SAYFA 163
1.Şiir yazarken ritim,ahenk,imge, edebi sanatları göz önünde
bulundurmalıyız.
2.Farklı fikir ve sanat akımlarını benimsemelerinden
kaynaklanmaktadır ; fakat Milli Edebiyat sanatçılarını birleştiren ortak payda
devletin devamlılığını sağlamaktır.
İNCELEME
Milliyetçi Edebiyat
|
Saf (öz)şiir |
Manzum Hikaye |
Altın Destan |
|
|
|
Şafakta |
|
Edebiyat
fatihi
|
|
Mahalle Kahvesi |
SAYFA 165
2.Ziya Gökalp 'in çevresinde gelişen Milli Edebiyat
dönemi şiirlerinde Türkçülük hareketinin etkisiyle sade bir dil ve hece
ölçüsüyle şiirler yazılmıştır.
3.Yahya Kemal'in Bir Tepeden
şiiri ses ve müzikaliteye değer vermesi, sanatlı bir söyleyiş ve şekil güzelliği
bakımından "Şafakta" adlı şiirle benzerlik
göstermektedir.
4. Mehmet Akif'in şiirinde işlediği konular
ve manzumelerini yazma amacı halkın yaşayışını ve değerleirini anlatmak,
hayattan kesit sunarak toplumu her yönüyle yansıtmaktır.
5.
"Gözlerim Mest Açılırken" ve "Derviş" adlı şiirler Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati
dönemi şiirleriyle şiir anlayışı ve edebi zevk bakımından benzerlik
göstermektedir.Bu durum Milli Edebiyat döneminde Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati
anlayışına uygun eserlerin DE verildiğini göstermektedir.
SAYFA
166ANLAMA-YORUMLAMA
1.a)
· "Vatan" şiiri hece ölçüsü ve sade dille yazılması, didaktik olması
ve fikrin ön planda olması sebebiyle milliyetçi edebiyat anlayışına
uygundur.
· "Bülbül" adlı şiir ses ve musikisiye önem vermesi, sanatlı ve süslü
bir dil kullanması sebebiyle saf (öz) şiir anlayışına uygundur.
· "Kocakarı ile Ömer" adlı şiir ise halkın inanç değerlerinden birini
işlemesi, aruzla yazılması dolayısıyla manzum hikaye anlayışına uygundur.
b) Vatan şiiri Ziya Gökalp'e
Bülbül > Ahmet
Haşim
Kocakarı ile Ömer > M.Akif Ersoy'a aittir.
2. Kendinizi hangi
sanat anlayışına neden yakın hissediyorsunuz?
Açıklayınız.
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME
1. (Y) , (D) , (Y)
2.
.........Mehmet Akif ERSOY, ......SAFAHAT
3. E şıkkı
· 4.
Sade dil ve hece ölçüsüyle yazılmış şiirler
·
saf (öz) şiir
·
halkın yaşayış tarzını ve değerlerini anlatan
manzumeler
SADE DİL VE HECE ÖLÇÜSÜYLE YAZILMIŞ ŞİİR
Sayfa 168
Hazırlık
1) Dilin yozlaşması birtakım dış etkenlerle dilin özünden uzaklaşması,
bozulması anlamına gelmektedir.
2) Dilin sadeleşmesi halka yön vermek halk ile devlet kopukluğunu gidermek
bakımlarından sosyal ve siyasi hedeflerle ilişkilidir.
İnceleme
1.GRUP
AHENK ÖZELLİKLERİ
Bırak Beni Haykırayım
(Mehmet Emin Yurdakul)
a--Ben en hakîr bir insanı kardeş sayan bir rûhum;
b--Bende esîr yaratmayan bir Tanrı’ya îman var;
b--Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar;
“um” sesleri tam uyak, “-ar” sesleri tam uyak
a--Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.
c--Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;
c--Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez.
“-sil” zengin uyak, “-mez” zengin uyak
d--Bırak beni haykırayım, susarsam sen mâtem et;
d--Unutma ki şâirleri haykırmayan bir millet,
e--Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;
“-et” sesleri tam uyak, “-ir” tam uyak
e--Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir,
f--Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;
f--Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk!..
“-uk” sesleri tam uyak
AHENK ÖZELLİKLERİ:
§ 15’li hece ölçüsü,
§ Düzenli bir kafiye örgüsü yok, genelde tam uyak kullanılmış, bir yerde
redif vardır.
§ Hece ölçüsüyle ve coşkulu söyleyişle şiirde ritim oluşturulmaya
çalışılmıştır.
2.GRUP:
YAPI: Şiir üçer dizelik dört bentten oluşmuştur.
1)şiirde önceki dönemlere göre ses ve söyleyiş ile modern şiire özgü
söyleyişler bir arada kullanılmıştır.
2)Şiirde ritim hece ölçüsüyle sağlanmıştır. Bu da Milli edebiyat döneminde
hece ile şiir yazma ile ilgilidir.
3) “Esir yaratmayan Tanrı imajında” dönemin Osmanlı devletinin esaret altına
alınmak istenmesinin ilişkisi vardır.
“Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir.” ifadesinde ise zaman ve kan
damlayan dişler arasında benzetme sanatı vardır.
Ayrıca şiirde “mazlumların intikamı “volkan” “ alev”, “ bora”, “köpük”
,”öksüz çocuk” imgeleri kullanılmıştır.
4) Şiirde “paçavralar altındaki yoksul”,” kan damlayan dişler”, “bir sert
bakışlı göz”, “ağır yumruk” gibi tarihi ev sosyal değer taşıyan ifadeler
vardır.
5) Sade dil ,hece vezni ve işlenen sosyal tema ile halk şiirine ait imgeler
bakımından farklılık göstermektedir.
6)Şiirin teması şairin kim olduğudur.Sanatsal anlamda” şairin kimliği “
teması olarak işlenmiştir.
7) Şiirin evrensel olması onun yaratıcısı olan şairin de evrensel olması
anlamını taşıdığı için tema her çağda ve ülkede geçerli olabilecek bir
temadır.
Sayfa 169
2. ETKİNLİK:
1. grup: Şiirdeki şairin toplum karşısındaki sorumluluğu ile öğretici
metinlerdeki temalar ile benzerlik göstermektedir.
2. grup: Şair şiirde estetik zevk amacı gütmemiştir.
8) “Bırak Beni Haykırayım” adlı şiir Türk şiirinde sade dil ve hece ölçüsüyle
yazılmış bir şiir olarak yerini alır.
MEHMET EMİN YURDAKUL
Mehmet Emin Yurdakul 13 Mayıs 1869 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi.. 14
Ocak 1944 tarihinde ise İstanbul’da hayata gözlerini yumdu. Milli Edebiyat ve
Türkçülük akımının en büyük temsilcisilerinden biridir. Mektebi Mülkiye’nin
idadi bölümünden ayrıldı. Daha sonra devlet memurluğu yaptı. İttihat ve Terakki
Cemiyeti'ne girdi. Şiirleriyle İstanbul hükümetini eleştirince 1907 yılında
Erzurum rüsumat nazırlığına tayini çıkarıldı ve böylece İstanbul’dan
uzaklaştırıldı. İkinci Meşrutiyet’in ilanının akabinde aynı görevle bu defa
Trabzon’a gönderildi. 31 Mart Olayı’ndan sonra 13 Nisan 1909'da İstanbul’a
çağrıldı. Bahriye Nezareti Müsteşarlığı'na atandı. Hicaz ve Sivas’ta valilik
görevinde bulundu. 1910 yılında İstanbul'a geri döndü. Türk Yurdu Cemiyeti ve
Türk Ocağı’nın kurucuları arasında yer aldı. Türk Yurdu dergisinin yayın
sorumluluğunu üzerine aldı. İttihat ve Terakki ile anlaşmazlığa düşünce 1912
yılında Erzurum Valiliği'nden emekliye ayrıldı. 1914'te Osmanlı Meclis-i
Mebusanı’nda Musul milletvekili oldu. Aralık 1919'da Türk Fırkası'nı kurdu.
İstanbul'un işgalinin akabinde 1921'de Anadolu'ya geçti. Antalya Adana İzmir
illeri çevresinde çalıştı. Cumhuriyetin ilk yıllarında Şarkikarahisar sonra da
Urfa ve İstanbul milletvekili oldu. Mehmet Emin Yurdakul yaşamını yitirene dek
milletvekilliği yaptı. Yazmaya şiirle başladı. İlk şiiri 1897’de Servet-i Fünun
dergisinde yayınlandı. Devrinin şiir anlayaşının dışına çıktı hece ölçüsüne
dayalı yalın bir Türkçe kullandı. Türk edebiyatına halkın sesini getiren
gerçekçi bir şair olarak değerlendirildi. Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarına
karşı Türkçülüğü savunan şiirler yazdı. Coşku ulusal duygular kahramanlık
yüreklendirme ve öğreticilik öğelerini ön plana çıkardı. Şiire şekil yenilikleri
de getirdi. Dörtlük geleneğinin dışına çıkarak üçer altışar sekizer dizeden
kurulu şiirler yazdı. Milli edebiat akımı ve Türkçülüğün önde gelen temsilcileri
arasında yer aldı. "Türk Şairi" "Milli Şair" ünvanı ile tanınır..
ESERLERİ
ŞİİR:
Türkçe Şiirler (1899-1918)
Türk Sazı (1914)
Ey Türk Uyan (1914)
Tan Sesleri (1915 1956)
Ordunun Destanı (1915)
Dicle Önünde (1916)
Hastabakıcı Hanımlar (1917)
Turana Doğru (1918)
Zafer Yolunda (1918)
İsyan ve Dua (1918)
Aydın Kızları (1919)
Mustafa Kemal (1928 şiir ve düzyazı)
Ankara (1939)
DÜZYAZI:
Fazilet ve Asalet (1890)
Türkün Hukuku (1919)
Kral Corc’a (1923)
Dante’ye (1928)
ANLAMA-YORUMLA
1.Öğretici manzum metinlerin genellikle yazıldıkları dönemlerde meydana gelen
olumsuzluklar karşısında bir araç olarak kullanılması onların bazı dönemlerde
daha çok kullanılmasına sebep olmaktadır.
2.
FECR-İ ATİ ŞİİRİ MİLLİ EDEBİYAT ŞİİRİ
BENZERLİKLER
Milli Edebiyat dönemi şairlerinin zaman zaman Fecr-i Ati gibi
şiirden faydalanmaları ,şiiri estetik bir zevk uyandıran edebi ürün olarak
görmüşlerdir.
|
Aruz ölçüsü ve sanatsal söyleyiş |
Ses ahenk
|
Hece ölçüsü ve halk söyleyişi |
Bireysel temalar |
tema
|
Toplumsal ve milliyetçi konular |
Beyit nazım birimi kullanılmakla serbest şiire yaklaşılmış.Serbest müstezat
ve Batı’ya ait nazım biçimleri |
Yapı özellikleri
|
Halk şiiri ve modern şiirden alınan bir yapı. |
Bol imgeli, süslü, ağır bir dil |
Dil ve anlatım
|
Süsten ve sanattan uzak günlük konuşma dili |
3.Toplumu ilgilendiren bir şiir yazsaydınız nelere dikkat edeceğinizi
belirtiniz.
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME
1. (D) (Y) (D)
2…….toplumsal……………Batılı
3. C şıkkı
4. Milli Edebiyat dönemi hece şiirindeki imgeler ağırlıklı olarak halk
şiirinden gelmekle beraber kolay anlaşılır ve yalın olan modern şiire özgü
imgeler kulanılmıştır.
SAYFA 171
HAZIRLIK
1) Saf (öz) kelimesi katıksız, arı, katışıksız, halis anlamlarına
gelmektedir.Saf şiir şiirsel ögelerin dışında hiçbir şey barındırmayan şiir
olmalıdır.Saf şiir baştan sona her şeyiyle gerçek şiirdir.
2. Müzik ile şiir arasında şiirin ahenk ve ritim özellikleriyle bir müzik
eserine benzemesi ilişkisi vardır.
SAYFA 172
AÇIK DENİZ
a--Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
a--Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
“-uğ” sesleri tam uyak, “-um” redif
b--Kalbimde vardı 'Byron'u bedbaht eden melâl
b--Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl...
“-lâl” tunç kafiye
c--Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını,
c--Duydum, akıncı cedlerimin ihtirâsını,
“âs” zengin uyak “-ını” redif
Her yaz, şimâle doğru asırlarca bir koşu...
Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu...
“-u” sesi yarım uyak
Mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan,
Rü'yâma girdi her gece bir fâtihâne zan.
“-an” tam uyak
Hicretlerin bakıyyesi hicranlı duygular...
Mahzun hudutların ötesinden akan sular,
“-u” yarım uyak, “-lar” redif
Gönlümde hep o zanla berâber çağıldadı,
Bildim nedir ufuktaki sonsuzluğun tadı!
“-adı” zengin uyak
Bir gün dedim ki 'istemem artık ne yer ne yâr!'
Çıktım sürekli gurbete, gezdim diyar diyar;
“yar” tunç uyak
Gittim son diyâra ki serhaddidir yerin,
Hâlâ dilimdedir tuzu engin denizlerin!
“-er” tam uyak, “-in” redif
Garbin ucunda, son kıyıdan en gürültülü
Bir med zamânı, gökyüzü kurşunla örtülü,
“-tü” tam uyak , “-lü” redif
Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi;
Gördüm güzel vücûdunu zümrütliyen deri
“deri” tunç uyak
Keskin bir ürperişle kımıldadı anbean;
Baktım ve anladım ki o ejderdi canlanan.
“-an” tam uyak
Sonsuz ufuktan âh o ne coşkun gelişti o!
Birden nasıl toparlanarak kükremişti o!
“-iş” tam uyak , “-ti o” redif
Yelken, vapur ne varsa kaçışmış limanlara,
Yalnız onundu koskoca meydan ve manzara!
“-ara” zengin uyak
Yalnız o kalmış ortada, âsi ve bağrı hûn,
Bin mağra ağzı açmış, ulurken uzun uzun...
“-un” sesleri tam uyak
Sezdim bir âşina gibi, heybetli hüznünü!
Rûhunla karşı karşıya kaldım o med günü,
“-ün” sesleri tam uyak, “-ü” redif
Şekvânı dinledim, ezelî muztarip deniz!
Duydum ki rûhumuzla bu gurbette sendeniz,
“deniz” tunç kafiye
Dindirmez anladım bunu hiç bir güzel kıyı;
Bir bitmeyen susuzluğa benzer bu ağrıyı.
“-ıyı” zengin uyak
1.a) Şiirde ritim aruz ölçüsüyle yazılmıştır.Her türlü ses benzerliği ahengi
sağlamaktadır.
b) Bu unsurlar şiirde ahengi sağlamaktadır.
2. Şiir bentlerden oluşmuştur.Klasik Divan şiiri yapısı vardır ; ama bu
sadece ölçü ce kafiye düzeni ile sınırlı kalmıştır.Şiirde anlam genelde
beyitlerde tamamlanmıştır,bazı yerlerde bir dize ya da bentte tamamlandığı da
olmuştur.Bir plana uygun olarak ortaya konan anlam birlikleri şiirin genel
temasına anlamsal bütünlüğüne etrafında bir araya gelmiştir.
3.a. Şiiri oluşturan birimlerin yerlerinin değiştirilmesi anlamın da
bozulmasına sebep olur.Bu durum şiirdeki birimlerin anlamca ve söyleyişçe
birbirleriyle ilişkili olduğunu göstermektedir.
b. Açık Deniz şiirinde anlam, şiirin bütününde tamamlanmıştır.
§ 4. Bir alev gibi hasret > teşbih (benzetme)
§ Rakofça kırlarının hür havası > teşhis ( kişileştirme)
§ Mahzun hudutların ötesi > teşhis (kişileştirme )
AÇIK DENİZ ŞİİRİNDEKİ DİĞER SÖZ SANATLARI
§ Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum> TEŞBİH
§ Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu > TEŞBİH
§ Bir bitmeyen susuzluğa benzer bu ağrıyı > TEŞBİH
§ Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi; >TEŞBİH
§ Kalbimde vardı
'Byron'u bedbaht eden melâl> TELMİH
§
Hicretlerin bakıyyesi hicranlı duygular...> TELMİH
§ Bir med zamânı, gökyüzü
kurşunla örtülü >İSTİARE
§ kükremişti o > İSTİARE
§ Bin mağra ağzı açmış,
ulurken uzun uzun > İSTİARE
§ yaslı dururken bütün vatan > TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME) +AD AKTARMASI
5-) Buradaki ''sonsuzluğun tadı'' ve ''dilimdedir tuzu'' imgelerinde bir
tatma duyusu vardır.
ŞİİRDEKİ DİĞER İMGELERE ÖRNEKLER
· Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu > işitme
· Mahzun hudutların ötesinden akan sular > işitme
· Garbın ucunda, son kıyıdan en gürültülü > işitme
· Bir med zamânı, gökyüzü kurşunla örtülü > görme
· Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi > görme
· Gördüm güzel vücûdunu zümrütliyen deri > görme
· Şekvânı dinledim, ezelî muztarip deniz > işitme
·
ŞİİRDE BUNLARIN KULLANILMASI SES VE ANLAM BÜTÜNLEŞMESİNİ
SAĞLAMAK İÇİNDİR.
6. Ölçü: (Aruz ölçüsü)
Nazım şekli: Mesnevî
Nazım Birimi:Beyit
Şiir dilinin Özellikleri:Şiirde duygudan çok felsefi düşüncelere yer
vermiştir. Kendine özgü tarih vatan millet sana anlayışı olan mısra işçiliği ile
düşünür kişiliğini kaynaştıran ve bu şekilde sunan şair ölçü ve uyaktaki ahengi
dili kusursuz bir şekilde kullanışı ile bu şiirde başarıyı yakalamıştır.Beyatlı
şiirdeki sözcükleri dikkatle seçmiş şiirin anlamını oluşturan ve ahenk sağlayan
sözcükler kullanmıştır.Şairi başarılı kılan günlük konuşma dilini şiir dili
haline getirmesidir.
1.ETKİNLİK.
1.GRUP:Tema: Şiirin genelinde “fetihlerle dolu Osmanlı tarihine özlem” teması
vardır.Şiirin başlığıyla bir bütünlük oluşturan teması ise
özgürlüktür.
2.GRUP: "Balkan,Rakofça, şimal, mahzun
hudutların ötesi, son, diyar, garb , Byron..." mekan ve yön bildiren
isimlerdir.
Şiirde kişi, mekan ve yön belirten ifadelerin
kullanılması, şiirin temasını daha iyi yansıtmak amacıyladır.
7) Dil ve Anlatım: Türk şiirinin öz ve biçim özelliklerini çağdaş zevke göre
incelten ahenkli bir yapı içinde aydınlık bir dil kullanılmıştır. Ünlemleri
kullanarak acılarını haykırmaya çalışmıştır. Ayrıca şiirde iç ahenk vardır. Şair
Açık Deniz şiirindeki klasik Türk şiiri Servet-i Fünun, Fecr-i Ati ve Milli
Edebiyat dönemlerinin zaman içinde olgunlaşan bir Türkçe
kullanılmıştır.
8. Şiirdeki bazı kelime ve ifadelerin
anlam değişmeden farklılaştırılması şiirin musikisini bozacağından şiirin değer
kaybetmesine neden olur.
9. Şiirde tarihsel süreç içinde olgunlaşan
Türkçeyi yansıtan ifadeler:"melal, hicranlı duygular, mahzun
hudutlar, anbean, bağrı hûn , hulyam içinde lâL,mustarip deniz , fatihane zan
(edebiyat fatihi'nden alıntıdır.)
10. Şair şiirdeki doğal
gerçekliğe sahip Balkanları hem kendi toplumu hem de tarihi sürecini yansıtacak
şekilde duyuş ve algılayışla birlikte işleyerek değiştirmiştir.Şairin amacı
okuyucuyu da bu duyuşa çekmektir.
11. Şiirin teması olan
“fetihlerle dolu Osmanlı tarihine özlem” bireyden başlayarak millet, milletten
medeniyet, medeniyetten tarih, tarihten de sonsuzluk kavramları etrafından
şekillen bir bütün olarak sunulmuştur.
12. Açık DENİZ şiiri
Batı etkisindeki Türk şiiri geleneğiyle
ilişkilendirilebilir.
13.
YAHYA KEMAL BEYATLI'NIN EDEBİ KİŞİLİĞİ
*Milli edebiyat döneminin bağımsız isimlerindendir.
*Birçok resmi görevde bulunan sanatçı şiire S. Fünun etkisiyle başladı.
*Fransa’ya gitti Fransız şiirinden etkilendi.
*Neoklasizm anlayışıyla eser verdi. Çağdaş Batı şiiriyle Divan şiirini
kaynaştırmaya çalıştı.
*Sembolizmin etkisiyle şiirde ahenk ve musıkiye büyük önem verdi.
*Parnasizmin etkisiyle şiirde biçim mükemmelliğini yakalamaya çalıştı, sözcük
seçiminde çok titiz davrandı.
*Eserlerinde Divan şiirini temel kaynak olarak seçti. Divan şiiri nazım
şekillerini ve “Ok” hariç bütün şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandı.
*Nazım-nesir yakınlaşmasına karşı çıktı.
*Osmanlı tarihi, aşk, ölüm, sonsuzluk, musıki ve İstanbul sevgisi en fazla
işlediği temalardır.
*Nedim’den sonra İstanbul’u en fazla işleyen şairdir.
*Eski nazım biçimleriyle konuşulan Tükçenin en güzel örneklerini
vermiştir.
Şiir: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyla,
Rubailer
Makale, Sohbet: Aziz İstanbul, Eğil Dağlar
Anı: Siyasi ve Edebi Hatıralar