kısaca bilgi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kısaca bilgi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Edebiyatın Diğer Bilim Dallarıyla Etkileşimi ve İlişkisi Nedir?


Edebiyat, güzel sanatlardan biri olması yanında oluşturduğu sanatın kuralları ve ürünleriyle uğraşan bir bilim dalı olarak da değerlendirilebilir. Edebiyat, ürünlerini ortaya koyarken ve bu ürünleri incelerken çeşitli bilim dallarıyla ilişki kurar.
 
 
a) Edebiyat ile Tarih Arasındaki İlişki
İç içe girmiş olan bu ilişkiyi üç yönde inceleyebiliriz:
  • Her edebî metnin, içinde oluştuğu tarihî bir dönem vardır ve edebî metinlerin hepsinde bu tarihî dönemlerin izlerini görmek mümkündür. Edebî metinlerin temasını tarihî dönemler etkiler, bu eserleri doğru yorumlayabilmek için o dönemin tarihî olaylarını iyi bilmek gerekir.
  • Bazı edebî metinler, oluştuğu dönemin izlerini taşırken, bazıları da konusunu tamamen tarihî gerçeklerden alabilir. Bu tür metinler, tarihe ışık tutabilir, tarih bilimine kaynaklık edebilir. Göktürk Kitabeleri'ni bu duruma örnek olarak gösterebiliriz.
  • Edebî eserler ve yazarları dönemleri ile birlikte inceleyen edebiyat tarihi, tarih biliminin metodundan yararlanır.
b) Edebiyat ile Coğrafya Arasındaki İlişki
  • Her edebî metnin - özellikle olay ve durum metinlerinin - önemli unsurlarından biri de yerdir. Olaylar, bir mekânda ortaya çıkar ve o mekânın izlerini taşır. Böylece, coğrafya edebiyat üzerinde etkili olur.
  • Bazı edebî metinlerin yazılış amacı, belli bir coğrafi bölgeyi tanıtmaktır. Gezi yazıları, egzotik romanlar bu türden eserlerdir; bunlar her iki bilim için de önemli kaynaklardır. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi, hem edebiyat hem tarih hem de coğrafya bakımından önemli bir eserdir.
  • Coğrafya kitaplarında, coğrafî bilgiler veren dergilerde, ansiklopedilerde, edebiyatın anlatım biçimlerinden biri olan "açıklayıcı betimleme" kullanılır. Bu yönüyle coğrafya bilimi, edebiyattan yararlanmış olur.
c) Edebiyat ile Sosyoloji Arasındaki İlişki
  • Edebiyatın konusu insandır ve insan toplum içinde yaşayan bir varlıktır. Edebî metinler, insanı, insanın diğer insanlarla ilişkilerini işler. Sosyoloji ise toplum bilimidir. Bu yönüyle her iki bilimin konusu ortaktır.
  • Bazı edebî metinler, sosyoloji bilimine kaynaklık edebilir, çünkü edebî metinlerde insan ilişkileri açısından bol malzeme vardır. Ancak, edebî metinler oluşturulurken gerçeklerin değiştirilip dönüştürüldüğü unutulmamalıdır.
  • Bazı edebî akımlar ve edebî dönemlerin bazı temsilcileri, topluma yön vermeyi, sosyal fayda sağlamayı amaçlar. Böylece edebiyat toplumu etkiler ve sosyolojinin inceleme alanına girer. Örneğin; Recaizâde Mahmut Ekrem'in "Araba Sevdası" adlı romanı, Batılılaşmayı yanlış anlayan züppe tipini, Halit Ziya'nın "Maî ve Siyah" adlı romanı da Servet-i Fünun sanatçılarını anlatır.
ç) Edebiyat ile Psikoloji Arasındaki İlişki
  • Edebî metinler yazarlar tarafından oluşturulur (Anonim olanlar hariç). Bu eserler, bire bir yazarların yaşantılarını, duygularını yansıtmasalar da onlardan izler taşır. Yani, edebî metinlerde yazarın psikolojisinden izler vardır; derinlemesine ve bilimsel yapılan bir incelemeyle, eserler bizi yazarların ruh dünyasına götürebilir.
  • Edebî eserler, insanı her yönüyle aydınlatır. İnsanın ruh dünyasına ağırlık veren psikolojik eserler (romanlar, duygu ağırlıklı şiirler...) insanların ruh çözümlemelerini yapar; bu çözümlemeler, çevremizdeki insanları daha iyi anlamamızda, "Bin bir çeşit insanın, bin bir çeşit hâli vardır." diyerek olayları, durumları yorumlamamızda bize yardımcı olabilir. Mehmet Raufun "Eylül", Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" adlı romanları buna güzel birer örnektir.
  • Bu tür eserler, psikoloji bilimi için de önemli malzemelerdir. Ancak, edebî eserlerin, gerçeğin değiştirilip dönüştürülmesiyle oluşturulduğu unutulmamalıdır. Bire bir gerçeği yansıtmasa da anlatılan olayların ve kişilerin benzerlerini günlük hayatımızda görmemiz mümkündür.
d) Edebiyat ile Felsefe Arasındaki İlişki
  • Madde ve yaşamayı çeşitli yönleriyle inceleyen bir düşünce sistemi olan felsefe, zaman zaman araç olarak edebî metinleri kullanmıştır.
  • Bazı edebî metinlerin arka planında bazı düşünceler yatar. Toplumları etkileyen bu düşünceler, felsefî metin yalınlığıyla değil, değiştirilip dönüştürülerek anlatılır. Sayfalarca süren bir edebî metnin arkasında bir cümlelik, bir iki kelimelik bir düşünce olabilir. Edebî metin, bu yönüyle felsefî metinlerden ayrılır. Örneğin Albert Camus'nun romanlarında (Bulantı, Düşüş vs.) egzistansiyalizm (varoluşçuluk) felsefesinin işlendiği görülebilir.
e) Edebiyat ile Bilim -Teknik Arasındaki İlişki
Bilim ve teknik insan hayatını etkileyen, değiştiren, insan hayatına yön veren yenilikleri, gelişmeleri içerir. Değişen insan yaşamı, değişiklikleriyle edebi eserlerde yer alır. Bir toplumun bilim-teknikteki seviyesini, yazılan edebî metinlere bakarak tahmin edebiliriz.
Bilim ve teknikteki gelişmeler, edebiyatın gelişmesini de etkilemiştir. Örneğin, matbaanın bulunması, herkesin edebî eserlere ulaşımını kolaylaştırmış, gazetenin çıkarılmasına zemin hazırlamış; bu da gazete çevresinde oluşan edebî metinlerin oluşumunu sağlamıştır. 20. yüzyılda "fütürizm" (gelecekçilik) akımına mensup sanatçılar edebiyatı tamamıyla teknolojik gelişmelerin bir anlatım aracı olarak görmüşlerdir.
Read more

2013 Yılı 10.sınıf Coğrafya Kitabı Soruları ve Cevapları

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle doldurunuz.

1. Tor topoğrafyası ...... granit...bloklarından oluşur.
2. Tortul kayaçlar .....sıcaklık... ve ...basınç...etkisi ile metamorfik kayaçlara dönüşür.
3. Mağma ...soğuma... ve ...katılaşma... sonucu püskürük kayaçlara dönüşür.
4. Sıcaklık ve basınç altında formasyona uğrayarak oluşan kayaçlara ....başkalaşım kayaçları...adı verilir.
5. Pamukkale travertenleri oluşum bakımından ....kimyasal tortul...kayaçlar grubuna girer.

Aşağıdaki ifadelerin doğru veya yanlışlığını belirtiniz.
1. Kalkerli arazide peri bacaları oluşur (Y)
2. Kireç taşlarının çözülmesi ile karstik mağaralar oluşmuştur. (D)
3. Kömürün metamorfizmaya uğraması sonucu elmas oluşur. (D)
4. Kolay aşınan ve parçalanan kayaçlar alçak ve belirgin olmayan yer şekilleri meydana getirir.(D)

10.SINIF SAYFA 22 VOLKANİZMA VE DEPREMLER ETKİNLİK ÇALIŞMASI CEVAPLARI 
LİSE 2. SINIFLAR SAYFA 22 VOLKANİZMA VE DEPREMLER ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Tabloda belirtilen ülkelerdeki sıcak su kaynaklarının oluşumunda etkili olan faktörü dünya deprem ve volkan haritalarından faydalanarak bulunuz.?
Fay ve volkanizma Deprem Volkanizma
HAWAİİ: X
JAPONYA: X 
TÜRKİYE: X 
İTALYA: X 
YENİ ZELENDA: X
İZLANDA: X
FAS: X
Konu ile ilgili açıklama: Dünya üzerindeki volkanik alanlarla; deprem bölgeleri, fay hatları, genç kıvrım dağları ve sıcak su kaynakları arasında bir paralellik vardır. Bu alanların çoğu Kıta veya levha sınırlarında yer alır. Genç sıradağlar, Volkanlar, volkanik ada yayları, Okyanus ortası sırtları, Büyük trans form faylar, grabenler, sıcak su kaynakları, deprem zonlarının hemen hepsi bu hatlardadır. Sebebi bu alanlarda yer kabuğunun hareket halinde olmasıdır.
Ancak volkanik kökenli olan Hawaii adaları ve çevresinde levha sınırlarına çok uzak volkanik sahalarda oluşabilir.Bunlar mantoda sıcaklığı çok yüksek olan ve bu nedenle sıcak nokta adı verilen küçük noktalardan yerkebuğu dışına kadar yükselen mağma etkisiyle oluşur.Levhalar hareketli ancak sıcak noktalar sabit olduğu için yer yer yanardağlar yada yanardağ adaları ortaya çıkar.
Birbirin den uzaklaşan levhaların olduğu noktalarda (İZLANDA) ise okyanus sırtları oluşur bu noktalarda yeteri kadar enerji açığa çıkmayacağı için volkanizma ön plana çıkar deprem faaliyetleri biraz daha geri planda kalır.Yeni Zelanda ise eski kara kütlesi özelliği gösterir.
Sorunun köküne dikkat edilmeli soruda sıcak su oluşumunda etkii olan faktör sorulmuş yoksa belirtilen yerlerde voknanizma ve deprem olup olmadığı değil.Cevaplamaları bu noktada değerledirmek lazım.

ÖLÇME DEĞERLENDİRME SORULARI LİSE 2. SINIF SAYFA (24-25) CEVAPLARI

AŞAĞIDAKİ SORULARI CEVAPLAYINIZ. 
SORU-1-Yeryüzünde depremler ve volkanik olaylar neden levha sınırlarında yoğunlaşmıştır.
Cevap-1 Gerek deprem hatları, gerekse volkanik alanların ikisinin de levha sınırlarında yoğunlaştığı görülmektedir.
Özellikle deprem alanları ile levha sınırları aynen birbiri üzerine oturmaktadır. Volkanik alanlarda genel olarak aynı dağılışa
uygun düşmekte, genel olarak ta kavuşan veya ayrılan levhaların sınırlarını takip etmektedir.
Not: Dünya üzerindeki volkanik alanlarla; deprem bölgeleri, fay hatları, genç kıvrım dağları ve sıcak su kaynakları arasında bir paralellik vardır.
Bu alanların çoğu Kıta veya levha sınırlarında yer alır. Genç sıradağlar, Volkanlar, volkanik ada yayları, Okyanus ortası sırtları,
Büyük trans form faylar, grabenler, sıcak su kaynakları, deprem zonlarının hemen hepsi bu hatlardadır. Sebebi bu alanlarda yer kabuğunun hareket halinde olmasıdır.
Tektonik depremler özellikle son jeolojik devirlerde oluşmuş arazilerde daha çok görülür. Çünkü bu gibi alanlarda yer katmanları henüz tam yerine oturmamıştır ve kırıklarla parçalanmıştır.
SORU-2-Dünyada deprem riskinin az olduğu alanlar nerelerdir.Nedenini açıklayınız.
Cevap-2-Deprem riskinin az olduğu alanlar levha karşılaşma alanlarından uzakta kalan oluşumunu tamamlamış eski kara kütlelerinin olduğu noktalardır.
Buralar artık tam olarak oturmuş noktalardır tektonik hareketlere çok fazla uygunluk göstermez.Kitabınızdaki haritalardan yararlanarak bu alanları yazabilirsiniz.
Örnek:Amerika kıtasının doğusu,Afrika’nın batısı Asya kıtasının kuzey kesimleri örnek verilebilir.

SORU-3-Endonezya depreminde etkili olan levhalar hangileridir.
Cevap-3-HinT,Avustralya,Filipin,Avrasya levhaları etkilidir.

SORU-4-İzlanda’nın kutba yakın olmasına rağmen sıcak su kaynaklarına sahip olmasının sebebini açıklayınız.
Cevap-4-İzlandanın bulunduğu noktadan sayfa 18-19 daki haritalarda levha hareketleri görülür bu nedenle bölgede volkanik faaliyetler görülür.
Volkanizma faaliyetleri sıcak su kaynaklarını destekleyici bir etkiye sahiptir.Burası birbirinden uzaklaşan levha özelliği gösterir okyanus sırtı oluşturur volkanizma ön plana çıkar.

SORU-5-Sıcak su kaynakları dünyanın neresinde yoğunlaşmıştır.
Cevap-5-Sayfa 21 deki haritadan ve atlaslarınızdan faydalanarak cevaplayabilirsiniz.

AŞAĞIDAKİ CÜMLELERDE BOŞ BIRAKILAN YERLERİ UYGUN KELİMELERLE DOLDURUNUZ.

1-Depremsellik 
2-Levha sınırlarının karşılaşma alanları

3-Yükselti ve derinlik

AŞAĞIDAKİ İFADELERİN DOĞRU VEYA YANLIŞLIĞINI YANLARINDAKİ KUTUCUKLARA İŞARETLEYİNİZ.

1-Y 2-D 3-Y 4-D 5-Y 6-D 7-Y 8-Y 

1-A 2-C 3-E 4-E 5-D 6-A 7-B

LİSE 2. SINIFLAR SAYFA 28-29-30 ETKİNLİK ÇALIŞMALARI

SAYFA 28 ETKİNLİK ÇALIŞMASI:



1-Su kaynakları bir döngü içerisinde birbiriyle bağlantılı şekilde ilişkisini devam ettirir.Bu döngü içerisinde meydana gelebilecek bir dengesizlik mevcut bağlantılarını olumsuz etkiler.Isınma sonucu buharlaşarak gökyüzüne çıkar yoğunlaşma sonucu yeryüzüne inerek birbirlerini dengeler.

2-Okyanus ve denizler ile bazı göllerde acı su veya tuzlu su olarak, akarsu ve göllerin bazıları ile yeraltı sularının genelinde tatlı su olarak, ayrıca kutup bölgelerinde ve yüksek dağ zirvelerinde katı su ( buz) olarak, Atmosferde ise su buharı( Gaz) olarak bulunmaktadır.Katı sıvı gaz hallerinde bulunur. 

3- Dünyadaki yeraltı ve yer üstü su kaynakları su kaynakları kavram haritası:
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1061x641.

Kaynak:http://img247.imageshack.us/img247/1...ynaklargo6.png

SAYFA 29 ETKİNLİK ÇALIŞMASI:
Aşağıdaki soruları Dünya’da kişi başına düşen tatlı su dağılımı haritasını ve grafik 2.deki bilgileri dikkate alarak cevaplandırınız.


Dünyada suların dağılımı grafikleri ve tatlı su dağılım haritalarının yorumlanması.
Not:Dünyada sular alan ve kütle olarak fazla olmasına karşı insanın kullanabileceği tatlı su miktarı oldukça azdır. Yeryüzündeki su kaynaklarının % 97 denizlerin ve okyanusların tuzlu sularından oluşur. Su kaynaklarının % 3’i kadarı tatlıdır. Tatlı suların %68 den fazlası buzullar ve buzul dağlarında bulunur.%31,4 ü yeraltı sularında % 0,3 ü ise yüzey sularıdır. Yüzey sularının da %87 si göllerde, % 11’i ,% 2’si nehirlerde bulunmaktadır. 

Ancak insanlar tarafından kullanılan sular kimyasal maddeler, fabrika atıkları, nükleer atıklar, tarım ilaçları, yapay gübreler vb. unsurlarla kirletilirler. Kirletilen bu sular yağışlarla yeraltı suyu ve içme sularına karışır. Doğal döngü içinde de yeterince temizlenemez ve canlılar için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. 

1- Yeryüzündeki toplam suyun % 3 ü kadardır.Yeryüzünde su kaynakları dengesiz bir şekilde dağılmıştır. Özellikle de tatlı su miktarı oldukça düşüktür.Bu noktadan yola çıkarak nekadar dikkatli kullanmamız gerektiğini tekrar düşünmeliyiz.
2- Yeryüzünde en fazla suya sahip kaynak okyanuslardır.
3- Yeryüzünde en fazla tatlı suya sahip alanlar: Kuzey Amerika Özellikle kanada, Orta ve Güney Amerika, Avrupa’nın kuzey i ve yer yer batı kesimleri, Asya’nın kuzeyi özellikle Sibirya, Asya’nın güneyi ve güneyindeki ekvatoral yağışa sahip adalar ( Endonezya, Malezya, Filipinler vb.), Avustralya kıtaları tatlı suların en fazla olduğu sahalardır. 

Yeryüzünde en az tatlı suya sahip alanlar: Tatlı su kaynağı az olan yerler özellikle dönenceler çevrelerinde yer alan çöl alanlarıdır. Özellikle Kuzey Afrika( Büyük Sahra), Afrika’nın Doğu ve güney kısımları( Kenya, Güney Afrika ( Kalahari Çölü),Zimbapve,) Asya’da Arabistan çöl bölgesi, Pakistan, Avrupa’da Polonya çevresi kişi başına tatlı miktarının en az olduğun yerlerdir. 

4-Yeryüzündeki tatlı su kaynakları giderek azalmaktadır. Gerek iklim şartlarında meydana gelen değişmeler, gerekse insanoğlunun doğal dengeyi bozması ve çölleşme, ayrıca her geçen gün artan aşırı nüfus ve artan tatlı su ihtiyacı, gerekse de çevre kirlenmesinin her geçen gün hızla artması tatlı suları azalmakta ve ihtiyacında sürekli artması tatlı su kaynaklarının tükenmekte olduğunu göstermektedir. 

Örnek:Ülkemizde kişi başına yıllık yenilenebilir tatlı su miktarı sürekli düşmektedir. 1955 ‘ de 8503 metreküp, 1990 ‘da 3026 metreküp, 2025 ‘de 2186 metreküp olacağı tahmin edilmektedir. 

SAYFA 30 ETKİNLİK ÇALIŞMASI:
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 776x532.

Haritanın büyük hali için tıklayınız


1- Dünyada kara ve denizlerin oranları: Dünya alanının % 71 lik kısmını kaplarlar. ( 361 milyon km² si deniz ve okyanus, 149 milyon km² si karadır. ) Tek başına büyük okyanus tüm karalardan fazladır. 
2- Okyanusların büyüklüğe göre sıralanışı:
1- Büyük Okyanus: 180 milyon km² ( % 50), 
2- Atlas Okyanusu: 106 milyon km² ( %29), 
3- Hint Okyanusu: 75 milyon km² ( %21) alana sahiptir.

3- Okyanus isimleri sayfa 30- harita 2- üzerine yerleştirilecek.
4- Büyük Okyanus: Kuzey ve Güney Amerika, Antarktika, Asya, Avustralya,
Atlas Okyanusu: Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa, Afrika, Antarktika
Hint Okyanusu: Afrika, Asya, Antarktika, Avustralya,
5-Okyanuslar en çok Güney Yarımkürede yer almaktadır.( % 81 deniz ve okyanus, %19 ‘u kara), Kuzey Yarımkürede ise (% 61 deniz ve okyanus, %39 ‘u kara) okyanuslar oran olarak fazla olmasına rağmen karaların oranı güney yarımküreden daha fazladır.

10.SINIF SAYFA 33 -34-35 ETKİNLİK ÇALIŞMALARI CEVAPLARI KİMYASAL ÖZELLİKLERİNE GÖRE GÖLLER

1-Tuzlu 2-Tatlı 3-Acı 4-Sodalı

Oluşumlarına göre:

1-Doğal Göller 2- Yapay Göller (Baraj gölleri)

Doğal göller:

1- Tektonik 2-Karstik 3-Set Gölleri 4-Buzul Gölleri 5-Volkanik Göl

Set Gölleri:
1-Heyelan set gölü 2-Lgün Kıyı set gölü 3-Lav Set Gölü 4-Alüvyon Set Gölü
5-Moren Set Gölü

Toprak Kayması (Heyelan)
Dalga ve Akıntılar(Kıyıset)
Lav Akıntısı (Lavların çukurluk önü kapatması)
Alüvyon (Alüvyon set Akarsuyun taşıdığı verimli toprak)
Moren (Buzul taşlarının çukurluğun önünü kapatması)
SAYFA 35 ETKİNLİK:

Akarsu beslenme kaynakları

Kaynak,göl,yağmur suları,yağmur suları,yer altı suları

Akım düzenine göre akarsular:

Düzenli rejim ,Düzensiz rejim,

Akarsuyun döküldüğü yer:

Okyanus Deniz Göl Bataklık

Açık havza Kapalı havza


0. SINIF YER ALTI SULARI VE KAYNAKLAR ETKİNLİK SAYFA 36 
YER ALTI SULARI VE KAYNAKLAR 

Etkinlik çalışması sayfa 36 lise 2

SORU-1-Yer altı suları nasıl beslenir?

vYağışlar, 
vAkarsular ve göller, 
vEriyen kar ve buz sularıdır.

SORU-2-Yer altındaki sular yeryüzüne nerelerden ve nasıl çıkar?

Yeraltı suları kayaların çatlaklarından veya tabakaların yamaç, vadi, faylar tarafından kesildiği yerlerden, ya da çeşitli şekillerde insanların açtığı kuyulardan yeryüzüne çıkar. Yeraltı sularının kendiliğinden yüzeye çıktığı yerlere de “kaynak” ( Göze, eşme, memba, pınar)denir.
SORU-3-Yer altı sularının özelliklerini etkileyen faktörler nelerdir?

Kaynak sularının kalitesini suyun geldiği kayanın kimyasal özelliği belirler. Silis miktarının fazla olduğu sular tatlıdır. Örnek:İzmir Uludağ, Niksar, Tokat suları örnek verilebilir. Kireçli arazilerden çıkan kaynak suları kireçli, Jipsli sahalarınki ise acı olup içme suyu olarak kullanılamaz.Sıcaklık durumuda bulunduğu bölgedeki fay hatlarına bağlı olarak değişir.Sıcak olması suyun yapısı üzerine etkilidir.

SORU-4-
Genel cevap olarak (Yakın çevremizde artezyen kaynaklar, yamaç, tabaka ve vadi kaynakları ile fay kaynakları bulunmaktadır. Artezyen kuyularından çekilen sularla içme ve tarımda sulamada, fay kaynaklarından sağlık ve turizmde, diğerlerinden ise içme ve kullanmada faydalanılmaktadır.) yazılabilir.

SORU-5-Çevrenizde kaynaklardan nasıl yararlanılmaktadır?

vİçme ve kullanma suyu temininde, 
vYarı kurak ülkemizde yaz kuraklığında tarım alanlarının sulanması, 
vSağlık ve turizm açısından önemli yeri vardır. 
vKültür balıkçılığı ve son yıllarda paketlenip ihracatta önemli yer tutar.


LİSE 2.SINIFLAR TOPRAĞIN HİKAYESİ ETKİNLİK 
ÇALIŞMASI SAYFA 38-39 

Soru-1-Yeryüzünde farklı renkte toprak bulunmasının nedenlerini yazınız? 

Bunun en büyük nedeni iklim şartlarıdır. Çünkü farklı iklim şartlarında farklı sıcaklık ve yağış şartları vardır. Bitki örtüleri ve toprağa verdikleri organik madde miktarları da farklıdır.
Genel olarak bitki örtülerinin gür olduğu bölgelerde bitki kalıntıları toprağa karışarak koyu renk almasına yol açmaktadır. Buna karşılık bitki örtüsünce fakir alanlarda humus miktarı az olan sahalarda toprak açık renkli olmaktadır.

Soğuk ve nemli bölgelerde bitki örtülerinin kalıntıları sıcaklık yetersiz olduğu için ayrışamamakta ve toprağın üst kısmında organik madde katı olarak birikip koyu renkli toprakları oluşturmaktadır.

Ayrıca sıcak ve yağışlı bölgelerde toprak aşırı şekilde yıkanmaktadır. Buda bitki kalıntılarını götürmektedir ve rengi açmaktadır. Bundan başka bir olayda sıcak kuşak alanlarında toprak içinde bulunan demir ve alüminyum elementler oksitlenerek toprakların kızıl renk almasına yol açmaktadır.

Ana kayanın farklı yapılarda olması da üzerinde oluşan topraklara damgasını vurabilmektedir. Özellikle bu durum kurak ve yarı kurak bölgelerde daha etkili olabilmektedir.
SORU-2-1 cm. kalınlıkta bir toprak oluşabilmesi için ne kadar süre geçmesi gereklidir? 

Toprak oluşumu oldukça uzun bir süreçtir. 1 cm. kalınlıkta toprak için yüzlerce yıl geçmesi gerekir ( 200- 1000 yıl arası). Ana kayanın ayrışması, ayrışan bu kısma canlıların yerleşmesi, canlıların kalıntılarının humusa dönüşmesi, toprağa başka maddelerin katılması ve toprakta yıkanma –birikme olaylarının oluşup toprak katmanlarının meydana geldiği olgun bir toprak profiline ulaşmak için yüzlerce yıllık süreye ihtiyaç vardır. Ayrıca bunda yaşanan şartlar ( İklim, arazi, ana kaya yapısı) uygun değilse bu süre binlerce yıla kadar uzayabilmektedir. 


SAYFA 39 ETKİNLİK ÇALIŞMASI


Soru-1-Soğuk bardak içine sıcak su doldurulduğunda bardak çatlar. Neden?

Sıcaklık farkının fazla olması ve sıcaklığın ani değişmesi sonucu genleşme için yeterli vakti olmaması sonucu bardak çatlar.

Soru-2- Aynı olaylar kayaçlar üzerinde nasıl etkili olabilmektedir?
Read more

Türkiye'deki Önemli Delta Ovaları, Körfez ve Koy İsimleri Nelerdir?

Ülkemizdeki Delta Ovaları
TÜRKİYE’NİN OVALARI
OVA:Vadilerle parçalanmamış çevrelerine göre alçakta olan geniş düzlüklere ova denir. Ülkemizde ovalar iki gruba ayrılır. Kıyılarda delta ovaları ve iç kesimlerdeki ovalar. 
1-KIYI OVALARI:Kıyı ovaların oluşmasında akarsuların taşıdığı alüvyonların miktarı, kıyılardaki akıntı ve dalga faaliyetleri ve kıyıların derinliği etkili olmuştur.
Bafra Ovası: Kızılırmak oluşturmuştur. Çok verimli bir ovadır. Deltada kıyı gölleri bulunur. En büyüğü Balık gölüdür.
Çarşamba Ovası: Yeşilırmak’ın taşıdığı alüvyonlarla oluşmuştur.
Sakarya Ovası: Delta ovasında ziyade bir taban seviyesi ovası özelliği taşır. 
Meriç Deltası: Küçük bir oluk içende oluşmuş olup Meriç nehrinin getirdiği alüvyonlarla meydana gelmiştir. 
Gediz Ovası: Gediz nehri oluşturmuştur. İzmir Körfezi’nin dolma tehlikesi durumunda nehrin yatağı değiştirilmiştir. 
Küçük Menderes Ovası: Faylanma sonucu çöken sahalara zamanla alüvyonların dolmasıyla oluşmuştur.
Büyük Menderes Ovası: Büyük Menderes ırmağının getirdiği alüvyonla oluşmuştur. Ovada Çamiçi gölü yer almaktadır. 
Çukurova: Seyhan ve Ceyhan nehri oluşturmuştur. Türkiye’nin en büyük delta ovasıdır.
2-İÇ BÖLGELERDEKİ OVALAR:iç bölgelerdeki ovalarımızın büyük bir bölümü, tektonik çanaklar içinde göl ve akarsu depolarının birikmesi sonucu meydana gelmiştir. İç bölgelerde yer alan ovalar, fay kuşaklarındaki çöküntü sahaları boyunca görülür. 
Doğu Anadolu Fay Kuşağındaki Ovalar:Muş ovası:karasu ve Murat nehirleri, menderesler çizerek akarlar
Bingöl ovası, Murat nehri tarafından oluşturulmuştur.
Elazığ ve Uluova: Bu ovalar bir yerleşme ve tarım alanıdır.
Antakya-K.Maraş Ovası: Nur Dağı doğusunda bir graben içinde yer alır.
Amik ovası: Asi nehrinin oluşturduğu bir çöküntü ovasıdır.
Kuzeydoğu Anadolu’da çökme sonucu oluşmuş olukların içerisinde geniş ovalar bulunur. Bunlar: 
Göle ovası: Daha çok çayır ve bataklıklar yaygındır. 
Ardahan ovası: Ovayı, Kura nehri sular. 
Erzurum ovası: Türkiye’nin en yüksek ovalarından biridir (2000m)
Pasinler-Horasan Ovası: Aras nehrinin oluşturduğu bir ovadır. 
Iğdır ovası: Etrafı dağlarla çevrilidir. Yüksekliği azdır. Sebze meyve ve yetiştirilir.
Kuzey Anadolu Fay Kuşağındaki Ovaları
Bu kuşak üzerinde doğu da Erzincan ile batıda İzmit Körfezi arasında Suşehri, Erbaa, Niksar, Taşova, Ladik Merzifon, Suluova ,Tosya, Kargı, Kurşunlu, Çerkeş, Vezirköprü, Taşköprü, Bolu, Düzce, Adapazarı ve Sapanca olukları bulun ur.
İç Anadolu ovaları: İç Anadolu’da eski bir göl tabanı durumunda bulunan ve Türkiye’nin en büyük ovası olan Konya Ovası önemli yer kaplar.
Akşehir-Eber Ovası: Kuzeyde Emirdağları ile güneyde Sultan Dağları arasında bitişik halde bulunur. Bu ovalar üzerinde aynı zamanda göllerde bulunur. Ayrıca, Kayseri ve Develi ovaları ,Aksaray ovası, Ankara’da Akıncı ovası ve Çubuk ovası ve Eskişehir ovası bulunur. 
Güney Doğu Anadolu Ovaları:
Türkiye’nin en büyük ovalarından biri olan ve Urfa’nın Suriye sınırındaAltınbaşak, (Ceylanpınar) ovası bulunur. Ayrıca burada G.A.P kapsamında bulunan ovalar (Suruç, B. Antep, Klis) geniş yer kaplar.
Batı Anadolu Ovaları: Denizden başlayarak 200m yüksekliği kadar ulaşan ve kuzeyden güneye sıralanan Bakırçay, Gediz, K. ve B. Menderes ovaları bulunur. Ayrıca iç kısımlarda Bornova, Simav, Sandıklı, Afyon, Bursa,İnegöl,Karacabey,ve Balıkesir, ovaları yer alır.
OVALARIN ÖNEMİ :
1-Ovalar tarım ürünlerinin yetiştirildiği çok sayıda yerleşmelerin bulunduğu ve ulaşımın kolaylıkla sağlandığı sahalardır.
2-Ovalarımız önemli tarım sahalarıdır.
3-Ovalarımız önemli kentlerin kurulduğu sahalardır.
4-Ulaşım kolaylığı ve ucuz maliyetle konut ve sanayi tesisi inşaatı ovaları cazip hale getirmektedir.
Read more

İstiklâl Marşı’mızın Edebiyat Tarihi Açısından Önemi Nedir?


İstiklal marşı bir milletin yeniden doğuşunu yeniden  dirilmeye çalışışını ve verdiği haklı mücadeleyi anlatır.
Edebiyatımız açısından  bakıldığında istiklal marşı cumhuriyet dönemi edebiyatının mihenk taşlarından biridir.Bir çok eseri oldukça etkilemiş mütekare döneminde ortaya çıkan eserlere ilham kaynağı olmuştur 
Read more

Ahmet Paşa’nın Yaşadığı Dönem ve Sanat Anlayışı Nedir?


  • Ahmed Paşa hem gazel hem de kaside türlerinde başarılı eserler yaratmış; şarkı ve murabbada da olgun örnekler vermiştir.
  • Dizeleri divan şiirinin söz ve anlam özellikleriyle örülüdür.
  • İşlediği konular genellikle din dışı olup beşeri aşk konusundaki şiirler de Divan’ında önemli yer tutmaktadır. Dinî ve tasavvufî konulara rağbet göstermemiştir.
  • Şiirleri gayet ahenklidir ve aruz veznini çok ustaca kullandığı görülür.
  • Kendi çağında “şairlerin sultanı” diye anıldığı bilinmektedir.
  • Yazmış olduğu Kerem kasidesiyle ölümden kurtulmuştur.
  • Ahmed Paşa’yi orijinallikten uzak görerek İran şairlerinden çevirmiş olduğu beyitleri kendine mal etmekle suçlayan edebiyat tarihçileri vardır.

 Ahmet Paşa’nın gazeli, yazıldığı dönemde hangi zümreye hitap etmektedir? 
b. Yüksek zümreye hitap etmektedir. Saray ve çevresindeki medrese eğitim almış, okumuş, aydın kimselere hitap eder.

Read more