2013 - 2014 9. Sınıf Dil ve Anlatım 1. Dönem 1. Yazılı Soruları ve Cevapları

DİL VE ANLATIM DERSİ 9. SINIF 1. DÖNEM 1. YAZILI SORULARI (CEVAP ANAHTARLI)

… – … EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI ………..……………..… OKULU 9/… SINIFI
DİL VE ANLATIM DERSİ 1. DÖNEM 1. YAZILISI

Tarih: …/…/……
ADI SOYADI:………………………… NU:………….. PUAN:………

Tahta Perdedeki Çivi

Kavgacı bir genç varmış. Babası onu bir gün bir tahta perdenin önüne götürmüş.”Arkadaşlarınla kavga ettiğin zaman, bu tahta perdeye bir çivi çak.”demiş. Genç, birinci günde tahtaya otuz yedi tane çivi çakmış. Sonraki günlerde kendi kendini kontrol etmeye çalışmış ve her geçen gün aha az çivi çakmış. Nihayet bir gün hiç çivi çakmamış. Babasına gidip hiç çivi çakmadığını söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş. Gence: “ Bugünden başlayarak kavga etmediğin her gün için bir çivi sök.” demiş. Günler sonra çocuk babasına bütün çivileri söktüğünü söylemiş. Babası ona “Aferin! Ama tahta perdeye dikkatli bak.” demiş. “Artık birçok delik var ve bu tahta perde hiçbir zaman geçmişteki gibi sağlam olmayacak.”

“Arkadaşlarla kavga edildiği zaman kötü sözler söylenir. Her kötü kelime bir iz bırakır.    Arkadaşların seni affedebilir ama bu iz daima kalır.”

1. Yukarıdaki metinde “gönderici, alıcı, ileti ve dönütü” tespit ederek karşılarına yazınız. (16p.)

Gönderici:

İleti:

Alıcı:

Dönüt:


2. İletişimi tanımlayarak çeşitlerini yazınız. (16p.)










3. Dil ile kültür arasındaki ilişkiyi açıklayınız. (10p.)











4.
Dilek
Dilerim ki fani dünyada kimse,
Ömrünü mihnetle telef etmesin.
Fakat kâmil adam olmak isterse,
Elem çektiğine esef etmesin.
Rıza Tevfik BÖLÜKBAŞI
Dil, yukarıdaki dörtlükte hangi işlevinde kullanmıştır? (4p.)



5. Aşağıda verilen cümlelerdeki boşlukları uygun şekilde doldurunuz. (6p.)

Tokatlıyla Adanalının konuşurken kelimeleri farklı söylemesine ……………………. denir.

Türkiye’deki insanlarla Kırgızistan’daki insanların dillerindeki farklılıklara ………………………. denir.

Geçmişin kültürel değerleri bugüne, bugünün kültürel değerleri geleceğe …………………aracılığı ile taşınır.


6. Batı Türkçesi, tarihi gelişimi içinde kaça ayrılır, başlıklar halinde yazınız? (9p.)







7. Çağatay Türkçesi metinlerini yazınız. (9p.)






8. Aşağıdaki boşlukları doldurunuz. (20p.)

Türkçe, ………………………… dilleri grubunun ……….………… koluna girer.

İtalyanca, ………………………. dilleri grubuna ……….…………..koluna girer.

Fince, ……………………..……. dilleri grubuna ……….………….. koluna girer.

Rusça, ………………….………. dilleri grubuna ……….………….. koluna girer.

Hintçe, ………………….……… dilleri grubuna ……….………….. koluna girer.



İmla 10 puan üzerinden değerlendirilecektir.

BAŞARILAR DİLERİM…







CEVAP ANAHTARI

Tahta Perdedeki Çivi

Kavgacı bir genç varmış. Babası onu bir gün bir tahta perdenin önüne götürmüş.”Arkadaşlarınla kavga ettiğin zaman, bu tahta perdeye bir çivi çak.”demiş. Genç, birinci günde tahtaya otuz yedi tane çivi çakmış. Sonraki günlerde kendi kendini kontrol etmeye çalışmış ve her geçen gün aha az çivi çakmış. Nihayet bir gün hiç çivi çakmamış. Babasına gidip hiç çivi çakmadığını söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş. Gence: “ Bugünden başlayarak kavga etmediğin her gün için bir çivi sök.” demiş. Günler sonra çocuk babasına bütün çivileri söktüğünü söylemiş. Babası ona “Aferin! Ama tahta perdeye dikkatli bak.” demiş. “Artık birçok delik var ve bu tahta perde hiçbir zaman geçmişteki gibi sağlam olmayacak.”
“Arkadaşlarla kavga edildiği zaman kötü sözler söylenir. Her kötü kelime bir iz bırakır.    Arkadaşların seni affedebilir ama bu iz daima kalır.”

1. Yukarıdaki metinde “gönderici, alıcı, ileti ve dönütü” tespit ederek karşılarına yazınız. (16p.)

Gönderici: Baba

İleti: İnsanlarla kavga edip, onların kalbini kırmamak gerektiği. Kalp kırmak kötü bir şeydir.

Alıcı : Oğul

Dönüt : İnsanlarla kavga etmemeliyiz. Kavgadan sonra barışılabilir ama bunların izi kalır.


2. İletişimi tanımlayarak çeşitlerini yazınız. (16p.)


İletişim: Varlıkların kendi aralarında anlaşmak için oluşturdukları simgeler sistemine denir. (4p.)

İletişim Çeşitleri:
a. Dille gerçekleştirilen iletişim. (3p.)
b. Jest ve mimiklerle gerçekleştirilen iletişim. (3p.)
c. Resim, şekil, çizgi gibi sembollerle gerçekleştirilen iletişim. (3p.)
d. Simgelerle gerçekleştirilen iletişim. (3p.)



3. Dil ile kültür arasındaki ilişkiyi açıklayınız. (10p.)

Kültür: Bir toplumda, tabiatın dışında insan elinden ve dilinden çıkan her şeydir. Kültür, bir milletin hayatındaki gelişmeleri ve değişimleri içine alan geniş bir kurumdur. Kültür, bir milletin dil ile ifade ettiği sözlü ve yazılı her şeydir. Dil ve kültür birbiriyle yakından ilişkilidir. Dil, kültürün temelidir. Milletlerin hayatında meydana gelen her şey dil ile ifade edilir. Dil kültürün taşıyıcısıdır. Yani kültürü diğer kuşaklara aktaran dildir. Dil ve kültür ayrılamaz iki parçadır. Tarihi de unutmamamız gerekir ki o da kültürün bir parçasıdır. Kültür ve dil, bir milletin tarihi ile yakından ilgili olduğu için tarih, dil ve kültür bir arada değerlendirilmelidir.


4.
Dilek
Dilerim ki fani dünyada kimse,
Ömrünü mihnetle telef etmesin.
Fakat kâmil adam olmak isterse,
Elem çektiğine esef etmesin.
Rıza Tevfik BÖLÜKBAŞI
Dil, yukarıdaki dörtlükte hangi işlevinde kullanmıştır?

Burada şiirsel işlevde kullanılmıştır. (4p.)


5. Aşağıda verilen cümlelerdeki boşlukları uygun şekilde doldurunuz. (6p.)

Tokatlıyla Adanalının konuşurken kelimeleri farklı söylemesine ağız denir. (2p.)

Türkiye’deki insanlarla Kırgızistan’daki insanların dillerindeki farklılıklara şive denir. (2p.)

Geçmişin kültürel değerleri bugüne, bugünün kültürel değerleri geleceğe dil aracılığı ile taşınır. (2p.)


6. Batı Türkçesi, tarihi gelişimi içinde kaça ayrılır, başlıklar halinde yazınız? (9p.)

Eski Anadolu Türkçesi (3p.) Osmanlı Türkçesi (3p.) Türkiye Türkçesi (3p.)





7. Çağatay Türkçesi metinlerini yazınız. (9p.)

Muhakemetü’l Lügateyn (3p.) Şecere-i Türki (3p.)       Şecere-i Terakime. (3p.)




8. Aşağıdaki boşlukları doldurunuz. (20p.)

Türkçe, Ural-Altay dilleri grubunun Altay koluna girer. (4p.)

İtalyanca, Hint-Avrupa dilleri grubunun Avrupa (Latin) koluna girer. (4p.)

Fince, Ural-Altay dilleri grubunun Ural koluna girer. (4p.)

Rusça, Hint-Avrupa dilleri grubunun Avrupa (Germen) koluna girer. (4p.)

Hintçe, Hint-Avrupa dilleri grubunun Hint koluna girer. (4p.)


İmla 10 puan üzerinden değerlendirilecektir.



BAŞARILAR DİLERİM…

Read more

2013 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Örnek Tiyatro Metni ( Şehide Selam Oratoryosu)

ŞEHİDE SELAM (ORATORYO) (29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)
 
1. Öğrenci: Eeeeyy şehit olmadan bir gün öncee (dur) babasını arayıp helallik isteyeen (dur), gözünü kırpmadaan (dur) vatan hainlerinin karşısına dikilen yiğit!
 
2. Öğrenci: Eeeeyy karlı dağlarıı (dur) kanıyla yıkayan Mehmetçik!
 
3. Öğrenci: Eeeeyy evladını kaybedeen (dur), amaaa (dur) kendini kaybetmemek içiin (dur) başını dik tutaan (dur), içindeki derin acısıylaa (dur) gurur dolu gözlerlee (dur) komutanlara selam duran baba!
 
4. Öğrenci: Eeeeyy kalbi durma noktasına gelmesine rağmeen (dur) “Bir oğlum daha olsa daa (dur) o da vatana feda olsaa” (dur) Diyen ana!
 
5. Öğrenci: Eeeyy iki ay sonraa (dur) evleneceği nişanlısınıı (dur) kara toprağa gömerkenn (dur)” Düğünümüzüü (dur) cennette yapalıım” (dur) diyen şerefli bacı!
 
6. Öğrenci: Eeeyy abisinii (dur) tabutu başındaa (dur) asker elbisesiylee (dur) beni de askere götürün diyeen (dur) Nene Hatun’un torunuu (dur) kız kardeş!
 
7. Öğrenci: Eeeyy kocasınıı (dur), kardeşinii (dur), yakınını kaybetse dee (dur) kalbii (dur) vatan için çarpan vatansever!
 
8. Öğrenci: Eeeyy olan bitenden habersiiz (dur), baba diyee (dur) tabuta bakaan (dur), yetimliğin acımsı tadınıı (dur) ağzındaki çikolatayla karıştıraan (dur) minicik yavru!
 
9. Öğrenci: Eeeyy bu Ülke’yii (dur) gerçekten seven dost?!
 
UNUTMAAAA, (BİRLİKTE)
 
ŞEHİTLER ÖLMEEEEZ, (dur) VATAN BÖLÜNMEEEEZ!!! (BİRLİKTE)


Read more

2013 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Örnek Şiirler

*29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI ŞİİRLERİ*
CUMHURİYET BAYRAMI
Bir zamanlar yurdumuzda
Bir başka devlet varmış,
Başındaki padişah
Ne isterse yaparmış.
Millet onun yanında
Köle imiş, kul imiş,
Türklerin vatanında
Yıllar sürmüş bu gidiş.
Vatan kalmış bakımsız
Millet fakir perişan
Sönüp gitmiş eski hız
Yurda saldırmış düşman.
Atatürk padişaha
Düşmana karşı durmuş,
Yurdumuzu kurtarmış
Cumhuriyeti kurmuş.
İ.Hakkı TALAS


29 EKİM
Cumhuriyet bayramı
Geldi diye ne mutlu !
Bayraklarla donattık,
Güzel okulumuzu.
Sokaklarda, evlerde
Al bayrak dalgalanır.
Onun al rengini
Bütün bir dünya tanır.
Yirmi dokuz Ekimi
Karşılarız neşeyle
Çünkü bugün erdik,
Büyük Cumhuriyet'e
Yürüyün arkadaşlar
Hep ileri koşalım,
Bugün bayramımız var,
Gelin bayramlaşalım.
Ali PÜSKÜLLÜOĞLU


CUMHURİYET
Al yıldızlı al bayraklar,
Her yanda dalgalanıyor.
Süslendi evler, sokaklar
Renk renk ışıklar yanıyor.
Yirmi üç yıl önce bugün.
Cumhuriyet kurdu millet,
Bize büyük Atatürk'ün,
Armağanı Cumhuriyet.
En birinci vazifemiz,
Onun yolunda yürümek.
Canımız gibi koruruz,
Cumhuriyet Türklük demek.
Sevinçle, sağlıkla geçsin.
Sabahımız, akşamımız.
Kutlu olsun hepimize,
Cumhuriyet Bayramımız.
Vasfi Mahir KOCATÜRK


CUMHURİYET
Biziz bu memleketin,
Kanı, iliği, eti,
Yirmi dokuz Ekim'de,
Kurduk Cumhuriyeti.
Yirmi dokuz Ekim'de,
Yeni bir ay parladı.
İşte bu parlak ayın,
Cumhuriyettir adı.
Yirmi dokuz Ekim'de,
Bütün ışıklar yansın,
Caddeler baştan başa,
Bayraklarla donansın.
Elele tutuşalım,
Hiç değişmez bu niyet,
Yaşasın Türk Milleti,
Yaşasın Cumhuriyet.
Halil SOYUER


29 EKİM
En güzel günümüzdür,
Demokrasi ürünüdür,
Atatürk'ün eseridir,
Yirmi Dokuz Ekimler.
Vatandaşın hür sesi,
Vatanımın neşesi,
Kucaklıyor herkesi,
Yirmi Dokuz Ekimler.
Cumhuriyet kuruldu,
Türk'ün sesi duyuldu,
Törenlerle kutlandı,
Yirmi Dokuz Ekimler.
Fethi BOLAYIR


CUMHURİYET
Gönül verdik,
Sana erdik.
Ey hürriyet,
Cumhuriyet.
Herkes sever,
Seni över.
Ey hürriyet,
Cumhuriyet.
Canımızsın,
Şanımızsın.
Ey hürriyet,
Cumhuriyet.
A.O. ATOK


CUMHURİYET MARŞI
Cumhuriyet, cumhuriyet, en güzel şey hürriyet
Nice zahmet, nice emek verdi sana bu millet!
Gazimin sen en büyük yadigârısın bana
Nice zahmet, nice emek verdi sana bu millet!
Dalgalansın her tarafta şanlı Türk'ün bayrağı
Korumaktır ve yüceltmek azmimiz bu toprağı!
Bu vatan hiç sensiz olmaz, ey güzel cumhuriyet
Milletim öyle demiştir; ya ölüm, ya hürriyet!


BAYRAK
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü...
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü.
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar,
Yurda ay – yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı götürdüğü gün
Kızıllığınla ısındık;
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı...
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.
Arif Nihat Asya


CUMHURİYETİN ELLİNCİ YIL MARŞI
Müjdeler var yurdumun toprağına, taşına;
Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına!
Bu rüzgârla şahlanmış dalga dalga bayrağım;
Başka bir tuğ yaraşmaz Türk’ün özgür başına.
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu...
Yılları bir çığ gibi aşarak hafta hafta,
Koşuyoruz durmadan kadın erkek bir safta...
Elimizde meşale; ilke ilke Atatürk,
Işıklarla donattık ülkeyi her hafta...
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu...
Aynı kandan feyz alır bunca toprak, bunca taş.
Kılıç tutan bilekler, verdi sabanla savaş.
Tekniğin dev nabzında her adım, her dakika,
Çarklarda aynı tempo, yüreklerde aynı marş...
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu...
Biz yürekten bağlıyız elli yıldır bu yola;
“Yurtta barış” ilk hedef, “Cihanda sulh” parola.
Koparamaz hiçbir güç bizi milli birlikten;
Atamızın izinden koşuyoruz kol kola....
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu...
Yaşasın hür ulusum! Soylu gencim, benliğim!
Yaşasın şanlı ordum, sarsılmaz güvenliğim!
Ersin elli yıllarım nice mutlu çağlara;
Örnek olsun cihana devletim, düzenliğim!..
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu...
Bekir Sıtkı Erdoğan
Beste: Necil Kâzım AKSES


CUMHURİYET
Genç, ihtiyar, kadın, kız,
İşte sokaklardayız.
Başımızda ay yıldız
Seninle Cumhuriyet.
Kurtuluş Savaşı’nın
Bize armağanısın.
İnsanım aydınlansın,
Seninle Cumhuriyet.
Sen özgürlük yolusun,
Güzellikler dolusun.
Yolum doğruluk olsun,
Seninle Cumhuriyet.
Atatürk önderimiz,
Işıklı izindeyiz.
Mutluyuz, sevinçliyiz,
Seninle Cumhuriyet.
Mehmet Şahin


CUMHURİYET
Türk milleti savaştı
Yüce istiklâl için,
Sonunda temelini
Attı Cumhuriyetin.
Atamızın yolunda
Her zorluğu aşarız,
Biz sağlam Türk gençleri,
Neş’e ile coşarız.
Bin dokuz yüz yirmi üç
Yirmi Dokuz Ekimde,
Şan ve şeref içinde
Erdik Cumhuriyete.
Var olsun Cumhuriyet
Yaşasın Türk Milleti,
Bizler yaşatacağız
Şanlı Cumhuriyeti.
Ali Püsküllüoğlu


Read more

2013 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Örnek Okuma Parçası

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI OKUMA PARÇASI*
CUMHURİYET NASIL İLAN EDİLDİ?
Aşağıda cumhuriyetin ilanını meclis muhabiri olarak izlemiş bir yazarımızın anısını okuyacaksınız.
O günlerde bütün gazeteciler ve halk merakta idi. Bir yenilik var… Fakat bu nedir ? Bir türlü belli olmuyordu. Ben o zamanlar Öğüt Gazetesinde çalışıyordum. Meclisin bütün toplantılarına devam ediyordum.
Atatürk Çankaya'da kendisine konuk olan arkadaşlarına Cumhuriyet'i ilan etmenin zamanı geldiğini, bildiriyor. Bunun için anayasada değişiklik yapmak gerektiğini açıklıyordu. 28 Ekim 1923 günü konukları gittikten sonra İsmet İnönü ile birlikte anayasada ne gibi değişiklikler yapılacağını görüştüler.
1923 yılının Ekim ayının yirmi dokuzuncu Pazartesi sabahı idi. Güneşli bir hava. Samanpazarı ve Karaoğlan'dan insanlar sel gibi meclise doğru akıyordu. Kalpaklı, başlıklı, fesli erkekler ve bunların arasında kadınlar, meclisin karşısındaki Millet Bahçesi'ne meydana toplanmışlardı.
Halk Millet Meclisinin kararını merakla bekliyordu. Birçokları tanımadıkları milletvekillerine yaklaşıyor, haber soruyordu. Güneş battı. Karanlık bastı. Buna rağmen halk dağılmıyordu. Hepimiz sabırsızlıkla bir haber bekliyorduk. Meclisin dar kapısından bir milletvekili çıktı. Orada bulunan gazeteciler, hepimiz milletvekilinin etrafını çevirdik. Milletvekili :
- Şu dakika içerde pek mutlu ve tarihsel kararlar veriliyor, dedi. Dışarıya sızan haber bu kadardı.
Akşam saat on sekiz kırk beş'ti Millet Meclisi oturumu açıldı. Donuk bir ışık. Sağda dinleyicilere ayrılmış bir yer, solda gazeteciler balkonu, ortada okul sıralarında oturmuş milletvekilleri, Atatürk yok. Bütün milletvekilleri sıkışık bir durumda oturuyorlardı. Bu sessizlik içinde İsmet İnönü : Anayasanın birinci maddesinin "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye Devletinin hükümet şekli cumhuriyettir" biçiminde değiştirilmesi için görüşme açılsın dedi. Değiştirilmesi istenen başka maddeler de vardı. Değişiklik isteği üzerine birçok milletvekili söz aldı. Heyecanlı konuşmalar yapıldı. Bu sırada milli şair Mehmet Emin Yurdakul söz alarak orada bulunanları "Yaşasın Cumhuriyet" diye bağırmaya davet etti. Bütün milletvekilleri tek bir vücut gibi harekete geçti, ayağa kalktılar. Gün görmüş gaziler, generaller, kalemleriyle, kılıçlarıyla bu memlekete hizmet etmiş kahramanlar dimdik durdular. Sonra hep bir ağızdan "Yaşasın Cumhuriyet" diye bağırdılar. Anayasa değişikliği görüşmeleri tamamlandıktan sonra değişiklik isteği oya sunuldu. Bütün eller "kabul" diye kalktı. Türkiye devletinin cumhuriyet olduğunu belirleyen değişiklik oy birliği ile kabul edildi. Saat sekiz buçuktu. Bu dakikadan itibaren Türkiye Devleti'nin adı Cumhuriyet olmuştu.
Bu cumhuriyete bir başkan seçmek gerekiyordu. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanlığı seçimine 158 milletvekili katıldı. Ankara milletvekili Gazi Mustafa Kemal Cumhurbaşkanlığına seçildi.
Bu anda Kemal Atatürk meclis salonunda göründü. Alkışlar arasında kürsüye çıktı. Herkes Atatürk'ü dinliyordu. Konuşmasını bitirdiği zaman uzun uzun alkışlandı. Gök gürültüsünü andıran alkışlar arasında Atatürk yerine oturdu.
Halk meclisin önünde bekliyordu. Cumhuriyetin ilanını ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanı seçildiğini duyunca coştu. Bu arada 101 pare top atıldı. Top sesleri Türk ulusuna cumhuriyeti ilan ediyordu. Türk ulusu, yıllardan beri hasretini çektiği egemenliğe ve cumhuriyete kavuşmuştu.

Enver Behnan ŞAHPOLYO
Read more

2013 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Örnek Konuşma Metni

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI (29 Ekim)
 
29 Ekim 1923 ülkemizde cumhuriyet yönetiminin ilan edildiği gündür. Bugün ulusal bayram günüdür. Her yıl cumhuriyet yönetiminin ilanını 28 – 29 Ekim günleri Cumhuriyet Bayramı olarak coşkun törenlerle kutlarız.
 
Cumhuriyet Yönetiminden önce devletimizin adı Osmanlı İmparatorluğu idi. Osmanlı Devleti, Osman Bey tarafından 1299'da Söğüt 'de kuruldu. Osmanlı devlet yöneticisine padişah denirdi. Osmanlı Devletini altı yüz yirmi dört yılda, otuz altı padişah yönetti. Son padişah Sultan Vahdettin'dir.
 
Eskiden ülkelerde tek kişi egemendi. Ülkelerini diledikleri gibi yöneten bu kişilere padişah, şah, kral, hakan, sultan denirdi. Yönetim çoğu zaman babadan oğula geçerdi. Oğulun küçük olması, deli olması yönetici olmaya engel sayılmazdı. Böyle tek kişinin kendi başına buyruk, sorumsuz, denetimsiz yönetimine mutlakiyet denir. Mutlakiyet yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız tek bir kişidedir.
 
Mutlakiyetle yönetilen ülkelerde zamanla hakana, padişaha, şaha, krala yardımcı olsun diye meclis kuruldu. Meclis üyeleri halkın dileklerini yöneticiye duyurur, yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları hakan, padişah, şah, kral tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimine Meşrutiyet denir. Ancak meclisin yetkileri genel olarak çok sınırlıdır. Osmanlı Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında iki kez meşrutiyet ilan edildi.
 
Üçüncü yönetim biçimi cumhuriyettir. Cumhuriyet'te egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Ulus kendini yönetme yetkisini temsilcileri - milletvekilleri- aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler yasalar yapar, yöneticileri ulusu adına denetler. Yönetilenler dilerlerse seçimlerde yöneticilerini değiştirirler.
 
ÜLKEMİZDE CUMHURİYETİN KURULUŞU
 
Osmanlı İmparatorluğu'nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na dünyanın belli başlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda bizimle birlikte olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı.
 
Ulusuna inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a geldi. Erzurum'da, Sivas’ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır." diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen ulus temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Bir yandan efeler, dadaşlar, seymenler bulundukları yörede düşmana karşı koydular. Öte yandan düzenli ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da savaştılar. Yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.
 
Tahtını, rahatını düşünen padişah, yenilen düşmanla birlikte yurdumuzdan kaçtı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet doğdu. Bu doğan devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemişti.
 
İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923'te ilk toplantısını yaptı. 13 Ekim 1923'te Ankara Başkent oldu. Atatürk; düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra, çoktan beri tasarladığı cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı. Onlara , "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz." Dedi.
 
29 Ekim 1923 günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verildi. Meclis önergeyi kabul etti.
 
Böylece ülkemizde cumhuriyet yönetimi kuruldu. Atatürk kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyet'in ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı.
 
Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyet'i korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir.
 
 
Read more

2013 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Örnek Güzel Sözler

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI GÜZEL SÖZLERİ*
* Demokrasi ilkesinin en yeni ve akılcı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi Cumhuriyettir.
* Türk ulusunun yaratılışına en uygun olan yönetim Cumhuriyettir.
* Cumhuriyet erdeme dayanan bir yönetimdir.
* Cumhuriyet düşünce, beden ve bilim bakımından güçlü koruyucular ister.
* Cumhuriyet, fikren, bilimle ve bedenen güçlü, yüksek düzeyli muhafızlar ister. (Atatürk)
* Cumhuriyet, ahlak üstünlüğüne dayanan bir ülküdür; Cumhuriyet erdemdir. (Atatürk)
* Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. (Atatürk)
* Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. (Atatürk)
* Demokrasi, halkın halk tarafından, halk için yönetimidir. (Lincoln)
* Demokrasinin kusurları yine demokrasi ile kapanır. (Alfred Smith)
* Sosyal demokraside yer vatandaş, ancak verdiği kadar olabilir. Çünkü üretim ne kadar yükselirse hayat seviyesi de o kadar yükselir. (H. J. Laski)
* Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. (Atatürk)
Read more

2013 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile İlgili Pano Örneği







Cumhuriyet'te egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.  Millet kendini yönetme yetkisini temsilcileri  milletvekilleri- aracılığı ile kullanır

“Cumhuriyet yönetiminde yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler yasalar yapar, yöneticileri ulusu adına denetler. Yönetilenler dilerlerse seçimlerde yöneticilerini değiştirirler.

29 Ekim 1923 ülkemizde cumhuriyet yönetiminin ilan edildiği gündür. Bugün ulusal bayram günüdür. Her yıl cumhuriyet yönetiminin ilanını 28 - 29 Ekim günleri Cumhuriyet Bayramı olarak coşkun törenlerle kutlarız. Cumhuriyet Yönetiminden önce devletimizin adı Osmanlı İmparatorluğu idi.

Osmanlı Devleti, Osman Bey tarafından 1299'da Söğüt 'de kuruldu. Osmanlı devlet yöneticisine padişah denirdi. Osmanlı Devletini altı yüz yirmi dört yılda, otuz altı padişah yönetti. Son padişah Sultan Vahdettin'dir.

Eskiden ülkelerde tek kişi egemendi. Ülkelerini diledikleri gibi yöneten bu kişilere padişah, şah, kral, hakan, sultan denirdi. Yönetim çoğu zaman babadan oğula geçerdi. Oğulun küçük olması, deli olması yönetici olmaya engel sayılmazdı. Böyle tek kişinin kendi başına buyruk, sorumsuz, denetimsiz yönetimine mutlakiyet denir. Mutlakiyet yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız tek bir kişidedir.

Osmanlı İmparatorluğu'nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na dünyanın belli öbaşlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda bizimle birlikte olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı.
Ulusuna inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a geldi. Erzurum'da, Sıvas'ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır." diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen ulus temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Bir yandan efeler, dadaşlar, seymenler bulundukları yörede düşmana karşı koydular. Öte yandan düzenli ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da savaştılar. Yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.


29 Ekim 1923 günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verildi. Meclis önergeyi kabul etti.
Böylece ülkemizde cumhuriyet yönetimi kuruldu. Atatürk kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyet'in ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı.
Cumhuriyet ; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyet'i korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir.


GÜZEL SÖZLER

Demokrasi ilkesinin en yeni ve akılcı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi cumhuriyettir.
Türk ulusunun yaratılışına en uygun olan yönetim cumhuriyettir.
Cumhuriyet erdeme dayanan bir yönetimdir.
Cumhuriyet düşünce, beden ve bilim bakımından güçlü koruyucular ister.

Şiir

29 EKİM

Cumhuriyet bayramı
Geldi diye ne mutlu !
Bayraklarla donattık,
Güzel okulumuzu.

Sokaklarda, evlerde
Al bayrak dalgalanır.
Onun al rengini
Bütün bir dünya tanır.

Yirmi dokuz Ekimi
Karşılarız neşeyle
Çünkü bugün erdik,
Büyük Cumhuriyet'e

Yürüyün arkadaşlar
Hep ileri koşalım,
Bugün bayramımız var,
Gelin bayramlaşalım.
Ali PÜSKÜLLÜOĞLU

Read more

2013 - 2014 9. Sınıf Dil ve Anlatım Sayfa 28 Cevapları ( Ekoyay Yayınları )

1. Kültür:   Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü
2.Konuşma dili ileyazı dili arasındaki farklar:
Konuşma dili, günlük hayatta diğer insanlarla iletişim kurmak için konuşurken kullandığımız dildir. Bu dil, doğal olduğu için konuşurken cümlemizin kurallı olup olmadığına, kelimelerin doğru sıralanıp sıralanmadığına, söyleyişin doğru olup olmadığına pek dikkat etmeyiz. Bu sebeple zaman içinde, bölgeden bölgeye değişen birtakım söyleyiş farklılıkları ve kelime farklılıkları ortaya çıkar. Bu farklılıkların tarihî süreç içinde, bölgelere göre geçirdiği maceradan o dilin lehçeleri ortaya çıkar.
 
Yazı dili, adından anlaşılacağı üzere yazıda kullanılan dildir. Dilde birliği, anlaşma kolaylığını sağlamak için kullanılan kitap dilidir, kültür dilidir, edebî dildir. Konuşma dilinin her bölgenin doğal, günlük dili olmasına karşılık yazı dili, okuma yazmada kullanılan ortak dildir.
Konuşma dili ileyazı dili arasındaki farklar:
- Bir ülkede bir yazı dili varken birden fazla konuşma dili vardır.
- Konuşma dili doğaldır yazı dili yapma bir dildir.
- Yazı dilinde kurallar varken konuşma dilinde yoktur.
- Yazı dilinin kullanım sahası konuşma diline göre daha geniştir.
- Konuşma dili günlük hayatta farklılık gösterirken yazı dili göstermez.
3.Göktürk Yazıtlarının önemi ve özellikleri :
Önemi:
Göktürk Yazıtları (Orhun Abideleri), Göktürklerin ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma, yazılı, dikilitaşlardır. Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk adına dikilen bu anıtlar konu ve dil bakımından önemli eserlerdir. Abidelerin yazarı Yollug Tigin’dir. Doğu Göktürk tarihi ile ilgili bilgiler içerir. Söylev türündedir. Türk tarihi, Türk toplumunun yaşam biçimi, dünya görüşü ile ilgili bilgiler içerir. Kitabelerin bir yüzü Göktürk alfabesiyle, bir yüzü Çince yazılmıştır. Kitabeleri 1893′te Wilhelm Thomsen çözmüştür.
Özellikleri:
*Türk edebiyatının ilk yazılı örnekleridir.
* Yazıtlarda, dağılan Göktürklerin, Bilge Kağan ve kardeşi Kültigin tarafından bir araya getirilişi ve *Göktürk devletinin yeniden kuruluşu anlatılmaktadır.
* Anıtların yazarı Yuluğ(Yollug) Tigin’ dir.
* Dil, yabancı etkilerden uzak ve yalın bir Türkçedir.
* Yazıtlarda yer yer gerçekçi bir tarih dili, yer yer eleştiri cümleleri, yer yer de güçlü bir söylev dili kullanılmıştır.
* Yazıtlarda, Türk ulusunun benliğini unutmaması ve birlik olması gerektiği, düşmanların tatlı sözlerine ve hediyelerine aldanmayıp uyanık olması gerektiği vurgulanmıştır.
* Yazıtların varlığından ilk kez, 13.yy.da İlhanlı dönemi tarihçisi Cüveyni “Tarih-i Cihan-Güşa” adlı eserinde bahsetmiştir.
* Orhun yazıtlarını, bilim dünyasına ilk kez, İsveçli bir subay olan Strahlanberg tanıtmıştır.
* Anıtlar üzerindeki yazıları ise ilk kez Danimarkalı bilgin Thomsen 1893’te okumuştur.
* Yazıtların tamamının okunması 1922’de tamamlanabilmiştir.
4. Argo: Argo, bir dilin parçası olmakla birlikte, toplumun belli bir çevresi tarafından kullanılan, kendine özgü sözcük, deyim ve deyişlerden oluşan özel bir dildir. Argo küfür değildir fakat küfürlü argo terimler de vardır.
Anadili içinde ayrı bir dil olan argo, anadille birlikte kullanıldığı gibi, belirli gruplara özgü bir dil olabilir: Suç argosu, okul argosu. Argoda kelimelerin anlamı örtüktür. Eski anlamlar yeni anlama kavuşturulur. Uydurmadır. Anadildeki kelimeyi bozma, Yabancı kelimelerle yerliyi birleştirme yaygındır. En çok mizah ve küfürlü söyleyişlerdedir. Eskiden külhanbeyi ağzı denirdi. Ayaktakımı ağzı da denir.
Lehçe: Bir dilin tarihsel, bölgesel, siyasal sebeplerden dolayı ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan kolu,
Coğrafi ve kültürel etmenler bu ayrılmada rol oynar. Lehçelerde, ses, şekil ve kelime ayrılıkları çok büyüktür. Bazı dilciler, büyük ayrılıklarda lehçeyi başka bir dil olarak kabul etmeyi de önerirler. Çuvaşça ve Yakutça, Türkçenin lehçeleridir. Yakutlar, Sibirya'nın kuzeyinde otururlar, Şamanist ve Ortodoksturlar. Çuvaşlar ise Volga'nın iki kolunun kesiştiği bölgededirler ve Ortodoks dinindedirler.
Jargon: fikri, mesleki vb. ortaklık gösteren kişilerin kullandığı ortak ağız olarak tanımlanır. Genel olarak bu terim belli bir uğraş veya ilgiyi paylaşan kişilerin kullanıdığı dile karşılık gelir (Gençler, cerrahlar, Vikipedi yazarları, vb.). Bir jargonu oluşturan sözcükler o gruba ait olmayan bir kişi için anlaşılmaz gelebilir, veya yaygın sözcükler olmalarına rağmen tamamen farklı bir anlamda kullanılabilir. Bazı sözlüklerin verdiği tanımlar ise jargon sözcüğüne aşağılayıcı bir anlam yükler: "anlaşılması güç, bozuk dil" ve "argo" gibi.
Ağız: Bir dilin yalnız söyleyiş farklılığı gösteren koludur. Bu fark yazı diline girmez.
Karadeniz ağzı, Konya ağzı gibi . Geliyorum yerine geliyom der, fakat geliyom diye yazmaz.
5. ülkemizde İstanbul ağzı yazı dili  olarak esas alınmıştır.
6. Atasözü: Atalarımızdan günümüze kadar ulaşan,belirli bir yargı içeren,söyleyeni belli olmayan düz konuşma içinde kullanılan sözlerdir.
 Atasözleri dilden dile kulaktan kulağa aktarılarak anlatılan halk hikayeleriyle, destanlarla okunulan şiirlerimizle kullanılarak ve Türk sözlüğünün divanı”anlamına gelen Kitabü divan-ı lügat-it Türk adlı eser sayesinde gelmiştir.
7. Dil Kültür İlişkisi:
Dr. Hüseyin Yeniçeri / 2012-05-22 08:52:14
Bir toplumun sözlü ve yazılı bütün kültür değerleri dil kabı ve kalıbı ile bir kuşaktan diğerine, bir mekândan başka bir mekâna aktarılır. Türk edebiyatının bütün örnekleri dilimizin taşıyıcılığı ile bugüne ulaşmıştır. Türk tarihinin bütün dönemlerini dilimizle öğreniyoruz. Dinimiz, töremiz, sanatımızla ilgili bilgilerimiz varlığını dile borçlu.
 
Bir toplumda yaşayan insanlar, evreni olduğu gibi değil, dillerinin kendilerine sunduğu biçimde algılamaktadırlar. Humboldt bunu şöyle dile getiriyor: "İnsanlar bu dünyada ana dillerinin kendilerine sunduğu biçimde dünyayı görürler." F. Bacon, L. Whore, E. Sapir gibi düşünürler de her toplumun gerçeği ayrı biçimde yansıttığı konusunda görüş birliği içindedirler. Bu durum dillerin birbirinden farklılığının nedenini de açıklamaktadır.
 
Çünkü bir toplumda dil anlayışı, o toplumun yaşama düzeninin bir ürünü olarak ortaya çıkıyor. Dil insanların hayat karşısındaki davranış özelliğine göre biçimleniyor. Söz gelişi Türklerde erkek-dişi ayrımı gözetilmemesi aynen Türkçeye yansımıştır. Yine Türklerin sözünde durma özelliği dilde sözcük köklerinin kullanım sırasında değişmemesi sonucunu doğurmuştur. Bu da dili kültürün yansıtıcı bir parçası yapmaktadır.
 
Bir toplumun kültür değerleri dilde kendini gösterir. Toplumlar ne yiyor, ne içiyor, ne kullanıyor, neye değer veriyor sorularının karşılığını dile bakarak verebiliriz. Türklerin "at"a, Arapların "deve"ye önem verdikleri bu dillerdeki sözcüklere bakılarak anlaşılır. Eskimolarda "kar"la ilgili, Peru ve Bolivya'da yaşayan Aymara adlı Kızılderili kabilesinde "patates"le ilgili yüzlerce sözcük bulunması toplum yaşayışı ile dil arasındaki ilişkiyi çok açık biçimde ortaya koyar.
 
Dil bir milletin düşünce tarzını da yansıtır. Bir toplumun diline bakarak zihninin nasıl çalıştığı anlaşılabilir. Söz gelişi Türkçeye bakılarak Türklerin evrene nasıl gerçekçi bir gözle baktıkları çıkarılabilir. Türkçe parçaların birleşmesi düzenine dayalı bir dildir. Eklemeli de dediğimiz bu sistemde köklerin sonuna ekler takılarak konuşma gerçekleşir. Evrene bakıldığında bütün doğal ve yapma nesnelerin parçaların birleşiminden oluştuğunu görürüz. Türkçede sözcük sıralanışında önemli öğenin sonra söylenmesi de dünyayı seslendirirken evrenin gerçeklerine bağlılığın sonucudur. Çünkü evrende önemli olan öğe hep geri plandadır. Doğal olaylardan bir örnek verelim: Yağmur yağmadan önce birçok aşama gerçekleşir, ama bunlar asıl önemli olan yağmurdan önce olur.
 
Dile bakılarak bir milletin dünya görüşünün, inançlarının, töresinin, tarihinin, sanatının, kişiliğinin izlerine, yansımalarına ulaşabiliriz. Sözcük dağarcığı dışında deyimler, atasözleri, tekerlemeler, ninniler, türküler, masallar bu bakımdan yüzlerce ipucu ile doludur. Fransızca sözlüklere bakıldığında hemen her sayfada "kilise" ile ilgili bir sözcüğe rastlanması bunun kanıtıdır. Türkçede aile ilgili sözcüklerin çokluğu aile bağlarının güçlülüğünün bir kanıtıdır.
 
Dil, milletlerin tarih boyunca ilişki kurdukları başka milletlerin kimliğinin de ipuçlarını taşır. Türkçe, Türklerin Sırplarla, Ermenilerle ilişki içinde olduklarını ortaya koymaktadır. Sırpçada sekiz binden, Ermenicede dört binden fazla Türkçe sözcük bulunması bunun kanıtıdır. Türkçede Arapça sözcüklerin çokluğu Araplarla ilişkilerimizin kanıtıdır.
 
Dil kültürün en önemli öğesidir. Bir yandan kültürün bütün öğelerini dünden bugüne taşırken, bir yandan da kültürü yaşatan insanların birbirinin kardeşleri, yakınları olduğu bilincini bilinçaltına yerleştirir. Aynı dili konuşan insanlarda ortak duygu ve düşünce oluşmaktadır. Böylece dil ulusal birlik ve beraberliğin de perçinleyicisi, sağlayıcısı olmaktadır. Atatürk bu durumu şöyle belirtir: "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkı, Türk milletidir. Türk milleti demek, Türk dili demektir. Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti, geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlakının, ananenelerinin, hatıralarının, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyinin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir."
 
Dil-kültür ilişkisini incelerken belirtilmesi gereken bir nokta da dilin, kültürün yaratıcısı olmasıdır. Sözlü ve yazılı bütün edebî ürünler, bilim ve sanat eserleri dille oluşturulmaktadır. Annelerimizin kundakta bizi uyutmak için söyledikleri ninnilerden, "Bir varmış, bir yokmuş." diye başlayan masallara kadar her sözlü ürün, Köktürk yazıtlarından İstiklal Marşı'na kadar her yazılı ürün dille söylenmiş, yazılmıştır.
 
Dil-kültür ilişkilerinin bir yönü de kültür ve uygarlık değişmelerinin dile yansımasıdır. Köktürkçe ile Uygurca arasında sözcük dağarcığı farkı, Uygurların Buda ve Mani dinlerine girerek din değiştirmeleri ile ilgilidir. Aynı durum Uygurca ile Karahanlı Türkçesi arasındaki ayrımda da gözlenmektedir. Karahanlılar da İslam dünyasının sözcüklerini eserlerine almışlardır. Günümüzde de Batı uygarlığına özgü sözcüklerin dilimize girmesi hep aynı yansımanın bir sonucudur.
 
Dille kültür arasında bu kadar sıkı ilişki varken, bu toprakları bizim yapan kültür her bakımdan varlığını dile borçluyken, kültürü oluşturan, yayan, işleyen, taşıyan düzen dille kurulurken Türkçeden başka bir dille eğitim ve öğretime yeşil ışık yakmaya yönelik her türlü söz, davranış, girişim ulusal birliğin çimentosu olan dili sulandırmak anlamına gelir. Bunun hem tarihimize, hem atalarımızın mirasına sahip çıkmamak olduğu açıktır. Böyle bir girişim sonu belli bunalımlara düşmek, tatlı aşımızı ağılı aşa döndürmek sonucunu doğuracaktır. Üstelik kendi elimizle… Açılım derken ayaklarımızın altından vatan topraklarının kayıp gitmesi söz konusu olursa, bu çorbada tuzu bulunanları; hem tarih, hem halk, hem gelecek kuşaklar affetmeyecektir.
 
    DİL KÜLTÜR İLİŞKİSİ
    Dil: Duygu, düşünce ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan ögeler ve kurallardan yararlanılarak, başkalarına aktarılmasını sağlayan, çok yönlü, çok gelişmiş bir araçtır.
    Kültür:Bir milletin veya bir topluluğun tarihi süreç içinde meydana getirdiği maddi ve manevi ortak değerlere denir.
    Dil, milli kültürün ilgi alanına giren varlık dünyasını yansıtır, o milletin yapıp ettiklerinin, duyup düşündüklerinin, görüp bildiklerinin ve tüm tasavvurlarının aynasıdır.
    Bu çalışmada dil ile kültür arasındaki ilişki çıkarılmaya çalışılacaktır.
    Dil, toplumsal yaşamın bir ürünüdür.İnsanın toplumsal etkinliği dil olmaksızın düşünülemez.Dil, şu yada bu biçimde, en eski insan toplumlarında, en eski zamanlardan beri varolmuş olsa gerektir.
    Dilin doğuşu, bireyin davranış ve deneyiminde hem entelektüel hem duygusal bakımından değişimi temsil eder. Dile sahip olmak, Piaget’ten alıntılarsak “geçmiş eylemlerini anlatı biçiminde yeniden inşa etme ve gelecekteki eylemlerini sözlü sunumlar aracılığıyla önceden gösterme yeteneğini” yaratır. Dil sayesinde geçmiş ve gelecek bizim için gerçek haline gelir. Geçmişin geleceğe yansıması ise yazı dili ile olur. Yazı dili aynın zamanda kültür dilidir. Ancak belli bir kültür seviyesine ulaşabilmiş, medeniyet kurabilmiş ve ortak bir edebiyat geleneği oluşturabilmiş milletlerin yazı dili bulunmaktadır. Bu nedenle de yazı dilinin geliştirilmesi kültür ile uğraşan aydınların yardımı ile gerçekleşmektedir. Her dil, evrenin bir başka yorumunu dile getirmektedir.
    Dilin zenginliği yada yoksulluğu o kültürün zenginliği yada yoksulluğudur.Dilin sınırlarını, o toplumun kültürü belirler. İlgi alanı artan, idrakı açılan, dünyası ve çerçevesi genişleyen bir kültürün dili de o ölçüde zenginleşir. İlim, felsefe, sanat, teknik,fizik, metafizik velhasıl hayatın her alanında problem alanları genişledikçe, bu problemlere çözümler üretme çabası içerisinde dil zenginleşir.Ancak hayatın her alanını,kendi diliyle yaşamak şarttır.Kültürün problemi,dilin problemidir.Kültürün temel sorunları gelişme sürecinin yönü ve içeriği açılarından ortaya çıkar.Aynı sorunlar dilde de yaşanır.18.yüzyılın en önemli düşünürlerinden Herder,Wilhelm von Humbolt,Whorf dil,toplum ve kültür ilişkisi üzerinde durmuşlar,bu düşünürlerden Humboldt dilin,kültürün bir yansıması olduğunu söylemiştir.Ona göre;toplumun dolayısıyla kültürün geçirdiği tüm evrelerden dil de geçmiştir.Bunun sonucu olarak insan topluluklarının yaşamış oldukları olaylar,edinmiş oldukları birikimler en doğru şekilde dil üzerinde durularak öğrenilebilir.
    Her dilin kendine özgü atasözleri,deyimleri,vecizeleri,nüktelerinin olması ve bunların başka dillere aktarılmasındaki zorluklar,her dilin ayrı bir inanç yapısının,bakış açılarının ayrı bir imkanlar ve yönelişler dünyasının esri ve aynası olduğunu göstermektedir. Yine her dilin, öfkesinin, sevincini korkusunu, acısını, sevgisini, kederini, saygınsı ifadesinde belli bir sıcaklık ve samimiyet, bazılarında ise tarafsızlık yada soğukluk vardır. Kısacası toplumun kültürüne ise dili de odur. Kültür hangi alanlara yönelmiş ise, dilde o yönde zenginleşmiştir.
    Toplumun başlarından geçen hadiseler elde ettikleri birikimler en doğru şekilde dil üzerinde durularak öğrenilebilir. Türk kültüründe meydana gelen değişim ve gelişim buna güzel bir örnek teşkil etmektedir.
    Kültür ile dil ,ilişkisi içerisinde önemli bir noktada toplumun yaşayış biçimlerinde bakıldığında, özellikle Orta Asya Bölgesinde yaşarken atın önemli bir yerinin olduğu görülmektedir. Bu durumun sonucu olarak Türkçe’ye bakıldığında atla ilgili deyim ve atasözlerinin geniş bir yere sahip olduğu görülecektir. Aynı şekilde Arap dilinde bizdeki at gibi çok kullanılan bir binek hayvanı olan deve ile ilgili deyim ve atasözlerinin geniş bir yere sahip olduğu görülecektir.
    Bir tek sözcüğün bile bir kültür varlığı olan dil en ufak birliği olarak toplumun inançları, gelenek ve göreneklerini, bireylerin kendi aralarındaki davranış ve ilişkileri, maddi ve manevi kültürü üzerinde fikir vermektedir.
    “Dil öğretimi, kültür öğretimidir.” İlkesini, modern dil ve eğitim anlayışı tartışmasız kabul etmektedir. Türkçe öğretimini ilk modern temsilcisi, kurucusu sayılan Kaşgarlı Mahmud yy. lar öncesinden bu ilkenin önemini kavramış ve Araplara Türkçe öğretmek maksatıyla yazdığı eserinde uygulamıştır. “Ben onların en uz dillisi, en açık anlatımlı, akılca en incesi, soyca en köklüsü, en iyi kargı kullananı olduğu halde onların şarlarını, çöllerini baştan başa dolaştım. Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil ,Yağma, Kırgız boylarının dillerini, kafiyelerini belleyerek faydalandım ; öyle ki , bende onlardan her boyun dilin en iyi yolda yerleşmiştir “ diyerek, dili çok iyi bilmekle beraber kültürü de çok iyi bildiğimi ifade etmiştir. Sözlüğünde kelimelerin anlamını açıklarken, kelimenin Ömer Demircan gibi anadil öğretiminde kültür öğesini uygulamıştır. “ Her kültür, anlatımı ayrı bir dilde bulur ; dil, kültürü hem kurar hem geliştirir. İnsanın Anadilini öğrenmesi, kültür edinmesinden başka bir şey değildir. Hiçbir kültür gücü, önemce insanın anadilini öğrenmesiyle, anadilde gelişip serpilmesiyle, anadilde gelişmesiyle aynı düzeye konamaz. Çağımız insanı çok kültürlüdür.” Diyerek dil ile kültürün ayrılmaz olduğunu vurgulamıştır.
    Sonuç olarak dil, kültürün aynası olarak karşımıza çıkmaktadır. Kültürü hayata geçiren gelenek, görenek, folklör gibi değerlerin başında dil gelmektedir. Bir nevi dil kültürü tanımlar ve tamamlar.
    KAYNAKÇA
        Demircan, Ömer. Yabancı-Dil Öğretim Yöntemlerin, İstanbul 1990 sayfa 22-28 1926
        Kaplan, Mehmet Kültür ve Dil, İstanbul : Dergah Yay 1986 sayfa 45 4. Baskı
        Kaşgarlı Mahmud, Divan-u Lügati Türk çeviri Besim Atalay, ANKARA : Türk Dil Kurumu Yayınları 1984 sayfa 4
        programı
        Söğütlü Ersin Osman Dil , Kültür ve Toplum ilişkisi
        Turan Sadık Sorular ve Cevaplarala Kültür, Edebiyat ve Dil Ankara : Ecdad Yayınları 1992 sf. 44

        Yangın Banu 1999 İlköğretimde Türkçe Öğretimi M.E.B yayınları ANKARA  
Read more

Ferman Toprak Kimdir?

Biyografi
30 Ocak 1975 Adana doğumlu olan Ferman Toprak; ilk ve orta eğitimini Adana'da tamamladıktan sonra, 1995 yılında Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesini kazandı. 1996 yılında eğitimini yarıda bırakarak kendi yaşam stili olan müziğini yapabilmek adına İstanbul'a yerleşti.

1997 yılında "Böyle Giderse / Kurşunlara Geleyim" adlı ilk albümü yayımlandı. İlerleyen zamanlarda İstanbul' un önemli mekanlarında sahne hayatına başladı. Ferman Toprak 1997 yılından günümüze kadar uzanan zaman diliminde, İstanbul'da çoğu sanatçının başarı gösteremediği bar ve kulüplerde sahne aldı. Halen sahne hayatını başarıyla sürdürmekte olan Ferman Toprak, bu 11 yıllık süreçte hayranlarıyla buluşmaya hiç ara vermedi. Muhteşem bir performansla sürdürdüğü sahne hayatının, yeni bir albümle bütünleşmesini isteyen sanatçı, hayranlarını kırmayarak 2008 yılında DSM etiketi ve Ahmet Çelenk yapımcılığında ‘FERMAN ZAMAN‘ı isimli albümünü çıkardı. Ferman Zamanı’ nda bir çok değerli ve ünlü sanatçıların imzaları bulunmakta. İlyas Keçeci, Yıldız Tilbe, Hakan Altun, Hakkı Yalçın, Aziz Çalik, Mahmut Özçiftçi, Ersay ve Emirkan, değerli sesiyle desteğini esirgemeyen Nuray Hafiftaş bu isimlerden bazıları... Ferman Toprak ‘Saygılarımla’ adlı son albümünü 2010 yılında çıkarmıştır.
Read more

Ozan Çolakoğlu ft Teoman - Haziran [ Şarkı Sözü ]

HAZİRAN
Bu yıl da sensiz gelmiş Haziran
Bana hoşçakal dediğin gün gibi
Sensiz geçmişti ellerim bomboş
Kalbimse senleydi
Fazla sessizdin anlamalıydım
Sıcakta kupkuruydu dudakların
Gözlerime bakmadan konuştuğunda

Kalbim senleydi
Bir kalp atışında
O yaz sıcağında
Bir damla gözyaşımla
Bitmiş Haziran
Bir kalp atışında
O yaz sıcağında
Bir aşkın sonunda
Bitmiş Haziran

Mevsimler gelmiş, mevsimler geçmiş
Bir yaprak düşmüş, sanki tesadüfen
Hiç görmediğim onca zamanda
Kalbim senleydi
Çok şey değişti burada sen yokken
Kördüğüm oldu eski duygular
Başkalarına sarıldığımda

Kalbim senleydi
Bir kalp atışında
O yaz sıcağında
Bir damla gözyaşımla
Bitmiş Haziran
Read more

Makarneks Nedir? Makarnex Kaç Para?

Makarnex bir Ülker markasıdır. Adından da anlaşılacağı gibi hazır makarnadır. Mantığı kesinlikle Ramen.

Ramen sevenlerin bayılacağı bir ürün kesinlikle. Hemde fiyatı çok ucuz sadece 1 lira.

Yemeği hazırlarken 2.5 bardak su koyun daha iyi oluyor.

Çok fazla ve sürekli tüketilmesini tavsiye etmiyorum ama ihtiyaç halinde özellikle öğrenciler için oldukça uygun ve lezzetli bir ürün.
Read more

One Direction - Story Of My Life [ Türkçe Çeviri ]

Harry
Açıklayamadığım hikayeler bu duvarlarda yazılı.
Kalbimi açık bırakıyorum ama tam burada günlerce boş kalacak.

Liam
O, sabah bana kemiklerinde bizim için aynı hissetmediğini söyledi.
Ben öldüğüm zaman bu kelimeler benim taşıma yazılacak gibi görünüyor.

Zayn
Ve gideceğim, bu gece gideceğim.
Ayağımın altındaki zemin ardına kadar açık.
Bu benim şimdiye kadar elini çok sıkı tutuş şeklim
Aramızda hiçbir şey olmadan.

Tüm Grup
Hayatımın hikayesi onu evine götürmem.
Onu sıcak tutmak için tüm gece sürüyorum ve zaman...
Dondu mu? (Hikayesi, hikayesi)
Onun aşkını o içten kırılana kadar harcayacağım
Hayatımın hikayesi (Hikayesi, hikayesi)

Niall
Bu duvarın üzerinde yazılı, rengini değiştiremiyorum.
Kalbimi açık bırakıyorum ama tam burada bu kafesin içinde kalacak

Louis
Ve gideceğim, bu gece gideceğim.
Ateş ayaklarımın altında parlak bir şekilde yanacak.
Bu benim şimdiye kadar elini çok sıkı tutuş şeklim
Aramızda hiçbir şey olmadan.

Tüm Grup
Hayatımın hikayesi onu evine götürmem,
Onu sıcak tutmak için tüm gece sürüyorum ve zaman...
Dondu mu? (Hikayesi, hikayesi)
Onun aşkını o içten kırılana kadar harcayacağım.
Hayatımın hikayesi. (Hikayesi, hikayesi)

Zayn
Ve bu anın gelmesi için bekliyordum.
Ama bebeğim, senin arkandan koşmak bulutları takip etmek gibi.

Niall
Onu eve götürmem, hayatımın hikayesi.
Onu sıcak tutmak için tüm gece sürüyorum ve zaman...
Dondu mu?

Tüm Grup
Ona umut vermem, hayatımın hikayesi
O içten kırılana kadar onun aşkını harcıyorum (o içten kırılana kadar)
Hayatımın hikayesi (hikayesi, hikayesi)
Hayatımın Hikayesi.
Hayatımın hikayesi (hikayesi, hikayesi)
Hayatımın Hikayesi.
Read more

9. Sınıf Matematik Sayfa 103 - 104 Soruları ve Cevaplar ( Dikey Yayınları )



Read more

Bengisu Özenel Kimdir?

Fox TV'nin sevilen dizisi çocuklar duymasına yeni giriş yapan bir isim Bengisu Özenel.
Dizideki Duygu karakterini canlandırak yeni oyuncu. 
Hazal garibin hamile olduğu için diziden ayrıldığı için yerin güzel oyuncu dolduruyor.
Bengisu Özenel 1988 yılında istanbulda doğmuştur.
New York Film Academy'de oyunculuk eğitimi almıştır.
1.68 boyundadır.
Bengisu koyu bir Galatasaray taraftarıdır.

Bengisu Özenel Çocuklar Duymasın 28. Bölümünde diziye giriş yapacaktır..








Read more

Spartacus Saga: Uncut Ne Zaman Başlıyor? Konusu

26 Ekim 2013de başlayan olan spartacues seridir. Yeni bölümler yoktur sadece eski bölümlerin kesilmemiş kısaltılmamış halidir. Kamera arkası görüntülerde var.

Bende dahil bir çok kişi  Caesar'ın yükselişi ve Roma'nın yıkılışı hakkında bir seri beklerken böyle bir çalışma gerçekeltirdi Starz ekibi. Ama Ceasar'ın konusunun geçtiği bir Spartacues seriside olacaktır kesin.


Read more