12. Sınıf Türk Edebiyatı Sayfa 132 Soruları ve Cevapları ( Lider Yayınları )

Sayfa 132

1)
a)Uyak: baktığım, açıldığım, kanatlandığım, konuşmalar, insanlar, verilmiş, eskimiş, kokusu, su
b)Ölçü: Serbest nazımla yazılmış
c)Nazım birimi: dize
Aliterasyon: b, m, ş
Kelime tekrarı: açıldığım, ve ,verilmiş, eskimiş
2)Metinde ses akışı kelime tekrarları, uyaklar ve dizelerin söyleyişe göre dizilişi ile sağlanmıştır.
4)metnin dili sade, anlatımı kapalıdır. İmge ve çağrışım değeri olan kelimelere sıkça yer verilmiştir.
5)Metni oluşturan birimler dizelerdir. Bu birimler ses, söyleyiş ve anlam bütünlüğü içinde bir araya gelerek temanın oluşmasını sağlamıştır.
6)Metnin dizeleri karamsarlık teması etrafında birleşmiştir. Dizelerin anlam değerleri temayı ortaya çıkarmıştır.
Anlama Yorumlama
1)1980 sonrası şiir ile İkinci Yeni şiiri kelimelerin uzak çağrışımına önem vermek ve anlatımda kapalılığı tercih etmek bakımından benzerlik gösterir.
2-3)1980 sonrası şiirin tematik çizgilerini belirleyen en önemli sosyal ve siyasi olay 1980 askeri darbesidir. Yasakçı ve baskıcı zihniyetin yeniden ülkeye hakim olması şairlerin bireyselliğe dönmesine, anlatımda derinliğe düşmesine neden olmuştur. Birçok şair bu dönemde eser yazmamayı tercih etmiş, yazanlar da toplum gerçeklerini dile getirmekten çekinmiştir. Karamsarlık, umut, huzur, aşk gibi tema ve düşüncelere ağırlık verilmiştir.
4)
 
Yararlandığı Kaynaklar
Ait Olduğu Gelenek
Tarih
İkinci Yeni Şiiri
1980 Sonrası Şiir
Baba Ocağı
İkinci Yeni Şiiri
1980 Sonrası Şiir
 
5)
 
Dil ve Anlatım
Tema
Ahenk Özellikleri
İkinci Yeni Sonrası Toplumcu Şiir
Kapalı ve imgesel bir anlatım vardır.
Karamsarlık, bunalım, yalnızlık
Serbest şiirin ahenk özelliği vardır.
1980 Sonrası Şiir
Kapalı ve imgeseldir. Ancak imgeler çok derin değildir.
Özgürlük, karamsarlık, umut, yalnızlık
Serbest şiirin ahenk özellikleri vardır.
 
6)1980 sonrası şiirde kelime tekrarları ile yer yer kullanılan ses benzerlikleri ahengin başlıca ögeleridir.

7)İncelediğimiz metinlerin temaları ile bu metinlerin yazıldığı dönemin zihniyeti arasında ilişki vardır.
Read more

12. Sınıf Türk Edebiyatı Sayfa 130 - 131 Soruları ve Cevapları ( Lider Yayınları )

Sayfa 130

1980 Sonrası Şiir

Hazırlık Çalışmaları
2-3. Etkinlik
1980 Sonrası şiirini besleyen kaynaklar:
1980 askeri darbesiyle oluşan yasakçı anlayışın yarattığı sessizlik ortamı bu dönem şairlerini toplumculuk idealinden uzaklaştırır.
İkinci Yeni sonrası toplumcu şiirin etkileri devam eder.
Şairler arasında tema ve anlayış bakımından bir bütünlük yoktur.
Söyleyiş ve dil özellikleri bakımından çeşitlilik vardır.
Önceki dönemlere göre sönük kalınmıştır.
Şiir çevirileri bu dönem şiirine kaynaklık etmiştir.

Sayfa 131

1)Metnin ölçüsü yoktur. Uyak örgüsü düzensizdir.
2)Metinde ses akışının sağlanmasında dizelerin sıralanışından yararlanılmıştır. Kavramların mantığa zıt bir şekilde verilmesi de ses akışına katkıda bulunmuştur.
3)Metinde “yağmur, ırmak, deniz, kaynak, ayak izleri, ateş, kül, kuşlar, kertenkele, aynalar” gibi kelimelerin çağrışım değeri vardır. 1980 sonrası şiirde İkinci Yenicilerde olduğu gibi kelimelerin çağrışım değerlerine önem verilmiştir.
5)Metnin teması “bozulma, özden uzaklaşma” dır.
6)Metnin temasını bir araya getiren birimler dizelerdir. Dizeler düzyazıyı andıran bir dizilişle bir araya gelerek temayı ortaya çıkarmıştır.

6)Ahmet Erhan pek çok çevrede hala ilk kitaplarıyla hatırlanmasına ve bilinmesine rağmen, şiir serüvenini yaşanan zamanla atbaşı götürmekte ve çok genç yaştaki okuyucuları tarafından da ilgi yle takip edilmektedir.
Read more

9. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 158 - 159 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

Sayfa 158- 159

Ölçme ve Değerlendirme Sorularının Cevapları

2)paragraftır, paragraflardan, anlam
3)DYDYD
4)C
5)C
6)A
7)A
8)B

9)C
Read more

9. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 156 - 157 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

Sayfa 156

4.Etkinlik
“Sigara sağlığa zararlıdır.” ifadesi “Sigara zararlıdır.” Cümlesine göre daha dar kapsamlıdır. Çünkü sigaranın yalnızca sağlık üzerindeki etkilerini ele alır.
5.Etkinlik
-Daha kısa ve dar kapsamlı bir paragraf oluşturmak istense “sigaranın çocuklara zararları” veya “sigaranın cilde zararları” gibi konular seçebiliriz.
-Farklı konular aynı paragraf içinde anlatılırsa anlam bütünlüğü bozulur.

Sayfa 157

6.Etkinlik

-Sevdiğimiz bir insandan iltifat görmek hoşumuza gider. Sevmediğimiz bir insanın sözleri güzel de olsa bizi rahatsız eder, onun sözlerini yapmacık ve sevimsiz buluruz.
Read more

9. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 153 - 154 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

Sayfa 153

-Metnin konusu mektubun kültürümüzdeki yeri ve önemidir.
-Metinde 13 kez satır başı yapılmıştır.
-Her satır başı yeni bir paragrafın başladığını gösterir.
-Bir satır başından diğer satır başına kadar kelime, kelime grubu, cümle gibi dil birimleri kullanılır.

Sayfa 154

1.Etkinlik
Tek cümleyle anlatılmayacak kadar kapsamlı bir konuyu paragraf halinde açıklamak daha iyi olacaktır. Satır başı yapılan cümleler, kendinden önceki cümlelerden anlam bakımından farklılık gösterir.
2.Etkinlik
Metin için “Sigaranın Zararları”, “Sigara Deyip Geçme” gibi başlıklar bulunabilir.
Samimiyet Frekansı’ndaki paragraflar genel olarak mektuptan, incelediğimiz bu metin ise sigaradan söz etmektedir.
3.Etkinlik
“Sigara zararlıdır.” Cümlesiyle başlayan bir paragrafta sigaranın insan vücuduna olumsuz etkilerinin anlatılması beklenir.
1)konu
2)anahtar kelime veya kavramlar
-Özne konu, yüklem ise anahtar kelimedir.
—Aile, bireylerin oluşturduğu bir bütünlüktür. Her bireyin ailede belli bir önemi ve görevi vardır. Anne yemek yapar, baba evin geçimini sağlar.

-Paragrafları birer insan, metni de bir aile gibi düşünebiliriz. Bir metinde çok sayıda paragraf bulunabilir. Bunlar ana düşünce etrafındadır ve metnin anlam bütünlüğünü oluşturur.
Read more

9. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 150 - 151 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

Sayfa 150 

Ünite Sonu Ölçme ve Değerlendirme Soruları Cevapları

1)basit cümle, fiil cümlesi, kurallı cümle
2)DYYDY
3)B
4)E
5)E
6)B
7)E

6.Ünite Paragraf Bilgisi

Sayfa 151

Hazırlık
-İnsan diğer insanlarla birlikte yaşamak zorundadır. Bu zorunluluk olmasaydı aile ve toplum da olmazdı. Birlikte yaşamak, yardımlaşmak insanın yaşamsal ihtiyaçlarındandır.
-Kendi içinde bir anlam bütünlüğü olan, metinlerde satır başı ile birbirinden ayrılan cümle ya da cümle topluluklarına paragraf denir.

İnceleme
Read more

9. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 148 - 149 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

Sayfa 148

12.Etkinlik
Bahar geçmiş, yaz gelmiş. Hayat, yeniden hareketlenmiş.
13.Etkinlik
1.cümle-öznellik
2.cümle- öznellik
3.cümle- benzetme
4.cümle- tasvir
5.cümle- dolaylı anlatım
6.cümle- doğrudan anlatım
7.cümle-tanımlama

Sayfa 148- 149

Ölçme ve Değerlendirme Cevapları

1)amaç, tasarı
2)YDY
3)D
4)A
5)C
6)D
7)C
8)D

9)A
Read more

9. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 146 - 147 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

Sayfa 146

6.Etkinlik
Verilen cümlelerde neden-sonuç ilişkisi vardır.
7.Etkinlik
Eğitimimizi tamamlayıp hayata atılmak için okula devam ediyoruz. Kurduğumuz cümle amaç- sonuç cümlesidir. Yapılması düşünülen, tasarlanan bir eylemi veya düşünceyi ifade etmek için amaç cümleleri kullanılır.
8.Etkinlik
-Şair, sevdiğini düşündüğü sonucunu şu şartlara bağlar:
-Apansız uyanırsan, gözlerin karanlığa dalarsa, ellerinde bir sıcak duyarsan
9.Etkinlik
Birbirinden farklı, birbirine zıt durumları aynı cümle içinde ifade etmek için zıt kavramlar kullanılır.

Sayfa 147

10.Etkinlik

1-öneri, 2-öğüt, 3-ön yargı, 4-eleştiri, 5-varsayım, 6-uyarı, 7-güven, 8-hayıflanma, 9-tasarı, 10-kanıksama, 11-eşitlik, 12-sezgi, 13-yakınma, 14-küçümseme, 15-ihtimal
Read more

9. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 144 - 145 Soruları ve Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

Sayfa 144

“Konya” ve “Ölçmenin Standart Hatası” metinlerinde açıklayıcı, “Gün Olur Asra Bedel”de betimleyici, “ Bir Gün” metninde şiirsel, “Edebiyat Alemi” metninde tartışmacı anlatım vardır.
1.Etkinlik
Metindeki “ölçüm” kelimesi ile sınavlar kastedilmektedir.
Ölçmenin Standart Hatası metni bilimsel bir metinden, “Edebiyat Alemi” metni ise gazete ve dergiden alınmıştır.

Sayfa 145

2.Etkinlik
“Hataların değişkenliği” ile “ölçmenin standart hatası” ifadeleri ölçmeyle ilgili aynı özelliği gösterir. Anlatımda bu ikisi bir arada verilerek cümlenin  öğreticilik yönü güçlendirilmiştir.
3.Etkinlik
Karşımızdaki kişiyi utandıracak, zor duruma düşürecek sözleri söylemeden önce iyi düşünmeliyiz.
4.Etkinlik
Bu sıralı cümlelerin bölümleri yakın anlamlıdır. Yakın anlamlı cümlelerin bir arada kullanılması anlatımın etkileyici olmasını sağlar, ifadeye zenginlik kazandırır.
5.Etkinlik

Havanın soğuk olması, tişört giymek, herkesin terlemesi çelişkili durumlardır. Cümlede anlam yönünden uyumsuzluk vardır.
Read more

DR. Hayrettin Karaman Kimdir?

Hayrettin Karaman (d. 1934, Çorum), Türk ilâhiyatçı ve yazardır. 1959 yılında Konya İmam-Hatip Lisesi'nden, 1963 yılında İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü'nden mezun oldu. 1965 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde asistan olarak çalışmaya başladı. “Başlangıçtan Dördüncü Asra Kadar İslam Hukukunda İçtihad” konulu tezi vermesiyle fıkıh öğretmenliğine başladı.
1980 yılında okulun İlahiyat Fakültesi'ne dönüştürülmesiyle birlikte önce doçentliğe, sonra da profesörlüğe yükseltildi.
2001 yılı başı itibariyle emekliye ayrılan Hayrettin Karaman, bilimsel eser çalışmaları yanında halen günlük Yeni Şafak Gazetesi'nde köşe yazıları yazıyor. Arapça, Farsça ve Fransızca bilen Hayreddin Karaman'ın periyodik yazıları, Gerçek Hayat Dergisi ve Eğitim-Bilim Dergisi'nde de yayınlanmaktadır. Kitap ve makalelerinin yer aldığı bir internet sitesi de mevcuttur.



Artık hepimiz biliyoruz.
Bugün yarın yeni bir kayıt çıkacak.
O kayıt ortaya koyacak ki:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Prof. Dr. Hayrettin Karaman'a devletin bekası için Muhsin Yazıcıoğlu'nun katlinin caiz olup olmadığını soracak.
Fetvasını isteyecek.
Hayrettin Karaman hocanın cevabı, “katli vaciptir” olacak.
Bu cevap üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dönüp Hakan Fidan'a “merak etme ben fetvasını hem de Hayrettin Karaman hocadan aldım” diyecek.
Hakan Fidan da, “tamam o zaman; emredersiniz” diyerek operasyon emrini verecek.
MİT'in Operasyon Timi de Hakan Fidan'ın emri hem de fetvalı olunca, “emredersiniz” deyip selam çakacak.
Ve helikopter kazası süsü verilen bir suikastla Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından öldürtülecek!
Read more

Burak Erdoğan Kimdir?

Ahmet Burak Erdoğan, 4 Temmuz 1979 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Annesi Emine Erdoğan, babası T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bilal Erdoğan (d.1980), Sümeyye Erdoğan (d.1985), Esra (d.1981) adlarında kardeşleri vardır. Kaptanpaşa İlkokulu'nda okudu. Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesinden mezun oldu.
Bilgi Üniversitesi’nde okudu. İngiltere’nin başşehri Londra’da burslu olarak ekonomi eğitimi aldı. İstanbul Kasımpaşa askeri hastanesinin verdiği rapor ile askerlikten muaf tutuldu.

Ülker Grubu ürünlerinin dağıtımını yapan şirkette hisseleri bulunması sıfatıyla yönetim kadrosunda görev yaptı. Daha sonra yüzde 50 ortağı olduğu MB Denizcilik adlı şirketi kurdu ve 2007 yılında 95 metre uzunluğunda ‘Safran 1’ adında bir kuru yük gemisini aldı. Ahmet Burak Erdoğan, MB Denizcilik Şirketinin sermayesini 2 milyon 650 bin TL'ye yükselterek, şirketin yüzde 99 hissesini Mert Mecit Çetinkaya'dan satın aldı.

Burak Erdoğan, 23 Şubat 2001 tarihinde Rizeli Ketenci ailesinin kızı ve İmam Hatip Lisesi’nden sınıf arkadaşı Sema Ketenci ile sade bir törenle evlendi. Recai Kutan Burak'ın, Muhsin Yazıcıoğlu da gelinin şahitliğini yaptı.
Read more

Metehan Demir Kimdir?

Metehan Demir, 1969 yılında Edremit’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini Edremit Lisesi ve İzmir Atatürk Lisesi’nde tamamladı. 1990 yılında derece ile girdiği Hava Harp Okulu’ndan mezun oldu.
Metehan Demir, 1994’te Hava Kuvvetleri’nden ayrılarak Ankara’da İngilizce yayın yapan Turkish Daily News’de gazeteciliğe başladı. 1997-2003 arasında Hürriyet Gazetesi’nde Savunma ve Diplomasi haberlerinden sorumlu muhabir olarak çalıştı.
Metehan Demir, 2000’de Washington’da ’Amerikan Dış Politika Dinamikleri’ başlıklı 45 günlük sertifika programına katıldı.
Metehan Demir, 2003’te Chevening Bursu ile İngiliz Savunma Kraliyet Akademisi ve King’s College ortak master programı çerçevesinde Londra’ya gitti. Buradan, "Strateji, Diplomasi ve Savaş Taktiklerinin Günümüz Yönetimlerine Uyarlaması’ konulu ’Savaş Etüdleri’ yüksek lisans diplomasını aldı. 2003 Temmuz’unda dönüşünü takiben Kanal D Ankara Bürosu Haber Editörlüğü’ne getirildi.
Metehan Demir, bugüne kadar, Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice başta olmak üzere, İsrail Cumhurbaşkanı dahil bir çok önemli isimle röportajlar gerçekleştiren Metehan Demir aynı zamanda Türk-İsrail askeri ilişkilerinin detaylarının ortaya çıkarılması, 28 Şubat dönemi, Abdullah Öcalan’ın Suriye’den Moskova’ya kaçışının duyurulması ve Suriye Başkan Yardımcısı Abdülhalim Haddam’ın Öcalan’ın kaçışının perde arkasını anlattığı çok sayıda önemli habere imza attı. Bu sürede, yurtiçi ve yurtdışında birçok düşünce kuruluşunun toplantılarında konuşmacı olarak yer aldı.

"O ses kaydı montaj"
İnternete servis edilen ve AK Parti Milletvekili Egemen Bağış ile gazeteci Metehan Demir arasında geçtiği iddia edilen konuşmaya ilişkin konunun taraflarından açıklamalar geldi.

Bağış, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Farklı zamanlardaki konuşmalarımı montajlayıp eklemelerle tamamen çarpıtan aşağılık itibar cellatlarının saldırıları ile karşı karşıyayım. Sabah itibari ile hukuki yollardan bu ahlaksız iftira ve saldırılara karşı mücadelemi başlatacağım. Bu konuşmanın tamamını benim yaptığımı düşünerek incinen tüm iyi niyetli kardeşlerimden hassasiyetle özür dilerim. Peygamber Efendimize hakarete sessiz kalıp, bugün bana saldıranlara ise söyleyecek sözüm yok. Bu çete ile mücadelemiz elbet sürecek" dedi.

METEHAN DEMİR'DEN AYETLİ CEVAP

Metehan Demir ise, "Farklı zamanlarda Arapça konuşan Alman taklitleri dahil farklı konuşmalarımı gizlice dinleyip montajlayanları Allah'a havale ediyorum. İllegal yollarla insanları dinleyip onları haşa din düşmanı gibi gösteren haysiyet cellatlarının kimsenin Allah sevgisini ölçme hakkı yoktur. Yine de montajlı ifadeler dahil hassasiyet gösteren herkesten özür dilerim. Bu milletten de elbet bir gün birileri özür dileyecektir. 'Ey iman edenler, herhangi bir fâsık size bir haber getirirse, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın'. 'Yoksa, gerçeği bilmeyerek, birtakım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz. Hucurat Suresi 6.'" ifadelerini kullandı
Read more

Nazan Öncel ft Tarkan - Hadi O Zaman [ Şarkı Sözü ]

Nazan Öncel ft Tarkan - Hadi O Zaman
İçimde bir sıkıntı var
Yerli yersiz bir korku var
Bilsem benimle olacaksın
Dağılacak o bulutlar
Bir sürü güzel anımız var
Bizim onları da alıp gidelim mi?
Ama bunun yanması sönmesi
ölmesi bitmesi var
Sonra birde dağılması toplanması var
Hadi o Zaman ne duruyoruz
Yürü o Zaman ne bekliyoruz
Ne yaparsan yap beni al o zaman
Benden günah gitti
Yan o zaman
Hadi o Zaman ne duruyoruz
Yürü o Zaman ne bekliyoruz
İnsan yanlışlarıyla doğru
Biz de hata yapmadık mı?
Bilsem benimle geleceksin
Ne yanlış kalır kareay.com
Ne de doğru kareay.com
Bir sürü güzel anımız var
Bizim onları da alıp gidelim mi?
Sarıl bana sıkı tutun öyle gidelim
Deli deli sevişelim ölüp bitelim
Read more

AKP Mitinginde Bir Çapulcu

AKP Mitinginde Bir Çapulcu!

Tebdil-i kıyafet...Mitinge giderken küpe çıkar :)
Size mitingin girişinde el değiştiren 300 liranın videosunu göstermeyeceğim! Ona göre okuyun veya bırakın...

Ne işim var benim AKP mitinginde?!!!

Bu soruyu soran sadece ben değilim, görüşlerimi bilen herkes aynı soruyu soruyor.

Tepemizdekinin kontrolden çıktığını ve halkımızın selameti için çok ama çok acil bir iktidar değişimini zaruri gören onmilyonlardan biriyim...

E bilen bilir, bu konuda aktif de sayılırım.

Peki ne işim var benim büyük AKP mitinginde?

Hemen söyleyeyim: Güvensizlik.

Gezi direnişinin başından beri devletin ve basının nasıl davrandığını çok ama çok iyi biliyorum, biliyoruz...

Tek tek anlatmaya gerek yok ama artık "gözümle görmeden" inanmıyorum.

"Bu adam bizi bize düşman etti!"

"Nasıl inanıyorlar anlamıyorum!"

"Kefen giymişler, kesin iç savaş çıkacak!"

"Adam başı 300 TL veriyorlarmış!"

Ooooo! Neler neler!

Yok aga! Ben bi bakıcam!

Taksi ile Yenikapıya kadar gittim ve gerçekten inanılmaz bir kalabalıkla karşılaştım.

Miting alanına girmeye çalışan sakin onbinler.



Hemen herkes özel güne kiralanmış belediye otobüsleri ve ilçe teşkilatları tarafından kiralanmış otobüslerle gelmiş. Girerken otobüs sayısı beni şaşırtmıştı ama çıkarken gördüklerim karşısında küçük dilimi yuttum...yazacağım.

Öncelikle kitleden bahsetmek lazım. Kim bu bir milyon insan?

Onlar görmezden gelinenler...evet, bugüne kadar gözümüzün önünde olan ama görmezden geldiğimiz insanlar var ya, hani farkına varmadığımız, hani iki kelime konuşmaktan sıkıldığımız...

İşte onlar...

Girişte gördüğüm otobüsler...bunun binlercesini gördüm.
Çoçuğumuzun bakıcısı Nermin Abla...

Sitemizin güvenlik görevlisi Kadir...

Tekstil atölyesinde günde 12 saat sigortasız çalışan Hatice...

Annesi Meliha...

Kardeşi Sanlı...

İski'den emekli Necati Amca... 

Zabıta...itfaiyeci...otobüs şöförü...taşeron inşaat işçisi...

Onlar işte!

Bizi ayakta tutan, "kendiliğinden" olduğunu sandığımız bir çok işi gerçekte sessiz sedasız, afra tafrasız yapan insanlarımız.

Onlar "CV"si olmayan işlerin insanları...

Onlar "uzaktan" gelenler...onlar İstanbul'da denizi yılda bir kez görenler...

Onlar birbiri ile konuşmayanlar...onlar yanlarında bir adet gazete bile getirmeyenler...

Evet hiçbirinin kolunun altında bir gazete yok...bir adet bile...

Eğlenmek de lazım :)
Onlar telefona, internete bakmayanlar...twitter vimitter filan bilmeyenler..."selfie" çekmeyenler...

Onlar nasırlı eller...yorgun bacaklar...

Onlar talimatla bayrak kaldıranlar...itaat edenler... 

Onlar beslenemedikleri için boyu benden kısa olanlar...en son Japonya'da metroda böyle hissetmiştim...ama onlarınki genetikti, bizimkisi yetersizlik...

Hepsi can, hepsi canan! Onlar biziz.

Otobüs ile geliyorlar çünkü arabaları yok çoğunun...

Olsa da benzine paraları yok...

Nerede ise tamamı geldikleri ilçe teşkilatı tarafından sağlanan anlık veya devamlı yardıma muhtaç,

Bizim "Makarnaya, bulgura oyunu satuyorlar!" diye kızdığımız, aşağıladığımız insanlar...

Ama o "Makarna" o kadar değerli ki onlar için...çoçuğu o makarna sayesinde doyuyor.

Güne uygun kumanyam...simit, su, ayran...ben şanslıyım...
Bunu 1 liraya satılan simite, 50 kuruşa satılan suya yutkunarak bakan onlarcasını görünce anladım.

İşte ben bunu görmek için oradaydım.

Giriş çok karmaşık...bir milyon adamı içeri almak kolay değil...bi de haremlik selamlık dayatması olunca hiç kolay değil...

Halbuki kadınlarına karşı zarifler, kibarlar, dikkatliler.

"Bayanlara yol açalım beyler!"

En sık duyduğum cümlelerden biri.

Takkelisi, cihat bayraklısı, aczimendisi de burada...burada "inançsız" olarak tabir edilebilecek kimse yok.

Ağaçlardan meydanı görmek...


Polisler ekstra kibar..."Pardon, yol açar mısınız?"

Oha! Mayıs'tan beri böyle bir şeye şahit olmadım! Şaka olmalı bu! :)

Eğitimsiz kafalar düalistik çalışıyor. Yani basit "ikilemler" çok etkili...

İyi kötü...sıcak soğuk gibi...

Recep Tayyip Erdoğan - Kılıçdaroğlu

Tayyip iyi, Kılıçdaoğlu kötü...

Tayyip akıllı, Kılıçdaroğlu aptal...

Tayyip sağlam irade, Kılıçdaroğlu çürük elma...

Acaip ucuz ve seviyesiz bir Tayyip-Kılıçdaroğlu photoshop pankartı önünde adeta çıldırıyorlar.



Kahkahalar, gülmeler, fotoğraf çektirmeler.

Onlar için AKP, CHP, MHP filan yok...

Tayyip - Kılıçdaroğlu

Melek - Şeytan

Yarım saatlik milim milim ilerleyiş ve uyduruk bir üst araması sonrası içerideyim.

Organizasyon bozukluğu had safhada.


Ortalarda bir yerdeyim ancak alan çok büyük ve kürsüyü görmek nerede ise imkansız. Büyük ekranlara bakıyoruz alık alık...

Çok kalabalık...çok yoğun...omuz omuz, göğüs sırt...

Tayyip Kocaeli'nden geliyor. Onu beklerken Kadir Topbaş'la, Fatih Belediye Başkanı ile filan oyalanıyor millet...şu Marmaray tünelinin üzerine inşaat izni veren var ya...o işte.

Bi de bir şarkı var yeni çıkan...çalıntı olan...onu söyleyen sanatçı(!) çıkıyor, "Beni eleştirdiler taraf olduğum için, ne var bunda? Taksim'deki sanatçılar gibi polise taş mı atsaydım, dükkan camı mı kırsaydım?!"

"Yuuuuuh!"

Yavşak denilen şey böyle bişi işte.

O insanların nerede ise hiçbiri Taksim'e gelmedi...görmedi yaşananları...kendilerine yakın birisi ne derse onu doğru biliyorlar. İnternet'le ilgileri de yok...yandaş kitle medyası ne derse "He" diyorlar...



Bu tetikçi yavşaklar da kendilerine verilen görevi layıkıyla yerine getiriyor. Bu işler bittiğinde ilk hesap sorulacaklar bunlardır.

Neyse...

Öncelikle öyle çoşku filan yok...çok fazla pankart filan da yok...abartılı bir kenetlenme, gözü dönmüşlük filan yok...

Afacan

Seviyorlar Tayyibi ama o kadar...AKP filan da yok onlar için...bi Tayyip o kadar. Ama Tayyip dediği için ölürler mi? Öldürürler mi? Ih ıh!

Bu kitleden iç savaş çıkarması çok zor...yumuşak bir kitle...bizim cesaretimiz, kenetlenmemiz, ortak hedefe yürümemiz çok daha kuvvetli seviyede. Biz ölüyoruz ve daha da ölmeye gidiyoruz.

Oradan bu çıkmaz...çok çok az bir kısmı için "belki" diyeceğim, işte onlar da pala ile dolaşanlar , Berkin'in evini basanlar filan. Kitlesel bir destekleri yok.

Tayyip helikopterle dolaşırken bir heyecan oluyor, el sallamalar filan.

Tayyip kitle iletişimi konusunda önemli taktikler kullanıyor...önce yukarıdan bakıyor...

Sonra helikopterden talimat yolluyor, arka kısma insan alın, dışarıda kalanlar var filan diye.

Vay be! Adam oradan bile müdahele ediyor! Kürsüden iletiyorlar mesajı. Çok seviyor bu kitle bu aşağılayan davranışı!



Neden biliyor musunuz? Çünkü yönlendirilmenin dışında alternatifleri yok. Hayatları boyunca hep talimat alanlar onlar...aç kalmamak için itaat edenler. Yine aynısı oluyor.

Selfie...pusulasız bakışlar...


Beyefendi çıkıyor sahneye ve aynı masalları ardı ardına anlatıyor...

Prompterdan İstanbul'un ilçelerini alfabetik sırayla okuyor...yanımdakinden bir ses "Vay be adam ezbere okuyor be!"

Prompter bir ara donuyor, bu da donuyor...15 saniye filan...yanımdakiler "Noldu?" filan diyor...

Hiçbirinin aklına gelmiyor, onun o listeyi ezbere okumadığı.

Konuşma başladı...önde kadınlar var...sesi en yüksek çıkanlar ve en heyecanlılar.

Kadınlar gerçekten seviyor onu...duruşunu seviyor...sesini seviyor.

Kabul etmek lazım...ben cinsel olarak uyarılmış gözler gördüm orada...bu hakaret değildir. Milyon yıllık insanlık tarihinin evrimsel sonucudur...Gücü sevmek.

Öyle olmasa yüzbinlerce Fransız kadın, ülkelerini işgal eden Alman askerleri ile beraber olmazdı değil mi? Kim güçlü ise o çekici işte...neyse bu başka bir hikaye...

Konuşma başlıyor...5 dakika sonra ilk hareketler...

"Bu paraleller vatan hainiii!"

"Yuuuuh!".. bir yandan yuhlayıp bir yandan çıkanlar...

Noluyo be?! Nereye gidiyorsunuz?

"Bunlar peygamberi kamyonet kasasına bindirdiler!"

"Yuuuuh!"...hoppala...onlarca insan gidiyor çıkışa doğru...

"Bu CHP zihniyeti bilmemne!"

"Yuuuuuh!"...yüzler oldu...

Ben 25-30 dakika sonra çıktım, onbinlerle beraber çıktım...



Dışarıda yüzbinler vardı!

Adam içeride böğürüyor! Millet çıkıyor!

Yahu neyin kenetlenmesi??! Bu ne?!

Girerken bir sohbet sırasında duyduklarım geliyor aklıma:

"Biz sayı çok olsun diye geldik zaten"

Olay budur...olay bir fotoğraf karesidir...onu çektirebilmek için herkese verilen para, yardım vs aslında bu bir prodüksiyon masrafıdır, o kadar.

Çıkıyorum yüzbinlerle beraber...millet otobüsüne ulaşma derdinde.

Şimdi bir yol hayal edin...Yenikapı feribot iskelesinden, Unkapanı'ndaki tarihi sarnıca kadar...

Herhalde 5 km filan...

O yolun iki şeridinin de ağzına kadar otobüs ve minibüslerle dolu olduğunu düşünün...

Çıkanları bekleyen...

Herhalde 3-5 bin civarında araçtan bahsediyoruz...

"Bindirilmiş kıtalar" deyimi size ne anlatıyor?

5km lik otobüs kuyruğu

Sonuçlar:

  • AKP seçmeninin önemli bir kısmı taraflı kitle iletişim silahlarının etkisi altında. İnternet kullanımı yok veya limitli...twitter, mivitter zaten yok, kapatılsa da dert değil...onların meselesi değil.
  • Fakirler...açlıkla tehdit edildiği için oradalar...yedikleri azıcık aşı "Tayyip" veriyormuş hissindeler. O olmasa o aş gelmez sanıyorlar.
  • Kendileri gelmiyorlar...getiriliyorlar. Teşvikler ve taşımalarla.
  • Çoşkulu değiller...kenetlenme durumu yok...birilerinin karar vermesini ve kendilerine söylemesini bekliyorlar. Mitinglerde sürekli söyleneni tekrar etme durumu var.
  • Tayyibi seviyorlar ama konuşmasını bitirmesini beklemiyorlar bile. Paralel devlet, istiklal savaşı filan gerçek dertleri değil.
  • O kadar büyük miting meydanında doğru dürüst miting filan yapılamaz. Duyulamıyor, görülemiyor. Adamın tek derdi, gazetelere "Milli İrade" fotoğrafı vermek.
  • Basit, zıtlıklara dayalı düşünüyorlar. Çevrecilik, demokrasi, özgürlük filan anlaşılmıyor...kafa karıştırıyor, rahatsız oluyorlar. 

Bu lanet iktidar kontrollü olarak aç ve eğitimsiz bıraktıklarını daha büyük bir açlıkla tehdit ederek iktidarda kalıyor. İnsanlar bilinçaltlarında bu korkuyu taşıyor ve bir baba edasında seviyorlar tepelerindeki tiranı. Muhtaçlar...babanın eline muhtaçlar...babanın arada bir kötü söz söylemesi önemli değil...veya evin diğer oğlunun ağzını burnunu kırmasına ses çıkarmak istemiyorlar. O kardeş zaten yoldan çıkmış. Dayakla uslanır belki diyorlar. Bu arada aynı baba bizim konuşmamızı da yasaklamış. Kardeşimize yaşam tarzımız ve babamız hakkındaki gerçekleri anlatmamızı engelliyor. Gezi 15 gün elimizdeyken yakınlaşmanın ve kitlesindeki yumuşamanın farkına vardı ve tekme tokat daldı. Şimdi "onların gazetelerini okumayıııın!" diye anırıyor, interneti kapatıyor. 

Seçimden bişi çıkmaz...ama artık "Nasıl olur yaaa, nasıl hala buna oy verirler???" sorusu ile vakit kaybetmeyeceğiz. Derdimiz seçim sonrası olacak. Enerjiyi sağlıklı harcamamız önemli


bu yazının tamamı http://sarapvepeynir.blogspot.com.tr/ sitesinden alınmıştır.  Ve her kelimesi Tekin Öztop ê aittir.
Read more