Hazırlık sayfa 12
2012-2013 9.Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Dilin İnsan ve Toplum Hayatındaki Yeri ve Önemi (sayfa 23-28 arası)
2012-2013 9.sınıf Türk edebiyatı ders kİtabı cevapları- Şiir İnceleme Yöntemi sayfa 32- 45 arası
Read more
1. Resim, edebiyat,tiyatro türlerinde konu olarak
işlenebilir.
2. Heykelin malzemesi mermeri demir, bronz, taş,
toprak gibi malzemelerden oluşur. Heybenin malzemesi iplik tezgah gib
malzemelerden oluşur. Karikatürün malzemesi kağıt, kalem gibi malzemeden
oluşur.
3. Edebiyat güzel sanatların bir dalıdır. İnsan duygu
ve düşüncelerini en iyi yansıtan sanat dallarından en Ömerlisidir.
4. .............
Sayfa
13.
1. Bir Yanlışı Aşk Adına Dokumak adlı metin güzel
sanat eseridir. Çünkü Bilgi vermek amacıyla değil estetik duygu uyandırmak
amacıyla kaleme alınmıştır.
2. Sanatı tanımlamaktadır. Evet, bilimde ele alınan
işlenen konular sanatın da konusu olabilir.
Güzel sanatlar Bilgi vermek amacıyla oluşturulmaz. Estetik
duygu uyandırmak amacıyla oluşturulur. Bilimsel yazılar ise bilgi vermek
amacıyla oluşturulur. Birinde dil Sade açık ve anlaşılır, diğerinde ise daha çok
mecaz anlatımın ön planda olduğu bir dil tercih edilir.
3. Aşk Sonsuz bir türküye benzetilmiş.
4. Güzel sanatlar insan eliyle oluşturulan
etkinlikleri insanın duygu ve düşüncesinde, hayal dünyasında oluşturduğu
etkiler ölçüsünde ela alır işler. Günlük hayatımızı kolaylaştırmak için icat
ettiğimiz her şey sanatta bizim iç dünyamıza olan etkisi ile ele
alınmalıdır.
Sayfa
14.
4.Sanatın oluşturulmasına kaynaklık eden malzemeler kelime,
nota,renk,taş,mermer,tunç gibi
Malzemelerdir.
5. Kullandığı malzemeye göre sınıflandırılmışlardır.
Maddi bir malzemeden(heykel,resim, mimari), sesten (musiki), sözden(edebiyat)
eserleri oluşmuştur.
6. Taş(mermer) dir.Eve, eserin durumuna göre
sayılabilir. Şamdanlık olan resim maddi fayda elde etmeye yönelik bir eserdir.
İşlenişi yönüyle de sanat eseri olabilir.
7. Sanat ; insan eli , zihni,gönlü ve ruhunun var
ettiği suni bir güzelliktir. İnsanda estetik zevk ve heyecan uyandıran
eserlerdir.
sayfa
15
8.Edebiyatın görevi insanı iyiye, güzele, doğruya yöneltme
olmalıdır. Özlemler,duygular,tutkular insana özgü özelliklerdir.Edebiyata özgü
yasalar içinde dile getirilir. Resim müzik heykel, mimari insanın var olduğu her
yerde kendini gösterir. Mağaralardaki resimler bile bunu gösterir.
9. Benzer şiirler olabilir. Fakat hiçbiri Cahit Kulebi’nin
ifade ettiği şekilde aynen ifade edemez. Sanat eseri bireye özgü, yani biricik
olandır.
10. Sanat eseri insanda estetik zevk ve heyecan uyarır.
Bilimsel eserler ise bilgi verme, öğretme, açıklama amacı güder. Sanat
eserlerinde kurmaca ve mecaz hâkimdir. Bilimsel eserler ise mesajı direk
verir.
11. Bu metinlerde yazarlar bize duygularını söz ve yazı ile
aktarmışlardır. Aşkı tanımlayan yazı ve Bulutu konu edinen şiir daha
etkilidir.
YORUMLAMA
SORULARI
1. Çünkü, kendi içinde bir bütünlük arz etmekte, bir
mesaj iletmektedir.
2. Cellâdın idam sehpasındaki mahkumla oynadığı zaman
mahkumun duyduğu acıya benzetirdim.
3. Evet , başka şekilde de tanımlanabilir.
4. Dil günlük hayatta bir iletişim aracı olarak
kullanılmaktadır. Eğer dil olmasaydı bugün insanlık anlaşmakta ciddi
zorlanırdı.
5. Bu soruya net bir yanıt verilemez. İnsanlık var
olduğu günden bu yan güzeli aramaktadır.
6. Evet kabul edilebilir. Çünkü bilgiden ziyade
duygulara hitap eden edebi yönü ağır basan bir metindir.
DEĞERLENDİRME
SORULARI
1 B.
2 2. B
3.D
4. D,D,D,Y
4. Maddeler halinde Sanat ve Zanaat ve bu işleri icra
edenler arasındaki farklar
Sanatçı yaratı eyleminin sonucunda ortaya çıkan eserden
belli maddi kaygılar gütmezken Zanaatçı ise belli bir ücret karşılığında ürün
meydana getirir. işin en başından itibaren zanaatçı maddiyatla başlamıştır
işine
Sanat eseri çoğunlukla bir kere yapılırken zanaat eseri
ayrıca bir meslek olduğundan ve para amacı güdülerek yapıldığından istediğin
kadar yapabilirsin
Sanatçının yapacağı sanat eserinde sanatçının duygusuna
göre değişmeler mümkünken zanaatçı yola çıktığı ve başta planladığı işi
bitirmeyi amaçlar
Kısacası sanat yaratıcılıktır zanaat ise ustalıktır.
6...
7. Milletlerin....
hayatında....güzel sanatlar etkin rol oynar.
Atatürk, edebiyatı en önemli.... iletişim.... araçlarından biri olarak
görülmüştür.
2. Edebiyatın Diğer bilim dallarıyla
ilişkisi: 20-22 sayfalar
HAZIRLIK SORULARI
2. Edebiyatın Diğer bilim
dallarıyla ilişkisi: 20-22 sayfalar
HAZIRLIK
SORULARI
1. Yukarıdaki fotoğraflarda
gördüğünüz insanların yaptıkları işler hangi bilim dallarıyla ilişkilidir? Bu
insanların ilgilendikleri bilim dalları edebiyatta nasıl yer alabilir?
Düşüncelerinizi belirtiniz.
1. Nükleer, astronomi ve tıp dalları vardır. Bunlar bir
romancının kaleminde kurgu şeklinde yer alabilir. Mesela bir doktorun duygu ve
düşünceleri hem tıpla hem de hayatıyla ilgili durumu romanda yer alabilir
“Ay’a gidecek araç, üç metre genişliğinde beş metre
yüksekliğinde, alüminyumdan yapılmış dev bir araçtı. İlk defa alüminyum, bu
kadar büyük bir aracın yapımında kullanılıyordu. Aracın içinde seyyahlara
yetecek kadar su, yiyecek, ışık ve ısı temin edecek kadar gaz vardı.”
Jules VERNE (Jül Vern)
2. Yukarıdaki paragrafta
nelerden söz edilmektedir?
2. Paragrafta aya gönderilecek uzay aracından
bahsetmektedir.
3. Jules Verne bu paragrafı ne
amaçla yazmış olabilir? Jules Verne romanlarını yazmadan önce o konudaki ilim,
fen ve teknoloji kitaplarını inceler; deneyler yapar; edindiği bilgileri hayal
gücüyle bütünleştirip yazarmış. Sizce Jules Verne’in eserleri bilimsel
buluşlara, keşiflere kaynaklık etmiş midir? Açıklayınız.
3. Bu konuda hayallerini ya da düşüncelerini insanlarla
paylaşmak amacıyla yazmıştır. Eğer Jules Verne söylemiş olduğu şeyler ileri ki
tarihlerde gerçekleşmişse bu noktada edebiyatın bilime katkısından
bahsedebiliriz.
ÇÖZÜMLEME-İNCELEME EDEBİYATIN BİLİM,
FELSEFE, SANATLA İLİŞKİSİ
1. Metne göre dilin işlevi
nedir?
1. Metne göre edebiyatın temelini dil oluşturur. Daha önce
söylemiştik ki edebiyatın malzemesi dildir. Fakat diğer bilimlerinde de
gelişmesi ve kendilerini ifade edebilmeleri için dile ihtiyaçları vardır. Ama
edebiyatta dil bir amaç iken diğer bilimlerde dil bir araç konumundadır.
2. Edebiyatın insanı konu alan
diğer bilim dallarıyla ilişkisi metinde hangi örneklerle
verilmiştir?
2.Gerçekçi bir öyküde, bir romanda, bir oyunda, bilimsel
bir konuda söyleşen; felsefeye dayanan bir konuda tartışan; psikolojik bir
olayın içinde yaşayan insanın betimleme ya da çözümlemesi yapılırken ortaya
edebiyatın, bilim, felsefe ya da psikolojiyle ilişkisi çıkmaktadır.
3. İnsanın düş dünyasının da
edebiyata konu olduğu metinde vurgulanmaktadır. Hangi bilim dalı insanların
hayal dünyası ile ilgili çalışmalar yapar? Ne tür eserlerde bu bilim dalının
izleri görülebilir?
3. Psikoloji, insanı ve insanın hayal dünyası ele alır.
Bilimsel ya da bilim kurgu metinlerinde bunları görebiliriz.
4. Edebiyat ile insanı konu
edinen bilim dallarının birbirine benzeyen ve ayrılan yönlerini metinden
yararlanarak aşağıya yazınız.
4.
BENZERLİKLER.
Her ikisinde de dil ortaktır.
İnsanı merkeze alır ve yaptığı her şeyde insanı
anlatır.
Yapılan faaliyetlerde insanın faydası söz konusudur.
Birbirinden farklı olsa da kendine has yöntemleri
vardır.
FARKLILIKLARI
Dilin işlevleri açısında farklılık izah eder. Edebiyat
sanatsal, heyecan bildirme ve şiirsel işlevleri kullanırken bilim göndergesel
işlevi kullanır.
Amaçları farklıdır. Edebiyat estetik zevk için yazılır ama
bilim hayatı kolaylaştırmak ya da yeni buluşlar için ortay çıkar.
Biri öznel diğeri nesneldir.
Kullanılan kelimeler farklıdır.
Biri gerçeğin ta kendisidir(bilim) , diğeri kurmacadır
(edebiyat)
Birinde imgesel dil var, diğerinde bilimsel dil var.
Edebiyat bilimden faydalanabilir ama bilim, kurmaca olduğu
için edebiyattan faydalanamaz.
ANLAMA
YORUMLAMA
1. Siz bir roman yazsaydınız
görüşlerinizi, dünyaya bakış açınızı, arzularınızı, hislerinizi bu esere ne
ölçüde yansıtırdınız?
1. Herkes farklı bir cevap verebilir.
2. Sınıfınıza getirdiğiniz
roman, hikâye ve tiyatro metinlerini okuyunuz. Bu metinlerde bilimsel buluşlar,
yenilikler, icatlar, felsefî düşünceler ne amaçla yer almıştır? Bu metinlerde
ele alınan tema diğer bilim dallarında da incelenebilir mi?
Açıklayınız.
2. Bu metinlerde bilimsel buluşlar, yenilikler, icatlar,
felsefî düşünceler insanı daha iyi anlamak ve anlatmak için ele alınır. Edebiyat
tema olarak diğer bilimlerden faydalanabilir ama bir bilim adamı bir şiir, roman
ve hikayeden faydalanarak bilimsel buluşa başlayamazlar çünkü edebiyat
kurmacadır.
3. Aşağıdaki metinleri
birbirinden ayıran özellikler nelerdir? Açıklayınız.
Gidiyorum artık gözlerinde mehtabı seyrettiğim
Yakasına güneşi, saçlarına yıldızları taktığım
Rüzgâr saçlım, gece gözlüm
Eylülün sisleri içinde gördüğüm
Gidiyorum artık gözlerinde mehtabı seyrettiğim.
…
Ayhan HÜNALP
UZUN HAVALAR
Kerkük’te hoyratlar, yaygın olduğu her yörede halk
musikisinin özünü ve esasını oluşturur. Musiki formlarının en önemlisi ve en
makbulüdür. Aşağıdaki hoyrat, bunu güzel bir şekilde ifade etmektedir:
Ağır ağır
Adım at ağır ağır
Besteylen gece bitmez
İğit (yiğit) ol hoyrat çağır.
Dr. Mahir NAKİP
cevap 3. Gerçeklik, kurgusallık, kullanılan kelimeler,
dilin işlevleri bakımından farklılık arz eder.
DEĞERLENDİRME:
1. Edebiyatla ilgili aşağıda
verilen bilgilerden doğru olanların başına “D”, yanlış olanların başına “Y”
yazınız.
( D) Edebiyatta, felsefeden yararlanırken amaç felsefe
yapmak değildir.
(D ) Edebiyat, insanların her türlü faaliyetinden
yararlanır.
(Y ) Edebiyatın bilim ve teknolojiyle ilişkisi yok denecek
kadar azdır.
( D) Edebiyat, insanı konu alan tüm bilim dallarıyla ilişki
içerisindedir.
(D ) Edebiyat, sosyoloji biliminin verilerinden
yararlanır.
( Y) Edebiyat doğal varlıkların görüntüsünü olduğu gibi
yansıtmalıdır.
2. “Eylül!.. Henüz renk ve güzel kokular bitmiş fakat
baharın bol renkleri hissedilmez şekilde kaybolmuştu. Bu kayboluşta geri gelmek
ister bir eda vardı amma bu hoş, acı, hırçın bir eda ve buna rağmen baharın
rengi soluverdi. Artık uyanmış, tabiatın ruhunu görüyordu; yaprakların nasıl
sararmış, birçoğunun düşüp çamurlarda çürümüş olduğunu görüyor ve şimdi, hava ne
kadar güzel olsa, ne kadar çekici, bu renk ve güzel kokuların, ne kadar vefasız,
ne kadar ele avuca sığmaz, elde iken kıymeti bilinmemiş, öylece harcanmış bir
hazine olduğunu acı acı görüyordu. İşte artık ne bir çiçek kalmıştı ne de güzel
bir koku… Artık tahammül de kalmamıştı. Hepsi çürümüştü… Evvelden yağsa
umursamazlardı. Yağmurdan sonra yeni bir hayat, yeni bir tazelik gelirdi. Şimdi
ise… İşte yağmur, işte kış her şeyi çürütüyordu. Her şeyi…”
Mehmet Rauf’un “Eylül”
romanından alınan paragrafta, yazar edebî eseri oluştururken aşağıdaki bilim
dallarının hangisinden yararlanmıştır?
A. Sosyoloj
i B. Antropoloji
C. Psikoloji
D. Tarih E.
Kimya
CEVAP: C
3. Edebî eserlerin temasında
sanata özgü bakış açısı nasıl yansıtılabilir?
Açıklayınız.
3. Edebi eserlerin temasında bir sanata özgü bakış açısı,
insanın( kahramanlarının) sanata özgü bakış açısı hakkında söyleşirken,
tartışırken kahramanlarının betimleme veya ruhsal çözümlemesi yapılırken
yansıtılabilir.
4. Edebî eserlerde insan
faaliyetlerine niçin yer verildiğini açıklayınız.
4. Edebiyatın amacı insanı insana tanıtma; insanı iyiye,
güzele, doğruya yöneltmedir. Edebi eserlerde insana ait duygu ve düşüncelerde
elbette ki yer alacaktır çünkü temelinde insan vardır.
2012-2013 9.Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Dilin İnsan ve Toplum Hayatındaki Yeri ve Önemi (sayfa 23-28 arası)
3. Dilin İnsan ve Toplum Hayatındaki Yeri ve Önemi
(Konu işlenişi 9. sınıf dil ve anlatım dersi 1. ünitedeki
“Dil ve Kültür İlişkisi” konusuyla ilişkilendirilecektir.)
HAZIRLIK
Deli rüzgâr gibi bağrımda
esen
Sabrımı savuran hasretinle
sen
Çektiğim dertleri bilmek
dilersen
Saçının telini sayıver de
gel.
Necmettin Halil ONAN
Selçuklu soyundan olan beylikler içinde en uzun ömürlü olup
sağlam ve düzenli bir devlet kuran Küçük Asya Selçukluları (veya Rum
Selçukluları) olmuştur. Sonradan tamamen Türkiye olacak olan bu küçük Asya’nın
gerçek fethini başlatan da onlar olmuştur.
Prof. Dr. Robert MANTRAN
1. Yukarıdaki metinler hangi
yönlerden birbirinden ayrılmaktadır? Bu metinlerin yazılış amaçları
nedir?
1.Biri şiirsel işlevde yazılmış diğeri göndergesel işlevde
.
Biri duygu ve düşüncelere hitap eder, diğer bilgi
verir.
Biri dizelerle yazılmıştır, diğeri düzyazı
şeklindedir.
Biri imgesel anlatıma sahiptir, diğeri sade ve yalın
anlatıma sahiptir.
Biri kurmacadır, diğeri tamamen gerçektir.
Biri özneldir, diğeri nesneldir.
Biri yan anlam ve mecaz anlam bakımından zenginken
diğerinde kullanılan kelimeler gerçek anlamlıdır.
2. Dil olmasaydı insanlık
bugünkü medeniyet seviyesine ulaşabilir miydi? Görüşlerinizi
belirtiniz.
2. Olmazdı. İnsanlar daima konuşarak etkileşim halindedir.
Bugünkü medeniyet seviyesine ulaşmamızdaki en büyük etken dilin insan
hayatındaki yeridir.
ÇÖZÜMLEME-
İNCELEME:
1. metin:
RAKS EDEN DİL
1. Metinde şiir ve dilin gücü
hangi örneklerle açıklanmıştır?
1. Homeros’un destanları, Divan şairlerinin Türkçeye şarkı
söyleten beyitleri, Fikret’in, Mehmet Akif’in ,Haşim’in ve Yahya Kemal’in
kelimelerle sanki bir tablo çizdiği şiirleri, Hacı Bayram Veli’nin “gönlüm”
şiiri, Yakup Kadri’nin hatırladığı bir halk türküsü, Endülüs’te Raks şiiriyle
metinde şiir ve dilin gücü açıklanmıştır.
2. Metinden Türk kültürüne ait
hangi bilgileri ediniyorsunuz? Bu bilgilerin, şairlerin şiirlerinde yansıması ne
şekilde olmuştur? İnsanın her türlü birikimi kendinden sonraki kuşaklara nasıl
aktarılmıştır?
2. Dervişlik geleneğinden, bayram geleneğinden, Halk
Edebiyatı ve Divan edebiyatına ait Nedim, Akif, Fikret , Hacı Bayram gibi
şairlere ait bilgiler elde ediyoruz. Bunların çoğu bir sonraki kuşağa dil
vasıtasıyla aktarılmıştır. Dil kültürü bir sonra kuşağa taşıyan en önemli
unsurdur.
3. a. Metinde bahsedilen
şairlerin adlarını ve bu şairlerin yaşadığı yüzyılları aşağıya
yazınız.
c. 3. a. H.Bayram
Veli : 14. – 15. yy,
Karacaoğlan:
17.yy,
T.Fikret, M. Akif,
A. Haşim, Yahya Kemal : 19. ve 20. yy.
b.Bu şairlerden bazıları aynı
yüzyılda yaşamadıkları hâlde onları ortak bir noktada birleştiren olgu
nedir?
b.Aynı yüzyılda yaşamasalar da kullandıkları dilin Türkçe
olmasıdır.
c. Aynı dili konuşan insan
toplulukları ortak kültür değerlerini nasıl paylaşırlar? Metinden de örneklerle
düşüncenizi belirtiniz.
c. Aynı dili konuşan insanlar yüzyıllardan beri gelen ortak
kültürlerini babadan oğula, kuşaktan kuşağa nesilden nesile aktararak bugüne
getirirler ve bugün yaşadığımız topraklar belli bir gelenek varsa bunu da
konuştuğumuz bu dile borçluyuz.
2. metin
DEYİMLER VE DEYİMLERDE AKTARMALAR
5. Deyimler, dilin hangi
özelliğiyle oluşur? Yukarıdaki metne göre, deyimler oluşturulduğu toplumun ne
tür özelliklerini yansıtır? Bu özellikleri topluca anlatan kavram
nedir?
c.5. Deyimler sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarılarak
gelir ve hepsinin de oluşumunda bir tecrübe söz konusudur. Oluştuğu toplumun
yaşama biçimini, kültürünü, gelenek görenek, örf ve adetleri ele alır.
6. a. “Deyimler ve Deyimlerde
Aktarmalar” adlı metinden Türk kültürüne ait öğrendiğiniz özellikleri aşağıya
yazınız.
c.6.a. Baltanın önemi, odunun yaşamdaki yeri, mutfak
kültürü, deniz ve çay çevre koşulları.
b. Bu özellikler size ne
aracılığıyla aktarılmıştır?
c.b. Bütün deyimlerin bir hikayesi vardır. Bunlar dille
anlatılmıştır.
7. “Gözde” kelimesini başka
dillere çevirdiğimizde, tam karşılığını bulabilir miyiz? Niçin? Bir dilin,
“tinsel tabaka” (kültür alanı)nın oluşumundaki rolü nedir? Metinlerdeki
örneklerden yola çıkarak dilin, bireyin kültürel kimliğini oluşturmadaki rolünü
açıklayınız.
c.7. Gözde kelimesini başka dillere çevirdiğinize aynı
şekilde çevirmek mümkün değildir. Çünkü her dilin kendine ait mecaz ve yan
anlamları vardır ve bunların diğer dillere çevrilmesi kolay değildir. Bir dilin
kültürü oluşturmada rolü çok büyüktür. Bütün kültür öğeleri dille aktarılır.
Dilin kullanımı bireyin kültür kimliğinin göstergesidir. Kişinin kültürel
biçimlenmesi dille olur.
3. metin
TÜRK EDEBİYATI VE TÜRK MİLLETİNİN KÜLTÜREL DEĞERLERİ
8. a. “Türk Edebiyatı ve Türk
Milletinin Kültürel Değerleri” adlı metinde yazar, Türk medeniyetine ait pek çok
özelliği Divanü Lügâti’t-Türk’ten öğrendiğini söylüyor. Yazarın sözünü ettiği
eserden aldığı örnekten, Türklerle ilgili hangi tarihî ve sosyal bilgileri
edindiniz? Aşağıya çizilen şemaya bu bilgileri yazınız.
c.8. a. Tarihi
Özellikler–> Atlı ve göçebe bir medeniyet oluşturmuşlardır.
Sosyal
Özellikler –>> düğün, matem, savaş, yaşayış, kullanılan dil ve dini
inanış.
b. Dil, bireyin kültürel
kimliğini hangi unsurlarla oluşturur ve ifade eder? Aşağıya
yazınız.
b. Birey, doğumdan ölüme kadar hayatında ne kadar bilgiye,
görgüye, kültüre, dine, ahlaka, vicdana…. Sahipse bunların hepsini dilini
kullanarak konuşarak, sorarak öğrenir ve bir sonraki bireylere de
bunları aktarır. Birey aslında kendi toplumunun kültürünü
öğrenerek toplumunda şekillenmesine vesile olur.
9. a. Gurbeti bir cümle ile
anlatmanız istense nasıl ifade edersiniz? Cümlenizi aşağıya yazınız. Yazdığınız
cümle ile arkadaşlarınızın cümlelerini karşılaştırınız. Yazarın verdiği örnek
cümleyle (Beşikten ötesi gurbet.) sizin yazdığınız cümleler birbirine benziyor
mu? Bu farklılığı neye bağlıyorsunuz?
a. Kullanılan kelimeler aynı olsa da benzetmeler ve ifade
ediş şekillerimiz kesinlikle aynı olmayacaktır. Bunda da en büyük etken duygu,
düşünce ve hayallerimizin farklı olmasının yanı sıra dile hakim olup
olmadığımızla ilgilidir.
b. Yazdığınız cümle ile
arkadaşlarınızın cümlelerini karşılaştırınız. Yazarın verdiği örnek cümleyle
(Beşikten ötesi gurbet.) sizin yazdığınız cümleler birbirine benziyor mu? Bu
farklılığı neye bağlıyorsunuz?
b. Hayır benzemiyor. Çünkü her insanın hayata bakışı dili
kullanışı, kültür birikimi, kelime hazinesi ve yorumlayışı aynı olmaz.
c. “Dil” ile “söz” kavramları
aynı anlamlarda mı kullanılır? Dili oluşturan sistemde yer alan ögeler bireysel
istek ve amaçlara göre nasıl değişir?
c. Aynı anlamlarda değildir. Her ne kadar insanlar dile
direkt olarak bilinçli bir müdahale yapamasalar da aslında bütün doğal diller
insanların istekleri doğrultusunda şekillenir. Yani illa ki şu veya kelimeyi
kullanacaksın diye söyleyemesek de dili baskı altına alamasak da yine o dili
bizim ve toplumun genel istekleri oluşturur.
10. Aşağıya verilen örneklerin
hangisinde dil; bilim, günlük konuşma, edebiyat ve felsefe alanlarında
kullanılmıştır?
Örneklerin altlarına yazınız.
a. “Bahçeye kurdum çifte salıncak
Yâr gidip … yâr gelip … sallanacak.”
EDEBİYAT
b. “Günlük dil veya edebî dil, baştan başa bir kültür
hazinesidir.”
BİLİM
c. “Sevmek anlamakla olur. İnsanlar anlamadıkları,
tanımadıkları şeyleri sevmezler.”
FELSEFE
ç. “Canım, nasılsın?”
GÜNLÜK KONUŞMA
DİLİ
Verilen örneklerdeki dil
farklılığının sebepleri nelerdir? Örneklerin hangisi dilin kültür taşıyıcılığı
yönünü en iyi kanıtlar? Neden?
cevap: Günlük konuşma dili ile edebiyat, bilim ve sanatın
dili farklıdır.
ANLAMA- YORUMLAMA
1. Hacı Bayram Veli’nin
“Bayram’ım imdi” dizesindeki “imdi” kelimesi günümüzde nasıl
kullanılmaktadır?
1. Şimdi olarak kullanılmaktadır.
2. Yüzyıllar öncesinin şairi
olan Hacı Bayram Veli, Yunus Emre, Fuzulî gibi şairlerin günümüzde hâlâ
okunuyorve beğeniliyor olmasını nelere bağlarsınız? Bu durum dilin kültür
taşıyıcılığı rolünü nasıl kanıtlıyor? Dil ve anlatım dersi “dil ve kültür
ilişkisi” konusuyla ilişkilendirerek soruyu
yanıtlayınız.
2. Bu şairlerin halen okunuyor olmasında en büyük etken
halkın ortak kültürüne hitap ediyor olmalarıdır. Kullandıkları dillerinde aynı
olduğunu düşünecek olursak dil kültürü bir sonraki kuşağa taşıyan vazgeçilmez
bir araçtır.
“İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye”
s.3. Karacaoğlan’ın yukarıdaki
dizelerinde kullanılan dilin günümüzde de kolaylıkla anlaşılıyor olmasının
sebepleri nelerdir?
c.3. Halkın içinde yetişen bir şairin halkın duygu ve
düşüncelerine hitap etmesidir.
s.4. İbn-i Sinâ hakkında
yaptığınız araştırma ve okuduğunuz “İbn-i Sinâ” adlı tiyatrodan edindiğiniz
bilgileri kullanarak İbn-i Sinâ’nın yaşadığı devirdeki kültürel özellikler
hakkında bilgi veriniz. Araştırma ve tiyatro eserinden edindiğiniz bilgilerin
birbirinin aynı olup olmadığını belirtiniz.
c.4.Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve
müzik gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarında seçkinleşmiş olan, İbn Sînâ
(980-1037) matematik alanında matematiksel terimlerin tanımları ve astronomi
alanında ise duyarlı gözlemlerin yapılması konularıyla ilgilenmiştir.
Araştırma metni ile tiyatro metni aynı şekilde anlatmasa
konu bakımından aynı şeyleri ifade edebilir.
DEĞERLENDİRME
1. Aşağıdaki dörtlük ve
paragrafı okuyunuz. Dörtlük ve paragrafla ilgili verilen bilgilerden doğru
olanların başına “D” yanlış olanların başına “Y”
yazınız.
“Ben gidersem, sazım sen kal
dünyada;
Gizli sırlarımı âşîkar
etme.
Lâl olsun dillerin, söyleme
yâda,
Garip bülbül gibi âh ü zâr
etme.”
Âşık Veysel ŞATIROĞLU
“Türkçede ikinci ve daha sonraki hecelerde o, ö ünlüleri
bulunmaz. Bunların yerini u, ü ünlüleri alır. İkinci hecede o, ö ünlülerinin
bulunuşu ancak yabancı veya birleşik yazılan kelimelerde görülür.”
( Y ) İki metinde de kullanılan kelimeler birbirine
benziyor.
( D ) İki metinde de Türk kültürüne ait özellikler hakkında
bilgi vardır.
( D ) Dörtlüğün dili dilin şiirsel işleviyle
oluşturulmuştur.
(D ) Paragrafın dili, dilin dil ötesi işleviyle
oluşturulmuştur.
( D ) Dörtlüğün dili, günlük konuşma diline daha
yakındır.
2. Aynı dili konuşan insan
toplulukları aşağıdaki özelliklerden hangisini
göstermez?
A. Ortak kültür değerlerini korur.
B. Ortak bir edebiyat zevki oluşturur.
C. Farklı coğrafyalarda lehçe farklılıkları
oluşturur.
D. Dilin etimolojik yapısını
inceler.
E. Ortak bir tarih oluşturur.
CEVAP:
s3. Dil, bireyin kültürünün
oluşmasında ne ölçüde etkendir?
c.3. Kişinin oluşmasında beşikten mezara kadar etki
faktörlerin başında dil gelir.
s.4. Aşağıdaki cümlelerde
noktalı yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız.
Dilin EDEBİ
kullanımıyla BİLİMSEL eserlerdeki
kullanımı birbirinden farklıdır.
Dilin KÜLTÜR taşıyıcı
özelliği vardır
2012-2013
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS KİTABI CEVAPLARI – METİN- SAYFA 29-30-31
ARASI
HAZIRLIK
1.Birinci metinde kelimeler bir araya gelerek cümleleri,
cümleler bir araya gelerek paragrafı (metni) oluşturmuşlardır.
İkinci metinde kelimeler bir araya gelerek cümleyi
oluşturmuşlardır.
Üçüncü metinde ise sözcükler bir cümle yapısından uzaktır.
Mısra örgüsü içinde metni meydana getirmişlerdir.
2. yukarıdaki tekerlemeye bir cümle diyemeyiz. Çünkü cümle
özelliği göstermemektedir.
Sayfa 30.
1.
“Göktürk Yazıtları 2001 Çalışmaları” adlı metin bilgi
vermek amacıyla yazılmıştır. Resim metnin iletisinin bir bölümünü yansıtıyor.
2.
Bu sözcüklerle metnin ilk cümlesi oluşturulamaz. Çünkü
metnin ilk cümlesinde verilen diğer sözcükler de metnin iletisini
içermektedirler. Bu sözcükler metinden çıkarıldığı zaman metnin iletisi
bozulur.
3.
a.Vardır. Bu bağ sayesinde metnin teması ortaya çıkar.
İletilmek istenen mesaj ortaya konulur.
b.Evet bir anlam bütünlüğü vardır. Her iki
paragraf da Göktürk metinlerinden bahsetmektedir. Yani konuyu ortaya
koyuyorlar.
c. Paragraflar bir araya gelerek metni
oluştururlar. Metin ise temayı ortaya çıkarır.
Ç. Bilge Kağan, Türk, yurt, yazıt sözcükleri
tekrar edilen sözcüklerdir.
4. “siz, iş,
yapmak,sabah, akşam, banka, memur, ertesi …”sözcükleri gerçek anlamda
kullanılmıştır.
“Boğuşurum, çekerim,milyarları,tartar, havalara atmak, tutmak..”
sözcükleri de yan anlamda kullanılmıştır.
Bu kelimeler düşünceyi daha iyi anlatmak için kullanılmıştır.
5.Evet, var. Bu tür anlam değerlerinin bulunması metni
daha ilgi çekici ve akıcı hale getirir, okuyucuda heyecan uyandırır.
6. “Dil bilimi ile Metin” adlı parçayı önce üç anlamlı
birime yani paragrafa ayrılır. Bu paragrafların her biri metnin ayrı bir yönünü
ortay koyar. Paragrafları da cümlelere
ayırabiliriz. Bu cümleler de paragrafı oluştururlar.
7. bu cümleyi paragraftan çıkardığımız zaman paragrafın
bütünlüğü bozulur.
8. 2. Metin ifade şekli bakımından diğer iki metinden
ayrılır. Bu metinde dil sanatsal işlevde kullanılmıştır. Dilin yan ve mecaz
anlamlarına rastlanmaktadır.
9. Bilgi vermek, açıklamak için aydınlatmak amacıyla
yazılmıştır.
ANLAMA-
YORUMLAMA
1.
2.
“eğitim, bir,
toplum, gelişmek, güçlenmek, çağdaş, uygarlık, ulaşmak, önemli, etken, bilim,
sanat, teknoloji, ilerlemek, uzay, çağ, yakalamak, götürmek……
Eğitim, bir toplumun gelişip güçlenmesinde
çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmasında en önemli etkendir. Bu gün insanlık
bilimde, sanatta, teknolojide ilerlemiş, uzay çağını yakalamışsa bu eğitim
sayesindedir. Bir toplumu ileri götüren,
geliştiren şey eğitimdir.
3.
Daha çok hayallerimi tema olarak işlerdim. Şiir insanın
duygu dünyasına hitap eder.
4.
Hayır. Haber metni bilgi vermek amacıyla, şiir ise hoşa
gitme , estetik zevk ve heyecan uyarma amacıyla yazılmıştır.
DEĞERLENDİRME
1.
|
I.
METİN
|
II.
METİN
|
İfade
şekilleri
|
Kelimeler gerçek
anlamlarında kullanılmış. Mecaz anlatıma yer verilmemiş. Düşünceler okuyucuya
direk iletilmiş.
|
Mecaz ve yan anlam
ağırlıklı bir dil kullanılmış. Düşünce direk değil sezdirme yoluyla okuyucuya
verilmek istenmiş.
|
Gerçeklikle
ilişkileri
|
Günlük hayatta
yaşanmış gerçeklerle birebir uyuşuyor.
|
Kurmaca bir metin.
Gerçek hayatta yaşanabilir bir olay ama birebir aynısı
yaşanmayabilir.
|
Yazılış
amaçları
|
Bilgi vermek
amacıyla yazılmış.
|
Sanat yapmak için
yazılmış.
|
2.
taşıdığı ileti yönüyle her metin bir iletişim aracıdır.
3. B. yansıma ses
4. okuyucunun sezgisine ve hayal gücüne bırakılan anlam değerleri genellikle sanat metinlerinde yer alır.
Bir metinde ilk cümle ile son cümle arasında
anlam ilişkisi vardır.
2012-2013 9.sınıf Türk edebiyatı ders kİtabı cevapları- Şiir İnceleme Yöntemi sayfa 32- 45 arası
Sayfa 32
HAZIRLIK
1.
Her iki metin de edebi metin örneğidir. Biri manzum diğeri
mensur(düzyazı) örneğidir.
Manzum olan metin belirli bir mısra örgüsü,
kafiye düzeni ve nazım birimi vardır. Düzyazı da ise bir olay örgüsü, kişi,
zaman, mekan ve anlatıcı unsurları
vardır.
2.Hayır,devam
etmez. Çünkü bu bir dizidir. Gerçek hayatla birebir ilgili değildir.
3. Destan , masal, hikaye ,roman hepsi olay dayalı metin türüne girer. Olaya dayalı
metinlerin temelini destanlar oluşturur. Daha sonra diğer olaya dayalı
metinlerin ortay çıkmasına öncülük etmiştir.
Sayfa 33
1.acevap . İnsanın kendisi ve dış dünya ile ilgili
yaşantılarını anlatmak.
b. Sanatsal özellik vardır.
c.Sanat etkinliklerinin düzenleniş amacı insanda estetik
zevk ve heyecan uyandırmadır.
c. Edebi metinler duygu ve düşünceleri daha güzel ifade
etme, sanat yapmak amacıyla yazılırlar.
2.a.Evet, geçebilir.Nur hayat hanım’ın oğlu Paris’e gidip
uzun zaman geri gelmeyen biridir. Orada sıkıntılı günler geçirmiş birçok ülke
gezmiştir. Sanattan anlayan birisidir.
b. Kapılarda tokmak olduğunu bugün bunun yerine daha çok
zil kullanılıyor. Trenden uçaktan, otellerden bahsediliyor. Evler kiremit
çatılı, evlerde koltuklar ve sedir var. Bütün bunlar o dönemin sanat eserine yansıyan
özellikleridir. Gündelik hayatın gerçekleridir. Kocası ölüp oğluyla tek başına
yaşayan bir kadın var. Daha sonra bu çocuk annesini yalnız bırakıp Paris’e
gidiyor. Bütün bunlar gerçek hayatın yansımalarıdır.
c. Kurmaca metindir. Çünkü bu metindeki kişi, zaman , mekan
ve olay gerçek hayatta birebir yaşanmamış olabilir. Yazar kafasında kurguladığı
olayı gerçek yaşamdan alınmış bir kesit gibi sunmuş.
3.a. Evet. Metinde dilme getirilen gerçeklik bir kişiye ait
bir gerçekliktir. Çünkü bu olay o kişinin başından geçmiş bir olaydır.
b. kurmaca metinlerde olay her ne kadar tikel ise de bunu günlük hayatta herhangi bir
kişinin başından geçen bir olay olarak da düşünebiliriz. Okuyucu bu olayı kendi
başından geçen bir olayla özdeşleştirebilir. Bu açıdan bakılınca tümeli
ilgilendirir.
4.Üzüntü, burukluk
uyandırdı. Hüzünlendik. Bu olay televizyon ya da gazetede dhaber olarak
duyulabilecek bir olay olabilir.
5.
Hikayedeki
olay nedir?
|
Annesiyle
birlikte yaşayan bir gencin Paris’e gidip uzun yıllar geri dönmemesi , eve
dönünce annesinin öldüğünü
öğrenmesi
|
Bu olayı
yaşayan kişiler kimlerdir?
|
Nur hayat
hanım ve oğlu
|
Olay ne
zaman yaşanmıştır?
|
Net bir
tarih ve zamn ifadesi yoktur. Ama uzun bir zaman dilimi içinde yaşanan bir
olaydır.
|
Olay nerede
yaşanmıştır?
|
Paris’te ve
çocukluğunda yaşadığı mahallede geçmektedir.
|
b. Bu bilgiler metnin tamamına yayılmıştır. Paragrafları
birbirine bağlayan unsurlar, yapıyı oluşturan unsurlardır. Yani zaman, mekan,
kişiler ve olay örgüsü.
c.Yapıyı oluşturan unsurlar; Olay örgüsü, zaman, mekan,
kişilerdir.
6. Sevdiklerinden
ayrı kalan bir insanın yaşadığı pişmanlık. Hikayenin oluşturulma sebebi sanat
yapmaktır.
7. a ve d şıkları yani duygusal ve anlatımsal işlev ile
edebi ve ya şiirsel işlev
8a..vurmak, kapılmak ve suyu çekilmek sözcükleri mecaz
anlamda kullanılmış.
b.Mecaz anlamın
oluşmasını sağlar. Dallara su yürür ,baca tütüyor (duman tüter)ifadelerinde var.
9. Edebi
metim her okunduğunda insanda ayrı çağrışımlar uyandırır. Bu edebi bir metnin
özelliğidir. İnsan metni okuduğu zamandaki ruh haline göre değişik duygular
içine girebilir.
10.merdivenlerden
bahçeye inince taş duvar bir uçtan öbür uca uzanıyordu. Duvarın üstündeki duman
kayboldu.
Her sözcük
kullanıldığı yere göre değişik anlamlar kazanabilir. Bu sözcüğün kullanımına
bağlıdır.bir de metinde anlatılan duruma bağlıdır.
11.bir hikaye böyle başlamaz. Masal olurdu.yapıyı oluşturan
unsurlar yönüyle benzerlik gösterir.
12. hazırlık bölümündeki şiir _____________coşku ile dile
getirme
Pandomim
sanatçısının oynadığı tiyatro_____________gösterme
Okuduğunuz
hikaye___________________anlatma
13. siz tamaalyınız.
14. Günümüzde yaşanmış bir hikayedir. Çünkü uçak günümüzde
kullanılan bir taşım aracıdır.
SAYFA 37
ANALAM YORUMLAMA
1.
hayır anlatılamazdı. Çünkü emir ve istek ifadeleri bu
anlatıma uygundur.
2.
Yaptığın hatalardan dolayı pişmanlık duyma
3.
Edebi metinlerde yan anlam anlatımı daha güzel ve etkili
kılmak için kullanılır.
4.
Size kalmış.
DEĞERLENDİRME
1.D, Y, D,Y,D,D
2.
SANAT YAPMA, ESTETİK ZEVK VE HEYECAN UYANDIRMA
3.
E
4.
…..METİN…ANLAM….SÖZCÜK ….KAZANIR.
…..ANLAMLI….
SAYFA 38.
ÖLÇME DEDEĞERLENDİRME
!. sanat eseri kurmaca on ilham veren nesne gerçektir.
Sanat eseri estetik zevk ve heyecan uyandırma amacı güder, nesne ticari amaçlı
olabilir.
2.D
3.B
4.ÇÜNKÜ SANAT ESERİ BİRİK VE TEK OLANDIRÇ AYNISINDAN BİRDEN
ÇOK VARSA BU SANAT ESERİ OLMAK TAN ÇIKAR.
5.RESİM----------------ÇİZGİ VE RENK
ROMAN-------------SÖZ
HEYKEL-------------TAŞ
ŞARKI-------------SES
6.DUYGU VE HEYCAN DİLE GETİRME-------HEYECANA BAĞLI
İŞLEV
GÖDERGEYİ OLDUĞU GİBİ İFADE ETME---GÖNDERGESEL İŞLEV
İLETİNİN İLETİSİNİ KENDİNDE TAŞIMA-----ŞİİRSEL İŞLEV
DİL İLE İLGİLİ BİLGİ VERME --------- DİL ÖTESİ İŞLEV
7.hayır aynı amaçla kullanılmaz. Tarihi metinler bilgi
vermek amacıyla yazıldığı için dil burada gerçek anlamıyla kullanılır. Edebi eserde ise yan ve mecaz
anlam ağırlıklı kullanılır.
8.her okuyan ondan ayrı bir şey çıkarır. Bu okuyucuya zevk
verir.
9. okuyucuya iletmek istediği mesaj ile bir iletişim
arcıdır.
10…
9.Sınıf Edebiyat Kitabı 2.Ünite: Şiir
İnceleme Yöntemi (Sayfa 41-55 )
1.
Birinci metin destan dönemine aittir. Bu şiirde savaş
teması işlenmiştir. Günümüz Türkçesine
göre anlaşılması zor olsa da dil yabancı etkilerden uzaktır. Şiirde yer yer halk
söyleyişlerine de rastlanmaktadır.
Diğer şiir işlenen konu da
savaş konusudur. Yabancı kelimeler yoktur. “Gurşanın” kelimesi bugün “kuşanın” şeklinde kullanılmaktadır.
2.
Yukarıdaki resimlerde binalar yapılırken temelinden
çatısına varıncaya kadar birçok işlem
yapılmaktadır. Kum, çimento, demir, tuğla… gibi küçük parçalar birleştirilerek
bütünü oluşturmaktadır. Yani binayı oluşturan unsurlar küçük birer parça iken
birleşerek bütünü oluşturuyorlar.
3.
Büz yazılarda dize yerine cümle veya paragraf kullanılır.
Cümleler bir araya gelerek paragrafı oluşturur. Şiirde ise dizeler bir araya
gelerek bentleri , beyitleri veya kıtaalrı oluşturur.
4.
Birinci şiirde dünyanın geçiciliği, ikinci şiirde Yunus
sevgi, üçüncü şiirde ayrılık duygusu işlenmiştir.
5.
Evet vardır. Düz yazı bir varlığı bilgi amaçlı anlattığı
için olduğu gibi verir. Şiir ise bunu değiştirerek estetik bir biçimde verir.
Yani sanat yapar. Resim ise bunu boya,
fırça, tuval gibi malzemeler kullanarak yapar.
6.
Şiir okunduğu zaman insanda duygu düşünce, ses, ritim,
ahenk uyandırır. Düz yazıda ise bunarla gerek yoktur. Düz yazı bilgi vermeyi
amaçladığı için düşünceler doğrudan verilir.
Şiirde derinlik vardır. Az
sözle çok şey anlatılır. Düz yazı günlük konuşma diline yakındır.
Şiirde günlük konuşmanın aksine
bir sıra dışılık olur. Duyguları nasıl aktardığı ön plana çıkar. Düz yazıda ise
sıra dışılık yoktur.
7.
Şiirin okunuşu daha ahenklidir. Çünkü şiiri yapısını
oluşturan ahenk unsurları bunu sağlamaktadır.
8.
Şiiri düz yazıya çevirince şiirdeki ahenk unsurları
kaybolur, ritim ortadan kalkar. Düz yazıda ahenk unsurları olan kafiye, redif,
ölçü, ses tekrarları yoktur.
9.
Karanlık muma , gece bir uçuruma, sessizlik dumana
benzetilmiş. Bu benzetmelerle gerçek anlamdan uzaklaşılmış.
10.
Her şiir için bunu söylemek doğru olmaz. Bazı şiirler
vardır ki tamamen gerçek hayatı yansıtır. Günümüz edebiyatındaki toplumsal
gerçekçilik akımı bu tarz şiir anlayışını dile getirmektedir.
11.
Birinci resim gerçektir, diğeri ise gerçeğin bir
yansımasıdır. Fotoğraf resme göre daha gerçekçidir.
12.
Siz e kalmış.
13.
Birinci resim
oya,yemeni işlemesi, ikinci resim çanta, üçüncü resim halı işlemesi, dördüncü
resimde ise Anadolu kültürünün bir yansıması olan yayık var. Kültür geçmişten
günümüze biriktirilen değerler bütünüdür.
14.
Temaları
ortaktır.
15.
Kağızmanlı
Hıfzı’dan alına parçanın dili daha sadedir. Yalnız birinci metnin dili bize göre
sade gibi görünmese de İslamiyet öncesi Türk edebiyatı ürünlerinde dil yabancı etkilerden
uzaktır.
16.
Çünkü herkesin ifade tarzı ve bakış açısı farklıdır. Buna
bağlı olarak anlatımı da farklı olacaktır.
17.
Çok farklı yorumlar getirilebilir. Şiirin özelliği
yorumlanabilir olmasıdır. Bana göre hayat anlatılmaktadır.
18.
Sanat metinlerinin özelliği farklı yorumlara açık
olmasındadır. Özellikle sembollerin çok kullanıldığı bir metin her okuyucu
tarafından farklı yorumlanır
19.
Sınıfta yapılacak
bir uygulama.
20.
Orhan Veli ilk başlarda hece ölçüsü ve halk edebiyatı nazım
şekilleri ile şiir yazmasına rağmen daha sonraları bu düşüncesinden vazgeçmiş,
dil kurallarına baş kaldırmış, ölçü, nazım birimi, mısra bütünlüğü gibi konulara
karşı çıkmış serbest nazımla şiir yazma geleneğini getirmiştir.
SAYFA 46
ÇÖZÜMLEME İNCELEME
1.a. cevap.
Dönemindeki sosyal,m siyasi,
askeri, dini güçlerin etkilerinden
b. Hayır,bütün sebepleri bire nedene indirmek
doğru olmaz. Bir şiiri anlamak için
yukarıda sayılan dönemin siyasi, sosyal,
askeri, dini, ekonomik yapısı da göz önünde
bulundurulur.
c. Yunus
Emre’nin şiirine dini hayatın izleri görülmektedir. Tasavvuf anlayışı
hakimdir.
Bunu abdal, Mevla, ya hu,
Musa, İsa… gibi ifadelerden anlıyoruz.
Ç. Tanzimat dönemi sanatçılarında
batılılaşma hakimdir. Bu kavramlar bize batı
edebiyatından
gelmiştir. Tazimatın birinci döneminde
sanat toplum içindir görüşü, ikinci döneminde sanat sanat içindir görüşü hakim
olmuştur.
Okuduğumuz şiirde sanat toplum içindir görüşü
hakimdir. Sosyal ve siyasi bir konun işlenmiştir.
d.Tanzimat döneminde Batılılaşma ,
milli edebiyat döneminde ise Türkçülük düşüncesi hakimdir. Tanzimat
döneminde padişahın yanında bir meclis kurulmuş , bütün halklar adalet önünde
eşit hale getirilmiş. Batılı devletler
Osmanlının modernleşmesini ve yapacakları yardımı bu şartlara
bağlamışlardır.
Mili edebiyat döneminde ise ülke savaşlarda
çok güç kaybettiği için milliyetçilik duygusu ağır basmaya elde kalan topraklar
bu sayede kurtarılmaya çalışılmıştır.
e.
Yunus emre dini tasavvufi halk edebiyatının Anadolu’daki temsilcisidir.
Ahmet Yesevi ile başlayan dini tasavvufi halk edebiyatı Yunus emre ile
Anadolu’da zirveye ulaşmıştır.
f. Namık
Kemal'in kasidesi şekil bakımından divan
edebiyatındaki kaside nazım şeklinin özelliklerini gösterir. Farklı olan tarafı
ise konu olarak soyut olan bir kavramı hürriyet kavramını işlemiş olmasıdır.
Kasidede din veya devlet büyükleri övülür.
48.
sayfa
2.a. şiirde yapıyı oluşturan en
küçük birim mısradır. Divan şiirindeki mısraların her birinde bir anlam ve ses
bütünlüğü vardır. Anlam bir mısrada son bulur.
b. mani tek bir dizden oluşur. Gazel ise beş
ile on beş beyit arsında değişir. (Yani on dize ile 30 dize arasında). Bu
farklılığın sebebi gelenektir. Her şiir geleneğinin kendine göre özellikleri
vardır.
49.sayfa
3.a. şiirlerin gruplandırılmasında dize sayıları
etkili olmuştur. İki dize varsa buna beyit, dört dize varsa buna da dörtlük veya
kıta denir.
b. dokuz cümleden oluşmuştur.
Şiirin teması “”kara sevda”dır. Diğer metinlerden farklıdır. Serbest nazımla
yazılmıştır.
c. Kara Sevda serbest nazımla
yazılmıştır. Mısra içi ses
tekrarları(Asonas ve aliterasyon) önemlidir. Uzlet’te ise aruz ölçüsü kullanılmıştır. Ahenk
kafiye , redif, ölçü kullanılarak sağlanmıştır.
sayfa 76-77-78-79
sayfa 79
Saya
48-49-50-51
4. metin
BİR’LER
5. metin
2a.. İdördüncü metin
olarak verilen “Bir’ler” birer dizelik şiirlerdir. İkinci metin olarak verilen
dizeler ise farklı şairlerin şiirlerinden alınmış mısra-ı berceste (seçkin
dize)lerdir. Divan şairlerinin çoğu, gelişigüzel şiirler yazmaktansa derin
anlamlar içeren tek bir dize söylemeyi sanat yeteneği olarak kabul ederler. Bu
dizelerin her birinde bir anlam ve ses bütünlüğü olup olmadığını tartışınız. En
küçük şiir biriminin adı nedir? Belirtiniz.
2.a. Divan şiirindeki dizelerin her
birinde bir anlam ve ses bütünlüğü vardır. Şiirde yapının en küçük birimi
mısradır.
6. metin
GAZEL
7. metin
VATAN
MERSİYESİ’nden
8.
metin
Mani
b. Gazel,
VatanMersiyesi ve mâni aynı sayıda dizeden mi oluşmuştur? Bu şiirlerdeki dize
sayısının farklı oluşunun nedeni ne olabilir?
b. Aynı dize sayısından oluşmaz. Mani
dört dizeden oluşur gazel ise kitaptaki şekli ile 4 dize oluşur ama normalde 10
dize ile 30 dize arasında değişir. Bu farklılığı oluşmasında en büyük neden
gelenektir. Gelenekte gazel 5-15 beyitten mani ise tek dörtlükten
oluşur.
3. a.Şiir birimleri
dize, beyit, bent, kıta ve şiir cümleleri olarak gruplandırılıp adlandırılırken
hangi özellikler göz önünde bulundurulmuştur? Açıklayınız. Şiir birimlerinin
anlam ve ses kaynaşmasıyla bütünleşerek nazmın hangi özelliğini
oluşturabileceğini belirtiniz.
3.a. Bu gruplandırmalarda dize
sayıları belirleyici olmuştur. İki dize varsa buna beyit dört dize varsa buna
kıta denmiştir.
6.
metin
KARA
SEVDA
b. “Kara Sevda” adlı
şiirde kaç şiir cümlesi vardır? Bu şiir cümlelerindeki anlam hangi tema
etrafında bütünlenmiştir?Bu şiirin nazım şekli incelenen diğer metinlerden
farklı mıdır? Bu farklılığın nedenini tartışınız. Tartışmanız sonucu oluşan
ortak görüşü tahtaya yazınız.
b. 9 tane cümleden oluşmuş. Başlıktan
anlaşılacağı gibi tema Kara Sevda’dır. Farklıdır. Nedeni diğerleri gibi
dizelerdeki ölçüye dikkate edilmemiş ve serbest nazım şekli ile
yazılmıştır. Aruz ya da hece ile aynı şekil ortaya çıkmazdı. Dizelerdeki
hece ya da ses değerleri eşit olurdu.
7.
metin
UZLETTE
c. “Kara Sevda” ve
“Uzlette” adlı metinlerde ahenk nasıl sağlanmıştır? Bulunuz. Bu iki metinde
kullanılan ahenk unsurları, seçilen kelimeler, anlamı tamamlayan birimler niçin
aynı değildir? “Kara Sevda” adlı şiir günümüz şiirlerinden, Uzlette adlı şiir
ise Fecriati Topluluğu şiirlerinden bir örnektir. Bu açıklamalardan da
yararlanarak şiirlerin yazıldığı edebî dönemler ve şairlerin sanat
anlayışlarının bu farklılıkta ne kadar etkili olduğunu
belirtiniz.
c. Kara Sevda serbest nazımla
yazılmıştır. Buradaki ahenk unsurları için içses özellikleri, aliterasyon ve
asonanslara önem verilmelidir. Uzlette ise aruz kullanılmış ve buna göre kafiye
redif uyak düzeni kullanılarak ahenk sağlanmıştır. Şairler yaşadıkları dönemde
kullanılan yapıları kendi şiirlerine uygularlar.
ç. “Uzlette” adlı
metindeki şiirin birimini bulunuz. Bu metnin günümüz diline çevrilmiş hâli mi,
orijinal hâli mi daha ahenkli ve anlam yönünden bütünlük içindedir?
Görüşlerinizi nedenleriyle belirtiniz.
ç.Nazım birimi baştaki iki bölüm
dörtlük diğerleri üç ve tek dize olduğu buna bend demek durumundayız. Tabi
şiirin orijinal hali daha ahenklidir.
d. “Gazel”, “Kara
Sevda” “uzlette” adlı mtinleri ölçü, kafiye, seçilen kelimeler, şiir birimleri,
anlamın hangi temalar etrafınfa bütünleştiği yönlerinden inceleyerek
karşılaştırınız. Şiirlerde buduğunuz ortak ve farklı yönleri listeleyerek
arkadaşalrınıza sununuz.
d. Gazelde aruz ölçüsü, Kara Sevda’da
serbest nazım, uzlette aruz ölçüsü kullanılmış.
Gazel: -larla sen redif, -u yarım kafiye ,
kafiye düzeni: aa, ba , tema: aşk
nazım birimi:
beyit
Kara
Sevda: Belli bir
kafiye düzni ve kafiyesi yok.kafiye sayılabilecek sesler var ama bir düzen
içinde verilmemiş. Nazım birimi bent, teması: aşk
Uzlette: kafiye düzeni: abaa, cdcd,
eff,ghh, laciverdisi, şehvisi, nefesi, muktebesi,
redif
1.bent Laciverdisi, şehvisi,
2.bent nefesi, muktebesi, eflatun , meşhun
3.bent -yollar, -uzar
4.bent -elmas, ihsas renkli olan sesler tam
kafiyedir.
Nazım birimi bent, teması:
aşk
Dil, anlatım, nazım birimi ve
ölçü yönünden farklılık var.
Temalar ortak.
5.a. Aşağıdaki paragrafı ve
şiirleri okuyunuz. Bu paragraf ve şiirlerde kullanılan dil, birbirinin aynı
mıdır? Tartışınız. Bulduğunuz ortak sonuçları maddeleyerek bir poster
oluşturunuz. Bu posteri sınıfınıza asınız.
“Atatürk’ün belli bir sanat anlayışı olduğunu
zannetmiyorum. Fakat pek ince ve duygulu bir sanat âşığıydı. Hatta diyebilirim
ki bir edebî eseri en iyi, en doğru bir şekilde eleştirmesini bilirdi.
Çevresindeki yazarlara ancak bu eleştirmeleri sonunda bir değer verirdi.”
Yavuz
Bülent BAKİLER
Sana bağlandı gönüller o gün,
Baş kodu yoluna başı olan.
Sana eklendi sevgiler saygılar,
Yüceydin daha da yüceldin o zaman…
Atatürk bir destan oldu koskoca.
Selahattin
BATU
16. metin
Seherdi seçemedim
Dünyayı geçemedim
Günül bir top ibrişim
Dolaştı açamadım
17.Metin
KAR
b. Mânide kaç cümle vardır? Bu
cümleler kaç dizeye yayılmıştır?
b.3 tane cümle vardır ve anlatılar 4 dizeye
yayılmıştır.
c. “Kar” adlı metnin ilk
bendini bir cümle olarak aşağıya yazınız. Yazdığınız bu cümlede şiirin
duyarlılığı var mıdır? Niçin?
c. Şiiri düzyazıya çevirirseniz şiirde verilmek duyarlılık
gider.
ç. Mâni mi “Kar” şiiri mi
doğal dile daha yakındır? Neden? Belirlediğiniz metinde doğal dilin
imkânlarından nasıl yararlanılmıştır?
ç. Mani, halk edebiyatıyla ve halk söyleyişine daha
yakındır. Doğal dilin olanaklarından faydalanmıştır. Diğer şiirde ise sembolizm
ve imge kullanılmıştır.
6.a. “Kar” şiirinde “düşünce
ve mavilik” hangi sıfatlarla nitelendirilmiştir? Siz düşünce ve maviliği hangi
sıfatla anlatırdınız? Şair niçin sizinle aynı kelimeleri kullanarak şiir
yazmamıştır? Her insanın hayali ve düşüncesi neden birbirine benzemez?
Açıklayınız.
6.a. Her insan başka bir alem olduğu için kendi dünyasında
farklılıklar gösterir. Bizim anlatmış olduğumuz ifadelere bir başkası aynı
şekilde değerlendirmeyebilir.
b. “Kar” şiirinde şairin
sesini sorduğu, kimdir ya da nedir? Şair, “Kar” şiirinde hayallerini kelimelerle
anlatabilmiş midir? Niçin? İnsanın hayal ve düşüncelerinin kelimelerle
anlatılması mümkün müdür? Neden? Şairlerin, sınırlı olan anlatım gücüyle
sınırsız olan hayal ve düşünceleri anlatırken neye başvurduğunu birinci ve
ikinci metinden örneklerle açıklayınız.
b. Şairin sesini sorduğu kişi ya da nesne yoruma açıktır.
Anlatabilmiştir. Bazı insanlar bazen hayallerini ve duygularını anlatacak
kelimeler bulamayabilirler. Çünkü bu durum kişinin kendisiyle alakalıdır. Ya
kelime hazine yetersizdir ya da hayalleri anlatılamayacak ölçüdedir.
18. Metin
DAĞLAR
7.a. “Dağlar” adlı metnin ilk
dörtlüğünde şair, dağların kendisi için önemini anlatırken hangi kelimeleri
kullanmıştır?“Dağ” kelimesi şaire niçin “baş, saç, kar, deli rüzgâr”
kelimelerini çağrıştırmış olabilir? Düz yazılarda da şiirlerdeki gibi imgeler
kullanılabilir mi? “Yâri ellere vermek, yârini eller almak” kelime grubu çok sık
kullanılan bir anlatım tarzıdır. Bu tür durumların anlatıldığı kelime ya da
kelime gruplarına “imge” denilebilir mi? Düşüncelerinizi nedenleriyle
açıklayınız.
7.a. Denilebilir çünkü imge soyut kavramları somutlaştırmak
olarak ifade edebiliriz. Bu kelimelerle şair içinde durumu somut hale getirmiş
oluyor.
19. metin
NE FAYDA!
7. b“Ne Fayda!” adlı metinde
şair sevdiğine nasıl sesleniyor? Ona niçin “gülden ağır söyleyemeyeceğini”
belirtiyor? “Gülden ağır söylemek” sözünü hangi anlamda kullanmış olabilir?
Şair “ciğerpare” ve “gül” kelimeleriyle hangi soyut durumu somutlaştırmaya
çalışmaktadır?
7. aCiğerparem diye sesleniyor. Gülden ağır söylemek deyimi
de incitmemek anlamında kullanılmıştır. Ciğerpare ve gül kavramlarıyla da
sevgisini somutlaştırmış oluyor.
8. a İncelediğiniz dört şiiri
yeniden okuyunuz. Bu şiirlerde soyut düşünceyi somutlaştırmak için hangi imgeler
kullanılmıştır? Belirleyiniz. Söz sanatlarının imgelerin oluşmasında nasıl bir
işlevi olduğunu belirtiniz.
8. a.Bazı imgeler söz
sanatlarıyla oluşturulur. Teşbih, mecaz, istiare gibi sanatlarda imge söz
konusudur.
20. metin
b. Yukarıdaki beyitte hangi
varlıktan işiten bir insan davranışı bekleniyor? Hangi varlıktan intizar etmesi
(devamlı gözlemek) isteniyor? İnsan olmayan varlıkların (bu beyitte olduğu gibi)
insana ait özelliklerle (duyan, düşünen, hareket eden vb.) anlatıldığı sanata ne
ad verilir?
b Gülden insan
davranışı bekleniyor. Nergis’in de intizar etmesi bekleniyor. Burdaki söz sanatı
da kişileştirme (teşhis) dir.
c. Bakî’nin beytinde, hasreti
çekildiği söylenen kim olabilir? Hasreti çeken varlığın adı niçin “gül” olarak
adlandırılmıştır? Nergis çiçeğinin mitolojik hikâyesi hakkında neler
biliyorsunuz? Beyitteki benzetilen, benzeyen, benzetme yönü ve benzetme edatını
bularak aşağıya yazınız.
c. Beyitte sözü edilen sevgilidir. Gül semboldür. Divan
edebiyatında gül bülbül mamunu en çok kullanılan mazmunlar(kalıplaşmış ifadeler)
arasındadır. Bülbül seven (aşık) gül ise sevilen(sevgili)dir.
2. Nergis dünyaya geldiğinde su perisi olan annesi onu
falcıya ömrünün uzun uzun olup olmayacağını öğrenmeye gider. Kendini görmezse
ömrü uzun olacak der falcı. Nergis büyür ve herkesi sevdiği biri olur.
Ormandayken bir ses duyar ve seslenir o sese. Kimse yoktur sadece kendi sesi
ona yankı yapmaktadır. Zamanlar o sese aşık olur ve belli bir zaman sonra
ormanın içindeki bir akarsuda kendini görür ve bu güzelliği hayran kalıp dona
kalır ve ondan bir çiçek haline gelir.
Gül acı ve ıstırap çekme yönüyle nergise benzetilmiş.
Benzeyen : gül benzetilen: nergis , Benzetme yönü:
İntizar çekme Benzetme edatı: gibi
c. Beyitte sözü daha etkili
bir duruma getirmek için aralarında türlü yönlerle ilgi bulunan iki şeyden,
benzerlik bakımından güçsüz durumda olan varlığın adı nedir? Nitelikçe daha
üstün olan varlığın adı nedir? Bu sanata ne ad verilir?
Benzetme de zayıf olan “Benzeyen” , güçlü olan “Kendisine
Benzetilen”dir. Bu iki unsurun olduğu sanata benzetme (teşbih) adı
verilir.
9.a. Sınıfınızda iki gruba
ayrılınız. Aşağıda verilen beyitlerle “Dağlar” ve “Ne Fayda” adlı metinleri söz
sanatı kullanılması açısından karşılaştırınız. Bu şiirlerin aralarındaki farkı
belirleyiniz.
9.a. Kısa olması rağmen Ne Fayda şiirindeki söz sanatları
daha yoğundur. Diğer şiirde de var ama o kadar değil.
Ah eylediğim serv-i hırâmânın içindir
Kan ağladığım gonce-i handanın içindir
Fuzulî
(serv- i hırâmân: servi boy, gonce-i handan: gonca
gülüş)
Bakî çemende hayli perîşân imiş varak
Benzer ki bir şikâyeti var rûzgârdan
Bakî
(rûzgâr: 1. zaman, 2. yel; çemen: çimenlik, mec. dünya;
varak: yaprak)
b. “Serv-i hırâmân, gonce-i
handan” benzetmeleri bir imge midir? İmge ile söz sanatlarının oluşturulma amacı
ortak olabilir mi? Açıklayınız.
b. Evet buradakiler imgedir. Ortaktır. Anlatılan soyut
ifadeleri daha çarpıcı ve somutlaştırmak için kullanılmıştır.
21. metin
GEÇEN DAKİKALARIM
10. a “Geçen Dakikalarım” adlı
metinde “dakika” kelimesi sadece bir zaman birimi anlamı mı taşımaktadır? Bu
kelimenin çağrıştırdığı kavramlar nelerdir? Bu kelime, şiirde başka hangi
anlamları kazanmaktadır? Şiirdeki söyleyiş özelliği ve “nerdesiniz, yerdesiniz”,
“dakikalarım, korkarım”; “çaldı, kaldı” kelimelerindeki ses benzerlikleri,
şiirin sezdirmek istediği anlama ne ölçüde yardımcı
oluyor?
10.a. Hayır sadece dakika olarak kullanılmamıştır. Yaptığı
çağrışımlar; sararmış yaprak olabilir, yaşlanmış bir kişi olabilir. Ses
benzerlikleri de anlama elbette katkısı olacaktır.
b “Gün geldi, saat çaldı”
dizesindeki gün ve saat hangi anlamlarda kullanılmıştır? Şiirde mecaz anlamın,
gerçek anlamın önüne çıkmasının nedenini, konuda verilen diğer metinlerden
örneklerle açıklayınız.
b. Gün geldi, saat çaldı hayatın son bulması anlamında
kullanılmış olabilir. Şiirde şairin asıl vurgulamak istediği temel anlam değil
mecaz anlamdır. Şiirde önemli olan mecazların yoğunluğudur.
11. “Ne Fayda” adlı
şiiri Baki’den alınan beyit ile şiir dilleri açısından karşılaştırınız.
Benzerlikler ve farklılıkları aşağıya yazınız.
Benzerlikler
Söz sanatlarına yer verilmiş,
Mecazlı anlatım var.
|
Farklılıklar
Beyitle oluşturulan parça daha
sanatlı ve kapalı bir anlatıma sahip.
|
Gazelden alınan parçanın dili daha sanatlı ve anlam
yönünden daha kapalıdır. Düşünceler mazmunlarla ifade edildiği için daha
kapalıdır.
9.Sınıf Edebiyat Kitabı
2.Ünite Şiir inceleme (Sayfa
60 -61-62-63-64)
26.
metin
VEDA
17.a.. Yukarıdaki şiirin, ilk dörtlüğünde kullanılan
“sen, öksüz, veda, türlü” kelimelerini dizelerden çıkarırsanız dizelerin
anlamında nasıl bir değişme olur? Yine bu dörtlükten son dizeyi çıkarırsanız
dörtlüğün vermek istediği anlama ulaşılabilir mi? Düşüncelerinizi nedenleriyle
birlikte açıklayınız.
17.a.. Anlamında değişme olur.
Aynı anlama ulaşamayız çünkü metindeki temayı veren bu kelimelerdir. Anlam
bütünlüğü dağılır.
27. metin
SES
b.
Ağrı, leke, yüz, hengâme, şen kelimelerinin anlamlarına sözlüğünüzden bakınız.
Bu kelimelerin “Ses” şiirinde hangi anlamlarda kullanıldığını belirleyiniz.
Şiirlerde kelimelerin niçin yeni anlamlar kazandığını “Ses” şiirinden örneklerle
açıklayınız.
b. Ağrı: acı anlamında
kullanılmamıştır. Heyecan anlamında kullanılmıştır. Leke de aynı şekilde
sözcükteki anlamıyla kullanılmamıştır. Şiirler sanatsal metinler olduğu için
kelimeler kendi gerçek anlamıyla kullanılmaz. Şiirler yan anlam ve mecazlar
bakımından zengindir.
18.a. Sınıfınızda iki grup oluşturunuz. Gruplarınızla
“Veda” ve “Ses” adlı metinleri şiir gerçekliği yönünden inceleyiniz. Şiir
gerçekliği incelenirken gerçekliğin kişinin yorumuna göre ya da somut olanın
soyut algılamaya göre değiştiğine dikkat ediniz. Şiirlerde bulduğunuz
gerçekliğin özelliklerini grup sözcüsü aracılığıyla sınıfa açıklayınız. Gruplar
şiirlerde aynı gerçeklik özelliklerini mi buldular? Tespit
ediniz.
18.a. İki şiirde gerçeklik
açısından aynıdır. Yani gerçek anlamlı kelimelerin kullanıldığı bir şiir
değildir. Daha çok mecaz, yan anlamları yoğun olduğu sanatlı birer şiirdir.
Şiirlerde gerçeklik her zaman olduğu gibi ele alınmaz. Didaktik şiirlerin
dışındaki şiirler gerçeklikten uzaktır.
b.
“Ses” şiirinde şair akşamı, lekesiz, saf, iyi bir yüze benzetmektedir. Akşamın
bir yüz olarak nitelendirilmesi şiir gerçekliğine hangi yönlerden
uymaktadır?
b. Kurmaca gerçekliğe uyar.
Şair burada benzetme yapmıştır.
28. metin
19.a.. Yukarıdaki Kuloğlu’nun şiirinde “dünyada doğru
dost olmadığı” tezi savunuluyor. “Veda” adlı şiirin son dörtlüğünde ise “yolunu
kaybeden insanların imdat çağırmak için ateş yaktıkları, sevgilisini kaybeden
gözlerin de o ateş gibi parladığı” söyleniyor. Bu iki şiirden hangisi günlük
hayattaki gerçekliğe daha yakındır? Neden?
19.a. metin daha geçekliğe
yakındır. Çünkü diğer metin daha soyut olan bir kavramı anlatmaktadır ve hayat
dışında fantastik algıyı anlatmaktadır. 3. metindeki algı ise her zaman
insanların başına gelen bir durum olduğu için yaşanabilir bir
niteliktedir.
b.
“Ses” şiirinde metinde betimlenen tabiat manzarası gerçek midir? Siz bu şiiri
okuduğunuzda gözünüzde nasıl bir Boğaz manzarası canlandı? Anlatınız. Sizin
anlattıklarınızla şiirdeki duygunun, sezginin, tasarımın ve izlenimin anlatımı
niçin birbirinin aynı değildir? Açıklayınız.
b. Gerçek değil. Şairler dış
dünyada algıladıkları dünyayı kendi içinde ve kendi kelimeler somutlaştırarak
anlatırlar. Burada önemli olan şairin tecrübeleri, betimlemeleri ve bu
betimlemeleri yaparken kullandığı kelimeler.
29. metin
20.a. Ahmed-Dai’nin gazelinde sevgili servi boylu, büyücü
gözlü, fitne kaşlı larak betimleniyor. Bu betimlemeyi şiir gerçekliğine göre
değerlendiriniz. Şiirde sevgili betimlemesinin niçin değişik yorumlarla
verildiğini açıkalyınız.
20.a. Şairin hayalindeki
sevgili kavramı günlük hayatın gerçekleriyle uyuşmaz. Şairle görmek
istediklerini hayallerini anlatırlar. Bu şiirin gücünü artırır. Şiir var olanı
daah güzel ve etkili anlatma sanatıdır.
b. Verilen metinlerde , yaşamdaki ve hayallerdeki gerçekliğin şair tarafından
şiire aktarılırken nasıl değiştiğini örneklerle
açıklayınız.
b. Sevgilinin boyu servi
gibidüşünülmüş, gözü büyücü gözüne benzetilmiş, kaşı fitne çıkaran birine
benzetilmiş, bu ifadelere baktığımız zaman gerçek insan tasviri ile bunalr
aarsında fark vardır. Divan edebiyatoıdaki sevgili tipi hayali ve kurmaca bir
tiptir. Soyut bir sevgili analyışı vardır.
c.Siz veda sahnesini
şiirleştirseydiniz bu vedayı betimlemek için hangi benzetmeleri
kullanırdınız?
Ç. Ben, sonsuza yolculuk yapan
bir yolcu ve rıhtımda ona el sallayan sevdikleri olarak betimlerdim.
ç.Hayatın tüm gerçekleri şiire hangi ölçüde
yansıtılmalıdır? Tartışınız? Tartışmanız sonucunda vardığınız kararı tahtaya
yazınız.
ç. Belki de sadece didaktik
şiirlerde anlatılsa da oradaki metinlerde illa ki mecazlara, ya anlamlara
gidebilir.
Sayfa-
63,64
30. metin
31. metin
32. metin
33. metin
34. metin
35. metin
21.a. Bu bölümde inceleyeceğiniz metinler özellikle
yüzyılları belirtilerek arka arkaya verilmiştir. Araştırma çalışmasından da
edindiğiniz bilgilere göre seçilen bu şiirlerin, Türk şiir geleneği içinde hangi
gruba dâhil edilebileceğini nedenleriyle belirtiniz.
21.a
30. metin: Eski Türk
Edebiyatına (Destan dönemi ) aittir. İçinde Öz Türkçe kelimeler var ve
diğerlerine göre anlaşılması daha zordur.
31. metin: Halk şiiri
geleneğidir. Halk söyleyişleri var , dörtlüklerle ve heceyle
yazılmıştır.
32. metin: Yine halk şiiri
geleneğidir. Halk söyleyişleri var , dörtlüklerle ve heceyle
yazılmıştır.
33. metin: Divan Edebiyatı
geleneğidir. Aruzla yazılmış ve Osmanlıca kelimeler fazladır.
34. metin: Halk şiir
geleneği hakimdir.
35. metin: Modern edebiyat
içinde yazılmış olsa yazarı halk geleneğinden beslenmiştir.
b.
İncelediğiniz metinlerin yapısını oluşturan birimleri, ahenk unsurlarını ve
temasını bulunuz. Bu yapı, ahenk unsurları ve temaların ilk olarak hangi
yüzyılda ortaya çıktığını söyleyebilir misiniz? Türk şiir geleneği içerisinde,
geleneği oluşturan ve yaşatan şairlerin yüzyıllarca niçin birbirlerini
etkilediklerini belirtiniz. Türk şiirinin tarihî gelişimi hakkında yaptığınız
araştırma çalışmasından edindiğiniz bilgileri de kullanarak Türk dilinin şiir
geleneğini oluşturan unsurları metinlerden örneklerle
gösteriniz.
b. Türk şiirinin ahenk
unsurları Orta Asya’da tarihin bilinmeyen karanlık devirlerinden itibaren sözlü
olarak ortaya çıkmıştır. Şairler içinde bulundukları şairlerden ya da daha
öncekilerin yazdıklarından ister istemez etkilenirler. Türk şiirinden 4 gelenek
göze çarpmaktadır:
1. Destan geleneği: Eski Türk
edebiyatı olarak bilinir. Sözlü kültür vardır. Anonimdir. Konuları yiğitlik ,
doğa ve sevda gibi konulardır.
2. Halk Edebiyatı geleneği:
Destan dönemi edebiyatının İslamiyet’ten sonraki şeklidir. İçinde İslamiyet
vardır. Anonim, tekke ve aşık olmak üzere üç koldan ilerler.
3. Divan Edebiyatı geleneği:
13. Yüzyıldan itibaren oluşan ve İran ve Arap etkisi görülen edebiyattır. Dili
Arapça,Farsça ve Türkçe karışıktır. Kalıplaşmış şekilleri olan ağır ve ağdalı
bir dili olan ama kesinlikle sistemli bir edebiyat geleneğidir. 13-19 yüzyıl
arasında devam eder. Osmanlı izleri vardır.
4. Modern Edebiyat geleneği:
Tanzimat’la birlikte Batı’yı tanıyanların Fransa’dan getirmeye çalıştığı
edebiyattır ki şekil ve ahenk unsurları bakımından değişim kendini gösterir.
Serbest nazım daha çok kullanılmıştır.
c.
İlk metnin şairi niçin doğa ile ilgili kelimeleri, Karacaoğlan güzelliği
metheden kelimeleri, Levni dinle ilgili kelimeleri ve temaları kullanmışlardır?
Şiirlerin söylendiği / yazıldığı sosyal ve kültürel ortam şiirlere hangi farklı
söyleyiş özelliklerini kazandırmıştır? Açıklayınız.
c. Şairlerin yaşadıkları sosyal
çevre şairin üzerinde etkili olmuştur. Mesela Levni’nin yetiştiği ortam medrese
kültürü hakimdir ve ister istemez bu da şiirlerine yansımıştır. Karacaoğlan da
medrese görmemiş halk aşığıdır ondan beklenilen şey sevgilinin güzelliği
anlatmaktır.
22. Bir İngiliz, Fransız, Iraklı, Kenyalı vb. Türk
dilinin şiir geleneğiyle şiir yazar mı? Tartışınız. Tartışmanız sonucunda ortaya
çıkan görüşü tahtaya yazınız.
22. Yazar mı yazar ama bunun
üzerinde çok çalışma yapmış olması lazım. Unutmayalım ki Orhun Abideleri
üzerinde de ilk çalışmaları yabancı Türkologlar yapmıştır.
23. İncelediğiniz metinler altı yüzyılın sanat anlayışını
yansıtan eserlerdir. Türk halk şiiri hakkında yaptığınız araştırmadan
edindiğiniz bilgileri de kullanarak incelediğiniz metinler, Türk halk şiirinin
hangi nazım biçim ve türleriyle oluşturulmuş olabilirler? Düşüncelerinizi
belirtiniz.
23. Koşuk , Koşma, güzelleme
gibi tür ve şekillerle yazmışlardır.
9.Sınıf
Edebiyat Kitabı 2.Ünite:Metin ve Şair (Sayfa 67,68,69)
1. Sınıfınıza getirdiğiniz
şiirleri okuyunuz. Sınıfta okunan şiirlerin hangi şairlere ait olabileceğini
birbirinize sorunuz. herkes aynı kişiyi mi tahmin etti? Niçin böyle cevaplar
verildiğini tartışınız. Vardığınız sonuçları sınıf tahtasına
yazınız.
1. Hayır, herkes aynı cevabı veremez. Çünkü bir şiirin kime
ait olduğunu bilmek için o şair ve şiir anlayışı hakkında bilgi sahibi olmak
gerekir. Bu yüzden herkes farklı cevaplar verir.
2. Yaptığınız araştırmadan
yararlanarak Orhan Veli’nin Türk şiirinde nasıl bir çığır açtığını
açıklayınız.
2. Orhan Veli edebiyatımızda Garip akımını başlatan üç
şairden biridir. Edebiyatımızda klasik şiir anlayışını yıkmışlardır. Sanatlı,
redif, kafiyeli şiirin yerinde serbest nazımla yazılan şiiri tercih etmiştir. O
zamana kadar bunlar bir şiirde olmazsa olmazlar iken Garipçiler bunların hepsini
yıkmışlardır ve şiiri halkın gündemine getirmişlerdir. Basit, sıradan halkı
şiirlerine konu edinmişlerdir. Şiirlerinde gündelik hayattan karelere yer
vermişler, şiirini konusunu sıradanlaştırmışlar ve her şey şiirin konusu
olabilir tezini savunmuşlardır.
İNCELEME
40. metin
BEN ORHAN VELİ
41. metin
MACERA
26.aOrhan Veli’nin kendi hayat
hikâyesini konu edindiği “Ben Orhan Veli” adlı şiirinden yola çıkarak
hayalinizde canlanan kişiyi betimleyiniz.
a. Herkes gibi sıradanlık bir yaratılışa sahip ama biraz
esprili ve mizahi yönü güçlü olan biri. Malda mülkte gözü olmadığını belirtiyor.
Çeşitli yiyecekleri sevip sevmediğinden bahsediyor. Yani herkes gibi sıradan
biri. Hayatı sıradan yaşamayı seven, yaşama arzusu yüksek biri.
b. “Macera” adlı şiirden Orhan
Veli’nin hayatı hakkında çıkarımlarda bulununuz.
b. Her şeyi yaşayarak öğrenen ve küçüklüğünden beri hayatın
içinde koşturan ve tecrübelerini hayatla mücadele ederek sağlayan biri.
c. İncelediğiniz şiirleri
aşağıdaki özelliklere göre karşılaştırarak verilen özelliklerin hangi şiire ait
olduğunu işaretleyiniz.
c.
Özellikler Macera Ben Orhan Veli
• Şair eserinin adını belirtmiş.
XX
• Herkes gibi sıradan biri olduğunu belirtmiş.
XX
• Geçim sıkıntısından
bahsetmiş. XX
• Çocukluk günlerinden
bahsetmiş. XX
• Sevdiği yiyeceklerden bahsetmiş.
XX
• Arkadaşlarının adını belirtmiş.
XX
• Şiir yazdığını belirtmiş.
XX
• Yaşamından bahsetmiş.
XX XX
ç. Tabloda işaretlediğiniz
özellikler şairin diğer şiirlerinde de yer alabilir mi? Düşüncelerinizi
nedenlerini belirterek yazınız.
ç. Alabilir, çünkü şairler yaşamıyla ilgili özellikleri
eserlerine aktarmaktan çekinmezler. Her şiirde şairin
d. “Macera” şiirinde şair, hayatının hangi dönemlerinden söz etmektedir?
d. “Macera” şiirinde şair, hayatının hangi dönemlerinden söz etmektedir?
d. Çocukluk ve gençlik dönemlerinden
bahsetmektedir.
e. Şair, evreni keşfini
şiirdeki hangi sözleriyle dile getirmiştir?
e. “Denizi, insanları, gökyüzünü gördüm” mısra sonlarındaki
hayatıyla ilgili keşiflerini yaşayarak bulduğunu belirtmiştir.
f. Şairin, şiirin sonunda
yakındığı nedir?
f. Hayat şartlerının zorluğundan , geçim sıkıntısından
şikayetçi.
g. Orhan Veli hakkında
yaptığınız araştırmadan edindiğiniz bilgileri de kullanarak “Ben Orhan Veli” ve
“Macera” adlı şiirlerde şairin hangi kişilik özelliklerinin bulunduğunu aşağıya
yazınız.
g. Geçim sıkıntısı olan, Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile
arkadaş olan, şiirler yazan, mizahi bir kişiliğe sahip ve bu özelliğini de
şiirlerine yansıtan biridir. Bunları da hayatından ve şiirlerinden
bulabiliriz.
ğ. Orhan Veli deniz sevgisini
“Macera” adlı şiirine yansıtabilmiş midir? Açıklayınız.
ğ. Evet yansıtmıştır.
h. “Macera” şiirinden yola
çıkarak Orhan Veli’nin şiir anlayışı hakkında bilgi veriniz.
h. Orhan Veli edebiyatımızda Garip akımını başlatan üç
şairden biridir. Edebiyatımızda klasik şiir anlayışını yıkmışlardır. Sanatlı,
redif, kafiyeli şiirin yerinde serbest nazımla yazılan şiiri tercih etmiştir. O
zamana kadar bunlar bir şiirde olmazsa olmazlar iken Garipçiler bunların hepsini
yıkmışlardır ve şiiri halkın gündemine getirmişlerdir. Basit, sıradan halkı
şiirlerine konu edinmişlerdir. Şiirlerinde gündelik hayattan karelere yer
vermişler, şiirini konusunu sıradanlaştırmışlar ve her şey şiirin konusu
olabilir tezini savunmuşlardır.
Sayfa
69
1.a Örnek metin
olarak verilen “Bir’ler”i kendi cümlelerinizle aşağıya
yazınız.
a.
Renklerin en çok boğanı mavidir.
O
uyanmaz diye asla uyumayan okyanustur.
Bulu
bir şekle girebilse kendine hiç ağlar mı?
b. sizin yazdığınız
cümleler mi yoksa “Birler” mi daha şiirseldir?Tartışınız. Şiirselliği sağlayan
ögeler nelerdir?
b.
Birler adlı metin daha şiirseldir. Çünkü ölçü kafiye ve bir anlam bütünlüğü var.
Şiirselliği sağlayan ögeler ölçü, kafiye, redif, asonans, aliterasyon gibi
ögelerdir.
5 “Gazel”i dili,
ahenk unsurları ve şiir birimiyle değerlendirdiğinizde hangi dönemin nazım
şeklini yansıtıyor diyebilirsiniz? Bu düşüncenizi metinden örnekle
açıklayınız.
b.
Divan edebiyatı dönemini yansıtıyor. Osmanlıca kelimeler olması, aruz
kullanılması, beyitlerle yazılması…
6. “Kara Sevda” adlı
şiirde aşk hangi kelimelerle somutlaştırılıp anlatılmıştır? Siz aşkı anlatmak
için hangi kelimeleri kullanırdınız?
3. Aşk,
sevda ve günah gibi kavramlar somutlaştırılmıştır. Size kalmış bu
bölüm….
7 “Kara Sevda” ve
“Uzlette” adlı metinlerde kullanılan sıfatları bulunuz. Bu sıfatların şiirlerde
niçin kullanıldığını belirtiniz.
7. Kör
kuyular, yasemin kokulu günah, lacivert duman … Bunlar şiirde imge yapılmak ve
soyut olan kavramları somutlaştırmak için
kullanılmıştır.
8. “Uzlette” şiiri
ile geleneksel şiir birimimiz olan dörtlükler arasında nazım şekli bakımından
bir benzerlik var mıdır? “Uzlette” şiirinin nazım şekli günümüzde kullanılıyor
mu? Niçin? Bu nazım şekli sizce şaire mi yoksa şiirin yazıldığı edebî döneme mi
özgüdür?
8.
Benzerlik yok. Çok kullanılmıyor. Günümüzde daha şairler serbest yazmayı
deniyorlar. Buradaki nazım şekli şairin yaşadığı Fecri Ati döneminde çok
kullanılan şekildir.
YORUMLAMA – GÜNCELLEME 70 -71
sayfa
13. 16. metin olarak verilen
mânide şair neden yakınmaktadır? Bu metindeki durumu düz yazıyla anlatsaydı aynı
kelimeleri kullanabilir miydi? Neden?
13. Gönlünden şikayetçi. Aynı kelimeler olmazdı. En azından
kullandığı benzetme aynı olmayabilirdi.
14. “Kar” adlı metinde nasıl
bir doğa manzarası betimleniyor? Şair bu manzara içinde aradığını niçin açıkça
söylememiştir?
14. Her tarafta geçenin, maviliğin ve sesin hakim olduğu
tablo çizmiştir. Açıkça söylerse anlam çabucak belirdiği için etkili
olmaz.
15. “Dağlar” adlı metinde
şair, şehirleri niçin “tuzak” olarak nitelendiriyor? Sizce bu kelime bir imge
midir değil midir? Neden?
15. Bu da bir imgedir. Şehirlerin yoğun hayatı insanı
köyünden dağlarından uzaklaştırdığı için tuzak ve dolayısıyla şair imge
yapmıştır. Bu soyut kavramı da tuzağa benzeterek somutlaştırmıştır.
16. Divan şiirinde kullanılan
edebî sanatlar, günümüz şiirlerine yansımış mıdır? Düşüncelerinizi nedenleriyle
açıklayınız.
16. Birçoğu yansımış olsa da yanı imgeler aynı şekilde
devam etmeyebilir. Gül- bülbül yansımış ama günümüzdeki şairler artık imgeleri
Divan şiirindeki gibi kalıplaşmış ve genel olanı değil de daha yenilikçi ve
özel olanı tercih etmişlerdir.
17. “Ne Fayda!” adlı metinde
şair sevdiğini “ciğerparem” kelimesiyle anlatıyor ve ciğerinin parçasına
benzetiyor. Siz sevdiğinizi hangi benzetme ile
anlatırdınız?
17. Size kalmış sorunun cevabı…
18. Zamanın geçiciliğini
anlatan bir imge bulunuz. Bulduğunuz imge diğer arkadaşlarınızın bulduğuyla
niçin farklı oldu? Tartışınız. Tartışmanız sonucu oluşan ortak görüşünüzü
tahtaya yazınız.
18. Herkesin bulduğu imge elbette ki farklı olacak çünkü
her inşan farklı düşünür ve farklı duygulara sahip olmakla birlikte her insanın
sanatsal bilgisi, görgüsü aynı değildir.
24. 30.metin olarak verilen dörtlüğün teması ve şiir yapısı günümüz şiirlerinde hâlâ kullanılıyor mu? Bu şiirdeki dilin günümüze kadar gelememesinin sebebi neler olabilir?
24. Teması da yapısı da halen kullanılıyor fakat dilinin üzerinden yüzyıllar geçtiği ve dilin sürekli gelişim gösterdiği için günümüze gelememiştir. Dildeki birçok kelime doğar, kullanımı yaygınlaşır ve zamanla unutulur. Buna en güzel örnek bu şiirdir.
25. Karacaoğlan’ın şiirinden, yaşadığı devrin sosyal yaşantısı hakkında bilgi edindiniz mi? Bu durumu nasıl açıklarsınız?
25. Çok fazla bilgi vermez. Çünkü şair daha sevda üzerine şiirler yazdığı için sosyal yaşama değinmemiştir.
26 Âşık’In şiirinden “ab-ı revân, figân, haram”; Seyranî’nin şiirinde “Hak, asâ, pîr, muhabbet” kelimelerinin kullanılmasının nedenlerini tartışınız. Edebî dilin yüzyıllara göre değişimini şiirlerden örneklerle açıklayınız. Bu durumu şiir geleneği için nasıl yorumluyorsunuz? Düşüncelerinizi belirtiniz.
26. Bu kelimeler edebi dili zaman içerisinde girmiş ve çok beğenildiği için kullanılmaya devam edegelmiştir. Mesela ceylan, ahu, maral, gazal kelimelerinin dördü de aynı olmasına rağmen bunların şiirde kullanılması farklılık gösterir. Divan edebiyatında maral, ahu ve gazal kelimeleri kullanılırken Halk Edebiyatında ceylan kelimesi kullanılır. Bunda da en büyük etken geleneğin hakim olmasıdır.
27. Dörtlük, hece ölçüsü, yarım ya da tam uyak, sade bir dil halk şiirimizin temelini oluşturan unsurlardır. Bu unsurlar günümüz şiirinde hâlâ mevcut mudur? Tartışınız. Tartışma sonucunda vardığınız kararı sınıf tahtasına yazınız.
27. Halen etkindir. Günümüzde de uyaklı ve kafiyeli şiirler yazanlar vardır. Abdurrahim Karakoç gibi …
...................
2012-2013 9.Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Fırat Yayıncılık (sayfa 76-77-78 arası)
2. ÜNİTE 2.ŞİİR OKUMA
24. 30.metin olarak verilen dörtlüğün teması ve şiir yapısı günümüz şiirlerinde hâlâ kullanılıyor mu? Bu şiirdeki dilin günümüze kadar gelememesinin sebebi neler olabilir?
24. Teması da yapısı da halen kullanılıyor fakat dilinin üzerinden yüzyıllar geçtiği ve dilin sürekli gelişim gösterdiği için günümüze gelememiştir. Dildeki birçok kelime doğar, kullanımı yaygınlaşır ve zamanla unutulur. Buna en güzel örnek bu şiirdir.
25. Karacaoğlan’ın şiirinden, yaşadığı devrin sosyal yaşantısı hakkında bilgi edindiniz mi? Bu durumu nasıl açıklarsınız?
25. Çok fazla bilgi vermez. Çünkü şair daha sevda üzerine şiirler yazdığı için sosyal yaşama değinmemiştir.
26 Âşık’In şiirinden “ab-ı revân, figân, haram”; Seyranî’nin şiirinde “Hak, asâ, pîr, muhabbet” kelimelerinin kullanılmasının nedenlerini tartışınız. Edebî dilin yüzyıllara göre değişimini şiirlerden örneklerle açıklayınız. Bu durumu şiir geleneği için nasıl yorumluyorsunuz? Düşüncelerinizi belirtiniz.
26. Bu kelimeler edebi dili zaman içerisinde girmiş ve çok beğenildiği için kullanılmaya devam edegelmiştir. Mesela ceylan, ahu, maral, gazal kelimelerinin dördü de aynı olmasına rağmen bunların şiirde kullanılması farklılık gösterir. Divan edebiyatında maral, ahu ve gazal kelimeleri kullanılırken Halk Edebiyatında ceylan kelimesi kullanılır. Bunda da en büyük etken geleneğin hakim olmasıdır.
27. Dörtlük, hece ölçüsü, yarım ya da tam uyak, sade bir dil halk şiirimizin temelini oluşturan unsurlardır. Bu unsurlar günümüz şiirinde hâlâ mevcut mudur? Tartışınız. Tartışma sonucunda vardığınız kararı sınıf tahtasına yazınız.
27. Halen etkindir. Günümüzde de uyaklı ve kafiyeli şiirler yazanlar vardır. Abdurrahim Karakoç gibi …
31. Siz çevrenizdeki olayları,
olguları vb. anlatmak için Orhan Veli’nin kullandığı kelimelere mi
başvururdunuz?
31. Yazdığım metne göre değişir. Sanatlı bir metin
yazılıyorsa ister istemez mecazlara ve söz sanatlarına başvurulması
gerekiyor.
32. Şair, “Büyüdüm, işsiz
kaldım, aç kaldım; / Para kazanmak gerekti; / Girdim insanların içine, /
insanları gördüm.” dizelerinde hayatın hangi gerçekliğini şiirine
yansıtıyor?
32. Yaşamda her şeyin zor oluğu ve bazı şeylerin tecrübe
edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
33. Sizce Orhan Veli kendi
deyimiyle “zavallı bir şair” midir? Duygularını böylesine sade sözlerle ifade
eden bir şairin sanat yeteneği hakkında neler
söyleyebilirsiniz?
33. Sade bir duyguyu bu kadar sade kelimelerle söyleyip
etkili olmak elbette önemli bir sanatçının yapabileceği özelliklerdir.
34. “Ben Orhan Veli” şiirinde
anlam bütünlüğü hangi şiir birimleriyle sağlanmıştır? Şiirde anlamı oluşturmak
için belli bir şiir birimi gerekli midir? Niçin?
34. Şair anlamı şiirin bütününe yaymıştır. Elbette ki belli
bir bilgi birikimi gerekir. Orhan Veli, kendisinden önceki gibi yazılan şiiri
yazamadığı için değil edebiyata yeni bir anlayış getirmek gerektiğini
düşünür.
DEĞERLENDİRME SAYFA
72-73-74-75
1. Aşağıdaki cümleleri konudan edindiğiniz bilgilere göre
tamamlayınız.
Şiirlerden yazıldığı dönemle ilgili sosyal hayat hakkında bilgiler
edinilebilir.
Şairler yetiştikleri dönemin sosyal ve siyasi hayatını eserlerine yansıtırlar
Namık Kemal’in yetiştiği Tanzimat Döneminde toplumda etkili olan hak, adalet, hürriyet gibi
kavramlar, şiirlerde döneminin zihniyetini yansıtmak için kullanılmıştır.
Şairler yetiştikleri dönemin sosyal ve siyasi hayatını eserlerine yansıtırlar
Namık Kemal’in yetiştiği Tanzimat Döneminde toplumda etkili olan hak, adalet, hürriyet gibi
kavramlar, şiirlerde döneminin zihniyetini yansıtmak için kullanılmıştır.
Yunus Emre’nin şiirlerinde 13 ve 14.
Yüzyılda Anadolu’da yaygınlaşan tasavvufun etkisi vardır.
2.D.
DÖNEMİN ADLİ YAPISININ
BİLİNMESİ
3. Evet, her şair yaşadığı dönemin kültür ve
sanat anlayışı ile ilgilenmesi gerekir. Eserlerini oluştururken bunlardan
yararlanır.
4. D,D,Y
ÇIKMAZ AYLAR
Bahtım, bahtım ne
açıksın,
Hele çıkmaz aylar
çıksın,
Hele çıkmaz aylar
çıksın…
Bahtım, bahtım ne
güzelsin,
Hele çıkmaz aylar
gelsin,
Hele çıkmaz aylar aylar
gelsin…
Bana alaylar
getirsin,
Sana saraylar
getirsin.
Bahtım, bahtım ne
beyazsın,
Güzel ay niye
çıkmazsın?..
Ahmet Kutsi
TECER
5. Aşağıdaki cümleleri “Çıkmaz Aylar” şiirine
göre tamamlayınız.
Şiirin
birimi…benttir.
Şiirde…. çıkmaz ...kelimeleriyle ses kaynaşması
oluşturulmuştur.
Şiirde…umut… duygusu hakimdir
Şiirin
dili akıcı ve
sadedir.
Şiir cumhuriyet döneminde yazılmış
olabilir.
6. B Cümle
7.Şiirin yapısı, şiirin anlamının oluşmasında ne ölçüde
etkilidir? Açıklayınız.
7. Şiirde ahenk önemlidir. Ahenk denilen şey de sadece ses ve ritm akışıyla
olmaz
bunun yanında şiirinde yapısı da
önemlidir.
8. D, Y, Y, D
9. A şiirin yapısının nasıl
oluştuğu
10. D
11. Şairler yetiştikleri dönemin sosyal
ve siyasi hayatını eserlerine yansıtırlar.
12. D,D, Y, Y
13. Aşağıdaki cümlelerin
tamamlayıcısı olan gerekçeleri noktalı yerlere yazınız.
Şiir dili düz yazı dilinden SANATLI BİR SÖYLEYİŞ olduğu için farklıdır.
İmge sınırlı olan VARLIKLARLA sınırsız olan HAYALLER için doğmuştur.
Söz sanatı ile imge DAHA
SINIRLI olduğu için birbirinden farklı anlatım biçimidir.
Şiir dilinde KELİMELER için çağrışımı önemlidir.
İmge soyut OLAN VARLIĞI
SOMUTLAŞTIRMAK için oluşmuştur.
Şiir anlam için değil AHENK için yazılır.
14. Şiirde imge nasıl
sağlanır?
14. Şiirde imge söz sanatlarıyla , mecazlarla ve
somutlaştırma gibi özelliklerle sağlanır.
15. Aşağıdakilerden hangisi
şiir dili incelenirken aranılacak özellik değildir?
A. Yan anlam
B.
Yapı özelliği
C. Söz sanatları
D. İmge
E. Mecaz anlam
CEVAP:B
16. Aşağıdaki şiirde anlam ve
ses kaynaşması nasıl sağlanmıştır?
16. Kelime aralarında s sesinin aşağı yazılması ile hem
ses hem de görüntü sağlanmaya çalışılarak anlam pekiştirilmeye
çalışılmıştır.
17. KAFİYE, REDİF, ÖLÇÜ, ASONANS, ALİTERASYON,İÇ
KAFİYE
18. C. Şiirin yazıldığı sosyal dönem
19. C. Halk şiiri
20. D,Y,Y
21. Her edebi eserin kendine özgü bir ses ve ritim anlayışı vardır.
Şiirde ölçü ve
kafiye ahenk unsurudur
22.şiirde ahenk ölçü, kafiye, redif asonans ve aliterasyon
ile sağlanmış
23. Aşağıdaki cümleleri
konudan edindiğiniz bilgilere göre tamamlayınız.
Şiirlerde KELİMELER gerçek anlamlarından farklı anlamlar
kazanabilir.
Şiirde gerçeklik TEMA algılayışla sınırlı değildir.
Şiirde gerçeklik verilirken
şair tarafından DEĞİŞTİRİLİR ve DÖNÜŞTÜRÜLÜR
Şiir gerçekliğinde ANLAMLAR, DÜŞÜNCE ve izlenim önemlidir.
Şiirdeki gerçeklik şiire ÖNEM KATAR.
24. Şiir gerçekliğini
yorumlarken aşağıdakilerden hangisi önemli değildir?
A.
Okuyucunun şaire olan sempatisi
B. Şairin gerçek hayatı nasıl
yorumlayıp verdiği
C. Okuyucunun şiirden ne
anladığı
D. Şiirdeki dizelerin anlamının
bulunması
E. Her dönemin kendine özgü
şiir gerçekliği olduğu
CEVAP:A
25. şiirdeki gerçeklikte tasarımın rolü yüksektir. Çünkü
şiirler kurmaca metinlerdir. Edebi eserlerin en önemli özelliklerinden biri de
kurmaca olmalarıdır.
26. Farklı dönemlere ait
şiirlerin gerçekliği birbirlerine benzeyebilir mi?
Neden?
26. Benzemez çünkü her dönemi gerçekliği ya da hayatı
diğerinde farklıdır. Şair de var olan dış gerçekliği kendi içinde anlattığı için
zamanlar değişince gerçeklikte değişir.
27 . Aşağıdakilerden hangisi
şiir geleneğiyle ilişkilidir?
A. Şairin dünya görüşünü
şiirine yansıtması
B. Şairin beyitlerle yazmayı
tercih etmesi
C. Şairin “Herkesle dost
yaşamalıyız.” temasını vermeye çalışması
D.
Şairin, kendinden önce yazılan şiirlerin yapısını şiirinde
kullanması
E. Şairin yabancı kökenli
kelimelerle yazıyor olması
CEVAP: D
28. Aşağıdaki cümlelerden
hangisi şiir geleneği açısından incelendiğinde
yanlıştır?
A. Her şiirde geçmişten izler
vardır.
B. Her dilin kendine ait bir
şiir geleneği vardır.
C.
Şiir geleneğine bağlı olarak şiir yazmaya çalışmak sanatsal söyleyişi
engeller.
D. Şairin yetiştiği kültürel
ortam şiire farklı bir söyleyiş kazandırabilir.
E. Şiir incelenirken farklı
şiir geleneklerinin varlığı unutulmamalıdır.
CEVAP: C
29. Farklı şiir gelenekleri
niçin oluşmuştur?
29 İçinde yetiştikleri sosyal ve onların kullandığı dil
farklılaştıkça gelenek farklılaşır. Mesela Destan geleneğinde Şamanizm’i
benimseyen Türkler zamanla Müslüman olunca sosyal, dini hayat değişmiş ve ortaya
yeni bir gelenek olan Halk Şiiri Geleneği çıkmıştır.
30. Aşağıdaki cümleleri bu
konuda öğrendiğiniz bilgilere göre tamamlayınız.
Şairin yetiştiği SOSYAL ve kültürel HAYAT şiirine farklı söyleyiş kazandırır.
Türk dili, Türk şiir GELENEĞİNİ oluşturmuştur.
31. D, D, Y,Y
32. E
33. C
34. …..
35. A
36. Y, D, Y,Y, D
37. Şiirde kullanılan dile ve imgelere bakılır. Sanat
anlayışına bakılır. Dönemine bakılır.
38. bir yönüyle evet. Çünkü şiir bir duygu işidir.
39. Şairin yetiştiği ortam şiirlerine zihniyet olarak
yansır.
2012-2013 9.Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Fırat Yayıncılık (sayfa 76-77-78 arası)
2. ÜNİTE 2.ŞİİR OKUMA
ÇÖZÜMLEME / İNCELEME
1. a. Sınıfınızda gruplar
oluşturunuz. Gruplarınızla “Gazel”, “Türkü”, “Git Bahar”, “Çakıl” ve “Ağustos
Çıkmazı” adlı şiirleri okuyunuz. Şiirleri okurken ses ve kelimelerin telaffuzuna
dikkat ediniz.
GAZEL1.
metin
I. Tûti-i mu’cize-gûyem ne desem
lâf değil
Çarh ile söyleşemem âyinesi sâf
değil
II. Ehl-i dildir diyemem sinesi
sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek
insâf değil
III. Yine endişe bilir kadr-i
dür-i güftârım
Rüzgâr ise denî dehr ise sarrâf
değil
IV. Girdi miftâh-i der-i genc-i
ma’ânî elime
Âleme bezl-i güher eylesem itlâf
değil
V. Levh-Mahfûz-ı sühendir dil-i
pâk-i Nef’î
Tab’-i yârân gibi dükkânçe-i
sahhâf değil
Nef’î
Günümüz Türkçesiyle
I. Ben, mucize gibi sözler söyleyen bir papağanım; ne
söylesem bayağı söz değildir. Felek ile söyleşemem onun aynası (kalbi) saf
(temiz) değildir.
II. Kalbi temiz olmayana, gönül ehlidir diyemem. Gönül
ehlinin birbirlerini bilmemesi insaflı bir davranış değildir.
III. Her ne kadar zaman alçak ve dünya kıymet bilmezse de
sözümüzün incisinin değerini yine düşünce sahipleri bilir,
anlar.
IV. Anlamlar hazinesinin kapısının anahtarı elime geçti,
âleme inci saçsam, bunları boşuna harcamış olmam.
V. Nef’î’nin temiz kalbi, sözün Levh-i Mahfuz’u (Allah
tarafından takdir edilenlerin yazıldığı yazı) gibidir. Dostlarınınki gibi
küçücük bir kitapçı dükkânı değildir.
2.
metin
TÜRKÜ
Gurbet elde bir hâl geldi başıma
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Derman ararken derde dûş oldum
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Hüma kuşu yere düştü ölmedi
Dünya Sultan Süleyman’a kalmadı
Dedim, yâre gidem, nasip olmadı
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Kâğıda yazılmış ufak yazılar
Anadan ayrılmış körpe kuzular
Derdi olan yüreğinden sızılar
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Anonim
3.
metin
GİT BAHAR
Çekil, bu gölgeli yolda gezinme,
Bahar, bakışların yine pek sarhoş
Yanılıp gönlüme misafir inme
Kapısı kilitli, mihrabı bomboş,
Mâbeddir orası, meyhane değil!
Ziyalar, kokular, sesler, çiçekler…
Ömrümün her günü başka bir düğün!
Bülbüller koynunda aşkı çiçekler,
Güller dökülürler göğsüne bütün:
Gerçekten güzelsin, efsane değil.
Altınlı başında papatya niçin?
Sarı saçlarına pembe gül takın!
Git bahar, gönlümde ibadet için
Diz çöken kızları ürkütme sakın!
Kalbime girme, o kâşane değil!
Git bahar, git bahar… Uzaklarda gül
Denize renginden bırak hediye;
Ufuklarda gezin, semaya süzül,
Kalbime sokulma “Peymâne!” diye,
Gördüklerin kandil… Peymâne değil!
Halide Nusret ZORLUTUNA
4.
metin
ÇAKIL
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeye başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı içimde
Bedri Rahmi EYUBOĞLU
5.
metin
AĞUSTOS ÇIKMAZ
I
beni koyup koyup gitme
ne olursun
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
beni koyup koyup gitme
ne olursun
bir deniz kıyısında otur
gemiler sensiz gitsin bırak
herkes gibi yaşasana sen
işine gücüne baksana
evlenirsin çocuğun olur
sonun kötüye varacak
beni koyup koyup gitme
ne olursun
elimi tutuyorlar ayağımı
yetişemiyorum ardından
hevesim olsa param olmuyor
param olsa hevesim
yaptıklarını affettim
seninle gelemeyeceğim attilâ ilhan
beni koyup koyup gitme
ne olursun
Attilâ İLHAN
b. Şiir okumada ses ve
kelimelerin telaffuzunun niçin önemli olduğunu grubunuzla
tartışınız.
b. Şiirde anlam kadar duyguyu verebilmek için telaffuzda
önemlidir. Çünkü doğru okunmadığı zaman duygu içerikli bir şiir komedi unsuru
oluşturabilir.
c. Tartışmanız sonucu ulaşılan
görüşü okuduğunuz şiirlerden örnekler vererek
açıklayınız.
c.
ç. Okuduğunuz şiirlerin
yazılmasına sahip olan zihniyet ve şiirin ait olduğu gelenek şiiri okumanızda
etkili oldu mu? Niçin?
ç. Şiirlerin okunmasında gelenek ve zihniyet biraz etkili
de olsa güzel olan her şiiri okumakta sıkıntı duymayız.
2. a. “Git Bahar” adlı şiiri
önce alçak bir ses tonuyla ve heyecansız olarak, daha sonra da yüksek bir ses
tonuyla ve coşkulu bir biçimde okuyunuz.
a………..
b. Bu okuma biçimlerinden
hangisinde kullandığınız ses ve söyleyişin şiire daha çok yakıştığını
nedenleriyle belirtiniz.
b. Tabi ki heyecanla ve coşkulu şekilde olanı daha çok
yakışıyor. Diğeri şiirin anlamında uzak düşmemize neden oluyor.
c. “Çakıl” adlı şiir “Git
Bahar” adlı şiirle aynı ses ve söyleyişle okunabilir mi? Düşüncelerinizi
belirtiniz.
c. Okunamaz. Duyguları farklı. Bütün şiirler aynı ses tonu
ve söyleyişle okunmaz.
ç. Şiirlerde ses ve söyleyişi
iyi kullanmanın niçin önemli olduğunu belirtiniz.
ç. Ses ve söyleyiş en az anlam kadar önemlidir. Hatta Ahmet
Haşim gibi şiirdeki ahengi ve sesi anlamdan daha önemli gören şairlerimiz de
vardır.
3. a. “Ağustos Çıkmazı” adlı
şiiri tekrar okuyunuz. Şiiri okurken hissettiğiniz ahenk unsurlarını
belirtiniz.
a. Serbest nazımla yazılmıştır. Ahengi sağlayan iç sesler
vardır.
b. Ahenk ve anlam ilişkisi iyi
şiir okumak için gerekli midir? “Ağustos Çıkmazı” adlı şiirden örneklerle
düşüncenizi açıklayınız.
b. Gereklidir. Biri olmadan eksik kalır diye
düşünüyoruz.
4. a. Bu konuda incelediğiniz
şiirlerden birini ya da sevdiğiniz bir şiiri
ezberleyiniz.
a.
b. Ezberlediğiniz şiirden ne
anladığınızı anlatınız.
b..
c. Ezberlediğiniz şiirde şair
hangi olayı durum ya da hissi okuruna iletmek istemiştir?
Belirtiniz.
c.
ç. Şiir ezberlemenin o şiiri
anlama ve yorumlamadaki önemini ezberlediğiniz şiirden örneklerle
açıklayınız.
ç.Şiiri ezberlediğiniz zaman anlatılmak istenen manayı daha
iyi anlıyor ve kavrıyorsunuz.
sayfa 76-77-78-79
ÇÖZÜMLEME / İNCELEME
1. a. Sınıfınızda gruplar
oluşturunuz. Gruplarınızla “Gazel”, “Türkü”, “Git Bahar”, “Çakıl” ve “Ağustos
Çıkmazı” adlı şiirleri okuyunuz. Şiirleri okurken ses ve kelimelerin telaffuzuna
dikkat ediniz.
GAZEL1.
metin
I. Tûti-i mu’cize-gûyem ne desem
lâf değil
Çarh ile söyleşemem âyinesi sâf
değil
II. Ehl-i dildir diyemem sinesi
sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek
insâf değil
III. Yine endişe bilir kadr-i
dür-i güftârım
Rüzgâr ise denî dehr ise sarrâf
değil
IV. Girdi miftâh-i der-i genc-i
ma’ânî elime
Âleme bezl-i güher eylesem itlâf
değil
V. Levh-Mahfûz-ı sühendir dil-i
pâk-i Nef’î
Tab’-i yârân gibi dükkânçe-i
sahhâf değil
Nef’î
Günümüz Türkçesiyle
I. Ben, mucize gibi sözler söyleyen bir papağanım; ne
söylesem bayağı söz değildir. Felek ile söyleşemem onun aynası (kalbi) saf
(temiz) değildir.
II. Kalbi temiz olmayana, gönül ehlidir diyemem. Gönül
ehlinin birbirlerini bilmemesi insaflı bir davranış değildir.
III. Her ne kadar zaman alçak ve dünya kıymet bilmezse de
sözümüzün incisinin değerini yine düşünce sahipleri bilir, anlar.
IV. Anlamlar hazinesinin kapısının anahtarı elime geçti,
âleme inci saçsam, bunları boşuna harcamış olmam.
V. Nef’î’nin temiz kalbi, sözün Levh-i Mahfuz’u (Allah
tarafından takdir edilenlerin yazıldığı yazı) gibidir. Dostlarınınki gibi
küçücük bir kitapçı dükkânı değildir.
2.
metin
TÜRKÜ
Gurbet elde bir hâl geldi başıma
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Derman ararken derde dûş oldum
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Hüma kuşu yere düştü ölmedi
Dünya Sultan Süleyman’a kalmadı
Dedim, yâre gidem, nasip olmadı
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Kâğıda yazılmış ufak yazılar
Anadan ayrılmış körpe kuzular
Derdi olan yüreğinden sızılar
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Anonim
3.
metin
GİT BAHAR
Çekil, bu gölgeli yolda gezinme,
Bahar, bakışların yine pek sarhoş
Yanılıp gönlüme misafir inme
Kapısı kilitli, mihrabı bomboş,
Mâbeddir orası, meyhane değil!
Ziyalar, kokular, sesler, çiçekler…
Ömrümün her günü başka bir düğün!
Bülbüller koynunda aşkı çiçekler,
Güller dökülürler göğsüne bütün:
Gerçekten güzelsin, efsane değil.
Altınlı başında papatya niçin?
Sarı saçlarına pembe gül takın!
Git bahar, gönlümde ibadet için
Diz çöken kızları ürkütme sakın!
Kalbime girme, o kâşane değil!
Git bahar, git bahar… Uzaklarda gül
Denize renginden bırak hediye;
Ufuklarda gezin, semaya süzül,
Kalbime sokulma “Peymâne!” diye,
Gördüklerin kandil… Peymâne değil!
Halide Nusret ZORLUTUNA
4.
metin
ÇAKIL
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeye başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı içimde
Bedri Rahmi EYUBOĞLU
5.
metin
AĞUSTOS ÇIKMAZ
I
beni koyup koyup gitme
ne olursun
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
beni koyup koyup gitme
ne olursun
bir deniz kıyısında otur
gemiler sensiz gitsin bırak
herkes gibi yaşasana sen
işine gücüne baksana
evlenirsin çocuğun olur
sonun kötüye varacak
beni koyup koyup gitme
ne olursun
elimi tutuyorlar ayağımı
yetişemiyorum ardından
hevesim olsa param olmuyor
param olsa hevesim
yaptıklarını affettim
seninle gelemeyeceğim attilâ ilhan
beni koyup koyup gitme
ne olursun
Attilâ İLHAN
b. Şiir okumada ses ve
kelimelerin telaffuzunun niçin önemli olduğunu grubunuzla
tartışınız.
b. Şiirde anlam kadar duyguyu verebilmek için telaffuzda
önemlidir. Çünkü doğru okunmadığı zaman duygu içerikli bir şiir komedi unsuru
oluşturabilir.
c. Tartışmanız sonucu ulaşılan
görüşü okuduğunuz şiirlerden örnekler vererek
açıklayınız.
c.
ç. Okuduğunuz şiirlerin
yazılmasına sahip olan zihniyet ve şiirin ait olduğu gelenek şiiri okumanızda
etkili oldu mu? Niçin?
ç. Şiirlerin okunmasında gelenek ve zihniyet biraz etkili
de olsa güzel olan her şiiri okumakta sıkıntı duymayız.
2. a. “Git Bahar” adlı şiiri
önce alçak bir ses tonuyla ve heyecansız olarak, daha sonra da yüksek bir ses
tonuyla ve coşkulu bir biçimde okuyunuz.
a………..
b. Bu okuma biçimlerinden
hangisinde kullandığınız ses ve söyleyişin şiire daha çok yakıştığını
nedenleriyle belirtiniz.
b. Tabi ki heyecanla ve coşkulu şekilde olanı daha çok
yakışıyor. Diğeri şiirin anlamında uzak düşmemize neden oluyor.
c. “Çakıl” adlı şiir “Git
Bahar” adlı şiirle aynı ses ve söyleyişle okunabilir mi? Düşüncelerinizi
belirtiniz.
c. Okunamaz. Duyguları farklı. Bütün şiirler aynı ses tonu
ve söyleyişle okunmaz.
ç. Şiirlerde ses ve söyleyişi
iyi kullanmanın niçin önemli olduğunu belirtiniz.
ç. Ses ve söyleyiş en az anlam kadar önemlidir. Hatta Ahmet
Haşim gibi şiirdeki ahengi ve sesi anlamdan daha önemli gören şairlerimiz de
vardır.
3. a. “Ağustos Çıkmazı” adlı
şiiri tekrar okuyunuz. Şiiri okurken hissettiğiniz ahenk unsurlarını
belirtiniz.
a. Serbest nazımla yazılmıştır. Ahengi sağlayan iç sesler
vardır.
b. Ahenk ve anlam ilişkisi iyi
şiir okumak için gerekli midir? “Ağustos Çıkmazı” adlı şiirden örneklerle
düşüncenizi açıklayınız.
b. Gereklidir. Biri olmadan eksik kalır diye
düşünüyoruz.
4. a. Bu konuda incelediğiniz
şiirlerden birini ya da sevdiğiniz bir şiiri
ezberleyiniz.
a.
b. Ezberlediğiniz şiirden ne
anladığınızı anlatınız.
b..
c. Ezberlediğiniz şiirde şair
hangi olayı durum ya da hissi okuruna iletmek istemiştir?
Belirtiniz.
c.
ç. Şiir ezberlemenin o şiiri
anlama ve yorumlamadaki önemini ezberlediğiniz şiirden örneklerle
açıklayınız.
ç.Şiiri ezberlediğiniz zaman anlatılmak istenen manayı daha
iyi anlıyor ve kavrıyorsunuz.
ANLAMA – YORUMLAMA
1. a. Sınıfınızda bir şiir dinletisi düzenleyiniz.
Ezberlediğiniz şiirleri arkadaşlarınıza okuyunuz.
a.
b. Sevdiğiniz şiirlerden oluşturduğunuz antolojinizden
metinler okuyunuz. Sınıfta okunan, beğendiğiniz şiirleri antolojinize
ekleyiniz.
b.
2. İncelediğiniz gazelin beyitleri arasında anlam
bütünlüğünün olması şiiri okumanızda etkili oldu mu? Nasıl?
2. Hayır. Gazel zaten beyitleri arasında anlam bütünlüğü
olmadan nazım şeklidir.
3. “Git Bahar” şiirinde savaşın değil de baharın kovulması
ne tür duyguların tepkisidir? Bu şiiri okuyunca hissettikleriniz, gazeli ya da
türküyü okuyunca hissettiklerinizle aynı mıdır? Niçin?
3. Halide Nusret Zorlutuna, Milli edebiyat zevk ve anlayışı
ile şiir yazan şairimizdir. Kurtuluş savaşı içerisinde baharın gelmesinin
kimseye bir katkısı olmadığı düşündüğü için böyle yazmıştır. Gazel ve türküdeki
anlamla bu şiirin anlamı aynı değildir.
4. “Çakıl” şiirinde, kişisel duygulanmanın sanatla ortaya
konulması vardır. Sizce bu şiir nasıl bir ses tonuyla okunmalıdır?
4. Bu şiirde kişinin kendi içindeki çıkmazları ele
alınmıştır dolayısıyla bu şiir daha duygusal okunmalı.
5. “Ağustos Çıkmazı” şiirini okuduğunuzda neler
hissettiniz? Siz ne tür durumlarda bu şiirdeki duyguları yaşarsınız?
Açıklayınız.
5. Üzüntü, hüzün duyguları uyandırıyor.
sayfa 79
<!--[if
!supportLists]-->1.
<!--[endif]-->Aşağıda adları verilen metinlerin hangisinin
telaffuzu daha zordur?
<!--[if
!supportLists]-->A.
<!--[endif]-->Türkü
<!--[if
!supportLists]-->B.
<!--[endif]-->Git Bahar
<!--[if
!supportLists]-->C.
<!--[endif]-->Gazel
<!--[if
!supportLists]-->D.
<!--[endif]-->Çakıl
<!--[if
!supportLists]-->E.
<!--[endif]--> Ağustos Çıkmazı
2.Bir şiir okurken
aşağıdakilerden hangisine dikkat etmezsiniz?
C.
Şiirin hangi geleneğe göre oluşturulduğuna
4. Şiir örneklerini incelerken
bu şiirleri birbirinden farklı kılan hangi özellikler dikkatinizi çekti?
Açıklayınız.
4. Yapıları farklı olsa kiminde olay örgüsü var kiminde de
imge ve sanatlı bir söyleyiş vardır.
5. Aşağıdaki cümlelerin
doğru olanlarının başına “D”, yanlış olanlarının başına “Y”
yazınız.
( D ) “Çakıl” şiirinde imge kullanılmıştır.
( Y ) “Git Bahar” şiirinde kafiye yoktur.
( D ) Türküdeki “Ağlama gözlerim mevlâm kerimdir.” dizesi
nakarattır.
( Y ) “Gazel” didaktik şiire örnektir.
( Y ) “Mustafa Kemal’in Kağnısı” metni bir şiirdir.
( Y ) Manzume ve şiir aynı anlama gelen terimlerdir.
( Y ) “Ağustos Çıkmazı” metninde belli bir tema
yoktur.
6.
Şiirde ÖLÇÜ/ REDİF,
kafiye ve..SES….akışı ahengin oluşmasında
yardımcı olur
Şiir her okunduğunda yeni anlamlar kazanır.
Şiirde anlam okurun anlayışına göre değişebilir.
9.Sınıf Edebiyat
Kitabı Cevapları 2.Ünite:Manzume ve Şiir (Sayfa 80,81
82,83-84-85-86-87-88)
2.Manzume ve Şiir
HAZIRLIK
1.
Yukarıdaki fotoğraflarda neler görüyorsunuz? Anlatınız.
1.Resimlerden birinde örgü ören köylü kadınlar diğerinde
ise ormanlık bir yer ve küçük bir şelale var.
2. Sınıfınıza getirdiğiniz
manzume ve şiiri arkadaşlarınıza okuyunuz. Okuduğunuz metinlerin birbirinden ne
yönlerden farklı olduğunu belirleyiniz.
2. Manzumede olay örgüsü vardır. Olay örgüsü, yer, zaman,
mekandan oluşur. Şiirde olay örgüsü yoktur. Manzume düz yazı çevrilebilir ama
şiir çevrilemez.
3. Aşağıdaki metinleri
okuyunuz. Hangi metinde hikâyeye benzeyen bir anlatım vardır?
Belirtiniz.
EVİM
Dedemden yadigâr olan bu evi
Kışın fırtınası, yazın alevi
Daha ben doğmadan ihtiyarlatmış.
Fikrim bir hülyaya bazen dalar da
Düşünür, derim ki: “Bu odalarda
Kim bilir kaç kişi oturmuş, yatmış.”