İçinden Böcek Çıkan Gazoz Markası Hangisi?

Bahsi geçen gazoz markası  Uludağ Gazoz'dur.  Bahsi gecen davada Gazoz firmasının üretimden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tuncay İşmar diye bahsediliyor. Linkedin sayfasında bu ismi arattığımızda altdaki sonu çıkıyor :)

Genel Md. Yardımcısı /Deputy General Manager (Technical & Production)

Uludag Icecek

Halka Açık Şirket; 501-1000 çalışan; Yiyecek ve İçecek sektörü
Ocak 2011 – Şu Anda (3 yıl)
Read more

Britney Spears ft Lady Gaga Şarkısı

Britney Spears, Twitter’da hayranlarıyla yaptığı Soru&Cevap etkinliğinde  “Kiminle düet yapmak isterdin?” sorusuna “Lady Gaga ile düet yapmak istiyorum. Çok eğlenceli olacağını düşünüyorum. Onun çok farklı, ilginç ve karmaşık birisi olduğunu düşünüyorum.” yanıtını verdi. 

Bunun üzerine Lady Gaga Twitter aracılığı ile Britney‘e “Hadi bunu yapalım s*rtük bu tam zamanı.” cevabını verdi.

Read more

Shakira ft Rihanna Şarkısı

Elenco magazin dergisinin yaptığı habere göre Shakira bu şarkıda Rihanna ile düet yapacak. Ayrıca klibin yönetmenliğini ise Joseph Kahn üstlenecek.
Read more

9. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 72 - 77 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

9. SINIF DİL VE ANLATIM DERS KİTABI CEVAPLARI - EKOYAY 4. ÜNİTE KELİMEDE ANLAM VE KAVRAM- SAYFA- 72-77
■ Geçmiş yıllarda kelimenin yapısı ile ilgili öğrendiklerinizi tekrarlayınız.
Kelimeler basit, türemiş ve birleşik kelime olmak üzere üçe ayrılır.

❏ Dilin anlamlı en küçük birimi nedir?
Dilin anlamlı en küçük birimi kelimedir.
❏ “Kelebek” kelimesini duyunca Türkçe bilen herkesin zihninde niçin aynı şekil oluşur?
Çünkü her kelimenin çağrıştırdığı bir ilk anlam vardır. Sözcük telaffuz edildiği vakit bu anlam zihinde canlanır.
❏ Kelebek kelimesinin yazılışı, ses olarak karşılığı ve kelebek şekli arasında ilişki nasıl
kurulmaktadır?
Harfler seslerin şekille ifadesidir. Aynı zamanda bu sesler kelebeğin sembolleridir. Bu semboller söylendiği zaman kelebek çağrıştırılmış olur.
❏ Sözlük anlamı aynı olan kelimeler her cümlede birbirinin yerine kullanılabilir mi?
Niçin?
 Hayır, birbirinin yerine kullanılamaz. Özellikle mecaz anlamda kullanılmış ise sözcük değiştirildiği zaman bu anlam bozulur. Bazı yerde ise kalıplaşmış ifade şeklinde kullanılan sözcükler değiştirilemez.

❏ Metnin özelliğine göre kullanılan kelimeler de farklılık gözlenir mi? Düşüncelerinizi
söyleyiniz.
Evet, metnin özelliğine göre kullanılan kelimelerde farklılık gözlenir. Sanat metinlerinde sözcükler kendi anlamlarının dışında başka anlamlara gelecek şekilde de kullanılırlar.

◆ Metne göre kelimelere anlam veren nedir?
Metne göre kelimelere anlam veren hayatın ta kendisidir.

◆ Bir varlığın veya kavramın ifade edilebilmesi için insanların hayat içerisinde kalarak bizzat o varlığı görmeleri veya durumu yaşamaları niçin gereklidir?
Etrafımızdaki varlıkları, nesneleri, kavramları, kısacası her şeyi tecrübe ederek, duyarak, görerek öğreniriz. Bir insan kelebeği hiç görmeden ismini öğrense kelebeği gördüğü zaman ne olduğunu bilemez. Aynı şey diğer varlık ve kavramlar, eşyalar için de geçerlidir.
>>>>>>>>>> Deve (Ses simgesi)>>>>>>>>>>> Kavram
(Varlık)          (+) (Ses karşılığı)         =               (Varlığın kendisinden ve ses
                                                                          karşılığından soyutlanmış hâli)

Yukarıdaki şemayı inceleyiniz. Şemadan yararlanarak
simge ve kavram kelimelerinin oluşumu hakkında fikir yürütünüz. Ulaştığınız sonucu aşağıya yazınız.

Kainatta var olan nesne, canlı ve kavramları karşılamak için ses simgeleri üretilir. Bu simgeler zamanla zihnimizde kavramı ortaya çıkartır. Yani kavram seslerin zihnimizde çağrışımlarıdır.
· 
             Gül kelimesini duyduğunuzda aklınıza ilk gelen varlık nedir?
Gül kelimesini duyduğumuzda aklımız ilk gelen kırmızı gül bitkisidir. Bazısı için gül isminde bir kişi varsa o olabilir.
·         Aklınıza ilk gelen kavramın gül kelimesi ile ilişkisini aşağıda boş bırakılan yere yazınız.
Aklımıza ilk gelen kavram gül kelimesi ile anlatılmak istene varlığın kendisidir.

·       Siz de başka kavramlarla benzer bir alıştırmayı aşağıdaki tabloya yazınız.
                                                                                                                gösterilen
Kavram>>>>>>>>>>>>>>>>>> üçgen >>>>>>>>>   = gösterge     
           Ses  karşılığı                                                                                             gösteren

3. Etkinlik
Kavramların oluşması için önce varlığın kendisi sonra onun ses karşılığı olması gerekir. Yani
Varlık,    ses karşılığı(simge),    gösterge,      kavram
Kavramlaştırma yaparken   her duyduğumuz  kavramı görmek zorunda değiliz. Bazı kavramların gözle görülebilir bir karşılığı yoktur. Soyut kavramların gözle görülebilir karşılığı olmaz.


 4. Etkinlik
Aşağıdaki yazılardan anlamlı olanlarını işaretleyiniz.
tah ( ) ağaç ( X ) tö ( ) zu ( ) elma ( X )
ev ( X ) kuraklık ( X ) fü ( ) üş ( ) araba ( X )
“Çizgili elbisesini çıkarıp tahta sandalyeye oturdu.” cümlesinde anlamı ve görevi
olan ses birliklerini aşağıda boş bırakılan yere yazınız.
Çizgi            elbise       çık        tahta     sandalye       otur

“Karınca” kelimesini duyunca karıncanın hangi özellikleri zihninizde canlanır? Aşağıda boş bırakılan yere yazınız.

“Karınca” kelimesini duyunca karıncanın şekli gözümüzde canlanır.
“Karınca gibi adamsın.” Cümlesinde karıca küçük, zayıf, güçsüz anlamında kullanılırmıştır.  Veya   çok çalışkan  anlamı da çıkabilir.
Karınca kararınca geçinip gidiyoruz. Bu cümlede de kanaatkar anlamında kullanılmıştır.

5. Etkinlik
“Beyaz-ak” örneğinde olduğu gibi aynı anlamda veya yakın anlamda olan kelimeler belirleyip aşağıdaki satırlara alt alta yazınız.
Kara- siyah: Üzerine siyah bir elbise giymişti.  Ocağın çıkardığı isten üstü başı kapkara olmuştu.
Al- kırmıızı: Yeleleri al bir ata binmişti.   Kırmızı bir araba almaya gitti.
Güç- takat:  Bu olay bütün gücünü alıp gitmişti. Dayanacak takati kalmamıştı.
Güç-zor: Yaşadıklarından sonra çok güç ikna olmuştu.  Zor bir işe girmişti bu yıl.

Defterinize “büyük-yüksek” ve “ulu-uzun” kelimeleriyle birer cümle yazınız
Çok büyük bir ev almıştı. 
Yüksek bir tepeden İstanbul’u seyrediyordu.
Ulu bir çınar gibi dimdik duruyordu bu yapı.
Uzun ince bir yoldayım.
Sözcükler her ne kadar eş ya da yakın anlamlı olsa da kullanıldıkları cümleye göre farklı anlamlar kazanabilirler. Özellikle mecaz anlam ifade ettikleri cümlelerde bu sözcükler birbirinin yerine kullanılamazlar.
               

                                   ANLAMA VE YORUMLAMA

◆ Kelimeler, niçin her cümlede sözlükteki anlamında kullanılmaz? Kelimelerin farklı değerler kazanması dilin hangi özelliğini gösterir? Aşağıda boş bırakılan yere yazınız
                Çünkü bir sözcüğün gerçek anlamının yanında yan ve mecaz anlamaları da vardır. Sözcüklerin farklı anlamlar içermesi dilin anlam yönünün zenginliğini fakat sözcük yönünden kısırlığını gösterir.

“Hayat ve Kelimeler” adlı metinde kelimelerin nasıl anlam kazandığı anlatılmaktadır. Metinden çıkardığınız sonuca göre “kelime ve anlam” konusunda bir yazı yazınız.
Kelimeler de dil gibi canlı varlıklardır. Sahip oldukları anlamların dışında zamanla yeni anlamlar kazanabildikleri gibi bir anlamda birkaç kelime de kullanılabilir. Bu özellikler hem kelimenin kendisine ait olabilir, hem de diğer kelimelerle olan anlam ilişkisini gösterebilir. Burada kelimelerin anlam özelliklerinin yanı sıra kelimeler arasındaki anlam ilişkileri de karşımıza çıkmaktadır. Kelimeler tek başlarına anlamlı olabildikleri gibi cümlede veya söz içinde kullanılışlarına göre yeni anlamlar da kazanabilirler, aralarında anlamdaşlık sesteşlik gibi ilişkiler de barındırabilirler.

                                      ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
       1.      Yakın anlamlı kelimeler niçin birbirinin yerine kullanılamaz?
Yakın anlamlı kelimeler yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir. Bu yüzden birbirinin yerine kullanılamazlar.
     
 2.      Kavramlaştırma (soyutlama) nasıl oluşur?
    Bir varlığı, olayı, duyguyu ve düşünceyi seslerle (sözcüklerle) simge hâline getirme.
  İnsanoğlu varlıkları, duygu ya da hayalleri, ses bileşenleri yardımıyla simge hâline getirir. Böylece kavramlar oluşturulur. Kavramlaştırma, var olandan hareketle gerçekleştirilen bir tür soyutlama sayılır. Anlamlandırma sürecinde kavram bir taraftan ses imgesine, gösterilene, öte taraftan adlandırılacak hususa (göndergeye) bağlıdır. Bu yönden bakıldığında dildeki kelimeler; nesne, olay, duygu veya düşüncelerin simgeleri niteliğindedir.

3. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri doldurunuz.
• Kelimede anlam ……varlığı zihinde canlandırma….  ile oluşur.
• Kelime ile anlam arasında _________________________ bir ilişki vardır.
• Dilin anlamlı en küçük birimine ___    sözcük____ denir.

4. Aşağıdaki cümlelerin başına, verilen bilgiler doğru ise  “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
                -D
                -Y
                -D
5. Aşağıdakilerden hangisinin ses bileşimi ile simge hâline getirilmesi kelimeyi oluşturmaz?

      A) Olay       B) Varlık      C) Müzik      D) Duygu     E) Hayal
Read more

2014 Dünya Kupası Grupları En Zor ve En Kolay Grup

Brezilya'da düzenlenecek 2014 Dünya Kupası'nın kuraları çekildi. İşte listesi:
A GRUBU
- Brezilya
- Hırvatistan
- Kamerun
- Meksika

B GRUBU
- İspanya
- Hollanda
- Avustralya
- Şili

C GRUBU
- Kolombiya
- Fildişi Sahilleri
- Japonya
- Yunanistan

D GRUBU ( ÖLÜM GRUBU )
- Uruguay
- İtalya
- Kostarika
- İngiltere

E GRUBU ( EN KOLAY GRUP )
- İsviçre
- Ekvator
- Honduras
- Fransa

F GRUBU
- Arjantin
- Nijerya
- İran
- Bosna Hersek

G GRUBU
- Almanya
- Gana
- ABD
- Portekiz


H GRUBU
- Belçika
- Cezayir
- Güney Kore
- Rusya
Read more

Bim 20 Aralık 2013 İndirimli Ürünler Listesi

Erkek kaban (M-L-XL) : 79,00 TL
Çift desenli çift kişilik nevresim takımı : 36,00 TL
Lisanslı nevresim takımı : 32,00 TL
Bluelight Home Şişme koltuk : 115,00 TL
Üçlü opal cam kase seti : 25,00 TL
3 parça opal güveç seti : 9,90 TL
17'li plastik saklama kabı seti : 12,50 TL
10'lu kadife askı : 12,50 TL
Bay/Bayan Polar eşofman takımı (S-M-L-XL) : 25,00 TL
Askılı led fener : 4,50 TL
Hayvanlı panduf (25-35) : 8,50 TL
Hayvanlı panduf (36-40) : 10,00 TL
Şişme peluş koltuk : 9,90 TL
Oyuncak sepeti : 7,00 TL
Barbie mikrofon seti : 11,50 TL
Thor dev figür : 18,00 TL
Çek-bırak araba : 6,50 TL

Read more

Bim 13 Aralık 2013 İndirimli Ürünler Listesi

Çift kişilik uyku seti : 59,90 TL
Çift kişilik battaniye : 25,00 TL
Toolmaxx şarjlı vidalma seti : 29,90 TL
Chefmaxx elektrikli ızgara : 39,00 TL
Selülit giderici ve masaj aleti : 19,90 TL
Saç kesme makinesi : 19,90 TL
Man's flanel bay gömlek : 17,50 TL
Bayan hırka : 16,50 TL
Çocuk polar eşofman takımı : 15,00 TL
Bay yün fanila : 14,90 TL
Bay yün uzun don : 16,00 TL
Bayan yün güpürlü atlet : 8,00 TL
Yün korse : 7,50 TL
Çift kişilik mikrofiber alez : 14,50 TL
Gezer bay - bayan terlik : 9,50 TL
İkili figür pollutant : 6,00 TL
Eğitici şekiller : 6,50 TL

Read more

11. Sınıf Edebiyat Sayfa 81 - 85 Soruları ve Cevapları ( Yıldırım Yayınları )




Bu yazının tamamı http://edebiyatfatihi.blogspot.com/ sitesinden alınmıştır. Kaynak siteyi mutlaka ziyaret edin.

3.ÜNİTE
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI (1896-1901)
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATININ OLUŞUMU
  • SERVET-İ FÜNUN VE EDEBİYATI CEDİDENİN NE ANLAMA GELDİĞİ SERVET-İ FÜNUN DERGİSİNİN NE ZAMAN VE KİM TARAFINDAN ÇIKARILDIĞI

HAZIRLIK:
  • TÜRK EDEBİYATINDA GAZETECİLİĞİN ARDINDAN GELİŞEN DERGİCİLİKTIKLAYINIZ)
  • Tanzimat’tan beri edebiyatta büyük bir değişim yaşanıyordu. Tanzimat öncesinde, islâmiyet’in etkisinde gelişen “Divan edebiyatı” egemendi. Tanzimat’tan sonra edebiyat yön değiştirmiş ve Batının etkisine girmeye başlamıştı. Bu büyük yön değişimi, sanatçılar arasında tartışmalara yol açmıştı. Divan edebiyatına “eski”, Batı tarzındaki edebiyata “yeni” deniyordu. Bu iki edebiyat taraftarları arasında yapılan tartışmalar ise “eski -yeni tartışması” olarak anıldı.
    Recaizâde Mahmut - Muallim Naci” Tartışması
    Serveti-i Fünûn Edebiyatının doğmasında Muallim Naci ile Recaizâde Mahmut Ekrem arasındaki “eski-yeni” tartışması çok önemli bir rol oynamıştır.
    Muallim Naci, eski edebiyata karşı daha “ılımlı” duruyordu. Yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte olması gerektiğini savunuyordu. O, “eski-yeni sentezi”nin gerçekleştirilmesi amacıyla, eski edebiyatın üstün yönlerine de sadık kalınması gerektiğine inanıyordu. Yerli ve millî niteliklerle donanmış bir yeni edebiyat düşüncesini dillendiriyordu. Türk edebiyatının kökten değil, kısmî bir şekilde modernleştirilmesine taraftardı. Ortada durup, iki tarafın da güzelliklerinden yararlanılması gerektiğini düşünüyordu. Ancak “yeni”ye daha hoşgörülü davranan sanatçıları eleştirmekten de geri kalmıyordu. Recâîzâde Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit’in edebiyatta “biçimi” ve “sağlam üslubu” pek umursamayan yaklaşımlarını eleştiriyordu. Bu nedenle, rakipleri tarafından “eski edebiyatın temsilcisi” olarak algılandı.
    Bazı genç sanatçılar da eski edebiyatın savunucusu zannettikleri Muallim Naci’ye karşı, yeni edebiyatın kesin ve sert bir savunucusu olarak görülen Recaizâde’nin tarafını tutuyordu. Bunda Recâîzâde’nin, kendisini yeni edebiyatın üstadı görmesinin de büyük etkisi vardı. Recaizâde Mahmut Ekrem, Naci’nin şiirlerini, sadece estetiği öne çıkardığı gerekçesiyle ağır şekilde eleştiriyordu.
    Bu tartışmada, her ikisinin de etrafında geniş birer halka oluşmuştu. “Muallim”, eski edebiyata dair köklü bilgisiyle; “üstad” olarak görülen Recaizâde ise sanatın ne olduğu konusundaki dikkate değer fikirleriyle çevrelerindekileri etkileri altında tutuyorlardı.
    Bu dönemde “eski” edebiyatın kesin savunucusu ise Eihac (Hacı) İbrahim Efendi ve onun etrafındaki sanatçılardı. Şeyh Vasfî, Halil Edîp, Faik Esat (Andelîb), Müstecâbilizâde İsmet, Mehmet Celâl, Ahmet Rasim, Sâmih Rıfat gibi sanatçılar “Hazine-i Fünûn”, “Resimli Gazete”, “Musavver Malûmat”, “Musavver Fen ve Edeb”, “irtika” gibi dergi ve gazetelerde Servet-i Fünûn’a karşı sert eleştiriler yönelttiler.
    Edebiyatta eskiyi savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşam tarzını sürdürdürmüşlerdir. Yeniyi savunanlar ise Batılı yaşam biçimine uymaya çalışmışlardır.
    Yeniyi savunanlar, Recaizâde Mahmut Ekrem’in teşvikleriyle Servet-i Fünûn dergisi etrafında birleştiler. Fransızca başta olmak üzere çocukluk yıllarında Batı dillerini öğrendiler. Batı edebiyatı zevkiyie yetiştiler. İstanbul’da Batılı bir yaşam biçimi sürdürmeye eğilimli oldular. Edebî yazı ve etkinliklerini Tevfik Fikret’in başkanlığı altında gerçekleştirdiler. Böylece Recâîzâde ile Naci arasındaki çekişme, Servet-i Fünûn edebiyatının doğmasını sağladı.

 SAYFA 84:
1.ETKİNLİK:
Tanzimat dönemi edebiyatı Batı etkisinde yenilikler getirdiği için "Edebiyat-ı Cedide" olarak adlandırılmış , daha sonra Servet-i Fünuncular için önceleri bir alay olarak kullanılmış , daha sonra isim olarak yerleşmiştir.Yeniliğin üstüne yenilik yapmaya çalıştıkları için Servet-i Fünunculara Edebiyat-ı Cedideciler de denmiştir.

2.ETKİNLİK:



  • SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDEKİ eğilimleri şu şekilde açıklayabiliriz:
    a. Yeniyi Savunanlar: Tanzimat sonrası Türk edebiyatında Recaizade Mahmut Ekrem ve onun etrafında bir araya gelenler, yani Servet-i Fünun sanatçıları yeniyi savunanları temsil etmektedirler.
    b. Orta Yolu Savunanlar (Ilımlılar): Ilımlıların başında Muallim Naci yer almıştır. Muallim Naci, divan şiirine (eski edebiyata) karşı “ılımlı” yaklaşmıştır; Batı edebiyatının etkisiyle gelişen yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte gerçekleşmesi gerektiğine inanmıştır. Muallim Naci, eski edebiyatın tamamen atılmasına karşı çıkarak iyi yönlerinin korunması gerektiğini ileri sürmüş ve yeni edebiyatla bir sentez oluşturma yolu aramıştır.

    Eskiyi tamamen reddetmeyen, Batı’yı da olduğu gibi taklide kalkmayan bu gruba “orta görüşte olanlar (ılımlılar)” denmiştir. Muallim Naci, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Rasim gibi sanatçılar bu gruba dâhil edilir.
    c. Eskiyi (Divan Edebiyatı Geleneğini) Savunanlar: Hacı İbrahim Efendi ve grubu, eski edebiyatın kesin savunuculuğunu yapmışlardır.
    Eski edebiyatı savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşama biçimini sürdürmüşler; yeniyi savunanlar ise Batılı yaşama biçimini benimsemişlerdir.

    SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE YENİYİ SAVUNAN SANATÇILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
    • Yeniyi savunanlar ; yani Servet-i Fünun sanatçıları Recâizade Ekrem'in yönlendirmesiyle "Servet-i Fünun" dergisi etrafında toplanmışlardır.
    • Yaşları ortalama 25 olan bu genç sanatçılar başta Fransızca olmak üzere çocuk yaşlarda Batı dillerini öğrenmiş ve Batılı eserlerini orijinallerinden okumuşlardır.
    • Hemen hepsi Tanzimat döneminde açılan yabancı okullarda öğrenim görmüş, Batı kültürüyle yetişmişlerdir.
    • II.Abdulhamit'in baskıcı  yönetimi bu sanatçıların içlerine kapanmalarına ve sadece kendi ıstıraplarını karamsar bunalımlı bir şekilde dile getirmelerine neden olmuştur.
    • Bu koşullardan dolayı sanatta estetik ve zevki ön planda tutmuş, toplumsal sorunlardan uzak durmuşlardır.
    • Servet-i Fünun sanatçıları 2.Abdulhamit'in uyguladığı baskıcı yönetiminden çok etkilenerek 2.Abdulhamit'ten nefret ederler.
    • Bu bunalımlardan kurtulmak gerçeklerden kaçıp kendi hayal dünyalarına sığınmak istemişlerdir.
    • Tanzimat sanatçıları sosyal konumları bakımından yüksek tabakadan çıkmış ve yüksek memur kesimiyle yakından ilişkili içinde bulunmuşlardır.Servet-i Fünun nesli ise orta tabakadan oluşmuş ve Tanzimat sanatçılarının yaşadıkları çevreye yabancı kalmışlardır.
  • RECAİZADE İLE MUALLİM NACİ ARASINDAKİ ÇATIŞMASININ NEDENLERİ
  • Tanzimat’tan beri edebiyatta büyük bir değişim yaşanıyordu. Tanzimat öncesinde, islâmiyet’in etkisinde gelişen “Divan edebiyatı” egemendi. Tanzimat’tan sonra edebiyat yön değiştirmiş ve Batının etkisine girmeye başlamıştı. Bu büyük yön değişimi, sanatçılar arasında tartışmalara yol açmıştı. Divan edebiyatına “eski”, Batı tarzındaki edebiyata “yeni” deniyordu. Bu iki edebiyat taraftarları arasında yapılan tartışmalar ise “eski -yeni tartışması” olarak anıldı.
    Recaizâde Mahmut - Muallim Naci” Tartışması
    Serveti-i Fünûn Edebiyatının doğmasında Muallim Naci ile Recaizâde Mahmut Ekrem arasındaki “eski-yeni” tartışması çok önemli bir rol oynamıştır.
    Muallim Naci, eski edebiyata karşı daha “ılımlı” duruyordu. Yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte olması gerektiğini savunuyordu. O, “eski-yeni sentezi”nin gerçekleştirilmesi amacıyla, eski edebiyatın üstün yönlerine de sadık kalınması gerektiğine inanıyordu. Yerli ve millî niteliklerle donanmış bir yeni edebiyat düşüncesini dillendiriyordu. Türk edebiyatının kökten değil, kısmî bir şekilde modernleştirilmesine taraftardı. Ortada durup, iki tarafın da güzelliklerinden yararlanılması gerektiğini düşünüyordu. Ancak “yeni”ye daha hoşgörülü davranan sanatçıları eleştirmekten de geri kalmıyordu. Recâîzâde Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit’in edebiyatta “biçimi” ve “sağlam üslubu” pek umursamayan yaklaşımlarını eleştiriyordu. Bu nedenle, rakipleri tarafından “eski edebiyatın temsilcisi” olarak algılandı.
    Bazı genç sanatçılar da eski edebiyatın savunucusu zannettikleri Muallim Naci’ye karşı, yeni edebiyatın kesin ve sert bir savunucusu olarak görülen Recaizâde’nin tarafını tutuyordu. Bunda Recâîzâde’nin, kendisini yeni edebiyatın üstadı görmesinin de büyük etkisi vardı. Recaizâde Mahmut Ekrem, Naci’nin şiirlerini, sadece estetiği öne çıkardığı gerekçesiyle ağır şekilde eleştiriyordu.
    Bu tartışmada, her ikisinin de etrafında geniş birer halka oluşmuştu. “Muallim”, eski edebiyata dair köklü bilgisiyle; “üstad” olarak görülen Recaizâde ise sanatın ne olduğu konusundaki dikkate değer fikirleriyle çevrelerindekileri etkileri altında tutuyorlardı.
    Bu dönemde “eski” edebiyatın kesin savunucusu ise Eihac (Hacı) İbrahim Efendi ve onun etrafındaki sanatçılardı. Şeyh Vasfî, Halil Edîp, Faik Esat (Andelîb), Müstecâbilizâde İsmet, Mehmet Celâl, Ahmet Rasim, Sâmih Rıfat gibi sanatçılar “Hazine-i Fünûn”, “Resimli Gazete”, “Musavver Malûmat”, “Musavver Fen ve Edeb”, “irtika” gibi dergi ve gazetelerde Servet-i Fünûn’a karşı sert eleştiriler yönelttiler.
    Edebiyatta eskiyi savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşam tarzını sürdürdürmüşlerdir. Yeniyi savunanlar ise Batılı yaşam biçimine uymaya çalışmışlardır.
    Yeniyi savunanlar, Recaizâde Mahmut Ekrem’in teşvikleriyle Servet-i Fünûn dergisi etrafında birleştiler. Fransızca başta olmak üzere çocukluk yıllarında Batı dillerini öğrendiler. Batı edebiyatı zevkiyie yetiştiler. İstanbul’da Batılı bir yaşam biçimi sürdürmeye eğilimli oldular. Edebî yazı ve etkinliklerini Tevfik Fikret’in başkanlığı altında gerçekleştirdiler. Böylece Recâîzâde ile Naci arasındaki çekişme, Servet-i Fünûn edebiyatının doğmasını sağladı.
1) SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE YENİYİ SAVUNAN SANATÇILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ


  • Yeniyi savunanlar ; yani Servet-i Fünun sanatçıları Recâizade Ekrem'in yönlendirmesiyle "Servet-i Fünun" dergisi etrafında toplanmışlardır.
  • Yaşları ortalama 25 olan bu genç sanatçılar başta Fransızca olmak üzere çocuk yaşlarda Batı dillerini öğrenmiş ve Batılı eserlerini orijinallerinden okumuşlardır.
  • Hemen hepsi Tanzimat döneminde açılan yabancı okullarda öğrenim görmüş, Batı kültürüyle yetişmişlerdir.
  • II.Abdulhamit'in baskıcı  yönetimi bu sanatçıların içlerine kapanmalarına ve sadece kendi ıstıraplarını karamsar bunalımlı bir şekilde dile getirmelerine neden olmuştur.
  • Bu koşullardan dolayı sanatta estetik ve zevki ön planda tutmuş, toplumsal sorunlardan uzak durmuşlardır.
  • Servet-i Fünun sanatçıları 2.Abdulhamit'in uyguladığı baskıcı yönetiminden çok etkilenerek 2.Abdulhamit'ten nefret ederler.
  • Bu bunalımlardan kurtulmak gerçeklerden kaçıp kendi hayal dünyalarına sığınmak istemişlerdir.
  • Tanzimat sanatçıları sosyal konumları bakımından yüksek tabakadan çıkmış ve yüksek memur kesimiyle yakından ilişkili içinde bulunmuşlardır.Servet-i Fünun nesli ise orta tabakadan oluşmuş ve Tanzimat sanatçılarının yaşadıkları çevreye yabancı kalmışlardır.
3.ETKİNLİK:
SERVET-İ FÜNUN SANATÇILARININ ZEVK VE ANLAYIŞ ÖZELLİKLERİ


  • Servet-i Fünûncular, yaş ortalaması 25 civarında olan genç sa­natçılardan oluşuyordu. Servet-i Fünûn dergisinde yazan bu genç sanatçılar, Fransızca biliyor, Fransızca eserleri asıl nüsha­larından okuyorlardı.
  • Servet-i Fünûncular, Fransız edebiyatının anlatım ve biçim özelliklerinden etkilenmişlerdir. Doğu kültüründen ve edebiya­tından uzak kalmışlar, Doğulu yaşam biçimini reddetmişlerdir
  • Servet-i Fünûncular, II. Abdülhamit'in başında bulunduğu "isdibdat döneminin" bunalımlı havasını solumuşlardır. II. Abdül-hamit'ten ve onun yönetiminden nefret etmişlerdir. Baskıcı ola­rak nitelendirilen yönetim biçiminden çok etkilenmişlerdir. Bu yönetim biçiminin, devleti koruma adına özgürlükleri kısıtlama anlayışı, genç sanatçıların ruhunda önemli yaralar açmıştır. On­ları bunalıma sürüklemiştir. İstanbul onları sıkmış, bunaltmıştır. Bu bunalımlardan kurtulmak için İngilizlerin sömürgesi olan Ye­ni Zelanda'ya göçmen olarak gitmek, oraya yerleşmek hayalle­riyle avunmuşlardır. Bunun gerçekleşmeyeceğini anlayınca da arkadaşları olan Hüseyin Kâzım'ın, Manisa'nın Sarıçam köyün­deki çiftliğine bir köşk yaparak orada yaşamak istemişlerdir.
  • Servet-i Fünûn sanatçılarının çoğu, ruhen birbirlerine yakın, içe kapanık, gelecek konusunda karamsar, ağırlaşan siyasi şartlar karşısında bıkkın, doğrudan bir mücadeleyi göze alamayacak kadar çekingen insanlardı.
  • Bu dönemde her türlü yayın büyük bir kontrol, basın sıkı bir sansür altında idi. Baskı ve yasaklar onları yıldırıyordu. Bu ba­kımdan, Servet-i Fünûn sanatçıları siyasetten uzak durdular.
  • Servet-i Fünûncuların büyük bir kısmı orta tabakadan gelmiş­lerdir. Batı medeniyetini ve bu medeniyetin sanat ve edebiyat anlayışını öğrenme olanağı bulmuşlardır. Düzenli eğitim gör­meleri, okudukları Batı tarzı okullarda, Avrupalı edebiyatçıları yakından tanımaları, onlarda ortak bir sanat zevkinin doğması­na zemin hazırlamıştır. Fakat aynı sanat zevkine sahip olmala­rına rağmen bu zevki yansıtma biçimleri farklıdır.

SAYFA 85:
Servet-i Fünun sanatçılarının sosyal problemler üzerinde durmamalarının nedeni 2.Abdülhamid dönemin baskıcı siyaset anlayışıdır.

ANLAMA-YORUMLAMA
1) Servet-i Fünunda "fayda" yerine edebi zevk ve estetik anlayışı hakimdir.Sanatı toplum için değil sanat için yapmışlardır.
2) Servet-i Fünûncuların büyük bir kısmı orta tabakadan gelmiş­lerdir. Batı medeniyetini ve bu medeniyetin sanat ve edebiyat anlayışını öğrenme olanağı bulmuşlardır. Düzenli eğitim gör­meleri, okudukları Batı tarzı okullarda, Avrupalı edebiyatçıları yakından tanımaları, onlarda ortak bir sanat zevkinin doğması­na zemin hazırlamıştır. Fakat aynı sanat zevkine sahip olmala­rına rağmen bu zevki yansıtma biçimleri farklıdır.
3.....
UYGULAMA:Tanzimat ve Servet-i Fünun edebiyatlarının farklı olmasına neden olan sosyal ve siyasi nedenler...

TANZİMAT VE SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATLARINI HAZIRLAYAN SEBEPLER
TANZİMAT EDEBİYATI
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI


  17.yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti askeri, siyasi, ekonomik , eğitim vb. Batı karşısında zayıf düşmüştür.Özellikle askeri alandaki başarısızlıklar Osmanlı Devletini ekonomik olarak da çok güç durumda bırakmıştır.Bu koşullar, Osmanlının Batı dünyasına uyum sağlayabilmesi için her alanda yenileşme hamlesi başlatılmasını zorunlu kılmıştır.Askeri alanda başlayan yenileşme hareketleri zamanla farklı alanlarda da kendini göstermeye başlamıştır.
  Tanzimat edebiyatını hazırlayan sebeplerin başında Osmanlı Devletinin modern dünyaya uymak adına yaptığı ıslahatlar gelmektedir.Fransa’ya eğitim için öğrenci göndermeye başlamıştır.Batı kültürünü öğrenen bu aydınların önderliğinde önce Tanzimat Fermanı ilan edilmiş ve ardından Batıya giden bu ilk öğrencilerden biri olan Şinasi tarafından Tanzimat edebiyatı başlatılmıştır.
  Servet-i Fünun edebiyatını hazırlayan nedenlerin başında Tanzimat edebiyatıyla başlayan “eski-yeni” tartışmalarında R.Mahmut Ekrem’in yeniyi savunanları bir araya getirme düşüncesi yatmaktadır.Batılı kültür ve yaşayışı benimseyen sanatçılar Recaizadenin bu yönlendirmesine bağlı olarak Servet-i Fünun dergisi etrafında bir araya gelmişlerdir.
  Tanzimat dönemi sanatçılarının edebi bir grup oluşturmaları ve bu şekilde adlandırılmaları kendilerine değil, edebiyat tarihçilerine aittir.Servet-i Fünun sanatçıları ise bilinçli olarak bir araya gelmiş  ve edebi bir topluluk oluşturmuşlardır.
  Tanzimat döneminde yenileşme süreci devlet eliyle  başlamış ve bu dönem sanatçıları Tanzimatın son dönemi hariç genelde büyük bir baskı görmemişlerdir.Servet-i Fünun edebiyatının doğmasında ise sanatçıların yaşama bakış ve sanat anlayışlarının oluşmasında etkisi olmuştur.


 DEĞERLENDİRME:

1) D, Y, D
  • 2)RECAİZADE MAHMUT EKREM ETRAFINDA
  • TEVFİK FİKRET'E AİT SERVET-İ FÜNUN dergisinden 
  • 1896-1901
3)D

4) A

5) Recaizade Mahmut Ekrem farklı dergilerde yazan ve dağınık halde bulunan yenilikçi gençleri bu dergi etrafında toplayarak yeni bir edebiyat hareketi başlatmıştır.Servet-i Fünun dergisi bu dergi etrafında toplanan gençlerin görüşlerini açıklamada savundukları görüşler doğrultusunda kaleme aldıkları eserlerini yayınlamada bir araç olmuştur.

NOT: 1 DAKİKADA SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI VİDEOSU İÇİN 
Read more

THY Kobe Bryant ve Lionel Messi İstanbul Reklam Filmi İzle

Basketbol ve futbol dünyasının iki yıldızı Kobe Bryant ve Lionel Messi, Türk Hava Yolları'nın yeni reklam filminde yine karşı karşıya geldiler.

Read more

Posa Nedir?

POSA (LİF) NEDİR?
Gıdalarla alınan bitki ve bitki kökenli besinlerden vücudumuzun sindiremediği ve kan dolaşımına emilimini yapamadığı kompleks kahronhidratlara posa denir. 

Posa, diğer karbonhidratlar gibi enerji için kullanılmadan vücuttan atılır. Posa vücudumuzu besleyemez ve bir besin ögesi değildir. Fakat diğer birçok yoldan sağlığımıza faydalı bir çok besin ögelerini içeren bir kısımdır.
Read more

10. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 95 - 104 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

10. SINIF DİL VE ANLATIM KİTABI CEVAPLARI (2013-2014 EKOYAY) SAYFA 95-104
ANLATIM TÜRLERİNİN SINIFLANDIRILMASI
ÖN HAZIRLIK
Metnin türü anlatım biçimini etkiler. Metin sanat metni ise hissetirme, çağrışım uyandırma, sezdirme amaçlanacağı için okuyucu olay içinde yaşatılabilir (öyküleyici anlatım), okuyucuya coşku ve heyecan yansıtılmak istenebilir (coşku ve heyecana dayalı anlatım). Öğretici metinlerden makale türüyle oluşturulmuşsa metin, açıklayıcı, kanıtlayıcı anlatım biçimleri kullanılacaktır. Öğretici metinlerde genel olarak açıklaycı anlatım biçimi öncelikle kullanılır.

HAZIRLIK
Bir konu hakkında konuşurken ve yazarken amaca göre anlatım türü değişir.  Bilgi vermek amacıyla oluşturduğumuz bir konu için kullandığımız anlatım türü ile bir olayı anlatırken kullandığımız anlatım türü bir değildir. Aynı konuyla ilgili amaca göre farklı anlatım türleri kullanılabilir. Çanakkale Zaferi, tarih kitaplarında açıklayıcı, öğretici anlatım türüyle anlatılırken Mehmet Akif’in Çanakkale Şehitlerine şiirinde epik ve coşku ve heyecana bağlı anlatım türleri kullanılmıştır.
DALGACI MAHMUT
GÖNDERGE
İSTANBUL, YEREBATAN SARNICI
OKUYANLAR BAKANLAR
YAZILI İLETİ
ÇİSENTİ

SAYFA 98
1.etkinlik:

Yazılış Amaçları Metinler
Bilgi vermek İstanbul Yerebatan Sarnıcı
Düşüncesini kanıtlamak Yazılı ileti
izlenim kazandırmak Okuyanlar Bakanlar
Olay içinde yaşatmak Çisenti
Coşku ve heyecan uyandırmak Dalgacı Mahmut
Açıklamak Gönderge

2. etkinlik:
Paragrafta anlamca birbirini bütünleyen sözcükler kullanılmıştır. Bir cümlede geçen vurgulu sözcük sonraki paragrafın konusunu oluşturmuştur.
SAYFA 100
3. etkinlik:
Eleştiride İmtiyaz adlı metinde paragrafları oluşturan cümleler belli bir bağlamda birbirini tamamlamaktadır. Metin,  dil bilgisi kurallarına göre birleşerek yeni bir anlam bütünlüğü oluşturmuş sözcüklerle anlamlı bir bütün oluşturmuştur.

4. etkinik:
Eleştiride İmtiyaz adlı metinde paragraflarda farklı anlatım türlerinden yararlanılmıştır. Bu da bir metinde birden çok anlatım türünün kullanılabileceğini göstermektedir.

5. etkinlik:
Tac Mahal adlı metin, İstanbul Yerebatan Sarnıcı adlı metne göre daha öznel bir anlatıma sahiptir.
Anlatıcının nesne veya konu karşısındaki tutumunun,  anlatımın öznel ya da nesnel olmasında etkisi vardır.
6. Etkinlik:
Dalgacı Mahmut: Duygu ve heyecana bağlı anlatım
Çisenti: Öyküleyici anlatım
Eleştiride İmtiyaz: Tartışmacı anlatım

7. etkinlik:
Tablodan hareketle anlatım türleriyle yazarın amacı ve metnin türü arasında doğrudan bir ilişki vardır. Yazar, bilgi vermek ve düşüncelerini ispatlamak amacıyla yazıyorsa “makale” türünü tercih edecektir. Bilgi vermenin yanında okuyucuyu düşündürüp onlara farklı bakış açısı kazandırmak amacıyla öznel bir anlatımı tercih ediyorsa “fıkra, deneme, sohbet” gibi türleri kullanacaktır.

ANLAMA – YORUMLAMA
SAYFA 103
  1. 1.      “Piri Reis’in Haritasının Şifresi!..” adlı metnin konusunu ve iletisini belirtiniz.
Bu metnin konusu: Piri Reis’in yaptığı bilinen ha­ritanın değerinin anlaşılıp anlaşılmadığı
Metnin iletisi:  tarihî süreçlerin ele alınışında yaşanan sıkıntı

  1. 2.      Metindeki her paragrafın metnin konusu ve iletisiyle ilişkisini açıklayınız.
Metindeki her paragraf konu ve ileti bütünlüğü içindedir.

  1. 3.      Metindeki paragrafları inceleyerek paragrafların kendi içinde bir bütünlük taşıyıp taşımadığını açıklayınız.
Paragraflardaki cümleler bağdaşıklık ve bağlaşıklık ilişkisi içindedir ve paragrafın kendi içinde bütünlük oluşturmasını sağlamıştır.

  1. 4.      Metindeki paragrafların hangi amaçlarla düzenlendiğini kullanılan anlatım türlerinin bu amaç­la ilişkisini açıklayınız.
Metindeki her paragraf konunun farklı bir yönünü anlatmak amacıyla düzenlenmiştir. Konunun yönlerinin özelliğine, anlatılış şekline göre de anlatım türleri belirlenmiştir.

  1. 5.      “Piri Reis’in Haritasının Şifresi!..” adlı metinden alınan aşağıdaki cümlelerin hangi amaçla dü­zenlenmiş olabileceğini belirtiniz.
• “Uzaylılar haritayı bizzat mı verdiler yoksa düşürdüler de Piri Reis mi buldu, orası pek bilin­mez!..”
• “Ben diyorum ki Piri Reis’in haritası Ethem Eldem tarafından cuma günü bulunmuş olmalı!.. Pa­zartesi, salı, çarşamba, perşembe… Haritanın bulunamayan dört parçasını başka nasıl açıklayabili­riz?”
Yazar, dile getirilen bir duruma mizahi, alaycı yaklaşımını bu cümlelerle ortaya koymuş.

  1. 6.       “Piri Reis’in Haritasının Şifresi!..” adlı metinden alınan aşağıdaki cümlelerde anlatım bozukluk­larının nedenlerini belirtiniz.
• Piri Reis’in yararlandığı haritalardan biri de Kolomb’un günümüzde kayıp olan ünlü Amerika ha­ritasıdır.
Bu cümleden Kolomb’un haritasının günümüzde kaybolduğu anlamı çıkıyor. Oysa Kolomb’un haritası eskiden kayıptır. Cümleden “günümüzde” sözcüğünü çıkarırsak anlatım düzelir.
• Kayıp olan Kolomb’un haritası hakkında bize bilgi verecek tek belge, Piri Reis’in çalışmasıdır.
Bu cümlede Kolomb mu kayıp, harita mı? Anlam net değil. Cümle şöyle başlasaydı: “Kolomb’un kaybolan haritası….” anlatım bozukluğu giderilmiş olurdu.

  1. 7.      “Piri Reis’in Haritasının Şifresi!..” adlı metni açıklık, akıcılık, yalınlık ve duruluk bakımından in­celeyerek metnin anlatım özellikleri hakkındaki düşüncelerinizi açıklayınız.
Bazı cümlelerde sözcük ya da sözcük gruplarının yerinde kullanılmaması açıklığı engellemiştir.

  1.  “Piri Reis’in Haritasının Şifresi!..” adlı metnin yazılış amacını ve gerçeklikle ilişkisini belirleyiniz. Bu metnin hangi tür metinlere örnek gösterilebileceğini açıklayınız.
Yazar bu metni, sahip olduğumuz değerlerin yeterince anlaşılamadığını vurgulamak amacıyla yazmıştır. Gerçekleri olduğu gibi yansıtan bir yazıdır. Öğretici metinlerdendir. Öğretici metinlerden “deneme”nin özelliklerini yansıtıyor.

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
A)Aşağıdaki cümlelerin sonuna yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
•Anlatımın amacı, alıcıda uyandırılmak istenen etki ve anlatıcının tavrı, anlatım türünü belirleyen temel unsurlardır.            ( D )
•Bir metinde birden fazla anlatım türü kullanılabilir.  ( D )
•Olay çevresinde gelişen edebî metinlerde ağırlıklı olarak öyküleyici anlatım kullanılır.      ( D )
•Betimleyici anlatımlarda anlatıcı nesnel ifadeler kullanmak zorundadır.      ( Y )
•Açıklayıcı, kanıtlayıcı, anlatım türleri daha çok öğretici metin türlerinde kullanılır. ( D )

B)Aşağıdaki çoktan seçmeli sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz.
1. Sizin göreviniz yaşamınızdaki insanların size ne öğrettiğine karar vermeye çalışmaktır. Bu­nu yapabilirseniz başka insanların kusurları sizi daha az sinirlendirecek ve daha az rahatsız ede­cektir. Bu yaklaşımı alışkanlık hâline getirmeyi başarabilirseniz çok memnun kalacaksınız. Çoğu kez o kişinin size ne öğrettiğini keşfettiğiniz an, öfkenizi gidermek de kolay olacaktır.
Bu paragrafın yazılış amacı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) İzlenim kazandırmak         B) Bir olay içinde yaşatmak
C) Bir düşünceyi açıklamak    D) Alıcıyı esenlikli hâle getirmek
E) Alıcıyı ikna etmek

CEVAP: C
2. Aşağıdakilerin hangisinde anlatmaya bağlı metinlerde ağırlıklı olarak kullanılan anla­tım türleri bir arada verilmiştir?
A) Öyküleyici anlatım, tartışmacı anlatım
B) Betimleyici anlatım, kanıtlayıcı anlatım
C) Öyküleyici anlatım, kanıtlayıcı anlatım
D) Betimleyici anlatım, öyküleyici anlatım
E) Söyleşmeye bağlı anlatım, öğretici anlatım

CEVAP: D

3. Romanın ölmesi ruhlardaki roman ihtiyacının ölmesi demektir. Ruhlardaki roman ihtiyacı ise bugün insanların gözlerinde açlıktan daha fazla parlamaktadır. Biz roman istemiyormuşuz ar­tık! Biz, roman kahramanları; biz, gemilerin ardından bakanlar; biz, olduğumuz yerden başka her yerde yaşayanlar… Gerçekliğe bağlananların romana yani ikinci bir gerçekliğe ihtiyaçları yokmuş. Peki ama insan içinde bulunduğu gerçekliğe hiçbir zaman bağlanmadı ki bugün de bağlansın. Yir­minci asır ayaklarımızla beraber gözlerimizi de yere mıhlamadı ki. Yıldızlara bakabiliyoruz yine, ba­zen bütün gece.
Bu parçada kullanılan anlatım türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Açıklayıcı anlatım B) Öğretici anlatım
C) Tartışmacı anlatım D) Mizahi anlatım
E) Söyleşmeye bağlı anlatım

CEVAP: C

C) Aşağıdaki soruları cevaplayınız.
1. Emredici anlatım hangi tür metinlerde kullanılmaktadır?
Emredici anlatım trafik kurallarında, ilaçların ve bazı eşyaların kullanım kılavuzlarında, bazı reklamlarda görülür.
2. Anlatım türleri ile metin türü arasında nasıl bir ilişki olduğunu açıklayınız.
Sanatsal metinlerde öyküleyici, betimleyici, söyleşmeye dayalı anlatım daha fazla kullanılır. Öğretici metinlerde ise açıklayıcı, kanıtlayıcı anlatıma daha fazla başvurulur.

3. Bir eşyayı veya manzarayı okuyucunun zihninde canlandırmak için hangi anlatım türüne başvurmak gerekir? Niçin?

Betimleyici anlatıma başvurmak gerekir. Bir eşyanın veya manzaranın görünüşünü, dikkat çeken yönlerini bu aktarmak için bu anlatım biçimi kullanılır. Betimleme “kelimelerle resim yapma” demektir.
Read more

A101 12 Aralık 2013 İndirimli Ürünler Listesi

Hi-Level 9" tablet bilgisayar : 199,00 TL
Klavyeli tablet kılıfı 9" : 19,95 TL
Hi-Level 16 gb flash bellek : 17,95 TL
Ortopedik bel yastığı : 12,50 TL
Çift kişilik yatak koruyucu : 14,95 TL
Çift kişilik nevresim takımı : 29,95 TL
 Bayan panço : 14,95 TL
Triko ev babeti : 9,95 TL
Bayan bot : 16,95 TL
Pil şarj cihazı : 11,95 TL
Sinbo hava nemlendirici : 49,95 TL
Buharlı temizleyici mop : 99,00 TL
Metal mutfak gereçleri : 2,00 TL/adet
Metal mutfak gereçleri : 3,00 TL/adet
 Ahşap mutfak gereçleri : 2,00 TL/adet 
 Acura zayıflama kemeri : 39,95 TL
Bombeli cam duvar saati : 9,95 TL

Read more

Narın Faydaları Nelerdir?

Narın faydaları:

Nar suyu dişeti iltihaplarını giderir.
Yüksek tansiyonu düşürür.
Kalbimizi korur düzenli çalışmasına destek olur
Enfeksiyona karşı vücut direncini korur ve artırır
Enerji verir, yorgunluğu giderir
İdrar söktürücü etkisiyle toksin atımını sağlar
Bağışıklık sistemini güçlendirir hastalıklara karşı korur
Kolesterol ve kan şekerimizi regüle eder artmasını engeller
Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır, iyi bakterilerin artmasını sağlar
İshali (diare) önler tedavide destek sağlar
Ciltte olumlu katkısı vardır, pürüzsüz görünüm sağlar
Cilt enfeksiyonlarında olumlu katkısı vardır.
Böbrek iltihaplarının giderilmesinde etkilidir.



Nar faydalıdır ama çekirdeğindeki beta-sitasterol maddesi rahmin kasılmasına yol açıyor. Rahimde kasılma olursa erken doğum veya düşük olabilir. Bu nedenle çok az tüketmek gerekir.
Read more

Akcent - Boracay [ Türkçe Çeviri ]



It’s nice to know that you were there,
senin orada oldugunu bilmek güzel
Boracay, Boracay, ha!
Boracay, Boracay, ha!
Ha, ha, ha!
Ha ha ha
If you wanna touch the sky,
gökyüzüne dokunmak istermisin
If you wanna high to fly,
yükseklerde uçmaak istermisin
You just need to close your eyes
sadece gözlerini kapatman gerek
Until the sun it will rise, it will rise,
güneş doğana kadar, o doğacak
Keep the music in your mind
müziği aklında tut
And let everything behind,
ve herşeyi arkadanda bırak
Let the beat to be the light,
güneşle ritim tut
Dance all the night, all the night, all the night.
gece gündüz dans et
Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay
Benimle uç Boracay
Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay
Benimle uç Boracay
Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay
Maybe this is Friday night
belki bu cuma gecesi
Or even the Sunday light,
hatta pazar ışığı
Let the beat to be your guide
ritim tut rehberine
Until the sun it will rise, it will rise,
güneş doğana kadar, o doğacak
If you wanna cross the line,
çizgilerin olsun istiyorsan
Bring another cup of wine,
bir bardak sarap getir
We just have to realize,
biz sadece gerçekleştirelim
This is the place where the fun never dies.
bu mekanda kimse eğlenceden ölmez
Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay
uç benimle Boracay
Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay
Hey DJ 

Read more

Tuğba İldiz Kimdir? Fotoğrafları

http://facebook.com/tugbaildiz resmi facebook sayfasıdır.  https://twitter.com/tugbaildiz resmi twitter sayfasıdır.
Foursquare profilide var, orda da ekleyip suan nerde ne yapıyor adım adım takip edebilirsiniz :D

1988 doğumlu Efes kızları'nın en eski üyelerinden Ataşehirde yaşıyor. Ajda Pekkan ve Muraz Boz'un dans ekibinde. Aynı zamanda öğrenci ve spor eğitmenliği yapmakta.


Yıllar önce babası Ali İldizle show tvde bir dans programına katılmıştı. 

Küçüklüğünde okadar çirkin olmasına rağmen bu kadar güzel olmasına gerçekten şaşırıyorum. Küçük fotoğraflarına denk gelirseniz ne demek istedigimi anlarsnız :D


gögüsleri silikon.


ADI SOYADI :TUĞBA İLDİZ

DOĞUM TARİHİ VE YERİ : 18-12.1988 ÜSKÜDAR

BURCU :YAY

EĞİTİM : ANADOLU ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT 4. SINIF -- İSTANBUL ÜNİ. SPOR YÖNETİCİLİĞİ 2. SINIF

NİCK NAME :KOKOŞ

UĞURU :AİLEM

.. OLMADAN ASLA DIŞARI ÇIKMAM :TELEFON

HOBİLER :SİNEMA , ALIŞVERİŞ YAPMAK

FOBİLER :YOK

HAYALİ :OKULUMDA ÖĞRETİM GÖREVLİSİ OLMAK, C.BROWN, USHER, BEYONCE İLE DANS ETMEK

EN ÇOK KULLANDIĞIN AKSESUAR :TAŞLI TELEFON KAPLARI

KAÇ SEZONDUR KADRODA :BU SEZON TAKIMA DAHİL OLDUM VE ÇOK MUTLUYUM

EN SEVDİĞİ RENK :PEMBE

EN SEVDİĞİ YEMEK :HER YEMEĞİ SEVERİM AYIRT ETMEM


EN SEVDİĞİ SPOR DALI :JİMNASTİK, BASKETBOL, FUTBOL



Tuğba İldiz Fotoğrafları;













Read more