Nikola Tesla Kimdir? Hayatı, Eserleri


NIKOLA TESLA (1856-1943)
Bir çok kişinin çağında yaşayamamış adam diye nitelendirilen büyük bilim adamı. Lütfen hepsini okuyun ve bu insanı sizde tanıyın. 700 ün üzerinde patentli icatları bulunan, Hayatı Patent alarak geçmiş, patent bürosunun başvuruya itiraz edecek bir düşünce bulamadığı,hiç bi projesini kağıda dökmeyen, herşeyi zihninden yapan, kendisine verilen Nobel Ödülünü Kabul Etmeyen, Radyoyu, X-ışınlarını, hepinizin bildiği 220 voltu bulan, Dünyanın çevresine bir halka geçirip ulaşımda dünyanın dönme hızından yaralanmayı düşünen ve bunun gibi bir çok fikirle bu kadarda olmaz dedirten, oldukça ilginç yönleriyle Nikola Tesla'nın  hayat hikayesi.
 
 
Nikola Tesla, şimdiki Yugoslavya'da, Smiljana köyünde, 9 Temmuz 1856'da doğdu. Bir hiçken, bilim dünyasının en üst noktasına yükseldi . Babası Papazdı. Hiçbir zaman okuyup yazamamasına rağmen, annesi halk arasında pratik ev aletleri mucidi olarak bilinirdi. Ona göre Tesla,  yaratıcı, dahî olmaya adaydı.
 
 
Papaz olması için babasının zorlamasına karşı çıkarak, genç Tesla, mühendislik mesleğinde ısrar etti. Annesi de onu destekledi.

Fizik ve Matematikte bilgisini arttırırken Graz'daki Politeknik okuluna girdi ve Prag Üniversitesinde eğitimine devam etti. Yabancı teknik eserleri okuyabilmek için, orada, yabancı dil kursuna devam etti. Anadili olan Sırpça ve ailece bildikleri Almanca'ya ek olarak İngilizce, Fransızca ve İtalyanca'yı da öğrendi. 

Prag'daki tahsilini 1880'de bitirdikten sonra, Budapeşte'de lisans üstü yaparken, profesörüyle alternatif akımın özelliklerini tartıştı. Sonra bir Paris telefon şirketinde çalışmaya başladı. Burada doğru akım motorları ve dinamolar konusunda geniş ve önemli tecrübeler edindi. Oradayken çalıştığı döner makineleri korumak için regüle edici kontrol cihazları icat etti.
 
 O günlerde genellikle doğru akım, ısıtmaya, aydınlatmaya, güç sağlamaya ve iletmeye en uygun elektrik akımı olarak bilinirdi. Fakat doğru akım direnç kayıpları o kadar büyüktü ki, her mil kare için bir güç santralına gerek vardı. İlk akkor ampuller (110 Volt'ta), güç santralına yakın olsalar bile parlak yanmıyorlar ve bir milden daha uzaklıktakiler ise kaybolan güce bağlı olarak sönük yanıyorlardı.
 
1884'de genç T e s l a, kafası fikirlerle dolu ve cebinde 4 sentle New York'da gemiden ayrıldı. Tecrübesi onu doğru akım motorları ve dinamolardaki komütatörün sonsuz sorunlar yaratan, gereksiz bir karışıklık olduğuna inandırmıştı. Doğru akım üretecinin bir komütatörle dış devrede tamamen aynı yöne akan dalga diziler şeklinde alternatif akım oluşturduğunu gördü.
 
O zaman, motorda dönme hareketini sağlayacak bir doğru akım elde etmek için, yöntem tersine çevrilmeliydi.
 
Her elektrik motorunun endüvi'si , motora alternatif akım beslemek için döndüğü anda manyetik kutupların yönlerini değiştiren, döner komutatöre sahipti.
 
 
T e s l a ' ya göre bu doğru akım, saçmalığın daniskasıydı. Hem jeneratör (üreteç) hem de motordaki komütatörü ortadan kaldırmak ve alternatif akımı tüm sistemde kullanmak akla uygun gelmekteydi. Fakat hiç kimse alternatif akımda çalışabilen bir motoru oluşturmamıştı ve T e s l a bu sorunu çok düşündü.

1882 Şubatında, Budapeşte'nin bir parkında Szigetti adında bir sınıf arkadaşı ile gezinirken aniden haykırdı. "Buldum!" Tüm elektrik endüstrisinde devrim yapacak olan "Dönen manyetik alan"ı bulmuştu. Dönen elemana bağlantı gereği olmayacaktı. Komütatör yoktu artık.
Sonradan tüm alternatif akım elektrik sistemlerini tasarladı.
 
Alternatörler, elektrik enerjisinin ekonomik iletimi ve dağıtımı için gerilim yükseltici ve alçaltıcı transformatörler ve mekanik güç sağlamak için alternatif akım motorları...
 
Dünyanın her tarafında harcanıp giden su gücünün bolluğundan esinlenip, gerekli olan yerlere enerji dağıtabilen hidroelektrik santralleriyle bu büyük gücün elde edilmesini tasarladı. Budapeşte'de "Birgün Niyagara Çağlayanını elektrik elde etmek için kullanacağım" diyerek dinleyenleri şaşırttı.
T e s l a ' nın aradığı fırsat ve şans kolayca eline geçmedi. O zamanlar New York'ta Pearl caddesindeki ilk laboratuarında akkor lambası için pazar aramakla meşgul olan Edison'a rastladığı zaman T e s l a, gençlik heyecanıyla, kendisinin bulduğu alternatif akım sisteminin açıklamasını yaptı. Bu düşünceyi derhal ve tamamen kestirip atan o büyük adam, "Sen teori üzerinde vaktini harcıyorsun" dedi.
 
 
  
Bir yıl boyunca, uzun boylu, zayıf Yugoslav, bu yabancı ülkede açlıktan korunmak için mücadele etti. Gün geldi, çukur kazarak geçimini sağladı. Fakat birlikte çalıştığı çukur kazıcı , Western Union'un ustası, yemek saatlerinde T e s l a ' nın ilgilendiği yeni elektrik sistemlerinin hayali tariflerini dinleyerek, bu konu üzerinde bir plan yaptı. T e s l a ' yı A.K.Brown adlı firmanın sahibiyle tanıştırdı.
 
T e s l a ' nın parlak planlarıyla büyülenerek , Brown ve bir ortağı büyük bir atılım yapmaya karar verdiler. Ortaya belirli bir miktar para koydular ve Tesla Batı Broadway'de bir deney laboratuarı kurdu. Orada Tesla jeneratör, transformatörler, iletim (transmisyon) hattı, motorlar ve ışıklar gibi tasarladığı sistemlerin tümünün planlarını hazırladı. Hatta iki ve üç fazlı sistemleri de tasarladı.
Cornell Üniversitesinden Profesör W.A. Anthony yeni alternatif akım sistemini sınadı ve derhal Tesla ' nın senkron motorunun en iyi doğru akım motoruna eşit yeterlikte olduğunu açıkladı. 
O zaman Tesla bütün kısımlara sahip tek bir patent altında sistemini tescil ettirmek istedi. Patent Bürosu her önemli fikir için ayrı bir dilekçeyle başvurulmasında ısrar etti.  Tesla, 1887'nin Kasım ve Aralığında dilekçelerini verdi ve daha sonraki altı ayda yedi tane A.B.D. patenti aldı.
 
1888 Nisan'ında çok fazlı sistemini de içeren dört ayrı patent için başvurdu. Bunlar da hızla, bekletilmeden verildi. Yılın sonuna kadar 18 patent daha aldı. Bunları, çeşitli Avrupa patentleri izledi. Bu kadar hızla dağıtılan bu patent çığının eşi görülmemişti.
 
  
Fakat fikirler ilginçti. O kadar ki, bir çelişme ya da bir tahmin yoktu. Bu yüzden patentler tek bir tartışma bile yapılmadan verildi.
 
Bu sırada Tesla, New York'da AIEE (Şimdiki IEEE)'nin bir toplantısında çok gösterişli konferans verip, tek ve çok fazlı alternatif akım sistemlerinin gösterisini yaptı. Dünya mühendisleri, muazzam gelişmenin kapısını açarak, telle yapılan elektrik enerjisi iletimindeki sınırlamaların giderilmiş olduğunu gördüler.
 
Fakat, kim, tümüyle daha iyi olan bu sistemi uygulayacaktı? Doğal olarak, bu kuruluş, Edison-General Electric olmayacaktı. Aksi halde kendi yatırımlarının eskimiş olduğunu kabul edeceklerdi.
İşte tam o sırada George Westinghouse, Tesla'nın laboratuarlarına gitti ve T e s l a ile tanıştı. Westinghouse, "Alternatif akım patentleri için bir milyon Dolar nakit ve ayrıca satış payı vereceğim" diyerek teklifini yaptı. Satış payı, beygir gücü başına 1 Dolar olmak üzere anlaştılar.
 
Ülke çapındaki Westinghouse yatırımlarının başarısı, gelişen elektrik endüstrisinde rakip durumunu korumak için General Electric, Westinghouse'dan bir lisans almak zorunda kaldı.
 
1890'da, uluslararası Niyagara komisyonu elektrik üretmek için, Niyagara çağlayanının gücünü kullanmak amacıyla çalışmaya başladı.
Bilgin Lord Kelvin, komisyonun başkanlığına atandı ve derhal doğru akım sisteminin en iyi olacağına dair açıklamasını yaptı. Fakat güç, 26 mil uzaklıktaki Buffalo'ya iletilecekti. Bu durumda alternatif akımın gerekliliğini kabul etti.
Westinghouse, on tane 5000 beygir gücündeki hidroelektrik jeneratörü için ve General Electric ise iletim hattı için kontrat yaptılar. Bu sistem iletim hattı, yükseltici ve alçaltıcı transformatörler T e s l a ' nın 2 faz projesine uygundu.
  
Hareket eden parçaları azaltmak için, dıştan dönen alan ve içi sabit armatürlü, büyük alternatörler planlanmıştı.
O zamana kadar bu büyüklükte bir proje yapılmadığı için, bu tarihi proje heyecan yarattı. Dakikada 250 devir yapan, her biri 1775 Amper veren, 2250 Volt'luk on büyük alternatör, iki fazlı 25 Hz (Hertz)' de 50 000 Beygirgücü veya 37 000 kWatt'lık çıkış oluşturuyordu. Rotorların her biri, 3 metre çapında, 4.5 metre uzunluğunda (düşey jeneratörlerde 4.5 metre yükseklik) ve 34 ton ağırlığındaydı.
 Sabit parçaların her biri 50 ton ağırlığındaydı. Gerilim, iletim için 22 000 Volt'a çıkarıldı.
 
Sonradan Telsiz denilen, radyo alanında T e s l a ' nın öncülüğü, Mors koduyla yapılan haberleşmeden de ileri gitti. 1898'de New York şehrinin Madison Parkı'nda (Madison Square Garden) telsiz ile uzaktan kontrole ait parlak bir gösteri düzenledi. Birinci geleneksel Elektrik Fuarının geliştiği yer ve genellikle Barnum-Bailey sirkinin çalıştığı büyük alanlın ortasına büyük bir tank koydu ve suyla doldurdu. Bu küçük gölün üzerine, yüzmesi için, 1 metre uzunluğunda anten direği olan bir tekne koydu.
 
Teknenin içinde bir radyo alıcısı vardı. T e s l a, seyircilerin isteği doğrultusunda ileri gitme, sağa veya sola dönme, durma, geri gitme, ışıkları yakıp söndürme gibi çeşitli şeyleri uzaktan radyo kontrol sayesinde yaptı. Unutulmaz gösteri tüm seyircileri hayran bıraktığı gibi günlük gazetelerin ön sayfalarında yer aldı. Bu, uzaktan kontrol yöntemlerini kullanarak Ay yüzeyine İnsan indireceğimizi, o gün kaç kişi düşünebilirdi ki?
 
 
T e s l a ' nın matematik dehası, Westinghouse ve General Electric'in imalatını yaptığı alternatif akım cihazlarının, parçalarının yapımında büyük bir yer sağladı. T e s l a, öğrencilik günlerinde karışık soruları kagıt ve kalemsiz çözerdi. Öğretmeni onun hile yaptığından şüphe eder ve O'na ayrı testler uygulardı. Genç Tesla, bütün logaritma cetvelini ezberlemişti. Şimdi A.B.D.'de kullanılan, saniyede 60 Hz'lik frekans, T e s l a ' nın mantık hesaplarından çıkarılmıştı. Çünkü, T e s l a bu frekansın ticari açıdan en uygun olduğunu saptamıştı. Daha yüksek frekanslarda alternatif akım motorları yetersiz olacaktı. Daha alçak frekanslarda ise daha çok demir kullanmak gerekecekti. Işıklar da alçak frekanslarda titreşecekti.
 
Niyagara Çağlayanı'nın ana tesisi, ilk Westinghouse türbin jeneratörlerinin kapasitelerine uyması için, 25 Hz'e göre planlanmıştı. Bunu izleyen gelişmeler ile 60 Hz'e dönüşüm yapıldı. Günümüzde bu, Niyagara'dan elde edilen enerji, 360 mil uzaklıktaki New York'a kadar iletilmektedir. Bir zamanlar daha büyük uzaklıklar, Kuzeydoğu şebekesinden beslenmekteydi. T e s l a, New York'a geldiği zaman, yeterli enerji iletimi için sınır 1 milden azdı.
 
 
T e s l a , araştırmalarında, yüksek gerilim ve yüksek frekansın bilinmeyen alanlarına daha çok yer verdi. Yüksek frekans cihazlarını kullanırken, bir elini daima cebinde tutardı. Bütün laboratuar asistanlarına bu ön tedbiri almalarında ısrar ederdi ve bu kural, bugüne kadar daima gerilim bakımından tehlikeli cihaz etrafındaki uyanık araştırıcılar tarafından da uygulanmaktadır.
 
O zaman yararlanılmamış olmasına rağmen, T e s l a ' nın yüksek frekans ve yüksek gerilim alanındaki keşifleri, modern elektroniğin yolunu açtı.
 
Biricik yüksek frekans transformatörü ile (Tesla Bobinleri- Tesla Coils) çıplak elinde tuttuğu gazlı tüpü yakacak şekilde vücudundan, zarar vermeden, yüksek gerilimli akım geçiriyordu.
 
O günlerde T e s l a, aslında neon tüpünün ve flüoresan tüpünün aydınlatmasını gösteriyordu.
Bazen, frekans aralığının alt ve üst kısımlarında yaptığı denemeler, T e s l a ' yı keşfedilmemiş bölgelere yöneltti. Mekanik ve fiziksel titreşimlerle çalışırken, Houston Caddesindeki yeni laboratuarının etrafında hakiki bir depreme neden oldu. Binanın doğal rezonans frekansına yaklaşan, T e s l a ' nın mekanik osilatörü, eski binayı sarsarak tehdit etti. Bir blok ileride, polis karakolundaki eşyalar esrarengiz bir şekilde dans etmeye başladı. Böylece, T e s l a, rezonans, vibrasyon ve "doğal periyot" a ait matematiksel teorileri ispatladı.
Yüksek gerilim ve yüksek frekanslı elektrik iletimi konusundaki araştırmalar, T e s l a ' yı Colorado Springs yakınlarındaki bir dağın üzerine dünyanın en güçlü radyo vericisini kurup çalıştırmaya yöneltti. 60 metrelik direğin etrafında , 22.5 metre çapında, hava çekirdekli transformatörü yaptı. İç kısımdaki sekonder 100 sarımlı ve 3 metre çapındaydı. Üreticisi, istasyondan birkaç mil uzaklıkta bulunan enerjiyi kullanırken, T e s l a ilk insan yapımı şimşeği oluşturdu. Bir direğin tepesindeki 1 metre çaplı bakır küreden, 30 metre uzunluğunda, kulakları sağır eden şimşekler çaktı. Ufka kadar gök gürültüsü işitildi. 100 milyon Volt değerinde gerilim kullanılıyordu. Yarım asırlık bir süre içerisinde giderilemeyen bir hayret yarattı.

 
İlk denemesinde, vericideki güç jeneratörünü yaktı. Fakat tamir ederek 26 mil uzağa, gücü telsiz ile iletebilinceye dek deneylerine devam etti. O uzaklıkta, toplam 10 kWatt'lık 200 tane akkor ampulü yakmayı başardı. Daha sonra, kendi patentleriyle meşhur olan Fritz Lowenst'ın, Tesl a ' nın yardımcısı iken bu gösterişli başarıya şahit oldu.
1899'da alternatif akım patentleri için Westinghouse'dan aldığı paranın sonunu harcadı. Albay John Jacob Astor, O'nu mali yönden kurtarmaya geldi ve Colorado Springs'deki denemeleri için 30 000 Dolar sağladı. Sonra bu para da bitti ve T e s l a New York'a geri döndü.
T e s l a, New York'taki Century dergisinin sahibi, arkadaşı Robert Underwood Johnson aracılığıyla, Colorado Springs'deki başarılarını anlatan önemli hikayesini yazarak geçimini sağladı. Fakat Tesla'nın yazdığı hikaye, Felsefe ve "insanlığın mekaniksel gelişimi" konusuna giren bir konuşma oldu. Çok yüksek edebi kalitesine rağmen, eser, Colorado Springs'deki güçlü vericiden çok az sözediyordu.
Sonunda makale "insanlığın artan enerji sorunu" başlığı altında basıldı. Basında yayınlandığı zaman heyecan yarattı. Derinden etkilenen okuyuculardan biri, John Pierpont Morgan'dı. Bu kişi, doğru akım günlerinin başında ve daha sonraları da Niyagara Çağlayanı projesinde General Electric firmasını paraca desteklemişti.
Morgan, gösterişli başarıları ve şahsiyeti dolayısıyla, Nikola Tesla ' nını hayranı olmuştu. T e s l a, kısa zamanda Morgan'ın sürekli misafiri oldu. Kusursuz giyinişli, birkaç dilde yaptuğı kültürlü konuşması ve medeni davranışıyla gösterişli centilmen Tesla, New York sosyetesinin gözdesi oldu. Genellikle tanınmış aileler O'nu kızları için "iyi bir av" olarak saydılar, fakat Tesla hayatında aşk hikayelerine yer olmadığına ısrar etti. Çünkü onlar, O'nun araştırmalarına engel olacaklardı.
 
 
 
Tarihçiler, T e s l a ' nın daha sonraki büyük projesini, Morgan'ın paraca desteklenmesine neyin yönelttiği konusunda çelişkilere düşerler. Bazıları, O'nun aslında telsizle güç iletimiyle ilgili olduğuna inanırlar. Diğerleri, daha sonraki gelişmelerin ışığında, Morgan'ın ilgili olduğu elektrik endüstrisindeki yatırımlarını korumak için, T e s l a 'yı ve başarılarını kontrol altına almak olduğunu söylerler. Bu nedenle, T e s l a 'nın tekrar çaresiz kaldığını anlayarak, telsizle elektrik gücü iletimini garantilemeye razı oldu.
 
1904'de T e s l a "Elektrik Dünyası ve Mühendisliği" dergisine verdiği beyanatta "Yapmış olduğum işin büyük bir kısmı için Bay J. Pierpont Morgan'a çok şey borçluyum." demişti. Bu birlikten, Long Island'daki ilginç "Dünya çapındaki telsiz" kulesi filizlendi.
 
Long Island'ın tepelik bölümünde, Wardenclyffe yakınında yavaş yavaş yükselen garip yapı bütün seyredenlerin ilgisini çekerdi. Tek parça olması dışında, büyük bir mantara benzeyen yapı, yerdeki kısmı geniş ve 62 metre yukarısındaki tepe noktasına doğru daralan, kafes şeklinde bir iskelete sahipti.
  Tepede 30 metre çapında bir yarım küreyle örtülüydü. İskelet, bronzdan kalın civata ve bakır lamalarla birbirine bağlanmış, sağlam ağaç kolonlardan yapılmıştı. Yarım küresel tepe, üstten yüzeysel olarak bakır bir elekle kaplıydı. Tüm yapıda demir metali yoktu.
Ünlü mimar Standford White, konuyla o kadar ilgilendi ki, en iyi yardımcısı W. D. Crow'u görevlendirerek proje işini ücretsiz yaptı.
34'üncü caddedeki eski Waldorf-Astoria otelinde oturan T e s l a, hergün, taksiyle, çarklı araba vapuruna binerek Long Island şehrine giderek , oradan da Long Island demiryoluyla Shoreham'e aktarma yaparak inşaata gidiyordu. 
 
 
 
Proje kontrolünün aksamaması için, trenin yemek servisi O'nun için özel yemek hazırlıyordu.
Büyük kulenin yakınında, 30 metre karelik tuğla bina tamamlandığı zaman, T e s l a Houston caddesindeki laboratuarını binaya taşımaya başladı. Bu sırada radyo frekans jeneratörleri ve onları çalıştıran motorların yapımında üzücü bazı gecikmelerle karşılaşıldı. Birkaç camcı, planları hazır olan özel tüpleri şekillendirmeye çalışıyorlardı.
Bu sırada T e s l a (1904), Mors Koduyla sınırlı olan büyük endüstrinin geleceğine ait, uzak görüşünü açıklayan kuramsal broşürünü yayınladı. Bu broşür, Tesla 'nın kahin olduğuna herkesi inandırdı. "Dünya çapında telsiz sistemi"nde, çeşitli olanakları sağlayacak olan özellikler açıklanıyordu. Broşürde, Telgraf, Telefon, haber yayını, Borsa görüşmeleri, Deniz-Hava trafiğine yardım, Eğlence ve Müzik yayını, saat ayarı, Resimli Telgraf, Telefoto ve Teleks hizmetleri ile, Tesla 'nın sonradan oluşumunu gördüğü Radyo sitesi anlatılıyordu.
1904 Mart'ı, Elektrik Dünyası ve Mühendisliği Dergisinde, T e s l a, Kanada Niyagara Enerji firmasının telsiz enerji iletimi sistemini uygulamasını istediğini ve bunun için 10 milyon Volt'luk gerilimde 10.000 beygirgücü dağıtabilecek bir sistem kullanmayı istediğini açıkladı.
Niyagara Projesi asla gerçekleşmedi. Fakat, gösterişli Long Island'ın kaderine etki yaptı. Aydınlığa çıkmayan nedenlerle, J. P Morgan düşüncesini değiştirdi ve Tesla 'nın para kaynağı aniden kurudu. Başlangıçta Tesla, Morgan'ın hemen hemen bitmek üzere olan işin tamamlanmasını sağlamayacağına inanmak istemedi, ama Morgan karalıydı. Morgan'ın çekilme nedeni asla öğrenilemedi.
Birinci Dünya Savaşı sırasında ulusal savunma adına çok saçma saygısızlıklar öne sürüldü. Garip bir nedene göre Long Island, Wardenclyffe'deki Tesla'nın şanlı kulesinin, A.B.D.'nin emniyetini tehlikeye soktuğuna ve tahrip edilmesi gerektiğine karar verildi.
Kablo bağlanarak yüksek yapıyı öne çekip, dengesini bozmak için yapılan boş teşebbüslerden sonra, en sonunda temeli dinamitlenerek devrildi. O zaman bile, kule çökerken parçalanmadı. Zedelenmeksizin yana yattı ve en sonunda parça parça söküldü.
1890'da T e s l a yüksek frekans Alternatif Akım üreteçlerini yapmıştı. 184 kutuplu olan bir tanesi 10 kilo Hertz'lik çıkış veriyordu. Daha sonra, 20 kilo Hertz'e kadar yüksek frekansları elde etti. Ancak on yıl kadar sonra 50 kilo Watt çıkışlı radyo frekans üretecini Reginald Fessenden' geliştirdi. Bu makine, General Electric tarafından 200 kilo Watt'a çıkarıldı ve Fessenden'in ilk alternatörlerini kuran, çalışmasını kontrol eden adamın adı verilerek, Alexanderson alternatörü satışa çıkarıldı.
  Hemen hemen dünya kablolarının çoğunu elinde tutan İngiliz işadamlarının, bu makineye ait patentleri elde etmek üzere olduklarını görünce, A.B.D. Donanmasının acele çağrısıyla "Radio Corporation of America , (RCA)" şirketi kuruldu. Yeni firmanın 1919'da kurulmasıyla, Marconi Wireless Telegraph Co. of America firmasının güçlü fakat yetersiz, Marconi kıvılcımlı vericileri, çok başarılı olan Radyo Frekans alternatörleri ile yer değiştirdiler.
 
Birincisi N.J.New Brunswick'te kuruldu. 200 kilo Watt'da ve 21,8 kilo Hertz frekanslı titreşim oluşturdu ve ticari işte kullanıldı. Bu ilk, sürekli, güvenilir Atlantik aşırı Radyo servisi idi. Bu alternatörler, Tesla'nın kulesinin yerine, Radyo merkezinin tüm güçlerini sağladı. Böylece Nikola Tesla'nın Dünya çapında telsiz hayali, 30 yıl sonra, icat ettiği vericinin kullanılmasıyla gerçekleştirildi.
 

T e s l a, birçok alanlarda yaratıcı araştırmalara devam etti. 1917'de uzaktaki cisimlerin üzerine kısa dalga darbeleri gönderip, yansıyan kısa dalga darbelerinin bir flüoresan ekran üzerinde toplanmasıyla izlenebileceklerini açıkladı. Eğer bu radar değilse, neydi? Diğer bilim adamlarının varlıklarını keşfetmelerinden 20 yıl önce, kozmik ışınları açıkladı. 1929'a kadar çeşitli zamanlarda, buhar ve gaz için "kepçesiz" yüksek hızlı türbinler üzerinde çalıştı. Kolay öfkelenen Tesla ile, Edison Waterside Enerji Tesisi ve Allis Charmes Fabrikasındaki araştırmalarında O'nunla çalışan bazı mühendis ve yardımcıları arasında ortaya çıkan sürtüşme, aleyhine oldu. Bugün, düz rotorlu Tesla türbinlerinin sonucu hakkında hiçbir bilgimiz yoktur.
Yıllar geçtikçe, O'ndan, gittikçe daha az haber alınmaya başladı. Bazen gazeteci ve biyografi yazarları O'nu arayıp röportaj yapmak istiyorlardı. Gittikçe garipleşti, gerçeklerden uzaklaştı, aldatıcı hayalciliğe yöneldi. Not alma alışkanlığı edinmemişti. Her zaman tüm araştırma ve deneylerine ait tüm bilgiyi aklında tutabildiğini iddia ve ispat etti. 150 yıl yaşamaya kararlı olduğunu ve 100 yaşının üstüne eriştiği zaman, araştırma ve deneyleri sırasında topladığı bütün bilgiyi etraflıca anlatarak, anılarını yazacağını söyledi. İkinci Dünya Savaşı sırasında öldüğü zaman, kasasına askeri yöneticiler el koydular ve kayıtların cinsine ait herhangi bir şey duyulmadı.
T e s l a 'nın kendine özgü bir tutarsızlık da, iki şeref ünvanı verildiği zaman ortaya çıktı. Birini reddetti. 1912'de Nikola T e s l a ve Thomas A. Edison'un 40,000 $ 'lık Nobel Ödülü'nü paylaşmaya seçildikleri açıklandı. T e s l a, bu ödülü de reddetti. Her nasılsa, Edison'u sevenler tarafından kurulan AIEE Edison madalyasını 1917'de T e s l a 'ya layık görüldüğünde, bunu kabul etmeye yanaşabildi.
  T e s l a 'nın doğal davranışı Aristokrat gibiydi. Zamanın geçişi ile ve kaynaklarının tükenmesiyle, asil bir fakirliğin içine gömüldü. En iyi otellerde yaşamaya devam ederken, kredisi tükenecek ve başka yerler arayacaktı. En sonunda New York'a taşınarak sorunlarını çözümledi.
 
Kendilerine milyonlar kazandırdığı bazı kuruluşlar, yaşlanan dahiye bakmaları konusunda yeni otel idaresiyle anlaştılar. Bir gün bir tren istasyonunda kendisini gören bir dostu, karışıklığın ortasında O'nun yalnızlığını bozarak, "iyi akşamlar, Dr. Tesla. Tireni mi bekliyorsunuz?" demiş. Onun yumuşak ifadeli cevabı unutulmazdı "Hayır, buraya düşünmeye geldim."
 
T e s l a yemeğe başlamadan önce, tüm gümüş, porselen ve cam eşyanın ayrı ayrı peçetelerle silinmesinde ısrar ederdi. Sağlık konusundaki bu görüşüne karşılık, hizmetçi, Tesla'nın odasını bir "Cehennemi karışıklık" olarak tarif ederdi.
 
 
Şikayet ettikleri T e s l a 'nın düzensizliği değil, güvercinlerdi. Onları parka gidip yemleyemediği zaman, içeri girip çıkabilmeleri amacıyla pencereyi açık bırakır ve onları odanın içinde beslerdi.
Dünyadaki herhangi bir kimseyle ücretsiz olarak konuşabilmesi için, yatağının yanı başındaki altın kaplamalı telefon, en sevdiği gri benekli beyaz güvercinin tüneği idi. "O öldüğü zaman ben de öleceğim" derdi Tesla.
1943 Ocak ayında, bir gün en sevdiği güvercin O'nu son kez ziyaret etti.
Tesla bitkin ve üzgün olarak "O ölüyor. Gözlerinin ışığından mesaj aldım" diye inledi.
 
 
Uzun zamandır T e s l a 'nın kapısının kulpunda asılı duran "Rahatsız Etmeyin" levhasını gören bir hizmetçi, durumu araştırmak ve anlamak için anahtarını kilide sokup içeri girdi. Hizmetçi, mırıldanan güvercinleri yemledi ve onları yumuşak hareketlerle dışarı kovup pencereyi kilitledi.
T e s l a 'nın sözünü ettiği o beyaz güvercin diğerlerinin arasında yoktu.
kaynak:Bilimsel Bilgi.Net

İKİNCİ BÖLÜM
Tesla'nın kendine has mucidliği ve deneysiz icad yolu
 
Bir kimse henüz ham olan tasarısıyla bir araç oluşturmaya kalkarsa, kaçınılmazlıkla zihni  aracın detaylarının düşünülmesiyle işgal edilecektir. Bu kimsenin, aracın geliştirilmesi ve yeniden yapılması sürecinde konsantrasyonu azalacak ve temel ilkeleri görme gücünü kaybedebilecektir. Belki sonuç sağlanabilecektir ama herzaman kaliteden feda edilerek".
 
İşte Tesla, kendi çalışma mantığının tersi olarak nitelediği yukardaki metodun verimsiz olduğunu bu sözlerle açıklamaktadır. Kendisi ise aklına bir fikir geldiğinde onu öncelikle hayalinde oluşturmaya başlar. İnşa sürecini zihninde değiştirir, geliştirmeleri akıldan yapar ve aracı zihninde çalıştırır.
 
"Türbinimi aklımda çalıştırmam ya da dükkanımda test etmem benim için kesinlikle önemsizdir. Bir farklılık yoktur, ne olursa olsun sonuçları aynıdır. Bu yolla aklıma gelen bir fikri eksiksiz ve çok hızlı bir şekilde, hiçbirşeye dokunmadan geliştirebilirim".
 
Tesla, mühendislikde, elektrik ve mekanikde,sonuçların olumlu olacağını düşünmektedir. Ona göre hemen hemen hiç bir konu yoktur ki önceden düşünülerek yapılamasın; elbette yeterli teorik ve pratik bilgi varsa. Ham fikirlerin, genellikle yapıldığı gibi, pratiğe taşınmasını gereksiz yere harcanan büyük bir enerji, para ve zaman kaybı olarak görür.  Tesla, küçüklüğünde yaşadığı ve sonradan da devam eden felaketin(imgelerin hayalinde canlanması), esasında kendine bahşedilen bir güçle telafi edildiğini düşünür. Bu güç, duyu organlarının uyarmasıyla birlikte anında düşünebilme ve bu doğrultuda hızla hareket edebilme kabiliyetidir. 
"Bunun pratik sonucu, şimdiye kadar ancak kusurlu bir uygulaması bulunan teleautomatic (uzaktan kumada) bilimidir". Tesla, yıllarca kendini, kendinden kontrollü otomatların  (self-controlled automata) planlanmasına adamış ve mekanizmaların sınırlı bir derecede de olsa akıl sahibiymiş gibi hareket edebilecek şekilde üretilebileceğine inanmıştır. 20. yy a henüz girilmediği bir dönemde, bunun endüstri ve ticarette bir devrim yaratacağını görebilmiştir.
 

Bir kitap okudu hayatı değişti

Tesla, Karakterinin güçsüz ve zayıf olduğu, cesaretinin ve kararlılığının olmadığı, ölüm ve dinsel korkularının olduğu bir dönem yaşamıştır çocukluğunda. Batıl inançların etkisi altında olduğu bu döneminde hayaletlerden, cinlerden, v.s. korkmuştur. Sonradan, babasının kütüphanesinde yaptığı gizli okumalardan birinde eline geçen bir kitapla (Aoafi- The son of Aba(Aba'nın oğlu) - Macar yazar- Josika), hayatının rotası değişmiştir.

"Bu okuma, her nasılsa irademin hareketsiz güçlerini uyandırdı ve kendi kendimi kontrol (self-control) etme talimlerine başladım. Azmim önceleri Nisandaki karlar gibi eridi, ama kısa bir süre sonra güçsüzlüğümü keşfettim ve daha önce hiç bilmediğim bir memnunluk hissettim" .
 
Lise Yılları ve hava basınçlı silindiri
 
Tesla 10 yaşında liseye başlar. Bu lise yeni ve araç gereçle iyi donatılmış bir lisedir.

Fizik departmanında çeşitli elektrik ve mekaniğe ait klasik bilimsel araçların maketleri bulunmaktadır. Bu maketlerin hocalar tarafından gösterildiği ve çalıştırıldığı zamanlar Tesla'nın en çok ilgisini çeken anlardır. Bu araçları seyrettikçe çok güçlü bir mucit olma isteği kaplar zihnini. Aynı zamanda matematiği de sevmektedir ve akıldan yaptığı çok hızlı hesaplamalarla Profesörlerinin takdirini kazanmıştır. Ancak eliyle bu yaptığı 
hesaplamaları tahtaya yazmak ya da herhangi bir model çizmeyi başarabilmek Tesla için azapdan başka bir şey değildir ve bu işi düzgünce yapabilmesi için yıllarca uğraş verilmiştir.

Okulun ikinci senesinde Tesla'nın en büyük hedefi hava basıncıyla sağlanabilecek sürekli bir hareket yaratabilmektir. Küçüklüğünde içi boş saplardan vakumlayarak yaptığı oyuncak tüfekler zihnini hep meşgul etmiş ve vakumun gücünü kullanmak istemiştir. Bir süre düşüncelerinde karanlıkta dolaştıktan sonra bir model geliştirmiş ve hava basıncını kullanarak bir silindirin sürekli rotasyonunu sağlamıştır.

Bu sürekli hareket onu fazlasıyla sevindirmiş ve en çok istediği "uçuş makinası"nın gücünü bu şekilde sağlayabileceğini düşünmüştür. O güne kadar, şemsiyeyle bina tepelerinden atlayıp kötü bir biçimde düşerek sürdürdüğü, cesaret kırıcı bir çok hatırası vardır. Bu rotasyonu sağladıktan sonra eksiğinin sadece bu rotasyonla çırpacak kanatlar olduğu fikrine kapılır. Sonuç, vakumlu silindir tüpün içindeki hava basıncının ona dik açıyla etki eden dış hava basıncı yüzünden sızdırması ve kuvvetsiz rotasyona neden olmasıyla başarısız olmuştur.
 
Carlstadt'daki Lise yılları
 
Okul hayatına, teyzelerinden birinin yaşadığı Hırvatistan'ın Carlstadt şehrindeki yüksek lisede devam etmiştir. Orada kaldığı 3 yıl aradan sonra okulu bitirmesiyle bir dönüm noktasına gelmiştir. Bugüne kadar anne ve babası oğullarının bir rahip olacağından hiç şüphe etmemektedirler. Fakat bu düşünce Tesla için büyük bir endişe kaynağıdır. Çünkü okul yıllarında özellikle çok zeki olarak nitelediği profesörünün etkisiyle elektriğe merak sarmış ve bu büyüleyici dünya hakkında daha çok şey öğrenmeyi kafasına koymuştur.
 
Yol ayrımı
 
Okulu bitip de eve döneceği sıralarda babası onu Gospic'deki salgın hastalık sebebiyle ava çağırır. Av için gittiği şehirde kendisi de hastalığa yakalanır ve 9 ay boyunca yataktan kımıldayamıyacak kadar kötü bir hastalık geçirir. Kendisi, enerjisinin tamamıyle bittiğini ve ikinci ve bu sefer galiba sonuncu defa ölümün 
kapısına geldiğini düşünür. Babası onun moralini iyi tutmak için elinden geleni yapmaktadır. Ve yine oğluna moral vermek için odasına girdiği bir sırada Tesla babasına; "Belki" der "Eğer sen benim mühendislik eğitimi almama izin verirsen iyileşebilirim." "Sen dünyadaki en iyi teknik okula gideceksin," diye içtenlikle yanıtlar babası Tesla'yı. Zihninden ağır bir yükün kalkmasıyla kısa bir süre içinde ilaçlarında yardımıyla iyileşir. Herkes bu süreci şaşkınlıkla gözlemlemiştir.
 
Babası bu hastalığın ardından oğluna sağlıklı ve doğal bir ortamda dinlenmesi ve ekzersiz yapması için ısrar etmiştir. Doğayla baş başa geçirdiği bu dönemde Tesla gezintilerine bir çok kitap ve av takımlarıyla birlikte çıkmış, Bu dönem onun hem zihnini hem de bedenini kuvvetlendirmiştir. Gezintileri sırasında hayalinde birçok şey tasarlamıştır, fakat tasarladıkları gibi, tasarıların dayandığı kurallar da bilgi eksikliğinden dolayı hayali şeylerdir.
 
Akıllara Durgunluk veren Tasarılar
Bu döneme rastlayan iki tane ilginç tasarısı var Tesla'nın. Biri, mektup ve paketlerin denizaltına yerleştirilecek tüplerle su basıncı kullanılarak iletilmesini sağlayacak olan projesi, çok daha hayali olan diğeri ise, ekvatorun etrafına dünyaya bağlı olmadan kendiliğinden hareket eden bir halkanın inşa edilmesi ve bu halkaya istenildiği zaman dünyadan ulaşılarak, dünyanın kendi etrafında dönüşü sayesinde, trenlerin hiçbirzaman ulaşamıyacağı saatte binlerce kilometre yol alınabilmesinin sağlanması. Bunun komik bir düşünce olduğunu otobiyografisinde Tesla da belirtir ama kendisinden daha kaçık ve komik bir NewYork'lu profesörden bahseder. Bu bilimadamı da atmosferdeki havayı çok sıcak olan bölgelerden ılıman olan bölgelere pompalamak niyetindedir ve bu amaç uğruna devasa büyüklükte bir araç bile yapılmıştır.
 
Büyük düş
 
Gratz'daki okulda yapılan deneylerde ilk defa "Gramme Dinamo"yu görür. Bu dinamo bir jenaratör gibi çalışmakta ve tersine çevrildiğinde de bir elektrik motoru olmaktadır. Fakat çok fazla ses ve kıvılcım çıkaran verimsiz bir motor. Bunun üzerine düşündüğünde, kendisinin bu motoru kıvılcımlar çıkartmasına sebep olan 
fırçaları kullanmadan yapabileceğini iddia eder. Profesörü dersde Tesla'yı şöyle yanıtlar. "Bay Tesla büyük şeyler başarabilir ama kesinlikle bunu yapamıyacaktır".

Tesla bunu yapmıştır! Gratz'daki okulu bitince 1880 de Prag'a gider, babasının arzusunu gerçekleştirmek için üniversite eğitimini orada tamalayacaktır. Burada yaptığı çalışmalarda henüz amacına ulaşamıyacaktır ama bu doğrultuda bir ilerleme olarak komütatörü(elektrik akımının yönünü değiştirir) makineden ayırmayı başarır.
 
Göethe'nin Faust'u ve döner manyetik alanın icadı
 
Hayatı tekrardan kazanmıştır ve derinlerde, esasında bunun beynin kazandığı ama henüz dışa ulaşmamış bir savaş olarak görür. Ve bir hafta sonu Şehir Parkında arkadaşıyla yaptığı bir gezi sırasında Göethe'nin Faust'unu ezberden okurken birden fikir aniden bir flaş gibi patlar beyninde. Bir sopayla kuma diyagramı çizer ve arkadaşına, kendisine bir makina kadar gerçek görünen çizimi göstererek, "bak motorumu görebiliyor musun" diye sorar. Bu plan, AC (Alternatif akım) akımdan yararlanmayı sağlayacak ilk adım olmuştur. Döner manyetik alanın prensiplerini belirlemiş ve endüksiyon motorunu tasarlamıştır.

Telefon şirketindeki çalışmasına kaderin bir cilvesi olarak, teknik ressam olarak başlamıştır. Sonraları departmanın başındaki kişinin ilgisini çekmiş ve hesaplamalar, dizayn etme ve yeni makinaların yerleştirilmesinde karar verme yetkileriyle donatılmıştır. Telefon santrali çalışmaya başlayana kadar orada çalışmış ve o günün telefon teknolojisine, patentini hiç bir zaman üzerine almadığı ama onun tarafından icad edildiği bilinen araçlar yaparak katkıda bulunmuştur.
 
Edison'la tanışma ve büyük umutlar ülkesi "Amerika"
 
Nikola Tesla, 1882 yılında bir arkadaşının önerisiyle Paris'e, Edison şirketinin bürosuna çalışmaya gitmiştir. Burada Edison'un yakın arkadaşı ve yardımcısı Mr. Batchellor ve bir kaç amerikalıyla daha tanışır. Ancak tek tanıştığı amerikalılar değil "amerikan yaşam biçimi(american way of life)" de olmuştur.

Daha sonraları çok acı çekmesine ve delilik olarak adlandırılabilecek araştırma ve açıklamalar yapmasına sebep olacak sinir bozukluklarına sürükleyecek bu tarz o zamanlarda ona sadece komik görünür. "Amerikalılar benle çok ilgiliydiler, özellikle de bilardo oynamadaki üstünlüğümle. Bu baylara bu konudaki icadımı anlattım ve baylardan biri bana hemen bir hisse senedi(borsa) şirketi kurmayı önerdi. Bu teklif bana son derece komik geldi ve ne demek istediği konusunda, bunun bir amerikan tarzı olması dışında çok küçük bir fikrim vardı" .

Tesla bu dönemde bir Almanya bir Fransa arasında gidip gelmeye başlar. Güç ünitelerinin onarımı için çalışmaktadır. 1883 yılında bir görev için gittiği Strazburg'da, saatlerce çalışmanın sonunda, fırça ve komütatör kullanmaksızın ilk endüksiyon motorunu yapmayı başarır. Strazburg'daki işini başarılı bir biçimde bitirdikten ve şirketinin önemli miktarlarda para kaybetmesini önledikten sonra Paris'e geri döner. Edison'un arkadaşının ısrarıyla bundan sonraki çalışmalarını yürütmesi için "büyük umutların ülkesi" Amerikaya hareket eder. Hiç bir zaman para konularında başarılı olmayacak olan Tesla'nın New York'a vardığında cebinde yalnızca 4 senti vardır.

Edison'la tanışmasının hayatında unutulmaz bir an olduğunu söyler. Bilimsel bir eğitim görmemiş ve Çocukluğunu bazı avantajlardan yoksun olarak geçirmiş bu harika adam onu hayrete düşürmüştür. Bu durumda olduğu halde çok şey başarmış biridir.

Kendisi, bir düzine dil üstüne çalışmış, sanat ve edebiyat dünyasına dalmış, ve en iyi yıllarını kütüphanelerde, Newton'un prensiplerinden Paul de Kock'un romanlarına kadar, eline geçen hertürden kitabı okuyarak geçirmiş ve Edison'la tanıştığında da, bu adamın karşısında bütün bu yılları boşuna yaşamış olduğunu hissetmiştir. Daha sonra yavaş yavaş bu düşüncelerinden sıyrılmış aynı zamanda da yine bu dönemde yaptığı başarılı çalışmala sebebiyle Edison'un güvenini kazanmıştır.
 
Yüksek Frekans çalışmaları ve Tesla Coil (Tesla Bobini)
 
Tesla 1889'un sonlarına doğru Pitsburg'dan New York'daki laboratuvarına döner dönmez yüksek-frekans makineleriyle(high-frequency machines) ilgili çalışmalarına kaldığı yerden devam eder. Bu keşfedilmemiş alandaki yapım aşamasının problemleri çok yeni ve pek tuhaftır.

İndükleme tipini(induction type), kusursuz sinüs dalgaları oluşturabilmekten uzak olduğu için reddeder. Sinüs dalgalarının rezonans için çok önemli olduğunu söyler. Nihayetinde, çalışmalarının sonucunda, farklı bir amaçla icad edilmiş de olsa, 1891 yılında bugün radyo, televizyon ve bilgisayar teknolojisi başta olmak üzere birçok elektronik ekipmanda kullanılan Tesla Bobinini(Tesla Coil) keşfetmeyi başarır.

Tesla Bobini, radyo frekanslarında yüzbinlerce volta varılmasını sağlayan yüksek-frekans transformatörüydü. Elektrik akımı bu aletin tepesinde sıçramalara neden oluyor ve mavi kıvılcımlar çıkartıyordu. Bu elektrik deşarjlarının bir alıcı tarafından kablosuz olarak alınabilmesi elektrik enerjinin kablosuz transferini sağlamış olacaktı. 1891 yılında Tesla'nın laboratuvarında yaptığı küçük makineler sadece 10-15 cm lik sıçramalar(deşarjlar) meydana getirebiliyordu. 1900 yılında yaptığı daha büyük olanlarda ise 100 lerce metrelik 
sıçramalar elde etmeyi başarmıştı. Söylendiğine göre, yüksek frekanslardaki elektrik akımları vücuda zarar vermeden derinin üzerinde dolaşabidiği için Tesla'da bu kıvılcımları parmaklarından alıp vücudunda dolaştırabilirmiş.

Tesla Bobini, onun için yepyeni bir başlangıç demekti. Bütün yaşamı boyunca düşündüğü doğal enerjinin insanlık yararına kullanılması açısından çok önemli bir adım olmuştu. Bu alet sayesinde elektirğin çok yüksek frekanslarda kablosuz olarak transferinin mümkün olacağını düşünüyordu. Ve kuracağı merkezlerle küçük bir kaynaktan yükselterek elde ettiği elektrik enerjisini (milyonlarca volt) kablosuz olarak dünyanın istediği yerindeki alıcılara ulaştırabilecekti.
 
Bunu yapabilmek için en iyi iletken dediği yerküreyi kullanıyordu. Bu bizim AC sisteminde evlerimizde kullandığımız topraklama gibi düşünülebilir; yerküre esasında kendisine aktarılan elektriği kaybetmez ve topraklanan akım gücünün yettiği yere kadar dalgalar halinde yayılır. Tesla, çok kuvvetli elektrik akımlarını topraklıyordu ve bu akımı başka bir akımla aynı yerden topraklayarak destekliyor ve dalgayı Kuvvetlendiriyordu. Böylece saniyede 300.000 km hızda hareket eden (ışık hızıyla aynıdır) elektrik dalgaları, dünyanın merkezinden geçerek diğer taraftan dünyanın yüzeyine çarpıyor ve tam olarak aynı noktadan geri dönüyordu.
 
Salıncak örneğinde olduğu gibi küçük küçük ama aynı kuvvette ittirmelerle rezonans mantığına göre yükselen salıncak gibi elektrik dalgaları da her geri gelişlerinde daha kuvvetli oluyor ve daha yükseğe sıçrayabiliyorlardı (Bu metdod 1950 yılında Ay'ın ve 1970 yılında Venüs'ün haritasının çıkarılması için de kullanılmıştır. Radar ışınları aya ve venüse gönderilerek bu ışınların geri dönüş hızlarından dünyamıza ne kadar uzakda oldukları belirlenmişti.)

X-ışınları ve Röntgen cihazı
 
Tesla'nın bu aleti icat ettiği 1891 yılı onun aynı zamanda Amerikan vatandaşlığına geçtiği tarihdir. Tesla'nın bu dönemdeki çalışmaları değerlendirildiğinde başka bir gerçek daha ortaya çıkmıştır: 1895 yılındaki icadıyla X-ışınlarının mucidi olarak bilinen Wilhelm Röntgen'den 3 yıl önce Tesla bu ışınlarla deneyler yapmış ve insan vücudunun iç kısımlarına ait başarılı resimler elde etmiştir.

Kablosuz yanan ampuller ve Faraday'ın koltuğu
 
Tesla, yine aynı dönemde yaptığı laboratuvar çalışmalarında elektrodsuz vakumlanmış tüpleri odanın içinde oluşturduğu gerekli yoğunlukta elektrik alanıyla kablosuz olarak yakmayı başarmıştı. Bu deneyin halk önünde tekrarlanmasından sonra Tesla, dünyanın heryerinden çağrılar almaya başlar. Bunlardan bir tanesini değerlendirir ve 1892 yılında Londrada Elektrik Mühendisleri Enstitüsü'nde ders vermeye gider. Oradan Paris'e geçmek üzereyken Sir James Dewar'ın karşı konulmaz bir ısrarla Kraliyet Enstitüsü'nde de gösterisini tekrarlamasını ister. Burada Dewar Tesla'yı bir koltuğa iterek eline bir bardak viski verir ve "şimdi" der: "Faraday'ın sandalyesinde oturuyor ve onun içtiği viskiyi yudumluyorsun".

New York'daki laboratuvarına döndükten sonra tekrardan çalışmalarına başlar, 1895 de laboratuvarının şüpheli bir şekilde yanması bir süreliğine de olsa çalışmalarına ara ermesine neden olur. 1899 yılında ise kendisine ücretsiz enerjinin teklif edildiği Colarado'ya gider.
 
Colarado günleri, toprakdan çarpılan insanlar ve insan yapımı şimşek Tesla, dev büyüklüğe sah
Read more

Michael Faraday Kimdir? Hayatı


Michael Faraday (1791 - 1867)
 Fraday'ın babası Ingiltere'nin kuzeyinden 1791 başında Newington köyüne iş aramak amacıyla gelmiş bir demirci idi. Annesi Faraday'ın zorluklarla dolu çocukluk döneminde ona duygusal yönden büyük destek olmuş, sakin ve akıllı bir köylü kadındı.Babaları çoğu zaman hasta olan ve iş bulmakta zorluk çeken Faraday ve üç kardeşinin çocukluğu yarı aç yarı tok geçti.
 
Aile Sandemancılar adlı küçük bir hıristiyan tarikatının üyesiydi. Faraday yaşamı boyunca bu inançtan güç almış, doğayı algılama ve yorumlamada bu inancın etkisi altında kalmıştır. Faraday çok yetersiz bir eğitim gördü. Bütün eğitimi kilisenin pazar okulu'nda öğrendiği okuma yazma ve biraz hesaptan ibaretti.
Küçük yaşta gazete dağıtıcısı olarak çalışmaya başladı. 14 yaşında çiftci çıragı oldu. Ciltlenmek üzere getirilen kitapları okuyarak bilgisini genişletmeye başladı. Encyclopedia Brtanica'nın üçüncü baskısındaki elektrik maddesinden özellikle etkilendi. Eski şişeler ve hurda parçalardan yaptığı basit bir elektrostatik üreteçten yararlanarak deneyler yapmaya başladı. Gene kendi yaptığı zayıf bir Volta pilini kullanarak elektrokimya deneyleri gerçekleştrdi.
 
Londra'daki Kraliyet Enstütüsü'nde Sir Humphrey Davy tarafından verilen kimya konferansları için bir bilet elde etmesi Faraday'ın yaşamında dönüm noktası oldu. Konferanslarda tutduğu notları ciltleyerek iş isteyen bir mektupla birlikte Davy'ye gönderdi. Bir süre sonra laboratuvara yardımcı olarak giren Faraday, kimyayı çağının en büyük deneysel kimyacılarından biri olan Davy'nin yanında öğrenmek fırsatını elde etmiş oldu.
 
1820'de Faraday, Davy'nin yanından yardımcılık görevinden ayrıldı. Hans Christian Orsted, 1820'de bir telden geçen elektrik akımının tel çevresinde bir magnetik alan oluşturduğunu bulmuştu. Fransız fizikci Andre Marie Ampere tel çevresinde oluşan magnetik kuvvetin dairesel olduğunu gerçektede tel çevresinde bir magnetik silindir oluştuğunu gösterdi. Ve bu buluşun önemini ilk kavrayan Faraday oldu. Soyutlanmış bir magnetik kutup elde edilebilir ve akım taşıyan bir telin yakınına konursa telin çevresinde sürekli olarak bir dönme hareketi yapması gerekecekti.
 
Faraday üstün yeteneği ve deneysel çalışmadaki ustalığıyla bu görüşü doğrulayan bir aygıt yapmayı başardı. Elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştüren bu aygıt ilk elektrik motoru idi. Faraday bu deneyleri gerçekleştrip sonuçlarını bilim dünyasına sunarken elektriğin farklı biçimlerde ortaya çıkan türlerinin niteliği konusunda kuşkular belirdi.
 
Elektrikli yılan balığının ve öteki elektrikli balıkların saldığı, bir elektrostatik üretecin verdiği bir pilden yada elektromagnetik üreteçten elde edilen elektrik akışkanları birbirinin aynı mıydı? Yoksa bunlar farklı yasalara uyan farklı akışkanlar mıydı? Faraday araştırmalarını derinleştirince iki önemli buluş gerçekleştirdi. Elektriksel kuvvet kimyasal molekülleri, o güne değin sanıldığı gibi uzaktan etkileyerek ayrıştırmıyordu, moleküllerin ayrışması iletken bir sıvı ortamdan akım geçmesiyle ortaya çıkıyordu. Bu akım bir pilin kutuplarından gelsede, yada örneğin havaya boşalıyor olsada böyleydi.
 
ikinci olarak ayrışan madde miktarı çözeltiden geçen elektrik miktarına dorudan bağımlıydı. Bu bulgular Faraday 'ı yeni bir elektrokimya kuramı oluşturmaya yöneltti. Buna göre elektriksel kuvvet, molekülleri bir gerilme durumuna sokuyordu. 1839'da elektriğe ilişkin yeni ve genel bir kuram geliştirdi.
 
Elektrik madde içinde gerilmeler olmasına yol açar. Bu gerilmeler hızla ortadan kalkabiliyorsa gerilmenin ard arda ve periyodik bir biçimde hızla oluşması bir dalga hareketi gibi madde içinde ilerler.
Böyle maddelere iletken adı verilir. Yalıtkanlar ise parçacıklarını yerlerinden koparmak için çok yüksek değerde gerilmeler gerektiren maddelerdir. Sekiz yıl boyunca aralıksız süren deneysel ve kuramsal çalışmaların sonunda 1839'da sağlığı bozulan Faraday bunu izleyen altı yıl boyunca yaratıcı bir etkinlik gösteremedi.
 
Araştırmalarına ancak 1845'te yeniden başlayabildi. 1855'ten sonra Faraday'ın zihinsel gücü azalmaya başladı.Ara sıra deneysel çalışmalar yaptığı oluyordu. Kraliçe Victoria bilime büyük katkılarını göz önüne alarak Faraday'a Hampton Court'ta bir ev bağışladı.
Read more

Galileo Galilei Nedir? Önemi


Galileo Galilei
Adı 17. yüzyıl bilimsel devrimi ile birlikte anılan en önemli bilim adamlarından birisi olan Galileo (1564-1642), fizik, matematik ve astronomi gibi konularda çığır açan çalışmalar yapmış ve ilgisi daha çok hareket üzerinde yoğunlaşmıştı. Bu alandaki çalışmalarının sonucunda klasik mekaniğin temellerini kurmuş, Güneş merkezli astronomi sisteminin fiziğini geliştirmiştir. Aristoteles'e göre, her hareket onu hareket ettiren bir kuvvet sonucu meydana gelirdi; cisim bu kuvvet kendisini hareket ettirdiği sürece hareket ederdi.
Galilei, günlük gözlemlere uyan bu Aristotelesçi yaklaşımı eylemsizlik prensibi ile yıkmıştır. Eylemsizlik prensibine göre, kendi haline bırakılan cisim, herhangi bir kuvvet etkisinde kalmadığı sürece, durumunu korur, yani hareket halinde ise hareketine, sükunet halinde ise sükunetine devam eder. Galilei'nin üstü kapalı olarak ifade ettiği, Newton'un ise formüle ettiği bu prensip ile yeni bir hareket kavramı ileri sürülmüş oldu. Buna göre, hareket cisimde bir değişiklik yapmaz; hareket bir durumdur, bir noktadan başka bir noktaya geometrik bir geçiştir; durma da harekete karşıt başka bir durumdur. Durma için kuvvet uygulanması gerekmiyorsa, hareket için de kuvvet uygulanması gerekmez; hareketin hızının değişmesi için ise kuvvet gerekir.
 
Eylemsizlik, içinde bulunduğumuz Dünya'da gözlemlenemez; ancak ideal koşullar altında böyle bir durum meydana getirilebilir. Zaten Galilei'nin deneyleri de düşünce deneyleri idi. Galilei için gerçek dünya, matematik bağıntıların dünyası, Platon'un deyimi ile idealar dünyası idi. İçinde yaşadığımız dünyayı anlamak için, idealar dünyasından bakmak gerekliydi. Mükemmel yuvarlaklıktaki toplar, sürtünmesiz düzlemler üzerindeki hareketlerini, yalnızca idealar dünyasında sonsuza dek sürdürürlerdi. Doğa, geometrik harflerle (eğrilerle, dairelerle, üçgenlerle) yazılmış bir kitap gibiydi; doğayı anlamak için bu dili bilmek gerekiyordu.
Hareket, cisimde bir değişiklik meydana getirmediğine göre, cisim aynı anda birden fazla harekete sahip olabilir. Bu hareketler birbirini engellemez ve birleşerek tek bir yörünge izler. Buradan, fırlatılan bir merminin, düzgün doğrusal hareket ile serbest düşme hareketinin bileşkesi olan parabol biçiminde bir yörünge izlediğini göstermiştir.
Galileo'nun hareket konusunda çözüm getirdiği bir diğer konu da serbest düşme hareketi ile ilgilidir. Düşen bütün cisimlerin aynı ivmeye sahip olduğunu göstererek, serbest düşmenin sabit ivmeli bir hareket olduğunu saptamış ve serbest düşmede alınan yolun zamanın karesiyle orantılı olduğunu (S=1/2 gt2) göstermiştir.
Sonuç olarak, Galilei'nin mekanik konusunu matematikselleştir-meyi başardığı söylenebilir. Düzgün ve sabit ivmeli hareketleri tanımlamış ve matematiksel formüllerini vermiştir. Modern hareket kavramını Galilei'ye borçluyuz.
Galilei teleskopu astronomik amaçla kullanan ilk bilim adamıdır. 1609 yılında yaptığı bir teleskopla önemli gözlemler yapmış ve bu gözlemleri Yıldız Habercisi (Siderius Nuntius) adlı kitabında vermiştir. Onun astronomide yaptığı gözlemler, Güneş merkezli sistemi desteklediği, Aristoteles fiziğinin geçerli olmadığını kanıtladığı için oldukça önemlidir. En önemli gözlemleri Ay ve Güneş gözlemleridir. Ay'da kraterlerin, dağların ve vadilerin olduğunu görmüş ve bunun Ay ile Yer'in aynı maddelerden yapıldığının kanıtı olduğunu söylemiştir.
 Güneş'i gözlemlemiş ve Güneş üzerinde bulunan gölgelerin Güneş'in üzerinde yer alan lekeler olduğunu kanıtlamıştır. O zamanlarda, Güneş üzerinde görünen lekelere ilişkin iki açıklama bulunmaktaydı. Bunlardan birincisine göre, bu leke, Merkür'ün Güneş'in önünden geçerken oluşan gölgesiydi. Ancak Galilei bunun olanaksız olduğunu söyler. Çünkü Merkür'ün Güneş'in önünden geçişi yaklaşık yedi saat sürmektedir, ancak bu lekeler yedi saatten çok daha fazla Güneş'in üzerinde yer almaktaydılar. İkinci açıklamaya göre, bu lekeler, Güneş ve Yer arasında bulunan küçük gökcisimlerine aittir. Oysa, bu lekelerin Güneş üzerinde hep aynı yerde bulunduklarını tespit etmiştir. Eğer bu lekeler, küçük cisimlerin gölgeleri olsalardı, gözlem yerine bağlı olarak, Güneş üzerinde farklı konumlarda olmalıydılar.

 
Galilei, Orion kümesini gözlemlemiş ve daha önce bulut olduğu varsayılan bu kümenin gerçekte yıldızlardan oluştuğunu bulmuştur. Yine Samanyolu'nun yıldızlardan oluştuğunu tespit etmiştir. Jüpiter'i gözlemlemiş ve Jüpiter'in çevresinde dolanan dört yıldız belirlemiştir. Bunların Jüpiter'in etrafında dönen uydular olduklarını bulmuş ve Jüpiter'le birlikte uydularını, "adeta minyatür bir Güneş sistemi" olarak tasvir etmiştir.
Satürn'ün halkasını gözlemlemiş ancak teleskopu güçlü olmadığı için gezegenin halkasını iki yapışık parça olarak görmüş ve bunları uydu zannetmiştir. Gezegenin periyodik özelliğinden dolayı halka bir müddet sonra kaybolmuş ve bu parçaları göremeyen Galilei bu olaya çok şaşırmıştır. Onun bu şaşkınlığı sonrasında yazdığı cümleler ilginçtir: "Galiba Satürn onları yedi." Galilei ayrıca Venüs'ü gözlemlemiş ve Venüs'ün safhaları olduğunu tespit etmiştir. Bu gözlem, Copernicus'un ne kadar haklı olduğunun bir göstergesiydi. Batlamyus sisteminde Venüs, sürekli belli bir uzaklıkta olmalıydı ve sadece hilâl şeklinde görülmeliydi. Oysa gözlemler, Venüs'ün bazen çok yakın bazen de çok uzakta olduğunu göstermekteydi.
Ayrıca Venüs, sadece hilâl olarak değil, değişik hallerde de görünmekteydi. Bu ise ancak Copernicus sistemi ile açıklanabilirdi. Bu da Güneş merkezli sistemi doğruluyordu.
Read more

Rasyonel Sayılar Nelerdir? Konu Anlatımı, Örnekler ve Çözümlü Sorular


Rasyonel Sayılar
a ve b tam sayı, b ¹ 0 olmak üzere, şeklinde ifade edilen sayılara rasyonel sayı veya kesir denir. 
  Pay
Kesir cizgisi
Payda
··

B. KESİR ÇEŞİTLERİ

1. Basit Kesir
İşaretine bakılmaksızın payı paydasından küçük olan kesirlere basit kesir denir.
  •  basit kesir ise 
  •  pozitif basit kesir ise ;
2. Bileşik Kesir
İşaretine bakılmaksızın payı paydasından küçük olmayan (büyük veya eşit olan) kesirlere bileşik kesir denir.
  • bileşik kesir ise, 
3. Tam sayılı Kesir 

Herhangi bir sayma sayısı ile birlikte yazılabilen kesirlere tam sayılı kesir denir.

Her bileşik kesir bir tamsayılı kesir biçiminde yazılabilir.

C. RASYONEL SAYILARDA İŞLEMLER

1. Genişletme ve Sadeleştirme

k ¹ 0 olmak üzere,

2. Toplama - Çıkarma

Toplama ve çıkarma işleminde payda eşitlenecek biçimde kesirler genişletilir ya da sadeleştirilir. Oluşan kesirlerin payları toplanır (ya da çıkarılır) ortak payda alınır.

3.Çarpma -Bölme


4. İşlem Önceliği

Toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve üs alma işlemlerinden bir kaçının birlikte bulunduğu rasyonel sayılarda işlemler, aşağıdaki sıraya göre yapılır.
  1. Parantezler ve kesir çizgisi işleme yön verir.
  2. Üslü işlemler varsa sonuçlandırılır.
  3. Çarpma - bölme yapılır.
  4. Toplama - çıkarma yapılır.
Toplama ile çıkarma ve çarpma ile bölme kendi arasında öncelik taşımaz. Özellikle çarpma ile bölmede öncelik söz konusu ise bu, parantezle belirlenir.
D. ONDALIKLI SAYILAR

1. Ondalıklı Sayı
a bir tam sayı ve n bir sayma sayısı ise biçimindeki rasyonel sayılaraondalıklı sayı denir.
Burada a ya tam kısım, bcd ye de ondalıklı kısım denir.
2. Devirli (Periyodik) Ondalıklı Sayı
Bir ondalıklı sayıda ondalıklı kısım belli bir kurala göre tekrarlanıyorsa bu sayıya devirli ondalıklı sayı denir.
Devreden kısım üzerine (—) işareti konulur.
a,bcbcbc ... = a, bc dir.
3. Ondalık Sayılarda İşlemler
a. Toplama - Çıkarma: Ondalık kesirler toplanırken, virgüller alt alta gelecek şekilde yazılır ve doğal sayılarda toplama - çıkarma işleminde olduğu gibi toplama - çıkarma işlemi yapılır. Sonuç, virgüllerin hizasından virgülle ayrılır.
b. Çarpma: Ondalık kesirlerin çarpımı yapılırken, virgül yokmuş gibi çarpma işlemi yapılır. Sonuç, çarpılan sayıların virgülden sonraki basamak sayılarının toplamı kadar, sağdan sola doğru virgülle ayrılır.
c. Bölme: Ondalık kesirlerin bölme işlemi yapılırken, bölen virgülden kurtulacak biçimde 10 un kuvveti ile çarpılır. Bölen de aynı 10 un kuvveti ile çarpılarak normal bölme işlemi yapılır.
4. Devirli Ondalık Sayıların Rasyonel Sayıya Dönüştürülmesi

Tüm sayı - Devretmeyen sayı
Verilen sayı= ¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
Devreden rakam sayısı kadar 9devretmeyen
kadar rakam sayısı kadar 0(sıfır) 

Devreden 9 ise bir önceki rakam 1 artırılır.
3,9 =4; 3,59 =3,6 dir.
E. RASYONEL SAYILARDA SIRALAMA

Pozitif kesirlerde sıralama yapılırken aşağıdaki yollardan biri kullanılır.
I. Yol:
Paydaları eşit olan (eşitlenen) kesirlerden payı en büyük olan diğerlerinden daha büyüktür.
II. Yol:
Payları eşit olan (eşitlenen) kesirlerden paydası en küçük olan diğerlerinden daha büyüktür.
III. Yol:
Payı ile paydası arasındaki farkı eşit olan, basit kesirlerde, payı en büyük olan diğerlerinden daha büyüktür.
Payı ile paydası arasındaki farkı eşit olan, bileşik kesirlerde, payı en büyük olan diğerlerinden daha küçüktür.
Yukarıda verilen yöntemler pozitif kesirlerde geçerlidir. Negatif kesirlerde ise durum tersinedir.
F. İKİ RASYONEL SAYI ARASINDAKİ SAYILAR

 arasında sayılamayacak çoklukta rasyonel sayı vardır. Bunlardan bazılarını bulmak için b ile d nin OKEK i bulunur. Verilen kesirlerin paydaları bulunan OKEK inde eşitlenir. İstenen koşuldaki sayıyı bulmak için kesirler genişletilebilir.
Üx,  kesirlerinin ortasındaki bir sayı ise,
 
Read more

Didaktik , Pastoral, Lirik, Satirik Şiirlerin Özellikleri Nelerdir? Kısa Özet


Dramatik Şiir ,acıklı ya da korkunç bir konuyu anlatan şiir; insanın gözünün önünde tiyatro gibi konuyu canlandırabilen şiir; opera için yazılan manzum dramlardaki şiir. Batı edebiyatında Corneille, Racine, Shakespeare; bizim edebiyatta Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Faruk Nafiz Çamlıbel dramatik şiirin en güzel örneklerini verirler.
Lirik, duyguların coşkun bir dille anlatıldığı edebiyat eserlerinin genel adıdır. Bireysel duyguların içten geldiği gibi, coşkulu, etkili bir dille anlatılmasına da lirizm denir.Sıfat olarak esin dolu, coşkun, içli bir dili bulunan anlamlarında kullanılan lirik sözü, bu niteliği taşıyan düzyazı ürünleri de niteler. Aynı genellik lirizm için de söz konusudur.
Didaktik (fr. didaktique, os. talimî), öğretici demektir. Amacı bilgi vermek olan edebiyat ürünleri bu sözcükle nitelenir. «Tâlimi Edebiyat», «Öğretici Edebiyat» da aynı anlamdadır. Başlangıçta bu bölümleme yalnız şiir için söz konusuydu. Edebiyat türü olarak yalnız şiir vardı. Dualar, dinsel amaçlı metinler kolay akılda tutulabilmesi için şiir biçiminde yazılıyordu. Türklerin gelişimi sonucu didaktik terimi tiyatro, öykü, roman için de kullanılmıştır.
Pastoral (fr. Pastorale); kır, çoban hayatını, çıplak tabiat güzelliklerini tanıtıp sevdirmek gayesini taşıyan edebî eserlere denir. Şiir roman, hikâye, tiyatro, mektup, makale, seyahat; fıkra; hayrat; sohbet gibi edebî türlerin hepsi pastoral bir görüşle yazılabilir. Batıda, pastoral şiirlerden doğrudan doğruya tabiat manzaralarını canlandıran idil; karşılıklı konuşma tarzında yazılan pastoral manzumelere eglog denilir. Yunan edebiyatından Theokritos (M.Ö. III. yüzyıl), Lâtin edebiyatından Vergilius (MÖ. 70 - 19) en büyük pastoral şiir örneklerini veren şairlerdir.
Satirik şiir:Toplum hayatındaki aksayan yönleri , düzensizliklerin insanların çeşitli konulardaki zayıflıklarının zekice , ince bir alay tarzı ile kişileri ve olayları eleştiren şiirlerdir. Bunlarda didaktik özelliklerde görüldüğünden , didaktik şiir için de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğrudur. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv , Halk edebiyatında taşlama , yeni edebiyatımızda yergi denir.
Epik Şiir Epik kelimesi Yunanca kelime, konuşma, hikâye, şarkı, kahramanlık şiiri mânasına gelen epos kelimesinden türemiştir. Batı edebiyatında başlıca örnek olarak İlyada ve Odise kabul edilir. Vergilius'in Aeneid adlı eseri Homeros'in tam bir taklididir. Batı ortaçağında Ver-gilius tesiri Homeros geleneğini canlı tutmuştur.
Read more

2013 Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri


2013 yılında da Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri en çok ilgi çeken modellerin başında gelecek. işte internetten değerlerdiğimiz bir kaç model
40FF62E49F3698F93B4E758873E14 h430 w430 m2 q90 cUjQBPmYl 2013 Yeni Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri
2012 2013 bayanların tercih ettiği bot tipi topuklu ayakkabı çeşidi bootielere bir göz atalım…
D8DFB7E393B761ABA8E8FD888176C h430 w430 m2 q90 czwWuxdYO 2013 Yeni Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri
2013 koyu kahverengi bootie topuklu ayakkabı modeli
ADEF1FCFCE72CE8CE27CD9C9E59AC4 h430 w430 m2 q90 cnxoJQCvE 2013 Yeni Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri
2013 ten rengi bootie tarzı topuklu ayakkabı modeli
0FAA7A79B1E1568BC5E447B73B0 h430 w430 m2 q90 czCAndwps 2013 Yeni Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri
2013 siyah bootie topuklu ayakkabı modeli
52FDF8ABD70243F6CA0797686A593 h430 w430 m2 q90 cClCrCqVx 2013 Yeni Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri

2013 gri bootie topuklu ayakkabı modeli
9F10A01A6ABCE131D3D6B78965DF9C h430 w430 m2 q90 cbKXqCkOD 2013 Yeni Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri
2013 turuncu bootie topuklu ayakkabı modeli
CFEA58437DAD795B31B87103F608D h430 w430 m2 q90 cgWHrMwlg 2013 Yeni Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri
2013 kahverengi kürklü bootie topuklu aykkabı modeli
31465A99E8CF9086BFCC26A9EA3894 h430 w430 m2 q90 ccZSSkIky 2013 Yeni Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri
2013 leopar desenli bootie topuklu ayakkabı modeli
786D74DE919DFBDE12BE20BE8272 h430 w430 m2 q90 cReZixUxp 2013 Yeni Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri
2013 koyu yeşil bootie topuklu ayakkabı modeli
A43B44869CE6872276CE93138F82BE h430 w430 m2 q90 cjLFPYHDR 2013 Yeni Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri
2013 bordo bootie topuklu ayakkabı modeli
B635E618B18DD03D9580B7ACBFB5AE h430 w430 m2 q90 cZSXgRxoK 2013 Yeni Bootie Topuklu Ayakkabı Modelleri
2013 turuncu bootie sivri topuk ayakkabı modeli
Read more

Bim 2013 İş Başvuru Formu, Personel Alım Şartları


BİM Marketler zinciri kariyer fırsatlarını değerlendirin.. Bim iş başvurusu yaparak sizde Bim marketler zincirinin gücünden güç alabilirsiniz. BİM personel alımı haberlerinin yanı sıra bazı ilan sitelerinde yer alan bim eleman alımı ilanlarını sizler için burada paylaşmaya devam edeceğiz. Bim insan kaynakları departmanının yaptığı açıklama şu şekilde:
Başarısının gücünü çalışanlarının üstün performansından alan BİM, büyümesini her geçen gün sürdürürken yeni personel istihdam etmeye devam ediyor. Tam zamanlı ve yarı zamanlı olmak üzere 14 bin 900?ün üzerinde personel istihdam eden BİM, hızla gelişen mağaza, depo ve ofis operasyonlarında görev alacak, başarıya odaklı, kariyer yapmak isteyen genç arkadaşlara ihtiyaç duyuyor. Yoğun iş temposuna ayak uydurabilecek, en az lise mezunu, erkek ve bayan genç çalışma arkadaşları aramaktayız. Erkek adayların askerlik hizmeti ile ilişiği olmaması tercih edilmektedir.



Read more

Pargalı İbrahim Paşanın Çocukları Nasıl Ölmüştür?


Pargalı İbrahim Paşanın Çocukları Nasıl Öldü
Pargalı İbrahim Paşa Osmanlı Devleti’nde I. Selim’in kızı  Hatice Sultan ile olan evliliğinden üç çocuğu oldu. Çocukların biri erkek, ikisi kızdır.  Çocukları; Mehmet Şah, kızları ise Fülane Sultan ve Hanım Sultandır.

Kanuni Pargalı İbrahim paşa ve nesli devam etmesin diye çocuklarını da öldürtmüştür. Sandukaları ise Şehzadebaşı cami avlusu içindedir. Şehzade türbesinin içi rengarenk çinilerle doludur. Ortadaki sandukada Şehzade Mehmed (Hürrrem Sultanın ilk oğlu), sağında Şehzade Cihangir yatar, solunda Hümaşah Sultan. Şehzade türbesinin sol tarafında Rüstem Paşa Türbesi bulunur. Diğer şehzade türbeleri Vefa tarafındadır.
Read more

Suskunlar Dizisi Neden Bitti?


Uzun bir aradan sonra ilk defa bir dizinin reyting yüzünden bitmediğine emin olabilirsiniz. Çok yakın bir zamanda final yapacak olan suskunlar dizisinin bitmesinin temel nedeni diziyi tadında bırakmak olarak biliniyor. Diziyi daha fazla uzatıp tadını kaçırmak yerine dizinin tadında final yapması daha uygun görülmektedir.

Yetimhanede yetişen birkaç çocuğun hayattan almış oldukları intikamı genel olarak anlatan bu dizi son yıllarda en çok izlenen dizilerden birisi oldu. Bu başarıyı diğer dizilerinde yakalamasını temenni ederiz. Edindiğimiz bilgilere göre suskunlar dizisi 2 bölüm sonunda final yapmaya hazırlanıyor. Finali güzel ve duygusal anlarla yapması beklenen dizinin finali uzun zaman konuşulacak gibi gözüküyor.
Buna göre Show TV Tim's Productions'ın imza attığı diziyle yeni yayın dönemi için yaptıkları anlaşmayı yenilemedi.
Başrollerini Murat Yıldırım, Aslı Enver ve Sarp Akkaya gibi ünlü oyuncuların paylaştığı diziyle ilgili bu flaş gelişmenin ardından yapım şirketi diziyi Star TV yönetimine sundu. Ancak elinde çok sayıda dizi projesi bulunan Star TV, "Suskunlar"ı almak istemeyince yapım şirketi tekrar Show TV masaya oturdu. Ancak diziyle ilgili henüz bir anlaşmanın yapılmadığı öğrenildi.
Hapse düşen bir grup çocukluk arkadaşının intikam macerasını anlatan diziyle ilgili iddianın doğruluk derecesi merak konusu oldu.
Armağan Çağlayan, "Tv seyircilerinin dizilerden fenalık geçirme sürecinin sonucunda bir dizi daha ekranlara veda ediyor. Suskunlar da bitti maalesef" diyerek başrollerinde Murat Yıldırım ve Aslı Enver'in oynadığı dizinin sona ereceğini açıkladı.
Suskunlar dizisi düşük izlenme oranlarını arttırmak için perşembe gününden pazar gününe alınmış fakat izlenme oranları yine de düşük gelmişti.
Armağan Çağlayan Twitter'dan şunları yazdı:

@Armagan_caglaya
Tv seyircilerinin dizilerden fenalik geclrme surecinin sonucunda bir dizi daha ekranlara veda ediyor. Suskunlar da bitti maalesef.

SuskunlarTims Productions tarafından yapılan Türk televizyon dizisi. Dizi, Barry Levinson'ın Kardeş Gibiydiler isimli sinema filminden uyarlanmıştır. Yönetmenliğini Çağrı Lostuvalı ve Hatice Memiş'in yaptığı dizinin senaryosunu Pınar Bulut ve Anıl Eke yazmaktadır.Müziklerini Aytekin Ataş yapmaktadır. Dizinin başrollerinde Murat Yıldırım, Sarp Akkaya, Güven Murat Akpınar, Aslı Enver, Berk Hakman ve Pelin Akil oynamaktadır. İlk gösterimini 1 Mart 2012'de Show TV'de yapmıştır; yayınlanan ilk bölümü izleyenler ve eleştirmenlerden çoğunlukla olumlu eleştiriler almıştır. Dizi 21 Haziran 2012'de sezon finali yapmıştır.[1] 2. sezon 6 Eylül 2012'de başlamıştır.

KONUSU
Dizide Kuyudibi Mahallesi'nde büyüyen, kardeş gibi olan Ecevit (Murat Yıldırım), Bilal (Sarp Akkaya), İbrahim (Güven Murat Akpınar) ve Zeki'nin (Tugay Mercan) çocukken yaptıkları masum bir hata sonucunda hayatlarının altüst olmasını konu ediyor. Bu dört arkadaş, başlarına gelenleri unutacaklarına ve bir daha birbirlerini görmeyeceklerine dair bir söz verirler. Ancak yıllar sonra içlerinden birinin suskunluğunu bozması, bambaşka hayatlar yaşamakta olan bu dört eski arkadaşı bir araya getirir. Bu dört delikanlı ve yanlarına aldıkları, çocuk çetelerinin vazgeçilmez elemanı Ahu'yla (Aslı Enver) birlikte geçmişte yaşadıklarının intikamını almaya karar verirler. Dizi, Barry Levinson'ın Kardeş Gibiydiler isimli sinema filminin uyarlamasıdır.
OYUNCULAR
Karakterler
Murat Yıldırım:Ecevit Oran (Şerif)
Sarp Akkaya:Bilal Tutkun (Sarı)
Güven Murat Akpınar:İbrahim Kene (Iska)
Aslı Enver:Ahu Kumral
Özge Sezince: Sibel
Berk Hakman:Gurur Kutay/Gazanfer Bircan (Kasap)
Mehmet Özgür: İrfan Alkara (Takoz)
Fatih Paşalı: Özcan Tiryaki (Yarasa)
Reha Özcan: Sait Karam (Müdür)
Pelin Akil:Nisan Ağazade(Nur Ağazade)
Elif Atakan: Gülten
Jale Aylanç: Ümran Kene (Ümran Anne)
Fırat Albayram: Hasan (Çakal)
Batuhan Başıbüyük: Ferhat
Çocuk oyuncular [değiştir]
Furkan Didim:Ecevit Oran ("Şerif")
Emirhan Akbaba:Bilal Tutkun ("Sarı")
Yağmur Esmer:Ahu Kumral
Berkcan Çakar:İbrahim Kene ("Iska")
Ulaşcan Kutlu:Zeki Sinanlı ("Yanık")
Barış Öner:İrfan Alkara ("Takoz")
Mert Çolak:Özcan Tiryaki ("Yarasa")
Efe Akercan:Gazanfer Bircan ("Kasap")

Read more

Muslera Ne Kadar Süre Sakat? Fenerbahçe Derbisinde Oynayacak Mı?


Fernando Muslera'nın saktlığının çok ciddi olmadığı, sanıldığının aksine 1 hafta ve 10 gün arasında sahalardan uzak kalacağı öğrenildi

Ama Muslera Fenerbahçe derbisine yetişimiyor. Muslera yerine genç kaleci Eray görev alacak

Read more

Renan Bilek Nasıl Kilo Verdi?


Metin UYAR - İyilik & Sağlık / metinuyar123@hotmail.com


Renan Bilek’in pek çok şapkası var. ‘’Öyle Bir Geçer Zaman Ki’’ dizisinde Süleyman, ‘’SOL’’ gazetesinde yazar, ‘’Aramızda Kalsın’’ isimli tek kişilik gösterisinde güzel sesli, seyircisine hakim, iyi bir oyuncu olarak çıkıyor karşımıza. Gerçek hayatta ise hoş sohbet, mütevazı, yardımsever, keyifli bir sanatçı. Ben ise kendisi ile ona
iki ayda 13 kilo verdiren diyetini konuştum. Samimi bir şekilde; ‘’Ben yemek yemeyi çok severim’’ ve ‘’Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan ben anlamam, yerim’’ diyen Renan Bilek’in diyeti ve
bu süreçte yaşadıkları...

 Vücudunuzdan memnun musunuz?

İş gördüğüm müddetçe benim hiçbir sorunum yok vücudumla. Bir erkeğin ihtiyacı olan bedensel her şeyi yapabileyim; yemek, içmek, koşmak, yürümek, seks gibi. Ben memnunum.

Sizi diyete başlatan sebep nedir öyleyse?

Postür kayması. Fazla kilodan ve egzersiz olmamasından kaynaklanıyor.

 Ne zaman karar verdiniz diyete başlamaya?

Bir gün kızımla asansördeyken aynaya bir baktım; normalde Süleyman gibi hafif eğik durmaya başlamışım. Sırtım boynuma kadar düz gitmiyor. Normalde boyum
1.87 ama o ölçümde 1.85 çıktı.
Ben küçülmüşüm iki santim dedim.

 Hızlı kilo vermek için eczane dışında satılan zayıflama haplarından hiç aldınız mı?

Zamanında kullandım.
Eşimin hamileliğinde 23 kilo aldım. Sonrasında da 25 kilo verdim. Bu
25 kiloyu ilaç destekli verdim. Fakat şöyle bir sıkıntısı var; ilk başta veriyorsunuz ama sonra geri alıyorsunuz. Ve ciddi riskleri var. Artık bir ürün alacağım zaman çok dikkatli davranıyorum.

 Ölüme varan riskleri olan bu ürünleri insanlar nasıl alıyor?

Birinin başı ağrır, “dur doktor bana bir ilaç verdi sana bunu vereyim” denilen bir coğrafyadayız. Kimyanın girdiği bir şeyi böyle leblebi gibi öneremezsin. Sana yarayan ötekine yaramayabilir. Bunlar çok hassas konulardır. İlaç eczaneden alınır. Ötekiler büyücü işi; içinde minare gölgesi mi var, kurbağa bacağı mı var bilemezsin (gülüyor).

 Diyetiniz kaçıncı haftasındasınız ve kaç kilo verdiniz?

Sekizinci haftam bitti. Bu sürede 13 kilo verdim.

 O zamandan beri istikrarlı bir şekilde sürdürebiliyor musunuz?

Artık kendim biraz dikkat edeyim aşamasını geçtiğim için sürdürebiliyorum.

 Bu istikrar ne zamana kadar sürer?

Beslenme şeklini öğrenmekle ilgili bir şey bu. Benim ki şöyle; yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan çıkar ben anlamam ikisini de yerim (gülüyor). Tamam ye de; ölçüsünde, yavaş, tadını alarak ye. Bir de bazı şeyleri karıştırma ve abartma.

 Yemeğe dikkat ediyorsunuz,  peki spor yapıyor musunuz?

Çok yeni başladım.

 Spor faaliyeti olarak ne yapıyorsunuz?

Öncelikle bu yağları yakılması lazım. Bu nedenle kardiyo çalışmaları yapıyorum. Her yerde yapabileceğin; yürümek, koşmak, bisiklete binmek gibi çalışmaları spor salonunda yapıyorum.

“Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin”

Peki yoğunluktan spora vakit kalıyor mu?

Hem oyun hem televizyon vakit ayıramıyordum. Şimdi diyete destek olmak için ayırmaya çalışıyorum. Acayip spora giden bir adam da değilimdir.

 Spora vakit ayıramadığınız zamanlar...

Spor yapacak vaktin yoksa, tükettiğin kaloriden daha azını alırsın.

 Çok güzel bir yemek gördüğünüzde ya da açık büfe bir davete katıldığınızda kendinizi tutabiliyor musunuz?

Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin (gülüyor). Kendimi tutuyorum. Açık büfeler midenin açlığı ile değil, gözünün açlığı ile ilgili bir şey.

 Arada diyet programınızın dışında kaçamaklarınız olmuyor mu?

Beşinci haftadan sonra diyet programımda haftada bir gün özgürlüğüm var. Kaçamak yapabileceğim ortamları özgür günüme denk getiriyorum.

 Bu özgür gün çok riskli değil mi?

Ben de duyduğumda “Nasıl yani?” dedim. Diyetisyene “Ne yiyebilirim?” diye sordum, “Ne isterseniz’’ dedi. “Ne kadar yiyebilirim?” dedim. “O tamamen sizin insiyatifinize kalmış” dedi. “Siz bu emeğinizi çöpe atacaksanız, istediğinizden istediğiniz kadar yiyebilirsiniz” dedi. “Bu kadar boğazımı tuttum, bir kaçamak yapacaksam da adam gibi yapayım” diye bir bilinç oluşuyor.

Türkiye’de arkadaş, dost, akraba tavsiyesi ile ilaç kullananların oranı:  %86 (Türkiye Sağlık Vakfı)

“Süleyman’ı tanıyanlar Renan’ı görmeye gelsin”

“Aramızda Kalsın” isimli tek kişilik tiyatro oyununuz için “gülüp eğleniyoruz sonra şarkılar söylüyoruz, kendimizi kaptırıyoruz” diyorsunuz. Peki oyunu siz nasıl özetlersiniz?

Renan Bilek’i sadece Süleyman olarak tanıyanlar için bir tanışma. Renan Bilek’i daha önceden müzisyen, oyuncu olarak ve yazdıkları ile tanıyan kişiler için de bir hasret giderme. Karşılıklı iletişimin olduğu bir oyun. Hayatımdan hoş anekdotları, ustalarımı da anarak andığım bir buluşma.

 Ne zaman ve nerede izlenebilir?

7 Aralık-Bandırma, 8 Aralık-Yalova, 11 Aralık-Ankara Şinasi Sahnesi, 14 Aralık-Büyükçekmece AKM, 15 Aralık-Ayvalık, 21 Aralık-Tarsus, 22 Aralık-Mersin, 27 Aralık-İstanbul Kozyatağı Kültür Merkezi.

“Her baklavayı yemem cevizli olacak”

Zorlandığınızda hiç “Pes ediyorum, bırakıyorum artık” dediğiniz oldu mu?

Hayır olmadı. Obez değilim ama bunu bir hastalık, zaaf olarak düşündüm. “Benim düzgün beslenmeyi öğrenmem ve düzgün beslenmeye alışmam gerekiyor” dedim. Ben şimdi alıştım.

 Motivasyon oyununuz var mı?

Küçük oyunlarım var. “Her baklavayı yemem. Cevizli baklava olacak” dediğin zaman, fıstıklı baklava gelince “Onu yemeyeyim” diyebiliyorsun. Sonu yok, bu coğrafyanın çok güzel tatlıları var.

 Kilo verirken hedefler koyuyor muydunuz?

Tabii. İlk hedefim üç haneli rakamlardan iki haneliye inmekti. Ama beyine ben “Bunu aşacağım” sinyalini yollarken dikkatli olmak gerekiyor, sizin karşınıza bu hedef, “işte aşılamayan yer budur “diye geliyor. Artık kendimi şartlamıyorum “Yürü ya” diyorum.

 Diyetiniz esnasında görsel bir değişim hissettiniz mi vücudunuzda?

Giremediğim pantolonun içine giriyorum, daha ne görseli olacak (gülüyor).

 Bu sizi motive ediyor mu ?

Etmez mi? Onların içine girebilmek, yaptığının karşılığı olan bir görüntü. 10 kilo verdiğini düşün mesela; 250 gram’lık margarinlerden 40 tane gitmiş oluyor vücudundan.

Kadınların hayranlık duyduğu baklavalı bir karın bölgem olsun dediğiniz olmadı mı hiç ?

Karşı cinsle ilişkim vücudumun kıvrımlarından ziyade beynimin kıvrımları ile ilişkili olduğu için çok da önemsemiyorum.

 Süleyman karakterini olduğu haliyle çok seven bir izleyici grubu var. Kilo vermiş bir Süleyman’ı da “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” izleyicileri de benimser mi sizce?

Süleyman’ı insanlar gözünde beğenilir kılan, Süleyman’ın vasıfları. Süleyman’ı çok sevenlerin bununla ilgileneceğini düşünmüyorum.

DİYET PROGRAMI

Diyetiniz basında yer alan meşhur diyetlerden biri mi?

Sistemleştirilen rejimleri çok doğru bulmuyorum. Vücut kitle indeksi, vücuttaki kas ve yağ oranı gibi parametrelerle ile ilgili bir şey. Dolayısıyla ben diyetin bireysel olması gerektiğine inanıyorum. Doğru merciinin de diyetisyen olduğunu düşünüyorum.

 Diyet programınıza göre günde kaç öğün besleniyorsunuz?

Ara öğünlerle beraber altı öğün...

 İki öğün arasındaki süre nedir?

İki-üç saat arasında bir sonraki öğüne geçiyorum.

 Yatmadan kaç saat önce en son öğünü tüketiyorsunuz?

Yatmadan iki-üç saat önce...

 Yatmadan önceki son öğününüz nedir?

Son öğün meyve oluyor.

 Diyetinizdeki yasaklı yiyecekler ve yasaklı davranışlar neler?

Kızartmalardan kaçınmak gerekiyor. Kızartma yapacaksam da mümkün olduğu kadar zeytinyağı ve sıvı yağlar kullanmaya çalışıyorum.

 Diyette olmazsa olmazınız...

Su, su, su... İki önemli şey var; Spor yaparken ısınma hareketi, yemekten önce iki bardak su.

 Özellikle dikkat ettikleriniz...

Hamur işlerini özgür günlerime saklıyorum. Ekmekte mümkün olduğu kadar tam buğday ekmeği kullanıyorum. Çavdar ekmeği ve kepek ekmek de yiyorum.

 Bakliyat yemek isterseniz...

Mercimek, barbunya, fasulye, nohut gibi bakliyatların bitkisel protein  olduğunu sonradan öğrendim. Bir öğün et verdiyse ve bir öğün sebze yemeği verdiyse diyetisyen; barbunyayı sebze yemeği olarak yiyemezsin. Et yemek istemediğin zaman etin yerine ikame edebilirsin. Çünkü o da protein.

 Yemekleri evden mi getiriyorsunuz?

Evet. Çekimlerde yemek arası benim saatime uymayabiliyor veya yemek hizmeti veren firmanın yemeği benim diyetime uygun olmayabiliyor.

 Yemeğinizi siz mi hazırlıyorsunuz, eşiniz mi?

Değişiyor ama genelde ben hazırlıyorum. Çoğu zaman alt yapıyı hazırlayıp bıraktığı da oluyor eşimin.

 Yemek ne için yenir?

Ben yemek yemeyi çok severim. Bir süre sonra doymak için değil, yemek için yaşıyorsun. Oysa yemek doymak içindir. Enerjini al ve hayatına devam et.

Kaynak; Milliyet.com.tr
Read more

İsmail Akça Kimdir?

Şırnak’ta askerlik görevini yaparken, kaza kurşunu sonucu şehit olan Kuşadalı er İsmail Akça Kuşadası’nı yasa boğdu. Kuşadası’nda çok sevilen ve bir yıl önce Acun Ilıcalı’nın Yetenek Sizsiniz programına katılarak, Kuşadası’nın yanı sıra tüm Türkiye’de de büyük sempati toplayan İsmail Akça’nın askerde kaza sonucu şehit olması sonucu Kuşadası’ndaki baba evine adeta ateş düştü. Edinilen bilgiye göre, terhisine 61 gün kalan askerlik görevi sırasında kaza sonucu xehit olan İsmail Akça’nın hayatını kaybettiği haberi, Kuşadası’nda yaşayan ailesine Kuşadası Garnizon Komutanı Ferhat Aslan tarafından verildi. Askerdeki çocuklarının şehit olduğu haberini alan anne ve babası büyük üzüntü yaşarken, evlerine daha sonra Kuşadası Kaymakamı Mustafa Ayhan ile Kuşadası Belediye Başkan Vekili Erdoğan Elçi geldi ve başsağlığı diledi. Kuşadası’nı yasa boğan haberin ardından, Şehit er İsmail Akça’nın Kuşadası 50 Yıl Caddesi'ndeki evinin önünde, vatandaşlar ve yakınları şehit ailesinin acısını paylaşmaya çalıştı
Read more

Dila Hanım Gel Gönül Bu Aşkı Unut Sende Dinle



Dila Hanım Dizisinin 11. Bölümünde Çalan Şarkısıyı Sizde Merak Etmişsinizdir. İşte o şarkı
Read more