Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu Yenilikleri Nelerdir?


TBMM'de iktidar ve muhalefet partilerinin ocak ayında yasalaştırmayı kararlaştırdığı Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu tasarıları yürürlüğe girdiğinde, günlük yaşantımızda da önemli yansımaları olacak.
Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu tasarılarının 11-20 Ocak 2011 tarihlerinde TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi için iktidar ve muhalefet arasında sağlanan uzlaşmayla, Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu'nun ardından son yılların en kapsamlı yasal değişikliği gerçekleştirilecek.
Türk Ticaret Kanunu değişiklikleri özellikle ticari yaşamı önemli ölçüde değiştirecek. Türk şirketleri şeffaflaşarak, hem yabancı şirketler açısından, hem de yerli şirketler açısından daha güvenilir partnerler haline gelecekler. Ayrıca TTK'da Paris'ten diplomalı terzi, Christian Dior'un kalfası gibi sıfatlar kullanan terzi, kuaför, dişçi gibi meslek mensuplarına 2 yıla kadar hapis cezası da ilginç maddeler arasında yer alıyor.
Yeni Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle kirayla ilgili tüm işlemler bu yasaya tabi olacak. Herhangi bir borca kefil olanların başına ne geleceğine ilişkin belirsizlikler giderilecek.


BORÇLAR KANUNU
Toplam 649 maddeden oluşan Borçlar Kanunu Tasarısı'nın getirdiği bazı önemli düzenlemeler şöyle:
KİRAYA ÜFE SINIRI: Kira bedelleri, bir önceki yıldaki üretici fiyat endeksindeki (ÜFE) artışı geçemeyecek. Döviz üzerinden ödenen kira bedelleri beş yılda bir yeniden belirlenecek.
DEPOZİTOYA ÜÇ AY SINIRI: Kiralamalarda güvence bedeli (depozito) üç aylık kira tutarını aşamayacak. Depozito parası, kiracı ve mülk sahibinin ortak vadeli hesabında tutulacak.
KİRAYI İKİ AY AKSATAN EVDEN ÇIKARTILACAK: Kirasını ödemeyen kişiye evsahibi öncelikle ihtar çekecek. İki defa ihtar çekilen kiracı, kira döneminin bitiminde bir ay içerisinde dava yoluyla tahliye edilecek.
EVLATLIĞIM OTURACAK, ÇIK: Ev sahipleri altsoy ve üstsoyunun ihtiyacı için de evin tahliyesini isteyebilecek. Böylece dedesi veya torununun torunu için dahi tahliye talebinde bulunabilecek.
KARIMDAN İZİNSİZ KEFİL OLAMAM: Eşlerden biri yazılı olarak izin vermedikçe diğer eş hiçbir şekilde bir başkasının borcuna kefil olamayacak. Kefil olanın rızası olmadıkça, kefalet miktarında sonradan bir artış yapılamayacak.
ÖMÜR BOYU KEFALETE SON: Herhangi bir borca kefil olma durumunda, on yıldan daha fazla süre için verilse bile kefalet on yılın sonunda kendiliğinden ortadan kalkacak.
TAZMİNATTA MEVKİ AYRIMI OLMAYACAK: Manevi tazminatların belirlenmesinde hakim kişinin zenginliğine yoksulluğuna, ya da makam ve mevkisine bakmayacak. Sebepsiz zenginleşme, tazminat ölçüsü olmayacak.
DOKTOR TAZMİNATTAN KAÇAMAYACAK: Afyon'daki katarakt ameliyatlarında olduğu gibi doktor hatasıyla hastanın ölmesi veya bir organını kaybetmesi durumunda ameliyat öncesi doktoru sorumluluktan kurtarmaya yönelik sözleşmeler geçersiz olacak. Bu durumdaki doktorlar ve hastaneler tazminat ödemekten kurtulamayacaklar.
YİRMİ YIL SONRA YIKILAN BİNAYA TAZMİNAT: Zaman aşımı süreci, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihte başlayacak. Yirmi yıl sonra yıkılan bina için de müteahhitten tazminat alınabilecek.
CİNSEL TACİZE KARŞI ÖNLEM: İşveren, kadın ve erkek işçilerin cinsel tacize uğramamaları ve tacize uğramış olanların daha fazla zarar görmemesi için güvenlik önlemi alacak.
İŞTEN ATILANA 6 AYLIK MAAŞ: Haksız yere işçisini işten atan işveren, altı aylık maaşa kadar tazminat ödeyecek.


AMAN KÖPEĞE DİKKAT

FAİZE SINIR: Sözleşmeyle belirlenecek akdi faizlere sınır konulacak. Uygulamadaki yasal faiz dikkate alınarak, akdi faiz yüzde 13.5'i, temerrüt faizi de yüzde 18'i aşamayacak.
NAFAKADA SINIR YOK: İşçi ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemeyecek. Ancak nafaka davalarında bu sınır uygulanmayacak.
YANAN EVİN SORUMLULUĞU: Tapu devri yapılmış olsa bile alıcıya henüz teslim edilmemiş bir evin yanması durumunda satıcı sorumlu olacak.
KÖPEĞİNİZ ÖLDÜRÜLEBİLİR: Bir köpek, komşunun bahçesine girip bitkilere ya da insanlara zarar verdiğinde, bahçe sahibi hayvanı öldürebilecek.
KAYBOLAN EŞYADAN OTEL SORUMLU: Müşteriye ait eşyaların çalınması durumunda otel konaklama ücretinin 3 katına kadar tazminat ödeyecek.
Tasarının başka bazı düzenlemeleri özetle şöyle:

-Ismarlanmayan bir şeyi posta kutusunda veya kapısının önünde bulan ya da başka bir yolla alan kişi, söz konusu şeyi geri göndermek veya saklamakla yükümlü olmayacak. 

-Sözleşmelerde, güvenli elektronik imza kullanılabilecek. Güvenli elektronik imza, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğuracak.

-Okur yazar olmayanlar, imza yerine usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla parmak izi, el ile yapılmış bir işaret ya da mühür kullanabilecek.

-Bireyler, bankalar, sigorta, seyahat ve taşıma işletmeleri gibi şirketler tarafından önceden hazırlanan soyut ve tek yanlı sözleşmelere karşı korunacak. 

-Hakim, sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar görenin yakınlarına manevi tazminat ödenmesine karar verebilecek.

-Hiçbir sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda olan, uğradığı zararın giderilmesi için acil parasal desteğe ihtiyaç duyanlara, ''geçici ödeme'' yapılabilecek.

-Borçlu, olağanüstü faiz oranlarına karşı korunacak. Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık faiz oranının yüzde 50 fazlasını aşamayacak.

-Ekonomik kriz dönemleri gibi olağanüstü durumlarda, sözleşmeler değişen koşullara göre uyarlanabilecek. 

-Satıcı, sattığı malda bulunduğunu belirttiği niteliklerin bulunmamasından sorumlu olacak. Alıcı, satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde, satılanı geri vererek sözleşmeden dönebilecek.

-Taşınmaz satışı sözleşmeleri, resmi şekilde düzenlenecek. Taşınmaz satışı vaadi, geri alım ve alım sözleşmeleri, resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmayacak.

-Taksitle satış sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olamayacak.

-Kiraya veren, kiralananın kullanımıyla ilgili olmak üzere, kendisi veya üçüncü kişi tarafından yapılan yan giderlere katlanacak. Buna göre, çatı onarımı ve dış cephe boyası gibi giderler, ev sahibi tarafından karşılanacak.Gayrimenkulu kiralayan, mal sahibinden kiralanan yerle ilgili ayıbın uygun bir sürede giderilmesini isteyebilecek. Bu sürede ayıp giderilmezse kiracı, bu ayıbı mal sahibi adına gidertebilecek ve bundan doğan alacağını kira bedelinden kesebilecek. Ayıbın verilen sürede giderilmemesi durumunda, kiracı sözleşmeyi feshedebilecek.

- Kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra kiralanan yer herhangi bir nedenle el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olacak.

- Kiracı, aksine sözleşme ve yerel adet olmadıkça, kira bedelini ve gerekiyorsa ısıtma, aydınlatma ve su gibi yan giderleri, her ayın sonunda ve en geç kira süresinin bitiminde ödeyecek.

- Kiraya verenler, konut ve çatılı iş yerlerinde, sadece kira bedelini değil, elektrik ve su gibi yan giderleri de ödemeyen kiracılara karşı, temerrüt sebebiyle tahliye davası açabilecek.

-Sözleşmeye uygun olarak özenle kullanacak ve komşulara gerekli saygıyı gösterecek kiracının, bu yükümlülüğüne aykırı davranması durumunda kiraya veren, en az otuz gün süre vererek, durumunu düzeltmesi için ihtarda bulunacak. Ancak, kiracının davranışları komşular tarafından çekilmez hale gelirse, ev sahibi yazılı bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilecek. Uyarıya rağmen yüksek sesle müzik dinleyen, gürültü patırtı, balkonda mangal yapan kiracının sözleşmesi iptal edilebilecek.

-Kiracı, kiralanan yerin olağan kullanımı için gerekli temizlik ve bakım giderlerini ödemekle yükümlü olacak.

-Kiracı, kiralanan yeri ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri verecek. Ancak, kiracı sözleşmeye uygun kullanım dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu olmayacak.

-Konut ve çatılı iş yerlerinde, mal sahibine verilen depozito miktarı, 3 aylık kira bedelini aşamayacak.

-Kira bedelleri, bir önceki yılda gerçekleşen üretici fiyat endeksindeki (ÜFE) artış oranını geçmemek koşuluyla artırılabilecek. Bu kural bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacak.

-Kira bedeli yabancı bir para birimiyle belirlenmişse, 5 yıl geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamayacak.  

-Konut ve iş yeri kiralarında kiracı, süre bitiminden en az 15 gün önce bildirimde bulunmadığı takdirde sözleşme aynı koşullarla 1 yıl uzatılmış sayılacak. 

-Aile konutu olarak kullanılmak üzere kiralanan taşınmazlarda kiracı, eşinin açık rızası olmadıkça kira sözleşmesini feshedemeyecek. 

-İşçi, işverene kusuruyla verdiği her türlü zarardan sorumlu olacak.

-İşveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya durum ve koşullar buna imkan vermiyorsa, bir tam çalışma günü izin verecek. Hizmet sözleşmesinin feshi halinde ise bildirim süresi içinde işçiye ücretinde bir kesinti yapmaksızın günde 2 saat iş arama izni verilecek.

-İşveren, en az bir yıl çalışmış olan işçilere, yılda en az 2 hafta, 18 yaşından küçük işçiler ile 50 yaşından büyük işçilere de en az 3 hafta ücretli yıllık izin verecek.

-Yıllık ücretli izinler, kural olarak aralıksız biçimde verilecek, ancak tarafların anlaşması durumunda izin süresi ikiye bölünebilecek. 

-İşçi, işverenin verdiği işi, evinde kendisi veya aile bireyleriyle ücret karşılığı yapabilecek. İşçi, bir mağaza için, kendi evinde giysi dikip vermeyi, ürün paketlemeyi üstlenebilecek.

-Eser sahibinin ölümünden sonra, mirasçıları eserde güncelleştirme yapabilecek. Yayımcı, eser sahibinin haleflerine güncelleştirme olanağı vermeden yeni bir basım yapamayacak ve eseri çoğaltamayacak.

-Evlenme simsarlığından doğan ücret için dava açılamayacak, takip yapılamayacak.

-Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olacak

TİCARET KANUNU
Türk Ticaret Kanunu Tasarısının getirdiği yenilikler şöyle:
TRANSPARAN ŞİRKETLER: Büyük, küçük tüm şirketlerin denetimi uluslararası ­muhasebe standartlarına göre yapılacak. Şirketin içinde para mı, çek mi, senet mi, ortaklarının verdiği emanet para mı var, hepsi görülebilecek.
SANAL TOPLANTI: Şirketler yönetim kurulu toplantılarını on-line olarak internet üzerinden yapabilecekler. Halka açık anonim şirketlerin genel kurullarında internet üzerinden oy kullanılabilecek.
ŞİRKET KENDİ HİSSESİNİ SATIN ALABİLECEK: Genel Kuruldan 18 aya kadar yetki almak kaydıyla, şirketler kendi hisselerinin yüzde 10'una kadar borsadan hisse toplayabilecek. Yönetim Kurulu, şirket hisselerinde herhangi bir spekülatif hareket gördüğünde genel kurul kararını beklemeden de hisse alabilecek.
ÖRTÜLÜ KAZANÇ YASAĞI: Ortaklar şirketi kendi kasaları gibi kullanamayacaklar. Böylece örtülü kazanç aktarımı önlenecek.
CHRİSTİAN DİOR'UN KALFASI: Paris'ten diplomalı terzi, Christian Dior'un kalfası, ödüllü çevirmen', profesör dişçi, ellerinde doğal güç bulunan akupunkturcu gibi sıfat kullanan terzi, kuaför, dişçi gibi meslek mensuplarına 2 yıla kadar hapis cezası verilecek.
MOBİLYA MONTAJI TAŞIYICIYA AİT: Ev veya büro taşımalarında mobilyaların sökülmesi ve kurulması taşıyıcıların yükümlülüğünde olacak. Taşıma sırasında kırılan, hasar gören eşyadan dolayı taşıyıcı şirket mal sahibine tazminat ödemekle yükümlü olacak.
KAYBOLAN ÇANTADAN OTOBÜS SORUMLU: Yolcunun kişisel eşyasından otobüs veya uçak firması sorumlu olacak.
OTOBÜSTE LAHMACUN YOK: Şehirlerarası yolculuklarda yumurta, soğan, pide, lahmacun gibi kokulu yiyecekler tüketilmeyecek. Tavuk ve horoz gibi canlı hayvan taşınamayacak.
Ticaret Kanunu kapsamında yürülüğe girecek değişikliklerden bazıları şöyle:
- Yolcu taşımacılığında, sefer herhangi bir nedenle yapılamamışsa, harekette yolcunun katlanamayacağı süreli gecikme olursa; yolcu, sözleşmeden cayıp ödediği ücreti ve varsa zararını isteyebilecek. 

- Otobüslerde, özellikle gece yarısından sonra olmak üzere, yolcuların uyuduğu saatlerde yüksek sesle müzik çalınmayacak. 

- Kamyon ve dolmuşlarda sık görülen, ''Kamyon çeker 10-20 ton, gönlüm çeker Paris Hilton'', ''Rampaların ustasıyım, gözlerinin hastasıyım'', ''Aşıksan vur saza, şoförsen bas gaza'', ''Aşk çekenin, yol gidenin'', ''Yaklaşma toz olursun, geçme pişman olursun'', ''Sollama beni, mahcup ederim seni'' şeklindeki yazılar kaldırılacak.

- Firmalar, bilette belirtilen yerin başka bir kişiye verilmesi, bilette gösterilen araç yerine, onunla aynı düzeyde olmayan başka bir aracın sefere konulması, aracın belli saatten önce hareketi nedeniyle yolcunun yetişememesi, araçta ilk yardım malzemeleri ve ilaçlarının bulundurulmaması nedenleriyle de sorumlu olacak. Herhangi bir zarar ispat edilmese bile firma, bilet parasının 3 katı tazminat ödeyecek. Bu kurala uymayan araç şoförlerine ve sahiplerine 100 liradan 1500 liraya kadar idari para cezası verilecek. 

-Yolcular, gemi kazalarında tazminat alma hakkına kavuşacak.

- Meslekleri gereği bir hata yapıp, tazminat talebiyle karşılaşacağını düşünen kişilerin düzenleyeceği sözleşmelerle ilgili olarak, ''sorumluluk sigortaları'' kavramı, Türk hukukuna ilk defa girecek. Zarar gören, uğradığı zararı doğrudan sigortacıdan isteyebilecek.
- Yanlış tedavi uygulayan doktor, yanlış savunma yapan avukat, kötü yönetim sergileyen şirket yetkilisi, karşılaştıkları tazminat taleplerini, sorumluluk sigortasından karşılayabilecek. Ancak sigortacı, sigortalının sorumluluk konusu olayı kasten gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmayacak.
- Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenecek; kanuni, ana para ve temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri uygulanacak. Bileşik faiz uygulamasına son verilecek. Aksine sözleşme bulunmuyorsa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa, ihtar gününden itibaren işlemeye başlayacak.

- Ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere kamu tüzel kişilikleri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılacak.

- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde, Türkiye çapında sicil kayıtlarına elektronik ortamda ulaşabilmenin sağlanması amacıyla kayıtların elektronik ortamda sunulabileceği bir bilgi bankası kurulacak. Bilgi bankasına giriş serbest olacak, herkes kayıtları inceleyebilecek. 

- Ticaret sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan, devlet ve ilgili oda, müteselsilen sorumlu olacak. Tescil ve kayıt için gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar, 3 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezasına çarptırılacak. 

- Her sermaye şirketinin, bir internet sitesi olacak.

- Haksız rekabetin önlenmesini de düzenleyen tasarı, tüketicilerin korunmasına ilişkin düzenlemeler getiriyor. 

- Başkalarını veya mallarını, fiyatlarını, yanıltıcı, kötüleyici beyanlar, karşılaştırmalı ve aşırı reklamlar, paye, diploma veya ödül almadığı halde bunlara sahipmişcesine hareket etme, rekabeti bozucu satış yöntemleri, haksız rekabet sayılacak. İşyerine yanıltıcı şekilde, ''Paris'ten diplomalı terzi'', ''Christian Dior'un kalfası'', ''Ödüllü çevirmen'' gibi sahte belge asarak haksız rekabet yaratanlara, 2 yıla kadar hapis cezası verilecek. 

- Ticari işletmesi, malları, iş ürünleri, faaliyeti, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında, ''gerçek dışı veya yanıltıcı'' açıklamalarda bulunmak suç sayılacak. İşletmeler, rekabette öne geçmek için ''sezon sonu'' indirimi diye hiç bitmeyen kampanyalarla tüketiciyi yanıltamayacak.

- ''Yüksek kalite, düşük fiyat'' sloganıyla mağazaya çekilen müşterilere, reklamı yapılan ürünlerin yerine, ucuzluk uygulanan başka mallar verilerek, tüketiciler aldatılamayacak. 

- Müşteri, malın gerçek değeri konusunda yanıltılamayacak. Müşterinin karar verme özgürlüğüne, hediyelerle etki edilemeyecek. Saldırgan satış teknikleriyle müşterinin karar verme özgürlüğü kısıtlanamayacak. Eve (kapıdan) gelerek veya yoldan çevirerek yapılan satışlar, saldırgan satış yöntemi olarak değerlendirilecek. 

- Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin özellikleri, miktarı, kullanım amaçları, yararları veya tehlikeleri gizlenerek, müşteri yanıltılamayacak. Sadece açıklamalar değil, malın biçimi, paketlenme tarzı, etiketteki takdim gibi görsel algılamalar da yanıltıcı olmayacak.

- Taksitli satış ve tüketici kredilerinde dürüst davranılmaması, haksız rekabet sayılacak. Uygulanan faiz veya vade farkı, ödemelerin nasıl yapılacağı ve taksitle satış yapanın unvanı açıklanacak.

- Bu haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenlere, 2 yıla kadar hapis ve para cezası verilecek.

- Haksız rekabet ilkelerine aykırı davranan, basın, yayın, iletişim ve bilişim kuruluşları da sorumlu olacak ve aleyhlerine dava açılabilecek. 

- GSM operatörleri de abonelerine haksız rekabet unsuru içeren bir mesaj göndermeleri durumunda, mesajın kim tarafından gönderildiğini açıklayacaklar. 

- Kooperatifler, ticaret şirketi sayılacak.

- Çok büyüyen ve çekirdek işletme konusundan uzaklaşan şirketlerin ana faaliyet konularına dönmelerine olanak sağlayan ''bölünme'' de Türkiye'de maddi hukuk yönünden ilk defa düzenleniyor. Bir şirket, tam veya kısmi bölünebilecek.

- Bir şirket, hukuki şeklini değiştirebilecek. 

- Anonim veya bir başka şirket kurmak, şirketin sermayesini artırmak amacıyla veya vaadiyle halktan para toplanabilmesi için SPK'dan izin alınacak. SPK'dan izin almadan para toplayanlara, 6 aya kadar hapis cezası verilecek. 

- Türk Ticaret Kanunundaki en az 5 kişiyle anonim şirket kurulabileceği yönündeki zorunluluk kaldırılacak. 

- Hisse senetleri borsada işlem gören şirketler, varlık, gelişme ve devamlarını tehlikeye düşüren risklerin erken tanısı ve yönetimi için uzman bir komite kurmakla yükümlü olacak. 

- Karşılığı bulunmayan çek düzenleyen kişi, çekin karşılıksız kalan bedelinin yüzde 10'unu ödemekle yükümlü olacak; ayrıca hamilin bu yüzden uğradığı zararı tazmin edecek.

- Kimin lehine düzenlendiği gösterilmemiş bir çek, hamiline yazılı çek sayılacak.

Yeni Türk Ticaret Kanunu Şirketlerimize Neler Getirdi (3.Bölüm)
Read more

İnsanlar İlk Çağdan İtibaren Kayaçlardan Nasıl Yararlanmıştır?


İnsanlar ilk çağlarda kayaçları kesici alet olarak, süs eşyası olarak, kap kacak olarak, ve barınma ihtiyaçlarını gidermek için kayaları delmeye yarayan alet olarak kullanmışlardır.


Read more

Madonna Türkiye 7 Haziran 2012 TT Arena Konseri

Ünlü pop yıldızı Madonna Türkiye'de bir konser verecek. İşte ayrıntılar

Şu sıralar yeni albüm üzerine çalışan pop ikonu, 7 Haziran 2012'de TT Arena'da sahneye çıkacak.

Madonna'nın İstanbul konseri için Türkiye'de partner arayışına girişen Live Nation şirketi, müzik dünyasındaki söylentilere göre BKM Oganizasyon'la anlaşmış.

Madonna'nın henüz kesinleşmeyen 2012 konser programında 6 Haziran'da Abu Dabi, 10 Haziran'da ise Tel Aviv konserleri planlanıyor.
Read more

Berlin’de Tekbir Getirip Karısının Kafasını Kesen Orhan Subay

Berlin’de cinnet geçiren Orhan Subay, altı çocuk annesi 31 yaşındaki eşi Sema Subay’ı oturduğu evin çatısına çıkartıp, tekbir getirdikten sonra kafasını koparıp aşağı attı. Korkunç cinayet Orhan Subay’ın sevgilisi Leyla adındaki İranlı kadın yüzünden işlendi. Vahşetin seslerini karşı komşu kaydetti...

Almanya’nın başkenti Berlin’de cinnet geçiren 33 yaşındaki inşaat işçisi Orhan Subay, 14 yıllık eşi 31 yaşındaki Sema Subay’ın kafasını kesti. Korkunç cinayeti önceki gece saat 01.00’de işleyen Orhan Subay adlı Türk, karısını öldürmeden önce üç kez tekbir getirdi.

Eşini geçen cuma günü Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg’de uzatmalı sevgilisi ile gören Sema Subay, eşi Orhan ile tartıştı. Çıkan tartışmadan sonra Orhan Subay, altı çocuğun evde uyuduğu sırada eşini bıçak zoru ile oturduğu apartmanın çatısına çıkardı. Bağrışmalar üzerine pencereye çıkan komşular olayı gördü. Komşuların tüm ısrarlı yalvarmalarına rağmen boynuna bıçak dayadığı eşini serbest bırakmayan Orhan Subay, herkesin gözleri önünde üç kez tekbir getirdikten sonra eşinin kafasını kesip, beş katlı binanın çatısından aşağı attı. Daha sonra da olay yerine gelen polislere teslim oldu.


SEKİZ ÇOCUK BABASI

Komşuları talihsiz kadın ile eşi arasında sık sık tartışmaların ve kavgaların çıktığını anlatırken, Sema Subay ile Orhan Subay’ın İranlı Leyla adlı kadın yüzünden kavga ettikleri öğrenildi. İkili dört yıl ayrı yaşarken, Sema’nın eşi Orhan’a olan sevgisi nedeniyle yeniden barıştıkları da kaydedildi. İkilinin Ömer (13), Ercan (10), İsmail (9), Zelal (4) ve Zemzem (2.5) ile 11 aylık bir bebekle birlikte altı çocuğu vardı. Orhan’ın ayrıca sevgilisi Leyla’dan da Dijar (11) ve Mercan (8) adlı iki çocuğu bulunduğu, bu çocukları da zaman zaman eve getirdiği ve eşi Sema’nın baktığı öğrenildi.


İNTİHAR ETMEK İSTİYORDU

Cinayetten bir gün önce arkadaşlarına dert yanan Sema Orhan, “Bıktım artık. Canıma kıymak istiyorum ama altı çocuğum var. Onlara kim bakacak? Onlar için canıma kıymıyorum” dediği öğrenildi. Sema Orhan’ın eşinin diğer iki çocuğu ile de yakından ilgilendiği ve o çocuklara da zaman zaman baktığı bildirildi. Anneleri ölen, babaları da hapse giren altı çocuk, gençlik dairesi tarafından bir bakım evine yerleştirildi.



Kaynak; Hürriyet
Read more

Bölünmüş Kartezyen Özne Nedir? Kartezyen Şeytanı


Batı ile 
doğu düşüncesinde özne-nesne dualitesinin yeri ve bölünmüş özne


Dünyayı algılayan “ben” ve “benim dışımdaki şeyler"-özne/nesne- ayrımına dayanan düşünsel paradigmaya köken aldığı Descartes felsefesine atfen Kartezyen düşünce adı verilmektedir.Gerçi “ben ve sen/diğerleri” şeklinde yerleşik dünya görüşü Descartes’ten öncesine uzanır.Batı düşüncesi için bu görüşün izleri "antik yunana" kadar takip edilebilmekle birlikte bu paradigmayı batı düşünce tarihine köklü biçimde yerleştiren kurumun Hıristiyanlık dini ve katolik kilisesi olduğunu özellikle belirtmek gerekir.
   
 Önce bölünmenin iki boyutta gerçekleştiğini ;"dışsallaştırılmış -nesneleştirilmiş" tanrı/kilise ve dinin öznesi (kul) şeklinde işleyen ilk bölünmeyi,insanın iç dünyasında iyi ve kötü niteliklerinin birbirinden ayrılmasıyla gerçekleşen ikinci bölünmenin izlediğini ifade edelim.Sonra,iyi ve kötü nitelikleriyle bir ve bütün olan insanın “önce Musevi sonra Hıristiyan dininin etkisiyle” nasıl ortadan ikiye bölündüğünü ve bu bölünmenin gerçekleşmesi esnasında hasıl olan şeytan fikrinin işlevine bir bakalım.

A.Birinci bölünme:Dışsallaştırılmış(nesneleştirilmiş) “tanrı-doğa” ve kul -özne
Musevi ve Hıristiyan tanrısı antropomorfik (insan benzeri) özellikleriyle ;kendisine hizmet edilmesini ve saygı gösterilmesini (kulluk edilmesini) bekleyen , seven, bazen öfkelenen ,öğüt veren, ahit (anlaşma) yapan,anlaşmaya uymayınca celallenen, cezalandırdıktan sonra bağışlayan ,hayal kırıklığına uğrayan bir tanrı (ve aslında baba figürü ) olarak tasavvur edilmiştir.Doğu düşünce ve inanç geleneğinin insan ruhuna ve doğaya “immanent-içkin” tanrısına tezat , açıkça insan ve dünyasının dışına yerleştirilmiş ;kartezyen öznenin karşısına bir nesne olarak çıkan tanrıdır bu.
Ünlü Mitolog Joseph Campbell, İslamı, Hıristiyan ve Musevi dinleriyle aynı kategoriye,batı mitolojisi içerisine koyarak ele alıyor.Zira üç din , dinin öznesinin(kul) nesne- tanrı ile ilişkisi bakımından birbirine benzemektedir. İslam ve Hıristiyan düşüncesinin tüm batı felsefe geleneğini etkilediği aşikardır . Tanrı algısı , doğa ve toplum algısından soyutlanmış olmadığından böyle bir paradigma ile hareket eden insan tanrıya olduğu kadar doğa ve diğer insan varlıklara da nesne gibi davranacaktır.

“Özne-nesne” paradigmasının ortaya ilk çıkışına, hayatta kalma iç güdüsü,doğa ile mücadele, doğayı dönüştürürken kurulan üretim ilişkileri ,kültürel olgular (ebeveynlik yapma, arkadaşlık kurma-yakınlaşma) neden olmuştur.Kültür geliştikçe gelişen dinsel kurumlar ile kabul gören geleneksel değerler paradigmayı sağlamlaştırmış, gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamıştır.

Kartezyen özne tarafından ,"tanrı" kadar "doğa ,kültürel kurumlar ve toplum" insanın ilişki kurduğu ve içine girip çıkabildiği “dışsal yapılar” olarak algılanır.İnsan,tanrıdan olduğu gibi doğa ve toplumdan da soyutlanmıştır.Bu öznel algının doğal sonucu yalnızlık,derin bir yalıtım hissi , tanrı ve toplum tarafından dışlanma korkusudur.
B.İkinci bölünme:İyi ve kötü nitelikleriyle kendi içinde bölünmüş özne
Diğer yandan Hıristiyan düşüncesi ,”tanrı ve onu temsil eden kilise ile bireyi” keskin mevcudiyet sınırlarıyla ayırır.Mümin (ve ortalama insan), günah sayılan insani niteliklerini bilinçdışına bastırıp,böylesi niteliklerin olsa olsa kendi dışındaki dünyaya ait olduğu iddiası ile (içindekileri projekte ederek) bilinç ekseninde yatay düzlemde ( iyi ve kötü nitelikleri bakımından) bölünmüş olur.Bu durumda kötü nitelikler inkar edildikten sonra dış dünyaya yansıtılmıştır.

İnsandan dışlanan kötü nitelikler (ki bu şüphesiz kötülüğün gücünü de içerir) Hıristiyan dünyasında tamamen ,İslam dünyasında ise kısmen şeytana atfedilir.Bu yüzden İslam şeytanının kudreti ,hıristiyan şeytanının kudretinden azdır. Hıristiyan düşüncesi şeytanın gücünü fazlasıyla önemser, dünya üzerinde giriştiği hakimiyet savaşı ile inananları kendi safında yer alacak şekilde korkutur.

Ve hatta öznenin tinsel başarısını şeytana karşı tanrı saflarında yer alarak kazanacağı ilahi bir zafere indirger.
Hıristiyan şeytanının insana atfedilen ruhsal kötücül niteliklerin projeksiyonu sonucu yaratıldığından bahsetmiştik..İslam’ın "varla yok arası" şeytanı ise yadsımanın gölgesinde yaşamını sürdürmeye çabalayan mecaz anlamında hayali bir varlıktır.Tümüyle ortadan kaldırılması mümkün olmaz.Zira din, inananlarına “iyi ve kötünün dünyadaki bir arada var olabilmesinin nasıl mümkün olduğunu izah edebilmekle yükümlüdür. İnanan sorar:Kötülüklerin müsebbibi kimdir? Bu yüzden İslam’da şeytana “ismen” ihtiyaç duyulur ama fiilen yadsınır,yok sayılır.

İslam ülkelerinde bu yüzden; satanist fanteziler,okültist öğretiler,hatta günümüz roman-sinema geleneğinde sık örneklerine rastlanan “karanlıklar imparatorluğundan dünyaya eğemenlik kurmak üzere dönen şeytanın” baş rol oyuncusu olduğu korku türü "roman ve filmler" batı dünyasında gördükleri ilgiyi görmezler.İslam dünyası şeytanın gücünden temelli korkmaz.Şeytan,İslam coğrafyasında ancak insan kulağına kötücül niyetlerini fısıldama gücüne sahip , sapkın ve zavallı bir mahlukattır.Mümin fısıltı ve vesveselerden bir takım ritüelistik araçlarla kolayca sakınır.
Şeytanın İslam'da tümüyle yadsınması ,ona ait niteliklerin dışsallaştırılmasına (fiilen toplumun içinde yer alan kimi unsurlara dönüşerek ete kemiğe bürünmesine) ve projektif idantifikasyon denilen bir mekanizma ile dışsallaştırılan şeytani güçler ile bilincin özdeşleşmesine imkan vermez.Yadsıma ve projektif idantifikasyon mekanizmlarının birlikte kullanılması ile oluşan bu paradigma;güçlü bir şeytanın olmayışı ve olağan bilincin şeytani özelliğinin bulunmayışı insan ruhuna tam bir emniyet telkin etmekle birlikte bilincin "iyi ve kötü kabul edilen genel değerler bağlamında" aşılamaz sınırlar ile bölünmesine de yol açmaktadır.

Nietzsche'nin tabir ettiği "sürü" nün bu versiyonu ,farklı bilinç ürünlerine karşı koyma bağlamında şüphesiz hıristiyan versiyonundan daha güçlü ve dayanıklıdır(fanatiktir)

O halde İslam özneyi "iyi ve kötü değerler" bakımından ikiye bölerken ,kötüyü bastırmaz aksine psikotik düzeyde savunma mekanizmasını kullanarak kuvvetle "inkar eder-yadsır".."Kötü ve şeytan" ,kafirdir;içerden birisi değildir..İçerden birisi olsa idi hatalı ve anlaşılır birisi olacaktı.Ancak "kötü-şeytan" dışardan birisi "alien" filminde simgeselleştirilen türde anlaşılmaz-bilincine erişilmez ama tuhaf olmakla berarber yenilgiye mahkum bir varlıktır.Böyle bir varlık bilinç olarak değil "bilinçsizlik " olarak anlaşılır...

Hıristiyan anlayışı ise "kötü ve şeytanı" miras aldığı "yunan ve roma dinsel geleneğine" kısmen bağlı kalarak yadsıyarak yok etmemiş ,bilinç dışı alana bastırmakla yetinmiştir.Bastırdıktan sonra dış dünyaya yansıtmış (projekte etmiş) ve kötülüğün kendi dışındaki dünyada yaşamasına izin vererek(olağan karşılayarak) kendisi iyi ile "identifiye olmuş-özdeşleşmiş"tir.İyi bir hıristiyan konumundan ,"şeytani olanla"- "onun karşısında konumlanan kişi "olarak ilişki kurmayı başarması ile insan psişesi bölünmüş olsa dahi içeriğini dünya üzerinde simgeselleştirerek muhafaza etmeyi başarmıştır.

C.Geleneksel doğu düşüncesi özne-nesne dualitesine yer vermez…
Musevi,Hıristiyan ve İslam kültürünü yaygın olduğu coğrafyalardan uzağa, orta ve güney asyaya doğru yöneldiğimizde ,tanrıyı öznenin dışında bir alana yerleştiren, kurumsallaştıran türden bir geleneğe rastlamıyoruz. İlk kez doğuya açılıp da "Budizm,Taoizm" gibi mistik doğu düşünceleri ile yüzleşen batılı bir şaşkınlık geçiriecektir.. Zira, o güne dek alışık olmadığı,akıl edemediği bir bakış açısıyla doğanın,insanların ve tanrının anlaşılabildiğini görür ve afallar. 

Ne var ki analitik çalışmaya alışmış batılı "anlağı",biran önce bir anlam şeması oluşturarak karşılaştığı şeye bir kategori içerisinde yer bulur ve şaşkınlığını giderir.Batrılı anlağına göre “tüm şeyler” kategorilerine göre tasnif edilmiş ve birbiri ile ilintilendirilmiş olmalıdır [b]Doğu düşüncesi ile bir batılının ilişkisi aynı zemin üzerinde gerçekleşemez.[/b] 

D.Psikanalizin Hıristiyan düşüncesinin böldüğü insanın yeniden bütünlenmesindeki rolü:
Psikanalizin yaptığı müdahale,batı inanç ve düşüncesinde bastırılan ve dışsallaştırılan şeytanı alıp ait olduğu yere insan ruhuna yerleştirmesi olmuştur.Şeytanın yadsındığı İslam dünyasının ümmeti psikanalizin bu müdahalesinden muaf kalacaktır kuşkusuz.

Meleğin ve şeytanın insan ruhunun değişik temsilleri olduğu anlaşıldığında yatay düzlemde (bilinç/bilinçdışı) bölünen özne birleşmeye başlayacaktır. Gerek Freudyen psikanaliz gerekse Jungian analitik terapi, bilinçdışı ile bilinç arasındaki bölünmüşlüğü giderecek şekilde "pandoranın kutusunu" açmaya çalışır.İnsan kötülük ve günah addedilen düşünce ve edimleri ile yüzleşmeli ve kendisinden nefret etmeden bütünleşmelidir..

Yatay düzlemde bölünmüşlüğü giderilen insan diğer insanlara "kendisine uzak yabancı varlıklar" ,doğaya da "içine girilip kullanılacak bir yapı" olarak bakmaz.İnsan kendi yüzünü gördüğünde yaşamın gerçek yüzünü de görmüş olur.


Psikanaliz , doğu düşüncesine ait bütünleşik özne paradigmasını batının anlayış çerçevesine uygun biçimde yorumlamaktadır.Bu yorumu batılı enstrümanları - analitik düşünceyi kullanarak yapmaktadır kuşkusuz.Zira meditasyon,yoga ,koan ve savaş sanatları gibi doğu uyguamaları batı düşüncesine yabancı enstrümanlardır.

E.Varoluşçu felsefe akımı ve psikoterapi özne-nesne dualitesi hakkında ne düşünür?
Dilthey ve Heidegger gibi düşünürler ile varoluşçuluk akımından etkilenen psikoterapi ekolünü izleyen psikoterapistler ; “özne-nesne” ayrımını kartezyen düşünce geleneğinin bir ürünü ,"varolanı" varlığa yabancılaştıran bir anlayış olarak görerek karşı çıkarlar.Doğu düşüncesinde yer bulamayan,batı düşüncesinin ise sımsıkı sarıldığı “özne-nesne ayrılığı” karşısına “biz ve birlik” kavramları çıkartılır.

"Bana karşı sen”,”bize karşı onlar” varlığı gözden kaçıran sorunlu bakış açılarıdır. 

Varoluşçuluğun ve varoluşçu psikoterapi ekolünün "özne-nesne dualitesi" karşısında önerdiği şey;"insanın parçalarıyla değil ,bütünüyle ilişki kurmaktır." İnsanın bilince ve duygulara sahip bir varlık olarak algılanması gerektiğinden , "empatinin insanları birbirine yaklaştırıcı-bütünleştirici" etkisinden söz ediyor;her şeyin "bir'e"ait olduğunu,şeylerin bir bütünün parçaları olduğunu savlayan doğu bilgeliğini içselleştirerek "hayata dair olgu ve insanları" her ne iseler o halleri ile kabul etmeye dönük bir anlayışa ve erdeme dönüştürmeyi öneriyor.

Ben-sen ayrımının söz konusu olmadığı otantik yaşantıların ,hayatın ancak bazı anlarında gerçekleştirilebileceğini ve ben- sen ayrımının kimi zaman insanı ruhsal yaralanmlardan koruyan bir kalkan olabileceğini unutmadan, otantik yaşantı süresini artırmak üzere çaba göstermeyi öneriyor.
Read more

THY’den Atılan İşçiler Geri Alınsın Kampanyası Başladı

Gökkuşağı Hareketi işten atılmalarla ilgili basın açıklaması yaptı.

   THY ve Teknik AŞ. Çalışanlarına
Kamuoyuna duyuru:
THY işvereni dayatmacı ve “ben yaparım kimse bana karışamaz” mantığı ile değişik iş yerlerinden onlarca arkadaşımızın işine son vermiştir
Demokrasi ve insan hakları havarisi kesilen Hükümetin THY’deki temsilcileri, “EN İYİ HAVAYOLU” olmayı hedeflediğini söylerken bunu gerçekleştiren işçilerine uyguladığı zorunlu emeklilik, işten atma, sürgün gibi düşmanca politikalarını hangi demokrasi anlayışı ile izah edecekler?
Gökkuşağı Hareketi olarak bu anlayışı şiddetle kınıyor ve kamuoyunu bu maske arkasındaki gerçekliği görmeye davet ediyoruz.
Öte yandan sözleşme sürecinde çalışanlardan kopuk, işveren ile flört ederek “beyaz bir sayfa” açtığını söyleyen Hava İş yönetimini, işçilerin çok iyi gördüğü bu beyaz sayfanın anlamını sorgulamaya ve artık üç maymunu oynamaktan vazgeçmeye çağırıyoruz.
THY TEKNİK sözleşmesinin devam ettiği bir süreçte yaşananlar anlamlıdır. THY Sözleşmesi 8. maddedeki İkale Sözleşmesi diye dayatılan, “parayı ver işçiyi at!” anlayışı bugün yaşananların zeminin hazırlamıştır.
Yer teçhizat atölyesinde 27 arkadaşın işten atılmasına ses çıkarmayıp işverenle oturup anlaşan Hava-İş yönetiminin bugün yaşanacakları öngöremeyecek kadar “tecrübesiz” olmadığı açıktır! İşte mücadele ettiğimiz, değiştirmek zorunda olduğumuz SENDİKAL BÜROKRASİ budur.
Yaşananlar kabul edilemez bir noktadadır. İşten atılmak kader değildir. THY Çalışanları bunlara zemin hazırlayan sendikal politikaları da sorgulayarak işten çıkarılan arkadaşlarının yanında olacaktır. Gökkuşağı Hareketi bu sürecin takipçisidir ve işten atılan arkadaşlarımızın mücadelesine tüm gücüyle destek verecektir.
Saygılarımızla.
GÖKKUŞAĞI  HAREKE
Read more

Venüs Tutulması Nedir?

Dünya'ya en yakın gezegen olan Venüs, Dünya ile Güneş'in arasına girdi. Bu nadir yaşanan gözyüzü olayı sabah saatlerinden itibaren Türkiye'de de gözlemlendi.




Venüs yaklaşık 7 saat süren yolculuğu sırasında Güneş'in üzerinde bir nokta gibi görüldü. Geçişin en renkli görüntüleri, Venüs'ün yolculuğunu tamamladığı sırada yaşandı.  Venüs'ün geçişi çıplak gözle izlenemezken, Venüs'ün Dünya ve Güneş arasındaki yolcuğu 07.30 sıralarında bitti.

Eyüboğlu Eğitim Kurumları İkiz Gözlemevleri'nde Venüs'ün geçişini izleyen Astronomi öğretmeni ve Gözlemevi sorumlusu Serkan Terleç şu anda yaşayan insanların bir daha göremeyeceği bir doğa olayına tanık olduklarını vurgulayarak, "İstanbul'a göre gözlem gece itibariyle başladı. Güneş ufkun altında olduğu için, bizim gözlem saatimiz 06.00 sıralarında başladı. Yaklaşık 07.30 sıralarında geçiş tamamlanacak. Bir sonraki geçiş 2117 yılında olacak" dedi. 
Read more

Domuz Eti, At Eti, Eşşek Eti Kullanan Markalar Neler? Pide de Domuz Eti Kullananlar


Pidede domuz eti çıktı


Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, taklit ve sahtecilik yaptığı belirlenen 11 firmayı daha ilan etti. Pidede domuz eti, sucukta at ve eşek eti çıktı.

Kaynak; AA

ANKARA - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıdada taklit ve tağşiş (bir şeyin içine başka bir madde karıştırma, katıştırma) yaparak, tüketiciyi yanıltan 11 firmayı teşhir etti.
Kontrollerde laboratuvar sonuçları olumsuz çıkan ve gıdada taklit ve tağşiş yaptığı belirlenen 10 et ve süt ürünleri üreticisiyle bir lokanta, bakanlığın internet sitesinde ilan edildi.
Laboratuvar incelemelerinde bu firmaların bazılarının ürettiği sucuk benzeri ürünlerde ''at ve eşek eti'', kıymalı ve kuşbaşı pidelerde ''domuz eti'', yağlı peynir ve tereyağında ''bitkisel yağ'', dana sosisinde ''kanatlı eti'' tespit edildi.
Buna göre, gıdada taklit ve tağşiş yaptığı kesinleşen firmaların adları, ürün adı, markası, parti ve seri numaraları şöyle:
-Nazifoğlu marka, ısıl işlem görmüş sucuk benzeri ürün (yüzde 100 dana), Aliçler Sucuk Erenler, Sakarya, tek tırnaklı eti (at eti, eşek eti) tespiti, parti/seri no: 27.01.2012
-Çiftarslanlı marka, ısıl işlem görmüş sucuk benzeri ürün (yüzde 100 dana), Çiftarslanlı Et ve Et Ürünleri, Afyonkarahisar, tek tırnak eti (at eti, eşek eti), kanatlı eti tespiti, parti/seri no: 29.08.2012
-Elmalı Çiftliği marka, geleneksel tereyağı, Elmalı Çiftliği Süt Ürünleri Gıda San. Tic. Ltd. Şti, Antalya, bitkisel yağ tespiti parti/seri no:1/19.07.2012 ve 01/22.07.2012
-Akdeniz marka, yarım yağlı homojenize yoğurt, Akdeniz Süt Ürn. ve Gıda San. Tic. Tur. Ltd. Şti, Antalya, bitkisel yağ ve jelatin tespiti, parti seri no:4/28.03.2012
-Onurköy marka, yoğurt, Onurtur Ak. İnş. Nak. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. Mardin, bitkisel yağ tespiti, parti/ seri no: 01.04.2012
-Ilgaz Yaylası marka, yağlı tulum peyniri, Mutlu Tolga Gıda İnş. Petrol Turizm Tarım Hay. Orman Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti, Afyonkarahisar, bitkisel yağ ve nişasta tespiti, parti/ seri no: 07/01/2012
-Bacanaklar Güldem Süt marka, yağlı eritme peyniri, Güldemce Gıda İnş. Oto. San. Tic. Ltd. Şti, Konya, bitkisel yağ tespiti, parti /seri no:28/05/2012
-Balderesi marka, süzme çiçek balı, Nurs Lokman Hekim Gıda Tarım Bitki Med. San. Tic. Ltd. Şti Yüreğir, Adana, diastaz sayısı, fruktoz/glikoz, fruktoz glikoz, C4 şeker oranı yüzde, balda protein ve ham delta C13 değerleri farkı, parti/seri no: 006
-Milenyum Pide marka, kıymalı pide, Milenyum Pide Pizza Kebap Salonu Bornova, İzmir, domuz eti tespiti, parti/seri no:20.04.2012, günlük üretim
-Milenyum Pide marka, kuşbaşılı pide, Milenyum Pide Pizza Kebap Salonu Bornova, İzmir, domuz eti tespiti, parti/seri no: 20.04.2012, günlük üretim.
-Pınar marka, uzun soyulmuş sosis (yüzde 100 dana), Pınar Entegre Et ve Un Sanayi A.Ş Kemalpaşa, İzmir, kanatlı eti tespiti, parti/seri no: 52228 M
-Salihli Özok marka, ısıl işlem görmüş sucuk benzeri ürün (dana eti), Özok Gıda Salihli, Manisa, kanatlı eti tespiti, parti seri no:01 Nisan 2012



Read more

Echograph Nedir?


Instagram'ın hareketli versiyonu: Echograph

Instagram’ın ardından mobil dünyası yeni bir fotoğraf paylaşım uygulaması kazandı. Yeni iPad’lere uyumlu olarak piyasaya sürülen Echograph, Instagram’ın ‘hareketli’ versiyonu olarak karşımıza çıkacak.


  Kaynak; ntvmsnbc

Echograph, çektiğiniz fotoğrafları canlandıracak. AppStore’de 2.99 dolara satılan uygulamanın kullanımı son derece basit:
İlk olarak bir video çekiyorsunuz. Çektiğiniz videodan beş saniyelik bir bölümü seçerek, ana çerçeve olarak belirliyorsunuz. Ardından, parmağınızın tek bir hareketiyle, videonun geri kalan kısmını siliyorsunuz ve elinizde sürekli olarak tekrarlanan tek bir görüntü kalıyor. Örneğin, en son elde edilen GIF’i Photoshop’a aktardığınızda görüntünün en az 50 kareden oluştuğunu görüyorsunuz.
Read more

Lana Del Rey - Body Electric

Lana Del Rey Los Angeles'taki El Rey tiyatrosunda verdiği konserde "Body Electric" isimli yeni bir şarkı söyledi. "Born To Die" albümündeki şarkılara benzeyen etkileyici "Body Electric"i buradan dinleyebilirsiniz.



Lana Del Rey'den yeni şarkı
Read more

Rihanna'dan Tropik Pozlar


Rihanna Vita Coco markasının yeni reklam filmi için kamera karşısına geçti.Tropik meyve suyu olan Vita Coco'nun yeni yüzü olan Rihanna, yine birbirinden sexy pozlar verdi. Her zaman olduğu gibi fotoğrafları Terry Richardson çekti. 


Rihanna

Rihanna
Rihanna
Rihanna
Rihanna
Photo; Terry Richardson
Read more

Ciara ft. 2 Chainz - Sweat


Yeni albümünü beklediğimiz isimlerden biriside Ciara. İşte sexy yıldızın yeni albümünden ilk şarkısı internette bugün yayınladı... Keyfini Çıkarın


Sweat


Read more

Justin Bieber - All Around The World ft. Ludacris ( Şarkı Sözü )




JUSTIN BIEBER ft. LUDACRIS – “ALL AROUND THE WORLD”
Hey beautiful, you’re beautiful
You should know it
(You’re beautiful, you’re beautiful
You should know it)
I think it’s time, I think it’s time to show you
You’re beautiful, beautiful
Oh o-oh
Baby, we can do it where you at where you at?
Why you walking so shy?
Hold me babe, hold me babe.
You’re the only one, and I like that
Like that, so DJ bring it bring it bring it back
Like that
It’s all around the world
People want to be loved, yeah
Cause all around the world,
They’re no different then us.
All around the world
People want to be loved, oh oh oh
Cause all around the world,
They’re no different then us, oh oh oh
All around the world!
Hey crazy girl, crazy girl you should know it
You’re crazy girl, crazy girl (think you control it)
Light it up, light it up
Like it’s supposed it
You crazy girl, ye-yeah
Baby, we can do it where you at where you at?
Why you walking so shy?
Hold me babe, hold me babe.
You’re the only one, and I like that
Like that, so DJ bring it bring it bring it back, like that.
All around the world
People want to be loved, yeah
Cause all around the world,
They’re no different then us., no!
All around the world
People want to be loved, oh oh oh
Cause all around the world,
They’re no different then us, oh oh oh
All around the world!
[Ludacris:]
Once again,
Dynamic duos are back!
Jb, luda!
I love everything about you,
You’re imperfectly perfect!
Everyone’s itching for beauty
But they’re just scratching the surface.
Lost time is never found,
Could the DJ please reverse it
In life you pay for change
Let’s make it second worth it!
Anything could work if worth it
You deserve it, don’t give in
Cause they may win some battles,
But love wins in the end!
You… like the sun
The stars reflecting light
… around you
All around the world
People want to be loved, yeah
Cause all around the world,
They’re no different then us., no!
All around the world
People want to be loved, oh oh oh
Cause all around the world,
They’re no different then us, oh oh oh
All around the world!
(People want to be loved)
All Around the World
Read more

Fırfırlı Örgü Mini Etek Modeli Nasıl Yapılır?

Örgü işi yapan kişiler tarafından gerçekten önemli bir tasarım modeli olarak oluşturulan fırfırlı örgü mini etek modeli, şık yapısı ile bu anlamda tercihlerde bulunanlara önemli bir alternatif olabilir. Fırfırlı örgü mini etek modeli, bu modeli taşıyabilenlere bambaşka bir hava ve şıklık sağlayabilir.


Fırfırlı örgü mini etek modeli ve yapılışı

3,5 numaralı şişle nako-pırlanta 130 ilmek başlanarak 12 sıra torba lastik örülecek.4 düz,4 ters lastik olarak aş.şekilde örülecek:

2 defa 5 cm.lastik ve 2 sıra haraşo

1 defa 5 cm.lastik ve haraşo örmeden etek fırfırına geçilecek.

Etek fırfırı örüldükten sonra lastiklerin arasında yaptığımız haraşolardan 130 ilmek çıkararak üst fırfırlar yapılacak:

Etek fırfırı:

1.sıra:4 ters,1düz,1 atma,1 düz,8 ters,1 düz,1 atma,1 düz. Bu şekilde sıra sonuna kadar örülecek.

2. ve diğer ters sıralarda ilmekler olduğu gibi,atmalar ters olarak örülecek.

3.sıra:4 ters,1 düz,1 atma,2 düz…

Bu şekilde 13 tane delik olunca,4 sıra haraşo yapılarak ilmekler kapatılacak.

Üst fırfırlar:

Etek fırfırı gibi sadce 7 delik olana kadar artırmalar yapılacak ve 4 sıra haraşo örülerek ilmekler kapatılacak.
Read more

Ergenekon Destanı Nedir?


Ergenekon Destanı, Büyük Türk Destanı'nın bir parçasıdır. Kök-Türkler çağını konu alır. Ergenekon Destanı'nın, Türk destanlarının içinde ayrı ve seçkin bir yeri olup, en büyük Türk destanlarından biridir. Ergenekon Destanı'nın, Türk toplum yaşamında yüzyıllarca etkisi olduğu gibi, bugün bile Anadolu'nun dağlık köylerinde, birtakım gelenek ve göreneklerde etkisi görülmektedir.Ergenekon Destanı, Bozkurt Destanı'nın ana çizgileri üzerine kurulmuş olup, bu destanın serbestçe genişletilmiş biçimidir diyebiliriz. Daha doğrusu Bozkurt Destanı ile kaynağını belirleyen Türk soyu, Ergenekon Destanı ile de gelişip güçlenmesini, yayılış ve büyüyüş dönemlerini anlatmıştır. Çin tarihlerinin de yazmış olduğu Bozkurt Destanı'nın bittiği yerde, Ergenekon Destanı başlar. Bozkurt Efsanesi'nin devamı, Ergenekon Destanı'dır. Ergenekon Destanı, Cengiz Han çağında moğollaştırılmıştır. Ancak bu efsanenin kökleri ve ana motifleri, açıkça Kök Türkler ile ilgilidir. Kök Türk Devleti, MS 6.yy.dan itibaren bir cihan imparatorluğu olmuş ve 200 yıl yaşamıştır. Böyle büyük ve güçlü bir devletin, ilkel Moğollar'dan bir efsane alıp kökenlerini ona dayandırması mümkün değildir. Ayrıca, Ergenekon Destanı'nın ana motiflerinden biri, Demirci'dir. Destanda demirci, dağda demir madeni bulur ve Türkler bu demir madenini eriterek Bozkurt'un önderliğinde Ergenekon'dan çıkarlar. Unutmamak gerekir ki, Göktürkler'in ataları da demirci idiler. Onlar en iyi çelikleri işler, başka devletlere silah olarak satarlardı. Göktürkler'in ataları, demir cevherleriyle dolu dağların eteklerinde türemişler, demirleri eriterek yeryüzüne çıkmışlardı. Sonradan kendilerinin de demirci olmaları bundan ileri gelmektedir. Göktürkler'in temel toprakları olan Altay ve Sayan dağları, zengin demir madenlerinin bulunduğu bir yerdi. Burada çıkan demirin yüksek cevherli olması ve Türkler tarafından mükemmel bir biçimde işlenmesi, çağın Türk savaş endüstrisinin en önemli özelliği idi. Göktürkler çağında Türkler'in işlettikleri demir ocakları ve dökümevleri bulunmuştur. Göktürkler demirden ürettikleri kılıç, kargı, bıçak gibi savaş araçlarının yanında yine demirden saban, kürek, orak gibi tarım araçlarını yapmakta da usta idiler. Oysa, Göktürklerden tam beş yüzyıl sonra, yine Türklerle birlikte olmak üzere bir devlet kuran Moğollar, demirciliği bilmezlerdi. Cengiz Han zamanında Moğollar'a elçi olarak gönderilen Çin'deki Sung sülalesinin generali Men Hung, yazmış olduğu ''Meng-Ta Pei-lu'' adlı ünlü seyahatnamesinde, Moğollar'ın Cengiz Han'dan önce maden işlemeyi bilmediklerini, ok uçlarını bile kemikten yaptıklarını, Moğollar'a demir silahların Uygur Türkleri'nden geldiğini anlatmaktadır. Zaten Moğollar, demirciliği Uygur Türkleri'nden öğrenmişlerdir. Aslında demircilik, o çağın Moğol düşüncesine göre büyücülere özgü korkunç bir sanattı. Ayrıca Bozkurt, Türkler'in kutsal hayvanıdır. Moğollar'ın kutsal hayvanı köpektir.
Ergenekon Destanı'nda Türkler, Ergenekon ovasından çıkmak istediklerinde yol bulamazlar. Çare olarak da dağların demir madeni içeren bölümlerini eritip bir geçenek açmayı düşünürler. Demir madenini eritmek için dağların çevresine odun-kömür dizilir ve yetmiş deriden yetmiş körük yapılıp yetmiş yere konulur. Yedi ve yetmiş sayıları, dokuz ve katları ile birlikte, Türkler'in mitolojik sayılarındandır. Moğollar'ın mitolojik sayıları ise altı ve altmıştır. Destanda altmış yerine yetmiş sayısına yer verilmesi, bu efsanenin Moğolca bir metinden öğrenilmemiş olduğunu, Türkler'e ait olduğunu gösterir.Mağaralar, Türk mitolojisinde ve Türk halk düşüncesinde önemli bir yer tutarlar. Bu, yalnızca Göktürk efsanelerinde, Bozkurt ve Ergenekon destanlarında değil, Anadolu'daki masallarda da böyledir. Göktürk efsanelerinin, Bozkurt ve Ergenekon destanlarındaki motiflerin ufak değişikliklere uğramış örneklerini, Anadolu efsanelerinde de bulabiliriz. Hatta islami hikayelerde bile: Bir Anadolu efsanesinde Muhammed Hanefi (Hz. Ali'nin Hz. Fatma'dan sonra evlendiği ve bu evlilikten olan dört çocuğundan biridir. Diğer Çocukları; ise Ümmü Gülsüm, Zeynep ve Kasım'dır), önüne çıkan bir geyiği kovalar. Geyik bir mağaradan içeri girer. Muhammed Hanefi de geyiğin arkasından mağaraya girer. Mağaradan geçerek büyük bir ovaya varır ve burada Mine Hatun'la karşılaşır. Dikkat edilirse, bu Anadolu efsanesindeki mağara, Bozkurt'un hayatta kalan tek Türk gencini götürdüğü mağaranın ve mağaradan çıkılan ova da yine Bozkurt Destanı'ndaki kurdun, yaşayan tek Türk gencini mağaradan geçerek götürdüğü ovanın aynısıdır. Ayrıca yine bu ova, Ergenekon Destanı'ndaki Kayı ile Tokuz Oguz'un yurt tuttukları ovanın aynısıdır.Altay Türkleri'nin efsanelerinde de Bozkurt ve Ergenekon destanlarının izlerini görmek mümkündür. Bir Altay efsanesinde, bir bahadır avlanırken karşısına çıkan geyiği kovalamağa başlar. En sonunda bir Bakır-Dağ'ın önüne gelirler. Baştan başa bakırdan yapılmış olan dağ birden açılır ve geyik açılan delikten içeri girer. Genç bahadır da geyiği izler. Az sonra geyik kaybolur. Efsanenin devamında bahadır türlü canavarla, iyi yürekli yaşlı kişilerle, çok güzel kızlarla karşılaşır. Bu Altay efsanesinde de aynı mağara ve mağaradan geçilerek ulaşılan ova motifleri vardır ve bu Altay efsanesi, Muhammed Hanefi'nin efsanesine belirgin bir biçimde benzemektedir. Altay masal ve efsanelerinde bu tür öykülerin daha mitolojik biçimde olanları da vardır.
Asya Büyük Hun Devleti'nde, bizzat Hun hakanının başkanlık ettiği törenler vardır. Bu törenlerden en önemlisinde, devletin ileri gelenleri toplanarak Ata Mağarası'na giderler ve orada, hakanın başkanlığında dini törenler yapılır, atalara saygı gösterilir. Aynı törenler, Göktürk Devleti'nde de yapılagelmiştir. Bu adı geçen Ata Mağarası, Bozkurt'un Türk gencini düşmandan kaçırıp sakladığı ve Ergenekon'a ulaştırdığı mağaradır. Ancak bugün, bu mağaranın yeri bilinmiyor. Tabgaçlar da kayaları mağara biçiminde oyarlar ve burada yere, göğe, ata ruhlarına kurban sunarlardı. Bu kurban töreninden sonra da, çevreye kayın ağaçları dikilir, o bölgede kutsal bir orman oluşturulurdu. Asıl önemli olan nokta ise, bütün milletçe bunlara inanılması ve devletin de bu efsaneye saygı göstermesidir. Ayrıca, Aybek üd-Devâdârî'nin anlattığı, Türkler'in kökenine ilişkin ''Ay Ata Efsanesi''nde de mağara ve mağarada türeme motifi vardır. Bu efsanede de, Türkler'in ilk atası olan Ay Ata, bir mağarada meydana gelir. Ay Ata Efsanesi'ndeki mağara, ilk ataya bir ana rahmi görevi görmüştür.
Ergenekon Destan'ı, Türkler'in yüzyıllarca çift sürerek, av avlayarak, maden işleyerek yaşayıp çoğaldıkları, etrafı aşılmaz dağlarla çevrili kutsal toprakların öyküsüdür. Ergenekon Destanı'nın önemli bir çizgisi, Türkler'in demircilik geleneğidir. Maden işlemek, demirden ve en iyi çelikten silahlar yapmak, Eski Türkler'in doğal sanatı ve övüncü idi. Ergenekon Destanı'nda Türkler, demirden bir dağı eritmiş ve bunu yapan kahramanlarını da ölümsüzleştirmişlerdir.
Ergenekon Destanı ilk kez, Cengiz Han'ın kurmuş olduğu Türk-Moğol Devleti'nin tarihçisi Reşideddin tarafından saptanmıştır. Reşideddin, ''Câmi üt-Tevârih'' adlı eserinde Ergenekon Destanı ile ilgili geniş bilgiler vermektedir. Fakat Reşideddin, -yukarıda da değinildiği gibi- bir Türk destanı olan Ergenekon Destanı'nı moğollaştırmıştır (Ergenekon Destanı'nın nasıl moğollaştırıldığı hakkında Prof.Dr.Bahaeddin Ögel'in, Türk Mitolojisi [1.cilt, 59-71. sayfalar] adlı yapıtında geniş bilgiler vardır).
Ergenekon Destanı, Hıve hanı Ebulgazi Bahadır Han'ın 17.yy.da yazmış bulunduğu ''Şecere-Türk'' (Türkler'in Soy Kütüğü) adlı esere de kaydedilmiştir.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Kurtuluş Savaşında'ki Anadolu'yu, Ergenekon'a benzeterek aynı adı taşıyan bir kitap yazmıştır.
Ergenekon Destanı'nda Bozkurt, öteki Türk destanlarında da olduğu gibi, ön planda ve baş roldedir. Bu kez Türkler'e yol göstericilik, kılavuzluk yapmaktadır.Bir rivayete göre Türkler, Ergenekon'dan 9 Martta çıkmışlardır. Başka bir rivayet ise bu tarihi 21 Mart (Nevruz Bayramı) olarak verir. Öyle anlaşılıyor ki, Ergenekon'dan çıkış işlemleri 9 Martta başlamış, 21 Martta da tamamlanmıştır.
Destan aşağıda özetlenmiştir: Türk illerinde Türk oku ötmeyen, Türk kolu yetmeyen, Türk'e boyun eğmeyen bir yer yoktu. Bu durum yabancı kavimleri kıskandırıyordu. Yabancı kavimler birleştiler, Türkler'in üzerine yürüdüler. Bunun üzerine Türkler çadırlarını, sürülerini bir araya topladılar; çevresine hendek kazıp beklediler. Düşman gelince vuruşma da başladı. On gün savaştılar. Sonuçta Türkler üstün geldi.Bu yenilgileri üzerine düşman kavimlerin hanları, beğleri av yerinde toplanıp konuştular. Dediler ki:
"Türkler'e hile yapmazsak halimiz yaman olur !"Tan ağaranda, baskına uğramış gibi, ağırlıklarını bırakıp kaçtılar. Türkler, 
''Bunların gücü tükendi, kaçıyorlar'' deyip artlarına düştüler. Düşman, Türkler'i görünce birden döndü. Vuruşma başladı. Türkler yenildi. Düşman, Türkler'i öldüre öldüre çadırlarına geldi. Çadırlarını, mallarını öyle bir yağmaladılar ki tek kara kıl çadır bile kalmadı. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdiler, küçükleri tutsak ettiler.
O çağda Türkler'in başında İl Kagan vardı. İl Kagan'ın da birçok oğlu vardı. Ancak, bu savaşta biri dışında tüm çocukları öldü. Kayı (Kayan) adlı bu oğlunu o yıl evlendirmişti. İl Kagan'ın bir de Tokuz Oguz (Dokuz Oğuz) adlı bir yeğeni vardı; o da sağ kalmıştı. Kayı ile Tokuz Oguz tutsak olmuşlardı. On gün sonra ikisi de karılarını aldılar, atlarına atlayarak kaçtılar. Türk yurduna döndüler. Burada düşmandan kaçıp gelen develer, atlar, öküzler, koyunlar buldular. Oturup düşündüler: "Dörtbir yan düşman dolu. Dağların içinde kişi yolu düşmez bir yer izleyip yurt tutalım, oturalım." Sürülerini alıp dağa doğru göç ettiler.
Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar. Bu tek yol da öylesine sarp bir yoldu ki deve olsun, at olsun güçlükle yürürdü; ayağını yanlış yere bassa, yuvarlanıp paramparça olurdu.Türkler'in vardıkları ülkede akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, yemişler, avlar vardı. Böyle bir yeri görünce, ulu Tanrı'ya şükrettiler. Kışın hayvanlarının etini yediler, yazın sütünü içtiler. Derisini giydiler. Bu ülkeye "ERGENEKON" dediler. Zaman geçti, çağlar aktı; Kayı ile Tokuz Oguz'un birçok çocukları oldu. Kayı'nın çok çocuğu oldu, Tokuz Oguz'un daha az oldu. Kayı'dan olma çocuklara Kayat dediler. Tokuz'dan olma çocukların bir bölümüne Tokuzlar dediler, bir bölümüne de Türülken. Yıllar yılı bu iki yiğidin çocukları Ergenekon'da kaldılar; çoğaldılar, çoğaldılar, çoğaldılar. Aradan dört yüz yıl geçti.Dört yüz yıl sonra kendileri ve süreleri o denli çoğaldı ki Ergenekon'a sığamaz oldular. Çare bulmak için kurultay topladılar. Dediler ki: "Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışında geniş ülkeler, güzel yurtlar varmış. Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş. Dağların arasını araştırıp yol bulalım. Göçüp Ergenekon'dan çıkalım. Ergenekon dışında kim bize dost olursa biz de onunla dost olalım, kim bize düşman olursa biz de onunla düşman olalım." Türkler, kurultayın bu kararı üzerine, Ergenekon'dan çıkmak için yol aradılar; bulamadılar. O zaman bir demirci dedi ki: 
"Bu dağda bir demir madeni var. Yalın kat demire benzer. Demirini eritsek, belki dağ bize geçit verir." 
Gidip demir madenini gördüler. Dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler. Dağın altını, üstünü, yanını, yönünü odun-kömürle doldurdular. Yetmiş deriden yetmiş büyük körük yapıp, yetmiş yere koydular. Odun kömürü ateşleyip körüklediler. Tanrı'nın yardımıyla demir dağ kızdı, eridi, akıverdi. Bir yüklü deve çıkacak denli yol oldu.
Sonra gök yeleli bir Bozkurt çıktı ortaya; nereden geldiği bilinmeyen. Bozkurt geldi, Türk'ün önünde dikildi, durdu. Herkes anladı ki yolu o gösterecek. Bozkurt yürüdü; ardından da Türk milleti. Ve Türkler, Bozkurt'un önderliğinde, o kutsal yılın, kutsal ayının, kutsal gününde Ergenekon'dan çıktılar. Türkler o günü, o saati iyi bellediler. Bu kutsal gün, Türkler'in bayramı oldu. Her yıl o gün büyük törenler yapılır. Bir parça demir ateşte kızdırılır. Bu demiri önce Türk kaganı kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Sonra öteki Türk beğleri de aynı işi yaparak bayramı kutlarlar. Ergenekon'dan çıktıklarında Türkler'in kaganı, Kayı Han soyundan gelen Börteçine (Bozkurt) idi. Börteçine bütün illere elçiler göderdi; Türkler'in Ergenekon'dan çıktıklarını bildirdi. Ta ki, eskisi gibi, bütün iller Türkler'in buyruğu altına gire. Bunu kimi iyi karşıladı, Börteçine'yi kagan bildi; kimi iyi karşılamadı, karşı çıktı. Karşı çıkanlarla savaşıldı ve Türkler hepsini yendiler. Türk Devleti'ni dört bir yana egemen kıldılar.
Türk Beğleri, Ergenekon'dan Çıkış Gününü Kızgın Demir Döğerek Kutluyorlar
Read more