EDEBİ AKIMLAR Avrupa’da edebi akımlar başlamadan
önce, iki önemli düşünce ve sanat anlayışı vardı: Hümanizm ve Rönesansçılık
HÜMANİZM: ü İnsana değer vermek esastır. ü Tabiatı Tanrı
yaratmıştır düşüncesi kabul edilmiştir. ü İnsanı sevip onu yüceltme.
ü Dante bu düşüncenin temsilcisidir.
RÖNESANSÇILAR: ü Hem hümanizmin getirdiklerin hem de16.yy
bilim ve akılcılığını benimsemişlerdir. ü Özgürlük düşüncesini geliştirirler.
ü Petrarca, Montaigne, Bocan, Cervantes, Shakspeare bu
dönemde eser verirler. KLASİSİZM ü 17.yy ortalarında
Fransa’da ortaya çıkan edebiyat akımıdır. ü Akla ve sağduyuya değer verirler.
ü İnsandaki tabiata, insanların iç dünyasına saygı göstermek esastır,
ü Konularını eski Yunan ve Latin edebiyatından alırlar. ü Kahramanları
seçkin kişilerdir. Sıradan insanlara eserlerinde yer vermezler. ü Önemli olan
konu değil konunun işleniş biçimidir ü Dil, üslup kusursuz bir şekilde
işlenmiştir. Dil açık, yalın ve soyludur. ü Sanat için sanat görüşünü
savunurlar. ü Sanatçı eserde kendini gizler. ü Tiyatroda üç birlik
kuralına uyulur.(olay, zaman, mekân) ü Bu akımın en önemli
temsilcileri: Moliere ,Corneille, Racine, La
Fontaine, La Bruyere, Daniel Defoe ü Türk
edebiyatında ise Şinasi ve Ahmet Vefik Paşa ‘dır.
ROMANTİZM ü Fransa’da 1830 yıllarında klasizme
tepki olarak doğmuştur. ü Klasik edebiyatın kural ve şekilleri bırakılır.
ü Konular eski Yunan ve Latin edebiyatı yerine Hıristiyanlıktan tarihten ve
günlük yaşamından alınır. ü Akıl yerine duygulara ve hayallere önem verirler.
ü Sanatçılar kendi eserlerinin kişiliklerini gizlemezler. ü Sanat toplum
içindir görüşünü benimsemişlerdir. ü Tabiat önemlidir. Gözlem ve tasvire önem
verilir. ü Konular işlenirken iyi, kötü, doğru, yanlış gibi karşıtlıklardan
yararlanırlar. ü Üç birlik kuralı terk edilir. ü Temsilcileri J.
J. Rousseau, Voltaire, Victor Hugo, Goethe, Schiller, Chateaubriand, George
Sand ü Türk edebiyatında ise Namık Kemal, A.Hamit Tarhan,
A.Mithat Efendi. REALİZM ü 19.yy’ın ikinci
yarısında Fransa’da romantizme tepki olarak doğmuştur. ü Konu gerçekten
alınır. Olay ve kişiler yaşanan ve yaşayan kişilerin benzerleridir
ü Kişilerin ruhi davranışlarını etkileyen onların kişiliklerini çizen çevre
ve ortamın tanıtılmasına önem verilir. ü Betimlemeler yazarın gözüyle
yapılmaz kahramanın gözüyle yapılır. ü His ve hayale kapılmadan toplum
gerçeklerini olduğu gibi yansıtır. ü Sanat için sanat görüşünü savunurlar.
ü Hikâye ve Romanda uygulanır. ü Temsilcileri: Honero De Balzac,
Stendhal, Gustave Flubert, Tolstoy, Dostoyevski, Ernest Hemingvay,
Steinbeck ü Türk edebiyatında ise; Recaizade Mahmut,
Nabizade Nazım Yakup Kadri, R. Halit Karay
NATÜRALİZM ü Determinizm anlayışını romana getiren bu akım
19. asrın ikinci yarısında Fransa’da ortaya çıkmıştır. ü Determinizme göre
tabiat olaylarında aynı sebepler aynı sonucu doğurur. Natüralistler,
Determinizmi topluma ve insan uyguladılar. ü Toplum büyük bir laboratuar,
insan deney konusu, sanatçı da bilgin sayıldı. ü İnsan kişiliğini
anlatabilmek için soya çekim yasalarından ve toplum biliminden yararlandılar.
ü Romanlarda kahramanların portreleri ince ayrıntılarına kadar verilir.
ü Yazar eserde kişiliğini gizler. ü Gözlem ve tasvir önemlidir.
ü Eserlerinde hayatı bütün yönüyle anlatırlar. ü Bedenden ayrı bir ruh
yoktur. ü Dil her seviyedeki insanın anlayabileceği bir düzeyde tutulmuştur
ü Sanat toplum içindir anlayışı doğrultusunda eserler verilmiştir.
ü Temsilcileri: Emile Zola, Goncoutr Kardeşler, Guy De Maupassent,
Alphonse Daudet ü Türk edebiyatında ise; H. Rahmi Gürpınar,
Nabizade Nazım, Beşir Fuat PARNASİZM ü Romantik
şiir anlayışı ile Fransa da ortaya çıkmıştır. ü Doğal güzelliğe ve dış
görünüşe büyük önem verir. ü Sanat sanat içindir ilkesini savunmuştur.
ü Nesneleri dış görünüşünü aktarmışlardır. ü Kelimeler seçilerek
kullanılır. Kelimelerin sıralayışı ve ahenk önemlidir. ü Kafiye ve Redife
önem verilir. ü Romantizm’de bırakılan eski Yunan ve Latin kültürüne
dönüşmüştür. ü Temsilcileri: Th. Gauthier, Theodore Debanvaille,
Francois Coppee ü Türk edebiyatında ise; Tevfik Fikret,
Cenap Sahabettin, Yahya Kemal SEMBOLİZM
ü 19.yy’ın son çeyreğinde ortaya çıkmıştır. ü Nesneleri olduğu gibi
anlatmak mümkün değildir. Nesneler değişerek anlatılabilir. ü Anlatımda
sözlerin sözlük anlamından bıkan sembolistler yaşatmaya çalışırlar. ü Şiirde
anlam açıklığından kaçındılar. ü Şiir anlaşılmak için değil hissedilmek
içindir. ü Şiirde alaca karanlık üzüntü ve ay ışığı, gün doğumu, gün batımı
gibi belli belirsiz varlıklar görüntüleri yansıtırlar. ü Şiirde musiki her
şeyden önce musiki ilkesini savundular. ü Sanat için sanat anlayışına
bağlılardır. ü Dil herkesin anlayacağı seviyede değil oldukça ağırdır
ü Temsilcileri: Baudelaire, P. Verlaine, A. Rimbaud
ü Türk edebiyatında ise; Ahmet Haşim, A. Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı
Tarancı, biraz da Cenap Sahabettin SÜRREALİZM (GERÇEK
ÜSTÜCÜLÜK) ü Kelime anlamı "gerçek üstüncülük" demek olan bu akım
1924’te Fransa’da çıkmıştır. ü Sürrealistler Sigmund Freud’un etkisinde
kalmışlardır. ü Bilinçaltı rüyada ortaya çıkar. ü Hipnotize edilmiş
insanlara şiir söylettiler. ü Akıl ve mantık değersizdir. İnsanı
yönlendiren İçgüdü, bilinçaltıdır demişlerdir. ü Temsilcileri: Breton
Aragon, Paul Eluard ü Türk edebiyatında ise; Orhan Veli ve
arkadaşları, Cemal Süreyya, İlhan Berk (II. Yeniciler)
FÜTÜRİZM ü Geleceği makineleştiren sanattır. ü 20.yy.
başında Marinetti tarafından kurulmuştur. ü Geçmişin sanat değerlerini
bırakmalı ve yeni anlatım biçimleri bulmalı. ü Makinalaşma çalışmaları
kutsallığı savunulmalıdır. ü Temsilcileri: Marinetti ve
Mayatovski ü Türk edebiyatında ise: Nazım Hikmet
EGZİSTANSİYALİZM ( VAR OLUŞÇULUK) ü Var olmayı her şeyden
önce görenlerdir. Bu akıma var oluşçuluk da denir. ü İnsan kendi değerlerini
kendi oluşturabileceğini bilmelidir. ü İnsan bütünüyle özgür olmalıdır.
ü Temsilcileri: J.Paul Sartre, Simon de Beauvoir, A.Camus
DADAİZM ü Kelimeleri rasgele kullanmak suretiyle oluşan
şiirlere denir. ü Dil ve estetik kurallarını yıkma. ü Şiir gelişimini
güzel seçilmiş kâğıt üzerine dizilmesiyle yazılır.
ü Temsilcileri: Tristan Zara, L.Aragon, Paul Elaud
Read more