İnce Bacaklara Sahip Olmak, Evde Çalışarak İncelmek

Eğer bacaklarınız kalın ve kısaysa uzayıp giden bacaklara özenmenin pek bir anlamı yoktur. Ancak çalıştırdığınız takdirde bacaklarınızı şekle sokmak da mümkün.

Yüzme bisiklet ve yürüyüş hem yağ yaktıkları hem bacakları ve popoyu sıkılaştırdıkları hem de bunları vücudu kalınlaştırmadan yaptıkları için en ideal sporlardır. Bunun yanı sıra rollerblade de basen ve bacakları çalıştırdığından son derece etkilidir.

Bacaklarınızın 3 hafta kadar kısa bir sürede sıkılaşmasını istiyorsanız bu hareketleri haftada en az 3 kez yapın. Belli sayıda setler yapmak yerine artık devam edemeyecek kadar çok yorulana değin tekrar ederek hareketlerin etkisini artırabilirsiniz.


Baldırları şekillendirmek için
Bacaklarınızı 90 cm kadar açın ayak parmak uçlarınız dışarı baksın ellerinizi kalçalarınıza koyun. Üst bacaklarınız yere neredeyse paralel olana dek dizlerden kırın. Daha sonra elinizden geldiğince çok parmak ucuna kalkıp inin. Bu bacaklarınız için mükemmel bir egzersizdir ve baldırlarınızı da inceltir.

Bacaklarınızın iç kısımlarını inceltmek için
Sağ yanınız üzerine yatın ve sol bacağınızı sağ bacağınız üzerine atarak önünüzde durmasını sağlayın. Daha sonra sağ bacağınızı uzatarak yerden yavaşça 30 cm kadar kaldırın. Bunu yaparken sağ bacağınızı dizden hafifçe kırık tutun. Hareketi yaparken bacağınızın iç kısmındaki kasları kullanmaya özen gösterin. Daha sonra bacağınızı yavaşça indirin. Zaman içerisinde hafif ağırlıkları da egzersize katabilirsiniz. 

Sıkı dizler için
Bacaklarınızı omuz genişliğinde açarak ellerinizi kalçalarınız üzerine koyun. Sol bacağınızla ileri doğru elinizinden geldiğince uzun bir adım alın. Daha sonra dizden krın. Böylece sol üst bacağınız yere paralel ve sol diziniz de tam olarak ayak bileğinizin üzerinde olacaktır. Başlangıç pozisyonuna dönrerek sağ bacakla tekrarlayın. Bu egzersiz diz bölgesinde biriken inatçı yağ rezervlerini küçültür.

Bacaklarınızın dış kısımlarını inceltmek için
Sağ yanınız üzerinde yatarak bu bacağı 45 derecelik bir açıyla kırın. Yukarıda kalan bacağı ayağınızı gergin tutmaksızın önünüze doğru uzatın. Sol elinizden destek alarak ağırlığınızı öne doğru verin. Daha sonra bacağınızı yavaşça yukarı kaldırarak 2 sayı sayın ve gene 2 sayı sayarak yavaşça indirin. Bunu tekrar edebileceğiniz kadar tekrar edin. 
 
Üst bacaklarınızı inceltmek ve sıkılaştırmak için
Bir duvarın önünde duvardan yaklaşık 60 cm kadar uzak durun. Sırtınızı duvara dönün ve sanki bir sandalyeye oturacak gibi vücudunuzu alçaltın. Sırtınızı dik tutarak üst bacaklarınız yere paralel olana değin çömelin. Bacaklarınız iyice yorulana kadar pozisyonu koruyun. Bu hareketle bacaklarınızdaki tüm üst kasları da çalıştırmış olursunuz.
Read more

Dr. George Friedman Kimdir?



1949 yılında Macaristan’da doğan Friedman, aynı yıl ailesiyle birlikte ABD’ye göç etti. City College of New York’ta siyaset bilimi üzerine eğitim alan Friedman, daha sonra Cornell Üniversitesi’nde “Devlet” üzerine doktora yaptı. Friedman, doktorasının ardından 1974-1994 arası Dickinson College’da siyaset bilimi dersleri verdi.
“Amerika’nın Gizli Savaşı” ve “Savaşın Geleceği” gibi kitaplarıyla tanınan, Stratfor adlı stratejik danışmanlık şirketinin kurucusu olan Friedman, yeni kitabında Türkiye’nin balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu gibi kaos coğrafyalarının ortasında bir istikrar platformu olduğunu ve Türkiye’nin ekonomik ve askeri gücü arttıkça bölgedeki etkisinin de artacağını yazıyor.
George Friedman’ın yazdığı ” Gelecek 100 Yıl ” adlı kitap 21. yüzyılda dünyada değişecek olan güç dengelerini anlatıyor. Kitabın içinde 2050 yılında Türkiye-Japonya ittifakıyla Amerika-Polonya ittifakı arasında olacak hayali bir 3. dünya savaşı senaryosuda var. Amerikada gölge cia olarak bilinen bir think-thank kuruluşuna başkanlık eden Friedman eski bir istihbarat görevlisi. Kitap 2009 yılında satışa sunuldu.
Türkiye ve Polonya afro-avrasya kıtasının yükselen güçleri olarak gösterilmiş, rusya’nın 2020 yılında doğru güçsüzleşeceğini, avrupanın özellikle 2030 lu yıllarda yaşlanan nüfusuna paralel olarak sönük kalacağını söylüyor kitabın yazarı. Türkiye nin osmanlıyı yeniden canlandıracağını, ortadoğu ve kuzey afrikayı hakimiyeti altına alacağını batı taraflarında ise kırıma kadar gideceğini anlatıyor. Senaryoya göre Türkiye ve ittifakları 2020 yılların başlamasıyla birlikte aşırı derecede güçlenir. Rusya’nın 2020 lerde geri çekilişinden yararlanan türkiye kafkaslarda ve doğu avrupada kendi yeni yerler edinir, aynı zamanda ortadoğuda hızla ilerlemeye devam eder. Avrupada ise polonya yeni bir güç odağı olarak ortaya çıkar, uzun süre yüksek büyüme hızına sahip olan çin’de ise karışıklıklar meydana gelir ve çin kendi içine kapanmak zorunda kalır. Yıl 2050′ye yaklaştığında Amerika ile Türkiye arasında sular iyice ısınır, Türkiye japonya ile bir ittifakın içine girip amerikaya savaş açar, japonlar uzaydan abd ye saldırır, türkler ise avrupaya asker sokar ve polonyanın sınırına kadar ilerler. Savaş yaklaşık 2 yıla yakın sürer, sonunda uzaya taşan savaşı abd kazanır, türkiye gücünden fazla bişey kaybetmez ama uzaydaki kontrolü abd ye bırakmak zounda kalır. 2080 li yıllara doğruda abd ile meksika arasında büyük bir savaş yaşanır.
Kitap genel olarak mantıklı gibi görünsede bazı konularda çok yüzeysel değerlendirmeler yapmış, örnek olarak çin ve rusya’nın adeta devre dışı kalacağını söylemiş. Geleceği bugünden tahmin etmenin ne kadar zor olduğunu düşünürsek kitabı okurken daha fazla keyif alabiliriz.






Türk basının yeni gözdesi o! 2008 sonundan başlayarak ve büyüyerek, sürekli kamuoyuna sunuluyor. Söylediklerini ve portrelerine yer vermeyen basın organı olmadığı gibi, herhangi bir basın grubunun, “bazı medya” ile “bir kesim medya”nın favorisi de değil!
Herkes onun söylediklerini söylüyor, yazıyor, resimlerini basıyor. Aslında söylediklerine bakarsanız, haber olmayacak gibi de değil. Türkiye’nin dünya liderliğinden, hatta dünyayı yönetmesinden, ABD, Rusya, Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar’ı dize getirmesinden, yeni Osmanlı’dan, AB’yi terslememiz gerektiğinden, kimsenin Türkleri durduramayacağından bahsediyor!
Doğal olarak bütün gözler ona çevriliyor. Rastgele seçilmiş, basına yansıyan bir kaç manşetini verelim...
“Türkiye ve Japorya ABD’ye karşı savaşacak”! (27 Ocak 2009-Radikal), “(Dünyaya) Çince’yi bırakın Türkçe öğrenin!” (4 Mart 2009-Milliyet), “Türkiye’nin gücünün artması kaçınılmaz!” (4 Şubat 2009-Sabah), “AB yıkıldı, çağırsa da gitmeyin!” (04 Mart 2009-Hürriyet), “Türkler tarih sahnesine imparatorluk olarak dönecek!” (04 Mart 2009-Sabah), “Neo-halifeliğin merkezi Türkiye olacak!” (22  Şubat 2009-Hürriyet Pazar)

Kim bu George Friedman?
Ve tabii niye bunları söylüyor?.. Elbette temellendireceğiz ama sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim: George Friedman paçalarından akacak kadar bir Cumhuriyetçi ve tam bir Neo-Con!”
Buyrun beraber bakalım. George Friedman, Macaristan doğumlu bir Yahudi. Amerikalıların “Holocaust survivor” dedikleri, Yahudi soykırımından kurtulmuş biri. Ailesi de öyle. (Friedman, Meredith Friedman (LeBard) ile evli. 4 çocuğu var. İkisi Amerikan ordusunda görev yapıyor.)
Aile önce Macaristan’dan Avusturya’ya kaçıyor, ardından da ABD’ye göç ediyor. Bundan sonra da Amerikan rüyası başlıyor ve Friedman okumaya başlıyor.
Friedman bir çok konuda çalışıyor, ekonomi, siyaset, ordu, ama genel eğilimi öngörüler/tahminler kulvarında gidiyor.
Friedman’ın uzun bir akademik geçmişi var. Yaklaşık 20 yıl. Siyaset bilimcisi. Ek olarak, SHAPE, ABD Harp Okulu, Milli Savunma Üniversitesi, meşhur RAND organizasyonlarında, milli güvenlik ve savunma dersleri vermiş, veriyor.
Sovyetler çökene kadar, ABD-Rusya ilişkilerinin askeri boyutlarını inceliyor. Soğuk Savaş’tan sonra, Japonya’ya odaklanıyor ve ABD-Japonya arasında olası çatışma noktaları üzerine eğiliyor. Hatta 1991 yılında “The Coming War with Japan” (Japonya ile yaklaşan savaş) kitabını yazıyor. Bu çalışmalarını ve doktorasını New York ve Cornell Üniversiteleri’nde yapıyor.
Bir seri kitabı var. The Political Philosophy of the Frankfurt School (Frankfurt Okulu’nun Politik Felsefesi-1981), Coming War With Japan (1991-eşiyle birlikte),
The Future of War (Savaşın Geleceği-1996, yine eşiyle birlikte), onu ünlü yapan çok satar America's Secret War (Amerika’nın Gizli Savaşı-2004), ve Türkiye’de popüler yapan “The Next Hundred Years: A Forecast for the 21st Century”. (Gelecek 100 yıl: 21. Yüzyıl için bir tahmin-2009)
Peki Freidman’ın siyasi görüşü ne? George Friedman bir “muhafazakar Cumhuriyetçi”! Bu tanımlamanın kaynağı da bizzat kendisi.
Stratfor!..
Freidman, global istihbarat konusunda çalışan, 1996 yılında, Amerikan Cumhuriyetçiliğinin coğrafi kalbi sayılan Texas’ta (Austin) kurulmuş “Stratfor”un (Strategic Forecasting, Inc.) kurucusu. Stratejik tahminler yapan bir think tank.
Zaten onu Türkiye’nin gündemine getiren söylem ve çalışmalarının kaynağı da burası.
Stratfor ABD istihbarat dünyası ile yakından ilgilenen ve tanınmış bir yapı. 70’den fazla çalışanı var. Kendisi şirketin Başkanı. Başkan Yardımcısı ise Fred Burton.
urton, Kontr-Terörizm ve Güvenlik işbirliği alanlarında çalışıyor. Eski Diplomatik Güvenlik Servisi’nin eski ajanı. İzak Rabin’e yapılan suikastten 11 Eylül saldırısana kadar bir çok konuda çalışmış.
“Ghost: Confessions of a Counterterrorism Agent” (Hayalet: Bir Karşı-terörizm ajanının itirafları-2008-Random House) isimli bir kitabı da var.
Stratfor’un müşterileri gizli. Fakat şirketin müşterileri içinde meşhur “Fortune 500” listesine girmiş firmalar ile kimi uluslararası hükümet kuruluşları olduğu biliniyor.
İşte, Türkiye’de görüşleri ve söyledikleri sayfa sayfa yazılan George Freidman ve Stratfor’un kısa öyküsü bu.
Aslında söylediklerini biraz parlatması dışında yeni birşey pek açıklamıyor Fredman. Neye göre yeni denirse, kuşkusuz geçtiğimiz yıl açıklanan ABD istihbarat örgütlerinin bir araya gelerek yayınladıkları gelecek raporuna göre.
Madem öyle, Freidman ülkemizde neden bu kadar meşhur oldu ve ilgi çekti. Belki de bu sorunun yanıtını Teksas’ın muhafazakar mimarisinde aramak gerekiyor.



Yıl 2020 Dünyada 2 büyük güç var

Dünyanın en çok sözü dinlenen stratejik araştırma şirketlerinden Stratfor’un kurucusu siyaset bilimci Dr. George Friedman Ocak ayının sonunda yeni bir kitap çıkardı: Gelecek 100 Yıl- 21. Yüzyıl için Öngörüler (The Next 100- A Forecast for the 21st Century). Kitapta inanılmaz senaryolar var. Mesela Rusya ve Çin gerileyip çöküyor, Üçüncü Dünya Savaşı çıkıyor ama uzayda gerçekleşiyor. Üstelik Türkiye de olayların merkezinde. Çünkü Ortadoğu, Balkanlar, Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika’ya hakim bir imparatorluğa dönüşüyoruz yeniden, hilafeti de canlandırmışız, ABD’nin sinirini bozuyoruz. İşte Friedman’ın kehanetleri.

Bir yanda Türkiye-Japonya bir yanda ABD-Polonya

RUSYA’NIN SONU GELİR

2010-2020 arasında Rusya güney sınırını genişletir, Gürcistan’ı içine alarak yeni komşusu Ermenistan’la ilişkileri sıkılaştırır. Bu durum Türkiye’ye Soğuk Savaş döneminde yaşadığı tatsızlıkları anımsatır. Bu kez karşılık verecektir, ulusal güvenliğini sağlamak için Kafkasya’daki sınırlarını gerektiği kadar ilerletecektir.

Rusya’nın Kafkasya’da ilerlemesi elbette Türkiye kadar ABD’yi de rahatsız eder. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Romanya, Rusya’nın Avrasya hakimiyetine karşı ABD’yle her türlü anlaşmayı yapar. Böylece Soğuk Savaş gibi, yeniden Amerika-Rusya arasında bir sınır çizilir, ama bu kez Berlin’de değil, Karpat Dağları’nda. Ama endişelenmeye gerek yoktur çünkü Rus ordusu ve ekonomisi giderek zayıflar. 1917 ve 1991’de olduğu gibi bu kez 2020’de çöker.

ÇİN KAĞITTAN KAPLAN

Şu anda herkesi korkutan Çin’in ekonomik büyümesi, uzun vadede kárlı değildir. Dev ülke, ekonomik krize girer ve dünya lideri olma ihtimali ortadan kalkar. Ekonomik kriz, 2010’un sonlarında ülkede merkezi devletin gücünü de zayıflatır, bölgeler arasında rekabet başlar, geleneksel yabancı düşmanlığı hortlar. Çin 1920-30’larda yaşadığı kaosun içine yuvarlanır yeniden. Bundan yine o dönemde olduğu gibi en çok Japonya yararlanır.

NATO BİTER

2020’de Rusya ve Çin’in zayıflaması iki ülkenin sınırlarını savunmasız hale getirir. Türkiye’nin de dahil olduğu komşu ülkeler tarafından bir avlanma cennetine dönüşür Avrasya.

Japonya, Rusya’nın doğu kıyılarına ve Çin’in doğusuna gözünü diker. Çünkü nüfusu 107 milyona düşmüştür, bunun 40 milyonu 65 yaşın üstündedir. Enerji kaynakları tükenmiştir. Geleceğini garanti altına almak için bölgesel bir lider olmaya çalışmalı, Rusya’nın yeraltı kaynaklarından yararlanmalıdır.

Türkiye ise, Kafkasya’dan kuzeye doğru ilerleme niyetindedir. O sırada Polonya şahlanır. Rusya’ya doğru ilerlemeyi planlar; hem eski sınırlarına dönmek hem de Rus tehdidini tamamiyle bertaraf etmek istemektedir. Peşine de Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerini takar.

Bütün bunların uluslararası sonuçları müthiştir. Bir kere Avrupa’daki Fransız-Alman üstünlüğü yerini Polonya liderliğinde Doğu Avrupa ülkelerinin üstünlüğüne bırakır. Fransa ve Almanya’nın Polonya’nın istilacı ruhuna karşı küçük Baltık ülkelerini savunmakta çekimser davranması, NATO’yu pratik olarak bitirir.

BU ADAMI NİYE CİDDİYE ALALIM 
Friedman’ın 1996’da kurduğu, yaklaşık 70 analistin çalıştığı Teksas merkezli Stratfor (Strategic Forecasting Inc.), dış politika ve ekonomi konularında Pentagon dahil pek çok kuruluşa danışmanlık yapıyor. Analistlerinin çoğu eski CIA ajanı, o yüzden de Stratfor için ABD’de "gölge CIA" diyorlar. Friedman, kehanetlerini jeo-politikaya ve tarihe dayandırıyor. Tahminleri ABD halkı tarafından da çok ilgi görüyor. Örneğin 2004’te yayınladığı "America’s Secret War" (Amerika’nın Gizli Savaşı) çok satmış, hakkında çok konuşulmuştu.

NEO-HALİFELİĞİN MERKEZİ TÜRKİYE

Bugün dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olan Türkiye 2020’de 10’uncu sıraya yükselir. Rusya’nın çöküşüyle birlikte hem Avrasya’nın hem de Arap dünyasının en güçlü aktörü haline gelir... Türkiye’nin tarihi düşmanlarından Yunanistan, Balkanlar’daki kaos nedeniyle giderek güçsüzleşmiştir. Arap Yarımadası da, sadece petrole dayalı ekonomisiyle bir krizin eşiğindedir.

2020’ye yaklaşırken ABD’ye karşı son kozlarını kullanan Rusya’nın karıştırdığı Ortadoğu ve Balkanlar savunmasız ve güçsüz durumdadır. Türkiye için büyük fırsat! Bu fırsatı değerlendirecektir:

Etkisini Kafkasya’nın kuzeyine, Rusya ve Ukrayna’ya kadar ilerletir, Don ve Volga ırmaklarının arasındaki vadiye oturur, Rusya’nın tarım cennetine kurulur.

Kazakistan’ı din kartını kullanarak hakimiyeti altına alır, Orta Asya’ya iyice yerleşir. Artık Karadeniz bir Türk gölü haline gelmiştir. Kırım ve Ukrayna’nın Odessa şehri bütün alışverişini Türkiye’den yapmaya başlar.

Asıl amaç hem Karadeniz hem Akdeniz’i kontrol etmektir: Bölgesel güç olmak istiyorsan bu şarttır. Bunun için de Türkiye Avrupa ülkelerini Boğaz’dan uzak tutmaya çalışır. Giderek büyüyen sınırlarını korumak için Balkanlar’ı da kontrol altına almak ister. Tabii orada çıkarları, o sırada sıkı bir ABD müttefiki haline gelen Macaristan ve Romanya ile çatışacak, taraflar Ukrayna’da kafa kafaya gelecektir.

Irak ve Suriye’de karmaşa vardır, Kürtler tam "Kendi ülkemizi kurmanın sırası" diye düşünürken Türkiye bu iki ülkeyi de kontrol altına alır. Bununla da yetinmez Arap Yarımadası’na kadar iner.

Türkiye’nin Akdeniz rüyasını gerçekleştirecek gelişme, Mısır’daki bir iç savaş sayesinde yaşanır. İslam dünyasının en önemli gücü haline gelen Türkiye, Mısır’daki huzursuzluğu bastırmak için bölgeye barış gücü gönderir. Böylece oraya da yerleşir ve Süveyş Kanalı’nı kontrol altına alır. Artık Kuzey Afrika’ya doğru ilerlemek çok daha kolaydır.

Ortadoğu’da Türkiye hakimiyetine girmeyen iki ülke kalmıştır: İran ve İsrail. İsrail direnir ama dört bir taraftan Türkiye’yle çevrilmiş durumdadır. Körfez’e hakim olan Türkiye, pratik olarak İran’ı da köşeye sıkıştırmıştır.

Ortadoğu’daki bu hakimiyetin sadece ekonomik ve askeri boyutta kalmasını yeterli görmeyen Türkiye işin içine dini de katar. Tam bir "halifelik" gibi davranır. Bu arada Osmanlı döneminin gücünü tüm dünyaya hatırlatmak istercesine başkenti de Ankara’dan İstanbul’a taşır. Böylelikle bölgedeki varlığını Müslüman ülkeler nezdinde meşrulaştırır.

Bu gelişmelerden hoşlanmayan ABD, boş durmaz ve bölgede Arap milliyetçiliğini körükler. Balkanlar’da da anti-Türk hissiyatı baş gösterir. Ne var ki büyük bir Avrasya ve Ortadoğu imparatorluğu haline gelmiş Türkiye için bunlar küçük sorunlardır.



2050-2052 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI

* 2050’ye gelindiğinde dünya güçleri büyük bir gerilim içindedir. ABD, Türkiye’nin ve Japonya’nın Orta Asya ve Avrasya’daki hakimiyetinden son derece rahatsızdır. ABD’nin doğal müttefiki haline gelen Polonya, Ukrayna’yı ele geçirmesine ve Akdeniz’e inmesine engel olan Türkiye’yle çatışır. Türkiye ve Japonya da ABD’ye karşı ittifak kurar.

* ABD, Türkiye ve Japonya’yı büyük bir tehdit olarak görmesine rağmen ilk etapta sıcak savaşa girmek istemez. Türkiye ve Japonya’nın başka ülkelerin sınırlarına saygı göstermediğini, insan haklarını çiğnediğini iddia eder, ekonomik ambargolar uygular.

* Bu arada ABD uzayda müthiş bir insansız ordu kurmuştur. Yıldız Savaşı Sistemi adını verdiği teknoloji sayesinde uzayda oluşturduğu platformlardan dünyanın her yerine birkaç dakika içinde hipersonik insansız uçaklar gönderebilecek durumdadır. Bu platformlardan birini Türkiye’nin güneyine doğrultur. Ve ültimatom verir: Ukrayna ve Balkanlar’ın kontrolünü Polonya’ya ver, Kafkasya’dan çekil, Boğaz’dan istediğimiz gibi geçelim!

* Türkiye, ABD’nin ülkeyi parçalamak istediğine inanmıştır. Japonya’yı da yanına alarak savaşa girmekten başka çaresi yoktur. ABD’nin uzay sistemini hedef alan saldırı Kasım 2050’de Japonlar’dan gelir. Bundan sonra savaş hem uzayda, hem de karada devam eder. Türkiye, Polonya’dan kurtulmak için Almanya’dan yardım ister. Almanya, ABD’yi böyle bir savaşta yenmenin imkansız olduğunu bilmesine rağmen Türkiye’yi karşısına almamak için müttefik olmayı kabul eder.

* Üçüncü Dünya Savaşı 2052’de sona erer. Japonya, Türkiye ve Almanya harabeye dönmüştür. Neyse ki sivilleri hedef almayan ileri teknoloji uçaklar sayesinde sadece 50 bin kişi ölür. Sonuçta ABD’ye uzayda istediğini yapmasına imkan verecek bir anlaşma imzalanır.

* 2060’da hálá İslam dünyasının liderliğini elinde tutan Türkiye, Washington’la arayı düzeltir ve yeniden sevilen müttefikler listesine adını yazdırır...

Her şey eski hamam eski tas haline döner.  
Read more

18 Saat Çalıştıktan Sonra Evinde Ölen Polis

18 saat çalıştıktan sonra evinde ölen polis memuru polislerin mesai sıkıntısını gündeme getirdi. "Hepsinin isyanı ortak: Günde bazen 18-20 saat çalışıyoruz. Aile hayatımız kalmadı" 
"Bir gece görevine giderken oğlum 'Ben polislerden nefret ediyorum, sen hep onların yanındasın' diye ağlamaya başladı"

İstanbul'da, Kağıthane Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Tamer Uyguner'in 18 saat çalıştıktan sonra evinde ölü bulunması üzerine Türkiye'nin dört bir tarafından polis memurları sıkıntılarını paylaştı. Uzun çalışma saatlerinden şikâyet eden memurlar; bütün toplumsal olaylarda, maçlarda, resmi etkinliklerde görev yapmalarından dolayı aile yaşamlarının olumsuz etkilendiğini, hiçbir şekilde dinlenemediklerini ve çoğu zaman uyumadan görev yaptıklarını anlattı.

ARTIK ADALET İSTİYORUM

Bu ölüm maalesef, aylardır dile getirdiğimiz sorunların acı bir sonucudur. Bu 18 saatlik çalışma istisna değildir. Çünkü başta İstanbul olmak üzere birçok ilimizde günlük normal mesai 12 saatten az olmamaktadır. Ek görevlerle, ikinci emirlerle bu çalışma günlük 18-20, ayda 300-320 saati bulmaktadır. Artık adalet istiyorum. Bu çalışmanın keyfi olup olmadığı araştırılmalı. Diğer tüm memurlar gibi ben de 160 saat çalışmak istiyorum. Ölçülü sendika ihtiyacımız bu ölümle bir kez daha ortaya çıktı. Ben de yorgunluktan ölmek istemiyorum.
Read more

Kadıköy'de Gelini Döven Damat

Kadıköy'de bir düğün sırasında yaşanan aile kavgası sokağa taştı. Yumrukların ve silahların konuştuğu kavgada kız ve erkek tarafı birbirine girdi. Geline ve ailesine saldıran damat polis tarafından güçlükle gözaltına alındı.

Taraf'ın haberine göre, düğünün yapılacağı yere otomobille gelen gelin ve damat araç içinde tartışmaya başladı. Tartışma bir süre sonra kavgaya dönüşürken damat, gelini ağır bir şekilde darp etti. Damadın geline yönelik saldırısına gelinin akrabaları karşılık verince kız ve erkek tarafı bir anda birbirine girdi. Yol ortasında yaşanan kavgayı vatadaşlar da kaldırımdan ve pencereden izledi. Düğüne kısa bir süre kala başlayan olaylar şöyle gelişti:

Damat düğünün yapılacağı Kadıköy Rıhtım'daki Shine Kafe'nin önünde gelini önce arabada, sonra da sokakta dövmeye başladı. Damat daha sonra gelinin ailesine de silah çekti. Ardından, kavgaya gelin tarafı ile damat tarafı da katıldı. Tartışmaya başlayan taraflar yol ortasında birbirlerine tekme-tokat saldırdı. Bir türlü sakinleştirilemeyen damat yerde baygınlık geçiren geline saldırmaya devam etti. Bir ara damat kendini sakinleştirmeye çalışan akrabalarından sıyrılarak geline vurmaya başlayınca olay büyüdü. Araya giren vatandaşlar ve tarafları sakinleştirmeye çalışan davetliler de yumruklardan nasibini aldı.

Kadıköy Rıhtım Polis Merkezi'nden gelen polisler kavgaya güçlükle müdahale etti. Polis olayı yatıştırmak için damat ve gelinin bazı akrabalarını göz altına aldı. Kavga sırasında taraflardan birinin akrabası sara krizi geçirince olay yerine ambulans çağırılarak hastaneye kaldırıldı.

Gazetecilere de saldırdılar

Polis çok sayıda kişiyi ifadesini almak üzere Kadıköt Rıhtım Polis Merkezi'ne götürünce düğün karakolda son buldu. Öte yandan kavgayı görüntülemek isteyen gazeteciler de saldırıya uğradı. Gazetecilere, "Kameralarınızı kırarım, elinizdeki kaydı bana verin" diyen bir kadın, polisler ve özel güvenlikçiler tarafından zorlukla sakinleştirildi.
Read more

Kaz kafalı! Beğenmiyorsan McDonalds'a Git

Fast food savaşlarındaki son nokta İngiltere'de gerçekleşti.

Chorlette Chamberlain isimli bir müşteri, geçen ay bir Burger King restoranına girdi ve hamburger sipariş etti. Önceden hazırlanmış bir hamburgerin kendisine mikrodalgada ısıtılıp verilmesine sinirlenen kadın, restorandaki görevlilerle tartıştıktan sonra, restoranın sahibine mail attı.

BÜYÜK TAZMİNAT ALACAK

Mailde kendisine alevde pişirilmiş yerine mikrodalgada ısıtılmış bir hamburger verildiğini söyleyen Chamberlain'in aldığı yanıt ise şok ediciydi. Restoranın resmi mail adresinden gelen cevapta "Yemeği soğuk mu yemek istiyorsun kaz kafalı. Beğenmiyorsan McDonalds'a git. Hahhahahahha" yazılıydı. Şok olan 25 yaşındaki kadın yaşadığı olayı yerel mahkemeye bildirdi. Burger King'in özürlerini kabul etmeyen kadın, yüklü bir tazminat bekliyor.
"Beğenmiyorsan McDonalds'a git"

REZALET BÜYÜYÜNCE ÖZÜR GELDİ

Burger King'in müşteri ilişkileri departmanından bir yetkili olayla ilgili "Restoran sahibi bizden bağımsız. Kaçak bir giriş yapıp kendi maili yerine bizim mailimizi kullanmış. Kendisine ceza verdik. Müşterimizden özür diliyoruz" açıklamasını yaptı. * Chorlette Chamberlain'in mahkemeye gitmesi üzerine, Burger King yetkilileri, genç kadına istediği kadar bedava yemek hakkı tanıdı. Ama 25 yaşındaki kadın bu teklifi kabul etmedi ve hakkını mahkemede arayacağını söyledi.
Read more

Akon – Used To Know (feat. Gotye , Money J , Frost) (Remix)

Akon ve yeni albümünden tanıdık bir melodi. gotye'den tanıdıgımız ve bu senenin en popüler şarkılarından birisi olan somebody that ı used know şarkısını akon yorumladı. dinleyin ve yorumunuzu bırakın
Read more

Google’ın Müzik Tanımlama Servisi Nedir?


Shazam ve Soundhound 
Yeni sürüm Android’teki özelliklerden bir diğeri de müzik parçası tanımlama sistemi olacak. Google böylece Shazam ve Soundhound gibi tecrübeli müzik parçası tanımlama uygulamalarını da hedef almış oluyor. Shazam ve Soundhound’un on milyonlarca şarkıyı tanıdığını ifade ederek, Google’ın bu kategoride işinin zor olduğunu söyleyebiliriz. Google’ın müzik tanımlama servisi bu ay sonunda kullanıcılarla buluşacak.

Read more

2012 Pasaport Yenileme Ücreti Ne Kadar ?




SÜRE
HARÇ BEDELİ
PAS. DEF. BDL.
6 AY
80.50 TL
62.50 TL
1 YIL
117.60 TL
62.50 TL
2 YIL
191.90 TL
62.50 TL
3 YIL
272,40 TL
62.50 TL
4 -10 YIL
383.85 TL
62.50 TL
PASAPORT HARÇ VE CÜZDAN BEDELLERİNİN TAHSİLİNDE YETKİLİ BANKALAR
T.C. ZİRAAT BANKASI A.Ş.
T. HALK BANKASI A.Ş.
T. İŞ BANKASI A.Ş.
YAPI VE KREDİ BANKASI A.Ş.
AKBANK T.A.Ş.
T. VAKIFLAR BANKASI T.A.O.
T. GARANTİ BANKASI A.Ş.
ŞEKERBANK T.A.Ş.
FORTİSBANK A.Ş.
T.EKONOMİ BANKASI A.Ş
FİNASBANK A.Ş.
DENİZBANK A.Ş.
TEKSTİLBANK A.Ş.
ANADOLUBANK A.Ş.
HSBC BANK A.Ş.
ING BANK A.Ş.
ALTERNATİF BANK A.Ş.
EUROBANK TEKFEN A.Ş.
ALBARAKA TÜRK KATILIM BANKASI A.Ş.
TURKISH BANK A.Ş.
TÜRKİYE FİNANS KATILIM BANKASI A.Ş.
ASYA KATILIM BANKASI A.Ş.
KUVEYT TÜRK KATILIM BANKASI A.Ş.
CİTİBANK A.Ş.
TURKLANDBANK A.Ş.
Read more

Kaş'a Nasıl Gidilir ?



Antalya veya Fethiye'den Kaş'a,Kemer, Kumluca, Finike ve Demre üzerinden gidilebilir.Ankara yönünden Kaş'a gitmek için Bucak ilçesini geçtikten sonra Korkuteli ayrımından dönüp Elmalı-Gömbe üzerinden gittiğinizde yol Antalya sahil yoluna göre 100 km. daha kısalır.
  • Antalya Kaş arası yaklaşık 186 kilometre(km) mesafede ve araçla yaklaşık 3 saat kadar sürmektedir.
  • Muğla Kaş arası yaklaşık 223 kilometre(km) mesafede ve araçla yaklaşık 3 saat 40 dakika kadar sürmektedir.
  • Eskişehir Kaş arası yaklaşık 576 kilometre(km) mesafede ve araçla yaklaşık 8 saat 10 dakika kadar sürmektedir.
  • Aydın Kaş arası yaklaşık 697 kilometre(km) mesafede ve araçla yaklaşık 9 saat 45 dakika kadar sürmektedir.
  • İstanbul Kaş arası yaklaşık 858 kilometre(km) mesafede ve araçla yaklaşık 12 saat 15 dakika kadar sürmektedir.
  • Denizli Kaş arası yaklaşık 276 kilometre(km) mesafede ve araçla yaklaşık 4 saat 15 dakika kadar sürmektedir.
  • Ankara Kaş arası yaklaşık 678 kilometre(km) mesafede ve araçla yaklaşık 9 saat 30 dakika kadar sürmektedir.
  • Manisa Kaş arası yaklaşık 456 kilometre(km) mesafede ve araçla yaklaşık 6 saat 40 dakika kadar sürmektedir.

Alıntı ;

Kaş'a birkaç türlü gitmek mümkün. İsterseniz otobüs isterseniz uçak yolculuğunu tercih edebilirsiniz. Biz uçak yolculuğunu tercih ettik, ama bana sorarsanız her ikisi de aynı kapıya çıkıyor. Neden derseniz izah edeyim...

İstanbul - Antalya arası uçuş süresi 50 - 60 dakika civarı. Uçuş saatinden 1 saat önce havalimanında olmak gerekli. İndikten sonra valizinizi almanız vs her uçuş için uçuş süresine en az 1,5 saat eklemeniz anlamına geliyor ( Buna bir çözüm bulmak lazım ya, neyse :P ). Dalaman havalimanı Kaş'a, Antalya havalimanından daha yakın. Ancak Dalaman'a olan uçuş sayısı çok az, dolayısıyla genelde Antalya havalimanına olan uçuşları tercih ediyor olacaksınızdır. Antalya havalimanında indikten sonra havalimanının önünde taksiler mevcut. Bu taksiler sizi 230 YTL'ye 3 - 3,5 saatte Kaş'a götürüyor; 2,5 + 3,5 etti mi size 6 saat. Hele bir de "230 YTL çokmuş, ben havalimanından 15-20 dakikada otogara gideyim, oradan da 4 saat süren bir minibüs yolculuğuna katılayım" derseniz o zaman da 2,5 + 4,5 etti mi size 7 saat. Otobüsle ya da arabanızla geliyor olsaydınız süre biraz daha uzun olmasına rağmen hem ucuza, hem beklemeden, belki geceden binip uyuya uyuya Kaş'a gelmeniz mümkündü, ama kaçırdınız napalım? :P

Eğer hala uçakla gelmekte ısracıysanız ve 3-4 kişi olarak Kaş'a gidecekseniz, gelmeden önce Kaş'ta taksici olarak çalışan Uğur Borucu'yu 535 - 549 - 5687 veya 242 - 836 - 1489 numaralı telefonlardan arayıp "Biz havalimanına şu saatte geliyoruz, bizi alıp Kaş'a getirir misiniz?" deyin, size yardımcı olacaktır. Normalde 230 YTL olan Antalya - Kaş arasını sizi 160 YTL'ye götürecektir. Kendisi çok hoş sohbet, eğlenceli ve temiz bir insandır. Sizinle yol boyunca arkadaşlık edecektir. Dalaman havalimanını tercih ederseniz yine size yardımcı olacaktır ama Dalaman havalimanını işletmesinden kaynaklı bir takım sorunlar, giriş ve otopark ücretlerinin olması gibi sebeplerden ötürü fiyat artacaktır.

Bir daha Kaş'a gelirken kendi arabamla gelmeyi planlıyorum. Yol üzerinde istediğiniz kadar durup vakit geçirmek, Kaş'a gelirkenki civar yerleşimleri ve alanları gezmek çok keyifli olacaktır. Tavsiye ederim.

Biz ne yaptık, ondan bahsedeyim. Sabah 06:20'de kalkan bir uçuşu seçtik ( Allahtan öyle yapmışız ). Antalya havalimanında 07:30 gibi olduk. Bavullarımızı biraz uzun bekledik. 08:10 gibi bavullarımızı aldık ve taksi ile 40 ytl'ye otogara geçtik. 08:30 gibi otogardaydık.

Antalya ile Fethiye'nin tam arası gibi kalıyor Kaş, yaklaşık 4 saatlik bir yolculuk. Otogarda Antalya - Fethiye arası çalışan birçok firma var. Herhangi birine atlayabilirsiniz. Kişi başı 16 YTL'ye otogardan Kaş'a gitmek mümkün. Bu yolculuk sırasında midibüs her semtin otogarına uğrayıp tekrar çıkıyor ve bol molalar veriyor. Bu nedenle biraz yorucu ve sıkıcı ama 4 kişiden daha az kişiyle gidiyorsanız maddi anlamda taksiden daha tercih edilebilir bir yol olacaktır.

Biz 09:00 midibüsüyle yola çıktık, dur kalk, dur kalk yapa yapa Kaş otogarına 13:00'da vardık.
Read more

Miss Bosphorus Yarışması Nedir? Katılım Koşulları



Bosphorus Yapım Şirketi'nin üstlendiği 'Miss Bosphorus Turkey 2012 Güzellik Yarışması', 
17 Temmuz da Türkiye finali ile
'Boğazın İncisi'ni seçecek.

2012 Miss Bosphorus Turkey finalinde 20 model, taç ve ödüller için Fox Tv aracılığıyla canlı yayında hünerlerini sergileyecek. Yerli ve yabancı sanatçıların sahne alacağı birbirinden ünlü isimlerin jürü koltuğuna oturduğu final gecesi Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilecek. 


Yarışmada ilk üç Boğaziçi Güzeli, Uluslar Arası Grand finallerde Türkiye'yi temsil etmeye hak kazanacak.


Miss Bosphorus Nedir?



Miss Bosphorus Türkiye Organizasyonu olarak hedefimiz, adil ve etik bir yarışma organizasyonu kurarak, ülkemizi uluslararası platformda temsil edecek nitelikli modellere ulaşmaktır. Bu bağlamda söz konusu modellerin bizlerin tanıtım yüzü olduğunun bilincini güderek ilerlemekteyiz. Belediyelerimizin, ticaret ve sanayi odalarımızın, yerel basın ve yayın kuruluşlarımızın desteklerini yanımıza alarak halk ile kaynaşmış ve destek gören bir organizasyon olmayı misyon edinmiş bulunmaktayız. Bu hedeflerimizi gerçekleştirmede yerel turizm ve kültür zenginliklerimizin bize önemli katkılar sağlayacağının bilinciyle; önümüzdeki dönemde Türkiye’de güzellik gösterileri arasında en iyi ve en güvenilir organizasyon olmak arzu ve iradesindeyiz. 


Türkiye’de düzenlenecek yarışmamızı kurgularken tüm illerin tek tek temsil edildiği ihtişamlı bir gösteri planladık. Yarışmalarımız sonucunda jürinin oylarını alarak ilk üç dereceyi paylaşan adaylarımız  uluslararası yarışma finallerine katılarak ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek için hak kazanacaklar.


Bayan Bosphorus’un kamuoyu etkisini artırmak için partner kanalımızla, televizyon, radyo ve gazetelerle her ilde reklam ve P.R çalışmaları yapılacaktır. Kampa giren kızlar burada gerekli eğitimlerle donatılıp, muhteşem bir sahne gösterisi için hazır olacaklardır. Toplumu oluşturan farklı çemberlerden destek alınarak; Televizyonların özel yayınlarıyla ilgiyi bu yöne sevk etmesi sağlanacaktır.     


Ulusal yarışmalarımız, zirve finallerimizin beslendiği en önemli kaynaktır. Bu nedenle ulusal yarışmaların düzenlenmesi sırasında kurallara uyulması ihtişamlı bir sezon gösterisi için önemli koşullardan biridir. Yarışmalar ulusal temsilcilerimiz tarafından yönetilir. Destekçilerimizin sağladığı olanaklar yarışmalarımızın ihtişamını belirleyen en önemli unsurdur. Bu destekler para hizmet ve ürün olarak sağlanır. 


Ulusal yarışmalar genelde bahar mevsiminde düzenlenmekte olup. Zirve finalleri ise yaz mevsiminin son haftası ile sonbaharın ilk iki ayı içerisinde yapılmaktadır. 


Bahar mevsimindeki ulusal finaller ülkenin bütün illerini temsil eder ve adayların belirlenmesiyle başlar. Duyurulardan sonra müracaat eden aday adayları arasından ilk 20 güzeli temsil edecek olan delege 9 kişilik bir jüri tarafından ön eleme yoluyla belirlenir. 


Bu jüride görev alacak önderlerin belirlenmesi hassas bir çalışma gerektirir.Çünkü yarışmaya kabul edilecek olan kişinin belirlenmesi kariyer hedefi açısından önem arzeder.



Jüri, her kesimin kamuoyu tarafından benimsenmiş ve o alandaki demografik değerleri taşıyan meslek kesimleri içinden seçilir.



• Güzellik konusunda faaliyet gösteren şirket sahibi veya uzmanları,
• Güzel sanatlar okullarında eğitimci, öğretmen veya akademisyen,
• Uluslararası ilişikiler eğitimi veren fakültelerdeki akademisyenler,
• Medya mensubu,
• Hazır giyim markası pazarlama yöneticileri,
• Özgün moda tasarımcısı ve üreticisi, 
• Şirket başkanları veya icra kurulundaki yöneticiler,
• Cemiyet hayatının iyi ahlakıyla tanınan hanımefendi veya beyefendileri,
• Klasik yaşam tarzını benimsemiş halk tabakasının güzel sanatlara ilgi duyanları,
• Siyasi parti üyesi olup, uluslararası ilişkilere duyarlı şahsiyetleri,
• Toplumsal kültürlerin oluşmasında duyarlı önderler,
• Yazarlar, 
• Karikatüristler,
• Sinema endüstrisinde üretici veya işletmeciler,
• Tiyatro sanatında kariyeri olanlar,
• Televizyon programlarında çalışan uzmanlar,
• Oyuncu ajansı yöneticisi veya oyuncu seçmeni,
• Sahne sanatları koroegrafları,


Görevli jüri üyeleri yarışmaya hazır olan adayları mesleki alanlarına göre değerlendirerek onlara puan verirler. Kızlar ön elemelerden sonra kampa alındığında televizyon kanallarının desteğiyle adaylar  kamuoyuna partner kanalımız tarafından tanıtılıp, adayların desteklenmesi sağlanacaktır.


20 güzelin katılacağı kamp programı süresince adaylar belirlenen konular altında eğitimlere tabi tutulurlar. Güzellik, sahne yürüyüşü, fotomodellik, mimik, dans ve kendisini özgürce ifade edebilme gibi yetenekler kazandırılacaktır.




Miss Bosphorus Turkey Seçmeleri    


Miss Bosphorus yarışmaları, ulusal finaller ile zirve finalleri olarak iki aşamada tamamlanacaktır. Birinci aşama Ulusal final yarışmalardır.Bu yarışmalar her ülkedeki resmi ulusal yöneticilerimiz tarafından yılın farklı zamanlarında bağımsız olarak düzenlenecektir.


İkinci aşama ise ulusal adaylarının rekabet edeceği zirve finalleridir. 


Yarışmalarımıza katılan kızlarla ilgili hedefimiz ise şu şekilde tanımlanmıştır:


“Baskı altına alınarak özgüvenden yoksun bırakılan kadının, kimliğini tanıması ve daha dışa dönük girişimlerde bulunması ve bu duruşuyla örnek oluşturmasıdır.” 


Miss Bosphorus Organization evrensel ahlak ilkelerinin üstünlüğünü temel kabul edip; bu ilkeleri yüceltmeye ve geliştirmeye çalışır. İnsanın iç ve dış güzelliğinin evrensel bütünlüğünü, zamandan bağımsız olarak algılar ve sanat içinde yorumlayarak, güncel yaşamda toplumlara moral değerleri aşılar.




Bosphorus Ödülleri

2012 Miss Bosphorus Turkey finalinde birincilik tacını hak edecek olan Türkiye güzeline bir adet stüdyo daire hediye edilecektir
Miss Bosphorus Türkiye güzelinin ödülü       
 
2012 Miss Bosphorus Turkey finalinde ikincilik tacını hak edecek olan Türkiye güzeline bir adet devre mülk tatili hediye edilecektir


2012 Miss Bosphorus Turkey finalinde üçüncülük tacını hak edecek olan Türkiye güzeline bir adet takı seti hediye edilecektir





Jüri;


Haldun DormenHALDUN DORMEN
fOX tvFOX TV YÖNETİM
Korkut KAlaycıKORKUT KALAYCI
Yüksel AytugYÜKSEL AYTUĞ
Tanju babacanTANJU BABACAN
ABDULLAH ÖZTOPRAKABDULLAH ÖZTOPRAK
NAHSAN ŞİMŞEKNAHSAN ŞİMŞEK
BAHARKANIKBAHAR KANIK
Read more

Boya Göre İdeal Kilo Oranı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Boya göre kilo oranı, boya göre ideal kilo oranı, Boya gore kilo Boyunuza göre kilonuz normal mi? Ya da hangi boyda kaç kilonun şişmanlığa kaçtığını biliyor musunuz? İşte size ideal kilonuzu hesaplamak için kolay bir yöntem.
Bir kişinin ideal (olması gereken) kilosunu bulmak için çeşitli yollar ve hazırlanmış cetveller vardır.
Her zaman uygulanabileocek şu basit formül eskiden beri sık kullanılmaktadır:
Boya Göre İdeal Kilo Oranı• Boy 150′den çıkarılır.
• Bulunan rakamın dörde bölünmesiyle elde edilen sayıya 100 eklenir.
• Bu rakam boydan çıkarıldığında ideal kilo hesaplama da elde edilen netice o kişinin ideal kilosunu gösterir.
• Kadınlar için bu değeroler birkaç kilo daha düşüktür.
Örnek olarak:
• Boyu 1.80 cm. olan bir erkeği alalım.
• Önce 180 – 150 = 30 ‘u buluruz.
• Bunu dörde bölersek 7,5 çıkar.
• 100 ekleyip (100 + 7,5 = 107,5) boydan çıkarmamız (180 – 107,5) ideal kiloyu verir:
• 72,5 kg.
boya ve yaşa göre kilo, boya göre kilo nasıl olmalı, kilo ve boya göre ideal kilo ile ilgili yorumlarınızı aşağıdaki bölümden yapabilirsiniz. Sağlıklı günler dileriz.
Read more

Kol İnceltme Hareketleri Egzersizleri Nelerdir?


Kol inceltme hareketleri, kol inceltme ve kol eritme hareketleri, kolları zayıflatmak için kolları incelten hareketler
Matın üzerine uzanın ve ellerinizi omuz hizasında açın. Bacaklarınızı uzatın ve ayaklarınızın ağırlığını parmak uçlarınıza verin. İtme çekme pozisyonu için dengeyi sağlayın. Gövdenizin üst kısmını yere doğru itin ve çekin.
Karın kaslarınızı sıkın, dirseklerinizi geride tutun. Dirseklerinizi gövdenize yakın tutun. Zemine birkaç santim yakın duracak şekilde gövdenizi aşağı ittiğinizde 10 ila 30 saniye kalın. Eğer sırt probleminiz varsa hareketin daha kolay bir versiyonunu deneyin.


Ellerinizle sandalyenin ucuna sıkıca tutunun. Poponuz sandalyeye değmesin, ağırlığınızı ellerinizle destekleyin. Sol bacağınızı düz uzatın, diğer bacağınızı yere 90 derecelik açıyla bükün.
Hareketi yaparken dirseklerinizi geriye doğru bükün ve yavaşça kalçanızı yere doğru indirin. Tekrar yukarı çıkmak için kollarınızı düzleştirin, ayaklarınızdan yardım almayın. 8 ila 15 arası tekrarla bir seti tamamlayın. Sağ bacağınızı düz tutun, sol bacağınızı bükerek hareketi tekrarlayın

Sol kolunuzu başınızın üstüne kaldırın ve başınızın üzerinden sağ omzunuza doğru bükün.
Sol dirseğinizi sağ elinizle tutun, esnemek için yavaşça dirseğinizi sağ omzunuza doğru çekin. Bu şekilde 20 saniye kalın ve sonra diğer kolunuzla aynı hareketi yapın.
kol eritme egzersizleri videolu anlatım, kol zayıflatma egzersizleri, kol zayıflatma

Haber Kaynağı PUDRA.COM
Read more

Kulak Temizletme Yöntemleri Nelerdir? Zararları ve Bitkisel Tedavisi Nedir



Kulak temizletme zararları, kulak temizletme yöntemleri, kulak kirinin bitkisel tedavisi Hani çoğumuz banyodan çıkar çıkmaz kulak temizleme çubuklarına (Q-tips-kütips) saldırırız ya! Bunların nasıl icat edildiğini biliyor musunuz ?

Kulak Temizletme Yöntemleri Zararları ve Bitkisel Tedavisi NedirQ-tips, Polonya asıllı bir Amerikalı olan Leo Gerstenzang tarafından 1920 de icat edilmiş. Leo nun güzel ve titiz karısı her banyodan sonra bebeğinin kulaklarını kürdana sardığı ufak bir pamuk parçasıyla temizlermiş, fakat en büyük problem kürdanın kırılıp veya pamuğun çıkıp kulak içinde kalmasıymış.
Hele hele bir gün annenin yanlış bir hareketi sonucu bebeğin kulağında zedelenme ve kanama olunca, Leo daha az riskli bir temizleyici yaratmayı aklına koymuş. Derken bildiğimiz pamuklu çubuğu bulmuş. icat ettiği bu nesneye de ingilizce deki Quality (Kalite) kelimesinin baş harfini koyarak “Q-tips” (Kaliteli Uçlar) adını vermiş. Gel gelelim, Leo Bey böyle bir icatla iyi mi yapmış, kötü mü, biraz bunu tartışalım. önce halk arasında kulak kiri olarak bilinen salgının ne olduğundan bahsetmek gerekir. Kulak üç kısımdan oluşur: Deriyle kaplı olan ve yağ bezleri içeren dış kulak yolu, işitmemizde önemli bir basamağı oluşturan çekiç, örs, üzengi kemikçiklerini içeren orta kulak ve sesin algılanıp beyne elektrik sinyalleri olarak iletilmesini sağlayan salyangozun yer aldığı iç kulak. Dış kulak yolundaki yağ bezleri tarafından üretilen ve deri döküntülerini de içeren kulak kiri, dış kulak yolu derisini sudan ve iltihaptan koruyan, dış ortamdan gelen tozun ve diğer partiküllerin kulağın daha iç kısımlarına gitmesini önleyen bir tabaka oluşturan faydalı bir salgıdır; asla çocuğumuzun sandığı gibi utanılacak, pis, iğrenç bir materyal değildir. Seümen veya wax (mum) da denilen kulak kirinin içeriği ve miktarı kişiden kişiye değişir.
Genellikle iki tip kulak kiri vardır: Islak ve kuru. Kuru tip genellikle Asya kıtasında yaşayanlarda görülmekteyken, ıslak (yani yağ oranı fazla) tip ise özellikle Batı Avrupa dakilere özgüdür. Kulak kirinin az üretilmesi enfeksiyon riskini artırır, fazla üretilmesi de tıkaç oluşumu ve buna bağlı işitme kaybı, tıkaç arkasında biriken materyalin enfekte olması gibi riskler taşır. Normalde kulak kiri, dış kulak yolu derisinde yer alan kıllar tarafından içeriden dışarıya doğru taşınarak vücut dışına atılır. Ancak dış kulak yolu doğuştan dar olan veya geçirilen herhangi bir kaza veya ameliyat sonrasında daralmış olan kişilerde bu işlem yavaşlar.
Q-tips vb. cisimlerle kulak temizleme alışkanlığı olanlarda ise bu mekanizma bozulup kiri dışarı yönlendiremez ve tıkaç oluşumuna yol açar. Tıkaç oluştuğunda işitme kaybı, kulakta ağrı, anormal ses veya çınlama,yabancı cisim hissi ve bizlere en sık başvurma nedeni olan yüzme veya banyo sonrası kulakta tıkanıklık şikayetleri ortaya çıkar. KBB doktorlarının hastalarına söyledikleri ünlü bir söz vardır: “Kulağınıza dirseğinizden daha küçük bir şeyi asla sokmayınız!”
Her gün poliklinik ve muayenehanelerimizde Q-tips, saç tokası, örgü şişi,tığ, araba anahtarı veya kendi icat ettikleri herhangi bir cisimle (bir keresinde izmir de çalıştığım üniversite hastanesi polikliniğinde mıh denebilecek büyüklükte bir çivinin başını biraz değiştirerek ederek bu amaçla kullanan bir hastayla karşılaşmıştım) kulak kirlerini temizlediklerini ifade eden fazla titiz (!) hastalarla karşılaşmaktayız.
Bizler de bu kişilerin kiri içeri itip biriktirerek tıkaç oluşumuna yol açtıklarını, dış kulak yolu derisini yırtıp kanattıklarını görmekte; bu yırtık bölgesinden giren bakteri ve mantarların yarattığı,çok şiddetli ağrıyla giden dış kulak yolu enfeksiyonlarını, temizleme işlemi sırasında fazla çaba veya kazayla birisinin çarpmasına bağlı oluşan kulak zarı yırtıklarını ve bunun yol açtığı kronik orta kulak enfeksiyonlarını tedavi etmekteyiz. Bilimsel makalelerde kuru kulak kiri tipine sahip Japon halkının, bizimkinden farklı olan pamuksuz ve ucu ufak bir kaşık gibi olan çubuklarla kulak kirlerini temizlemeye çalışırken çok sık olarak kulak zarını yırtmakla kalmayıp, çekiç- örs-üzengi kemikçiklerini de kırıp dışarı çıkardıklarını (!) okumaktayız.
Nasıl temizlenmeli?
Peki öyleyse kulağımızı nasıl temizleyeceğiz diye sorabilirsiniz. Kulak kiri, kulağı korumakla görevli normal bir salgı olarak kabul edilmeli ve temizlik işi kulağa bırakılmalıdır. Tozlu ortamlarda çalışanlar kulak tıpaları kullanarak, dış kulak yoluna toz kaçmasını önleyip kulağın işini hafifletebilirler. öoezerine deri döküntüleri, toz ve partiküller yapışmış olan kir, zamanla dışarı atılacak, siz de dış kulak yolu girişine gelen bu materyali havlu kenarı veya işaret parmağınızla doladığınız bir parça pamukla oradan alabileceksiniz. Eğer kulak zarınızın yırtık veya delik olmadığından eminseniz, haftada bir kez banyo öncesi birkaç damla gliserin veya bebe yağını kulağınıza damlatmak da uygulanabilecek metotlardan biridir. Sonrasında o kulak üstte olacak şekilde bir süre yan yatıp,ardından altına havlu koyarak diğer tarafa yatarsanız, yumuşayan kulak kirinizin kendiliğinden dışarı aktığını göreceksiniz
Diğer yöntem:
Başka bir metot ise 6 ay-l yıllık aralarla düzenli olarak bir Kulak-Burun-Boğaz doktoruna başvurarak kulaklarınızı temizletmektir. Halk arasındaki yanlış bir inanışa göre “Kulak bir kez temizlendi mi,alışkanlık yapar, devamlı temizlenmesi gerekir”.
Sık kulak temizletenlere sorulsa, mutlaka hepsi Q-tips vb. kullanan ve tıkaç oluşumuna kendileri yol açan kişilerdir. Yani kulak temizletmek bir alışkanlığa yol açmaz, tam tersi yanlış bir alışkanlık sık kulak temizletme ihtiyacını doğurur!
Ancak yukarıda belirtilen şikayetler ortaya çıktıysa, bir kulak tıkacınız var demektir. Q-tips vb. Cisimleri kullanarak bunu çıkarmaya asla çalışmamalı, temiz (!) olacağım diye kulağınıza hasar verebileceğinizi unutmamalı ve en kısa sürede bir bilene başvurmalısınız. Evet, şimdi tekrar düşünürsek, sizce Leo Bey iyi bir şey mi icat etmiş, yoksa kötü bir şey mi?
Kaynak: Dr. Seçil Totan (KBB Uzmanı)
kulak kepçesindeki siyah noktalar nasıl temizlenir, kulak içi yapışkanlık, kulağı nasıl temizler
Read more

1 Temmuzda Çıkacak Yasa Nedir? Borçlar Kanunu Türk Ticaret Kanunundaki Değişiklikler


1 Temmuzda Çıkacak Yasa Borçlar Kanunu Türk Ticaret Kanunu
1 Temmuzda Çıkacak Yasa Borçlar Kanunu Türk Ticaret Kanunu















Temmuz 2012 Yeni Yasanın içeriğinde neler var ? 1 Temmuzda Çıkacak Yasa Borçlar Kanunu Türk Ticaret Kanunu ve diğerleri detaylar şöyle;
Otobüslerde tavuk ve horoz gibi canlı hayvan taşınmayacak. Gece yarısından sonra yolcuların uyuduğu saatte yüksek sesle müzik çalınmayacak.
-Şehirlerarası yolculuklarda yumurta, soğan, pide, lahmacun gibi kötü kokan yiyecekler yenilmeyecek.
-Yolcu taşımacılığında sefer yapılamamışsa, harekette yolcunun katlanamayacağı zaman diliminde gecikme olursa; yolcu, ödediği ücreti ve varsa zararını isteyebilecek. Yolcu, aksine bir sözleşme olmaması durumunda bagajı için de ayrı bir ücret ödemeyecek.
-Firmalar, bilette belirtilen yerin başka bir kişiye verilmesi, aracın belli saatten önce hareketi nedeniyle yolcunun yetişememesi gibi nedenlerden sorumlu olacak. Herhangi bir zarar ispat edilmese bile firma, bilet bedelinin 3 katı tazminat ödeyecek.
-Kamyon ve dolmuşlarda yer alan ve çoğu zaman güldüren ‘Kamyon Çeker 10-20 ton, Gönlüm Çeker Paris Hilton’, ‘Hayatımı Yazsam, Duble Yol Olur…’, ‘Araman İçin İlla Hata Mı Yapmam Gerekir?’ gibi tampon yazıları tarihe karışacak
-Tek başlarına ticaret yapan ancak ticaret unvanlarına bir şirketin var olduğu izlenimini uyandıracak ekler yapan kişiler, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılacak.
-Taksitli satış ve tüketici kredilerinde dürüst davranılmaması haksız rekabet olarak sayılacak. Uygulanan faiz veya vade farkı, ödemelerin nasıl yapılacağı açıklanacak.
-Ticaret unvanına, ”Türk”, ”Türkiye”, ”Cumhuriyet” ve ”Milli” kelimelerini Bakanlar Kurulu kararı olmadan koyan tacirler, 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılacak
-Şirket müdürlerinden en az birinin yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması ve bu müdürün şirketi tek başına temsile yetkili olması zorunluluğu kalkıyor
-Bir şirket kurmak veya şirketin sermayesini artırmak amacıyla halka her türlü yoldan çağrıda bulunularak para toplanması yasaklanıyor.
-Eşyanın kaybolmasından veya hasara uğramasından doğan talep hakları, teslimi takip eden 3 iş günü içinde; açıkça görülmüyorsa teslimi takip eden 14 iş günü içinde taşıyıcıya bildirilmemişse sona erecek
-Yönetim kurulu üyelerinin yakınları, şirkete nakit borçlanamayacak, bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremeyecek
-Müşteri, malın gerçek değeri konusunda yanıltılamayacak ve karar verme özgürlüğüne, verilen hediyelerle etki edilemeyecek. Kapıdan veya yoldan çevirerek yapılan satışlar, saldırgan satış yöntemi olarak değerlendirilecek
-Tacirin kullandığı her türlü kağıt ve belgede, sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve numarasının gösterilmesi zorunluluğuyla ilgili maddenin yürürlüğü 1 Ocak 2014′e erteleniyor
-
Kanun ticaret hayatına da yenilikler getiriyor. Yeni kanunla birlikte her tacir internet sitesi oluşturmak zorunda olmayacak, ancak internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi olan tacirler, işletmesi ile ilgili bilgileri bu siteden yayımlayacak.
Şirketin internet sitesine konulan bir içerik, üzerinde bulunan tarihten itibaren en az 6 ay süreyle internet sitesinde kalacak, aksi halde konulmamış sayılacak.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulan sermaye şirketlerinden internet sitesine sahip olanlar, üç ay içinde internet sitelerinin içeriklerini kanunun öngördüğü şekilde düzenleyecek
-Kanunun göreve ilişkin hükümleri, kanun yürürlüğe girdiği tarihten önceki açılmış davalara uygulanmayacak. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olacak
-Değişiklikle, kredi faizine tavan uygulaması getiriliyor. Kredi faizinde tavan yıllık olarak yüzde 13,5 ile sınırlanıyor.Buna göre, konut, ihtiyaç ve otomobil faizleri aylık yüzde 1,06′yı geçemeyecek
-Otel, pansiyon gibi yer işletenler, konaklayanların eşyasının kaybolmasından ya da zarara uğramasından sorumlu olacak.Aynı sorumluluk, otopark ve benzeri yer işletenler için de geçerli olacak
-Ev sahibi kafasına göre kira artışı yapamayacak.
Kira bedelleri, bir önceki yıldaki üretici fiyat endeksindeki artışı geçemeyecek.
Ev sahibi, yakın akrabalarını gerekçe gösterip kiracıdan evden çıkmasını isteyebilecek.
Örneğin, “dedem taşınacak” ya da “Almanya’dan oğlum geldi” gibi ailevi gerekçelerle evinin tahliyesini isteyebilecek.
Kiracının elektrik ve su borcunu ödememesi tahliye sebebi sayılacak.
Uyarıya rağmen gürültü yapan, balkonda mangal yapan kiracının sözleşmesi iptal edilebilecek.
Konut ve işyeri kirasında depozito, 3 aylık kira bedelini aşamayacak
-”Ömür boyu kefalet” kavramı tarih oluyor.
Kefil olma durumunda, kefalet süresi ne olursa olsun, 10 yıl sonunda kefalet kendiliğinden sonlandırılacak
-Yanlış tedavi uygulayan doktor tazminata mahkum olabilecek.
Onların da kendilerini güvenceye alabilmeleri için “sorumluluk sigortası” hayata geçirilecek
-Hâkim, sadece ölümde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar görenin yakınlarına tazminat ödenmesine karar verebilecek.
Bu arada aralarında resmi nikâh olmayanların, yani nişanlı ve sevgililerin de tazminat istemeleri, yasal dayanağa kavuşmuş olacak
Read more