Sayfa 129
UYARI: SU
KASİDESİNDEKİ BÜTÜN SÖZ SANATLARINI
( ilk 3 beyit)
- 1. Beyit:
- Bir organ olan "göz "e kişilik verip ona hitap edilerek teşhis;
- göz'e seslenirken "ey" ünlemi kullanılarak nida;
- "saçma" kelimesiyle gaipten, sözü "ey göz" ifadesiyle muhataba çevrilerek iltifat(Duygular ifade edilirken sözün, bahsedilen varlıktan çevrilip başka bir varlığa yöneltilmesi veya muhataptan gaibe döndürülmesi, yani hitabın yönünün değiştirilmesi sanatıdır);
- yüreğindeki acılar, "ateş"e benzetilerek açık İstiare vardır.
- "Eşk" yani saçılan gözyaşları, ateşe sıkılan alelade suya benzetilerek benzetme yönü ve benzetme edatı verilmediği için Teşbih-i Müekke de (Buna Teşbih-i Belîg de denir.)
- Dökülüp saçılan gözyaşları, bir amaca, yani gönüldeki ateşleri dindirme, söndürme sebebine yönelik akıtıldığı ifade edilerek bir gerçek, güzel bir sebebe bağlanmak suretiyle hüsn-i ta'lîl;
- Anâsır-ı Erba'a'nın iki unsuru olan "od" ve "su" kelimeleri anlam zıtlıkları düşündürülerek uyumlu bir biçimde bir araya getirilmesiyle tezâd sanatı vardır.
2. Beyit: Beyitte yer alan edebî sanatlar şöylece sıralanabilir:
Azerî Türkçesi’nin bir özelliği olarak, -belki de Farsça'nın etkisiyle "Âb-gûndur" ifadesiyle soru edatı olan "mı, mi, mu, mü" getirilmeden soru sorulup, "Âb-gûndur" denilerek "Âb-gûn mudur?" (su renginde midir?) anlamı kasdedilmiştir. Aynı biçimde ikinci mısradaki "günbed-i devvâr" ifadesiyle de "günbed-i devvâreyi mi?" (dönen gök kubbesini mi?) anlamı kasdedilerek İstifham (istifham: Arapça bir kelime olup lügatte "sorma, öğrenmek için sorma" demektir.) sanatı yapılmıştır.
- 3. Beyit:
- "Tığ: kılıç" kelimesiyle sevgilisinin keskin yaralayıcı bakışları kastedildiği, başka bir deyişle sevgilinin keskin, yaralayıcı bakışları, gamzesi kılıca benzetilip bir tek kendisine benzetilenin söylenmesiyle Açık îsti'âre;
- âşığın parça parça olmuş gönlü, yarıklar açılmış duvara benzetilip edât-ı teşbih (benzetme edatı) söylenmemesiyle teşbih-i temsili,
- suyun duvarda yarıklar bıraktığını söylemekle irsal - i mesel (Bir fikri ispatlamak ya da güçlendirmek için daha önce söylenmiş bir sözü örnek olarak göstermek sanatıdır. Bu büyük bir şairin sözü olduğu gibi, bir atasözü ya da bir halk deyimi olabilir. Bazı şairler, kendi sözlerini misâl göstererek de irsâl-i mesel yapmışlardır.);
- "Tığ", "gönül" ve "çak çak" kelimeleri sıralandıktan sonra bunlarla ilgili ve tamamlayıcı nitelikte, paralelindeki "su", "dîvâr" ve "rahneler" kelimelerinin ikinci mısra'da, karışık bir düzen içinde söylenmesiyle leff ü neşr,
- "Çak" kelimesinin birinci mısra'da iki defa tekrarlanmasına tekrir; "Tîğ-çâk; su-mürûr-rahne; zevk-gönül" kelimeleri arasındaki anlam ilgileri göz önünde bulundurularak bir araya getirilmesiyle tenâsüb sanatlarının yapıldığı tesbit edilebilir.
Okuduğunuz şiirin ilk beş beytinin ahenk ögelerini
aşağıya yazınız.
Aliterasyon: s, r, l
Asonans: e, i, a
Kelime
tekrarı: Su
Uyak: -a(-e)
su: redif
Ar:Zengin
uyak
Ölçü: aruz ölçüsü
Söyleyiş
Özelliği: Kaside türünün
söyleyiş özelliklerine uygun bir üslup vardır. Şair anlattığı
kişiyi(Hz.Muhammed’i) çeşitli imge ve mecazlarla, benzetmelerle övmektir.
Sayfa 130
a. Şiirde, ses ve anlam
birleşmesiyle oluşan birimlerin adını belirtiniz. Bunların özelliklerini aşağıya
sıralayınız.
Şiirde beyitler arasında ses
ve anlam uyumu vardır. Şiirin nazım birimi beyittir.
b. Şiirdeki her birimin
temasını ve şiirin temasını aşağıdaki şemaya yazınız.
b.
1.Beyit:Gönülde sönmeyen
ateş
2.Beyit:Gözyaşının dünyayı
kaplaması
3.Beyit:Bakışın özelliği
4.Beyit: Gönlün güzellikten
korkması
5.Beyit: Güzelliğin
benzersizliği
6.Beyit: Gözlerin benzersiz
olması
7.Beyit: Ağlayışın boşuna
olmaması
8.Beyit: Güzelliğe muhtaç
olma
9.Beyit: Güzelliği ve aşkı
isteme
10.Beyit: Özlem
11.Beyit: Güzelliğin peşinden
yürümek
12.Beyit: Kıskançlık
13.Beyit: Teselli
14.Beyit: Aşkın bedelini
ödeme
15.Beyit: Güzelliğin
tehlikesi
On Altıncı Beyit: Hz.
Muhammed’in temiz yaradılışı
On Yedinci Beyit: Hz.
Muhammed’in mucizeleri
On Sekizinci Beyit: Hz.
Muhammed’in mucizeleri
On Dokuzuncu Beyit: Hz.
Muhammed’in mucizeleri
Yirminci Beyit: Hz.
Muhammed’in mucizeleri
Yirmi Birinci Beyit: Hz.
Muhammed’in dostlarına ve düşmanlarına etkileri
Yirmi İkinci Beyit: Hz.
Muhammed’in rahmeti
Yirmi Üçüncü Beyit: Suyun onu
hep araması
Yirmi Dördüncü Beyit: Suyun
ona olan bağlılığı
Yirmi Beşinci Beyit: Onu
övmenin güzelliği
Yirmi Altıncı Beyit: Ona
duyulan özlem
Yirmi Yedinci Beyit: Onun
keramet ve bereketi
Yirmi Sekizinci Beyit: Onun
her dileğinin kabul olması
Yirmi Dokuzuncu Beyit: Onun
varlığının insanı rahatlatması
Otuzuncu Beyit: Onun
layıkıyla övmenin zorluğu
Otuz Birinci ve Otuz İkinci
Beyitler: Peygamberin şefaatini dileme
Şiirin Teması: Hz. Muhammed’e
Duyulan Sevgi
• Şemaya yazdığınız
tespitlerden yola çıkarak "okuduğunuz şiiri meydana getiren birimlerin ortak
paydasını" belirtiniz.
Okuduğumuz şiiri meydana
getiren beyitlerin ortak paydası Hz. Muhammed’e duyulan sevgi ve özlemdir.
c. Şiirin ve birimlerin teması
arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
Şiirin beyitlerinden her biri
peygamber sevgisini farklı bir yönüyle ele almıştır. Şiirdeki “su” imgesi
berraklığı, saflığı, temizliği ifade eder.
Sayfa 131
1)Fuzûlî de Bâkî gibi 16.
Yüzyılda yaşamış büyük bir divan şairidir. Dönemin sosyal ve siyasi ihtişamı
onun şiirlerine de yansımıştır. Şiirlerinde güçlü bir ifade ve ince bir dil
zevki vardır. İmge ve mecazların tasavvuf felsefesine özgü bir derinlikle ele
alınır.
11.Etkinlik
A)Şiirin Özellikleri:
Birimlerin Sayısı: 32
Konu: Hz. Muhammed’in
övülmesi
Uyak Düzeni:
aa,ba,ca,da…
İlk Beyit: Matla
Son Beyit: Makta
Nesib Bölümünü Oluşturan
Beyitler: 2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15
Girizgah Bölümünü Oluşturan
Beyitler: 16,17,18
Methiye Bölümünü Oluşturan
Beyitler: 19,20
Fahriye Bölümünü Oluşturan
Beyitler: 30
Dua Bölümünü Oluşturan
Beyitler: 31, 32
Ölçü: Aruz
b. Şiir kaside nazım şekliyle
yazılmıştır.
2)Şiirde(ilk altı beyitte)
kendi anlamı dışında kullanılan kelimeler:
Kelime
|
Gerçek Anlamı
|
Şiirdeki
Anlamı
|
Ateş
|
Ateş
|
Aşk acısı
|
Kubbe
|
Üstü yarım küre biçimindeki
yapı
|
Dünya
|
Keskin
|
Kesiyici, yaralayıcı
|
Etkileyici bakış
|
Yaralı
|
Bir hastalık veya darbe
sonucu
|
Aşk acısı çıkan kişi
|
Gül
|
Bir çiçek türü
|
Sevgili
|
Tüy
|
Yeni çıkmış, küçük kıl
|
Tazelik, güzellik
|
12.Etkinlik
Eşk: Gözyaşı anlamındadır.
“Sevgilinin aşkıyla aşığın gözünden akan su” anlamında kullanılmıştır.
Od: Ateş anlamındadır. Aşkın
gönülde yaktığı ateştir. Su bile ateşi söndüremez.
Günbed-i Devvar: Dünya
anlamında kullanılmıştır.
Peykan: Kirpik anlamındadır.
Sevgilinin kirpikleri bir ok gibi aşığı yaralar.
Dürr: İnci demektir. Sevgili,
bir inci gibi kıymetlidir.
Gül: Sevgili anlamındadır.
Sevgili gül gibi güzel ve narindir.
Müjgan: Kirpik
anlamındadır.
Sayfa 132
a. Şiirin ilk beytinde şair, gönlündeki ateşin su ile
söndürülemeyecek derecede çok olduğunu söyleyerek mübalağa (abartma) sanatı
yapmaktadır. "Ateş" anlamındaki "od" kelimesini, aşk ateşi yerine kullanarak
"mecaz" yapmaktadır. Yine aynı beyitte "su ve ateş" kelimelerini bir arada
kullanarak da tezat (zıtlık) sanatı yapmıştır.
Şiirin ilk beytinde şair, kitapta anlatıldığı gibi mübalağa
ve tezat sanatına yer vermiştir.
b. Şiirin 2, 3, 4, 5, 6 ve 7. beyitlerindeki söz
sanatlarının adlarıaşağıda belirtilmiştir. Bu sanatla-rın nasıl
yapıldığınıaçıklayınız.
İkinci beyit: Tecahüliarif:Şair dünyanın rengini bilmiyormuş
gibi davranır.
Mübalağa: Şairin gözyaşları dünyayı kaplamıştır.
Hüsnitalil: Dünyanın rengini gözyaşlarından aldığını
düşünmektedir.
Tenasüp: Gözyaşı, göz, su ile kubbe, dünya kelimelerinde
anlam ilişkiis vardır.
Üçüncü Beyit:
Açık
istiare: Akarsu sevgilinin keskin bakışlarına, duvar ise aşığa
benzetilir.
TenasüP: Kılıç, keskin, parça parça yarık kelimeleri arasında
anlam ilişkisi vardır.
Teşbih: Sevgilinin bakışları keskin bir kılıca
benzetilmiştir.
Dördüncü Beyit:
Ad
aktarması: Kirpiklerin sözünü korkarak söyleyen gönül değil dildir. Gönül
sözüyle dil kastedilmiştir.
Tenasüp: Korkmak, çekinmek kelimeleri arasında anlam ilişkisi
vardır.
Açık
istiare: Su aşka benzetilmiştir.
Beşinci Beyit:
Teşbih: Sevgilinin yüzü güle benzetilmiştir.
Tevriye: Sele vermek sözü hem boş vermek hem de bolca su
vermek anlamında kullanılmıştır
Tenasüp: “Bahçıvan, gül, gül bahçesi” kelimeleri arasında
anlam ilişkisi vardır.
Altıncı Beyit:
Teşbih: Su, siyahlığı yönüyle kalemin yazısına
benzetilmiştir.
Kinaye: Kalem gibi sözüyle yüzdeki tüylerin özenle çizilmiş
olduğu anlatılmaktadır.
Tenasüp: kalem, yazı kelimeleri arasında anlam ilişkisi
vardır.
Yedinci Beyit:
Tezat: gül- diken kelimeleri arasında
Ad
Aktarması: “Yanak” kelimesiyle sevgili kastedilmektedir. (parça-
bütün)
Tenasüp: Yanak, kirpik kelimeleri arasında anlam ilişkisi
vardır.
c. Şiirdeki imgeler ve söz sanatlarının şiire katkısını
belirtiniz.
Şiirdeki imge ve söz sanatları anlatımın etkileyici ve derin
bir özellik kazanmasına yardımcı olur.
ç. "Ahmed-i Muhtâr, Seyyit, Ensâr, Şeb-i Mirac"
isimlerinin şiirde kullanılma nedenini açıklayınız.
”Ahmed- Muhtar, Seyyit, Ensar, Şeb-i Miraç” isimleri
Peygamber efendimizle ilgili duygu ve düşüncelerin daha somut bir biçimde ifade
edilmesini sağlamak amacıyla kullanılmıştır.
3. Okuduğunuz şiirde Fuzulî'nin gözlem, izlenim,
sezgi ve kişisel duyarlılığını belirten bölümleri söyleyiniz. Bunların
yaşanmasının mümkün olup olmadığını açıklayınız.
Fuzuli Hz. Muhammed’e duyduğu sevgi ve hürmeti kendine özgü
şiirsel ve felsefi bir üslupla dile getirmiştir. Bu sevgiyi doğrudan anlatmak
yerine tabiatın en kutsal varlığı ve yaşam kaynağı olan “su” kavramı ile
özdeşleştirerek dile getirmiştir. Birçok beyitte suyu
kişileştirmiştir.
4. Şiiri, yan anlam bakımından
değerlendiriniz.
Şiirdeki kelimelerin büyük bir çoğunluğu yan anlamda
kullanılmıştır.
b. Fuzulî'nin şiirinde dile getirilen duygu ve
düşüncenin günümüz şiirinde nasıl dile getirildiğini
belirtiniz.
belirtiniz.
Fuzuli’nin şiirinde peygamber sevgisi yoğun bir imge ve
mecazla övülmüş, benzetmeler ve soyut ifadelerle derinlik kazanmıştır. Ağır ve
süslü bir dille sunulan bu kasidenin anlam boyutu da derinlerdedir.
5. a. Şiirde kullanılan Arapça ve Farsça kelimelerden
birkaç örneği aşağıya yazınız.
• Bu kelimelerin şiirde neden kullanıldığını
tartışınız. Ulaştığınız sonucu belirtiniz.
Arapça Kelimeler:Devvar, muhit, aceb, mürur, rahne, vehm,
mecruh
Farsça Kelimeler: Eşk, ab-gun, divar, peykan, bağ-ban,
gül-zar, dil, gubar
Arapça ve Farsça kelimeleri kullanmak, divan şiirinin dil ve
anlatım geleneğinin bir sonucudur.
b. Şiirin hangi geleneğin etkisiyle yazıldığını
belirtiniz.
Divan şiiri kaside geleneğine göre yazılmıştır.
Sayfa
133
b. Fuzulî hakkındaki bilgileriniz ve okuduğunuz şiirden
hakkındaki çıkarımlarınızı aşağıya yazınıZ
FUZULİ
MADDELER HALİNDE
FUZÛLİ (1495-1506)
- 1495 yılında Irak'ın Kerbela kentinde doğmuştur.ASIL ADI MEHMET'TİR.
- İyi bir öğrenim görmüştür.
- Bağdatın fethinde sonra Kanuni Sultan Süleyman'a ve devletin ileri gelenlerine kasideler takdim etmiş böylece dikkatleri çekmiştir.
- Kendisine dokuz akçelik bir maaş bağlanmış ama bunu hiç alamamıştır.Bunu dile getirdiği ŞİKAYET-NAMESİ çok meşhurdur.
- ŞİKAYET-NAMEDEN ÇOK ÜNLÜ DİZELER: (günümüz Türkçesiyle şöyle):
- selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar.
hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler.
eğer ki görünürde itaat eder gibi davrandılar.
ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler. - Hayatı Hille,Bağdat ve Kerbela dolaylarında geçmiştir.
- Yalnızca yaşadığı yüzyılın değil, Divan şiirinin en büyük ustalarındandır.
- FUZULİ BİR AŞK,ISTIRAP ŞAİRİDİR.
- Arapça, Farsça ve dönemin bütün bilimlerini öğrenmiştir.
- Türkçe şiirlerini Azeri şivesiyle yazmıştır.
- Gazelleri ve "Leyla vü Mecnun" mesnevisiyle haklı bir şöhret kazanmıştır.
- Bir naat olan "Su Kasidesi" de çok beğenilen şiirlerindendir.(SU KASİDESİNDE BÜTÜN EDEBİ SANATLAR İÇİN TIKLAYINIZ...)
- Şiirlerinde coşkulu bir lirizm vardır.
- DİVAN ŞİİRİNİN EN LİRİK ŞAİRİDİR.
- "BİLİMSİZ ŞİİR KALIPSIZ DUVARA BENZER." anlayışındaki şair dil ustalığını engin kültür ve Divan geleneğiyle gösterir.
- Tasavvuftan etkilenmesine karşın, Tasavvuf şairi değildir.
- Dili diğer Divan şairlerine göre daha sadedir.
- Şiirin temeli bilim, özünün sevgi olduğuna inandı.
- Fuzuli'ye göre gerçek varlık Allah'tır.
- Hamse sahibi şairlerdendir.
- 1556 yılında veba salgını sırasında vefat etmiştir.
- Bilinen 16 eseri vardır.
- EK BİLGİ:FUZULİ NEDEN FUZULİ MAHLASINI KULLANMIŞTIR???
- Fuzuli kelimesinin iki anlamı vardır:
1. Gereksiz
2. Faziletli
Fuzulî bu mahlası seçerken muhtemelen bu iki anlamı düşünmüştür. Zaten devrinde şairler tarafından gereksiz denilerek alay konusu olmuştur. Ancak şiirlerindeki mükemmeliyet ile bu kıskanç tenkitleri susturmuştur.
Fuzulî özgün olmak istemiştir. Bu mahlası seçmesinin asıl maksadı budur. Çünkü birçok mahlas şairler tarafından iki, üç hatta dörder defa kullanılmasına rağmen başka bir Fuzulî mahlaslı şair bulunmamaktadır.
Fuzulînin mahlasıyla ilgili anlatılan bir nükte vardır ki Fuzulînin hazır cevaplılığını gösterir.
Bir gün Fuzulî ile o devrin Divan şairi Rûhî (Bağdatlı)beraber yürümektedirler. Yol üzerinde yere yatmış, kir pas içinde bir köpek görürler. Rûhî, Fuzulîye takılmak için:
Ey Fuzulî! Şu köpeğe bak ne kadar fuzuli, der.
Fuzulî altta kalır mı? Yapıştırır cevabı:
Vur tekmeği çıksın rûhi...
ESERLERİ
- Türkçe Divan: Mensur bir ön sözle başlar. 40 Kaside, 302 gazel, 1 müstezad, 1 terkib-i bend, 3 terci-i bend, 2 müseddes, 3 muhammes, 2 tahmis, 3 murabba, 42 kıta ve 72 rubaiyi kapsayan büyük bir divandır.
- Farsça Divan: Mensur ve manzum karışık yazılmış bir ön sözle başlar. Türkçe divanından daha kalındır. 49 Kaside, 410 gazel, 1 terkib-i bend, 1 müsebba, 1 müseddes, 46 kıta ve 105 rubai vardır.
- Arapça Şiirler: Arapça şiirlerinden yalnızca 11 kaside ve 1 eksik kıta bulunur, Sadıki Arapça bir divanı da bulunduğunu söylemektedir, fakat elimizde yoktur. Leningrad Asya Müzesinde bulunmuştur.
- Leyla vü Mecnun: Bu konuda yazılmış olan en güzel eserdir. Mesnevi olarak 3096 beyitte tertib edilmiştir. Ayrıca hamsesi bulunduğuna dair Latifi, Kınalı-zade Hasan Çelebi, Beyani ve Riyazî tezkirelerinde bilgiler varsa da, elimizde sadece Leyla vü Mecnun, Beng ü Bade ve Saki-name mesnevileri vardır. Ali ve Sadıki hamsesinden bahsetmezler. Bağdad valisi Üveys Bey'e sunulmuştur. Asıl olarak, Arap hikâyesi olanLeyla ve Mecnun arasındaki aşkı anlatır. Kademe kademe maddi aşktan geçerek, ilahi aşka ulaşan Mecnun'un hikâyesidir.
- Beng ü Bade: 444 beyitten oluşmuştur, Türkçedir ve Şah İsmail'e sunulmuştur. Şarap ile Esrar arasında hayale dayanan sembolik bir münazaradır. Tahir Olgun'un yapmış olduğu açıklama çok yerinde görülmüştür; Hikâye’de Bade, Şah İsmail'i, Beng ise II. Bayezid'i simgelemektedir. Sonunda Bade kazanır ve Şah İsmail'e sunulan bu eserde onun ihsanına kavuşma amacı vardır.
- Heft-cam/Saki-name: Farsça yazılmış olan bu eser, 327 beyitten oluşmaktadır. Meyhane'nin övgüsü yapılmıştır ve yedi kadehten İlahi şarabı içerek kendinden geçer. Tamamıyla tasavvufi bir anlam taşıyan mistik bir eserdir.
- Hadis-i Erbain Tercümesi: Manzum kırk hadis tercümesidir. Nevayi'nin de tercüme etmiş olduğu, Molla Cami'nin Hadis-i Erbain eserinin tercümesidir.
- Enis'ül Kalb (Gönül Dostu): 134 beyitlik bir kasidedir.
Mensur Eserler:(düz yazı şeklinde olanlar)
- Hadikatü's-süeda:(kutlu kişiler bahçesi) Fuzuli'nin tanınmış eserlerindendir ve Kerbela Vakasını anlatmaktadır. Mensur olarak tertib edilmiş, yer yer manzum parçalarla süslenmiştir. Hüseyin Vaiz'in Ravzatü'ş-şüheda eserinden telif edilmiştir ve tezkirelerde daha üstün olduğundan bahsedilmiştir. İçerisinde ünlü Kerbela Mersiyesi'ni de barındırmaktadır. Şiiler ve Bektaşiler arasında çok üstün bir yere sahiptir.
- Türkçe Mektuplar: 5 mektubu vardır; Nişancı Celal-zade Mustafa Çelebi’ye, Musul Mirlivası Ahmed Beye, Bağdad valisi Ayas Paşa'ya, Kadı Alaüddin'e ve Şehzade Bayezid'e yazılmıştır.
- Rind ü Zahid: Fuzuli'nin Farsça mensur eseridir, içinde yer yer manzum parçalar da vardır. Kâtip Çelebi Keşfü'z-Zünun'da Muhavere-i Rind ü Zahid olarak yazmıştır. Leningrad Asya Müzesi'nde ise Risale-i Rind ü Zahid olarak kayıtlıdır. Rind ve Zahid arasındaki tartışmadan bahsetmektedir.
- Sıhhat ü Maraz: Farsça mensur bir risaledir. Ali ve Sadıki Sıhhat ü Maraz olarak, Leningrad Asya Müzesi ve British Museum'da Hüsn ü Aşk olarak kayıtlıdır. Ruhun beden ülkesine seyahatini, o günün tıp bilimine dayanarak açıklamış ve ruh-beden ilişkisini tasavvufi bir görüşle anlatmıştır.
- Muamma Risalesi: Farsça yazılmıştır ve Fuzuli'nin bir çeşit manzum bilmece olarak bilinen muamma yazmadaki hünerini gösteren eserdir.
- Matla'u'l-itikad fi Ma'rifeti'l-mebde' ve'l-Mead: Arapça mensur eseridir. Bu eser sadece Katip Çelebi'de geçer. Tek yazma nüshası Leningrad Asya Müzesi'nde bulunur. “Nereden geldik, nereye gidiyoruz” konusunu kelam ilmine göre incelemiştir.
c. Fuzulî'nin edebî ve fikrî yönüyle "Su Kasidesi"
arasında nasıl bir ilişki olduğunu açıklayınız.
Su
Kasidesi’nde Fuzuli’nin hem şair yönünü hem de peygamber sevgisini
görmekteyiz.
1. Şiirdeki ahenk ögelerini belirleyiniz. Tespitlerinizi
aşağıya yazınız.
Aliterasyon:ş, z
Asonans: e, u
Ölçü: Aruz ölçüsü
Uyak: -uz biz:redif
-uş:Zengin uyak
Söyleyiş özelliği: Şair, duygularını kendinden emin bir
söyleyişle dile getirmektedir. Aşk duygusuyla aklını yitirmekten, susup
kalmaktan gururla söz etmektedir.
2. a. Okuduğunuz şîirîn bîrimini
belirtiniz.
Şiirin birim benttir.
b. Birimin özelliklerini sıralayınız.
Rubailer dört dizelik bentlerden oluşur. Aaba biçiminde uyak
şeması vardır. Genellikle tek bentlik şiirlerdir.
b. Osmanlı Devleti'nin XVII. yüzyıldaki durumu
Neşatî'nin söyleyişine nasıl yansımıştır? Açıklayınız.
Neşati, tıpkı Baki gibi şiirlerinde özgüven duygusuna dayalı,
kendine güvenen, yüksek perdeden bir söyleyiş sergiler.