Telgrafta az ve öz ifade önemlidir.
Alacak olanın adı,soyadı ve açık adresi yazılır.
Telgraf çekmemize sebep olan konu,kısa ve öz olarak ifade belirtilir.
Sağ alt köşeye gönderenin adı ve soyadı yazılır.
Telgraf metninin altına bir çizgi çekilir. Bu çizginin altına gönderenin adresi yazılır. Bu bilgi, alıcının bulunmaması durumunda telgrafın iadesi için gereklidir. Ücrete tabi değildir.
Telgraf, bugün kullanım alanı yok denecek kadar az kalmış bir yazışma türüdür.

Sanat, siyaset, edebiyat, düşünce adamlarının birbirlerine, ailelerine, sevgililerine yazdıkları mektuplar, onların yaşamlarına ve dönemlerine ışık tutan birer belge niteliği taşır. Örneğin Van Gogh’un kardeşine yazdığı mektuplar Theo’ya Mektuplar, Kafka’nın sevgilisi Milena’ya yazdıkları Milena’ya Mektuplar, Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun kardeşlerine yazdıkları Kardeş Mektupları, Cahit Sıtkı Tarancı’nın mektupları Evime ve Nihal’e Mektuplar, Ziya’ya Mektuplar adıyla kitaplaştırılmıştır.

2. Yazınsal ve Düşünsel Mektuplar
Herhangi bir düşüncenin, duyuşun belirli bir kişiye değil, belirli bir okur kitlesine ya da tüm insanlara ulaşması için mektup şeklinde kaleme alınmasıdır. Bazan bir gazetede ya da dergide yayınlanabilir (Örnek: Nurullah Ataç, Okuruma Mektuplar) bazan da toplumsal, düşünsel, sanatsal nitelikli mektuplar bir kitap halinde toplanabilir(Örnek Descartes- Ahlak Üzerine Mektuplar).
Örnek metin: Ali Sirmen, "Allah Allah", Cumhuriyet, 7 Ekim 2000.
Örnek metin: Descartes, Ahlak Üzerine Mektuplar, (Çev. Mehmet Karasan), İstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1992: 53-54, 62.
Örnek metin: Doğan Kökdemir, "Üniversite Öğrencilerine Açık Mektup", Cumhuriyet Bilim Teknik, 29 Temmuz 2000, 697: 15.
Mektup türünün kişiselliği, yazınsal birçok eserin yapısını da etkilemiştir. Türk ve dünya edebiyatında mektuplarla bezenmiş romanların yanı sıra tamamı mektup şeklinde yazılmış romanlara ya da öykülere de(Örnek: Goethe- Genç Werther'in Acıları, Reşat Nuri Güntekin- Bir Kadın Düşmanı, Halide Edip Adıvar-Handan) rastlanır.
Örnek metin: Aziz Nesin, "Son Konuğuma Mektup".

3. Resmi Mektuplar, İş Mektupları
Bir talebi ya da siparişi bildirmek, bir soruna açıklık getirmek, iş başvurusunda bulunmak, bir üst makama belirli bir durumla ilgili bilgi iletmek vb. amaçlarla kişiler ile kişiler, kişiler ile kurumlar ya da kurumlar ile kurumlar arasında yapılan yazışmalardır.

Özellikleri
Kuruma ya da kişiye yönelik hitapla başlanmalıdır.
Ad, adres, tarih belirtilmelidir.
Açık, temiz, düzgün bir Türkçeyle kaleme alınmalıdır.
Amaç açıkça belirlenmelidir.
Birden fazla sorun söz konusuysa maddeler ya da paragraflar halinde belirtilmelidir.
Saygılı, ciddi bir dil ve üslup kullanılmalıdır.
Mektup bir kurum tarafından yazılıyorsa, kurumun antetli kâğıdı ve zarfı kullanılmalıdır.
Daha önce yazılmış bir mektuba karşılık olarak yazılıyorsa, “ilgi” başlığı altında hangi tarih ve hangi sayılı, hangi konuyla ilgili yazıya karşılık olduğu belirtilmelidir.
Sorun, durum ya da dilek açıkça ve kısa cümlelerle belirtilmelidir.
Sonuç cümlesinde makamlar arasındaki hiyerarşik düzene dikkat edilmelidir. Üst makam alt makama yazıyorsa ya da makamlar arasında denklik varsa “rica ederim”, alt makam üst makama yazıyorsa “saygılarımla arz ederim” ifadesiyle cümle tamamlanmalıdır (“...durumu bilgilerinize saygılarımla arz ederim”, “... gereğini saygılarımla arz ederim” gibi).
Kurumdan kişiye ya da kuruma yazılıyorsa kurumun en üst makamı tarafından, kişiden kişiye yazılıyorsa yazan tarafından imzalanmalıdır.
Ek belgeler mektubun sonunda “Ekler” başlığı altında ve maddeler halinde belirtilmelidir.
Bilgisayarla ya da daktiloyla yazılmalıdır.
Çizgisiz beyaz kâğıt kullanılmalıdır.
Yazım ve noktalama kurallarına uyulmalıdır.
Devlet dairelerinin kendi aralarında veya kişilerle devler daireleri arasında yazılan mektuplardır. Bu tür mektuplarda, konunun uzunluğuna göre tam veya yarım sayfa boyutunda çizgisiz,beyaz kağıtlar kullanılır. Anlatım ciddi ve ağırbaşlı olmalıdır. Konu dışında ayrıntılara ve özel isteklere yer verilmez. Konu en açık ve yalın biçimde ele alınır. Üst makam yetkilisi alt makamdakine yazdığı yazıyı “rica ederim”, alt makamdaki üst makamdakine “bilgilerinize saygıyla sunarım” veya “arz ederim” şeklinde bitirmelidir.

Resmi Yazışmalarda Dikkat Edilecek Noktalar
Kağıdın üst yanından iki santim aşağıda ve ortada olmak üzere yazının çıktığı dairenin adresi bulunur.
Sağ üst köşeye tarih konur.
Yazıya başlamadan,hangi tarih ve sayılı yazıya cevap olarak yazıldığı belirtilir.
Yazının ilk paragrafında sorun veya konu ortaya konur.
Gelişme paragraflarında,bizim konu hakkındaki görüşümüz belirtilir,bizden istenilen bilgiler verilir.
Sonuç bölümünde,yazının gönderildiği makamın durumuna göre (alt makam, üst makam) yazı, rica ya da sunu biçimlerinden biriyle bitirilir.
Resmi yazıyı tamamlayan evraklar,metnin sol alt kısmına,sıra numarası verilerek belirtilir.
Kağıdın sol en alt köşesine yazıyı daktilo edenle, konuyla ilgili bölüm şefinin ad ve soyadlarının ilk harfleri yazılır.
İş Mektupları
Ticaret ve endüstri kurumlarının birbirlerine ve kişilere, kişilerin bu kurumlara gönderdikleri mektuplara iş mektubu denir. İşyerleri bu mektuplarda, firma ismini taşıyan başlıklı (antetli) beyaz kağıtlar kullanırlar. Yazıda daktilo (veya bilgisayar) kullanmak yerleşmiş bir kuraldır. İş mektuplarında da konu kısa ,öz olarak açık ve yalın bir anlatımla ele alınmalıdır. Resmi mektupların özellik ve yazılışlarını kavramış olmak bu tür mektup yazmada da büyük kolaylık sağlar.

İş Mektuplarının Yazılışında Uyulacak Kurallar
Ciddi bir anlatım kullanılmalı, kısa ve özlü bir anlatım yolu seçilmelidir.
Her iş için ayrı bir mektup yazılmalıdır.
Daktilo veya mavi mürekkepli dolma kalem kullanılmalıdır.
Ele alınan konu hakkında amaca uygun açıklamalar yapılmalı, gerekli yerlerde teknik terimler kullanılmalıdır.
İstekler yapmacıklığa kaçmadan ciddi bir hava içinde belirtilmeli, saygı bildiren kelimeler ölçülü şekilde kullanılmalıdır.
Eğer yazılan iş mektubu, bir başka mektuba cevap niteliği taşıyorsa,bu, metnin başında “ilgi” bölümünde belirtilmelidir. Bunun için o mektubun tarihi ve numarasının yazılması yeterlidir.
4. Zarf Yazımı
Alıcının adresi zarfın ortasına yazılmalıdır.
Gönderenin adı ve adresi zarfın sol üst köşesine yazılmalıdır.
Tam ve açık adres yazılmalıdır.
Büyük harflerle ve okunaklı yazılmalıdır.
Alıcı adresinin posta kodu belirtilmelidir.
Özellikle yurtdışına gönderilen mektuplarda posta pullarının ülkeyi temsil edici bir değer olduğu unutulmamalı ve posta pulu kullanılması yeğlenmelidir.
ANLAMA YORUMLAMA
1.Cemal Süreya'nın mektubunu daha içten buluyorum. Çünkü duygular yapmacıktan uzak içten geldiği ve samimi bir şekilde ifade edilmiş. Konunun özelliği mektubun üslubunu etkilemiş. Eğer bun mektup bir boşanma isteğini anlatan bir mektup olsaydı ifadeler bu şekilde olmazdı.
2. teşbih(benzetme)ve istiare  sanatına başvurmuş. Tomurcuktan kasıt çocuklarıdır. Faakt çocuk söylenmemiş.
1931'de Erzincan'da doğdu. 9 Ocak 1990'da İstanbul'da yaşamını yitirdi. Asıl ismi Cemalettin Seber. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nü bitirdi. Maliye Bakanlığı'nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik görevleri yaptı. 1982'de müşavir maliye müfettişliğinden emekli oldu. Ağustos 1960'ta başladığı ve yalnızca dört sayı çıkarabildiği Papirüs dergisini, Haziran 1966-Mayıs 1970 arası 47, 1980-1981 arası iki sayı daha çıkardı. 1978'de Kültür Bakanlığı'nda Kültür Yayınları Danışma Kurulu üyesi olarak da görev yaptı. Emekliliğinden sonra, yayınevlerinde danışman ve ansiklopedilerde redaktör olarak çalıştı.
Birçok dergide yazıları ve şiirleri yayımlandı. Oluşum, Türkiye Yazıları, Maliye Yazıları dergileri ile Saçak dergisinin kültür-sanat bölümünü bir süre yönetti. Politika, Aydınlık ve Yeni Ulus gazeteleri ile Yazko Somut ve 2000'e Doğru dergilerinde köşe yazıları yazdı. İkinci Yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından sayılır.
Şiire lise yıllarında aruz denemeleriyle başladı. İlk şiiri "Şarkısı-Beyaz" Ocak 1953'te Mülkiye dergisinde yayınlandı. 1950'lerin başlarında gelişen ikinci yeni hareketine katılmakla birlikte, şiirde anlamsızlığı savunan görüşleri benimsemedi. Karşı çıktığı geleneğin diri değerlerinden yararlandı. Şiirde erotizmi canlandırırken, toplumsal değerlere uzak düşmedi. Şiirin "anayasaya aykırı" olduğunu, doğanın ahlakı kovduğu yerde ve yasadışı olduğunu savundu. Bu görüş onu şiirde öyküden kaçınmaya, çarpıcı, yoğun imge adacıklarından oluşan bir söz sanatına yöneltti. Düzyazılarında sürekli yeni sorular sordu. Denemelerinde de başka sanatçılar, özellikle şairler üzerinde durmayı yeğledi.
Ölümünden sonra adına bir şiir ödülü konuldu.
Cemal Süreyya Eserleri
ŞİİR:
Üvercinka (1958)
Göçebe (1965)
Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973)
Sevda Sözleri (Uçurumda Açan ile birlikte toplu şiirleri: 1984)
Sıcak Nal ve Güz Bitiği (1988)
Sevda Sözleri (bütün şiirleri: 1990, ö.s. 1995)
DÜZYAZI:
Şapkam Dolu Çiçekle (1976)
Günübirlik (1982)
Onüç Günün Mektupları (1990, ö.s. 1998)
99 Yüz (1991)
999. Gün / Üstü Kalsın (1991)
Folklor Şiire Düşman (1992)
Uzat Saçlarını Frigya (Günübirlik'in yeni basımı: 1992)
Aydınlık Yazıları / Paçal (1992)
Oluşum'da Cemal Süreya (1992)
Papirüs'ten Başyazılar (1992)
Günler (999. Gün'ün genişletilmiş basımı 1996)
Güvercin Curnatası (Cemal Süreya ile konuşmalar 1997)
Toplu Yazılar 1 (Şapkam Dolu Çiçekle ve Şiir Üzerine Yazılar 2000)
ANTOLOJİ:
Mülkiyeli Şairler
100 Aşk Şiiri
ÖDÜLLERİ
1959 Yeditepe Şiir Armağanı
1966 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü
1988 Behçet Necatigil Şiir Ödülü
4.cemal Süreya’nın şair olması dili daha etkili kullanmasına yardımcı olmuştur. Şair mektubunda dili ustalıkla kullanmış, etkili cümleler kurmuştur.
5.Bu cümleler  yan anlam ifade etmektedir. Burada yüzüğünden öpmekten kasıt evliliğe olan sadakat, “susunca seni sustuk, uyuyunca seni uyuduk” derken ona olan ilgisini ifade etmiş.
6.Her yazarın kendine göre bir üslubu vardır. Bu farklılık yazarın yetişme biçimi, içinde büyüdüğü çevre, dünya görüşü ve aldığı eğim ve kültüre göre değişir.
7.izah: açıklama,
Kabil. Güç yetirmek
Mesele: sorun
Neşr: yayınlama
Vasıta: araç
Ahmet Hamdi Tanpınar dili yaşadığın zaman dilimi ile ilgilidir. Bu gün olsaydı bu ifadeleri kullanmıyor olacaktı. Dönemin zihniyeti üslupta da kendini gösterir.
8.Özel mektup türü içinde değerlendirilebilir. Çünkü bu tür mektuplar da samimiyet ifade eden ve arada yakınlık olan kişilere yazılır.
9………………………………..MÜDÜRLÜĞÜNE

                Okulumuz  ….…/……  sınıfı  ………….no’lu öğrencisi ………………...................………………
……../……../…………    tarihinde yapılacak olan  Matematik dersi   …….…   dönem   …..……   yazılı sınavına katılmak istiyorum.
Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

adres                                                                                                                          tarih, imza


11. ETKİNLİK.                                                                                                                                                   
                                                                                                                                                              10.10.2012
Canım Anacığım,
 Seni görmeyeli, kokunu duymayalı uzun zaman oldu .hatırlar mısın gurbetten döndüğümde hemen eline sarılır öperdim! Sen de başımı bağrına basar kokumu ciğerlerine kadar çeker hasret giderirdin! Bilsen anacığım seni ne kadar özlüyorum! Sen gideli buraların tadı tuzu yok. Ben koskoca dünyada yalnız kaldım. Artık ne gurbetten geldiğimde başımı okşayıp bağrına basacak biri ne de üzüldüğüm, kırıldığım kendimi yalnız hissettiğim zaman beni teselli edecek müşfik bir kalp!
Aaah, anacığım insanın kıymeti ancak onu kaybedince anlaşılıyormuş. Şimdi ben senin yokluğunu taa iliklerime kadar hissediyor, hüzünleniyor, iç geçiriyorum. Ne olur gelsen de şu garip evladını bağrına bassan  ben de göğsüne başımı dayayıp şöyle hıçkıra hıçkıra ağlasam.
 Biliyor musun sen gideli evimizin önündeki kırmızı gül artık açmıyor. O da senin yokluğunun farkında. Artık kuşlar sabahları pencereye konmuyor. Niye mi? Kimse onlara artık senin gibi yem vermiyor. Sen gittiğin gün  onlar da gitti anacığım. Onlar da senin yokluğunu bildiler.
 Dün yine köye gittim. Bayram geliyor kapını açık tutayım, dostların ziyaret etsin diye. Bayram günü kapımı çalan bir Allah’ın kulu olmadı. Aah, ancığım sen gideli o kadar yalnızım ki. Meğer her şey seninle güzel, her şey seninle anlamlı imiş. Ne olur beni affet!
Seni çok seviyorum. Biliyorum ki sen ben bunları yazarken beni seyrediyor, hüzünleniyor, uzaktan da olsan başımı okşuyorsun.
Rüyalarımda görmek dileğiyle. 
sayfa 34                                                      
12. ETKİNLİK.
 Cemal Süreya’nın  mektubunda  bağlaşıklık ve bağdaşıklık cümle kurucu eklerle sağlanmış. Bu ekler vasıtasıyla sözcükler birbirine bağlanarak anlamlı kelime grupları oluşturmuş bu gruplar da cümleyi meydana getirmiştir. Özellikle şahıs ekleri ve iyelik ekleri bu bağlantıyı sağlayan unsurlardır.
13.ETKİNLİK
Nokta

Yargı bildiren cümlenin sonuna konur.
Virgül

Eş görevli sözcükleri  ve
Sıralı cümleleri  ayırmak için  kullanılır
Tırnak işareti

Alıntı cümleleri veya özcükleri göstermek için kullanılır.
İki nokta

Açıklamalardan önce ve konuşmaları göstermek için kullanılır.
Noktalı virgül

Birden fazla virgül varsa karışıklığı önlemek için kullanılır
Üç nokta

Bitmemmiş cümlelerin ve yorumun okuyucuya bırakıldığı cümlelerin sonuna konur.
Soru işareti

Soru anlamı taşıyan cümlelerin sonuna konur
Yay ve köşeli ayraç

Yabancı sözcüklerin açıklamalarının ve söylenmeyen ifadelerin yerine kullanılır
Ünlem işareti

Duygu ve heyecan bildiren ifadelerden sonra kullanılır
Kesme işareti

Özel isimlere gelen ekleri ayırmak için kullanılır
Düzeltme işareti

Uzun seslileri göstermek, yazımı karışan sözcükleri ayırt etmek için kullanılır.


sayfa 35
14 ETKİNLİK
Kemal Tahirlere gitmiştik
-ler eki aile anlamı kattığında kesme işareti ile ayrılmaz
Kudura kudura akıyordu Delice Çayı
Belli bir yeri ifade eden isimler özel isimdir büyük harfle başlar, özel isimdir.
Bir film görmüştüm eskilerde, bir Fransız filmi
Ülke isimleri büyük harfle başlar, özel isimdir
Karşıda Haydarpaşa Garı, gri bir ev ödevi gibi
Belirli bir yeri ifade eden kurum veya kuruluş isimleri büyük harfle başlar, özel isimdir.
Sen saksıda da yetiştirebilirsin ıhlamuru
Kurallı birleşik filler bitişik yazılır.
Güçlü olacağız her zamankinden
-Et, -ol gibi yardımcı fiille kurulan birleşik filler ayrı yazılır.
N’olur zulmetme bana
Ses düşmesi olan birleşik filler bitişik yazılır.
Deneylerden ders alınacak
Anlamca kaynaşmış birleşik fiiller ayrı yazılır
Sana hiçbir zaman hainlik etmedim
Birleşik sıfatlar bitişik yazılır.
Ülkü Tamer ve Buyrukçu’yla düğün eylemiştik
Deyimlerden oluşan birleşik filler ayrı ayzılır.
Ben sözler karşısında renk vermem
Anlamca kaynaşmış birleşik fiiller ayrı yazılır.
Kudura kudura akıyordu Delice Çayı
İkilemeler ayrı  yazılır
Memo’yu var kıldın
İsim + yardımcı fiille kurulmuş birleşik filler ayrı yazılır.
Bana her yönden güveniyorsun değil mi?
Soru edatı ayrı yazılır
Bir tane de at arabası
Bağlaç olan de ayrı yazılır
Şimdiye kadarki gibi
Ki  ilgi zamiri bitişik yazılır.
Biz iki ırmak gibi ayrı yerlerden kopup geldik
Cümle içinde sayılar yazı ile gösterilir.
O filmdeki adam gibi miyim , neyim?
Soru edatı kendinden sonra gelen eklere bitişik yazılır
O çeşme gibiyim ben de
Edatlar çekim eklerini alırlar




15 ETKİNLİK.
CEMAL Süreya'nın mektubunda açık anlaşılır akıcı bir dil kullanılmıştır. günlük konuşma dili üsluba yansımıştır. sade bir anlatım tercih edilmiştir.
16. etkinlik size kalmış...
17.
gönderici Kastamonu Valiliği, alıcı  ilçe kaymakamlıkları
yazılış amacı  ilçe kaymakamlıklarınca ayrılan öğrenci kontenjanlarının tespitini bildirme.

18. etkiinlik

resmi mektupların sağ üst köşesinde mektuba başlarken konu ve sayı verilir. tarih sağ üst köşeye yazılır. en üzt bölüme gönderici konunun altına gönderilecek olan alıcı metnin sağ alt köşesine imza, sol alt köşeye de ekler yazılır.
19. resmi mektuplarda daha ciddi bir üslup kullanılır. resmi bir hava verilir. dil göndergesel işlevde kullanılır.
20.  etkinlik
dilin göndergesel işlevi kullanılmıştır.

SAYFA 41 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

…..A Mektuplar yazılış amaçları bakımından…4… gruba ayrılır. Bunlar …özel.. mektuplar,…iş.. mektupları,…resmi …mektuplar ve .....edebi mektuplar
…..“Konu ve sayı” bölümleri resmi mektuplarda yer alır.
………………………………………..dilekçe denir.
B. D,D,D,YD,Y
C.1. E, 2.D
Read more