Biryay Yayınları 11. Sınıf Edebiyat Sayfa 183 - 197 etkinlikleri cevapları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Biryay Yayınları 11. Sınıf Edebiyat Sayfa 183 - 197 etkinlikleri cevapları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11. Sınıf Edebiyat Sayfa 183 - 197 Soruları ve Cevapları ( Biryay Yayınları)


Bu yazı edebiyatfatihi.blogspot.com sayfasından alınmıştır, bu tarz bilgileri bu sitede bulabilirsiniz.

BİRYAY 11. Sınıf Türk Edebiyatı Kitabı Cevapları Milli Edebiyat Dönemi Olay Çevresinde Gelişen Metinler - Hikaye (sayfa 183-197)
SAYFA 183, 186

1. Kin ve nefret duygusu insan hayatını ne yönde, nasıl etkiler?

Bu duygular insanların hayatını olumsuz etkiler. İnsanların doğru, mantıklı karar vermelerine engel olur. Bu insanlar, gerçek anlamda sevgi ve mutluluğu yakalayamaz.

2. Hikâye okurken olayın sizi içine çekip sürüklemesine önem verir misiniz? Neden?



3. Bir filmi başından sonuna dek heyecanla seyretmenizin nedeni nedir?



SAYFA 186

a. Okuduğunuz hikâyenin olay örgüsünü, aşağıdaki şema üzerinde kısaca yazarak anlatınız.

a. Olay örgüsünün birimlerinde anlatılanlar, o dönemde Anadolu’da yaşanabilecek olaylar mıdır? Açıklayınız.


Hikayedeki anlatılanlar, o dönemde Anadolu’da yaşanabilecek olaylardır. İnsanlar, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden İstanbul’a gelerek yerleşmiş, burada zengin olmak istemişlerdir. İstanbul, . kültür, sanat ve ticaret merkezi olarak o dönemlerde günümüzden belki daha fazla çekiyordu insanları.

1. Küçük bir kasabadan çıkıp gelen Nebile’nin şehirli görünmek uğruna takındığı tavırları ve bun­ların nedenlerini açıklayınız.

Şehirli görünmek için değişik kıyafetler giymesi, nazik konuşmaya çalışması, Fitnat Hanım gibi davranması. Nedenleri neler olabilir? Şehirli görünme arzusu, gösteriş, lüks yaşantıyı önemli görme, kasaba kültürünü yaşantısını beğenmemesi, itibar göreceğini düşünmesi gibi nedenlerle bu tavırlar içine girmiştir.



2. Bu davranışların ve düşüncenin, hikâyenin geneline hâkim olup olmadığını tartışınız. Sonuçları tahtaya sıralayınız.

Bu davranış ve düşünceler hikâyenin geneline hâkim olmuştur. Ailenin yaşadığı hayal kırıklığı, en çok Nebile’yi üzmüştür.



3. Hikâyedeki bu çatışma etrafında anlatılanlar, yaşanması mümkün olan olaylar mıdır? Açıklayınız.

4. Kasaba hayatını küçümseyen Nebile’nin yaşadıkları, her zaman karşılaşabileceğimiz cinsten olaylar mıdır? Bunlar, hayatın hangi gerçeklerini dile getirmektedir? Düşüncelerinizi açıklayınız.

5. Nebile’nin yaşadıklarına benzer olaylara Türk filmlerinde ve yabancı filmlerde rastladınız mı? Bu tür olaylara örnekler veriniz?



1. Okuduğunuz hikâyenin olay örgüsünü belirleyiniz.

1. Hikâyenin Olay Örgüsü

  • · Sultan Süleyman'ın seferberlik ilanı için Divanı toplaması ve Divan toplantısının ardından vezir­lerin, komutanların "Kızıl Elma'ya!" diye bağır­maları
  • · Padişah'ın "Kızıl Elma neresi?” diyerek düşün­mesi, yorumlar yapması
  • · Devletin ileri gelenlerini tekrar çağırarak bu soruyu onlara sorması, hiçbirinden tatmin edici bir cevap alamaması
  • · Ordu içinden rastgele seçilmiş üç askeri huzuru­na çağırıp aynı soruyu onlara da sorması ve bu askerlerin “Padişahımızın bizi götüreceği yer.” şeklinde aynı cevabı vermesi
  • · Padişahın "Kızıl Elma"nın ne demek olduğu ko­nusunda bir fikir sahibi olması (Kızıl Elma, bir ülküdür.)



7.ETKİNLİK

a. “Kızıl Elma” neresidir? Oğuz Kağan Destanı’nda Oğuz’un büyük bir ziyafetle beyle­rine ve halkına söylediği aşağıdaki sözleriyle ilgi kurulabilir mi? Düşüncelerinizi açıklayınız.

Günümüz Türkçesiyle

Ben sizlere oldum kağan,

Alalım yay ile kalkan,

Nişan olsun bize buyan

Bozkurt olsun (bize) uran,

Demir kargı olsun orman,

Av yerinde yürüsün kulan,

Daha deniz daha müren,

Güneş bayrak, gök kurıkan.



Oğuz Kağan Destanı’nda Türklüğün büyük ideali cihan hakimiyeti fikri özellikle “Daha deniz daha müren / Güneş bayrak gök kurıkan (çadır)” ifadelerinde görülmektedir. Güneş bayrağımız, gökyüzü çadırımız olsun yani güneşin doğduğu her yer Türk yurdu olsun düşüncesi İslamiyet öncesi Türklerde ideal olarak yer almaktaydı.

Kızıl Elma Neresi? adlı hikayede de “Kızıl Elma” bir yer değil bir ideal, bir semboldür. Güçlü, büyük Türk devleti ülküsüdür.

b. “Kızıl Elma Neresi?” adlı metinde anlatılanlar, günlük hayatta yaşanabilir olaylar mı­dır? Açıklayınız.

Metindeki olaylar günlük hayatta yaşanabilir olaylar değildir. Bu olayların yaşandığı zaman ve ortam geçmişte kalmıştır.



c. Padişahın (Kanuni’nin) ve Divandaki kişilerin Kızıl Elma’nın neresi olduğunu tar­tışmaları nasıl bir sonuca bağlanıyor? Padişahın bu ismi ilk duyduğunda düşündüğü yerle hikâyenin sonunda öğrenilen yer örtüşüyor mu? Buradaki çatışmayı ve karşılaştırmayı özel­likleriyle belirtiniz.

Padişah, bu sözü duyduğunda bu yerin çok önemli bir yer olduğunu düşünür. Aldığı cevaplar doğrultusunda bu yerin hayali bir yer, bir ülkü olduğu sonucunu çıkarır.




8.ETKİNLİK

a. Hikâyedeki kişilerin özelliklerini ve olay örgüsündeki işlevlerini tartışınız. Ulaştığınız sonucu aşağıdaki tabloya yazınız.

Kişiler Özellikleri Olay Örgüsündeki İşlevi
Padişah (Kanuni Sultan Süleyman) Heybetli, vakur, bilgili, adaletli bir hükümdar. Bilgili, deneyimli bir hükümdar olarak “Kızıl Elma” sözünün anlamını bilgi ve sezgileriyle ortaya çıkarmıştır.
Ahmet Paşa Temeşvar Fatihi Padişahın sorusunu ilk cevap veren kişidir. Ancak yanlış cevap vermiştir.
Hadım Ali Paşa Ordu komutanı Soruya cevap veremez.
Mehmet Paşa Ordu komutanı Soruya cevap veremez.
Haydar Paşa Alim kazaskerlerden Soruya cevap veremez.
Ayas Paşa Alim kazaskerlerden Soruya cevap veremez.
İskender Paşa Alim kazaskerlerden Padişaha üç asker getirilmesi ve sorunun onlara sorulması önerisinde bulunur.
Askerler Sıradan askerler Soruya üçü de aynı cevabı vererek padişahı düşüncelerinde haklı çıkarmışlardır.

b. Hikâyedeki kahramanların birbirleriyle ilişkilerini açıklayınız.
Hikâyedeki sadrazam, vezirler, kazaskerler padi­şaha en yakın kişilerdir. Padişah aklına takılan bir soruya yanıt bulmak için önce onlara danışmıştır. Onlar­dan bir cevap alamayınca "halkın mutlaka bir bildiği vardır” düşüncesiyle sıradan askerlere danışır. Bu asker­ler, halkı temsil ederler.



c. Hikâyedeki kişilerle metnin yazıldığı dönemde İstanbul dışında karşılaşılıp karşılaşılmayaca­ğını tartışınız. Ulaştığınız sonucu bir cümleyle aşağıya yazınız.
Hikayedeki olay 16. yüzyılda geçmektedir. Yukarıdaki metin Milli Edebiyat Döneminde 1910'lu yıllarda yazılmıştır. Aynı kişilerle karşılaşılması mümkün değildir; ancak benzer özellikleri olan kişilerle karşılaşılabilir.

SAYFA 194

2. Okuduğunuz hikâyedeki olayların geçtiği mekân, anlatılanlar için uygun bir mekân mıdır? Be­timlenen mekân, metnin üzerindeki resimle uyum sağlıyor mu? Düşüncelerinizi açıklayınız.
Olayların geçtiği mekan padişahın otağıdır. Betimlenen mekan ile metin üzerindeki resim arasında uyum vardır.

3. Hikâyedeki zaman, günümüzdeki gibi takvim ve saatle gösterilecek bir zaman dilimi midir? Açıklayınız.
Hikâyedeki zaman takvimle gösterilecek bir zaman dilimidir. Olaya yazar kendi kurgusunu katsa da hikâyedeki kişiler gerçekten yaşamış insanlardır. (16. yüzyıl)

4. Hikâyedeki zaman ve mekânın işlevini tartışınız. Ulaşılan sonucu aşağıdaki tabloya yazınız.
Mekanın işlevi: Mekan, padişahın otağı. Padişahın otağı, padişahın gücünü, otoritesini yansıtmaktadır.

Zamanın işlevi: O zamanın siyasi, askeri yapısını yansıtıyor. Devlet yönetiminde kişiler arasındaki hiyerarşi, padişaha saygı, diz çökme, sefer hazırlıkları gibi o dönemin özelliklerini görebiliyoruz.

5. Metindeki olay, kişi, zaman ve mekân arasındaki ilişkiyi açıklayınız. Hikâyenin oluşumuyla bu unsurların ilişkisini belirtiniz.

Hikâyede olay padişahın otağında geçer. Padişah, bir soruya cevap aramaktadır. Padişahın otağı padişahın ihtişamını, heybetini yansıtacak görkemliktedir. Kişilerin padişah karşısındaki davranışları o dönem hiyerarşisini yansıtır. Padişah, devletin en üst noktasını; sadrazam, vezirler, kazaskerler, saray sınıfını, yöneticileri, hikayede aynı zamanda aydınları, bilgili kişileri; sıradan askerler orduyu, ordu da halkı temsil eder. Bu özellikler 16. yüzyılda Osmanlı’nın sosyal ve siyasi ortamına uygundur.
6. Metindeki temel çatışmayı tekrar ederek buradan hareketle metnin temasını bulunuz.
Hikayedeki temel çatışma halk-aydın çatışması. Hikayenin teması milletin sadakati, milletin devletine bağlılığıdır.

Bilgili kişiler, “Kızıl Elma” sözünü bir yer olarak düşünmüş, halkı temsil eden sırada askerler ise “Padişahımızın bizi götüreceği yer.” diyerek devletine olan inancını dile getirmişlerdir.
SAYFA 195

Okuduğunuz hikâyede Anadolu’nun en işlek yollarından biri üzerinde bulunan hanın, temiz olmayışı dı­şında nasıl betimlendiğini söyleyiniz. Hakkında bilgi edindiğiniz Yakup Kadri’nin betimlemesine, I. Dünya Savaşı sonrası yeni bir savaşa daha giren Anadolu’nun görüntüsüdür, diyebilir miyiz? Açıklayınız.

Anadolu’da yol kenarında bir han… Bir ahırın üzerine kurulmuş, yerlerde hasır bir döşeme, eşyalar son derece eski, kırık dökük. Öyküde anlatılanlar I. Dünya Savaşı sonrasında yeni bir savaşa giren Anadolu'nun görüntüsüdür.



10.ETKİNLİK

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlının sınırları hakkında edindiğiniz bil­gilerden de yararlanarak “Kızıl Elma Neresi?” hikâyesiyle “Hüseyin Çavuş” hikâyesindeki Anadolu’yu karşılaştırınız. Farklılıkları söyleyiniz.

Kızıl Elma Neresi? hikâyesinde Osmanlı geniş topraklara sahip en görkemli, şanlı dönemindedir. Dünyanın en güçlü devletidir. Hüseyin Çavuş hikâyesinde ise Anadolu işgal altındadır.

SAYFA 196


1. “Kızıl Elma Neresi?” hikâyesinde anlatıcı, kahramanlardan biri mi yoksa olayları dışarıdan göz­lemleyen, her şeyi bilen biri midir? Anlatıcının özelliklerini açıklayınız.



Anlatıcı, her şeyi bilen biridir. (ilahi bakış açısına göre anlatım yapılmıştır.)



, a. Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz.

“Kızıl Elma’ya...

Kızıl Elma’ya...

Kızıl Elma’ya-cak gideceğiz!

Zamanın Süleyman’ı, ansızın... kükremiş bir tufan hâlinde akseden bu naraları duydu.”

• Padişahın, naralar attığı sahnenin gözünüzün önünde nasıl canlandığını açıklayınız.



“Büyük padişah, anlamak istediği şeyi kimsenin bilmediğini görünce canı daha beter sıkıldı. Tahtın koltuklarını asabiyetle tuttu. Âdeti olmayan bir hiddetle kazaskerlere döndü. Acı acı gülümsedi:”

b) Yazar, yukarıdaki bölümde padişahın mimiklerini, psikolojisini hangi kelimelerle an­latıyor? Açıklayınız.



“Canı daha beter sıkıldı, …asabiyetle tuttu, hiddetle, acı acı gülümsedi” sözleriyle padişahın psikolojisi ve mimikleri anlatılmıştır.



c) Bu incelemelerinizden yola çıkarak anlatıcının tasvirlerde ve kişilerin ruhsal yönle­rini yansıtırken dile nasıl bir değer yüklediğini belirleyiniz.

Yazar, kişilerin ruhsal yönlerini anlatırken tavırlarını, hareketlerini betimlemiş böylece somut, gerçekçi bir görüntü çizmiştir.



2. Okuduğunuz hikâyenin temasındaki düşünceye katılıyor musunuz? Günümüz şartlarında bu temanın önemini açıklayınız.

Günümüzde milletin devlete bağlılığı olarak düşünebiliriz. O dönemde padişaha güven, sadakat üst noktadaydı. Günümüzde ise tek bir kişiye değil devlete bağlılık vardır.



12.ETKİNLİK

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı Devleti’nin durumu ile ilgili edindiği­niz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.



b) Hikâyenin temasını, Kanuni dönemi ve eserin yazıldığı dönemle ilişkilendirerek açıklayınız.

O dönemde millet, padişaha son derece bağlıdır, güven duymaktadır.



Okuduğunuz hikâyeyi, Maupassant hikâye tarzının özellikleri yönünden inceleyiniz. Tespitlerinizi defterinize sıralayınız. Metnin planını (serim, düğüm, çözüm) Maupassant tar­zı hikâyelerin özelliklerine göre tespit edip aşağıdaki tobloya yazınız.

Hikayede serim, düğüm, çözüm bölümleri vardır. Olay ön plandadır. Bu hikaye Maupassant tarzında yazılmıştır.

Kızıl Elma Neresi?
Serim Padişahın "Kızıl Elma"nın neresi olduğunu merak etmesi
Düğüm Sadrazam, vezir ve kazaskerlerden kimsenin bilemediği soruyu üç askerin doğru cevaplaması ve böylece halkın anla­yışının ortaya çıkması
Çözüm Padişahın Kızıl Elma ile ilgili merakının son bulması, halkın bu düşüncesinden dolayı gururlanması



Ömer Seyfettin hakkında edindiğiniz bilgilerden ve okuduğunuz eserlerden yararlana­rak onun fikrî ve edebî yönü hakkındaki çıkarımlarınızı aşağıya yazınız.

3. Yazarın Millî Edebiyat Dönemindeki rolünü ve düşünce tarzını düşünerek yazar ile eser arasın­daki ilişkiyi açıklayınız.

Yazar Türk tarihinin şanlı dönemlerini, kahramanlıklarını, Türk insanı­nın zekâsını, vatanseverliğini, yardımseverliğini eserlerinde sıkça işlemiştir. Türkçülük düşüncesini eserlerinde yansıtmıştır. Halka hem milli şuuru kazandırmak istemiş hem de moral vermiştir. Bu eserini de bu amaçlar doğ­rultusunda kaleme almıştır.

SAYFA 197


15.ETKİNLİK

YORUMLAMA-GÜNCELLEME

Sınıfta dört gruba ayrılınız. Grup sözcülerinizi seçiniz. Okuduğunuz metinlerden yarar­lanarak Millî Edebiyat Dönemi hikâyelerini;

Yapı (1. grup)

Tema (2. grup)

Kişiler (3. grup)

Dil-anlatım (4. grup) yönünden inceleyiniz. Sonuçları grup sözcüleriniz aracılığıyla belirtiniz. Ortak noktaları aşağıya sıralayınız.

cevap:

Milli Edebiyat Dönemi Hikâyelerinde Yapı: Genellikle Maupassant tarzı hikâyeler (olay hikâyeleri) yazılmıştır. Hikâyelerde "serim-düğüm- çözüm" bölümleri vardır. Hikayelerde özellikle Tanzimat Döneminde görülen teknik kusurlar yavaş yavaş ortadan kalkmıştır. Teknik olgunluğa erişilmeye başlanmış; olay, zaman, mekân, kişi ve anlatım bir bütünlük içerisinde verilmiştir.



Milli Edebiyat Dönemi Hikâyelerinde Tema: Millî Edebiyat sanatçıları, hikâyelerde genelinde toplumsal temaları işlemişlerdir. Osmanlıcılık, Türkçülük, Batıcılık akımları; temaların belirlenmesinde ana et­ken olmuştur. Sanatçılar, özellikle Türkçülük akımının etkisiyle eserler vermişlerdir. Anadolu insanının yaşam koşulları, savaş yıllarında çekilen sıkıntılar, ba­ğımsızlık, yanlış Batılılaşma, geçmişteki kahramanlıklar, vatan sevgisi... te­ma olarak işlenmiştir.

Millî Edebiyat Dönemi hikâyelerinde -geri planda da olsa- aşk maceraları unu­tulmamış ve bireysel temalara da yer verilmiştir.



Milli Edebiyat Dönemi Hikâyelerinde Kişiler: Millî Edebiyat Döneminde yazılan hikâyelerdeki kişiler, önceki dönemlere göre büyük farklılık göstermektedir. Ço­cuklar, askerler, memurlar, işçiler, yoksullar, ihtiyarlar, zulme uğrayanlar, tarihteki kahramanlar, kısacası toplumun her kesiminden insanlar bu dönemdeki hikâyelerin şahıs kadrosunu oluşturmuşlardır.

Bu kişiler, hikâyelerde genelde fiziksel (biçimsel) görünüşleriyle ve davranış özellikleriyle anlatılmışlardır.



Milli Edebiyat Dönemi Hikâyelerinde Dil-Anlatım: Bu dönemde yazılan hikâyelerin en belirgin özelliği dilin sade olmasıdır. Ömer Seyfettin, "Yeni Lisan" makalesinde Millî edebiyatın millî dille oluşabileceğini sa­vunmuştur. Bu düşüncesi teoride kalmamış, hikâyelerinde sade bir dil kullanmış­tır.

Bu dönem sanatçıları Osmanlı'nın en zor dönemlerinde yaşamış, pek çok savaş görmüş kişilerdir. Sanatçıların ço­ğu İstanbul dışına çıkmış, gerek Balkanlarda gerekse Anadolu'nun farklı yerlerinde bulunmuşlardır. Halkla iç içe olan sanatçılar, Anadolu'yu ve Anadolu insanını gözlemlemişler ve tanımışlardır. Eserlerinde gözlemlerini yansıt­mışlardır. Gözlemle birlikte gelen tasvir, hikâyelerde kusursuzca uygulanmıştır.

Bu dönem hikayecileri; gözlemlerini gerçekçi bir bakış açısıyla yansıtmışlar, realist bir tutum sergilemişlerdir. Hat­ta bazı sanatçılar, bir adım daha ileri giderek eserlerini naturalist bir yaklaşımla yazmışlardır.





1. Okuduğunuz iki hikâyeden hareketle bu metinlerin oluşmasını sağlayan zihniyet (dönem, döne­min kültür hayatı, etkilenilen edebî akım vb.) hakkında bilgi veriniz.



Metinlerin oluşmasını sağlayan zihniyet Milli Edebi­yat Dönemi ve Türkçülük akımıdır.



2. Okuduğunuz “Garaz” adlı hikâyede Nebile’nin yaşamış olduğu olayı siz yaşasaydınız nasıl bir tepki gösterirdiniz? Nedenleriyle açıklayınız.

3. Eski bir Türk ideali olan “Kızıl Elma”; Türk hâkimiyetinin, Türk-İslam idealinin varmak istediği hedef olarak sembolleştirilmiştir. Bu ideali, yaşadığımız yüzyıldaki “küreselleşme” kavramıyla karşılaştı­rarak düşüncelerinizi açıklayınız.

Küreselleşme, bir ülkenin ekonomi, siyaset, kültür, spor, eğitim ve savunma alanlarında dünyadaki mil­letlerle birlikte hareket etmesini gerekli kılar. Buna göre bir ülke önce kendi içinde gelişimini sürdürecek sonra dünya ülkeleriyle rekabete girecektir. Bu rekabet anlayışı Kızıl Elma ülküsünde de vardır. Bu ülkü, Türk milletinin yüksek ideallerini ifade eder. Bu idealler ülkemizin bilim ve teknikte dünyanın ileri ülkeleri arasına girmesi, ekonomide dünyanın sayılı devlerinden biri olması, saymadığımız diğer alanlarda zirvede olmak. İşte günümüz için “Kızıl Elma”nın anlamı budur.




DEĞERLENDİRME







1. Aşağıdaki cümlelerin başına yargı doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.

(D ) Millî edebiyat yazarları, hikâyelerinde “millî tarih, millî değerler, yurt ve toplum sorunları, Anadolu’nun savaş yıllarındaki durumu” gibi konuları işlemiştir.

( D) Millî Edebiyat Dönemi hikâyelerinde dil, dönemin anlayışı gereği yabancı kelimelerden arınmış, halkın kullandığı sade dildir.

(Y ) Millî Edebiyat Dönemi hikâyelerinde tasvirler gerçeklikten uzaktır.

2. Aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A)Millî Edebiyat Döneminde “memleket edebiyatı” akımının başarılı ilk örneklerinin verilmesi
B)Millî Edebiyat Dönemi hikâyelerinde, yurdun her köşesinin mekân olarak ele alınması
C) Bu dönemde daha çok, gözleme dayanan, ülke sorunlarının işlendiği realist hikâyelerin yazıl­ması
D) Bu dönemdeki bazı hikâyelerde Turancılık, Türkçülük, Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık akımlarının tema olarak işlenmesi
E) Bu dönemde Tanzimat ve Servet-i Fünûn Dönemi tekniğiyle hikâyeler yazılması

3. Hikâyelerin bir bölümünde millî tarihi konu almış, bir bölümünde ise Batılılaşmanın ne­den olduğu toplumsal alışkanlıkları işlemiştir. “Serim, düğüm, çözüm” bölümleriyle geliştirdiği, olaya dayalı hikâyeleriyle Türk edebiyatında “Maupassant tarzı”nın temsilcisidir. ”

Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A. Halit Ziya Uşaklıgil B. Refik Halit Karay C. Süleyman Nazif

D. Yakup Kadri Karaosmanoğlu E. Ömer Seyfettin

4. Millî Edebiyat Dönemi hikâyelerinde temanın özelliklerini sıralayınız.
Türkçülük akımının etkisiyle Türk tarihindeki kahramanlıklar, Türk insanının karakter özellikleri, vatan sevgisi, yurt özlemi, toplumsal değerler (ahlak, saygı, vefa...), aşk, yoksulluk, yabancılaşma, yozlaşma gibi temalar işlenir. Temalarda toplum gerçeklerine bağlılık esas alınmıştır.
Read more