2013 - 2014 9.Sınıf Türk Edebiyatı Sayfa 12 - 103 Soruları ve Cevapları ( Fırat Yayıncılık )

Hazırlık  sayfa 12

1.       Resim, edebiyat,tiyatro türlerinde konu olarak işlenebilir.
2.       Heykelin malzemesi mermeri demir, bronz, taş, toprak gibi malzemelerden oluşur. Heybenin malzemesi iplik tezgah gib malzemelerden oluşur. Karikatürün malzemesi kağıt, kalem gibi malzemeden oluşur.
3.       Edebiyat güzel sanatların bir dalıdır. İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi yansıtan sanat dallarından en Ömerlisidir.
4.       .............
Sayfa 13.
1.       Bir Yanlışı Aşk Adına Dokumak adlı metin güzel sanat eseridir. Çünkü Bilgi vermek amacıyla değil estetik duygu uyandırmak amacıyla kaleme alınmıştır.

2.       Sanatı tanımlamaktadır. Evet, bilimde ele alınan işlenen konular sanatın da konusu olabilir.
Güzel sanatlar Bilgi vermek amacıyla oluşturulmaz. Estetik duygu uyandırmak amacıyla oluşturulur. Bilimsel yazılar ise bilgi vermek amacıyla oluşturulur. Birinde dil Sade açık ve anlaşılır, diğerinde ise daha çok mecaz anlatımın  ön planda olduğu bir dil tercih edilir.
3.       Aşk Sonsuz bir türküye benzetilmiş.
4.       Güzel sanatlar insan eliyle oluşturulan etkinlikleri  insanın duygu ve düşüncesinde, hayal dünyasında  oluşturduğu etkiler ölçüsünde ela alır işler. Günlük hayatımızı kolaylaştırmak için icat ettiğimiz her şey sanatta bizim iç dünyamıza olan etkisi ile ele alınmalıdır.

Sayfa 14.
4.Sanatın oluşturulmasına kaynaklık eden malzemeler kelime, nota,renk,taş,mermer,tunç gibi
Malzemelerdir.
5.       Kullandığı malzemeye göre sınıflandırılmışlardır. Maddi bir malzemeden(heykel,resim, mimari), sesten (musiki), sözden(edebiyat) eserleri oluşmuştur.
6.       Taş(mermer) dir.Eve, eserin durumuna göre sayılabilir. Şamdanlık olan resim maddi fayda elde etmeye yönelik bir eserdir. İşlenişi yönüyle de sanat eseri olabilir.
7.       Sanat ; insan eli , zihni,gönlü ve ruhunun var ettiği suni bir güzelliktir. İnsanda estetik zevk ve heyecan uyandıran eserlerdir.
sayfa 15
8.Edebiyatın görevi insanı iyiye, güzele, doğruya yöneltme olmalıdır. Özlemler,duygular,tutkular insana özgü özelliklerdir.Edebiyata özgü yasalar içinde dile getirilir. Resim müzik heykel, mimari insanın var olduğu her yerde kendini gösterir. Mağaralardaki resimler bile bunu gösterir.
9. Benzer şiirler olabilir. Fakat hiçbiri Cahit Kulebi’nin ifade ettiği şekilde aynen ifade edemez. Sanat eseri bireye özgü, yani biricik olandır.
10. Sanat eseri insanda estetik zevk ve heyecan uyarır. Bilimsel eserler ise bilgi verme, öğretme, açıklama amacı güder. Sanat eserlerinde kurmaca ve mecaz hâkimdir. Bilimsel eserler ise mesajı direk verir.
11. Bu metinlerde yazarlar bize duygularını söz ve yazı ile aktarmışlardır. Aşkı tanımlayan yazı ve Bulutu konu edinen şiir daha etkilidir.

YORUMLAMA SORULARI
1.       Çünkü, kendi içinde bir bütünlük arz etmekte, bir mesaj iletmektedir.
2.       Cellâdın idam sehpasındaki mahkumla oynadığı zaman mahkumun duyduğu acıya benzetirdim.
3.       Evet , başka şekilde de tanımlanabilir.
4.       Dil günlük hayatta bir iletişim aracı olarak kullanılmaktadır. Eğer dil olmasaydı bugün insanlık anlaşmakta ciddi zorlanırdı.
5.        Bu soruya net bir yanıt verilemez. İnsanlık var olduğu günden bu yan güzeli aramaktadır.
6.       Evet kabul edilebilir. Çünkü bilgiden ziyade duygulara hitap eden edebi yönü ağır basan bir  metindir.    
           DEĞERLENDİRME SORULARI
             1    B.
2           2.  B
             3.D
             4. D,D,D,Y
4.       Maddeler halinde Sanat ve Zanaat ve bu işleri icra edenler arasındaki farklar
Sanatçı yaratı eyleminin sonucunda ortaya çıkan eserden belli maddi kaygılar gütmezken Zanaatçı ise belli bir ücret karşılığında ürün meydana getirir. işin en başından itibaren zanaatçı maddiyatla başlamıştır işine
Sanat eseri çoğunlukla bir kere yapılırken zanaat eseri ayrıca bir meslek olduğundan ve para amacı güdülerek yapıldığından istediğin kadar yapabilirsin
Sanatçının yapacağı sanat eserinde sanatçının duygusuna göre değişmeler mümkünken zanaatçı yola çıktığı ve başta planladığı işi bitirmeyi amaçlar
Kısacası sanat yaratıcılıktır zanaat ise ustalıktır.
6...
7. Milletlerin.... hayatında....güzel sanatlar etkin rol oynar.
   Atatürk, edebiyatı en önemli.... iletişim.... araçlarından biri olarak görülmüştür.


2. Edebiyatın Diğer bilim dallarıyla ilişkisi: 20-22 sayfalar
HAZIRLIK SORULARI


2. Edebiyatın Diğer bilim dallarıyla ilişkisi: 20-22 sayfalar
HAZIRLIK SORULARI
1. Yukarıdaki fotoğraflarda gördüğünüz insanların yaptıkları işler hangi bilim dallarıyla ilişkilidir? Bu insanların ilgilendikleri bilim dalları edebiyatta nasıl yer alabilir? Düşüncelerinizi belirtiniz.
1. Nükleer, astronomi ve tıp dalları vardır. Bunlar bir romancının kaleminde kurgu şeklinde yer alabilir. Mesela bir doktorun duygu ve düşünceleri hem tıpla hem de hayatıyla ilgili durumu romanda yer alabilir
“Ay’a gidecek araç, üç metre genişliğinde beş metre yüksekliğinde, alüminyumdan yapılmış dev bir araçtı. İlk  defa alüminyum, bu kadar büyük bir aracın yapımında kullanılıyordu. Aracın içinde seyyahlara yetecek kadar su, yiyecek, ışık ve ısı temin edecek kadar gaz vardı.”
Jules VERNE (Jül Vern)
2. Yukarıdaki paragrafta nelerden söz edilmektedir?
2. Paragrafta aya gönderilecek uzay aracından bahsetmektedir.

3. Jules Verne bu paragrafı ne amaçla yazmış olabilir? Jules Verne romanlarını yazmadan önce o konudaki ilim, fen ve teknoloji kitaplarını inceler; deneyler yapar; edindiği bilgileri hayal gücüyle bütünleştirip yazarmış. Sizce Jules Verne’in eserleri bilimsel buluşlara, keşiflere kaynaklık etmiş midir? Açıklayınız.

3. Bu konuda hayallerini ya da düşüncelerini insanlarla paylaşmak amacıyla yazmıştır. Eğer Jules Verne söylemiş olduğu  şeyler ileri ki tarihlerde gerçekleşmişse bu noktada edebiyatın bilime katkısından bahsedebiliriz.

ÇÖZÜMLEME-İNCELEME                  EDEBİYATIN BİLİM, FELSEFE, SANATLA İLİŞKİSİ

1. Metne göre dilin işlevi nedir?
1. Metne göre edebiyatın temelini dil oluşturur. Daha önce söylemiştik ki edebiyatın malzemesi dildir. Fakat diğer bilimlerinde de gelişmesi ve kendilerini ifade edebilmeleri için dile ihtiyaçları vardır. Ama edebiyatta dil bir amaç iken diğer bilimlerde dil bir araç konumundadır.
2. Edebiyatın insanı konu alan diğer bilim dallarıyla ilişkisi metinde hangi örneklerle verilmiştir?
2.Gerçekçi bir öyküde, bir romanda, bir oyunda, bilimsel bir konuda söyleşen; felsefeye dayanan bir konuda tartışan; psikolojik bir olayın içinde yaşayan insanın betimleme ya da çözümlemesi yapılırken ortaya edebiyatın, bilim, felsefe ya da psikolojiyle ilişkisi çıkmaktadır.
3. İnsanın düş dünyasının da edebiyata konu olduğu metinde vurgulanmaktadır. Hangi bilim dalı insanların hayal dünyası ile ilgili çalışmalar yapar? Ne tür eserlerde bu bilim dalının izleri görülebilir?

3. Psikoloji, insanı ve insanın hayal dünyası ele alır. Bilimsel ya da bilim kurgu metinlerinde bunları görebiliriz.

4. Edebiyat ile insanı konu edinen bilim dallarının birbirine benzeyen ve ayrılan yönlerini metinden yararlanarak aşağıya yazınız.
4. BENZERLİKLER.
Her ikisinde de dil ortaktır.
İnsanı merkeze alır ve yaptığı her şeyde insanı anlatır.
Yapılan faaliyetlerde insanın faydası söz konusudur.
Birbirinden farklı olsa da kendine has yöntemleri vardır.
FARKLILIKLARI

Dilin işlevleri açısında farklılık izah eder. Edebiyat sanatsal, heyecan bildirme ve şiirsel işlevleri kullanırken  bilim göndergesel işlevi kullanır.
Amaçları farklıdır. Edebiyat estetik zevk için yazılır ama bilim hayatı kolaylaştırmak ya da yeni buluşlar için ortay çıkar.
Biri öznel diğeri nesneldir.
Kullanılan kelimeler farklıdır.
Biri gerçeğin ta kendisidir(bilim) ,  diğeri kurmacadır (edebiyat)
Birinde imgesel dil var, diğerinde bilimsel dil var.
Edebiyat bilimden faydalanabilir ama bilim,  kurmaca olduğu için edebiyattan faydalanamaz.

ANLAMA YORUMLAMA
1. Siz bir roman yazsaydınız görüşlerinizi, dünyaya bakış açınızı, arzularınızı, hislerinizi bu esere ne ölçüde  yansıtırdınız?
1. Herkes farklı bir cevap verebilir.
2. Sınıfınıza getirdiğiniz roman, hikâye ve tiyatro metinlerini okuyunuz. Bu metinlerde bilimsel buluşlar, yenilikler, icatlar, felsefî düşünceler ne amaçla yer almıştır? Bu metinlerde ele alınan tema diğer bilim dallarında da incelenebilir mi? Açıklayınız.

2. Bu metinlerde bilimsel buluşlar, yenilikler, icatlar, felsefî düşünceler insanı daha iyi anlamak ve anlatmak için ele alınır. Edebiyat tema olarak diğer bilimlerden faydalanabilir ama bir bilim adamı bir şiir, roman ve hikayeden faydalanarak bilimsel buluşa başlayamazlar çünkü edebiyat kurmacadır.

3. Aşağıdaki metinleri birbirinden ayıran özellikler nelerdir? Açıklayınız.
Gidiyorum artık gözlerinde mehtabı seyrettiğim
Yakasına güneşi, saçlarına yıldızları taktığım
Rüzgâr saçlım, gece gözlüm
Eylülün sisleri içinde gördüğüm
Gidiyorum artık gözlerinde mehtabı seyrettiğim.
Ayhan HÜNALP
UZUN HAVALAR
Kerkük’te hoyratlar, yaygın olduğu her yörede halk musikisinin özünü ve esasını oluşturur. Musiki  formlarının en önemlisi ve en makbulüdür. Aşağıdaki hoyrat, bunu güzel bir şekilde ifade etmektedir:
Ağır ağır
Adım at ağır ağır
Besteylen gece bitmez
İğit (yiğit) ol hoyrat çağır.
Dr. Mahir NAKİP
cevap 3. Gerçeklik, kurgusallık, kullanılan kelimeler, dilin işlevleri bakımından farklılık arz eder.
DEĞERLENDİRME:
1. Edebiyatla ilgili aşağıda verilen bilgilerden doğru olanların başına “D”, yanlış olanların başına “Y” yazınız.
( D) Edebiyatta, felsefeden yararlanırken amaç felsefe yapmak değildir.
(D ) Edebiyat, insanların her türlü faaliyetinden yararlanır.
(Y ) Edebiyatın bilim ve teknolojiyle ilişkisi yok denecek kadar azdır.
( D) Edebiyat, insanı konu alan tüm bilim dallarıyla ilişki içerisindedir.
(D ) Edebiyat, sosyoloji biliminin verilerinden yararlanır.
( Y) Edebiyat doğal varlıkların görüntüsünü olduğu gibi yansıtmalıdır.

2. “Eylül!.. Henüz renk ve güzel kokular bitmiş fakat baharın bol renkleri hissedilmez şekilde kaybolmuştu. Bu kayboluşta geri gelmek ister bir eda vardı amma bu hoş, acı, hırçın bir eda ve buna rağmen baharın rengi soluverdi. Artık uyanmış, tabiatın ruhunu görüyordu; yaprakların nasıl sararmış, birçoğunun düşüp çamurlarda çürümüş olduğunu görüyor ve şimdi, hava ne kadar güzel olsa, ne kadar çekici, bu renk ve güzel kokuların, ne kadar vefasız, ne kadar ele avuca sığmaz, elde iken kıymeti bilinmemiş, öylece harcanmış bir hazine olduğunu acı acı görüyordu. İşte artık ne bir çiçek kalmıştı ne de güzel bir koku… Artık tahammül de kalmamıştı. Hepsi çürümüştü… Evvelden yağsa umursamazlardı. Yağmurdan sonra yeni bir hayat, yeni bir tazelik gelirdi. Şimdi ise… İşte yağmur, işte kış her şeyi çürütüyordu. Her şeyi…”
Mehmet Rauf’un “Eylül” romanından alınan paragrafta, yazar edebî eseri oluştururken aşağıdaki bilim dallarının  hangisinden yararlanmıştır?
A. Sosyoloj
i B. Antropoloji
C. Psikoloji
D. Tarih E.
 Kimya
CEVAP: C

3. Edebî eserlerin temasında sanata özgü bakış açısı nasıl yansıtılabilir? Açıklayınız.
3. Edebi eserlerin temasında bir sanata özgü bakış açısı, insanın( kahramanlarının) sanata özgü bakış açısı hakkında söyleşirken, tartışırken kahramanlarının betimleme veya ruhsal çözümlemesi yapılırken yansıtılabilir.
4. Edebî eserlerde insan faaliyetlerine niçin yer verildiğini açıklayınız.
4. Edebiyatın amacı insanı insana tanıtma; insanı iyiye, güzele, doğruya yöneltmedir. Edebi eserlerde insana ait duygu ve düşüncelerde elbette ki yer alacaktır çünkü temelinde insan vardır.

2012-2013 9.Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Dilin İnsan ve Toplum Hayatındaki Yeri ve Önemi (sayfa 23-28 arası)


3. Dilin İnsan ve Toplum Hayatındaki Yeri ve Önemi
(Konu işlenişi 9. sınıf dil ve anlatım dersi 1. ünitedeki “Dil ve Kültür İlişkisi” konusuyla ilişkilendirile­cektir.)
HAZIRLIK
Deli rüzgâr gibi bağrımda esen
Sabrımı savuran hasretinle sen
Çektiğim dertleri bilmek dilersen
Saçının telini sayıver de gel.
Necmettin Halil ONAN

Selçuklu soyundan olan beylikler içinde en uzun ömürlü olup sağlam ve düzenli bir devlet kuran Küçük Asya Selçukluları (veya Rum Selçukluları) olmuştur. Sonradan tamamen Türkiye olacak olan bu küçük Asya’nın gerçek fethini başlatan da onlar olmuştur.
Prof. Dr. Robert MANTRAN

1. Yukarıdaki metinler hangi yönlerden birbirinden ayrılmaktadır? Bu metinlerin yazılış amaçları nedir?
1.Biri şiirsel işlevde yazılmış diğeri göndergesel işlevde .
Biri duygu ve düşüncelere hitap eder, diğer bilgi verir.
Biri dizelerle yazılmıştır, diğeri düzyazı şeklindedir.
Biri imgesel  anlatıma sahiptir, diğeri sade ve yalın anlatıma sahiptir.
Biri kurmacadır, diğeri tamamen gerçektir.
Biri özneldir, diğeri nesneldir.
Biri yan anlam  ve mecaz anlam bakımından zenginken diğerinde kullanılan kelimeler gerçek anlamlıdır.

2. Dil olmasaydı insanlık bugünkü medeniyet seviyesine ulaşabilir miydi? Görüşlerinizi belirtiniz.
2. Olmazdı. İnsanlar daima konuşarak etkileşim halindedir. Bugünkü medeniyet seviyesine ulaşmamızdaki en büyük etken dilin insan hayatındaki yeridir.
ÇÖZÜMLEME- İNCELEME:
1. metin:
RAKS EDEN DİL
1. Metinde şiir ve dilin gücü hangi örneklerle açıklanmıştır?
1. Homeros’un destanları, Divan şairlerinin Türkçeye şarkı söyleten beyitleri, Fikret’in, Mehmet Akif’in ,Haşim’in ve Yahya Kemal’in kelimelerle sanki bir tablo çizdiği şiirleri, Hacı Bayram Veli’nin “gönlüm” şiiri, Yakup Kadri’nin hatırladığı bir halk türküsü, Endülüs’te Raks şiiriyle metinde şiir ve dilin gücü açıklanmıştır.

2. Metinden Türk kültürüne ait hangi bilgileri ediniyorsunuz? Bu bilgilerin, şairlerin şiirlerinde yansıması ne şekilde olmuştur? İnsanın her türlü birikimi kendinden sonraki kuşaklara nasıl aktarılmıştır?
2. Dervişlik geleneğinden, bayram geleneğinden, Halk Edebiyatı ve Divan edebiyatına ait Nedim, Akif, Fikret , Hacı Bayram gibi şairlere ait bilgiler elde ediyoruz. Bunların çoğu bir sonraki kuşağa dil vasıtasıyla aktarılmıştır. Dil kültürü bir sonra kuşağa taşıyan en önemli unsurdur.

3. a. Metinde bahsedilen şairlerin adlarını ve bu şairlerin yaşadığı yüzyılları aşağıya yazınız.
c. 3. a.    H.Bayram Veli :  14. – 15. yy,
           Karacaoğlan:  17.yy,
         T.Fikret, M. Akif,  A. Haşim, Yahya Kemal : 19. ve 20. yy.
b.Bu şairlerden bazıları aynı yüzyılda yaşamadıkları hâlde onları ortak bir noktada birleştiren olgu nedir?
b.Aynı yüzyılda yaşamasalar da kullandıkları dilin Türkçe olmasıdır.
c. Aynı dili konuşan insan toplulukları ortak kültür değerlerini nasıl paylaşırlar? Metinden de örneklerle düşüncenizi belirtiniz.
c. Aynı dili konuşan insanlar yüzyıllardan beri gelen ortak kültürlerini babadan oğula, kuşaktan kuşağa nesilden nesile aktararak bugüne getirirler ve bugün yaşadığımız topraklar belli bir gelenek varsa bunu da konuştuğumuz bu dile borçluyuz.
2. metin
DEYİMLER VE DEYİMLERDE AKTARMALAR

5. Deyimler, dilin hangi özelliğiyle oluşur? Yukarıdaki metne göre, deyimler oluşturulduğu toplumun ne tür özelliklerini yansıtır? Bu özellikleri topluca anlatan kavram nedir?
c.5. Deyimler sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarılarak gelir ve hepsinin de oluşumunda bir tecrübe söz konusudur. Oluştuğu toplumun  yaşama biçimini, kültürünü, gelenek görenek, örf ve adetleri ele alır.

6. a. “Deyimler ve Deyimlerde Aktarmalar” adlı metinden Türk kültürüne ait öğrendiğiniz özellikleri aşağıya yazınız.
c.6.a.  Baltanın önemi, odunun yaşamdaki yeri, mutfak kültürü, deniz ve çay çevre koşulları.
b. Bu özellikler size ne aracılığıyla aktarılmıştır?
c.b. Bütün deyimlerin bir hikayesi vardır. Bunlar dille anlatılmıştır.

7. “Gözde” kelimesini başka dillere çevirdiğimizde, tam karşılığını bulabilir miyiz? Niçin? Bir dilin, “tinsel tabaka” (kültür alanı)nın oluşumundaki rolü nedir? Metinlerdeki örneklerden yola çıkarak dilin, bireyin kültürel kimliğini oluşturmadaki rolünü açıklayınız.
c.7. Gözde kelimesini başka dillere çevirdiğinize aynı şekilde çevirmek mümkün değildir. Çünkü her dilin kendine ait mecaz ve yan anlamları vardır ve bunların diğer dillere çevrilmesi kolay değildir. Bir dilin kültürü oluşturmada rolü çok büyüktür. Bütün kültür öğeleri dille aktarılır. Dilin kullanımı bireyin kültür kimliğinin göstergesidir. Kişinin kültürel biçimlenmesi dille olur.

3. metin
TÜRK EDEBİYATI VE TÜRK MİLLETİNİN KÜLTÜREL DEĞERLERİ

8. a. “Türk Edebiyatı ve Türk Milletinin Kültürel Değerleri” adlı metinde yazar, Türk medeniyetine ait pek çok özelliği Divanü Lügâti’t-Türk’ten öğrendiğini söylüyor. Yazarın sözünü ettiği eserden aldığı örnekten, Türklerle ilgili hangi tarihî ve sosyal bilgileri edindiniz? Aşağıya çizilen şemaya bu bilgileri yazınız.
c.8. a. Tarihi Özellikler–> Atlı ve göçebe bir medeniyet oluşturmuşlardır.
          Sosyal Özellikler –>> düğün, matem, savaş, yaşayış, kullanılan dil ve dini inanış.
b. Dil, bireyin kültürel kimliğini hangi unsurlarla oluşturur ve ifade eder? Aşağıya yazınız.
b. Birey, doğumdan ölüme kadar hayatında ne kadar bilgiye, görgüye, kültüre, dine, ahlaka, vicdana…. Sahipse bunların hepsini dilini kullanarak konuşarak, sorarak öğrenir ve bir sonraki bireylere de
bunları aktarır. Birey aslında kendi toplumunun kültürünü  öğrenerek toplumunda şekillenmesine vesile olur.

9. a. Gurbeti bir cümle ile anlatmanız istense nasıl ifade edersiniz? Cümlenizi aşağıya yazınız. Yazdığınız cümle ile arkadaşlarınızın cümlelerini karşılaştırınız. Yazarın verdiği örnek cümleyle (Beşikten ötesi gurbet.) sizin yazdığınız cümleler birbirine benziyor mu? Bu farklılığı neye bağlıyorsunuz?
 a. Kullanılan  kelimeler aynı olsa da benzetmeler ve ifade ediş şekillerimiz kesinlikle aynı olmayacaktır. Bunda da en büyük etken duygu, düşünce ve hayallerimizin farklı olmasının yanı sıra dile hakim olup olmadığımızla ilgilidir.

b. Yazdığınız cümle ile arkadaşlarınızın cümlelerini karşılaştırınız. Yazarın verdiği örnek cümleyle (Beşikten ötesi gurbet.) sizin yazdığınız cümleler birbirine benziyor mu? Bu farklılığı neye bağlıyorsunuz?
b. Hayır benzemiyor. Çünkü her insanın hayata bakışı dili kullanışı, kültür birikimi, kelime hazinesi ve yorumlayışı aynı olmaz.

c. “Dil” ile “söz” kavramları aynı anlamlarda mı kullanılır? Dili oluşturan sistemde yer alan ögeler bireysel istek ve amaçlara göre nasıl değişir?
c. Aynı anlamlarda değildir. Her ne kadar insanlar dile direkt olarak bilinçli bir müdahale yapamasalar da aslında bütün doğal diller insanların istekleri doğrultusunda şekillenir. Yani illa ki şu veya kelimeyi kullanacaksın diye söyleyemesek de dili baskı altına alamasak da yine o dili bizim ve toplumun genel istekleri oluşturur.

10. Aşağıya verilen örneklerin hangisinde dil; bilim, günlük konuşma, edebiyat ve felsefe alanlarında kullanılmıştır?
Örneklerin altlarına yazınız.
a. “Bahçeye kurdum çifte salıncak
Yâr gidip … yâr gelip … sallanacak.”
EDEBİYAT
b. “Günlük dil veya edebî dil, baştan başa bir kültür hazinesidir.”
BİLİM

c. “Sevmek anlamakla olur. İnsanlar anlamadıkları, tanımadıkları şeyleri sevmezler.”
FELSEFE
ç. “Canım, nasılsın?”
GÜNLÜK KONUŞMA DİLİ

Verilen örneklerdeki dil farklılığının sebepleri nelerdir? Örneklerin hangisi dilin kültür taşıyıcılığı yönünü en iyi kanıtlar? Neden?
cevap:  Günlük  konuşma dili ile edebiyat, bilim ve sanatın dili farklıdır.

ANLAMA- YORUMLAMA
1. Hacı Bayram Veli’nin “Bayram’ım imdi” dizesindeki “imdi” kelimesi günümüzde nasıl kullanılmaktadır?
1. Şimdi olarak kullanılmaktadır.

2. Yüzyıllar öncesinin şairi olan Hacı Bayram Veli, Yunus Emre, Fuzulî gibi şairlerin günümüzde hâlâ okunuyorve beğeniliyor olmasını nelere bağlarsınız? Bu durum dilin kültür taşıyıcılığı rolünü nasıl kanıtlıyor? Dil ve anlatım dersi “dil ve kültür ilişkisi” konusuyla ilişkilendirerek soruyu yanıtlayınız.

2. Bu şairlerin halen okunuyor olmasında en büyük etken halkın ortak kültürüne hitap ediyor olmalarıdır. Kullandıkları dillerinde aynı olduğunu düşünecek olursak dil kültürü bir sonraki kuşağa taşıyan vazgeçilmez bir araçtır.

“İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye”

s.3. Karacaoğlan’ın yukarıdaki dizelerinde kullanılan dilin günümüzde de kolaylıkla anlaşılıyor olmasının sebepleri nelerdir?
c.3. Halkın içinde yetişen bir şairin halkın duygu ve düşüncelerine hitap etmesidir.
s.4. İbn-i Sinâ hakkında yaptığınız araştırma ve okuduğunuz “İbn-i Sinâ” adlı tiyatrodan edindiğiniz bilgileri kullanarak İbn-i Sinâ’nın yaşadığı devirdeki kültürel özellikler hakkında bilgi veriniz. Araştırma ve tiyatro eserinden edindiğiniz bilgilerin birbirinin aynı olup olmadığını belirtiniz.

c.4.Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarında seçkinleşmiş olan, İbn Sînâ (980-1037) matematik alanında matematiksel terimlerin tanımları ve astronomi alanında ise duyarlı gözlemlerin yapılması konularıyla ilgilenmiştir.
Araştırma metni ile tiyatro metni aynı şekilde anlatmasa konu bakımından aynı şeyleri ifade edebilir.

DEĞERLENDİRME
1. Aşağıdaki dörtlük ve paragrafı okuyunuz. Dörtlük ve paragrafla ilgili verilen bilgilerden doğru olanların başına “D” yanlış olanların başına “Y” yazınız.
“Ben gidersem, sazım sen kal dünyada;
Gizli sırlarımı âşîkar etme.
Lâl olsun dillerin, söyleme yâda,
Garip bülbül gibi âh ü zâr etme.”
Âşık Veysel ŞATIROĞLU

“Türkçede ikinci ve daha sonraki hecelerde o, ö ünlüleri bulunmaz. Bunların yerini u, ü ünlüleri alır. İkinci hecede o, ö ünlülerinin bulunuşu ancak yabancı veya birleşik yazılan kelimelerde görülür.”

( Y ) İki metinde de kullanılan kelimeler birbirine benziyor.
( D ) İki metinde de Türk kültürüne ait özellikler hakkında bilgi vardır.
( D ) Dörtlüğün dili dilin şiirsel işleviyle oluşturulmuştur.
(D ) Paragrafın dili, dilin dil ötesi işleviyle oluşturulmuştur.
( D ) Dörtlüğün dili, günlük konuşma diline daha yakındır.

2. Aynı dili konuşan insan toplulukları aşağıdaki özelliklerden hangisini göstermez?
A. Ortak kültür değerlerini korur.
B. Ortak bir edebiyat zevki oluşturur.
C. Farklı coğrafyalarda lehçe farklılıkları oluşturur.
D. Dilin etimolojik yapısını inceler.
E. Ortak bir tarih oluşturur.
CEVAP:
s3. Dil, bireyin kültürünün oluşmasında ne ölçüde etkendir?
c.3. Kişinin oluşmasında beşikten mezara kadar etki faktörlerin başında dil gelir.

s.4. Aşağıdaki cümlelerde noktalı yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız.
Dilin EDEBİ  kullanımıyla  BİLİMSEL  eserlerdeki kullanımı birbirinden farklıdır.
Dilin KÜLTÜR  taşıyıcı özelliği vardır

2012-2013 9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS KİTABI CEVAPLARI – METİN- SAYFA 29-30-31 ARASI
HAZIRLIK
1.Birinci metinde kelimeler bir araya gelerek cümleleri, cümleler bir araya gelerek paragrafı (metni) oluşturmuşlardır.
İkinci metinde kelimeler bir araya gelerek cümleyi oluşturmuşlardır.
Üçüncü metinde ise sözcükler bir cümle yapısından uzaktır. Mısra örgüsü içinde metni meydana getirmişlerdir.
2. yukarıdaki tekerlemeye bir cümle diyemeyiz. Çünkü cümle özelliği göstermemektedir.
Sayfa 30.
1.       “Göktürk Yazıtları 2001 Çalışmaları” adlı metin bilgi vermek amacıyla yazılmıştır. Resim metnin iletisinin bir bölümünü yansıtıyor.
2.       Bu sözcüklerle metnin ilk cümlesi oluşturulamaz. Çünkü metnin ilk cümlesinde verilen diğer sözcükler de metnin iletisini içermektedirler. Bu sözcükler metinden çıkarıldığı zaman metnin iletisi bozulur.
3.       a.Vardır. Bu bağ sayesinde metnin teması ortaya çıkar. İletilmek istenen mesaj ortaya konulur.
b.Evet bir anlam bütünlüğü vardır. Her iki paragraf da Göktürk metinlerinden bahsetmektedir. Yani konuyu ortaya koyuyorlar.
c. Paragraflar bir araya gelerek metni oluştururlar. Metin ise temayı ortaya çıkarır.

Ç. Bilge Kağan, Türk, yurt, yazıt sözcükleri tekrar edilen sözcüklerdir.
     4. “siz, iş, yapmak,sabah, akşam, banka, memur, ertesi …”sözcükleri gerçek anlamda kullanılmıştır.
          “Boğuşurum, çekerim,milyarları,tartar, havalara atmak, tutmak..” sözcükleri de yan anlamda kullanılmıştır.  Bu kelimeler düşünceyi daha iyi anlatmak için kullanılmıştır.
    5.Evet,  var. Bu tür anlam değerlerinin bulunması metni daha ilgi çekici ve akıcı hale getirir, okuyucuda heyecan uyandırır.
6. “Dil bilimi ile Metin” adlı parçayı önce üç anlamlı birime yani paragrafa ayrılır. Bu paragrafların her biri metnin ayrı bir yönünü ortay koyar.  Paragrafları da cümlelere ayırabiliriz. Bu cümleler de paragrafı oluştururlar.
7. bu cümleyi paragraftan çıkardığımız zaman paragrafın bütünlüğü bozulur.
8. 2. Metin ifade şekli bakımından diğer iki metinden ayrılır. Bu metinde dil sanatsal işlevde kullanılmıştır. Dilin yan ve mecaz anlamlarına rastlanmaktadır.
9. Bilgi vermek, açıklamak için aydınlatmak amacıyla yazılmıştır.
ANLAMA- YORUMLAMA
1.        
2.       “eğitim, bir, toplum, gelişmek, güçlenmek, çağdaş, uygarlık, ulaşmak, önemli, etken, bilim, sanat, teknoloji, ilerlemek, uzay, çağ, yakalamak, götürmek……
Eğitim, bir toplumun gelişip güçlenmesinde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmasında en önemli etkendir. Bu gün insanlık bilimde, sanatta, teknolojide ilerlemiş, uzay çağını yakalamışsa bu eğitim sayesindedir.  Bir toplumu ileri götüren, geliştiren  şey eğitimdir.

3.       Daha çok hayallerimi tema olarak işlerdim. Şiir insanın duygu dünyasına hitap eder.
4.       Hayır. Haber metni bilgi vermek amacıyla, şiir ise hoşa gitme , estetik zevk ve heyecan uyarma amacıyla yazılmıştır.
               
               DEĞERLENDİRME

1.

I.                    METİN
II.                  METİN
İfade şekilleri
Kelimeler gerçek anlamlarında kullanılmış. Mecaz anlatıma yer verilmemiş. Düşünceler okuyucuya direk iletilmiş.
Mecaz ve yan anlam ağırlıklı bir dil kullanılmış. Düşünce direk değil sezdirme yoluyla okuyucuya verilmek istenmiş.
Gerçeklikle
ilişkileri
Günlük hayatta yaşanmış gerçeklerle birebir uyuşuyor.  
Kurmaca bir metin. Gerçek hayatta yaşanabilir bir olay ama birebir aynısı yaşanmayabilir.
Yazılış amaçları
Bilgi vermek amacıyla yazılmış.
Sanat yapmak için yazılmış.
2.  taşıdığı ileti yönüyle her metin bir iletişim aracıdır.
3. B. yansıma ses
4. okuyucunun sezgisine ve hayal gücüne  bırakılan anlam değerleri genellikle sanat metinlerinde yer alır.
Bir metinde ilk cümle ile son cümle arasında anlam ilişkisi vardır.

2012-2013 9.sınıf Türk edebiyatı ders kİtabı cevapları- Şiir İnceleme Yöntemi sayfa 32- 45 arası


Sayfa 32 
 HAZIRLIK 
1.       Her iki metin de edebi metin örneğidir. Biri manzum diğeri mensur(düzyazı) örneğidir.
Manzum olan metin belirli bir mısra örgüsü, kafiye düzeni ve nazım birimi vardır. Düzyazı da ise bir olay örgüsü, kişi, zaman, mekan  ve anlatıcı unsurları vardır.
      2.Hayır,devam etmez. Çünkü bu bir dizidir. Gerçek hayatla birebir ilgili değildir.
     3.  Destan , masal, hikaye ,roman hepsi  olay dayalı metin türüne girer. Olaya dayalı metinlerin temelini destanlar oluşturur. Daha sonra diğer olaya dayalı metinlerin ortay çıkmasına öncülük etmiştir.
Sayfa 33
1.acevap . İnsanın kendisi ve dış dünya ile ilgili yaşantılarını anlatmak.
b. Sanatsal özellik vardır.
c.Sanat etkinliklerinin düzenleniş amacı insanda estetik zevk ve heyecan uyandırmadır.
c. Edebi metinler duygu ve düşünceleri daha güzel ifade etme, sanat yapmak amacıyla yazılırlar.
2.a.Evet, geçebilir.Nur hayat hanım’ın oğlu Paris’e gidip uzun zaman geri gelmeyen biridir. Orada sıkıntılı günler geçirmiş birçok ülke gezmiştir. Sanattan anlayan birisidir.
b. Kapılarda tokmak olduğunu bugün bunun yerine daha çok zil kullanılıyor. Trenden uçaktan, otellerden bahsediliyor. Evler kiremit çatılı, evlerde koltuklar ve sedir var. Bütün bunlar  o dönemin sanat eserine yansıyan özellikleridir. Gündelik hayatın gerçekleridir. Kocası ölüp oğluyla tek başına yaşayan bir kadın var. Daha sonra bu çocuk annesini yalnız bırakıp Paris’e gidiyor. Bütün bunlar gerçek hayatın yansımalarıdır.
c. Kurmaca metindir. Çünkü bu metindeki kişi, zaman , mekan ve olay gerçek hayatta birebir yaşanmamış olabilir. Yazar kafasında kurguladığı olayı gerçek yaşamdan alınmış bir kesit gibi sunmuş.
3.a. Evet. Metinde dilme getirilen gerçeklik bir kişiye ait bir gerçekliktir. Çünkü bu olay o kişinin başından geçmiş bir olaydır.

b. kurmaca metinlerde olay her ne kadar  tikel ise de bunu günlük hayatta herhangi bir kişinin başından geçen bir olay olarak da düşünebiliriz. Okuyucu bu olayı kendi başından geçen bir olayla özdeşleştirebilir. Bu açıdan bakılınca tümeli ilgilendirir.
4.Üzüntü, burukluk  uyandırdı. Hüzünlendik. Bu olay televizyon ya da gazetede dhaber olarak duyulabilecek bir olay olabilir.
5.
Hikayedeki olay nedir?
Annesiyle birlikte yaşayan bir gencin Paris’e gidip uzun yıllar geri dönmemesi , eve dönünce  annesinin öldüğünü öğrenmesi
Bu olayı yaşayan kişiler kimlerdir?
Nur hayat hanım ve oğlu
Olay ne zaman yaşanmıştır?
Net bir tarih ve zamn ifadesi yoktur. Ama uzun bir zaman dilimi içinde yaşanan bir olaydır.
Olay nerede yaşanmıştır?
Paris’te ve çocukluğunda yaşadığı mahallede geçmektedir.

b. Bu bilgiler metnin tamamına yayılmıştır. Paragrafları birbirine bağlayan unsurlar, yapıyı oluşturan unsurlardır. Yani zaman, mekan, kişiler ve olay örgüsü.
c.Yapıyı oluşturan unsurlar; Olay örgüsü, zaman, mekan, kişilerdir.
6. Sevdiklerinden  ayrı kalan bir insanın yaşadığı pişmanlık.  Hikayenin oluşturulma sebebi sanat yapmaktır.
7. a ve d şıkları yani duygusal ve anlatımsal işlev ile edebi ve ya şiirsel işlev
8a..vurmak, kapılmak ve suyu çekilmek sözcükleri mecaz anlamda kullanılmış.
  b.Mecaz anlamın oluşmasını sağlar. Dallara su yürür ,baca tütüyor  (duman tüter)ifadelerinde var.
9. Edebi metim her okunduğunda insanda ayrı çağrışımlar uyandırır. Bu edebi bir metnin özelliğidir. İnsan metni okuduğu zamandaki ruh haline göre değişik duygular içine girebilir.
10.merdivenlerden bahçeye inince taş duvar bir uçtan öbür uca uzanıyordu. Duvarın üstündeki duman kayboldu.
Her sözcük kullanıldığı yere göre değişik anlamlar kazanabilir. Bu sözcüğün kullanımına bağlıdır.bir de metinde anlatılan duruma bağlıdır.
11.bir hikaye böyle başlamaz. Masal olurdu.yapıyı oluşturan unsurlar yönüyle benzerlik gösterir.
12. hazırlık bölümündeki şiir _____________coşku ile dile getirme
     Pandomim sanatçısının oynadığı tiyatro_____________gösterme
     Okuduğunuz hikaye___________________anlatma
13. siz tamaalyınız.
14. Günümüzde yaşanmış bir hikayedir. Çünkü uçak günümüzde kullanılan bir taşım aracıdır.
SAYFA 37
ANALAM YORUMLAMA
1.       hayır anlatılamazdı. Çünkü emir ve istek ifadeleri bu anlatıma uygundur.
2.       Yaptığın hatalardan dolayı pişmanlık duyma
3.       Edebi metinlerde yan anlam anlatımı daha güzel ve etkili kılmak için kullanılır.
4.       Size kalmış.
DEĞERLENDİRME
1.D, Y, D,Y,D,D
2.       SANAT YAPMA, ESTETİK ZEVK VE HEYECAN UYANDIRMA
3.       E
4.       …..METİN…ANLAM….SÖZCÜK ….KAZANIR.
…..ANLAMLI….
SAYFA 38.
ÖLÇME DEDEĞERLENDİRME
!. sanat eseri kurmaca on ilham veren nesne gerçektir. Sanat eseri estetik zevk ve heyecan uyandırma amacı güder, nesne ticari amaçlı olabilir.
2.D
3.B
4.ÇÜNKÜ SANAT ESERİ BİRİK VE TEK OLANDIRÇ AYNISINDAN BİRDEN ÇOK VARSA BU SANAT ESERİ OLMAK TAN ÇIKAR.
5.RESİM----------------ÇİZGİ VE RENK
ROMAN-------------SÖZ
HEYKEL-------------TAŞ
ŞARKI-------------SES
6.DUYGU VE HEYCAN DİLE GETİRME-------HEYECANA BAĞLI İŞLEV
GÖDERGEYİ OLDUĞU GİBİ İFADE ETME---GÖNDERGESEL İŞLEV
İLETİNİN İLETİSİNİ KENDİNDE TAŞIMA-----ŞİİRSEL İŞLEV
DİL İLE İLGİLİ BİLGİ VERME --------- DİL ÖTESİ İŞLEV
7.hayır aynı amaçla kullanılmaz. Tarihi metinler bilgi vermek amacıyla yazıldığı için dil burada gerçek anlamıyla  kullanılır. Edebi eserde ise yan ve mecaz anlam ağırlıklı kullanılır.
8.her okuyan ondan ayrı bir şey çıkarır. Bu okuyucuya zevk verir.
9. okuyucuya iletmek istediği mesaj ile bir iletişim arcıdır.
10…


9.Sınıf Edebiyat Kitabı 2.Ünite: Şiir İnceleme Yöntemi  (Sayfa 41-55 )


1.       Birinci metin destan dönemine aittir. Bu şiirde savaş teması işlenmiştir.  Günümüz Türkçesine göre anlaşılması zor olsa da dil yabancı etkilerden uzaktır. Şiirde yer yer halk söyleyişlerine de rastlanmaktadır.
Diğer şiir işlenen konu da savaş konusudur. Yabancı kelimeler yoktur. “Gurşanın” kelimesi bugün  “kuşanın”  şeklinde kullanılmaktadır.
2.       Yukarıdaki resimlerde binalar yapılırken temelinden çatısına  varıncaya kadar birçok işlem yapılmaktadır. Kum, çimento, demir, tuğla… gibi küçük parçalar birleştirilerek bütünü oluşturmaktadır. Yani binayı oluşturan unsurlar küçük birer parça iken birleşerek bütünü oluşturuyorlar.
3.       Büz yazılarda dize yerine cümle veya paragraf kullanılır. Cümleler bir araya gelerek paragrafı oluşturur. Şiirde ise dizeler bir araya gelerek bentleri , beyitleri veya kıtaalrı oluşturur.
4.       Birinci şiirde dünyanın geçiciliği, ikinci şiirde Yunus sevgi, üçüncü şiirde ayrılık duygusu işlenmiştir.
5.       Evet vardır. Düz yazı bir varlığı bilgi amaçlı anlattığı için olduğu gibi verir. Şiir ise bunu değiştirerek estetik bir biçimde verir. Yani sanat yapar.  Resim ise bunu boya, fırça, tuval gibi malzemeler kullanarak yapar.
6.       Şiir okunduğu zaman insanda duygu düşünce, ses, ritim, ahenk uyandırır. Düz yazıda ise bunarla gerek yoktur. Düz yazı bilgi vermeyi amaçladığı için düşünceler doğrudan verilir.
Şiirde derinlik vardır. Az sözle çok şey anlatılır. Düz yazı günlük konuşma diline yakındır.
Şiirde günlük konuşmanın aksine bir sıra dışılık olur. Duyguları nasıl aktardığı ön plana çıkar. Düz yazıda ise sıra dışılık yoktur.
7.       Şiirin okunuşu daha ahenklidir. Çünkü şiiri yapısını oluşturan ahenk unsurları bunu sağlamaktadır.
8.       Şiiri düz yazıya çevirince şiirdeki ahenk unsurları kaybolur, ritim ortadan kalkar. Düz yazıda ahenk unsurları olan kafiye, redif, ölçü, ses tekrarları yoktur.
9.       Karanlık muma , gece bir uçuruma, sessizlik dumana benzetilmiş. Bu benzetmelerle gerçek anlamdan uzaklaşılmış.
10.   Her şiir için bunu söylemek doğru olmaz. Bazı şiirler vardır ki tamamen gerçek hayatı yansıtır. Günümüz edebiyatındaki toplumsal gerçekçilik akımı bu tarz şiir anlayışını dile getirmektedir.
11.   Birinci resim gerçektir, diğeri ise gerçeğin bir yansımasıdır. Fotoğraf resme göre daha gerçekçidir.
12.   Siz e kalmış.
13.    Birinci resim oya,yemeni işlemesi, ikinci resim çanta, üçüncü resim halı işlemesi, dördüncü resimde ise Anadolu kültürünün bir yansıması olan yayık var. Kültür geçmişten günümüze biriktirilen değerler bütünüdür.
14.    Temaları ortaktır.
15.    Kağızmanlı Hıfzı’dan alına parçanın dili daha sadedir. Yalnız birinci metnin dili bize göre sade gibi görünmese de İslamiyet öncesi Türk edebiyatı  ürünlerinde dil yabancı etkilerden uzaktır.
16.   Çünkü herkesin ifade tarzı ve bakış açısı farklıdır. Buna bağlı olarak anlatımı da farklı olacaktır.
17.   Çok farklı yorumlar getirilebilir. Şiirin özelliği yorumlanabilir olmasıdır. Bana göre hayat anlatılmaktadır.
18.   Sanat metinlerinin özelliği farklı yorumlara açık olmasındadır. Özellikle sembollerin çok kullanıldığı bir metin her okuyucu tarafından farklı yorumlanır
19.    Sınıfta yapılacak bir uygulama.
20.   Orhan Veli ilk başlarda hece ölçüsü ve halk edebiyatı nazım şekilleri ile şiir yazmasına rağmen daha sonraları bu düşüncesinden vazgeçmiş, dil kurallarına baş kaldırmış, ölçü, nazım birimi, mısra bütünlüğü gibi konulara karşı çıkmış serbest nazımla şiir yazma geleneğini getirmiştir.

SAYFA 46
ÇÖZÜMLEME İNCELEME
1.a.  cevap.
Dönemindeki sosyal,m siyasi, askeri, dini güçlerin etkilerinden
                  b.  Hayır,bütün sebepleri bire nedene indirmek doğru olmaz. Bir şiiri anlamak için
                    yukarıda sayılan dönemin siyasi, sosyal, askeri, dini, ekonomik yapısı da göz önünde    
                    bulundurulur.
                  c. Yunus Emre’nin şiirine dini hayatın izleri görülmektedir. Tasavvuf anlayışı hakimdir.  
                      Bunu abdal, Mevla, ya hu, Musa, İsa… gibi ifadelerden anlıyoruz.
                 Ç. Tanzimat dönemi sanatçılarında batılılaşma hakimdir. Bu kavramlar bize batı  
                       edebiyatından gelmiştir.  Tazimatın birinci döneminde sanat toplum içindir görüşü, ikinci  döneminde sanat sanat içindir görüşü hakim olmuştur.
 Okuduğumuz şiirde sanat toplum içindir görüşü hakimdir. Sosyal ve siyasi bir konun işlenmiştir.
                   d.Tanzimat döneminde Batılılaşma , milli edebiyat döneminde ise Türkçülük düşüncesi hakimdir.  Tanzimat döneminde padişahın yanında bir meclis kurulmuş , bütün halklar adalet önünde eşit hale getirilmiş.  Batılı devletler Osmanlının modernleşmesini ve yapacakları yardımı bu şartlara bağlamışlardır.
 Mili edebiyat döneminde ise ülke savaşlarda çok güç kaybettiği için milliyetçilik duygusu ağır basmaya elde kalan topraklar bu sayede kurtarılmaya çalışılmıştır.
   e.  Yunus emre dini tasavvufi halk edebiyatının Anadolu’daki temsilcisidir. Ahmet Yesevi ile başlayan dini tasavvufi halk edebiyatı Yunus emre ile Anadolu’da  zirveye ulaşmıştır.
f. Namık Kemal'in kasidesi şekil bakımından divan edebiyatındaki kaside nazım şeklinin özelliklerini gösterir. Farklı olan tarafı ise konu olarak soyut olan bir kavramı hürriyet kavramını işlemiş olmasıdır. Kasidede din veya devlet büyükleri övülür.
48. sayfa
2.a. şiirde yapıyı oluşturan en küçük birim mısradır. Divan şiirindeki mısraların her birinde bir anlam ve ses bütünlüğü vardır. Anlam bir mısrada son bulur.
   b. mani tek bir dizden oluşur. Gazel ise beş ile on beş beyit arsında değişir. (Yani on dize ile 30 dize arasında). Bu farklılığın sebebi gelenektir. Her şiir geleneğinin kendine göre özellikleri vardır.
49.sayfa
3.a.  şiirlerin gruplandırılmasında dize sayıları etkili olmuştur. İki dize varsa buna beyit, dört dize varsa buna da dörtlük veya kıta denir.
b. dokuz cümleden oluşmuştur. Şiirin teması “”kara sevda”dır. Diğer metinlerden farklıdır. Serbest nazımla yazılmıştır.
c. Kara Sevda serbest nazımla yazılmıştır.  Mısra içi ses tekrarları(Asonas ve aliterasyon) önemlidir.  Uzlet’te ise aruz ölçüsü kullanılmıştır. Ahenk kafiye , redif, ölçü kullanılarak sağlanmıştır.


Saya 48-49-50-51
4. metin
BİR’LER
5. metin
2a.. İdördüncü metin olarak  verilen “Bir’ler” birer dizelik şiirlerdir. İkinci metin olarak verilen dizeler ise farklı şairlerin şiirlerinden alınmış mısra-ı berceste (seçkin dize)lerdir. Divan şairlerinin çoğu, gelişigüzel şiirler yazmaktansa derin anlamlar içeren tek bir dize söylemeyi sanat yeteneği olarak kabul ederler. Bu dizelerin her birinde bir anlam ve ses bütünlüğü olup olmadığını tartışınız. En küçük şiir biriminin adı nedir? Belirtiniz.
2.a. Divan şiirindeki dizelerin her birinde bir anlam ve ses bütünlüğü vardır. Şiirde yapının en küçük birimi mısradır.
6. metin
GAZEL
7. metin
VATAN MERSİYESİ’nden
8. metin
Mani
b. Gazel, VatanMersiyesi  ve mâni aynı sayıda dizeden mi oluşmuştur? Bu şiirlerdeki dize sayısının farklı oluşunun nedeni ne olabilir?
b. Aynı dize sayısından oluşmaz. Mani dört dizeden oluşur gazel ise kitaptaki şekli ile 4 dize oluşur ama normalde 10 dize ile 30 dize arasında değişir. Bu farklılığı oluşmasında en büyük neden gelenektir. Gelenekte gazel 5-15 beyitten mani ise tek dörtlükten oluşur.
3. a.Şiir birimleri dize, beyit, bent, kıta ve şiir cümleleri olarak gruplandırılıp adlandırılırken hangi özellikler göz önünde bulundurulmuştur? Açıklayınız. Şiir birimlerinin anlam ve ses kaynaşmasıyla bütünleşerek nazmın hangi özelliğini oluşturabileceğini belirtiniz.
3.a. Bu gruplandırmalarda dize sayıları belirleyici olmuştur. İki dize varsa buna beyit dört dize varsa buna kıta denmiştir.
6. metin
KARA SEVDA
b. “Kara Sevda” adlı şiirde kaç şiir cümlesi vardır? Bu şiir cümlelerindeki anlam hangi tema etrafında bütünlenmiştir?Bu şiirin nazım şekli incelenen diğer metinlerden farklı mıdır? Bu farklılığın nedenini tartışınız. Tartışmanız sonucu oluşan ortak görüşü tahtaya yazınız.
b. 9 tane cümleden oluşmuş. Başlıktan anlaşılacağı gibi tema Kara Sevda’dır.  Farklıdır. Nedeni diğerleri gibi dizelerdeki ölçüye dikkate edilmemiş ve serbest nazım şekli ile yazılmıştır.  Aruz ya da hece ile aynı şekil ortaya çıkmazdı. Dizelerdeki hece  ya da ses değerleri eşit olurdu.
7. metin
UZLETTE
c. “Kara Sevda” ve “Uzlette” adlı metinlerde ahenk nasıl sağlanmıştır? Bulunuz. Bu iki metinde kullanılan ahenk unsurları, seçilen kelimeler, anlamı tamamlayan birimler niçin aynı değildir? “Kara Sevda” adlı şiir günümüz şiirlerinden, Uzlette adlı şiir ise Fecriati Topluluğu şiirlerinden bir örnektir. Bu açıklamalardan da yararlanarak şiirlerin  yazıldığı edebî dönemler ve şairlerin sanat anlayışlarının bu farklılıkta ne kadar etkili olduğunu belirtiniz.
c. Kara Sevda serbest nazımla yazılmıştır. Buradaki ahenk unsurları için içses özellikleri, aliterasyon  ve asonanslara önem verilmelidir. Uzlette ise aruz kullanılmış ve buna göre kafiye redif uyak düzeni kullanılarak ahenk sağlanmıştır. Şairler  yaşadıkları dönemde kullanılan yapıları kendi şiirlerine uygularlar.
ç. “Uzlette” adlı metindeki şiirin birimini bulunuz. Bu metnin günümüz diline çevrilmiş hâli mi, orijinal hâli mi daha ahenkli ve anlam yönünden bütünlük içindedir? Görüşlerinizi nedenleriyle belirtiniz.
ç.Nazım birimi baştaki iki bölüm dörtlük diğerleri üç ve tek dize olduğu buna bend demek durumundayız. Tabi şiirin orijinal hali daha ahenklidir.
d. “Gazel”, “Kara Sevda” “uzlette” adlı mtinleri ölçü, kafiye, seçilen kelimeler, şiir birimleri, anlamın hangi temalar etrafınfa bütünleştiği yönlerinden inceleyerek karşılaştırınız. Şiirlerde buduğunuz ortak ve farklı yönleri listeleyerek arkadaşalrınıza sununuz.
d.  Gazelde aruz ölçüsü,  Kara Sevda’da serbest nazım, uzlette aruz ölçüsü kullanılmış.
Gazel: -larla sen redif, -u yarım kafiye  , kafiye düzeni: aa, ba , tema: aşk
              nazım birimi: beyit
Kara Sevda: Belli bir kafiye düzni ve kafiyesi yok.kafiye sayılabilecek sesler var ama bir düzen içinde verilmemiş.  Nazım birimi bent, teması: aşk
Uzlette:    kafiye düzeni: abaa, cdcd, eff,ghh,  laciverdisi, şehvisi, nefesi, muktebesi, redif
    1.bent     Laciverdisi, şehvisi,  
    2.bent    nefesi, muktebesi,  eflatun , meşhun  
     3.bent  -yollar, -uzar
     4.bent    -elmas, ihsas  renkli olan sesler tam kafiyedir.
      Nazım birimi bent, teması: aşk
   Dil, anlatım, nazım birimi  ve ölçü yönünden farklılık var.
Temalar ortak.


5.a. Aşağıdaki paragrafı ve şiirleri okuyunuz. Bu paragraf ve şiirlerde kullanılan dil, birbirinin aynı mıdır?  Tartışınız. Bulduğunuz ortak sonuçları maddeleyerek bir poster oluşturunuz. Bu posteri sınıfınıza asınız.
“Atatürk’ün belli bir sanat anlayışı olduğunu zannetmiyorum. Fakat pek ince ve duygulu bir sanat âşığıydı. Hatta diyebilirim ki bir edebî eseri en iyi, en doğru bir şekilde eleştirmesini bilirdi. Çevresindeki yazarlara ancak bu eleştirmeleri sonunda bir değer verirdi.”
                                                                                                                     Yavuz Bülent BAKİLER
Sana bağlandı gönüller o gün,
Baş kodu yoluna başı olan.
Sana eklendi sevgiler saygılar,
Yüceydin daha da yüceldin o zaman…
Atatürk bir destan oldu koskoca.
                                      Selahattin BATU

16. metin
Seherdi seçemedim
Dünyayı geçemedim
Günül bir top ibrişim
Dolaştı açamadım

17.Metin
KAR
b. Mânide kaç cümle vardır? Bu cümleler kaç dizeye yayılmıştır?
b.3 tane cümle vardır ve anlatılar 4 dizeye yayılmıştır.
c. “Kar” adlı metnin ilk bendini bir cümle olarak aşağıya yazınız. Yazdığınız bu cümlede şiirin duyarlılığı var mıdır? Niçin?
c. Şiiri düzyazıya çevirirseniz şiirde verilmek duyarlılık gider.
ç. Mâni mi “Kar” şiiri mi doğal dile daha yakındır? Neden? Belirlediğiniz metinde doğal dilin imkânlarından nasıl yararlanılmıştır?
ç. Mani,  halk edebiyatıyla ve halk söyleyişine daha yakındır. Doğal dilin olanaklarından faydalanmıştır. Diğer şiirde ise sembolizm ve imge kullanılmıştır.
6.a. “Kar” şiirinde “düşünce ve mavilik” hangi sıfatlarla nitelendirilmiştir? Siz düşünce ve maviliği hangi sıfatla anlatırdınız? Şair niçin sizinle aynı kelimeleri kullanarak şiir yazmamıştır? Her insanın hayali ve düşüncesi neden birbirine benzemez? Açıklayınız.
6.a. Her insan başka bir alem olduğu için kendi dünyasında farklılıklar gösterir. Bizim anlatmış olduğumuz ifadelere bir başkası aynı şekilde değerlendirmeyebilir.
b. “Kar” şiirinde şairin sesini sorduğu, kimdir ya da nedir? Şair, “Kar” şiirinde hayallerini kelimelerle anlatabilmiş midir? Niçin? İnsanın hayal ve düşüncelerinin kelimelerle anlatılması mümkün müdür? Neden? Şairlerin, sınırlı olan anlatım gücüyle sınırsız olan hayal ve düşünceleri anlatırken neye başvurduğunu birinci ve ikinci metinden örneklerle açıklayınız.
b. Şairin sesini sorduğu kişi ya da nesne yoruma açıktır. Anlatabilmiştir.  Bazı insanlar bazen hayallerini ve duygularını anlatacak kelimeler bulamayabilirler. Çünkü bu durum kişinin kendisiyle alakalıdır. Ya kelime hazine yetersizdir ya da hayalleri anlatılamayacak ölçüdedir.
18. Metin
DAĞLAR
7.a. “Dağlar” adlı metnin ilk dörtlüğünde şair, dağların kendisi için önemini anlatırken hangi kelimeleri kullanmıştır?“Dağ” kelimesi şaire niçin “baş, saç, kar, deli rüzgâr” kelimelerini çağrıştırmış olabilir? Düz yazılarda da şiirlerdeki gibi imgeler kullanılabilir mi? “Yâri ellere vermek, yârini eller almak” kelime grubu çok sık kullanılan bir anlatım tarzıdır. Bu tür durumların anlatıldığı kelime ya da kelime gruplarına “imge” denilebilir mi? Düşüncelerinizi nedenleriyle açıklayınız.
7.a. Denilebilir çünkü imge soyut kavramları somutlaştırmak olarak ifade edebiliriz. Bu kelimelerle şair içinde durumu somut hale getirmiş oluyor.
19. metin
NE FAYDA!
7. b“Ne Fayda!” adlı metinde şair sevdiğine nasıl sesleniyor? Ona niçin “gülden ağır söyleyemeyeceğini”  belirtiyor?  “Gülden ağır söylemek” sözünü hangi anlamda kullanmış olabilir? Şair “ciğerpare” ve “gül” kelimeleriyle hangi soyut durumu somutlaştırmaya çalışmaktadır?
7. aCiğerparem diye sesleniyor. Gülden ağır söylemek deyimi de incitmemek anlamında kullanılmıştır. Ciğerpare ve gül kavramlarıyla da sevgisini somutlaştırmış oluyor.
8. a İncelediğiniz dört şiiri yeniden okuyunuz. Bu şiirlerde soyut düşünceyi somutlaştırmak için hangi imgeler kullanılmıştır? Belirleyiniz. Söz sanatlarının imgelerin oluşmasında nasıl bir işlevi olduğunu belirtiniz.
8. a.Bazı imgeler söz sanatlarıyla oluşturulur. Teşbih, mecaz, istiare gibi sanatlarda imge söz konusudur.
20. metin
b. Yukarıdaki beyitte hangi varlıktan işiten bir insan davranışı bekleniyor? Hangi varlıktan intizar etmesi (devamlı gözlemek) isteniyor? İnsan olmayan varlıkların (bu beyitte olduğu gibi) insana ait özelliklerle (duyan, düşünen, hareket eden vb.) anlatıldığı sanata ne ad verilir?
b Gülden insan davranışı bekleniyor. Nergis’in de intizar etmesi bekleniyor. Burdaki söz sanatı da kişileştirme (teşhis) dir.
c. Bakî’nin beytinde, hasreti çekildiği söylenen kim olabilir? Hasreti çeken varlığın adı niçin “gül” olarak adlandırılmıştır? Nergis çiçeğinin mitolojik hikâyesi hakkında neler biliyorsunuz? Beyitteki benzetilen, benzeyen, benzetme yönü ve benzetme edatını bularak aşağıya yazınız.
c. Beyitte sözü edilen sevgilidir. Gül semboldür. Divan edebiyatında gül bülbül mamunu en çok kullanılan mazmunlar(kalıplaşmış ifadeler) arasındadır. Bülbül seven (aşık) gül ise sevilen(sevgili)dir.
2. Nergis dünyaya geldiğinde su perisi olan annesi onu falcıya ömrünün uzun uzun olup olmayacağını öğrenmeye gider. Kendini görmezse ömrü uzun olacak der falcı. Nergis büyür ve herkesi sevdiği biri olur. Ormandayken bir ses duyar  ve seslenir o sese. Kimse yoktur sadece kendi sesi ona yankı yapmaktadır. Zamanlar o sese aşık olur ve belli bir zaman sonra ormanın içindeki bir akarsuda kendini görür ve bu güzelliği hayran kalıp dona kalır ve ondan bir çiçek haline gelir.
Gül acı ve ıstırap çekme yönüyle nergise benzetilmiş.
Benzeyen : gül   benzetilen:  nergis  , Benzetme yönü: İntizar çekme   Benzetme edatı: gibi
c. Beyitte sözü daha etkili bir duruma getirmek için aralarında türlü yönlerle ilgi bulunan iki şeyden, benzerlik bakımından güçsüz durumda olan varlığın adı nedir? Nitelikçe daha üstün olan varlığın adı nedir? Bu sanata ne ad  verilir?
 Benzetme de zayıf olan “Benzeyen” , güçlü olan “Kendisine Benzetilen”dir. Bu iki unsurun olduğu sanata  benzetme (teşbih) adı verilir.
9.a. Sınıfınızda iki gruba ayrılınız. Aşağıda verilen beyitlerle “Dağlar” ve “Ne Fayda” adlı metinleri söz sanatı kullanılması açısından karşılaştırınız. Bu şiirlerin aralarındaki farkı belirleyiniz.
9.a. Kısa olması rağmen Ne Fayda şiirindeki söz sanatları daha yoğundur. Diğer şiirde de var ama o kadar değil.
Ah eylediğim serv-i hırâmânın içindir
Kan ağladığım gonce-i handanın içindir
Fuzulî
(serv- i hırâmân: servi boy, gonce-i handan: gonca gülüş)
Bakî çemende hayli perîşân imiş varak
Benzer ki bir şikâyeti var rûzgârdan
Bakî
(rûzgâr: 1. zaman, 2. yel; çemen: çimenlik, mec. dünya; varak: yaprak)
b. “Serv-i hırâmân, gonce-i handan” benzetmeleri bir imge midir? İmge ile söz sanatlarının oluşturulma amacı ortak olabilir mi? Açıklayınız.
b. Evet  buradakiler imgedir. Ortaktır. Anlatılan soyut ifadeleri daha çarpıcı ve somutlaştırmak için kullanılmıştır.
21. metin
GEÇEN DAKİKALARIM
10. a “Geçen Dakikalarım” adlı metinde “dakika” kelimesi sadece bir zaman birimi anlamı mı taşımaktadır? Bu kelimenin çağrıştırdığı kavramlar nelerdir? Bu kelime, şiirde başka hangi anlamları kazanmaktadır? Şiirdeki söyleyiş özelliği ve “nerdesiniz, yerdesiniz”, “dakikalarım, korkarım”; “çaldı, kaldı” kelimelerindeki ses benzerlikleri, şiirin sezdirmek istediği anlama ne ölçüde yardımcı oluyor?
10.a. Hayır sadece dakika olarak kullanılmamıştır.  Yaptığı çağrışımlar; sararmış yaprak olabilir, yaşlanmış bir kişi olabilir. Ses benzerlikleri de anlama elbette katkısı olacaktır.
b “Gün geldi, saat çaldı” dizesindeki gün ve saat hangi anlamlarda kullanılmıştır? Şiirde mecaz anlamın, gerçek anlamın önüne çıkmasının nedenini, konuda verilen diğer metinlerden örneklerle açıklayınız.
b. Gün geldi, saat çaldı hayatın son bulması anlamında kullanılmış olabilir. Şiirde şairin asıl vurgulamak istediği temel anlam değil mecaz anlamdır. Şiirde önemli olan mecazların yoğunluğudur.
11.  “Ne Fayda”        adlı şiiri Baki’den alınan beyit ile şiir dilleri açısından karşılaştırınız. Benzerlikler ve farklılıkları aşağıya yazınız.
    Benzerlikler                 
Söz sanatlarına yer verilmiş, Mecazlı anlatım var.



                                        
Farklılıklar
 Beyitle oluşturulan parça daha sanatlı ve kapalı bir anlatıma sahip.
Gazelden alınan parçanın dili daha sanatlı ve anlam yönünden daha kapalıdır. Düşünceler mazmunlarla ifade edildiği için daha kapalıdır.


 9.Sınıf Edebiyat Kitabı 2.Ünite Şiir inceleme (Sayfa 60 -61-62-63-64)
26. metin
VEDA
17.a.. Yukarıdaki şiirin, ilk dörtlüğünde kullanılan “sen, öksüz, veda, türlü” kelimelerini dizelerden çıkarırsanız dizelerin anlamında nasıl bir değişme olur? Yine bu dörtlükten son dizeyi çıkarırsanız dörtlüğün vermek istediği anlama ulaşılabilir mi? Düşüncelerinizi nedenleriyle birlikte açıklayınız.
17.a.. Anlamında değişme olur. Aynı anlama ulaşamayız çünkü metindeki temayı veren bu kelimelerdir. Anlam bütünlüğü dağılır.
27. metin
SES
b. Ağrı, leke, yüz, hengâme, şen kelimelerinin anlamlarına sözlüğünüzden bakınız. Bu kelimelerin “Ses” şiirinde hangi anlamlarda kullanıldığını belirleyiniz. Şiirlerde kelimelerin niçin yeni anlamlar kazandığını “Ses” şiirinden örneklerle açıklayınız.
b. Ağrı: acı anlamında kullanılmamıştır. Heyecan anlamında kullanılmıştır. Leke de aynı şekilde sözcükteki anlamıyla kullanılmamıştır. Şiirler sanatsal metinler olduğu için kelimeler kendi gerçek anlamıyla kullanılmaz. Şiirler yan anlam ve mecazlar bakımından zengindir.
18.a. Sınıfınızda iki grup oluşturunuz. Gruplarınızla “Veda” ve “Ses” adlı metinleri şiir gerçekliği yönünden inceleyiniz. Şiir gerçekliği incelenirken gerçekliğin kişinin yorumuna göre ya da somut olanın soyut algılamaya göre değiştiğine dikkat ediniz. Şiirlerde bulduğunuz gerçekliğin özelliklerini grup sözcüsü aracılığıyla sınıfa açıklayınız. Gruplar şiirlerde aynı gerçeklik özelliklerini mi buldular? Tespit ediniz.
18.a. İki şiirde gerçeklik açısından aynıdır. Yani gerçek anlamlı kelimelerin kullanıldığı bir şiir değildir. Daha çok mecaz, yan  anlamları yoğun olduğu sanatlı birer şiirdir. Şiirlerde gerçeklik her zaman olduğu gibi ele alınmaz. Didaktik şiirlerin dışındaki şiirler gerçeklikten uzaktır.
b. “Ses” şiirinde şair akşamı, lekesiz, saf, iyi bir yüze benzetmektedir. Akşamın bir yüz olarak nitelendirilmesi şiir gerçekliğine hangi yönlerden uymaktadır?
b. Kurmaca gerçekliğe uyar. Şair burada benzetme yapmıştır.
28. metin
19.a.. Yukarıdaki Kuloğlu’nun şiirinde “dünyada doğru dost olmadığı” tezi savunuluyor. “Veda” adlı şiirin son dörtlüğünde ise “yolunu kaybeden insanların imdat çağırmak için ateş yaktıkları, sevgilisini kaybeden gözlerin de o ateş gibi parladığı” söyleniyor. Bu iki şiirden hangisi günlük hayattaki gerçekliğe daha yakındır? Neden?
19.a. metin daha geçekliğe yakındır. Çünkü diğer metin daha soyut olan bir kavramı anlatmaktadır ve hayat dışında fantastik algıyı anlatmaktadır. 3. metindeki algı ise her zaman insanların başına gelen bir durum olduğu için yaşanabilir  bir niteliktedir.
b. “Ses” şiirinde metinde betimlenen tabiat manzarası gerçek midir? Siz bu şiiri okuduğunuzda gözünüzde nasıl bir Boğaz manzarası canlandı? Anlatınız. Sizin anlattıklarınızla şiirdeki duygunun, sezginin, tasarımın ve izlenimin anlatımı niçin birbirinin aynı değildir? Açıklayınız.
b. Gerçek değil. Şairler dış dünyada algıladıkları dünyayı kendi içinde ve kendi kelimeler somutlaştırarak anlatırlar. Burada önemli olan şairin tecrübeleri, betimlemeleri ve bu betimlemeleri yaparken kullandığı kelimeler.
29. metin
20.a. Ahmed-Dai’nin gazelinde sevgili servi boylu, büyücü gözlü, fitne kaşlı larak betimleniyor. Bu betimlemeyi şiir gerçekliğine göre değerlendiriniz. Şiirde sevgili betimlemesinin niçin değişik yorumlarla verildiğini açıkalyınız.
20.a. Şairin hayalindeki sevgili kavramı  günlük hayatın gerçekleriyle uyuşmaz. Şairle görmek istediklerini hayallerini anlatırlar. Bu şiirin gücünü artırır. Şiir var olanı daah güzel ve etkili anlatma sanatıdır.
   b. Verilen metinlerde , yaşamdaki ve hayallerdeki gerçekliğin şair tarafından şiire aktarılırken nasıl değiştiğini örneklerle açıklayınız.
b.  Sevgilinin boyu servi gibidüşünülmüş, gözü büyücü gözüne benzetilmiş, kaşı fitne çıkaran birine benzetilmiş, bu ifadelere baktığımız zaman gerçek insan tasviri ile bunalr aarsında fark vardır. Divan edebiyatoıdaki sevgili tipi hayali ve kurmaca bir tiptir. Soyut bir sevgili analyışı vardır.
c.Siz veda sahnesini şiirleştirseydiniz bu vedayı betimlemek için hangi benzetmeleri kullanırdınız?
Ç. Ben, sonsuza yolculuk yapan bir yolcu ve rıhtımda ona el sallayan  sevdikleri olarak betimlerdim.
ç.Hayatın tüm gerçekleri şiire hangi ölçüde yansıtılmalıdır? Tartışınız? Tartışmanız sonucunda vardığınız kararı tahtaya yazınız.
ç. Belki de sadece didaktik şiirlerde anlatılsa da oradaki metinlerde illa ki mecazlara, ya anlamlara gidebilir.

Sayfa- 63,64
30. metin
31.   metin
32.    metin
33.    metin
34.    metin
35.    metin
21.a.  Bu bölümde inceleyeceğiniz metinler özellikle yüzyılları belirtilerek arka arkaya verilmiştir. Araştırma çalışmasından da edindiğiniz bilgilere göre seçilen bu şiirlerin, Türk şiir geleneği içinde hangi gruba dâhil edilebileceğini nedenleriyle belirtiniz.
21.a
30.  metin: Eski Türk Edebiyatına (Destan dönemi ) aittir. İçinde Öz Türkçe kelimeler var ve diğerlerine göre anlaşılması daha zordur.
31.    metin: Halk şiiri geleneğidir. Halk söyleyişleri  var , dörtlüklerle ve  heceyle yazılmıştır.
32.    metin: Yine halk şiiri geleneğidir. Halk söyleyişleri  var , dörtlüklerle ve  heceyle yazılmıştır.
33.    metin: Divan Edebiyatı geleneğidir. Aruzla yazılmış ve Osmanlıca kelimeler fazladır.
34.    metin: Halk şiir geleneği hakimdir.
35.    metin: Modern edebiyat içinde yazılmış olsa yazarı halk geleneğinden beslenmiştir.
b. İncelediğiniz metinlerin yapısını oluşturan birimleri, ahenk unsurlarını ve temasını bulunuz. Bu yapı, ahenk unsurları ve temaların ilk olarak hangi yüzyılda ortaya çıktığını söyleyebilir misiniz? Türk şiir geleneği içerisinde, geleneği oluşturan ve yaşatan şairlerin yüzyıllarca niçin birbirlerini etkilediklerini belirtiniz. Türk şiirinin tarihî gelişimi hakkında yaptığınız araştırma çalışmasından edindiğiniz bilgileri de kullanarak Türk dilinin şiir geleneğini oluşturan unsurları metinlerden örneklerle gösteriniz.
b.  Türk şiirinin ahenk unsurları Orta Asya’da tarihin bilinmeyen karanlık devirlerinden itibaren sözlü olarak ortaya çıkmıştır. Şairler içinde bulundukları şairlerden  ya da daha öncekilerin yazdıklarından ister istemez etkilenirler. Türk şiirinden  4 gelenek göze çarpmaktadır:
1. Destan geleneği: Eski Türk edebiyatı olarak  bilinir. Sözlü kültür vardır. Anonimdir. Konuları yiğitlik , doğa ve sevda gibi konulardır.
2. Halk Edebiyatı geleneği: Destan dönemi edebiyatının İslamiyet’ten sonraki şeklidir. İçinde İslamiyet vardır. Anonim, tekke ve aşık olmak üzere üç koldan ilerler.
3. Divan Edebiyatı geleneği: 13. Yüzyıldan itibaren oluşan ve İran ve Arap etkisi görülen edebiyattır. Dili Arapça,Farsça ve Türkçe karışıktır. Kalıplaşmış şekilleri olan ağır ve ağdalı bir dili olan ama kesinlikle sistemli bir edebiyat geleneğidir. 13-19 yüzyıl arasında devam eder. Osmanlı izleri vardır.
4. Modern Edebiyat geleneği: Tanzimat’la birlikte Batı’yı tanıyanların Fransa’dan getirmeye çalıştığı edebiyattır ki şekil ve ahenk unsurları bakımından değişim kendini gösterir. Serbest nazım daha çok kullanılmıştır.
c. İlk metnin şairi niçin doğa ile ilgili kelimeleri, Karacaoğlan güzelliği metheden kelimeleri, Levni dinle ilgili kelimeleri ve temaları kullanmışlardır? Şiirlerin söylendiği / yazıldığı sosyal ve kültürel ortam şiirlere hangi farklı söyleyiş özelliklerini kazandırmıştır? Açıklayınız.
c. Şairlerin yaşadıkları sosyal çevre şairin üzerinde etkili olmuştur. Mesela Levni’nin yetiştiği ortam medrese kültürü hakimdir ve ister istemez bu da şiirlerine yansımıştır. Karacaoğlan da medrese görmemiş halk aşığıdır ondan beklenilen şey sevgilinin güzelliği anlatmaktır.
22. Bir İngiliz, Fransız, Iraklı, Kenyalı vb. Türk dilinin şiir geleneğiyle şiir yazar mı? Tartışınız. Tartışmanız sonucunda ortaya çıkan görüşü tahtaya yazınız.
22. Yazar mı yazar ama bunun üzerinde çok çalışma yapmış olması lazım. Unutmayalım ki Orhun Abideleri üzerinde de ilk çalışmaları yabancı Türkologlar yapmıştır.
23. İncelediğiniz metinler altı yüzyılın sanat anlayışını yansıtan eserlerdir. Türk halk şiiri hakkında yaptığınız araştırmadan edindiğiniz bilgileri de kullanarak incelediğiniz metinler, Türk halk şiirinin hangi nazım biçim ve türleriyle oluşturulmuş olabilirler? Düşüncelerinizi belirtiniz.
23. Koşuk , Koşma, güzelleme gibi tür ve şekillerle yazmışlardır.



   9.Sınıf Edebiyat Kitabı 2.Ünite:Metin ve Şair (Sayfa 67,68,69)


1. Sınıfınıza getirdiğiniz şiirleri okuyunuz. Sınıfta okunan şiirlerin hangi şairlere ait olabileceğini birbirinize sorunuz. herkes aynı kişiyi mi tahmin etti? Niçin böyle cevaplar verildiğini tartışınız. Vardığınız sonuçları sınıf tahtasına yazınız.
1. Hayır, herkes aynı cevabı veremez. Çünkü bir şiirin kime ait olduğunu bilmek için o şair ve şiir anlayışı hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Bu yüzden herkes farklı cevaplar verir.
2. Yaptığınız araştırmadan yararlanarak Orhan Veli’nin Türk şiirinde nasıl bir çığır açtığını açıklayınız.
2. Orhan Veli edebiyatımızda Garip akımını başlatan üç şairden biridir. Edebiyatımızda klasik şiir anlayışını yıkmışlardır. Sanatlı, redif, kafiyeli şiirin yerinde serbest nazımla yazılan şiiri tercih etmiştir. O zamana kadar bunlar bir şiirde olmazsa olmazlar iken Garipçiler bunların hepsini yıkmışlardır ve şiiri halkın gündemine getirmişlerdir. Basit, sıradan halkı şiirlerine konu edinmişlerdir. Şiirlerinde gündelik hayattan karelere yer vermişler, şiirini konusunu sıradanlaştırmışlar ve her şey şiirin konusu olabilir tezini savunmuşlardır.

İNCELEME
40. metin
BEN ORHAN VELİ
41. metin
MACERA
26.aOrhan Veli’nin kendi hayat hikâyesini konu edindiği “Ben Orhan Veli” adlı şiirinden yola çıkarak hayalinizde canlanan kişiyi betimleyiniz.
a.  Herkes gibi sıradanlık bir yaratılışa sahip ama biraz esprili ve mizahi yönü güçlü olan biri. Malda mülkte gözü olmadığını belirtiyor. Çeşitli yiyecekleri sevip sevmediğinden bahsediyor. Yani herkes gibi sıradan biri. Hayatı sıradan yaşamayı seven, yaşama arzusu yüksek biri.
b. “Macera” adlı şiirden Orhan Veli’nin hayatı hakkında çıkarımlarda bulununuz.
b. Her şeyi yaşayarak öğrenen ve küçüklüğünden beri hayatın içinde koşturan ve tecrübelerini hayatla mücadele ederek sağlayan biri.
c. İncelediğiniz şiirleri aşağıdaki özelliklere göre karşılaştırarak verilen özelliklerin hangi şiire ait olduğunu işaretleyiniz.
c.
        Özellikler                                                                Macera                           Ben Orhan Veli
• Şair eserinin adını belirtmiş.                                                                                          XX
• Herkes gibi sıradan biri olduğunu belirtmiş.                                                                   XX
• Geçim sıkıntısından bahsetmiş.                                  XX
• Çocukluk günlerinden bahsetmiş.                              XX
• Sevdiği yiyeceklerden bahsetmiş.                                                                                 XX
• Arkadaşlarının adını belirtmiş.                                                                                      XX
• Şiir yazdığını belirtmiş.                                                                                                 XX
• Yaşamından bahsetmiş.                                            XX                                              XX

ç. Tabloda işaretlediğiniz özellikler şairin diğer şiirlerinde de yer alabilir mi? Düşüncelerinizi nedenlerini belirterek yazınız.
ç. Alabilir, çünkü şairler yaşamıyla ilgili özellikleri eserlerine aktarmaktan çekinmezler. Her şiirde şairin

d. “Macera” şiirinde şair, hayatının hangi dönemlerinden söz etmektedir?
d. Çocukluk ve gençlik dönemlerinden bahsetmektedir.
e. Şair, evreni keşfini şiirdeki hangi sözleriyle dile getirmiştir?
e. “Denizi, insanları, gökyüzünü gördüm” mısra sonlarındaki hayatıyla ilgili keşiflerini yaşayarak bulduğunu belirtmiştir.
f. Şairin, şiirin sonunda yakındığı nedir?
f. Hayat şartlerının zorluğundan , geçim sıkıntısından şikayetçi.
g. Orhan Veli hakkında yaptığınız araştırmadan edindiğiniz bilgileri de kullanarak “Ben Orhan Veli” ve “Macera” adlı şiirlerde şairin hangi kişilik özelliklerinin bulunduğunu aşağıya yazınız.
g. Geçim sıkıntısı olan, Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile arkadaş olan, şiirler yazan, mizahi bir kişiliğe sahip ve bu özelliğini de şiirlerine yansıtan biridir. Bunları da hayatından ve şiirlerinden bulabiliriz.
ğ. Orhan Veli deniz sevgisini “Macera” adlı şiirine yansıtabilmiş midir? Açıklayınız.
ğ. Evet yansıtmıştır.
h. “Macera” şiirinden yola çıkarak Orhan Veli’nin şiir anlayışı hakkında bilgi veriniz.
h. Orhan Veli edebiyatımızda Garip akımını başlatan üç şairden biridir. Edebiyatımızda klasik şiir anlayışını yıkmışlardır. Sanatlı, redif, kafiyeli şiirin yerinde serbest nazımla yazılan şiiri tercih etmiştir. O zamana kadar bunlar bir şiirde olmazsa olmazlar iken Garipçiler bunların hepsini yıkmışlardır ve şiiri halkın gündemine getirmişlerdir. Basit, sıradan halkı şiirlerine konu edinmişlerdir. Şiirlerinde gündelik hayattan karelere yer vermişler, şiirini konusunu sıradanlaştırmışlar ve her şey şiirin konusu olabilir tezini savunmuşlardır.


Sayfa 69
1.a Örnek metin olarak verilen “Bir’ler”i kendi cümlelerinizle aşağıya yazınız.
a. Renklerin en çok boğanı mavidir.
O uyanmaz diye asla uyumayan okyanustur.
Bulu bir şekle girebilse kendine hiç ağlar mı?
b. sizin yazdığınız cümleler mi yoksa “Birler” mi daha şiirseldir?Tartışınız. Şiirselliği sağlayan ögeler nelerdir?
b. Birler adlı metin daha şiirseldir. Çünkü ölçü kafiye ve bir anlam bütünlüğü var. Şiirselliği sağlayan ögeler ölçü, kafiye, redif, asonans, aliterasyon gibi ögelerdir.
5 “Gazel”i dili, ahenk unsurları ve şiir birimiyle değerlendirdiğinizde hangi dönemin nazım şeklini yansıtıyor diyebilirsiniz? Bu düşüncenizi metinden örnekle açıklayınız.
b. Divan edebiyatı dönemini yansıtıyor. Osmanlıca kelimeler olması, aruz kullanılması, beyitlerle yazılması…
6. “Kara Sevda” adlı şiirde aşk hangi kelimelerle somutlaştırılıp anlatılmıştır? Siz aşkı anlatmak için hangi kelimeleri kullanırdınız?
3. Aşk, sevda ve günah gibi kavramlar somutlaştırılmıştır. Size kalmış bu bölüm….
7 “Kara Sevda” ve “Uzlette” adlı metinlerde kullanılan sıfatları bulunuz. Bu sıfatların şiirlerde niçin kullanıldığını belirtiniz.
7. Kör kuyular, yasemin kokulu günah, lacivert duman … Bunlar şiirde imge yapılmak ve soyut olan kavramları somutlaştırmak için kullanılmıştır.
8. “Uzlette” şiiri ile geleneksel şiir birimimiz olan dörtlükler arasında nazım şekli bakımından bir benzerlik var mıdır? “Uzlette” şiirinin nazım şekli günümüzde kullanılıyor mu? Niçin? Bu nazım şekli sizce şaire mi yoksa şiirin yazıldığı edebî döneme mi özgüdür?
8. Benzerlik yok. Çok kullanılmıyor.  Günümüzde daha  şairler serbest yazmayı deniyorlar. Buradaki nazım  şekli şairin yaşadığı Fecri Ati döneminde  çok kullanılan şekildir.



YORUMLAMA – GÜNCELLEME 70 -71 sayfa

13. 16. metin olarak verilen mânide şair neden yakınmaktadır? Bu metindeki durumu düz yazıyla anlatsaydı aynı kelimeleri kullanabilir  miydi? Neden?
13. Gönlünden şikayetçi. Aynı kelimeler olmazdı. En azından kullandığı benzetme aynı olmayabilirdi.
14. “Kar” adlı metinde nasıl bir doğa manzarası betimleniyor? Şair bu manzara içinde aradığını niçin açıkça söylememiştir?
14. Her tarafta geçenin, maviliğin  ve sesin hakim olduğu tablo çizmiştir. Açıkça söylerse anlam çabucak belirdiği için etkili olmaz.
15. “Dağlar” adlı metinde şair, şehirleri niçin “tuzak” olarak nitelendiriyor? Sizce bu kelime bir imge midir değil midir? Neden?
15. Bu da bir imgedir. Şehirlerin yoğun hayatı insanı köyünden dağlarından uzaklaştırdığı için tuzak ve dolayısıyla şair imge yapmıştır. Bu soyut kavramı da tuzağa benzeterek somutlaştırmıştır.
16. Divan şiirinde kullanılan edebî sanatlar, günümüz şiirlerine yansımış mıdır? Düşüncelerinizi nedenleriyle açıklayınız.
16. Birçoğu yansımış olsa da yanı imgeler aynı şekilde devam etmeyebilir. Gül- bülbül yansımış ama günümüzdeki şairler artık imgeleri Divan şiirindeki gibi kalıplaşmış  ve genel olanı değil de daha yenilikçi ve özel olanı tercih etmişlerdir.
17. “Ne Fayda!” adlı metinde şair sevdiğini “ciğerparem” kelimesiyle anlatıyor ve ciğerinin parçasına benzetiyor. Siz sevdiğinizi hangi benzetme ile anlatırdınız?
17. Size kalmış sorunun cevabı…
18. Zamanın geçiciliğini anlatan bir imge bulunuz. Bulduğunuz imge diğer arkadaşlarınızın bulduğuyla niçin farklı oldu? Tartışınız. Tartışmanız sonucu oluşan ortak görüşünüzü tahtaya yazınız.
18. Herkesin bulduğu imge elbette ki farklı olacak çünkü her inşan farklı düşünür ve farklı duygulara sahip olmakla birlikte her insanın sanatsal bilgisi, görgüsü aynı değildir.
24. 30.metin olarak verilen dörtlüğün teması ve şiir yapısı günümüz şiirlerinde hâlâ kullanılıyor mu? Bu şiirdeki dilin günümüze kadar gelememesinin sebebi neler olabilir?
24. Teması da yapısı da halen kullanılıyor fakat dilinin üzerinden yüzyıllar geçtiği ve dilin sürekli gelişim gösterdiği için günümüze gelememiştir. Dildeki birçok kelime doğar, kullanımı yaygınlaşır ve zamanla unutulur. Buna en güzel örnek bu şiirdir.
25. Karacaoğlan’ın şiirinden, yaşadığı devrin sosyal yaşantısı hakkında bilgi edindiniz mi? Bu durumu nasıl açıklarsınız?
25. Çok fazla bilgi vermez. Çünkü şair daha sevda üzerine şiirler yazdığı için sosyal yaşama değinmemiştir.
26  Âşık’In şiirinden “ab-ı revân, figân, haram”; Seyranî’nin şiirinde “Hak, asâ, pîr, muhabbet” kelimelerinin kullanılmasının nedenlerini tartışınız. Edebî dilin yüzyıllara göre değişimini şiirlerden örneklerle açıklayınız. Bu durumu şiir geleneği için nasıl yorumluyorsunuz? Düşüncelerinizi belirtiniz.
26. Bu kelimeler edebi dili zaman içerisinde girmiş ve çok beğenildiği için kullanılmaya devam edegelmiştir. Mesela ceylan, ahu, maral, gazal  kelimelerinin dördü de aynı  olmasına rağmen bunların şiirde kullanılması farklılık gösterir. Divan edebiyatında maral, ahu ve gazal kelimeleri kullanılırken Halk Edebiyatında ceylan kelimesi kullanılır. Bunda da en büyük etken geleneğin hakim olmasıdır.
27. Dörtlük, hece ölçüsü, yarım ya da tam uyak, sade bir dil halk şiirimizin temelini oluşturan unsurlardır. Bu unsurlar günümüz şiirinde hâlâ mevcut mudur? Tartışınız. Tartışma sonucunda vardığınız kararı sınıf tahtasına yazınız.
27. Halen etkindir. Günümüzde de uyaklı ve kafiyeli şiirler yazanlar vardır. Abdurrahim Karakoç gibi …

 ...................
31. Siz çevrenizdeki olayları, olguları vb. anlatmak için Orhan Veli’nin kullandığı kelimelere mi başvururdunuz?
31. Yazdığım metne göre değişir. Sanatlı bir metin yazılıyorsa ister istemez mecazlara ve söz sanatlarına başvurulması gerekiyor.
32. Şair, “Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım; / Para kazanmak gerekti; / Girdim insanların içine, / insanları gördüm.” dizelerinde hayatın hangi gerçekliğini şiirine yansıtıyor?
32. Yaşamda her şeyin zor oluğu ve bazı şeylerin tecrübe edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
33. Sizce Orhan Veli kendi deyimiyle “zavallı bir şair” midir? Duygularını böylesine sade sözlerle ifade eden bir şairin sanat yeteneği hakkında neler söyleyebilirsiniz?
33. Sade bir duyguyu bu kadar sade kelimelerle söyleyip etkili olmak elbette önemli bir sanatçının yapabileceği özelliklerdir.
34. “Ben Orhan Veli” şiirinde anlam bütünlüğü hangi şiir birimleriyle sağlanmıştır? Şiirde anlamı oluşturmak için belli bir şiir birimi gerekli midir? Niçin?
34. Şair anlamı şiirin bütününe yaymıştır. Elbette ki belli bir bilgi birikimi gerekir. Orhan Veli, kendisinden önceki gibi yazılan şiiri yazamadığı için değil edebiyata yeni bir anlayış getirmek gerektiğini düşünür.



                             DEĞERLENDİRME SAYFA 72-73-74-75
1.       Aşağıdaki cümleleri konudan edindiğiniz bilgilere göre tamamlayınız.
                Şiirlerden yazıldığı dönemle ilgili sosyal hayat hakkında bilgiler edinilebilir.
                Şairler yetiştikleri dönemin sosyal ve siyasi hayatını eserlerine yansıtırlar
               Namık Kemal’in yetiştiği Tanzimat Döneminde toplumda etkili olan hak, adalet, hürriyet gibi
                kavramlar, şiirlerde döneminin zihniyetini  yansıtmak için kullanılmıştır.
               Yunus Emre’nin şiirlerinde 13 ve 14. Yüzyılda Anadolu’da yaygınlaşan tasavvufun etkisi vardır.
         2.D.
DÖNEMİN ADLİ YAPISININ BİLİNMESİ
3.       Evet, her şair yaşadığı dönemin kültür ve sanat anlayışı ile ilgilenmesi gerekir. Eserlerini oluştururken bunlardan yararlanır.
4.       D,D,Y


ÇIKMAZ AYLAR
Bahtım, bahtım ne açıksın,
Hele çıkmaz aylar çıksın,
Hele çıkmaz aylar çıksın…
Bahtım, bahtım ne güzelsin,
Hele çıkmaz aylar gelsin,
Hele çıkmaz aylar aylar gelsin…
Bana alaylar getirsin,
Sana saraylar getirsin.
Bahtım, bahtım ne beyazsın,
Güzel ay niye çıkmazsın?..
Ahmet Kutsi TECER

5.       Aşağıdaki cümleleri “Çıkmaz Aylar” şiirine göre tamamlayınız.
Şiirin birimi…benttir.
Şiirde…. çıkmaz ...kelimeleriyle ses kaynaşması oluşturulmuştur.
Şiirde…umut… duygusu hakimdir
Şiirin dili akıcı ve sadedir.
Şiir cumhuriyet döneminde yazılmış olabilir.
           6.      B   Cümle
           7.Şiirin yapısı, şiirin anlamının oluşmasında ne ölçüde etkilidir? Açıklayınız.
           7. Şiirde ahenk önemlidir. Ahenk denilen şey de sadece ses ve ritm akışıyla olmaz 
              bunun yanında şiirinde yapısı da önemlidir.
           8.     D, Y, Y, D
           9.     A  şiirin yapısının nasıl oluştuğu
           10.    D
           11. Şairler yetiştikleri dönemin sosyal ve siyasi hayatını eserlerine yansıtırlar.
          12.    D,D, Y, Y

13. Aşağıdaki cümlelerin tamamlayıcısı olan gerekçeleri noktalı yerlere yazınız.
Şiir dili düz yazı dilinden SANATLI BİR SÖYLEYİŞ olduğu için farklıdır.
İmge sınırlı olan VARLIKLARLA sınırsız olan HAYALLER için doğmuştur.
Söz sanatı ile imge DAHA SINIRLI olduğu için birbirinden farklı anlatım biçimidir.
Şiir dilinde KELİMELER için çağrışımı önemlidir.
İmge soyut OLAN VARLIĞI SOMUTLAŞTIRMAK için oluşmuştur.
Şiir anlam için değil AHENK için yazılır.
14. Şiirde imge nasıl sağlanır?
14. Şiirde imge söz sanatlarıyla , mecazlarla ve somutlaştırma gibi özelliklerle sağlanır.
15. Aşağıdakilerden hangisi şiir dili incelenirken aranılacak özellik değildir?
A. Yan anlam
B. Yapı özelliği
C. Söz sanatları
D. İmge
E. Mecaz anlam
CEVAP:B
16. Aşağıdaki şiirde anlam ve ses kaynaşması nasıl sağlanmıştır?
16. Kelime aralarında s sesinin aşağı yazılması ile  hem ses hem de görüntü sağlanmaya çalışılarak anlam pekiştirilmeye çalışılmıştır.
17. KAFİYE, REDİF, ÖLÇÜ, ASONANS, ALİTERASYON,İÇ KAFİYE
18. C. Şiirin yazıldığı sosyal dönem
19.   C. Halk şiiri
20.   D,Y,Y
21. Her edebi    eserin   kendine özgü bir ses ve ritim anlayışı vardır.
Şiirde ölçü ve kafiye ahenk unsurudur
22.şiirde ahenk  ölçü, kafiye, redif asonans ve aliterasyon ile sağlanmış
23. Aşağıdaki cümleleri konudan edindiğiniz bilgilere göre tamamlayınız.
Şiirlerde KELİMELER gerçek anlamlarından farklı anlamlar kazanabilir.
Şiirde gerçeklik TEMA algılayışla sınırlı değildir.
Şiirde gerçeklik verilirken şair tarafından DEĞİŞTİRİLİR ve DÖNÜŞTÜRÜLÜR
Şiir gerçekliğinde ANLAMLAR, DÜŞÜNCE ve izlenim önemlidir.
Şiirdeki gerçeklik şiire ÖNEM KATAR.
24. Şiir gerçekliğini yorumlarken aşağıdakilerden hangisi önemli değildir?
A. Okuyucunun şaire olan sempatisi
B. Şairin gerçek hayatı nasıl yorumlayıp verdiği
C. Okuyucunun şiirden ne anladığı
D. Şiirdeki dizelerin anlamının bulunması
E. Her dönemin kendine özgü şiir gerçekliği olduğu
CEVAP:A
25. şiirdeki gerçeklikte tasarımın rolü yüksektir. Çünkü şiirler  kurmaca metinlerdir. Edebi eserlerin en önemli özelliklerinden biri de kurmaca olmalarıdır.
26. Farklı dönemlere ait şiirlerin gerçekliği birbirlerine benzeyebilir mi? Neden?
26. Benzemez çünkü her dönemi gerçekliği  ya da hayatı diğerinde farklıdır. Şair de var olan dış gerçekliği kendi içinde anlattığı için zamanlar değişince gerçeklikte  değişir.
27 . Aşağıdakilerden hangisi şiir geleneğiyle ilişkilidir?
A. Şairin dünya görüşünü şiirine yansıtması
B. Şairin beyitlerle yazmayı tercih etmesi
C. Şairin “Herkesle dost yaşamalıyız.” temasını vermeye çalışması
D. Şairin, kendinden önce yazılan şiirlerin yapısını şiirinde kullanması
E. Şairin yabancı kökenli kelimelerle yazıyor olması
CEVAP: D
28. Aşağıdaki cümlelerden hangisi şiir geleneği açısından incelendiğinde yanlıştır?
A. Her şiirde geçmişten izler vardır.
B. Her dilin kendine ait bir şiir geleneği vardır.
C. Şiir geleneğine bağlı olarak şiir yazmaya çalışmak sanatsal söyleyişi engeller.
D. Şairin yetiştiği kültürel ortam şiire farklı bir söyleyiş kazandırabilir.
E. Şiir incelenirken farklı şiir geleneklerinin varlığı unutulmamalıdır.
CEVAP: C
29. Farklı şiir gelenekleri niçin oluşmuştur?
29 İçinde yetiştikleri sosyal ve onların kullandığı dil farklılaştıkça gelenek farklılaşır. Mesela Destan geleneğinde Şamanizm’i benimseyen Türkler zamanla Müslüman olunca sosyal, dini hayat değişmiş ve ortaya yeni bir gelenek olan Halk Şiiri Geleneği çıkmıştır.
30. Aşağıdaki cümleleri bu konuda öğrendiğiniz bilgilere göre tamamlayınız.
Şairin yetiştiği SOSYAL ve kültürel HAYAT şiirine farklı söyleyiş kazandırır.
Türk dili, Türk şiir GELENEĞİNİ oluşturmuştur.
31.   D, D, Y,Y
32.   E
 33.  C
34. …..
35.   A
36.   Y, D, Y,Y, D
37. Şiirde kullanılan dile ve imgelere bakılır. Sanat anlayışına bakılır. Dönemine bakılır.
38. bir yönüyle evet. Çünkü şiir bir duygu işidir.
39. Şairin yetiştiği ortam şiirlerine zihniyet olarak yansır.

2012-2013 9.Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Fırat Yayıncılık (sayfa 76-77-78 arası)
2. ÜNİTE  2.ŞİİR OKUMA

ÇÖZÜMLEME / İNCELEME
1. a. Sınıfınızda gruplar oluşturunuz. Gruplarınızla “Gazel”, “Türkü”, “Git Bahar”, “Çakıl” ve “Ağustos Çıkmazı” adlı şiirleri okuyunuz. Şiirleri okurken ses ve kelimelerin telaffuzuna dikkat ediniz.

GAZEL1. metin

I. Tûti-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil
Çarh ile söyleşemem âyinesi sâf değil

II. Ehl-i dildir diyemem sinesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil

III. Yine endişe bilir kadr-i dür-i güftârım
Rüzgâr ise denî dehr ise sarrâf değil

IV. Girdi miftâh-i der-i genc-i ma’ânî elime
Âleme bezl-i güher eylesem itlâf değil

V. Levh-Mahfûz-ı sühendir dil-i pâk-i Nef’î
Tab’-i yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil
Nef’î

Günümüz Türkçesiyle
I. Ben, mucize gibi sözler söyleyen bir papağanım; ne söylesem bayağı söz değildir. Felek ile söyleşemem onun aynası (kalbi) saf (temiz) değildir.
II. Kalbi temiz olmayana, gönül ehlidir diyemem. Gönül ehlinin birbirlerini bilmemesi insaflı bir davranış değildir.
III. Her ne kadar zaman alçak ve dünya kıymet bilmezse de sözümüzün incisinin değerini yine düşünce sahipleri bilir, anlar.
IV. Anlamlar hazinesinin kapısının anahtarı elime geçti, âleme inci saçsam, bunları boşuna harcamış olmam.
V. Nef’î’nin temiz kalbi, sözün Levh-i Mahfuz’u (Allah tarafından takdir edilenlerin yazıldığı yazı) gibidir. Dostlarınınki gibi küçücük bir kitapçı dükkânı değildir.
2. metin
TÜRKÜ
Gurbet elde bir hâl geldi başıma
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Derman ararken derde dûş oldum
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir

Hüma kuşu yere düştü ölmedi
Dünya Sultan Süleyman’a kalmadı
Dedim, yâre gidem, nasip olmadı
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir

Kâğıda yazılmış ufak yazılar
Anadan ayrılmış körpe kuzular
Derdi olan yüreğinden sızılar
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Anonim

3. metin
GİT BAHAR
Çekil, bu gölgeli yolda gezinme,
Bahar, bakışların yine pek sarhoş
Yanılıp gönlüme misafir inme
Kapısı kilitli, mihrabı bomboş,

Mâbeddir orası, meyhane değil!

Ziyalar, kokular, sesler, çiçekler…
Ömrümün her günü başka bir düğün!
Bülbüller koynunda aşkı çiçekler,
Güller dökülürler göğsüne bütün:

Gerçekten güzelsin, efsane değil.

Altınlı başında papatya niçin?
Sarı saçlarına pembe gül takın!
Git bahar, gönlümde ibadet için
Diz çöken kızları ürkütme sakın!

Kalbime girme, o kâşane değil!

Git bahar, git bahar… Uzaklarda gül
Denize renginden bırak hediye;
Ufuklarda gezin, semaya süzül,
Kalbime sokulma “Peymâne!” diye,

Gördüklerin kandil… Peymâne değil!
Halide Nusret ZORLUTUNA

4. metin
ÇAKIL
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar

Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeye başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı içimde
Bedri Rahmi EYUBOĞLU

5. metin
AĞUSTOS ÇIKMAZ
         I
beni koyup koyup gitme
ne olursun
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
beni koyup koyup gitme
ne olursun

bir deniz kıyısında otur
gemiler sensiz gitsin bırak
herkes gibi yaşasana sen
işine gücüne baksana
evlenirsin çocuğun olur
sonun kötüye varacak
beni koyup koyup gitme
ne olursun

elimi tutuyorlar ayağımı
yetişemiyorum ardından
hevesim olsa param olmuyor
param olsa hevesim
yaptıklarını affettim
seninle gelemeyeceğim attilâ ilhan
beni koyup koyup gitme
ne olursun
Attilâ İLHAN

b. Şiir okumada ses ve kelimelerin telaffuzunun niçin önemli olduğunu grubunuzla tartışınız.
b. Şiirde anlam kadar duyguyu verebilmek için telaffuzda önemlidir. Çünkü doğru okunmadığı zaman duygu içerikli bir şiir komedi unsuru oluşturabilir.

c. Tartışmanız sonucu ulaşılan görüşü okuduğunuz şiirlerden örnekler vererek açıklayınız.
c.
ç. Okuduğunuz şiirlerin yazılmasına sahip olan zihniyet ve şiirin ait olduğu gelenek şiiri okumanızda etkili oldu mu? Niçin?
ç. Şiirlerin okunmasında gelenek ve zihniyet   biraz etkili de olsa güzel olan her şiiri okumakta sıkıntı duymayız.

2. a. “Git Bahar” adlı şiiri önce alçak bir ses tonuyla ve heyecansız olarak, daha sonra da yüksek bir ses tonuyla ve coşkulu bir biçimde okuyunuz.
a………..
b. Bu okuma biçimlerinden hangisinde kullandığınız ses ve söyleyişin şiire daha çok yakıştığını nedenleriyle belirtiniz.
b. Tabi ki heyecanla ve coşkulu şekilde olanı daha çok yakışıyor. Diğeri şiirin anlamında uzak düşmemize neden oluyor.

c. “Çakıl” adlı şiir “Git Bahar” adlı şiirle aynı ses ve söyleyişle okunabilir mi? Düşüncelerinizi belirtiniz.
c. Okunamaz. Duyguları farklı. Bütün şiirler aynı ses tonu ve söyleyişle okunmaz.

ç. Şiirlerde ses ve söyleyişi iyi kullanmanın niçin önemli olduğunu belirtiniz.
ç. Ses ve söyleyiş en az anlam kadar önemlidir. Hatta Ahmet Haşim gibi şiirdeki ahengi ve sesi anlamdan daha önemli gören şairlerimiz de vardır.
3. a. “Ağustos Çıkmazı” adlı şiiri tekrar okuyunuz. Şiiri okurken hissettiğiniz ahenk unsurlarını belirtiniz.
a. Serbest nazımla yazılmıştır. Ahengi sağlayan iç sesler vardır.
b. Ahenk ve anlam ilişkisi iyi şiir okumak için gerekli midir? “Ağustos Çıkmazı” adlı şiirden örneklerle düşüncenizi açıklayınız.
b. Gereklidir. Biri olmadan eksik kalır diye düşünüyoruz.

4. a. Bu konuda incelediğiniz şiirlerden birini ya da sevdiğiniz bir şiiri ezberleyiniz.
a.
b. Ezberlediğiniz şiirden ne anladığınızı anlatınız.
b..
c. Ezberlediğiniz şiirde şair hangi olayı durum ya da hissi okuruna iletmek istemiştir? Belirtiniz.
c.
ç. Şiir ezberlemenin o şiiri anlama ve yorumlamadaki önemini ezberlediğiniz şiirden örneklerle açıklayınız.
ç.Şiiri ezberlediğiniz zaman anlatılmak istenen manayı daha iyi anlıyor ve kavrıyorsunuz.


sayfa 76-77-78-79

ÇÖZÜMLEME / İNCELEME
1. a. Sınıfınızda gruplar oluşturunuz. Gruplarınızla “Gazel”, “Türkü”, “Git Bahar”, “Çakıl” ve “Ağustos Çıkmazı” adlı şiirleri okuyunuz. Şiirleri okurken ses ve kelimelerin telaffuzuna dikkat ediniz.

GAZEL1. metin

I. Tûti-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil
Çarh ile söyleşemem âyinesi sâf değil

II. Ehl-i dildir diyemem sinesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil

III. Yine endişe bilir kadr-i dür-i güftârım
Rüzgâr ise denî dehr ise sarrâf değil

IV. Girdi miftâh-i der-i genc-i ma’ânî elime
Âleme bezl-i güher eylesem itlâf değil

V. Levh-Mahfûz-ı sühendir dil-i pâk-i Nef’î
Tab’-i yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil
Nef’î

Günümüz Türkçesiyle
I. Ben, mucize gibi sözler söyleyen bir papağanım; ne söylesem bayağı söz değildir. Felek ile söyleşemem onun aynası (kalbi) saf (temiz) değildir.
II. Kalbi temiz olmayana, gönül ehlidir diyemem. Gönül ehlinin birbirlerini bilmemesi insaflı bir davranış değildir.
III. Her ne kadar zaman alçak ve dünya kıymet bilmezse de sözümüzün incisinin değerini yine düşünce sahipleri bilir, anlar.
IV. Anlamlar hazinesinin kapısının anahtarı elime geçti, âleme inci saçsam, bunları boşuna harcamış olmam.
V. Nef’î’nin temiz kalbi, sözün Levh-i Mahfuz’u (Allah tarafından takdir edilenlerin yazıldığı yazı) gibidir. Dostlarınınki gibi küçücük bir kitapçı dükkânı değildir.
2. metin
TÜRKÜ
Gurbet elde bir hâl geldi başıma
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Derman ararken derde dûş oldum
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir

Hüma kuşu yere düştü ölmedi
Dünya Sultan Süleyman’a kalmadı
Dedim, yâre gidem, nasip olmadı
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir

Kâğıda yazılmış ufak yazılar
Anadan ayrılmış körpe kuzular
Derdi olan yüreğinden sızılar
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Anonim

3. metin
GİT BAHAR
Çekil, bu gölgeli yolda gezinme,
Bahar, bakışların yine pek sarhoş
Yanılıp gönlüme misafir inme
Kapısı kilitli, mihrabı bomboş,

Mâbeddir orası, meyhane değil!

Ziyalar, kokular, sesler, çiçekler…
Ömrümün her günü başka bir düğün!
Bülbüller koynunda aşkı çiçekler,
Güller dökülürler göğsüne bütün:

Gerçekten güzelsin, efsane değil.

Altınlı başında papatya niçin?
Sarı saçlarına pembe gül takın!
Git bahar, gönlümde ibadet için
Diz çöken kızları ürkütme sakın!

Kalbime girme, o kâşane değil!

Git bahar, git bahar… Uzaklarda gül
Denize renginden bırak hediye;
Ufuklarda gezin, semaya süzül,
Kalbime sokulma “Peymâne!” diye,

Gördüklerin kandil… Peymâne değil!
Halide Nusret ZORLUTUNA

4. metin
ÇAKIL
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar

Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeye başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı içimde
Bedri Rahmi EYUBOĞLU

5. metin
AĞUSTOS ÇIKMAZ
         I
beni koyup koyup gitme
ne olursun
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
beni koyup koyup gitme
ne olursun

bir deniz kıyısında otur
gemiler sensiz gitsin bırak
herkes gibi yaşasana sen
işine gücüne baksana
evlenirsin çocuğun olur
sonun kötüye varacak
beni koyup koyup gitme
ne olursun

elimi tutuyorlar ayağımı
yetişemiyorum ardından
hevesim olsa param olmuyor
param olsa hevesim
yaptıklarını affettim
seninle gelemeyeceğim attilâ ilhan
beni koyup koyup gitme
ne olursun
Attilâ İLHAN

b. Şiir okumada ses ve kelimelerin telaffuzunun niçin önemli olduğunu grubunuzla tartışınız.
b. Şiirde anlam kadar duyguyu verebilmek için telaffuzda önemlidir. Çünkü doğru okunmadığı zaman duygu içerikli bir şiir komedi unsuru oluşturabilir.

c. Tartışmanız sonucu ulaşılan görüşü okuduğunuz şiirlerden örnekler vererek açıklayınız.
c.
ç. Okuduğunuz şiirlerin yazılmasına sahip olan zihniyet ve şiirin ait olduğu gelenek şiiri okumanızda etkili oldu mu? Niçin?
ç. Şiirlerin okunmasında gelenek ve zihniyet   biraz etkili de olsa güzel olan her şiiri okumakta sıkıntı duymayız.

2. a. “Git Bahar” adlı şiiri önce alçak bir ses tonuyla ve heyecansız olarak, daha sonra da yüksek bir ses tonuyla ve coşkulu bir biçimde okuyunuz.
a………..
b. Bu okuma biçimlerinden hangisinde kullandığınız ses ve söyleyişin şiire daha çok yakıştığını nedenleriyle belirtiniz.
b. Tabi ki heyecanla ve coşkulu şekilde olanı daha çok yakışıyor. Diğeri şiirin anlamında uzak düşmemize neden oluyor.

c. “Çakıl” adlı şiir “Git Bahar” adlı şiirle aynı ses ve söyleyişle okunabilir mi? Düşüncelerinizi belirtiniz.
c. Okunamaz. Duyguları farklı. Bütün şiirler aynı ses tonu ve söyleyişle okunmaz.

ç. Şiirlerde ses ve söyleyişi iyi kullanmanın niçin önemli olduğunu belirtiniz.
ç. Ses ve söyleyiş en az anlam kadar önemlidir. Hatta Ahmet Haşim gibi şiirdeki ahengi ve sesi anlamdan daha önemli gören şairlerimiz de vardır.
3. a. “Ağustos Çıkmazı” adlı şiiri tekrar okuyunuz. Şiiri okurken hissettiğiniz ahenk unsurlarını belirtiniz.
a. Serbest nazımla yazılmıştır. Ahengi sağlayan iç sesler vardır.
b. Ahenk ve anlam ilişkisi iyi şiir okumak için gerekli midir? “Ağustos Çıkmazı” adlı şiirden örneklerle düşüncenizi açıklayınız.
b. Gereklidir. Biri olmadan eksik kalır diye düşünüyoruz.

4. a. Bu konuda incelediğiniz şiirlerden birini ya da sevdiğiniz bir şiiri ezberleyiniz.
a.
b. Ezberlediğiniz şiirden ne anladığınızı anlatınız.
b..
c. Ezberlediğiniz şiirde şair hangi olayı durum ya da hissi okuruna iletmek istemiştir? Belirtiniz.
c.
ç. Şiir ezberlemenin o şiiri anlama ve yorumlamadaki önemini ezberlediğiniz şiirden örneklerle açıklayınız.
ç.Şiiri ezberlediğiniz zaman anlatılmak istenen manayı daha iyi anlıyor ve kavrıyorsunuz.

ANLAMA – YORUMLAMA
1. a. Sınıfınızda bir şiir dinletisi düzenleyiniz. Ezberlediğiniz şiirleri arkadaşlarınıza okuyunuz.
a.
b. Sevdiğiniz şiirlerden oluşturduğunuz antolojinizden metinler okuyunuz. Sınıfta okunan, beğendiğiniz şiirleri antolojinize ekleyiniz.
b.
2. İncelediğiniz gazelin beyitleri arasında anlam bütünlüğünün olması şiiri okumanızda etkili oldu mu? Nasıl?
2. Hayır. Gazel zaten beyitleri arasında anlam bütünlüğü olmadan nazım şeklidir.

3. “Git Bahar” şiirinde savaşın değil de baharın kovulması ne tür duyguların tepkisidir? Bu şiiri okuyunca hissettikleriniz, gazeli ya da türküyü okuyunca hissettiklerinizle aynı mıdır? Niçin?
3. Halide Nusret Zorlutuna, Milli edebiyat zevk ve anlayışı ile şiir yazan şairimizdir. Kurtuluş savaşı içerisinde baharın gelmesinin kimseye bir katkısı olmadığı düşündüğü için böyle yazmıştır. Gazel ve türküdeki anlamla bu şiirin anlamı aynı değildir.

4. “Çakıl” şiirinde, kişisel duygulanmanın sanatla ortaya konulması vardır. Sizce bu şiir nasıl bir ses tonuyla okunmalıdır?
4. Bu şiirde kişinin kendi içindeki çıkmazları ele alınmıştır dolayısıyla bu şiir daha duygusal okunmalı.
5. “Ağustos Çıkmazı” şiirini okuduğunuzda neler hissettiniz? Siz ne tür durumlarda bu şiirdeki duyguları yaşarsınız? Açıklayınız.
5. Üzüntü, hüzün duyguları uyandırıyor.

sayfa 79 

<!--[if !supportLists]-->1.       <!--[endif]-->Aşağıda adları verilen metinlerin hangisinin telaffuzu daha zordur?
<!--[if !supportLists]-->A.      <!--[endif]-->Türkü
<!--[if !supportLists]-->B.      <!--[endif]-->Git Bahar
<!--[if !supportLists]-->C.      <!--[endif]-->Gazel
<!--[if !supportLists]-->D.      <!--[endif]-->Çakıl
<!--[if !supportLists]-->E.       <!--[endif]--> Ağustos Çıkmazı                  
  2.Bir şiir okurken aşağıdakilerden hangisine dikkat etmezsiniz?
C. Şiirin hangi geleneğe göre oluşturulduğuna
4. Şiir örneklerini incelerken bu şiirleri birbirinden farklı kılan hangi özellikler dikkatinizi çekti? Açıklayınız.
4. Yapıları farklı olsa kiminde olay örgüsü var kiminde de imge ve sanatlı bir söyleyiş vardır.
5. Aşağıdaki cümlelerin doğru olanlarının başına “D”, yanlış olanlarının başına “Y” yazınız.
 ( D ) “Çakıl” şiirinde imge kullanılmıştır.
( Y ) “Git Bahar” şiirinde kafiye yoktur.
( D ) Türküdeki “Ağlama gözlerim mevlâm kerimdir.” dizesi nakarattır.
( Y ) “Gazel” didaktik şiire örnektir.
( Y ) “Mustafa Kemal’in Kağnısı” metni bir şiirdir.
( Y ) Manzume ve şiir aynı anlama gelen terimlerdir.
( Y ) “Ağustos Çıkmazı” metninde belli bir tema yoktur.
6.
Şiirde   ÖLÇÜ/ REDİF, kafiye ve..SES….akışı ahengin oluşmasında yardımcı olur
Şiir her okunduğunda yeni anlamlar kazanır.
Şiirde anlam okurun anlayışına göre değişebilir.


9.Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları 2.Ünite:Manzume ve Şiir (Sayfa 80,81 82,83-84-85-86-87-88)

2.Manzume ve Şiir
HAZIRLIK
1. Yukarıdaki fotoğraflarda neler görüyorsunuz? Anlatınız.
1.Resimlerden birinde örgü ören köylü kadınlar diğerinde ise ormanlık bir yer ve küçük bir şelale var.
2. Sınıfınıza getirdiğiniz manzume ve şiiri arkadaşlarınıza okuyunuz. Okuduğunuz metinlerin birbirinden ne yönlerden farklı olduğunu belirleyiniz.
2. Manzumede olay örgüsü vardır. Olay örgüsü, yer, zaman, mekandan oluşur. Şiirde olay örgüsü yoktur. Manzume düz yazı çevrilebilir ama şiir çevrilemez.
3. Aşağıdaki metinleri okuyunuz. Hangi metinde hikâyeye benzeyen bir anlatım vardır? Belirtiniz.

EVİM
Dedemden yadigâr olan bu evi
Kışın fırtınası, yazın alevi
Daha ben doğmadan ihtiyarlatmış.
Fikrim bir hülyaya bazen dalar da
Düşünür, derim ki: “Bu odalarda
Kim bilir kaç kişi oturmuş, yatmış.”
Read more

2014 11. Sınıf Edebiyat Sayfa 17-18 Soruları ve Cevapları

bu yazı ilk kez http://edebiyatfatihi.blogspot.com/2013/09/yildirim-yayinlari-11sinif-edebiyat.html sitesinden yayınlanmıştır. Bu Tarz yazıları bu sitede bulabilirsiniz


YILDIRIM YAYINLARI 2013-2014 11.SINIF EDEBİYAT KİTABI 17-18.SAYFA CEVAPLARI
SAYFA 17 DEĞERLENDİRME SORULARININ CEVAPLARI:
HAZIRLIK SORULARI
1.Yenileşme: Yenileşme ifadesi, var olanın çağın gereksinim ve özelliklerine göre yeniden düzenlenmesidir. Yürürlükte olan uygulamalar ihtiyaca cevap veremiyorsa bu alanlarda yenileşmeye ihtiyaç duyulur.
Yenilik: Var olanı yetersiz görüp yeni biş şeyler ortaya koyma. Daha iyi verim elde edebilmek daha iyi yararlanmak için düzenlemeye ihtiyaç duyulur. Bu özellikler yapının veya nesnenin durumuna göre değişir.
3. Osmanlı toplumunda yenileşme hareketleri:
Her imparatorluk yükseliş dönemini yaşadığı gibi bu sürecin sonunda duraklama ve daha sonrasında da dağılma dönemi yaşamıştır Osmanlı İmparatorluğu da yükseliş döneminin sonrasında duraklama dönemine girmiştir Bu dönemde batı karşısında gerileyen, taşra birimleri üzerindeki denetimini yitiren, tüm kurum ve kuruluşlarıyla hızla çöküşe doğru giden devletin, içinde bulunduğu kötü durumdan telaşa düşen yöneticiler çözüm arayışlarını hızlandırdılar Yeniden eski gücün kazanılması için, yerli kurum ve geleneklerin diriltilmesi yönündeki girişimler, bunları uygulayacak kadroların yetersizliği yüzünden başarılı olunamadı Ayrıca kendisini yenileyecek iç dinamikleri tamamen körelen kurumlar, bozulanyapıyı onarmada yetersiz kalıyordu Bu durumda, daha kolay ve uygulamaya konulabilecek hazır çözümler öneren Batılılaşma gündeme geldi

Avrupa’da yeni bir siyasal düzen ve toplum anlayışının kapılarını açan 1789 Fransız İhtilali,, Osmanlı Devleti’nde “yenilikçi padişahlar dönemi”nin başlangıcıdır III Selim, 1808’e kadar süren iktidarında, askeri, idari, mali ve iktisadi alanlarda ilk köklü değişiklikleri başlattı Bu köklü değişim çabaları daha çok askeri alanda olmuştur Batı orduları karşında alınan mağlubiyetler sonunda tekrar başarılar kazanmak amacı güdülüyordu Bu uğurda III Selim Nizam-ı Cedid’i (Yeni Düzen) teşkil edecektir Hareket esas itibariyle, dış görüntüsünde belirlendiği üzere sadece askeri değildir Talim ve terbiyesi kalmamış bir insan yığınından ibaret olan yeniçeriler karşısında modern bir ordu tesis etmenin yanında, ulema sınıfının nüfuzunu kırmak, selâhiyetlerini azaltmak ve ayrıca Avrupalıların sanat ve ilimdeki ilerlemelerine ortak olucu sınâi, ziraî, iktisadi müesseselerden iktibaslar yapmak arzu ve iştiyakı mühim rol oynamıştır

Yenileşme çabalarının süreklilik kazanması ancak II Mahmud’un saltanatının son devresinden itibaren mümkün olabildi Zarar gören devlet otoritesini onarmak, iç ve dış güvenliği sağlayabilecek askeri güce sahip olmak, mali ve ekonomik yapıyı güçlendirmek ve nihayet sosyal ihtiyaç olarak öne çıkan yenilikleri yapmak Sultan’ın esas amacı idi İşte 1808 tarihinde Padişahın arzusu üzerine Anadolu ve Rumeli Beylerbeyleri İstanbul’a gelmişler ve devletin bu kötü durumuna son vermek için çareler aramaya başlamışlardır Neticede Sadrazam ve Anadolu ve Rumeli Beylerbeyleri bir metin tespit edip, bu metinde belirtilen esaslara sadık kalındığı takdirde, Osmanlı Devleti’nin eski haline gelmesinin mümkün olduğu görüşünde birleşmişlerdir Bu metne Sened-i İttifak ismi verilerek 7 Ekim 1808 tarihinde ilan edilmiştir Bu imzalanan metin o tarihe gelinceye kadar hükümdarlık haklarını hiçbir kayıt ve şarta tabi olmaksızın kullanabilme hakkını bu metinle tespit edilen esaslara göre sınırlandırılmıştır
Osmanlıda başlayan bu yenileşmenin yanında batılaşma hareketleri iç ve dış sebepler sonucunda devam etmiştir

ÇÖZÜMLEME / İNCELEME
1.METİN
1. ETKİNLİK.

XIX.(19.YY) Osmanlı Devleti'nin yükselme döneminin sosyal ve siyasal yapısı nasıldır?
sosyal yapısı
Osmanlı Devleti başlangıçta doğrudan doğruya Türk unsuru tarafından kuruldu. Sonraki yüzyıllarda sınırlar genişledikçe devletin kurucu ve temel unsuru olan Türklerin yanında başka topluluklar da görülmeye başladı. Giderek Osmanlı toplumu çok çeşitli milletlerden oluşan bir özellik kazandı.
Osmanlı Devleti toplumu, islâm Hukuku ve Örfi Hukuk denilen hukuk kurallarına göre biçimlendirdi. Buna göre Osmanlı toplumu iki temel bölüme ayrılıyordu. Bunlardan biri "yönetenler", diğeri "yönetilenler"di. Yönetici sınıfa Osmanlılar, "askerî sınıf diyordu. Osmanlı Devleti'nde "askerî" demek, herhangi bir devlet
hizmeti yapan kişi demekti. Bunlardan askerlik yapanlara seyfiye denirdi, Eğitimö ğretim işiyle uğraşan müderrisler, yargı ve yönetim işlerine bakan kadılar ilmiye sınıfını oluştururdu. Devlet dairelerinde çalışan her kademedeki memurlara ise kalemiye sınıfı denirdi. Genellikle askeriler vergi vermezlerdi. Bunun karşılığında devlete bir hizmet görürlerdi. Böyelce devlet, gelirinin önemli bir kısmını buradan sağlardı. Yönetilenler ise bunların dışında kalan gruptu. Yönetilen sınıfa Osmanlılar "reaya" diyordu. Kırsal kesimde köylüler, çiftçiler, şehirlerde tüccar, esnaf gibi gruplar reaya sınıfını oluştururdu. Reaya vergi verirdi.
siyasi yapısı
Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi ve hukuki rejimi, daha çok bir sentez niteliği taşır. Osmanlı Devleti, her şeyden önce bir Türk ve İslam Devleti'dir. Bir yönüyle de İslamiyet öncesi Türk Devletleri yapısının izlerini taşır.
Eski Türk Devletlerinde, siyasi yapılanmanın en önemli unsurlarından biri kenttir. Bu bağımsız bir şekilde aşiretler halinde yaşayan halkın, barış içinde kalmasını sağlar. Osmanlı'da federatif bir yapı görülmekle birlikte kimi yerlerde de bu kent yapısına rastlanmaktadır.
Zamanla, idare merkezileşti ve hükümdarlar, doğaüstü bir kaynaktan gelme vasıflarını aldılar. Hükümdarlara "padişah-ı cihan" adı verildi. Bu hükümdar, mutlak şahsi evrensel ve kutsal bir kimliğe kavuştu ve bunun gerektirdiği hukuki statüye sahip oldu. Bütün sosyal ve siyasi hayatın hakimi, düzenleyicisi olan en yüksek organ haline geldi.
Osmanlı'nın yapısını büyük ölçüde oluşturan İslam Dini ve bunun temelleri, getirdiği yeni müesseseler dışında, dinde de birtakım değişiklklere yol açtı. Hükümdar, Tanrı'nın tahta çıkardığı değil onun yeryüzündeki temsilcisiydi.
1.
Orta çağa ait dünya görüşünü ifade eden kelimeler: Hüma ‘da mutluluk, ne baykuşta uğursuzluk,ne uğurlu vakit ne ne burçlerın uğursuzluğu,ne atlas dünyayı omuzunda taşıyor,ne ruh göçü kaldı,Ne Amr Zeyd’in esiri,ne Zeyd Amr’ın efendisi...
Modern dünya görüşünü ifade eden kelimeler: Ne zorlama ne zorbalık, Zaman bilim zamanı, Akıl tanrının birliği fikrini ispat ettiği için bütün milletler birlik yolunu tuttu.....
2. Sadullah Paşa Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği
SADULLAH PAŞA KISACA HAYATI,EDEBİ KİŞİLİĞİ MADDELER HALİNDE
3. XVII. Yüzyıldan itibaren osmanlı Devletinde sosyali siyasal , ekonomik ve askeri alanalrda yapılan değişiklikler Osmanlyı Batılı devletler karşısında güçlendirmesi gerekirken bunlar develt içindeki azınlıkların hak arayışınai var olan kültürel yapının bozulmasına dönüşmüş i toplum içinde kültürel ve siyasi çatışmalar yaşanmaya başlamıştır. Bu da Osmanlıyı iyice zayıflatmıştır.
a. Ordu düzeninin bozulması devletin otoriter yapısının bozulmasına sepep olmuştur.
b. Yenileşme devlet yapısındaki çöküşün sonucudur. Sebebi değildir. Bunlar çöküşü hızlandırmıştır.
2. metin
1. Cumhuriyet idaresinde padişah, imparator, sadrazam, dışişlri bakanı vb. yoktur. Bunların herbiri birer memleket ferdidir. Cumhuriyet idaresinde zorla zulumle insanalrı asker yapmaki yüzbinlerce kişiyi yerinden yurdundan ayırıp kışlalarda çüritmek gibi bir usul yoktur……
Yazar böyle bir eleştiriye devlet yönetiminde bulunan kişilerin yaptığı hatalı uygulamalar, baskılari zorbalıklar itmiştir.
2. burada yönetim yönünden, bireysel özgürlükler yönünden, yargı yönünden, hukuki yönden karşılaştırmalar yapmıştır. Bu karşılaştırmalar ile halkı bilinçlendirmeki hak ve özgürlüklerine sahip çıkm abilinci oluşturmak, zalim idareey boyun eğmemek gibi mesajlar verilmek istenmiş olabilir.
3. Ziya Paşa’nın batı düşüncesine, eğitim ve hukuk düzenine, yaşama biçmine ilgi duyması kendi toplunumda bunlaarın olmayışından kaynaklanmaktadır. Osmanlının çöküş döneminde sorunlar artmış, yolsuzluki rüşveti adam kayırma, ahlaki zaafiyet hızla yayılmıştır. 

2. ETKİNLİK.
Ülkeyi yöneten aydınların çoğu Batıda eğitim görmüş, oranın yaşam biçmini benimsemiş aydınalrdır. Bu yüzden Osmanlının kurtuluşunu Batının gelişen biliminde sanatında, kültüründe görmüşlerdir. Kendi kültürene karşı aşağılık kompleksine giren Osmanlı aydını Batının bilimini teknolojisini almak yerine develt yapısınıdeğiştirip yönetime hakim olmak kendi iktidarını kurmak hevesine kapılmıştır. Batının Bilimi yanında halaki zaafiyetlerini de birer medenilik ölçüsü olarak algıla yanlışlığına düşmüştür.

3. ETKİNLİK.
a. Tanzimat Fermanında yer alan genel konular:
*Tüm vatandaşların can, mal ve namus güvenliğinin sağlanması,
*Yargılamada açıklık, hiç kimse yargılanmadan idam edilemeyecek (Hukuk devleti özelliğini yansıtır),
*Vergide adalet,
*Erkeklere dört yıl mecburi askerlik,
*Rüşvetin ortadan kaldırılması,
*Herkesin mal ve mülküne sahip olması, bunu miras olarak bırakabilmesi.(Özel mülkiyet güvence altına alındı. Müsadere kaldırıldı)
*Fermanda verilen bütün sözlerin tamamen yerine getirilememesine rağmen bu çabalar, çağdaşlaşmaya ve cumhuriyet fikrine ön ayak olmuştur. Tanzimat Fermânı'nın okunmasından I. *Meşrutiyet'in ilanına kadar geçen dönem, Osmanlı tarihinde Tanzimat Dönemi (3 Kasım 1839 - 22 Kasım 1876) olarak anılır.
Tanzimat Fermanının ilan edilme nedenleri:
· Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa meselesinde Avrupa'nın desteğini almak
· Avrupa'nın Osmanlı iç işlerine karışmasını önlemek
· Fransız İhtilali'nin milliyetçilik etkisini azaltmak
· Gayrimüslimleri devlete bağlamak

b. Tanzimat fermanı, diğer adıyla ,Gülhane Hattı Humayunu ,3 Kasım 1839Tarihinde Gülhane Parkı’nda Mustafa reşit Paşa tarafından okunarak ilan edildi

4.ETKİNLİK
*Orta Çağ felsefesi ( Skolastik düşünce)tarihsel dönem itibariyle ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. M.S. 2. yüzyıldan 15. yüzyıl sonlarına-16. yüzyıl başlarına, rönesansa kadar olan dönem olarak ele alınır. Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır.Bir çok felsefe tarihi kitabında ortaçağda felsefe yok sayılır ya da ortaçağın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür. Bunun yanı sıra ortaçağda felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da sözkonusudur.
* Tanzimat öncesi osmanlı toplumunda islam anlayışının etkili olduğunu görüyoruz. Tanzimat ve sonrasında ise Batı kültürünün ve yaşam tarzının etkili olmaya başladığı görülür. Batı kültüründe ortay .ıkan modern tiyatroi gazete, dergi gibi kültürel ve bilimsel gelişmeler Osmanlı toplumunda da ilgiyle takip edilmiş, bunun sonucunda Batı tarzı yaşam Osmanlı toplumunu etkisi altına almıştır.
Batıda kilisenin baskısı, Otra çağ felsefesi, toplumun üzerinde ciddi bir baskı kurmuş, bu baskıdan bunalan batı toplumu çıkş yolları aramaya başlamıştır. Din adamları, krallar menfaatlerini kilise üzerinden halka dayatmışlar. Bu yüzden her türlü yeniliğe ve buluşa dini değerler üzerinden karşı çıkrak otoritelerini korumaya çalışmışlardır. Bütün bunlara rağmen batı toplumu bilimsel alandaki gelişmesini sürdürmüş, kendini geliştirmiştir. Bu da Osmanlı aydınında Batıya karşı bir hayranlık uyandırmıştır.

ANLAMA YORUMLAMA
1.ON Dokuzuncu Asır
Nazım birimi: beyit
Nazım Şekli : kaside
Ölçüsü: Aruz ölçüsü
Tema: Bilimin Önemi
Dil ve anlatım: süslü sanatlı bir anlatım var. Arapça , Farsça kelim ve kavramlar la yüklü ağır bir dil kullanılmış.
2. Metin: öğretici metin giriş, gelişme ve sonuş bölümlerinden oluşuyor. Birinci paragraf giriş, son Paragrafa kadr olan kısım gelişme, son paragraf sunuç paragrafı
Tema: Cumhuriyet
Konu: Cumhuriyet rejiminin önemi
Dil ve Anlatım: Diğer metne göre daha sade bir anlatımı var. Arapça , Farsça kelime ve kavramlar kullanılmış.
2. Evet , Dış baskılar sonucunda ortaya çıkmıştır(1856 Paris Antlaşması)
-Fransa nın ısrarı ile diğer devletlerin de katılımıyla(ingiltere,avusturya vsvs...) fermanın maddeleri belirlenmiştir.Islahat fermanı çıkış kaynağını yabancı devletlerden alır.Paris antlaşmasında yer aldığı için uluslar arası bir sorun haline gelmiştir.
-Osmanlı devleti paris antlaşmasının şartlarını kendi lehine çevirebilmek için bu fermanı ilan etmek zorunda kalmıştır.
Islahat fermanının asıl hedefi
- Müslümanlar ile gayri müslimler arasında her yönden tam bir eşitlik sağlamaktır.
- Din, vergi, yargılama, eğitim, devlet memurluğu ve temsil alanında o zamana kadar olan farklar kaldırılıyordu.
- Hukuki niteliği olarak ıslahat fermanı ferman niteliğindedir.
Paris anlasması görüsmeleri sürerken Islahat Fermanı ilan edilmisti.(1856) Bu Fermanla ilgili bir madde Paris Anlasmasında da yer aldı.
3.osanlıtoplumunun Batılılaşmasında aydınların önemli bir rolü var. Batılıaşma haareketi Batıya özellikle Fransaya ilim öğrenmeye giden aydınlarımız tarfından başlatılmıştır. Toplımda batılı sant ve kültür faaliyetleri aydınlarımız tarafından getirilmiştir.
5. ETKİNLİK
Skolastik düşünce, rönasans ve roform hareketleri, pozitivizm akımı batıda atkili olan akımdır.
Skolastik düşünce batıda rönesans ve reform hareketlerini doğurmuş pozitivizm akımı ortaya çıkmıştır.
6. ETKİNLİK.

XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİNDE MEYDANA GELEN GELİŞMELER VE YENİLİKLER

ASKERİ ALANDA 
Askerlik sürelerinin belirlenmesi ve aske ralımının bir usule bağlanması

DÜŞÜNCE HAYATINDA 
Pozitivist düşünce ön plana çıktı.

SOSYAL VE SİYASİ HAYATTA 
önetim merkezi olan babıali güçlendirildi
-Meclis-i ahkam-ı adliye (mahkeme) kuruldu
-Yeni meclisler komisyonlar kuruldu
-Ceza ve ticaretle ilgili yasalar çıkarıldı, yabancılarında katıldığı karma ticaret mahkemeleri kuruldu.
-Padişahın yetkileri kısıtlandı yönetim yetkisi meclise verildi.
- Ülke vilayetlere sancaklara kazalara köylere ayrıldı valiler kaymakamlar görevlendirildi.
Posta telgra teşkilatı kuruldu, haberleşmede gelişme sağlandı.

19. yüzyılda sosyal hayatta yapılan yenilikler
-Posta telgra teşkilatı kuruldu, haberleşmede gelişme sağlandı.
-Yeni yollar yapıldı, ilk demiryollarının yapımına başlandı.
-Belediyeler kuruldu
-İlk nüfus sayımı yapıldı (askere gidecekleri belirlemek için)
-Kıyafet değişikliği yapıldı, devlet memurlarına ceket gömlek fes giyme zorunluluğu getirildi.
-Halk avrupai yaşama özenmeye başladı, evlerde yurtdışından mobilyalar ve ev eşyaları kullanılmaya başlandı, eğlence şekilleri değişti.

EĞİTİM ALANINDA 
1846'da Mekatib-i Umumiye Nezareti kuruldu.1848 de Darülmuallim (öğretmen okulu) açıldı. Harbiye, Bahriye ve Tıbbiye dışındaki okulların kontrolü bu nezarete verildi.
Rüştiyelerin açılmasına hız verildi.
1868'de Fransızca eğitim ve batılı anlamda ilk eğitim verecek olan lise ile üniversite arasında bir kurum olan Galatasaray Sultanisi açıldı.
1869'da Fransız eğitim sistemini örnek alan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi yayınlandı.
1870'te Dârülmuallimât adında kız öğretmen okulu açıldı.
İlk kez yurt dışına öğrenci gönderildi.
Devlet memuru yetiştirmek amacıyla,Mekteb-i Maarif-i Adliye kuruldu.(II. Mahmut)
EKONOMİ ALANINDA 
1841-1842 yılında ilk bütçe hazırlandı, 1846-1847 yılında ise ilk modern bütçeye geçildi.
Vergilerin mükellefler arasında düzgün ve gelirlere göre dağıtılması amaçlandı.
Devlet görevlilerinin halktan resmi vergiler dışında aldıkları vergiler yasaklandı.
1840'ta Kaime-i Nakdiye ismiyle ilk kâğıt para dolaşıma sokuldu.
1855'te Kırım Savaşı'nın maddi yükünü karşılamak için tarihte ilk kez dış borç alındı.Borç ingiltereden alınmıştı

7. ETKİNLİK
Yenileşme dönemi ile birlikte Osmanlı kültür yapısının bozulmaya başladığı görülmüştür. Batıyı örnek alan aydınlarımız batını bilimini almalrı gerekirken bu istenilen düzyde olmamış Fransada kiliseye duyulan öfkelye ortaya çıkan dini reddeden bir yaşam anlayışı bizim aydınlarımı da etkisi altına almış orada edindikleri bu yaşam tarzını kendi toplumlarına taşımışlardır. Bunu da yeni ortaya .ıkan gazete, dergi, tiyatro, roman gibi sanat dallarıyla gerçekleştirmişlerdir.
II. Mahmut döneminde yenileşmenin önemli bir aracı olacak ilk gazete de çıkar: Takvim-i Vekayi (1831)
Osmanlı Devleti’nde Batı’ya yöneliş Abdülmecit döneminde, Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanan Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayunu, 1839) ile resmiyet kazanmıştır. Tanzimat, “düzenlemeler” anlamına gelen bir sözcüktür. Bu fermanın ilanıyla birlikte Tanzimat Dönemi de başlamış olur.
Tanzimat Fermanı din, dil, ırk gözetmeksizin bütün halkın can, mal ve namusunun korunacağını, askerlik ve vergi kanunlarının yeniden düzenleneceğini ortaya koyan eşitlikçi bir söylem taşıyordu. Hâkim millet anlayışı yerine kanuni eşitlik getirilmiştir. Böylece Osmanlı Devleti, Batı anayasalarında yer alan temel hak ve özgürlükleri kabul ettiğini duyurmuştur. Tanzimat Fermanı, kökten bir değişme değildir, devlet yönetiminde bazı düzenlemelerden ibarettir. Tanzimat Fermanı’yla padişahın hak ve yetkileri sınırlandırılmıştır. Tanzimat Fermanının ardından ceza ve ticaretle ilgili yeni yasalar hazırlanmıştır. Bankalar kurulmuştur. Ülke vilayetlere, sancaklara, kazalara ve köylere bölünmüştür. Askerlik süresi beş yıl olarak belirlenmiştir. Telgraf idaresi, posta istasyonları kurulmuştur.

DEĞERLENDİRME SORULARI:
1) D,D,Y (1839’da olmalıydı)
2)Boşluk doldurma cevapları:
·         .............Tanzimat edebiyatının hazırlayan nedenlerdendir.
·         Hürriyet,adalet,eşitlik,kanun gibi kavramlar
2.Mahmut
3) E şıkkı
4) D (Osmanlı’daki yenileşme hareketleri ilk askeri alanda gerçekleşmiştir.)
5) Yenileşme Döneminde aydınların Batı’ya yönelmesinin sebepleri:
Osmanlı’nın Avrupa karşısında gittikçe gerilemeye başlaması
Aydınların devletin devamını sağlamak istemeleri...

SAYFA 18:
·         Osmanlı Devletinde Yenileşme dönemi aydınları Batı’nın  düşüncesine, yaşama biçimineve batıda gerçekleştirilen bilimsel gelişmelere ilgi duymuşlardır.
·         Osmanlı Devleti’nde yenileşme çöküşün sebebi değil sonucudur.
2) D/Y cevapları
D,D,D
3)C
4) D
5) B

7) Rönesans, Reform, Pozitivizm, Teknoloji, Bilim, Hukuk,

8) Tanzimat’ı ortaya çıkaran nedenleri iç ve dış faktörler olarak iki kısma ele 
alabiliriz.İç faktörler Tanzimat’ın bir sonuç olarak ortaya çıktığı Osmanlı 
batılaşma hareketlerini anlatırken genel olarak üzerinde durulan hususlardır. 
Dış faktörler ise cereyan eden hadiselerdir.Osmanlının sahip olduğu üstünlüğünü 
kaybedip devlet kurum ve kanunlarının asrın ihtiyaçlarına cevap verecek 
nitelikte olmaması ,devletin maddi ve manevi gücünü kaybetmiş olması bunun 
sonucunda her sahada yenilgiye uğraması yeniden ve geniş bir ıslahat hareketini 
zorunlu kılıyordu. a
Read more

Galatasaray 1 - Real Madrid 6 Sosyal Medya Geyikleri

İşte Galatasaray Real Madrid maçı geyikleri;
“Tamam abartmayın şu Galatasaray Real Madrid karşılaşmasını. 6 üstü 1 maç yani sonuçta :D  :D ”
“Maç Sonucu: Galatasaray 1-6 Real Madrid Olan Galatasaray’ın en iyi oyuncusuna, Muslera’ya oldu.”
“Galatasaray taraftarının son yirmi dakikada ki stadı terk etme kareografisi gerçekten takdire şayandı! Sabri ve engin baytar bile kıskandı.”
Bugün bir Türk takımı, kendi evinde 6 tane yiyorsa bunun sorumlusu AK Parti hükumetidir.
Star Tv yönetimini kınıyor bu saate canlı canlı erotik yayın yapıyorlar
Read more

Lady Gaga ft. Rihanna - Red Flame [ Türkçe Çeviri ]


Rihanna ve Lady Gaga " Red Flame " isimli şarkıda bir araya gelecekleri iddia edildi. Habe ne kadar doğru bilmiyoruz ama şarkı yayınlanır yayınlanmaz Türkçe'ye çevrilecektir.

Read more