Dil Sınavları İçin En Önemli 1000 Kelime, İngilizce Sınav


DİL SINAVLARI İÇİN EN ÖNEMLİ 1000 KELİME

1. abandon = (1) (birini) terk etmek (= leave) (2) bir şeyden vazgeçmek (= give up)
2. abbreviate = (1) kısaltmak, özetlemek (2) (matematikte) sadeleştirmek
3. abolish = (toplumdaki tabuları) yıkmak, sona erdirmek (= do away with)

4. absorb = içine çekmek, emmek
5. abstain from = (alkol, ilaç vb) --- den sakınmak/ uzak durmak (=avoid from) !
6. abundance = bolluk, bereket
7. abundant = bol, bereketli
8. accelerate = hızlandırmak, ivme kazandırmak *** accelerator = gaz pedalı
9. accept = kabul etmek, razı olmak
10. access = erişmek, ulaşmak
11. accessible to = ulaşılabilir, erişilebilir
12. accommodate = (misafir, konuk vb) ağırlamak (= put up)
13. accompany = (1) eşlik etmek, arkadaşlık etmek (= escort) (2) beraber bulunmak ya da bir arada gözükmek (* Pain and fever accompany inflammatory diseases)
14. accomplish = başarmak (= achieve)
15. accumulate = (1) birikmek, çoğaltmak (2) biriktirmek, yığmak
16. accuracy = doğruluk, kesinlik
17. accurate = doğru, hatasız, eksiksiz bir şekilde (= precise, correct)
18. accurately = doğru, hatasız, eksiksiz bir şekilde (= precisely, correctly)
19. accuse (of) = birini bir şeyle suçlamak, itham etmek
20. achieve = başarmak, yerine getirmek
21. acknowledge as = (1) kabul etmek, --- olarak tanımak (2) (mektup, mesaj vb) aldığını gönderen kişiye bildirmek
22. acquainted with = aşina olmak, haberdar olmak (= familiar with)
23. acquire = (dil, miras, huy vb) edinmek, kazanmak (= obtain, attain) (*She acquired a huge fortune.) (* I acquired Turkish but I learned English in school.)
24. acquisition = edinim
25. activity = faaliyet, aktivite *** activist = bir fikrin aktif destekçisi (= supporter)
26. adapt = bir şeye uyarlamak, uydurmak ( = adjust)
27. addict = bağımlı, tiryaki *** drug addict = eroin bağımlısı
28. addiction to = bağımlılık, tiryakilik
29. addition = ilave, ek
30. additionally = ayrıca, bunun yanı sıra, buna ilaveten (= furthermore, moreover)
31. adequately = yeterli bir şekilde (= sufficiently)
32. adjust = (1) uyarlamak (= adapt) (2) alışmak (= get used to)
33. adjustment = düzeltme,intibak, uyma
34. administer = (1) idare etmek, yönetmek (2) (damardan ilaç vb) vermek, sağlamak
35. admire = hayran olmak
36. admit = kabullenmek, itiraf etmek
37. adopt = (1) evlat edinmek (= take up) (2) (önlem, tedbir vb) almak (adopt measure) (3) (başkasına ait bir şeyi) benimsemek (dil, din vb)
38. adore = çok sevmek, tapmak
39. adverse = zıt, kötü
40. advocate = (1) savunmak (= defend) (2) desteklemek (= support)
41. affect = etkilemek (= influence)
42. aggravate = gittikçe kötüye gitmek, fenalaşmak (= deteriorate, worsen)
43. aggressive = saldırgan
44. aid = yardım etmek (= help)
45. alien (to) = yabancı
46. alongside = yanında, bitişiğinde (beside, next to)
47. alter = değiştirmek (= change)
48. alteration = değişiklik
49. amazing = şaşırtıcı, hayran bırakıcı (= astonishing)
50. amend = değişiklik yapmak (kanunda düzenleme yapmak anlamındaki gibi)
51. amendment = değişiklik, (kanun vb) üzerinde değişiklik yapmak (= alteration)
52. amusing = eğlenceli, zevkli
53. announce = anons etmek, ilan etmek (= give out, declare)
54. anticipate = ummak, beklemek
55. apologize = özür dilemek (apologize to someone for something)
56. appalling = korkunç (= dreadful, horrendous)
57. appointment = (1) atama, tayin (2) randevu (= rendezvous)
58. appreciate = (1) takdir etmek, değerini bilmek (2) anlamak, farkına varmak
59. approach = (1) (zaman/ mesafe bakımından birine/bir şeye) yaklaşmak (* Do not approach with fire! (2) (bankaya/yüksek bir mevkiye vb) müracaatta bulunmak, ricada bulunmak (* She approached the bank for a loan)
60. appropriately = uygun olarak (= suitably)
61. approve of = onaylamak, uygun bulmak, tasvip etmek
62. arrange = düzenlemek, ayarlamak (toplantı, randevu vb)
63. artefact = insan eliyle yapılmış (sanat)
64. ascend = yukarı çıkmak, yükselmek, tırmanmak (= go up / climb up)
65. ask for = ricada bulunmak, bir şey istemek
66. aspire = şiddetle arzu etmek, çok istemek (* I’ve always aspired to be a singer)
67. assemble = (1) bir araya getirmek, toplamak (= gather) (2) monte etmek (= put up)
68. assess = değerlendirmek (= evaluate)
69. assign = atamak, tayin etmek, görevlendirmek (= appoint)
70. assist somebody in something = birine bir konuda yardım etmek
71. associate = (zihninde insanlar/eşyalar arasında) çağrışım yapmak, çağrıştırmak (* I always associate the smell of baking with my childhood.) (2) (kötü yolda olan veya kötü alışkanlıkları olan insanlarla) arkadaşlık yapmak, düşüp kalkmak (* Don’t associate with those glue-sniffers.)
72. assume = (1) elinde delil olmadan bir şeyin doğru olduğunu düşünmek veya kabul etmek, farz etmek (= conclude) (2) (sorumluluk/vebal vb) üstlenmek, üzerine almak (= take on) (* I temporarily assumed the responsibility for her)
73. assure = birine teminat vermek, emin kılmak, garanti vermek
74. astonishment = şaşırtmak, şaşırmak (= amazement, bewilderment)
75. attach = iliştirmek, eklemek (= enclose)
76. attack = saldırmak, saldırı
77. attain = elde etmek, erişmek (= gain, obtain)
78. attainment = ulaşmak, erişmek
79. attend = iştirak etmek, katılmak
80. attribute = (bir sebebe/nedene) dayandırmak (= base on/upon)
81. auditorium = dinlenme/izleme salonu, seyircilerin oturduğu bölüm
82. available = mevcut, var olan
83. avert = (1) olmasını önlemek (2) başka yöne çevirmek (trafik akışını vb)
84. avoidable = kaçınılabilir, engellenebilir
85. award = ödül
86. backward = geri kalmış, geriye doğru
87. badly in need of = bir şeye/birine çok muhtaç olmak
88. barely = (1) hemen hemen hiç, neredeyse hiç (2) güçlükle (= hardly, scarcely)
89. bargain = (1) pazarlık, anlaşma (2) pazarlık etmek (3) kelepir, ucuz eşya
90. barren = kurak, verimsiz (= infertile, arid)
91. basic = temel (= essential, fundamental)
92. bazaar = pazar, alışveriş yeri
93. behave = davranmak
94. believe = inanmak
95. belongings = birinin kişisel eşyaları (= possessions)
96. beloved = sevgili, hazret
97. bitingly satirical = aşırı alaycı, insafsızca eleştirme
98. bizarre = tuhaf, acayip (= strange, weird)
99. blanket = battaniye
100. blaze = (1) ateş, alev, yangın (2) parlamak
101. bolt = fırlayıp kaçmak, tabanları yağlamak
102. branch = dal, branş
103. break off = (nişan, nikah vb) bozmak, ayrılmak
104. breed = (1) (hayvan için) doğurmak, yavrulamak (2) hayvan yetiştirmek
105. bribery = rüşvet *** offer bribes = rüşvet teklif etmek
106. bride = gelin
107. brief = kısa, öz *** in brief = kısaca, öz olarak
108. bring up = (1) çocuk büyütmek (2) kusmak (3) ortaya (konu vb) atmak
109. broadcast = (radyo, televizyon, hava durumu için) yayın
110. Broadly speaking = Genel konuşmak gerekirse (= generally, mostly)
111. broil = ızgara yapmak, kavurmak
112. bullfight = boğa güreşi
113. bully = (1) kabadayı, zorba (2) kabadayılık yapmak, zorbalık yapmak
114. burial = gömü, gömme
115. burn = (1) yakmak (2) yanmak
116. button = düğme
117. calculator = hesap makinesi
118. call for = talep etmek, istemek (= demand)
119. calm = sakin
120. can’t take one’s eyes off = gözlerini birinden veya bir şeyden alamamak
121. cancel = iptal etmek (= call off)
122. captivating = büyüleyici (= enchanting, fascinating)
123. captive = tutsak, esir
124. captivity = tutsaklık, esaret
125. capture = yakalamak, ele geçirmek, tutsak etmek (= apprehend)
126. careless = dikkatsiz
127. carry out = (çalışma, deney, anket vb) yürütmek, icra etmek (= fulfil, conduct)
128. carve = (1) (tahta vb) oymak (2) (et vb) kesmek
129. casually = günlük, sıradan, havadan sudan
130. caution = uyarı, dikkat
131. cease = sona erdirmek, durdurmak ( cease-fire= ateşkes)
132. ceaseless = aralıksız, durmadan (= non-stop)
133. celebration = kutlama
134. celebrity = ünlü
135. census = nüfus sayımı
136. ceremony = tören
137. charge (with) = --- ile yargılamak (mahkemede) (= try)
138. circulate = dolaşmak, dolaştırmak, deveran etmek (vücuttaki kan vb)
139. circulation = (1) dolaşım (2) gazete tirajı, günlük satış oranı
140. cite = örneklemek, adından bahsetmek, değinmek (= refer to, mention)
141. citizen = vatandaş *** Citizenship = Vatandaşlık
142. clarify = açıklamak (= explain)
143. claw = pençe, hayvan pençesindeki kıvrık tırnak
144. clearance = (1) mağazayı boşaltma, malları elden çıkarma, tasfiye (2) izin, yeşil ışık
145. close = (sıfat) yakın
146. closed = kapalı
147. closure = (1) kapanış (2) iflas
148. coincide with = aynı zamana denk gelmek/tesadüf etmek (= fall on the same date)
149. collapse = (1) (bina vb için) çökmek (2) bayılmak
150. collapsible = katlanabilir (kanepe vb)
151. collar = (1) yaka (2) tasma
152. colleague = iş arkadaşı
153. collide with = çarpışmak (= crash into)
154. commence = başlamak (= start) *** commencement speech = açılış konuşması
155. comment on = yorum yapmak (= interpret)
156. commercial = ticari
157. commit = (1) (intihara vb) kalkışmak, yeltenmek (2) (suç, cürüm) işelemek (3) (kendini işine, ailesine vb) adamak (= devote)
158. commit = kalkışmak, yeltenmek *** commit suicide = intihar etmek
159. common = (1) ortak (2) sıradan, yaygın *** in common with = --- ile ortak nokta
160. commonplace = yaygın, sıradan (= ordinary, usual)
161. commuter = ev ile iş arasında mekik dokuyan/gidip gelen
162. companion = dost, arkadaş
163. company = (1) arkadaşlık, dostluk (2) şirket
164. compel = zorlamak, mecbur bırakmak (= force, oblige)
165. compensation for = (1) tazminat ödemek (2) telafi etmek
166. compete = rekabet etmek, yarışmak ***competition = müsbaka, yarış
167. compete against = başkasıyla yarışmak, rekabet etmek
168. compete with = başkasıyla aynı yerden beslenmek/geçim sağlamak (kangurular koyunların otlaklarından otlanan rakip hayvanlar olması gibi)
169. competition = (1) rekabet (2) müsabaka, yarış
170. compile = derlemek, bir araya getirmek (bilgi, delil vb)
171. complain to somebody about something = şikayet etmek
172. completely = tamamen, bütünüyle (= entirely)
173. comply (with) = --- e uymak,--- e itaat etmek (= abide by)
174. compose = oluşturmak, meydana getirmek *** be composed of = --- den oluşmak
175. compound = bir sürü binanın bulunduğu etrafı çevrili mekan
176. comprise = içermek (= include)
177. compute = hesap yapmak, bir notu bilgisayara girmek(= calculate )
178. conceal = gizlemek, saklamak (= hide)
179. conceive as = (1) --- olarak algılamak/düşünmek (2) conceive of = bir şeyi ilk kendisi akıl etmek (= senaryonun konusu vb) (3) gebe kalmak
180. conclude = sonuç çıkarmak (= assume)
181. conclusion = sonuç, netice, yargı
182. condition = durum, hal / koşul,şart
183. conditionally = şartlı olarak, belli şartlara bağlı
184. conduct = (1) (deney, anket vb) idare etmek, yürütmek (= carry out) (2) (isim hali) davranış (= behaviour)
185. conduct = (1) (deney,çalışma vb) yürütmek,icra etmek (2) davranış (= behaviour)
186. confess = itiraf etmek (= speak out)
187. confident (of) = emin
188. confine to = (1) sınırlamak, bir yere mahkum etmek (2) hapse atmak (= imprison)
189. confirm = (1) onaylamak, doğrulamak (= verify) (2) (bir iddiayı, davayı vb) güçlendirmek, pekiştirmek (= strengthen)
190. conflict = (1) çatışma, savaş (2) anlaşamama, tartışma
191. conflict with = çatışmak, çarpışmak, savaşmak
192. conform to = uymak, uyuşmak (= obey the rules)
193. confront = (1) karşılaşmak, yüz yüze gelmek (2) confront about = yüzleştirmek
194. confuse = karıştırmak, şaşırmak
195. conquer = (1) fethetmek (2) yenmek, galip gelmek
196. consent = (1) razı olmak (2) izin,rıza (= permission)
197. consent to = razı olmak
198. consequence = sonuç, netice (= result)
199. conserve = korumak, muhafaza etmek
200. considerable = büyük ölçüde, önemli miktarda, azımsanamaz X negligible(=neglicıbıl)
201. considerably = önemli ölçüde, oldukça
202. considerately = düşünceli/nazik bir şekilde
203. consideration = göz önünde bulundurma/düşünme
204. consist of = ibaret olmak, meydana gelmek
205. conspire against = birine komplo kurmak (= plot against)
206. constantly = 1-sürekli 2- aralıksız
207. constantly = sürekli
208. constitute = oluşturmak, meydana getirmek (= make up)
209. constrain = zorlamak (= restrain, force)
210. construct =inşa etmek, yapmak (= build)
211. consult = danışmak (= check with)
212. consume = tüketmek (= use up)
213. contact with = birisi ile kontak/temas kurmak, irtibata geçmek
214. contemporary = çağdaş, aynı çağda yaşayan
215. content with = --- den memnun
216. contest = yarışma, müsabaka *** beauty contest = güzellik yarışması
217. continent = kıta
218. contract = (1) sözleşme yapmak (2) küçülmek, büzülmek (= shrink) (3) hastalık kapmak
219. contradict = çelişmek
220. contradictory = çelişkili, tutarsız, kendini yalancı çıkaran (= inconsistent)
221. contribute to = katkıda bulunmak
222. controversial = tartışmalı, fikir ayrılığına sebep olan (= disputable, debatable)
223. controversy = anlaşmazlık, fikir ayrılığı
224. conventional = geleneksel, alışılagelen
225. converse = (1) karşıt, zıt (2) konuşmak
226. convert into = dönüştürmek (= change)
227. convict = mahkum, tutuklu
228. convince = ikna etmek
229. correctly = doğru bir şekilde, düzgünce (= accurately, precisely)
230. correspond to = bir şeyle uymak, uygun düşmek, tekabül etmek (= agree, match)
231. correspond with = birisi ile yazışmak
232. counterpart = karşılığı, dengi (“Sultan” kelimesinin counterpart’ı “Kral” dır)
233. couple = çift
234. course = (1) gidişat, ilerleme (zaman/mekan içinde) *** in the course of = ---nın esnasında (2) (nehir için) akış yönü (3) öğrenim, kurs
235. cramped = hijyenik olmayan
236. crash = (1) kaza, şiddetli ses, iflas (2) yere düşme , çarpma
237. crawl = emeklemek
238. create = yaratmak
239. credibly = inanılır bir şekilde (= believably)
240. criminal = ciddi bir suç/cürüm işlemiş,suçlu
241. crippled = felçli, kötürüm (= paralysed) (2) engellenmiş, gerilemiş (ekonomi vb)
242. crocodile = timsah (= alligator)
243. cross out = üstünü çizmek, silmek (= delete)
244. crumble = ufalanmak, parçalanmak (= disintegrate, fall apart)
245. cultivate = tarım yapmak, tarlayı vb sürüp ekmek
246. curator = sanat galerisi/müze/kütüphane görevlisi
247. currency = döviz
248. curve = eğim, eğmek
249. custom = gelenek, görenek *** customs = gümrük
250. customary = geleneksel (= traditional)
251. debate = tartışmak
252. debt = borç
253. deceit = kandırmak *** deceitful = hilekar, hileci
254. deceive = kandırmak, kafaya almak (= take in)
255. decipher = şifresini çözmek
256. decipher = şifresini çözmek, anlamını meydana çıkarmak
257. declare = ilan etmek, beyan etmek
258. decline = (1) azalmak, gerilemek (2) kibarca reddetmek (= turn down)
259. dedicate = kendini adamak (= devote to, commit oneself to)
260. dedicate to = kendini adamak (= devote to)
261. deduce = sonuç çıkarmak (= conclude, assume)
262. deduction = tümevarım, sonuç (= conclusion)
263. deepen = derinleştirmek, derinleşmek
264. defeat = yenmek, bozguna uğratmak (= beat)
265. defect = bozukluk, kusur, hata, sakatlık *** speech defect = konuşma özrü
266. defend = savunmak
267. define = tanımlamak
268. degeneration = yozlaşma, aslını kaybetme
269. delay = geciktirmek
270. delightful = zevkli, hoş
271. deliver = (1) siparişi teslim dağıtmak/teslim etmek (= distribute) (2) doğurmak vermek (3) deliver speech = konuşma yapmak
272. demand = (1) talep, istek (2) talep etmek, istemek ***in demand = revaçta
273. demobilize = askerden terhis etmek
274. demolish = yıkmak, parçalamak (= do away with)
275. demonstrate = (1) uygulamalı bir şekilde göstermek (= show) (2) gösteri yapmak, protesto düzenlemek
276. deny = (1) inkar etmek (2) yapmasını yasaklamak (deny somebody to do something)
277. depress = (1) üzmek (= sadden, upset) (2) bastırmak (= press down)
278. derive from = çıkarmak, gelmek
279. descend = inmek, azalmak
280. desert = çöl
281. deserve = hak etmek
282. design = plan çizmek, tasarlamak
283. design = tasarlamak, dizayn etmek
284. desire = (1) istek, arzu (2) istemek, arzu etmek (= wish)
285. desolate = mutsuz, kederli (= depressed) (2) terkedilmiş (= deserted)
286. dessert = tatlı
287. destination = hedef, varılacak yer
288. destiny = kader, kısmet
289. destroy = yıkmak, yok etmek (= damage, ruin)
290. detain = alıkoymak, göz altında tutmak (= take into custody)
291. detect = meydana çıkarmak, işin aslını ortaya çıkarmak (= discover, notice)
292. detection = teşhis etmek, belirlemek
293. deter (someone) from = caydırmak, engel olmak (= discourage)
294. deteriorate = kötüleşmek, kötüye gitmek (= aggravate, worsen)
295. determination = (1) azim, kararlılık (= ambition) (2) inat (= stubbornness, obstinacy)
296. devastate = yıkmak, tahrip etmek (= destroy)
297. develop = (1) geliş(tir)mek, genişle(t)mek, ortaya atmak (teori, fakir vb) (2) (foto) film banyo ettirmek (3) (vücudun ürettiği bir hastalığa) yakalanmak “develop cancer”
298. deviate = sapmak, yönünü değiştirmek (= diverge, stray)
299. devote = adamak
300. diagnose as = teşhis etmek
301. differentiate = ayırmak (= distinguish)
302. diminish = azalmak (= decline)
303. direct = (1) yönetmek (2) (turiste vb) yol göstermek (guide)
304. disappearance = ortadan/gözden kaybolmak (= vanish)
305. disclose = açığa çıkarmak, gün ışığına çıkarmak (= reveal, display)
306. discover = keşfetmek
307. discriminate (against) = (ırk, yaş, cinsiyet vb) ayrımcılık yapmak
308. discriminate against = ayrımcılık yapmak
309. discuss about = tartışmak (= argue)
310. disease = hastalık, maraz (= illness, ailment)
311. dismiss = kovmak (işten), kafasından çıkarmak
312. dismissal = kovma, başından savma
313. dispatch = göndermek, yollamak (= send, submit)
314. display = göstermek, sergi *** on display = sergide
315. displeased = hoşnut kalmamış, memnun olmayan (= discontented, unsatisfied)
316. dispose of = başından atmak, --- den kurtulmak (= get rid of)
317. dispute = (1) tartışmak, anlaşamamak (= disagree) (2) anlaşmazlık (= controversy)
318. disqualify = diskalifiye etmek, elemek, yetersiz görmek
319. disseminate = (bilgi, fakir vb) yaymak, dağıtmak
320. distinct = (1) farklı, ayrı, bağımsız (= different) (2) açık seçik, net (= clear)
321. distinguish = ayırmak, farkını söylemek (= differentiate)
322. distort = (1) (olayın aslını) çarpıtmak, farklı bir anlam yüklemek (= misrepresent) (2) (şeklini/biçimini vb) bozmak, tahrif etmek (= disfigure)
323. distress = (1) tehlike (2) acı, ıstırap
324. distribute = dağıtmak (= deliver, hand out)
325. divert = (trafik yönünü vb) saptırmak, başka yöne çevirmek
326. dizzy = başı dönen, kendini bayılacak gibi hisseden (= giddy)
327. docile (dosayl) = uysal, evcil
328. dominate = egemen/baskın olmak, hakim olmak, idaresi altına almak
329. donate = (para, kan vb) bağış yapmak (= contribute)
330. donation = (para, kan vb) bağış yapmak (= contribution)
331. dowry = çeyiz
332. dramatic = (1) tiyatro ile ilgili (= theatrical) (2) önemli, kayda değer (= drastic) (3) ani, çok hızlı (fiyatlarda ani ve hızlı artış gibi)
333. draw = (1) (resim vb) çizmek (2) (perde vb) çekmek, kenara almak (3) (sonuç) çıkarmak (***draw a conclusion) (4) bir maçın berabere bitmesi
334. dress code = (bir işyerinde veya okulda) kıyafet genelgesi
335. drug addict = eroin bağımlısı
336. drug dealer = eroin ticareti yapan kişi
337. dustbin = çöp kutusu (= trash can)
338. earth***** = deprem
339. edit = bir kitabı basılabilir hale getirmek, editörlük yapmak
340. edition = (kitap için) basım, baskı, yayın
341. educate = eğitmek (= train)
342. effect = etki (= influence, impact) *have an effect on = üzerinde etkisi olmak
343. elect = seçmek (= vote for)
344. eliminate = elemek, den kurtulmak (= get rid of) (2) yok etmek, yıkmak (= destroy)
345. elimination = (1) ortadan kaldırma, yok etme, bertaraf etme (2) hesaba katmama
346. embarrass = utandırma (= humiliate)
347. embrace = (1) kucaklamak (= hug, cuddle) (2) (fikir, din vb) benimsemek
348. emerge = ortaya çıkmak (= come out)
349. emphasize = vurgulamak
350. employ = (1) işe almak (2) (metot, yöntem vb) uygulamak
351. empty = (1) boşaltmak (2) boş
352. emulate = taklit etmek,(= imitate, copy)
353. enable = olanaklı kılmak
354. enclose = çevresini sarmak
355. encounter = karşılaşmak ( to face)
356. encourage = teşvik etmek
357. endure = dayanmak
358. enhance = büyülemek
359. enhancement = yükseltme, artırma, çoğaltma (= improvement, enrichment)
360. enlarge = büyütmek, genişletmek
361. enquire = soruşturmak
362. enslave = köleleştirmek, esir etmek
363. ensure = birini temin etmek/emin kılmak, birine garanti vermek
364. entertain = eğlendirmek
365. entirely = tamamen (= completely)
366. entrance = giriş
367. envy = kıskanmak, imrenmek
368. epic = destan
369. epic = destansı (şiir vb)
370. equal = eşit, adil
371. equality = eşitlik (= parity, fairness)
372. equate = eşitlemek
373. equip = donatmak
374. equip = donatmak ***equipment = donanım, teçhizat
375. erode = yıpratmak, aşınmak
376. erupt = patlamak
377. establish = kurmak, doğruluğunu kanıtlamak, kabul etttirmek
484. grant = vermek, bahşetmek (burs, bağış vb)
485. grasp = (1) (bir nesneyi) kavramak (2) (bir konuyu) kavramak, anlamak
486. graveyard = mezarlık (= cemetery)
487. groom = damat
488. grow tired of = --- den yorulmak
489. growl = köpek ve benzeri hayvanların çıkardığı hırlama sesi
490. guide = rehber, rehberlik etmek
491. harass = saldırmak, taciz etmek ******ual harassment = cinsel taciz
492. harbour = (1) liman (2) barındırmak, sağlamak
493. hardship = zorluk
494. harshly = (1) sert bir şekilde (2) kabaca
495. hasten = acele etmek
496. havoc = hasar, yıkım (= destruction)
497. hazard = tehlike
498. hazardous = tehlikeli (= perilous)
499. hectic = heyecanlı, telaşlı, hareketli (program, ofis vb)
500. hesitate = duraklamak
501. highly = oldukça, epey (= extremely)
502. hinder = (1) engel, mani (2) engel olmak, mani olmak
503. hire = (1) kiralamak (2) işe almak (= employ)
504. hitchhiker = otostopçu
505. hollow = oyuk, boşluk (ağaç kovuğu vb) *** hollow promise = boş vaat
506. hope¤¤¤¤y = inşallah (= with any luck)
507. horrible = korkunç
508. huge = iri, büyük (= enormous, immense)
509. humiliate = aşağılamak, rezil etmek, utandırmak (= embarrass)
510. hunter = avcı
511. hurricane (hörikeyn) = kasırga
512. iceberg = buz dağı (= glacier)
513. identify = teşhis etmek, kimliğini belirlemek, sınıflandırmak
514. idle = tembel (= lazy, indolent) X (= hardworking)
515. ignore = görmezden kalmak, kale almamak (= take no notice)
516. illusion = hayal,hülya, kuruntu
517. illustrate = örneklemek
518. imagine = hayal etmek
519. imitate = taklit etmek
520. immediate = (1) derhal, acele, çabuk (2) (akraba için) en yakın
521. immobilize (immmobilayz) = hareketsiz/sabit kılmak
522. impact = çarpmak
523. impeach = suçlamak, itham etmek (= accuse)
524. implement = gerçekleştirmek (realize)
525. implicate = bulaştırmak
526. imply = ima etmek
527. impose = zorla kabul ettirmek, koymak( vergi), yük olmak
528. imprisonment = hapse atmak (= incarceration)
529. improve = geliştirmek
530. inaudible = duyulamaz, işitilemez (ses vb)
531. incapable of (inkepıbıl) = kabiliyetsiz, yeteneksiz (= unskillful)
532. incapacitate = yetersiz bırakmak, olanak tanımamak, aciz bırakmak (= debilitate)
533. incessant = aralıksız, sürekli
534. incline = eğmek, eğilimi olmak, fikrini vermek
535. include = dahil etmek, içermek (= consists of, incorporate) x exclude
536. incorporate into = dahil etmek (= include, integrate)
537. incredible = inanılmaz ( = unbelievable)
538. indicate = göstermek, belirtisi olmak
539. indifference to = kayıtsız, ilgisiz olmak
540. induce = -e neden olmak, ikna etmek
541. inevitable = kaçınılmaz (= inescapable)
542. infer = anlamak, sonucunu çıkarmak
543. influence = (1) etki (= impact, effect) (2) etkilemek
544. influential (influwenşıl) = nüfuzlu, sözü geçer, çevresi geniş (= well-connected)
545. inherit = mirasa konmak, miras olarak almak (= come into)
546. inhibit = göz dağı vermek
547. initially = başlangıçta, ilk etapta (= at first)
548. initiate (inişiyeyt)= başlatmak (= start, commence)
549. injure = incitmek
550. injustice = eşitsizlik, adaletsizlik (= inequality, unfairness)
551. innovate = yeni bir şey icat etmek, yenilik getirmek (= invent)
552. innovation = yenilik, yeni bir şey icad etmek
553. innovative = yenilikçi, icatçı
554. insatiable (inseyşıbıl) = (1) gözü doymaz, doyumsuz, aç gözlü (2) obur, pisboğaz
555. insignificant = (1) ehemmiyetsiz, önemsiz (2) anlamsız, manasız
556. insist (on) = ısrar etmek (= persist in)
557. inspect = incelemek
558. instantaneously = anlık, bir anda olan, aniden (= immediately, instantly)
559. institute = kurmak
560. instruct = talimat vermek
561. insulate (against) = yalıtmak, (soğuğu/sesi vb) kesmek (hırkanın soğuğu kesmesi gibi)
562. integrate = bütünleşmek, kaynaşmak
563. intelligence = (1) zeka, akıl (2) haber ajansı
564. intention (intenşın) = niyet
565. intentional = kasıtlı,maksatlı,bilebile (= deliberately)
566. interaction (with) = etkileşim
567. interfere = başkasının işine burnunu sokmak
568. interfere with = karışmak, müdahale etmek
569. interpretation = yorum, çeviri
570. interrogate = sorguya çekmek
571. interview = (1) röportaj, röportaj yapmak (2) mülakat, mülakat yapmak
572. intimate = (1) samimi (2) tanıdık, aşina (alışılan plaj, trafik manzaraları vb)
573. introduce = (1) tanıştırmak (2) yeni bir icadı/fikri ortaya atmak
574. invade = işgal etmek, istila etmek (= attck, occupy)
575. invaluable = paha biçilmez, çok değerli (= priceless)
576. invent = icat etmek (= make up)
577. invest (in) = para yatırımı yapmak
578. investigate = araştırmak, incelemek (= search, look into)
579. invoke = dilemek
580. involve = (1) dahil etmek (2) gerektirmek
581. involvement = dahil olma, karışma (= association, participation)
582. irregularity = (1) yolsuzluk, hile (2) düzensizlik
583. isolate = izole etmek, (iki şeyi vb) birbirinden ayırmak, tecrit etmek
584. jeopardize (ciopidayz) = tehlikeye atmak (= endanger, imperil)
585. join = katılmak, iştirak etmek
586. joint = (1) eklem, mafsal (2) ortaklaşa yapılan (= mutual)
587. justify = doğrulamak
588. kennel = köpek kulübesi
589. keyhole = anahtar deliği
590. kidnapper = adam/çocuk kaçıran (= abductor)
591. knock = (1) devirmek (2) (kapı vb) çalmak
592. knowledge = bilgi
593. label = etiketlemek
594. lamb = (1) kuzu (2) kuzu eti
595. latter = sonraki x former = önceki
596. lawyer = avukat (= solicitor)
597. leak = (1) (su, yağ vb) sızmak (2) (bilgi, gizli sırlar vb) medyaya sızmak
598. legend = efsane (= myth)
599. legislate = yasamak
600. leisure = boş vakit
601. lessen = azaltmak (= diminish)
602. levy = zorla toplama (haraç)
603. Likewise = Buna benzer şekilde, Aynen bunun gibi (= Similarly)
604. listless = yorgun, bitkin (= exhausted)
605. literacy = okur yazarlık
606. litter = çöp (= trash, garbage, rubbish)
607. loathe = nefret etmek (= abhor, hate)
608. locate = yerleştirmek
609. ¤¤¤¤¤¤¤¤ = mevki, yer
610. loose = gevşek, sıkıca bağlanmamış, gevşemiş X tight
611. lovely = sevecen, sevimli
612. luggage (lagiç) = bagaj
613. magical (mecikıl) = sihirli
614. mainstream = pek çok kişi tarafından kabul gören inanış veya düşünce
615. maintain = korumak
616. make a decision = karar vermek
617. manage = (1) başarmak, üstesinden gelmek (2) yönetmek, idare etmek
618. management = yönetim idare
619. manipulate = elinde oynatmak
620. manner = davranış, tutum (= attitude)
621. manufacture = fabrikada üretmek
622. march = ilerleme, ilerleyiş, marşla yürümek
623. massacre (messekı=r) = soykırım, katliam (= genocide)
624. master = (1) efendi, sahip (2) hakim olmak, bir şeyi detaylarıyla bilmek (= govern)
625. masterpiece = şaheser, baş yapıt
626. mature (maçu = olgun
627. meadow = çayır, otlak, mera (= pasture)
628. meander = (1) dolambaçlı yol (2) avare avare dolaşmak
629. measure (mejı=r) = (1) ölçü, ölçmek (2) tedbir, önlem (= precaution)
630. mediate between = arabuluculuk etmek, arasını bulmak
631. meet = (1) (ihtiyaç, talep vb) karşılamak (2) tanışmak (3) (bir yolcuyu) karşılamak
632. memorial = anıt
633. memory = hafıza
634. merge = birleşmek, bir araya gelmek ( iki şirketin birleşmesi vb)
635. migrate = göçmek
636. minor = (1) az (2) önemsiz, küçük *** minority= azınlık
637. miraculously = mucize eseri
638. misbehave = terbiyesizlik yapmak, kötü davranışlar sergilemek
639. mischief = yaramazlık, haşarılık (= misbehaviour)
640. misunderstanding = yanlış anlaşılma (= misconception)
641. mix up = aklını karıştırmak,karıştırmak
642. mock at = dalga geçmek, alay etmek (= tease, make fun of)
643. modify = değiştirmek (= change)
644. mood = ruh hali, moral ***in a bad mood = morali bozuk olmak
645. mourning = yas, keder (= lamentation) ***mournful = yaslı, yas tutan
646. move = (1) hareket etmek, taşımak (2) (bir yerden bir başka yere) taşınmak
647. movement = (1) hareket (2) (edebiyatta vb) akım
648. multinational = çok uluslu
649. municipality = belediye
650. murder = (1) öldürmek, cinayet işlemek (= kill) (2) cinayet
651. mystery = gizem, sır (= enigma)
652. narrowly = kıl payı (= She narrowly escaped death yesterday.)
653. native to = yöreye has/özgü
654. neglect = ihmal etmek (= ignore)
655. nervous = gergin (sınav öncesi vb..) *** nervous attack = sinir krizi
656. neutrality (nötraliti) = tarafsızlık (= impartiality)
657. notice = (1) ilan (2) fark etmek
658. obese = şişman, obez
659. obey = uymak, itaat etmek ( kurallara vb)
660. objection = itiraz
661. obligation = zorunluluk, mecburiyet
662. obscure = (1) silik (2) anlaşılmaz hale getirmek, karışık hale getirmek (= confuse)
663. observe = gözlemlemek
664. obsolete = modası geçmiş, eskide kalmış
665. obtain = elde etmek (= gain, attain)
666. occasion = (1) özel olay, önemli gün (2) durum, hal
667. occasional = ara sıra, nadiren (= infrequent)
668. occupy = (1) (ülke/şehir vb) işgal etmek (2) bir mekanı doldurmak, yerleşmek
669. occur= meydana gelmek
670. occurrence = vukuat, olay
671. odd = (1) tuhaf (=strange, weird *(wiyırd) (2) odd numbers = tek sayılar (1,3,5 ..)
672. Oddly enough! = Ne tuhaftır ki …!
673. odour = koku ***odourless = kokusuz X (aromatic = hoş kokulu)
674. offend = (1) gücendirmek, kırmak (2) (hafif) suç işlemek
675. offer = (1) teklif, teklif etmek (2) (imkan, fırsat vb) sağlamak, sunmak
676. officially = resmen, resmi olarak
677. opportunity = fırsat *** opportunist = fırsatçı
678. opposition = karşıtlık, muhalefet,zıtlık
679. oppress = zulmetmek (= persecute)
680. ordinary = sıradan, alışılagelmiş (= commonplace, mundane, average)
681. originally = ilk başta, ilk önceleri (= initially, at first)
682. ornament = (1) süs, süs eşyası (2) süslemek
683. orphan = yetim bırakmak
684. outcrop = yeryüzüne çıkmış katman
685. outcry = feryat figan, çığlık
686. outdo = birini geride bırakmak, sollamak, ekarte etmek (= surpass)
687. outing = gezi, gezinti
688. outlet = (sadece bir çeşit ürün veya sadece bir firmanın ürününü satan) şube
689. overlap = üstüste binmek
690. overlook = (1) göz ardı etmek, görmezden gelmek (= ignore) (2) (bir evin denize bakması, bir ofisin otoparka bakması gibi) --- e bakmak
691. overtake = (arabasıyla bir başka arabayı) sollamak
692. overtake = sollamak, bastırmak
693. partially = kısmen
694. participate in = katılmak, iştirak etmek (= take part in, join, attend)
695. participation = iştirak, katılım ***participatory = katılımcı
696. particular (pıtik=ulır) = özel, önemli *** in particular = özellikle
697. particularly = özellikle
698. passenger = toplu taşıt yolcusu
699. passionately = ihtirasla, tutkuyla
700. patiently = sabırla, sabırlı bir şekilde (= uncomplainingly)
701. pavement = kaldırım (= side-walk)
702. peace and quiet = huzur ve sükunet
703. peak = doruk, zirve *** at peak = zirvede, dorukta
704. peculiar = tuhaf, acayip (= odd, weird, strange)
705. pedestrian = yaya
706. penalize = ceza vermek, cezalandırmak (= punish)
707. perceive = algılamak
708. permission = izin, müsaade
709. persevering = sebatkar, gayretli
710. persist = ısrar etmek, sürüp gitmek
711. persuade = ikna etmek
712. pessimism = kötümserlik ***pessimist = kötümser ***optimist = iyimser
713. pet = ev hayvanı
714. pioneer = öncü, yol açan, öncülük eden (= forerunner)
715. placement = yerleştirme
716. plague (pleyg) = (1) veba (2) öldürücü salgın hastalık (3) (bela vb) musallat olmak
717. plain = (1) düz, sade (2) ova, düzlük
718. plead = yalvarmak , rica etmek
719. please = (1) memnun etmek, tatmin etmek (= satisfy) (2) Lütfen!
720. pledge (plec) = ciddi bir söz vermek, ciddi bir vaat
721. poem = şiir ***poetry = şiir
722. point = (1) anlam, mana ***pointless = anlamsız (2) (zamanda/mekanda vb) nokta
723. policy = tutum, kural, prensip, ilke
724. polio = çocuk felci
725. pose = ortaya çıkarmak, poz vermek
726. possess = sahip olmak, etkilemek
727. possession = eşya, mal mülk
728. post = (1) vazife, görev, iş (2) posta
729. postpone = ertelemek (= put off)
730. practically = 1-hemen hemen 2-uygun olarak, pratik olarak
731. praise = övmek (= glorify, compliment)
732. precede = - den önce gelmek
733. predict = tahminde bulunmak
734. predictable = tahmin edilebilir, sağı solu belli
735. prejudice = ön yargı (= bias)
736. present = (1) sunmak, tanıtmak (2) mevcut, var olan (= existing)
732. precede = - den önce gelmek
733. predict = tahminde bulunmak
734. predictable = tahmin edilebilir, sağı solu belli
735. prejudice = ön yargı (= bias)
736. present = (1) sunmak, tanıtmak (2) mevcut, var olan (= existing)
737. preserve = korumak, muhafaza etmek
738. pressure = baskı, basınç ***under pressure = baskı altında
739. prevent = engel olmak, mani olmak
740. previously = önceden, eskiden (= formerly)
741. prior (to) = --- den önce, --- den evvel
742. prison = hapishane (= jail)
743. probability = olasılık
744. process = (bir malzemeyi) işlemek
745. progress = ilerlemek ***in progress = devam eden, ilerlemekte olan
746. promote = (1) terfi etmek, makamını yükseltmek (2) reklam yapmak
747. prompt = çabuk, ivedi, acele, vakit geçirmeden (= punctual, immediate)
748. promptly = derhal, hemen
749. proofread = bir metni inceleyip üzerindeki yanlışları düzeltmek
750. properly = adam akıllı
751. property = mal, mülk
752. proportion = oran ***in proportion to = ---e oranla
753. protection against = koruma
754. provoke = kışkırtmak, tahrik etmek
755. publish = (kitap, kaset vb) yayımlamak
756. purchase (pö=çıs) = (1) satın almak (2) satın alınan eşya
757. purchase = satın almak (= buy)
758. purpose = amaç, gaye
759. pursue = takip etmek (= follow, chase) ***in pursuit of = ---nın peşinde
760. push = itmek X pull = çekmek
761. put forth = öne sürmek, ortaya atmak (= put forward, bring up)
762. queue = sıra, kuyruk
763. race = (1) ırk (2) yarış
764. racism = ırkçılık, milliyetçilik (= nationalism)
765. raid = yasadışı işlere yapılan baskın (= seizure)
766. raise = (1) artırmak, yükseltmek, kaldırmak (su seviyesini, maaşları vb) (2) (hayvan/insan) yetiştirmek, büyütmek (3) (sorun, konu, fikir vb) ortaya atmak
767. rate = oran, hız
768. receive = almak, kabul etmek
769. reckless = = dikkatsiz, pervasız (= irresponsible, thoughtless)
770. recklessly = dikkatsizce, pervasızca (= irresponsibly, thoughtlessly)
771. recognize = (daha önce gördüğü birini veya bir şeyi gördüğünde) tanımak
772. recommendation = tavsiye, öneri
773. referee = hakem (= arbitrator)
774. refreshing = canlandırıcı, serinletici (aperatif yiyecek, temiz hava vb)
775. refugee = mülteci
776. refund = parayı iade etmek
777. regard = (1) saygı (= respect) (2) göz önünde bulundurmak
778. regional = bölgesel
779. register = (1) sicil,kütük (2) kaydetmek
780. regret = (1) pişmanlık (2) üzüntü
781. regretful = pişman, üzgün (= remorseful)
782. regrettable = üzücü, üzüntü/keder/esef verici
783. regularly = düzenli bir şekilde *** on a regular basis = düzenli bir şekilde
784. rehearse (rihörs) = prova yapmak ***rehearsal = prova
785. reject = red etmek (= turn down)
786. rejection = ret, kabul etmeme (= refusal)
787. relate = (1) rivayet etmek, anlatmak, aktarmak (2) ilişkili/alakalı olmak
788. release = serbest bırakmak,salmak (= let out)
789. relentless = (1) merhametsiz (2) amansız, hummalı, aralıksız devam eden
790. relief = rahatlama, ferahlama ***relief work = afet kurtarma ekibi
791. relocate = yerini değiştirmek, yerinden etmek (= displace)
792. reluctant (rilaktınt) = isteksiz (= unwilling)
793. remain = kalıntı
794. remark = (1) söylemek, belirtmek (2) düşünce, fikir
795. remembrance = anma, hatırlama, yad etme (= commemoration)
796. reminiscent of = andıran, hatırlatan, anımsatan (= suggestive of)
797. remote = (1) uzak, ırak (2) ıssız, ücra ***remote control = uzaktan kumanda
798. removal = (1) (leke vb şeylerin) çıkarılması, sökülmesi (2) (evin vb) taşınması
799. remove = (1) (leke vb) çıkarmak, temizlemek (2) sökmek
800. repeatedly = defalarca, tekrar tekrar (= continually, constantly)
801. repetitive = monoton, sıkıcı
802. replace (with) = (1) eski yerine koymak (2) --- ile değiştirmek
803. replica = aslına çok benzeyen kopya
804. request = rica etmek
805. require = gerektirmek (= necessitate)
806. requirement = ihtiyaç, gereksinim
807. resentful = alıngan, darılmış
808. reside = ikamet etmek, yerleşmek
809. resident = bir yerde ikamet eden, halk (apartman, mahalle sakini vb)
810. resign from = --- den istifa etmek ***resignation = istifa
811. resolve = (1) çözmek (= sort out) (2) karar vermek
812. resort = (1) son çare olarak bir şeye başvurmak (2) tatil yeri/beldesi
813. response = karşılık, cevap
814. restlessness = huzursuzluk, içinin rahat olmaması X calmness
815. result = sonuç (= outcome)
816. reveal = açığa çıkarmak, gün yüzüne çıkarmak (= disclose, display)
817. revenge = intikam, intikam almak *** take revenge on = intikam almak
818. revolve = (1) dönmek (2) döndürmek, çevirmek
819. reward = (1) ödül (2) ödüllendirmek *** rewarding = tatmin edici (iş vb)
820. ride = (at, bisiklet vb) binmek
821. right¤¤¤¤y = haklı olarak, haklı yere X wantonly = durduk yere, sebepsiz yere
822. rise = ortaya çıkmak, artmak, yükselmek
823. rob somebody of something = birini soymak ***robbery = soygun
824. robust (rıbast) = turp gibi, sapasağlam
825. rough (raf) = (1) kaba pürüzlü (zemin, yüzey vb) (2) nazik olmayan, sakar bir şekilde (3) (deniz/okyanus için) dalgalı, fırtınalı
826. rubble = enkaz, yığın (= wreckage)
827. sacrifice = adamak, kurban adamak
828. salute = selamlamak (= greet)
829. satisfaction = tatmin, memnuniyet
830. savage = vahşi
831. scald = kaynar suyla yakmak/haşlamak (el, kol vb)
832. scalp = kafa derisini yüzmek
833. scarce = seyrek, az
834. scarcely = hemen hemen hiç (= barely, hardly)
835. scatter = saçmak, serpmek
836. sceptical = şüpheci (= cynical)
837. scratch = (1) kazımak, tahriş etmek (2) tırmalamak
838. sculpture = heykel ***sculptor = heykeltırtaş
839. seam = (1) kıyafetlerin dikiş yerleri (2) (yara için) dikiş yeri
840. seasonal = mevsimine uygun
841. secure = güvenli, emniyetli (= safe)
842. sedate = (1) sakinleştirmek, yatıştırmak (2) sakin, soğukkanlı (= composed)
843. seed = tohum
844. seize = (1) baskınla ele geçirmek (= raid) (2) (birinin kolunu vb) kavramak
845. sense = (1) duygu **sensitive = hassas, duygusal (2) mantık **sensible = mantıklı
846. sentence = (1) birini hapse/cezaya mahkum etmek (2) cümle
847. sentimental = duygusal (= emotional)
848. session = toplantının her bir oturumu
849. sewage = lağım, kanalizasyon
850. shade = (1) gölgelik (2) renk tonu
851. shortcoming = kusur, ek**** noksan
852. shorten = kısaltmak
853. show off = hava atmak
854. shuffle = karıştırmak ( iskambil kağıtlarını); ayak sürüyerek yürüme
855. sigh = iç çekmek *** a sigh of relief = derin/rahat bir nefes
856. significant = (1) önemli, kayda değer (2) manalı, anlamlı
857. silent = sessiz, sakin
858. simply = (1) basit bir şekilde (2) sadece, yalnızca (= only, solely, merely)
859. simulate = taklit etmek *** simulation = taklit
860. sink = (1) batmak (2) lavabo, musluk taşı
861. situate = konuşlandırmak, yerleşmek, yerleştirmek (= locate)
862. size = (1) (insan için) kıyafet bedeni (2) ebat, boyut
863. skill = beceri, yeti, istidat (= talent, ability)
864. slaughter = (1) kurban etmek, kesmek (2) öldürmek, cinayet işlemek (= murder)
865. slavery = kölelik
866. sleeve = gömlek, gömlek kolu *** buy on the sleeve = veresiye satın almak
867. slight = hafif, az
868. slip = kaymak *** slip of the tongue = dil sürçmesi
869. smash = (cam, kapı vb) paramparça etmek, kırıp parçalamak
870. smother (smadır) = (1) (yastık vb ile) boğmak (2) üzerini örtmek, kamufle etmek
871. snap = (fotoğrafçılıkta) poz
872. soap = sabun ****soap opera = pembe dizi
873. sociable = sıcak kanlı, insanlarla çabuk kaynaşan
874. solely = yalnızca, sadece
875. soothing = yatıştırıcı (= comforting, calming)
876. spectacular = görkemli, harikulade
877. spectacular = görkemli, muhteşem (= impressive, stunning)
878. spend = harcamak ( para vb)
879. spillage = (yere vb) dökülen şey, döküntü (su vb)
880. spin = (1) fırıl fırıl dönmek (2) (ip için) eğirmek
881. spine = omurga, belkemiği
882. spiritual = manevi, ruhani
883. spoiled = şımarık (= mischievous (=misçivıs)
884. spouse = eş (karı veya koca)
885. spread = yaymak, yayılmak ***widespread = geniş çaplı, yaygın
886. spring = (1) bahar mevsimi (2) su kaynağı
887. stability = istikrar, denge
888. staff = personel
889. stage = (1) sahne (tiyatro) (2) aşama, merhale
890. stage = sahne, derece
891. startle = (1) korkutmak, ürkütmek (2) şaşırtmak, affalatmak
892. statement = (1) söz, ifade (2) demeç *** give statement = ifade vermek
893. statue (steyçu) = heykel
894. steadily = sabit bir şekilde, istikrarla (= constantly)
895. steal = çalmak, hırsızlık yapmak
896. stealthily (steltili) = hırsız gibi, sinsi bir şekilde (= sneakily (snikili)
897. stem = ağaç gövdesi *** stem from = --- den kaynaklanmak
898. stimulate = (1) teşvik etmek, motive etmek (= encourage) (2) (beyni) uyarmak
899. stir = (1) karışıklık, kargaşa (2) karıştırmak ( çorba vb) ***Stir up = Kızıştırmak
900. store = depo, depolamak
901. storm = fırtına ***blizzard = kar fırtınası
902. stranger = yabancı, ecnebi
903. stray = (1) başıboş aylak kimse (2) sokakta yaşayan kedi, köpek vb
904. stress = (1) buhran, bunalım, stres (2) vurgulamak (= emphasize)
905. stretch = (1) uzamak, uzanmak (2) germek
906. strike = (1) grev *** on strike = grevde (2) darbe, vuruş
907. stroll = ağır ağır dolaşmak (= go for a stroll = dolaşmaya çıkmak)
908. subject to = (1) (ölüme, yalnız kalmaya vb) maruz kalmış (2) olası, muhtemel
909. substantial = çok önemli, önemli ölçüde
910. sue = dava açmak
911. sufficiently = yeterli miktarda
912. suffrage = oy kullanma hakkı
913. suggestion = öneri, tavsiye
914. suggestive of = manalı, imalı, insanın aklına bir şey getiren
915. suit = yakışmak (kıyafetin vb.)
916. supply = (1) tedarik etmek,sağlamak (2) kaynak *** supply of water= su kaynağı
917. support = desteklemek
918. supportive = (1) destek veren, anlayış gösteren (2) yardımsever, şefkatli
919. suppress = (duygularını, bağışıklık sistemini vb) baskılamak
920. surpass = üstün olmak, geride bırakmak, üstün olmak
921. surrender = teslim olmak X surround
922. suspend = askıda , muallakta bırakmak, okuldan uzaklaştırma
923. suspicion = şüphe
924. symptom = semptom, belirti (hastalık vb için)
925. take off = (1) havalanmak (2) taklit emek
926. take on = (sorumluluk vb) üstlenmek
927. tame = evcil hayvan (= docile, domesticated)
928. tapestry = duvar halısı
929. tasteful = (1) zevkli, zevkine düşkün kişi (2) zevkle yapılan/hazırlanan (desen vb)
930. tasty = lezzetli
931. temple (tempıl) = tapınak, mabet (= shrine, sanctuary)
932. tenderness = şefkat, merhamet, anlayış (= affection)
933. terminal = (1) ölümcül (hastalık) (= perishing) (2) uçta/sonda bulunan, son, nihai
934. terminate = (1) (sözleşme, kontrat vb) sonlandırmak, bitirmek (2) yok etmek
935. territory = bölge, arazi
936. the rest of… = --- nın geri kalanı
937. thoughtless = düşüncesiz, patavatsız, kaba (= tactless, rude)
938. throughout = boyunca
939. throw = atmak, fırlatmak
940. throw out = (çöp vb) dışarı atmak
941. thunderstorm = yıldırımlı fırtına
942. tomb = mezar, kabir, türbe (= grave)
943. tough = (1) sert, katı, dayanıklı madde (2) (yiyecek vb) çiğnenmez, iyi pişmemiş (3) (insan için) çetin, dayanıklı, çok hayat tecrübesiyle yoğrulmuş
944. trace = iz, izini sürmek
945. trade = (1) ticaret yapmak, alım satım yapmak (2) ticaret
946. traditional = geleneksel

947. trail = iz, patika
948. train = (1) eğitmek, eğitim görmek (= educate) (2) idman/antrenman yapmak (3) stajyerlik/çıraklık yapmak
949. transmit =(1) göndermek, iletmek (mesaj vb) (2) (hastalık vb) bulaştırmak
950. trash = çöp (= garbage)
951. treasure (trejı= )= hazine
952. treat = (1) tedavi etmek *** treatment = tedavi (2) davranmak
953. trick = hile, tuzak, çeldirme ***play a trick on = kandırmak, kötü şaka yapmak
954. trim = (1) (ağaç) budamak (2) (saç) kırpmak, kesmek
955. tripe = işkembe
956. truthful about = (1) sadece doğruyu söyleyen (2) gerçeklere uygun, doğru (söz)
957. turn in = (1) (yetkili kişiye) teslim etmek (2) uyumaya gitmek
958. unattended = sahipsiz, sahibi ortada gözükmeyen (eşya, çocuk vb)
959. unbearable = katlanılmaz, dayanılmaz (baskı, sıcaklık, soğuk vb) (= intolerable)
960. uncultured = kültürsüz, tahsilsiz, cahil (= uncultivated, boorish, unsophisticated)
961. undermine = zayıflatmak, baltalamak, temelini çürütmek (= weaken)
962. undertake = (zor ve üzün sürebilecek bir işi) üstlenmek, sorumluluğunu almak
963. undertake = üstlenmek (= take on)
964. unfortunate = talihsiz, şansız (= unlucky)
965. unlimited = sınırsız (= unrestricted)
966. unreliable = güvenilmez
967. untimely = vakitsiz, yersiz, olmadık zamanda (= at an awkward time)
968. unusual = sıra dışı, alışılmamış (= extraordinary, exceptional)
969. unwind = (1) (özellikle işten sonra) rahatlamak, dinlenmek (2) düğüm/sargı çözmek
970. upgrade = (bilgisayar gibi makineleri) güncellemek, modelini yenilemek
971. urgent = acil (= pressing)
972. vacation = tatil
973. vague (veyg) = (1) belirsiz, üstü kapalı (2) net hatırlanamayan şey X vivid
974. valley = vadi
975. vanish = 1- ortadan kaybolmak 2-yok olmak
976. variety = değişiklik, çeşitlilik
977. vast = büyük, engin, muazzam (= immense, tremendous, huge)
978. vet = veteriner
979. vigorously = gayretle (= diligently)
980. violate (vayoleyt) = (kural, kanun, hak vb) ihlal etmek, çiğnemek (= abuse)
981. violent = şiddetli, şiddet içerikli
982. virtually = hemen hemen, neredeyse (= practically, nearly, almost)
983. vocation = meslek
984. volunteer = gönüllü, ücret almadan yardım eden
985. vote for/against = (1) oy (2) oy vermek
986. voyage = deniz yolculuğu
987. wantonly = (1) durduk yere, sebepsiz yere (2) ahlaksızca, şehvetle
988. wear = takınmak( gözlük, kolye, kıyafet),giymek
989. weep = ağlamak, sızlamak (= cry, sob)
990. whirl = (1) hızla dönmek (2) girdap
991. wholly = tamamen, tümüyle, bütünüyle (= entirely)
992. widely = geniş çapta, oldukça
993. widow = kadın dul ***widower = erkek dul
994. withdraw from = (1) (savaştan,seçimlerden vb) geri çekilmek (= pull out of) (2) (bankadan, hesaptan vb) para çekmek
995. withdrawn = içine kapanık (= reserved, inhibited)
996. witness = (1) şahit olmak (2) tanık, şahit, görgü tanığı
997. worthless = değersiz (= valueless)
998. yard = avlu, bahçe
999. yield = (1) ürün meyve vermek (2) ürün kazanç
1000. zip = fermuar    
Read more

Danişmentname Nedir? Konu Anlatımı, Ders Notları

3. metin
DÂNİŞMENTNÂME
TEKE TEK VURUŞMA
1
… Melik dahi üç halme darb urdu (üç hamle vurdu), gene alımadı (yenemedi), taaccüb kıldı (şaşırdı). Çün atla süvârlıkta (çünkü atlı askerlikte) zafer bulmadılar, âhir (sonunda) Melik piyade, yayan oldular, âlet-i silâhları (silahları) atlar üzerine berkittiler (yerleştirdiler). Şirt’in derhâl ilerü geldi (öne çıktı), sınadı (denedi), Melik’in kuşağını duttu, zor etti (zorladı), Melik’i kuşağından çekti amma alımadı (alamadı); çün üç hamle geçti (çünkü üç hamle yaptı), Melik’i bir zerre yerinden depredimedi (kıpırdatamadı). Çün nöbet Melik’e değdi (sonra sıra Melik’e geldi), elin uzattı, Şirt’in kuşağından berk duttu (sıkıca tuttu), bir kez nâra urup (bağırarak) Şirt’in yerinden götürü (yukarı kaldırdı), yere urdu (vurdu), hançer çıkardı, lâîne aman vermeyüp hemen (…) kesti.
2
… Akatis bir dev gibi iri idi. Bir darb Efrumiye’ye şöyle urdu kim (Efrumiye’ye öyle bir vurdu ki) Efrumiye kalkan beraber tuttu (kalkanını tuttu), elinde kalkan hurd oldu (parçalandı), Efrumiye başın uğurladı (başını korudu), darb at başına erdi (darp atın başına geldi), at başını hurd eyledi, at yıkıldı. Efrumiye sıç­radı, attan ayrıldı. Kâfirler gavgayı ayyûke çıkardı (Kâfirler bağırarak kavga ederken), müminler tekbîr getürdiler. Lâîn gerü kıldı kim bir gürz dahi bânûya (kadına) uraydı (Düşman geri çekildi ki kadına bir gürzle dahi vuramadılar.). Efrumiye derhâl kılıcın darttı (çekti), sıçradı, at yanına geldi, bir darb öyle urdu kim (öyle bir vurdu ki) atın iki ayağın (ayağını) kesüp yere bıraktı. Atla lâîn yıkıldı. Aklatis yerinden durun­ca (kalkınca) Efrumiye bir kılıç urdu (…) kimdi şunda (o anda) gitti. Kâfirlerin şâdlığı mateme tebdîl oldu (Kâfirlerin sevinci mateme dönüştü), gaziler tekbîr getürdiler.

SAVAŞ
1
İki çeri karıldılar, katıldılar, cenge cenge turdular (savaşa başladılar). Şöyle atlar kişnemesinden, erler (askerler) narasından âlem gulgule bile (rültü ile) toldu (doldu); bir nücûmî saat (bir saatlik süre) at arkasında cenk oldu; (…) buharı, at ayağının tozu hava yüzünü kapladı, birbirin âdem seçemez oldu (insanlar birbirini göremez oldu).
2
İki tağ (dağ) gibi çeri (asker) birbirine karıştılar. Bir uruş koptu (çatışma başladı) ve bir ceng-i âşûp (kargaşa savaş) oldu kim âlem (ortalık) veleveleye (gürültüye) vardı, sanasın kıyamet gün idi (sanki kıya­met günüydü); oğul atasın (atasını) ve ata kartaşın (kardeşini) bilmez oldu; her kişiye canı kayusu (kay­gısı) oldu; şöyle kim ol cenk (savaş) dil ile vasf olmazdı (anlatılmazdı); şöyle kim (şöyle ki) gaziler ve ol Müslümanlar din yoluna ve Muhammed gayretine can feda kılmışlardı; şöyle kim at kişnemesinden, gürz depeldüsünden (vuruşundan), ok fışıldusundan ve yay tenkildüsünden (gıcırtısından), pehlevanlar narasından, at ayağı tapıldusundan (nal sesinden), âleme bir sadâ düştü kim (âlemi bir gürültü kapladı ki) tağlar ve dereler yankulandı. Şunun gibi cenk oldu kim Melik Gazi ve Artuhı ve gaziler şimşek gibi balkılardı (parıldarlardı), ejderha gibi ya bir arslan gibi vuruşurlardı…
Örnekli Türk Edebiyatı Tarihi
hzl.: Cevdet KUDRET

1. Okuduğunuz metnin olay örgüsünü tahtaya çizeceğiniz bir şema üzerinde gösteriniz.
1. Birinci bölüme Melik ile Şirt arasında teke tek vuruşma olur ve Melik, Şirt’i öldürür.
İkinci bölümde Efrumiye ile Akatis arasında teke tek vuruşma olur ve Efrumiye kafir Akatis’i yener.
Savaş bölümünün birinci kısmında iki asker meydana çıkıp savaşırlar, iki saat geçer birbirlerini yenemezler v ortalık toz bulutuna dönüşür.
İkinci kısmında da yine iki asker arasındaki kavgayı ele alır.

2. “Dânişmentnâme” adlı metnin yapısını oluşturan öğeleri (kişiler, zaman, mekân) belirleyiniz. Tes­pitlerinizi aşağıya yazınız.
Kişiler: Melik, Efrumiye (iyi ve kahraman karakterler), Akatis ve Şirt (kötü ve kafir karakterler)
Zaman : Belirgin bir zaman yoktur. Zaten destanlarda belirgin bir zaman olmaz.
Mekân : Savaş meydanı olsa da belirgin değildir.

3. Metindeki kişilerin adlarını ve özelliklerini sıralayınız. Bu kişilerin, olay örgüsündeki işlevlerini belirleyiniz.
3. Melik, Efrumiye (iyi ve kahraman karakterler),
Akatis ve Şirt (kötü ve kafir karakterler)
Olay örgüsündeki işlevi ise olaylar kahraman karakterler ve bunlara karşı çıkan kötü karakterler karşısında geçeceği için mutlaka bu isimlerin özellikleriyle verilmesi gerekir.

4. Metindeki olayların geçtiği mekânın işlevini belirtiniz. Bu mekânın nasıl anlatıldığını metinden örneklerle açıklayınız.
4. Direkt tasvir halinde mekan verilmemiş ise olayların geçtiği yerin savaş meydanı olduğunu anlayabilmekteyiz.

5. Metinde olayların geçtiği zaman dilimini belirten kelimelere örnek veriniz. Olayların geçtiği zaman dilimini belirtiniz.
5. Yine zaman kavramı verilmemiştir.

6. Olayların geçtiği mekân, zaman ve metindeki kişiler arasındaki uyumu açıklayınız.
6. Olay örgüsü, yer, zaman ve kişiler olay çevresinde gelişen edebi metinlerde uyum içinde verilmesi gerekir. Çünkü biri farklı ve anlamsız olduğu zaman olay örgüsü anlamsızlaşır. Danişmentname metninde insana garip ve yabancı gelen unsur yoktur ve uyum halinde verilmiştir.

7. a. Metnin temasını söyleyiniz.
a. Kahramanlık

b. Bilgi birikiminizden de yararlanarak “Dânişmentnâme”nin teması ile eserin anlatıldığı dönem arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
b. Dönemine göre insanlar din adına kafirle savaşıp yaptıkları dönem olduğu ve dini yaymak amacıyla mücadele edildiği biliyoruz ki bu metinle dönemi arasında ilişki vardır.

c. Metnin teması evrensel midir? Düşüncelerinizi belirtiniz.
c. Tema kahramanlık ve evrenseldir. Her dönemde bunu işleyen eserler görülebilmektedir.

8. Olay örgüsünde anlatılanlar, hayatta karşılaşılabilecek durumlar mıdır? Metinde anlatılanların olay örgüsü çevresinde nasıl aktarıldığını söyleyiniz.
8. Gerçekleşmesi mümkün olmayan insanların tahayyülünde olan şeyleri ifade eder. Metinde insana özgü gerçeklikler ifade edilse bunların abartılarak verildiği için gerçekliği çok yoktur.

9. Metnin anlatıcısını ve anlatıcının bakış açısını söyleyiniz.
9. İlahi bakış açısı ile anlatılmıştır.

10. a. Metinden alınan aşağıdaki kelimelerin günümüzdeki karşılıklarını inceleyiniz. Ses değişimleri­ni belirtiniz.
ilerü ————> ileri i – ü değişimi
amma ————> ama m sesini düşmesi
depredimedi ————> depretemedi t-d değişmesi
urdu ———-–> vurdu sözcük başı v sesi türemesi

b. Okuduğunuz metinde, anlamını bilmediğiniz kelime sayısının çoğunlukta olup olmadığını belirtiniz.
b. Bilmediğimiz kelimeler çoğunluktadır.

c. “… yere urdu, hançer çıkardı. /… at başını hurd eyledi, at yıkıldı.” cümlelerini yapı bakımından inceleyiniz.
c. Yapısı itibariyle sıralı cümledir.

Yaptığınız incelemeden yararlanarak metnin dil özelliklerini defterinize sıralayınız.
Olay örgüsü akıcı bir şekilde anlatılsa metin içinde anlaşılmayan kelimeler fazla olup dilinin bize göre ağır olduğunu söyleyebiliriz.

11. Metinden tasvir cümlelerine iki örnek yazınız.
11. Akatis bir dev gibi iri idi.
Kâfirler gavgayı ayyûke çıkardı (Kâfirler bağırarak kavga ederken), müminler tekbîr getürdiler
Kâfirlerin şâdlığı mateme tebdîl oldu (Kâfirlerin sevinci mateme dönüştü), gaziler tekbîr getürdiler.

Bu tasvirlerin nasıl yapıldığını ve metindeki işlevini belirtiniz.
Bu tasvirler metnin daha iyi anlaşılması için yapılmıştır.

12. “Dânişmentnâme”nin, ortaya çıktığı dönemdeki hangi gerçekleri dile getirdiğini bilgi birikiminiz­den yararlanarak açıklayınız.
12. Danişmentname metninde döneminde Müslümanların kahramanlıkları ve insanların İslamı yaymak için mücadeleleri vardır ki bu o dönemin gerçekliğine uygun düşmektedir.

13. “Dânişmentnâme”yi İslamiyet öncesi metinler ve günümüz hikayesiyle tema ve kişiler yönünden karşılaştırınız. Benzer ve farklı yönleri sıralayınız.
Farklılıklar Benzerlikler
Dânişmentnâme Kahramanlık teması
Olağanüstülükler var
İnsana ait gerçeklik az
İslami etki var.
Kurmaca
Olay çevresinde gelişen edebi metinler
Olay, yer, zaman, kişi etrafında şekillenmiştir.
İslamiyet Öncesi Metinler Kahramanlık teması
Olağanüstülükler var
İnsana ait gerçeklik az
Kavmi etki var.


14. a. Metnin yazarının fikrî ve edebî yönü hakkındaki düşüncelerinizi aşağıya yazınız.
a.
1.Anadolu’nun fethini ve bu fethi gerçekleştiren kahramanların anlatıldığı bir destandır.
2. 12 yy’da sözlü olarak şekillenmiş 13 yy’da yazıya geçirilmiştir.
3. Anadolu coğrafyası destanda gerçek isimleriyle yer alır.
4. Destanda adı geçen kahramanlar gerçek Türk beyleridir.
5. Bu destan uzun bir süre bir tarih kitabı olarak nitelendirilmiştir.
6. Eser ilk defa Anadolu Selçuklu Sultanı İkinci İzzeddin Keykavus’un emriyle İbn-i Ala tarafından derlendi.
7. Eser ikinci olarak Osmanlı Hükümdarı Sultan İkinci Murad’ın emriyle Tokat Dizdarı Arif Ali tarafından Türkçe olarak aralarında manzum parçaların da bulunduğu bir nesir diliyle 17 bölüm halinde yazdı.
8.Battalname’nin bir devamı olarak kabul edilir.
9. Halk şairleri tarafından da “Mefailün mefailün faulün” vezniyle manzum olarak yazılmıştır.
10. Tarihçiler için kaynak eserlerden sayılmıştır.

b. Eserle yazar arasındaki ilişkiyi tespit ediniz.
b. Eser anonim bir eser olmakla birlikte yazıldığı dönemdeki halkın ortak duygu ve düşüncesini yansıtmaktadır.
Read more

Şiir-İlahi-Nefes-Gazel Nedir? Ders Notları

Şiir-İlahi-Nefes-Gazel
3. Oğuz Türkçesinin Anadolu’daki İlk Ürünleri (XIII – XIV. Yüzyıl)
a. Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler (Şiir; İlahi, Nefes, Gazel)
HAZIRLIK
1. Yunus Emre ve Dehhânî’nin sanat anlayışları hakkında bilgi edininiz.
1. YUNUS EMRE:

  • 13. yy’da yaşamıştır.
  • Bugünkü Türkçe’nin başlatıcısı, Tekke edebiyatının en büyük şairidir.
  • Yalın ve özlü söyleyiş (Sehl-i Mümteni) ustasıdır.
  • İnsan sevgisini temel olarak almıştır.
  • Hece ölçüsünü kullanmıştır, Aruzla da yazmıştır.
  • İlahi ve nefesleri çoğunluktadır.
  • Divan ve Risalet-ün Nushiye adlı eserleri vardır.

2. Yunus Emre’nin beğendiğiniz bir ilahisini şiir okuma yarışmasına katılmak üzere ezberleyiniz.
2.
3. “İlahi ve gazel” nazım şekilleri hakkında bilgi edininiz.
3. İLAHİ
Allah’ı övmek ve ona duyulan aşkı dile getirmek, ona yaklaşmak amacıyla söylenen şiirlerdir.
Belli bir makamla söylenir.
Genelde hece ölçüsünün 7-8′li kalıbıyla söylenir. Aruzla söylenenleri de vardır.
Uyak düzeni, dörtlüklerle söylenenlerde koşma tipi; beyitlerle söylenenlerde gazel tipindedir.
Tarikatlara göre değişik isimler almışlardır. Mevleviler ayin, Bektaşiler nefes, Gülşehriler tapuğ, Aleviler deme, Yeseviler de hikmet adını vermişlerdir.
Yunus Emre bu türün önemli isimlerindendir.
GAZEL
Divan şiirinde; çok yaygın olarak kullanılan bir nazım şeklidir. Aruz ölçüsüyle yazılır. Birinci beyit kendi arasında kafiyeli, diğer beyitlerin birinci mısraları serbest, ikinci mısraları birinci beyit ile kafiyelidir. Kafiye düzenini şematik olarak belirtmek gerekirse aa / ba / ca / da / ea / fa şeklinde ifade etmek mümkündür. Gazellerde beyitler arasında mana birliği olabileceği gibi, her beyit ayrı bir konuyu işlemiş de olabilir.
Gazellerde aşk duyguları, şarap âlemleri, tabiat güzellikleriyle birleşmiş bir şekilde, canlı ve akıcı bir üslûpla dile getirilir.
Gazelin ilk beyitine matla, son beyitine makta adı verilir. Matla beyitinden sonra gelen beyite hüsn-i matla, makta beyiti’nden bir önceki beyite ise hüsn-i makta denir. En güzel beyitine beyt’ül gazel, beyitleri arasında konu birliği bulunan gazellere yek-ahenk gazel, her beyiti aynı mükemmellikte söylenmiş olan gazellere ise yek-avaz gazel denir.
Mısra sonlarındaki kafiyelerden aynı olarak mısra içlerinde de kafiye bulunan gazellere musammat gazel adı verilir. Değişik konularda yazılmış olmakla beraber, gazeller genellikle birer aşk şiirleridir. Sevgi bitmez tükenmez temasıdır. Gazellerin isimlendirilmeleri ya rediflerine göre veya ilk mısralarına göre olur. Ayrı kelime halinde redifleri olan gazeller bu rediflerine göre, olmayanlar ise ilk mısralarına göre adlandırılır.
Divan edebiyatının en yaygın kullanılan nazım biçimidir. Önceleri Arap edebiyatında kasidenin tegazzül adı verilen bir bölümü iken sonra ayrı bir biçim halinde gelişmiştir. Gazelin beyit sayısı 5-15 arasında değişir. Daha fazla beyitten olaşan gazellere müyezzel ya da mutavvel gazel denilir.

4. XIII ve XIV. yüzyılda Anadolu’nun soysal, siyasal ve kültürel durumu hakkında bilgi edininiz.
4. XIII. ve XIV. yüzyılın siyasî ve sosyal durumu bir hayli karışıktır. XIII. yüzyılın başlarında Anadolu Selçuklu devleti eski gücünü kaybetmeye başlamıştı. Bu yüzyılın ortalarında, doğudan gelen Moğol akınları durdurulamadığından siyasî birlik bozuldu. Bunun sonunda bazı isyanlar çıktı. Bu çözülme ile birlikte XIV. yüzyılda Anadolu’da çeşitli beylikler görüldü. Yüzyılın sonuna gelindiğinden Osmanlı Beyliği Anadolu’da Türk birliğini yeniden kurmayı başardı.
5. Aruz ölçüsüyle ilgili bilgilerinizi arkadaşlarınızla birlikte tekrar ediniz.
5. Aruz çadırın orta kısmı demektir. Şiirde seslerin uzunluk ve kısalığı esasına dayalı ölçüdür. Aruz hecelerin sayısını değil, şeklini esas alır. Aruzla yazılmış şiirlerde, her bir mısranın heceleri, diğer mısraların aynı hizadaki heceleriyle aynı açıklık (kısalık) ve kapalılık (uzunluk) noktasında birbirlerine denktir.

6. Günümüz şairlerinden birine ait beğendiğiniz bir aşk şiiri bulunuz.
6. Seni Aşksız Bırakmam
Seninle tattım ben her mutluluğu
Bırakıp gidersen bil ki yaşayamam
Ömrümden canımdan ne istersen al
Gülü susuz seni aşksız bırakmam

Üşüdüm diyorsan güneş olurum
Yanarım sevginle ateş olurum
Dolarım havaya nefes olurum
Gülü susuz seni aşksız bırakmam

Gönlümdeki derdi siler atarım
Ümit pınarından coşar akarım
Kış göstermem sana ben hep baharım
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Zekai TUNCA

7. Sizce şiirlerde daha çok aşk ve sevgilinin konu olarak işlenmesinin nedenleri nelerdir?
7. Aşk ve sevgi insanların karşı koyamayacağı bir duygudur. Evrensel bir tema olduğu için de yıllardır birçok şair tarafından farklı üsluplarla anlatılmıştır ve anlatılmaya devam etmektedir.

8.
Her kim bana ağyar ise Çalabım bir şar yaratmış
Hak Tanrı yâr olsun ona İki cihan arasında
Her kancaru varır ise Bakıcak Didâr görünür
Bağ u bahar olsun ona. O sarın kenâresinde

Bana ağu sunan kişi O şar dediğim gönüldür
Şehd ü şeker olsun işi Ne delidir ne usludur.
Kolay gele müşkil işi Âşıklar kanı sebildir
Eli erer olsun ona. O sarın kenâresinde
Âşık Paşa Hacı Bayram-ı Veli
XIV. yüzyıl şairlerinden Âşık Paşa ve Hacı Bayram-ı Veli’den alınan yukarıdaki şiirleri dil ve söyleyiş yönünden karşılaştırınız. Sonuçları tahtada sıralayınız.
8. Her iki şiirde aynı dönemde olmasına rağmen aynı konuyu işlemiştir. Her ikisi de dil ve üslup yönünden aynıdır.

İNCELEME
1. metin
İLAHİ
Aşkın aldı benden beni Sûfilere sohbet gerek
Bana seni gerek seni Ahîlere ahret gerek
Ben yanarım dün ü günü Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim Eğer beni öldüreler
Ne yokluğa yerinirim Külüm göğe savuralar
Aşkın ile avunurum Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni

Aşkın âşıklar öldürür Yunus’durur benim adım
Aşk denizine daldırır Gün geldikçe artar odum
Tecelli ile doldurur İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dün ü gün endişem
Bana seni gerek seni
Yunus Emre

1. Sınıfta yedi gruba ayrılınız. Grup sözcünüzü seçiniz.
a. Okuduğunuz ilahinin bir dörtlüğünü seçiniz. Belirlediğiniz dörtlükte ahengi sağlayan öğeleri, 9. sınıfta öğrendiğiniz “şiir inceleme yöntemi”ne göre tespit edip aşağıdaki tabloya yazınız.
a.
Ölçütler
1

2

3
İlahinin Ahenk Öğeleri


Aliterasyon b,s, n sesleri n ve r sesi d,l,r sesi
Asonans a ve e sesi a ve e sesi a ve e sesi
Kelime veya Dize Tekrarı Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni
Ölçü Hece Hece Hece
Uyak Yarım uyak Yarım uyak Yarım uyak

Ölçütler
4

5

6

7
İlahinin Ahenk Öğeleri


Aliterasyon ş ve n sesi s,r,k sesi r sesi D sesi
Asonans a ve e sesi a ve e sesi a ve e sesi a ve e sesi
Kelime veya Dize

Tekrar
ı
Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni
Ölçü Hece Hece Hece Hece
Uyak Uyak yok, ahenk redifle sağlanmış. Uyak yok, ahenk redifle sağlanmış. Yarım uyak Yarım uyak


b. Şiirin yapı özelliklerini belirtiniz.
b. Şiir ilahi nazım şekli ile yazılmıştır. Nazım birimi dörtlüktür. 8’li hece ile yazılmış olup düz uyak şeklinde kafiyelenmiştir. Genellikle yarım uyak kullanılmıştır.
2. Yunus’un “Aşkın aldı benden beni /Bana seni gerek seni” diye seslendiği kimdir? Şairin bu seslenişi nasıl bir duyguyla yaptığını açıklayınız.
2. Şairin seslendiği Allah’tır. Allah aşkıyla yanıp tutuşan bir tasavvuf ehli insanın duygularını görebilmekteyiz.

3. Destan Dönemine ait, daha önce kitabınızda okuduğunuz sagu ya da koşukla Yunus Emre’nin ilahisini karşılaştırarak aşağıdaki soruları cevaplayınız.
a. Şiire yeni giren kelime, kavram ve sesleri (ünlüleri) belirleyiniz. Bunların dilimize giriş nedenini açıklayınız.
a. Aşk, aşık, mecnun , ahi, sufi gibi kelimeler girmiştir. Bunların girme nedeni İslam kültürünün yaşantımıza ve edebiyatımıza olan etkisidir.
b. Dilimize yeni yerleşen bu kelime, kavram ve söyleyiş tarzı o dönemde Türkçenin zenginleşmesini ve yeni bir edebî dilin oluşumunu sağlamış mıdır? Düşüncelerinizi açıklayınız.
b. İslamiyet Öncesi Türk edebiyatımızda kapalı bir edebiyat hakimdi, başka kültürlerden etkileşim söz konusu değildi. Fakat İslamiyet’in girmesiyle dilimizde yeni kavramlar girince ve özellikle de Türkler bu kavramları benimseyip Türk – İslam kültürü haline getirince Türkçe tamamen zenginleşmeye ve yeni kavramlar girmeye başladı.

4. a. XIII ve XIV. yüzyılda Anadolu’nun sosyal, siyasi ve kültürel durumu hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
a. 4. XIII. ve XIV. yüzyılın siyasî ve sosyal durumu bir hayli karışıktır. XIII. yüzyılın başlarında Anadolu Selçuklu devleti eski gücünü kaybetmeye başlamıştı. Bu yüzyılın ortalarında, doğudan gelen Moğol akınları durdurulamadığından siyasî birlik bozuldu. Bunun sonunda bazı isyanlar çıktı. Bu çözülme ile birlikte XIV. yüzyılda Anadolu’da çeşitli beylikler görüldü. Yüzyılın sonuna gelindiğinden Osmanlı Beyliği Anadolu’da Türk birliğini yeniden kurmayı başardı.

b. Okuduğunuz ilahide, yeni uygarlığa ait değerlerin yansıtıldığı kelimeleri sıralayınız. Bu değerlerin şiirle ve manzum metinlerle halka öğretilmesinde şair ve yazarların rolünü nasıl değerlendirdiğinizi belirtiniz.
b. Ahi, sufi, aşk, iki cihan, tecelli, mecnun gibi kelimelerdir. Bu kelimeler özellikle 13 ve 14. Yüzyılda şair ve yazarlar tarafından anlatılması çok etkili olmuştur. Dönemi itibariyle Fetret döneminin yaşayan halk bu bunalımları şair ve yazarların anlatmış olduğu kavramlarla rahatlamışlardır.

5. Hazırlık bölümünde karşılaştırmasını yaptığınız Âşık Paşa ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin şiirlerini, Yunus Emre’nin okuduğunuz ilahisiyle de karşılaştırarak Oğuz Türkçesiyle nasıl bir şiir anlayışının oluşmaya başladığını kısaca aşağıya yazınız.
5. Türkistan’dan Anadolu’ya gelen Türkler büyük bir kültür ve medeniyeti de bu sahaya taşımış oldular Türk yazı dilinin tarihî gelişimi içerisinde Karahanlı Türkçesinden sonra Batı Türkçesi teşekkül etmeye başlamıştır. Batı Türkçesinin ilk dönemini Eski Türkiye Türkçesi’ni oluşturur Türkistan’dan Anadolu’ya gelen Türklerin büyük çoğunluğunu Oğuzlar oluşturduğu için bu devir Türkçesine Oğuz Türkçesi de denmiştir.

6. Okuduğunuz ilahinin “Ne varlığa sevinirim / Ne yokluğa yerinirim” dizelerinde Yunus, nefsin tüm isteklerinden arınarak Allah’a yönelmek gerektiğini vurguluyor. Fenafillah yani aşk içinde eriyebilmek için insanın (müridin) önce maddi olan her şeyden arınması gerekmektedir. İlahinin tamamına hâkim olan ilahî aşkı “Leyla ve Mecnun”un aşkı ile karşılaştırınız. Tasavvuf inancının yansıtıldığı diğer özellikleri de siz bulunuz.
6. Her iki metin de ilahi aşkı işlemektedir. Leyla ile Mecnun hikayesinde de aşk beşeri aşk gibi görünse de gerçek akı bulan Mecnun, beşeri aşktan vazgeçer.

Aşkın âşıklar öldürür
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni

Sûfilere sohbet gerek
Ahîlere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni

Yunus’durur benim adım
Gün geldikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni
Yukarıdaki dizelerde de tasavvuf inancının izlerini görebilmekteyiz.

7. Aşağıdaki şemayı inceleyiniz.
İncelediğiniz şema ve okuduğunuz ilahiden de hareketle İslamiyet’in kabulüyle Türk toplumunda görülen kültür değişikliğini açıklayan bir paragraf yazınız.
7. Bir yaşam biçimi olarak kabul edilen İslam dini, Türklerin sosyal ve kültürel yaşamında, düşünce dünyasında ve dil anlayışında köklü değişiklikler meydana getirdiği gibi kültürün önemli bir yansıması olan edebî ürünlerde de yeni şekillenmelere zemin hazırlamıştır. Bu ortak edebî malzemenin temelinde İslami birikim vardır. Arap, İran ve Türk şairleri, işte bu malzemeyi farklı dil, güzellik ve sanat anlayışlarıyla işlemişlerdir.

8. Şiirin temasını söyleyiniz.
8. Allah sevgisi

9. Şiiri ilk okuduğunuzda neler hissettiniz? Yunus’un birinci, üçüncü ve dördüncü dörtlüklerinde geçen “yanarım, öldürür, aşk şarabı” kelime ve kelime gruplarıyla neleri anlatmaya çalıştığını açıklayınız. İlahide geçen bu tarzdaki diğer anlatımları da siz bulunuz. Tasavvuf ve Yunus Emre ile ilgili edindiğiniz bu bilgilerden sonra şiiri bir kez daha okuyunuz. İlahinin şimdi size neler hissettirdiğini belirterek şiiri yorumlayınız.
9. Mürid, Allah aşkıyla yanan kimse demektir. Bu aşk ateşi onu öldürmektedir. Aşkından dolayı sarhoş gibidir. Aşk şarabından içmiş gibidir. Ne yaptığını bilemez. Allah’a kavuşmak için uğraşır.

10. a. Yunus Emre ve onun sanat anlayışı hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
a. YUNUS EMRE:
  • 13. yy’da yaşamıştır.
  • Bugünkü Türkçe’nin başlatıcısı, Tekke edebiyatının en büyük şairidir.
  • Yalın ve özlü söyleyiş (Sehl-i Mümteni) ustasıdır.
  • İnsan sevgisini temel olarak almıştır.
  • Hece ölçüsünü kullanmıştır, Aruzla da yazmıştır.
  • İlahi ve nefesleri çoğunluktadır.
  • Divan ve Risalet-ün Nushiye adlı eserleri vardır.

b. Yunus Emre’nin hayatı hakkında edindiğiniz bilgilerden yola çıkarak şair ile ilahi arasındaki ilgiyi açıklayınız.
b. Hayatı ve şiirinden yola çıkarak bir tasavvuf ehli olduğu ve hayatını eserlerine yansıttığını görebilmekteyiz.

Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz
11. Yunus Emre’ye ait yukarıdaki dörtlükten ve kitabınızda okuduğunuz ilahiden yararlanarak onun fikrî ve edebî yönü hakkında aşağıya bir paragraf yazınız. Yazınızı arkadaşlarınızla paylaşınız.
11. Edebi yönü bakımından etkili söz kullanmayı önemsemiştir. Herkesi kullandığı sıradan sözcüklerle sanatsal ve etkili sözler kullanmıştır ki burada söz söylemenin öneminden bahsetmektedir.

2. metin
GAZEL
Aceb bu derdümün dermanı yok mı
Ya bu sabr itmegün oranı yok mı

Yanarım mumlayın baştan ayağa
Nedür bu yanmagun pâyânı yok mı

Güler düşmen benim ağladuğuma
Aceb şol kâfirin îmânı yok mı

Delüpdür cigerümi gamzen okı
Ara yürekde gör peykânı yok mı

Su gibi kanımı toprağa kardun
Ne sanursun garîbün kanı yok mı

Cemâl-i hüsnüne mağrur olursın
Kemâl-i hüsnünün noksanı yok mı

Begüm, Dehhânî’ye ölmezdin öndin
Tapuna irmegü imkânı yok mı

Günümüz Türkçesiyle
Acaba bu derdimin dermanı yok mu?
Ya bu sabretmenin oranı yok mu?

Mum gibi baştan ayağa yanıyorum,
Nedir, bu yanmanın sonu yok mudur’

Düşman benim ağladığıma güler,
Acaba şu kâfirin imanı yok mudur?

Yan bakışın oku ciğerimi deldi
Ara, yürekte temreni yok mu gör.

Kanımı toprağa su gibi karıştırdın,
Garibin kanı yok mu sanıyorsun?

Yüzünün güzelliğine gururlanıyorsun
Güzelliğinin eksileceği yok mu?

Beyim! ölmeden önce Dehhânî’nin
Senin huzuruna çıkmasının imkânı yok mu?
Dehhânî

Büyük Türk Klasikleri
1. Okuduğunuz gazelde, ahengi sağlayan öğeleri, 9. sınıfta öğrendiğiniz “şiir inceleme yöntemi”ne göre tespit edip aşağıya yazınız.
1. Beyitlerle yazılmış olup yedi beyitten oluşur. Kafiye örgüsü aa, ba, ca, da, ea, fa, ga şeklinde kafiyelenmiştir. Mahlas kullanılmıştır. Tam kafiye kullanılmıştır. Aruz ölçüsü ile yazılmıştır.

2. a. Gazelde geçen “derman, sabr, pâyân, peygân, zâlim, cemal, hüsn, mağrur” kelimelerinin anlamlarını ve Türkçeye hangi dillerden girdiklerini söyleyiniz. Dehhânî’nin bu yeni kelimeleri kullanma nedenini açıklayınız.
2.
Derman= Güç, takat, mecal
Sabr= Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme
Payan= Son, sonuç, nihayet
Peygan= Ok
Zâlim = Zulm eden
Cemal= Yüz güzelliği
Hüsn= güzellik
Mağrur= Gururlanma
Bu kelimeler dilimize Farsça ve özellikle Arapçanın etkisi ile girmiştir. Dehhani bunları İslam kültürünün etkisi ile yazmıştır.

b. “Derman, pâyân, garîb, mağrur” kelimelerinde “a, i ve u” ünlülerinin neden uzun okunduğunu söyleyiniz.
b. Aruzla yazıldığı için aruz ölçüsünde hece sayısı değil, seslerin uzunluğu ve kalınlığı önemlidir. Buradaki a,i,u seslerin üzerinde işaretler onları bir buçuk ses olarak okutarak uzatıldığını gösterir.

c. Aruz ölçüsüne göre ikinci beyitteki “pâ-yâ” hecelerinin neden kapalı gösterildiğini belirtiniz.
c. Yine aruz ölçüsünün etkisiyle gerçekleşmiştir.

ç. “Süzgün bakış, sevgilinin süzgün veya manalı yan bakışı. Divan şiirinde sevgilinin bakışı gamzeyi doğurur ve bu gamzede binlerce anlam vardır. Âşık, bakışın manasını çözmekte güçlük çeker. Gamze, yalnızca bakışa dayanmayıp göz, kaş ve kirpiğin birlikte ortaya koyduğu bir harekettir. Gamze, gözden çıkar ve âşığa ıstırap verir. O öylesine naziktir ki hiç hissettirmeden sanatını icra eder. Sevgili, âşığa gamzeleriyle naz yapar ve gamzesini tam yerinde ve zamanında gerçekleştirir. Divan şiirinde gamze en çok ok ve kılıca benzetilir. Gamze ok olunca yaralamak, delmek, öldürmek, avlamak gibi eylemleri üstlenir. Bir ok olan gamzenin hedefi ise can, gönül, sine, ciğer ve yürektir. (…) Gamzenin ok oluşunun en büyük nedeni kirpik oklarından dolayıdır. Sevgili, şöyle süzgün bir bakışıyla yay kaşlarından kirpik oklarını hedefe atar. Zaten onun kaşları ile kirpikleri kurulu bir kemanı andırır. Sevgili bu okları atmada öyle ustadır ki hiçbiri hedefini şaşırmaz. (…) Gamze bazen öldürücü bir katil bazen de cellattır. Âşık, gamze ile şehit olunca gamze de kâfir olur.”
Yukarıdaki açıklamayı yansıtan imge(mazmun)nin şiirde nasıl kullanıldığını açıklayınız.
Gazelle ilgili bu incelemenizden yola çıkarak o dönemde İslam medeniyetinin etkisiyle dilin zenginleşmesi ve yeni bir edebî dil arayışının nedenleri hakkındaki düşüncelerinizi açıklayınız.
ç. Divan edebiyatı estetiği içerisinde kullanılan önemli mazmunlardır ki bütün şairler bunları hemen hemen aynı şekilde kullanır. Burda önemli olan neyi anlattığın değil nasıl anlattığındır. Eğer kaşların güzelliği anlatıyorsan herkesten farklı bir üslup içinde anlatırsan önemli bir yere sahip olursun.

3. Okuduğunuz gazelden hareketle İslamiyet’in kabulüyle birlikte Türk toplumundaki kültürel değişmeyi özetleyiniz.
3. İslamiyet’in Türkler arasında yayılmasında dönüm noktası olmuştur. Karahanlılar ilk Müslüman Türk devleti olmuştur.
Toplumda meydana gelen inanca bağlı değişiklikler sosyal hayatı bütünüyle etkiler, değiştirir. Pagan inanışı, Şamanizm ve GökTanrı inancı Türklerin ilk dinî inancını oluşturuyordu. Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleriyle birlikte inançları tamamen değişmiştir. İslamiyet’le 10. yüzyıldan 19. yüzyılın sonlarına kadar etkisini devam ettiren yeni bir medeniyet ve kültür dairesine girmişlerdir. Bu medeniyetin etkisiyle yerleşik hayata geçmişlerdir. Yerleşik hayata geçince de dünyaca tanınan şehirler ve kültür merkezlen kurmuşlardır. Bilim, sanat, edebiyat, sosyal hayat, devlet sistemi gibi alanlarda büyük ilerlemeler sağlamışlardır.
Bir yaşam biçimi olarak kabul edilen İslam dini, Türklerin sosyal ve kültürel yaşamında, düşünce dünyasında ve dil anlayışında köklü değişiklikler meydana getirdiği gibi kültürün önemli bir yansıması olan edebî ürünlerde de yeni şekillenmelere zemin hazırlamıştır. Bu ortak edebî malzemenin temelinde İslami birikim vardır. Arap, İran ve Türk şairleri, işte bu malzemeyi farklı dil, güzellik ve sanat anlayışlarıyla işlemişlerdir.
11. yüzyıl ile 12. yüzyıl arasında Türk edebiyatı bir geçiş dönemi yaşamıştır. Arap ve Fars edebiyatının etkisiyle Türk edebiyatı, yeni biçim ve içeriklerle zenginleşmiştir. Bu yüzyıllarda Arap ve İran edebiyatlarıyla tanışan edebiyatçılarımız, gerek İran, gerekse Arap edebiyatlarındaki şekil ve türleri Türk edebiyatına taşımışlardır. Türk sanatçıları, ilk önceleri Arap ve İran edebiyatlarında çok yaygın olan bazı eserleri tekrar yazma yoluna gitmişler; ancak zaman içinde içerik ve üslup yönünden özgün ve üstün eserler ortaya koymuşlardır.
Edebiyat, İslamiyet’ten önceki sözlü kültürün devamı olan Halk edebiyatı, İslam düşüncesiyle yoğrulmuş, İslam’ın daha çok etkisinde kalan Divan edebiyatıyla birlikte gelişmeye devam etmiştir.

4. Gazelin temasını söyleyiniz.
4. Aşk

5. Şairin, gazelde sevgiliyi ve kendini nelere benzettiğini söyleyiniz. Bu benzetmelerin şiire nasıl bir anlam yüklediğini açıklayınız. Şiirle ilgili bu bilgilerinizden yararlanarak gazeli yorumlayınız.
5. Kendini muma benzetmiş
Sevgiliye kafir demiş
Sevgilin kirpiklerini oka benzetmiş
Bunlar şiirde ayrı bir estetik güzellik sağlamıştır. Yan anlam ve mecazlarla söz sanatlarının olması şiir etkileyici ve çarpıcı kılmıştır.

6. Kitabınızdaki ilahi ve gazelden hareketle XIII – XIV. yüzyıllarda Oğuz Türkçesinin Anadolu’da yazılmış ilk şiirlerinin oluşmasını sağlayan zihniyet hakkında bilgi veriniz.
6. İlahi ve gazellerde hakim olan zihniyet Arap ve Fars kültürüdür. İslamiyet’in kabulünden sonra Türkler bu iki topluluğun etkisine girmişler ve her alansa bu iki kültürün izleri görülmektedir.

7. a. Dehhânî’nin sanat anlayışı hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
a. 13. asırda din dışı eserler veren ve Divan şiirinin ilk temsilcisi sayılan Hoca Dehhani’nin hayatı hakkında etraflıca bilgi yoktur. Horasanlı olduğu, Konya’ya gelip Anadolu Selçuklu sultanı 3. Alaaddin’e kasideler sunduğu, eserlerinden anlaşılmaktadır. Oldukça işlenmiş bir şiir üslubu olduğuna göre onunla aynı çağda yaşamış başka şairlerin varlığı da kuvvetli ihtimaldir .Yine gazelin ve Divan edebiyatının bizde yankı bulması onunla olmuştur. Divan edebiyatının kurucusudur.
b. Dehhânî ile ilgili edindiğiniz bilgiler ve okuduğunuz gazelden hareketle şair ile eseri arasında nasıl bir ilgi olduğunu açıklayınız.
b. Aralarında sıkı bir ilişki vardır. Zihniyetinin yansıtmıştır.

8. Dehhânî’nin fikrî ve edebî yönü hakkındaki düşüncelerinizi kısaca şemaya yazınız.
Hoca Dehhânî:
  • 13. yüzyıl şairidir.
  • Divan edebiyatının kurucusudur.
  • Din dışı konularda yazmıştır.
  • Lirik şiirlerin şairidir.

9. Okuduğunuz ilahi ve gazelin yapı özellikleriyle ilgili, aşağıdaki tabloda istenen bilgileri belirledikten sonra ilgili bölümlere yazınız.
Ölçütler İlahi Gazel
Nazım Birimi Dörtlük Beyit
Nazım Birimlerinin Uyak Düzeni abab, cccb,dddb…Düz uyak aa, ba,ca,da,ea,fa,
Tema İlahi aşk Aşk
Nazım Birimleri Temayı Destekliyor / Desteklemiyor Destekliyor Destekliyor
Ölçü Hece Aruz

YORUMLAMA – GÜNCELLEME
1. Senin aşkın beni benden alıptır
Ne şirin dert bu, dermandan içeri
Yukarıdaki dizeler ve kitabınızda okuduğunuz ilahiden hareketle, Yunus Emre’nin “Allah aşkı’yla ilgili düşüncelerinizi açıklayınız.
1. Cevabı size kalmış…

2. a. Daha önceden hazırladığınız günümüz şairlerinden birine ait beğendiğiniz aşk şiirini okuyunuz.
a. Cevabı size kalmış…

b. Dehhânî, okuduğunuz gazelde sevgiliyi niçin “kâfir ve zalim” olarak nitelendiriyor? Şair, sevgiliyi böyle nitelemesine, ondan şikâyet etmesine karşın sevgiliden vazgeçmiyor. Okuduğunuz günümüz aşk şiirinde ve popüler şarkı sözlerinde âşık ve âşık olunan kişi (maşuk) arasındaki bağın nasıl olduğunu örnekler vererek açıklayınız.
b. Divan şiiri anlayışında sevgili aşığa hiç meyil vermez, yüz vermez ve ona aşk acısı içinde bırakmak en büyük erdemidir. Dolayısıyla şairler de bu derce acı çektiren birine zalim ve kafir isimlerini kullanmışlardır.

3. Sınıfınızda Yunus Emre’nin şiirlerini okuma yarışması düzenleyiniz. Şiirleri en iyi okuyan arkadaşınızı, sınıfta oluşturacağınız bir jüri tarafından belirleyiniz.
3. Cevabı size kalmış…
DEĞERLENDİRME
1. Aşağıdaki noktalı yerlere uygun sözcükleri yazarak cümleleri tamamlayınız.
  • XIII ve XIV. Yüzyıllarda İSLAMİYET’İN kabulüyle Türk kültür hayatında DEĞİŞİM olmuştur.
  • UZUN (KAPALI) ünlüler dilimize İslam medeniyetiyle birlikte girmiştir.
2. İlahi ile ilgili aşağıdaki bilgilerden doğru olanları işaretleyiniz.
Genellikle 8′li hece ölçüsüyle söylenir. XX
Dörtlük sayısı 3-7′dir. XX
Özel bir ezgisi yoktur.
Din ve tasavvuf konusunu işler. XX
Nazım birimi dörtlüktür. XX

3. “Onu halk şairi saymak bir bakıma yanlıştır. Ama o, halka, halkın diliyle seslenerek halkın şairi olabilmiştir. Zaten başarısının sırlarından biri de budur. Hece ile söylediği şiirlerinden başka, aruzla yazılmış şiirleri de vardır. Yaşamı üzerine kesin bilgiler yoktur. “Risaletü’n Nushiye” adlı mesnevisinin yazılış tarihinden yola çıkarak XIII. yüzyılda yaşadığı konusunda birleşilmiştir.”
Metinde aşağıdakilerden hangisinden söz ediliyor?
A. Pir Sultan Abdal
B. Hacı Bayram-ı Veli
C. Yunus Emre
D. Mevlânâ
E. Ahmet Hasım
(1996 – ÖYS)
CEVAP:C

4. Gazelin ilk beytine matla (I), genellikle şairin adı bulunan son beytine tegazzül (II), en güzel beytine bey tül gazel (III) denir. Her beyti aynı konudan söz eden gazele yek ahenk (IV), her beyti aynı derecede güzel olan gazele yek âvâz (V) adı verilir.
Bu parçadaki numaralı terimlerden hangisinin açıklaması yanlıştır?
A. I B. II OIII D. IV E. V
CEVAP:B

5. Yunus Emre’nin şiirlerinde yansıyan insan sevgisini açıklayınız.
Read more

Battalname Nedir? Konu Anlatımı, Ders Notları

Battalname
b. Olay Çevresinde Oluşan Edebî Metinler (Battalnâme, Dede Korkut Hikâyeleri, Dânişmentnâme, Mesneviler)

HAZIRLIK
1. “Battal” ve “Seyit (Seyyid)” kelimelerinin anlamını öğrenerek Battal Gazi hakkında bilgi edininiz.
1. Battal: Arapça’da işsiz güçsüz anlamındadır. Geçimini tekkeden sağlayan işsizler için kullanılan bir tabir.
Seyyid: Efendi demektir. Peygamber soyundan gelenlere denir. Ehli beyt.
Battal Gazi: Emevi Bizans savaşlarından kahramanlığıyla ün salmış Arap komutanının ismidir. Türklerde bu kahramandan etkilenerek Seyyid Battal Gazi’yi oluşturmuşlardır.

2. Dânişmendnâme hakkında bilgi edininiz.
2. Dânişmendnâme Anadolu’nun fethini ve bu mücadelenin kahramanlarını anlatan, 12. yüzyılda sözlü olarak şekillenen 13. yüzyılda yazıya geçirilen İslami Türk destanlarındandır. XI. Yüzyılda yaşamış Türk devlet adamı Melik Dânişmend Gazi’nin hayatını, savaşlarını, Anadolu’daki bazı şehirleri fethini ve çeşitli kerametlerini anlatmaktadır. Danişmendnâme’de hikâye edilen olayların tarihi gerçeklere uygunluğu, kahramanlarının yaşamış Türk beyleri olmalarından, Anadolu coğrafyasının gerçek isimleriyle anılmasından dolayı uzun süre tarih kitabı olarak nitelendirilmiştir.

3. Dede Korkut Hikâyelerinin ne zaman ve nasıl yazıya geçirildiği hakkında edebiyat tarihiyle ilgili kitaplardan bilgi edininiz.
3. Asıl adı “Kitab-ı Dede Korkut Alâ Lisan-ı Taife-i Oğuzan” şeklindedir.12, 13 ve 14. yy.da Doğu Anadolu’da ve Azerbeycan’da yaşayan müslüman Oğuz boylarının geleneklerini, göreneklerini, iç mücadelelerini, doğa üstü güçlerle, yaratıklarla savaşmalarını ele alır.14. ve 15. yy.da yazıya geçirilmiştir. Bu konudaki yaygın kanaat hikayelerin 14.yy.’da yazıya geçirildiği şeklindedir. Hikayelerin kimin tarafından yazıya geçirildiği bilinmemektedir.

4. XIV. yüzyıl şairi Ahmedî’nin “İskendernâme” adlı eserinin konusunu edebiyatla ilgili kitaplardan bulunuz.
4. İskendername, Ahmedi’nin dinsel, ahlaksal, öğretici mesnevisi (1390). iskender’in efsaneleşmiş yaşamını konu edinirken din, tasavvuf, ahlak, felsefe, tarih, coğrafya, tıp vb. konularında bilgiler verir, iskender’in tarihsel kişiliğini değiştiren ve onu keyani hükümdarı olarak gösteren Firdevsi (Şehname), Nizami (Şerefname, ikbalname) gibi iran şairlerinin yer verdiği efsaneler (kahramanın Çin seddi’ni yaptırması, bengisuyu aramaya gitmesi vb.) yer yer değişikliklerle aktarılır. Sözü edilen olayların, kişilerin, varlıkların birer simge olduğu belirtilerek anlatılanlardan öğütler çıkarılır.

5. “Zülkarneyn” ve “İskender” hakkında bilgi edininiz.
5. Kuranda ismi geçen ” İki boynuz sahibi” anlamına gelen isimdir. Rivayetlere Makedonyalı İskender olduğu dile getirilmektedir.

6. Ahmedî ve onun sanat anlayışı hakkında bilgi edininiz.
6. Bursa ve Edime sarayları çevresinde rahat bir yaşam sürmüştür. Aşk, eğlence, tarih ve tabiat temalı şiirler yazmıştır. Tasavvufu çok iyi bilmesine rağmen, şiirlerinde tasavvufa az yer vermiştir. Türkçeyi iyi kullanan, şiir tekniğine hâkim kudretli bir şairdir. Gazel ve kasidelerinde İran şiirinin özelliklerini gösterdiği gibi, Türk ruhunun inceliklerini ve Türkçenin gücünü de aksettirmiştir. İran şiirinin konu ve biçim özelliklerini şiirimize kazandırmaya çalışmıştır. “İskendername” ve “Cemşid ü Hurşid” adlı mesnevileri önemli yapıtlarıdır.

Ahmedî Eserleri:

  • Divan

    İskendername: Büyük İskender’in yaşamının ve savaşlarının anlatıldığı mesnevidir. Yapıtta ayrıca; astronomi, fen, matematik ve toplumbilim ile ilgili bilgiler yer almaktadır.
  • Cemşid ü Hurşid: Çin hükümdarı Cemşid’in Rum kayserinin kızı Hurşid’e aşkını anlatan yapıt, Farsçadan çevrilerek mesnevi biçiminde yazılmıştır.

    Tervihü’l Ervah: Manzum bir tıp kitabı.

    Mirkatü’l Edeb: Arapça-Farsça manzum sözlük

7. Günümüz yazarlarından birine ait bir olay öyküsünü okuyunuz. Öykünün özetini çıkarınız.
7.

8. “Ölümsüz olmak ister miydiniz?” Nedenleriyle açıklayınız.
8. Cevabı size kalmış…

9. Destanlarda, halk hikâyelerinde, hikâyelerde, romanlarda aşktan sonra en çok kahramanlık konusunun işlenmesini nasıl değerlendirdiğinizi açıklayınız.
9. Tarih itibariyle çok savaş bir millet olduğumuz için bu süreçte çok acılar çekilmiş ya da çok kahramanlıklar yaşanmıştır. Bunlar da ister istemez eserlere dönemin zihniyeti itibariyle konu edinmiştir.

1. metin
BATTALNÂME
İstanbul Kuşatması
Halife ordusu İstanbul üzerine yürür. Kayser Asatur, Battal’ı yenemeyeceğini anlar, cadı­lardan yardım diler. Kuzende cadı, askeriyle birlikte, savaş alanına gelir.
Kuzende câzû (cadı) ol evvel meydana girdi. Kırk arşın kadd ü kaametiyle (boyu bosuyla) yüz kendi gibi câzûlar bileşince (yanında) od saçarlar. Sünniler anı görüp korktular. Seyyid, Halife önünde dua kıldı, azm-i meydan eyledi (meydana yürüdü), Kuzende câzûya beraber geldi. Çünkim melun, Sey-yid’i gördü, eydür (der):
— Kimsin? Seyyid eydür:
— Sen kimi istersin? Câzû eydür:
— Cihanı birbirine uran ve bu Rum vilayetine fitne bırağan sen misin, dedi. Seyyid eyitti:
— Belî, olam (Evet, Oyum.)
Ol melun gözleri kana döndü, el urdu, koynundan taş çıkardı, tez efsun okudu, Seyyid’in üzerine attı. Hemandem (hemen) Seyyid’i ateş kapladı ve ateş içinde ejderhalar peyda oldu, Seyyid’e hamle kıldılar; Seyyid dahi Hızır Peygamber duasın okudu, câzûluk batıl oldu.
… Seyyid, Aşkar’ı sürdü, ileri geldi tîg (kılıç) çaldı, lâîni (lanetlenmiş yaratığı) iki pare (parça) eyledi. Câzûlar leşkerin-den (askerinden) grîv (bağırdı, çığlık) koptu. İslam leşkeri tekbir getirip at saldılar. Seyyid dahi nara urdu, hamle eyledi. Câzû leşkeri ayruk (artık) durmadılar. Kûzende’nin gövdesinden alıp kaçtılar.
Seyyid, kâfir alemin (bayrağını) yıktı. Kayser kaçtı. Şehre giderken leşkeriyle Abdülveh-hab pusuda idi, üzerlerine vardı. Kayseri tuttular, esir eylediler, Seyyid katına getirdiler. Seyyid eyitti:
— Ey lâîn! Tez Müslüman ol, yohsa şimdi seni pare pare ederim, dedi.
Kayser eyitti:
— Ey pehlivan! Şimdiki hâlde bana müteallik (bağlı) iki bin şehristan ve heft hezâran (yedi bin) kale vardır. Eğer Müslüman olursam dükelisi [hepsi] elden giderler, asi olurlar. Gelin bu defa dahi bana aman verin, azad edin, haraca kesin, and içeyim ki ayruk İslama kasdetmeyem, dedi. Halife ve Seyyid ve bakî (geri kalan) ulular meşveret kıldılar (toplanıp görüştüler), eyittiler:
— Eğer biz şimdi bunu öldürürsevüz (öldürürsek) şehrin kavmi oğlunu yerine Kayser dikerler… Şehri ise katı muhkem (çok sağlam), üç canibi (yanı) denizdir, savaş ile alınmaz ve leşkerimiz içinde dahi kıtlık olur; çaresi barışmaktır, dediler.
ittifakları şuna erdi kim, barışalar. Döndü Seyyid eyitti:
— Yâ Kayser! Gel imdi bana bu şehirde bir gön (deri) kadar yer ver, nişan yapalım (işaret koyalım) dedi.
Kayser eyitti:
— Vereyim, dedi.
Andlaştılar. Haracı boynuna aldı. Seyyid dahi bir sığır gönün bıçağıyla incecik dildi, uzunu dört bin arşın oldu. Şehrin içinde bir yer duttu, buyurdu, kazdılar, nice kiliseler ve nice dükkânlar ve evler harap ettiler. Kayser çünkim anı gördü; sürdü, Halife katına geldiler, Seyyid’den şikâyet eyledi. Eyitti:
— Bir gön yer istedi, şimdi şehrin yarısın harap eyledi, deyip ağladı. Halife Seyyid’e eyitti:
— Niçin öyle ettin, dedi.
Seyyid gazaba geldi (kızdı), bir kez hışm ile (öfkeyle) Kayser’den yana baktı, Kayser’in içine ateş düştü, korktu, geldi Seyyid’in ayağına düştü, eyitti:
— Hudâvendâ (ey efendi)! Her ne kim hatırından geçerse öyle et, dedi.
… Saraylar ve kiliseler yıkıp mescitler bünyâd edip (yayıp) ve bir hûb (güzel) cami ve minare yaptı. Cuma namazını kıldılar ve Kayser’in yedi yıllık haracın alıp vedalaştılar, İstanbul’dan göçüp Malatya’ya geldiler.
Örnekli Türk Edebiyatı Tarihi
hzl.: Cevdet KUDRET

1. Okuduğunuz metinde geçen olaylar aşağıda verilmiştir. Olay örgüsüne göre olayların oluş sırasını yandaki kutulara yazınız. (Bu konu başlığı altında okuyacağınız üç metni de 9. sınıfta öğrendiğiniz “Olay Çevresinde Oluşan Edebî Metinleri İnceleme Yöntemi”ne göre değerlendiriniz.)
13 Seyyid ve yanındakiler, cuma namazını kılıp İstanbul’dan Malatya’ya giderler.
12 Seyyid, Kayser’in kendisini şikâyetine sert tepki gösterir.
2 Kuzende câzû, koynundan çıkardığı taşı efsun okuyup Seyyid’e atar.
10 Seyyid, şehirde yer tutup pek çok kilise ve dükkânı harap eder.
4 Seyyid Peygamber duasını okur ve Aşkar’a biner, kılıcını çekip Kûzende’yi parçalar. Kâfirlerin bayrağını yıkar.
1 Seyyid, Kuzende câzûyla karşılaşır.
11 Kayser, Seyyid’i Halife’ye şikâyet eder.
3 Seyyid, Kûzende’nin attığı taşla ateş içinde kalır. Ateş içinden ejderhalar çıkar.
7 Kayser, Seyyid’in Müslüman olmasına karşın öneride bulunur.
5 Kayser kaçar ancak yakalanıp Seyyid’in huzuruna çıkarılır.
8 Kayser’in isteği Halife, Seyyid ve diğer ulular tarafından görüşülür.
9 Seyyid, Kayser’den şehirde gön kadar yer ister.
6 Seyyid, Kayser’den Müslüman olmasını ister.

2. Okuduğunuz metnin yapısını oluşturan öğeleri (kişiler, mekân, zaman) belirleyerek aşağıdaki tabloya yazınız.
Öğeler
Battalnâme
Kişiler Battal, Kuzende, Kayser, Halife
Mekân Savaş alanı, İstanbul sur içi, Halife’nin huzuru
Zaman Bilinmiyor

3. a. Battal ve Seyit (Seyyid) kelimelerinin anlamını ve Battal Gazi hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
a. Battal: Arapça’da işsiz güçsüz anlamındadır. Geçimini tekkeden sağlayan işsizler için kullanılan bir tabir.
Seyyid: Efendi demektir. Peygamber soyundan gelenlere denir. Ehli beyt.
Battal Gazi: Emevi Bizans savaşlarından kahramanlığıyla ün salmış Arap komutanının ismidir. Türklerde bu kahramandan etkilenerek Seyyid Battal Gazi’yi oluşturmuşlardır.

b. Metindeki kişiler, günlük yaşamda karşılaşabileceğiniz tipler midir? Onların özelliklerini açıklayarak olay örgüsünde nasıl bir rol üstlendiklerini belirtiniz.
b. Metindeki kişilere günlük hayatımız içinde karşılaşmamız mümkün değildir.

c. Olayın asıl kahramanına niçin Battal Gazi ya da Seyyid denilmiş olabileceğini açıklayınız.
c. Battal, Emevi Bizans savaşlarında kahramanlığıyla ön plana çıkmış Arap komutandır. Battal da aynı şekilde Bizanslılar mücadele ettiği için halk aynı Arap komutanın özelliğini onda görmektedir.

4. Okuduğunuz metinde mekânın nasıl anlatıldığını belirtiniz. Olayların meydana gelmesinde mekânın işlevini açıklayınız.
4. Mekanlarda hakkında ayrıntılı bilgi verilmemekle birlikte kısa tasvirler yapılmıştır. Mekanlar sadece olayların geçtiği yerleri kısaca vurgulamak için verilmiştir.

5. Metinde olayların geçtiği zaman dilimini ve bu zamanı belirten kelimeleri söyleyerek zamanın nasıl anlatıldığını açıklayınız.
5. Belirgin tarihsel bir dönem yoktur . Belirsizdir.

6. Metindeki kişiler, mekân ve zaman arasında nasıl bir uyum olduğunu söyleyiniz.
6. Mekan, kişiler ve zaman bir uyum içerisinde olay örgüsü etrafında şekillenmiştir ki bize anlamsız ve garip gelen bir yanı yoktur. Olay örgüsünü şekillendirmek için verilmiştir.

7. a. Metnin temasını belirtiniz.
a. Battal Gazi’nin kahramanlıkları

b. “Battalnâme” ile İslamiyet öncesi döneme ait “Oğuz Kağan Destanı’nı, eserlerde anlatılan kahramanlıklar yönünden karşılaştırınız. Farklılıkları aşağıya sıralayınız.
b. Oğuz Kağan, Alp tipine örnektir; Battalname, Alperen tipine örnektir.
Oğuz Kağan, Türklük için mücadele eder; Battalname, İslamiyet için mücadele eder.
Oğuz Kağan da Battalname de kahramanlıkları ve mücadeleleriyle ön plana çıkar.
Oğuz Kağan da Battalname de olağanüstülükler vardır.

8. Seyit Battal Gazi’nin VIII. yüzyılın ilk yarısında, Emevilerin Bizans’a karşı yaptıkları savaşlarda kahramanlıklar gösterdiği söylenmektedir. Hakkında söylenen kahramanlık hikâyeleri de ilk olarak XII. yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Bu bilgilerden yola çıkarak metnin temasının, eserin yazıldığı dönemle nasıl bir ilgisi olduğunu açıklayınız.
8. Metnin teması eserin yazıldığı dönemle uygun düşmektedir. Yazıldığı dönemde de savaşlar ve kahramanlıklar ön plandaydı.

9. Günümüzde yayınlanan yerli ve yabancı filmlerden “Battalnâme”nin temasıyla benzerlik gösteren bir örnek biliyor musunuz? Biliyorsanız ismini belirtiniz. Bu örnekten hareketle “Battalnâme”nin temasının evrensel olup olmadığını belirtiniz.
9. Battalname’nin teması evrenseldir. Her dönemde yazılabilir.

10. Sınıfınızda bir grup oluşturarak metni canlandırınız. Daha sonra olay örgüsünde anlatılanların yaşanabilir olup olmadığını ve insana özgü olan gerçekliğin olay örgüsünde nasıl anlatıldığını tartışınız. Sonucu kısaca belirtiniz.
10. Metnin içinde insana özgü gerçeklikler olabildiği gibi olağanüstü özelliklerde vardır. Savaş, rehin almak vesaire gibi şeyler insana özgü özelliklerken Seyyid ile Kazunde arasında diyaloglar insana özgü gerçeklik değildir.

11. Metni anlatan (anlatıcı), olay örgüsünün içinde yer alan bir kişi mi yoksa her şeyi bilen, gören, gözlemleyen biri midir? Belirtiniz.
11. Metindeki anlatıcı ilahi anlatıcıdır. Her şeyi bilen ve görendir.

12. Okuduğunuz metinden alınan aşağıdaki bölümü inceleyerek soruları cevaplayınız.
“… Kûzende câzû (cadı) ol evvel meydana girdi. Kırk arşın kadd ü kaametiyle (boyu bosuyla) yüz kendi gibi câzûlar bileşince (yanında) od saçarlar. Sünniler anı görüp korktular. Seyyid, Halife önünde dua kıldı, azm-i meydan eyledi (meydana yürüdü), Kuzende câzûya beraber geldi. Çünkim mel’un, Sey-yid’i gördü, eydür (der):”

a. Koyu renkte verilen kelimeleri aşağıya yazarak günümüz kullanımlarıyla karşılaştırınız. Bu kelimelerdeki ses değişimlerini belirleyiniz.
a. Cazu=cadı
Ol= o
Anı=onu
Çünkim= çünkü

b. Okuduğunuz metinde anlamını bilmediğiniz kelimelerin sayısının çoğunlukta olup olmadığını belirtiniz.
b. Çok sık olmamakla birlikte bazı kelimeler vardır.

c. Paragrafta, günümüzde de aynen kullanılan kelimeleri yazınız.
c. meydana , evvel , görüp , korktular, kendi , yüz , Halife , önünde , dua , beraber , gibi kelimler vardır.

ç. Paragrafın ilk ve son cümlelerini aşağıya yazarak yapı yönünden inceleyiniz.
ç.
d. Yukarıdaki paragraf üzerinde ses, kelime ve cümle özellikleri yönünden yaptığınız inceleme sonucuna göre okuduğunuz metnin dil özelliklerini kısaca aşağıya yazınız.
d. Dil özellikleri bakımından dönemine göre sade bir dille yazılsa günümüze seslerin değişim özellikleri dikkate alındığında bazı sözcüklerde ses değişimleri olduğu görebilmekteyiz ve bunların anlamı bulmakta sorun yaşayabilmekteyiz.

13. Metinden, tasvir yapılan bir bölümü bulunuz. Tasvirlerin nasıl yapıldığını ve metne nasıl bir etkisi olduğunu açıklayınız.
13. … Kuzende câzû (cadı) ol evvel meydana girdi. Kırk arşın kadd ü kaametiyle (boyu bosuyla) yüz kendi gibi câzûlar bileşince (yanında) od saçarlar. Sünniler anı görüp korktular. Seyyid, Halife önünde dua kıldı, azm-i meydan eyledi (meydana yürüdü), Kuzende câzûya beraber geldi. Çünkim melun, Sey-yid’i gördü, eydür (der):
Burdaki tasvir metinde anlatılan olayları akılda ve zihinde canlanmasına yardımcı olmak için yazılmıştır.

14. Battal Gazi ile ilgili edindiğiniz bilgiler ve okuduğunuz metinden hareketle XIII ve XIV. yüzyıllarda destani hikâyelerin, nerede oluştuğunu ve tarihî gerçekleri nasıl dile getirdiğini açıklayınız.
14. 13. ve 14. yüzyılda anlatılan hikayeler Anadolu’da geçmekte ve tarihi olarak da bu gerçekliğe uygun düşmektedir.

15.a. “Battalnâme”deki olağanüstü olayları sıralayınız. Bu olağanüstü özelliklere daha önce okuduğunuz İslamiyet öncesi döneme ait hangi metinlerde rastladığınızı belirtiniz.
a. Olağanüstü olaylar olarak Seyyid ve Kuzende arasında diyaloglarda geçmektedir. Bunlarda daha önceki metinlerde Oğuz Kağan destanında görebilmekteyiz.

b. Günümüz yazarlarından birine ait daha önceden okuduğunuz olay öyküsünü arkadaşlarınıza özetleyiniz.
b.
c. “Battalnâme”yi İslamiyet öncesi metinler ve günümüz hikayesiyle tema ve kişiler yönünden karşılaştırarak sonuçları boş bırakılan yere sıralayınız.
c. Battalname ile daha önceki metinler tema olarak aynıdır. İki dönemde kahramanlık duygusu işlenmiştir. Kişilerde ise daha önceki dönemde Türklük için mücadele eden bir kişi varken diğerinde İslamiyet için mücadele eden kişi ve kişiler vardır.

16. Okuduğunuz bu eserin yazarının fikrî ve edebî yönü hakkındaki çıkarımlarınızı belirtiniz. Yazar ve eser arasındaki ilgiyi belirleyiniz. Bu tespitlerinizi nedenleriyle açıklayınız.
16.

Read more