Liposuction vücutta belli bölgelerde toplanan yağların vakum yardımı ile ince kanüller (metal borular) kullanılarak alınması yöntemidir. Bu girişim ile vücudun diğer bölgelerine göre daha fazla yağ toplanması olan yerlerden yağlar alınarak vücuda daha orantılı bir şekil kazandırılmaktadır. Bu işlem göbek, kalça (basenler), bacaklar, diz, bel yanları, sırt bölgesi, ayak bilekleri, kollar ve çene altı gibi bölgelerde özellikle uygulama alanı bulmaktadır.
Yağların uzaklaştırılarak vücuda yeni şekil vermek amacıyla günümüzde bilimsel olarak kabul edilmiş komplikasyonları en az olan tek yöntem, yağların vakum yardımı ile emilmesi yani bilimsel adı ile liposuctionyöntemidir. Bu işleme tıbbi literatürde body sculpting, body contouring, suction lipectomy gibi isimler de verilmektedir.
Liposuction işlemi büyük enjektörlerle veya vakum cihazı kullanılarak yapılabilir. Her iki durumda da vücut bölgesine göre değişmek üzere 2, 3 ve 4 mm çaplı kanüller kullanılır.
1970'li yıllardan beri liposuction, plastik cerrahide uygulanmaktadır. Daha önceki yıllarda daha kalın çaplı kanüller kullanılır idi. Son yıllarda bu yöntemdeki en önemli gelişme ıslak teknik denilen tekniğin uygulanması ve daha küçük çaplı borular kullanılmasıdır. Yağ emilecek bölgeler içine lokal anestezik ve kanamayı azaltan ilaçların (adrenalin) bulunduğu serumlar enjekte edilmekte ve bu bölgelerden yağlar daha kolay ve kansız şekilde çekilebilmektedir. Küçük çaplı kanüller kullanılması ameliyat sonrası oluşabilecek düzensizliklerin ihtimalini en aza indirmektedir.
Liposuction bir zayıflama yöntemi değildir. İdeal olarak kilosu normal ya da normalden biraz fazla olan ancak vücudun belli bölgelerinde diğer bölgelerden daha fazla yağ toplanması olan kişiler için uygulanmaktadır. Özellikle bayanlarda kalça, basen, uyluk (üst bacak), karın ve bel bölgelerinde diğer bölgelere göre daha fazla yağ toplanması görülmektedir. Bu işlem ile bu bölgeler inceltilerek diğer bölgeler ile orantısı dengelenmektedir. Liposuction ile vücut şekillendirilmesinde yağ toplanmalarının olduğu tüm bölgeler değerlendirilerek aynı seansta yağların alınması başarılı bir sonuç açısından çok önemlidir.
Liposuction ameliyatı yağ alınacak bölge uyuşturularak lokal anestezi altında veya genel anestezi altında yapılabilir. Biz çok geniş alanlarda çalışma gerekmediği durumlarda lokal anestezi ile desteklenmiş sedasyon anestezisini tercih etmekteyiz. Lokal anestezi ile desteklenmiş sedasyon anestezisiyle yapılan girişimlerde de anestezist doktor ameliyatta bulunmakta ve hastayı yatıştırıcı birtakım ilaçlar ile rahatlatmakta ve ağrı duyması muhtemel evrelerinde kısa süreli olarak uyutmaktadır.
Liposuction işlemi sadece kanüllerin gireceği 3-4 mm uzunluğunda kesiler yolu ile yapıldığından ameliyat sonrası herhangi bir kesi izi göze çarpmamaktadır. Ameliyat sonrası dönemde girişim yapılan bölgeye elastik korseler giydirilmektedir. Böylece derinin yeni yerine daha pürüzsüz şekilde adapte olması sağlanmaktadır. Bu korselerin ortalama 2-3 hafta boyunca giyilmesi tavsiye edilmektedir. Liposuction hasta açısından ameliyat sonrası çok rahat geçen bir girişimdir. Liposuction işlemlerinden sonra hasta genellikle birkaç saat içinde evine yollanmakta ve bir iki gün içinde işine ve günlük aktivitelerine geri dönebilmektedir.
Ameliyat sonrası oluşabilecek hafif ağrılar ağrı kesiciler ile kontrol edilebilir. Liposuction girişiminden sonra yağ alınan bölgelerde ödem ve morluklar oluşacaktır. Morlukların geçmesi 3-4 haftayı, şişliklerin tam olarak inmesi ve kesin sonucun ortaya çıkması da 6-8 haftayı bulabilmektedir.
Liposuctiondan sonra hastaya fiziksel egzersizler ve işlemin yapıldığı bölgelere LPG uygulamaları önerilmektedir. Bu şekilde ödemlerin daha çabuk geçmesi ve derideki dalgalanma ihtimalinin daha az olması sağlanmaktadır.
Liposuction işleminde en önemli komplikasyon yağ alınan bölgede dalgalanmalar (ondülasyon) ve birtakım göçük noktaların oluşmasıdır. Yağ alınan bölgeden normalden fazla yağ alınması veya düzensiz olarak yağ alınması bu sonucu doğuracağı gibi deri elastikiyeti iyi olmayan kişilerde de bu durum ortaya çıkabilir. Ortaya çıkan bu problemlerin düzeltilmesi oldukça güçtüır. Bu nedenle bu işlemin deneyimli ellerde uzman kişiler tarafından yapılması çok önemlidir.
Liposuction, sellülit denilen derideki düzensizlikleri azaltabilmekle birlikte tamamen ortadan kaldırmayacağı bilinmelidir. Deri elastikiyeti iyi olan genç hastalarda daha iyi estetik sonuçlar elde edilmektedir. Liposuction yapılan bölge yağ hücrelerinin sayısı azaltıldığından, kişi bundan sonraki yaşamında kilo aldığında özellikle bu bölgelerde yağ toplanması olmamaktadır.
Liposuction işlemi uygun hastalar seçildiğinde deneyimli ellerde yapılırsa çok başarılı sonuçlar veren bir girişimdir. Ancak uygunsuz bir girişimle belli bölgelerden aşırı yağ alınmasına bağlı oluşan deformitelerin geriye dönüşünün oldukça güç olduğu akıldan çıkartılmamalıdır.
MEME DİKLEŞTİRME (MASTOPEKSİ)
Meme dikleştirme ameliyatı yerçekimi, gebelik, emzirme etkileriyle sarkan memelerin yeniden şekillendirilmesi ameliyatıdır.
Özellikle doğum ve emzirmeler sonucunda meme derisi elastikiyetini yitirir. Meme dokusu eski dik formunu kaybeder ve meme başları oldukları yerden daha aşağı bir noktaya inerler. Bazı olgularda meme bezlerinde küçülme ve memelerin içlerinin boşalması görülür. Meme dikleştirme ameliyatlarında amaç memeye yeni bir şekil ve dik bir form kazandırmaktır. Meme başı çevresindeki koyu renkli alan (areola) geniş ise bu ameliyatla daraltılabilir. Ayrıca gebelik sonrasında meme bezleri küçültülüp içi boşaldıysa bu dikleştirme işleminde silikon meme protezleri de yerleştirilerek meme hacmi ve gerginliği arttırılabilir.
Meme dikleştirme ameliyatlarında birçok farklı teknik uygulanabilir. Uygulanacak cerrahi teknik memelerin büyüklüğüne sarkmanın derecesine, derinin elastikiyetine ve cerrahın tercihine göre değişiklik gösterir. Hafif sarkma olan kişilerde sadece memebaşı etrafında iz kalacak şekilde yapılan cerrahi girişimler yeterli olabilmektedir. Ancak daha fazla sarma olan kişilerde meme küçültme ameliyatlarında olduğu gibi meme başı çevresinde ve meme başından aşağı doğru uzanan dik bir kesi izi oluşacaktır. Nadiren ileri sarkma olan vakalarda ise meme altı kıvrımında da kesi ve dikişler gerekebilir. Bu durumda ters T şeklinde bir iz oluşacaktır. Meme dikleştirme ameliyatlarında sarkmış ve elastikiyetini yitirmiş derinin çıkartılmasının yanısıra meme bezine yeni şekil ve form vermek için birtakım toplayıcı ve asıcı dikişler konur.
Operasyon öncesi sarkık göğüsler
|
Gölgeli bölgedeki meme derisi çıkartılır ve meme başı daha yukarı bir konuma getirilir
|
Kesiler dikişlerle kapatılır
|
Operasyon sonrası daha dik memelere sahip hasta
|
Eğer meme hacmi küçülmüş ve memelerin içi boşalmış ise aynı seansta meme bezinin altındaki göğüs kası altına silikon meme protezleri yerleştirilebilir. Meme protezleri hem memelerin dikliği ve gerginliğini arttıracak hem de meme üstündeki bölgede kalıcı bir dolgunluk oluşturacaktır.
Meme dikleştirme ameliyatlarında yapılan kesiler sonucunda dikiş hatlarında kaçınılmaz olarak izler oluşacaktır. Bu izler ilk aylarda daha belirgin ve kırmızımsı renkte olmakla birlikte aylar içinde yumuşayacak, renkleri beyazlaşacak ve daha az görünür hale gelecektir. Ancak bu izler sütyen ve bikini içinde kalan izlerdir.
Meme dikleştirme ameliyatları genel anestezi altında yapılır ve ortalama 3 saat sürer. Hasta ameliyattan sonra genellikle aynı gün taburcu edilir. Bazı olgularda dikişler arasına içeride birikebilecek kan ve vücut sıvılarını toplamak için drenler konulabilir. Bu drenler 24 saat sonra çekilir. Hasta 2-3 gün aralıklarla kontrole gelir. Dikişler 10-12. günler civarında alınır.
Meme dikleştirme ameliyatlarından sonra ciddi ağrılar oluşmaz. Ancak dikleştirme ile birlikte silikon meme protezleri kas altına yerleştirilmişse özellikle ilk birkaç gün kol hareketlerinde ağrılar oluşabilir. Bu durumda ağrıyı kontrol etmek için kuvvetli ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar kullanılır. Hastalar sporcu sütyeni şeklinde elastik bir sütyen kullanarak birkaç gün içinde işlerine ve günlük aktivitelerine rahatlıkla dönebilmektedirler.
Meme dikleştirme ameliyatları sonucunda meme başında duyu kaybı oluşması ihtimali çok düşüktür. Meme dikleştirme ameliyatları emzirme fonksiyonunda bir kayıp oluşturmaz. Ancak bu ameliyat sonucunda kalıcı izler oluşmaktadır. Bu nedenle cerrahın ameliyat öncesinde hastaya bu izleri ve elde edilecek sonucu detaylı olarak açıklaması çok önemlidir. Çünkü az miktarda sarkması olan memelere böyle izlerin verilmesi hastanın kazandıkları ve kaybettikleri değerlendirildiğinde uygun olmayabilir. Ancak ileri deformasyon olan memelerde elde edilecek sonuç izlere rağmen hasta için çok daha tatminkar olacaktır.