9.Sınıf Dil ve Anlatım Telaffuz - Söyleyiş Cevapları Sayfa:59-69


A. TELAFFUZ (SÖYLEYİŞ]
1. Ses ve Seslerin Kullanımı
Hazırlık
1.     “Büyük büyük büyülteçli, babacan Babaeskili bonboncu Bilal’le Bigalı bıngıldak Bahir’in bön bün bakışlarına, bomboş büyülü, büyük büyük laflarına kızıyordu. Bir berbere, bir bibere bre berber beri gel biber al diyordu.”
Emin ÖZDEMİR
Yukarıdaki tekerlemeyi okurken telaffuzla ilgili nasıl bir durum ortaya çıkmaktadır? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. b sesi ile ilgili yapılan bir tekerleme olduğu için b sesi çıkış noktası belirgin olarak hissedilmektedir.
2. Aşağıdaki çizimlerde gösterilen iletişim süreçleri ile ilgili neler söylenebilir?
2.İletişim aşamasında ne kadar düzgün bir telaffuz ve söyleyiş olursa iletişimin oluşmasında sıkıntı olmaz.
3. Günlük hayatınızda sesini iyi kullanan, güzel ve etkileyici konuşan insanlarla bir arada bulunmak size neler kazandırır?
3. Günlük hayatta etkili konuşan insanlarla bir arada olmak bizi etkiler ve onlar gibi olmak eğilimi bizlerde oluşur.
4. Türkçeyi yeni öğrenen bir turisti Türkiye’de nasıl bir ortama götürürsek konuşulanları anlamayarak çevresiyle iletişim kurmakta zorlanır?
4. Ağız özellikleri ön planda bir köye götürsek anlaşmakta sıkıntı çeker. Çünkü o yazı diline uygun olarak dili öğrenmiştir. Telaffuzları düzgün şekilde öğrenmiştir.
5. Duyduğunuz ve gördüğünüz kadarıyla çevrenizde güzel ve etkileyici konuşanların nasıl bir eğitim aldıklarını söyleyiniz.
5. Öncelikle bol bol kitap okumuşlar ve ses ve söyleyiş eğitim olan diksiyon dersi almışlardır.
 
 
İnceleme
1. Metin                                       KEŞANLI ALİ DESTANI
 
1. Etkinlik
a. Yapılan hazırlıklar doğrultusunda “konuşmalarda rastlanan ses kusurları, bunların konuşma üzerinde olum­suz etkileri ve bu etkilerin giderilme yöntemleri” konulu sunum sınıfta gerçekleştirilir.
a. Söyleyişi Etkileyen Kusurlar
Çeşitli seslendirme kusurları nedeniyle söylenenler yeterince anlaşılamaz ve tekrar edilmek zorunda kalınır. Konuşmacı harfleri doğru telaffuz edemeyebilir veya konuşurken bazı heceleri yutabilir. Harflerin hatalı telaffuz edilmesi karşılıklı konuşmalarda pek dikkat çekmese de topluluk karşısında veya mikrofondan yapılan konuşmalarda derhal dikkat çekerler. Bu tür hatalar konuşmacının anlaşılmamasına ya da yanlış anlaşılmasına yol açarlar.
Buna göre:
1.GEVŞEKLİK: Ses organlarının genel tembelliğidir ve en çok karşılaşılan durumdur. Bu genel gevşeklik genel bir konuşma sönüklüğüne yol açar. Gevşekliği gidermek için dişleriniz arasına bir kalem sıkıştırın ve aşağıdaki cümleleri hızla okuyun.
  • Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar bar bağırmış.
  • Biz de bize biz derler, sizde bize ne derler?
  • Pireli peyniri perhizli pireler teperlerse pireli peynirler de pır pır pervaz ederler.
2.PELTEKLİK: Bir harfin çıkarılamayarak bir diğeri ile değirilmesidir. Bu durum dilin yeterince eğitilmemesinden, lehçelerin yapısından veya bazı dillerin fazla etkisinde kalmaktan kaynaklanabilir. Türkçe üzerinde tespit edilen pelteklik türleri aşağıda belirtilmiştir.
Zeleştirme:(J) yeri (Z) .Örnek: Jale-Zale, Jilet-Zilet,
Seleştirme: Ş yerine S. Örnek: Paşâm-Pasam, şapka-Sapka
Jeleştirme: C yerine J. Örnek: Ancak-Anjak), Kucak -Kujak
Şeleştirme: S yerine Ş. Örnek: Sana söylüyorum-yerine sana şöylüyorum
Leleştirme: (R) yerine (L). Örnek: Birader-Bilader, Berber-Belber, Merhem-Melhem, Terlik-Tellik
İnce â yerine kalın a: Kemâl-Kemal, Lâstik-Lastik
Yukarıdaki örneklerde ilk sırada belirtilen sesler çıkarılamadığından ikinci sesler onların yerine ikame edilmektedir. Bu seslerin çıkarılamaması durumunda bunların üzerinde uygun alıştırmaların sık sık yapılması gerekmektedir.
J- Jilet, jandarma, jale, jumbo,
Ş- Paşa, şaka, şakir, şeker
R- Rüya, hücreler, hürrem, harran, sarraf
A- Lale, lastik, lahana, kamil
S- Sorgun, hassasiyet, fason
3. TUTUKLUK :Bir hece üzerinde takılıp kalma, heceyi veya kelimeyi tekrarlama durumudur. Bu sorun en çok düşünce akışındaki duraklamadan kaynaklanır. Normal şartlar altında aşırı stres de tutukluğa yol açabilir. Tutukluğu gidermek için herhangi bir metni önce yavaşça ve sonra hızlanarak okuyun. Eğitici sizi bireysel olarak takip edecektir.
Tutukluk Örneği: Bu, bu bizim…… şerefimiz….. olacak ….diye ….. uzun uzun…..bize bize anlattı.
4. KEKELEME : Tutukluğun ileri aşaması, söz söylerken birden bire duraklama, çoğunlukla buna katılan yüz buruşturması ve gerilme hareketiyle hecelerin tekrarlanması. Kekemeler soluk aldıkları veya pek geç soluk verdikleri sırada konuşurlar. Kekeleme genellikle çocukluk döneminde oluşan bir konuşma bozukluğudur. Erken yaşta konuşmaya başlayan çocukların konuşma başarılarına çevrenin gösterdiği aşırı ilgi çocuğun duygularını zararlı yönde etkiler. Çok iyi konuşarak dikkat çekmek isteyen çocuğun kendi üzerinde ürettiği baskı bir süre sonra kekeleme rahatsızlığını oluşturur. Kekeleme çocuklukta yaşanan aşırı baskı, şiddet veya aşırı utançlığın etkisiyle de gelişebilir. Maddi bir hastalık olmamakla birlikte kekeleme beyin konuşma merkezinde mesaj akışında oluşan karışıklığın bir sonucudur ve çoğunlukla psikolojik bir sorundur.Kekemeliği gidermek için:
1.Okumayı yeni öğrenir gibi düşük hızda fakat yüksek sesle bol bol okumak
2.Belli cümleleri ezberleyerek tekrar tekrar seslendirmek.
3.Bu metinde yer alan tekerlemelerin ısrarla okunması
5.ASALAK SESLER: Bazı sesler veya kelimeler asalak olarak kelimelerin arasına takılır ve konuşmayı tahammül edilmez hale getirir. Asalak sesler veya kelimeler konuşmacının fikir netliği ve kendine güveni hakkında şüphe uyandırır. Konuşmanın kalitesini baltalar ve dinleyiciyi sıkar. Bu kapsamda “ııı, eee, aaa, şey, yani, mesela, evet…” gibi ses veya kelimeler konuşma arasında sık sık veya gerekmediği halde kullanıldığında dinleyici rahatsız olur.
Örnekler:
Bana şey dedi. Bugün yıldönümü olduğu için eee şey yapacaktık. Tören salonunu düzenleyecektik.
Evet sevgili dinleyenler. Bugün yine sizlerle birlikteyiz. Evet bugünkü konumuz çalışmanın fazileti hakkında.
Yani şunu diyorum. Mesela siz zor durumda kaldınız. Yani mesela başınızdan bir felaket geçti.
 
b.  Yapılan sunumdan hareketle ses-telaffuz ilişkisi hakkında çıkarımlarda bulunulur. Sonuçlar maddeler hâlinde tahtaya yazılır.
b.
 
2. Etkinlik
“Ali, İzmarit ve Zilha” tiplerini canlandıracak üç öğrenci seçilir. Seçilen öğrenciler aşağıdaki metin parçasını iki şekilde canlandıracaklardır:
a.  Birincisinde Keşanlı Ali Destanı’ndan alınan ve bütün noktalama işaretleri kaldırılan aşağıdaki metin parçasını canlandırırlar. Bu canlandırmada konuşmalar hiçbir noktalama işareti düşünülmeden, duraklama yapıl­madan bir solukta gerçekleştirilir.
b.  İkincisinde aynı parça orijinal şekliyle canlandırılır. Bu canlandırmada konuşmalar noktalama işaretleri (duraklamalar) dikkate alınarak gerçekleştirilir.
Oyun sonunda, konuşma sırasında meydana gelen duraklamaların önemi, soluk alıp vermeyle ve noktalama işaretleriyle ilişkisi hakkında çıkarımlarda bulunulur. Sonuçlar maddeler hâlinde tahtaya yazılır.
 
3. Etkinlik
a. Keşanlı Ali Destanı ’ndan alınan cümlelerde geçen kelimelerin dik ve baskılı okunarak vurgulanan heceleri aşağıda gösterilmiştir. Bu cümleler okunarak kelimelerde vurgunun nasıl gerçekleştiği tespit edilir.
a. Sözcük (Kelime) Vurgusu: Konuşma sırasında bazı hecelerin diğerlerine göre daha kuvvetli, daha şiddetli söy­lenmesine denir.
  • Anlatımda vurgu söze duygu değeri katar; söylenen sözün daha anlaşılır olmasını sağlar ve ahengi canlandı­rır.
  • Türkçede genel olarak vurgu son hecededir.
  • Yer isimlerinde vurgu ilk veya orta hecededir: Ankara -İstanbul – Sakarya gibi
  • Kelimelere ek eklendiğinde, vurgu son heceden bu eke geçer: Kitap – Kitapçı – Kitapçılık – Kitapçılar
  • Tek heceli kelimelerde vurgu yapılmaz.
  • Pekiştirme ekleri alan sıfatlardaki pekiştirme ekleri vur­guludur: Dümdüz, Sapsarı, Masmavi
  • Birleşik kelimelerde normalde iki vurgu bulunur ancak genelde ilk kelimedeki vurgu daha güçlüdür: Çanakkale
 
b. “Türkçede kelime vurgusu” konusunda yapılan araştırmalardan ve yukarıda ulaşılan sonuçlardan hareketle, kelime vurgusunun kelimenin hangi hecesinde gerçekleştiği belirlenir. Sonuçlar aşağıdaki şemaya yazılır.
Türkçede Kelime Vurgusu
Tek heceli sözcüklerde   vurgu yapılmaz (Al, ne, dün)
bulunur.
İki heceli sözcüklerde   ikinci hecede vurgu olur.(oku, okul, sana, sizin ,orda)
Şimdiki zaman eki ile   yapılır ve vurguyu üzerine alı (di-yor-dum)
İle edatıyla yapılır   (hiddetle)
 
1.
 a. Keşanlı Ali Destanı metninde bir yabancı olan Olga “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin?” cümlesinde anlamı vermek için sesini nasıl kullanmıştır?
a. Soru anlamı ile kullanmak istemiştir fakat soru eklerinin hiçbirini kullanmadan vurgu ve tonlamayla soru sormuştum.
b.  “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!” cümlesini okurken ses tonumuzu ayarlayarak aşağıdaki anlamları vermeye çalışınız.
Tasdik, kabul etme     : “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!”
Şaşırma                        : “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!”
Alay, küçümseme       : “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!”
 
c.  Ulaştığınız sonuçlardan hareketle konuşma sırasında kullanılan ses tonu ile verilmek istenen anlamın ilişkisini belirleyiniz.
c. Ses tonu ve verilmek istenen mesaj arasında ilişki vardır. Birini uyarırken sert ifade ile “Yavrum” dersek kızdığımızı anlar. Yumuşak bir ifade dersek şefkat gösterdiğimizi anlar.
 
4. Etkinlik
Keşanlı Ali Destanı metninden alınan ve okunuşa göre anlamı değişebilen aşağıdaki cümleler önce metinde kastedilen anlama göre, sonra metinde kastedilen anlamın dışında okunur. Buradan hareketle vurgunun metne kazandırdıkları tartışılır. Ulaşılan sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
 
2.
a. Aşağıda Olga ve Zilha’nın bir diyaloğu resimlenmiştir. Zilha’nın konuşmasında meydana gelen boğumlama kusurlarını açıklamalardan hareketle gideriniz.
a. “Telefonu alırım, sen kimi arıyorsun diye sorarım.” Şeklinde düzeltilir.
b.  Keşanlı Ali Destanı metninde geçen diğer boğumlama kusurlarını bularak bu boğumlama kusurlarının doğrusunu söyleyiniz.
b.
c. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle telaffuzda boğumlamanın önemini tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
c. Boğumlanma
Boğumlanma, ses organları tarafından seslerin doğru yerden ve doğru zamanlamayla çıkmasıdır. İletişim kurduğumuz zamanlarda, hızlı konuşan, yuvarlayan ya da tane tane konuşmayan insanlarla zaman zaman hepimiz karşılaşmışızdır. Bu kişilerde boğumlanma sorunu yaşanıyor demektir. Yani boğumlamanız bozuksa anlaşılamama durumu ortaya çıkabilir. Anlaşılamazsanız konuşmanızın da bir anlamı kalmaz.
Boğumlanmayı gerçekleştiren organlarımız iki gruba ayrılır:
1) Hareket eden boğumlanma organları: Bunlar çene, dudaklar, dil ve yumuşak
damaktır. Dilinizin damağınızın gerisine doğru götürdüğünüzde orda yumuşak
bir bölge hissedeceksiniz. Bu bölgeye yumuşak damak adı verilir.
2Hareket etmeyen boğumlanma organları: Bunlar dişler, diş etleri ve damaktır.
Boğumlanmayı bu organlarımızın çeşitli hareketleriyle elde etmek mümkündür. Bu
organlarımız kaslarla ilgili oldukları için bu kasların eğitilmeleri boğumlanmamızın düzgün bir şekilde gerçekleştirilebilmesini sağlamaktadır.
 
3.  Keşanlı Ali Destanı metninde tespit ettiğiniz telaffuz kusurunun kahramanlar üzerinde olumsuz etkisi olup olmadığını söyleyiniz.
Kahramanlar üzerinde olumlu ya da olumsuz etkisi elbette vardır. Telaffuz kusuru çok olan kahramanlar genellikle komik durumda okuyucuya sunulur ve onların konuşmasında bir ciddiyet oluşturulmaz.
4.  a. Yanda gösterildiği gibi “Yok efendim.” cümlesi normal bir okunuşla okunduğunda “Yo kefendim.” şeklinde ulanarak okunur. Verilen bu örnekten hareketle ulamanın nasıl gerçekleştiğini belirleyerek defterinize yazınız.
a. Genel olarak tanımlarsak bir kelimenin sonundaki sessiz harfin ardından gelen kelimenin sesli harfle birleştirilerek seslendirilmesine ulama diyoruz. Ulama, söz akışına pürüzsüzlük ve tatlılık verir. Uygun ulama ile yapılan konuşmalarda veya seslendirmelerde ses bir nehrin akışı gibi sakin ve düzenli olarak ilerler.
Türkçede yer alan ulama özellikleri:
1. Sessiz harfle biten bir kelimenin son harfi sesli harfle başlayan yanındaki kelimenin ilk harfiyle birleşir.
Yazıda
Konuşmada
Ak–şam– ol–du
Ak–şa–mol–du
E–lim–den– al–dı.
E–lim-de–nal–dı.
2. Orijinal yapılarında “b,c,d,g” harfleriyle biten kelimeler vardır. Bunlar yalın kaldıklarında “p, ç, t, k”ya dönüşürler. Yazı dilinde sonlarına ek aldıklarında yumuşak konumlarına dönerler. Örneğin Arapça orijiniyle “kitab” Türkçede “kitap” şeklinde yazılır. Ancak yanına ek aldığında “kitabım” örneğinde olduğu gibi “p”, “b”ye dönüşür. Konuşma dilinde ise ulama bu kurala paralel olarak aynı kelimeyi bir sonraki kelime ile ilişkilendirir. Yazı dilinde sert olan harf ulama ile yumuşar.
(Orijinali) Yazı Dilinde İfadesi
Konuşma Dilinde İfadesi
(Mahmud) Mah–mut ev–len–di.
Mah-mu–dev–len–di
(Mes’ud) Mes–ut ol–du.
Me–su-dol-du.
(Kitab) Ki–tap al–dı.
Ki–ta–bal–dı.
 
3. Türkçede kelime sonundaki “k” ünsüzünü, “h” ünsüzü ile başlayan bir kelimenin izlemesi durumunda “h” ünsüzü düşer. İki kelime birbirine bağlanır.
Yazı Dilinde
Konuşma dilinde
Ye–mek ha–ne
Ye–me–ka–ne
E–rik ho–şa–fı
E–ri–ko–şa–fı
 
4. Eğer kelimeler arasında durak olursa, kurala uygun olsa da ulama yapılmaz.
Yazı Dilinde
Konuşma dilinde
İstiyorum, onu göreceğim.
İstiyorum, onu göreceğim.
Koşuştururken, okulu unuttu.
Koşuştururken, okulu unuttu.
 
5. Bazı durumlarda iki ayrı kelimenin tek heceli olan ilkinde bir ünlü düşer ve iki kelime birleşir.
Yazı Dilinde
Konuşma dilinde
Ne i–çin
Ni-çin
Ne a–sıl
Na-sıl
Ne ol–du
Nol-du
 
Keşanlı Ali Destanı’nın ilk paragrafında geçen ulamaları tespit ediniz. Ulamaları yapmadan metni okuduğunuzda telaffuzla ilgili nasıl bir durum ortaya çıkar? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle telaffuzda ulamanın önemi ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
ZİLHA — Ne diyordum efendicağzıma söyleyim. Beni bu eve evladı maneviyatlık aldılar. Bir çocuğu bir de Şamama’yı gezdiriyorum. İşim o kadar. Şamama, evin köpeği. Burada medeniyet varmış be! Eskiden ayaklarımı aydan aya yıkardım. Hem de çorabımı çıkarmadan. Oldu olacak ikisi birden yıkansın diye. Şimdi her gün banyo yapıyorum.
  • diyordu(m e)  fendicağzıma
  • maneviyatlı (k a)  ldılar
  • İşi  (m o)
  • Eskide  (n a)  yaklarımı
  • Ayda  (n a)  ya
Yukarıdaki paragraftaki ulamalar bunlardır.
 
5. Etkinlik
İki öğrenci seçilir. Keşanlı Ali Destanı metninde Ali ile Zilha arasında geçen diyalog, Ali çok kibar ve nazik bir ses tonuyla, Zilha sert ve sinirli bir ses tonuyla öğrenciler tarafından canlandırılır. Ortaya çıkan sonuçtan ve aşağıdaki şemada verilen örnekten hareketle:
 
a.  Konuşma esnasında sesin nasıl kullanılması gerektiği,
a. Doğal bir söyleyişle söylenir.
b.  Doğal söyleyişle yapmacık söyleyişin farkı,
b. Doğal söyleyişle ifade edilen sözcüklerde anlatılmak ve verilmek istenen ileti kendini gösterir. Yapmacık olan hemen kendini belli eder ve ileti doğru anlaşılmaz.
c.  Doğal söyleyişle yapmacık söyleyişin dinleyici üzerindeki etkisi tespit edilerek tahtaya yazılır.
c. Doğal söyleyiş her zaman alıcı üzerinde etkilidir.
 
5. a. Yandaki şiiri okuyunuz ve telaffuzda zorluk çekilen ses ile kelimeleri tespit ederek tahtaya yazınız.
a. Dümbürleyli ve Lümbürleyli sözcüklerinin telaffuz zordur.
b.   Tespit edilen ses ve kelimelerin telaffuzunda neden güçlük çekilmektedir?
b. Kelimeler hem anlamsız hem seslerin çıkış noktaları birbirinden farklı olarak gözükmektedir.
c.  Ulaştığınız sonuçlardan hareketle seslerin özelliklerini bilmenin, onları doğru ve güzel telaffuz etmenin önemini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
c.
 
6.Keşanlı Ali Destanı’nda geçen aşağıdaki cümlelerde koyu renkle gösterilen “l” ve “k” seslerini inceleyiniz. Bu seslerin çıkış yerlerinin aynı olup olmadığını tespit ederek alfabelerin bütün sesleri ifade edip etmeyeceğini belirleyiniz. Sonucu defterinize yazınız.
6. Çıkış yerleri aynı değildir. L sesi sert damak ünsüzü olup dilin ucu biraz daha geride sert damağa değmelidir. K sesi ise yumuşak damak ünsüzü olup dilin arka tarafı (dil sırtı), yumuşak (art) damakla buluşurken dilin ucu alt dişlere değmelidir.
Alfabenin bütün seslerini ifade etmez.
 
6. Etkinlik
Türkçeyi güzel konuşan bir kişinin (spiker, diksiyon öğretmeni gibi) konuşması kaset ve CD’den dinlenir. Bu konuşma diğer insanların konuşmalarıyla karşılaştırılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
 
7. Etkinlik
Keşanlı Ali Destanı metninde yerel söylenişe göre yazılmış kelimeler tespit edilerek bu kelimeler yazı dilindeki şekliyle telaffuz edilmeye çalışılır. Buradan hareketle yazı dilinde kullanılan yazım kuralları ile telaffuzun bütünüyle örtüşüp örtüşmediği tartışılır. Ortaya çıkan sonuç deftere yazılır.
 
7.  a. Kibarlık Budalası metninde Felsefe Hocası neden Mösyö Juardain’a seslerin özelliklerini öğretmektedir?
a. Kibarlık öğretmek için. Söyleyişi düzgün kişiler genellikle kibar ve efendi kişi olarak algılanırlar.
b. Buradan hareketle seslerin çıkış yerlerini bilmekle doğru ve güzel telaffuz arasında bir ilişki olduğu söylenebilir mi? Tartışınız. Ulaştığınız sonucu defterinize yazınız.
b. Çıkış yerlerini bilmek doğru ve güzel telaffuzda etkilidir.
8. Kibarlık Budalası metninde verilen ve aşağıdaki tabloda gösterilen beş ünlünün söyleniş özelliklerini dikkate alarak Türkçede bulunan diğer üç ünlüyü ve bu ünlülerin söyleniş özelliklerini belirleyiniz. Sonuçları aşağıdaki nok­talı yerlere yazınız.
  Geniş (Ağız çok açık)Dar (Ağız az açık)Geniş (Ağız çok açık)Dar (Ağız az açık)
ÜNLÜLER
Düz (Dudaklar düz durumda)
Yuvarlak (Dudaklar yuvarlak durumda)
    
Kalın (Dil geride)
a
ı
o
u
İnce (Dil ileride)
e
i
ö
ü
 
9.  Keşanlı Ali Destanı ve Kibarlık Budalası metinlerinde geçen “öğrettiğim, tükürükleri, yaklaştırarak, dokun­mayacak” kelimelerindeki ünlüleri yukarıdaki tabloda verilen özelliklerden hareketle kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık yönüyle gruplandırınız.
9.            Öğrettiğim > İnce > Düz yuvarlak karışık
tükürükleri,  >İnce  > Düz yuvarlak karışık
yaklaştırarak > Kalın >  Düz
dokun­mayacak > Kalın >Düz yuvarlak karışık
 
10.  Keşanlı Ali Destanı ve Kibarlık Budalası metinlerinde geçen “lakin, konuşma, lazım, banabaksana” kelimelerindeki “a” seslerinin ses değerleri aynı mıdır? Buradan hareketle bir alfabede bütün seslerin gösterilmesinin mümkün olup olmayacağını tartışınız. Sonucu defterinize yazınız.
10. Değildir. Bunlar vurgu ve tonlamaya göre kullanıldığı cümleye göre değişir.  Bütün lafabeyi göstermek mümkün değildir.
11. 
a. Keşanlı Ali Destanı’nda Zilha, Kibarlık Budalası’nda Mösyö Juardain güzel konuşmak için nasıl bir eğitim alırlar?
a. Seslerin çıkış noktalarına dikkat ederek eğitim alırlar.
b. Zilha’nın ve Mösyö Juardain’in aldığı eğitimden hareketle bir dilin ses terbiyesi ve konuşma biçiminin öğretilme yöntemleri ile ilgili neler söylenebilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b. Bir dili öğrenmek için öncelikle o dilde kullanılan sesleri doğru telaffuz etmek gerekir. Bunu bilmediğimiz zaman yanlış söyleyiş ortaya çıkar.
 
12. a. Aşağıdaki parçalarda koyu renkte gösterilen kelimeleri ve bu kelimelerle ilgili bilgileri inceleyiniz.
b. Bu kelimelerden ikinci kutucuktaki “olmayacak, dokunmayacak, üşütmeyesin” kelimelerini telaffuz özel­liklerine dikkat ederek tekrar okuyunuz. Bu okuyuşta kelimelerin “olmıyacak, dokunmıyacak, üşütmiyesin” şeklinde telaffuz edilip edilmeyeceğini tartışınız. Buradan hareketle ünlülerle ilgili ses olaylarının konuşma dilinde telaffuz kusuruna neden olup olmayacağını belirleyiniz.
Telaffuz kusurlarına neden olurlar. Bu tarz ifadeler bizde konuşma dilinde olsa da bunları  “olmayacak, dokunmayacak, üşütmeyesin” şeklinde konuşmalıyız.
 
13. Kibarlık Budalası metninde bazı ünsüzlerin söyleniş özelliği verilmiştir. Siz de aşağıdaki tablodan hareketle Kibarlık Budalası metnindeki gibi Türkçede bulunan diğer ünsüzlerin söyleniş özelliklerini belirleyiniz.
Ünsüzlerin Sınıflandırılması
Ünsüzler ağız boşluğundaki boğumlandığı yere (çıkak), sü­rekli söylenip söylenemediğine ve yumuşak (ötümlü) ve sert (ötümsüz) oluşlarına göre sınıflandırılır.
a. Boğumlanmalarına (çıkak) göre:
Dudak ünsüzleri: Dudakların birbirine dokunmasıyla çıkar: b, m, p
Diş-dudak ünsüzleri: Üst dişlerin alt dudağa dokunmasıyla çıkar: f, v
Diş ünsüzleri: Dil ucunun üst dişlere yaklaşmasıyla veya dokunmasıyla çıkar. c, ç, d, j, l, n, r, s, ş, t, z
Damak ünsüzleri: Dilin orta kısmının ön damağa ya da dil kökünün art damağa yaklaşmasıyla çıkar. g, ğ, k, y
Gırtlak ünsüzleri: Bu ses, ciğerlerden gelen havanın ses tellerine çarpmasından ve ağızda hiç bir engele uğramadan çıkmasıyla oluşur. Türkçede gırtlak ünsüzü olarak sadece h sesi vardır.
 
b. Sürekli söylenip söylenmeyeceğine göre:
Ünsüzlerin söylenirken ses yolunun kapanmasına veya sü­rekli açık olmasına göre sınıflandırılmasıdır. Ünsüzler söyle­nirken ses yolu kapanıyorsa süreksiz, sürekli açık kalıyorsa sürekli ünsüzler adını alır. Bunu belirlemek için ünsüzün başına bir ünlü getirilir. Ak, süt, iç seslerini söylerken ses yolu tıkanmaktadır. Özzzzzzzzz, elllllllll, offffff seslerini söy­lerken ses yolu açık kalmaktadır. Bu özelliğine göre ünsüzler ikiye ayrılır:
Sürekli ünsüzler: f, ğ, h, j, l, m, n, r, s, ş, v, y, z
Süreksiz ünsüzler: b, c, ç, d, g, k, p, t
 
c. Yumuşak ve sert oluşlarına göre:
Ünsüzler ses tellerinde titreşime uğrayıp uğramadığına göre yumuşak (tonlu) ve sert (tonsuz) olmak üzere ikiye ayrılır.
Yumuşak ünsüzler: Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ün­süzlerdir. b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z
Sert ünsüzler: Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlerdir. ç, f, h, k, p, s, ş, t
 
14. a. Keşanlı Ali Destanı metninden alınan aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili kelimelerdeki “k, g” ünsüz­lerinin ses değerleri aynı mıdır? Sözlü olarak ifade ediniz.
a. Değildir. Çıkış noktaları aynı olsa da ses değerleri aynı değildir.
b. Buradan hareketle yazı dilindeki bir işaretle (harf, gösterge) konuşma dilindeki farklı seslerin gösterilebildiği söylenebilir mi? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b. Söylenebilir.
 
Yukarıdaki çizimde Mösyö Juardain ile Zilha birbirleriyle konuşturulmuştur. Bu diyalogda Mösyö Juardain tekerlemeyi söylerken “p, r, z, l,” seslerinin telaffuzunda zorlanmaktadır. Bu seslerin hangi özelliğinden dolayı Mösyö Juardain’in telaffuzda güçlük çektiğini tartışınız. Ulaştığınız sonuca göre seslerin hangi durumda telaffuzu güçleştirdiğini belirleyiniz.
“p, r, z, l,” sesleri çıkış noktaları farklı olunca söylemekte zorlanılmaktadır. Çıkış noktası (boğumlanma) farklı olan sesleri insanlar çıkarmakta zorlanırlar. Boğumlanma noktaları aynı olursa sorun olmaz.
 
8. Etkinlik
“Kırktırdım, koşullaştırılmıştık, çürütücülerde” kelimelerinde olduğu gibi aynı sesin tekrarlandığı sözlerin kulağa hoş gelip gelmediğini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
 
16. Aşağıdaki tekerlemeleri okuyarak söyleyişi bozan sesleri bulunuz ve söyleyişin bozulma nedenlerini belirtiniz.
16. ü,z,m,l sesleri söyleyişi zorlaştırmaktadır. Yine boğumlanma noktalarının farklı olmasıdır.
17. Keşanlı Ali Destanı metninde Zilha ve Kibarlık Budalası metninde Mösyö Juardain neden güzel konuşmak için ders alıyorlar? Güzel ve doğru konuşma kişiye neler kazandırır? Tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
17. Toplumda güzel konuşan itibar ve saygınlık kazanır.
 
9. Etkinlik
İki öğrenci seçilir.
a. Birinci öğrenci tarafından Kibarlık Budalası metninden alınan ve aynı kelimeler kullanılarak oluşturulan aşağı­daki beş cümle, hep aynı tonda duraklamadan okunur.
b. İkinci öğrenci tarafından bu cümleler anlamları dikkate alınarak farklı tonlamalarla vurgulu ve duraklamalara dikkat edilerek okunur.
c. Bu iki okunuştan hangisinin güzel olduğu ve metnin anlamını tam yansıttığı belirlenir.
ç. Metnin anlamını tam olarak yansıtan okunuşta nerelerde farklı tonlamalar, nerelerde duraklamalar yapıldığı tespit edilir.
d. Ortaya çıkan sonuçtan hareketle vurgu, tonlama ve duraklamanın önemi ile ilgili çıkarımlarda bulunulur.
Birincisi sizin söylediğiniz şekle koyarız: “Güzel Markiz, güzel gözlerinizin gönlüme saldığı aşk beni öldürüyor. Yahut: Gönlüme saldığı aşk beni oldürüyor, güzel Markiz, güzel gözlerinizin. Yahut: Güzel gözlerinizin gönlüme saldığı aşk, güzel Markiz beni öldürüyor. Yahut: Öldürüyor, güzel Markiz, güzel gözlerinizin gönlüme saldığı aşk beni. Yahut da: Beni, güzel gözlerinizin öldürüyor güzel Markiz, gönlüme saldığı aşk.
 
Anlama – Yorumlama
1. Aşağıdaki şemayı ses-telaffuz ilişkisi etrafında yorumlayınız.
1. Dil göstergelerinin oluşturan harflerin boğumlanma noktalarına dikkat edilmediğinde telaffuz kusuru olur fakat dikkat edildiğinde böyle bir sorunla karşılaşılmaz.
2. Doğru, etkili ve güzel bir şekilde konuşabilmek için nelere dikkat etmelisiniz?
2. Dildeki seslerin boğumlanma noktalarına dikkat etmeli, vurgu ve tonlamalara dikkat etmeliyiz.
3. Aşağıdaki şiiri, şiirin tonlama ve duraklama özelliklerine göre okuyarak tonlama ve duraklamaların anlamla ilişkisini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
3. Anlam ilişkisi vardır. Özellikle şiirde vur ha vur gibi ifadelerin tonlama ve duraklamalara dikkat edilmeden okunması şiirde ahengin kaybolmasına neden olur.
4. Yanda verilen, her­hangi bir cümledeki anlaşılırlık ile boğumlama arasındaki ilişkiyi gösteren grafiği yorumlayınız.
4. İletişimde anlaşılırlığın olması için boğumlanma kusurunun olmaması lazım.
 
10. Etkinlik
Aşağıdaki şiir ezgiyle ya da normal şekilde okunur. Şiir okunurken ne gibi telaffuz zorlukları çekildiği, bunların
nasıl giderildiği tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
 
Ölçme – Değerlendirme
1.  Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde bilgi yanlışı söz konusudur?
A) Türkçede dört kalın,  dört ince toplam sekiz ünlü vardır.
B) “Ö” ünlüsü ince-yuvarlak özellikler taşır.
C) Ünlü daralması ses olayı telaffuz kusuruna neden olabilir.
D) “Ü” ünlüsü kalın-yuvarlak özellikler taşır.
E) Türkçede “a” sesi kullanılışa göre farklı ses değerleri kazanmasına karşın sadece “a” göstergesi ile ifade edilir.
CEVAP: D
 
2.  Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
“Bana sökmez böyle kibar ağızları.” cümlesindeki “kibar ağızları” kelimelerinde KONUŞMA(TELAFFUZ)bulunmaktadır.
“Sen oku, çok güzel okuyorsun.” cümlesindeki kelimelerde vurgu sırasıyla şu eklerdedir: o-KU , gü-ZEL,  oku-YOR “
İlahi… madam/  Hadi… sesi… duydu/ burnu… da… gıdıklandı/ O… duruşun… niye/ ” cümlelerinde şek­linde duraklama yapılır. (Duraklama yapılacak yere “/” işaretini koyunuz.)
 
3.  Aşağıdaki seslerle bu seslerin özelliklerini doğru şekilde eşleştiriniz.
diş ünsüzü
z, s, r, l, n
damak ünsüzü
g, ğ, k, y
dudak ünsüzü
m, b, p
dar-ince- yuvarlak ünlü
ü
geniş-kalın- yuvarlak ünlü
o
dar-ince- düz ünlü
i
 
4.  Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yazı dilindeki bir işaretle konuşma dilindeki farklı sesler gösterilebilir. (  D   )
Bir cümlede veya birbirini takip eden cümlelerde aynı seslerin art arda tekrarı anlatımın bozulmasına neden olur. (  D   )
Yazım kurallarıyla telaffuz bütünüyle örtüşür. (  D  )
Read more

2012-2013 Üniversiteler Arası Yatay Geçiş Nasıl Yapılır?


Yatay geçiş yapmak isteyen arkadaşlar;
Başvurunuzu yarıyıl ve yaz tatilinde üniversitelerin internet sitelerinde ilan edilmiş en son tarihe kadar yapabilirsiniz.
Soru 1 ) Birinci sınıfın ilk döneminin sonunda yatay geçiş yapabilir miyim?
- Çoğu üniversite ilk dönemin sonunda yatay geçişi kabul ediyor ancak bazı üniversiteler dönem arası yatay geçişi kabul etmiyorlar.
Soru 2 ) Yatay geçiş kontenjanlarını nasıl öğrenebilirim?
- Yatay geçiş kontenjanları, belirli bir dönemde üniversitelerin internet sitelerinde ilan edilir ayrıca başvurmak istediğiniz üniversitenin öğrenci işlerini arayarak da öğrenebilirsiniz. trvikipedi.org
Soru 3 ) Yatay geçiş yapabilmem için not ortalamam kaç olmalıdır?
- İstenilen not ortalaması üniversitelere göre değişmektedir ancak en az 2.0 olmalıdır. Ne kadar yüksek olursa geçiş şansınız da o kadar yüksektir.
üniversitesi yatay geçiş şartları, yatay geçiş, üniversitesi yatay geçiş şartları 2012, 2 yıllık geçiş hakkı olan üniversiteler
Soru 4 ) En fazla kaç üniversiteye yatay geçiş hakkım vardır?
 - Herhangi bir sınırlama yoktur. İstediğiniz kadar üniversiteye yatay geçiş için başvurabilirsiniz.
Soru 5 ) Kaç kere yatay geçiş başvuru hakkına sahibim?
- Her zaman bu hakka sahipsiniz, her sene başvurabilirsiniz ancak son sınıftaysanız başvuramazsınız.
Soru 6 ) Özel (Vakıf) üniversitesinde okuyorum, yatay geçiş için başvuru yapma hakkına sahipmiyim?
- Yapabilirsiniz, bu konuda herhangi bir engelleme bulunmuyor.
Soru 7 ) Başka bir bölüme yatay geçiş ile geçebilir miyim?
- Aynı yüksek öğretim kurumunda olursanız ve istenen koşullar sağlanabiliniyorsa çok rahat bir şekilde geçebilirsiniz ancak başka yüksek öğretim kurumunda başka bir bölüme geçmeniz biraz zordur.
Soru 8 ) Okuduğum üniversitede Ön lisans (Hazırlık) koşulu yoktu, ancak başvuracağım üniversitede var, geçiş yapamayacak mıyım?
- Geçiş yapabilirsiniz ancak, başvuracağınız üniversitenin belirli tarihlerde yaptığı yeterlilik sınavına girip başarmış olmanız gerekli ya da TOEFL (Test of English as a Foreign Language – Yabancı Dil olarak İngilizce Sınavı) gibi sınavlarda okulun belirlediği puanı almış olmanız gereklidir.
Soru 9 ) Hangi üniversitelere başvurmalıyım?
- Bulunduğunuz üniversitedeki bölümün taban puanının 15 puan üstü ve 15 puan altı olan üniversitelere başvurursanız daha sağlıklı bir sonuç alabilirsiniz.
Soru 10 )  Yatay Geçişlerde Torpil varmış doğru mu?
- Yatay geçiş yapmak için torpil lazımmış gibi kulaktan dolma bilgiler ile hareket etmeyin, eğer not ortalamanız iyi ve şartları yerine getirebiliyorsanız yatay geçişiniz gerçekleşir, yatay geçiş başvurularının üniversite hocalarından oluşmuş büyük bir kurul tarafından gerçekleştiğini unutmayalım.
üniversitelerin yatay geçiş şartları 2013, üniversitesi yatay geçiş kontenjanları,dikey geçiş nasıl yapılır, üniversite yatay geçiş başvuru tarihleri

Soru 11 ) Yatay geçiş yaptım, Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurtlarında kalıyordum ve burs ya da öğrenim kredisi alıyordum, geçiş yaptım diye bunlar kesilecekmi?
- Hayır, kesilmez ancak Kredi ve Yurtlar Kurumuna bir dilekçe yazarak durumu bildirmeniz gerekmektedir. Okuldan yatay geçiş yaptığınıza dair aldığınız belge ile Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurtlarına başvurduğunuzda sizi asil olarak yerleştireceklerdir.
Read more

Duygu Yetiş Kimdir?


Duygu Yetiş, 1986 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Haliç Üniversitesi Konservatuar Tiyatro Bölümünü okudu ve mezun oldu. 2007 yılında Kanal D ekranlarında yayınlanan Annem dizisi ile herkesin tanıdığı ve sevdiği biri oldu.

Duygu Yetiş Resimleri

Rol aldığı bazı diziler; Tatlı Hayat, Evli ve Çocuklu, Yağmur Zamanı, Gülpare, Annem, Kış Masalı, Uçurum, Krem
Read more

11. Sınıf Türk Edebiyatı Cevapları (Biryay) Sayfa 28

13. Padişahın sarayı ile Çakır Ali’nin köyünü, evini karşılaştırınız. Farklılıkları aşağıya sıralayınız.

Padişahın sarayı ile Çakır Ali'nin köyü ve evi arasında dağlar kadar fark vardır. Çakır Ali'nin köyü, sarayın bahçesi kadar bir alana sahip değildir. Evi ise saraydaki kümes kadar yoktur. Bu farklılık o dönemde yönetici kesim ile halk arasındaki ekonomik dengesizliği göstermektedir.

14. Metnin anlatımını açıklık, kesinlik, yalınlık ve duruluk açısından değerlendiriniz.

Metinde duru, yalın, kesin bir anlatım vardır. Metin sadeleştirilmiş hali göz önünde bulundurulursa metin fazla akıcı değildir.

15. “Sözleşme, seçim, hak, vekil, görev, sorumluluk, yetki, istifa, ceza, öşür, hukuk, vergi, hükûmet, kabahatli, ortaklık, imdat” kelimelerinden hangileri kavram veya terimdir? Bu kelimelerden hangileri günlük hayatta da kullanılmaktadır?

"Öşür" kelimesi dışındaki diğer kelimeler günlük hayatta kullanılmaktadır. Hak, görev, yetki, ceza, sorumluluk, hukuk, ortaklık sözcükleri birer kavramdır.

16. Yazar, günlük hayattan alınan kelimelerle kavram ve terimleri niçin bir arada kullanmış olabilir?

Kavramların daha iyi anlaşılması için

a. Batı’daki Rönesans ile bizdeki Tanzimat hareketi arasında tespit ettiğiniz benzerlikleri arkadaşlarınızla paylaşınız.

İkisinde de yenilik amacı var
Özgürlük, eşitlik, düşünce ve ifade serbestliği hedeflenmiştir.Bu serbeslik Tanzimat'ta sınırlıdır.
Rönesansta kralların, Tanzimat'ta padişahın yetkileri sınırlandırılmıştır.
Rönesansta Batı'da bilim ve sanat alanında yenilikler yapıldı, gelişmeler yaşandı. Tanzimat Döneminde de sanat alanında değişim yaşandı.
İkisinde de aydınlar, yenilikler öncülük yapmıştır.

b. Metinde geçen, Tanzimat’ın getirdiği özgür ortamla dile getirilebilen yeni kavram,
terim ve ifadeleri bularak tahtaya sıralayınız.

Hürriyet, hak, hukuk, adalet, eşitlik, seçim, sözleşme, vekil ...
c. On altıncı yüzyılın İstanbul’unda da sanatçılar bu kavramları, terimleri, ifadeleri dile getirebilirler miydi? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları defterinize yazınız.

Dile getiremezlerdi. Çünkü o dönemde padişahın mutlak otoritesi vardı.Ortam müsait değildi. Dönemin siyasi anlayışı bu düşünceleri dile getirmeye engeldi.

17. Yazar, makalesinin ilk bölümünün son paragrafında sözleşmenin yenilenmesi gerektiğini söylüyor. Bunu niçin istemektedir?
Sözleşmenin eskimiş olduğunu ifade ediyor.
Sözleşmenin yenilenmemesi durumunda devletin ve hilafetin zarar görebileceği endişesini dile getiriyor.
18. “Şeyh, halife, padişah” gibi ifadelerle “seçim, hürriyet, hak, istifa” gibi kelimelerin aynı metinde kullanılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız.

Bu kelimelerin kullanılması dönemin siyasi ve sosyal ortamını yansıtır. Hem padişahlık devam ediyor hem de demokratikleşme yolunda adımlar atılıyor.

19. Metin, hangi geleneğe bağlı kalınarak yazılmıştır?
Dil ve anlatım yönünden divan nesrine yakın. İçerik bakımından Tanzimat edebiyatı geleneğine bağlı.

20. Okuduğunuz metinden somut ifadelere örnekler veriniz. Yazarın, bu ifadelerden nasıl yararlandığını açıklayınız.
kitap, padişah, vali, mahalle, köy, tarla, mera, dağ, kasaba, Çakır Ali.... Yazar bu somut ifadeleri hak ve görevlerin kapsamı ile ilgili konular olarak kullanmış.

Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem arasında geçen tartışmalar ve Tanzimat
Dönemindeki “eski-yeni” çatışması ile ilgili araştırma sonuçlarını arkadaşlarınızla paylaşınız.
Muallim Naici ile R. Mahmut Ekrem şiirde kafiye göz için midir, yoksa kulak için midir tartışması yapmışlardır. M. Naci, eski edebiyat anlayışıyla kafiye göz içindir demiştir. R. Mahmut Ekrem yenilik yanlısıdır kulak için kafiye anlayışını benimsemiştir. Eski edebiyat taraftarları M. Naci'nin yanında yer almışlar, yenilikçi sanatçılar R. M. Ekrem'i desteklemişlerdir.

a. Tanzimat Dönemi gazeteleri ile ilgili olarak kitabınızın 14. sayfasındaki “3. ODE” nin a, b ve c maddeleri doğrultusunda yaptığınız araştırma sonucu edindiğiniz bilgileri hatırlayınız.

b. Makale ve sohbet gibi öğretici metinlerin gazete aracılığıyla halkla buluştuğu; tiyatro, hikâye, roman örneklerinin öncelikle gazetelerde yayımlandığı Tanzimat Döneminde gazetelerin önemini gözden geçirerek yeniden değerlendiriniz.

Tanzimat gazeteciliği yeni düşünceleri halka benimsetmeyi amaçladığı gibi Batı'dan alınan edebi türlerin halka tanıtılmasında da önemli bir rol oynamıştır. Makale, roman, tiyatro, hikaye,eleştiri gibi türlerin ilk örnekleri gazetelerde yayımlanmıştır. Gazeteler yeniliklerin sözcüsü olmuştur.
21. Eserden hareketle yazarın fikrî ve edebî yönü hakkında çıkarımlarda bulunarak eser-yazar ilişkisini belirleyiniz.
Read more