Ömer Seyfettin Ant hikayesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ömer Seyfettin Ant hikayesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ömer Seyfettin Ant Özeti

Hikayenin Konusu: Çocukların birbirlerinin kanını içerek kan kardeşi olmaları ve kan kardeşlerin kötü gününde kardeşinin yanında olacağına ant içerek yaptıkları fedakarlıklardır.
Şahıs Kadrosu
Kahraman Anlatıcı:  Hikayenin ana kahramanı ve olayların anlatıcısıdır. Yüzbaşının oğlu olarak okula gider. Okulda tanıklık ettiği ant içme olayı sonrası bu konuya merak duyar. Kendisi de ant içmek ister. Geçirdiği ufak kaza sonrasında parmağı kanayınca arkadaşından kan kardeşi olmasını ister.
Mıstık:Hikayenin ikinci kahramanıdır. Mahallede sevilen bir çocuktur. Arkalarındaki evin sahibi olan Hacı Budaklar’ın oğludur. Anlatıcının kan kardeşi olma teklifini geri çeviremez ve onunla ant içer. Kuduz bir köpeğin kendilerine saldırdığını görünce kendi daha güçlü olduğu için kendini köpeğin önüne atar ve onunla boğuşur. Kuduz hastalığına yakalanarak ölür.
Anne: Anlatıcının çocukken uydurduğu rüyaları yorumlar ve ona büyüyünce iyi yerlere geleceğini söyler.
Abil Ana: Evlerindeki hizmetçidir. Her gece içinde ayı geçen korkunç hikayeler anlatır.
Büyük Hoca:Okuldaki çocukların çok korktuğu ihtiyar bayan öğretmendir. Uzun sopasıyla çocuklara cezalandırır ve falakaya yatırır.
Küçük Hoca: Büyük Hoca’nın biraz aptalca olan erkek oğlu olup yardımcı öğretmen konumundadır. Çocuklar ondan korkmazlar ama tokadı ağırdır.
Diğer şahıslar: Okuldaki öğrenciler, mahalledeki kızlar ve çocuklar, köpeği kovalayan adamlar.
Yer: Gönen
Zaman: Anlatıcının okulda okuduğu çocukluk yılları
Anafikir: Dostlar gerektiğinde birbirleri için canlarını feda etmekten çekinmezler.

Özet: Kahraman anlatıcı,   hikayeye doğup büyüdüğü ve çocukluk yıllarının geçtiği Gönen’i anarak başlar. Yirmi yıldır görmediği memleketinin hatıralarını hayalinde canlandırır ve burayla ilgili tasvirler yapar. En net hatırladığı evi ve okuludur. Eviyle ilgili hatırladıklarını anlattıktan sonra okulunu tanıtır.


Okuldaki hocalarıyla ilgili bilgi verdikten sonra okulda başından geçen bir hatırayı anlatır. Büyük Hoca bir gün yalan söylediğini düşünerek sertçe kahramanın kulağını çekmiştir. Oysa o doğruyu söylemiştir. Olay şöyle gelişir:

Bahçedeki fıçının musluğu koparılır. Kahramanımız onu koparan hasta ve zayıf çocuğu görüp hocasına haber verir. Çocuk ceza olarak falakaya yatırılacağı esnada başka bir çocuk onun suçu olmadığını koparanın kendisi edebiyatfatihi.net olduğunu söyler ve falakaya o yatar. Öğretmen de arkadaşına iftira attığını düşünerek anlatıcının kulağını çeker, kahramanımız  ağlar. Akşam okul dağılırken kahraman anlatıcı , dayağı yiyen çocuğa çıkışır ve niçin yalan attığını sorar. Çocuk da kimseye söylememesi kaydıyla asıl suçlu olan çocukla kan kardeşi olarak ant içtiklerini, o çok hasta olduğu için de dayağı onun yerine yediğini anlatır.  Anlatıcı ant içmenin ne olduğunu sorar ve o da birbirlerinin kanını içerek ant içtiklerini ve ölünceye kadar birbirlerinin yardımına koşmaya söz verdiklerini anlatır. Okuldaki pek çok çocuk ant içmiştir. Hatta bir gün okuldayken bunun nasıl yapıldığını da kendi gözleriyle görür.Kahraman anlatıcı,  kendini yalnız hisseder ve kendisinin de bir kan kardeşi olmasını çok ister. Bu fikrini annesine açar ama annesi bunun saçmalık olduğunu söyleyerek razı gelmez. Ama kafasına  koymuştur. Nihayet beklenmeyen bir kaza sonucu kan kardeşini kazanır. Komşularının oğlu Mıstık sevilen güçlü bir çocuktur. diğer öykü incelemeleleri için edebiyatfatihi.net'i ziyaret edin...Her cuma sabahı büyük bir deste söğüt dalı getirir ve çocuklar bunlarla cirit oynar ve at yapıp yarışırlar. Yine bir cuma sabahı söğüt dallarından en uzun olanını kahraman anlatıcı alır ve çakıyla at yaparken yanlışlıkla parmağını keser. Aklına hemen ant içmek gelir. Mıstığın da bir yerini kesmesini ve kan kardeşi olmasını ister. Mıstık razı olur. Birbirlerinin kanlarını karıştırarak emerler ve ant içerler. Bu olayın üzerinden epeyce zaman geçmiştir. Birgün okuldan birlikte eve dönerlerken iri ve kara bir köpeğin uzaktan hızla üzerlerine doğru koştuğunu görürler. Köpeğin arkasından iri sopalarla koşan adamlar kaçmalarını yoksa köpeğin ısıracağını söylerler. Gözleri ateş gibi parlayan köpek onlara iyice yaklaştığında Mıstık “Arkama saklan” diyerek bağırır ve öne geçer. Köpek Mıstığa saldırır ve bir müddet boğuşurlar. Arkadan gelen adamlar sopalarla köpeğe vurunca köpek gider ama Mıstığın kollarından ve burnundan kanlar akmaktadır. Ertesi günler Mıstık okula gelmeyince kahraman anlatıcı  annesine durumunu sorar. O da Mıstığın hasta olduğunu söyler. Mıstık kuduz olmuştur. Tedavisi için Bandırmaya götürülür. Oradan da İstanbul’a götüreceklerdir. Ama  bir gün Mıstğın öldüğü haberini alırlar. Kahraman anlatıcı bundan sonra sol eli işaret parmağındaki yara izini her gördüğünde andı için  ölen kahraman kan kardeşini hatırlar. Onun hayalini görür gibi olur. 
Read more