Nick D'Aloisio Kimdir? Hayatı


Yahoo'ya uygulama sattı, milyoner oldu



Henüz 17 yaşındaki Nick D'Aloisio'nun Summly adlı uygulaması, popüler medya kuruluşlarının haberlerini özetliyor. Her iki taraf da, uygulama satışının ayrıntılarını kamuoyuna açıklamayı reddetti.

Uygulamanın kendisinin kapatılacağı ancak, özelliklerinin, Yahoo'nun mobil ürünlerinde kullanılacağı belirtiliyor. D'Aloisio'ya Yahoo'da bir iş verildiği de belirtiliyor.

17 yaşındaki gencin, Yahoo'da Summly'deki "üst düzey" çalışanlarıyla birlikte çalışmaya başlayacağı da belirtiliyor.

Uygulama, D'Aloisio daha henüz 15 yaşındayken piyasaya sürülmüş ve 1 milyon sterlin (1,5 milyon dolar) civarında yatırım çekmişti.

D'Aloisio'nun kendi başına zengin olan dünyanın en genç multi-milyonerlerinden biri olduğu belirtiliyor.

London Evening Standard'a konuşan D'Aloisio, "Ayakkabıları seviyorum. Muhtemelen yeni bir çift Nike ayakkabı alacağım. Fakat şu anda, sadece bu parayı biriktirmek ve bankaya yatırmak istiyorum." dedi.

Summly uygulamasının bloguna bir mesaj bırakan genç, "15 yaşımda Summly'i kurduğumda, bu kadar süratle bu pozisyona geleceğimi hiç düşünmemiştim" diyor.

Yahoo'nun üst düzey yöneticisi Adam Cahan, Summly teknolojisinin, haberlere ilgiyi artırmak için yeni yöntemler ortaya koyduğu ve bilgiye hareket halindeyken ulaşan yeni nesle hitap edebildiğini söyledi.

BBC TÜRKÇE
Read more

Akbank Zıt İkizler Nedir? Kimdir


Akbank Zıt İkizler Nedir? Kimdir
Nuri (İlker Ayrık), uyanık, yaramaz, sevimli, devamlı başına iş açan bir karakterdir.
 Zıt ikizi Ali (Kıvanç Tatlıtuğ) ise akıllı, bilinçli, yol gösterici, çözümcü ve iyi kalplidir.


Read more

Kuzugöbeği Mantarı ( Morchella Esculenta ) Nedir? Nerede Yetişir?



Her yıl Mart ayında bol miktarda çıkan kuzu göbeği köylüler için gelir kapısı oluyor. Gurmelerin tercihi olan ve Fransız mutfağının vazgeçilmezleri arasındaki kuzu göbeğinin kilosu 60 liradan satılıyor.
DENİZLİ’nin Buldan İlçesi’nde bu yıl havaların daha çok yağışlı olması nedeniyle, halk arasında ’kuzugöbeği’ olarak bilinen ’Morchella esculenta’ mantarı bol miktarda çıkıyor. Köylüler, kuzugöbeği mantarının kilosunu 60 liradan satıyor.

Her yıl mart ayında, özellikle meşe ve çam ormanlarında yetişen kuzugöbeği mantarı, bu yıl yağışlar sonrası havaların ılık gitmesi sonucu toplanmaya başlandı. Özellikle yağışlar sonrası daha sık rastlanılan kuzugöbeği mantarı taze olarak tüketilebildiği gibi, kurutularak da tüketilebiliyor. Buldan’da, ormanların içi bu mantarı arayan insanlarla dolup taşıyor.

Üç çocuk annesi 70 yaşındaki Ayşe Dikmen, "Kuzuböbeği mantarının bol olduğu dönemlerde bir kişi günde 3-4 kilogram toplayabiliyor. Bu da aile ekonomisine katkı sağlıyor. Mantarın kilosunu 60 liradan satıyoruz. Bu yıl yağışlar çok oldu, bol miktarda kuzugöbeği var" dedi.

DENİZLİ’nin Buldan İlçesi’nde bu yıl havaların daha çok yağışlı olması nedeniyle, halk arasında ’kuzugöbeği’ olarak bilinen ’Morchella esculenta’ mantarı bol miktarda çıkıyor. Köylüler, kuzugöbeği mantarının kilosunu 60 liradan satıyor.

Kuzugöbeği (Morchella esculenta), Morchellaceae familyasından, yenilebilen bir mantar türü. Genelde ormanlarda tek tek veya küçük gruplar halinde bulunuyor, özellikle orman yangınlarından sonra sıkça rastlanıyor. Genellikle mart ayında toprak üstüne çıkıyor. Gyromitra esculenta (sahte kuzu göbeği mantarı) gibi zehirli türlerle karıştırılma riski olduğundan dikkatli olunması gerekiyor. Çeşitli alerjik reaksiyonlara neden olacağından çiğ olarak yenmemeli. Fransız mutfağının önemli bir ögesi olan kuzu göbeği mantarı ekonomik değeri olan ve pek çok gurme tarafından tercih edilen lezzetli bir tür






Read more

Real Madrid – Galatarasay Çeyrek Final Maçına Nasıl Giderim


Sayın İlgili,
Tarafınıza özel düzenlediğimiz Real Madrid – Galatarasay Çeyrek Final turuna ilişkin detayları aşağıda bilgilerinize sunar, ilgilenenlerin başvurarak vize için gerekli evraklarını göndermelerini rica eder, iyi çalışmalar dileriz.                                 


ÜCRETE DAHİL OLAN HİZMETLER:
-      Onur havayolları özel seferi ile İstanbul – Madrid – İstanbul arası uçak bileti
-      Havalimanı – otel – havalimanı transferleri
-      Madrid’te 2 gece tercih edilen kategorideki otelde kahvaltı dahil konaklama
-      Panoramik Madrid şehir turu
-      Hotel – Stadyum – Hotel transferleri
-      Havalimanı ve güvenlik vergileri

ÜCRETE DAHİL OLMAYAN HİZMETLER:
-      Vize ücreti / 120,00 EUR (Lütfen vize gerekli evraklarını hakkında bilgi talep ediniz)
-      Seyahat sağlık sigortası / 15,00 EUR
-      Yurtdışı çıkış fonu / 15,00 TL
-      Müze girişleri
-      Maç bileti / 250,00 EURO – Sınırlı sayıda
-      Ekstra tur ücretleri
-      Her türlü kişisel harcamalar ve otel ekstra harcamaları


Saygılarımızla,


Didem AKİFOĞLU
Seyahat ve Vize Danışmanı

Telefon : 0212 232 32 27
Faks     : 0212 231 37 07
Read more

Bilimsel Yazı Nedir? Bilimsel Yazılara Örnekler


Bilimsel bir buluşu veya araştırmayı toplumla paylaşmak amacıyla yazılan yazılardır. Bilimsel bir yazının en önemli özelliği açık ve kesin olmasıdır. Bu metinler, alanlarında gerekli donanımlara sahip kişiler tarafından kısa, öz ve hemen anlaşılır bir nitelikte yazılır.
Bilimsel metinlerin deneme, fıkra, makale gibi öğretici yazılara göre daha ciddi bir üslubu vardır. Dergi ve gazetede yer alan bu türlerde ise okuyucuyla sohbet edermişçesine bir üslup kullanılır. Bilimsel metinler, bilimin ciddiyetini taşır. Deneme, fıkra ve makale gibi türlerin yazılış amacı bilgi vermektir. Ancak okuyucuyu düşündürmek bir adım öne çıkar. Bilimsel metinlerde ise amaç, açık ve kesin bir şekilde bilgi vermektir. Bu kesinlik bakımından  makaleye yaklaşır. Çünkü makalelerde de kanıt ve kesinlik vardır.
Bir yazar, düşüncelerini edebi metin şeklinde ortaya koyarken bir düşünür felsefi metin yazmayı tercih eder. Bir ilim adamı ise bilimsel yazılar yazar. Felsefi ve bilimsel metinler öğretici metinler grubuna girer. Bunların amaçları bilgi vermektir. Edebi metinler ise yoruma açıktır. Bir şeyler öğretme amacını gütmez. Bilimsel metinlerde ise anlam herkes için aynıdır.
Bilimsel yazılarda, araştırılan konuyla ilgili yapılmış daha önceki çalışmalardan yararlanılır. Daha önce bu konu üzerinde çalışan kişinin adını ve eserinin adını belirtmek, bilimsel etik gereğidir.
Bilimsel Yazıların Türleri
  1. Bilimsel Makaleler
  2. Tarama ve Değerlendirme Makaleleri
  3. Konferans Raporları
  4. Toplantı Özetleri
  1. Başlık
  2. Özet
  3. Giriş
  4. Asıl metin
  5. Sonuç ve tartışma
1. Başlık
Bilimsel yazılarda başlık çok önemlidir. Metnin başlığı, içeriği verebilecek en az sözcükten oluşmalıdır. Uygun başlık konulamamış bir bilimsel metin okuyucunun dikkatini çekemez. Çünkü başlık; metnin etiketi durumundadır.
2. Özet
Bilimsel yazıların özet bölümlerinde, metnin tamamında anlatılanların küçültülerek bir paragraf haline getirilmiş biçimi yer alır. Bu özet metnin içeriğini tam anlamıyla ifade edebilecek özellikte olmalıdır. Ayrıca özet kısmında, araştırmanın amaçları, araştırma yöntemleri, araştırma bulguları, sonuçları ve bu sonuçların önemi üzerinde durulur.
3. Giriş
Bilimsel makalelerin giriş bölümü nasıl yazılmalıdır?
  1. Makalede ifade edilenlerin kolay ve doğru anlaşılmasına yarayacak temel bilgiler verilmelidir. Yazıda geçen her türlü terim ve kısaltmanın ne anlama geldiği açıklanmalıdır.
  2. Çalışmanın gerekliliği ortaya konur.
  3. Makalede işlenen konunun daha önceki yayınlarda nasıl ele alındığı anlatılır.
  4. Makaleye konu olan araştırmada nasıl bir yöntem izlendiği ve bu yöntemin seçiliş sebebi ortaya konur.
  5. Araştırmada ana bulgular dile getirilir ve sonuçları belirtilir.
4. Asıl Metin
Bilimsel yazıların malzeme ve yöntemler kısmında yazarın neyi, niçin ve nasıl kullandığını okuyucuya açıklaması gerekir. Yazar böylece kendisinden sonra başka bir uzman kişinin aynı çalışmayı tekrar etmesini sağlar.
5. Sonuç ve Tartışma
Bilimsel makalelerin tartışma ve sonuç bölümlerinde araştırma sonucu elde edilen bulgular açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya konur, tartışılıp genelleştirilir, başka çalışmalarla ilişkilendirilir. Ayrıca yapılan çalışmanın günlük hayattaki yeri ve önemi üzerinde durulur.
Dipnot Koyma
Yazıda geçen herhangi bir söz ya da sözcükle ilgili olarak sayfa altına konan aydınlatıcı veya kaynak belirten açıklamaya dipnot denir. Dipnot koyarken şu noktalara dikkat edilir:
  • Yazıda dipnot gereken cümlenin sonuna, parantez içinde kaçıncı dipnot olduğunu gösteren numara konur. Sonra aynı sayfanın sonuna çekilen dipnot çizgisinin altına dipnot numarası yazılarak kaynağın adı belirtilir veya açıklama yapılır. Dipnot, bazı yazılarda, parantez içinde yıldız işaretiyle de gösterilir.
  • Dipnot, bir kaynak eserse, yazarın adı, kitabın ya da yazının başlığı, varsa cilt numarası, basımevinin adı, kitabın basıldığı yer, basım tarihi ve sayfa numarası yazılır.
Örnek: (1) Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, Boğaziçi Yayınları, 21. Baskı, İstanbul 1997
  • Aynı kaynak tekrar verilirse ve araya başka yayın girmemişse, “adı geçen eser” ifadesinin kısaltması olan (a.g.e.) yazılır ve hangi sayfadan yararlanılmışsa, o belirtilir.
  • Kaynak bir dergi ise, yazarın adı ve soyadı yazıldıktan sonra, yararlanılan yazının başlığı tırnak içine alınır, daha sonra derginin adı, cilt, sayı, basım tarihi ve sayfa numarası gösterilir.
Örnek: (5) Kemal Eraslan, “Çağatay Edebiyatı”, Türkoloji Dergisi, c. XI., sy. 4 (1967) s. 487-493
  • Dipnota konu olan eserde birden fazla yazar adı varsa, hepsi arka arkaya yazılır. Eğer yazar adı üçten fazlaysa, ilk sıradaki yazarın adı belirtilir ve arkasından “ve diğerleri” sözü eklenir.
Örnek: İzzettin Önder ve Diğerleri, Türkiye’de Kamu Maliyesi, Türk Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1933, s. 12
  • Dipnotta konu olan eser çeviriyse sırasıyla yazar adı, eser adı, çevirmen adı, yayınlayan yayın evinin adı, numarası, basıldığı yer ve yıl ile sayfa belirtilir.
Örnek: Peter F. Drucker, Değişim Çağı Yönetimi, Çev. Zülfü Dicleli, Türk Henkel Dergisi Yayınları, No:4, İstanbul 1995, s. 25
Bu alıntılarda faydalanılan eser ve yazar isimleri sonda “kaynakça” bölümünde yazarların soyadlarına göre alfabetik sıralanarak verilir.
Bilimsel Yazıların Özellikleri
  • Bilimsel yazılarda dil “göndergesel işlev”de kullanılır.
  • Bir üniversitenin ne kadar çok bilimsel makalesi yayımlanırsa itibarı da o derece artar. Hem ülkenin hem de üniversitenin ismi duyulur.
  • Bu metinler “başlık, özet, giriş, asıl metin, sonuç ve tartışma” bölümlerinden oluşur.
  • Alanında uzman kişilerce kaleme alınır.
  • Bilimsel metinlerde nesnel bir anlatım benimsenir.Kişisel düşünceler ve yorumlar anlatıma katılmaz.
  • Ortaya konan nesnel görüşler ise sağlam kaynaklara dayandırılır ve bu kaynaklar yazının sonunda belirtilir.
  • Bilimsel metinlerde açık, anlaşılır bir dil kullanılır.
  • Dilin göndergesel işlevi öne çıkar.
  • Terimlere çokça yer verilir.
  • Bu metinler çok anlamlılığa kapalıdır.
Bilimsel Yazılarla Makalenin Benzerlik ve Farkları
  • Her iki türde de anlatılanların kanıtlanması gerekir.
  • Her iki tür de kurallı cümlelerle kurulurlar.
  • İki türde de amaç okuyucuyu bilgilendirmektir.
  • Bilimsel yazılar makaleye göre daha geniş bir araştırmaya dayanırlar.
  • Bilimsel yazıların okuyucusunun belli bir birikime sahip olması gerekir. Ancak makale her kesime hitap edebilir.
Bilimsel Yazılarla İlgili Terimler
Bibliyografya: Kaynakça
Kaynakça: Belli bir konu, yer veya dönemle ilgili yayınları kapsayan veya en iyilerini seçen eser
Dokümantasyon: Belge bilimi. Bir konu hakkındaki bilgilerin toplanması, analiz edilmesi, saklanması ve duyurulması
Dipnot: Sayfa içinde geçen herhangi bir düşünce veya bilgi ile ilgili olarak sayfa altına konulan açıklama
İndeks: Bir kitabın veya derginin kişi, konu, yer adı vb. bakımından içindekileri yer numarasıyla belirten ve eserin arkasında yer alan alfabetik liste, dizin, fihrist
Read more

İslami Dönemde İlk Dil Ve Edebiyat Ürünleri Ders Notları


Türkler onuncu yüzyıldan itibaren gruplar halinde İslamiyet’i kabul etmeye başlamışlardır. İslam kültürünün etkisiyle yavaş yavaş yeni bir edebiyat ortaya çıkmıştır. Kendine özgü nitelikleri ve kurallarıyla “Divan Edebiyatı” adını verdiğimiz dönemin oluşumu 13. yüzyıla kadar gelir. Daha sonra bu edebiyat anlayışı 19. yüzyıla kadar etkin bir şekilde varlığını sürdürür.
Öte yandan, İslamiyet’ten önceki “Sözlü Edebiyat Dönemi”, İslam kültürünün etkisiyle içeriğinde küçük değişimlere uğrayarak “Halk Edebiyatı” adıyla gelişimini sürdürür. Yani, bir anlamda “Halk Edebiyatı” dediğimiz edebiyat, İslamiyet’ten önceki edebiyatımızın İslam uygarlığı altındaki yeni şeklidir. Oysa “Divan Edebiyatı” tamamen dinin etkisiyle şekillenmiş bir edebiyattır.
Türklerin Müslüman olduğunu kabul ettiğimiz 10. yüzyılla, Divan edebiyatının başlangıcı olarak kabul edilen 13. yüzyıl arasında İslamiyet’in etkisi altında verilmiş olan, bir anlamda geçiş dönemi ürünlerimiz sayılan eserler yer almaktadır.

Eserlerin Genel Özellikleri
  • İslamiyet öncesi kültür ve İslami kültür iç içedir.
  • Eserlerde toplum hayatını şekillendirme ve yönlendirme amacı güdülmüştür.
  • Eserlerde dini öğretme amacı esas alınmıştır.
  • Hece ölçüsüyle beraber aruz ölçüsü de kullanılmaya başlanmıştır.
  • Dile Arapça ve Farsçadan sözcükler girmiştir.
  • Nazım birimi dörtlük ve beyittir.
  • Arap ve Fars edebiyatında kullanılan nazım şekilleri ile eserler verilmeye başlanmıştır.
Bu ürünler şunlardır:
  1. Kutadgu Bilig
  2. Atabetü’l-Hakayık
  3. Divan-ı Hikmet
  4. Divanü Lugati’t-Türk
Read more

12.Sınıf Türk Edebiyatı 2.Dönem 1.Yazılı Soruları ve Cevapları


1. Aşağıda verilen yargıları doğru-yanlış durumlarına göre inceleyiniz(D/Y)(12p)
 (    )İkinci Yeni şairleri folklor öğelerine yaklaşarak halk kültüründen yararlanmıştır.
 (    ) Garip şiiri Divan edebiyatının nazım biçimlerinden ve anlatımından yararlanmıştır.
 (    ) Garip dışında yeniliğini sürdüren şairler, şiirdeki lirizmi kaybetmeden şiirlerini yazmışlardır.
 (    ) Atilla ilhan Maviciler olarak bilinen Toplumsal Gerçekçi akımın sözcüsü ve kurucusudur.
 (    ) İkinci Yeni akımı Garip akımına tepki olarak doğan imge,çağrışım ve soyutlamalarla yeni bir söyleyişi amaçlayan şiir akımıdır.
 (    ) Garip şiiri şiirde o zamana kadar işlenmemiş konuları ele almışlardır.
2. Aşağıdaki boşlukları uygun şekilde doldurunuz.(15p)
-Garip akımı şairlerinden olan ……………………………….Perçemli Sokak adlı eseriyle İkinci Yeni anlayışına ve imgeci şiire yönelmişti.
-İkinci Dünya Savaşının doğurduğu bunalım üzerinden şekillenen …………………………ve ……………akımları İkinci Yeni’ye kaynaklık etmiştir.
-Orhan Duru,Ferit Edgü,Atilla İlhan gibi sanatçılar…………………………..dergisi etrafında……………………………akımını oluşturmuşlardır.
Read more

12.Sınıf Dil Ve Anlatım 2.Dönem 1.Yazılı Soruları ve Cevapları


1. Aşağıdaki paragraftaki ek-fiilleri (ek-eylem) bulunuz.(10p)
Birden nasıl da çıkıverdi karşıma!Oysa en puslu anılarım arasındaydı.Unutmak istemiş,neredeyse başarmıştım ki yeniden giriverdi hayatıma.Bunca zaman sonra nasıl affettirirdim kendimi? Ya ters etki yaparsa  çabalarım?Her şey iyice yıkılmaz mıydı?
2. Aşağıdaki cümlelerdeki ses olaylarını bulunuz.(10p)
Ayak uydurarak ezgisine,şarkı söylüyorum gökyüzüne bakıp yalnızlık için ve karanlığa ulaşan ezgiler yitip gidiyor sonsuzluğun içinde.
3. Aşağıdaki cümlelerin eylemlerini nesne –yüklem ilişkisi yönünden inceleyiniz.(12p)
-Örnek cümleleri tek tek yazdırdı.
-Babam çayları bardaklara doldurdu.
-ıspanağı pişirmeden üç dört kez yıkamalısın.
-Otelin lobisinde bir süre dinlendik.
4. Aşağıdaki cümlelerin eylemlerini özne-yüklem ilişkisi yönünden inceleyiniz.(12p)
-Bazen çok kolay kandırılıyorum.
-Adam kendini savunmak için öne atıldı.
-Büyük bir sorumluluğun altına girdiniz.
-Yarışmada birinci olan adam valiyle tokalaştı
5. Aşağıdaki cümleleri öğelerine ayırınız.(12p)
-Yaprak Dökümü,yanlış Batılılaşmanın Türk aile yapısına verdiği zararı anlatan bir romandır.
-Arkadaşının yanından ayrılan genç,gece yarısı evin penceresinden girdi.
-Sevgi dolu biri insanları hiç kırmaz.
-Gazetelerin birinci sayfalarından düşen karikatür,diğer sayfalarında çokça görünür olmuştur.
-Nurullah Ataç, önemli bir yazardır.
-Her geçen gün yalnızlığa gömülürüz bu yaşamda.
6. Aşağıdaki boşlukları uygun şekilde doldurunuz.(10p)
-Roman,Türk edebiyatına ilk roman çevirisi yapan …………………………………….. ile ………………………………. Dönemi’nde girmiştir.
-Batılı anlamda ilk tarihi romanımız ………………………………………………… ’in …………………………………….. adlı romanıdır.
-Mehmet Rauf’un Eylül adlı romanı konularına göre ……………………………………………… roman türüne örnek gösterilebilir.
Read more

Edebiyatla İlğili Sınavda Kesin Çıkan Terimler


SINAV KAZANDIRAN ALTIN 
EDEBİYAT BİLGİLERİ
Sevgili öğrenciler, aşağıda gerek deneme 
sınavlarında gerek yazılılarda gerekse 
merkezi sınavlarda en çok karşımıza çıkan 
bilgileri derledim. Aşağıda tek bir tane bile 
gereksiz, ayrıntı diyebileceğimiz bilgi 
bulunmamaktadır. Normal ders kitaplarına 
çalıştıktan sonra bu altın bilgileri sınav 
öncesinde dikkatle okumanızı tavsiye 
ediyorum.
Yusuf Kenan  DURMUsOgLU 

1. Mensur şiirin ilk örneklerini Servet-i Fünun 
döneminin en önemli sanatçılarından Halit Ziyah 
Uşaklıgil “Mensur Şiirler” adlı eserinde 
vermiştir. 
2. Türk edebiyatında mensur şiir türündeki bazı 
eserler şunlardır:
- Halit Ziya Uşaklıgil = Mezardan Sesler.
- Mehmet Rauf = Siyah İnciler 
- Yakup Kadri = Erenlerin Bağından, Okun 
Ucundan
- Ruşen Eşref Ünaydın = Damla Damla 
- Sabahattin Kudret Aksal = Mavi
3. Şiirden bağımsız olan, tek başına bir anlam 
taşıyan dizelere “azade mısra (mısra-ı azade)
denir.
4. Şiirin tek başına dilden dile dolaşan, 
hafızalarda yer eden en güzel dizesine “mısra-ı 
berceste” denir.
5. Edebiyatımızda aruz ölçüsü ilk kez Kutadgu 
Bilig adlı eserde kullanılmıştır.
6. Kısa bir heceyi, ölçü gereği uzun okumaya 
imale denir. İmale, bir aruz kusurudur.
7. Zihaf, uzun bir heceyi, ölçü gereği 
kısaltmaktır. Zihaf, bir aruz kusurudur.
8. Vasl (Ulama) , Ünsüzle biten bir sözcüğün 
son ünsüzünü, ondan sonra gelen ve ünlüyle 
başlayan sözcüğün ilk hecesine bağlamaktır.
9. Takti (Kesme), Aruz ölçüsünde duraklardaki 
kesmedir. Aruz ölçüsünde duraklar sözcükleri 
bölebilir. 
10. Med, bir uzun heceyi, bir uzun bir kısa hece 
yapmaktır.
11. Serbest (Ölçüsüz) şiirin ilk örneklerini Abdülhak 
Hamit Tarhan, 1913 yılında “Validem” adlı eserinde 
vermiştir.
12. Lirik Şiir, Duygusal yönü ağır basan şirlerdir. Bu 
şiirlerde coşkulu bir anlatım vardır. 
13. Epik Şiir, Savaş, kahramanlık gibi konuları 
işleyen şiirlerdir.
14.Pastoral Şiir, Doğa güzelliklerini, köy ve çoban 
yaşamını işleyen şiirlerdir.
15. Birkaç çobanın karşılıklı konuşmaları yoluyla 
oluşturulan pastoral şiirlere “eglog” denir.
16. Bir çobanın ya da ozanın ağzından kır yaşamının 
güzelliğini, çekiciliğini anlatan pastoral şiirlere “idil”
denir. 
17. Didaktik Şiir, düşüncenin ağır bastığı, bilgi 
vermeyi amaçlayan öğretici şiirleridir. 
18. Satirik Şiir, Toplum yaşamındaki yanlışlıkları, 
düzensizlikleri, eksikleri, kişilerin yanlışlarını alaylı
bir dille anlatan şiirlere ‘Satirik Şiir’ denir. 
19. Satirik şiirler, Divan edebiyatında “hicviye” , 
Halk edebiyatında “taşlama” adıyla anılır.
20. Dramatik Şiir, manzum tiyatro yapıtlarındaki 
şiirlerdir. Hayatın acıklı, komik, korkunç yönlerini 
konu edinir. 
21. Koşuklar, Aşık edebiyatındaki koşmaların
karşılığıdır. Bu nedenle koşmayla koşuk arasında 
çeşitli bakımlardan benzerlikler vardır.
22. Bilinen en eski sagu, Alp Er Tunga Sagusu’dur.
23. Sagunun Halk edebiyatındaki karşılığı ağıt, Divan 
edebiyatındaki benzeri (karşılığı) mersiyedir.
24. Sav, günümüzdeki atasözünün karşılığıdır.
25. Mani, genellikle tek dörtlükten oluşur. 7’li hece 
ölçüsüyle oluşturulur. Konuya giriş için söylenen ilk 
iki dizeye “doldurma dize” denir. Asıl düşünce, ileti 
ise son iki dizede bulunur. 
Read more

9. Sınıf Türk Edebiyatı 4. Ünite Ders Notları ( Öğretici Metinler )


IV.ÜNİTE ÖĞRETİCİ METİNLER
Tanım: Bilgi ve haber vermek,ikna etmek,kanıları değiştirmek,uyarmak,düşündürmek,yönlendirmek,tanıtmak gibi 
amaçlarla yazılan metinlere denir.
Özellikleri:
* Bu metinler ele aldığı konuya göre deneme,makale,fıkra 
gibi farklı isimler alır.
* Hepsi düzyazı şeklindedir ancak konuyu ele alış şekilleri 
farklıdır.
* Bu tür metinlerde okuyucuya verilmek istenen mesaj 
genellikle doğrudan aktarılır.Bu mesaja ana düşünce denir.
* Öğretici metinlerde amaç bilgi vermek,öğretmek… olduğu 
için daha çok günlük dil kullanılır.
* Sanatsal anlatıma,mecaz anlamlı kelimelere fazla yer 
verilmez.
GAZETE ÇEVRESİNDE GELİŞEN METİNLER
Makale:
Bir gerçeği açıklamak, bir konuda görüş ve düşünceler öne 
sürmek ya da bir tezi savunmak, desteklemek için yazılan 
yazılara makale denir. 
*Anlatım yalın ve yoğundur, nesnel bir nitelik taşır. 
*Öne sürülen düşünce ve tez kanıtlanır.
* Gazete ve dergilerde yayımlanır.
Deneme:
Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, kesin kurallara 
varmadan, kanıtlamaya kalkmadan, okuyucuyu inanmaya 
zorlamadan anlattığı yazı türüdür.
* Yazar, kendisiyle konuşuyormuş gibi bir hava sezdirir. 
* Samimi bir dil kullanılır. 
* Yazar, öne sürdüğü görüşleri ispatlamak zorunda değildir. 
* Yazarın kesin bir sonuca varma zorunluluğu yoktur. 
Yazar anlatımda ve konu seçiminde özgürdür.
Fıkra:
Yazarın, gündelik olayları, özel bir görüşle, güzel bir üslupla, 
kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa, günübirlik yazılardır.
*Gazete yazısıdır. 
*Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna gitmez. 
*Dil tabiidir.Günlük deyimlere, yer yer nükteli sözlere yer 
verilir. 
Sohbet (Söyleşi) :9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
15
Yazarın, gündelik olaylarla ilgili düşüncelerini, okuyucu ile 
karşı karşıya oturup konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde 
yazdığı yazılara sohbet denir.. 
*Herkesi ilgilendiren konular seçilir. 
*Yazar, sorulu-cevaplı cümlelerle karşısındakiyle konuşuyormuş hissi verir. 
*İçtenlik, samimilik,doğallık sohbetin özelliklerindendir. 
Eleştiri :
Sanat, edebiyat, düşünce eserlerini hem öz hem yapı yönünden açıklayan, başarılı ve başarısız ya da değerli ve değersiz yönlerini gösteren, bunları örneklerle somutlaştırıp belirten yazı türüdür.
*Eleştiri objektif olmalıdır. 
*Eleştiride amaç okura ve yazara yol göstermektir. 
*Eleştirmenin kişisel duygularını kattığı eleştirilere öznel 
eleştiri, kişisel duygularını katmadığı,objektif olduğu eleştirilere de nesnel eleştiri denir. 
Röportaj :
Yazarın okuyucularına bir konuyu inandırmak için kişi, eş-
ya, eser ya da bir yerle ilgili olarak yaptığı incelemeleri, 
fotoğraflarla süsleyerek, kendi görüşlerini de katarak 
yazdığı gazete ve dergi yazılarına röportaj denir.
* Röportaj, bir çeşit haberdir. Fakat, röportajda bilgiden 
başka, yazarın izlenimleri, düşünceleri, görüşleri de yer 
alır. 
* Röportajı hazırlayan kişi, konuyu iyice öğrenmeli, yerinde 
ve gerekli incelemeleri yapmalı, gerekli belgeleri toplamalıdır. 
* Röportaj türü, gazeteciliğin gelişmesiyle ortaya 
çıkmıştır. Bu nedenle, röportaj, özellikle gazetecilerin 
uyguladığı bir türdür. 
KİŞİSEL HAYATI KONU ALAN METİNLER
Hatıra (Anı) :
Bir yazarın kendisini yaşadığı ya da tanık olduğu olayları, 
sanat değeri taşıyan bir üslupla anlattığı yazılardır.
*Geçmişteki olay üzerine yazılır. 
*Yazar, olayları kendi bakış açısından anlatır. 
*Anılar, yaşandığı dönem hakkında bilgi verir.
* Anı yazarken önce konu tespit edilmeli; sonra ya günü gü-
nüne tutulan notlar ya da hafızada saklanan olaylar zinciri, 
plâna göre düzenlenmelidir.
Günlük (Günce) :
Yaşanan olayların, izlenimlerin, tarih atılarak, günü gününe 
yazılması ile oluşan türe günlük denir.
*Kısa yazılardır. 
*Olayı yaşayan kişi tarafından yazılır. 
*Yazarın hayatından izler taşır. 
*İçten ve sevecendir. 
*Divan edebiyatında Ruzname denir. 
Gezi Yazısı :
Yazarın yurt içinde ve yurt dışında gezip gördüğü yerlerin 
ilgi çekici özelliklerini anlattığı yazı türüdür.
* Gezi yazısında yazar daima, gezdiği yerleri anlatmalı, uydurma, yanlış bilgiler vermemelidir.
*Yazar gördüklerini, okuyucusunun daha iyi algılaması için, 
karşılaştırma yapar.Okur sanki o yerleri sanatçıyla gezer 
gibi olur.
* Eskiden gezi yazılarına seyahatname, seyahat yazıları 
denirdi.
Biyografi (Yaşam öyküsü) : 
Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret vb. alanlarda haklı bir üne 
kavuşmuş, tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarı-
larını okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız 
bir görüşle yazılan inceleme yazılarına (biyografi) denir.
*Kişiyi tüm yönleriyle tanıtır.
*Açık, sade bir dil kullanılır.
*Divan edebiyatında şairleri anlatan bu eserlere, "Tezkire" 
denirdi.
Otobiyografi (Özyaşam öyküsü) :
Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya otobiyografi denir.
* Çoğu zaman bunlarda, sanatçı kendisiyle beraber aile 
büyüklerinden, çevreden, aile içi durumlardan da söz eder.
Mektup :
Bir düşünce veya duygunun birilerine iletilmesi amacıyla 
yazılan özel yazılara mektup denir.
*Mektupta kullanılacak anlatım, bunu okuyacak kişinin kültür 
düzeyine göre ayarlanır.
*Edebiyatımızda mektup türü, Tanzimat Edebiyatı
döneminde gelişmeye başlar.
* Mektuplar, dört grupta sınıflanmaktadır:
(1) Özel Mektuplar (2) Edebî Mektuplar
(3) Resmî ve İş Mektupları
Read more

9. Sınıf Türk Edebiyatı 3. Ünite Ders Notları


III. ÜNİTE
OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBİ METİNLER 
A- ANLATMAYA DAYALI EDEBİ METİNLER 
* Bir olayı anlatmaya dayanan edebi metinler masal,destan, 
halk hikayesi… gibi metinlerdir.
* Bu metinler dış dünyaya ait olayları kişi,zaman ve mekana 
bağlı olarak okuyucuya aktarır.
* Destan ve masalla başlayan bu tür romana kadar gelen bir 
çizgi takip etmiştir.
ROMAN
Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların yer, zaman ve 
kişiye bağlanarak anlatıldığı uzun soluklu eserlere roman 
denir.
*Romanda olaylar geniş ve ayrıntılı olarak anlatılır.
*Romandaki bütün olaylar belli bir olay etrafında gelişir.Ana 
olay etrafında olaycıklar vardır.
*Şahıs kadrosu geniştir.Kahramanlar tüm yönleriyle tanıtılır.
*Zaman olarak geri dönüşler olur.
Romanlar çeşitli türlere ayrılır;
- Tarihi Roman: Konusunu tarihten alır.
- Töre Romanı: Toplumun yaşayış tarzı, gelenek,görenek ve 
törelerin ele alındığı romanlardır.
- Psikolojik Roman: Ruh çözümlemelerinin yapıldığı 
romanlardır.
- Egzotik Roman: Uzak ve yabancı ülkelerin doğa ve 
insanlarını anlatan romandır.
- Tezli Roman: Bir görüş veya düşünceyi savunan romandır.
- Polisiye Roman: Konularını polisi ilgilendiren olaylardan 
alan romanlardır.
HiKAYE
Olmuş ya da olması mümkün olan olayları anlatan,romana 
göre daha kısa olay yazılarıdır. 
*Romanda birden fazla olay varken hikayelerde çoğunlukla 
tek bir olay vardır.
*Şahıs kadrosu romana göre dardır. 
*Hikayede ayrıntılara girmekten sakınılır,kişiler çoğu zaman 
hayatlarının belli bir anı içinde anlatılır. 
*İki tür hikaye görülür; 
a)Olay Hikayesi(Klasik Hikaye): Maupassant tarzı da denir. 
Olay esastır.Bizdeki temsilcisi, Ömer Seyfettindir. 
b)Durum-Kesit Hikayesi: Çehov tarzı da denir. Olaydan çok 
insanın belli bir zaman dilimindeki durumu anlatılır.Bizdeki 
temsilcisi, Sait Faik Abasıyanık'tır. 
MASAL
Genellikle halkın yarattığı , ağızdan ağıza , kuşaktan kuşa-
ğa sürüp gelen ,çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine 
olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan eserlere masal 
denir.
GENEL ÖZELLİKLERİ:
*Masallar , meydana geldikleri zaman bir kişinin malıyken , 
yaygınlaştıkça, yöreden yöreye, ülkeden ülkeye geçtikçe 
halkın malı olur.Masal , anonim bir türdür.
*Olaylar hayal ürünüdür. 
*Kahramanlar insanüstü nitelikler gösterir.
*Masallarda genellikle iyilik-kötülük, doğruluk- haksızlıkadalet- zulüm , alçakgönüllülük – kibir…. gibi zıt durumların 
temsilcisi olan kişilerin mücadelelerinden veya insanların 
ulaşılması güç hayallerinden söz edilir.
* İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür.
* İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.
* Masallarda yer ve zaman kavramları belirsizdir.
* Anlatımda genellikle geniş zaman veya öğrenilen geçmiş 
zaman kipi ( -mişli geçmiş ) kullanılır.
* Anlatım kısa ve yoğundur.
* Masal kişileri her tabakadan seçilebilir.Masallarda cinler , 
periler, devler de rol alır.
* Masalların bir kısmı hayvanlarla ilgilidir.
* Masalların çoğu “ bir varmış, bir yokmuş …” ya da “ evvel 
zaman içinde , kalbur saman içinde …” gibi ifadelerle 
başlar.Bunlara tekerleme denir.Tekerlemeden sonra olay ve 
dilek bölümleri gelir.Türk masallarında dilek bölümü ya “ 
onlar ermiş muradına …. “ ya da “ gökten üç elma düştü …”
biçiminde başlar.
* Masallarda milli ve dini motiflere hemen hiç yer verilmez. 
* Evrensel konuların işlendiği masallarda eğiticilik esastır.
* Masallarda genellikle bir eğitim amacı saklıdır.Masallar bu 
yönüyle didaktik ( öğretici) bir nitelik taşır.
* Günümüzde bellli bir kişinin ortaya koyduğu yapma 
masallarda yazılmaktadır.
HALK HİKAYELERİ 
Hikaye türünün en eski örnekleri olan ve destandan modern 
hikayeye geçişi sağlayan anonim eserlerdir. Başka bir tanım 
yapacak olursak; Türk edebiyatı ürünleri içinde 16.yüzyıldan 
itibaren görülmeye başlanan, genellikle aşıklar tarafından 
nazım-nesir karışık bir ifade tarzı ile dinleyicilere 
anlatılarak nesilden nesile intikal eden, yer yer masal ve 
destan özellikleri gösteren hikayelerdir.
GENEL ÖZELLİKLERİ:
*Türk edebiyatında bu özelliğe sahip ilk örnek Dede Korkut 
Hikayeleridir.
*Genellikle aşk konusunun işlendiği halk hikayelerinde zaman 
zaman kahramanlık konularıyla dini konuların işlendiği de 
görülmüştür.9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
12
* Nazım- nesir karışık olarak anlatılan bu hikayelerin gelişip 
yayılmasında saz şairlerinin önemli bir fonksiyonu vardır.
* Hikayenin kahramanı aşık olur, sevgilisine kavuşma yolunda 
çeşitli maceralara girer, sonunda kavuşur veya kavuşamaz 
ama hikaye de orada biter.
* Halk hikayelerinin destan döneminin kapanmasından sonra 
ortaya çıktığı kanaati yaygındır. Nitekim Türk edebiyatında 
halk hikayelerinin en eski örneği sayılan Dede Korkut 
Hikayeleri de destandan halk hikayeciliğine geçiş dönemi 
ürünü olarak kabul edilmektedir.
Halk hikayelerini destanlardan ayıran özellikler: 
* Mutlaka tarihi bir olaya dayanmaması, 
* Nazım-nesir karışık oluşu ve zamanla nesir kısmının ağırlık 
kazanması, 
* Şahısların ve olayların anlatımında takınılan gerçekçi tavır, 
* Kahramanlıktan çok aşk maceralarına yer verilmesi, 
* Hikayedeki manzum kısımların genellikle saz eşliğinde dile 
getirilmesi, 
* Değişik bir anlatılma üslup ve geleneğinin olması, 
* Belli yerlerinde tekerleme adı verilen belli söz kalıplarının 
bulunması gibi hususlarda ayrılmaktadır. 
Halk hikayeleri konularına göre dört çeşittir: 
a. Aşk Hikayeleri: Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, 
Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Züleyha, Ercişli Emrah ve Selvi, 
Tahir ile Zühre, Âşık Garip Hikayesi, Aşık Kerem Hikayesi, 
Elif ile Mahmut...
b. Dini-Tarihi Halk Hikayeleri: Hayber Kalesi, Kan 
Kalesi, Battal Gazi, Danişmend Gazi, Hz. Ali ile ilgili diğer 
hikayeler...
c. Kahramanlık Hikayeleri: Köroğlu Hikayesi
d. Destanî Halk Hikâyeleri: Dede Korkut Hikayeleri 
NOT: Destan geleneğinden Halk hikâyeciliğine geçişin ilk 
ürünü Dede Korkut Hikayeleri’dir. Bu nedenle Dede 
Korkut Hikayeleri özel bir önem taşır. 
Not: Mesnevi ve Manzum Hikaye türleriyle ilgili bilgiler 
“Nazım Biçimleri” ve “Manzume ve Şiir” bölümlerinde 
verilmiştir.
Mesnevi Türünün Şiirle Ortak ve Şiirden Farklı Yönleri:
1) Şiirle benzer yönü:Redif,kafiye,ölçü,ses ve söyleyiş gibi 
ahenk unsurlarının ve yapı(nazım birimi) unsurunun benzer 
olması.
2) Şiirle farklı yönü:Mesnevide bir olay örgüsünün bulunması ve bu olay örgüsüne bağlı kişi,zaman,mekan unsurları-
nın bulunması.
DESTAN
Bir milletin başından geçmiş ve toplumda derin etki 
bırakan savaş,göç,afet,kıtlık gibi olayların etkisiyle 
söylenmiş,kimi zaman da bir kişinin kahramanlıklarını anlatan 
uzun manzum hikayelerdir. 
Destanlar; milletlerin tarihinde derin iz bırakmış önemli 
olayları harikuladeliklerle süsleyerek anlatan uzun, manzum, 
milli eserlerdir. Destan anlatıcısı ozan (akın veya baksı) onu 
bir kopuz eşliğinde söyler. Bir takım mimik, jest ve 
taklitlerle anlatımını kuvvetlendirmeye çalışır. 
Masallarla destanlar arasındaki benzerlik ve farklılıklar:
Masal ile destan arasında şu benzerlik vardır:
Destanlarda, masal kahramanı olarak bilinen perilerin 
yaşayışına benzer bir hayat süren destan kahramanları 
vardır. Oğuz Destanı’nda Oğuz’un evlendiği kızlar gibi. 
Masal ile destan arasındaki farklar:
1. Masal konuları çeşitli olmasına rağmen destan konularında 
kahramanlığa fazla yer verilir. Umumiyetle milletlerin 
mazisindeki önemli olaylar ve büyük kahramanlar etrafında 
destanlar teşekkül eder. 
2. Masal kahramanlarının hayali olmasına karşılık destan 
kahramanlarını biz tarih sayfalarında bulabiliriz. Oğuz 
Kağan gibi. 
3. Destanlar daha hacimli olur. Pek çok olayın anlatıldığı 
destanların hacimleri de uygun olarak geniş bir yer kaplar. 
4. Destanlar manzum olurlar, masallardaki durum ise 
tamamıyla tersidir. Masallarda manzum kısımlar yok 
denecek kadar azdır. 
5. Masalların benzerlerine başka milletlerde de rastlanıldığı 
halde destanlarda durum farklıdır. Destanlar millidir. Bir 
millete aittir. 
Romanlarla destanlar arasındaki benzerlik ve farklılıklar
Roman ile destan arasında şu benzerlik vardır:
Her iki türün yapısının da olay örgüsü,kişiler,zaman ve 
mekan unsurlarından oluşması.
Roman ile destan arasındaki farklar:
* Destanda bir milleti derinden etkileyen olaylar işlenirken 
romanda konu sınırlaması söz konusu değildir.
* Destanın doğal gerçekliği bulunmazken romanda doğal 
gerçeklik ve kurmaca gerçeklik birlikte işlenir. 
MANZUM HİKAYE
Manzum Hikaye; bir mekan, bir zaman ve kişiler etrafında 
gelişen olay örgüsünü şiir halinde anlatan nazım biçimidir. 
Türk edebiyatında Tanzimat sonrasında gelişen bu türün en 
güzel örneklerini Tevfik Fikret ve Mehmet Akif Ersoy
vermiştir. 
Manzum hikâyelerin öykülerden tek farkı manzum(şiir) 
biçimde yazılmış olmasıdır. Bu tür hikayelerde didaktik şiir
özelliği görülür.
Tarihi:
Bu tür için ilk adımları Recaizade Mahmud Ekrem ile Muallim 
Naci atmıştır. Bu tür Servet-i Fünun döneminde etkili hale 
gelmeye başlamıştır. Mehmet Akif Ersoy’un ise Küfe, Seyfi 
Baba, Mahalle Kahvesi, Hasta gibi önemli manzum 
hikayeleri bulunmaktadır.
Temsilcileri:
En önemli temsilcileri Mehmet Akif Ersoy ve Tevfik 
Fikret'tir. Bunun yanında Beş hececiler de bu türe katkıda 
bulunmuştur.
GENEL ÖZELLİKLERİ:
* Manzum hikayeler edebi metinlerdir.
* Konu ve özellik bakımından hikaye ile aynı özellikleri 
gösterir.9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
13
* Tanzimattan sonra ortaya çıkan bu manzume türü kafiyeli 
ve redifli, şiir biçiminde hikaye yazmak amacını güder. 
* Manzum hikayelerde şairler ya bir olayı anlatırlar ya da 
bir öğüt verme çabası güderler.
* Manzum hikayeler genellikle bir çevre tasviriyle başlar, o 
çevrenin kişileri anlatılır.Sonra olay anlatılır.Amaç 
okuyucuya bu bölümde ders vermektir.Bir hikaye gibi 
sonlandırılır.
* Manzum hikayeler düşündürücü ve eğiticidir.
* Manzum hikayeler belli bölümlerden oluşur.İlk bölümde 
anlatılmak istenen olaydan ve kişilerden bahsedilir.İkinci 
bölümde olaylar anlatılır,örneklerle tasdik edilir.Üçüncü 
bölümde ise olay son bulur ve okuyucuya ders vermeyi güden 
cümleler yer alır.
B- GÖSTERMEYE DAYALI EDEBİ METİNLER 
* Olayı bir topluluk önünde canlandırma esasına dayanan 
metinlerdir.
* Ortaoyunu,karagöz,komedi,dram… gibi türler bu bölüme 
girer.
TİYATRO
Hayattaki olayları konu edinen, sahnede oynanmak 
amacıyla yazılan edebi eserdir.
Tiyatro göstermeye bağlı bir güzel sanat dalı olarak 
“dramatik sanatlar” dan biridir.
*Roman ve hikaye soyut olduğu halde, tiyatro somuttur.
*Tiyatro metinlerindeki temel ifade biçimi “ gösterme” ve 
“anlatma” dır
*Tiyatro eserleri, konularına göre dram, trajedi ve komedi
gibi türlere ayrılır.
MODERN TÜRLER
A-TRAJEDİ:
Seyirciye, hayatın acıklı yönlerini göstermek, ahlak ve 
erdemi anlatmak için yazılmış manzum eserlerdir.
*Konusunu seçkin kimselerin hayatından ya da mitolojiden 
alır.
* Kahramanları tanrılar, tanrıçalar ve soylu kimselerdir.
* Kusursuz bir üslubu vardır. Kaba sözlere yer verilmez.
* Eser baştan sona kadar ağırbaşlı, ciddi bir hava içinde 
geçer.
* Çirkin olaylar, seyircinin gözü önünde gerçekleştirilmez, 
sahne arkasında gerçekleştirilir. Bu olaylar haberciler 
tarafından sahnede aktarılır.
* Üç birlik kuralına uyulur.( Yer, zaman, olay )
* Oyunda koroya yer verilir.
* Ünlü trajedi yazarları;
Eski Yunan; Aiskhylos, Eurupides, Sophokles.
Fransız; Corneille, Racine.
B-KOMEDİ:
İnsanların ve olayların gülünç yönlerini ortaya koymak, 
izleyenleri güldürmek ve düşündürmek amacıyla yazılmış 
tiyatro eseridir.
*Konusunu, yaşanılan hayattan ve günlük olaylardan alır.
*Kişiler halktan ve yüksek zümreden her çeşit insan olabilir.
*Her türlü söze şakaya yer verilir.
*Kişilerin her türlü davranışları sahnede gösterilir.
*Birbirini izleyen diyalog ve koro bölümlerinden oluşur.
*Manzum olarak yazılır.
*Üç birlik kuralına uyulur.
Türün yazarları, Yunan-Aristophanes, Fransız- Moliere.
C-DRAM:
Hayatı olduğu gibi acıklı ve gülünç yönleriyle sahnede 
göstermek için yazılan tiyatro eseridir.
*Hayatı olduğu gibi yansıtır. Trajedi ve Komedi 
kaynaşmıştır.
*Konusunu günlük yaşamdan ve tarihten alır.
*Üçbirlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur.
*Olaylar, çirkin dahi olsa sahnede gösterildiği gibi kişiler 
hangi sınıf ve halktan olursa olsun dramda yer alır.
GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU TÜRLERİ
KARAGÖZ
Seyirlik halk oyunlarından olan Karagöz, bir gölge 
oyunudur. Oyunda Karagöz cahil halk tipini; Hacivat ise 
aydın tipini temsil eder. Geleneksel Türk Tiyatrosu 
ürünlerindendir. Manda ve deve derisinden yapılan 
resimlerin, bir ışık yardımıyla sahnedeki perdeye 
yansıtılmasıyla oluşur. Bir gölge oyunudur. Bu nedenle bazı 
kaynaklarda “Hayal-i Zıl” şeklinde de adlandırılır. 
Kahramanları Karagöz, Hacivat, eşraftan kimseler, 
Beberuhi, Tuzsuz Deli Bekir, satıcılardır. Karagöz; 
okumamış, hazır cevap, söylenenleri ters anlayan ve buna 
göre cevaplar veren kaba bir adamdır. Hacivat ise aydın ve 
yarı aydın kişileri temsil eder. Karagöz oyununda bütün 
konuşmalar perdenin arkasındaki tek kişi tarafından yapılır. 
Bu nedenle Karagöz oynatmak zor bir iştir. Karagöz 
oyununun oynatıldığı perdeye “hayal perdesi” denir. Oynatan 
kişi de hayali ya da hayalbaz olarak adlandırılır.
Karagöz oyunu dört bölümden oluşur: 
1) Giriş: Sahneye göstermelik denen bir resim 
konulur. 
2) Muhavere: Karagöz ve Hacivat’ın karşılıklı 
konuşmaları 
3) Fasıl (Asıl oyun)
4) Bitiş: Oyunun sonunda hatalar için özür dilenen ve 
bir sonraki oyunun yerinin belirtildiği bölümdür. 
Karagöz oyunundaki tipler ana hatlarıyla şöyle tasnif 
edilir:
a)Asıl Tipler:Karagöz, Hacivat
b)Şive taklitleri yapan tipler: Kastamonulu, Kayserili, 
Bolulu,Eğinli,Arap, Acem,Arnavut,Laz,Kürt,Rumelili, 
Muhacir,Ermeni,Yahudi,Rum ,Frenk
c)Hasta Tipler:Beberuhi,Tiryaki, Kekeme,Altıkulaç, 
Sarhoş, Deli
d)Diğer Tipler:Çelebi,Köçek,Zenne
ORTAOYUNU9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
14
Seyircilerle çevrilmiş bir alanda, yazılı bir metne bağlı 
kalmadan ve doğaçlama (tuluat) yoluyla oynanan bir oyundur. 
Pişekar ve Kavuklu oyunun temel kişileridir.
Halkın ortak malıdır. Oyunların güldürme unsurları 
karşılıklı konuşmalardaki söz oyunları, hazır cevaplılık, yanlış 
anlamalar ve yöresel konuşmaların taklitleridir. Oyunda 
Karagöz ile Kavuklu’nun; Pişekâr ile Hacivat’ın bütün 
özellikleri aynıdır. Karagöz ile Ortaoyunun farkı ise, 
Karagöz’ün perdede, Orta Oyun’un meydanda oynanmasıdır. 
Yani Orta Oyunu canlı kişilerle oynanırken Karagöz’de 
tasvirlerin gölgesi oynatılır. 
MEDDAH 
Geleneksel tiyatro içinde yer alan Meddah 
hikâyelerinde rol alan bütün kişileri, hikâyeyi anlatan ve 
meddah adıyla anılan tek kişi canlandırır. 
Hikâye anlatmak olan meddahlık bir taklit yapma sanatıdır. 
Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü bir sanatkârda toplanmış 
bir temaşadır.
Meddah bir sandalyeye oturarak dinleyicilerine 
hikâyeler anlatır. Meddahın anlatışını, günlük yaşamdaki 
olaylar, masallar, destanlar, hikâyeler ve efsaneler 
oluşturur.
Meddahın aksesuarını bir mendil ile bir sopa 
(baston) oluşturur. Genellikle güldürücü, ahlâkî ve edebi 
sonuç çıkarılacak hikâyelerine klişeleşmiş "râvıyân-ı ahbar 
ve nâkılân-ı âsar ve muhaddisân-ı ruzigâr şöyle rivayet 
ederler ki" şeklinde söz başı ile başlar, daha sonra 
kahramanları sayıp hikâyesini anlatır. Meddah hikâyenin 
kahramanlarını kendi yöresinin dili ve şiveleri ile konuşturan 
insandır. 
KÖY SEYİRLİK OYUNLARI
Köy seyirlik oyunları, adı üzerinde seyirlik oyunlardır. Tıpkı 
ortaoyunumuzda olduğu gibi bu oyunlar da genellikle köyün 
ortasında, köy meydanında oynanır. Seyirciler çepeçevre 
oyuncuları çevreler.
Oyuncu - seyirci ayrılığı hem vardır hem yoktur. Oyuncuları 
oyuna seyirciler hep beraber hazırlar. Bir tas, bir şapka, bir 
baston, bir deve, bir sopa, bir tüfek olabilir. Sırası gelen 
oyuncu seyirci içinden çıkarak oyuna katılır, oyundaki görevi 
bittikten sonra yeniden seyircilerin arasına karışır.
Köy seyirlik oyunlarında da ortaoyununda ve meddahta 
olduğu gibi doğaçlamaya büyük önem verilir.
NOT:
Geleneksel tiyatro türlerini modern tiyatro türlerinden 
ayıran özellikler:
* Geleneksel Türk tiyatrosunda yazılı bir metin yokken 
modern Türk tiyatrosunda yazılı metin vardır.
* Geleneksel Türk tiyatrosunda sahne ve dekor anlayışı 
yokken modern Türk tiyatrosunda sahne ve dekor kullanılmaktadır.
* Geleneksel Türk tiyatrosunda belirli tipler varken modern 
Türk tiyatrosunda çeşitli karakterler ve tipler birlikte yer 
almaktadır.
* Geleneksel Türk tiyatrosunda taklitler,şive bozuklukları 
ve yanlış anlamalar önemli bir yer tutarken modern Türk 
tiyatrosunda konuya göre bir dil kullanılmaktadır.
Read more