Adliye Komisyonu Nedir?

Adli işlerle ilgili meclis. Mahkemeler teşkilatında, üyeleri Adalet Bakanlığı tarafından seçilen, bir başkan ile en fazla dört üyesi bulunan ve ağır ceza mahkemesi merkezinde, en yüksek dereceli hakimin başkanlığında kurulan, hakimlerden müteşekkil heyet, Encümen. Cumhuriyet Savcısı bu encümenin tabii üyesidir. Adalet Bakanlığına bağlıdır. Bu komisyon, adli teşkilatta hakim ve savcılar icra müdürü ve yardımcıları dışında kalan me’murların atama, nakil, disiplin cezası verme gibi özlük işlerini ve kanunlarda belirtilen diğer görevleri yerine getirir.

Adalet komisyonu: TBMM’de adaletle ilgili kanun teklif ve tasarılarını inceleyerek genel kurula sunan komisyon. Adalet komisyonu, kanunların hazırlanmasında hizmet gördüğü gibi adli yönden incelenmesi gereken bir çok konularda da görüş ve teklif beyan etmektedir. 6 Kasım 1982 tarihli yeni Anayasa ile Senato kaldırıldığı için Adalet komisyonu sadece Millet Meclisinde görev yapar.

Adli amir: Askeri suçlarda tahkikat işlerini yapan, ilk ve son tahkikatın açılmasına karar veren, cezaları (ölüm, tard ve ihraç cezaları hariç) infaz eden ve refakatlerinde askeri mahkemeler kurulması kanunen mümkün olan komutan, muadili makamlar ve üstleri.

Barışta Genel Kurmay Başkanı, harpte başkomutan en yüksek adli amir olup, diğer komutanlara adli amirlik yetkisi verebilirler.
Read more

Ağız Kokusu Nedir? Nasıl Giderilir ?

Bir insanın ağzından yayılan anormal koku. Normal bir insanın ağzı kokmaz. Hastalıklara göre insanın ağız kokusu da değişir. Hastanın kendisi tarafından duyulan ağız kokularından başka, hasta tarafından işitilmeyen ve çevre tarafından hissedilen ağız kokuları da vardır.

Bozuk ağız (özellikle diş ve diş eti) hijyeni, ağız içi kanserleri, bademcik iltihabları, sinüzit, aftlar, yemek borusu, mide ve alt sindirim sistemi rahatsızlıkları (keseleşme, gastrit, ülser, kabızlık, barsak tıkanması ve sindirim sistemi kanserleri); akciğer absesi, kanseri ve diğer ağır akciğer hastalıkları ağızda koku yapabilir. Bütün sistemler tarandığı halde sebebi anlaşılamayan ağız kokusu (nefes kokusu) vak’aları da vardır.

Birçok insanlar sabah kalktıklarında nefesleri fena kokar. Bütün gece tükrük ifrazı durur, dil hareket etmez. Bakteriler bu ortamda besin artıklarını daha kolay parçalar. Bakterilerin yaptığı bu işlemle fena bir koku meydana gelir. Akşam yatmadan dişleri fırçalamakla veya misvakla temizlemekle bu kötü koku kaybolur. Bazı ağız kokularında, sabah aç karna biraz maydonoz, bir domates veya yeşil bir sebze yemek veya karanfil ve nane şekeri çiğnemek kokuyu giderir veya hafifletir. Ağız gargaraları ağız florasını bozduğu ve ağzı kuruttuğu için kullanılmamalıdır.

Birkaç hastalıkta, ağızda karekteristik bir koku olur; ancak tıbbi teşhiste ağız kokusunun çok büyük önemi yoktur. Yine de bir çok acil vak'ada ilk teşhis için ağız kokusu yol gösterici olabilir. Mesela, şeker hastalığında hasta komaya girerse, ağzı aseton kokar. Aseton kokusu uzun açlıklarda da duyulur. Ancak açlıkla olanı her zaman vardır. Aseton kokusu, çürük elma kokusunu andırır. Üremi komasında nefes amonyak kokar. Amonyak kokusu, beklemiş idrar kokusuna benzer. Karaciğer abselerinde ve komasında nefes küf kokar. Akciğer vereminde de toprak kokusundadır.
Read more

Adenin Nedir?

Alm. Adenin, Fr. Adenine, İng. Adenine. Purin sınıfı organik bir bileşik. Canlı hücrelerin temel bileşenidir. Nükleik asit ve benzeri biyolojik önemi olan bir çok maddede bağlanmış olarak bulunur. Molekül formülü C5H5N5 tir. 1897'de Alman kimyacı Emil Fischer tarafından sentez yoluyla üretildi. Biyokimyasal rolleri çok önemli olan adenozinin ve deoksiadenozinin oluşumunda görev alır. Adenin bileşikleri arasında öldürücü kansızlığa karşı etkili olan B12 vitamini, adenozin trifosfat ve başka koenzimler vardır.
Read more

Adet Görme Nedir? Adet Görme Bozuklukları Nelerdir?

Alm. Menstruation (f), Fr. Menstruation periodique, İng. Menstruation period. Rahimden belirli aralıklarla kan ve kanlı sıvının atılması; aybaşı. Kan görüldüğü andan, kesildiği güne kadar olan günlerin sayısına “adet zamanı” denir. Adet zamanı genellikle değişiktir. Bu olay devri olarak meydana gelmektedir. İki adet arası zaman genellikle 26-39 gün olduğu halde, bu sürenin daha uzun veya kısa olduğu da bilinmektedir.

Halk arasında aybaşı olarak bilinen bu hadise, ergenlik çağına ulaşan her genç kızda görülür. Bir kadında, adet görme olayı yaklaşık 45-55 yaşına kadar devam eder. Bundan sonra adet görme hali ortadan kalkar (Menopoz). Menopozdaki kadın çocuk doğuramaz. Adet kanaması, gebe (hamile) ve lohusa kadınlarda da görülmez. İlk adet görmeye “menarş” denir ve bu yaş genellikle 12-15 arasındadır.

Adet görme, kadınlardaki yumurtlama periyodunun bir parçasıdır. Çok az kadında adet görme (gün olarak) düzenlidir. Adetler arasındaki süre, bir kadının hayatında defalarca değişebilir. Bu değişikliğe sağlık bozukluğu sebeb olduğu gibi, çok çalışmak, çevre kirliliği ve bunalım da te’sirli olabilir. Adet görmenin sona ereceği döneme doğru (menopoz), adet süresinde de değişiklik meydana gelir. Adet görme esnasında, vücut sıcaklığı, tansiyon, kan miktarında, kanı meydana getirenlerin oranında, nabızda ve vücudun diğer hareketlerinde değişiklikler olabilir. Akan kan miktarı bünyeden bünyeye değişebilir. Bir bünyedeki akan kan miktarının değişmesine, tedavi maksatlı ilaçlar, gebelikten korunma tedbirleri sebeb olabilir. Adet zamanı kaybedilen kan miktarı, 20 ila 60 gram arasında değişir.

Adet düzensizlikleri: Kadınlarda adet problemleri sık sık görülür. Adet düzensizliklerinin çoğunun sebebi basit olup, genel olarak tedavi olabilir.

Adet kesilmesi (Amenore): Adet görmeme halidir. Hamilelikte ve menopozda adet görmeme tabiidir. Bazan, doğum kontrol hapları da adetten kesilmeye sebeb olabilir.

Normal hallerin dışında olan adetten kesilmenin sebepleri; anoreksia nervosa, anemi, verem, hormon bozukluğu ve bazı müzmin hastalıklar olabilir. Gerekli tedavi yapılmalıdır. Üreme organları doğuştan bozuk olanlarda da adet hali görülmez. Eğer adetler, açıklanmayan bir sebepten kesilmiş ise, 16 yaşını geçtiği halde kız adet görmemiş ise, hamilelik ihtimali varsa, doktora müracaat edilmelidir. Sebebi tayin edildikten sonra, sebebe göre tedavi gerekir. Adet görmeme hastalığı için, melisa(oğul otu), kekik, adaçayı, maydanoz ve papatya gibi bitkiler demlenip içilirse fayda görülebilir.

Normal adet düzenindeki değişikliklere Disfonksiyonel kanama denir. Genellikle hormonal bozukluğun sonucudur. Bu hal anemiye (kansızlığa) sebeb olabilir. Eğer adet düzenindeki bozukluk üç aydan fazla sürerse doktora müracaat etmek gerekir. Muayene ve çeşitli testler ile, ciddi bir sebebin olup olmadığı araştırılır. Ciddi bir sebeb yoksa, doğum kontrol hapı veya hormon düzenleyici bir ilaç ile tedavi edilebilir. Eğer hastalığın sebebi sinir bozukluğu ise nane, adaçayı, papatya, rezene gibi teskin edici bitkilerin çaylarından istifade edilebilir. Yemeklerden sonra bir çorba kaşığı bala, çörek otu karıştırılıp yenirse şifaya sebeb olabilir.

Ağrılı adet görmeye “dismenore” denir. adet başladığında, karnın alt bölgesinde kramp şeklinde ağrı olur ve sırta doğru yayılır. Birkaç saat veya birkaç gün sürebilir. Genç kız ve kadınlarda daha çok görülür. İlk bebekten sonra genellikle geçer. Genç kızlardaki ağrı, rahim ağzının sertliğinden ileri gelmektedir. Anne olmuş kadınlarda adet sancısının sebebi, hastalığı veya yumurtalık tüplerinin müzmin iltihabı olabilir. Rahim içine konulan ve doğum kontrolüne yarayan araçlar da sancıya sebeb olabileceği gibi, psikolojik sebepleri dahi olabilir. Psikolojik olanlar telkin ile tedavi edilebilir. Diğer durumlar için gerekli tedavi uygulanır.

Adet kanamasının, daha fazla, daha uzun ve daha sık olmasına “menoraji” denir. Kanserler, iyi huylu urlar, rahim iltihabı hastalıkları, yumurtlama bozukluğu, hormonal dengesizlik, doğum kontrolüne yarayan hap ve aletler menorajiye sebeb olabilir. Doktor muayenesinden sonra konulan teşhise göre tedavi edilir. Önemli bir şey yoksa, kardeş kanı (Sangdragon) denilen kırmızı sakızı toz edip, sabah-akşam birer gram su ile yutulursa kanı keser. Günde beş gram alınabilir.

Adet bozuklukları için elektronik akupunktur aletinden de faydalanılabilir.
Read more

Acente Nedir ? Acente Özellikleri

Alm. Agent (m); Agentur (f), Fr. Agence (f), İng. Mercantile Agent. Kendisine verilen yetki dahilinde belli işleri yapmakla yükümlü kişi veya birimler. Ticari bir işletmeye müşteri bulmak işi ile uğraşan aracı. Acente, bağımsız bir tacir olarak ve bir sözleşmeye dayanarak belirli bir yer veya bölge içinde bir ticari işletmeyi ilgilendiren belli işlerde aracılık eder ve bunları o işletme adına yapar.

Halk dilinde birçok tacir yardımcılarına acente denilmekle beraber, bu kimseler acente vasfına haiz değillerdir. Artist acentesi, emlak acentesi, istihbarat acentesi namıyla iş yapan işletmeler, hukuken tellal veya simsardır. Tellalın acenteden farkı, acentenin işini yaptığı kişi veya firmaya daima bağlı olmasıdır. Öte yandan yabancı firmaların yurt içindeki umumi dağıtıcılarına (distribütör) da acente denmektedir. Bunlar kendi nam ve hesaplarına da alım satım yapabilirler.

Acenteler, bağlı olduğu işletmeye müşteri sağlayan aracı acentelerle, müvekkili namına sözleşme akdeden, akit yapan acenteler olmak üzere iki kategoride toplanabilir. Komisyoncu acenteler, sigorta acenteleri ve yabancı şirketlerin yurt içindeki umumi vekilleri acente hükmündedir.

Acenteler çalıştıkları bölgede tekel hakkına sahip olmanın yanı sıra, fevkalade masrafları taleb etme, ücret isteme ve alacağı ödenene kadar müvekkilinin malını hapis hakkına sahiptir. Buna karşılık vekili olduğu kişinin menfaatlerini koruma, talimata göre hareket etme, önleyici tedbirler alma, parayı zamanında gönderme, bilgi verme ve müvekkili ile rekabet etmeme gibi mükellefiyetleri de bulunmaktadır.

Acentelik bir mukaveleye bağlı olduğundan, sözleşme süresinin bitmesi, feshi ihbar etme, haklı sebepler, müvekkilinin veya acentenin ölümü veya ehliyetinin zevali ile sona erer.
Read more

Abdal Kimdir ? Abdal Kime Değil? Ebdal Kime Denir ?

Alm. Abdal, Fr. Abdal, İng. Abdal. Allahü tealaya yakın sevgili (evliya) kullardan biri. Arapçada, ikisi de "karşılık, birinin yerine geçen" manalarına gelen bedel ve bedil kelimelerinin çoğulu olmakla beraber, Türkçede teklik manada kullanılmıştır. Halkın açıkça bilmediği ve dünyanın nizamı (düzeni) ile vazifeli olan bu kimselerden biri vefat edince, yerine başka bir veli bedel kılındığından yani görevlendirildiğinden ve çok olduklarından "ebdal" sözü ile tanınmışlardır.

Ebdal olan mübarek zatlar yeryüzünde devamlı bulunur. Biri vefat edince yerine bir başkası geçirilir. Sayıları yine aynı olur. Allahü tealanın Müslümanlara ihsan ettiği kerametlerden birisi de halk arasında “Ebdal” lerin de bulunmasıdır. Hadis-i şerifte buyruldu ki: “Allahü teala onların hürmetine yağmur yağdırır, ot bitirir, belayı def eder.” Onların hususiyetleri hakkında da bir hadis-i şerifte: “Kendilerine zulmedeni affederler. Kötülük edene iyilik ederler.” Ebu Nuaym’ın merfu olarak bildirdiği hadis-i şerifte de buyruldu ki: “Ümmetim arasında her zaman kırk kişi bulunur. Bunların kalpleri İbrahim aleyhisselamın kalbi gibidir. Allahü teala, onların sebebi ile kullarından belaları giderir. Bunlara Ebdal denir. Bunlar bu dereceye namaz ve oruç ile yetişmediler.” İbn-i Mes’ud radıyallahü anh; “Ya Resulallah! Ne ile bu dereceye vardılar?” diye sorunca; “Cömertlikle ve müslümanlara nasihat etmekle yetiştiler.” buyurdular.

Halk arasında kırklar olarak bilinen kimseler de yukarıda izah edildiği gibi Ebdal’dir.
Read more

Ab-ı Hayat Nedir?

Alm. Lebenselexier Lebenswasser (n), Fr. Eau de Fontaine de jouvence, İng. Elixir of life. Dirilik suyu. Ayrıca ab-ı hayvan, ab-ı Hızır, ab-ı cavidani, ab-ı zindegi, ab-ı İskender, ab-ı cüvan ve aynü’l -hayat da denilmektedir. Bazı rivayetlerde bu suyu, karanlıklar ülkesinde rastlayarak içen Hızır ile İlyas aleyhimesselamdır. Hızır aleyhisselamın ruhu, bazı velilere feyz vermiştir. Öldükten sonra, ruhu insan şeklinde görünüp, gariplere ve darda kalıp sıkıntıya düşenlere yardım etmektedir. Ab-ı hayatın kaynağı karanlıklar içindedir ve nerede olduğu bilinmemektedir. Hızır aleyhisselamın teyzesinin oğlu olan İskender-i Zülkarneyn de bu suyu karanlıklar ülkesinde aramış, fakat bulup kavuşamamıştır. Dünya tarihinde üç İskender’e rastlanmaktadır. Bunlardan birincisi İskender-i Zülkarneyn olup peygamber veya veli olduğu bilinmektedir. Yafes’in soyundan olan bu zat, Yemen’de yaşayan Münzir İskender ile Aristo’nun talebesi olan Makedonyalı İskender’den önce yaşamıştır. İbrahim aleyhisselamla birlikte haccetmiş, Hızır’ı kumandan yapmış ve dünyayı şirk ehlinden temizlemiştir.

İslami kaynaklarda, canlılık veren ve diriliğe sebeb olan başka bir sudan da bahsedilmektedir. Musa aleyhisselam genç arkadaşı ile (Yuşa aleyhisselam) ile birlikte Hızır’ı (aleyhisselam) iki denizin kavuştuğu yerde aramaya gitmiştir. Hızır’ı bulmasına alamet olarak da Allahü teala ona, zenbil içine tuzlanmış bir balık koymasını ve balığın canlanıp denize aktığı yerde o zatı bulacağını bildirmiştir. Bunun üzerine yolculuğa çıkmışlar, iki denizin birleştiği mevkide konaklamışlar ve dinlenmek için başlarını yere koyup uzanmışlardır. Bu anda sepetteki balık canlanıp bir yol bulup, denize gitmiştir. Bir rivayette Yuşa aleyhisselamın abdest suyundan damlayan sular bu canlanmaya sebep olmuştur. Yuşa aleyhisselam bunu unutmuş, tekrar yolculuğa başlamışlar daha sonra hatırlayınca geriye dönerek konakladıkları yerde hazret-i Hızır’ı bulmuşlardır. Artık hazret-i Musa ile Hızır aleyhisselamın arkadaşlığı başlamıştır. Hızır aleyhisselam, hazret-i Musa’ya Allahü tealanın kendisine bir ilim verdiğini bunu onun, bilmediğini; Musa aleyhisselamdaki bilgileri de kendisinin bilmediğini ve sabır etmesini söylemiştir. Hızır aleyhisselamdaki bu ilim ledünni bilgidir. Bu sebeple tasavvuf ehlinin ıstılahında Hızır bast-ı kalb, yani kalb genişliğinden kinaye olduğu için Ab-ı hayat da ilm-i ledün yerinde kullanılmıştır. Bunun için bir mürşidin (rehberin) sözleri ve nasihatları insanları hak yola çağırmada mühim rol oynar. Böylece ölü kalbler dirilmiş olur. Velilerin batınları yani kalbleri de ab-ı hayattır. Bunlardan bir damla nasibi olan ebedi hayatı bulmuş ve saadete kavuşmuş olur.

Bundan başka olarak, yine tarikat ehline göre, hakiki aşk ve gerçek sevgi de ab-ı hayattır. Çünkü kalpler aşkla dirilmiş ve Hakk’a yönelmişlerdir.

Şairlere göre ise, sevgilinin ağzından çıkan sözler de ab-ı hayatı andırır. Bu sözler, tıpkı mutasavvıflardaki gibi, ister mecazi (gerçek olmayan), ister hakiki aşkta olsun; saf, nazik ve latiftir. Aşık bu sözlerle dirilir.

Coğrafyada da ab-ı hayata yer verilmiştir. Bu durumda, Katip Çelebi ve Ebü’l - Fida’ya göre İbn-i Battuta Çin’deki Buzun veya Puzine (Wosung) Çayı için Ab-ı hayat veya Aynü’l-Hayat demektedir. Bu çayın kaynağı Pekin şehri yakınlarındaki Büzüne (Maymun) veya Kurt Dağıdır.

Kaynak; Rehber Ansiklopedisi
Read more

Diyet Nedir ? Diyet Nasıl Yapılır ?

Diyet Alm. Blutgeld, Wert, Fr. Prix de sang, Valeur, İng. Diet, Value. Katilin vereceği para cezası. Bir milletin kamu ile ilgili meselelerinin tartışıldığı siyasi meclislerin adına da diyet denilmiştir. Ortaçağda Roma-Germen İmparatorluğu, Polonya,
Macaristan,
İsveç,
Danimarka ve
Hırvatistan’daki meclislere diyet adı verilmiştir.

Diyet, bazı hastalıklara perhiz yapacak olan kimselere uygulanan yemek listesine, beslenme şekline verilen ad olarak da kullanılmaktadır. (Bkz. Perhiz)

İslam ceza hukukunda: Diyet, adam öldürme veya yaralama, yahut bir uzvun kesilmesi, sakatlanması sonuçlarında hak sahibi kişinin “kısas”, yani suçlunun aynı derecede zarara uğrayacak şekilde devlet eliyle cezalanmasını istememesi veya bu suçlar kasten işlenmediği için kısasın mümkün olmaması halinde, suçu işleyenin ödeyeceği tazminattır. Adam öldürme suçu dışında yaralama veya sakat bırakma dolayısıyle ödenen diyete “erş” adı verilir.

Ödeme şekli: Diyet, deve, altın, gümüş, sığır, koyun gibi mallarla ödenir. Kasten adam öldürmenin cezası ağır diyet olup, 100 devedir. Bunun yerine 4800 gr altın da verilebilir. Hata ile öldürenin diyeti de 100 devedir. Yahut 4800 gr altın veya 10.000 dirhem gümüş, veyahut 200 sığır veya 2000 koyun, yahut da 200 takım ceket, pantalon gibi elbiseden dilediğini verebilir.

Kasten veya hata ile öldürmenin diyet cezası ödendikten sonra, bir de “keffareti” vardır. Bu da, mümin bir köleyi azad etmektir. Bu yapılmazsa iki ay aralıksız oruç tutulur.

İnsanın bir uzvunu veya güzelliğini gideren cinayetlerin diyetleri de, öldürme diyetleri gibidir. Burun, dil gibi tek olan organ için tam diyet verilir. Akıl, ruh, işitme, tat alma, koklama, görme, konuşma, elin çolak kalması gibi duygu veya hareketlerden birinin bozulması için de, tam diyet verilir. Göz, kulak, kaş, dudak, el, kadın memesi ve ayak gibi çift organların ikisi için tam bir diyet, birisi için yarım diyet verilir. Kirpik gibi dört parçadan ibaret olanın, bir sırası için dörtte bir diyet, bir el veya ayak parmağı için onda bir diyet verilir. Müslüman olan katilin, varsa akile ve akrabalarına diyet taksim edilir ve üç senede alınır. Bunlar yoksa diyeti devlet verir. akıle, katilin yardımcıları, kabilesi ve sonra akrabasıdır.

Diyet hakkında bildirilen ayet-i kerimelerden biri mealen şöyledir:

Bir mü’minin diğer bir mü’mini yanlışlık eseri olmayarak, öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, mümin bir köleyi azad etmesi ve (ölenin) ailesine (mirasçılarına) teslim edilecek bir tam diyet vermesi lazımdır. Meğer ki, onlar (o diyeti) sadaka olarak bağışlamış olalar. Eğer (öldürülen) mümin olmakla beraber, size düşman bir kavimden ise, o zaman öldürenin mü’min bir köle azad etmesi lazımdır. Şayet kendileriyle aranızda antlaşma olan bir kavimden ise o vakit mirasçılarına bir diyet vermek ve bir de mümin bir köle azad etmek gerektir. Kim (bunları) bulamazsa, Allah tarafından tövbesinin kabul olması için birbiri ardınca, iki ay oruç tutması icab eder. Allah her şeyi bilendir, gerçek hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa suresi: 92)

Diyet hakkında bildirilen hadis-i şeriflerden bazıları da şunlardır:

Musa’nın (aleyhisselam) getirdiği dinde kat’i olarak kısasın tatbiki vardır. isa’nın (aleyhisselam) dininde ise sadece diyet vardı. Allahü teala bu ümmetten hafifletti ve iki emir arasında muhayyer kıldı.

Öldürülen kimsenin mirasçıları iki muhayyerlik arasındadır. Eğer isterlerse kısas ettirirler ve eğer isterlerse diyeti alırlar.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Read more

Döllenme Nasıl Olur? Bitkilerde Döllenme ?


Döllenme evreleri
İki çekirdeğin ve çoğunlukla iki bütün


hücrenin birleşmesi anlamına gelir. Dişi eşey hücresi
yumurta, erkek eşey hücresi
spermle döllenir ya da
partenogenetik olarak uyarılır.

Döllenme, erkek üreme hücresi sperm ile dişi üreme hücresi yumurtanın buluşup spermin, yumurta içine girmesi halidir. Bu olay, kadın tüplerinden birisinin içinde gerçekleşir.

Cinsel ilişkide, boşalmadan sonra meni içerisindeki spermler, hızla serviks denen rahmin boyun kısmından içeri girerler. Spermler buradan rahmin içerisinde yukarıya doğru ilerleyerek, tüplerin içerisine girerler ve burada da ilerlemeye devam ederler.

Yumurta hücresi, kadın yumurtalığından serbest bırakıldıktan sonra karın boşluğunun alt kısmına düşer. Düştüğü yer, tüplerin eldiven parmağı gibi uzantıları olan serbest ucuna yakındır. Yumurta hücresi, tüpün uzantıları tarafından tüpün içine alınır. Yumurta hücresi tüpün içinde rahim tarafına doğru yavaşça iletilir. Bu sırada tüp içine kadar ulaşmış sperm hücresi varsa, döllenme için buluşma gerçekleşmiş olur.

Sperm ile yumurta hücresinin buluşmasından sonra sperm, baş kısmındaki eritici enzimlerle yumurtanın zarlarını delerek içine girer. Bir sperm yumurta içine girdikten sonra yumurta zarının özelliğini değiştirerek başka spermlerin yumurta içine girmesine müsaade etmez.


Bir sperma tarafından döllenen bir yumurta hücresi
Döllenmede yumurta, spermleri kendine çekmek için bazı özel kimyasallar salgılar. Yumurtanın mukopolisakkrit dış kısmının salgıladığı bu kimyasala Fertilizin denir. Her yumurta hücresi, kendi türüne uygun fertilizin maddesi salgılar. Eğer yumurta suyu kılcal bir boru içersine konursa, spermalar bu kılcal borunun ağzında toplanır. Bu kemotropizm hareketidir. Döllenme sırasında sperm yumurtaya değer değmez, Antifertilizin denilen maddeyi salgılarak yumurta fertilizini nötralize eder. Döllenme sırasında akrozomdan salınan "
Hyaluronidaz" enzimi ile yumurtanın dışındaki Corona radiata'yı eriterek spermin yumurtaya ulaşması sağlanır. Sperm yumurta içersine girer girmez, girdiği yerden başlayarak bir döllenme zarı oluşturur. Buna Kabuk Tepkimesi denir. Bu tepkimenin nasıl oluştuğu tam olarak bilinmemekle beraber, deneysel olarak bu zar kaldırıldığında birçok spermanın yumurtaya girmesine olanak tanır. Kural olarak bir yumurtaya bir sperma girer, ( Monospermi), fakat bazı hayvan gruplarında birden fazla sayıda sperm yumurtaya girebilir (
Polispermi). Döllenme zarı oluştuktan sonra hiçbir sperm yumurtaya giremez. Birleşme sırasında
iğ iplikleri çekirdeğe yaklaşır ve daha sonra ikiye ayrılarak birbirinden uzaklaşır. İğ ipliklerinin oluşumu mitozu ve
segmentasyonu başlatır. Normalde yumurta hücresinin geçirgen olmayan zarı, döllenme sonrasında geçirgen hale gelir ve metabolik aktivitesini arttırır. Yumurta, hücre içindeki depo besinleri kullandıktan sonra, zar aracılığıyla madde alış verişi yapmaya başlar. Döllenme öncesinde bulunmayan
enzimlerin sentezine ve
protein sentezine başlanır. Böylece segmentasyon başlar ve gelişme devam eder.

Bitkilerde Döllenme
Bitkilerde dişi organın


stigması üzerine gelerek çimlenen
polenden gelişen polen tüpü,
stilusdan geçerek genellikle
mikropilden, bazen de kalazandan embriyo kesesine ulaşır. Polen tüpü içindeki spermlerden biri
yumurta hücresi birleşerek zigotu, bir diğeri de embriyo kesesi sekonder çekirdek ile birleşip, triploid
endospermi (besi dokuyu) oluşturur.
Zigot ilerki dönemlerde bölünerek


embriyoyu meydana getirir.
Read more

Antibiyotik kullanımı nedeniyle gelişen kolit nedir? Antibiyotik Kullanımı Nasıl Olur ?

Tanım ve Klinik Bulgular : Antibiyotik kullanımından sonra gelişen kolit ilk önce klindamisin kullanımı sonrasında tanımlanmış daha sonra başta klindamisin, sefalosporinler, ampisilin, amoksisilin olmak üzere birçok antibiyotiğin bu tabloya neden olabileceği gösterilmiştir. Antibiyotik sonrası gelişen ishallerde kendini sınırlayan hafif bir ishalden ağır seyirli psödomembranöz enterokolite kadar değişen bir klinik tablonun gelişmesi söz konusudur. Antiyotik kullanımından ortalama 5-10 gün sonra ishal başlayabilir. Ancak bu süre daha kısa veya 10 hafta gibi uzun da olabilir. Tedavi süresinde veya tedavi kesildikten sonra da gelişebilir. Çok sulu veya mukoid olabilen dışkı yeşil renkli ve kötü kokuludur. Kanlı da olabilir. İshale kramp tarzında karın ağrısı ve yüksek ateş eşlik eder. Bulantı, halsizlik gibi bulgular da olabilir.

Bazı hastalarda nadiren ishal olmadan toksik megakolon, kolon perforasyonu gibi ciddi tablolar gelişebilmektedir. Protein kaybına bağlı olarak hipoalbüminemi ve ödem gelişebilir. Ekstraintestinal komplikasyonların görülmesi son derece seyrektir.

Etiyoloji : Antibiyotik sonrası gelişen ishallerden en sıklıkla Clostridium difficile sorumludur. Clostridium difficile gram pozitif, sporlu, zorunlu anaerop bir bakteridir.Toksin A (enterotoksin) ve toksin B (sitotoksin) olmak üzere 2 toksini vardır. Hastalık tablosu bu toksinlerin hücre membranındaki hemoraji, inflamasyon ve nekroz etkisi ile meydana gelir. İnsan kökenli Clostridium difficile suşlarının % 25’ i toksin üretmez.

Epidemiyoloji : Clostridium difficile sağlıklı erişkinlerin % 3-5 inin normal barsak florasında bulunabilir. Hastanede yatanlarda ise oran %20 civarındadır. İnfeksiyon oluşmasında hastanede yatma dışında, immün yetmezlik, antineoplastik ilaç kullanımı ve ileri yaş say??labilir. Yenidoğanların % 60-70 inde normal barsak florasında saptanmasına rağmen muhtemelen barsak mukozasının toksin etkenine duyarlı olmaması nedeniyle hastalık yapmamaktadır.

Tanı : Antibiyotik kullanımı hastalığı düşündürür. Tam kan sayımında nötrofiller artmıştı. Dışkının mikroskopik incelemesinde de lökosit vardır. Antibiyotik kullanma öyküsü olan bir hastada dışkının gram boyası ile inclenmesinde çok sayıda klostridiuma uyan gram pozitif basilin görülmesi tanı için bir ipucu olabilir. Kesin tanı dışkıdan Clostridium difficile nin üretilmesi ve hücre kültüründe sitopatik etkiyi saptayarak toksin yapımının gösterilmesi ile konur. Ancak rutinde bu herzaman mümkün olmaz. ELISA yöntemi ile toksinin gösterilmesi mümkündür. Lateks aglütinasyonu yöntemi de tanı da kullanılabilir.

Antibiyotik kullanım öyküsü olan hastalar; yaşlı, hastane de yatan, beslenme bozukluğu ve altta yatan bir immün yetmezliği olan hastalar ise Candida nın da seyrek de olsa ishal nedeni olabileceği unutulmamalıdır. Bu durumda direkt dışkı incelemesinde tomurcuklanmış ve yalancı hif yapmış maya hücreleri görülebilir.

Tedavi : Kullanılan antibiyotiğn kesilmesi veya daha düşük riskli bir antbiyotiğe değiştirilmesi ilk yapılacak olandır. Bazı hastalarda sadece neden olan antibiyotiğin kesilmesi bile yeterli olup 1 hafta içinde düzelebilmektedir. Daha ağır olan olgularda C.difficile’ ye yönelik antibiyotik kullanılır.On gün süreyle metronidazol 4X250 mg/gün dozunda oral veya alamayan hastada intravenöz olarak kullanılır. Diğer antibiyotik ise oral olarak kullanılan vankomisindir. Ancak vankomisine dirençli enterokok gelişmesi gibi riskler nedeniyle çok önerilmez.
Read more

Miley Cyrus Anorexic Değilim Sadece Yemeklere Alerjim Var

Kilosunu bukadar iyi dengede tutabilen Miley Cyrus'a son zamanlarda sıkca sorulan sorulardan biriside Anorexic hastalıgının olup olmadıgıydı. Miley bu sorularına sonunda cevap verdi. Anorexic degilim sadece yemeklere alerjim var diyerek olaya açıklık getirdi.
Anorexic Nedir?
Read more

Anorexia Nedir ? Anorexia Hastalık Mıdır?

Anorexia insanların kendilerini açlığa mahkum ettikleri bir yeme bozukluğudur.Bu rahatsızlık genellikle ergenlik dönemindeki gençlerde görülür. Anorexia problemi yaşayan kişiler çok aşırı derecede kilo kaybederler ve kiloları normalde olmaları gereken kilonun % 15 ?ı kadar daha azdır. Anorexia problemi olan kişiler son derece ince hatta sıska görünümde olmalarına rağmen kendilerini aşırı kilolu görürler. Kilo kaybı genelde hiç yemek yememe, aşırı egzersizler, diüretik ve laksatif ilaçların kullanımı ile ortaya çıkar.
Anorexia problemi olan kişilerin en büyük korkusu kilo almaktır ve genellikle bu rahatsızlık gelişme çağındaki genç kızlarda görülür. Bu kişiler hastalıklı denebilecek kadar ince bir görünüme sahip olsalar da kendilerini kilolu görürler ve tuhaf yeme alışkanlıkları sergilerler, örneğin diğer insanlarla bir arada yemek istemezler, ya da başkaları için büyük öğünler hazırlarlar ama kendileri bir lokma bile tatmazlar. Bu yeme bozukluğu da tıpkı bulimia gibi balerin, manken, fotomodel, dansçı, sporcu gibi kişiler arasında yaygındır. Eğer bu şekilde yeme bozukluğu olan bir yakınınız varsa onu size karşı çıkmasına rağmen ne olursa olsun doktora gitmeye ikna etmelisiniz.
Anorexianın çeşitli belirtileri vardır. Öncelikle kişi yaşına, boyuna ve vücut yapısına göre olması gereken kilonun çok altındadır. 3-4 ay üst üste regl olmama durumu ortaya çıkar, ayrıca korku, edişe, halsizlik, konsantrasyon eksikliği, kalori alma korkusu yaşar. Cilt çok kurudur ve nefes darlığı problemi görülür. Bu sorun derhal tedavi edilmezse ciddi sağlık problemleri ortaya çıkar. Kemiklerde osteoporoz belirtileri başlar ve çabuk kırılır hale gelir, mineral eksikliği görülür, vücut ısısı düşer, kalp atışları düzensizleşir ve büyüme yavaşlar. Sürekli laksatif ve diüretik ilaçların kullanımı da başta bağırsaklar olmak üzere metabolizmanın dengesini bozar.
Anorexia hamilelik döneminde de ciddi sağlık sorunlarına yol açar. Hamile bir bayanın sağlıklı bir doğum yapabilmesi için 10-15 kilo alması gerekirken böyle bir kilo alımı anorexia problemi olan birine 50-60 kilo almak gibi gözükür. Her tür yiyecekten yeteri miktarda alınmaması anne ve bebek sağlığını tehlikeye sokar ve genelde prematüre bebekler doğar.
Bulimia ile anorexia arasındaki en önemli fark bulimia problemi olan kişiler çok aşırı derecede yeme nöbetleri geçirdikten sonra bunları kusma ve benzeri şekillerde boşaltırlar. Anorexia problemi olanlar ise hemen hemen hiç yemek yemezler fakat ne olursa olsun zamanında devreye girecek bir uzman yardımı ile anorexia problemi de tıpkı bulimia gibi tedavi edilebilir
Read more

Instagram 'ı kim satın aldı?

Facebook'un Ceo'su Mark Zuckerberg 1 Milyar dolara Instagram satın aldığını kendi facebook sayfasından duyurdu..
Facebook, akıllı telefonlarda kullanılan, popüler fotoğraf paylaşım uygulaması Instagram'ı bir milyar dolara satın alacağını açıkladı.

Facebook'tan yapılan açıklamada, ödeminin nakit ve hisseyle yapılacağı belirtildi. Ekim 2010'da piyasaya sürülen Instagram başlangıçta yalnızca IPhone'lar için geliştirilmişti. Geçen hafta uygulamanın Android sürümü de çıktı. Facebook'un İcra Kurulu Başkanı Mark Zuckerberg, Instagram'ı ayrı bir marka olarak korumaya özen göstereceklerini, uygulamanın Twitter gibi rakip sosyal paylaşım ağlarıyla da kullanılabileceğini söyledi. Instagram'ın 30 milyon kadar kullanıcısı olduğu belirtilityor.
Read more

Makyajsız Demi Lovato

Ünlülerin dünyasında en çok merak edilen konu Makyajsız halleridir. İşte son dönemin en iyi çıkışlarından Demi Lovato 'nun Makyajsız fotoğrafı
Read more