AÖF Çalışma Ekonomisi ÇEKO 8. Ünite Ders Notları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
AÖF Çalışma Ekonomisi ÇEKO 8. Ünite Ders Notları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

AÖF Çalışma Ekonomisi ÇEKO 8. Ünite Ders Notları

ÇALIŞMA EKONOMİSİ
ÜNİTE 8
(ÖZET)
İŞSİZLİK VE EMEK PİYASASI POLİTİKALARI

*** Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, küresel işsizlik oranı

2007’de 5.6 iken 2010 yılı sonu itibarıyla % 6.2’ye yükselmiştir.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, küresel işsizlik oranı

2010 yılı sonu itibarıyla dünyadaki açık işsizlerin sayısı yaklaşık 205 milyona

ulaşmıştır.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, küresel işsizlik oranı 2010 yılı

sonu itibarıyla dünyadaki açık işsizlerin 118.4 milyonunu erkekler oluşturur.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, küresel işsizlik oranı 2010 yılı

sonu itibarıyla dünyadaki açık işsizlerin 86.5 milyonunu kadınlar oluşturur.

*** Bir işte çalışmak, kişinin kendisine olan özgüvenini artırmakta ve topluma

olan aidiyet duygusunu güçlendirmektedir.

İktisatçılar tarafından genellikle, çalışma istek ve yeteneğinde olduğu hâlde

cari ücret haddinden iş bulamama durumu olarak tanımlanan kavram işsizliktir.

Bir kişinin iktisadi açıdan işsiz sayılabilmesi için gerekli koşullar arasında çalışma isteğinde olmalı, iş arıyor olmalı.çalışma yeteneğine sahip

olmalı,yeteneğine uygun ücreti getiren bir iş bulamamış olmalıdır.

TÜİK’in işsizlik ölçümünde kullandığı kriterler arasında referans dönemi içinde istihdam edilmemiş olanları kapsayan kriter işi YOK KRİTERİ dir.

TÜİK’in işsizlik ölçümünde kullandığı kriterler arasında son üç ay içinde iş

arama kanallarından en az birini kullanmış olmayı gerektiren kriter İŞ ARIYOR

kriteridir.

TÜİK’in işsizlik ölçümünde kullandığı kriterler arasında iki hafta içinde işbaşı

yapabilecek durumda olmayı gerektiren kriter İŞE BAŞLAMAYA hazır kriteridir.

TÜİK’in işsizlik ölçümünde kullandığı kriterler arasında işe başlamaya hazır olma kriterinde 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olmayı gerektirir.

işsizlik oranlarındaki artış, genel olarak diğer makro ekonomik

göstergelerdeki öteki değişikliklerle birlikte değerlendirildiğinde, ekonomide

daralma yaratır.

*** Emek piyasasında emek arz ve talep fazlasının olmadığı durumda, yani piyasa dengede iken var olan işsizlik oranına DOĞAL İŞSİZLİK ORANI denir.

Doğal işsizlik enflasyon oranında bir artış yaratmadan sürdürülebilen en

düşük işsizlik oranına verilen addır.

Toplam işgücü içerisinde işsiz olanların yüzdesine İŞSİZLİK ORANI denir.

İşçilerin kısa süreli yer ve iş değiştirmelerinden kaynaklanan işsizlik GEÇİCİ işsizliktir.

İşsizlik türleri arasında çözümü en güç işsizlik türü YAPISAL işsizliktir.

işsizlik türleri içinde diğerlerinden oldukça farklı görünen, işsizliğin bir türü

olmasına rağmen, nitelik itibarıyla özel bir durumu açıklayan işsizlik GİZLİ

işsizliktir.

Üretim teknolojisinin sabit kalması koşuluyla, herhangi bir üretim

aşamasında bulunan işgücünün, üretim dışına alınması durumunda, üretim

hacminde bir azalma söz konusu olmuyorsa gizli işsizlikten söz edilir.

Gizli işsizliğin bulunduğu ekonomilerde bir ya da birkaç kişinin yapabileceği

işin, çok daha fazla kişiyle yapıldığı görülmektedir.

Çalışma istek ve yeteneğinde olduğu hâlde, niteliklerine uygun cari ücret

düzeyinde çalışmaya razı olma ancak iş bulamama durumu olarak ifade edilen

işsizlik kavramı AÇIK işsizliktir.

Gizli işsizlik, özellikle az gelişmiş ülkelerin tarım kesiminde ve kamu

sektöründe yaygın olarak görülmektedir.

Açık işsizliği nedenlerine göre 4 başlık altında ele alınır. Doğal işsizlik bunlar arasında yer almaz.

Friksiyonel işsizlik olarak da adlandırılan işsizlik GEÇİCİ işsizliktir.

Geçici işsizliğin oranı her ekonominin yapısal özelliklerine bağlı olarak

farklılaşır. Genellikle, % 3 civarındaki işsizlik oranı bu açıdan makul

karşılanabilir.

Bir ekonomide geçici işsizliğin sıfır olması, emek mobilitesinin de sıfıra

düşmesi anlamına gelecektir ki bu durum emek faktörünün üretim kolları

arasında optimal dağılımını sağlayacağı için ekonomik açıdan tercih

edilmeyecektir.

Strüktürel işsizlik olarak da adlandırılan işsizlik türü YAPISAL işsizliktir.

Bir piyasada talep edilen ve arz edilen beceriler arasında bir uyumsuzluk

olması durumunda ortaya çıkan bir işsizlik türü YAPISAL işsizliktir.

Ekonomik faaliyetlerdeki dönemsel dalgalanmaların yarattığı işsizlik türü

konjonktürel işsizliktir.

Piyasada yeterince iş olmaması nedeniyle ortaya çıkan işsizlik türü olarak ifade edilen işsizlik konjonktürel işsizliktir.

Piyasa ekonomilerinde ekonomik faaliyetlerin dönemsel dalgalanmalar

göstermesinin bir sonucu olup, ekonominin daralma dönemlerinde artmakta, genişleme dönemlerinde ise toplam talebe bağlı olarak azalmakta olan işsizlik

konjonktürel işsizliktir.

Devri işsizlik ya da yetersiz talep işsizliği olarak da adlandırılan işsizlik

konjonktürel işsizliktir.

Konjonktürel işsizlik, dayanıklı mal üreten sanayi kollarında daha çok etkili olmaktadır.

Konjonktürel işsizliğin süresi geçici işsizlikten daha uzundur.

*** Mevsim koşulları ve değişmeleri sonucu bazı mal ve hizmetlerin üretiminin

azalması ya da bazı mal ve hizmetlerin talebinde meydana gelen düşüşler

neticesinde ortaya çıkan işsizlik türü MEVSİMLİK işsizliktir.

Enflasyonla ya da parasal ücretlerdeki artış oranı ile işsizlik arasındaki ilişkiyi

inceleyen ve bu ilişkiyi, kendi adıyla anılan eğri ile ortaya koyan iktisatçı

Phılıphs’dir.

Kısa ve uzun dönem ayrımı yapan iktisatçılar Friedman ve Phelphs’dir.

Philips eğrisi, iktisat politikası kararları alanlara, enflasyonla işsizlik arasında

farklı tercihler sunmaktadır.

1861 -1957 döneminde İngiltere’deki işsizlik ile parasal ücretlerdeki değişmeler arasındaki ilişkiyi araştırılarak Philips eğrisi oluşturulmuştur.

1960’lı yıllarda Nobel ödüllü Samuelson ve Solovv, Philips eğrisini ekonomi

politikasının önemli bir analiz aracı hâline getirmişlerdir.

Philips’in, ampirik gözlemlere dayanarak elde ettiği Philips eğrisinin teorik

temelleri Lipsey tarafından oluşturulmuştur.

Lipsey’in kurduğu emek piyasası modelinin ikinci fonksiyonu emek talep

fazlası ile işsizlik oranı arasındaki pozitif ilişkiyi gösteren fonksiyondur.

Lipsey’e göre emek talep fazlasının artması işsizlik oranını azaltır.

Lipsey’e göre emek talebi ve arzı eşitken, yani emek talep fazlasının sıfır

olduğu durumda, parasal ücret sabit kalır.

Philips eğrisinin uzun dönemde istikrarlı olmayacağı, eğri üzerinde bir noktanın

seçilmesi ile belirlenen enflasyon oranının, bir uyum döneminden sonra yeni

bir beklenen enflasyon oranına ve Philips eğrisinin kaymasına neden olacağını

ileri süren iktisatçılar Friedman ve Phelphs’dir.

Özellikle Friedman’a göre, iktisat politikası uygulayıcıları ekonomideki işsizlik

oranını bazı zorlamalarla, düşürmeye çalışmamalıdırlar.

Rasyonel beklentiler hipotezine göre, insanlar enflasyonu tahmin ederken,

uyarlanabilir beklentiler teorisinde ifade edildiği gibi, yalnızca geçmiş yılın

enflasyon oranını göz önünde tutmazlar, aynı zamanda bütçe açıkları ya da

para arzındaki değişimin gelecek yılın enflasyon oranı üzerinde yaratacağı

etkileri de göz önünde tutarlar.

Para ve maliye politikalarındaki işsizliği azaltmaya yönelik sistematik ve tahmin

edilebilir genişlemeler hiçbir fayda sağlamadığı gibi daha yüksek bir enflasyonu da beraberinde getireceği için ekonomiye büyük oranda zarar verir.

Dolayısıyla, ekonomi kendi hâline bırakılır ve aktif iktisat politikalarıyla mü

dahale edilmezse, piyasalar her konuda en iyi çözümü getirir şeklinde düşünce

rasyonel beklentiler hipotezine aittir.

*** 1970’lerde yaşanan, yüksek işsizlik ve enflasyonun aynı anda var olduğu bir

ortamı ifade eden olgu stagflasyondur.

*** işsizlik sigortası ve işsizlik yardımı işsizlik sorunuyla mücadelede izlenen

pasif politikalar arasında yer alır.İşsizlik sigortası genel olarak kamu kurumlar

tarafından yürütülen bir sistemdir ve zorunludur.

İşsizlik yardımını işsizlik sigortasından ayıran temel farklılık, işsiz kalan kişinin pirim ödemiş olma zorunluluğunun olmamasıdır.

Yapısal işsizlikle mücadelede aktif politikalar arasında en etkin politika EĞİTİM

programlarıdır.

*** Belediyeler tarafından herhangi bir niteliğe sahip olmaksızın, okullarını

bitirmeden ayrılan 20 yaşın altındaki gençleri yasal olarak izleyen ve

danışmanla birlikte eğitim ve iş konularını kapsayan bir kişisel eylem planı

hazırlayan ülke Danimarka’dır.

*** Özellikle yapısal ve konjonktürel işsizlikle mücadelede etkili olan aktif

istihdam politikası istihdam sübvansiyonlarıdır.

Katılımcılarının büyük bir kısmını uzun dönemli işsizlerin oluşturduğu aktif

istihdam politikası iş yaratma programlarıdır.

1960’lı yılların başından 1980’e kadar geçen dönemde Türkiye’nin endüstriyel

gelişme stratejisi ithal ikamesi esasına dayandırılmıştır.

Türkiye’de gerek aktif gerekse pasif emek piyasası politikalarını yürütmekle

yükümlü kamu kuruluşu IŞKUR’dur.

Hanehalkı işgücü anketi ülkemizdeki emek piyasalarıyla ilgili en güvenilir veri

kaynağı olarak kabul edilir.
Read more