12. Sınıf Matematik 1. Dönem 3. Yazılı Soruları ve Cevapları


1)
 2)
 3)
 4)

5) 
 6)
 7)
 8)
 9)
 10)


1) C 2)D 3) C 4) A 5)C 6)E 7)D 8)B 9) D 10)C
Read more

12. Sınıf Türk Edebiyatı 1. Dönem 3. Yazılı Soruları ve Cevapları

12.SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ III. YAZILI SORULARIDIR
Adı, Soyadı:
Sınıf, no:

  1. Aşağıda sizler için yazdığım bir şiir var. Şiirdeki her dörtlük Türk edebiyatından bir şair ya da yazarla ilgili ipuçları veriyor. Bu ipuçlarını değerlendirerek dörtlüklerdeki boşluklara tanıtılan şair ya da yazarın ismini yazınız. (30 p)

YAZARLAR VE ŞAİRLER RESMİ GEÇİDİ
Kendi kendini yetiştirdi gazete ve dergilerde yazarak
Mahşer, Sözde Kızlar, Yalnızız, Canan, Şimşek
Fıkra, deneme, makale, roman yazdı birçok defa
Nam-ı diğer ayaklı ansiklopedidir, o ………………

Hece ölçüsüyle yazan hecenin beş atlısından biridir.
…………………… şiirin yanında tiyatroda da iyidir.
Türkçeyi sade, akıcı ve güzel bir biçimde kullanmış,
Akından Akına, Aşıklar Yolu’nu bizlere yazmış.

……………………. Denince akla gelir toplumcu şiir,
Şiirleri sosyalist gerçekçi bir kavganın ürünüdür.
835 Satır, Portreler, Kurtuluş Savaşı Destanı,
Moskova’da ölen şair bizim için güzel şiirler yazdı.


Üsküp’te doğdu, Ahmet Agâh’tır şairin asıl adı.
Şiirde milli tarih temaları işleyerek yaptı namı.
……………………. yazdı saf şiirin cazibesiyle
Bazı eserleri: Rubailer, Eski Şiirin Rüzgârıyla.

Güçlü bir gözlemciliğe dayanan realizm,
Onun güzel eserlerinde bulunur her daim.
Damga, Dudaktan Kalbe, Leyla ile Mecnun
Maarif müfettişi romancı ………………………..

Beş hececilerin en kabiliyetli, en lirik şairi,
İlk eserleri: Gönülden Gönüle, Şarkın Sultanları
Akıncı Türküleri, Zindan Duvarları, Suda Halkalar.
………………….’in şiirler insanı gönülden yakalar.

Kudret ÇİÇEK


  1. Sürrealizmle Garip akımının ortak noktaları nelerdir? (10p)








  1. Garip akımının özelliklerini maddeler halinde yazınız. (20p)






  1. Yedi Meşale akımına mensup şairlerin adını yazınız. Bu şairlerden Ziya Osman Saba hakkında bilgi veriniz. (5+5: 10p)












  1. Paul Valery’nin şiirde dili her şeyin Üstünde tutan görüşünden hareketle ortaya çıkan şiir anlayışıdır. Milli Edebiyat yıllarında gerek. Batı edebiyatından gerek divân şiirinin biçimci yapısından etkilenen Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Haşim ‘in temsil ettiği bu anlayış Cumhuriyet döneminde etkili olmuştur.”
Yukarıda bahsedilen akımın adını yazınız.(10p)

……………………………………………………………………………………………………………..

  1. SANAT

    Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek
    Bizim diyarımız da bin bir baharı saklar!
    Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek,
    İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar.

    Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da
    Gezersin kırk asırlık bir mabedin içini.
    Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
    Bize heyecan verir bir parça yeşil çini...

    Sen raksına dalarken için titrer derinden
    Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin;
    Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden
    Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin.

    Fırtınayı andıran orkestra sesleri
    Bir ürperiş getirir senin sinirlerine;
    Iztırab çekenlerin acıklı nefesleri
    Bizde geçer en hazin bir musikî yerine!

    Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
    Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini ;
    Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
    Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...

    Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken,
    Söylenmemiş bir masal gibi Anadolu`muz....
    Arkadaş! Biz bu yolda türküler tuttururken,
    Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz....
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL


Yukarıda verilen Sanat şiirinin ilk dört kıtasının kısa açıklamasını yapınız. (5+5+5+5:20p)



CEVAPLAR

  1. Aşağıda sizler için yazdığım bir şiir var. Şiirdeki her dörtlük Türk edebiyatından bir şair ya da yazarla ilgili ipuçları veriyor. Bu ipuçlarını değerlendirerek dörtlüklerdeki boşluklara tanıtılan şair ya da yazarın ismini yazınız. (30 p)

YAZARLAR VE ŞAİRLER RESMİ GEÇİDİ
Kendi kendini yetiştirdi gazete ve dergilerde yazarak
Mahşer, Sözde Kızlar, Yalnızız, Canan, Şimşek
Fıkra, deneme, makale, roman yazdı birçok defa
Nam-ı diğer ayaklı ansiklopedidir, o Peyami Safa

Hece ölçüsüyle yazan hecenin beş atlısından biridir.
Yusuf Ziya Ortaç şiirin yanında tiyatroda da iyidir.
Türkçeyi sade, akıcı ve güzel bir biçimde kullanmış,
Akından Akına, Aşıklar Yolu, Yanardağ’ı bizlere yazmış.

Nazım Hikmet Ran Denince akla gelir toplumcu şiir,
Şiirleri sosyalist gerçekçi bir kavganın ürünüdür.
835 Satır, Portreler, Kurtuluş Savaşı Destanı,
Moskova’da ölen şair bizim için güzel şiirler yazdı.

Üsküp’te doğdu, Ahmet Agâh’tır asıl adı.
Milli tarih temaları işleyerek yaptı namı.
Yahya Kemal Beyatlı yazdı saf şiirin cazibesiyle
Bazı eserleri: Rubailer, eski şiirin rüzgârıyla.

Güçlü bir gözlemciliğe dayanan realizm,
Onun güzel eserlerinde bulunur her daim.
Damga, Dudaktan Kalbe, Leyla ile Mecnun
Maarif müfettişi romancı Reşat Nuri Güntekin

Beş hececilerin en kabiliyetli, en lirik şairi,
İlk eserleri: Gönülden Gönüle, Şarkın Sultanları
Akıncı Türküleri, Zindan Duvarları, Suda Halkalar.
Faruk Nafiz Çamlıbel’in şiirler insanı gönülden yakalar.
Kudret ÇİÇEK
  1. Sürrealizmle Garip akımının ortak noktaları nelerdir?
  • Sürrealistiler de Garipçiler de mizah ve alaya önem verirler.
  • Sürrealistler de Garipçiler de kendilerinden önceki edebî akımların karşısındadır.
  • Yüzyıllar boyunca geliştirip işlenen, gelenekleşmiş bütün sanat/edebiyat kurallarına karşıdırlar ve onlarla da alay ederler.
  • İki akımın sanatçılarında da ferdî bir üslûp endişesi yoktur. Bu konuda büyük sanatkârlara özenmekten ısrarla kaçınırlar.
  • Sürrealistlerde ve Garipçilerde dikkati çeken bir başka husus, çocukluğa dönüş, çocukluk dönemine özlemdir. Zira çocukluk, insan hayatının en hür, en serbest, en gerçekçi dönemidir.

  1. 1-Vezin ve kafiyeye karşı çıkmışlardır.
    2-Günlük konuşma dilini şiire uygulamaya çalışmışlardır.
    3-
    Mecaza,süse ve suniliğe karşı çıkıp;yalnızlığa önem verdiler.
    4-
    Halk şiirinin anlatım ve deneyimlerinden faydalandılar.
    5-O güne kadar şiirimizde kullanılmayan bir takım sözcükleri kullandılar.
    6-Sıradan insanlar şiire konu olmuştur.
    7-Yaşama sevinçlerini fazlasıyla şiire yansıtmışlardır.
    8-Kaynağını batı şiirinden alan Garip akımı eskiye ait olan her şeyin karşısında
    olup özellikle şairane söyleyişin karşısında olmuşlardır.
    9-Şiirde
    söz ve anlam oyunları bırakılmıştır.

  1. Bu topluluğu oluşturan sanatçılar şunlardır:
    Kenan Hulusi Koray, Cevdet Kudret Solok, Mu­ammer Lütfı, Sabri Esat Siyavuşgil, Yaşar Nabi Nayır, Vasfi Mahir Kocatürk, Ziya Osman Saba
Sanatçı, şiirlerinde çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev - aile sevgisi, yoksul yaşamlara karşı utanç duyma ve acıma, Allah'a kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölümün yakınlığı, öte dünya özlemi gibi bireysel konuları işler.
Dili gayet sade ve açıktır. 1940'a kadar hece ölçüsünü kullanmış, bu dönemden sonra serbest şiirler de yazmıştır.
Şiirlerini Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak adlarıyla kitaplaştırmıştır.
Bunun yanında hikaye kitapları yazmış ve Goncourt Kardeşlerden roman çevirileri de yapmıştır.





  1. Öz (Saf) şiir

  1. 1. Dörtlük: Sanat üretiminin batıya özgü olmadığı düşüncesi: “Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek, / Bizim diyârımız da binbir baharı saklar!” Burada “senin gezdiğin bahçe”, Batı dünyasıdır. “çiçeğin açması” ise değişik türde sanat üretimidir. “Bizim diyarınız” Anadolu, “binbir bahar” ise Anadolu Türkünün uzun tarihi boyunca üretmiş olduğu masal, hikâye, türkü, mani, atasözü gibi çok zengin sanat ve kültür birikimidir.

2.Dörtlük: Her milletin ürettiği sanatın kendisi için anlamlı olduğu düşüncesi. “Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da / Gezersin kırk asırlık bir mabedin içini. / Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda, / Bize heyecan verir bir parça yeşil çini…” Batılı ya da batı taklitçisi, Anadolu’da Türk-İslâm varlığından önceki dönemlerden kalma Hıristiyan mabetlerinin ve değişik sanat eserlerinin estetik ve sanatsal incelikleri ve değerleriyle ilgilenir.

3.Dörtlük: Gösteri sanatlarındaki fark: “Sen raksına dalarken için titrer derinden / Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin; / Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden / Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin.”. Burada şair, batı ve Türk toplumları arasında var olan gösteri sanatlarındaki farka yer veriyor. “çiçekli bir sahnedeki beyaz kelebek”, düzenlenmiş, kapalı bir sahne mekânında raks eden balerin ve balettir. Batı ürünü olan bale sanatı, belli hafif figürlere, adım atışlara, çoğunlukla sahne düzenine ve müziğe dayalı gösteri türüdür. Yine bu da aristokrat bir sanattır. Teknolojik medeniyette ilerlemiş kentli burjuva toplumunun izlediği ve zevk aldığı bir sanat türüdür. “Biz” ise bundan değil, dağ gibi bir zeybeğin toprağa diz vuruşundan heyecan duyarız. Zeybek, Ege yöresine özgü bir müzik veya oyun türüdür. Aynı zamanda Batı Anadolu efesine verilen bir isimdir. Burada ayrıca bir başka temel farka yer veriliyor. O da şudur: Zeybek, aynı zamanda Millî Mücadelemizi temsil eden figürlerden biridir. Ülkemizi işgal eden ve bizi esir etmek isteyen emperyalist batılı işgal güçlerine karşı şanlı direnişi gerçekleştiren kuvvetlerimizin bir kısmı zeybektir. Zeybek oyunu bu bağlamda yiğitliği, cesareti, kararlılığı, direnişi çağrıştırır. Biz ülkemizi düşman işgalinden kurtaran yani o dönem için güncel temel bir ihtiyacımıza cevap veren bir faaliyetten ve bu faaliyetin çağrışımlarından heyecan duyarken millî davaya, millî meselelere karşı duyarsız kimseler, emperyalistlerle aynı safta yer almayı, onların zevkini paylaşmayı marifet bilirler.

4. Dörtlük: Temel ihtiyaçlarla boğuşan millete karşı duyarsızlık: “Fırtınayı andıran orkestra sesleri / Bir ürperiş getirir senin sinirlerine, / Istırap çekenlerin acıklı nefesleri / Bizde geçer en hazin bir musikî yerine!” Anadolu Türkü Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı, Millî Mücadele gibi uzun süren ve her şeyi tüketen, bitiren savaşlardan bitkin bir hâlde çıkmış. Elinde avucunda bir şey kalmamış. Ülkesi yerle bir olmuş. Hayatını sürdürecek en temel ihtiyaçlarını giderme konusunda sıkıntılarla mücadele hâlindedir. Günlük olarak karnını doyurma derdine düşmüştür. Bu ortamda Batının burjuva sanatlarından biri olan orkestra yani yaylı, üflemeli ve vurmalı çalgılar topluluğundan zevk almak, aç insanlar karşısında vur patlasın çal oynasın kayıtsızlığı içinde eğlenmektir. Millî sanat, sömürgeci zalimleri eğlendirmek için değil, milletin temel ve öncelikli ihtiyaçlarına karşılık olabilecek şekilde üretilmelidir. Burada ayrıca Batı sanatıyla Türk sanatı arasındaki bir farka yer veriliyor. Batı kaynaklı orkestra, topluca Türk-İslâm dünyasına kılıçlı, zırhlı, gürzlü, şakırtılı, velveleli büyük gürültülerle saldıran haçlı sürülerini çağrıştıran bir simge gibi alınmış. Istırap çekenlerin acıklı nefesleri ise tarih boyunca bu saldırılara karşı koyan milletimizin maruz kaldığı açlık, kıtlık, sakatlık, ölüm, perişanlık gibi durumları ifade eden yanık türkülerimizin, ağıtlarımızın bir karşılığıdır. Batı saldırganlığın uğultusunu, biz ise savunmanın iniltisini sanata dönüştürmüşüz.


Read more

12. Sınıf İngilizce 1. Dönem 3. Yazılı Soruları ve Cevapları

READING
A1 - Read the article and answer the questions (5x4=20p)
World record 80 years of marriage
A British couple has broken the world record for having the longest marriage. Percy Arrowsmith, 105, and 100-year-old Florence celebrated their eightieth wedding anniversary on June 1. They got married on June 1, 1925, in Hereford, England.
Britain’s Queen Elizabeth sent the world record-breaking pair a congratulatory card. She said their marriage was a “splendid achievement” and sent them “warm congratulations”. The record breakers celebrated their anniversary with a party in their home, surrounded by family and a few close friends.
The couple’s daughter, Jane Woolley, said both her parents were “as happy as Larry”. She said they still have a very loving relationship. She also said they have “stuck together through thick and thin”. She described their relationship as being very close, just like “two peas in a pod”.
The couple gave their secret to a lasting marriage – always apologize after every argument and never go to sleep without apologizing. They also recommended kissing and holding hands before going to bed. Mrs. Arrowsmith told the BBC: “I think we’re very blessed. We still love one another, that’s the most important part.”          congratulatory card:tebrik kartı              wedding anniversary:evlilik yıldönümü   
as happy as Larry: çok mutlu      Stuck together through thick and thin:iyi günde kötü günde birlikte olmak 
two peas in a pod:elmanın iki yarısı olmak                 blessed:şanslı  argument:tartışma  recommend:tavsiye etmek,tembih etmek            the world record-breaking pair:dünya rekoru kıran çift            

1.Who have broken the record the having longest marriage? 
……………………………………………………………………………………………………
2.When did Percy and Florence get married?
……………………………………………………………………………………………………
3.What did they recommend couples? ……………………………………………………………………………………………………
4.What did Queen send the couple? And what did she say?
……………………………………………………………………………………………………
5.How did the couple celebrate their wedding anniversary?
………………………………………………………………………………………………………

A2- TRUE / FALSE: Read the article say the sentences are true (T) or false (F): (5x3=15p)
a.
A couple has two world records for having a long marriage.
____
b.
Britain’s Queen sent the couple a congratulatory card.
____
c.
The couple celebrated their anniversary at a top London hotel.
____
d.
They said the key to a long marriage is to never apologize.
____
e.
The husband and wife love peas.
____

Circle the correct one ( use causatives) (7x2=14p)
1.   She has to get her hair …… .a) to do     b) do    c) done        d) did
2.   Our teacher is going to make us…… a tape. a) listen to b) listened to  c) to listen to  d) listen
3.   They had to have him …….. their summer house.a) painted   b) paint   c) to paint  d) painting
4.   Do you know where I can get my car ………….. ?a) washed   b) to wash  c) wash    d) washes
5.   The comedian was not able to make us ……  a) laughing   b) to laugh c) laugh   d) laughed
6.   You can’t get that man ……. your radio.   a) fix   b) to fix    c) fixed     d) fixing
7.   I can never make her ………her mind.  a) change   b) to change  c) changed  d) changing

Combine with sentences with given words in parenthesis (7x3=21p)
1.Johnny was hungry. He didn’t eat anything for dinner. (although)
--------------------------------------
2.Doctors carried out every possible test. They want to diagnose her disease.(in order to)
---------------------------------
3.My father set the alarm clock. He could wake up in the morning. (so that)
--------------------------------
4.My sister caught a cold. She forgot the window open last night.(because)
-----------------------------------
5.Doctor delayed the surgery. They couldn’t find a suitable donor organ. (since)
------------------------------------------
6.Marilyn has healthy teeth because she brushes her teeth regularly.( therefore)
 ----------------------------------
7.I was late. I didn’t miss anything.(despite)
 -------------------------------------
Choose the correct answer.    (4x3=12p)                                                                                                                    
1.   Technology has been ___________ very fast so it becomes harder to follow it.
            a) enabling       b) inventing                 c) developing               d) discovering              e) producing
2.  Computers help to ________ illnesses.    
            a) produce       b) lead                         c) access                     d) store                                   e) diagnose
3.   A period of 10 years is called _____________.
            a) century        b) invention                 c) decade                    d) scientist                  e) miracle
4.   I couldn’t go on holiday __________ the bad weather conditions.
            a) due to          b) for                          c) since                                   d) because                   e) as

Tick the correct answer.(6x3=18p)
Sam has played tennis with two different teams.
Is Sam playing tennis right now?
1. Yes - he's playing now.
2. No - he's not playing now.
Jeff has already finished his homework.
Is Jeff doing his homework right now?
1. Yes, he is. (The action is continuing.)
2. No, he isn't. (The action is finished.)
Peter and Paul have already cleaned their room.
Are they cleaning right now?
1. Yes (The action is continuing.)
2. No (The action is finished.)
Shaq has been playing for The Lakers since 1996.
Does Shaq still play for the Lakers?
1. Yes, he does. (The action is continuing.)
2. No, he doesn't. (The action is finished.)
Jeff has been thinking about changing his field of study.
Is he still considering changing it?
1. Yes, he is. (The action is continuing.)
2. No, he isn't. (The action is finished.)
They have been practicing English for many years.
Do they still practice English?
1. Yes, they do.
2. No, they don't. 


Read more

Ece Sükan Kimdir?

Ece Sükan, 1977 yılında Ankara’da doğdu. Ece Sükan, ilk, orta ve lise eğitimini TED Ankara Koleji’nde tamamladı. Bu yıllarda Kayahan’la Cumartesiden Cumartesiye adlı programda olduğu gibi birçok çocuk programında sunuculuk yaptı ve Uzun Çoraplı Pipi, Susam Sokağı gibi çizgi filmlere seslendirme yaptı. Devlet Opera Balesi’nde 3 yıl bale eğitimi aldı ve burada 2 yıl da oyunlarda görev aldı. 1998 yılında ODTÜ Psikoloji bölümünden şeref öğrencisi olarak mezun olan Ece Sükan, aynı yıl “Best Model of Turkey” üçüncüsü seçildi. 1998 yılından itibaren profesyonel mankenliğe başladı. 2000 yılında Marie Claire dergisinde moda editörlüğü yapmaya başlayan Ece Sükan, birçok dergi ve firmalara moda editörlüğü yapmaya devam ediyor. 

Filmografisi Aşk Yakar 
24 Saat 
Avrupa Yakası 
Haziran Gecesi

Resmi Twitter Hesabı; https://twitter.com/ece_sukan


Ece Sükan Fotoğrafları;




Read more

Jake Schellenschlager Kimdir?


ABD’de yaşayan 14 yaşındaki Jake Schellenschlager, diğer yaşıtları gibi okula gidiyor, oyun oynuyor fakat onu arkadaşlarından farklı kılan bir özelliği var.

Son iki yıldır profesyonel antrenör eşliğinde çalışmalarını sürdüren Schellenschlager 54 kilo olmasına rağmen, 136 kilogramlık halterleri kaldırabiliyor. 


Read more

Deniz Özde Sürmeli Kimdir?


Ankara doğumlu olan Deniz Özde Sürmeli, dört kişilik bir ailenin küçük kızıdır. Çocuk yaşlarda kendi hazırladığı skeç ve gösterileri, ailesine oynayarak başlayan tiyatro heyecanı, ortaokul yıllarında reklam yüzü seçilmesiyle daha da artmıştır.Lisede ki tiyatro hocasının “Çok yeteneli ve güzelsin şans senden yana olacaktır” sözü, hayatının dönüm noktasıdır.

Farklı alanlarda meslek sahibi aile bireyleri avukat olması yönünde telkinde bulunsa da, O’nun dediğim dedik hali, hayalperest dünyası, tiyatro heyecanı ve tiyatro hocasının sözü oyuncu olmaya karar vermesine yetmiştir. Bu kararı onu İstanbul’a taşımıştır, genç bir kızken çalışmaya baslamış dizi ve filmlerde rol almıştır. İlk olarak MSM Actor Studio’da tiyatro eğitimi almış, sonra İstanbul Haliç Üniversitesi Konservatuar Tiyatro bölümünden mezun olmuştur. O artık çocukluk hayallerinin gerçeğe dönüştüğü, dizi ve filmlerde rol alan bir  oyuncudur.

Hollywood aşkı NY’da workshoplara katılmasıyla başlamıştır. Her fırsatta Amerika ve Avrupa’da yaşayarak katıldığı sanat aktiviteleriyle kendisine vizyon katmaya devam etmektedir.
Sadece oyunculuk yeteneğiyle değil, dikkat çeken güzelliği ile modellik ve güzellik yarışmalarında boy göstermiş, 2012 Best Model yarışmasında Best Physics (Fizik) seçilerek dereceye girmiştir. 2013 yılında Best Model seçilmis ve Miss Tourism Queen Asia,ülkeler arası yarışmada Miss Turkey kızı olarak ülkesini temsil etmiş ve aldığı ödüllerle başarısını tekrar göstermiştir.Aynı zamanda İstanbul ve Avrupa’da yaptığı çalışmalarla ünlü markaların yüzüdür ve aranan isimdir.

Spor hayatının önemli bir parçasıdır, iyi bir voleybol oyuncusu olmanın yanı sıra eskrim ve aikido ile de ilgilenip, farklı ülkelerde yapılan seminerlere katılmıştır.
Dünyanın herhangi bir yerinde bir anda karşılaşabileceğiniz, Deniz Özde’nin hobileri, fotoğraf çekmek, okumak, spor yapmak ve Dünyayı dolaşmaktır. Farklı kültür ve hayatları gözlemlemenin, oyunculuğuna çok şey katacağını düşünmektedir. Sinema onun için çok önemlidir. Oynadığı bir filmin Cannes’da ödül alması en büyük hayalleri arasindadir.

2012 Best Model yarışmasında Best Physics (Fizik) seçilerek dereceye girmiştir.2013 Best Model yarismasinda First Runner Up ve Friendship ödüllerini alarak Best Model seçilmistir.Aynı zamanda İstanbul ve Avrupa’da yaptığı çalışmalarla ünlü markaların yüzü olmustur.

Read more

H1N1 ve H3N2 virüsü Gribi Nedir? Nasıl Korunulur ?

Burun akıntısı, öksürük, ateş ya da baş ağrısı şikâyetiyle hastanelere başvuranların sayısında son dönemde ciddi bir artış yaşanıyor. Uzmanlar da son günlerde salgının boyutunun arttığını belirtiyor ve uyarıyor: "Hep korktuğumuz domuz gribi değil, maalesef daha ağır geçen H3N2 virüsü ile karşı karşıyayız. Her hasta en az 1 hafta dinlenmeli, risk grubundakiler mutlaka doktora görünmeli."

Read more

Halk Hikayesi Nedir? Halk Hikayesi Örnekleri

HALK HİKÂYECİLİĞİ (HALK HİKÂYESİ ANLATMA GELENEĞİ)

Âşık olarak da bilinen hikâye anlatıcılarının halka açık mekanlarda anlattıkları kahramanlık ve aşk konulu anonim hikâyelere halk hikâyesi, bu hikâyeleri anlatma geleneğine ise  halk hikâyeciliği adı verilir.
Türk halk hikâyeciliği, destanlar ile başlayıp Battalnâme, Saltuknâme, Dânişmendnâme, Dede Korkut Hikâyeleri ile süren hikâye anlatma geleneğinin 16-20. yüzyıllar arasındaki aşamalarından biridir.

Halk hikâyeleri çoğunlukla şu aşamalardan geçerek meydana gelmiştir: Önce hikâyeye konu olan olaylar gerçekleşmiş, bu olaylar sözlü gelenek ile kuşaktan kuşağa aktarılırken hikâyelerin asıllarında bazı değişiklikler olmuş, yüzyıllar içinde bu hikâyelerin bazı kısımlarına mâni, türkü gibi ezgili manzum parçalar da eklenmiştir. Daha sonra saz eşliğinde halk şiirleri oluşturan, okuyan ve hikâye anlatan kişiler (âşıklar) bu hikâyeleri kendi söyleyişlerine göre bir araya getirerek bunlara son biçimlerini vermişlerdir. Günümüz Türkiye’sinde halk hikâyesi anlatma geleneği bitme noktasına gelmiştir.

Halk hikâyelerinin kaynakları

1. Türkülere de konu olan yaşanmış gerçek olaylar
2. Yaşayıp yaşamadıkları tam olarak bilinemeyen âşıkların başlarından geçen olaylar
3. Kahramanlık hikâyeleri
4. Diğer milletlerin halk hikâyeleri, masallar vb.

Kıraathane, köy odası, kahvehane gibi halka açık yerlerde çoğunlukla gün battıktan sonra belli saatlerde anlatılan bu hikâyelerin tamamına yakını birkaç bölümden oluşmuştur. Bunun en önemli nedeni, olay örgüsünün gerçekten birkaç bölüm tutacak kadar uzun olması değil, dinleyicilerin sonraki bölümlerde neler olacağını merak etmelerinin sağlanmasıdır. Bu bağlamda halk hikayeleriyle günümüzdeki televizyon dizilerinin benzerlik gösterdiği söylenebilir.

Halk hikâyelerinde olay örgüleri çoğunlukla aşk ve kahramanlık temaları çevresinde gelişen ve şekillenen bir çatışma ekseni üzerine kurulmuştur. Bu çatışmada kişiler genellikle dost-düşman, sevgililer-arabozucular vb. olarak yer almıştır. Bu bağlamda halk hikâyesindeki kişilerin, karakter değil, tip niteliği taşıdığı söylenebilir. İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür. Aşk temalı hikâyelerin en önemlileri Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kanber, Ercişli Emrah ile Selvihan; kahramanlık temalı hikâyelerin en önemlileri ise Köroğlu, Eşref Bey, Salman Bey ve Lâtif Şah’tır.

Halk hikâyelerindeki mekânlar destan ve masallardakine göre daha belirgin ve gerçekçi, modern öykü ve romandakilere göre daha yüzeysel ve hayalîdir. Benzer bir durum zaman kavramı için de söz konusudur.

Halk hikâyelerinde nesir ve nazım daha doğrusu olay örgüsünün anlatılması ile türkü ve mâni söylenmesi iç içedir. Hikâye anlatıcısı, yeri geldiğince olay örgüsünü anlatmaya ara verir ve kahramanların ağzından mâni ya da türkü söylemeye başlar.
Halk hikâyelerinde günlük yaşamda kullanılan kelime ve deyimlerle zenginleştirilmiş, yöresel kullanımların yer aldığı yalın bir dil kullanılmıştır.

Gönderen: Halit Gençsoy

Read more

9. Sınıf Edebiyat 4. Ünite Kelimede Anlam ve Kavram Ders Notları

9. SINIF- 4. ÜNİTE–KELİMEDE ANLAM VE KAVRAM–
HAZIRLIK:
 1.Geçmiş yıllarda kelimenin yapısı ile ilgili öğrendiklerinizi tekrarlayınız.
Tahtada şema olarak gösterilecektir.
2.Dilin anlamlı en küçük birimi nedir?
Dilin anlamlı en küçük birimi kelimedir.
3. “Kelebek” kelimesini duyunca Türkçe bilen herkesin zihninde niçin aynı şekil oluşur?
İnsanlar arasında iletişim kurmanın en kolay yolu dil göstergeleridir. Dil göstergelerinin en önemlisi de kelimelerdir. Her kelime söylendiğinde zihnimizde canlana ilk şey o kelimenin anlamıdır. Her kelimenin çağrıştırdığı bir ilk anlam vardır. Kelim söylendiği ( telaffuz edildiği) vakit bu anlam zihinde canlanır. Halkımız o varlığa özelliklerinden dolayı “Kelebek” ismini vermiştir. Kelimeyi duyunca çiçekten çiçeğe uçan o sevimli ve küçük varlığı hatırlarız.
4. Kelebek kelimesinin yazılışı, ses olarak karşılığı ve kelebek şekli arasında ilişki nasıl
kurulmaktadır?

Harfler seslerin sembolleridir, şekille ifadesidir. K-e-l-e-b-e-k sesleri bir bütün olarak “KELEBEK” kelimesini oluşturmuşlardır. Dolayısıyla  bu sesler kelebeğin sembolleridir. Bu semboller söylendiği zaman kelebek varlığı zihnimizde canlanır.
5.Sözlük anlamı aynı olan kelimeler her cümlede birbirinin yerine kullanılabilir mi? Niçin?
 Bu tür kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Her ne kadar aynı anlama gelse de aralarında  az da olsa anlam farkı vardır. Dolayısıyla, birbirinin yerine kullanılamaz. Aynı zamanda kelimelerin gerçek anlamlarının yanında mecaz anlamları, yan anlamları da vardır. Özellikle mecaz anlamda kullanıldığında kelime değiştirildiği zaman anlamda değişme olur, anlam  bozulur. Aynı zamanda kalıplaşmış ifade şeklinde kullanılan kelimeler (örnek:deyimlerde, atasözlerinde)  değiştirilemez.
Örnek: “Ak akça kara gün içindir” atasözünü “Beyaz para siyah gün içindir” şeklinde söyleyemeyiz.
Al elma, yeşil elma/ Dalda uyu mışıl elma/ Bugün yâri görmedim/  Başka gönle taşıl elma”
(Altı çizili kelmenin yerine –kırmızı- kelşimesini koyamayız) Farklı örnekleri de sizler bulun…
6.Metnin özelliğine göre kullanılan kelimeler de farklılık gözlenir mi? Düşüncelerinizi
söyleyiniz.

Oluştturulmak istenen metnin özelliği ne ise ona göre kelimelerin, kavramların kullanılması, seçilmesi gayet normaldir. Metinlerin özelliğine göre kullanılan kelimelerde farklılıklar olur. Şiirsel metinlerde (sanat metinlerinde) kelimeler kendi anlamlarının dışında başka anlamlara gelecek şekilde de kullanılırlar. İstiklal Marşını ele alın: İlk kelime “KORKMA” dır. Korkunu ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Kaçmak, pısmak, ürkmek gibi hoş olmayan anlamalara gelir. Fakat İstiklal Marşında “endişelenme, kaygılanma” gibi asil bir duygu anlamında kullanılmıştır. Çok sevilen birisinin bize bir görev vermesi, bizim de o görevi yerine getirememekten dolayı yaşadığımız eziklik duygusu gibi bir endişe… Daha sonra “yüzmek, sancak,ocak” gib kelimeler, asıl anlamlarının dışında kullanılmıştır.
* Metne göre kelimelere anlam veren nedir?
Dil doğal seyri içerisinde gelişir. Dolayısıyla dışarıdan bir müdahale olmaz. Yaşadıklarımız, karşılaştıklarımız, arzularımız, beklentilerimiz, ideallerimiz hayatı şekillendirir, Şekillene bu hayat da dil göstergelerini yani kelimeleri ortaya çıkarır. Dolayısıyla kelimeler anlam veren hayatın kendisidir.
* Bir varlığın veya kavramın ifade edilebilmesi için insanların hayat içerisinde kalarak bizzat o varlığı görmeleri veya durumu yaşamaları niçin gereklidir?
Öğrenmenin en kestirme yolu görmek, yaşamak, tecrübe etmek, duymaktır. Görmediğimiz, duymadığımız bir varlığın tanınması, bilinmesi mümkün değildir.Türkiye ikliminde PENGUENLER yaşamıyor. Birtakım belgeseller olmasaydı veya coğrafya gibi bilim dalları olmasaydı bizlerin onu tanıması mümkün olmayacaktı.
O halde çevremizdeki varlıkları, nesneleri, kavramları, kısacası her şeyi tecrübe ederek, duyarak, görerek öğreniriz. Kitapta kelebek örneği verilmiş. Eğer kelebeği görmemişsek, duymamışsak  sadece “KELEBEK” kelimesinden onu tanımamız mümkün olmayacaktı. Aynı zamanda her kelimenin anlamını ilk anda bilemiyoruz ve bunun için sözlükleri karıştırıyoruz. Örnek: “SERENAT” kelimesinin ne olduğunu bilen var mı? (Sınıfa sorulacak) Her varlık, kavram ve durumlar için de aynı şeyler geçerlidir.
Örnek: Kitaptaki 1. ETKİNLİK sınıfta tartışılacak. Sonuç yazılacak.
Evrendeki her varlık, kavram, nesne, durum için mutlaka birtakım semboller üretilir. Hiçbir varlık bu kuralın dışında kalmaz. Deve, canlı bir varlıktır. Onu için de “DEVE” sembolü üretilmiştir. Tabi ki bunun nasıl üretildiğini tartışamayız. (Nedensizlik ilkesi) . Bu semboller de zamanla zihnimize yerleşir ve zihnimizde bir kavramın oluşmasını sağlar. Bizler de bu şekilde o varlığı, nesneyi, durumu tanırız, öğreniriz. Seslerin oluşturduğu o semboller zihnimizde çağrışımları oluşturur.
Gül kelimesini duyduğunuzda aklınıza ilk gelen varlık nedir?
Bu kelime çeşitli kavramlar çağrıştırabilir. Ama genellikle aklımıza ilk gele kırmız renkli taç yaprakları olan ve çok sevilen bir bitki, çiçektir. Bazı kişiler için de farklı anlamlara gelebilir. Örenğin, Hz. Peygamberimiz ya da  GÜL isimli bir kişi  Ama ilk aklımıza gelen kavram “GÜL” kelimesiyle anlatılan varlıktır yani kırmızı yapraklı bitkidir. Farklı metinlerde farklı anlamlarda kullanabiliriz
 2. Etkinlik Tablosu sınıfta incelenecek.
Siz de başka kavramlarla benzer bir alıştırmayı aşağıdaki tabloya yazınız.(Sınıfta uygulanacak)
3. Etkinlik
**Varlık- Ses Karşılığı (sembol veya simge)- Gösterge- Kavram

**Varlıkları, nesneleri, durumları tanımadan kavramları oluşturamayız. Önce varlığın kendis tanınmalıdır sonra o varlığın ses karşılığı olması gerekir.
Kavramların oluşması için önce varlığın kendisi sonra onun ses karşılığı olması gerekir. Yani
**Kavramlaştırma yaparken   her duyduğumuz  kavramı görmek zorunda değiliz. Bazı kavramları somut bir şekilde göremeyiz. Soyut kavramların gözle görülebilir karşılığı olmaz. Onları sezgilerimizle iç dünyamızla, duygularımızla kavramlaştırabiliriz.

 4. Etkinlik
Aşağıdaki yazılardan anlamlı olanlarını işaretleyiniz.
tah ( )          ağaç ( X )                 tö ( )          zu ( )                          elma ( X )
ev ( X )      kuraklık ( X )           fü ( )          üş ( )                         araba ( X )
“Çizgili elbisesini çıkarıp tahta sandalyeye oturdu.” cümlesinde anlamı ve görevi
olan ses birliklerini aşağıda boş bırakılan yere yazınız.
Çizgi            elbise       çık        tahta     sandalye       otur
**Karınca” kelimesini duyunca karıncanın hangi özellikleri zihninizde canlanır? Aşağıda boş bırakılan yere yazınız.
“Karınca” kelimesini duyunca her şeyden önce tanıdığımız, bildiğimiz o küçük canlının şekli aklımıza gelir.
“Karınca gibisin” dendiğinde bağlama göre çok çalışkan anlamı da vardır, çok zayıf ve küçük anlamı da vardır. Hatta boyundan, gücünden büyük işlerle uğraşan anlamı da çıkabilir.
“ Karınca kararınca geçinmek”. Bu deyimde ise çok az bir gelire sahip olduğu halde kanaatkar bir tavır anlamında kullanılmıştır.
5. Etkinlik
“Beyaz-ak” örneğinde olduğu gibi aynı anlamda veya yakın anlamda olan kelimeler belirleyip aşağıdaki satırlara alt alta yazınız.

Kara- siyah: Üzerine siyah bir elbise giymişti.  Ocağın çıkardığı isten üstü başı kapkara olmuştu.
Al- kırmıızı: Yeleleri al bir ata binmişti.   Kırmızı bir araba almaya gitti.
Güç- takat:  Bu olay bütün gücünü alıp gitmişti. Dayanacak takati kalmamıştı.
Güç-zor: Yaşadıklarından sonra çok güç ikna olmuştu.  Zor bir işe girmişti bu yıl.
Defterinize “büyük-yüksek” ve “ulu-uzun” kelimeleriyle birer cümle yazınız
Çok büyük ve yüksek bir binayla karşılaştım. Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.
Tokat Kalesi, yüksek bir tepenin üzerindedir. Yükselmenin sınırı yoktur.
Ali Paşa Camisi’nin avlusundaki ulu çınar bir tarihtir aynı zamanda. Büyük konuşma!
Gaziosmanpaşa Lisesini koridorları hem uzun hem de incedir.
Aşık Veysel “Uzun ince bir yoldayım” derken hayatın bütün renklerini bu mısraya sığdırmıştır..
Kelimeler kullanıldıkları yere göre farklı anlamlar kazanabilirler. Bu anlamlar gerçek, yan mecaz olabilir. Bilhassa  mecaz anlamlı kelimelerin yerine bir başkasını koymak mümkün değildir.
ANLAMA VE YORUMLAMA
** Kelimeler, niçin her cümlede sözlükteki anlamında kullanılmaz? Kelimelerin farklı değerler kazanması dilin hangi özelliğini gösterir? Aşağıda boş bırakılan yere yazınız                Her kelimenin gerçek, yan ve mecaz anlamlı özellikleri vardır. Duruma göre aynı kelimeyi farklı anlamlarda kullanabiliriz. Anlatacağımız konu, aktaracağımız duygu ne ise ona göre kelimelere farklı anlamlar verebiliriz. O yazıyı yazma amacımız bunları belirler.
“Hayat ve Kelimeler” adlı metinde kelimelerin nasıl anlam kazandığı anlatılmaktadır. Metinden çıkardığınız sonuca göre “kelime ve anlam” konusunda bir yazı yazınız.
Dilin özelliklerinden bir canlı oluşudur. Kelimeler, dili göstergeleridir Yani dilin bir parçasıdır. O halde kelimeler de zamanla veya durumlara göre bazı değişiklikler yaşayacaktır. Bu değişikliklerin en önemlisi anlam yönünden olanıdır. Asıl anlamlarının dışında zamanla yeni anlamlar kazanabildikleri gibi aynı anlamda birkaç kelime de kullanılabilir. Bu özellikler hem kelimenin kendisine ait olabilir, hem de diğer kelimelerle olan anlam ilişkisini gösterebilir. Burada kelimelerin anlam özelliklerinin yanı sıra kelimeler arasındaki anlam ilişkileri de önemlidir. Kelimeler tek başlarına anlamlı olabildikleri gibi cümlede veya söz içinde kullanılışlarına göre yeni anlamlar da kazanabilirler, aralarında anlamdaşlık sesteşlik gibi ilişkiler de barındırabilirler. Başka kelimelerle bir grup oluşturup yepyeni bir anlam kazanabiliri.
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1.Yakın anlamlı kelimeler niçin birbirinin yerine kullanılamaz?
Her ne kadar anlamca yakın olsalar daralarında anlam farklılığı vardır. Bu yüzden birbirlerinin yerine kullanılamazlar.
ÖRNEKLER: Sınıfta uygulanacak.
Göndermek-yollamak, çevirmek- döndürmek, söylemek-demek-konuşmak,   istemek – dilemek,   usanmak-sıkılmak,  eş – dost – ahbap,  çekinmek – kaçınmak,  beklemek – durmak,  küsmek – gücenmek – darılmak,  uğraşmak – didinmek, uyumak-yatmak, savaş-kavga, sonuç-kara, rahat- huzur gibi…
 2.  Kavramlaştırma (soyutlama) nasıl oluşur?
•Kavramlaştırma:
Bir varlığı, olayı, duyguyu ve düşünceyi seslerle (kelimelerle) sembol, simge hâline getirmektir. İnsanlar; varlıkları, duygu ya da hayalleri, ses bileşenleri yardımıyla sembolleştirir. Bu semboller yardımıyla zihnimizde kavramlar oluşturulur. Kavramlaştırma, var olandan hareketle gerçekleştirilen bir tür soyutlama sayılır. Daha sonra bunu anlamlandırmaya çalışırız. Bu durumda  kavram bir taraftan ses sembolüne, gösterilene, öte taraftan adlandırılacak hususa (göndergeye) bağlıdır. Bu yönden bakıldığında dildeki kelimeler; nesne, olay, duygu veya düşüncelerin sembolleri, simgeleridir.
3. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri doldurunuz.
• Kelimede anlam  varlığı zihinde canlandırma, kavramlaştırma  ile oluşur.
• Kelime ile anlam arasında  simgesel  bir ilişki vardır.
• Dilin anlamlı en küçük birimine kelime denir.
4. Aşağıdaki cümlelerin başına, verilen bilgiler doğru ise  “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
-D,     -Y,         -D
5. Aşağıdakilerden hangisinin ses bileşimi ile simge hâline getirilmesi kelimeyi oluşturmaz?

A) Olay       B) Varlık      C) Müzik      D) Duygu     E) Hayal

CEVAP:A
Read more