1. ÜNİTE- SANMAT METİNLERİNİN AYIRICI
ÖZELLİKLERİ
Read more
ÖN HAZIRLIK
1. sanatın insan yaşamındaki
etkisini araştırınız.
Sanat için, insana özgü duyguların, düşüncelerin türlü araç
ve gerçlerle anlatımı, dışa vurumudur diyebiliriz. Güzellikler sanatla
yaratılır. Yaşamı yüceltmek, daha anlamlı kılmak sanatla olanaklıdır. Sanat
insana yaşamının her kesiminde güç ve zevk verebilir.
Sanat, "insandaki estetik yanın irdelenmesi, algılanması,
duyumsanması, sorgulanması ve insan nesne arasındaki güzele varma çabasıdır"
biçiminde tanımlanabilir. Sanat toplumsal değişmeleri kolaylaştırır; bireylerin
anlama, düşünme, algılama, yetilerini açık tutar, duygusal yanlarını harekete
geçirir. Sanat aynı zamanda evrensel bir dildir.
2. Gezi yasızı, anı, makale,
deneme, köşe yazısı, fabl, hikaye, roman, eleştiri türlerinde yazılmış metinler
bularak bu metinleri okuyunuz. beğendiğiniz metinleri sınıfa
getiriniz.
Gezi yazısı örneği: Beş Şehir’den…
“Erzurum, Türk tarihine, Türk coğrafyasına 1945 metreden
bakar. Şehrin macerası düşünülürse, bu yükseklik daima göz önünde tutulması
gereken bir şey olur. Malazgirt Zaferi’nin açtığı gedikten yeni vatana giren
cetlerimizin ilk fethettikleri büyük merkezî şehirlerden biridir.
Tarihimizin ikinci dönüm yerinde, Millî Mücadele’nin ilk
temeli gene Erzurum’da atılır. Her şeye rağmen hür ve müstakil yaşamak iradesi
ilkin bu kartal yuvasında kanatlanır. Atatürk Erzurum’dan işe başlar.Tıpkı ilk
fatihler gibi oradan Anadolu’nun içine doğru yürür; oradan başlayarak yurdumuzu
ve milletimizin tarihi hakları adına yeni baştan fethederiz.
Bu iki hadise arasında iki imparatorluk tarihi, bu tarihin
acı, tatlı bir yığın tecrübesi içinde meydana gelmiş bir cemiyet ruhu, bir
millet terbiyesi, bir hayat görüşü, bir zevk, bir sanat anlayışı kısacası,
dünkü, bugünkü çehrelerimizle biz varız. Onun içindir ki Erzurum Kalesi’ni
gezerken gözümüm önünde olan şeylerden çok başkalarını görür gibiydim. Sanki
vatana çatısından bakıyordum.
Bu çok güzel bir gündü, ilk önce camileri, başı boş
dolaşmıştık. Yolda karşılaştığımız tanıdıklarla durup konuşuyor, her açık
dükkâna bir kere uğruyorduk. Kendimi yirmi yıl önce, Erzurum’da lisede edebiyat
muallimi olduğum zamana dönmüş sandım.
Nihayet Kale’ye çıktık. Tepesi uçtuğu için Tepsi Minare
denen eski Selçuk Kulesi’nden, 1916 Şubatı’nda ordusunun ricatini temin için
çocuğu, kadını sipere koşan destanî şehri seyre başladık. Önümüzde henüz
sararmaya yüz tutmuş ekinleriyle emsalsiz bir panorama dalgalanıyordu. Doğu,
cenupdoğu tarafında çıplak dağlar biter bitmez, küçük köyleriyle, ağaçlık su
başlarıyla, enginliğiyle ova başlıyordu. Daha uzakta, Anadolu’nun şiir, gurbet
kaynağı olan, halkımızın duyuşundaki o keskin hüznün belki de sırrını veren
dağlar vardı. Günün büyük kısmını orada geçirdik. Sonra şehrin ovaya karıştığı
yerde, Belediye Bahçesi’nin biraz ötesindeki yeni bir ilk okul binasına girdik.
Erzurum taşı dururken çimentonun kullanılmasını bir türlü aklım almaz. Betonun
getirdiği bir yığın kolaylık meydanda. Fakat bu kolaylıklar bazen de mimarinin
aleyhinde oluyor. Hele mahallî rengi bozuyor. Erzurum taşı, Ankara taşı gibi çok
kullanışlı. Her girdiği yere abide asilliği veren bir mimarî malzemesidir.
İlk okul şirin, konforlu. Yirmi yıl önce gördüğüm yapıların
hiçbirine benzemiyor. Bütün ovayı ayağımızın altına seren taraçasında, emsalsiz
bir gurup karşısında çaylarımızı içtik. Güneş, bulutsuz, dümdüz bir gökte,
olduğumuz yerden daha yassılaşmış, ovaya karışmış görünen Kop Dağı ile
Balkaya’nın arasına inmeye hazırlanıyordu. Ne gökyüzü kızarmış, ne güneşin rengi
değişmişti; hafif bir sarılıktan başka hiçbir batı alameti yoktu. Bütün
değişiklik ovada idi.
ilkin dağların etekleri gümüş bir zırha benzeyen bir
çizgiyle ovadan ayrıldı. Sonra düştüğü yerde sanki külçelenen bir aydınlık,
bendi yıkılmış bir su gibi, bütün ovayı kapladı, toprağın, ekinin rengini sildi.
Gözümün önünde sadece ışıktan bir göl meydana gelmişti. Bütün ova billur
döşenmiş gibi parlıyordu. Dağlar, bu cilalı satıh üzerinde yüzer gibiydiler.
Güneş, batacağı yere iyice yaklaşınca, ovanın şurasından burasından kalkan
tozlar, bu gölün üstünde altın yelkenler gibi sallanmaya başladılar. Bu bir
akşam saati değil, tek bir rengin türlü perdeleri üzerinde toplanan bir masal
musikisiydi. Zaten güneş o kadar sakin, o kadar hareketsiz bir halde alçalıyordu
ki dikkatimiz ister istemez gözlerimizden ziyade kulaklarımızda toplanmıştı.
Hepimizde çok derin, çok esrarlı bir şeyi, eşyanın kendi diliyle yaptığı büyük
bir duayı dinler gibi bir hâl vardı. Sonra bu billur aynanın üstünde, kendi
parıltısından daha koyu ışık nehirleri taşmaya başladı. Nihayet güneş iki dağın
arasında kaybolacağı zaman, son bir ışık, olduğumuz yere kadar uzandı. Toprak
derin derin ürperdi. Ova yavaş yavaş saf gümüşten erimiş altın rengine, ondan da
akşam saatlerinin esmerliğine geçti.
O gece Erzurum’dan ayrılıyorduk. Biz trene binmek için yola
çıktığımız saatte 3 Temmuz 1919 şehri 30 Ağustos zaferini kutluyordu.
Ahmet Hamdi TANPINAR
Anı yazısı örneği
:
Çankkale Savaşı Anıları
... En büyük bela sineklerdi. Milyonlarca sinek vardı.
Siperin bir yanı kara bir kütleyle kaplıydı. Açtığın her şey, örneğin bir teneke
et, bir anda sineklerle örtülürdü. Bir kutu reçel bulacak kadar talihliysen
açtığında önce sinekler dalardı içine. Sinekler ağzının çevresinde, yaralarının,
çıbanlarının üzerindeydi. Vücudunun bir yerini açtığında hemen sineklerle
kaplanırdı. Bu gerçek bir lanetti. (Er Harold Broughton) Çanakkale Savaşı
Anıları ... Ateşe başladıklarında ödüm patladı. Şarapnel dolu gibi yağıyordu.
Hemen cepheye gitmemiz gerekiyordu ve orada kurşunlar gerçekten uçuşmaya
başladı. Korkmadığını söyleyen yalancıdır! George Washington başının üstünden
uçuşan kurşun vızıltısından hoşlandığını söylemişti -ama o benim savaşımda
değildi! (Deniz eri Joe Murray) ... Köy korkunç bir tuzaktı. Her ev ve her
köşebaşı keskin nişancılarla doluydu ve sokakta bir görünmek kafana kurşun yemek
için yeterliydi...O köyde çok asker ve subay kaybettik. Düşman hiç görünmüyordu,
görünen tek şey sadece bizimkilerin orada burada yere devrilmeleriydi. Bir evde
keskin nişancı ararken tabancamla bir Türk öldürdüm ama bu arada az daha, önce
ben ölüyordum. (Teğmen Guy Nightingale)
3. Edebi gerçeklik kavramını
araştırınız.
c... Yazar içinde yaşadığı gerçekten yola çıkarak eserini
oluşturur. Ancak yaşanan doğal gerçeklik olduğu gibi değil, edebiyatın kuralları
içinde esere yansır. Yani sanatçı doğal gerçekliği konu olarak ele alıp yeni bir
gerçeklik içinde tekrar şekillendirir, kurgular; buna edebi gerçeklik
denir.
Bir edebî eserin temel özelliklerinden biri de sanatçının,
eserinde meydana getirdiği dünyadır. Edebî eserde dış dünya, insan ve insana
özgü özellikler kurmaca yoluyla dile getirilir. Bununla birlikte edebî eserlerde
oluşturulan bu dünya tamamen hayalî değildir. Yani dış dünya dediğimiz gerçek
dünya ile bağlantılıdır. Fakat gerçeğin tıpatıp aynısı da değildir.
4. Namık Kemal'in " Vatan yahut Silistre" adlı eserinin
temasını ve konusunu araştırınız.
Konu
Olaylar 1853 yılında Osmanlı Devleti ve Rusya arasında
başlayan Kırım Savaşı'nda gönüllü olarak orduya katılan İslam Bey ile onun
peşinden Silistre’ye giden Zekiye adlı genç kızın aşkı etrafında gelişir.
Silistre Kalesi, 15 Mayıs 1854’te Rus ordusu tarafından kuşatılmıştır.
İmparatorluğun her yerinden gelen gönüllüler kaleyi savunmaktadır. Zekiye, erkek
giysileri giyip Adem ismi ile gönüllülerin arasına karışır. İslam Bey
yaralandığında ona bakar. İslam Bey, yaralı olmasına rağmen yanında Zekiye ile
birlikte düşman cephanesini ateşlemeye gider. Kuşatma, haftalar boyu süren yoğun
saldırılardan sonra Müslüman askerlerin kahramanca direnişi sayesinde
kaldırılır. Döndüklerinde kuşatmanın kaldırıldığını gören Zekiye ile İslam Bey
bu mutluluk içinde yapılan düğünle evlenir.
Tema: Vatan sevgisi
HAZIRLIK
1. Ramon ave tiyatro türünde yazılmış metinleri okumaktan
hoşlanıyorum. Çünkü roman okuma insana birikim kazandırıyor. ufkunu açıyor,
ifade yataneğini geliştiriyor.
2. ..................
3.Saantın amacı öğreticilik değildir, estetik zevk
kazandırmadır. sanat metni öncelikli olarak estetik zevk uyandırma amaçlı
olmalı, eğiticilik yönü ikinci planda olmalıdır.
4. Sanat için, insana özgü duyguların, düşüncelerin türlü
araç ve gerçlerle anlatımı, dışa vurumudur diyebiliriz. Güzellikler sanatla
yaratılır. Yaşamı yüceltmek, daha anlamlı kılmak sanatla olanaklıdır. Sanat
insana yaşamının her kesiminde güç ve zevk verebilir.
Sanat, "insandaki estetik yanın irdelenmesi, algılanması,
duyumsanması, sorgulanması ve insan nesne arasındaki güzele varma çabasıdır"
biçiminde tanımlanabilir. Sanat toplumsal değişmeleri kolaylaştırır; bireylerin
anlama, düşünme, algılama, yetilerini açık tutar, duygusal yanlarını harekete
geçirir. Sanat aynı zamanda evrensel bir dildir.
SAYFA 12
İNCELEME
ETKİNLİK1
C.1 Her üç metinde sanat yapmak amacı ile yazılmış
metinlerdir.
ETKİNLİK2......................
ETKİNLİK 3. Nikbinlik adlı şiirin teması: umut; Mesut
Ninni adlı şiirin teması: Çocukluk günlerine duyulan özlem; Serenad adlı
şiirin teması: Aşk
ETKİNLİK4. Nikbinlik adlı şiir modern şiir geleneğine
göre, Mesut Ninni, biçim olarak divan edebiyatı beyit geleneği muhteva olarak
modern şiir geleneiğine göre, Serenad adlı şiir Halk edebiyatı şiir geleneğine
göre yazılmış.
etkinlik5. her şiir okuyan kişiye göre değişik anlamlar
kazanabilir. bunda okuyanın ruh hali , bilgi birikimi, sanat anlayışı, yaşam
biçimi etkili olur.
ETKİNLİK 6. Nikbinlik adlı şiirin teması: umut; Mesut
Ninni adlı şiirin teması: Çocukluk günlerine duyulan özlem; Serenad adlı
şiirin teması: Aşk. üç metnin iletisi de açık değildir. sanat metinleri sezdirme
yoluyla mesaj iletir.
ETKİNLİK 7. Nikbinlik adlı şiir yazıldığı dmnemin
zihniyetini yansıtmaktadır. bu şiirde toplumsal gerçekçi şiir anlayışının
yansımalarıonı görüyoruz. şiir hem biçim hem muhteva olarak toplumsal gerçekçi
şiir anlayışını yansıtmaktadır.
ETKİNLİK 8. üç şiirde de dil sanatsal(şiirsel) işlevde
kullanılmıştır.
ETKİNLİK 9. Her şiir insanı konu edinir. var olan
yaşamdan izler taşır fakat bu günlük hayatta yaşanan gerçeklikle birebir aynı
değildir. şiirsel gerçeklik kurgudur.
ETKİNLİK 10. Coşku ve Heyecana
Bağlı AnlatımIN Özellikleri
A.Lirik anlatımda dil "heyecana bağlı işlev" de
kullanılır.
B.Coşku ve heyecana bağlı anlatım daha çok şiir roman
hikâye tiyatro türlerinde kullanılır.
C.Öyküleyici anlatımda bir olay ve durumun anlatılması;
betimleyici anlatımda kişi durum ve varlıkların betimlenmesi; lirik anlatımda
ise duyguların ifade edilmesi esastır.
D. Coşku ve heyecana bağlı anlatımlarda kelimeler daha çok
mecaz ve yan anlamda kullanılır.
E.Öyküleyici anlatımlarda olay ve durumlar anlatılırken
duygusal düşünceler katılmaz. Coşku ve heyecana bağlı anlatımda duygular ve
içinde bulunulan ruh hali yansıtılır.
ETKİNLİK 11. Zaman adlı metnin göndergesi zaman kavramı
konusunda insanı düşündürmek. Felsefi metinlerin yazılış amacı ise
düşündürmektir. metnin yazılış amacı ile göndergesi arasında bir ilişki vardır.
düşünce yazılarında ileti daha açık bir şekilde ortaya konur. Şiirlerde ise
ileti açıkça verilmemiştir.
ETKİNLİK12. Birinci paragraf giriş bölümü, ikinci
paragraftan son paragrafa kadar olan kısım gelişme, son paragraf da sonuç
paragrafıdır.
ETKİNLİK 13. Zaman adlı metinde dil göndergesel işlevde
kullanılmıştır. bu metinde sözcükler daha çok gerçek ve yan anlamıyla
kullanılmıştır. dilin şiirsel işlevinde ise sözcükler daha çok mecaz
anlamlarıyla kullanılır.
sayfa16-17-18,
14. etkinlik: HARİKA ÇOCUK
Giriş: Yazarın birhanda
çalışan arkadaşını ziyarete gitmesi ve orada bir çocukla karşılaşması.
Gelişme: Yazarla çocuk
arasında geçen konuşmalar.Çocuğun torna tesviye işimnde çaılşması.
Sonuç: Ustanın gelmesi yle
çocuğun işine dönmesi, yazarın camın arkasından onu seyretmesi
Kişiler: Ayhan(çocuk),
Yazar, yazarın arkadaşı. Ateş Ali.
Yer: Sefer tasına benzeyen
bir handa küçük bir matbaa atölyesi.
Zaman: Bir gündüz vakti,
tam belli değil.
Anlatıcı: Yazarın kendisi.
Yazarın bakış açısı:
Kahraman anlatıcı bakış açısı kullanılmış. I. tekil şahıs anlatım var.
Olay
örgüsü:
* Yazarın arkadaşını ziyarete gitmesi.
* Büyükçe bir tahta sandığın içinde domates ekmek yiyen
çocuğu görmesi.
*Çocuğun ona kimi aradığını sorması.
* Yazarla çocuk arasında geçen konuşmalar.
* Çocuğun annesini ve babsını kaybedişini anlatması.
* çocuğun kaptan olmak istediğini anlatması.
* Çocuğun Ateş Ali arkadaşlıklarını anlatması.
* Çocukla yazarın değişik konulardan konuşmaları
* Ustanın gelmesi
* Çocuğun işinin başına gitmesi.
Çatışma. Oyun oynaması
gereken çocukların çalışmaları.
Tema: Küçük yaşta ailesini
geçindirmek zorunda olan çocukların dramı
Etkinlik 15:Harika Çocuk sanat yapmak amacıyla
yazılmış bir metindir. zaman adlı metin ise düşündürmek amacıyla
yazılmıştır.
Etkinlik 16. Küçük yaşta ailesini geçindirmek
zorunda olan çocukların dramı. bu ileti doğrudan değil sezdirme yoluyla
verilmiştir. sanat metinlerinde ileti doğrudan değil sezdirme yoluyla okuyucuya
ulaştırılır.
Etkinlik17: Sanat metinlerinde amaç okuyucuda
estetik zevk ve heyecan uyandırmadır. diğer metinlerde ise bilgilendirmek,
öğretmek amaçlanır.
Etkinlik 18:Harika Çocuk adlı metinde insana özgü
gerçeklik edebiyatın kurmacası içinde ele alınarak yeniden kurgulanmış ve
okuyucuya sunulmuştur.
Etkinlik 19:Harika Çocuk adlı metin yaşanılan
dönemin zihniyetini yansıtmaktadır. eserin yazıldıuğı dönemde küçük yaşta çok
zor işlerde çalışmak zorunda kalan çocukların varlığından bahsedilir. bu
Cumhuriyet Devri Türk edebiyatı geleneğinin özelliklerini yansıtır.
Etkinlik 20:Metninn yazıldığı dönemde ekenomik
sıkıntıların olduğu, küçük yaşta çocukların ağır işlerde çalıştığı, matbaa gibi,
modern makinaların kullanıldığını öğreniyoruz.
Etkinlik 21.Harika çocuk adlı metinde anlatıcı
yazarın kendisidir. buna kahraman anlatıcı denir. Yzar olayın içindedir. Zaman
adlı metinde ise anlatıcı oalyın içinde değildir. daha çok düşünceler üzerinde
yoğunlaşılmıştır. şahıs ön planda değildir. Harika Çocuk adlı metinde dil
sanatsal işlevde kullanılmıştır.
Etkinlik 22.
1) öğretici metin
- bilgi vermek amacıyla
yazılır.
- kesinlik vardır.
- uslüp kaygısı yoktur.
- açıklayıcı, tamamlayıcı gibi
anlatım türleri kullanılır.
- söz sanatları
kullanılmaz.
- dil göndergesel
işlevindedir.
2) sanatsal
metin
- estetik zevk ve duygu vermek
amacıyla yazılır.
- kesinlik yoktur.
- öznel bir bilgidir.
- uslüp kaygısı vardır.
- betimleyici ve öyküleyici gibi
anlatım türleri vardır.
- söz sanatları
kullanılır.
- dil sanatsal
işlevindedir.
sayfa21. ÖLÇME
DEĞERLENDİRME
A: Aşağıdak,i cümlelerin
sonuna yargılar doğru ise D yanlış ise Y yazınız.
Y
D
Y
D
D
D
B.:
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri doldurunuz.
* Sanat metinleri temel
ifede şekilleri bakımından anlatmaya bağlı,
göstermeye bağlıve coşku ve heyecana bağlı
metinler olmak üzere üçe ayrılır.
* Sanat metinlerinde dil sanatsal işleviyle kullanılır.
* Güzel sanatlar kullandıkları
malzemeye göre görsel , işitsel ve dramatik
sanatlar şeklinde gruplandırılır.
* Anlatmaya bağlı metinlerin
yapısını oluşturan ögeler. olayörgüsü , zaman,
mekan ve kişilerdir.
* Şiirin yapısını anlam ve biçim kaynaşmasından oluşan birimler
oluşturur.
C.
Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız:
1. D şiir
cümlesi
2. E bilgi verme amacı
gütmesi
3. E okur, okuduğu metne eleştirel gözle
bakmalıdır.
4. A. betimleme ( fakat aynı zamanda öyküleyici
analtımda vardır)
. Ç.
Aşağıdaki soruları sözlü olarak cevaplayınız.
1. Altı çizili cümlede var olan
gerçeklik ile kurmaca gerçekliğin aynı olmadığını, okurun eseri okurken gerçek
dünyadan kendini soyutladığı vurgulanmıştır.
2. sanatın toplum
hayatı açısından önemi
Sanat için, insana özgü
duyguların, düşüncelerin türlü araç ve gerçlerle anlatımı, dışa vurumudur
diyebiliriz. Güzellikler sanatla yaratılır. Yaşamı yüceltmek, daha anlamlı
kılmak sanatla olanaklıdır. Sanat insana yaşamının her kesiminde güç ve zevk
verebilir.
Sanat, "insandaki estetik yanın
irdelenmesi, algılanması, duyumsanması, sorgulanması ve insan nesne arasındaki
güzele varma çabasıdır" biçiminde tanımlanabilir. Sanat toplumsal değişmeleri
kolaylaştırır; bireylerin anlama, düşünme, algılama, yetilerini açık tutar,
duygusal yanlarını harekete geçirir. Sanat aynı zamanda evrensel bir
dildir.
Çağımızın sınırsız ve hızlı
değişkenliğine, sonsuz istek ve beklentilerine, gerek ayak uydurabilmek, gerek
onda olumsuz bulduğumuz yönelme ve olgulara karşı gereken savaşımı verebilmek
için, çok yönlü, çok boyutlu vé demokratik düşünmeyi öğrenmek gerekir. Doğru
toplumsallaşmayı gerçekleştirebilmek, yetişen kuşaklara bu değerleri
kazandırabilmek, öğretebilmek ve her yeni kuşağın bir öncekini aşması
gerektiğini kavratabilmek için her türlü eğitim ve öğretim yönteminin yeniden
ele alınması gereklidir. Bu yeni yöntemler çok yönlü, çok boyutlu, sürekli
yenilikler içeren ve yaratıcılığı destekleyen yöntemler olmalıdır. Böyle olunca
sanat eğitiminin de eh geniş, en zengin kapsamıyla bu yeni anlayış içerisinde
yer alması gerekir
SAYFA 23.
ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI
A: Aşağıdak,i cümlelerin
sonuna yargılar doğru ise D yanlış ise Y yazınız.
Y
D
D
Y
B.:
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri doldurunuz.
* Sanat metinlerinin amacı insanda estetik zevk ve heyecan
uyandırmadır.
* Sanat metinlerinde sözcükler
çoğunlukla mecazanlamda kullanılır.
* Masal, hikaye, roman anlatmaya bağlı sanat metinleri içinde yer
alır.
C.
Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız:
1. C. Sanat metinleri öğretmeyi
amaçlar.
2.E . Nesnel anlatım
kullandığı.
3. C . Betimleme
4. B. öyküleme
5. A. Açıklık