10. Sınıf Edebiyat Sayfa 141-145 ŞARKI


ŞARKI
Bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâ-şâda
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a
İşte üç çifte kayık iskelede âmâde
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan
Mâ-i tesnîm içelim çeşme-i nev-peydâdan
Görelim âb-ı hayât aktığın ejderhâdan
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

Geh varıp havz kenarında hırâmân olalım
Geh gelip kasr-ı cinan seyrine hayran olalım
Gâh şarkı okuyup gâh gazel-hân olalım
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

İzn alıp cum’a namazına deyü mâderden
Bir gün uğrılıyalım çerh-i sitem-perverden
Dolaşıp iskeleye doğru nihan yollardan
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

Bir sen-ü bir ben-ü bir mutrıb-ı pâkîze-edâ
İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ
Gayrı yârânı bu günlük edip ey şûh feda
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

Nedim
Nedim Divanı
hzl.: Abdülbaki GÖLPINARLI

Günümüz Türkçesiyle
Gel şu neşesiz gönüle bir neşe bağışlayalım.
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü
Sâ’dâbâd’a. işte üç çifte kayık iskelede hazır.
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü Sâ’dâbâd’a.

Gülelim, oynayalım, dünyadan arzumuzu alalım.
Yeni Çeşme’den Tesnim suyu (cennet suyu) içelim.
Ejderha’nın ağzından hayat suyu aktığını görelim.
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü Sâ’dâbâd’a.

Bazen gidip havuz kenarında salına salına dolaşalım.
Bazen gelip Kasr-ı Cinân’ı seyredelim, hayran olalım.
Bazen şarkı okuyup bazen gazel söyleyelim.
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü Sâ’dâbâd’a.

Valideden “Cuma namazına gidiyoruz.” diye izin alıp
Zulmedici felekten bir gün çalalım.
Gizli (tenha) yollardan iskeleye doğru dolaşıp
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü Sâ’dâbâd’a.

Bir sen, bir ben, bir de güzel şarkı (gazel) söyleyen biri,
Eğer iznin olursa bir de aşktan çılgına dönmüş
Nedim Ey şuh (neşeli güzel), öbür dostları bugünlük feda edip
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü Sâ’dâbâd’a.

1. Okuduğunuz şiiri, ahenk unsurları yönünden inceleyerek tespitlerinizi aşağıya yazınız. Konuşmadaki vurgu ve tonlamayla dizelerdeki ses ve söyleyiş arasında nasıl bir ilişki kurulabileceğini açıklayınız.

1. Ses akışı (aliterasyon, asonans): Ses akışı sağlayan sözcükler vardır.
Birinci dörtlükte n, m sesleri aliterasyon, â ve e sesleri asonans
İkinci dörtlükte l, m, n, d sesleri aliterasyon, a ve e sesleri asonans
Üçüncü dörtlükte g, l, m, n sesleri aliterasyon , a ve e sesleri asonans
Dördüncü dörtlükte d ve n sesleri aliterasyon, a ve e sesleri asonans
Beşinci dörtlükte d sesi aliterasyon , a ve e sesleri asonans olarak kullanılır.

Söyleyiş özelliği : Ahenkli bir söyleyişe sahiptir. Özellikle kafiye ve iç seslerdeki sözcükler bu şiire söyleyiş güzelliği katmıştır.
Ritim (açık ve kapalı hecelerin söylenişi): Aruz ölçüsü ile yazıldığı seslerin açık kapalı oluşu önemlidir.” dil-i nâ-şâda , âmâde, Mâ-i tesnîm , dünyâdan , çeşme-i nev-peydâdan , ejderhadan, âb-ı hayât “ gibi sözcüklerde açık ve kapalı heceler bulunmaktadır. Bu şekliyle de aruzun tutması ve uygulanması için önemlidir.
Ses benzerlikleri (kafiye): Kafiyeli yazılmıştır. Düz uyak şeklinde kafiyelenmiştir.
Birinci dörtlükte a sesi redif, âd sesleri zengin uyak (uzun ünlü olduğu için zengin uyaktır.)
İkinci dörtlükte dan sesi redif, â sesleri tam uyak (uzun ünlü olduğu için tam uyaktır.)
Üçüncü dörtlükte olalım sözcüğü redif, ân sesleri zengin uyak (uzun ünlü olduğu için zengin uyaktır.)
Dördüncü dörtlükte den sesi redif, ar/er sesleri tam uyak
Beşinci dörtlükte redif yoktur, edâ sesleri zengin uyak
Olarak kafiyelenmiştir.

2. Okuduğunuz şiirin ses ve anlam yönünden kendi içinde bütünlük oluşturan birimlerini belirleyiniz. Bu birimlerin özelliklerini söyleyerek bunlara ne ad verildiğini belirtiniz. Ayrıca her birimin diğer birimlerle ses ve anlam yönünden ilişkisini açıklayınız.
2. Dörtlüklerden oluşmuştur.

3. a. Şarkı nazım şekli hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
a.
ŞARKI
Divan şiirine Türklerin kazandırdığı bir türdür. Şarkı, Divan şiirinde bestelenmek için, uygun ölçü kalıpları ile yazılan ve çoğunlukla 4 dizelik bendlerden oluşan nazım birimidir. Kafiye düzeni; x değişken aa xa şeklindedir.
Aruz ölçüsünün her kalıbı ile kullanılır. Dörtlüklerden kurulan musammat da denebilir. Murabbaya benzer. 5 ya da 6 dizelik bendlerden de oluşabilir. Üçüncü dizeye meyan, dördüncü dizeye nakarat denir. Aşk, sevgili, ayrılık, içki ve eğlence konularında yazılır. Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı Nail-i Kadim’dir. Lale Devrinde ise en önemli temsilcisi Nedim’dir. En çok şarkıyı Enderunlu Vasıf yazmıştır.
Müzikte, türkünün karşıtı olarak, Şarktan gelen, batılı anlamında kullanılır.
Şarkı çeştli ses sanatçıları tarafından söylenerek Türk toplumunun musikisinde önemli bir yer tutmaktadır. Şarkıda şair son bendde mahlasını söyler. Şarkıda her bentin üçüncü mısrası miyan(orta) miyanhânedir. Miyan daha çok şarkının en güzel ve dokunaklı bölümüdür. Bestenin en önemli bölümüdür. Şarkıların konusu genellikle aşk, sevgilinin güzelliği, eğlence ve içkidir. Halk edebiyatında türkü türünün divan edebiyatına yansıması gibidir.

b. Okuduğunuz şiiri yapı özellikleri yönünden incelemek için aşağıdaki soruları cevaplayınız (Bu inceleme için 9. sınıf II. Ünite “Şiir İnceleme, Şiirde Yapı” bölümünde öğrendiğiniz bilgilerinizden yararlanınız.).
Nazım birimi ve sayısı :D örtlük olup 5 birimden oluşmuştur.
b.
Uyak düzeni: aaab, cccb, dddb, eeeb, fffb uyaklanır.
Nakarat (meyan) olan dize : Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a
Şairin adının geçtiği birim : 5. Dörtlük olup
Bir sen-ü bir ben-ü bir mutrıb-ı pâkîze-edâ
İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ
Gayrı yârânı bu günlük edip ey şûh feda
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

c. Okuduğunuz şiirin, şarkının (kuralları önceden belirlenmiş divan edebiyatı nazım şeklinin) özellikleriyle benzerlik gösterip göstermediğini belirtiniz.
c. Daha önceleri okuduklarımıza benzemiyor çünkü şarkı nazım şekli ilk defa Lale devri şairi Nedim tarafından Divan şiirine kazandırılmış bir türdür. Anonim Halk edebiyatındaki türküye benzer özellikler gösterir.

ç. Okuduğunuz şiirin dörtlüklerinin temalarını aşağıdaki şema üzerine yazınız.
ç.
1. dörtlüğün teması: Neşelenmek ve eğlenmek
2. dörtlüğün teması: Neşelenmek ve eğlenmek
3. dörtlüğün teması: Neşelenmek ve eğlenmek
5. dörtlüğün teması: Neşelenmek ve eğlenmek
4. dörtlüğün teması: Neşelenmek ve eğlenmek
Şarkının teması: Neşelenmek ve eğlenmek

• Şiirde birimlerin, ortak bir tema etrafında birleşip birleşmediğini söyleyiniz. “Birimlerin ortak paydası temadır.” ifadesi hakkındaki düşüncelerinizi belirtiniz.
• Ortak bir tema etrafında birleşmişlerdir.

4. a. Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıldaki siyasi, sosyal ve kültürel durumu hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
a. Osmanlı devletinin egemen olan anlayış zevk, sefa ve eğlence dönemi olan Lale devridir. Bu dönemde Osmanlı savaşlardan uzak durmuş, saray ve çevresindeki bürokratlar eğlenceyle vakit geçirir olmuşlardır. Bütün ekonomik dayanağı vergiler ve savaştan elde ettiği ganimetler olan Osmanlı artık gerilemeye başlamış ve halk arasında ekonomik sıkıntılar belirginleşmiştir. Fakat padişah ve çevresi gelen bu tepkilere kayıtsız kalması zaman içerisinde sosyal bir patlamaya dönüşmüş ve Patrona Halil İsyanı ile bu dönem kanlı bir şekilde sonlanmıştır. Bu dönemde bir lale tohumuna binlerce altın verildiği bilinmektedir. Yine en çok olarak saraylar ve köşkler yapılmaktadır. Gezi yerleri çok meşhurdur ki şiirde de geçen Sa’d-âbâd, Feyz-âbâd, Asaf-âbâd bu dönemin en önemli gezi yerleridir.

b. Şarkının teması ve şairin söyleyiş özelliğinin Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıldaki yapısıyla olan bağlantısını açıklayınız.
b. Yukarıda a. Maddesinde verilen cevaplara bakılınca şiirin anlattığı ile Osmanlının yapısı birebir örtüşmektedir.

5. Nedim, şiirin tamamında nasıl bir duyguyu yansıtmaktadır? Şairin bu duygusunu hangi kelimelerle aktardığını açıklayınız. Dörtlüklerde bu duygu hâlini aynı kelimelerle mi ifade ettiğini tartışınız. Sonucu kısaca belirtiniz.
5. Nedim, gezmek, eğlenmek , dünyadan mutluluk duymanın içerisindedir. Bu duyguyu, en güzel ikinci dörtlüğün birinci dizesi olan “Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan” dizesi ele vermektedir. Özellikle de Sa’d-âbâd’a diye bilinen gezi yerinin ismini vermesi de bu duygunun sonucudur.

6. Şiirin birinci dörtlüğünde “bağışlamak” kelimesinin ve ikinci dörtlüğünde “kâm almak” kelime grubunun gerçek anlamlarında kullanılıp kullanılmadığını açıklayınız. Bu açıdan diğer dörtlükleri de inceleyiniz. Gerçek anlamıyla ve gerçek anlamı dışında kullanılan kelime veya kelime grupları varsa söyleyiniz.
6. Gerçek anlamlarıyla kullanılmamıştır.

7. a. “Serv (servi)” imgesi hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
a. Serv ya da selvi kelimesi selvi ağacı olarak kullanılır ki sevgilinin boyunun uzunluğu ve inceliği ile kullanılır. Selvi ağacı rüzgarda sallandığı gibi sevgili de yürürken sallana sallanan yürümesi bu durumla özdeşleşir.

b. Nedim’in “serv-i revanim” diye kastettiği kimdir? Şair o kişiyi neden açıkça belirtmeyip böyle bir söyleyişi tercih etmiştir? Bu sanatın adı nedir? Şairin yerinde siz olsaydınız servi yerine hangi imgeyi kullanırdınız?
b. Sevgilidir. İmgeler ya da kalıplaşmış mazmunlar şiire ayrı bir estetik zevk katar. Burda benzetmenin dört unsurundan sadece biri söylendiği için “istiare” sanatı kullanılmıştır.

c. Tesnim, cennetteki ırmaklardan birinin adıdır. Kur’an-ı Kerim’de de geçen bu ırmağın adını şair niçin kullanmıştır? Bu sanatın adını belirtiniz. Dörtlüklerdeki diğer imgeleri de siz bulup açıklayınız.
c. Daha önce de dediğimiz Divan şiirinin oluşmasında İslam kültür ve medeniyeti etkilidir. Din dışı konular da yazılsa mutlaka terminoloji olarak din kullanılır. Mesela sevgilinin yüz güzelliğinden bahsedilecekse Hz. Yusuf imgesi kullanılır.

ç. Şiirde kullanılan ortak imge/imgeleri belirtiniz.
ç. Servi revan , Mai Tesnim , ab-ı hayat, ejderha, şuh, şeyda gibi kelimeler imge olarak kullanılmıştır.

8. Şair, duygu ve düşüncelerini niçin imge ve söz sanatlarıyla anlatmıştır? Belirtiniz. Şiiri okurken bu imge ve söz sanatlarının gözünüzün önünde neleri canlandırdığını şarkıdan örneklerle açıklayınız.
8. İmgeler insana doğrudan ve sıradan anlatım farklılaştırıp anlatımı daha gizemli hale getirerek okuyucu anlatımın daha etkili kılmasına vesile olur. Mesela sevgili için uzun boylu kelimesini herkes kullanır ve böyle kullanılırsa da çok sıradan olur ama onu sallanan bir ağaca benzetmek anlatımı daha etkili kılar ki bunu da herkes yapamaz o dönem içinde.

9. a. Ejderha imgesi hakkında edindiğiniz bilgiyi arkadaşlarınızla paylaşınız.
a. Ejderha: Dîvân şiirinde sevgilinin saçı, uzunluğu, siyahlığı, özellikle de kıvrımlı oluşu bakımından yılana benzetilir. Âşığa göre sevgilinin zülfünü açıp yüzünü rakibe göstermesi, yılanın şeytana cennet kapısını açması gibidir.

b. Şarkının ikinci dörtlüğünde “ab-ı hayat (ölümsüzlük suyu)”ın niçin ejderhanın ağzından aktığı söyleniyor? Şair, bu efsanevi varlığı şiirinde hangi amaçla kullanmıştır? Açıklayınız.
b. Şair bu imgeler kullanarak tarihsel ya da efsanevi olaylar üzerinden şiirine sanatsal özellik katmıştır.

10. KOŞMA
Görüp cemâlini âşık olduğum Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim
Hakkı bir bilirsen ağlatma beni Âşıkın ağlatan gülmez sevdiğim
Uğruna serimi feda kıldığım İyilerden kemlik gelmez sevdiğim
Hakkı bir bilirsen ağlatma beni Hakk’ı bir bilirsen ağlatma beni

a. Gevherî’nin koşması ile okuduğunuz şarkının benzer yönlerini belirtiniz.
a. Her iki şiirde tema olarak dünya hayatında insanı üzülmesi değecek bir şey yok. Sevgiliye seslenerek gel gezelim tozalım eğlenelim diyerek anı yaşamayı isterler. Yani konu ve temaları benzer.

b. XVIII. yüzyıldaki “Türkî-i Basit” hareketi hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
b. Türkçe kelimelerle şiir söyleme gayreti XVI. yy’da Tatavlalı Mahremi, Aydınlı Visâlî, Edirneli Nazmî tarafından oluşturulmuş bir akım, bir ekoldür. Bu üç şairin özellikle Türkçe kelimeleri kullanarak yeni bir akımı ortaya attıkları görülmekteydi. Ancak yapılan son çalışmalar aslında Türkî-î basit diye bir akımın olmadığını bunun Mahallileşmenin bir başlangıcı olduğunu ortaya koymuştur.

c. O dönemdeki Türkî-i Basit anlayışına göre Nedim’in şarkısının dili sadedir. Ancak buna rağmen şarkıda “bahş, dil-i nâşâd, âmâde, kâm, çeşme-i nev peyda, gazel-hân, mutrib-i pakize-edâ, şey-dâ, şûh” gibi Arapça ve Farsça kelimelerin kullanılma nedenini tartışınız. Sonuçları sıralayınız.
c. Birincisi şairlerimiz aruzla yazıkları için aruzda önemli olan seslerin açık ve kapalı olmasıdır. Türkçedeki seslerde açık ve kapalı ünlü durumları yoktur. Yani â, û, î gibi sesler yoktur. Bu aruz ölçüsünü ve ses değerini tutturmak için önemlidir. İkincisi ise bizim divan şairlerimiz Arap ve İran edebiyatından etkilenirken o şiirin estetik yapısı ve imge dünyasını değiştirmeden almışlardır.

ç. Şarkının hangi gelenekte yazıldığını ve kendini oluşturan kültür ve toplumla olan ilgisini açıklayınız.
ç. Divan şiir geleneğine uygun yazılmıştır. Osmanlı toplumu oluşturmuştur ki yukarıda da nasıl ortaya çıktığı izah edilmiştir. Toplumun yapısı da dile getirilmiştir.

d. Şarkının hangi okuyucu kitlesine hitap ettiğini belirtiniz.
d. Divan şiirinin hedef kitlesi yüksek zümre diye bilinen okumuş ve medrese eğitimi görmüş kimselerdir.

11. Şarkının temasının evrensel olup olmadığını ve şairin bu temayı nasıl ifade ettiğini açıklayınız.
11. Bu tema evrenseldir ve her devirde yazılabilir.

12. Nedim, şiirde “mai tesnîm, cuma namazı” kelime gruplarını niçin kullanmış olabilir? “Nedim’in, şarkısının teması ve şiirde kullandığı imgeler; dinî söyleyiş ve kelimelerle örülü, divan şiirinin kendine özgü zevk ve anlayışına uygundur.” diyebilir miyiz? Açıklayınız.
12. Daha önce de dediğimiz Divan şiirinin oluşmasında İslam kültür ve medeniyeti etkilidir. Din dışı konular da yazılsa mutlaka terminoloji olarak din kullanılır. Mesela sevgilinin yüz güzelliğinden bahsedilecekse Hz. Yusuf imgesi kullanılır.

13. Nedim’in şarkısını okurken gözünüzün önünde nasıl bir manzaranın canlandığını anlatınız. 1817 – 1830 yılları arasındaki Lale Devrinde sürdürülen hayat hakkında edindiğiniz bilgilerden de yola çıkarak kitabınızda okuduğunuz şarkıda, şairin gözlem, izlenim, sezgi ve kişisel duyarlılığının nasıl yansıdığını kısaca aşağıya yazınız.
13. Şair, Lale devri zihniyetini çok iyi yansıtmaktadır. O dönemde herkes gezmek, eğlenmekle meşguldür ve bu dünyadan kam (mutluluk) almak en büyük çabalarıdır. Şair de buradaki gözlemlerini dile getirmiştir ki Nedim’i diğer şairlerden ayıran en büyük özellikte budur. Yani diğerleri soyut ve hayali şiiri yazarken Nedim, bizzat gördüğü yaşamı anlatır.

14. Günümüz şairlerinden birinin sevgiliyi anlatan şiiriyle veya bir şarkıyla Nedim’in şarkısındaki duygu ve düşünceleri karşılaştırınız. XVIII. yüzyılda Nedim’in dile getirdiği duygu ve düşüncelerin, günümüz şiirinde de ele alınıp alınmadığını belirtiniz.
14. Ele alınabilir. Bu dönemde temalar birbirinden farklılık gösterir ama dünyanın geçici olduğu ve fani olduğunu vurgulayan şairlerimiz ve şiirlerimiz elbette ki çoktur.

15. Şarkıda yan anlamıyla kullanılan kelimeleri bulunuz. Şarkının yan anlam bakımından zengin olup olmadığını açıklayınız.
15.

16. Şarkıyı okuduğunuzda neler hissettiniz?
Kısaca açıklayınız. Şarkıyı ilk okuduğunuzda hissettiklerinizle birkaç kez okuduktan sonraki hisleriniz aynı mıydı? Acaba şairin bu şiiri yazarken hislerini anlatmak için kelimelere yüklediği anlamla sizin hissettikleriniz arasında benzerlik olabilir mi? Açıklayınız.
16. Cevabı size kalmış…

17. Şarkıyı, Destan Dönemine ait aşağıdaki koşukla tema, nazım birimi ve dil-anlatım yönünden karşılaştırınız. Sonuçları tabloya yazınız.

KOŞUK Günümüz Türkçesiyle
Kasınçıgımın öyü Yavuklumu düşünüp
Kadgurar men Kaygılanıyorum;
Kadgurdukça karşı körtlem Kaygılandıkça karşı güzelim,
Kavışıgsayur men Kavuşmak istiyorum!
Küçlüg priştiler Kudretli melekler
Küç birzünin; Güç versin,
Közi karam birle, Gözleri karam ile
Külüşüp en oturalım! Gülüşerek oturalım!

ÖlçütlerŞarkıKoşukBenzerliklerFarklılıklar
TemaEğlenmek,

Sevgili ile vakit geçirmek
Eğlenmek,

Sevgili ile vakit geçirmek
Temaları benzer 
Nazım BirimiDörtlüklerden oluşurDörtlüklerden oluşurDörtlüklerden oluşması benzerdir. 
Dil ve AnlatımArapça ve Farsça kelimelerde dolu kalıplaşmış bir anlatıma sahipYabancı etkilerden uzak sade bir dile yazılmıştır. Dil ve anlatımları farklılık gösterir.



18. a. “Gülelim, oynayalım kâm alalım dünyadan” dizesinin Nedim’in hayat felsefesini ve dünya görüşünü nasıl yansıttığını açıklayınız.
a. Hayat onun için sevmek, eğlenmek ve gününü gün etmekten başka bir şey değildir. İçki ve eğlenceye aşırı biçimde düşkündür. Nedim’e göre yaşamak, dünya nimetlerinden yararlanmak insanın en doğal hakkıdır.

19. a. Nedim hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
b. Nedim’in aşağıdaki şiirini okuyunuz.
Sevdiğim canım yolunda hâke yeksan olduğum
İyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum
İyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Nedim
(Sevgilim, canım yoluna toprak olsun. Bayramdır, kurban olayım, naz ile gezmeye çık. Ey aşkıyla bülbül gibi inlediğim Nazınla, edanla gezmeye çık çünkü bayramdır.)
Nedim hakkında edindiğiniz bilgiler ve okuduğunuz şiirlerinden de yararlanarak şairin fikrî ve edebî yönü hakkında çıkarımlarınızı aşağıdaki şemaya yazınız.
Nedim

A ve b maddeleri dikkate alınarak cevaplanmıştır.

NEDİM (?- 1730)
Lale Devri’nin coşkun, aşk, zevk ve neşe şairidir. Edebiyatımızda “mahallileşme akımını” başlatmıştır, İstanbul’u ve İstanbul Türkçesini, gerçek yaşamı ve dış dünyada gözlemlenebilen gerçek doğayı şiire getirmiştir. Aşk, şarap, tabiat, hayattan zevk alma şiirlerinin başlıca konularıdır. Şiirlerinde dini ve tasavvufi konulara hiç yer vermemiştir. Kullandığı dil, açık, yalın ve ahenklidir. Edebiyatımızda şarkı türünün en önemli ismidir. Şiirlerini “Divan”ında toplamıştır.

c. Nedim ile şarkısı arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
c. Şairi ile şiiri arasında bir bağ vardır.
Read more

11. Sınıf Edebiyat Sayfa 54-58 İntibah Romanı İnceleme


“İntibah” romanının olay örgüsünü ve olay örgüsünün size neler hissettirdiğini, düşün­dürdüğünü ifade ediniz.

İntibah romanının olay örgüsü
Üçüncü bölüm
Ali Bey’in aile yaşamı ve annesi Ali Bey’in okuma tutkusu Babasının ölümü Annesiyle Çamlıca’ya gidişler Çamlıca’daki gizemli kadın
Beşinci bölüm
Uzun süren arayış ve gizemli kadınla yeniden karşılaşma
Altıncı bölüm
Mahpeyker’le tanışma ve bir aşkın başlaması
Onuncu bölüm
Mahpeyker’le ilgili gerçeklerin gün yüzüne çıkması, Ali’nin eve dönüşü, Dilaşub’un satın alınması
On
yedinci
bölüm
Mahpeyker’in intikam arayışları
Ali Bey’in annesi Fatma Hanım’ın kahırdan ölmesi
Dilaşub’un iftiraya uğraması ve öldürülmesi
Ali Bey’in Mahpeyker’i öldürerek hapse girmesi ve orada ölmesi

  1. Romanda anlatılan olaylar, gerçek hayatta -aynen eserde anlatıldığı gibi- yaşanmış olabilir mi? Konuyu arkadaşlarınızla tartışınız. Ulaştığınız sonucu nedenleriyle birlikte tahtaya yazınız.

Romanda anlatılan olaylar gerçek yaşamda da gö­rülebilir. Birbirini seven kişilerden biri saf bir aşk beslerken diğeri birtakım çıkar hesapları ya da İnti­kam planları yapıyor olabilir. Romandaki olaylar ger­çek hayatta da görülebilir fakat biraz abartılmıştır.

Tanzimat Döneminin yaşama biçimiyle ilgili araştırmanızdan edindiğiniz bilgilerin ışı­ğında romandaki olayların gerçeklikle ilgisini tartışınız. Ulaştığınız sonuçları defterinize ya­zınız.
Romanda anlatılan olaylar Tanzimat Döne­mi sosyal yaşamının gerçekliklerini ortaya koymaktadır. Bu dönemde kişiler arasındaki "Doğu-Batı" çatışması sıkça görülür.

  1. 2. Eserin kahramanlarını, bunların olay örgüsündeki işlevlerini defterinize yazdıktan sonra arka­daşlarınızla paylaşınız.
Ali Bey
Kendini iyi yetiştirmiş, bilgili, yakışıklı ve çekingen bir gençtir.
Fatma
Hanım
Ali Bey'in annesi olan Fatma Hanım, oğlunu çok iyi yetiştirir. Özellikle koca­sının ölümünden sonra iyice yaşlan­mıştır. Ölmeden önce oğlunun mürüv­vetini görmek ister.
Mahpeyker
Güzel, alımlı ve işveli bir kadındır. Ai­lesi tarafından sokak hayatına atılmış, ahlak sınırlarını aşmış, erkekleri bir av gibi gören, şehvet düşkünü bir kadın­dır.
Atıf Bey
Ali Bey'in yakın arkadaşı ve sırdaşıdır. Zarif, terbiyeli, düzgün giyimli ve ba­kımlı bir adamdır.
Abdullah
Bey
Çok zengin olmakla birlikte kız peşin­de koşan, ahlaksız kadınlarla düşüp kalkan, her türlü çirkinliğe meyilli bir adam.
Dilaşub
Vücudunun tüm güzellikleriyle tam bir melektir. Ali Bey’in aklını başından alan Mahpeyker'den bile güzeldir.

Olayların akışına yön veren en önemli karakterler Ali Bey ve Mahpeyker’dir. Bu iki karakter arasında geçen aşk, nefret ve intikam duygulan olayların seyrini değiş­tirir.
“İntibah” romanının kahramanlarından hangileri tip, hangileri karakterdir? Niçin?
Romandaki kişilerden Ali Bey ve Mahpeyker birer tip olarak görülmektedir. Ali Bey Tan­zimat döneminin okumuş, kültürlü ve deği­şen sosyal yapıya ayak uydurmakta zorluk çeken gençlerini temsil eder. Mahpeyker ise Batı kültürünün neden olduğu sosyal çözülmeyi, ahlaki yozlaşmayı ifade eden bir insandır.
Fatma Hanım, Dilâşub, Atıf Bey, Mesut Bey ve Abdullah Bey ise birer karakterdir.

Tanzimat Döneminde yaşasaydınız Ali Bey, Mahpeyker, Dilâşûb, ve Fatma Hanım’a benzeyen insanlarla sokakta, yan komşuda karşılaşma ihtimaliniz var mıydı? Neden?
Tanzimat döneminde yaşıyor olsaydık Ali Bey, Mahpeyker, Dilâşûb ve Fatma Hanım’a ’ benzeyen insanlarla sokakta, yan komşuda karşılaşabilirdik. Çünkü bu kişilerin özellikle­ri dönemin insan tiplerinin gerçekliğine uygundur.

  1. 3. Olaylar, genellikle hangi mekânlarda geçmektedir; bu mekânlar eserde nasıl ve hangi yönleri ile anlatılmaktadır?
Olaylar eserin ilk bölümlerinde Ali Bey’in evi ve çev­resinde geçer. Ali Bey, babasının ölümünden sonra Çamlıca’ya gitmeye başlar. Çamlıca, Ali Bey’in kişi­liğinde ve duygularında önemli değişimlere neden olur. Burada Mahpeyker’i görür. Yazar, Çamlıca’nın doğal güzelliklerini betimlemiştir. Buranın güzelli­ği ile Ali Bey’in gönül sarhoşluğu arasında bir ilişki vardır. Çamlıca, Ali Bey ile Mahpeyker’in aşk yuvası olmuştur.
  1. 4. “İntibah”ta anlatılan olayların geçtiği mekânları masal türünde söz edilen mekânlarla karşılaştı­rınız. Farklılıkları söyleyiniz.

  1. 5. “... Bir pazar günü iki arkadaş buluştular. (...) Önce birbirlerine şu son otuz altı saat neler yaptıklarını anlattılar. (...) İki arkadaş, akşam üzeri biribirlerinden ayrıldılar. (...) Sabahleyin yor­gun argın kalktı Ali Bey. Anlaşmadan bu yana bir ay geçmesine karşın kadını karşısında görünce şaşırdı adam. (...)” cümlelerinde ifade edilen zamanı yüklemlerin kip ekini de dikkate alarak değerlendir­diğinizde olayın yaşandığı zamanla anlatıldığı zamanın ilişkisi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Verilen parçada cümlelerin yüklemleri görülen geç­miş zaman (-di’li geçmiş zaman) kipleri ile çekimlenmiştir. Öykü ve romanların anlatımında görülen geçmiş zaman ekleriyle çekimlenmiş yüklemler kul­lanılır. Olaylar geçmişte yaşanmıştır. Yazar ise bu olayları izliyormuş gibi olan biteni okuyucuya aktarır.
  1. 6. Romanın genelinde olayların geçtiği zamanı takvimde, zaman sayacında göstermek mümkün müdür? Açıklayınız.
Olayların geçtiği zaman dilimi gün, ay ve yıl olarak belirtilmemiştir. Ancak kişilerin ve sosyal hayatın özelliklerine bakarak olayların Tanzimat dönemini yansıttığını söyleyebiliriz. Olaylar belli bir zaman di­liminde değil, bir süreç içinde yaşanmıştır. Olayın başlangıç ve bitiş tarihi belirtilmemiştir. Ancak bu sürenin bir iki yıl olduğunu söylemek mümkündür.

  1. 7. Masallarda anlatılan zamanın özellikleri nelerdir?

Masallarda belirli bir zaman yoktur.

  1. 8. “İntibah” adlı roman ile masal türünü zaman açısından karşılaştırınız. Farklılıkları arkadaşları­nızla paylaşınız.
intibah romanında gerçek bir zaman dilimi (Tanzi­mat dönemi) vardır. Kişiler, zamanın gereklerine uy­gun davranır, olaylar da zamanın sosyal koşullarına göre gelişir. Masalda ise zaman belirsiz ve gerçeğe aykırıdır, hayalîdir.

“İntibah” romanını kişi, zaman, mekân ilişkisi yönünden değerlendiriniz. Bu unsurlar arasında bütünlükten mi, uyumsuzluktan mı söz edilebilir? Açıklayınız.
Eserde kişi, zaman, mekân ilişkisi:
  1. 9. İntibah’ta başından sonuna kadar esere damgasını vuran temel çatışmayı (eserin temasını) defterinize yazınız.
Romana, baştan sona damgasını vuran çatışma “aşk ve ihanettir. Ali Bey’in saf ve temiz aşkına Mahpeyker ihanet eder.

  1. 10. Tanzimat Döneminin sosyal hayatı ile ilgili araştırmanızdan edindiğiniz bilgilere dayanarak eser­de ele alınan temanın gerçekliğini belirleyiniz.
Eserde ele alınan tema; aşk ve ihanettir. Dönemin sosyal hayatında da temiz ve saf aşklar ihanete uğ­ramış, gönül kırıklıkları yaşanmıştır.
Romanda hangi edebî akımın etkisi daha güçlü bir biçimde görülmektedir? Çamlıca , tasvirinin yapıldığı ilk bölümden ve eserin diğer tasvir ve tahlil cümlelerinden örnekler vere­rek konuyu tartışınız. Ulaştığınız sonucu sebepleriyle birlikte defterinize yazınız.
İntibah, Türk Edebiyatı tarihinde ilk edebi roman olarak değerlendirilir. Romanda ro­mantizm akımının etkisi görünür. Roman­tizm uzun çevre betimlemeleri ve kişilerin iç dünyalarının anlatılması biçiminde etkisini gösterir. Ro­manda Çamlıca tasvirleri yapılırken şu ifadeler yazarın duygularını da ortaya çıkarıyor:
“Zümrütten yapılmış bir aynaya benzeyen gökyüzünü, bir örtü gibi beyaz bir bulut kaplamıştı. Güneşin ışınları, kibar ve nazlı bir kadının güzelliğinin parıltıları gibi her yeri aydınlatıyor ama yakmıyordu. Sık yapraklı ağaçla­rın gölgeliklerine yaslanıp uzanan çimenlerin, çevreleri­ni küçümser gibi bir duruşları vardı..."
Yazar, romantizmin etkisiyle okuyucunun duygularını şu cümlelerle etkiliyor:
Hiç ummadığı, daha doğrusu aklından bile geçirmediği bir sırada babasını, o aziz varlığı, sonsuza dek yitirdiğini görünce tüm yaşam arzusunu da yitirdi.... Böyle toy bir çocuk, namuslu bir kadının bu tip işaretler vermeyece­ğini nasıl bilsin?.... Zavallı delikanlının tüm emelleri ara­ba biçimine girmiş, kendisine doğru geliyordu.... Güzel erkekleri çok severdi, tıpkı bir yılanın çiçeği sevişi gibi. Yılan adama nasıl sarılırsa bu kadın da öyle sarılırdı.


Eserin sosyal hayatla ilişkisini belirleyiniz ve aşağıdaki noktalı yerlere yazınız.
“İntibah” romanında ele alınan  teması sosyal hayatla ilişkilidir. Çünküdönemin sosyal hayatında da temiz ve saf aşklar ihanete uğ­ramış, gönül kırıklıkları yaşanmıştır.
  1. 11. Ali Bey’in yetiştirilme şekli ve ailesinin koruyucu tavrı, onun hata yapmasına engel olabilmiş midir? Neden?
Ali Bey’in ailesi onu aşırı şekilde korumuş ve iyi ye­tiştirmiştir. Toplumu ve insanları iyi tanıyamayan Ali, kendisine işve yapan ilk kadına derin bir aşkla kapıl­mış ve hayatına mal olacak darbeler yemiştir.

  1. 12. Eserin olay örgüsü Ali Bey’in aile hayatı çevresinde gelişmektedir. Bu durumun nedenini arka­daşlarınızla tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
Eserin olay örgüsü Ali’nin ve ailesinin etrafında geç­mektedir. Bunun nedeni yazarın vermek istediği dü­şünceyle ilgilidir. Yazar, toplumdaki ahlâkî çöküşün getirdiği bozulmaları ve insanların bu bozulmalar­dan nasıl zarar gördüğünü anlatmak istemiştir. Ali ve ailesi, toplumdaki bu çöküşten etkilenen, dağı­lan, parçalanan aileleri ifade etmektedir.

  1. 13. “İntibah” romanından alınan aşağıdaki paragrafı okuyunuz.
.. (Doğu hayalciliğine çok alışık olduğumdan mıdır, nedir, gülden söz ettikçe bülbül gelir ak­lıma. Genelllikle divan ozanlarımızın iddialarının tersine, bülbülün güle sevdalanmadığını bilirim. Ama o zavallı kuşun sevdalı duruşuna baktıkça minicik yüreğinde yüce bir sevginin gizlenmekte olduğuna inanmaktan da kendimi alamam. Eğer bülbül gerçekten sevdalıysa bu, özgürlüğe olan sevdadır. Çünkü güller arasında rahatça dolaşıp güzel güzel öterken zavallı bülbülü yakalayıp bir kafese koyarlar. Artık özgürlüğünü yitirmiştir o. Değil şakımak, yaşamak bile onun için ağır bir yük olmuştur...) Galiba biz konuyu biraz fazla uzattık. Amacımız, Çamlıca’yı göstermek için baharın tüm niteliklerinden yararlanarak romanımıza giriş yapmaktı (...) Herkesin bildiği gibi ciddi konula­rın hemen çoğu uysallıkla başlar. Zavallı genç adam, arkadaşlarının hatırım kırmamak için giriştiği bir hareketin ilerde başını ne gibi dertlere sokacağını daha o günden nasıl tahmin edebilirdi?”
Okuduğunuz parçada konuşan kimdir? Buradan hareketle romanın kim tarafından anlatıldığını, anlatıcının bakış açısını kısaca açıklayınız.
Verilen parçadan da anlaşıldığı gibi yazar, eser­deki kişilerin ruhsal ve fiziksel bütün özelliklerine hâkimdir. Onların neyi niçin yaptıklarını bilen yazar, olayları İlâhî bakış açısıyla anlatmıştır. Parçada ko­nuşan üçüncü tekil kişidir.

  1. 14. Ali Bey niçin Mahpeyker’e gönül vermiştir?
Mahpeyker’in gizemli davranışları ve yaptığı işa­ret Ali Bey’i önce meraklandırmış, sonra da derin bir aşka sürüklemiştir. Ali Bey'in bu kadar kolay ve tutkulu biçimde aşık olması onun insanlara çabuk kanmasıyla da ilgilidir. Çünkü annesi tarafından hep korunmuş ve toplum içine pek çıkmamış toy bir de­likanlıdır.

  1. 15. Ali Bey’in tanıtıldığı veya yazarın okuyucuya bilgi verdiği bölümlerden hareketle eserin eğitici yönünün olup olmadığını tartışınız. Ulaştığınız sonuçları defterinize yazınız.
Eserin eğitici yönü vardır. Ali Bey’in saflığı başına türlü dertler açmıştır. Yazar, insanlarla ilişkilerde tedbirli olmanın, birine güvenme konusunda iyi dü­şünmek ve körü körüne bağlanmamak gerektiğinin önemi üzerinde duruyor. Okuyucu da bu felaketleri görerek çevresindeki insanlarla ilişkilerinde daha temkinli olacaktır.

Tanzimat Dönemi sanatçılarının sanat anlayışını hatırlayınız. Namık Kemal’in sanat anlayışı ile Tanzimat Dönemi sanatçılarının sanat anlayışını karşılaştırınız. Benzerlik ve farklılıkları söyleyi­niz. Bu dönemin eserlerinde ele alınan belli başlı temalar ile sanat anlayışının ilgisini açıklayınız.
Tanzimat edebiyatının birinci döneminde sanat toplum içindir anlayışı vardır. Namık Kemal'de sanat toplum içindir anlayışıyla eserler vermiştir. Tanzimat edebiyatının birinci döneminde roman ve hikayede "yanlış batılılaşma, kölelik, mirasyedilik" gibi temalar işlenmiştir. Bu da sanat toplum içindir anlayışıyla hareket edildiğini gösterir.

  1. 16. Romandan alınan aşağıdaki metni okuyunuz.
..Artist gibiydi kadın. (...) - İki gözüm Aliciğim! (...) - Etme Aliciğim! (...) - Kaderimde bugünleri görmek de mi vardı? (...) - Allah aşkına beş dakika beni dinle de cürmüm var ise öldür! (...)- Vah! Vah! Gülmeden, eğlenmeden başka bir şey düşünmeyen Mahpeyker şimdi intikam heveslerine düştü. Bu melek gibi vücuda o kadar korkunç hayaller yakışır mı? Amma niçin yakışmasın? Azrail de melek... ”
Romanda konuşma diline yakın bir söyleyişin kullanılması ile Tanzimat sanatçılarının sanat anlayı­şı arasında nasıl bir bağ kurulabilir? Düşüncelerinizi açıklayınız.
Tanzimat sanatçıları, özellikle birinci kuşaktakiler, edebi eserlerde halkın konuşma diline yer vermek gerektiğini savunmuşlar fakat bu düşüncelerini tat­bik etmemişlerdir. Namık Kemal’in bu parçada hal­kın konuşma diline yakın bir üslup kullanması da bundandır.

  1. 17. “İntibah” romanında yerli ve mahallî unsurların olup olmadığını tartışınız. Ulaştığınız sonucu def­terinize yazınız. Romanın yerli ve mahallî unsurlar taşıdığı sonucuna ulaştıysanız halktan kahramanlara ve ağız ifadelerine eserden örnekler veriniz.
“Periler gibi güzel, üzüntüsünden deli olacaktı...” gibi ifadeler halkın kullandığı tabirlerdir. Romandan alınan bu bölümlerde halktan kişilerin konuşmaları­na yer verilmemiştir.
  1. 18. Namık Kemal, bu eseri niçin yazmış olabilir?
Namık Kemal, toplumsal yaşamda batılılaşma ile başlayan bozulmaları, aile kurumunun yıkılışını ve kadınlardaki ahlaki çöküşü anlatmak için bu eseri yazmıştır.
“Felâtun Bey ile Rakım Efendi” ve “İntibah” adlı romanların tema bakımından benzer yönleri nelerdir?
“Felâtun Bey ile Râkım Efendi" ve “İntibah” adlı romanlar toplumsal çözülmeyi ve in­sanlardaki olumsuz değişimi ele almıştır. Felâtun’un sevgilisi Polini ile Ali Bey’in sevgi­lisi Mahpeyker’in karakter özellikleri hemen hemen aynıdır. İkisi de para ve şehvet düşkünüdür. Bu karakterler, romandaki temanın daha güçlü biçimde or­taya çıkmasını sağlıyor.

“Tahir ile Zühre” adlı halk hikâyesiyle “İntibah” adlı romanı olay örgüsü, kişiler, tema, zaman, mekân, dil ve anlatım yönlerinden karşılaştırınız. Benzer ve farklı yönleri defterinize yazınız.
Ölçütler
İntibah
Tahir ile Zühre
Benzerlikler
Farklılıklar
Olay
Örgüsü
Olay örgüsü doku­zuncu etkinlikte gös­terilmiştir.
önceki etkinlik­lerde verilmiştir.
Olayların sonunda kahramanlar ölür.
İntibah sosyal gerçekliğe uygundur. Halk hikâyesi ise abartılıdır.
Kişiler
Ali Bey, Fatma Ha­nım, Atıf Bey, Mah- peyker, Dilâşub, Ab­dullah Bey
Tahir, Zühre, pa­dişah, vezir...
Mahpeyker ile Abdul­lah Bey’in kötü davra­nışları Karadiken ile benzerlik gösterir.
Intibah'taki kişiler bir döne­min insan tipini temsil eder­ler. Hikâye’deki kişiler ise hayalidir.
Tema
Yanlış insana duyu­lan aşk
Aşk ve ayrılık
Aşk duygusu benzer­lik gösterir.
Romandaki aşk sahte, hikâyedeki aşk samimidir.
Zaman
Tanzimat dönemi
Tahminen 16- 17. asırlar
“bir gün, bir yıl, ertesi gün” gibi ifadeler
Romanda zaman bellidir, halk hikâyesinde belirsizdir.
Mekân
İstanbul, Çamlıca, eğlence yerleri, kır­lar, gezinti yerleri
Saray, Mardin Kalesi...
Romandaki gezin­ti yerleri ile halk hikâyesindeki bahçe­ler, bağlar.
Romandaki mekânlar dö­nemin mimarisini yansıtır. Halk hikâyesindekiler hayal ürünüdür.
Dil ve Anlatım
Roman tekniğine uygun bir anlatımla yazılmıştır.
Halkın konuşma diliyle yazılmış­tır.
Anlatmaya bağlı bir metin olmaları ve düzyazı ile yazılmış olmaları
Açık, sade ve akıcı bir anla­tım; düzyazı ile birlikte man­zum kısımlar

  1. 19. İntibah romanından hareketle Namık Kemal’in fikrî ve edebî yönü ile ilgili çıkarımlarınızı ifade ediniz.
Namık Kemal, Çamlıca betimlemelerini ve karakter­lerin ruh tahlillerini yaparken kendi hislerini de be­lirtmiştir. Beğendiği ya da beğenmediği yönleri ifade etmiştir. Bu yaklaşımı, onun romantizmden etkilen­diğini gösterir.
Namık Kemal için aşk çok değerli bir duygudur ve kişi aşık olmadan karşısındaki insanı çok iyi tanı­malıdır. Aksi halde kapanması zor yaralar alır. Aşk duygusunun değerini düşüren en büyük etken top­lumsal çözülme ve insanlardaki ahlak problemidir. Namık Kemal, toplumdaki bu sorunun önemini orta­ya koymak ister.

Read more

12. Sınıf Edebiyat Sorular ve Cevapları Sayfa 40 - Ben Ne Biçim Adamım


Sayfa 40  fıkra
1.       "Ben Ne Biçim Adamım" adlı metnin teması: İnsanın kendini tanımaması
1.Etkinlik
a)giriş: Kendini anlamaya çalışanın olup olmadığı sorulmuş
  Gelişme:  geçmişte kendini tanım adına yapılmış uygulamalar ve insanın dış dünyayı anlamak için yaptığı çalışmalar, kendini tanımamanın doğurduğu sonuçlar  anlatılmış.
Son uç : İnsanın kendini bilmesiyle birçok sorunun cevabını bulacağı anlatılmış.
b) Her birim metnin temasını ortay koyan  bir özellik taşımaktadır.
2. Sokrates, eski Greklerin Delf Mabedinde yazılı olan  “Ey insan kendini bil” sözünü çok tekrar edermiş.
Saint Augustin: insanlar dağarlın zirvelerini, denizlerin dalgalarını, büyük nehirleri ve engin okyanusları temaşa etmek için seyahat ederler fakat en büyük mucize olan kendi kendilerini görmeden gelip geçerler.
Gustave Flabert : Kimse kimseyi anlamıyor.
Bu görüşler insanın kendini tanımada yeterli adımı atmadığını dile getiriyor. Bu düşünceler günümüzde de güncelliğini korumaktadır.
3.Hasta, muayene,dost medihleri, düşman hükümleri, temaşa etmek, ıcığını cıcığını çıkarmak, insan muamması…..bu kelime türleri ve kavramlar metnin türü ve temasıyla ilgilidir. Fıkrada günlük dilin sadeliğini görürüz.
4.  bu sayılan anlatım biçimleri metinde kullanılmıştır. Hem öğretici hem duygusal hem de mizahi anlatım unsurları görülmektedir.

5.
 Peyami  Safa’nın Edebi Kişiliği
Yazın yaşamına 20. Asır'daki öyküleriyle başlayan Peyami Safa, tam 43 yıl, hemen hiç ara vermeden Türkiye'de yayımlanan hemen tüm gazete ve dergilerde çeşitli zamanlarda fıkra, makale ve romanlarını yayımlamış, son derece verimli bir yazar olmuştur. Kendi kendini yetiştirmiş bir kişi olan Peyami Safa, çağın düşünce akımlarıyla ilgilenmiş, siyasal sorunlar karşısında tavır almış, bu yüzden Türk basınında derin izler bırakan polemiklere girişmiştir. Bunlar arasında en ünlüleri Nâzım Hikmet, Nurullah Ataç, Sabiha ve Zekeriya Sertel ve Aziz Nesin'le yaptığı kalem kavgalarıdır.
İlk uzun öyküsü Gençliğimizi 1922 yılında Peyami Safa, para kazanmak amacıyla yazdığı kimi yapıtlarında, ilk defa ağabeyi İlhami Safa'nın takma ad olarak kullandığı annesinin Server Bedi adını benimsemiş, bu takma adla 80'e yakın ün vermiştir. Bunlar arasında en sevilenler Cingöz Recai macera romanları ile Cumbadan Rumba'ya adlı romanı olmuştur.
Peyami Safa, Türk kültür yaşamında yayımlandığı yıllarda hayli etkili olmuş Hafta, Kültür Haftası (1936 - 21 sayı) ve Türk Düşüncesi (1953 - 1960, 63 sayı) dergilerini çıkarmıştır.
6. Yazar, eserlerinde psikolojik tahlillere  yer verir.  İnsanın iç dünyasını yansıtmada  başarılı bir yazardır. Bu metin de insan psikolojisi ile ilgili bir metindir.
 
2.       ETKİNLİK.
A.
 
ANA DÜŞÜNCE
DİL VE KÜLTÜR
DİL VE KÜLTÜRÜN TOPLUM AÇISINDAN ÖNEMİ
ÜSKÜP’TE TÜRK EVLERİ
ÜSKÜP’TE TÜRK KÜLTÜRÜNÜ YANSITAN ESERLERİN ÖNEMİ
BİR HATIRA
ATATÜRK’ÜN  TÜRK TARİHİNİN ARAŞTIRILMASINA VERDİĞİ ÖNEM
BEN NE BİÇİM ADAMIM?
İNSANIN KENDİNİ TANIMADIĞI
 
B.Bu temalar günümüz metinlerinde de ele alınıp işlenen kon ular arasındadır.
c. metinlerdeki düşünceler başka iletişim araçlarıyla da ifade edilebilir.
 
Cumhuriyet Döneminin sosyal, siyasi, kültürel ve
Tarihi Unsurlarıyla ilişkisi
Dil ve Kültür
Cumhuriyet döneminde Türk kültürünün araştırılması için ciddi çalışmalar yapılmıştır.
Üsküp’te Türk Evleri
 Tarih ve kültür alanındaki çalışmaları yansıtıyor
Bir hatıra
Atatürk2ün Türk  tarihine verdiği önemi yansıtıyor.
Ben Ne Biçim insanım?
Sosyoloji ve psikoloji alanındaki çalışmaları destekliyor.
 
7. metinlerin her biri farklı bir türün özelliklerini gösteriyor. Dolayısıyla metnin türü ile  metnin anlatımı arsında direk bir ilişki vardır.
                                   Anlatım Özellikleri( Açıklık, duruluk, akıcılık ve tutarlılık)
 
Dil ve Kültür
Açık, yabancı kelime ve kavramlar az, akıcı bir anlatım kullanılmış, düşünceler tutarlı bir şekilde ortaya konmuştur.
 
Üsküp’te Türk Evleri
Açık, yabancı kelime ve kavramlar az, akıcı bir anlatım kullanılmış, düşünceler tutarlı bir şekilde ortaya konmuştur.
 
Bir Hatıra
Açık, yabancı kelime ve kavramlar az, akıcı bir anlatım kullanılmış, düşünceler tutarlı bir şekilde ortaya konmuştur.
 
Ben ne Biçin Adamım?
Açık, yabancı kelime ve kavramlar az, akıcı bir anlatım kullanılmış, düşünceler tutarlı bir şekilde ortaya konmuştur.
 
                                                    Metnin bağlı olduğu gelenek
Bir Gece Yarısı
Cumhuriyet dönemi deneme geleneği
Dil ve kültür
Cumhuriyet dönemi makale geleneği
Üsküp’te Türk Evleri
Cumhuriyet dönemi gezi yazısı geleneği
Bir Hatıra
Cumhuriyet dönemi hatıra geleneği
Ben Ne Biçim Adamım?
Cumhuriyet dönemi fıkra  geleneği
 
 
Deneme
Ø  İnsanı ilgilendiren her şey denemenin konusu olabilir.Konu sınırlaması yoktur.
Ø  Denemeci bilgiçce bir tutum takınmaz,okuyucu ile sıcak bir iletişime geçer.
Ø  Deneme yazarı ,yazısını konuşma havası içinde yazar.
Ø  Deneme makalede olduğu gibi öne sürülen bir görüşü ,bir düşünceyi kesin ve değişmez bir sonuca bağlamaz.
Ø  Deneme yazarı konusunu işlerken bir düşünceden diğerine geçer
Makale
• Düşünsel plânla yazılır.
• Yazar anlattıklarının doğruluğuna güvenmeli, anlattıklarını bir mantık çerçevesine oturtabilmelidir. Her anlattığı, önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir.
• İşlenen konu kendinden önceki söylenmişlerden, yazılmışlardan ayrı olmalıdır.
• Okuyucuya konunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden yararlanmalıdır.
Gezi Yazısı
Ø  İnsanı ilgilendiren her şey denemenin konusu olabilir.Konu sınırlaması yoktur.
Ø  Denemeci bilgiçce bir tutum takınmaz,okuyucu ile sıcak bir iletişime geçer.
Ø  Deneme yazarı ,yazısını konuşma havası içinde yazar.
Ø  Deneme makalede olduğu gibi öne sürülen bir görüşü ,bir düşünceyi kesin ve değişmez bir sonuca bağlamaz.
Ø  Deneme yazarı konusunu işlerken bir düşünceden diğerine geçer.
Hatıra
1 - Yaşanmakta olanı değil, yaşanmış bir konuyu anlatır.
2 - İnsan belleğinde iz bırakan olay ve olguları anlatır
3 - Tarihsel gerçeklerin öğrenilmesine katkı yaptığı için tarihçilere ışık tutar.
4 - Tanınmış, bilim, sanat ve politika adamlarının yaşamlarını çalışma ve
araştırmalarını anlatır.
5 - Yazarın unutulmasını istemediği gerçekleri kalıcı kılar.
6 - Geçmiş birinci kişinin ağzından kişisel yargılar ve yorumlarla verilir.
Fıkra
Düşünce yazılarıdır. Giriş, gelişme ve sonuç şeklinde bölümleri vardır.
Toplumu yakından ilgilendiren günlük olaylar işlenir.Konu kısa, yüzeysel; ama ustaca bir üslupla işlenir.Konu hakkında bilgi vermek değil, okuru düşündürmek esastır.Yazar kişisel görüşlerini ileri sürdüğü için ispatlama gereği duymaz.Serbest bir üslubu vardır, okuyucuyla içten bir bağ kurularak rahat bir anlatım yolu izlenir.Etkileyici bir anlatım kullanılır.Kolay anlaşılan ve okunan gazete yazılarıdır.Örneklemeden olabildiğince yararlanılır.


Read more