10.Sınıf Türk Edebiyatı Cevapları Fırat Yayıncılık (Sayfa:145,146,147,148,149,150)


10.Sınıf Türk Edebiyatı Cevapları Fırat Yayıncılık 3.Ünite:Divan Şiiri-Terkibibend (Sayfa:145,146,147,148,149,150)

7. metin
TERKİBİBENT
1. Okuduğunuz şiiri ahenk unsurları yönünden inceleyerek tespitlerinizi aşağıya yazınız.
1. Ses akışı (aliterasyon, asonans): Ses akışı sağlayan sözcükler vardır. S, t ve y gibi sesler aliterasyon olarak kullanılırken a ve e sesi de asonans olarak kullanılmıştır.
Söyleyiş özelliği : Ahenkli bir söyleyişe sahiptir. Özellikle kafiye ve iç seslerdeki sözcükler bu şiire söyleyiş güzelliği katmıştır.
Ritim (açık ve kapalı hecelerin söylenişi): Aruz ölçüsü ile yazıldığı seslerin açık kapalı oluşu önemlidir.” şîre-i engûr, âlûde, maîl-i bûs-ı leb-i câm, bezm-i cihanın “ gibi sözcüklerde açık ve kapalı heceler bulunmaktadır. Bu şekliyle de aruzun tutması ve uygulanması için önemlidir.
Ses benzerlikleri (kafiye): Kafiyeli yazılmıştır. Kafiye düzeni aa, ba, ca, da, ea, fa… şeklinde oluşmuştur.



Konuşmadaki vurgu ve tonlamayla dizelerdeki ses ve söyleyiş arasında nasıl bir ilişki kurulabileceğini açıklayınız.
Konuşmadaki vurgu ve tonlamayla dizelerdeki ses ve söyleyiş arasında farklılık olacaktır. Şiir okurken ve yazarken mutlaka ritim, ahengin oluşması için ses ve söyleyiş özelliklerine dikkat ederiz ama konuşurken buna dikkat etmeyiz.

2. Okuduğunuz şiirde ses ve anlam yönünden kendi içinde bütünlük oluşturan birimleri belirleyiniz. Bu birimlerin özelliklerini ve bunlara ne ad verildiğini söyleyiniz. Ayrıca her bir birimin diğer birimlerle ses ve anlam yönünden ilişkisini açıklayınız.
2. Beyitlerden oluşmuştur.

3. a. Terkibibent hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
a. TERKİB-İ BENT
Terkib-i bend bentlerle kurulan uzun bir nazım biçimidir. Yaşamdan, talihten şikâyet; felsefî düşünceler, dinî, tasavvufî konular ve toplumsal yergilerin işlendiği şiirlerdir. En az beş en fazla on bentten oluşur. Her bent de beş ila 10 beyitten oluşur. Bentlerin kafiye düzeni gazele benzer. Her bendin (terkib-hane, kıta) sonunda vasıta beyti denen bir beyit vardır. Her bendin sonunda farklı vasıta beyitleri kullanılır. Bunlar bentlerden ayrı olarak kendi aralarında uyaklanır. Bentlerin kafiyelenişi gazeldeki gibidir. aa xa xa xa xa xa bb cc xc xc xc xc xc dd … (aa aa aa aa aa aa bb cc cc cc cc cc cc dd) Edebiyatımızda Bağdatlı Ruhî ve Ziya Paşa bu türün iki önemli şairidir. İkisi de toplumsal konularda terkib-i bent yazmıştır.

b. Okuduğunuz şiiri yapı özellikleri yönünden incelemek için aşağıdaki soruları cevaplayınız (Bu inceleme için 9. sınıf II. ünite “Şiir İnceleme, Şiirde Yapı” bölümünde öğrendiğiniz bilgilerinizden yararlanınız.).
b.
Nazım birimi ve sayısı : Bendlerden oluşur ama her bende kendi içinde beyitlerden oluşur. Nazım birimi bend olup 2 benddir.
Vasıta beyit (bendiye):
Biz mest-i mey-i meygede-i âlem-i canız
Ser-halka-i cem’iyyet-i peymâne-keşânız

Uyak düzeni: Her bende: aa, ba, ca, da, ea, fa, ga, ha şeklinde oluşmuş.

c. Okuduğunuz şiirin, hakkında önceden bilgi edindiğiniz terkibibendin özellikleriyle benzerlik gösterip göstermediğini söyleyiniz.
c. Terkibibend ile birebir özellik göstermektedir.

ç. Okuduğunuz terkibibendin ve her bendin temasını aşağıdaki şema üzerinde yazınız. Bendlerin temasıyla terkibibendin teması arasındaki ilişkiyi açıklayınız. Şiirin teması, birimlerin ortak paydası mıdır? Düşüncelerinizi belirtiniz.
ç. Bütün beyitler ve terkibi bendin tamamında bir şekilde dünya hayatının geçiciliği ve ona meyledilmemesi gerektiği vurgulanmıştır.

4. XVI. yüzyılın ünlü şairlerinden Bağdatlı Ruhî, 17 bendlik bu terkibibendinde işlediği temayla zamanında büyük bir ün kazanmıştır. XVI. yüzyıl da Osmanlı Devleti’nin yapısıyla aynı yüzyılın şairi Rûhî’nin terkibibendindeki tema ve söyleyiş özelliği (yergici, kendine güvenen) arasında nasıl bir bağlantı olduğunu açıklayınız.
4. 16 .yüzyıl Osmanlı Yükselme dönemi içinde olduğu ama artık halkın kendine olan güveninden dolayı devleti yavaş yavaş duraklama içerisinde girdiği bir dönemdir. Yani nasıl bizden büyük devlet yok dediği bir dönemdir. Bu durum birçok devlet büyüğünde de görülmektedir. Bir özgüven vardır ve belli bir zaman sonra bu olumsuz sonuçlar vermeye başlayacaktır. Bu dönemde Bağdatlı Ruhi gibi sanatçılar da çıkacak gücün, malın, servetin dünya hayatında olmadığını asıl gidilmesi gereken ve sevilmesi gerekenin Allah ve ahiret olduğunu vurgulayacaktır. Bu dönemde Bağdatlı Ruhi gibi sanatçılar çok vardır.

5. Sınıfta iki gruba ayrılınız. Grup sözcülerinizi seçiniz. Grup olarak terkibibendin bir bendini seçiniz. Bentlerde dile getirilen duyguları ve bunların hangi kelimelerle yansıtıldığını bulunuz. Bulduğunuz kelimeleri, grup sözcüleriniz aracılığıyla tahtada sıralayınız. Daha sonra bentlerde aktarılan duyguların farklı kelimelerle nasıl yansıtıldığını tartışınız. Sonucu aşağıya kısaca yazınız.
5. Cevabı size kalmış…

6. Birinci bendin ilk beytinde geçen “mest” kelimesi, içki sarhoşluğu değil, “Allah’ın huzurunda, onun güzellik ve ihtişamıyla kendinden geçmek” anlamında kullanılmıştır.
• “Harabat” kelimesi, “harabe” kelimesinin çoğuludur ve divan şiirinde şairler “meyhane” anlamında kullanmışlardır. Terkibibentte ise tasavvufi anlamda tekke, ilahî aşk şarabının içilip kendinden geçildiği, gerçeğe ulaşılan yer anlamında kullanılmıştır.

• “Engûr” kelimesinin anlamı üzümdür ancak şiirde “şarap” kastedilmektedir.
• Yukarıdaki açıklamalardan yola çıkarak bu kelimelerle yapılan sanatların adını ve şiirde nasıl kullanıldıklarını aşağıya yazınız.
Mest: İstiare
Harabat: İstiare
Engûr: İstiare
Bu incelemenizden sonra terkibibentteki kendi anlamında kullanılmayan diğer kelimeleri de bulup açıklayınız.

7. a. “Bezm-i elest” imgesi hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
a. Bezm-i elest: Ruhların aleminde bütün ruhların toplanıp Allah’ın ben sizin rabbiniz değil miyim sorusuna “Bela(evet)” dedikleri yer.

b. İlk beyitte geçen “Elest” kelimesiyle şair, neyi kastetmektedir? Şairin, “Bezm-i Elest” imgesini hatırlattığı bu beyitte hangi sanat vardır? Açıklayınız.
b. Telmih sanatı vardır. Burada daha önce dinsel bir olayı hatırlattığı için telmih sanatı vardır.

c. Üçüncü beyitte şair, “şarap küpü” anlamındaki kelimeyi, tasavvuf terimi olarak “âşığın kalbi” yerine kullanmıştır. Kelimenin geçtiği beyti okuduğunuzda gözünüzün önünde nelerin canlandığını açıklayarak buradaki söz sanatını söyleyiniz. Şiirdeki diğer imgeleri de siz bulunuz.
c. İstiare vardır.
Kadeh, etek, zahid, cam-ı mey, dilşad, Ferhat gibi imgeler vardır.

ç. Şiirdeki birimlerde kullanılan ortak imgeleri sıralayınız.
ç. Kadeh, etek, zahid, cam-ı mey, dilşad, Ferhat gibi imgeler vardır.

d. Terkibibentteki imge ve söz sanatlarının nasıl bir işlevi olduğunu açıklayınız.
d. İmgeler insana doğrudan ve sıradan anlatım farklılaştırıp anlatımı daha gizemli hale getirerek okuyucu anlatımın daha etkili kılmasına vesile olur. Mesela sevgili için uzun boylu kelimesini herkes kullanır ve böyle kullanılırsa da çok sıradan olur ama onu sallanan bir ağaca benzetmek anlatımı daha etkili kılar ki bunu da herkes yapamaz o dönem içinde.

8. İkinci bendin son beytinde Necef incisi olarak kastedilen, Hz. Ali’dir. Onun türbesi de Bağdat yakınlarındaki Necef’tedir. Şairin, bu kelimelerle hangi söz sanatını yaptığını açıklayınız. Belirttiğiniz söz sanatının şiirdeki işlevini söyleyiniz.
8. Yine istiare yapılmıştır. Çünkü inci diye benzetilen benzetmenin dört unsurundan sadece biri kullanılırsa istiaredir. Aynı zamanda tarihi karakteri hatırlattığı için telmih sanatı yapılmıştır. Estetik zevk katmıştır.

Terkibibentte söz edilen diğer efsanevi kişileri de siz belirleyiniz. Bunların şiire katkısını açıklayınız.
Ferhat diyerek Ferhat ile Şirin hikayesine gönderme vardır.

9. a. “Şîre-i engûr, mest, harabat, pay-ı hum, şikest, peymâne, irşâd” Arapça ve Farsça kelimelerinin şiirde kullanılma nedenlerini tartışınız. Sonuçlarını sıralayınız.
a. Birincisi şairlerimiz aruzla yazıkları için aruzda önemli olan seslerin açık ve kapalı olmasıdır. Türkçedeki seslerde açık ve kapalı ünlü durumları yoktur. Yani â, û, î gibi sesler yoktur. Bu aruz ölçüsünü ve ses değerini tutturmak için önemlidir. İkincisi ise bizim divan şairlerimiz Arap ve İran edebiyatından etkilenirken o şiirin estetik yapısı ve imge dünyasını değiştirmeden almışlardır.

b. Şiirdeki imgeler, söz sanatları ve nazım şeklinin özelliklerinden hareketle terkibibendin ait olduğu kültürle (gelenekle) ve toplumla ilişkisini açıklayınız.
b. Divan şiir geleneğine uygun yazılmıştır. Toplumun yapısı da dile getirilmiştir.

c. Yukarıdaki incelemelerinize göre terkibibendin hangi gelenekte yazıldığını ve hangi okuyucu kitlesine hitap ettiğini söyleyiniz.
c. Divan şiirinin hedef kitlesi yüksek zümre diye bilinen okumuş ve medrese eğitimi görmüş kimselerdir.

10. Terkibibendin temasının evrensel olup olmadığını söyleyiniz. Ruhî, bu temayı işlerken yüce ve yüksek olan soyut kavramlardan (imgelerden) nasıl yararlanmıştır? Açıklayınız.
10. Bu tema evrenseldir ve her devirde yazılabilir.

11. Bağdatlı Ruhî, terkibibendin temasını ve şiirdeki imgeleri hangi dinî kelimeleri ve divan şiirinin kendine özgü zevk ve anlayışını kullanarak geliştirmiştir? Düşüncelerinizi bir paragraf şeklinde yazarak sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.
11. İslam kültürünün etkisiyle bunları dile getirmiştir. Hz. Ali , dünyanın faniliği, zahid (sofu), mecazi anlamda meyhane, mey, harabat gibi kelimelerle dile getirmiştir.

12. Bağdatlı Ruhî, terkibibendin temasında, yaşadığı dönemin sosyal ortamıyla ilgili gözlemlerini, izlenimlerini ve kişisel duyarlılığını yansıtmış olabilir mi? Açıklayınız.
12. Yazar kendi gözlemlerini şiire yansıtmıştır.

13. Terkibibentteki yan anlamıyla kullanılan kelimeleri bulunuz. Şiirin yan anlam bakımından zengin olup olmadığını söyleyiniz.
13.

14. Terkibibentteki duygu ve düşüncenin günümüz şiirlerinde ve şarkılarında da ele alınıp alınmadığını örnekler vererek açıklayınız.
14.

15. Terkibibendi okuduğunuzda neler hissettiniz? Şiiri ilk okuduğunuzda hissettiklerinizle birkaç kez okuduktan sonraki hisleriniz arasında değişiklik var mı? Acaba sizin hissettiklerinizle şairin bu şiiri yazarken hissettikleri arasında bir benzerlik olabilir mi? Açıklayınız.
15. Cevabı size kalmış…

16. Terkibibendi Destan Dönemi şiirlerinden daha önce okuduğunuz bir örnekle tema, nazım birimi, dil ve anlatım yönünden inceleyiniz. Sonuçları aşağıdaki tabloya yazınız.
Ölçütler
Terkibibent
Destan Dönemi Şiiri



Benzerlikler
Farklılıklar
Tema
Dünyanın geçiciliği
Aşk, şarap, yiğitlik


Temaları farklı
Nazım Birimi
Bent
Dörtlükler


Nazım birimleri farklı
Dil ve Anlatım
Arapça ve Farsça kelimelerde dolu kalıplaşmış bir anlatıma sahip
Yabancı etkilerden uzak sade bir dile yazılmıştır.






Dilleri bakımında farklı
17. a. Bağdatlı Ruhî hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
b. Bağdatlı Ruhî ile ilgili edindiğiniz bilgiler ve okuduğunuz terkibibentten hareketle onun fikrî ve edebî yönü hakkındaki çıkarımlarınızı aşağıya yazınız.

a. ve b . maddeleri dikkate alınarak cevaplanmıştır.
BAĞDATLI RUHÎ
Ne zaman doğduğu konusunda kesin bir bilgi yoktur. Asıl adı Osman’dır. Ayaz Paşa’nın bendelerinden olan babası Bağdat’a gelerek gönüllü bölüğe girmiş, evlenmiş, Ruhi orada doğmuştur. Genç yaşında şiir yazmağa başladı. İyi bir öğrenim gördü. Tasavvuf üzerinde çalıştı. Farsçayı iyi öğrendi. Bağdat’a gelen birçok bilgin ve sanatçılarla görüştü. Fuzulî ile tanıştı, birçok yer gezdi. 1605 yılında Şam’da öldü. Gazellerinde kalender ruhunun, pervasız aşkının ve tasavvufî düşüncelerin derin izleri vardır. Terkib-i bentleriyle tanınmıştır. Şiirlerini Divan’da toplamıştır.

c. Terkibibent ile şair arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
c. Şairi ile şiiri arasında bir bağ vardır.

YORUMLAMA – GÜNCELLEME
1. Bu bölümde okuduğunuz metinler; dönemin siyasi, sosyal, kültürel yapısı; etkilenilen Arap ve Fars edebiyatını da dikkate alarak divan şiirini oluşturan zihniyet hakkında bilgi veriniz.
1. İslamiyet’in kabulünden sonra Türkler kitleler halinde müslüman olurken etkilendikleri toplum Arap ve Fars toplumlarıdır ki bu durum hem toplumsal hem kültürel hem de edebiyata yansımıştır. Zaman içerisinde dini hayatı değişen Türkler kültürel yapılarında da değişiklik görülmüş ve bu durum edebiyata yansımıştır. İşte divan şiirini oluşturan temel unsur bu etkilenmenin sonucunda oluşmuştur.

2. a. Bu bölümde okuduğunuz divan şiirlerini mısra örgüsü, kafiye düzeni ve temalarına göre
<!--[if !supportMisalignedColumns]--> <!--[endif]-->
Nazım şekilleri


Mısra Örgüsü


Kafiye Düzeni
Tema
Gazel

Beyit

aa, ba, ca, da..
Aşk, kadın, şarap
Kaside

Beyit

aa, ba, ca, da..
Din ve devlet büyüklerine övgü
Rubai

Tek Dörtlük

aaaa ya da aaba
Dünya hayatının geçiciliği
Tuyuğ

Tek Dörtlük

aaaa ya da aaba
Dünya hayatının geçiciliği
Murabba

Dörtlük

aaaa, bbba, ccca…
Sevgili, aşk
Şarkı

Dörtlük

aaaa, bbba, ccca…
Sevgili, aşk
Terkibibent

Alt birim:beyit
Ana birim:bent

aa, ba, ca, da..
Dünya hayatının geçiciliği

EK BİLGİ: Divan şiiri nazım biçimlerinin ayrıntılı tablosunu indirmek için TIKLAYINIZ
b. Okuduğunuz divan edebiyatı nazım şekillerini nazım birimlerine göre gruplandırınız.
b.
Nazım birimi beyit olanlar

Nazım birimi dörtlük olanlar
Gazel
Müstezat
Kaside
Mesnevi
Kıta





Rubai
Tuyuğ
Murabba
Şarkı

3. Bu bölümde okuduğunuz şiirlerden hangisini beğendiğinizi nedenleriyle belirtiniz.
3. Cevabı size kalmış…
4. Divan şiirlerinden en beğendiğiniz ve ezberlediğiniz beyit ya da dörtlükleri okuyunuz.
4. Cevabı size kalmış…
5. Kitabınızda okuduğunuz terkibibentteki gibi sosyal eleştiri yapılan eserleri nasıl değerlen­diriyorsunuz? Açıklayınız.
5. Cevabı size kalmış…
6. Divan şiiri bölümünde okuduğunuz şiirlerde ortak olarak kullanılan imgeleri sıralayınız. Bunun nedenini açıklayınız.
6. Gül bülbül, meyhane, cam, şarap, selvi, gamze(kirpik), saç, Ferhat, ejderha gibi kelimeler kullanılmıştır.


DEĞERLENDİRME
1. Divan edebiyatıyla ilgili aşağıda verilen bilgilerden doğru olanları işaretleyiniz.
<!--[if !supportMisalignedColumns]--> <!--[endif]-->
XXX
Divan şiiri yüce ve yüksek olana yöneliktir. Bu nedenle de daha çok soyut olanların sahasında kalmıştır.
XXX
Divan şiiri, kendine özgü bir zevk ve anlayışın çevresinde örülüdür.
XXX
Divan şiirindeki sesle (söyleyişle) imparatorluk yapısı arasında bir ilişki vardır.


2. I. Nazım birimi beyittir.
II. Beyit sayısı 33-99 arasındadır.
III. Devlet ya da din büyüklerini övmek için yazılır.
IV. Teşbib, girizgâh, tegazzül, methiye gibi bölümleri bulunur.
Özellikleri sıralanan nazım şekli aşağıdakilerden hangisidir?
A. Tuyuğ B. Murabba C. Kaside D. Mesnevi E. Rubai
CEVAP:C

3. Nedim ve Fuzûlî’yi karşılaştıran aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A. Nedim, şiirinde günlük yaşamı yansıtmış, Fuzûlî ise bundan kaçınmıştır.
B. İkisi de kasideden çok gazelde başarılı olmuşlardır.
C. Fuzûlî tasavvuftan etkilenmiş, Nedim ise tasavvufla hiç ilgilenmemiştir.
D. İkisinde de dil, çağdaşlarına göre daha sadedir.
E. İkisinin de “Divanlarından başka “Mesnevi’leri vardır.
(1984 – ÖYS)
CEVAP:E

4. “Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim
İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim”
Bu iki dizede, şiirin bütünü ile ilgili özelliklerden hangisi kesin olarak saptanabilir?
A. Yazıldığı dönem
B. Konusu
C. Ölçüsü
D. Kafiye düzeni
E. Nazım biçimi
CEVAP:B

5. Aşağıdakilerden hangisi divan şiirinin belirleyici özelliklerinden biri değildir?
A. Aruz vezniyle yazılmış olması
B. Kaside, gazel, mesnevi ve rubai gibi belli nazım şekilleri içinde yazılması
C. Parça güzelliğine değil, bütün güzelliğine önem vermesi
D. Duygu ve düşünceleri kalıplaşmış birtakım söz sanatlarıyla anlatması
E. Yabancı sözcükler ve dil kurallarıyla fazlaca yüklü olması
(1983 – ÖYS)
CEVAP:C

6. Aşağıdaki kelimelerden birbiriyle ilgili olanları eşleştiriniz.
Gül-bülbül
İmge
Murabba
Dörtlük
Nedim
Şarkı
Matla
Gazel

7. Divan şiirinde sizi nelerin etkilediğini açıklayınız.

Read more

11. Sınıf Dil ve Anlatım (Evrensel İletişim Yayınları) (Gezi yazıları) Sayfa 81-92 Cevapları

11. Sınıf Dil ve Anlatım (Evrensel İletişim Yayınları) (Gezi yazıları) sayfa 81-92
Gezi yazılarının Türk ve dünya edebiyatındaki tarihî gelişimini araştırınız. Gezi Türünün Tarihi Gelişimi Gezi türünün uzun bir geçmişi vardır Bugünkü tanımına ve niteliğine tam uymasa da çok eski çağlarda gezi türünden sayılabilecek örneklerin bulunduğu bilinmektedir Eski Yunanistan’dan başlayarak günümüze kadar çeşitli ülkelerden birçok gezgin, elçi, şair ve yazar gezip gördükleri yerleri anlatan eserler yazmışlardır. Başka ülkelere yapılan yolculuklarla ilgili ilk gezi yazılarına örnek olmak üzere MS 448′de Hun hükümdarı Atilla’ya gönderilen elçilik heyetinde görevli Tarihçi Priskosun eseri ile MS 568 de Kilikyalı Zemarkhos’un Göktürkler ülkesinde Bizans İmparatorluğu elçisi iken tuttuğu notları gösterebiliriz İranlı şair ve din adamı Nasır Hüsrev ‘in hac maksadıyla yaptığı Mekke gezisini ve bu arada Mısır ve anadolu’nun doğusunda gördüklerini anlatan ’sefername’ adlı eserini de ilk gezi kitapları arasında sayabiliriz Gezi türünün ilk önemli eselerini verenlerin başında şüphesiz Venedikli ünlü gezgin Marco Polo ile yine ünlü Arap gezgini İbn-i Batuta’yı anmamız gerekir Marco Polo, Yakın Doğu ve Orta Asya ülkelerini kapsayan uzun bir yolculuğa çıkmış ve bu yolculuğunda gezip gördüğü yerleri anlatan bir eser yazmıştır Birçok dile çevrilen bu eser gezi edebiyatının ilk klasik örneklerinden biri sayılır Arap gezgini İbn Batuta da anadolu, Harezm, Maveraünnehir ve Horasan’ı dolaşarak oralarda yaşayan Türklerin teknik ve toplumsal özelliklerini anlatan bir kitap yazmıştır Önceleri daha çok Tarihçilerin ilgi gösterdikleri bu eserler, sonradan edebiyatçıların da dikkatini çekmiştir Ele alınan konular, kullanılan dil, yazarların gözlem ve anlatım özellikleri bakımından gezi yazı ve kitapları artık edebiyatın bir kolu, bir başka deyişle bir yazı türü özelliği kazanmıştır… Türk Edebiyatında Gezi Yazıları Bugünkü bilgilerimize göre Türkçe yazılan ilk gezi kitabı, tanınmış denizcilerimizden Seydi Ali Reis'in Miratül-Memalik adlı eseridir. Eser Portekizlilere karşı savaşırken Hint denizinde fırtınaya yakalanıp Gücerat'ta karaya çıkan Seydi Ali Reis'in Hindistan, Afganistan, Buhara ve Maveraünnehir yoluyla Edirne'ye dönüşü sırasında başından geçen serüvenleri kapsar. Ünlü bilginlerimizden Kâtip Çelebi'nin Cihannüma adlı eseri de gezi yazılarında rastlanan birtakım özellikleri içermektedir. Kâtip Çelebi, Osmanlı ülkesinin birçok yerini dolaşmış ve eserinde gördüğü bu yerlerle ilgili ayrıntılı bilgiler vermiştir. Edebiyatımızda gezi türünde ilk büyük ve önemli eserin yazarı Evliya Çelebi'dir. Tarih-i Seyyah adını taşıyan on ciltlik eserinde Evliya Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde ve dışında gezip gördüğü yerleri anlatır. Bu yerler arasında Bursa, İzmir, Trabzon gibi şehirlerimiz yanında Avusturya, Hicaz, Mısır, Habeşistan ve Dağıstan gibi yabancı ülkeler de bulunmaktadır. Evliya Çelebi'nin gezi kitabından XVII. yy. toplumumuzun zengin kültür özelliklerini öğrenmek mümkündür. Anlatımdaki sadelik, içtenlik ve söyleşi havası da eser için ayrı bir üstünlük sayılır. XVII. yy'da Hac yolculuklarını anlatan bir takım gezi kitapları ile birlikte Avrupa ve Yakın Doğu ülkelerine gönderilen elçilerimizi yazdıkları 'sefaretname'leri de birer gezi eseri sayabiliriz. Bu eserler arasında gezi türünün özelliklerini en belirgin biçimde taşıyanı Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi'nin Fransa Sefaretnamesi'dir. Yazar bu eserinde Lale Devri'nde Fransa'da elçilik yaparken gördüklerini tatlı bir dille anlatmıştır. Edebiyatımızda gezi türünden yazılara ilginin arttığını daha çok XIX. yy'da görüyoruz. Bir takım denizcilerimizin, ülke dışındaki Müslümanların eğitilmesi için görevlendirilmiş din adamlarımızın ve gezginlerimizin görevle ve ya kendi istekleri ile gezip gördükleri yerleri anlatan eserlerini burada anmak gerekir. Bu eserlerde Orta Asya, Uzak Doğu, Afrika, Güney Amerika üzerinde ilginç gözlem ve izlenimlere dayalı bilgiler sergilenmiş bulunmaktadır. Tanzimat'tan Sonraki Gelişmeler XIX. yy'nin sonlarında yayımlanan ve gerçek bir gezi yazısı niteliği taşıyan eser Ahmet Mithat Efendi'nin Avrupa'da Bir Cevelan adlı kitabı olmuştur. Yazar bu eserinde İstanbul'dan Stockholm'e kadar yaptığı tren yolculuğuna ve dönüşünde uğradığı birçok Avrupa kentlerine ilişkin gözlem ve izlenimlerini anlatır. Ali bey'in Seyahat Jurnali adlı kitabı da bu yüzyılın önemli gezi eserleri arasında sayılır. 1908'den sonra gezi türünden eserlerin sayısında önemli bir gelişme görülmektedir. Bunda okur sayısının artışı yanında yabancı gezi kitaplarının Türkçeye çevrilmesinin etkisi büyük olmuştur. Bu dönemin tanınmış şair ve yazarlarından Cenap Şehabettin'in Hicaz yolculuğunu anlatan Hac Yolunda Suriye ve Irak'tan söz eden Afak-ı Irak ve bir Avrupa gezisinde gördüklerini yansıtan Avrupa Mektupları adlı eserlerini Türkçe gezi türünün başarılı örnekleri arasında gösterebiliriz. Cumhuriyet Döneminde ve Günümüzde Gezi Yazıları Cumhuriyet döneminde edebiyatımızda gezi türünde nicelik ve nitelik yönünden büyük bir ilerleme sağlanmıştır. Bu dönemin tanınmış gezi yazarları arasında önce Falih Rıfkı Atay'ı anmamız gerekir. Atay'ın Denizaşırı, Taymıs Kıyıları, Bizim Akdeniz, Tuna Kıyıları, Hind, Yolcu Defteri, Gezerek Gördüklerim ele alınan konular ile gerek gözlem gerekse anlatım ustalığı bakımından ilginç ve değerli eserlerdir. Cumhuriyet döneminde gezi türünde eser veren diğer yazarlar arasında İstanbul'dan Londra'ya Şileple Yolculuk ve Akdenizde Bir Yaz Gezintisi adlı kitaplarıyla Saik Sabri Duran'ı, Finlandiya adlı kitabıyla Şükufe Nihal'i, Bir Vagon Penceresinden ve Ankara-Bükreş adlı kitaplarıyla Sadri Ertem'i, Tuna'dan Batıya ve Anadolu Notları adlı iki ciltlik kitabıyla Reşat Nuri Güntekin'i, Anadolu Manzaraları adlı kitabıyla Hikmet Birand'ı, Gezi Günlüğü ve Avusturya Günlüğü adlı kitaplarıyla Burhan Arpad'ı sayabiliriz. Son yıllarda gezi edebiyatımız yeni eserlerde daha da zenginleşmiştir. Yabancı ülkelerle kültürel ilişkilerin artması ve bireysel gezi imkanlarının çoğalması sonucu olarak bu türde eser yazanları sayısında da bir artış görülmektedir. Günümüz yazarları arasında gezi yazı ve kitaparıyla ün yapmış olanlar arasında Mavi Yolculuk ve Mavi Anadolu isimli eserleriyle Azra Erhat'ı, Düşsem Yollara Yollara adlı eseriyle Haldun Taner'i, Sovyet Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Bulgaristan, Macaristan adlı eseriyle Melih Cevdet Anday'ı, Sam Amcanın Evinde ve Bir Garip Ada adlı eserleriyle Badii Faik Akın'ı, Canım Anadolu adlı eseriyle Bedri Rahmi Eyüboğlu'nu, Şu Bizim Rumeli adlı eseriyle Yılmaz Çetiner'i ve Almanya Beyleri İle Portekiz'in Bahçeleri adlı eseriyle Nevzat Üstün'ü sayabiliriz. Gezi yazılarının Türk ve dünya edebiyatlarındaki tarihi gelişimi Gezginlerin gezip gördükleri yerlerle ilgili izlenimlerini anlatmalarının amacı neler olabilir? Gezginler, gezip gördükleri yerlerin doğal ve tarihi güzelliklerini, kültürel özelliklerini okuyucuyla paylaşmak istedikleri için gezi yazısı yazarlar. SAYFA 86 1. ETKİNLİK Sınıfa getirdiğiniz gezi yazılarından birkaç tanesini okuyunuz. Getirdiğiniz metinlerin yazılış amaçları, dil-anlatım ve şekil özellikleri hakkında tartışarak gezi yazılarının ortak özelliklerini belirleyiniz. Bu özellikleri sınıf tahtasına yazınız. Gezi türü ve özellikleri · Gezi yazılarının ortak yönleri: · Gezilip görülen yerlerle ilgili bilgi ve gözlemler anlatılmıştır. · Gezilip görülen yerlerin tarihi, sosyal,ekonomik, kültürel yaşantısı yansıtılmıştır. · Dil açık,sadedir. · Genelde göndergesel işlev kullanılmıştır. · Öyküleyici, betimleyici, açıklayıcı, öğretici anlatım türleri kullanılmıştır. · Yazarlar kendi yorumlarını da katmışlardır. Gezi yazılarında hangi anlatım biçimleri kullanılır? Gezi yazılarında açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım kullanılır. Bunların dışında tartışmacı anlatıma yer verilebilir. Ayrıca okuyucuya değişikliği gösterebilmek için örnekleme, tanık gösterme, karşılaştırma gibi düşünceyi geliştirme yollarına başvurulabilir. 2. ETKİNLİK “Küçük Tibet Ladakh” adlı gezi yazısında yazarın Ladakh ile ilgili gözlemleri ve izlenimleri nelerdir? Yazarın Ladakh ile ilgili izlenimleri: • Ladakh deniz seviyesinden 3500 metre yüksekliktedir. Burada oksijen az olduğu için şiddetli baş ağrıları yaşanabilir. • Ladakh, Tibet kökenli göçebelerin ilk yurtlarındandır. Bu nedenle bütün dünyada “Küçük Tibet” olarak bilinir. Dünyanın en yüksek karayolu geçitleri burada yer alır. • Ladakhlı erkek ve kadınlar, taşların gizemli olduğuna inanırlar. Burada Budizm inancı yaygındır. • Yazar, Turkuaz taşı veya lacivert taş olarak bilinen taşların kaynağını görmek amacıyla Ladakh'a gitmiştir. 3. ETKİNLİK Yazarın Ladakh'a gitme nedenini belirtiniz. Metinde Ladakh'ın üzerinde en çok durulan özelliği nedir? Bunun metnin yazılış amacıyla ilişkisini açıklayınız. Yazar, Ladakh'a oradaki değerli taşları incelemek (Turkuaz taşı veya lacivert taş), Ladakh'taki insanların bu taşlarla ilgili inanış ve geleneklerini yakından görmek amacıyla gitmiştir. 4. ETKİNLİK “Ladakh-Brokpa Kabilesi” adlı metinde Ladakh ile ilgili üzerinde en çok durulan konu nedir? Yazarın ele aldığı konu ile Ladakh'a gidiş amacı örtüşmekte midir? Düşüncelerinizi açıklayınız. Ladakh'ın nasıl bir yer olduğu, insnaların inanışları ele alınıyor. Ladakhlı kadınların oldukça hoşgörülü ve misafirperver olduğu belirtiliyor. Yazarın Ladakh’a gidiş amacı Ladakhlı kadınları (çiçek kadınları) yakından incelemek, onlar hakkında bilgi toplamaktır. Bu yönden yazarın ele aldığı konu ile Ladakh’a gidiş amacı örtüşmektedir. 5. ETKİNLİK Aynı yeri konu alan “Ladakh-Brokpa Kabilesi” ve “Küçük Tibet Ladakh” adlı gezi yazılarında yazarların ortak gözlem ve izlenimleri nelerdir? Yazarların ortak gözlem ve izlenimleri: • Ladakh çok yüksek bir tepededir. • Bu bölgeye gelen yabancılarda yüksekliğe bağlı olarak şiddetli baş ağrısı ve halsizlik görülür. • Ladakhlılar Budisttir. • Küçükbaş hayvancılık başlıca geçim kaynağıdır. • Çay önemli bir içecektir. • Doğaya ait unsurların manevi bir güç ve uğur getirdiğine inanılır (turkuaz taşı ve çiçekler). 6. ETKİNLİK “Küçük Tibet Ladakh” ve “Ladakh-Brokpa Kabilesi” adlı metinlerde yazarların aynı yerle ilgili farklı gözlem ve izlenimlerini belirleyiniz. Metinler arasındaki farklılığın hangi nedenlerden kaynaklanabileceğini tartışınız. Ulaştığınız sonuçları açıklayınız. “Küçük Tibet Ladakh” metni ile “Ladakh Brokpa Kabilesi” metni aynı bölgede yapılan gezilerin gözlem ve izlenimlerini farklı kişiler tarafından aktaran yazılardır. Yazarların buraya geliş amaçları farklıdır. Özcan Yüksek daha çok dağlık kesimlere, Budist saraylara ve kiliselere, Ladakh çobanlarına yer verir. Meltem İnan ise genellikle Ladakh kadınlarını anlatır. Özcan Yüksek Ladakh gezisini maddi bir araştırma amacıyla yapmıştır. Meltem inan ise kültürel bir amaçla yapmıştır. 7. ETKİNLİK Sınıfça yaptığınız geziyle ilgili gözlem ve izlenimlerinizi anlatınız. Gözlem ve izlenimleriniz arasında farklılıklar olup olmadığını belirleyiniz. Kişisel seçiciliğinizin gözlem ve izlenimleriniz üzerinde etkili olup olmadığını belirtiniz. 8. ETKİNLİK “Gizemli ve yüksek topraklara geliş amacım, değerli taşların gizemlerinin kaynağına bir yolculuk yapmak aslında. Leh kentinin sokaklarında, çobanlarda, çadırların içinde ya da başka yerde, özellikle kadınların gerdanlarında en çok gördüğüm renk Turkuaz. AvrupalIların la-pis lazuli dediği, bizde lacivert taşı olarak da bilinen yarı değerli Turkuaz taşının rengi. Aslında bir mineral değil sodalı ya da bizde ottaş veya pirit diye bilinen kimi boyayıcı kristallerle muhteşem rengini kazanmış bir taş.” • “Küçük Tibet Ladakh” adlı metinden alınan yukarıdaki paragrafta tanımlama yapılan cümleleri gösteriniz. İncelediğiniz gezi yazılarında tanım cümlelerine yer verilmesinin nedenlerini belirtiniz. Metindeki tanımlama cümlesi şudur: AvrupalIların lapis lazuli dediği, bizde lacivert taşı olarak da bilinen yarı değerli Turkuaz taşının rengi. Aslında bir mineral değil sodalı ya da bizde ottaş veya pirit diye bilinen kimi boyacıyı kristallerle muhteşem rengini kazanmış bir taş.” Gezi yazıları öğretici metinlerdendir. Öğretici metinlerde okuyucunun bilgi edinmesi için tanımlamalara başvurulabilir. 9. ETKİNLİK 9. ETKİNLİK • “Ladakh-Brokpa Kabilesi” ve “Küçük Tibet Ladakh” adlı gezi yazılarından alınan aşağıdaki bölümlerde ağırlıklı olarak hangi anlatım türlerinin kullanıldığını belirtiniz. Metinler Metinlerden Alınan Parçalar Anlatım Türü Küçük TibetLadakh Ladakh, Tibet kökenli gezgin göçebelerin ilk yurtlarından biriydi. Bu yüzden bütün dünya­da Küçük Tibet olarak da bilinir. Dünyanın en yüksek birinci ve ikinci kara yolu geçidinin bulunduğu yer Ladakh. Bir zamanlar Tibet Platosu üzerinde, Baltistan ve Aksay Çin’in de içinde yer aldığı Budist bir krallıktı. Bugün Baltistan, Pakistan sınırları içinde kalmış, Aksay Çin ise Çin’in sınırları içerisinde. Aksay sözcüğünün Türkçe olabileceğini tahmin etmek güç değil. Ak geçit anlamına geliyor. Say sözcüğü Anadolu’da, Toroslar’da yaşıyor. Aksay Çin’in en büyük nehrinin adı da Karakuş (Kartalın Orta Asya’daki adı.). Açıklayıcı Anlatım Biz İndus diyoruz ama Tibetliler Singe Kabab diyor yani Aslan Ağzı. Kaynağı pek uzak değil, Tibet topraklarında. Artık yükseliyoruz. Yükselmek kıvranmaktır. Yol kıvrımlaşıyor. Daralıyor. Bazen çıkışımız, inişe dönüşüyor. Bayağı bir inişe. Ama yanımızdan akan ince dere ters yönde, şimdi yokuş yukarı akmaya devam ediyor, tavrını değiştirmiyor. Ve ok­yanusu çekilmiş yamaçlar solumda, oluk oluyor. Rüzgârdan çok suyun marifeti gibi gö­züküyor. Öyküleyici Anlatım, Betimleyici Anlatım Brokpalar bu bölgeye bin yıl önce Karakurum Dağları’ndan göç ederek yerleşmiş. Gil- gitlerin torunları olan bu kavim, Tibet Budizm’ine inanıyor. Zaten o nedenle Budistlerin çevirdiği dua çemberlerine, burada da rastlamak mümkün ya da cenaze törenlerine bir göz attığınızda, bunların tipik bir Budist cenazesi olduğunu hemen anlayabilirsiniz. Me­zarlıklar, bizim bildiğimiz mezarlardan değil, ölüler gömülmüyor, yakılıyor. Açıklayıcı Anlatım Öyküleyici Anlatım Ladakh Brokpa Kabilesi Sabahleyin, erkenden uyanıp arabayı yüklüyoruz. Eşyalarımızı koymak için çok fazla yer yok çünkü şoförümüz Tsering, benzini de yanında götürüyor ve yakıtla dolu bidonlar oldukça fazla yer kaplamış. Anlaşılan gideceğimiz mesafe oldukça uzak ve yolda tek bir benzinci bile yok. Yanımızda götürmeyi planladığımız eşyalardan bir kısmını otelde bırakıyor ve yola çıkıyoruz. Yol boyunca tek bir ağaç ve tek bir insana bile rastlamıyoruz neredeyse. Öyküleyici Anlatım Betimleyici Anlatım • “Küçük Tibet Ladakh” ve “Ladakh-Brakpa Kabilesi” adlı metinlerde bunlardan farklı anlatım türlerinin kullanılıp kullanılmadığını tespit ediniz. Gezi yazılarında öyküleyici, betimleyici ve açıklayıcı anlatımların rolünü belirtiniz. 10. ETKİNLİK “Küçük Tibet Ladakh” ve “Ladakh Brokpa Kabilesi” adlı gezi yazılarında Ladakh'ın coğrafi, tarihî ve kültürel özellikleri vb. hakkında neler öğrendiniz? Bu bilgilerin okuyucuya nasıl yararlar sağlayabileceğini tartışınız. Ulaştığınız sonuçları liste hâlinde tahtaya yazınız. Metinlerden Ladakh’ın coğrafi, tarihi ve kültürel özellikleri hakkında öğrendiklerimiz: • Ladakh Himalaya Dağları’nın güneyinde, Hindistan ile Çin arasında bir bölgedir. • Denizden yüksekliği yaklaşık 4000 metredir. • Kuraktır ve bozkır bitki örtüsüne sahiptir. • Yüksekliğinden dolayı kış mevsiminde -40 dereceye varan soğuklar yaşanır. • Küçükbaş hayvancılık yaygındır. Paşmina keçisi meşhurdur. • Kadınlar ve erkekler başlarına, kıyafetlerine çeşitli taşlar, çiçekler takarlar; birçok doğal unsur manevi bir değer taşır. • Kadınlar ve erkekler süslemecilik ve dokumacılıkta oldukça beceriklidir. • Çay ve keçi sütü en yaygın içeceklerdir. • Halk Budisttir. Birçok tepeye Budizm’in bayrakları asılmıştır. 11. ETKİNLİK Okuduğunuz gezi yazıları sizde, bu yerleri gezip görme isteği uyandırdı mı? Düşüncelerinizi nedenleriyle açıklayınız. 12. ETKİNLİK Gezmeyi düşündüğünüz bir yere gitmeden önce o yeri tanıtan bir gezi yazısını okumanız veya bölgenin özelliklerini önceden araştırmanız size nasıl yararlar sağlar? Verdiğiniz cevapları da dikkate alarak gezi yazılarının okuyucu üzerinde etkili olup olmayacağını belirtiniz. Gezmeyi düşündüğümüz bir yere gitmeden önce o yeri tanıtan bir gezi yazısını okumamız veya bölgenin özelliklerini önceden araştırmamız, o yeri daha iyi tanımamızı sağlar. Gideceğimiz yerle ilgil bilgi sahibi oluruz ve gezimizi bilinçli bir şekilde yaparız. Bir bölgenin tarihi, kültürel özelliklerini araştırmakla, o yöreiyi tanıtan gezi yazılarıyla öğreniriz 13. ETKİNLİK Gezi yazılarının yazılış amaçlarını da dikkate alarak incelediğiniz metinlerde dilin hangi işlevde kullanıldığını belirtiniz. Dil göndergesel işlevde kullanılmıştır. 14. ETKİNLİK İncelediğiniz metinlerden ve yaptığınız etkinliklerden hareketle gezi yazılarının özelliklerini aşağıda verilen alana yazınız. GEZİ YAZILARININ ÖZELLİKLERİ Gezi yazılarında hangi anlatım biçimleri kullanılır? Gezi yazılarında açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım kullanılır. Bunların dışında tartışmacı anlatıma yer verilebilir. Ayrıca okuyucuya değişikliği gösterebilmek için örnekleme, tanık gösterme, karşılaştırma gibi düşünceyi geliştirme yollarına başvurulabilir. 15. ETKİNLİK İncelediğiniz gezi yazılarını anlatım özellikleri, yazılış amaçları, kullanılan anlatım türleri, dilin işlevi ve tür özellikleri yönünden anı türüyle karşılaştırınız. Benzer ve farklı yönlerini belirtiniz. GEZİ YAZISI-ANI KARŞILAŞTIRMASI: BENZER YÖNLER: · İki türde de açık, sade, anlaşılır, içten bir dil kullanılır. · İki türde de dil göndergesel işlevde kullanılır. · Her iki türde de açıklayıcı, betimleyici, öyküleyici anlatım türleri kullanılır. · Her iki tür de başka bilim dallarına kaynaklık edebilir. FARKLI YÖNLERİ: · Anılarda amaç yazarın yaşamından ilgi çekici olayları anlatmakken gezi yazıları gezilip görülen yerler hakkında okuyucuya bilgi vermek için yazılır. · Gezi yazılarında gözlem önemli bir yer tutar, anılarda ise yazarın kendi yaşamına dair izlenimleri vardır. · Anılarda çevreye ait bilgiler gezi yazısı kadar ayrıntılı değildir. ANLAMA YORUMLAMA 1. Ürgüp bölgesiyle ilgili bulabildiğiniz gezi yazılarını sınıfta okuyunuz. Sınıfa getirdiğiniz belgesel filmi izleyiniz. Okuduğunuz gezi yazıları ile izlediğiniz belgeseli anlatım yönünden karşılaştırınız. Hangisinde nesnel anlatımın ağırlıklı olarak kullanıldığını belirtiniz. 2. Ürgüp bölgesiyle ilgili araştırmayı sınıfınızda sununuz. Ürgüp'le ilgili izlediğiniz belgesel film ve okuduğunuz gezi yazılarında anlatılanların, araştırdığınız bilgilerle örtüşüp örtüş-mediğini söyleyiniz. 3. Düzenlediğiniz gezi sırasında tuttuğunuz notlardan yararlanarak bir gezi yazısı yazınız. 4. “Küçük Tibet Ladahk” adlı metni yazım, noktalama, akıcılık, bağlaşıklık ve bağdaşıklık bakımından incelemek amacıyla sınıfınızda on grup oluşturunuz. Gruplar arasında aşağıda verilen görev dağılımı yapınız. “Küçük Tibet Ladahk” adlı metni belirlenen görev açsından inceleyiniz. İncelemelerinizi tamamladıktan sonra grup sözcüleriniz aracılığıyla yaptığınız çalışmaları sırasıyla sınıfınızda sununuz. 1. grup: Özel isimler ve yazılışı Kafkaslar, Himalayalar, Hindukuşlar (özel adlara gelen çokluk eki bir millet veya coğrafi bir yer adı yapıyorsa bitişik yazılır.) Müslüman, Budist (Din ve inanç adları özel ad sayılır.) Güney Tibet, Orta Asya, Güney Amerika (Özel ada bağlı olan yön adları da özel ad sayılır.) Mücevher Yolu, Kokça Nehri, Elmas Vadisi … (Özel ada bağlı coğrafi yer adları da özel ad sayılır.) Tibetli, Ladakhlı (Mensubiyet bildiren -li yapım eki özel ada bitişik yazılır ve bu ekten sonra getirilen çekim ekleri de bitişik yazılır. Tibetliler, Ladakhlıyı gibi) Tibetçe, Latince, Farsça, Arapça (Dil adları özel addır.) Sey Sarayı, Tiksey Manastırı (Yapı adları özel ad sayılır.) Küçük Tibet (özel adla birlikte söylenen sıfatlar da özel ad sayılır.) 2. grup: Birleşik kelimelerin yazılışı Birleşik Ad Bileşik Fiil Kurallı Bileşik Fiil Yardımcı Fiille Kurulan Bileşik Fiil Deyimlerle kurulan bileşik fiil sıradağ birkaç yapılabiliyor gelebilir olabilir anlayabiliyorsunuz beklenebileceği zannederek tarif etmek yer almak farkında olmak teşekkür etmek şahit olmak sohbet etmek yola çık­mak iyi gelmek izin almak huzura er­mek 3. grup: Noktalama işaretlerinin kullanıldığı yerler 4. grup: Sayılar, tarihler, soru eki, bağlaçlar ve edatların yazılışı Sayılar: 50 yıl, 3 bin 500 metre, 3 bin 800 metre, 1000 metre, 7. Yüzyıl, 10 yıl, 5 bin 325 metre, 4 bin metre, saat 06.00’da, 60 kilometre… Tarihler: 7. Yüzyıl Bağlaçlar ve Edatlar: de, ile, ve, ama, çünkü, kadar, için, gibi, daha, diye, göre, üzere… 5. grup: Bağlaşıklık, bağdaşıklık ve akıcılık (1, 2, 3 ve 4 paragraflar incelenecek.) 6. grup: Bağlaşıklık, bağdaşıklık ve akıcılık (5, 6, 7 ve 8 paragraflar incelenecek.) 7. grup: Bağlaşıklık, bağdaşıklık ve akıcılık (9,10,11 ve 12 paragraflar incelenecek.) 8. grup: Bağlaşıklık, bağdaşıklık ve akıcılık (13,14,15 ve 16 paragraflar incelenecek.) 9. grup: Bağlaşıklık, bağdaşıklık ve akıcılık (17,18,19 ve 20 paragraflar incelenecek.) 10. grup: Bağlaşıklık, bağdaşıklık ve akıcılık ( 21, 22, 23, 24 ve 25 paragraflar incelenecek.) 5. Dörder kişilik gruplar oluşturunuz. Grup arkadaşlarınızın yazdığı metinleri sırasıyla yazım, noktalama, bağlaşıklık, bağdaşıklık ve akıcılık bakımından 4. soruda yaptığınız çalışmaları da dikkate alarak inceleyiniz. İncelediğiniz metinlerde yazım, noktalama, akıcılık, bağlaşıklık ve bağdaşıklık hataları bulunup bulunmadığını belirleyiniz. Çalışma sonunda arkadaşlarınızın öğrenci ürün dosyanızda bulunan raporları da inceleyerek onların hangi konularda ilerleme kaydettikleri, hangi konularda hata yapmaya devam ettiklerini bir rapor halinde A4 kâğıdına yazınız. Yazdığınız gezi yazısını ve metninizle ilgili hazırlanan raporu öğretmeninizin değerlendirmesi amacıyla öğrenci ürün dosyanızda saklayınız. KEFKEN ADASI Kocaeli'nin Kandıra ilçesine 20 kilometre uzaklıktaki Kefken yerleşimi açıklarındaki Kefken Adası'mn yüzölçümü 0.11 kilometrekare, kıyı uzunluğu 1.7 kilometre. Balıkçıların uğrak yeri olan adada iki uzun dalgakıranın tekneleri dalgalardan koruduğu büyük bir liman var. Karadeniz'de kötü hava koşullarında çaresiz kalan gemiler için ideal bir sığınak olan limanı balıkçılar da kullanıyor. Kefken Adası amatör sualtı avcılarının da uğrak yeri. Cenevizlilerden kalma kale surları ile Roma ve Bizans dönemlerinden kalma mimari öğelerin yanı sıra birçok antik su kuyusunun bulunduğu Kefken Adası 1. derece tarihî sit alanı. Çam ağaçlarıyla yeşil bir görünüme sahip adada 1800'lü yıllarda kurulan bir de deniz feneri var. Kefken Adası'nın nüfusu her ne kadar deniz feneri ve salı il güvenliği görevlilerinden oluşsa da Türkiye'nin Karadeniz'deki üzerinde yerleşim olan tek adası. Kefken Adası 2000'li yılların başında ilginç bir haberle basına konu olunca adı duyuldu. Kefkenli amatör telsizcilerin telsiz anonslarıyla Kefken Adası'nı dünyaya tanıtma çabaları meyvesini verdi ve ada "Dünya Adalar Birliği Merkezi"nce Asya ülkelerindeki 159. ada olarak tescil edildi. Kefken'in Cebeci köyü sahilinden tekne ile yaklaşık beş dakikada ulaşılabilen adada denize girilebilecek pek çok koy olmasına karşın turistik bir etkinlik ya da düzenli bir tekne ulaşımı yok. 6. “Kefken Adası” adlı metni okuyup verilen fotoğrafları inceleyiniz. Yukarıdaki metinde verilen bilgilere kendi izlenimlerinizi de katarak gezi yazısı türünde bir metin oluşturunuz. 7. “Küçük Tibet Ladakh” adlı gezi yazısından hareketle kısa bir öykü kurgulayarak yazınız. Yazdığınız metinleri sınıfınızda okuyunuz.
Read more

10. Sınıf Türk Edebiyatı Fırat Yayıncılık 3.Ünite Divan Şiiri-Şarkı (Sayfa:141,142,143,144,145) Etkinlikleri

6. metin
ŞARKI
Bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâ-şâda
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a
İşte üç çifte kayık iskelede âmâde
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan
Mâ-i tesnîm içelim çeşme-i nev-peydâdan
Görelim âb-ı hayât aktığın ejderhâdan
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

Geh varıp havz kenarında hırâmân olalım
Geh gelip kasr-ı cinan seyrine hayran olalım
Gâh şarkı okuyup gâh gazel-hân olalım
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

İzn alıp cum’a namazına deyü mâderden
Bir gün uğrılıyalım çerh-i sitem-perverden
Dolaşıp iskeleye doğru nihan yollardan
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

Bir sen-ü bir ben-ü bir mutrıb-ı pâkîze-edâ
İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ
Gayrı yârânı bu günlük edip ey şûh feda
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

Nedim
Nedim Divanı
hzl.: Abdülbaki GÖLPINARLI

Günümüz Türkçesiyle
Gel şu neşesiz gönüle bir neşe bağışlayalım.
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü
Sâ’dâbâd’a. işte üç çifte kayık iskelede hazır.
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü Sâ’dâbâd’a.

Gülelim, oynayalım, dünyadan arzumuzu alalım.
Yeni Çeşme’den Tesnim suyu (cennet suyu) içelim.
Ejderha’nın ağzından hayat suyu aktığını görelim.
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü Sâ’dâbâd’a.

Bazen gidip havuz kenarında salına salına dolaşalım.
Bazen gelip Kasr-ı Cinân’ı seyredelim, hayran olalım.
Bazen şarkı okuyup bazen gazel söyleyelim.
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü Sâ’dâbâd’a.

Valideden “Cuma namazına gidiyoruz.” diye izin alıp
Zulmedici felekten bir gün çalalım.
Gizli (tenha) yollardan iskeleye doğru dolaşıp
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü Sâ’dâbâd’a.

Bir sen, bir ben, bir de güzel şarkı (gazel) söyleyen biri,
Eğer iznin olursa bir de aşktan çılgına dönmüş
Nedim Ey şuh (neşeli güzel), öbür dostları bugünlük feda edip
Gidelim selvi boylu (şahnişli) güzelim yürü Sâ’dâbâd’a.

1. Okuduğunuz şiiri, ahenk unsurları yönünden inceleyerek tespitlerinizi aşağıya yazınız. Konuşmadaki vurgu ve tonlamayla dizelerdeki ses ve söyleyiş arasında nasıl bir ilişki kurulabileceğini açıklayınız.

1. Ses akışı (aliterasyon, asonans): Ses akışı sağlayan sözcükler vardır.
Birinci dörtlükte n, m sesleri aliterasyon, â ve e sesleri asonans
İkinci dörtlükte l, m, n, d sesleri aliterasyon, a ve e sesleri asonans
Üçüncü dörtlükte g, l, m, n sesleri aliterasyon , a ve e sesleri asonans
Dördüncü dörtlükte d ve n sesleri aliterasyon, a ve e sesleri asonans
Beşinci dörtlükte d sesi aliterasyon , a ve e sesleri asonans olarak kullanılır.

Söyleyiş özelliği : Ahenkli bir söyleyişe sahiptir. Özellikle kafiye ve iç seslerdeki sözcükler bu şiire söyleyiş güzelliği katmıştır.
Ritim (açık ve kapalı hecelerin söylenişi): Aruz ölçüsü ile yazıldığı seslerin açık kapalı oluşu önemlidir.” dil-i nâ-şâda , âmâde, Mâ-i tesnîm , dünyâdan , çeşme-i nev-peydâdan , ejderhadan, âb-ı hayât “ gibi sözcüklerde açık ve kapalı heceler bulunmaktadır. Bu şekliyle de aruzun tutması ve uygulanması için önemlidir.
Ses benzerlikleri (kafiye): Kafiyeli yazılmıştır. Düz uyak şeklinde kafiyelenmiştir.
Birinci dörtlükte a sesi redif, âd sesleri zengin uyak (uzun ünlü olduğu için zengin uyaktır.)
İkinci dörtlükte dan sesi redif, â sesleri tam uyak (uzun ünlü olduğu için tam uyaktır.)
Üçüncü dörtlükte olalım sözcüğü redif, ân sesleri zengin uyak (uzun ünlü olduğu için zengin uyaktır.)
Dördüncü dörtlükte den sesi redif, ar/er sesleri tam uyak
Beşinci dörtlükte redif yoktur, edâ sesleri zengin uyak
Olarak kafiyelenmiştir.

2. Okuduğunuz şiirin ses ve anlam yönünden kendi içinde bütünlük oluşturan birimlerini belirleyiniz. Bu birimlerin özelliklerini söyleyerek bunlara ne ad verildiğini belirtiniz. Ayrıca her birimin diğer birimlerle ses ve anlam yönünden ilişkisini açıklayınız.
2. Dörtlüklerden oluşmuştur.

3. a. Şarkı nazım şekli hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
a.
ŞARKI
Divan şiirine Türklerin kazandırdığı bir türdür. Şarkı, Divan şiirinde bestelenmek için, uygun ölçü kalıpları ile yazılan ve çoğunlukla 4 dizelik bendlerden oluşan nazım birimidir. Kafiye düzeni; x değişken aa xa şeklindedir.
Aruz ölçüsünün her kalıbı ile kullanılır. Dörtlüklerden kurulan musammat da denebilir. Murabbaya benzer. 5 ya da 6 dizelik bendlerden de oluşabilir. Üçüncü dizeye meyan, dördüncü dizeye nakarat denir. Aşk, sevgili, ayrılık, içki ve eğlence konularında yazılır. Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı Nail-i Kadim’dir. Lale Devrinde ise en önemli temsilcisi Nedim’dir. En çok şarkıyı Enderunlu Vasıf yazmıştır.
Müzikte, türkünün karşıtı olarak, Şarktan gelen, batılı anlamında kullanılır.
Şarkı çeştli ses sanatçıları tarafından söylenerek Türk toplumunun musikisinde önemli bir yer tutmaktadır. Şarkıda şair son bendde mahlasını söyler. Şarkıda her bentin üçüncü mısrası miyan(orta) miyanhânedir. Miyan daha çok şarkının en güzel ve dokunaklı bölümüdür. Bestenin en önemli bölümüdür. Şarkıların konusu genellikle aşk, sevgilinin güzelliği, eğlence ve içkidir. Halk edebiyatında türkü türünün divan edebiyatına yansıması gibidir.

b. Okuduğunuz şiiri yapı özellikleri yönünden incelemek için aşağıdaki soruları cevaplayınız (Bu inceleme için 9. sınıf II. Ünite “Şiir İnceleme, Şiirde Yapı” bölümünde öğrendiğiniz bilgilerinizden yararlanınız.).
Nazım birimi ve sayısı :D örtlük olup 5 birimden oluşmuştur.
b.
Uyak düzeni: aaab, cccb, dddb, eeeb, fffb uyaklanır.
Nakarat (meyan) olan dize : Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a
Şairin adının geçtiği birim : 5. Dörtlük olup
Bir sen-ü bir ben-ü bir mutrıb-ı pâkîze-edâ
İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ
Gayrı yârânı bu günlük edip ey şûh feda
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

c. Okuduğunuz şiirin, şarkının (kuralları önceden belirlenmiş divan edebiyatı nazım şeklinin) özellikleriyle benzerlik gösterip göstermediğini belirtiniz.
c. Daha önceleri okuduklarımıza benzemiyor çünkü şarkı nazım şekli ilk defa Lale devri şairi Nedim tarafından Divan şiirine kazandırılmış bir türdür. Anonim Halk edebiyatındaki türküye benzer özellikler gösterir.

ç. Okuduğunuz şiirin dörtlüklerinin temalarını aşağıdaki şema üzerine yazınız.
ç.
1. dörtlüğün teması: Neşelenmek ve eğlenmek
2. dörtlüğün teması: Neşelenmek ve eğlenmek
3. dörtlüğün teması: Neşelenmek ve eğlenmek
5. dörtlüğün teması: Neşelenmek ve eğlenmek
4. dörtlüğün teması: Neşelenmek ve eğlenmek
Şarkının teması: Neşelenmek ve eğlenmek

• Şiirde birimlerin, ortak bir tema etrafında birleşip birleşmediğini söyleyiniz. “Birimlerin ortak paydası temadır.” ifadesi hakkındaki düşüncelerinizi belirtiniz.
• Ortak bir tema etrafında birleşmişlerdir.

4. a. Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıldaki siyasi, sosyal ve kültürel durumu hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
a. Osmanlı devletinin egemen olan anlayış zevk, sefa ve eğlence dönemi olan Lale devridir. Bu dönemde Osmanlı savaşlardan uzak durmuş, saray ve çevresindeki bürokratlar eğlenceyle vakit geçirir olmuşlardır. Bütün ekonomik dayanağı vergiler ve savaştan elde ettiği ganimetler olan Osmanlı artık gerilemeye başlamış ve halk arasında ekonomik sıkıntılar belirginleşmiştir. Fakat padişah ve çevresi gelen bu tepkilere kayıtsız kalması zaman içerisinde sosyal bir patlamaya dönüşmüş ve Patrona Halil İsyanı ile bu dönem kanlı bir şekilde sonlanmıştır. Bu dönemde bir lale tohumuna binlerce altın verildiği bilinmektedir. Yine en çok olarak saraylar ve köşkler yapılmaktadır. Gezi yerleri çok meşhurdur ki şiirde de geçen Sa’d-âbâd, Feyz-âbâd, Asaf-âbâd bu dönemin en önemli gezi yerleridir.

b. Şarkının teması ve şairin söyleyiş özelliğinin Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıldaki yapısıyla olan bağlantısını açıklayınız.
b. Yukarıda a. Maddesinde verilen cevaplara bakılınca şiirin anlattığı ile Osmanlının yapısı birebir örtüşmektedir.

5. Nedim, şiirin tamamında nasıl bir duyguyu yansıtmaktadır? Şairin bu duygusunu hangi kelimelerle aktardığını açıklayınız. Dörtlüklerde bu duygu hâlini aynı kelimelerle mi ifade ettiğini tartışınız. Sonucu kısaca belirtiniz.
5. Nedim, gezmek, eğlenmek , dünyadan mutluluk duymanın içerisindedir. Bu duyguyu, en güzel ikinci dörtlüğün birinci dizesi olan “Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan ” dizesi ele vermektedir. Özellikle de Sa’d-âbâd’a diye bilinen gezi yerinin ismini vermesi de bu duygunun sonucudur.

6. Şiirin birinci dörtlüğünde “bağışlamak” kelimesinin ve ikinci dörtlüğünde “kâm almak” kelime grubunun gerçek anlamlarında kullanılıp kullanılmadığını açıklayınız. Bu açıdan diğer dörtlükleri de inceleyiniz. Gerçek anlamıyla ve gerçek anlamı dışında kullanılan kelime veya kelime grupları varsa söyleyiniz.
6. Gerçek anlamlarıyla kullanılmamıştır.

7. a. “Serv (servi)” imgesi hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
a. Serv ya da selvi kelimesi selvi ağacı olarak kullanılır ki sevgilinin boyunun uzunluğu ve inceliği ile kullanılır. Selvi ağacı rüzgarda sallandığı gibi sevgili de yürürken sallana sallanan yürümesi bu durumla özdeşleşir.

b. Nedim’in “serv-i revanim” diye kastettiği kimdir? Şair o kişiyi neden açıkça belirtmeyip böyle bir söyleyişi tercih etmiştir? Bu sanatın adı nedir? Şairin yerinde siz olsaydınız servi yerine hangi imgeyi kullanırdınız?
b. Sevgilidir. İmgeler ya da kalıplaşmış mazmunlar şiire ayrı bir estetik zevk katar. Burda benzetmenin dört unsurundan sadece biri söylendiği için “istiare” sanatı kullanılmıştır.

c. Tesnim, cennetteki ırmaklardan birinin adıdır. Kur’an-ı Kerim’de de geçen bu ırmağın adını şair niçin kullanmıştır? Bu sanatın adını belirtiniz. Dörtlüklerdeki diğer imgeleri de siz bulup açıklayınız.
c. Daha önce de dediğimiz Divan şiirinin oluşmasında İslam kültür ve medeniyeti etkilidir. Din dışı konular da yazılsa mutlaka terminoloji olarak din kullanılır. Mesela sevgilinin yüz güzelliğinden bahsedilecekse Hz. Yusuf imgesi kullanılır.

ç. Şiirde kullanılan ortak imge/imgeleri belirtiniz.
ç. Servi revan , Mai Tesnim , ab-ı hayat, ejderha, şuh, şeyda gibi kelimeler imge olarak kullanılmıştır.

8. Şair, duygu ve düşüncelerini niçin imge ve söz sanatlarıyla anlatmıştır? Belirtiniz. Şiiri okurken bu imge ve söz sanatlarının gözünüzün önünde neleri canlandırdığını şarkıdan örneklerle açıklayınız.
8. İmgeler insana doğrudan ve sıradan anlatım farklılaştırıp anlatımı daha gizemli hale getirerek okuyucu anlatımın daha etkili kılmasına vesile olur. Mesela sevgili için uzun boylu kelimesini herkes kullanır ve böyle kullanılırsa da çok sıradan olur ama onu sallanan bir ağaca benzetmek anlatımı daha etkili kılar ki bunu da herkes yapamaz o dönem içinde.

9. a. Ejderha imgesi hakkında edindiğiniz bilgiyi arkadaşlarınızla paylaşınız.
a. Ejderha: Dîvân şiirinde sevgilinin saçı, uzunluğu, siyahlığı, özellikle de kıvrımlı oluşu bakımından yılana benzetilir. Âşığa göre sevgilinin zülfünü açıp yüzünü rakibe göstermesi, yılanın şeytana cennet kapısını açması gibidir.

b. Şarkının ikinci dörtlüğünde “ab-ı hayat (ölümsüzlük suyu)”ın niçin ejderhanın ağzından aktığı söyleniyor? Şair, bu efsanevi varlığı şiirinde hangi amaçla kullanmıştır? Açıklayınız.
b. Şair bu imgeler kullanarak tarihsel ya da efsanevi olaylar üzerinden şiirine sanatsal özellik katmıştır.

10. KOŞMA
Görüp cemâlini âşık olduğum Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim
Hakkı bir bilirsen ağlatma beni Âşıkın ağlatan gülmez sevdiğim
Uğruna serimi feda kıldığım İyilerden kemlik gelmez sevdiğim
Hakkı bir bilirsen ağlatma beni Hakk’ı bir bilirsen ağlatma beni

a. Gevherî’nin koşması ile okuduğunuz şarkının benzer yönlerini belirtiniz.
a. Her iki şiirde tema olarak dünya hayatında insanı üzülmesi değecek bir şey yok. Sevgiliye seslenerek gel gezelim tozalım eğlenelim diyerek anı yaşamayı isterler. Yani konu ve temaları benzer.

b. XVIII. yüzyıldaki “Türkî-i Basit” hareketi hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
b. Türkçe kelimelerle şiir söyleme gayreti XVI. yy’da Tatavlalı Mahremi, Aydınlı Visâlî, Edirneli Nazmî tarafından oluşturulmuş bir akım, bir ekoldür. Bu üç şairin özellikle Türkçe kelimeleri kullanarak yeni bir akımı ortaya attıkları görülmekteydi. Ancak yapılan son çalışmalar aslında Türkî-î basit diye bir akımın olmadığını bunun Mahallileşmenin bir başlangıcı olduğunu ortaya koymuştur.

c. O dönemdeki Türkî-i Basit anlayışına göre Nedim’in şarkısının dili sadedir. Ancak buna rağmen şarkıda “bahş, dil-i nâşâd, âmâde, kâm, çeşme-i nev peyda, gazel-hân, mutrib-i pakize-edâ, şey-dâ, şûh” gibi Arapça ve Farsça kelimelerin kullanılma nedenini tartışınız. Sonuçları sıralayınız.
c. Birincisi şairlerimiz aruzla yazıkları için aruzda önemli olan seslerin açık ve kapalı olmasıdır. Türkçedeki seslerde açık ve kapalı ünlü durumları yoktur. Yani â, û, î gibi sesler yoktur. Bu aruz ölçüsünü ve ses değerini tutturmak için önemlidir. İkincisi ise bizim divan şairlerimiz Arap ve İran edebiyatından etkilenirken o şiirin estetik yapısı ve imge dünyasını değiştirmeden almışlardır.

ç. Şarkının hangi gelenekte yazıldığını ve kendini oluşturan kültür ve toplumla olan ilgisini açıklayınız.
ç. Divan şiir geleneğine uygun yazılmıştır. Osmanlı toplumu oluşturmuştur ki yukarıda da nasıl ortaya çıktığı izah edilmiştir. Toplumun yapısı da dile getirilmiştir.

d. Şarkının hangi okuyucu kitlesine hitap ettiğini belirtiniz.
d. Divan şiirinin hedef kitlesi yüksek zümre diye bilinen okumuş ve medrese eğitimi görmüş kimselerdir.

11. Şarkının temasının evrensel olup olmadığını ve şairin bu temayı nasıl ifade ettiğini açıklayınız.
11. Bu tema evrenseldir ve her devirde yazılabilir.

12. Nedim, şiirde “mai tesnîm, cuma namazı” kelime gruplarını niçin kullanmış olabilir? “Nedim’in, şarkısının teması ve şiirde kullandığı imgeler; dinî söyleyiş ve kelimelerle örülü, divan şiirinin kendine özgü zevk ve anlayışına uygundur.” diyebilir miyiz? Açıklayınız.
12. Daha önce de dediğimiz Divan şiirinin oluşmasında İslam kültür ve medeniyeti etkilidir. Din dışı konular da yazılsa mutlaka terminoloji olarak din kullanılır. Mesela sevgilinin yüz güzelliğinden bahsedilecekse Hz. Yusuf imgesi kullanılır.

13. Nedim’in şarkısını okurken gözünüzün önünde nasıl bir manzaranın canlandığını anlatınız. 1817 – 1830 yılları arasındaki Lale Devrinde sürdürülen hayat hakkında edindiğiniz bilgilerden de yola çıkarak kitabınızda okuduğunuz şarkıda, şairin gözlem, izlenim, sezgi ve kişisel duyarlılığının nasıl yansıdığını kısaca aşağıya yazınız.
13. Şair, Lale devri zihniyetini çok iyi yansıtmaktadır. O dönemde herkes gezmek, eğlenmekle meşguldür ve bu dünyadan kam (mutluluk) almak en büyük çabalarıdır. Şair de buradaki gözlemlerini dile getirmiştir ki Nedim’i diğer şairlerden ayıran en büyük özellikte budur. Yani diğerleri soyut ve hayali şiiri yazarken Nedim, bizzat gördüğü yaşamı anlatır.

14. Günümüz şairlerinden birinin sevgiliyi anlatan şiiriyle veya bir şarkıyla Nedim’in şarkısındaki duygu ve düşünceleri karşılaştırınız. XVIII. yüzyılda Nedim’in dile getirdiği duygu ve düşüncelerin, günümüz şiirinde de ele alınıp alınmadığını belirtiniz.
14. Ele alınabilir. Bu dönemde temalar birbirinden farklılık gösterir ama dünyanın geçici olduğu ve fani olduğunu vurgulayan şairlerimiz ve şiirlerimiz elbette ki çoktur.

15. Şarkıda yan anlamıyla kullanılan kelimeleri bulunuz. Şarkının yan anlam bakımından zengin olup olmadığını açıklayınız.
15.

16. Şarkıyı okuduğunuzda neler hissettiniz?

Kısaca açıklayınız. Şarkıyı ilk okuduğunuzda hissettiklerinizle birkaç kez okuduktan sonraki hisleriniz aynı mıydı? Acaba şairin bu şiiri yazarken hislerini anlatmak için kelimelere yüklediği anlamla sizin hissettikleriniz arasında benzerlik olabilir mi? Açıklayınız.

16. Cevabı size kalmış…

17. Şarkıyı, Destan Dönemine ait aşağıdaki koşukla tema, nazım birimi ve dil-anlatım yönünden karşılaştırınız. Sonuçları tabloya yazınız.

KOŞUK Günümüz Türkçesiyle
Kasınçıgımın öyü Yavuklumu düşünüp
Kadgurar men Kaygılanıyorum;
Kadgurdukça karşı körtlem Kaygılandıkça karşı güzelim,
Kavışıgsayur men Kavuşmak istiyorum!
Küçlüg priştiler Kudretli melekler
Küç birzünin; Güç versin,
Közi karam birle, Gözleri karam ile
Külüşüp en oturalım! Gülüşerek oturalım!

Ölçütler Şarkı Koşuk Benzerlikler Farklılıklar
Tema Eğlenmek,
Sevgili ile vakit geçirmek
Eğlenmek,
Sevgili ile vakit geçirmek
Temaları benzer
Nazım Birimi Dörtlüklerden oluşur Dörtlüklerden oluşur Dörtlüklerden oluşması benzerdir.
Dil ve Anlatım Arapça ve Farsça kelimelerde dolu kalıplaşmış bir anlatıma sahip Yabancı etkilerden uzak sade bir dile yazılmıştır. Dil ve anlatımları farklılık gösterir.

18. a. “Gülelim, oynayalım kâm alalım dünyadan” dizesinin Nedim’in hayat felsefesini ve dünya görüşünü nasıl yansıttığını açıklayınız.
a. Hayat onun için sevmek, eğlenmek ve gününü gün etmekten başka bir şey değildir. İçki ve eğlenceye aşırı biçimde düşkündür. Nedim’e göre yaşamak, dünya nimetlerinden yararlanmak insanın en doğal hakkıdır.

19. a. Nedim hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
b. Nedim’in aşağıdaki şiirini okuyunuz.
Sevdiğim canım yolunda hâke yeksan olduğum
İyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum
İyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Nedim
(Sevgilim, canım yoluna toprak olsun. Bayramdır, kurban olayım, naz ile gezmeye çık. Ey aşkıyla bülbül gibi inlediğim Nazınla, edanla gezmeye çık çünkü bayramdır.)
Nedim hakkında edindiğiniz bilgiler ve okuduğunuz şiirlerinden de yararlanarak şairin fikrî ve edebî yönü hakkında çıkarımlarınızı aşağıdaki şemaya yazınız.
Nedim

A ve b maddeleri dikkate alınarak cevaplanmıştır.

NEDİM (?- 1730)
Lale Devri’nin coşkun, aşk, zevk ve neşe şairidir. Edebiyatımızda “mahallileşme akımını” başlatmıştır, İstanbul’u ve İstanbul Türkçesini, gerçek yaşamı ve dış dünyada gözlemlenebilen gerçek doğayı şiire getirmiştir. Aşk, şarap, tabiat, hayattan zevk alma şiirlerinin başlıca konularıdır. Şiirlerinde dini ve tasavvufi konulara hiç yer vermemiştir. Kullandığı dil, açık, yalın ve ahenklidir. Edebiyatımızda şarkı türünün en önemli ismidir. Şiirlerini “Divan”ında toplamıştır.

c. Nedim ile şarkısı arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
c. Şairi ile şiiri arasında bir bağ vardır.
Read more

Ella-Paige Roberts-Clarke Kimdir?


Ella-Paige Roberts-Clarke Kimdir?
1 Temmuz 1995'de Norfolk İngiltere'de doğdu ve gelecek vaad eden bir model. Modellik, oyunculuk ve müzik kariyerini başlatmak için Avrupaya annesi ile seyahat eden güzel model Los Angeles ve İngilitere'de modellik yaptı.
Kendisi Justin Bieber'la 20 Şubat tarihinde Londra'da beraber gözükmesiyle ünlü oldu.
BRIT konserlerine Londra'da katıldıktan sonra Ella-Paige ismi Justin Bieber'la beraber anılmaya başladı.





Read more

Hadisenin Makyajsız Hali




Son günlerde yeni tarzı ve verdiği kilolarıyla magazin gündemine gelen ünlü şarkıcı Hadise makyajsız görüntülendi. Sıfır makyajla dışarı çıkan Hadise, kendisine olan özgüvenle mest etti.



O Ses Türkiye yarışmasının jüri üyelerinden Hadise makyajsız görüntülendi. Geçtiğimiz günlerde 3 saatte 70 bin liralık harcama yaptığı haberleriyle gündeme gelen Hadise, alışveriş iddialarını da yalanladı.

Ünlü şarkıcı Hadise, önceki akşam Etiler'de ablası Hülya Açıkgöz ile birlikte yemek yedi. Yaklaşık iki saat süren yemeğin ardından sıfır makyajla dışarı çıkan Hadise, kendisine olan güvenini gözler önüne serdi.
Read more

Beşiktaş'ın Yeni Stadının İlk Görüntüleri

Beşiktaş taraftarın uzun yıllardır beklediği stat projesi sonunda gerçekleşiyor.Medyaya sızan resimlerde Beşiktaşın maçlarını oynayacağı statyumun projesi ve görüntüleri heyecan yarattı.
Stadın 40 bin + 1903 kapasitesi olacağı konuşuluyor.Tavan, şeffaf bir madde ile kapatılacak. Böylece TT Arena’da olduğu gibi çimlerin güneş alma sıkıntısı yaşanmayacak.Zemin aşağı çekileceğinden çevre dokusu ve boğaz görünümüne engel teşkil etmeyecek..
İşte Beşiktaş'ın yeni stadından görüntüler.
Read more