Bileşiklerin İsimlerini Okuma ve Oluşturma Örnekleri

1- • Sodyum elementi sadece sodyum atomlarından oluşur, gümüş rengindedir ve 
(bıçakla kesilebilecek kadar) yumuşaktır.
• Klor elementi sadece klor moleküllerinden oluşur, sarı – yeşil renkli zehirli bir gazdır.
• Sodyum elementindeki sodyum atomları birbirinden ayrılır.
• Klor elementindeki klor moleküllerinin atomları birbirinden ayrılarak sodyum atomlarına yaklaşır kendi kimliklerini kaybederek ve sodyum klorür bileşiğini oluştururlar.
• Sodyum ve klor atomlarından (elementlerinden) oluşan sodyum klorür (yemek tuzu) bir bileşiktir ve kendini oluşturan sodyum ve klor elementlerinden farklı fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Sodyum klorür şeffaf, katı ve ufalanabilen bir bileşiktir.

2- • Hidrojen elementi sadece hidrojen moleküllerinden oluşur, renksiz, kokusuz, yanıcı 
bir gazdır.
• Oksijen elementi sadece oksijen moleküllerinden oluşur, renksiz, kokusuz, yakıcı bir gazdır.
• Oksijen ve hidrojen atomlarından (elementlerinden) oluşan su, bir bileşiktir ve kendini oluşturan oksijen ve hidrojen elementlerinden farklı fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Su, yanıcı ve yakıcı özellikte olmayan sıvı halde bir bileşiktir.
Read more

İstanbul'un Sosyal Faaliyetleri Nelerdir? Tore ve Gelenekleri Nelerdir?

İstanbul, Türk ekonomisinin en mühim merkezidir. Bir nevi belkemiği, beyni ve kalbidir. Sanâyinin üçte biri, ithâlâtın üçte biri, ihrâcâtın beşte biri İstanbul’dan yapılmaktadır. Türkiye’nin en büyük sanâyi, ticâret, ulaşım, reklam ve iktisâdî kuruluşları İstanbul’dadır. İstanbul’da gayri sâfi hâsılanın % 40’ı sanâyi, % 30’u ticâret ve geri kalanı diğer sektörlerden sağlanır. Tarımın payı sâdece % 1 dir. Türkiye Bütçesinin ana kaynağı İstanbul’dur. Toplam vergilerin yaklaşık % 37’si İstanbul’dan toplanmaktadır. İstanbul’u Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Kocaeli tâkip etmektedir. İstanbul’da her âilede ortalama 2 kişi çalışmaktadır. 

Tarım: İstanbul ilinde nüfûsa nazaran ekilen arâzi az olmasına rağmen verimi yüksektir. İl dâhilinde her bakımından modern bir tarım yapılmaktadır. Modern tarım araçları oldukça fazladır. 

Buğday, arpa, yulaf, mısır, bakla, ayçiçeği ve soğan en çok ekilen bitkilerdir. Sebze ve meyve ihtiyâcını kendi imkânlarıyla karşılayamaz, dışardan sebze gelir. En çok domates, lahana, patlıcan, tâze soğan, tâze fasulye, kabak, bezelye ve karnıbahar yetişir. İstanbul il dâhilinde elma, armut, üzüm, şeftali, ayva ile az miktarda erik, kiraz, vişne, muşmula, incir, nar yetişir. İstanbul ilinde çiçek yetiştirme oldukça gelişmiştir. Esâsen Türkiye’de en çok çiçek tüketen il de İstanbul’dur. Yalova ile Kanlıkavak-Emirgan arasında modern ve büyük çiçek seraları vardır. 

Hayvancılık: Türkiye’de en çok et, süt ve süt ürünleri tüketen ilimiz İstanbul’dur. İstanbul’un hayvan varlığı, İstanbul halkının ihtiyâcını karşılamaktan çok uzaktır. Fakat yine de hayvan potansiyeli küçümsenemez. 

Balıkçılık: İstanbul balıkçılık bakımından Türkiye’nin ve Marmara bölgesinin merkezidir. 

Marmara’da 200’den fazla balık cinsi vardır. Fakat deniz kirliliği bâzı yerlerde balık cinsini çok azaltmıştır. İstanbul Boğazı çok önemli bir balık avlama sahasıdır. Karadeniz’den Ege Denizine ve Ege Denizinden Karadeniz’e göç eden “göçmen balıklar ile her mevsimde bulunan yerli balıklar çok lezzetlidirler. Başlıcaları lüfer, palamut, kılıç, orkinos, istavrit, izmarit, hamsi, mercan, kırlangıç, barbunya, tekir ve mezgittir.” 

Ormancılık: İstanbul’un orman varlığı zengindir. Ormanlık, fundalık ve ağaçlık bölgelerin miktarı arâzinin % 60’ını kaplar. Orman içi ve kenarlarında 160 bin m3 tomruk, mâden ve telgraf direği ile bir milyon stere yakın yakacak odun elde edilir. İstanbul’un yakacak ihtiyâcının çok büyük kısmı kendi imkânı ile karşılanmaktadır. 

Mâdenler: İstanbul mâden bakımından zengin sayılmaz. Cam, seramik, tuğla ve çimento sanâyiinde ham madde olarak kullanılan kil, kaolin, kuvarsit ve kalker üretilir. Ayrıca mermer, linyit, perlit ve manganez de çıkarılır. Bunlardan linyit daha çok Şile ve Yalova bölgesinden, kuvars kumu Çatalca ve Şile’den, manganez Çatalca ve Silivri’den, kil ve kaolin de Şile, Ağaçlı ve Arnavutköy’den elde edilir. 

Sanâyii: İstanbul, aynı zamanda bir sanâyi şehridir. Türkiye’nin en büyük 100 sanâyi kuruluşunun 42’si ve en büyük 500 kuruluşun 250’si İstanbul’dadır. 1952’de kurulan İstanbul Sanâyi Odası (İSO) Türkiye’nin en büyük sanâyi odasıdır. 40 meslek grubundan yedi bine yakın üyesi vardır. Türkiye’nin en eski kuruluşlarından olan ve 1882’de kurulan İstanbul Ticâret Odası(İTO)’nın üye sayısı 100.000’e yakındır. Atmış binden fazla iş yeri bulunur. Sanâyinin her dalında sanâyi kuruluşları vardır. Îmâlat sanâyiinde metal eşyâ, makina ve techizât çoğunluktadır. İstanbul’un sanâyi ve ticâret hacmi çok büyüktür. 

Ulaşım: İstanbul ulaşım bakımından Türkiye’nin en zengin ilidir. Yurt içi, yurt dışı ulaşımın merkezi durumundadır. Türkiye’ye gelen turistlerin üçte biri İstanbul’dan giriş yapmaktadır. İhrâcâtın beşte biri ve ithâlâtın üçte biri İstanbul’dan sağlanır. Kara ve demiryolu ağının merkezi olduğu gibi, Türkiye’nin en büyük deniz limanı ve hava alanı İstanbul’dadır. İstanbul şehir içi ulaşım bakımından da çok faaldir. 
Read more

Genç İnsan ve Namaz Kitabı Özeti

Gençlik, Yüce Yaratıcı’nın kullarına bahşettiği en büyük nimetlerden biridir. Genç insan sağlıklıdır, dinamiktir. Güç, kuvvet ve zekânın fidanıdır. Terbiye ve ıslah edildiği takdirde; zorlukları yenen, gönüllere aydınlık ve dünyaya nizam vadeden bir güç hâline gelebilir. Bu gücü hayırda kullanmanın değeri öyle büyüktür ki Allah Teâlâ, böyle yapan genci takdir ve tebcil eder. Kulluğuna hususi bir nazar atfeder, ona lütuflar bahşeder. Ummadığı şeylere nail kılar.
Read more

Melis Alphan Kimdir?

Kaynak; stargazete.com


Hürriyet Gazetesi'nin moda yazarı Melis Alphan'ın Hz. Muhammed (S.A.V) hakkında attığı twit sosyal medyada infiale sebep oldu.

Melis Alphan, Hz. Peygamber'le ilgili şu ifadeyi kullandı:

Hz. Muhammed bu kadar istismar edileceğini bilse bu dini icat etmezdi kanımca...

Alphan'ın "icat etmezdi" sözü Twitter kullanıcıları tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Peygamber'i din icat eden biri olarak gösteren Hürriyet yazarı, gelen tepkiler üzerine yeni twitler attı.

DİNİ HASSASİYETLERLE TEPKİ GÖSTEREN MUHAFAZAKARLARA "YOBAZ" DEDİ

Hürriyet yazarı Melis Alphan, daha sonra attığı bir twitte de "yobaz saldırısına uğruyorum" şeklindeki ifadesiyle tepkilerin daha da büyümesine sebep oldu.

"HAKARET ETMEDİM, BENİM İNANIŞIM BU"

Melis Alphan, sosyal medyadaki tepkilerin ardı arkası kesilmeyince yeni bir twit daha atarak, "peygambere hakaret etmedim, bana göre dinler insan ürünüdür, bu benim inanışım" dedi.

İŞTE O TWİTLER VE GELEN TEPKİLERDEN BAZILARI



***

Read more

11 Sınıf Edebiyat Saufa 110 - 115 Soruları ve Cevapları ( Yıldırım Yayınları )

Hazırlık
1  Hikâye iel roman arasındaki farklar
a. Hikayede olay kısa  roman da ise uzundur.
b. Hikâyede olay tektir, romanda ise birden fazla olay vardır.
c. Hikâyede şahıs kadrosu azdır, romanda ise daha fazla bir şahıs kadrosu vardır.
d. Hikayede mekan dardır romanda ise mekan daha geniştir. Ayrıntılara girilir,
e. Hikayede zaman daha kısa romanda ise uzundur.

2. Bir hikâyeci ve romancı eserini ortaya koyarken nelere dikkat etmelidir?
Yazacağı olay hakkında araştırma yapmalı, gerçeğe uygun olmasına dikkat etmeli,   olay nedir onu tespit etmeli, bu olayı nasıl anlatacağını ortaya koymalı,  şahıs kadrosunu oluştururken gerçeğe uygun olmasına dikkat etmeli,  mekanın  olayla ilgili olmasına dikkat etmeli.
3.Edebiyatımızda anlatmaya bağlı metinlerin tarihi İslamiyet’ten önceki dönemlere dayanır. İlk olarak olaya dayalı metinler olarak destanlar ortay çıkmıştır. İslamiyet’in  kabulü ile mesneviler edebiyatımıza girmiştir.  Daha sonra masallar ve halk hikayeleri edebiyatımızda yerini almıştır. Tanzimat edebiyatı ile Batılı anlamda ilk eserler verilmeye başlanmıştır.


4.Tanzimat döneminde edebiyatımıza Batıdan giren hikâye türü bu dönmede ilk örneklerini çevirilerle vermiştir.  İlk hikaye denemesi olarak Emin Nihat’ın Müsameretname adlı serini görüyoruz. Daha sonra ilk hileye olarak Ahmet Mithat efendinin Letaif-i Rivayet adlı eseri gelir. Bu eser masal özellikleri de taşımaktadır. Daha sonra Recai zade Mahmut Ekrem Küçük Şeyler adlı kısa hikâyelerden oluşan eseri yayınlanır. Batılı anlamda gerçek hikâye örneklerine servet-i Fünun döneminde rastlanır.
1. Bu dönemde evliliklerin görücü usulü yapıldığı anlaşılıyor. Dönemin gazetecilere pek iyi bir gözle bakmadığı anlaşılıyor. Meslek olarak aşağılandığı tespit edilebilir.
Kızların görücülerin önüne çıkıp kız bakmaya gelenlere kendilerini beğendirmeye çalıştıkları , evlenme hususunda çocukların söz sahibi olmadığı işlenmektedir.

1.Etkinlik
d. Seniha’nın, kendisini gelin olmaya hazır hissetmesi
a. Hizmetçinin eve üç görücünün geldiğini duyurması
b. Görücülerin gelmesiyle Seniha’nın telaşlanması
e. Seniha’nın görücüler karşısında yaşadığı ruh hâli
g. Seniha’nın görücülere tepkisi
c. Görücülerin gitmesiyle Seniha’nın rahatlaması
f. Seniha’nın görücüye gelenlerden birine olumlu bakması
ğ. Seniha’nın, annesinin değerlendirmelerine öfkesi
h. 18 yaşına geldiği için Seniha’nın endişelenmesi
j. Yeni görücülerin gelmesiyle Seniha’nın umutlanması
i. Yaşlı birinin Seniha’ya dünürcü olması
ç. Seniha’nın annesinin görücülere olumsuz cevap vermesi
ı. Seniha’nın hayatı kabullenmeye başlaması
k. Seniha’nın annesinin endişeye kapılması
l. Yılların geçmesiyle Seniha’nın hayata küsmesi
m. Son gelen görücülerden umudu olmayan Seniha’nın odayı terk etmesi

2.Görücü adlı hikâyede geçen kişiler:  Seniha, annesi, hizmetçi, aracı komşu kadın, görücüler, gazeteci, zabit,
Şahıslar olayın ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır. Anne, kız, görücü, hizmetçi, görücüler olayın ortaya çıkması için bir uyum oluşturmuşlardır.

2. Etkinlik

Seniha: Utangaç, çekingen bir kız. Hayattan kendisi için beklentileri var. Hayalinde yakışıklı ve soylu bir koca, mutlu bir evlilik var.

Seniha’nın annesi:Kızını çok seven, koruyan, gözün­den bile sakınan bir kadın. Bu koruyucu tavrı yüzünden, farkında olmadan kızının evde kalmasına neden olmuş­tur. Günümüzde bu tür anneleri sıkça görmekteyiz.

Görücüler: Kızın kusurlu bir yönü var mı diye dikkatle bakan, bakışlarıyla rahatsız eden ve genellikle orta yaş üzerindeki kadınlar. Seniha’nın duygu ve düşüncelerini en çok etkileyen kişilerdir.

Baba: Baba o dönemin sosyal özelliğine bağlı olarak görücü konusunda pek devreye girmez. Görücüler kızı beğenirlerse baba da erkek tarafını ve damat adayını sorup soruşturacak ve kararını verecektir. Bu kurallar günümüzde de birçok ailede uygulanmaktadır.
 Hizmetçi: O günün aile yapısında var olan bir unsur. Hakkında pek bilgi yok.  Seniha’ya görücülerin geldiğini haber veren kişi.

3.Görücü adlı hikayede kronolojik zaman kullanılmıştır. Seniha'nın 14 yaşından  26 yaşına kadar olan dönemi ele anlamıştır. Hikayede geçen olay ile yaşandığın dönem aynıdır.



4.Tanzimat döneminde edebiyatımıza Batıdan giren hikâye türü bu dönmede ilk örneklerini çevirilerle vermiştir.  İlk hikaye denemesi olarak Emin Nihat’ın Müsameretname adlı serini görüyoruz. Daha sonra ilk hileye olarak Ahmet Mithat efendinin Letaif-i Rivayet adlı eseri gelir. Bu eser masal özellikleri de taşımaktadır. Daha sonra Recai zade Mahmut Ekrem Küçük Şeyler adlı kısa hikâyelerden oluşan eseri yayınlanır. Batılı anlamda gerçek hikâye örneklerine servet-i Fünun döneminde rastlanır.
1. Bu dönemde evliliklerin görücü usulü yapıldığı anlaşılıyor. Dönemin gazetecilere pek iyi bir gözle bakmadığı anlaşılıyor. Meslek olarak aşağılandığı tespit edilebilir.
Kızların görücülerin önüne çıkıp kız bakmaya gelenlere kendilerini beğendirmeye çalıştıkları , evlenme hususunda çocukların söz sahibi olmadığı işlenmektedir.
1.Etkinlik
d. Seniha’nın, kendisini gelin olmaya hazır hissetmesi
a. Hizmetçinin eve üç görücünün geldiğini duyurması
b. Görücülerin gelmesiyle Seniha’nın telaşlanması
e. Seniha’nın görücüler karşısında yaşadığı ruh hâli
g. Seniha’nın görücülere tepkisi
c. Görücülerin gitmesiyle Seniha’nın rahatlaması
f. Seniha’nın görücüye gelenlerden birine olumlu bakması
ğ. Seniha’nın, annesinin değerlendirmelerine öfkesi
h. 18 yaşına geldiği için Seniha’nın endişelenmesi
j. Yeni görücülerin gelmesiyle Seniha’nın umutlanması
i. Yaşlı birinin Seniha’ya dünürcü olması
ç. Seniha’nın annesinin görücülere olumsuz cevap vermesi
ı. Seniha’nın hayatı kabullenmeye başlaması
k. Seniha’nın annesinin endişeye kapılması
l. Yılların geçmesiyle Seniha’nın hayata küsmesi
m. Son gelen görücülerden umudu olmayan Seniha’nın odayı terk etmesi

2.Görücü adlı hikâyede geçen kişiler:  Seniha, annesi, hizmetçi, aracı komşu kadın, görücüler, gazeteci, zabit,
Şahıslar olayın ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır. Anne, kız, görücü, hizmetçi, görücüler olayın ortaya çıkması için bir uyum oluşturmuşlardır.

2. Etkinlik
Seniha: Utangaç, çekingen bir kız. Hayattan kendisi için beklentileri var. Hayalinde yakışıklı ve soylu bir koca, mutlu bir evlilik var.
Seniha’nın annesi:Kızını çok seven, koruyan, gözün­den bile sakınan bir kadın. Bu koruyucu tavrı yüzünden, farkında olmadan kızının evde kalmasına neden olmuş­tur. Günümüzde bu tür anneleri sıkça görmekteyiz.
Görücüler: Kızın kusurlu bir yönü var mı diye dikkatle bakan, bakışlarıyla rahatsız eden ve genellikle orta yaş üzerindeki kadınlar. Seniha’nın duygu ve düşüncelerini en çok etkileyen kişilerdir.
Baba: Baba o dönemin sosyal özelliğine bağlı olarak görücü konusunda pek devreye girmez. Görücüler kızı beğenirlerse baba da erkek tarafını ve damat adayını sorup soruşturacak ve kararını verecektir. Bu kurallar günümüzde de birçok ailede uygulanmaktadır.
 Hizmetçi: O günün aile yapısında var olan bir unsur. Hakkında pek bilgi yok.  Seniha’ya görücülerin geldiğini haber veren kişi.

3.Görücü adlı hikayede kronolojik zaman kullanılmıştır. Seniha’nın 14 yaşından  26 yaşına kadar olan dönemi ele anlanmıştır. Hikâyede geçen olay ile yaşandığın dönem aynıdır.

4. Görücü adlı hikayede mekan evdir. Olay bir evin konukları ağırladı bölümü olarak geçiyor. İçerde bir sandalye var. Görücüye çıkan kız bu sandalyeye oturuyor. Gelen misafirler de karşısına oturuyor.

5. Görücü adlı hikâyede temel çatışma Seniha’nın görücü usulü evlenip evlenemeyeceği tezi . Burada görücü usulü evliliğin yanlışlığı vurgulanıyor.

6. Hikayenin teması: Evlilikte çocukların da görüşünün alınması gerektiği. Görücü usulü evliliğin yanlışlığı

3. Etkinlik

Yapıyı oluşturan unsurlar: Olay, kişi, zaman, mekan. Bu unsurlar olayın ortay konmasında olmazsa olmaz unsurlardır. Tema bu unsurlar üzerinden somutlaştırılır. Gözle görünür hale getirilir.
Hikaye Seniha adlı 14 yaşındaki bir kızın görücüler önüne çıkmasını ve 26 yaşına kadar bu olayın tekrar etmesini anlatıyor.
Bir olay anlatılırken yapıyı oluşturan unsurlar arasında bir uyum olması gerekir. Bunlardan biri olmazsa olay ortay konamaz. Olayın yaşanması için kişilerin olması, kişilerin olayı yaşaması için bir mekana ve olayın yaşandığı bir zamana ihtiyaç vardır.  Kısacası hem kişiler hem mekan, hem zaman olaya uygun olmalıdır.

7. Hikayede insan özgü bir gerçeklik olan evlilik konusu işlenmiş. Gerçek hayatta var volan bir olgu ortaya konmuş. Görücü usulü evlilik toplumsal bir gerçekliktir. Bu Seniha adlı kurmaca bir kız üzerinden verilmiş.

8. Hikâyenin anlatıcısı 3. Tekil şahıs anlatıcıdır. İlahi bakış açısı anlatıcı kullanılmış. Validesinin endişeleri dile getirilmiş bu gözlemci bakış açısında olmaz.  Seniha’nın dalıp gitmeleri neler düşündüğü ifade edilmiş bütün bunlar hakim bakış açısının özellikleridir.

4. Etkinlik
Hikayede tasvirler daha çok soyut kavramlar üzerinden izlenimci, bir yaklaşımla verilmiş. Düşüncelerin somutlaştırılmasına çalışılmış. Yazar burada sözcükleri benzetmeler yoluyla renklendirmiş. Anlatıma canlılık kazandırmıştır.
5.etkinlik
Hikâye Türleri

1. Olay öyküsü
Bu tarz öykülere “klasik vak’a öyküsü” de denir.
Bu tür öykülerde olaylar zinciri, kişi, zaman, yer öğesine bağlıdır.
Olaylar serim, düğüm, çözüm sırasına uygun olarak anlatılır.
Olay, zamana göre mantıklı bir sıralama ile verilir, düğüm bölümünde oluşan merak, çözüm bölümünde gi-derilir.
Bu teknik, Fransız sanatçı Guy de Maupassant (Guy dö Mopasan) tarafından geliştirildiği için bu tür öykülere “Maupassant tarzı öykü” de denir.
Türk edebiyatında bu tarz öykücülüğün en büyük temsilcisi Ömer Seyfettin’dir. Ayrıca Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Necati Cumalı, Talip Apaydın da olay türü öykücülüğünün temsilcileri arasındadır.

2. Durum öyküsü
Bu tarz öykülere “modern öykü” de denir.
Her hikâye olaya dayanmaz.
Bu tür öykülerde merak öğesi ikinci plandadır.
Yazar, bu öykülerde okuyucuyu sarsan, çarpan, heyecana getiren bir anlatım sergilemez. Onun yerine günlük hayattan bir kesit sunar veya bir insanlık durumunu anlatır.
Bu öykülerde kişisel ve sosyal düşünceler, duygu ve hayaller ön plana çıkar.
Durum öyküsü ünlü Rus edebiyatçı Anton Çehov tarafından geliştirildiği için bu tür öykülere “Çehov tarzı öykü” de denir. Bu tarz öykünün Türk edebiyatındaki temsilcileri: Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal.
Bu hikaye olay hikayesine bir örnektir. Servet-i Fünun dönemi hikâye geleneğine göre yazılmıştır.  Hikaye bir olay üzerine kurulmuştur. Kronolojik bir zaman sıralaması uygulanmış, serim düğüm, çözüm bölümlerinden oluşmaktadır.

9. Hikayede Seniha adlı genç bir kızın görücü usulü evlendirilmek istemesi konu edinilmiştir.
Burada kızın düşüncesi sorulmadan evlilik görüşmeleri yapılmış aileler arası görüşmeler hep kendi istekleri ve arzuları doğrultusunda reddedilmişidir. Olması gereken ise evlenecek çocukların görüşleri alınmalı ilk önce onlar arsında mutabakat sağlanmalıydı.

10  Biçim ve öz bakımından Ahmed Mithad etkisi görülen ilk romanı "Nadide" 1981'de basıldı.
İkinci romanı "Hayal İçinde"de gerçekçi bir yaklaşım temelinde ruhsal çözümlemelere yer verdi. Öykülerinde İstanbul'da yaşayan azınlıkları, seçkin kişileri anlattı.
 Servet-i Fünun dergisinin yanında, Edebiyat-ı Cedide Kütüphanesi'nin kurulmasını sağladı.
Hikaye ve romanlarında Realizm akının etkisi görülür.
Read more

2014-YDS İlkbahar Dönemi Sınavı Başvuru Tarihi Ne Zaman?

Yabancı dil tazminatı almak isteyen kamu personelinin yabancı dil bilgisi seviyesini belirlemek için 6 Nisan'da yapılacak Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (2014-YDS İlkbahar Dönemi) başvuruları başladı.

Adaylar, 2014-YDS İlkbahar Dönemi Kılavuzu ile Aday Başvuru Formuna, başvuru süresi içinde ÖSYM'nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden ulaşabilecek. Kılavuz dağıtımı ve satışı yapılmayacak.

Kılavuzda, başvuru, sınav, değerlendirme, sınav sonuçlarının kurumlarca kullanımı ile ilgili ayrıntılı bilgiler yer alıyor.

Bugün başlayan YDS başvuruları, 12 Şubat'a kadar sürecek.

AA
Read more

Calvin Harris ft Rita Ora - I Will Never Let You Down [ Türkçe Çeviri ]


Rita Ora ve Sevgilisi Calvin Harris'in yeni şarkısı I Will Never Let You Down yayınlanır yayınlanmaz sözleir Türkçe'ye çevrilecektir.
Read more

Selin Demiratar Kimdir?

Selin Demiratar Kimdir?

1983 yılında Erzincan’da doğdu. Babasının mesleğinden dolayı çocukluk ve okul dönemini Adana, Ankara, Antalya ve İstanbul’da geçirdi. 16 yaşında başladığı oyunculuk serüvenine Koçum Benim dizisiyle başlayarak sırasıyla Abdülhamit Düşerken, Lise Defteri, Acı Hayat, O kadın, Adanalı, Şüphe, Patlak Sokaklar gibi başarılı projelerde devam etti. Şu anda Atv’nin Huzur Sokağı dizisinde yer almaktadır.






Read more

10. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 141 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

SAYFA 141

4. O arabayı alacağım. (işaret sıfatı)
Onu çekmeceye koyalım. (işaret zamiri) O, çok okunan bir romandır. (işaret zamiri)
O, sınavdaki bütün soruları doğru cevaplamış.( kişi zamiri)

5. Aşağıdaki işaret zamirlerine ad durum eklerini getirelim.




bu yazı http://derssorulari.blogspot.com.tr/ sitesinden alınmıştır. 
Read more

10. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 140 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

SAYFA 140

26. etkinlik: Aşağıdaki cümlelerde yer alan zamirlerin oluşturduğu kelime gruplarını bularak bunların altını çiziniz. Zamirlerin kelime gruplarının oluşumundaki işlevini açıklayınız.

Şunlardan birini seç artık.

Onların arabası bozulmuş, bizimkiyle gidelim.

Soldan üçüncü bizim evimiz, her zaman bekleriz.

Benim annem dünyada bir tanedir.


Bunlardan hangisini almayı düşünüyorsun?


Zamirler, yukarıdaki cümlelerde isim tamlaması içinde yer almıştır.

ANLAMA, YORUMLAMA
2.  Aganta Burina Burinata adlı metinde yer alan zamirlerin çeşitlerini tabloya yazalım.
Read more

10. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 139 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

SAYFA 139

22. Etkinlik:

Anahtar ve Yeter Gayrı Yumma Gözün Kör Gibi şiirlerinde yer alan belirsizlik zamirleri ve bu zamirlerin yapısı
Birisi - basit
kimine - basit
öteki - türemiş
birinin - basit
hepsi - basit
şey - basit
bir kısmı - birleşik

23. Etkinlik:



24. Etkinlik:


25. Etkinlik:
Yol Boyunca adlı metinde "ne" ve "kim" soru zamirleri kullanılmıştır.
Read more

10. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 142 - 143 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

10. Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı Cevapları EKOYAY 2013-2014 (sayfa 142-143) ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
SAYFA 142
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
A) Aşağıdaki cümlelerin sonuna yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
• Coşku ve heyecana bağlı anlatımın kullanıldığı metinlere mutluluk, mutsuzluk, yalnızlık, korku, heyecan gibi duygular hâkimdir. ( D )
• Coşku ve heyecana bağlı anlatım nesnel özellikler taşır. ( Y )
• Zamirler anlatımdaki yinelemeyi önler. ( D )
• Zamirler ad durum eklerini alamaz. ( Y )
• Kişi zamirleri ad tamlaması oluşturabilir. ( D )

B) Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri doldurunuz.
• Coşku ve heyecana bağlı anlatımın kullanıldığı metin türlerinde kelimeler çoğunlukla YAN veya  MECAZ anlamda kullanılır.
• Coşku ve heyecana bağlı anlatımda dil SANATSAL (ŞİİRSEL) işlevinde kullanılır.
• “O” sözcüğü insan dışı varlıkların yerine kullanılıyorsa İŞARET zamiridir.
• “Sendin bana tek iyilik yapan.” cümlesinde zamir EK-FİİL alarak yüklem olmuştur.
• Bir soru sözcüğünün zamir sayılabilmesi için verilen cevabın İSİM olması gerekir.
C) Aşağıdaki çoktan seçmeli sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz.
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük zamir değildir?
A) Kimsenin yaptığını beğenmiyordu bir türlü.
B) Çoğunu tanımıyordum davete gelenlerin.
C) Herkese nasıl davranacağını sen öğretemezsin.
D) Ortamın sessizliğini birkaç kişi bozmaya yetiyordu.
E) Bin bana burada neler olduğunu söylesin.

CEVAP: D

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamı bir zamirle sağlanmıştır?
A) Bir günde ne kadar soru çözüyorsun?
B) Bugün içtiğin kaçıncı kahve oluyor bu?
C) Nasıl bir ev almayı hayal ediyorsun?
D) Bu ruh bu bedene sığar mı?
E) Sınıfta olanları hanginiz öğretmene anlattı.

CEVAP: E

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlayanı da tamlananı da zamir olan bir ad tamlaması vardır?
A) Öteki bundan daha güzel söylüyor bence.
B) Şunun şurasında kaç kişiyiz bu işi yapan.
C) Buraya gelen herkes bir daha gelmek istiyor.
D) Ötekini ileriye bırak, sen bunla ilgilen.
E) Kimsenin hakkı yenmeyecek, merak etmeyin.

CEVAP: B
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yapısına göre farklı bir zamir kullanılmıştır?
A) Öğretmenin anlattıklarının çoğunu anlamadım.
B) Sizden bunların hesabını sorarım bir gün.
C) Birçoğu hâlâ kitap getirmemekte direniyor.
D) Burayı çok sevdim, seneye tekrar gelelim.
E) Herkes sorumluluğunu bilmek zorunda.

CEVAP: C (birçoğu: yapısına göre birleşik zamir)

5. Aşağıdaki soru zamirlerinden hangisi dolaylı tümleci buldurmaya yöneliktir?
A) Aç bakayım, ne var o çantada?
B) Dün tanıştırdığın arkadaşının adı neydi?
C) Hanginiz söylediniz babama dün okula gitmediğimi?
D) Seni nereden alalım yarın?
E) Arkadaşlarından en çok kimi seviyorsun?

CEVAP: D

6. Size kırk beş elli yıl önceki çocukluğumuzu anlatacağım. Çoğumuz alacalı bulacalı, dökük sar­kık pantolonluyduk. Sizlerle aramızdaki fark şuydu: Nerede tatlı hikâyeler söyleyen öğretmenler…
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine örnek yoktur?
A) İlgi zamiri      B) Kişi zamiri     C) Belgisiz zamir
D) İşaret zamiri E) Soru zamiri

CEVAP: A

7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zamir işlevli ek kullanılmamıştır?
A) Böyle yaparak sorunlarınıza çözüm bulamazsınız.
B) Bu mevsimde bahçedeki ağaçları budamak gerekir.
C) Babası ona sevgisini hiçbir zaman gösteremedi.
D) Silgimi unutmuşum, şeninkini alabilir miyim?
E) Böyle yaparsan sağlığın bozulabilir.

CEVAP: B


8. Aşağıdakilerin hangisinde cümlenin yüklemi zamirdir?
A) Bu nasıl bir gülmedir böyle?
B) Bu, bana söylediğiniz kadar iyi değil aslında.
C) Güzel bir yazlıkları var orada.
D) Geçen yıl geldiğimizde lokanta şuradaydı işte.
E) Hepsini yemesen de birazı da bana kalsa.

CEVAP: D

9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “bu” sözcüğü zamir görevinde kullanılmıştır?
A) Bu olaya sebep sen değilsin.
B) İçimdeki bu yangından ben sorumlu değilim.
C) Adımlarım sürükledi beni bu sahile.
D) Bu bana yaptığın affedilir gibi değil.
E) Gözlerindeki bu ışıltı her şeye değer.

CEVAP: D
D
1. Şiirin ahenkli olması,müziğe yakın olması, sözlerin akılda kalıcı olması dolayısıyla eski çağlardan beri insanlar duygularını şiirle ifade etmişlerdir. Duyguları ifade ederken kelimelere yeni anlamlar yüklemek, sanatlı söyleyiş ortaya koymak gerekmiş, bu yoğun anlatımı olan, sanatlı ve etkili söyleyiş, şiir olarak geçmişten günümüze kadar gelmiştir.

2. İnsanların duygu ve düşüncelerini etkili bir şekilde ifade edebilmelerinde yetenek birinci sırada gelir. Sanat, öncelikle yetenek işidir. Çalışmanın, sanatın yöntemini öğrenme bakımından bir etkisi olabilir. Çalışmayla güzel şiirler yazılabilseydi, üniversite hocalarının hepsi birer büyük şair olurdu.
Read more

Olga Kurylenko Kimdir?

Olga Kostyantynivna Kurylenko, (Ukraynaca: Ольга Костянтинівна Куриленко), Ukraynalı model ve oyuncudur. 15 yaşında eğitimi için Moskova'ya gittiğinde keşfedildi. Oyunculuk kariyeri 2005'te Fransa'da başladı.

Resmi twitter hesabı; https://twitter.com/OlyaKurylenko

Sinema filmleri
L'Annulaire (2005)
Paris, je t'aime (2006)
Le Porte-bonheur (2006)
The Serpent (2006)
Suspectes (2007)
Hitman (2007)
Max Payne (film) (2008)
Tyranny (2008)
Quantum of Solace (2008)
Kirot (2009)
Centurion (film) (2009)
The Cross (2010)
There Be Dragons (2010)
Oblivion







Russell Crowe'un yeni filminde Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan'la rol alacak Olga Kurylenko'nun adı 'Ayşe' olacak. Yapımda Türk kızını canlandıracak oyuncu, Türkçe öğrenmeye başladı...

Çekimlerinin bir bölümü Türkiye'de geçecek olan 'Water Diviner' filminin çekimleri büyük bir hızla devam ediyor...

Filmin yönetmenliğini de üstlenen Russell Crowe, oyuncu kadrosunu Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan ve Mert Fırat haricinde tamamen Avustralyalı oyunculardan oluşturmuştu...

Senaryoda bulunan 'Türk kızı' için ise Ukraynalı Olga Kurylenko ile anlaşılmıştı...

Ancak ünlü oyuncunun rol ismi henüz belli olmamıştı. Dünyanın en büyük sinema veri sitesi IMDb.com'da bile casttaki rolü belirtilmeyen güzel oyuncunun ismi 'Ayşe' olacak...

Tamamı İngilizce olacak 'Water Diviner' filminde Kurylenko, senaryo gereği bazı bölümlerde Türkçe konuşacak...

Güzel oyuncu, bu yüzden de konuşacağı kelimeleri doğru öğrenmek için Türkçe çalışmalarına başladı...

Kurylenko'ya dersleri ise Fransa'da yaşayan bir Türk arkadaşı veriyor...

Russell Crowe'un bir bölümü Türkiye'de geçecek 'The Water Diviner' filminin savaş sahneleri, Avustralya'nın kuzeydoğusundaki Whitsunday Adası'nda çekilecek...

Crowe'un ocak ayının ilk günlerinde incelediği bölgenin görselliğinin Gelibolu'yla benzerlik göstermesi dikkat çekiyor.

ORKUN BULUT - Akşam

Read more

11. Sınıf Türk Edebiyatı Sayfa 105 - 109 Soruları ve Cevapları ( Yıldırım Yayınları )

            Değerlendirme  sayfa 105
1.
    D
    D
   Y

2.  *** kişileştirme(teşhis)
    ***NESİR CÜMLESİNE

3.E) Gizli Figanlar

4. E) Klasik edebiyata ait imgelere ve kavramlara yer verilmesi

5. Servetifünun şiirinin kendinden önceki dönemlerden ne gibi farklılıklar içerdiğini söyleyiniz.
Servet-i Fünun şiiri kendin den önceki şiir anlayışlarından hem tema hem de biçim yönünden ayrılır. Bu dönemde daha çok karamsarlık, uzak yerlere özlem, aşk, doğa, ölüm gibi temalar işlenir. Batı edebiyatından sone ve terza-rima gibi nazım şekilleri alınıp kullanılır.

                          
                    Mensur    Şiir

Mensur şiir, duygu ve hayal dünyamızı etkileyebilecek bir konuyu, kısa ve çarpıcı bir şekilde, şiirin cümle yapısını ve ahengini koruyarak, şairane bir hava ile, ölçü ve uyağa bağlı kalmadan anlatan edebî türdür. Bu türe “artistik nesir” de denir. Türk edebiyatında mensur şiire “mensure” adı verilmiştir.
Mensur şiir türl. 19. yüzyılda Fransız edebiyatında ortaya çıkmıştır. Bu tür karakteristik özelliklerini Charles Baudelaire, İsidore Duacasse ve Arthur Rimbaud gibi şairler sayesinde kazanmıştır. Bu şiir türü Fransız edebiyatında Baudelaire’le yaygınlaşmıştır. Dünya edebiyatında Amerikan şairi Edgar Allan Poe da bu türde eser vermiştir.
Mensur şiir, Türk edebiyatına Tanzimat’tan sonra Fransız edebiyatından yapılan şiir çevirileriyle girmiştir, Servet-i Fünûn edebiyatına değin şiirdeki arayışların sonucunda ortaya çıkmıştır. Paul et Virginie ve Atala gibi eserler, Fransız romantizmini hazırlasa da Türk edebiyatında da mensur şiirin oluşumuna katkı yapmıştır. Süreç, Şinasi’nin şiir çevirileriyle başlamıştır. Bu sürece, Servet-i Fünûn edebiyatının ortaya çıkmasında büyük etkisi olan Recaîzâde Mahmut Ekrem’in de katkısı önemlidir. O, özellikle hatıralarından ve güncel olaylardan söz ettiği mensur parçalar kaleme almıştır. Şiirlerinin arasına da nesir parçaları karıştırmaktan çekinmemiş, bazen de nazma nesirle başlamıştır.
Batılı anlamdaki mensur şiirler Türk edebiyatında 19, yüzyıhn sonlarında denenmiştir. Bu türün Türk Edebiyatında Batılı anlamdaki ilk temsilcisi “Haist Ziya Uşak!ıgil”dir, TürK edebiyatında bu türün isim babası da Hallt Ziya Uşakiıgil olmuştur.
Mehmet Rauf’un “Siyah İnciler” (1891-1901) adlı eseri, Türk Edebiyatı'nın nın en başarılı mensur şiirler kitabı olarak bilinir
                                                               hazırlık
1.Şiir” ve “mensur şiir” terimlerinden ne anladığınızı defterinize yazınız.
Şiir, dilin anlam, ses ve ritim öğelerini belli düzen içinde kullanarak; bir olayı ya da bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatıdır
Mensur şiir, duygu ve hayal dünyamızı etkileyebilecek bir konuyu, kısa ve çarpıcı bir şekilde, şiirin cümle yapısını ve ahengini koruyarak, şairane bir hava ile, ölçü ve uyağa bağlı kalmadan anlatan edebî türdür.
2. Bir şiir yazmak isteseniz nelere dikkat ederdiniz? Açıklayınız.
Bir şiir yazmak istesem anlatacağım duyguların belirli bir düzen içinde ve ahenkli olmasına dikkat
ederim.  Şiirde anlam bütünlüğüne dikkat ederim.
1. Nisan Gecesi ve Hayat mıdır? metinleri ile Servetifünun Döneminin siyasi, sosyal ve kültürel
özellikleri arasındaki ilişkiyi belirleyerek metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti tespit edip
defterinize yazınız.
Nisan gecesi Servet-i Fünun edebiyatını bireysel duyguları dile getiren şiir anlayışına iyi bir örnektir.  Tabiat unsurları  kullanılarak duygular dile getirilmeye çalışılmıştır.
İkinci şiir Hayat mıdır şiiri ise Tevfik Fikret’in  1908 sonrası şiir anlayışını yansıtır. Burada toplumsal bir tema işlenmiştir.
1908 e kadar olan dönemde toplumsal konulara giremeyen Servet- Fünuncular meşrutiyetin ilanıyla birlikte sosyal temalara da yer vermişlerdir.
 1.Etkinlik
*** Mensur Şiir" ile "Şiir" arasındaki benzerlik ya da farklılıklar nelerdir?
Mensur şiirin, şiirle birtakım benzer yönleri  
Her iki türde de ahenk önemlidir. Kelimeler bir ahenk oluşturacak biçimde seçilir ve dizilir.
Her iki türde de şairane, duygusal konular işlenir; temalar benzerdir. Dil ve üslup yönünden benzerlik vardır; dilin doğru ve güzel kullanımı iki türde de önemlidir. Edebi sanatlar her iki türde de kullanılabilir. Şiirde kafiye vardır, mensur şiirde de iç kafiyeler olabilir.
Mensur şiirle şiirin farklı yönleri
Mensur şiirde vezin (ölçü), kafiye, dize (mısra) yoktur. Şiirde dörtlük, beyit, bent gibi nazım birimleri vardır; mensur şiirde böyle birimler yoktur.
Mensur şiir
19. yüzyılın yarısında Fransa'da doğmuştur. Fransız edebiyatı şairlerinden C. Baudlaire ve S. Mallerme'in mensur şiirleri vardır. Türk Edebiyatında Şinasi'nin Fransız edebiyatından yaptığı çeviriler, mensur şiirin ilk örnekleridir. Mehmet Rauf'un "Siyah İnciler"i, Yakup Kadri'nin "Okun Ucunda, Erenlerin Bağından" adlı yapıtları mensur şiir türünden ürünlerdir.
Tanzimat Edebiyatı döneminde Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit'in de mensur şiir denemeleri olmuştur.
Mensur şiirin isim babası ve bu türün Türk edebiyatındaki ilk temsilcisi Halit Ziya Uşaklıgil'dir. Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayımlanan "Aşkımın Mezarı" adlı yazısı mensur şiirdir. 1891'de "Mensur Şiirler" ve "Mezardan Sesler" başlığıyla mensur şiirlerini yayımlamıştır.
Servet-i Fünun döneminde mensur şiir türü yaygınlaşır. Halit Ziya'yı Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Ahmet Hikmet, Celal Sahir, Faik Ali gibi isimler izler.
-              Duygu ve hayallerin düzyazı biçimiyle şiirsel anlatılmasıdır.
-              Bu yazılarda iç ahenk önemlidir. Servet-i Fununcular tarafından kullanılmış, fazla yaygınlaşmamıştır.
"Mensur şiir" düz yazı ile şiirsel, şairane söyleyişin amaçlandığı bir düz yazı türüdür.
- Mensur şiirler başlıkları olan, bağımsız, kısa ve yoğun yazılardır.
- Mensur şiir, şiirdeki arayıştan doğmuştur; ama öncelikle düz yazıdır. Bu metinler bireysel duygulanmaların ortaya konduğu şairane ürünlerdir. Mensur şiirlerde iç ahenk vardır. Tasvir ve çözümlemelere önem verildiği için uzun cümleler tercih edilir. Ünlemlere ve seslenişlere yer verilir.
-Mensur şiirde şairane konular, şairane bir üslupla işlenir.
2. Daha önceki derslerde mensur şiir örneklerine rastlamadık. Tanzimat ikinci dönemde mensur şiir denemeleri yapılmışsa da başarılı olunamamıştır. Mensur şiir örneklerini Servet-i Fünun döneminde görüyoruz.
3. Nisan Gecesi ve Hayat mıdır? adlı metinlerin temasını bulup defterinize yazınız.
Nisan Gecesi şiirinin teması yalnızlık ve karamsarlık,   Hayat mıdır adlı şiirin teması ise fakirliktir.
4.a. . Mensur şiirlerde iç ahenk vardır. Tasvir ve çözümlemelere önem verildiği için uzun cümleler tercih edilir. Ünlemlere ve seslenişlere yer verilir.
-Mensur şiirde şairane konular, şairane bir üslupla işlenir.
b. Her iki türde de ahenk önemlidir. Kelimeler bir ahenk oluşturacak biçimde seçilir ve dizilir.
Her iki türde de şairane, duygusal konular işlenir; temalar benzerdir. Dil ve üslup yönünden benzerlik vardır; dilin doğru ve güzel kullanımı iki türde de önemlidir. Edebi sanatlar her iki türde de kullanılabilir. Şiirde kafiye vardır, mensur şiirde de iç kafiyeler olabilir.
Mensur şiirle şiirin farklı yönleri
Mensur şiirde vezin (ölçü), kafiye, dize (mısra) yoktur. Şiirde dörtlük, beyit, bent gibi nazım birimleri vardır; mensur şiirde böyle birimler yoktur.
5.a…..
    b…..
5.Mensur şiir tam olarak bir şiir özelliği taşımamaktadır. Şiiri oluşturan unsurlardan mısra anlayışını mensur şiirde göremiyoruz.
7. Mensur şiirler bize şiirden daha çok ahenkli bir düz yazı duygusu vermektedir.
2. Etkinlik
HALİT ZİYA UŞAKLIGİL EDEBİ KİŞİLİĞİ
1. Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk romanları yazan sanatçı olarak kabul edilir.
 2. Servet-i Fünun döneminde roman ve hikâye türünün en önemli ismidir.
 3. Eserlerinde realizm akımının etkisi görülür. En ünlü öykülerinden biri olan Kar Yağarken öyküsünde anlattığı 'realizm' bunun bir örneğidir.
 4. Dili süslü, sanatlı ve ağırdır. Ancak yine de dili başarıyla kullanır. Alışılmıştan farklı bir cümle düzeni vardır. Romanlarında aydın kişileri anlatır. Romanları, cumhuriyet dönemimde sadeleştirilebilmiştir
Her eser yazarının hayatından izler taşır. Bir eseri değerlendirirken yazarından ayrı düşünmek doğru değildir.
3. Etkinlik
 Yakup Kadri’ye ait metin mensur şiir örneğidir. Çünkü bu metinde şairane bir söyleyiş vardır. İç kafiye kullanılmıştır.
4.Etkinlik
Şiir-Mensur Şiir
Mensur şiirin, şiirle birtakım benzer yönleri 
Her iki türde de ahenk önemlidir. Kelimeler bir ahenk oluşturacak biçimde seçilir ve dizilir.
Her iki türde de şairane, duygusal konular işlenir; temalar benzerdir. Dil ve üslup yönünden benzerlik vardır; dilin doğru ve güzel kullanımı iki türde de önemlidir. Edebi sanatlar her iki türde de kullanılabilir. Şiirde kafiye vardır, mensur şiirde de iç kafiyeler olabilir.
Mensur şiirle şiirin farklı yönleri
Mensur şiirde vezin (ölçü), kafiye, dize (mısra) yoktur. Şiirde dörtlük, beyit, bent gibi nazım birimleri vardır; mensur şiirde böyle birimler yoktur.
                                                           Değerlendirme
   Aşağıdaki cümlelerin başına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
***Y
***D
***D
   2. Mensur şiir ......Fransız ......... edebiyatından ......Şinasi’nin.... yaptığı
çevirilerle edebi yatımıza girmiştir.
• Mensur şiirin ilk örnekleri ...Tanzimat dönemi.. Dönemi sanatçıları tarafından verilmiştir.
• Duygu, düşünce ve hayalleri, şiirde görülen incelikle ortaya koyan düz yazı türüne …..mensur şiir...... denir.

3.D) Arif Nihat Asya
4. Halit Ziya ………………………..>  Mensur Şiirler
   Cenap Şahabettin…………….> Tâmat
   Mehmet Rauf…………………...> Siyah İnciler
  Tevfik Fikret………………………> Rübâb-ı Şikeste
5.Men sur şiirin şiir ve nesirden farklı yönlerini açıklayınız.

Mensur şiirde vezin (ölçü), kafiye, dize (mısra) yoktur. Şiirde dörtlük, beyit, bent gibi nazım birimleri vardır; mensur şiirde böyle birimler yoktur.
Read more

Luis Aragones Nasıl Öldü?


Ünlü İspanyol teknik adam Luis Aragones hayatını kaybetti. 2008-2009 sezonunda Fenerbahçe'yi de çalıştıran Aragones, sabaha karşı başkent Madrid yakınlarındaki Cemtro Kliniği'nde hayata gözlerini yumdu. İspanyol teknik adam 75 yaşındaydı.

Ünlü teknik adamın ölüm nedeni hakkında henüz kesin bilgi verilmedi.

Son olarak Fenerbahçe'yi çalıştıran 75 yaşındaki Aragones, yaklaşık iki ay önce emekliye ayrıldığını açıklamıştı.
Read more