Etkinlik Sembolizm Akımı Nedir? Hakkında Araştırma

EDEBİ AKIMLAR

         Avrupa’da edebi akımlar başlamadan önce,  iki önemli düşünce ve sanat anlayışı vardı:
Hümanizm ve Rönesansçılık
HÜMANİZM:
ü     İnsana değer vermek esastır.
ü    Tabiatı Tanrı yaratmıştır düşüncesi kabul edilmiştir.
ü     İnsanı sevip onu yüceltme.
ü     Dante bu düşüncenin temsilcisidir.


RÖNESANSÇILAR:

ü    Hem hümanizmin getirdiklerin hem de16.yy bilim ve akılcılığını benimsemişlerdir.
ü    Özgürlük düşüncesini geliştirirler.
ü    Petrarca, Montaigne, Bocan, Cervantes, Shakspeare bu dönemde eser verirler.



KLASİSİZM
ü    17.yy ortalarında Fransa’da ortaya çıkan edebiyat akımıdır.
ü    Akla ve sağduyuya değer verirler.
ü    İnsandaki tabiata, insanların iç dünyasına saygı göstermek esastır,
ü    Konularını eski Yunan ve Latin edebiyatından alırlar.
ü    Kahramanları seçkin kişilerdir. Sıradan insanlara eserlerinde yer vermezler.
ü    Önemli olan konu değil konunun işleniş biçimidir
ü    Dil, üslup kusursuz bir şekilde işlenmiştir. Dil açık, yalın ve soyludur.
ü    Sanat için sanat görüşünü savunurlar.
ü    Sanatçı eserde kendini gizler.
ü    Tiyatroda üç birlik kuralına uyulur.(olay, zaman, mekân)
ü    Bu akımın en önemli temsilcileri: Moliere  ,Corneille, Racine, La Fontaine, La Bruyere, Daniel Defoe
ü    Türk edebiyatında ise Şinasi ve Ahmet Vefik Paşa ‘dır. 

ROMANTİZM
ü    Fransa’da 1830 yıllarında klasizme tepki olarak doğmuştur.
ü    Klasik edebiyatın kural ve şekilleri bırakılır.
ü    Konular eski Yunan ve Latin edebiyatı yerine Hıristiyanlıktan tarihten ve günlük yaşamından alınır.
ü    Akıl yerine duygulara ve hayallere önem verirler.
ü    Sanatçılar kendi eserlerinin kişiliklerini gizlemezler.
ü    Sanat toplum içindir görüşünü benimsemişlerdir.
ü    Tabiat önemlidir. Gözlem ve tasvire önem verilir.
ü    Konular işlenirken iyi, kötü, doğru, yanlış gibi karşıtlıklardan yararlanırlar.
ü    Üç birlik kuralı terk edilir.
ü    Temsilcileri J. J.  Rousseau, Voltaire, Victor Hugo, Goethe, Schiller, Chateaubriand, George Sand
ü    Türk edebiyatında ise Namık Kemal, A.Hamit Tarhan, A.Mithat Efendi.
REALİZM
ü    19.yy’ın ikinci yarısında Fransa’da romantizme tepki olarak doğmuştur.
ü    Konu gerçekten alınır. Olay ve kişiler yaşanan ve yaşayan kişilerin benzerleridir
ü    Kişilerin ruhi davranışlarını etkileyen onların kişiliklerini çizen çevre ve ortamın tanıtılmasına önem verilir.
ü    Betimlemeler yazarın gözüyle yapılmaz kahramanın gözüyle yapılır.
ü    His ve hayale kapılmadan toplum gerçeklerini olduğu gibi yansıtır.
ü    Sanat için sanat görüşünü savunurlar.
ü    Hikâye ve Romanda uygulanır.
ü    Temsilcileri: Honero De Balzac, Stendhal, Gustave Flubert, Tolstoy, Dostoyevski, Ernest Hemingvay, Steinbeck
ü    Türk edebiyatında ise; Recaizade Mahmut, Nabizade Nazım Yakup Kadri, R. Halit Karay

NATÜRALİZM
ü    Determinizm anlayışını romana getiren bu akım 19. asrın ikinci yarısında Fransa’da ortaya çıkmıştır.
ü    Determinizme göre tabiat olaylarında aynı sebepler aynı sonucu doğurur. Natüralistler, Determinizmi topluma ve insan uyguladılar.
ü     Toplum büyük bir laboratuar, insan deney konusu, sanatçı da bilgin sayıldı.
ü    İnsan kişiliğini anlatabilmek için soya çekim yasalarından ve toplum biliminden yararlandılar.
ü    Romanlarda kahramanların portreleri ince ayrıntılarına kadar verilir.
ü    Yazar eserde kişiliğini gizler.
ü    Gözlem ve tasvir önemlidir. 
ü    Eserlerinde hayatı bütün yönüyle anlatırlar.
ü    Bedenden ayrı bir ruh yoktur.
ü    Dil her seviyedeki insanın anlayabileceği bir düzeyde tutulmuştur
ü    Sanat toplum içindir anlayışı doğrultusunda eserler verilmiştir.
ü    Temsilcileri: Emile Zola, Goncoutr Kardeşler, Guy De Maupassent, Alphonse Daudet
ü    Türk edebiyatında ise; H. Rahmi Gürpınar, Nabizade Nazım, Beşir Fuat

PARNASİZM

ü    Romantik şiir anlayışı ile Fransa da ortaya çıkmıştır.
ü    Doğal güzelliğe ve dış görünüşe büyük önem verir.
ü    Sanat sanat içindir ilkesini savunmuştur.
ü    Nesneleri dış görünüşünü aktarmışlardır.
ü    Kelimeler seçilerek kullanılır. Kelimelerin sıralayışı ve ahenk önemlidir.
ü    Kafiye ve Redife önem verilir.
ü    Romantizm’de bırakılan eski Yunan ve Latin kültürüne dönüşmüştür.
ü    Temsilcileri: Th. Gauthier, Theodore Debanvaille, Francois Coppee
ü    Türk edebiyatında ise; Tevfik Fikret, Cenap Sahabettin, Yahya Kemal

SEMBOLİZM

ü    19.yy’ın son çeyreğinde ortaya çıkmıştır.
ü    Nesneleri olduğu gibi anlatmak mümkün değildir. Nesneler değişerek anlatılabilir.
ü    Anlatımda sözlerin sözlük anlamından bıkan sembolistler yaşatmaya çalışırlar.
ü    Şiirde anlam açıklığından kaçındılar.
ü    Şiir anlaşılmak için değil hissedilmek içindir.
ü    Şiirde alaca karanlık üzüntü ve ay ışığı, gün doğumu, gün batımı gibi belli belirsiz varlıklar görüntüleri yansıtırlar.
ü    Şiirde musiki her şeyden önce musiki ilkesini savundular.
ü    Sanat için sanat anlayışına bağlılardır.
ü    Dil herkesin anlayacağı seviyede değil oldukça ağırdır
ü    Temsilcileri: Baudelaire, P. Verlaine, A. Rimbaud
ü    Türk edebiyatında ise; Ahmet Haşim, A. Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, biraz da Cenap Sahabettin

                                           GİZEMCİLİK
  • Akılla kavranamayan doğaüstü güç ya da güçlerin varlığına inanmaya, bunlara sezgi ve sevgi yoluyla ulaşılabileceğini savunmaya dayalı dinsel-düşünsel öğreti; mistisizm.
  •  Coşku ve esrime (vecd) içinde Tanrı'ya erişme, dünyasal varlıktan geçerek Tanrı'da yok olma çaba ve törenleri, gizemciliğin uygulama alanını oluşturur. 
  • Konfüçyüsçülük ve Taoculuk, Brahmancılık, Hermesçilik, Orfeosçuluk ve Pithagorasçılık gibi İlkçağ dinlerinden kaynaklanan gizemcilik, Orta Çağ'da Bernard de Claiarvaux, J. Tauler, Ackhart, Böhme, Swedenborg gibi düşünürlerce bir felsefe olarak geliştirildi. 
  • Temelde idealist felsefelerin tümü gizemci ögeler taşır.
  •  İnsanın gönül yoluyla mutlak varlık olan Tanrı'yla bir olma durumunu amaçlayan, bu yolda bir yaşama biçimini ve kişiliğin aşama aşama gelişimini öngören tasavvuf da gizemcidir. Bu bağlamda vahdeti vücut inancı gizemciliğin düşünsel, tarikatlar da eylemsel yanını oluşturur. Eski Türk edebiyatında tümüyle gizemsel eğilimler egemendir. Gerek dine dayalı dünya görüşünün belirleyiciliği gerekse tasavvufun etkisi bunun temel nedenidir.

SÜRREALİZM (GERÇEK ÜSTÜCÜLÜK)

ü    Kelime anlamı "gerçek üstüncülük" demek olan bu akım 1924’te Fransa’da çıkmıştır.
ü    Sürrealistler Sigmund Freud’un  etkisinde kalmışlardır.
ü    Bilinçaltı rüyada ortaya çıkar.
ü    Hipnotize edilmiş insanlara şiir söylettiler.  
ü    Akıl ve mantık değersizdir. İnsanı yönlendiren İçgüdü, bilinçaltıdır demişlerdir.
ü    Temsilcileri: Breton Aragon, Paul Eluard
ü    Türk edebiyatında ise; Orhan Veli ve arkadaşları, Cemal Süreyya, İlhan Berk (II. Yeniciler)

FÜTÜRİZM

ü    Geleceği makineleştiren sanattır.
ü    20.yy. başında Marinetti tarafından kurulmuştur.
ü    Geçmişin sanat değerlerini bırakmalı ve yeni anlatım biçimleri bulmalı.
ü    Makinalaşma çalışmaları kutsallığı savunulmalıdır.
ü    Temsilcileri:  Marinetti ve Mayatovski
ü    Türk edebiyatında ise: Nazım Hikmet

EGZİSTANSİYALİZM ( VAR OLUŞÇULUK)

ü    Var olmayı her şeyden önce görenlerdir. Bu akıma var oluşçuluk da denir.
ü    İnsan kendi değerlerini kendi oluşturabileceğini bilmelidir.
ü    İnsan bütünüyle özgür olmalıdır.
ü    Temsilcileri: J.Paul Sartre, Simon de Beauvoir, A.Camus

DADAİZM

ü    Kelimeleri rasgele kullanmak suretiyle oluşan şiirlere denir.
ü    Dil ve estetik kurallarını yıkma.
ü    Şiir gelişimini güzel seçilmiş kâğıt üzerine dizilmesiyle yazılır.
ü    Temsilcileri:   Tristan Zara, L.Aragon, Paul Elaud
Read more

Deha Duygu Sayar Kimdir?





O Ses Türkiye yeni sezonuna damgasını vuran isimlerden biriside Deha Duygu Sarar'dır.

3 Ekim 1990 izmir doğumludur. Kendine örnek aldığı şarkıcı Sıla'dır.

İzmirde Alsancak Kordon 404 Bar'da sahne almaktadır.

O Ses Türkiye'de jüri koçu olarak Mashar Özkan'ı seçmiştir.

Resmi facebook hesabı facebook.com/deha.d.sayar



Read more

Klasizm ve Romantizm Arasındaki Farklar Nelerdir?

  • Klasisizm akıl ve sağduyuya dayanır. Romantizm duyguya ve hayale dayanır.
  • Klasizmde mantık önemlidir romantizmde coşku ve hisler önemlidir.
  • Klasizmde üsluba önem verilmiştir.Romantizmde verilmemiştir.
  • Klasizm kuralcıdır.Romantizm klasizm kuralcılığına karşı çıkmıştır.
  • Klasizmde roman ve hikaye gelişmemiştir.Romantizmde gelişmiştir
  • Romantizm klasisizme tepki olarak ortaya çıkmıştır.
  • Romantizmde milli tarih anlayışı vardır.Klasizim eski Yunan ve Latin Edebiyatını kendisine kaynak almıştır.
  • Klasizim din duygusuna önem vermemiştir.Romantizm vermiştir.
  • Klasizmde trajedi,komedi türleri gelişmiştir.Romantizmde dram türüne yer verilmiştir.
Read more

12. Sınıf Edebiyat Sayfa 46 Soruları ve Cevapları ( Mevsim Yayınları )

Ölçme ve Değerlendirme
Aşağıdaki ifadeler doğru ise cümlelerin başında yer alan kutulara “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Makale, deneme, fıkra ve gezi yazısı, anlatma esasına dayalı kurgusal edebî metinlerdir. ( Y )
Makalelerde ele alınan konular, ayrıntılara inilmeden sade bir dille anlatılır. ( Y )
Denemeler, düşüncelerin ispatlanması amacını taşıyan öğretici metin türleridir. ( Y )
Fıkra, gazete ve dergilerde ispatlama amacı gütmeden yazılan günlük yazılardır. ( D )

Anı yazarının içten, öznel ve yalın bir anlatımla gerçekleri yazması gerekir. ( Y )
Read more

10. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 39 Soruları ve Cevapları ( Öğün Yayınları )

1. Aşağıdakilerden hangisi sunumda görsel malzemenin kullanılış amaçlarından değildir?
A)Konuyu anlatırken zaman kazanmak
B)Dinleyicilerin verilen bilgileri iyi algılamalarını sağlamak
C)Sunumu renklendirerek dikkat çekmek
D)Yanlış anlamaları engellemek
E)Dinleyicilerin hoş vakit geçirmesini sağlamak

2. Aşağıdakilerden hangisi sunumda dikkat edilmesi gerekenlerden değildir?
A)Renk ve şekil bakımından çok dikkat çekici kıyafet giymemek
B)Sunumdan önce seyircili prova yapmak
C)Sunumda söylenecekleri olduğu gibi slayttan okumamak
D)Sunumu, dinleyicilerin bilgi düzeyine göre ayarlamak
E)Her slayttan sonra bir dakika ara vermek

3. Aşağıdakilerden hangisi sunumda kullanılacak teknik malzemelerden değildir?
A)Bilgisayar
B)VCD, DVD
C)Projeksiyon
D)Mikrofon
E)Kamera

4. Aşağıdakilerden hangisi tartışma başkanın görevlerinden değildir?
A)Konuyu özellikleriyle dinleyicilere belirtmek
B)Konuşmacıları dinleyicilere tanıtmak
C)Konuşmacıların konu dışına çıkmalarını engellemek
D)Konuşmacılara istedikleri süreyi vermek
E)Tartışmanın sonucunu açıklamak

5. Aşağıdakilerden hangisi tartışma konusunun özelliklerinden biri değildir?
A)Katılımcılar için ilgi çekici olması
B)Açık olması
C)Konuyu tam olarak belirtmesi
D)Sınırlanabilmesi
E)Sadece soru yoluyla ifade edilmesi

6. Aşağıdakilerden hangisi sunumda konuşmacının yapmaması gerekenlerdendir?
A)Dinleyicilerle dostça iletişim kurması
B)Dinleyicilerin o konudaki bilgilerini küçümsememesi
C)Dinleyicileri de sunuma dâhil etmesi
D)Bazen nükteli konuşması
E)Dinleyenlere sırtını dönerek sunuları okuması

7. Tartışma ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A)Bütün tartışmalar topluma açık yapılır.
B)Konunun tek yönü üzerinde durulur.
C)Konuşmacıların ifadelerinde anlatım bozukluğu olabilir.
D)Konuşmacılara eşit süre verilir.
E)Bütün tartışmalarda toplumun genelini ilgilendiren güncel sorunlar ele alınır.


8. Aşağıdakilerden hangisi tartışma türlerinden değildir?
A)Panel
B)Söyleşi
C)Forum
D)Açık oturum
E)Sempozyum (bilgi şöleni)

9. Panelde dil, ağırlıklı olarak hangi işleviyle kullanılır?
A)Sanatsal işlev
B)Alıcıyı harekete geçirme işlevi
C)Dil ötesi işlev
D)Göndergesel işlev
E)Heyecana bağlı işlev

10. Panel ile forumu karşılaştırınız

 Forumun panelden tek farkı  tartışmanın sonunda seyircilere de söz hakkı verilmesidir.

Cevaplar:  E B E D E E A B D
Read more

Panelde Ele Alınabilecek Konular Hangi Niteliklere Sahip Olmalıdır?

Toplumun bir kısmını ya da geniş bir kitlesini kapsamanlı
Tartışmaya açık olmalı
Farklı açılardan ele alınabilecek yapıda olmaldır

Read more

Panel Başkanının Görevleri Nelerdir?

  • Konuyu ortaya koymak.
  • Konuşmacılara sırayla söz hakkı vermek.
  • Panelin sonunda konuyu derleyip toparlamak.
  • Şartlar uygunsa dinleyenlere söz hakkı vermek.
  • Konuşmacılara rahat bir ortam hazırlamak.
Read more

2014 Panel Örnekleri

YENİ DEPREM YÖNETMELİĞİ VE UYGULAMA SORUNLARI
Prof.Dr. Ömer Zafer Alku başkanlığında yapılan panelde, panelistlerin konuşmaları konuşma sırasına göre aşağıda verilmektedir.
Prof. Dr. Ömer Z. ALKU :
Oturumun son bölümüne, panel bölümüne gelmiş bulunuyoruz. Bu bö­lümde değerli konuşmacılarımız Sn.Mustafa DÜZGÜN, Sn. Nuray AYDI-NOĞLU, Sn. Erkan ÖZER ve Sn. Günay ÖZMEN olacak.

Şu ana kadar Yeni Deprem Yönetmeliği hakkında zaten çeşitli konuş­malar yapıldı, konunun içine girmiş olduk. Bu bölümde sizlerin katkısını bekledik, sizlerin görüşleriniz doğrultusunda bu bölümü düzenleyecektik, ama maalesef yazılı olarak bir tek soru geldi. Bu bölümde, konuşmacıla­rımız 5'er dakikalık süreler içinde yönetmeliğimiz üzerinde uygun gördük­leri konuları dile getirecekler, bundan sonra söz yine sizlerin olacak. So­rularınız ile panelimizi yönlendireceksiniz.

Bu yönetmeliğimiz çok yakında yürürlülüğe girecek, ama üzerinde ba­zı düzeltme çalışmaları da yapılıyor. Uygulamada yer alan mühendisleri­miz, bu yönetmeliğin gelişi ile biraz ürkek davranıyorlar ve sanki biraz huzursuzlar. Bu bizim genel tutumumuzdan kaynaklanıyor. Çünkü alış­kanlıklarımızı bırakmak biraz zor geliyor, ama bunları bırakacağız artık. İşte bu amaçla düzenlenen bu toplantıda, sayın konuşmacılar sizleri bu konuya biraz daha ısındıracaklar tahmin ediyorum.
Doç. Dr. Mustafa DÜZGÜN:
Bundan önceki oturumlarda bildirim olmadığı için değerli sayın ho­cam Sıracettin beyi ben de saygıyla anarak başlamak istiyorum. Onun anısına böyle bir etkinliğin düzenlenmesi İzmir için oldukça iyi oldu Böyle­likle kendisini bir kez daha anmış olduk. Düzenleme kuruluna ve katkıda bulunan bütün kuruluşlara şahsım adına teşekkür ederim.
Yeni Deprem Yönetmeliği için geçen on aylık süre içerisinde birçok tartışmalar yapıldı. Konu ile ilgili meslektaşlarımız ve kuruluşlar enine boyuna tartıştı ve hala tartışıyor. Zaten gerekli olan da bu, yani bu tartış­maların sürmesi. Zaten çağdaş ülkelere baktığımız zaman deprem yönet­melikleri yaklaşık olarak 8-10 yıllık bir süre içinde değiştiriliyor. Ülkenin sosyal yapısı ,ülkedeki teknolojik gelişmeler, malzemedeki iyileştirmeler bunlar hep bizim deprem türü altındaki yapıların tasarımını da geliştiri­yor. Bundan evvelki yönetmelik 22 yıllık süreden sonra yeniden ele alındı ve etkili olacak oldukça radikal değişikliklerle geldi. Bu bakımdan hepi­mizi çok ilgilendiriyor gibi görünüyor ama aslında geriye dönüp baktığı­mızda eski deprem yönetmeliği ile yapılmış yapıların iyi uygulandığı ör­neklerde bir problem yok.

Son yıllarda iki tane büyük depremle karşı karşıya kaldık. Aslında dep­rem mühendisliği açısından ve etkili olması bakımından çok büyük dep­remler değil. Ama bizim ülkemizde, gelişmekte olan ülkemizde büyük yı­kımlara sebep oldu.Büyük ekonomik yaptırımlara sebep oldu. Bedava si­gorta olarak devletin cebinden çok büyük paralar çıktı. Şimdi böyle olun­ca, bizim bu depremlerden aldığımız örnekler ve bu arada çağdaş ülkeler­deki gelişmeleri dikkate alarak bu yönetmeliğin çıkarılması kaçınılmazdı ve öyle oldu. Bu yönetmeliği destekleyenlerden biriyim.
 


Yeni yönetmelikte ilginç olan, çarpıcı olan değişiklikler nelerdir? Sn. Nuray hocam sunduğu bildiride bunları ortaya koydu. En önemlisi ta­sarım felsefesi, kâğıdın üzerinde yaptığımız tasarım yerinde gerçekte bire­bir yapılmadığı takdirde istediğiniz kadar en iyi bilgisayar programlarıy­la probleminizi çözseniz bile hiç bir anlamı yok; ama galiba bizim yapımızdaki, insan yapısındaki, mühendislikteki vurdumduymazlık hala de­vam ettiği için burada birazcık cezai müeyyideler gelmekte.İşte herkes es­ki tabiriyle deprem katsayısı, eskiye göre konut türü yapılarda % 50 artı diye feryat ediyor. Ne olacak? Bir gün önce yapılan yapı yıkılacak mı? Hayır, öyle bir şey yok. Ne oluyor? Bu aşamadan itibaren bir gelişme, bir yenilenme, bir kendimize gelme şeklinde bunu ele alabilirsiniz. Bu bakım­dan baktığımızda deprem yönetmeliğimiz de kavram olarak modem dep­rem yönetmeliklerinin içerik ve düzenlemelerine uymuş bulunuyor. Bu ba­kımdan sevindirici.

En önemli kavram depremin dinamik bir etki olduğunun ortaya konul­ması. Çok önemli bir kavram. Bu dinamik kavramı bundan önceki deprem yönetmeliğinde kapalı bir şekilde geçiyordu. Ama burada daha bariz bir şekilde ortaya konmuş durumda. Bu yüzden, hatta çok basit olarak modların birleştirilmesi yönteminde, kesme kuvvetlerinin bulunmasında, ağır­lık yerine kütlenin kullanılmasını dahi getirebiliyoruz. Bu felsefe bakımın­dan çok doğru bir kavram. Şimdi dinamik bir olgu olarak baktığımız dep­remde eski yönetmelikteki deprem katsayısı kavramı yerine, spektral ivme dediğimiz deprem sırasında yapıya etki edecek ivmenin ne olacağı hakkın­da kesin kavram ortaya kondu, bu bakımdan ilgi çekici. Yani eski spektrum katsayısını daha gerçekçi bir şekilde tanımlamak söz konusu olduğu için deprem yönetmeliğinin bu kısmı oldukça ilgi çekicidir.

Şimdi burada bir başka kavram daha var. Sayın hocalarım bundan ön­ceki bildirilerinde söz ettiler, düzenli ve düzensiz yapı kavramı. Eski bir yerleşim yeri olan İzmir için düzenli yapı yapmak belki o kadar kolay de­ğil. Çünkü elimizin altındaki kısıtlı alanlara sahip parsellere mal sahibinin isteklerini yerine getirebilmek için bin bir cambazlıklarla, mimar oyunla­rı karşılığında düzenli yapı yapmak o kadar kolay değil. Öyleyse düzenli yapı yapmamanın cezasını da çekeceğiz. Bunun bir bedelini ödeyeceğiz. Buda deprem yönetmeliğinde karşılığını bulmuş vaziyette. Eski yönetme­likte bir miktar değiniliyordu ama bu kadar açık bir tarifte değildi. Dep­rem hesapları sırasında kullanmış olduğumuz elastik davranışa yakın he­saplama yöntemleri içinde statik deprem yükü olarak tanımladığımız ve­yahut yeni yöntemler içinde burada epeyce açıklanmış olan dinamik ana­lizlere yer verilmiş olması yine hesaplama yöntemleri açısından bizlere epeyce yol gösterici kavramlardır.

Burada en önemli kavram sünek yapı yaparsanız, sünek taşıyıcı sistem ve onun elemanlarında süneklik kavramlarını ve koşullarını yerine geti­rirseniz size ödül veriliyor. Zaten deprem felsefesinin içindeki taşıyıcı sis­tem davranış katsayısı olarak adlandırdığımız R katsayısı burada yapaca­ğımız taşıyıcı sistemlerin bilinçli ve yerinde tam uygulanması durumunda size ödül getiriyor. Ama tabi ki bazı kısıtlamalar veya bunu yapamama kaygılarından dolayı da karşılığında iki kat gibi bir ceza ile her an karşı karşıya kalabiliyoruz. Artık gerçekçi zemin etkileşimi ile yapının hesapla­rının yapılması isteniyor.
Read more

Bilgi Paylaşımında ve Karşılıklı Anlayış ve Saygının Önemini Nedir?

Bilgiler bir çatışma içinde ve üstünlük gösterisi olarak sergilenmemeli. Bu tür bir yaklaşımla ortay konan bilgi paylaşımı pek sağlıklı değildir. Araya gurur girer bilginin karşıya ulaşmasını engeller. Bu yüzden bilimsel konular bir ağız kavgasına dönüşerek tartışılmamalı. Bir üstünlük göstergesi olarak sunulmamalı.

Read more

Bir İnsanın Her Konu Hakkında Bilgi Sahibi Olması Mümkün Müdür?

Bir insanın her konu hakkında bilgi sahibi olması mümkün değildir. Buna ,insanın ömrü yetmez. Dünyada o kadar çok bilgi alanı var ki bunları tek tek öğrenmek insanın bir ömür boyu sürekli çalışması demektir.

Read more

Ello Nedir? Ello Kayıt Ol

Facebook'un aksine sitede reklam bulunmadığını ve bulunmayacağını açıklayan Ello, yürüttüğü 'Anti Facebook' kampanyasıyla çok sayıda yeni kullanıcı kazandı.
Sitenin server'larının yetersiz kalması nedeniyle bir süredir yeni kullanıcılar siteye kabul edilemiyor. Ello'ya üye olmak isteyenlerin normalde 2 dolar civarında bir üyelik ücreti ödemeleri gerekiyor. Yaşanan talep patlamasının ardından bazı kullanıcılar, üyeliklerini online alışveriş sitesi eBay'de 100 dolar (220 TL) karşılığında satıyor.
Son dönemde hızlı bir biçimde yeni kullancılar kazanan Ello'un uzun vadede Facebook'a ciddi bir alternatif oluşturup oluşturamayacağı ise, merakla bekleniyor.
Ello'nun Facebook'a yönelik başlattığı kampanya hakkında Facebook'tan henüz resmi bir açıklama gelmedi.

 NTV 
Read more

Edebiyat Tarihi Hangi Konularla İlgilenir?

- Edebiyat tarihi yazarın/şairin hayatı ile ilgilenir
- Şair ve yazarların edebi kişilikleriyle ilgilenir.
- Edebiyatı etkileyen tarihi olayları inceler.
- Edebi türlerin gelişimini inceler.
- Dönemin sosyal ve siyasi olaylarını inceler.
Read more

İslamiyet Öncesi Türk Şiirinin Genel Özellikleri Nelerdir?

  • Anlatımı sözlüdür.
  • Din törenlerinde(şölen,sığır,yuğ) doğmuş, din dışı törenlerde gelişmiştir.
  • Edebi ürünler manzumdur.(şiir şeklindedir)
  • Edebi ürünler anonimdir, bunlara milli özellikler hakimdir.
  • Yalın bir dil kullanılmıştır, dil yabancı etkilerden uzaktır, özTürkçedir.
  • Şiirde “yarım uyak, hece ölçüsü, dörtlükler” kullanılmış.
  • Şiir söyleyen kişilere “ozan, kam, baksı, şaman” denilir.
  • Bu dönemde “sav, sagu, koşuk, destan” nazım şekilleri görülür.
  • Genellikle aşk,tabiat, kahramanlık ve ölüm konuları işlenmiştir.
Read more

Haldun Taner Kimdir? Edebi Kişiliği, Hayatı ve Eserleri


Haldun Taner (16 Mart 1915, İstanbul - 7 Mayıs 1986 İstanbul), öykü, tiyatro ve kabare yazarı, öğretim üyesi ve gazeteci. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından birisidir. Türkiye'de epik tiyatro türü ve kabare tiyatrosunun öncüsüdür.

1915 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Ahmet Selahaddin, Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı üyesi ve İstanbul’un işgali sonrası mütareke yıllarında yazıları, dersleri ve nutuklarıyla ülkenin bağımsızlığını savunmuş bir aydındır. Beş yaşında iken babasını kaybetti. Annesiyle birlikte büyükbabasının konağında yaşadı[1].

Vatana hizmeti geçenlerin ve şehit olanların çocuklarına tanınan haktan yararlanarak parasız yatılı olarak girdiği[1] Galatasaray Sultanisi'ndeki orta öğrenimini 1935 yılında tamamladı. Mezuniyetinden sonra devlet tarafından Heidelberg Üniversitesi'nde öğrenim görmek üzere Almanya’ya gönderildi. Siyasal Bilgiler alanındaki öğrenimini geçirdiği ağır tüberküloz nedeniyle 1938’de yarıda bıraktı ve yurda döndü. 1938-1942 yılları arasında Erenköy Sanatoryumunda tedavi gördü.

Yüksek öğrenimini 1950’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Filolojisi Bölümü’nde tamamladı. 1950-54 yıllarında üniversitenin sanat tarihi kürsüsünde asistanlık yaptı.

Edebiyat yaşamına gençlik yıllarında yazdığı skeçlerle başladı. "Töhmet" adlı ilk öyküsü Yedigün dergisinde "Haldun Yağcıoğlu" takma ismiyle 1946'da yayınlandı. New York Herald Tribune Gazetesi'nin 1953'te İstanbul'da düzenlediği öykü yarışmasında "Şişhaneye Yağmur Yağıyordu" öyküsüyle birinci oldu. 1956'da Varlık Dergisi’nin araştırmasında yılın en beğenilen öykücüsü seçildi.

Asistanlığı sırasında yazdığı “Günün Adamı” oyunu, İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenmeden yasaklandı[2]. Asistanlığı bırakıp Viyana’ya tiyatro bilimi eğitimi için gitti. 1955-1957’de Max Reinhardt Tiyatro Akademisi’nde öğrenim gördü. Viyana’daki bazı tiyatrolarda reji asistanı olarak çalıştı. 1957'de tekrar Türkiye’ye döndü. İstanbul Üniversitesi Gazeteci¬lik Enstitüsü'nde edebiyat ve sanat tarihi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde tiyat¬ro tarihi okuttu Bir yandan da Tercüman Gazetesi’nde (1952-1960) köşe yazıları yazmayı ve oyun yazarlığını sürdürdü.

1950’lerde oyun yazmaya başlamış olan ve tiyatrodaki ilk eserlerinde dramatik türün başarılı örneklerini veren Haldun Taner, ardından epik tiyatro denemelerine girişmişti. Türk Tiyatrosu’ndaki ilk epik tiyatro örneği olan "Keşanlı Ali Destanı" adlı oyunu ile dünya çapında tanındı. Bu oyun yurtdışında Almanya, İngiltere, Çekoslovakya, eski Yugoslavya'nın çeşitli kentlerinde oynandı. Atıf Yılmaz tarafından sinemaya aktarıldı (1964). Daha sonraki dönemlerde konularını güncel olaylardan alan siyasal-sosyal taşlamaların ağır bastığı oyunlar yazdı. Epik tiyatro ve kabarenin alanında verdiği yapıtlar çağdaş Türk tiyatrosunun klasikleri oldu. Eşsiz bir arı Türkçe kullanan Haldun Taner, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının ve tiyatrosunun önde gelen yazarları arasına girdi.

Devekuşu Kabare'yi (1967), Bizim Tiyatro'yu, Tef Kabare Tiyatrosu'nu kurdu. Küçük Dergi'yi çıkardı. Fıkra yazarlığını 1973’ten itibaren Milliyet’te sürdürdü. Öyküleri ve yazıları Yedigün, Ülkü, Yücel, Varlık, Küçük Dergi, Yeni İnsan dergilerinde de yayınlandı.

Filme de alınan "Kaçak" (1955) ile "Dağlar Delisi Ferhat" (Lütfi Akad ve Orhan Kemal'le birlikte, 1957) adlı senaryoları sırasıyla Türk Film Dostları Derneği'nin senaryo ödülünü ve Basın-Yayın Senaryo Armağanı'nı kazandı. “Sancho'nun Sabah Yürüyüşü” (1969) ile Bordighera Uluslararası Mizah Festivali Öykü Ödülü'nü, tiyatro dalında da “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” (1971) oyunuyla 1972 Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü'nü kazandı. Sedat Simavi Vakfı 1983 Edebiyat Ödülü'nü Pertev Naili Boratav'la paylaştı.

Milliyet Gazetesinde "Deve Kuşuna Mektuplar" başlığı altında haftalık köşe yazıları yazan Taner, güncel olayları değerlendirdiği bu yazılarda yaşadığı dönemin bir çeşit edebi belgeselini sundu.

Yazarlığının yanı sıra İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünde ve Edebiyat Fakültesinde, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde edebiyat, sanat tarihi ve tiyatro dersleri veren Haldun Taner, Milliyet Gazetesi yazarlığı yaparken 7 Mayıs 1986’da İstanbul’da hayatını yitirdi.

Adı, İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Kadıköy’deki sahnesine verilmiştir. Bilgi Yayınevi, bütün eserlerini dizi halinde basmıştır. Milliyet gazetesi Haldun Taner anısına 1987’den beri her yıl Haldun Taner Öykü ödüllerini düzenlemektedir.

Öyküleri

Tiyatro oyunlar

  • Eşeğin Gölgesi
  • Günün Adamı (1957)
  • Dışardakiler (1957)
  • Ve Değirmen Dönerdi (1958)
  • Fazilet Eczanesi (1960)
  • Timsah (1960)
  • Lütfen Dokunmayın (1961)
  • Huzur Çıkmazı (1962)

Hatıra

  • Sırıtık Bir Küskün

Fıkra-Gezi-Söyleşi

  • Devekuşuna Mektuplar (1960)
  • Hak dostum Diye başlayalım Söze (1978)
  • Düşsem Yollara Yollara (1979)
  • Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil (1979)
  • Yaz Boz Tahtası (1982)
  • Çok Güzelsin Gitme Dur (1983)
  • Berlin Mektupları (1984)
  • Koyma Akıl Oyma Akıl (1985)
  • Önce İnsan Olmak (1976)

Ödülleri

Read more

2014 THY Kabin Memuru Alım İlanı Detayları

Türk Hava Yolları A.O.'da Kabin Memuru Olarak Görev Yapacak Bayan Çalışma Arkadaşları Arıyoruz.
Dünya'da en fazla ülkeye uçan ve üst üste 4. kez Avrupa'nın en iyi havayolu seçilen Ortaklığımızın büyüme sürecinde Kabin Memuru olarak yer almak isteyen iletişim becerisi yüksek, ekip çalışmasına yatkın, dinamik ve güler yüzlü bayan çalışma arkadaşları arıyoruz.
Genel Özellikler
T.C. vatandaşı olmak
01/01/1986 ile 31/12/1991 tarihleri arasında doğmuş olmak
En az lise mezunu olmak (Yurtdışındaki okullardan alınan lise diplomaları için denklik belgesi ibrazı gerekmektedir.)
İyi derecede İngilizce bilmek
Adli Sicil Kaydı ve Adli Sicil Arşiv Kaydı bulunmamak
Sağlık ve Fiziki Koşullar
160-180 cm. arası boya sahip olmak (Boy-kilo orantılı olmalıdır.)*
Sağlık durumu uçuşa elverişli olmak (Seçme süreçlerinde başarılı olan adaylarımızdan işe başlama aşamasında Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nce yetkilendirilmiş sağlık kurumlarından sağlık durumlarının uçuşa uygun olduğuna dair rapor almaları ve raporlarını THY A.O. Sağlık Müdürlüğü işyeri hekimlerine onaylatmaları gerekmektedir.)
THY A.O. kabin memuru üniforması giyildiğinde, vücudunun görünecek yerlerinde dövme, piercing, yara izi vb. bulunmamak
Daha önce THY A.O. veya diğer havacılık kuruluşlarındaki uçuş görevlerinden disiplinsizlik veya sağlık nedeniyle ayrılmış olmamak
*Boy-kilo ölçümleri, THY A.O. veya THY A.O.'nun belirleyeceği kurum/kuruluş tarafından yapılacaktır.
Başvuru Şekli ve İzlenecek Yol
Yukarıdaki şartları taşıyan adayların, ilana THY A.O. resmi web sitesi www.thy.com üzerinden başvurmaları gerekmektedir. Yalnızca bu adresten yapılan başvurular geçerlidir. Bunun dışında herhangi bir şekilde başvuru kabul edilmeyecektir.
Adaylar, aşağıdaki linkte yer alan başvuru formunu eksiksiz olarak tamamlayıp onayladıktan sonra THY A.O. tarafından süreçlere katılmak üzere davet edilecektir.
Adaylarımızın Dikkatine!
2012, 2013 ve 2014 kabin memuru alım süreçlerimizde boy ölçümü aşamasında elenen,
2013-2014 kabin memuru alım süreçlerimizde mülakatta elenen ve/veya süreci olumlu sonuçlanıp eğitim aşamasını tamamlamayan,
2014 yılındaki kabin memuru ilanlarına başvuran,
THY A.O.' dan herhangi bir sebeple iş sözleşmesinin feshi yoluyla ilişiği kesilen adaylar ilanımıza başvuru yapamayacaklardır. 
Read more