Bruno Mars Feat. Claude Kelly - Girl I Wait [ Türkçe Çeviri ]



Feel your heart beating fast
Kabinin hızla çarptığını hisset
Hold me close make it last
Beni sıkıcı tut ve sürmesini sağla
We knew this day would come
Bu günün geleceğini biliyorduk
So take a breath leave me and
Şimdi nefes al, beni bırak ve
Was so scared of you leaving
Gitmenden çok korkuyordum
Wish we could both just run
Keşke ikimiz birden koşabilseydik


Wish we could run it off
Keşke akışına bırakabilseydik
But we can’t stop time
Ancak zamanı durduramıyoruz
Seems the clock is running too fast
Vakit çok hızlı geçiyora benziyor
And now i’m feeling lost
Ve kendimi kaybolmuş hissediyorum
And I can’t read your mind
Ve zihnimi okuyamıyorum
But you don’t have to ask
Ancak sormak zorunda değilsin


You know I wait for you
Seni beklediğimi biliyorsun
If it takes a lifetime to do
Bir ömür boyu sürse de
Girl I will wait for you
Seni bekleyeceğim yarim
You’re the only thing worth holding on to
Sen elimde tutmaya değecek tek şeyimsin
No matter how far
Bilmiyorum ne kadar
Girl I can’t live without my heart
Kalbim olmadan yaşayamam yarim
I hope you come home soon, soon
Umarım en kısa sürede eve dönersin
Girl I will wait for you
Seni bekleyeceğim yarim
If it takes a lifetime to do
Bir ömür boyu sürse de
Girl I wait
Seni bekleyeceğim yarim
Wait wait wait for you oh
Seni bekleyeceğim bekleyeceğim bekleyeceğim


Our phone calls will have to do
Telefon görüşmelerimizin bir anlamı var
Write you letters just to prove
Kanıtlamak için yazını dök
You’re the only thing on my mind
Aklımda bir tek sen varsın
I’m going…
Ben gidiyorum
Just hold on I promise you
Bekle sana söz verdim
Soon you’ll be here by my side
Yakında burada benim yanımda olacaksın
But we can’t stop time
Ancak zamanı durduramıyoruz
Seems like the clock is running way too fast
Zaman bir su gibi akıyor sanki
And now i’m feeling lost
Ve kendimi kaybolmuş hissediyorum
And I can’t read your mind
Zihnini okuyamıyorum


But you don’t have to ask
Ancak sormana gerek yok


You know I wait for you
Seni beklediğimi biliyorsun
If it takes a lifetime to do
Bir ömür boyu sürse de
Girl I will wait for you
Seni bekleyeceğim yarim
You’re the only thing worth holding on to
Sen elimde tutmaya değecek tek şeyimsin


No matter how far
Ne kadar olursa olsun
Girl I can’t live without my heart
Ben kalbim olmadan yaşayamam yarim
I hope you come home soon, soon
Umarım hemen eve dönersin
Girl I will wait for you
Seni bekleyeceğim yarim
If it takes a lifetime to do
Bir ömür boyu sürse de
Girl I wait
Seni bekleyeceğim yarim
Wait wait wait for you oh
Seni bekleyeceğim, seni bekleyeceğim, seni bekleyeceğim
Read more

Jessie J İstanbul Konseri Ne Zaman ?

Ünlü İnigliz Star Jessie J Pozitif günler kapsamında 26 Haziran’ da İstanbul Maçka Küçükçiftlik Park’ ta… Jessie J Konser Biletleri 13 Nisan Cuma Biletix üzerinden satışa çıkıyor..
Read more

Eski Facebook geri mi dönüyor?

Yola “.edu” uzantılı adresler ile çıkan Facebook bu sefer eski özelliğine geri dönüşü bir yenilikle birlikte karşımıza çıkarmaya hazırlanıyor.

Sayfaların ortaya çıkması ile grupların etkisi azalmıştı fakat son zamanlarda grupların tasarımlarının değişmesi dikkat çekiciydi.

Gruplardaki bu gelişmelerin ardından Facebook’un yeni grup türleri sadece okullar için açılmış olacak. Bu gruplara girmek için .edu uzantılı bir e-posta adresi gerekiyor.

Groups for Schools‘un en önemli özelliklerinden birisi de dosya alışverişini destekleyecek olması. Groups for Schools ile birlikte kampüs yaşamı tamamen Facebook üzerine taşınabilecek. Öğrenciler ya da öğretim görevlileri burası üzerinden dosyalarını paylaşabilecek. Bununla birlikte sınıf arkadaşlarınıza ulaşmak, notları paylaşmak için de Groups for Schools kullanabilecek.

Facebook en başta yola çıktığında bu kampüs yaşamı hissediliyordu fakat Facebook herkesin kullanımına açıldığında bu özelliğini kaybetmişti. Şimdi sadece kendi okul ağınızın bulunduğu bir grupta, daha verimli ve kampüs ortamını Facebook üzerinden yaşamak da mümkün olacak. Şu anda okulunuzu aratarak e-posta adresinizi bırakabiliyorsunuz. Okulunuzun grup sayfası mevcut değilse, sayfa aktif olduğunda size bir hatırlatma e-postası yollanıyor.

Bir sosyal ağ olmasının yanı sıra Facebook eğitim konusunda da desteğini Groups for Schools ile sağlamaya çalışacak gibi gözüküyor. Benzer ve sadece okullar için olan bir projeyi bir süre önce YouTube, YouTube for Schools adlı proje ile devreye sokmuştu. Groups for Schools özelliğinin neler getireceği, eğitim anlamında öğrencilere ve öğretmenlere getireceği avantajları hep birlikte göreceğiz.

Kaynak: Webrazzi
Read more

Lana Del Rey 'in Yeni Saçları , Yeni Görünümü

Son dönemin en popüler isimi güzeller güzeli Lana Del Rey, müziğiyle olduğu kadar fizigiyle ve güzelligiylede ön planda bir isim. işte Lana Del Rey'in yeni şaçları ve görünümü

Read more

The Wanted – Chasing The Sun [ Türkçe Çeviri ]


I’m better
Daha iyiyim
So much better now
Şimdi çok daha iyiyim
I see the light, touch the light,
Işığı görüyorum, ışığa dokunuyorum
We’re together now
Artık beraberiz

I’m better
Daha iyiyim
So much better now
Şimdi çok daha iyiyim
Look to the skies, gives me life
Gökyüzüne bak, bana hayat veriyor
We’re together now
Artık beraberiz

We’ve only just begun
Sadece başladık
Hypnotised by drums
Davullardan hipnotize olduk
Until forever comes
Sonsuza dek
You’ll find us chasing the sun
Bizi güneşi kovalarken bulacaksın
They said this day wouldn’t come
Bu günün gelmeyeceğini söylediler
We refused to run
Biz kaçmayı reddettik
We’ve only just begun
Sadece başladık
You’ll find us chasing the sun
Bizi güneşi kovalarken bulacaksın

Oh oh oh oh oh oh
Oh oh oh oh oh oh
Oh oh oh oh oh oh
You’ll find us chasing the sun
Bizi güneşi kovalarken bulacaksın
Oh oh oh oh oh oh
Oh oh oh oh oh oh
Oh oh oh oh oh oh
You’ll find us chasing the sun
Bizi güneşi kovalarken bulacaksın

When Daylight’s fading
Gün ışığı solduğunda
We’re gonna play in the dark
Karanlıkta oynayacağız
Till it’s golden again
Tekrar aydınlanana kadar
And now it feels so amazing
Ve şimdi inanılmaz hissettiriyor
Can see you coming
Gelişini görebiliyor musun
And We’ll never grow old again
Ve asla tekrar büyümeyeceğiz
You’ll find us chasing the sun
Bizi güneşi kovalarken bulacaksın

I’m never
Ben asla
I’m never down
Ben asla düşmedim
Lying here, staring up
Burada uzanıp, yukarı bakarken
And you’re looking down
Ve sen aşağı bakıyorsun

I’m never
Ben asla
I’m never down
Ben asla düşmedim
Live forever, forever
Sonsuza dek yaşa, sonsuza dek
With you around
Seninle beraber

We’ve only just begun
Sadece başladık
Hypnotised by drums
Davullardan hipnotize olduk
Until forever comes
Sonsuza dek
You’ll find us chasing the sun
Bizi güneşi kovalarken bulacaksın
They said this day wouldn’t come
Bu günün gelmeyeceğini söylediler
We refused to run
Biz kaçmayı reddettik
We’ve only just begun
Sadece başladık
You’ll find us chasing the sun
Bizi güneşi kovalarken bulacaksın

Oh oh oh oh oh oh
Oh oh oh oh oh oh
Oh oh oh oh oh oh
You’ll find us chasing the sun
Bizi güneşi kovalarken bulacaksın
Oh oh oh oh oh oh
Oh oh oh oh oh oh
Oh oh oh oh oh oh
You’ll find us chasing the sun
Bizi güneşi kovalarken bulacaksın

When Daylight’s fading
Gün ışığı solduğunda
We’re gonna play in the dark
Karanlıkta oynayacağız
Till it’s golden again
Tekrar aydınlanana kadar
And now it feels so amazing
Ve şimdi inanılmaz hissettiriyor
Can see you coming
Gelişini görebiliyor musun
And We’ll never grow old again
Ve asla tekrar büyümeyeceğiz
You’ll find us chasing the sun
Bizi güneşi kovalarken bulacaksın
Read more

Ankara Savaşı Özellikleri, Sonuçu

Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid ile Timur Hanın 1402 yılında Ankara’da yaptıkları savaş.

Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid Han, Anadolu beyliklerini hakimiyeti altına aldığı zaman bu ülkelerin beyleri, o zaman batıya doğru gelmekte olan Timur Han’a sığınmışlardı. Ayrıca Timur’dan kaçan Karakoyunlu Hükümdarı Kara Yusuf ile Tebriz hükümdarı Ahmed Celayiri de, Yıldırım’a iltica etmişti. Bu beyler her iki Türk sultanını birbiri aleyhine kışkırtıyorlardı. Neticede bu kışkırtma ve tahrikler, sünni iki Türk hükümdarını Ankara’nın Çubuk Ovasında karşı karşıya getirdi.

Osmanlı sultanının güç ve kuvvetini iyi bilen, Maveraünnehr’deki en kudretli ve zırhlarla mücehhez kuvvetlerini getiren Timur’un ordusu yüz altmış bin idi. Ayrıca 32 fili vardı. Buna karşılık Osmanlı ordusunun mevcudu yetmiş bin idi. Timur’un kuvvetleri adedce Osmanlılardan çok fazla olduğu için, Yıldırım Bayezid Han ordu kumandanlarına muvaffak olmak için fedakarane gayrette bulunmalarını söyledi.

Osmanlı ordusunun merkezinde padişah ve vezir-i azam ile şehzadeleri Mustafa, Musa ve İsa çelebiler bulunuyorlardı. Sağ kolda Anadolu kuvvetleri, Kara Tatarlar ve onların sağında okçular, sol kolda Rumeli kuvvetleri ve Sırp birlikleri ile ihtiyatta Amasya sancak beyi Şehzade Mehmed’in kuvvetleri yer alıyordu. Timur’un ordusunun sağ kanadında iki oğlu Miranşah ve Emirzade Mehmed ve emirler, merkezde hükümdarın kendisi, sol kanatta ise diğer iki oğlu Şahruh Bahadır ve Halil Sultan ile diğer emirler yer almışlardı.

Savaş Timur ordusunun saldırısıyla başladı. Başlangıçta savaşta üstün görünen taraf Osmanlılardı. Bilhassa yeniçeriler ile Osmanlı sağ kolunda timarlı sipahilerin üstün gayretleri üzerine Timur Han bu mevkilere tekrar kuvvetler sevketti. Ancak bu sırada Osmanlı ordusu iki ihanet ile karşı karşıya kaldı. Sol kolda yer alan ve daha önceden Timur’la anlaşan Kara Tatarlar, Osmanlı kuvvetlerini arkadan vurmaya başladılar. Sağ koldaki bir kısım timarlı sipahiler de bu sırada Timur’un ordusunda çarpışan beylerini görerek karşı saflarda yer aldılar. Bu gelişmeler üzerine Osmanlı ordusunun sağ ve sol kanadı çöktü. Şehzade Süleyman, Çelebi Mehmed ve Sırp despotu kuvvetlerini toplayarak geri çekilmeye başladı. Yanındaki şehzadeleri ve yeniçerilerle akşama kadar muharebeye devam eden Yıldırım Bayezid ise, çekilmeye çalışırken esir düştü.

Timur Han, kendisini iyi karşıladı ve tesellide bulundu. Bir Osmanlı padişahına yaraşır şekilde, izzet ve ikram eyledi. Ancak esaret zilletini çekemeyen Yıldırım Bayezid Han, kederinden ve nefes darlığından, 44 yaşında vefat etti(l403). Kabri Bursa’dadır. Timur Han, ölüm haberini alınca “Yazık oldu, büyük bir mücahidi kaybettik.” dedi.
Read more

Anestezi Nedir? Anestezi Kime Yapılır?

Acı hissinin, dolayısıyla ağrının belli zaman için bertaraf edilmesi. Yunanca’da “duyarsızlık, ağrısızlık” manasına gelen “anestesia” kelimesinden alınmıştır.

Tıbbın en önemli keşiflerinden biri de ameliyat esnasında meydana gelen ağrıların narkoz vasıtasıyla bertaraf edilmesidir. Ameliyatın plana uygun yapılması için anesteziden daha önemli bazı şartlar vardır. Bunlar: Ağrı hissi ve şuurun giderilmesi, müdafaa reaksiyonlarının bastırılması, iskelet kaslarının gevşetilmesi olarak sayılabilir. Bugün bu vazifeleri yapabilecek tek bir narkoz maddesi olmadığından bir çok madde karıştırılarak verilir. Narkozun ilk keşfedilmesi 1842-1847 yıllarına rastlar. 1840 yıllarında Valerius Cordus, di-etileteri keşfetmiştir. 1842 yılında cerrah Long, ABD’de di-etileteri kullanarak ameliyat yapmıştır.

İnsanlığın fiziki acıya karşı giriştiği mücadelenin geçmişi eldeki kaynaklardan edinilen bilgiye göre 1000 yıl öncesine dayanır. Yunanlılar uyku getiren ilaçlardan, doğulular haşhaştan, Güney Amerika yerlileri çeşitli kokulardan faydalanarak acıya karşı koymaya çalışmışlardır. Uzun yıllar baldıran, patlıcangillerden bazı bitkiler, belladon yaprakları acının yok edilmesinde kullanılagelmiştir. Nihayet 1844’te diş doktoru Vells, ABD’nin Harfort şehrinde kendisini azotprotoksit ile narkoz etmiş ve tamamen ağrısız olarak bir dişini çektirmiştir.

Eter, kloroform, siklopropan, halothan, metoksifluran, enfluran gibi maddelerin keşfiyle bugünkü modern anestezi gelişmiştir.

Anestezi, genel anestezi (umumi narkoz) ve lokal anestezi olarak ikiye ayrılır:

Genel Anestezi: Narkoz, solunum yolu ile de verilebilir. Bu hallerde gaz, ağız ve buruna takılan bir maske cihazı ile doğrudan akciğerlere yollanır. Bir de boruyla verme usulü vardır. Boruyla verme usulünde ağızdan sokulan lastik bir boru hastanın soluk borusuna kadar itilerek gazın doğrudan doğruya bronşlara gönderilmesi sağlanır. Küçük çocuklarda narkoz maddesi bazan makat yoluyla verilebilir. Bu yolun dezavantajı, hastanın ne kadar madde aldığının tayin edilmesinin zor olmasıdır. Nihayet narkoz maddesi vücuda şırınga edilerek de verilebilir. Şırınga yoluyla doğrudan damara verilen narkotikler genellikle barbitürik asid türevleridir. Bugün modern narkozda genel anestezi hali damara ilaç verilerek sağlanır; bu halin devamı ise solunum yolundan gaz tatbiki ile te'min edilir.

Günümüzde narkoz için kullanılan aletler çok gelişmiştir. Modern aletler hem kullanılacak gazı istenen ölçüde ayarlarlar, hem de hastanın durumuna göre anestezik karışımı belli oranlarda değiştirebilirler.

Lokal Anestezi: Şuurun kaybedilmeden belli bir bölgenin duyusunun ortadan kaldırılmasıdır. Bu iş, omuriliğe ilaç zerki ile yapılabildiği gibi, deriye etilen klorür buharı vererek de ifa edilebilir. Yine bugün en çok kullanılan lokal anestezi usulü, lokal anestezik maddeyi bir sinirin bölgesine şırınga ederek hissin önlenmesidir.

En çok kullanılan lokal anestezikler: Procain, propitocain, lidocain. Bunlar enjeksiyon anestezisinde; etilen klorür ise, yüzey anestezisinde kullanılır.
Read more

Anglikanizm Nedir?

İngiltere’nin resmi kilisesi olan Anglikan kilisesine has doktrin ve kurumlar. İngiltere’nin resmi mezhebi.

Hıristiyanlık, Roma ve Bizans imparatorluklarının resmi dini olduktan sonra, Hıristiyanlık adı altında büyük bir taassubla akla sığmaz zulümler yapılmaya başlandı. İnsanların tüylerini ürperten Engizisyon mahkemeleri kurarak yüz binlerce insanı, haksız yere ve çok kereler servetlerini ele geçirmek için işkenceler yaparak öldürdüler. Hıristiyanlar içinde bu zulümlere isyan edenler çıktı. Luther Martin ismindeki papaz, 1517 yılında papaya isyan etti. Protestanlık mezhebini kurdu. Luther Martin ve Calvin (Kalven) Hıristiyanlıkta son değişiklikleri yapıp, İsa aleyhisselamın Havarilerinden işitilen doğru şeylere yalanlar da katarak birbirine uymayan inciller meydana getirdiler. Böylece hıristiyanlık ismiyle akıl ve hakikat dışında bir din meydana geldi.

Luther’in kurduğu protestanlık ilk zamanlarda İngiltere’de fazla ilgi uyandırmadı. İngiltere, Katolik mezhebine bağlılığına devam etti. Yalnız bu durum uzun zaman devam etmedi. Nihayet 1534’de İngiltere kralı Sekizinci Henry, Papaya isyan etti. İsyan sebebi ise, karısı Catherine’den boşanıp Anne Boleyn adlı bir kadınla evlenmesini papanın kabul etmemesi idi. Bunun üzerine kral katolik kilisesi ile ilgisini keserek protestanlık esasına uygun Anglikan kilisesini kurdu ve papalığın imtiyazlarını kaldırarak kendisini İngiliz kilisesinin büyüğü olarak ilan ettirdi. Altıncı Edward devrinde 42 maddelik bir inanç belgesiyle İngilizce olarak bir ibadet tüzüğü meydana getirildi. Elisabeth tahta geçince, katoliklik ile protestanlık arasında bir orta yol durumunda olan Anglikanizmin inanç belgesini yeniden yazdırarak 39 maddeye indirdi (1563). Sonraki asırlarda çeşitli grublara ayrılan anglikanizm mensupları protestan ve katolik kiliselerine yakınlaşma eğilimi gösterdiler. Halen İngiltere’nin resmi dini ve mezhebidir. Hıristiyanların bütün fırkalarının ister katolikler, ister protestanlar, isterse anglikanlar olsun hepsinin hak din olan İslamiyet’e karşı çirkin hücumları vardır. Bunlar birbirlerine de düşmandırlar. Hepsi politik menfeatler uğruna birbirlerinin gözlerini oymaktadırlar. Luther fırkası ile Kalvin fırkası ve diğer protestan fırkalarının birbirlerine olan düşmanlıkları, katoliklerle protestanların birbirlerine olan düşmanlıklarından daha az değildir
Read more

Anabiyoz Nedir?

Uzun veya kısa bir süre sükunet halinde bulunduktan sonra tekrar aktif hayata dönüş. Anabiyoz, bazı hayvanların kuraklık ve don gibi yaşamalarına uygun olmayan zamanları latent halde geçirmeleri olayıdır. Belirti göstermeden, gizli olarak var olma haline latent durum denir. Bu durumda hücreler içlerindeki su miktarını buharlaştırarak minimuma indirirler. Oksijen tüketimini de azaltırlar. Kurumuş olanları rüzgarla savrulur. Hava akımlarıyla dünyayı dolaşır, kuş tüylerinin arasında, pantolon paçalarında seyahat ederler. Dış şartlar tabii hale gelince nem ve ısı alarak aktif hayata dönerler. Bir hücrelilerde bu özellik başarı ile yürütülür. Çok hücreli hayvanlarda anabiyoz durumuna geçebilen en başarılı grup tardigratlardır (Bkz. Tardigrat).
Read more

Anabolizma Nedir?

Organizmada meydana gelen yapıcı olaylar. Vücuda alınıp sindirilmiş besin maddelerinden, canlı hücre stoplazmasının karışık yapılı maddelerinin meydana getirilmesi hadiseleridir. Özümleme olarak da bilinir. Latince bir kelimedir. Metabolizmanın iki safhasından biri olup diğeri de zıttı olan katabolizmadır. Yani metabolizma, canlı organizmada veya canlı hücrede meydana gelen bir takım anabolik (yapıcı) ve katabolik (yıkıcı) kimyasal hadiselerin toplamından ibarettir. Vücut görünürde mühim bir değişikliğe uğramıyor veya çok uzun zaman (aylar-yıllar) sonra fark edilebilecek bir değişiklik gösteriyor gibi görünüyorsa da beyin ve omirilik dışında kalan organların dokuları bütün hücrelerini zamanla değiştirmektedir. Eski hücreler yıkılmakta ve yerlerini yenileri almaktadır. Mesela alyuvarların ortalama 120 günlük bir ömrü olup sonra parçalanmakta, kemik iliğinden yeni alyuvarlar imal edilip kana salınmaktadır. Bu şekilde günde ortalama 200 milyar alyuvar tahrip olur. Diğer bütün hücreler de buna benzer bir değişime uğrar. Bu yıkım-yapım hadiseleri birbirini takip ederken eğer yapım yani anabolizma, yıkım(katabolizma)dan daha fazla olursa vücutta gelişme-büyüme husule gelir (Çocuklarda, gençlerde, sporcularda olduğu gibi). Yaşlılarda ve hastalarda ise tam tersi olur.

Orta yaşlarda anabolik ve katabolik faaliyetler denge halinde olduğundan, genellikle (anormal beslenme şartları olmadıkça) boy ve ağırlık (adale kitlesi, kemik ve iç organlar) değişmez. Ancak vücuda yağ ilavesi veya kaybına bağlı olarak kilo değişiklikleri olabilir.
Read more

Amme Hizmeti Nedir? Amme Hizmeti Kime Verilir

Bir amme (kamu) idaresi tarafından doğrudan doğruya veya diğer özel müesseselerce böyle bir idarenin denetimi altında, ammenin genel ve ortak ihtiyaçlarını sağlamak için yapılan hizmet ve faaliyetler.

Bu hizmetler, ya devlet kurumları veya devletin gözetimi altında özel müesseseler tarafından yerine getirilir. Eğitim-öğretim, milli güvenlik , savunma, haberleşme, ulaşım, sosyal güvenlik, adalet, sağlık hizmetleri gibi sayısız benzeri hizmetler, devlet tarafından yapılan amme hizmetleri arasındadır. Özel eğitim ve öğretim kurumları, özel hastaneler ve imtiyaz suretiyle işletilen işletmeler, özel kurumlarca yapılan amme hizmetlerine misal gösterilebilir.

İmtiyaz: Devletin bir faaliyetin kamu hizmeti olarak yürütülmesine karar vermekle beraber, bu iş için gerekli sermayeyi yatırmak istemediği veya te’min edemediği veya devletin bu faaliyeti teknik ve ticari yönden iyi yönetemeyeceği endişesinden dolayı faaliyetin yürütülmesinin bir sözleşme ile özel kişilere bırakılması. Bir köprünün özel müesseselerce yapılması ve gelirinin belli müddet belirli müesseselere bırakılması gibi. Galata köprüsü, tramvay ve ilk telgraf hattı yabancı şirketlere imtiyaz verilmek suretiyle yaptırılmıştır. Ammenin menfaatine olan yatırımlar için sermaye bulmanın güçlük çekildiği gönümüzde imtiyaz meselesi yine söz konusu olmaktadır.

Amme hizmeti idare hukuku tarafından düzenlenmektedir. Devamlılık esastır. Bu görüşden hareketle memurlara grev hakkı tanınmamıştır. Herkes amme hizmetlerinden eşit şekilde faydalanma hakkına sahiptir. Amme hizmetinin görülmesi esnasında hakkı ihlal olanlar idare mahkemelerine başvurabilirler.

Amme hizmetlerinin kurulması, işlemesi ve kaldırılması kanunlarla düzenlenir.
Read more

Amfiboller Nedir? Amfiboller Nelerdir?

Muhtelif oranlarda değişik silikatlar ihtiva eden kayaç mineralleri grubu. Bütün silikat minerallerinde olduğu gibi, amfibollerin kristal yapısındaki temel birim SiO4 dörtyüzlülerinin teşekkül ettirdiği çift zincirlerdir. Çift zincir grupları ise, kendilerine paralel ve bitişik olan öbür zincir çiftlerine kristal içindeki Na, Ca ve Mg, Fe+2, Fe+3, Al iyonlarıyla bağlanır.

Amfiboller inosilikat yapısında minerallerdir. En belirgin özellikleri, yaklaşık 55° ve 125° lik açılarla kesişen, hemen hemen kusursuz prizma biçimindeki iki yarılma düzlemidir. Amfibollerin çoğu uzun kristaller meydana getirir. Bu kristallerden bazısı iğnemsi, bazısı da lifsidir. Kristalleri lif biçiminde olan ribekit, kümingtonit, antofillit ve tremolit gibi amfibollerin hepsine birden asbest veya amyant ismi verilir. Amfibollerin kristal yapısı umumiyetle ya ortorombik veya monoklinal sistemdedir. Amfibollerin bileşimi birinden öbürüne mühim farklılıklar gösterir. Silisyum (Si) ve oksijenin (O) yanı sıra bileşimlerinde sodyum (Na), kalsiyum (Ca), mağnezyum (Mg), demir (Fe), alüminyum (Al), fluor (F) ve hidrojen (H) bulunabilir. Amfibol grubunun genel kimyasal formülü şöyle gösterilebilir: (Na,Ca)23 (Mg,Fe+3,Al)5 (Si,Al)3 O22(OH,O,F)2 veya (Mg, Fe+2, Fe+3, Al)7 (Si, Al)8 O22(OH,O,F)3.

Amfibollerin sertliği 5 ila 6 arasında, özgül ağırlıkları ise 2 ila 3,4 g/cm3 arasında değişir.
Read more

Amerikyum Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Aktinitler serisinden radyoaktif bir element. Am kimyasal sembolüyle gösterilir. Atom numarası 95 olup periyodik tablonun III-B grubunda bulunur. Tabiatta tabii halde rastlanmaz. İlk defa 1944'te T.Seaborg ve arkadaşları tarafından nükleer bir reaktörde, plutonyum-239'dan amerikyum-241 izotopu halinde elde edildi. Bilinen bir çok izotopundan en uzun yarı ömürlü olanı Am-243 olup yarı ömrü 7950 yıldır. Am-246'nın yarı ömrü ise 25 dakikadır. En önemli izotopu Am-241'dir.

Elementin elde edilmesinde önce Pu-241 saflaştırılır. Birkaç ay bekletilen Pu-241 bozunarak Am-241'e dönüşür. Daha sonra Am-241 plutonyumdan muhtelif saflaştırma prosesleri ile izole edilir. Saf amerikyum bileşiği ilk defa 1945'te B.B. Cunningham tarafından elde edilmiştir.

Amerikyum sulu çözeltilerinde +3,+4,+5 ve +6 değerliklerini alır. Asitli sulu çözeltilerde Am+3 pembe; Am+4 (çok kararsız) açık pembe, AmO2+ sarı, AmO2+2 açık kahverengidir.

Amerikyum gümüş beyazlığında bir metaldir. Normal havada çok yavaş kararır. Erime noktası 995°C, özgül ağırlığı 13,67'dir.

Elektron düzeni (Rn) 5f77s2 ile gösterilir.

Amerikyum-241 izotopu sanayide akışkan yoğunluklarının ölçümünde, kalınlık ölçmede, uçak yakıtı göstergelerinde, uzaklık ölçüm cihazlarında kullanılmıştır. Burada Am-241'in gamma ışımasından faydalanılır. Amerikyum ayrıca izotop güç kaynaklarında kullanılan kuriyum-242'nin üretimi için başlangıç materyeli olarak kullanılır.
Read more

Amber Ağacı Nedir? Özellikleri , Nerede Yetişir

Türkiye’de yetiştiği yerler: Muğla (Marmaris, Köyceğiz, Fethiye) ve Antakya.

Ortalama 8-10 m boyunda, çınara çok benzeyen tek evcikli bir ağaç. Günlük veya sığala ağacı adı ile de tanınan Amber ağacı, nisan-mayıs ayları arasında çiçek açar. Sıcak iklimi, rutubetli ve bataklık yerleri seven, bir ağaç. Yaprakları saplı ve el şeklindedir. Erkek çiçekler kürevi gruplardan ibaret salkımlar teşkil ederler. Dişi çiçekler ise saplı ve sarkık kürecikler halindedir. Meyve oldukça sertleşmiş ve odunlaşmıştır.

Kullanıldığı yerler: Bu ağaçlardan, gövdeleri üzerinde uzunluğuna yaralar açmak suretiyle Sığala yağı veya Mia denilen kıvamlı bir balsam elde edilir. Bu balsam bütün balsamlarda olduğu gibi, bir reçine bir uçucu yağ ve sinnamik asit ihtiva etmektedir. Reçine, balsamın % 30-40’ını teşkil eder. Sığala yağı akıcılığı az olan gri renkli bir sıvıdır.

Sığala yağının mart ayından itibaren sekiz ay süre ile üretimi yapılmaktadır. Bu yağ ağacın salgı hücrelerinde meydana gelir. Salgı hücreleri bitkide tabii olarak fakat az miktarda bulunmaktadır. Ağaçlarda yaralama sonucu balsam meydana gelir ve bu yaralama sırasında salgı hücrelerinin sayısı da artar. Yaralama kepçe gibi bıçaklarla yapılmaktadır. Yara yeri 15-20 günde bir derinleştirilmektedir. 3-4 yaralamadan sonra balsam teşekkül eder. Ağacın kabuk kısmı, odun kısmına kadar sıyrılmak süretiyle balsam toplanır. Bir kazanda yarım ile bir saat kaynatılır. Böylece kabuklardan ayrılan balsam, dibe çöker, kabuklar suyun üzerinde kalır. Bu kabuklar yabalarla alınarak bir preste sıkılır ve akan balsam ile su havuzlarda toplanır. Bir süre dinlendirilince, balsamın bir kısmı dipte, bir kısmı suyun üstünde olmak üzere toplanarak sudan ayrılır. Kazanın dibinde kalan balsam ile havuzlarda biriken balsam birleştirilir ve böylece ticarete çıkarılır. Kalan yongalar kurutulduktan sonra “buhur” veya “günlük” adı altında satılmaktadır.
Read more

Amber Ağacı Nedir? Özellikleri , Nerede Yetişir

Türkiye’de yetiştiği yerler: Muğla (Marmaris, Köyceğiz, Fethiye) ve Antakya.

Ortalama 8-10 m boyunda, çınara çok benzeyen tek evcikli bir ağaç. Günlük veya sığala ağacı adı ile de tanınan Amber ağacı, nisan-mayıs ayları arasında çiçek açar. Sıcak iklimi, rutubetli ve bataklık yerleri seven, bir ağaç. Yaprakları saplı ve el şeklindedir. Erkek çiçekler kürevi gruplardan ibaret salkımlar teşkil ederler. Dişi çiçekler ise saplı ve sarkık kürecikler halindedir. Meyve oldukça sertleşmiş ve odunlaşmıştır.

Kullanıldığı yerler: Bu ağaçlardan, gövdeleri üzerinde uzunluğuna yaralar açmak suretiyle Sığala yağı veya Mia denilen kıvamlı bir balsam elde edilir. Bu balsam bütün balsamlarda olduğu gibi, bir reçine bir uçucu yağ ve sinnamik asit ihtiva etmektedir. Reçine, balsamın % 30-40’ını teşkil eder. Sığala yağı akıcılığı az olan gri renkli bir sıvıdır.

Sığala yağının mart ayından itibaren sekiz ay süre ile üretimi yapılmaktadır. Bu yağ ağacın salgı hücrelerinde meydana gelir. Salgı hücreleri bitkide tabii olarak fakat az miktarda bulunmaktadır. Ağaçlarda yaralama sonucu balsam meydana gelir ve bu yaralama sırasında salgı hücrelerinin sayısı da artar. Yaralama kepçe gibi bıçaklarla yapılmaktadır. Yara yeri 15-20 günde bir derinleştirilmektedir. 3-4 yaralamadan sonra balsam teşekkül eder. Ağacın kabuk kısmı, odun kısmına kadar sıyrılmak süretiyle balsam toplanır. Bir kazanda yarım ile bir saat kaynatılır. Böylece kabuklardan ayrılan balsam, dibe çöker, kabuklar suyun üzerinde kalır. Bu kabuklar yabalarla alınarak bir preste sıkılır ve akan balsam ile su havuzlarda toplanır. Bir süre dinlendirilince, balsamın bir kısmı dipte, bir kısmı suyun üstünde olmak üzere toplanarak sudan ayrılır. Kazanın dibinde kalan balsam ile havuzlarda biriken balsam birleştirilir ve böylece ticarete çıkarılır. Kalan yongalar kurutulduktan sonra “buhur” veya “günlük” adı altında satılmaktadır.
Read more

Alyuvarlar Nedir? Alyuvar Özellikleri ? Alyuvarların Görevleri

Kırmızı kan hücreleri. Alyuvarlar (eritrositler) dolaşım sistemi içinde oksijen ve karbondioksit taşırlar. Bu taşıma işlemi, alyuvarların ihtiva ettiği hemoglobin vasıtasıyla olur. Alyuvarlar bikonkav (iki taraftan içe çökük) disk şeklinde hücrelerdir.

Alyuvarlar kemik iliğinde yapılırlar. Memelilerde dolaşıma geçmeden evvel çekirdeklerini kaybederler. Bu bakımdan tam bir hücre karakteri taşıdıkları söylenemez. İnsanda, dolaşımda ortalama hayat süreleri 120 gün kadardır. Yaklaşık bir dakikada 150 milyon alyuvar tahrib olur. Erkekte 1 mm3’de 5-5,5 milyon, kadında ise 4,5-4,8 milyon kadar bulunur. Yetişkinlerde alyuvar yapımı akyuvarlar ve trombositlerle beraber kırmızı kemik iliğindedir. Ceninde ise (ana karnındaki bebekte); başlangıçta (gebeliğin ilk dört ayında) karaciğer ve dalakta teşekkül eder. Beşinci aydan sonra kemik boşluklarında kemik iliği meydana gelir ve buralar alyuvar teşekkülünde ilk sırayı alırlar. Yetişkinlerde kemik iliği dışı alyuvar ve diğer kan hücreleri yapımı; kemik iliğinin haraplandığı veya çalışmasının engellendiği durumlarda olur.

Kemik iliğini baskılayan çeşitli hastalıklarda (enfeksiyon, zehirlenme, kan kanseri veya diğer kanserlerin buralara atlaması gibi) kansızlığa sebeb olurlar (imalat eksikliğine bağlı kansızlık). Bu durumda kemik iliğinden kana geçen normal alyuvar sayısı hızla azalır.

Dolaşımdaki alyuvar mikdarının korunması, alyuvar yapımının geri kontrol sistemi ile denetlenmesi asıtasıyla olur. Burada dolaşımdaki alyuvar miktarı normalin altına inince kemik iliği uyarılır. Böylece kırmızı kan hücrelerinin eksikliği giderilmiş olur. Yine aynı şekilde alyuvarlar kanda normal seviyenin üstüne çıkınca kemik iliği yavaşlatılır. Bu ayarlama “eritropoietin” adı verilen ve böbreklerden salgılanan bir hormon ile olur. Deniz seviyesinden yükseklere çıkıldıkça havanın oksijen mikdarının azalmasına bağlı olarak kanda alyuvar mikdarı artar. Yine yükseklikde kanda alyuvar yaşama süresi de artar. And ve Himalaya Dağlarında, 6000 metreden daha yükseklerde yaşayanlarda alyuvar sayısında bariz bir artma görülürken; aynı zamanda akciğerlerdeki karbondioksit kısmi basıncında belirgin bir düşme vardır.

Alyuvar yapımına “eritropoiesis” denir. (Eritro, kan; poiesis, yapım demektir). Alyuvar yapımı eritropoietin adlı bir hormon tarafından düzenlenir. B12 vitamini, B6 vitamini, demir yetmezliklerinde ve çeşitli iç salgı bezleri bozukluklarında, alyuvar yapımında anormallikler görülür.

Alyuvarların kuru maddesinin % 90’ını hemoglobin meydana getirir. Hemoglobin aynı zamanda kana kırmızı rengini veren maddedir. Alyuvarların zarlarının dışında bir de “Glukokaliks” denilen tabaka vardır. Kan gruplarının tayini bu tabakaya göre olur. Alyuvarlar 3-4 aylık olduklarında dalakta parçalanırlar. Parçalanan alyuvarlardan açığa çıkan demir tekrar kan yapımında kullanılmak üzere kemik iliği tarafından alınır.
Read more

Alüvyon Nedir? Nasıl Oluşur?

Akarsular tarafından taşınan kil, kum, çakıl gibi kütle parçalarının, suyun akış hızının azalması sonucu elverişli yerlere birikmesiyle meydana gelen tortular. Alüvyonlar, geniş vadilerin bir çoğunda tabanda geniş yer kaplar veya daha geniş yerlere yayılarak, alüvyon ovalarını teşkil ederler. Büyük ve küçük Menderesler, Gediz, Seyhan, Ceyhan ırmaklarının vadileri alüvyon ovalarıdır. Alüvyonlar aynı zamanda “alüvyon gölleri” denilen küçük göller de meydana getirirler. Bafa, Köyceğiz, Meriç vadisi gölleri gibi. Alüvyonların nehir deltasında meydana getirdikleri göllere ise “Delta gölleri” denir.

Alüvyonlar, eski ve yeni olmak üzere iki gruba ayrılırlar: Eski alüvyonlar, nehrin suları kabardığı zaman su altında kalmayan, akarsu kenarında bulunan verimli arazideki alüvyonlardır. Buralar insanların yerleşmesine müsait yerlerdir. Yeni alüvyonlar ise, henüz gelişmekte olup, zaman zaman su baskınlarına uğrayan yerlerdeki alüvyonlarıdır.
Read more

Alkali Metaller Nelerdir? Alkali Metallerin Özellikleri

Elementlerin periyodik tablosunda 1A grubunu meydana getiren elementler. Bunlar artan atom numaralarına göre sırasıyla lityum (Li), sodyum (Na), potasyum (K), rubidyum (Rb), sezyum (Cs) ve fransiyum (Fr)dur. Alkali metaller diğer elementlerle bilhassa oksijenle birleştiklerinde alkalileri yani bazları meydana getirdiklerinden, alkali metal adını alırlar.

Yerkabuğunun sırasıyla % 2,6’sını ve % 2,4’ünü meydana getiren sodyum ve potasyum, alkali metallerin tabiatta en bol bulunan iki üyesidir. Diğer alkali metallerin yerkabuğundaki miktarları gittikçe azalır. Mesela tabii radyoaktif bir element olan fransiyumun yerkabuğundaki toplam miktarının 25 gr civarında olduğu tespit edilmiştir.

Alkali metaller çok aktif olduklarından tabiatta serbest halde bulunmazlar. Bulundukları minerallerde +1 değerlikli iyonlar halindedirler. Kayatuzu (NaCl) ve silvet (KCl) gibi suda çözünebilen basit bileşikleri, alkali metallerin üretiminde hammadde kaynaklarıdır. Bu tuzların eriyiklerinin elektrolizinden metalik sodyum ve potasyum elde edilir. Alkali metaller mika ve zeolitler gibi daha karmaşık mineral yapılarına da katılır.

Alkali metaller ısı ve elektrik iletkenliklerinin yüksekliği, kesilme yüzeylerinin gümüş beyazı parlaklığında olması, tel halinde çekilebilme ve dövülebilme özellikleriyle genel metalik karakterleri taşırlar. Alkali metaller bıçakla kesilebilecek kadar yumuşaktır.

Alkali metallerin birinci iyonlaşma enerjileri (bir atomdan bir elektron koparabilmek için verilmesi gereken en düşük enerji miktarı) diğer elementlerinkinden küçüktür. Elektron alma eğiliminin bir ölçüsü olan elektronegatiflikleri de en düşük seviyededir. Alkali metallerin erime ve kaynama sıcaklıkları civa ve gazlar dışında bütün elementlerinkinden daha düşüktür. Bu da kristal örgülerinin gevşek yapıda olmasından ileri gelir. Alkali metallerin kimyasal aktiflikleri çok yüksek olduğundan ametallerle kolayca bileşik verirler. Havadaki oksijen ve su buharıyla bile hızla tepkimeye girdiklerinden, gaz yağı ve petrol eteri gibi hidrokarbonların içinde saklanırlar. Su ile şiddetli tepkime vererek baz ve hidrojen gazı meydana getirirler.

2Na + 2H2O ® 2NaOH+H2

Alkali metaller oksijenle basit oksitleri (mesela Na2O), peroksitleri (mesela Na2O2) ve süperoksitleri (mesela NaO2) meydana getirebilir. Elektron verme eğilimleri oldukça yüksek olan alkali metaller güçlü birer indirgendir.

Alkali metallerin sanayide yaygın bir kullanım sahaları vardır. Nükleer reaktörlerde ısı aktarımı için, ısı iletkenlikleri yüksek olan sıvı sodyum ve sıvı lityum kullanılır. Uzay araçlarında yakıt olarak kullanılan sezyum tuzlarından ayrıca ışık yükseltici lambalarda, kızılötesi lambalarda ve spektrofotometrelerde de faydalanılır. Potasyumun sun’i gübre üretimindeki önemi oldukça büyüktür. Alkali metaller ayrıca muhtelif alaşımlara da katılmaktadır.

Alkali Metallerin Bazı Özellikleri

LityumSodyumPotasyumRubidyumSezyumFransiyum
Read more

Rihanna - Where Have You Been Şarkı Kapağı

Read more