HAZIRLIK SORULARI
1.Yenileşme: Yenileşmeifadesi, var olanın çağın gereksinim
ve özelliklerine göre yeniden düzenlenmesidir. Yürürlükte olan uygulamalar
ihtiyaca cevap veremiyorsa bu olanalrda yenileşmeye ihtiyaç duyulur.
Yenilik: Var olanı yetersiz görüp yeni biş şeyler ortaya
koyma. Daha iyi verim elde edebilmek daha iyi yararlanmak için düzenlemeye
ihtiyaç duyulur. Bu özellikler yapının veya nesnenin durumuna göre
değişir.
3. osmanlı toplumunda yenileşme
hareketleri:
Her imparatorluk yükseliş dönemini yaşadığı gibi bu sürecin
sonunda duraklama ve daha sonrasında da dağılma dönemi yaşamıştır Osmanlı
İmparatorluğu da yükseliş döneminin sonrasında duraklama dönemine girmiştir Bu
dönemde batı karşısında gerileyen, taşra birimleri üzerindeki denetimini
yitiren, tüm kurum ve kuruluşlarıyla hızla çöküşe doğru giden devletin, içinde
bulunduğu kötü durumdan telaşa düşen yöneticiler çözüm arayışlarını
hızlandırdılar Yeniden eski gücün kazanılması için, yerli kurum ve geleneklerin
diriltilmesi yönündeki girişimler, bunları uygulayacak kadroların yetersizliği
yüzünden başarılı olunamadı Ayrıca kendisini yenileyecek iç dinamikleri tamamen
körelen kurumlar, bozulanyapıyı onarmada yetersiz kalıyordu Bu durumda, daha
kolay ve uygulamaya konulabilecek hazır çözümler öneren Batılılaşma gündeme
geldi
Avrupa’da yeni bir siyasal düzen ve toplum anlayışının
kapılarını açan 1789 Fransız İhtilali,, Osmanlı Devleti’nde “yenilikçi
padişahlar dönemi”nin başlangıcıdır III Selim, 1808’e kadar süren iktidarında,
askeri, idari, mali ve iktisadi alanlarda ilk köklü değişiklikleri başlattı Bu
köklü değişim çabaları daha çok askeri alanda olmuştur Batı orduları karşında
alınan mağlubiyetler sonunda tekrar başarılar kazanmak amacı güdülüyordu Bu
uğurda III Selim Nizam-ı Cedid’i (Yeni Düzen) teşkil edecektir Hareket esas
itibariyle, dış görüntüsünde belirlendiği üzere sadece askeri değildir Talim ve
terbiyesi kalmamış bir insan yığınından ibaret olan yeniçeriler karşısında
modern bir ordu tesis etmenin yanında, ulema sınıfının nüfuzunu kırmak,
selâhiyetlerini azaltmak ve ayrıca Avrupalıların sanat ve ilimdeki
ilerlemelerine ortak olucu sınâi, ziraî, iktisadi müesseselerden iktibaslar
yapmak arzu ve iştiyakı mühim rol oynamıştır
Yenileşme çabalarının süreklilik kazanması ancak II
Mahmud’un saltanatının son devresinden itibaren mümkün olabildi Zarar gören
devlet otoritesini onarmak, iç ve dış güvenliği sağlayabilecek askeri güce sahip
olmak, mali ve ekonomik yapıyı güçlendirmek ve nihayet sosyal ihtiyaç olarak öne
çıkan yenilikleri yapmak Sultan’ın esas amacı idi İşte 1808 tarihinde Padişahın
arzusu üzerine Anadolu ve Rumeli Beylerbeyleri İstanbul’a gelmişler ve devletin
bu kötü durumuna son vermek için çareler aramaya başlamışlardır Neticede
Sadrazam ve Anadolu ve Rumeli Beylerbeyleri bir metin tespit edip, bu metinde
belirtilen esaslara sadık kalındığı takdirde, Osmanlı Devleti’nin eski haline
gelmesinin mümkün olduğu görüşünde birleşmişlerdir Bu metne Sened-i İttifak ismi
verilerek 7 Ekim 1808 tarihinde ilan edilmiştir Bu imzalanan metin o tarihe
gelinceye kadar hükümdarlık haklarını hiçbir kayıt ve şarta tabi olmaksızın
kullanabilme hakkını bu metinle tespit edilen esaslara göre
sınırlandırılmıştır
Osmanlıda başlayan bu yenileşmenin yanında batılaşma
hareketleri iç ve dış sebepler sonucunda devam etmiştir
ÇÖZÜMLEME / İNCELEME
1.METİN
1. ETKİNLİK.
XIX yy Da Osmanlı Devleti'nin yükselme döneminin sosyal ve
siyasal yapısı nasıldır?
sosyal yapısı
Osmanlı Devleti başlangıçta doğrudan doğruya Türk unsuru
tarafından kuruldu. Sonraki yüzyıllarda sınırlar genişledikçe devletin kurucu ve
temel unsuru olan Türklerin yanında başka topluluklar da görülmeye başladı.
Giderek Osmanlı toplumu çok çeşitli milletlerden oluşan bir özellik
kazandı.
Osmanlı Devleti toplumu, islâm Hukuku ve Örfi Hukuk denilen
hukuk kurallarına göre biçimlendirdi. Buna göre Osmanlı toplumu iki temel bölüme
ayrılıyordu. Bunlardan biri "yönetenler", diğeri "yönetilenler"di. Yönetici
sınıfa Osmanlılar, "askerî sınıf diyordu. Osmanlı Devleti'nde "askerî" demek,
herhangi bir devlet
hizmeti yapan kişi demekti. Bunlardan askerlik yapanlara
seyfiye denirdi, Eğitimö ğretim işiyle uğraşan müderrisler, yargı ve yönetim
işlerine bakan kadılar ilmiye sınıfını oluştururdu. Devlet dairelerinde çalışan
her kademedeki memurlara ise kalemiye sınıfı denirdi. Genellikle askeriler vergi
vermezlerdi. Bunun karşılığında devlete bir hizmet görürlerdi. Böyelce devlet,
gelirinin önemli bir kısmını buradan sağlardı. Yönetilenler ise bunların dışında
kalan gruptu. Yönetilen sınıfa Osmanlılar "reaya" diyordu. Kırsal kesimde
köylüler, çiftçiler, şehirlerde tüccar, esnaf gibi gruplar reaya sınıfını
oluştururdu. Reaya vergi verirdi.
siyasi yapısı
Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi ve hukuki rejimi, daha çok
bir sentez niteliği taşır. Osmanlı Devleti, her şeyden önce bir Türk ve İslam
Devleti'dir. Bir yönüyle de İslamiyet öncesi Türk Devletleri yapısının izlerini
taşır.
Eski Türk Devletlerinde, siyasi yapılanmanın en önemli
unsurlarından biri kenttir. Bu bağımsız bir şekilde aşiretler halinde yaşayan
halkın, barış içinde kalmasını sağlar. Osmanlı'da federatif bir yapı görülmekle
birlikte kimi yerlerde de bu kent yapısına rastlanmaktadır.
Zamanla, idare merkezileşti ve hükümdarlar, doğaüstü bir
kaynaktan gelme vasıflarını aldılar. Hükümdarlara "padişah-ı cihan" adı verildi.
Bu hükümdar, mutlak şahsi evrensel ve kutsal bir kimliğe kavuştu ve bunun
gerektirdiği hukuki statüye sahip oldu. Bütün sosyal ve siyasi hayatın hakimi,
düzenleyicisi olan en yüksek organ haline geldi.
Osmanlı'nın yapısını büyük ölçüde oluşturan İslam Dini ve
bunun temelleri, getirdiği yeni müesseseler dışında, dinde de birtakım
değişiklklere yol açtı. Hükümdar, Tanrı'nın tahta çıkardığı değil onun
yeryüzündeki temsilcisiydi.
1.
Orta çağa ait dünya görüşünü ifade eden kelimeler: Hüma
‘da mutluluk, ne baykuşta uğursuzluk,ne uğurlu vakit ne ne burçlerın
uğursuzluğu,ne atlas dünyayı omuzunda taşıyor,ne ruh göçü kaldı,Ne Amr Zeyd’in
esiri,ne Zeyd Amr’ın efendisi...
Modern dünya görüşünü ifade eden kelimeler: Ne zorlama ne
zorbalık, Zaman bilim zamanı, Akıl tanrının birliği fikrini ispat ettiği için
bütün milletler birlik yolunu tuttu.....
2. Sadullah Paşa Hayatı
Eserleri Edebi Kişiliği
Tanzimat devri devlet adamı ve şâir. 1838'de Erzurum'da
doğdu. Babası çeşitli illerde vâlilik yapmış Esad Muhlis Paşadır. İyi bir tahsil
gören Sadullah Paşa, babasının kontrolünde özel hocalardan Arapça, Farsça,
Fıkıh, Akaid, Tabiiyye, Kimyâ ve Fransızca dersleri aldı.
1853'te ilk memuriyetine başlayarak, mâliye Vâridat
Kaleminde vazifelendirildi. Üç sene kadar burada çalıştıktan sonra, Bâbıâli
Tercüme Odasına geçti. Kısa zamanda memuriyette derecesi yükseldi ve sırasıyla
Mesahib Kalemine (1866), Şûrâ-yı Devlet Maârif Dâiresi Başmuavinliğine (1868) ve
ardından da Başkitâbetine (1870) geldi. Dîvân-ı Hümâyun Tercümanlığına (1871),
Dîvân-ı Hümâyun Amedliğine ve Defter-i Hâkânî Nezâretine (1874), Temyiz
Mahkemesi Reisliğine (1876), Ticâret Nezâretine ve Sultan Murâd'ın tahta
geçmesiyle de Mâbeyn Başkâtipliğine (1876) tâyin edildi.
Sultan İkinci Abdülhamid Han zamânında, Bulgaristan
Meselesini yerinde incelemek üzere Filibe'ye gönderilen komisyona başkanlık
yaptı. Bu vazîfesini tamamladıktan sonra Berlin'e elçi olarak gönderildi.
Buradayken Ayastefanos Antlaşması ile Berlin Kongresine ikinci murahhas olarak
katıldı. Berlin'deki başarılı çalışmalarından dolayı vezirlik rütbesi verildi
(1881). 1883'te Viyana Büyükelçiliğine tayin edildi. 1891'de Viyana'da intihar
etti. Cenâzesi İstanbul'a getirilerek Sultan Mahmud Hanın türbesinin bahçesine
gömüldü.
Edebi Kişiliği
Sadullah Paşa, Tanzimat döneminin yenilik fikirlerine açık
Batının müspet bilimlerine inanmış bir devlet adamıdır. Edebiyatla da yakından
ilgilenmiş olmakla birlikte yazdıklarının pek çoğu ele geçmemiştir. Onun
yazdıkları içinde en dikkate değer olanı "On Dokuzuncu Asır" manzumesidir. Orta
Çağ zihniyeti ve inanışları ile Yeni Çağ'ın gelişmelerinin karşılaştırıldığı bu
manzumede şair, insan aklının kudreti üzerinde durmakta, Batının müspet
bilimlerde kaydettiği gelişme karşısında doğu dünyasının durumunu etraflıca
gözler önüne sermektedir. Sosyal hayatta hürriyet, eşitlik, kanun hâkimiyeti ve
insan haklarının gözetilmesi, bilimsel gelişmeye ve ilerlemeye yol açmıştır. Bu
itibarla Türk toplumunun da bu gelişme ve değişmeye ayak uydurması gerekir.
Bunlar Paşa'nın manzume boyunca yaptığı değerlendirmelerdir.
Sadullah Paşa'nın batıdan çeviriler de yaptığı
bilinmektedir. Bunların içinde Fransız şairi Lamartine'den yaptığı "Göl"
çevirisi en tanınmış olanıdır. Ayrıca "Berlin Mektupları", "Charlottenbourg
Sarayı", "Paris Ekspozisyonu", "Cevdet Paşa'ya Mektub" bilinen
yazılarıdır.
3. XVII. Yüzyıldan itibaren osmanlı Devletinde sosyali
siyasal , ekonomik ve askeri alanalrda yapılan değişiklikler Osmanlyı Batılı
devletler karşısında güçlendirmesi gerekirken bunlar develt içindeki
azınlıkların hak arayışınai var olan kültürel yapının bozulmasına dönüşmüş i
toplum içinde kültürel ve siyasi çatışmalar yaşanmaya başlamıştır. Bu da
Osmanlıyı iyice zayıflatmıştır.
a. Ordu düzeninin bozulması devletin otoriter yapısının
bozulmasına sepep olmuştur.
b. Yenileşme devlet yapısındaki çöküşün sonucudur. Sebebi
değildir. Bunlar çöküşü hızlandırmıştır.
2. metin
1. Cumhuriyet idaresinde padişah, imparator, sadrazam,
dışişlri bakanı vb. yoktur. Bunların herbiri birer memleket ferdidir.
Cumhuriyet idaresinde zorla zulumle insanalrı asker yapmaki yüzbinlerce kişiyi
yerinden yurdundan ayırıp kışlalarda çüritmek gibi bir usul yoktur……
Yazar böyle bir eleştiriye devlet yönetiminde bulunan
kişilerin yaptığı hatalı uygulamalar, baskılari zorbalıklar itmiştir.
2. burada yönetim yönünden, bireysel özgürlükler yönünden,
yargı yönünden, hukuki yönden karşılaştırmalar yapmıştır. Bu karşılaştırmalar
ile halkı bilinçlendirmeki hak ve özgürlüklerine sahip çıkm abilinci oluşturmak,
zalim idareey boyun eğmemek gibi mesajlar verilmek istenmiş olabilir.
3. Ziya Paşa’nın batı düşüncesine, eğitim ve hukuk
düzenine, yaşama biçmine ilgi duyması kendi toplunumda bunlaarın olmayışından
kaynaklanmaktadır. Osmanlının çöküş döneminde sorunlar artmış, yolsuzluki
rüşveti adam kayırma, ahlaki zaafiyet hızla yayılmıştır.
2. ETKİNLİK.
Ülkeyi yöneten aydınların çoğu Batıda eğitim görmüş,
oranın yaşam biçmini benimsemiş aydınalrdır. Bu yüzden Osmanlının kurtuluşunu
Batının gelişen biliminde sanatında, kültüründe görmüşlerdir. Kendi kültürene
karşı aşağılık kompleksine giren Osmanlı aydını Batının bilimini teknolojisini
almak yerine develt yapısınıdeğiştirip yönetime hakim olmak kendi iktidarını
kurmak hevesine kapılmıştır. Batının Bilimi yanında halaki zaafiyetlerini de
birer medenilik ölçüsü olarak algıla yanlışlığına düşmüştür.
3. ETKİNLİK.
a. Tanzimat Fermanında yer
alan genel konular:
*Tüm vatandaşların can, mal ve namus güvenliğinin
sağlanması,
*Yargılamada açıklık, hiç kimse yargılanmadan idam
edilemeyecek (Hukuk devleti özelliğini yansıtır),
*Vergide adalet,
*Erkeklere dört yıl mecburi askerlik,
*Rüşvetin ortadan kaldırılması,
*Herkesin mal ve mülküne sahip olması, bunu miras olarak
bırakabilmesi.(Özel mülkiyet güvence altına alındı. Müsadere
kaldırıldı)
*Fermanda verilen bütün sözlerin tamamen yerine
getirilememesine rağmen bu çabalar, çağdaşlaşmaya ve cumhuriyet fikrine ön ayak
olmuştur. Tanzimat Fermânı'nın okunmasından I. *Meşrutiyet'in ilanına kadar
geçen dönem, Osmanlı tarihinde Tanzimat Dönemi (3 Kasım 1839 - 22 Kasım 1876)
olarak anılır.
Tanzimat Fermanının ilan
edilme nedenleri:
Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa meselesinde
Avrupa'nın desteğini almak
Avrupa'nın Osmanlı iç işlerine karışmasını
önlemek
Fransız İhtilali'nin milliyetçilik etkisini
azaltmak
Gayrimüslimleri devlete bağlamak
b. Tanzimat fermanı, diğer adıyla ,Gülhane Hattı Humayunu ,3 Kasım 1839Tarihinde Gülhane Parkı’nda Mustafa reşit Paşatarafından okunarak ilan edildi
4.ETKİNLİK
*Orta Çağ felsefesi ( Skolastik düşünce)tarihsel dönem
itibariyle ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar
olan dönemi kapsar. M.S. 2. yüzyıldan 15. yüzyıl sonlarına-16. yüzyıl başlarına,
rönesansa kadar olan dönem olarak ele alınır. Bu dönemin felsefe tarihi
açısından kendine özgü özellikleri vardır.Bir çok felsefe tarihi kitabında
ortaçağda felsefe yok sayılır ya da ortaçağın karanlık bir çağ olduğu
değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür.
Bunun yanı sıra ortaçağda felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül
niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da sözkonusudur.
* Tanzimat öncesi osmanlı toplumunda islam anlayışının
etkili olduğunu görüyoruz. Tanzimat ve sonrasında ise Batı kültürünün ve yaşam
tarzının etkili olmaya başladığı görülür. Batı kültüründe ortay .ıkan modern
tiyatroi gazete, dergi gibi kültürel ve bilimsel gelişmeler Osmanlı toplumunda
da ilgiyle takip edilmiş, bunun sonucunda Batı tarzı yaşam Osmanlı toplumunu
etkisi altına almıştır.
Batıda kilisenin baskısı, Otra çağ felsefesi, toplumun
üzerinde ciddi bir baskı kurmuş, bu baskıdan bunalan batı toplumu çıkş yolları
aramaya başlamıştır. Din adamları, krallar menfaatlerini kilise üzerinden
halka dayatmışlar. Bu yüzden her türlü yeniliğe ve buluşa dini değerler
üzerinden karşı çıkrak otoritelerini korumaya çalışmışlardır. Bütün bunlara
rağmen batı toplumu bilimsel alandaki gelişmesini sürdürmüş, kendini
geliştirmiştir. Bu da Osmanlı aydınında Batıya karşı bir hayranlık
uyandırmıştır.
ANLAMA YORUMLAMA
1.ON Dokuzuncu Asır
Nazım birimi: beyit
Nazım Şekli : kaside
Ölçüsü: Aruz ölçüsü
Tema: Bilimin Önemi
Dil ve anlatım: süslü sanatlı bir anlatım var. Arapça ,
Farsça kelim ve kavramlar la yüklü ağır bir dil kullanılmış.
2. Metin: öğretici metin giriş, gelişme ve sonuş
bölümlerinden oluşuyor. Birinci paragraf giriş, son Paragrafa kadr olan kısım
gelişme, son paragraf sunuç paragrafı
Tema: Cumhuriyet
Konu: Cumhuriyet rejiminin önemi
Dil ve Anlatım: Diğer metne göre daha sade bir anlatımı
var. Arapça , Farsça kelime ve kavramlar kullanılmış.
2. Evet , Dış baskılar sonucunda ortaya çıkmıştır(1856
Paris Antlaşması)
-Fransa nın ısrarı ile diğer devletlerin de
katılımıyla(ingiltere,avusturya vsvs...) fermanın maddeleri
belirlenmiştir.Islahat fermanı çıkış kaynağını yabancı devletlerden alır.Paris
antlaşmasında yer aldığı için uluslar arası bir sorun haline gelmiştir.
-Osmanlı devleti paris antlaşmasının şartlarını kendi
lehine çevirebilmek için bu fermanı ilan etmek zorunda kalmıştır.
Islahat fermanının asıl hedefi
- Müslümanlar ile gayri müslimler arasında her yönden tam
bir eşitlik sağlamaktır.
- Din, vergi, yargılama, eğitim, devlet memurluğu ve temsil
alanında o zamana kadar olan farklar kaldırılıyordu.
- Hukuki niteliği olarak ıslahat fermanı ferman
niteliğindedir.
Paris anlasması görüsmeleri sürerken Islahat Fermanı ilan
edilmisti.(1856) Bu Fermanla ilgili bir madde Paris Anlasmasında da yer
aldı.
3.osanlıtoplumunun Batılılaşmasında aydınların önemli bir
rolü var. Batılıaşma haareketi Batıya özellikle Fransaya ilim öğrenmeye giden
aydınlarımız tarfından başlatılmıştır. Toplımda batılı sant ve kültür
faaliyetleri aydınlarımız tarafından getirilmiştir.
5. ETKİNLİK
Skolastik düşünce, rönasans ve roform hareketleri,
pozitivizm akımı batıda atkili olan akımdır.
Skolastik düşünce batıda rönesans ve reform hareketlerini
doğurmuş pozitivizm akımı ortaya çıkmıştır.
6. ETKİNLİK.
XIX. YÜZYILDA OSMANLI
DEVLETİNDE MEYDANA GELEN GELİŞMELER VE YENİLİKLER
| |
ASKERİALANDA
|
Askerlik sürelerinin
belirlenmesi ve aske ralımının bir usule bağlanması
|
DÜŞÜNCE HAYATINDA
|
Pozitivist düşünce ön plana
çıktı.
|
SOSYAL VE SİYASİ
HAYATTA
|
önetim merkezi olan babıali
güçlendirildi
-Meclis-i ahkam-ı adliye
(mahkeme) kuruldu
-Yeni meclisler komisyonlar
kuruldu
-Ceza ve ticaretle ilgili
yasalar çıkarıldı, yabancılarında katıldığı karma ticaret mahkemeleri
kuruldu.
-Padişahın yetkileri kısıtlandı
yönetim yetkisi meclise verildi.
- Ülke vilayetlere sancaklara
kazalara köylere ayrıldı valiler kaymakamlar görevlendirildi.
Posta telgra teşkilatı kuruldu,
haberleşmede gelişme sağlandı.
19. yüzyılda sosyal hayatta
yapılan yenilikler
-Posta telgra teşkilatı kuruldu,
haberleşmede gelişme sağlandı.
-Yeni yollar yapıldı, ilk
demiryollarının yapımına başlandı.
-Belediyeler
kuruldu
-İlk nüfus sayımı yapıldı
(askere gidecekleri belirlemek için)
-Kıyafet değişikliği yapıldı,
devlet memurlarına ceket gömlek fes giyme zorunluluğu
getirildi.
-Halk avrupai yaşama özenmeye
başladı, evlerde yurtdışından mobilyalar ve ev eşyaları kullanılmaya başlandı,
eğlence şekilleri değişti.
|
EĞİTİM ALANINDA
|
1846'da Mekatib-i Umumiye
Nezareti kuruldu.1848 de Darülmuallim (öğretmen okulu) açıldı. Harbiye, Bahriye
ve Tıbbiye dışındaki okulların kontrolü bu nezarete verildi.
Rüştiyelerin açılmasına hız
verildi.
1868'de Fransızca eğitim ve
batılı anlamda ilk eğitim verecek olan lise ile üniversite arasında bir kurum
olan Galatasaray Sultanisi açıldı.
1869'da Fransız eğitim sistemini
örnek alan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi yayınlandı.
1870'te Dârülmuallimât adında
kız öğretmen okulu açıldı.
İlk kez yurt dışına öğrenci
gönderildi.
Devlet memuru yetiştirmek
amacıyla,Mekteb-i Maarif-i Adliye kuruldu.(II. Mahmut)
|
EKONOMİALANINDA
|
1841-1842 yılında ilk bütçe
hazırlandı, 1846-1847 yılında ise ilk modern bütçeye geçildi.
Vergilerin mükellefler arasında
düzgün ve gelirlere göre dağıtılması amaçlandı.
Devlet görevlilerinin halktan
resmi vergiler dışında aldıkları vergiler yasaklandı.
1840'ta Kaime-i Nakdiye ismiyle
ilk kâğıt para dolaşıma sokuldu.
1855'te Kırım Savaşı'nın maddi
yükünü karşılamak için tarihte ilk kez dış borç alındı.Borç ingiltereden
alınmıştı
|
7. ETKİNLİK
Yenileşme dönemi ile birlikte Osmanlı kültür yapısının
bozulmaya başladığı görülmüştür. Batıyı örnek alan aydınlarımız batını bilimini
almalrı gerekirken bu istenilen düzyde olmamış Fransada kiliseye duyulan
öfkelye ortaya çıkan dini reddeden bir yaşam anlayışı bizim aydınlarımı da
etkisi altına almış orada edindikleri bu yaşam tarzını kendi toplumlarına
taşımışlardır. Bunu da yeni ortaya .ıkan gazete, dergi, tiyatro, roman gibi
sanat dallarıyla gerçekleştirmişlerdir.
II. Mahmut döneminde yenileşmenin önemli bir aracı olacak
ilk gazete de çıkar: Takvim-i Vekayi (1831)
Osmanlı Devleti’nde Batı’ya yöneliş Abdülmecit döneminde,
Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanan Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı
Hümayunu, 1839) ile resmiyet kazanmıştır. Tanzimat, “düzenlemeler” anlamına
gelen bir sözcüktür. Bu fermanın ilanıyla birlikte Tanzimat Dönemi de başlamış
olur.
Tanzimat Fermanı din, dil, ırk gözetmeksizin bütün halkın
can, mal ve namusunun korunacağını, askerlik ve vergi kanunlarının yeniden
düzenleneceğini ortaya koyan eşitlikçi bir söylem taşıyordu. Hâkim millet
anlayışı yerine kanuni eşitlik getirilmiştir. Böylece Osmanlı Devleti, Batı
anayasalarında yer alan temel hak ve özgürlükleri kabul ettiğini duyurmuştur.
Tanzimat Fermanı, kökten bir değişme değildir, devlet yönetiminde bazı
düzenlemelerden ibarettir. Tanzimat Fermanı’yla padişahın hak ve yetkileri
sınırlandırılmıştır. Tanzimat Fermanının ardından ceza ve ticaretle ilgili yeni
yasalar hazırlanmıştır. Bankalar kurulmuştur. Ülke vilayetlere, sancaklara,
kazalara ve köylere bölünmüştür. Askerlik süresi beş yıl olarak belirlenmiştir.
Telgraf idaresi, posta istasyonları kurulmuştur.
DEĞERLENDİRME
1.Aşağıdaki yargılar doğru ise
D yanlış ise Y yazınız.
D,D, Y
2. Aşağıdaki cümlelerde boş
bırakılan yerleri uygun ifadelerle doldurunuz.
* Tanzimat
* Hak, eşitlik, özgürlük, adalet, hürriyet …..
*II. Mahmut
3. E
4. D
5. Batıda gelişen reform ve rönesans harekerleri,
pozitivizmin etkisi, Osmanlınıngerilemesi,
Sayfa 18- ÜNİTE SONU
DEĞERLENDİRME
1.Aşağıda boş bırakılan yerleri
uygun ifadelerle dolduruuz.
* Osmanlı Devletinde Yenileşme Dönemi aydınları Batının
düşüncesine, kültürüne ve Batıda gerçekleştirilen bilimsel gelişmelere ilgi
duymuşlardır.
* Osmanlı Devletinde yenileşme. Çöküşün sebebi deği
sonucudur.
2. Aşağıdaki yargılar doğru ise
D yanlış ise Y yazınız.
* D
* D
* D
3. D Ziya paşa Takvim-i
Vakayi
4.D
5.
B
7. Rönesans ve reform
hareketleri ve pozitivizm akımı.
8. askeri siyasi sosyal ve ekonomik alnındaki
bozukluklar, batıdaki gelişmeler.