10. Sınıf Edebiyat Sayfa 129 - 133 Soruları ve Cevapları Biryay Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10. Sınıf Edebiyat Sayfa 129 - 133 Soruları ve Cevapları Biryay Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10. Sınıf Edebiyat Sayfa 129 - 133 Soruları ve Cevapları ( Biryay Yayınları )

Sayfa 129
 UYARI: SU KASİDESİNDEKİ BÜTÜN SÖZ SANATLARINI 

( ilk 3 beyit)
  • 1. Beyit: 
  • Bir organ olan "göz "e kişilik verip ona hitap edilerek teşhis;
  •  göz'e seslenirken "ey" ünle­mi kullanılarak nida
  • "saçma" kelimesiyle gaipten, sözü "ey göz" ifadesiyle muhataba çevrilerek iltifat(Duygular ifade edilirken sözün, bahsedilen varlıktan çevrilip başka bir varlığa yöneltilmesi veya muha­taptan gaibe döndürülmesi, yani hitabın yönünün değiştirilmesi sanatıdır); 
  • yüreğindeki acılar, "ateş"e benzetilerek açık İstiare vardır. 
  • "Eşk" yani saçılan gözyaşları, ateşe sıkılan alelade suya benzetilerek benzetme yönü ve benzetme edatı verilmediği için Teşbih-i Müekke de (Buna Teşbih-i Belîg de denir.) 
  • Dökülüp saçılan gözyaşları, bir amaca, yani gönüldeki ateşleri dindirme, söndürme sebebine yönelik akıtıldığı ifade edilerek bir gerçek, güzel bir sebebe bağlanmak suretiyle hüsn-i ta'lîl;
  •  Anâsır-ı Erba'a'nın iki unsuru olan "od" ve "su" kelimeleri anlam zıtlıkları düşündürülerek uyumlu bir biçimde bir araya getirilmesiyle tezâd sanatı vardır.

2. Beyit: Beyitte yer alan edebî sanatlar şöylece sıralanabilir: 
Azerî Türkçesi’nin bir özelliği ola­rak, -belki de Farsça'nın etkisiyle "Âb-gûndur" ifadesiyle soru edatı olan "mı, mi, mu, mü" getirilmeden soru sorulup, "Âb-gûndur" denilerek "Âb-gûn mudur?" (su renginde midir?) anlamı kasdedilmiştir. Aynı biçimde ikinci mısradaki "günbed-i devvâr" ifadesiyle de "günbed-i devvâreyi mi?" (dönen gök kubbe­sini mi?) anlamı kasdedilerek İstifham (istifham: Arapça bir kelime olup lügatte "sorma, öğrenmek için sorma" demektir.) sanatı yapılmıştır.
  • 3. Beyit: 
  • "Tığ: kılıç" kelimesiyle sevgilisinin keskin yaralayıcı bakışları kastedildiği, başka bir de­yişle sevgilinin keskin, yaralayıcı bakışları, gamzesi kılıca benzetilip bir tek kendisine benzetilenin söy­lenmesiyle Açık îsti'âre
  • âşığın parça parça olmuş gönlü, yarıklar açılmış duvara benzetilip edât-ı teş­bih (benzetme edatı) söylenmemesiyle teşbih-i temsili,
  •  suyun duvarda yarıklar bıraktığını söylemekle irsal - i mesel (Bir fikri ispatlamak ya da güçlendirmek için daha önce söylenmiş bir sözü örnek olarak göstermek sanatıdır. Bu büyük bir şairin sözü olduğu gibi, bir atasözü ya da bir halk deyimi olabilir. Bazı şairler, kendi sözlerini misâl göstererek de irsâl-i mesel yapmışlardır.);
  •  "Tığ", "gönül" ve "çak çak" kelimeleri sıralandıktan sonra bunlarla ilgili ve tamamlayıcı nitelikte, paralelindeki "su", "dîvâr" ve "rah­neler" kelimelerinin ikinci mısra'da, karışık bir düzen içinde söylenmesiyle leff ü neşr,
  •  "Çak" kelimesinin birinci mısra'da iki defa tekrarlanmasına tekrir; "Tîğ-çâk; su-mürûr-rahne; zevk-gönül" kelimeleri ara­sındaki anlam ilgileri göz önünde bulundurularak bir araya getirilmesiyle tenâsüb sanatlarının yapıldığı tesbit edilebilir.

Okuduğunuz şiirin ilk beş beytinin ahenk ögelerini aşağıya yazınız.

Aliterasyon: s, r, l
Asonans: e, i, a
Kelime tekrarı: Su
Uyak: -a(-e) su: redif
Ar:Zengin uyak
Ölçü: aruz ölçüsü
Söyleyiş Özelliği: Kaside türünün söyleyiş özelliklerine uygun bir üslup vardır. Şair anlattığı kişiyi(Hz.Muhammed’i) çeşitli imge ve mecazlarla, benzetmelerle övmektir.
Sayfa 130
a. Şiirde, ses ve anlam birleşmesiyle oluşan birimlerin adını belirtiniz. Bunların özelliklerini aşağıya sıralayınız.
Şiirde beyitler arasında ses ve anlam uyumu vardır. Şiirin nazım birimi beyittir.



b. Şiirdeki her birimin temasını ve şiirin temasını aşağıdaki şemaya yazınız.
b.
1.Beyit:Gönülde sönmeyen ateş
2.Beyit:Gözyaşının dünyayı kaplaması
3.Beyit:Bakışın özelliği
4.Beyit: Gönlün güzellikten korkması
5.Beyit: Güzelliğin benzersizliği
6.Beyit: Gözlerin benzersiz olması
7.Beyit: Ağlayışın boşuna olmaması
8.Beyit: Güzelliğe muhtaç olma
9.Beyit: Güzelliği ve aşkı isteme
10.Beyit: Özlem
11.Beyit: Güzelliğin peşinden yürümek
12.Beyit: Kıskançlık
13.Beyit: Teselli
14.Beyit: Aşkın bedelini ödeme
15.Beyit: Güzelliğin tehlikesi
On Altıncı Beyit: Hz. Muhammed’in temiz yaradılışı
On Yedinci Beyit: Hz. Muhammed’in mucizeleri
On Sekizinci Beyit: Hz. Muhammed’in mucizeleri
On Dokuzuncu Beyit: Hz. Muhammed’in mucizeleri
Yirminci Beyit: Hz. Muhammed’in mucizeleri
Yirmi Birinci Beyit: Hz. Muhammed’in dostlarına ve düşmanlarına etkileri
Yirmi İkinci Beyit: Hz. Muhammed’in rahmeti
Yirmi Üçüncü Beyit: Suyun onu hep araması
Yirmi Dördüncü Beyit: Suyun ona olan bağlılığı
Yirmi Beşinci Beyit: Onu övmenin güzelliği
Yirmi Altıncı Beyit: Ona duyulan özlem
Yirmi Yedinci Beyit: Onun keramet ve bereketi
Yirmi Sekizinci Beyit: Onun her dileğinin kabul olması
Yirmi Dokuzuncu Beyit: Onun varlığının insanı rahatlatması
Otuzuncu Beyit: Onun layıkıyla övmenin zorluğu
Otuz Birinci ve Otuz İkinci Beyitler: Peygamberin şefaatini dileme
Şiirin Teması: Hz. Muhammed’e Duyulan Sevgi


•   Şemaya yazdığınız tespitlerden yola çıkarak "okuduğunuz şiiri meydana getiren birimlerin ortak paydasını" belirtiniz.
Okuduğumuz şiiri meydana getiren beyitlerin ortak paydası Hz. Muhammed’e duyulan sevgi ve özlemdir.
c. Şiirin ve birimlerin teması arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
Şiirin beyitlerinden her biri peygamber sevgisini farklı bir yönüyle ele almıştır. Şiirdeki “su” imgesi berraklığı, saflığı, temizliği ifade eder.
Sayfa 131

1)Fuzûlî de Bâkî gibi 16. Yüzyılda yaşamış büyük bir divan şairidir. Dönemin sosyal ve siyasi ihtişamı onun şiirlerine de yansımıştır. Şiirlerinde güçlü bir ifade ve ince bir dil zevki vardır. İmge ve mecazların tasavvuf felsefesine özgü bir derinlikle ele alınır.
11.Etkinlik
A)Şiirin Özellikleri:
Birimlerin Sayısı: 32
Konu: Hz. Muhammed’in övülmesi
Uyak Düzeni: aa,ba,ca,da…
İlk Beyit: Matla
Son Beyit: Makta
Nesib Bölümünü Oluşturan Beyitler: 2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15
Girizgah Bölümünü Oluşturan Beyitler: 16,17,18
Methiye Bölümünü Oluşturan Beyitler: 19,20
Fahriye Bölümünü Oluşturan Beyitler: 30
Dua Bölümünü Oluşturan Beyitler: 31, 32
Ölçü: Aruz
b. Şiir kaside nazım şekliyle yazılmıştır.
2)Şiirde(ilk altı beyitte) kendi anlamı dışında kullanılan kelimeler:
Kelime
Gerçek Anlamı
Şiirdeki Anlamı
Ateş
Ateş
Aşk acısı
Kubbe
Üstü yarım küre biçimindeki yapı
Dünya
Keskin
Kesiyici, yaralayıcı
Etkileyici bakış
Yaralı
Bir hastalık veya darbe sonucu
Aşk acısı çıkan kişi
Gül
Bir çiçek türü
Sevgili
Tüy
Yeni çıkmış, küçük kıl
Tazelik, güzellik

12.Etkinlik
Eşk: Gözyaşı anlamındadır. “Sevgilinin aşkıyla aşığın gözünden akan su” anlamında kullanılmıştır.
Od: Ateş anlamındadır. Aşkın gönülde yaktığı ateştir. Su bile ateşi söndüremez.
Günbed-i Devvar: Dünya anlamında kullanılmıştır.
Peykan: Kirpik anlamındadır. Sevgilinin kirpikleri bir ok gibi aşığı yaralar.
Dürr: İnci demektir. Sevgili, bir inci gibi kıymetlidir.
Gül: Sevgili anlamındadır. Sevgili gül gibi güzel ve narindir.
Müjgan: Kirpik anlamındadır.
Sayfa 132
a. Şiirin ilk beytinde şair, gönlündeki ateşin su ile söndürülemeyecek derecede çok olduğunu söyleyerek mübalağa (abartma) sanatı yapmaktadır. "Ateş" anlamındaki "od" kelimesini, aşk ateşi yerine kullanarak "mecaz" yapmaktadır. Yine aynı beyitte "su ve ateş" kelimelerini bir arada kullanarak da tezat (zıtlık) sanatı yapmıştır.
Şiirin ilk beytinde şair, kitapta anlatıldığı gibi mübalağa ve tezat sanatına yer vermiştir.
b. Şiirin 2, 3, 4, 5, 6 ve 7. beyitlerindeki söz sanatlarının adlarıaşağıda belirtilmiştir. Bu sanatla-rın nasıl yapıldığınıaçıklayınız.
İkinci beyit: Tecahüliarif:Şair  dünyanın rengini bilmiyormuş gibi davranır.
Mübalağa: Şairin gözyaşları dünyayı kaplamıştır.
Hüsnitalil: Dünyanın rengini gözyaşlarından aldığını düşünmektedir.
Tenasüp: Gözyaşı, göz, su ile kubbe, dünya  kelimelerinde anlam ilişkiis vardır.
Üçüncü Beyit:
Açık istiare: Akarsu sevgilinin keskin bakışlarına, duvar ise aşığa benzetilir.
TenasüP: Kılıç, keskin, parça parça yarık kelimeleri arasında anlam ilişkisi vardır.
Teşbih: Sevgilinin bakışları keskin bir kılıca benzetilmiştir.
Dördüncü Beyit:
Ad aktarması: Kirpiklerin sözünü korkarak söyleyen  gönül değil dildir. Gönül sözüyle dil kastedilmiştir.
Tenasüp: Korkmak, çekinmek kelimeleri arasında anlam ilişkisi vardır.
Açık istiare: Su aşka benzetilmiştir.
Beşinci Beyit:
Teşbih: Sevgilinin yüzü güle benzetilmiştir.
Tevriye: Sele vermek sözü hem boş vermek hem de bolca su vermek anlamında kullanılmıştır
Tenasüp: “Bahçıvan, gül, gül bahçesi” kelimeleri arasında anlam ilişkisi vardır.
Altıncı Beyit:
Teşbih: Su, siyahlığı yönüyle kalemin yazısına benzetilmiştir.
Kinaye: Kalem gibi sözüyle yüzdeki tüylerin özenle çizilmiş olduğu anlatılmaktadır.
Tenasüp: kalem, yazı kelimeleri arasında anlam ilişkisi vardır.
Yedinci Beyit:
Tezat: gül- diken kelimeleri arasında
Ad Aktarması: “Yanak” kelimesiyle sevgili kastedilmektedir. (parça- bütün)
Tenasüp: Yanak, kirpik kelimeleri arasında anlam ilişkisi vardır.
c. Şiirdeki imgeler ve söz sanatlarının şiire katkısını belirtiniz.
Şiirdeki imge ve söz sanatları anlatımın etkileyici ve derin bir özellik kazanmasına yardımcı olur.
ç. "Ahmed-i Muhtâr, Seyyit, Ensâr, Şeb-i Mirac" isimlerinin şiirde kullanılma nedenini açıklayınız.
”Ahmed- Muhtar, Seyyit, Ensar, Şeb-i Miraç”  isimleri Peygamber efendimizle ilgili duygu ve düşüncelerin daha somut bir biçimde ifade edilmesini sağlamak amacıyla  kullanılmıştır.

3.      Okuduğunuz şiirde Fuzulî'nin gözlem, izlenim, sezgi ve kişisel duyarlılığını belirten bölümleri söyleyiniz. Bunların yaşanmasının mümkün olup olmadığını açıklayınız.
Fuzuli Hz. Muhammed’e duyduğu sevgi ve hürmeti kendine özgü şiirsel ve felsefi bir üslupla dile getirmiştir. Bu sevgiyi doğrudan anlatmak yerine tabiatın en kutsal varlığı ve yaşam kaynağı olan “su” kavramı ile özdeşleştirerek dile getirmiştir.  Birçok beyitte suyu kişileştirmiştir.

4.      Şiiri, yan anlam bakımından değerlendiriniz.
Şiirdeki kelimelerin büyük bir çoğunluğu yan anlamda kullanılmıştır.

b.  Fuzulî'nin şiirinde dile getirilen duygu ve düşüncenin günümüz şiirinde nasıl dile getirildiğini
belirtiniz.
Fuzuli’nin şiirinde peygamber sevgisi yoğun bir imge ve mecazla övülmüş, benzetmeler ve soyut ifadelerle derinlik kazanmıştır. Ağır ve süslü bir dille sunulan bu kasidenin  anlam boyutu da derinlerdedir.

5.   a. Şiirde kullanılan Arapça ve Farsça kelimelerden birkaç örneği aşağıya yazınız.
•   Bu kelimelerin şiirde neden kullanıldığını tartışınız. Ulaştığınız sonucu belirtiniz.
Arapça Kelimeler:Devvar, muhit, aceb, mürur, rahne, vehm, mecruh
Farsça Kelimeler: Eşk, ab-gun, divar, peykan, bağ-ban, gül-zar, dil, gubar
Arapça ve Farsça kelimeleri kullanmak, divan şiirinin dil ve anlatım geleneğinin bir sonucudur.

b. Şiirin hangi geleneğin etkisiyle yazıldığını belirtiniz.
Divan şiiri kaside geleneğine göre yazılmıştır.
 Sayfa 133

b.  Fuzulî hakkındaki bilgileriniz ve okuduğunuz şiirden hakkındaki çıkarımlarınızı aşağıya yazınıZ
FUZULİ MADDELER HALİNDE 
FUZÛLİ (1495-1506)
  • 1495 yılında Irak'ın Kerbela kentinde doğmuştur.ASIL ADI MEHMET'TİR.
  • İyi bir öğrenim görmüştür.
  • Bağdatın fethinde sonra Kanuni Sultan Süleyman'a ve devletin ileri gelenlerine kasideler takdim etmiş böylece dikkatleri çekmiştir.
  • Kendisine dokuz akçelik bir maaş bağlanmış ama bunu hiç alamamıştır.Bunu dile getirdiği ŞİKAYET-NAMESİ çok meşhurdur.
  • ŞİKAYET-NAMEDEN ÇOK ÜNLÜ DİZELER: (günümüz Türkçesiyle şöyle):
  • selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar. 
    hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler. 
    eğer ki görünürde itaat eder gibi davrandılar.
    ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler.
  • Hayatı Hille,Bağdat ve Kerbela dolaylarında geçmiştir.
  • Yalnızca yaşadığı yüzyılın değil, Divan şiirinin en büyük ustalarındandır.
  • FUZULİ BİR AŞK,ISTIRAP ŞAİRİDİR.
  • Arapça, Farsça ve dönemin bütün bilimlerini öğrenmiştir.
  • Türkçe şiirlerini Azeri şivesiyle yazmıştır.
  • Gazelleri ve "Leyla vü Mecnun" mesnevisiyle haklı bir şöhret kazanmıştır.
  • Bir naat olan "Su Kasidesi" de çok beğenilen şiirlerindendir.(SU KASİDESİNDE BÜTÜN EDEBİ SANATLAR İÇİN TIKLAYINIZ...)
  • Şiirlerinde coşkulu bir lirizm vardır.
  • DİVAN ŞİİRİNİN EN LİRİK ŞAİRİDİR.
  • "BİLİMSİZ ŞİİR KALIPSIZ DUVARA BENZER." anlayışındaki şair dil ustalığını engin kültür ve Divan geleneğiyle gösterir.
  • Tasavvuftan etkilenmesine karşın, Tasavvuf şairi değildir.
  • Dili diğer Divan şairlerine göre daha sadedir.
  • Şiirin temeli bilim, özünün sevgi olduğuna inandı.
  • Fuzuli'ye göre gerçek varlık Allah'tır.
  • Hamse sahibi şairlerdendir.
  • 1556 yılında veba salgını sırasında vefat etmiştir.
  • Bilinen 16 eseri vardır.
  • EK BİLGİ:FUZULİ NEDEN FUZULİ MAHLASINI KULLANMIŞTIR???
  • Fuzuli kelimesinin iki anlamı vardır: 
    1. Gereksiz 
    2. Faziletli 

    Fuzulî bu mahlası seçerken muhtemelen bu iki anlamı düşünmüştür. Zaten devrinde şairler tarafından gereksiz denilerek alay konusu olmuştur. Ancak şiirlerindeki mükemmeliyet ile bu kıskanç tenkitleri susturmuştur. 
    Fuzulî özgün olmak istemiştir. Bu mahlası seçmesinin asıl maksadı budur. Çünkü birçok mahlas şairler tarafından iki, üç hatta dörder defa kullanılmasına rağmen başka bir Fuzulî mahlaslı şair bulunmamaktadır. 
    Fuzulînin mahlasıyla ilgili anlatılan bir nükte vardır ki Fuzulînin hazır cevaplılığını gösterir.  

    Bir gün Fuzulî ile o devrin Divan şairi Rûhî (Bağdatlı)beraber yürümektedirler. Yol üzerinde yere yatmış, kir pas içinde bir köpek görürler. Rûhî, Fuzulîye takılmak için: 
    Ey Fuzulî! Şu köpeğe bak ne kadar fuzuli, der. 
    Fuzulî altta kalır mı? Yapıştırır cevabı: 
    Vur tekmeği çıksın rûhi... 

ESERLERİ
  1. Türkçe Divan: Mensur bir ön sözle başlar. 40 Kaside, 302 gazel, 1 müstezad, 1 terkib-i bend, 3 terci-i bend, 2 müseddes, 3 muhammes, 2 tahmis, 3 murabba, 42 kıta ve 72 rubaiyi kapsayan büyük bir divandır.
  2. Farsça Divan: Mensur ve manzum karışık yazılmış bir ön sözle başlar. Türkçe divanından daha kalındır. 49 Kaside, 410 gazel, 1 terkib-i bend, 1 müsebba, 1 müseddes, 46 kıta ve 105 rubai vardır.
  3. Arapça Şiirler: Arapça şiirlerinden yalnızca 11 kaside ve 1 eksik kıta bulunur, Sadıki Arapça bir divanı da bulunduğunu söylemektedir, fakat elimizde yoktur. Leningrad Asya Müzesinde bulunmuştur.
  4. Leyla vü Mecnun: Bu konuda yazılmış olan en güzel eserdir. Mesnevi olarak 3096 beyitte tertib edilmiştir. Ayrıca hamsesi bulunduğuna dair Latifi, Kınalı-zade Hasan Çelebi, Beyani ve Riyazî tezkirelerinde bilgiler varsa da, elimizde sadece Leyla vü Mecnun, Beng ü Bade ve Saki-name mesnevileri vardır. Ali ve Sadıki hamsesinden bahsetmezler. Bağdad valisi Üveys Bey'e sunulmuştur. Asıl olarak, Arap hikâyesi olanLeyla ve Mecnun arasındaki aşkı anlatır. Kademe kademe maddi aşktan geçerek, ilahi aşka ulaşan Mecnun'un hikâyesidir.
  5. Beng ü Bade: 444 beyitten oluşmuştur, Türkçedir ve Şah İsmail'e sunulmuştur. Şarap ile Esrar arasında hayale dayanan sembolik bir münazaradır. Tahir Olgun'un yapmış olduğu açıklama çok yerinde görülmüştür; Hikâye’de Bade, Şah İsmail'i, Beng ise II. Bayezid'i simgelemektedir. Sonunda Bade kazanır ve Şah İsmail'e sunulan bu eserde onun ihsanına kavuşma amacı vardır.
  6. Heft-cam/Saki-name: Farsça yazılmış olan bu eser, 327 beyitten oluşmaktadır. Meyhane'nin övgüsü yapılmıştır ve yedi kadehten İlahi şarabı içerek kendinden geçer. Tamamıyla tasavvufi bir anlam taşıyan mistik bir eserdir.
  7. Hadis-i Erbain Tercümesi: Manzum kırk hadis tercümesidir. Nevayi'nin de tercüme etmiş olduğu, Molla Cami'nin Hadis-i Erbain eserinin tercümesidir.
  8. Enis'ül Kalb (Gönül Dostu): 134 beyitlik bir kasidedir.
Mensur Eserler:(düz yazı şeklinde olanlar)
  1. Hadikatü's-süeda:(kutlu kişiler bahçesi) Fuzuli'nin tanınmış eserlerindendir ve Kerbela Vakasını anlatmaktadır. Mensur olarak tertib edilmiş, yer yer manzum parçalarla süslenmiştir. Hüseyin Vaiz'in Ravzatü'ş-şüheda eserinden telif edilmiştir ve tezkirelerde daha üstün olduğundan bahsedilmiştir. İçerisinde ünlü Kerbela Mersiyesi'ni de barındırmaktadır. Şiiler ve Bektaşiler arasında çok üstün bir yere sahiptir.
  2. Türkçe Mektuplar: 5 mektubu vardır; Nişancı Celal-zade Mustafa Çelebi’ye, Musul Mirlivası Ahmed Beye, Bağdad valisi Ayas Paşa'ya, Kadı Alaüddin'e ve Şehzade Bayezid'e yazılmıştır.
  3. Rind ü Zahid: Fuzuli'nin Farsça mensur eseridir, içinde yer yer manzum parçalar da vardır. Kâtip Çelebi Keşfü'z-Zünun'da Muhavere-i Rind ü Zahid olarak yazmıştır. Leningrad Asya Müzesi'nde ise Risale-i Rind ü Zahid olarak kayıtlıdır. Rind ve Zahid arasındaki tartışmadan bahsetmektedir.
  4. Sıhhat ü MarazFarsça mensur bir risaledir. Ali ve Sadıki Sıhhat ü Maraz olarak, Leningrad Asya Müzesi ve British Museum'da Hüsn ü Aşk olarak kayıtlıdır. Ruhun beden ülkesine seyahatini, o günün tıp bilimine dayanarak açıklamış ve ruh-beden ilişkisini tasavvufi bir görüşle anlatmıştır.
  5. Muamma RisalesiFarsça yazılmıştır ve Fuzuli'nin bir çeşit manzum bilmece olarak bilinen muamma yazmadaki hünerini gösteren eserdir.
  6. Matla'u'l-itikad fi Ma'rifeti'l-mebde' ve'l-MeadArapça mensur eseridir. Bu eser sadece Katip Çelebi'de geçer. Tek yazma nüshası Leningrad Asya Müzesi'nde bulunur. “Nereden geldik, nereye gidiyoruz” konusunu kelam ilmine göre incelemiştir.
c. Fuzulî'nin edebî ve fikrî yönüyle "Su Kasidesi" arasında nasıl bir ilişki olduğunu açıklayınız.
Su Kasidesi’nde Fuzuli’nin hem şair yönünü hem de peygamber sevgisini görmekteyiz.
1. Şiirdeki ahenk ögelerini belirleyiniz. Tespitlerinizi aşağıya yazınız.
Aliterasyon:ş, z
Asonans: e, u
Ölçü: Aruz ölçüsü
Uyak: -uz biz:redif
-uş:Zengin uyak
Söyleyiş özelliği: Şair, duygularını kendinden emin bir söyleyişle dile getirmektedir. Aşk duygusuyla aklını yitirmekten, susup kalmaktan gururla söz etmektedir.

2. a. Okuduğunuz şîirîn bîrimini belirtiniz.
Şiirin birim benttir.

b. Birimin özelliklerini sıralayınız.
Rubailer dört dizelik bentlerden oluşur. Aaba biçiminde uyak şeması vardır. Genellikle tek bentlik şiirlerdir.
b.  Osmanlı Devleti'nin XVII. yüzyıldaki durumu Neşatî'nin söyleyişine nasıl yansımıştır? Açıklayınız.

Neşati, tıpkı Baki gibi şiirlerinde özgüven duygusuna dayalı, kendine güvenen, yüksek perdeden bir söyleyiş sergiler.
Read more