9. Sınıf Edebiyat Sayfa 32 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

A.  Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan noktalı yerleri uygun ifadelerle doldurunuz.
 Metinler işlevleri bakımından ikiye ayrılır: 1.SANATSAL 2.ÖĞRETİCİ 
   Öğretmek ve bilgi vermek amacıyla kaleme alınan yazılara ÖĞRETİCİ  metin adı 
ve­rilir.

B.Aşağıdaki cümlelerde yer alan bilgilerin doğru olup olmadığını belirleyerek uygun se­çeneği işaretleyiniz.
   Cümle ve cümIelerin anlam birimleri olarak birIeşmesi metnin ana düşüncesini ya da te­masını oluşturur. Doğru ( X )  Yanlış (   )
   Sanat metinlerinde verilmek istenen mesajın doğruluğunun ya da yanlışlığının kanıtlan­ması gerekir.Doğru (   )   Yanlış (X)
   Öğretici metinler sanat metinlerinden gerçeklikle olan ilişkisi bakımından ayrılır.Doğru ( X )    - Yanlış (  )

C.           Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
A)    İletişim aracı olması
B)    Yapı ve anlamca bütünleşmiş birimlerden oluşması
C)    İçerdiği anlamın kişiden kişiye değişmeyecek biçimde sabit olması
D)    Farklı anlatım biçimleriyle oluşturulabilmesi
E)    Ortaya çıktığı dönemin izlerini taşıması
2. Kitaplarla tanıştıktan sonra yaşamım anlam kazandı, diyebilirim. İnsanlarla iletişimim çok değişti; konuşurken, yazarken, okurken, düşünürken neredeyse hiçbir sorun yaşamıyorum. Dünyaya daha geniş bir pencereden bakmayı öğrendim. Kendimi çok daha rahat anlatabiliyo­rum. Keşke herkes zamanını nasıl değerlendireceği üzerinde düşünse ve bunun bir kısmını oku­maya ayırsa. Böylece insanlarda kendini bir başkasının yerine koyma duygusu gelişir ve birey­ler birbirleriyle daha rahat iletişim kurabilir.
Bu parçada okumayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemistir?
A)                Zamanın bilinçli kullanılmasıyla bağlantılı olduğuna
B)                Bireylerin, olayları algılayış biçimini değiştirdiğine
C)                İnsanların birbirlerini anlamasını kolaylaştırdığına
D)                Kişilerin, kendilerini tanımalarına olanak sağladığına
      E)                 İnsanlara,başkalarını yönlendirme gücü kazandırdığına                                                                          2002-ÖSS
Read more

Dilekçe Yazımıyla İlgili Özellikler Nelerdir?

Dilekçe, bir isteği bildirmek, bir şikâyeti duyurmak veya herhangi bir konuda bilgi vermek amacıyla resmî veya özel kurumlara/kuruluşlara yazılan resmî yazıdır.
Dilekçe, herkesin zaman zaman yazmak zorunda kalabileceği bir mektup türüdür.
Dilekçe yazarken aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:
Dilekçe metni genellikle kısa olur. Ancak bazı özel durumlarda kâğıdın ön yüzü yeterli olmazsa kâğıdın arka yüzüne yazılmaz ikinci bir kâğıt kullanılır.
Konular kısa ve öz olarak belirtilir. Gereksiz ayrıntılara yer verilmez.
Dilekçe bilgisayarla, daktiloyla veya mavi ya da siyah mürekkepli dolma kalemle yazılır. Tükenmez kalemle veya kurşun kalemle dilekçe yazılmaz.
Dilekçe metni, sayfaya güzel bir kompozisyonla yerleştirilir (Yukarıda kâğıdın dörtte biri kadar, sol tarafta en az 3 cm ve sağ tarafta 1 cm boşluk bırakılmalıdır.).
Anlatımın yalın ve duru olmasına özen gösterilir.
Dilekçe, hangi kuruma veriliyorsa bu makamın adı başa yazılır. Kurum adının sağ altına kurumun bulunduğu şehir adı yazılır.
Dilekçeye sorunla ilgilenecek kuruma veya makama hitapla başlanır. Hitaplar kurumun idari yapısına uygun olmalı ve eksiksiz yazılmalıdır: Ankara Valiliğine,


Açıköğretim Lisesi Müdürlüğüne, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğüne gibi.
Daha sonra konunun belirlendiği metin bölümüne geçilir. Bu bir şikâyet dilekçesiyse, şikâyet sağlam kanıtlara dayandırılır. Eğer iş isteme dilekçesiyse, öğrenim durumu, yaş, kısa bir öz geçmiş, kurumca aranan seçkin nitelikler açık seçik belirtilir.
Dilekçe bitiminde sağ alt köşeye adı ve soyadı yazılır, imzalanır. Tarih, isim ve imzanın bir satır üstünde yer alır.


Sol alt köşeye adres yazılıdır.
Dilekçe imzalandıktan sonra sol tarafa açık adres bildirilir. Dilekçeyle birlikte varsa verilen ekler, adresi yazdıktan sonra ekler başlığı altında numara verilerek sıralanır. Evrakın kaybolmaması için (varsa) ekler mutlaka belirtilir.


Bir dilekçede sadece bir kişinin imzası bulunur ve imzasız dilekçeler geçersiz sayılır.
Read more

9. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 31 Soruları ve Cevapları (Ada Yayınları)


1. Aşağıdaki cümlelerde boş  bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.

• DİL  , bir milleti, bir topluluğu millet yapan, onu diğer millet ve toplumlardan farklı kılan hayat belirtilerinin bütünüdür.

• Kültür ürünleri ve bilimsel buluşlar gibi kişisel tecrübeler de..DİL ARACILIĞIYLA  gelecek kuşaklara aktarılır.

2."Kültür, bir cemiyetin sahip olduğu maddi ve manevi değerlerden oluşan öyle bir bütündür ki
cemiyet içinde mevcut her nevi bilgiyi, alakaları, kıymet ölçülerini, görüş ve zihniyet ile her nevi davranış şekillerini içine alır. Bütün bunlarla birlikte, o cemiyet mensuplarının ekserisinde müşterek olan ve onu diğer cemiyetlerden ayırt eden hususi bir hayat tarzı temin eder."

Paragrafta kültürün hangi işlevine değinilmemiştir?

A.Toplum içinde her tür bilgiyi, değer ölçülerini, görüş ve zihniyeti kapsaması

B. Toplumun maddi, manevi değerler bütününü temsil etmesi

C. Toplumun çoğunluğunun hayat tarzını ifade etmesi

D.Toplumu, diğer toplumlardan ayırt edici özelliğe sahip olması

E. Fertlerin toplu yaşama isteklerini yansıtması

3.Aşağıdakilerden hangisi kültürün unsurlarından biri değildir?
A. Dil B. Tarih C. Din D. Örf, âdet ve gelenekler E. Vicdan

4. "Kentler hatta köyler arasında da az çok değişik konuşmalara rastlanır; sözcüklerin söylenişi başkalarınkine benzemez. Tümcelerin kuruluşunda da az çok ayrılık görülür. Bu konuşma ayrılığına denir."

Yukarıdaki tanımda boşluğa getirilecek kelime hangisidir?

A. Lehçe B. Ağız C. Şive D. Tonlama E. Diyalektik


ARAŞTIRMA

1. Sınıfa getirmek üzere bir Türk dünyası haritası temin ediniz.

2. Köken bakımından dil ailelerini araştırınız.

3. Dünya dillerinin yapı bakımından özellikleri hakkında bilgi edininiz.

4. Türkçenin yapı ve köken bakımından dünya dilleri arasındaki yerini araştırınız.
Read more

3 Ekim 2014 Cuma Okullar Tatil Mi?

3 Ekim 2014 arife günü Okullar yarım gün tatil ilan edilmiştir, aynı zamanda tüm iş yerleride yarım zamanlı mesai yapılacaktır. Şimdiden herkese iyi tatiller
Read more

Kültürün Nesillere Aktarımında Dilin Önemi Nedir?

Dil ve kültür geçmiş ile gelecek aralarında bir köprü vazifesi görür .
Dil kültürün taşıyıcıdır,dil olmasaydı kültürel birikim gelecek nesillere taşınamazdı.
Bir toplumun oluşmasında ve ayakta kalmasında ortak lisan ve kültürün mühim bir payı vardır .
Kültür ve dil bir toplumun yaşayış biçiminden mühim izler taşır .
Kültür ve dil bir halkın en önemli ortak özelliklerindendir .

Gönderici-alıcı iletişimde bulunması zorunlu iki ögedir.
Read more

Da Vinci's Demons 3. Sezon Ne Zaman Başlıyor?


2. Sezonu nefes kesen ve çok heycanlı bir noktada final yapan Da Vinci's Demons dizisinin 3. sezonu Starz kanalı tarafından onaylandı.  Efsane dizinin 3. sezonu 2015 Nisan ilk haftası yayınlanacak. 

Dizi bazı önemli değişikliklerde yapıldı ünlü yapımcı David S. Goyer artık yürütücü yapımcı olarak görev alacak,  Dizinin bütün işleyişinden sorumlu olan kişi ise Breaking Bad dizisinden tanıdığımız Emmy ödüllü John Shiban, bu gelişme ile dizinin işleyişinde büyük öldücüde değişilikler olabilir, merakla bekliyoruz

Read more

10. Sınıf Türk Edebiyatı Sayfa 37 Soruları ve Cevapları ( Nova Yayınları )

SAYFA 37
                                  DEĞERLENDİRME SORULARI VE CEVAPLARI
1. Aşağıdaki boş bırakılan yerlere uygun kelime ve kelime gruplarını yazınız.
•İnsanlığın ilk dönemlerinde kişilerin tabiatla, düşmanlarıyla ve olağanüstü güçlerle mücadelesinde düş yoluyla ortaya koyduğu tavır .....MİTLERİN..... doğmasına neden olmuştur.
•Mitlerin oluşum süreci hakkında şunları söyleyebilirim: …………..Kişilerin tabiatla, düşmanlarıyla ve olağanüstü güçlerle mücadelesinden doğmuştur. …
•Destan Dönemi, büyük oranda tanrılar etrafında şekillenmiştir.
..............................................................................................................................
•...Sözlü edebiyat..... mitolojik dönemde oluşmaya başlamıştır.
• Bir insan topluluğunu oluşturan bireyleri ....ortak değerler..... birbirine bağlar.

2. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Destan kahramanları günlük hayatta rastlayabileceğimiz özelliklere sahiptir. (  Y )
Destanlar, Destan Dönemine ait ürünlerdir. ( D  )
Her millette destan söyleme geleneği görülür. (D )
Destanlar milletlerin olağanüstülükler içeren, uzun, manzum kahramanlık hikâyeleridir. ( D )
Destanlarda olağanüstü unsurlara rastlanmaz. (Y )
Atasözleri ait olduğu milletin dünya görüşünü ortaya koyar. ( D )
Atasözleri ders verici özelliğiyle günümüzde de geçerliliğini ve önemini korur. ( D )
Mitolojik ögelerin dönemin zihniyeti ile hiçbir ilgisi yoktur. (Y )

3. Aşağıdaki destan-millet eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Fin-Kalavela
B) Yunan-İlyada
C) Alman-Nibelungen
D) Çin-Atilla
E) Türk-Ergenekon

4. Aşağıdakilerden hangisi sözlü edebiyat döneminin ürünü değildir?
A) Sav  B) Sagu  C) Destan  D) Mesnevi  E) Koşuk

5. Aşağıdakilerden hangisi Türk destanlarında görülen mitlerden biri değildir?
A) Kurt   B) Ağaç    C) Kutlu taş     D) Elma     E) Işık

6. Aşağıdakilerin hangisinde doğal destanlar bir arada verilmiştir?
A) İlyada, Kalevala, Oğuz Kağan
B) İlyada, Kaybolmuş Cennet, Oğuz Kağan
C) Kaybolmuş Cennet, Kalevala, Şehname
D) İlyada, Kurtarılmış Kudüs, Kalevala
E) Kurtarılmış Kudüs, Şehname, Odysseia
(1988-ÖYS

7.Sözlü edebiyatla mitoloji arasındaki ilişkiyi açıklayınız.

Sözlü edebiyat ürünleri mitoljk hikâyelerden doğmuştur. Yazının icat edilmediği düşünülen zamanlarda toplumlar düşüncelerini sözlü ürünlerle ortay koymuşlardır. Bu ürünlerin çoğu mitolojik ögeler barındırır
Read more

Ağrı Dağı Efsanesi Özeti

Kır bir at Ahmet'in evinin kapısına gelir ve bir süre orda bekler. Bunun üzerine Ahmet atı kendi kısmeti olarak görür ve atı sahiplenir. Bir süre sonra atın Beyazıt Paşası Mahmut Han'a ait olduğu anlaşılır. Mahmut Han atını ister. Fakat Ahmet atı vermek istemez. Çünkü ağrı geleneklerinde bu böyledir ve o atın haktan yadigar olduğu düşünülür. Atı geri alamayınca Ahmet'in evine adamlarını gönderir ve bir süre sonra Ahmet'i zindana attırır. Burada paşa'nın kızı Gülbahar ile Ahmet arasında büyük bir aşk başlar. Başta Mahmut Han olmak üzere tüm engelleri aşarlar.

Sofi kır bir atın Ahmet'in evinin önünde durduğunu gördü. Bunun üzerine Ahmet'e haber verdi. Atı gören Ahmet bunun kısmeti olduğunu anlar. Bu ağrı geleneklerine göre de böyledir. Fakat atın gerçek sahibi Mahmut Han bunu kabul etmez. Ahmet'in üzerine adamlarını gönderir. Ahmet atı adamlara da vermez. Herkes Mahmut Hana Ahmet'in haklı olduğunu söyler. Fakat O bunu anlamak istemez. Bunun üzerine tüm adamlarını alıp ağrı yöresine gider. Fakat orda Sofi hariç kimseyi bulamaz. Sofi'yi zindana atar. Paşa'nın kızı Gülbahar Sofi'den ve onun kavalından çok etkilenir ve sürekli onu dinlemeye gider. Bu sırada Mahmut Han Ahmet'i bulması için Musa Bey'i görevlendirir. Ahmet'i bulan Musa Bey Ahmet'i razı eder ve Paşa'nın yanına dönerler. Paşa Ahmet'in geldiğine sevinmiştir. Bu sevinç Ahmet'in atı vermeyi kabul etmemesiyle kaybolur. Sinirlenen Mahmut Han hem Ahmet'i hem de Musa Bey'i zindana attırır. Zindanda tanışan Ahmet ile Gülbahar aşık olurlar. Gülbahar zindancı başı Memo'nun yardımıyla sık sık zindana gelir. Atını geri alamayan Paşa Ahmet'i öldürmeye karar verir. Bu duruma çok üzülen Gülbahar kardeşinden yardım ister. Fakat istediğini alamaz. Çaresiz kalan Gülbahar Demirci Hüso'dan yardım ister. Hüso Kervan Şeyhi'nin de yardımıyla atı getirir ve sarayın kapısına bağlar. Gülbahar bu duruma çok sevinir ve Ahmet'in yanına koşar. Fakat Paşa Ahmet'i öldürmekten vazgeçmez. Bu durumu öğrenen Gülbahar bir şeyler yapmaya uğraşır. Kimseden yardım gelmeyince Ahmet'i kaçırmayı düşünür. Bunun için Memo'ya gider. Memo ile konuşur. Gülbahar Ahmet'in kurtulması için her şeyini vermeye hazırdır. Memo Gülbahar'dan sadece saçının bir telini ister. Gülbahar seve seve kabul eder.Memo kapıları açar ve Ahmet ve arkadaşlarını dışarı çıkarır. Bunu öğrenen Paşa Memo'yu öldürür. Tüm bu olaylardan korkan Yusuf babasına gidip her şeyi anlatır. Bunun üzerine Mahmut Han kızı Gülbahar'ı zindana atar. Halk bu olaya çok sinirlenir ve büyük bir kalabalık halinde saraya yürür ve Gülbahar'ı alır. Gülbahar ve Ahmet demircinin evinde buluşup Hoşap Kalesine giderler. Mahmut Han onları burada da rahat bırakmaz. Fakat gelen kalabalıktan korkar ve biraz yumuşar. Ahmet ve Gülbahar saraya gelir. Mahmut Han Ahmet'ten ağrı Dağına çıkmasını ister. Eğer çıkıp dağın tepesine ateş yakarsa kızı vereceğini bildirir. Ahmet kabul eder ve yola çıkar. Bu sırada sarayın çevresini saran kalabalık gittikçe artmaktadır. Bundan korkan Paşa Ahmet'i affettiğini bildirir. Bunun üzerine birçok kişi Ahmet'i bulmak için yola çıktı. Fakat onlara gerek kalmadan Ağrı'nın tepesinden bir ışık yükselmeye başladı. Herkes sevinç içindeydi. Geri dönen Ahmet Gülbahar'ı alır ve tekrar dağa doğru yola çıkar. Küp Gölü yakınlarında bir mağarada dururlar. Fakat Ahmet durgunlaşmıştır. Bunu fark eden Gülbahar Ahmet'e durumu sorar. Ahmet Memo'dan bahseder. Gülbahar'a Memo'ya ne verdiğini sorar. Hiçbir şey vermediğini söyleyen Gülbahar durumu anlamıştır. Ertesi gün Ahmet kalkar ve yürümeye başlar. Gülbahar seslenir; ama işe yaramaz. Gülbahar Ahmet'i Küp gölünde yitirmiştir.
Bu metinde de at, ışık ateş unsurları mitolojik ögelerdir.
Read more

Destan Dönemi ve Bilgi Çağını Düşünce Dünyası Açısından Karşılaştırılması

Destan döneminde insanlar anlayamadıkları olayları izah ederken olağanüstü güçlere yer vermiş bu olayları bilgi ve akılla değil daha çok duyguyla hareket etmişlerdir. Günümüzde ise  olaylar bilimin ışığında yorumların. Akıl ve bilgi ön plandadır.
Read more

Türklerin Düşünce Yapısı ile Türk Destanları Arasında Nasıl Bir İlgi Kurulabilir

Evet, kurulabilir. Türkler Gök tanrıya inanırlar. Gök tanrı inancı sosyal hayatın düzenlenmesinde önemli bir yere sahiptir. Ülkeyi yönetecek kişileri Göktanrı’nın gönderdiğine inanılır.  Bu inanç ışığında da ağaca inen bir ışıktan bir insan doğar. 
Read more

Destan Döneminin Gerçekliği ve Kahramanlarının Özellikleri Nelerdir?

           Destanlarda gerçeklik
Destan kahramanlarının özellikleri
Destanlarda geçen yer isimleri şahıslar gerçek kişilerdir. Ama bu kişilere olağanüstü özellikler verilmiştir
Sıradan bir kişi değildirler. Ya bir ağaca düşen bir ışıktan olurlar ya da doğuştan olağanüstü özelliklere sahip olurlar. Tanrı tarafından özel görevlendirilmiş kişilerdir. 
Read more

Odysseia (Odesa) Destanı Özeti

(Kalypso (Kalipso), gökleri omzunda taşıyan dev Atlas’ın kızıdır. Zeus’un yıldırımı ile gemileri batıp bütün yoldaşları boğulduktan sonra Odysseus (Odiseus), onun yaşadığı Ogygia (Ogiya) Adası’na çıkmıştır. Kahramana âşık olan bu peri, onu bırakmak istemez ama tanrılar, Odysseus’un İtake’ye ulaşmasına karar vermişlerdir. Bu parçada, tanrıların kararı ve kahramanının Kalypso’dan ayrılışı anlatılıyor.)
Francesco Hayez (Fransesko Heyz)’in “Odysseus” isimli tablosu (1814)....
Ölümsüzlere ve ölümlülere aydınlığını getirmek için tanrılar meclis kurmuşlardı; ortalarında yüksekten gözler Zeus vardı ki güçte kuvvette ondan üstünü yoktur.
Onlara Athena (Atena), hatırından çıkmayan Odysseus’un sonsuz kaygılarını anlatıyordu çünkü bir Nymphe (Nimfi)’nin konağında kalması ona dokunuyordu. Dedi ki:
“Zeus babamız ve siz daima var olan mutlu tanrılar! Bundan sonra, eli asâlı bir han, merhametli,
İyiliksever  ve hak tanır olamaz. Belki çok sert, katı yürekli ve zalim olur. Çünkü tanrısal Odysseus’u, şefkatli bir baba gibi hüküm sürdüğü halk arasında hatırlayıp anan kimse kalmamış. O şimdi bir adada, zalim kaygılar içinde yatıyor. Nymphe Kalypso, onu zorla konağında alıkoyuyor. Atalarının yurduna nasıl dönsün ki yanında ne kürekli gemileri ne de geniş denizin sırtında sefere devam edecek kürekçileri kalmış. Şimdi de sevgili oğlunu, eve dönerken öldürmeyi kuruyorlar. Oğlu ki babasından bir haber alabilmek için mutlu Pylos (Pilos)’a ve tanrısal Lakedimon’a gitmişti.”
Bulut devşiren Zeus, buna karşılık verdi:
“Kızım, bu nasıl söz böyle dişlerinin arasından kaçan? Sen, kendin karar vermedin mi ki (...) Telemakhos (Telemakos)’a gelince onun da kılavuzluğunu sen üstüne al. (Çünkü buna kudretin var.) Öyle davran ki o sağ ve esen, atalarının yurduna kavuşsun. Yavuklular ise gemileri ile ona rastlamadan
geri dönsünler.”
Bundan sonra, sevgili oğlu Hermeias (Hermiyas)’a dönerek şöyle dedi:
“Hermeias, madem ki her işte habercimiz sensin, şimdi de git, güzel örgülü Nymphe’ye, sabırlı ve temkinli Odyssseus’un dönüşü ve nasıl döneceği üzerine verilen değişmez kararı eriştir:
Ona ne tanrılardan ne de ölümlü insanlardan kimse kılavuzluk etmeyecek. Yalnız başına, derme
çatma bir sal üzerinde, türlü cefalara katlanarak yirminci gün, bereketli Skheria (Şerya)’ya, Fayakeli’ne
ulaşacaktır. Tanrılar soyundan olan bu erler, onu candan, bir tanrı gibi ağırlayarak kendi gemilerinden
biri ile sevgili atalar yurduna yollayacaklar: Kendisine bol bol bakır, altın ve kumaş verdikten sonra. Çünkü ona kısmet olmuştur: sevdiklerine kavuşsun, ataları yurduna ulaşsın, yüksek tavanlı konağına ayak bassın.”
...
Haberci, uzaklardaki adaya ulaştığı zaman menekşe renkli denizden karaya çıktı. Yürüyerek güzel örgülü Nymphe’nin oturduğu büyük mağaraya geldi. Onu evde buldu: Ocakta büyük bir ateş yanı-
yordu; tutuşup çatırdayan ardıç ve “thüya” ağaçlarının uzaklara yaydığı tütsü ile bütün oda burcu burcu kokuyordu. Kendi de içeride, güzel sesi ile türkü söyleyerek tezgâhında altın mekikle bez dokuyordu.
Mağarayı her yandan, gür yeşil bir orman sarmıştı. Kızıl ağaç, kavak ve kokulu servi üzerinde,
gergin kanatlı kuşlar; çaylaklar, baykuşlar ve hep denize açılmayı düşünen geveze kuzgunlar yapmışlardı. Mağaranın dışını her yandan, salkım salkım üzümlerle yüklü, gürbüz bir asma sarıp kaplamıştı. Ve yan yana, bir sıra üzerine dört pınardan akan billur gibi sular birbirinden ayrılarak üstünde menekşeler ve maydanozlar yetişmiş olan çimenler içine dağılmakta idi. Buraya yaklaşan biri, ölümsüzlerden olsa bile gördüklerine hayran kalır, gönülden efsunlanırdı.
(Hermeias, mağaraya girip Zeus’un buyruğunu Kalypso’ya bildirir. Peri, çok üzülür fakat boyun eğmeye mecburdur.)
...
Homeros
Türk Edebiyatı, I. Cilt

hzl.: Ahmet Kabaklı
Read more

Türeyiş Destanı Özeti

Kara-Korum çaylarından sayılan iki nehir vardı. Bunlardan birine Toğla ve diğerlerine de Selenge adı verilir. Bu nehirler akarak Kamlancu adlı bir yerde birleşirlerdi. Bu iki ırmağın arasında iki tane ağaç vardı. Bu ağaçlardan biri fusuk ve diğeri de Farsların naj dedikleri ağaca benziyordu. Kışın bile bunların yaprakları, servi gibi dökülmezdi. Meyvesinin tadı ve şekli ise tıpkı çam fıstığınınkine benzerdi. Öbür ağaca da tur ağacı derlerdi. Bu iki ağaç da iki dağın arasında yetişerek büyümüştü.
Bir gün bu iki ağacın arasına, gökten bir ışık inmişti. Bunun üzerine, iki yandaki dağlar yavaş yavaş büyümeye başladılar. Bu durumu gören halk ise hayretler içinde kalmıştı. İçlerinde büyük bir saygı
duyarak Uygurlar oraya doğru yaklaştılar. Tam yaklaştıkları bir sırada, kulaklarına çok tatlı ve güzel müzik nağmeleri gelmeye başladı. Her gece buraya bir ışık inmeye ve ışığın etrafında da otuz defa şimşek çakmaya başladı. Diğer bir gün de aynı yerde, ayrı ayrı kurulmuş beş tane çadır gördüler. Bunların her birinde, birer çocuk oturuyordu. Her çocuğun karşısında da onları doyurmaya yetecek kadar süt dolu emzikler asılı idi. Çadırın tabanı da baştan aşağıya kadar gümüşle döşenmişti.
Bütün boyların reisleri ve halkları, bu garip şeyi görmek için yerlerini bırakıp koşmuşlardı. Bu manzarayı görünce saygı ile diz çöküp selam verdiler. Biraz sonra da çocukları alarak dışarı çıktılar.
Beslenip büyütülmeleri için de onları sütannelerine ve dadılara verdiler. Her fırsatta onlara saygı gös-
teriyorlar ve ikramda bulunuyorlardı. Çocuklar artık süt çocuğu olmaktan çıkıp da konuşmaya başlayınca Uygurlardan anne ve babalarını sordular. Onlar da o iki ağacı gösterdiler. Bunun üzerine halk, çocukları alıp ağaçların yanına gittiler. Çocuklar ağaçları görünce onlara tıpkı evlâdın babasına gösterdiği saygıyı gösterdiler. Ağaçların karşısında diz çöktüler ve yeri öptüler. Bunun üzerine ağaçlar da dile gelip şöyle dediler:
“Güzel huy ve iyi özelliklerle bezenmiş çocuklar, böyle olurlar ve anne ile babalarına böyle saygı
gösterirler. Ömrünüz uzun, adınız ünlü ve şöhretiniz de devamlı olsun!”
O bölgelerde yaşayan bütün kavimler, bu çocuklara hükümdar oğullarıymış gibi saygı gösterdiler. Çocukların doğdukları yerden şehre dönülünce onların her birine birer ad koydular. En büyüğünün
adı Sonkur - Tegin, ikincisinin adı Kotur - Tegin, üçüncüsünün adı Tükel - Tegin, dördüncüsünün adı OrTegin ve beşincisinin adı da Bükü - Tegin oldu. Çocukların doğuşundaki kutsal durumu görenler, bunlardan birinin hükümdar olarak seçilmiş kanaatine vardılar. Çünkü bunlar, Tanrı tarafından bu iş için gönderilmiş olmalıydılar.
Bu çocuklar arasında Bökü - Tegin gerek güzelliği ve gerekse boyu posu, sabrı, iradesi, ileriyi görüşü bakımından diğerlerinden daha ileride idi. Ayrıca bütün milletlerin dillerini ve yazılarını da biliyordu. Herkes, onun han olarak seçilmesi üzerinde birleştiler ve büyük şenlikler yaparak onu hanlık tahtına oturttular. O, memleketi adaletle döşedi ve zulüm sahifelerini de kapadı. Onun etrafındaki adamlar, maiyeti, askerleri, atları ve kulları gittikçe çoğalmaya başladı.
Anonim
Türk Mitolojisi

hzl.: Prof. Dr. Bahaeddin Ögel
Read more

Türklerde Sözlü Edebiyat Ne Zaman Başlamıştır ?

Sözlü Edebiyat, Türklerin henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdeki edebiyattır. Bu dönem edebiyatı sözlü olarak üretilmiş ve kulaktan kulağa yayılarak varlığını sürdürdüğü kabul edilir. Bu dönemde edebiyatımızı Şamanizm, Maniheizm, Budizm gibi dinler etkilemiştir.
İslamiyet öncesi Türk edebiyatı, M.Ö. 4000'li 3000'li yıllardan başlayarak Türklerin İslamiyet’i kabul ettiği XI. yüzyıl ortalarına kadar sürer. Bu uzun dönemin Köktürklere ait yazılı anıtların ortaya konduğu M.S. VI. yüzyıla kadar olan bölümü sözlü edebiyat dönemi olarak adlandırılır.
Read more

Atasözlerinin Oluşum Süreci ile İlgili Neler Söyleyebilirsiniz?

Geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlere atasözü denir. Türkçe’de “sav” ve “irsal-i mesel” olarak da adlandırılır.
Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce inanç ve kültür yapısını yansıtır. Atasözlerinin kim tarafından ne zaman söylendiği bilinmez. Yani atasözleri anonimdir. Bu sözler topluma mâl olmuş, toplum tarafından benimsenmiş ve yüzyılların düşünce ve mantık isteminden geçerek günümüze ulaşmış kısa ve özlü sözlerdir. Atasözleri, bir düşünce açıklanırken ya da savunulurken tanık olarak da gösterilirler.

Atasözleri, halkın yalnızca ortak duygu ve düşüncelerini değil ortak dil zevkini de yansıtır.
Read more

Edebi Eserler Yazıldıkları Dönemin Özelliklerini Ne Derece Yansıtır?

Edebi eserler yazıldıkları dönemin özelliklerini yansıtırlar. O dönemde meydana gelen sosyal, siyasi, askeri, ekonomik, kültürel en gibi bir değişim varsa bu aynı zamanda edebi eserlere de yansırdı. Dolayısıyla edebi eserler yaşanılan dönemin her türlü özelliğini yansıtırlar.
Read more

Türklerin İslamiyet Öncesindeki Dinî, Siyasi, Ekonomik ve Askeri Hayatı

Devlet Yönetimi
Uygurlar dışında bütün Türk Devletleri göçebe yaşıyorlardı. Devleti yöneten kişiye hakan denirdi. Yönetim babadan oğula geçerdi.  Devlet, hanedanın ortak malı kabul edilirdi.
Hakanın yetkileri "Kurultay" denilen danışma meclisi ile sınırlandırılmıştı.
Ordu Durumları da İlk Türk devletlerinde kadın-erkek her Türk asker sayılırdı. Düzenli Türk ordusu Asya Hun İmparatoru Mete Han tarafından kuruldu.
Ordunun başında başbuğ denilen başkomutan bulunurdu.

Türklerde genel olarak tek tanrı inancı vardır. Bu Tanrı'ya " Gök Tengri" adı verilmiştir. Bunun yanında yer altında olan kara bir ruhtan da bahsedilir. İslamiyet’teki şeytanın varlığına benzeyen bir anlayış vardı. Şaman denilen Din adamları hastaları büyü ile iyileştirirlerdi. 
Read more

10. Sınıf Matematik Sayfa 30 Soruları ve Cevapları ( Netbil Yayınları )

9. A = {a, b, c} kümesinden B = {x, y, z, p, t} kümesine kaç farklı 1 - 1 fonksiyon tanımlanabilir?
A) 48 B) 60 C) 72 D) 80 E) 84

10. s(A) = s(B) = 4 ise A  B kaç farklı fonksiyon vardır?
A) 248 B) 250 C) 256 D) 260 E) 270
.

11. Üçü kız, üçü erkek olan 6 arkadaş yanyana fotoğraf çektirmek istiyorlar. Kızların yanyana olduğu kaç değişik diziliş olabilir?
A) 24 B) 36 C) 48 D) 96 E) 144
12. c m+c m+c m = c m olduğuna göre n sayısı kaçtır?
A) 7 B) 8 C) 9 D) 10 E) 11

13. A = {–3, –2, –1, 0, 1, 2, 3} kümesinin üç elemanlı alt kümelerinden kaç tanesinin elemanları çarpımı pozitif bir sayı olur?
A) 8 B) 10 C) 12 D) 14 E) 16

14. Bir konfeksiyon mağazasında 4 değişik gömlek ve 3 çeşit pantolon beğenen bir kimse bunlar arasından 2 gömlek ve 1 pantolonu kaç farklı şekilde seçebilir?
A) 16 B) 18 C) 19 D) 20 E) 21
15.c - m ifadesinin açılımında bir terim a.x6 ise a sayısı kaçtır?
A) 52 B) 56 C) 60 D) 64 E) 68

16.c - m ifadesinin açılımında sabit terim kaçtır?
A) –6 B) 4 C) 5 D) 6 E) 7

17. Aynı düzlemdeki 5 çember en çok kaç noktada kesişir?
A) 10 B) 14 C) 18 D) 20 E) 24


18. (x + y)n açılımında baştan 6. terim ortanca terim olduğuna göre n sayısı kaçtır?
A) 6 B) 7 C) 8 D) 9 E) 10
Read more

10. Sınıf Matematik Sayfa 29 Soruları ve Cevapları ( Netbil Yayınları )

1. Ali’nin kitaplığında 3 matematik, 2 fizik, 1 biyoloji, 2 kimya ve 2 tane de Türkçe kitabı bulunduğuna göre bu kitaplıkta toplam kaç kitap vardır?
A) 6 B) 7 C) 8 D) 9 E) 10


2. {0, 1, 2, 3, 4} kümesinin elemanları ile üç basamaklı ve rakamları farklı kaç sayı yazılabilir?
A) 42 B) 44 C) 46 D) 48 E) 50

.

3. 4 kişinin katıldığı bir bilgi yarışmasında 1, 2, 3 ve 4. kaç farklı şekilde olabilir?
A) 18 B) 20 C) 24 D) 26 E) 28


4.A dan B ye üç farklı yol ve B den C ye ise 2 farklı yol vardır. A dan C ye gidip tekrar A ya dönen bir kimse kaç farklı şekilde gidip dönebilir?
A) 36 B) 24 C) 12 D) 10 E) 8


5.Aşağıdakilerden hangisine eşittir?
A) 2n B) 2n + 1 C) 2n + 2 D) n  E) n



6. n olmak üzere P(2n, 2) = 2.P(n, 2) + 32 olduğuna göre n sayısı kaçtır?
A) 4 B) 5 C) 6 D) 7 E) 8


7. 3.3! + 4.4! + 5.5! + ... + 9.9! işleminin sonucu aşağıdakilerden hangisidir?
A) 12! B) 11! C) 10! D) 10! + 3! E) 10! – 3!



8. {1, 2, 3, 4, 5} kümesinin beşli dizilişlerinin kaç tanesi 1 ile başlayıp 5 ile biter?
A) 6 B) 8 C) 10 D) 12 E) 14
Read more

Olgu ve Olay Cümleleri Örnekleri Nelerdir?

Kendini, bir arkadaşını, gezdiğin bir yeri veya bir olayı anlatırken çeşitli cümleler kullanırsın. Bunlardan bazıları herkes tarafından kabul edilebilecek, ölçülebilir ve kanıtlanabi-lir nitelikte bilgiler içerir. Örneğin “ Boyum 170 cm'dir. ” , “ Saç rengim siyahtır. ” , “ Arkadaşım 65 kg'dır. ” , “ Ayasofya İstanbul'dadır. ” gibi ifadeler , kanıtlanabilir ve herkesçe kabul edilebilecek ifadelerdir. 
Bu tür ifadelere genel olarak olgu adı verilir. 
Konuşmaların sırasında kurduğun bazı cümleler ise gördüklerinin veya duyduklarının sende uyandırdığı duygu ve düşünceleri içerir. Örneğin “ Emre, dünyanın en iyi futbolcusudur. ” , “ Muzun tadı çilekten daha güzeldir. ” , “ Pamukkale, dünyanın yedi harikasından biri olmalıdır.” gibi cümleler yalnız senin düşüncelerini yansıtır. Bu söylediklerine katılanlar olabileceği gibi katılmayanlar da olacaktır. 
Kişilere göre değişen bu tür ifadelere görüş denir. 

Anıtkabir, Ankara'dadır.
(OLGU)

* Kenan Doğulu'nun sesi, Tarkan'ın sesinden daha güzeldir.
(GÖRÜŞ)

* İstanbul, Türkiye'nin en güzel şehridir.
(GÖRÜŞ)

* Ordumuz, dünyanın en güçlü ordusudur. (GÖRÜŞ) 


* Fenerbahçe 2013-2014 1. lig şampiyonu oldu.
(OLGU)

1.Arkadaşlarınızdan birinden fiziksel özellikleri ile tanıtmasını isteyin. Boyu, kilosu, saç rengi, göz rengi, vb. 

2.Daha sonra arkadaşınızın kişisel zevklerini, örneğin; hobilerini, en sevdiği yemekleri, tuttuğu takımı, dinlediği müzik ve şarkıcıları, vb. ve bunları neden sevdiğini açıklamasını isteyin. 

3.Arkadaşlarınla beraber, fiziksel özelliklerini sayan arkadaşının özelliklerinden hangilerinin kanıtlanabilir, ölçülebilir ve herkesin kabul edebileceği özellikler; hangilerinin de öğrencinin kendi kişisel düşünceleri ve görüşleri olduğunu bulmaya çalışın. 

4.Olgunun kolayca anlaşılabilir, kanıtlanabilir ve bilimsel verilere dayanan bilgi olduğunu, görüşün ise kişiden kişiye değişen ve insanların bireysel düşüncelerini yansıtan bilgiler olduğunu daha iyi görülecektir. 

5.Daha sonra aşağıda olgu ve görüş bildiren cümleleri okuyarak arkadaşlarınla beraber bunların hangisinin olgu hangisinin ise görüş olduğunu cevaplamaya çalışın. 
· Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanıdır. 
·Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımadadır. 
·Galatasaray Türkiye’nin en iyi futbol takımıdır. 
· Sinema tiyatrodan daha eğlencelidir. 
· Merkez üssü Endonezya olan deprem 8.9 şiddetiyle geçen yüzyılın en büyük dördüncü depremiydi. 
·İlk uygarlıkların çoğu, nehir, göl ve deniz gibi su kaynaklarına yakın yerlere kurulmuştur. 
·Ulusal egemenliği millet adına kullanan kurum meclistir. 
·Erkek öğrenciler, matematik dersinde kız öğrencilerden daha başarılı olurlar. 
Read more