“13.Cuma Sağlığınız İçin Zararlı Mı?” başlıklı 1993’te yapılmış bir tıp araştırmasının özetinde; 13.Cuma’yı çevreleyen sağlık, davranış ve batıl inançlar arasındaki bağlantıların gözden geçirildiğinden bahsediliyor. Araştırmayı yapan kişi 6.Cuma ve 13. Cuma günlerinde gerçekleşen kazaların listesini birkaç sene boyunca tutmuş. Elde edilen sonuçlara göre insanlar 13.Cuma’da araçlarıyla dışarı çıkmayı tercih etmezken hastanelerde araba kazaları yüzünden bulunan insan sayısı, diğer Cuma günlerinde olan kazalara göre çok daha fazla. Böylece çıkartılan sonuç da şu: “13.Cuma kimileri için uğursuzdur. Araba kazalarından hastaneye gitme olasılığı %52’lere kadar çıkabiliyor. O gün evden çıkmamak tavsiye ediliyor.” Paraskevidekatriafobi hastaları (13.Cuma’dan ciddi anlamda korkan insanlar), çoktan heyecanlı bir biçimde bunun sebebini bekliyorlardır. Öyleyse hemen konuya girelim.
En Yaygın Batıl İnanç
Hristiyan inanışına göre haftanın altıncı günü olan Cuma ve 13 sayısı, eski zamanlardan kaldığı söylenilen bir üne sahiptir. Bazı kaynaklara göre Amerika’daki en yaygın inanış 13.Cuma inanışı. Bazı insanlar o gün işe gitmezken bazıları restoranlarda yemek yemiyor, bir çoğu da böyle bir günde evlenmek istemiyor. Bu batıl inanışın ne kadar eski olduğunu söylemek mümkün değil çünkü kökeni konusunda ancak tahminlerle bulunulabilir.
Efsaneye göre 13 kişi yemek yemek için aynı sofraya oturursa içlerinden biri bir sene içinde ölür. Pek çok kentte 13.Cadde ya da 13.Bulvar gibi yerler yoktur. Çoğu binanın 13.katı olmaz. İsminize 13 mektup gelmişse şeytanın şansı sizin olur. Bir cadılar toplantısında 13 cadı olur.
İnsanların 13 sayısını talihsizlikle neden ve nasıl bağdaştırdıkları tam olarak bilinemese de bu batıl inanışın oldukça eski olduğu söyleniyor. Fakat bu konuyla ilgili pek çok teori var. Örneğin bunlardan birinde 13 korkusunun sayı sayma becerisinin başlangıcıyla ilgili olduğu söylenir. İlkel insanlar 10 parmakları ve iki elleri olduğundan 12’ye kadar sayabiliyor ve 13 ile gerisinden, gizeminden korkuyorlardı. Tabii bu teorinin eksik bir tarafı da var: İlkel insanların ayak parmakları yok muydu?
Ölüm ve Yaşam
Eski medeniyetler 13 korkuları konusunda hemfikir değillerdi. Çinliler ve eski Mısırlılar (bir dönem için) bu sayıyı şanslı kabul ediyorlardı. Eski Mısırlılar’a göre hayat, belli evreler aşılarak kendini gösteren ruhsal bir çıkıştır. Bu evrelerin on ikisi bu hayattadır ve on üçüncüsü, sonsuz olduğuna inanılan öbür hayattadır. Bu yüzden 13 sayısı yok oluş anlamından ziyade muhteşem bir dönüşüm olarak görülen ölümü sembolize eder. Mısır medeniyeti kaybolmuş olmasına rağmen 13 sembolizmi devam etti ve bazı aşınmalara uğrayarak günümüze bir uğursuzluk belirtisi olarak geldi.
Lanet
Bazı kaynaklar, batı medeniyetinin ilk günlerinde patriarkal dinlerin kurucuları tarafından, kadınsallığı temsil ettiği için 13’ün kasten yerildiğini söyler. 13, tarih öncesi tanrıçalara tapan kültürlerde kutsal sayılır, çünkü bir sene içindeki aylık döngülere tekabül eder (13×28=364). Güneş takvimi ay takvimini ezince mükemmel sayı 13 değil 12 olur. Böylece 13 bir lanet olarak görülmeye başlanır. Diğer yandan 13 ile ilgili ilk tabulardan birinin de Doğu’da Hindular’da çıktığı söylenir. Bu inanışa göre 13 kişinin herhangi bir sebeple bir araya gelip bir şey yapması şanssızlık getirir. Tuhaf bir biçimde aynı batıl inanç eski Vikingler’de de vardır. Efsanesiyse şöyle anlatılır:
“On iki tanrı, Valhalla’da bir şölene davet edilmişti. Kötü tanrı Loki, Fesatlık Tanrısı, konuk listesinde yoktu fakat partiye yine de geldi. Böylece katılımcı sayısı 13’e çıkmış oldu. Karakterine sadık olan Loki, kör Kış Tanrısı Hod’u ayartarak cehennemi uyandırdı ve tanrıların favorisi olan Balder’e saldırdı. Hod, Loki’nin verdiği ökseotundan mızrağı aldı ve itaatkâr bir biçimde Balder’e vurarak onu anında öldürdü. Tüm Valhalla yasa boğuldu. Çoğunluk öykünün ana fikrinin davetsiz misafirlere karşı dikkatli olun mesajı olduğunu düşünse de Norse mitolojisine göre yemek partilerinde 13 kişi olmasının uğursuzluk getirdiğine inanılmaya başlandı.” Sanki buna destek çıkmak istercesine İncil’de de Son Akşam Yemeği’nde 13 kişinin olduğu söylenir. Ayrıca İsa’nın mitleştirilmiş çarmıha gerilişi de Cuma günü olmuştur.
Bir inanışa göre Cuma günü yatak takımlarını değiştirmek, kötü rüyalar görmenize sebep olur. Cuma günü bir yolculuğa çıkmayın, yoksa başınıza bir kaza gelir. Tırnaklarınızı Cuma günü keserseniz bu size acı getirir. Cuma günü yola çıkan gemiler kötü şanslı olur. Yüz sene önce İngiliz hükümeti, deniziciler arasındaki yaygın batıl inançları kırmak için ‘H.M.S. Friday’ isimli özel bir gemi ayarladı. Gemiyle ilgili her şey, yola çıkışından mürettebatının seçilişine kadar, Cuma günü yapıldı. İsmi Jim Friday (Cuma) olan biri de kaptan olarak seçildi. Fakat insanları yüreklendirmek için yapılan bu çalışma maalesef hüsranla sonuçlandı. Çünkü gemiyi bir daha ne gören ne de hakkında bir şey duyan oldu.
Kimileri Cuma’nın kötü itibarının Cennet Bahçesi’ne kadar uzandığını söyler. Havva’nın Adem’i yasak meyveyle yoldan çıkartmasının Cuma gününe denk geldiği sanılmaktadır. Böylece her ikisi de cennetten kovuldu. Ayrıca Büyük Tufan’ın da bir Cuma günü olduğuna, tanrının Babil Kulesi’ni inşa edenlerin dilini Cuma günü bağladığına, Solomon’un tapınağının Cuma günü yerle bir edildiğine ve İsa’nın bir Cuma günü çarmıha gerildiğine inanılır. Bu yüzden Cuma Hristiyanlar için tövbe günüdür.
Pagan Roma’sında Cuma idam günüydü fakat diğer Hristiyanlık öncesi kültürlerde şabat günü, ibadet günüdür. Bu yüzden o gün kendileriyle ilgili faaliyetlerde bulunan insanlar tanrıların kutsamasını kazanamazlar.
İşi daha da karmaşıklaştıran, bu pagan kuruluşların Kilise’nin kurulmasıyla kaybolmamasıydı. Cuma onların kutsal günüyse Kilise bunun tam tersini yapmalıydı. Böylece Orta Çağ’da Cuma günü Cadılar Şabatı olarak anılmaya başlandı.
131
Şövalyelerin Mason Teşkilatı
Da Vinci Şifresi isimli romanda tarihsel bir gerçek olarak gösterilen teoriye göre, 13 sayısının durumu, bir çarpışmanın değil 700 sene kadar önce gerçekleşen bir felaketin sonucu. Felaket Haçlı seferleri sırasında oluşturulan efsanevi savaşçı keşişlerin katledilmesiydi. 200 sene boyunca savaşçı bir grup olarak ün yapan bu teşkilat, 1300’lere gelindiğinde öyle güçlü bir hâl almıştı ki krallar ve papazlar tarafından politik bir tehdit olarak görüldü, kilise ve devletin ortaklaşa yaptığı bir suikastle de sona erdirildi.
13 Ekim 1307’de Fransız Kral IV. Philip’in muhafızlarının yaptığı toplu tutuklamalarda binlerce şövalye zincirlenerek büyücülük, dine küfür, müstehcenlik ve homoseksüellik faaliyetleri yürütmekle suçlandı. Bu suçlamaların hiçbiri kanıtlanamadı fakat tutuklamalardan yedi sene sonraki dönemde yüzlerce şövalye iğrenç işkencelere maruz kalarak itirafta bulunmaları istendi. Pek çoğu kazıklara takılarak yakıldı ve işkence gördü.
Modern Bir Fenomen
Aslında kimse 19.yüzyıl öncesinden bu inanışla ilgili kesin bir bulguya rastlayabilmiş değil. Daha eski çağlarda yaşayan insanlar 13.Cuma’yı bir talihsizlik günü olarak görüyorlardıysa da bunu belgeleyecek bir kanıt henüz bulunamadı. Sonuç olarak bazı araştırmacılar bunun 20.yüzyıl medyasının doğurduğu modern bir fenomen olduğunu düşünmeye başladı.
Bundan yüz yıl kadar öncesinde 13.Cuma, fabl sözlüğünde adı geçen bir şey bile değildi. Bahsedilen sözlüğün daha sonraki basımlarında böyle bir giriş görülüyor fakat açıklama oldukça basit: “Özellikle şanssız olan Cuma günleri. bknz. 13.” Yani bu karmaşık batıl inanış basit bir düzeye indirgenmiş oluyor:
ŞANSSIZ CUMA + ŞANSSIZ 13 = EN ŞANSSIZ CUMA
Eğer durum böyleyse on üçüncü Cuma’ya böyle bir yafta yapıştırmamız yanlış olur.
Son Bir Not
‘13: Dünyanın En Popüler Batıl İnancının Hikâyesi’ isimli kitapta yazar Nathaniel Lachenmeyer, ‘şanssız Cuma’yla’ ‘şanssız 13’ün birleşmesinin 13.Cuma isimli ve 1907 senesinde basılmış bir romanla ortaya çıktığını söylüyor. Artık unutulmuş olan bu roman, dönem içerisinde basında büyük yer tutmuş ve insanların bu batıl inanca kayma göstermelerine sebep olmuştur. Romancı Thomas W. Lawson’ın bu temeli kendinin yarattığı tam olarak söylenemez, çünkü yazar bunu romanında toplum bililncinde zaten varolan bir şey olarak gösteriyor. Fakat her ne olursa olsun bugüne kadar devam etmiş bir inanışı bu şekilde yaratmış oldu.
Read more
En Yaygın Batıl İnanç
Hristiyan inanışına göre haftanın altıncı günü olan Cuma ve 13 sayısı, eski zamanlardan kaldığı söylenilen bir üne sahiptir. Bazı kaynaklara göre Amerika’daki en yaygın inanış 13.Cuma inanışı. Bazı insanlar o gün işe gitmezken bazıları restoranlarda yemek yemiyor, bir çoğu da böyle bir günde evlenmek istemiyor. Bu batıl inanışın ne kadar eski olduğunu söylemek mümkün değil çünkü kökeni konusunda ancak tahminlerle bulunulabilir.
Efsaneye göre 13 kişi yemek yemek için aynı sofraya oturursa içlerinden biri bir sene içinde ölür. Pek çok kentte 13.Cadde ya da 13.Bulvar gibi yerler yoktur. Çoğu binanın 13.katı olmaz. İsminize 13 mektup gelmişse şeytanın şansı sizin olur. Bir cadılar toplantısında 13 cadı olur.
İnsanların 13 sayısını talihsizlikle neden ve nasıl bağdaştırdıkları tam olarak bilinemese de bu batıl inanışın oldukça eski olduğu söyleniyor. Fakat bu konuyla ilgili pek çok teori var. Örneğin bunlardan birinde 13 korkusunun sayı sayma becerisinin başlangıcıyla ilgili olduğu söylenir. İlkel insanlar 10 parmakları ve iki elleri olduğundan 12’ye kadar sayabiliyor ve 13 ile gerisinden, gizeminden korkuyorlardı. Tabii bu teorinin eksik bir tarafı da var: İlkel insanların ayak parmakları yok muydu?
Ölüm ve Yaşam
Eski medeniyetler 13 korkuları konusunda hemfikir değillerdi. Çinliler ve eski Mısırlılar (bir dönem için) bu sayıyı şanslı kabul ediyorlardı. Eski Mısırlılar’a göre hayat, belli evreler aşılarak kendini gösteren ruhsal bir çıkıştır. Bu evrelerin on ikisi bu hayattadır ve on üçüncüsü, sonsuz olduğuna inanılan öbür hayattadır. Bu yüzden 13 sayısı yok oluş anlamından ziyade muhteşem bir dönüşüm olarak görülen ölümü sembolize eder. Mısır medeniyeti kaybolmuş olmasına rağmen 13 sembolizmi devam etti ve bazı aşınmalara uğrayarak günümüze bir uğursuzluk belirtisi olarak geldi.
Lanet
Bazı kaynaklar, batı medeniyetinin ilk günlerinde patriarkal dinlerin kurucuları tarafından, kadınsallığı temsil ettiği için 13’ün kasten yerildiğini söyler. 13, tarih öncesi tanrıçalara tapan kültürlerde kutsal sayılır, çünkü bir sene içindeki aylık döngülere tekabül eder (13×28=364). Güneş takvimi ay takvimini ezince mükemmel sayı 13 değil 12 olur. Böylece 13 bir lanet olarak görülmeye başlanır. Diğer yandan 13 ile ilgili ilk tabulardan birinin de Doğu’da Hindular’da çıktığı söylenir. Bu inanışa göre 13 kişinin herhangi bir sebeple bir araya gelip bir şey yapması şanssızlık getirir. Tuhaf bir biçimde aynı batıl inanç eski Vikingler’de de vardır. Efsanesiyse şöyle anlatılır:
“On iki tanrı, Valhalla’da bir şölene davet edilmişti. Kötü tanrı Loki, Fesatlık Tanrısı, konuk listesinde yoktu fakat partiye yine de geldi. Böylece katılımcı sayısı 13’e çıkmış oldu. Karakterine sadık olan Loki, kör Kış Tanrısı Hod’u ayartarak cehennemi uyandırdı ve tanrıların favorisi olan Balder’e saldırdı. Hod, Loki’nin verdiği ökseotundan mızrağı aldı ve itaatkâr bir biçimde Balder’e vurarak onu anında öldürdü. Tüm Valhalla yasa boğuldu. Çoğunluk öykünün ana fikrinin davetsiz misafirlere karşı dikkatli olun mesajı olduğunu düşünse de Norse mitolojisine göre yemek partilerinde 13 kişi olmasının uğursuzluk getirdiğine inanılmaya başlandı.” Sanki buna destek çıkmak istercesine İncil’de de Son Akşam Yemeği’nde 13 kişinin olduğu söylenir. Ayrıca İsa’nın mitleştirilmiş çarmıha gerilişi de Cuma günü olmuştur.
Bir inanışa göre Cuma günü yatak takımlarını değiştirmek, kötü rüyalar görmenize sebep olur. Cuma günü bir yolculuğa çıkmayın, yoksa başınıza bir kaza gelir. Tırnaklarınızı Cuma günü keserseniz bu size acı getirir. Cuma günü yola çıkan gemiler kötü şanslı olur. Yüz sene önce İngiliz hükümeti, deniziciler arasındaki yaygın batıl inançları kırmak için ‘H.M.S. Friday’ isimli özel bir gemi ayarladı. Gemiyle ilgili her şey, yola çıkışından mürettebatının seçilişine kadar, Cuma günü yapıldı. İsmi Jim Friday (Cuma) olan biri de kaptan olarak seçildi. Fakat insanları yüreklendirmek için yapılan bu çalışma maalesef hüsranla sonuçlandı. Çünkü gemiyi bir daha ne gören ne de hakkında bir şey duyan oldu.
Kimileri Cuma’nın kötü itibarının Cennet Bahçesi’ne kadar uzandığını söyler. Havva’nın Adem’i yasak meyveyle yoldan çıkartmasının Cuma gününe denk geldiği sanılmaktadır. Böylece her ikisi de cennetten kovuldu. Ayrıca Büyük Tufan’ın da bir Cuma günü olduğuna, tanrının Babil Kulesi’ni inşa edenlerin dilini Cuma günü bağladığına, Solomon’un tapınağının Cuma günü yerle bir edildiğine ve İsa’nın bir Cuma günü çarmıha gerildiğine inanılır. Bu yüzden Cuma Hristiyanlar için tövbe günüdür.
Pagan Roma’sında Cuma idam günüydü fakat diğer Hristiyanlık öncesi kültürlerde şabat günü, ibadet günüdür. Bu yüzden o gün kendileriyle ilgili faaliyetlerde bulunan insanlar tanrıların kutsamasını kazanamazlar.
İşi daha da karmaşıklaştıran, bu pagan kuruluşların Kilise’nin kurulmasıyla kaybolmamasıydı. Cuma onların kutsal günüyse Kilise bunun tam tersini yapmalıydı. Böylece Orta Çağ’da Cuma günü Cadılar Şabatı olarak anılmaya başlandı.
131
Şövalyelerin Mason Teşkilatı
Da Vinci Şifresi isimli romanda tarihsel bir gerçek olarak gösterilen teoriye göre, 13 sayısının durumu, bir çarpışmanın değil 700 sene kadar önce gerçekleşen bir felaketin sonucu. Felaket Haçlı seferleri sırasında oluşturulan efsanevi savaşçı keşişlerin katledilmesiydi. 200 sene boyunca savaşçı bir grup olarak ün yapan bu teşkilat, 1300’lere gelindiğinde öyle güçlü bir hâl almıştı ki krallar ve papazlar tarafından politik bir tehdit olarak görüldü, kilise ve devletin ortaklaşa yaptığı bir suikastle de sona erdirildi.
13 Ekim 1307’de Fransız Kral IV. Philip’in muhafızlarının yaptığı toplu tutuklamalarda binlerce şövalye zincirlenerek büyücülük, dine küfür, müstehcenlik ve homoseksüellik faaliyetleri yürütmekle suçlandı. Bu suçlamaların hiçbiri kanıtlanamadı fakat tutuklamalardan yedi sene sonraki dönemde yüzlerce şövalye iğrenç işkencelere maruz kalarak itirafta bulunmaları istendi. Pek çoğu kazıklara takılarak yakıldı ve işkence gördü.
Modern Bir Fenomen
Aslında kimse 19.yüzyıl öncesinden bu inanışla ilgili kesin bir bulguya rastlayabilmiş değil. Daha eski çağlarda yaşayan insanlar 13.Cuma’yı bir talihsizlik günü olarak görüyorlardıysa da bunu belgeleyecek bir kanıt henüz bulunamadı. Sonuç olarak bazı araştırmacılar bunun 20.yüzyıl medyasının doğurduğu modern bir fenomen olduğunu düşünmeye başladı.
Bundan yüz yıl kadar öncesinde 13.Cuma, fabl sözlüğünde adı geçen bir şey bile değildi. Bahsedilen sözlüğün daha sonraki basımlarında böyle bir giriş görülüyor fakat açıklama oldukça basit: “Özellikle şanssız olan Cuma günleri. bknz. 13.” Yani bu karmaşık batıl inanış basit bir düzeye indirgenmiş oluyor:
ŞANSSIZ CUMA + ŞANSSIZ 13 = EN ŞANSSIZ CUMA
Eğer durum böyleyse on üçüncü Cuma’ya böyle bir yafta yapıştırmamız yanlış olur.
Son Bir Not
‘13: Dünyanın En Popüler Batıl İnancının Hikâyesi’ isimli kitapta yazar Nathaniel Lachenmeyer, ‘şanssız Cuma’yla’ ‘şanssız 13’ün birleşmesinin 13.Cuma isimli ve 1907 senesinde basılmış bir romanla ortaya çıktığını söylüyor. Artık unutulmuş olan bu roman, dönem içerisinde basında büyük yer tutmuş ve insanların bu batıl inanca kayma göstermelerine sebep olmuştur. Romancı Thomas W. Lawson’ın bu temeli kendinin yarattığı tam olarak söylenemez, çünkü yazar bunu romanında toplum bililncinde zaten varolan bir şey olarak gösteriyor. Fakat her ne olursa olsun bugüne kadar devam etmiş bir inanışı bu şekilde yaratmış oldu.