Ekvator'la Ekliptik arasındaki açı daha büyük (örneğin; 30°)
olsaydı:
* Eksenle ekliptik arasındaki açı 90° - 30° = 60° olurdu.
* Dönenceler 30° Kuzey ve Güney paralellerinden geçerdi.
* Tropikal Kuşağın alanı genişlerdi.
* Kutup daireleri 60° Kuzey ve Güney paralellerinden geçerdi.
* Kutup Kuşağı genişlerdi. Orta Kuşak daralırdı.
* Orta Kuşak'ta yazlar daha sıcak, kışlar daha soğuk olurdu.
* Dolayısı ile ülkemizde orta kuşakta yer aldığı için yazlar daha sıcak kışlar daha soğuk geçerdi.
* Yıllık sıcaklık farkı artardı.
* Gece ile gündüz arasındaki süre farkı artardı.
* Ekvator'la Ekliptik düzlemi arasındaki açı 30° olsaydı; Matematik iklim kuşakları şekildeki gibi olurdu.
Ekvatorla Ekliptik arasındaki açı 23° 27'dan küçük örneğin; 10° olsaydı,
* Eksenle ekliptik arasındaki açı 90°-10° = 80° olurdu.
* Dönenceler 10° Kuzey ve Güney paralellerinden geçerdi.
* Kutup Kuşağı daralırdı.
* Tropikal Kuşağın alanı daralırdı. Orta kuşak genişlerdi.
* Kutup daireleri 80° Kuzey ve Güney paralellerinden geçerdi.
* Türkiye'de yazlar daha serin, kışlar ılık geçerdi. Yıllık sıcaklık farkı azalırdı.
* Gece-gündüz arasındaki süre farkı azalırdı.
* Orta Kuşakta yazlar daha serin, kışlar daha ılıman geçerdi.
* Ekvator'la Ekliptik düzlemi arasındaki açı 10° olsaydı, matematik iklim kuşakları şekildeki gibi olurdu.
Ekvator'la ekliptik düzlemi çakışık olsaydı:
(Eksen eğikliği olmasaydı)
* Mevsimler oluşmazdı.
* Gece ve gündüz süreleri değişmezdi, yıl boyunca Dünya'nın her yerinde 12 saat gece, 12 saat gündüz yaşanırdı.
* Her iki yarımkürede aynı dönemde aynı sıcaklık koşulları yaşanırdı.
* Güneş ışınları bir bölgeye, her gün aynı saatlerde aynı açılarla düşerdi.
* Aynı meridyen üzerindeki yerlerde yıl boyunca Güneş aynı anda doğar, aynı anda batardı.
* Aydınlanma Çemberi yıl boyunca kutup noktalarından geçerdi.
* Her yerde bahar dönemindeki (Eylül ve Marttaki) koşullar yaşanırdı. Bu durum yıl boyunca devam ederdi.
Güneş ışınlan, dönenceler arasında kalan her noktaya yılda iki defa, dönenceler üzerinde alınacak noktalara yılda bir defa dik gelir. Dönenceler dışında kalan noktalara ışınların dik gelme ihtimali yoktur.
Güneş'in tam doğudan doğup, tam batıdan batması ancak dönenceler arasmda görülür. Çünkü; bu durum, ancak ışınların o gün, o yere, öğlen tam dik gelebilmesi ile sağlanır. 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde güneş ışınlarının yere değme açısı yeryüzünde alınacak herhangi bir noktaya 900-Enlem formülü ile hesaplanarak bulunur. 21 Haziran ve 21 Aralık tarihlerinde; 900-Enlem formülüne, yaz yaşayan yarımküre için 23°27' eklenir, kış yaşayan yarımküre için 23° 27' çıkarılır.
* Eksenle ekliptik arasındaki açı 90° - 30° = 60° olurdu.
* Dönenceler 30° Kuzey ve Güney paralellerinden geçerdi.
* Tropikal Kuşağın alanı genişlerdi.
* Kutup daireleri 60° Kuzey ve Güney paralellerinden geçerdi.
* Kutup Kuşağı genişlerdi. Orta Kuşak daralırdı.
* Orta Kuşak'ta yazlar daha sıcak, kışlar daha soğuk olurdu.
* Dolayısı ile ülkemizde orta kuşakta yer aldığı için yazlar daha sıcak kışlar daha soğuk geçerdi.
* Yıllık sıcaklık farkı artardı.
* Gece ile gündüz arasındaki süre farkı artardı.
* Ekvator'la Ekliptik düzlemi arasındaki açı 30° olsaydı; Matematik iklim kuşakları şekildeki gibi olurdu.
Ekvatorla Ekliptik arasındaki açı 23° 27'dan küçük örneğin; 10° olsaydı,
* Eksenle ekliptik arasındaki açı 90°-10° = 80° olurdu.
* Dönenceler 10° Kuzey ve Güney paralellerinden geçerdi.
* Kutup Kuşağı daralırdı.
* Tropikal Kuşağın alanı daralırdı. Orta kuşak genişlerdi.
* Kutup daireleri 80° Kuzey ve Güney paralellerinden geçerdi.
* Türkiye'de yazlar daha serin, kışlar ılık geçerdi. Yıllık sıcaklık farkı azalırdı.
* Gece-gündüz arasındaki süre farkı azalırdı.
* Orta Kuşakta yazlar daha serin, kışlar daha ılıman geçerdi.
* Ekvator'la Ekliptik düzlemi arasındaki açı 10° olsaydı, matematik iklim kuşakları şekildeki gibi olurdu.
Ekvator'la ekliptik düzlemi çakışık olsaydı:
(Eksen eğikliği olmasaydı)
* Mevsimler oluşmazdı.
* Gece ve gündüz süreleri değişmezdi, yıl boyunca Dünya'nın her yerinde 12 saat gece, 12 saat gündüz yaşanırdı.
* Her iki yarımkürede aynı dönemde aynı sıcaklık koşulları yaşanırdı.
* Güneş ışınları bir bölgeye, her gün aynı saatlerde aynı açılarla düşerdi.
* Aynı meridyen üzerindeki yerlerde yıl boyunca Güneş aynı anda doğar, aynı anda batardı.
* Aydınlanma Çemberi yıl boyunca kutup noktalarından geçerdi.
* Her yerde bahar dönemindeki (Eylül ve Marttaki) koşullar yaşanırdı. Bu durum yıl boyunca devam ederdi.
Güneş ışınlan, dönenceler arasında kalan her noktaya yılda iki defa, dönenceler üzerinde alınacak noktalara yılda bir defa dik gelir. Dönenceler dışında kalan noktalara ışınların dik gelme ihtimali yoktur.
Güneş'in tam doğudan doğup, tam batıdan batması ancak dönenceler arasmda görülür. Çünkü; bu durum, ancak ışınların o gün, o yere, öğlen tam dik gelebilmesi ile sağlanır. 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde güneş ışınlarının yere değme açısı yeryüzünde alınacak herhangi bir noktaya 900-Enlem formülü ile hesaplanarak bulunur. 21 Haziran ve 21 Aralık tarihlerinde; 900-Enlem formülüne, yaz yaşayan yarımküre için 23°27' eklenir, kış yaşayan yarımküre için 23° 27' çıkarılır.