tedavisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tedavisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Göz hastalıkları Nelerdir? Görme Kaybının Nedenleri ve Tedavisi


Arpacık
Sık karşılaşılan bir sorundur. Nadiren cerrahi girişimler gerektirmekle birlikte, genellikle antibiyotik uygulamasıyla ve öteki basit yöntemlerle iyileştirilebilmektedir. Arpacık, etkilediği gözkapağı bezlerine göre ikiye ayrılır. Gözkapağının dışında kirpiklere bağlı yağ bezleri vardır. Bunlar, gözün yüzeyini koruyan yağı (sebum) salgılarlar. Bazen salgı bezi kanalı tıkanır ve içerde kalan bakteriler “dış” arpacığa neden olurlar.
Gözkapağının içinde ise, “meibom bezleri” denen bir dizi bez daha vardır. Bunlar da yağ bezleridir, ancak kirpiklerle bağlantılı değillerdir, gözkapağının arka yüzüne açılırlar. Burada oluşan bir tıkanıklık ve enfeksiyon da “iç” arpacığa neden olur.
Arpacık daha çok, derileri kuru ve egzamaya eğilimlilerde görülür. Kepek ve pullanma bu koşullarda ortaya çıkar ve arpacık bunların etkisiyle oluşur. Diğer enfeksiyonlarda olduğu gibi, genel olarak beden sağlığının bozuk olması ve direnç düşüklüğü de arpacığın sık görülmesine neden olur.
Arpacık ortaya çıkmadan birkaç gün önce gözde kaşınma ve batma hissi başlar. Arpacık bir iki günde ortaya çıkar. Küçük, ağrılı bir nokta biçiminde başlar; sonra şişerek belirgin kırmızı bir püstül (içi irin dolu kabarcık) halini alır. Dış arpacık kolayca tanınır. Ama iç arpacığın görülmesi için gözkapağını dışa doğru çevirmek gerekir. Şişen meibom bezi gözkapağını gerdiğinden iç arpacık, dış arpacıktan daha ağrılıdır.
Arpacıkla birlikte gözkapağındaki ağrı ve batma hissi artar. Işık ağrıyı artırır (fotofobi) ve göz sürekli sulanır. Fotofobi, göz sulanması ve sürekli burnunu çekme, çocukta, kızamık gibi daha ciddi bir hastalığı akla getirebilir
Yeterince erken anlaşılırsa, antibiyotikli merhem ya da damlalar arpacık oluşumunu önleyebilir. Ancak, çoğunlukla tanıdan önce püstül(ağızlaşma) oluşur ve antibiyotikler etkisiz kalır. Tek tedavi, oluşan iltihabın boşalmasını sağlamaktır. Sıcak kompres, kan akımını artırıp gözkapağını yumuşatarak ağrıyı azaltır ve enfeksiyonun iyileşmesini kolaylaştırır. Basit bir sıcak kompres, tahta bir kaşığın çevresine pamuklu bir kumaş ya da pamuk sarıp sıcak suyun altına tutularak yapılabilir. Su dayanılabilir sıcaklıkta olmalı ve kaşık her seferinde kapalı göz üstünde en az 10 dakika tutulmalıdır. Dış arpacığın yerleştiği kıl kökü kolayca fark edilir. Kirpik bir cımbızla alınırsa, arpacık kendiliğinden boşalır, ağrı ve şişlik azalır.
İç arpacığın tedavisi daha zordur. Enfekte olan meibom bezi dışarı açılmaya çalışır ama kalın gözkapağını delemez. Sonunda akyuvarlar enfeksiyonun üstesinden gelir ve belirtiler ortadan kalkar ancak geride mikropsuz bir iltihap kisti kalır. Meibom kisti, gözkapağının altında ağrısız, küçük bir kitle halinde hissedilir ve ancak cerrahi girişimle çıkarılabilir. Lokal anestezi altında gözkapağı dışa çevrilerek kist alınır, çevresi temizlenir.
Gözü ovuşturmak, enfeksiyonu bulaştıracağı için zararlıdır. Kepeğin önlenmesi de önemlidir, çünkü arpacıkta rolü olduğu düşünülmektedir. Neden blefarit, yani gözkapağı iltihabı ise, uzun süreli antibiyotik tedavisi ve hafif kortizonlu damlalar etkili olabilir. Birçok vakada neden bilinememektedir.
Katarakt
Katarakt gözün şeffaf lensinin saydamlığını kaybetmesidir. Bu durumu buğulanmış cama benzetebiliriz. Katarakt hakkında bazı yanlış anlamalar vardır,
Göz üzerindeki bir film değildir.
Gözü fazla kullanmaktan oluşmamaktadır.
Kanser değildir.
Bir gözden diğerine geçmez.
Kalıcı körlüğe yol açmaz.
Kataraktın nedeni nedir?
En çok katarakta gözün yaşlanması neden olur, diğer nedenler:
Aile hikayesi.
Şeker hastalığı gibi hastalıklar.
Gözün travmaya maruz kalması.
Steroidler gibi ilaçlar.
Güneş ışığına uzun süre korumasız şekilde maruz kalma.
Daha önce göz ameliyatı geçirmiş olma.
Katarakt tanısı nasıl konur?
Göz doktorunuzun yapacağı muayene sonunda tanı konabilmektedir. Görmedeki bozulmaya neden olabilecek diğer hastalıklarda ayırt edilebilir. Retina yada optik sinirde olabilecek diğer bozukluklarda katarakt ile beraber görmeyi azaltabilmektedir. Eğer böyle hastalıklar varsa katarakt ameliyatı sonrası görmede istenen iyileşme sağlanamıyacaktır.
Katarakt nasıl tedavi edilir?
Kataraktın tek tedavisi cerrahidir. Ancak katarakt hafif derecede ise sadece gözlüğünüzün değişmeside yeterli olabilmektedir. Herhangi bir ilaçla, dietle, egzersizle, çeşitli cihazlarla katarakt tedavi edilmemektedir. Güneş ışığından korunmak için ultraviole fitreli gözlük kullanılmasının faydası vardır.
Ne zaman ameliyat olmam gerekir?
Katarakt cerrahisi görme bulanıklığının artık günlük aktiviteleri engellemeye başladığı zamanda yapılmaktadır. Güvenli bir şekilde araba kullanabildiğinizden, okurken, televizyon seyrederken zorluk çektiğinizden emin olmalısınızdır. Katarakt tanısı konulduysa göz doktorunuz tarafından düzenli aralıklarla kontrole gitmeniz gerekmektedir.
Cerrahi olarak kataraktın alınması için iyice olgunlaşması gerektiği doğru değildir.
Katarakt ameliyatından ne bekleyebilirim?
Katarakt ameliyatı için hastanede yatmanıza gerek yoktur. Hastalar smeliyat sabahı kliniğimize geldikten sonra öğleden sonra taburcu edilmektedir. Ameliyat lokal anestezi ile mikroskop altında yapılmaktadır. Fakoemülsifikasyon tekniği halk arasında dikişsiz yöntem , lazer olarak bilinmektedir.Yanlış bir inanış olmasına rağmen ameliyat lazer ile yapılmamaktadır. Aletler yüksek frekanstaki ses dalgalarını kullanmaktadır. Klasik yöntem ve fakoemülsifikasyon arasındaki tercih hastanın durumuna göre göz doktorunuz tarafından yapılmaktadır.
Katarakt ameliyatından sonra vakaların 5′te birinde arka kapsülde kesafet oluşmaktadır. Bu sorun lazer ile çözülmektedir.
Ameliyattan sonra günlük aktivitelerinizin çoğunu yapabilmektesinizdir. Bazı damlaların kullanılması ve çeşitli kontrol vizitlerinin yapılması gerekmektedir. % 90 vakada görme tatmin edici bir şekilde artacaktır. Her ameliyatta olduğu gibi düşük bir oranda olsada komplikasyon gelişme ihtimali vardır. Bu yüzden ameliyattan önce iyi bir sonuç garanti edilememektedir.

Diabetin Etkisi
Diabetes Mellitus vücudun şekeri kullanma ve depolama yeteneğinin bozulduğu bir durumdur. Artmış kan şeker düzeyi, aşırı susama , acıkma, idrara fazla çıkma, vücuttaki kan damarlarındaki değişikliklerle karakterize bir hastalıktır. Diabet göze katarakt, glokomun yanında retinadaki kan damarlarının hasar görmesiyle de zarar vermektedir.
Diabetik retinopati nedir?
Gözün ışığı algılanmasını sağlayan retina isimli sinir tabakasının kan damarlarındaki değişikliklerle karakterize bir hastalıktır. Hasarlanmış kan damarları sıvı ve kan sızmasına neden olarak sert fırçamsı dallar ve sert skar dokuları oluşmasına, bunlarda retinanın beyine bozulmuş şekiller göndermesine neden olur.
Hastanın diabetik retinopati geliştirme riski zamanla artmaktadır. 15 yıllık diabeti olan birinde retinopati gelişme riski %80 oranında bulunmaktadır. Çocuklarda oluşan diabette retinopati daha küçük yaşlarda başlar. Tedavi edilmeyen diabet hastaları normal bir insana göre 25 kat daha fazla körlük riski bulunmaktadır.
Nedeni ve belirtileri nelerdir?
Tam olarak sebebi anlaşılamamıştır, ancak şeker hastalığı vücudun çeşitli yerlerinde damarlarda hasara neden olmaktadır. Hamilelik ve hipertansiyon şeker hastalığının retinaya olan zararını arttırmaktadır.
Keskin görme noktamız olan makülada ödem oluşmadığı erken dönemde diabetin gözde yaptığı değişiklikler herhangi bir belirtiye yol açmaz. Bunlar sadece muayene sırasında tespit edilirler. Daha ileri seviyelerde kanamalar yüzünden görme bulanıklaşır, bazende tamamen kaybedilir.
Tanı ve teşhis nasıl yapılır?
Göz hekimlerince tam bir muayeneden geçmeniz gerekmektedir. Ciddi seviyedeki retinopati bazen hiçbir belirti göstermez ve tedaviye yanıt verebilir. Bu yüzden diabet hastaları içinde bulundukları riskleri bilmeli ve düzenli olarak gözlerini muayene ettirmelidir. Muayene sırasında göz bebekleri büyütülür ve oftalmoskop adı verilen cihazlarla ağrısız bir şekilde retina gözlemlenir.
Diabetik retinopatiye ait belirtiler varsa özel bir anjiyo çekimi yapılabilir. Bunun için damardan flöresein boya verilir. Boya retina damarlarından geçerken ard arda fotoğrafları çekilir. Bu tekniğe flöresein anjiyografi adı verilir.
Tedavi nasıldır?
Çoğu vaka takip edilir. Ancak belirli bir grup hasta görmenin korunması için tedaviye alınır.
Lazer tedavisi: Damarlardaki kanamaları durduran ve halen tedavideki en etkili yöntemdir. Ufak lazer atışlarıyla makula ödemi oluşturan , kanayan damarlar tıkanır. Retinanın dış bölümlerindede lazer aracılığıyla yeni damar oluşumlarının önlenmesine çalışılır. Bu yöntem ayaktan yapılır ve gözde herhangi bir ağrıya neden olmaz
Diğer tedaviler: Vitreus içine kanama olursa artık retina gözükmediğinden lazer uygulanamaz. Bu gibi vakalarda vitrektomi yapılır. Bu mikroskop altında yapılan özel bir cerrahi müdehale şeklidir. %70 vaka ameliyattan sonra görmesinde artma kaydederler. Ancak kanama olan her vaka hemen ameliyata alınmaz. Bir grup hastada kanama kendiliğinden düzelecektir.
Unutulmamalıdırki !
Diabetik retinopatinin tedavisi erken teşhisin yanında, hastanın diabet tedavisine ve dietine özen göstermesinede bağlıdır.
Diabetik retinopati hiçbir belirti vermedende bulunabilmektedir.
Diabet hastaları en az yılda bir defa göz doktoru tarafından kontrol edilmelidir. Daha sık kontroller diabetik retinopatisi tanısı konan hastalarda uygundur.
Retina Yırtılması (dekolman)
Retina gözün arka kısmında ışığı hissetmemizi sağlayan ve görüntüleri beyine ileten sinir tabakasıdır. Göz basitce kamera gibidir. Ön kısımdaki lens görüntüyü retinaya odaklar. Retinada kameranın arkasındaki film gibidir.
Retina dekolmanı nedir?
Retina dekolmanı retinanın normal pozisyonundan çekilmesiyle oluşur. Retina yerinden ayrıldığında çalışamaz. Görme bozulur. Retina dekolmanı çok ciddi bir sorundur ve tedavi edilmezse kesinlikle körlükle sonuçlanır.
Retina dekolmanının nedeni nedir?
Vitreus gözün ortasını dolduran şeffaf bir jeldir. Yaşlandıkça vitreus retinayı yapışık olduğu yerlerden çekebilmektedir. Genelde vitreus retinadan sorunsuz bir şekilde ayrılır. Ancak bazı durumlarda retina bir veya birkaç yerden yırtılır. Bu yırtık yerinden sıvı girmeye başlar ve retinayı bulunduğu yerden ayırır. Aşağıdaki durumlar dekolmana neden olur.
Myopi
Daha önce geçirilmiş katarakt cerrahisi
Glokom
Ağır göz travması
Diğer gözde daha önce meydana gelmiş retina dekolmanı
Ailede retina dekolmanı hikayesi
Göz doktorunuzca retinada zayıf yerlerin bulunması
Retina dekolmanının belirtileri nelerdir?
Işık çakmaları
Yeni oluşan uçuşmalar
Görme alanınızda gri bir perdenin hareket etmesi
Belirli bir alanı görememe. (yırtığın yerine göre baktığınız cismin alt veya üstünü görmemeye başlarsınız)
Görmenin tamamen kaybı
Bu belirtiler herzaman dekoman demek değildir, ancak en kısa sürede göz doktorunuza muayene olmanız gerekmektedir.
Tedavisi nasıldır?
Retinal yırtıklar: Genelde lazer veya kryoterapi (dondurarak) ile yapılır. Retina bu yöntemlerle arkasına yapıştırılır. Bu işlemler ayaktan poliklinik ortamında yapılabilmektedir. Bazı duruklarda yırtık takipde edilebilmektedir.
Retina dekolmanı: Hemen hemen tüm vakalar ameliyat olamak zorundadır.
Pnomotik Retinopeksi: Vitreus içine gaz baloncuğu verilir ve baş belli bir pozisyonunda tutulması istenir.
Sörklaj: Gözün çevresine elastik bir bant sarılır ve sıkılır. Retina altındaki sıvı drene edilir ve retina yatıştırılmaya çalışılır.
Vitrektomi: Retinayı çeken vitre alınır ve yerine hava verilir. Bu hava zamanla vücut sıvılarınca doldurulur.Bazen sörklaj ile beraber yapılır.
Ameliyattan sonra nelere dikkat etmem gerekir?
Belli bir süre gözde ağrı olabilir. Gözünüz bir süre kapalı tutulacaktır. Göze hava verildiyse belli bir süre yüzükoyun yatmanız gerekebilir.
Baloncuğun tamamen kaybolduğu söylenene kadar kesinlikle uçak yolculuğu yapmayın!
Dekolmanda ikinci bir ameliyatta gerekebilir. Retina ameliyatta tam olarak yatıştırılmadıysa zamanla retina canlılığını kaybedecek ve görme azalacaktır. Görmenin düzelmesi ameliyattan sonra aylar sürebilir. Ancak bazı hastaların görmesi düzelmiyecektir.
Dekolman ne kadar ileri seviyedeyse ameliyattan sonra başarıda o kadar düşük olacaktır. Bu yüzden bulguları fark edince gecikmemek önemlidir.
Göz Kuruluğu
Image
Bazı insanlar gözlerini ıslak ve rahat tutacak kadar göz yaşı salgılayamamaktadır. Batma, yanma, dumandan aşırı derecede rahatsız olma gibi şikayetleri olabilmektedir. Kontak lens kullanımınıda zorlaştırmaktadır.Gözdeki yaşarmada kuru gözün bir belirtisi olabilmektedir.Temel salınan göz yaşında azlık varsa göz yaşı bezinde irritasyona bağlı olarak daha fazla göz yaşı salgılanacaktır. Böylece göz genel olarak kuru olsada sulanma nedeniyle gerçek sorun maskelenecektir.
Gözyaşının yapısı nasıldır?
Ağladığımızda yada gözümüz tahriş olduğunda gözyaşımız akar ancak aslında gözyaşının daha önemli görevleri vardır. Gözyaşından meydana gelen ince bir tabaka gözümüzü kırpmamızla birlikte gözümüzün üst kısmını kaplar ve korneanın üzerinin düz ve temiz kalmasını sağlar. Göz yaşı tabakası olmasa net görmemiz mümkün olmayacaktır.
Gözyaşı film tabakası 3 ayrı bölümden oluşmuştur: yağlı, sulu ve mukuslu bölümler.
Dıştaki yağlı kısım gözkapak kenarındaki meibomian bezlerinden salınır. Bu kısmın görevi gözyaşının üstünün düz kalmasını sağlamak ve buharlaşmasını önlemektir.
Ortadaki sulu kısım 3 tabakanın en kalınıdır ve göz yaşının normalde bildiğiniz kısmını oluşturur. Bu bölüm gözün ve göz kapağının üstünü kapatan ince bir zar olan konjunktivadan ve göz yaşı bezinden kaynaklanmaktadır ve yabancı cisimlerden gözü temizlemektedir.
En içteki tabakada konjunktiva tarafında üretilir. Bu kısım suyu göz üzerine eşit olarak dağıtır ve korneanın hep ıslak kalmasını sağlar. Mukus olmasaydı gözyaşı göze yapışmayacaktı.
Göz yaşının farklı tipleri nelerdir?
2 farklı gözyaşı vardır: gözü sürekli ıslak tutan bazal sekresyon ve ağladığımızda ve gözümüz tahriş olduğunda salınan refleks sekresyon.
Kuru gözün nedeni nedir?
Yaşla birlikte gözyaşı salgılaması azalacaktır. Her iki cinstede gözüksede bayanlarda menapozdan sonra dahada fazla gözükmektedir.
Kuru göz ayrıca artrit, ağız kuruluğu ile beraber görülen sjögren sendromundada görülebilmektedir. Birçok ilaçta göz kuruluğuna neden olabilmektedir.
Kuru göz tanısı nasıl konmaktadır?
Göz doktorları bu tanıyı kolaylıkla koyabilmektedir. Gerek hastanın şikayetleri gereksede biyomikroskop muuayenesi yeterlidir. Bazı durumlarda göz kapağının içinekonulan özel bir kağıt ile yapılan schirmer testi ile göz yaşı salınım miktarıda tespit edilebilir.
Tedavisi nasıldır?
Eksik olan gözyaşı suni gözyaşları tarafından tamamlanabilmektedir. Bunun yeterli olmadığı bazı durumlarda gözyaşı kanallarıda tıkanabilmektedir.
Bunlarla birlikte bulunduğunuz ortam nemli tutulmalı, sıcak ortamlardan kaçınmalı, sigara dumanından uzak durulmalıdır.
Şaşılık
Çocuklarda Şaşılık
Şaşılık gözlerin yanlış pozisyonda bulunup farklı noktalara doğru baktığı bir durumdur. Gözlerden bir tanesi tam karşıya bakarken diğeri içe, dışa, yukarı yada aşağıya bakmaktadır. Yanlış pozisyon sürekli belirgin olabileceği gibi bazı yöne bakışlarda da ortaya çıkabilmektedir. Çocuklarda sık karşılaşılan bu duruma ABD’de çocuklarda %4 oranında rastlanmaktadır. Erkek ve kız çocuklarında aynı sıklıkta görülmekte ve çoğu hastada ailesinde başka kimsede görülmemektedir.
Gözler birlikte nasıl çalışır?
Normalde gözler aynı noktaya bakarlar. Bunun sayesinde beyin iki görüntüyü birleştirerek üç boyutlu görüntü oluşturabilmektedir. Bu üç boyutlu görüntü derinlik hissininde oluşmasını sağlamaktadır.
Bir göz farklı yöne baktığı zaman beyine farklı iki görüntü gönderilecektir. Bu durumda beyin yanlış yöne bakan gözden gelen görüntüyü yok sayacak ve sadece karşıya bakan gözün ilettiği görüntüyü kabul edecektir. Böylece çocuk derinlik hissini oluşturamıyacaktır. Erişkinlerde şaşılık meydana geldiğinde ise beyin bunu yapmıyacak, her iki görüntüyüde kabul edecek ve çift görme meydana gelecektir.
Ambliyopi -göz tembelliği
Çocuklarda sağlıklı görme seviyesi her iki göz normal pozisyonda durduğu zaman ortaya çıkacaktır. Şaşılık kayan gözde görmenin azalmasına yani göz tembelliğine (amblyopi) neden olacaktır. Beyin iyi gören gözden gelen görütüyü kabul eder ve kötü gören taraftan gelen görüntüyü yok sayar. Bu durum şaşılık bulunan çocukların yarısında bulunmaktadır.
Göz tembelliği iyi gören gözün belirli sürelerle kapatılmasıyla tedavi edilmektedir. Erken tanı konulmuş olan hastalarda amblyopi başarıyla tedavi edilmektedir. Tedavi ne kadar geç başlarsa başarı şansıda o kadar küçüktür.
Şaşılığın nedeni, belirtileri nedir?
Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Gözü kontrol eden 6 adet kas bulunmaktadır. Her iki gözünde normal pozisyonda olması için kasların denge içinde bulunması ve koordineli bir şekilde hareket etmesi gerekir. Santral sinir sistemini etkileyen hastalıklarda ve görmeyi düşüren katarakt, yaralanma gibi durumlardada şaşılık oluşabilmektedir.
Gözlerin aynı yöne bakmaması en önemli belirtidir. Bununla birlikte güneşli ortamda gözlerden birini kısmak yada gözlerini birlikte kullanmak için başını yana eğmek gibi belirtilerde olabilir.
Şaşılık tanısı nasıl konur?
Bütün çocukların 4 yaşından önce göz doktorunuz tarafından kontrol edilmiş olması gerekmektedir. Eğer ailede şaşılık yada ambliyopisi bulunan başka biri varsa bu muayenenin 3 yaşından önce yapılması gerekmektedir.
Bebeklerin gözleri içe dönük gibi durmaktadır. Bunun sebebi burun kökünün daha geniş olması yada göz kapağının iç tarafında deri kıvrımının bulunmasıdır. Yaş ilerledikçe bu görüntü ortadan kalkacaktır. Gerçekten şaşılık olanlarda ise düzelme olmayacaktır. Yalancı ve gerçek şaşılık arasındaki fark ancak göz doktoru tarafından teşhis edilebilmektedir.
Şaşılık nasıl tedavi edilir?
Tedavide amaç görmenin korunması, gözlerin tekrar orta konuma getirilmesi ve binoküler görmenin sağlanmasıdır.Bu amaçla :
Gözlük verilebilir, cerrahi tedavi yapılabilir, ambliyopi için kapama tedavisi yapılabilmektedir.
Şaşılık ameliyatı nasıl yapılır?
Ameliyat sırasında göz küresi yerinden çıkarılmamaktadır. Üzerinde ufak bir kesi yapılarak kaslara ulaşılmakta ve şaşılığın tipine göre kaslarda çeşitli pozisyon değişiklikleri yapılmaktadır. Gerektiği durumlarda iki göze birden müdehale edilmektedir. Eriştinlerde lokal anestezi ile şaşılık ameliyatları yapılabilsede çocuklarda genel anestezi şarttır. Hasta günlük yaşantısına 1-2 gün içerisinde geri dönebilmektedir. Ancak birçok vakada tekrar ameliyat gereksinimi ortaya çıkmaktadır.
Her ameliyatta olduğu gibi şaşılık ameliyatlarınında da ufakta olsa komplikasyon riski vardır. Bunlar enfeksiyon, kanama çok nadirde olsa görme kaybıdır.
Erişkinde şaşılık
Erişkinlerin %1′inde şaşılık görülebilmektedir. Bunların çoğu çocukluktan beri bulunan şaşılık vakalarıdır. Eğer erişkin bir kişide şaşılık meydana geldiyse diabet, tiroid hastalığı, myestania gravis, beyin tümörleri yada felçler araştırılmalıdır.
Erişkinde bulunan şaşılığın belirtileri nelerdir?
Çocukluktan beri şaşılık bulunuyorsa çok az belirti bulunabilmektedir. Ancak ileri yaşlarda oluşursa şaşılık en sık görülen belirti çift görme olacaktır.Bazı erişkinlerde gözde ağrı, başağrısı, başı sürekli eğik tutmak gibi belirtiler bulunabilir. Dışa bakış bulunan çocuk ve erişkinler güneş ışığının altında tek gözlerini kapatmayı tercih ederler.
Çift görmenin sebebi nedir?
Çocukların aksine erişkinler yanlış yöne bakan gözden gelen görüntüyü yok sayamazlar ve bu çift görmeye neden olur. Bunun tedavisi tek gözün kapatılması yada gözlerin tekrar ameliyatla doğru pozisyona getirilmesiyle sağlanır.
Erişkinde şaşılık tedavisi nasıl yapılır?
Göz egzersizleri: Konverjans yetmezliği adı verilen okuma yada çalışırken gözün yeterli çalışmaması gibi özel durumların tedavisinde kullanılır.
Prizmalı gözlükler: Küçük kaymaların tedavisinde kullanılır. Çift görmenin azalmasını sağlar.
Enjeksiyon: Bir kaç ay boyunca enjekte edildiği kası felç eden bir ilacın kullanılması esasına dayanır. Seçilmiş vakalarda faydalı olan bir yöntemdir.
Ameliyat: Her yaşta en sık kullanılan tedavi yöntemidir. Uyumlu olan vakalarda lokal anesteziyle yapılabilmektedir. Ameliyat kozmetik nedenle, çift görmenin azaltılması, gözlerin birlikte kullanılmasının sağlanması, gözlerdeki ağrının azaltılması amacıyla yağılabilmektedir. Ancak her ameliyatta olduğu gibi bu ameliyatlarında riskleri mevcuttur.
Şaşılık tanısı nasıl konur?
Bütün çocukların 4 yaşından önce göz doktorunuz tarafından kontrol edilmiş olması gerekmektedir. Eğer ailede şaşılık yada ambliyopisi bulunan başka biri varsa bu muayenenin 3 yaşından önce yapılması gerekmektedir.
Bebeklerin gözleri içe dönük gibi durmaktadır. Bunun sebebi burun kökünün daha geniş olması yada göz kapağının iç tarafında deri kıvrımının bulunmasıdır. Yaş ilerledikçe bu görüntü ortadan kalkacaktır. Gerçekten şaşılık olanlarda ise düzelme olmayacaktır. Yalancı ve gerçek şaşılık arasındaki fark ancak göz doktoru tarafından teşhis edilebilmektedir.
Şaşılık nasıl tedavi edilir?
Tedavide amaç görmenin korunması, gözlerin tekrar orta konuma getirilmesi ve binoküler görmenin sağlanmasıdır.Bu amaçla :
Gözlük verilebilir, cerrahi tedavi yapılabilir, ambliyopi için kapama tedavisi yapılabilmektedir.
Şaşılık ameliyatı nasıl yapılır?
Ameliyat sırasında göz küresi yerinden çıkarılmamaktadır. Üzerinde ufak bir kesi yapılarak kaslara ulaşılmakta ve şaşılığın tipine göre kaslarda çeşitli pozisyon değişiklikleri yapılmaktadır. Gerektiği durumlarda iki göze birden müdehale edilmektedir. Eriştinlerde lokal anestezi ile şaşılık ameliyatları yapılabilsede çocuklarda genel anestezi şarttır. Hasta günlük yaşantısına 1-2 gün içerisinde geri dönebilmektedir. Ancak birçok vakada tekrar ameliyat gereksinimi ortaya çıkmaktadır.
Her ameliyatta olduğu gibi şaşılık ameliyatlarınında da ufakta olsa komplikasyon riski vardır. Bunlar enfeksiyon, kanama çok nadirde olsa görme kaybıdır.
Üveit
Yapı olarak bir topa benzeyen gözün ortasında bulunan jel benzeri maddenin çevresini 3 tabakadan oluşan bir kılıf sarar. En dışta sklera adı verilen beyaz kısım, en içte retina adı verilen ve görmemizi sağlayan kısım ortadada uvea bulunur. Uveanın iltihabına üveit denir. Uvea gözü besleyen damarları bulundurmaktadır. Buranın iltihabı-enflamasyonu gözün tüm dokularını etkilemektedir. Bu durum görmeyi ciddi şekilde tehtid eden durumlara neden olmaktadır.
Üveitin belirtileri ve nedeni nedir?
Işığa karşı hassasiyet, ağrı, gözde kızarıklık, görmenin azalması en önemli belirtilerdir. Çoğu vakada sebep bulunamamaktaysada bazı hastalarda virüsler, mantarlar, parazitler üveite neden olabilmektedir. Ayrıca vücudun diğer kısımlarında bulunan hastalıklar (artritler, Behçet Hastalığı) neden olabilmektedir.
Üveit tanısı nasıl konmaktadır?
Belirtiler başlayınca göz doktoruna muayene olmanız gerekmektedir. Enflamasyon görmenin kalıcı bir şekilde kaybına neden olabilmektedir. Göz muayenesinin yanında çeşitli durumlarda sistemik bir hastalığın araştırılmasıda gerekebilmektedir. Bu durumda romatologlar, dahiliyecilerle ortak araştırmalar yapılabilmektedir.
Üveit tedavisi nasıldır?
Özellikle steroid ve göz bebeğini büyüten ilaçlar içeren damlalar sıklıkla kullanılmaktadır. Gözde daha derinlerde bulunan enflamasyonlarda sistemik ilaçların kullanılması gerekebilmektedir. Glokom, katarakt, neovaskülarizasyonlar (yeni damarların oluşması) gibi çeşitli komplikasyonlar gelişebilmektedir.
Gözün ön kısmında gelişen iritis, cyclitis gibi durumlar daha ani başlangıçlı ve daha kolay tedavi edilen durumlardır. Daha geride gelişen koroidit gibi durumların başlangıcı daha yavaş, tedavisi daha zordur.
Allerji
Allerji toplumda sık görülen bir hastalıktır ve insanların yaklaşık %15′inde allerjinin bir veya birkaç çeşidi görülür. Çevreyle direkt teması nedeniyle göz allerjik hastalıklara daha sık meyil gösteren bir organımızdır. Göz allerjileri gözde yanma, batma, kaşıntı, çapaklanma, kızarıklık, sulanma, ışığa karşı hassasiyet ve görme bozukluğu meydana getirebilir. İleri allerji formlarında gözün beyaz kısmında yapışıklıklar dahi olabilir.
Meydana gelen rahatsızlık insanların performansını etkilediği gibi enfeksiyonlara yatkınlığı artırır, kontakt lens kullanımını zorlaştırır ve daimi bir huzursuzluk kaynağı oluşturur. Göz allerjileri gözün yüzey dokularını ilgilendirir. Bunlar göz kapağı cildi, göz kapaklarının ve gözün beyaz yüzeyini örten ince konjunktiva isimli zar ve kornea dediğimiz saydam tabakadır.
Beş değişik göz allerjisi tanımlanmıştır:
- Mevsimsel ve mevsimsel olmayan allerjik konjunktivit,
- Bahar keratokonjunktiviti,
- Atopik keratokonjunktivit,
- Dev papiller konjunktivit,
- Temas göz allerjisi.
» Mevsimsel allerjik konjunktivit 
Mevsimsel allerjik konjunktivit (saman nezlesi) göz allerjilerinin yaklaşık olarak yarısını teşkil eder. Heriki gözde kaşıntı, sulanma ve yanma ile başlar. Bu şikayetlere genellikle burundaki allerji eklenir. Göz kapaklarında şişlik, gözün beyaz tabakasında kabarıklıklar, su toplaması ve kızarıklık görülür. Mevsimsel allerjiye neden olan etkenler genellikle polenler iken mevsimsel olmayan allerjiye neden olan etkenler yıl boyu karşılaşabildiğimiz ev tozu zerreleri ve hayvan atıklarıdır.
» Bahar keratokonjunktiviti
Bahar keratokonjunktiviti nadir görülür, daha çok dünyanın sıcak ve kuru iklime sahip bölümlerinde rastlanır. İlkbaharda başlar ve yazın sonuna kadar devam eder. Çocuklarda ve gençlerde, ayrıca erkeklerde daha sıktır. Bu hastaların %75′inde astım, atopik ekzema ve allerjik rinit gibi ek hastalıklara rastlanır. Sebep olan allerjen maddenin kesin olarak bilinmemesine rağmen polenlerin ortaya çıkarıyor olabileceği sanılmaktadır. Hastaların ilk şikayeti yoğun kaşıntıdır. Sonra ışığa karşı hassasiyet artışı, yanma, yabancı cisim hissi ve bulanık görme meydana gelir.
Gözde kızarıklık, göz kapağında düşüklük, gözde beyaz çapak artışı ve gözlerin kısılması izlenebilir. Tipik bulgusu üst kapağı örten zarda kaldırım taşı gibi kabarıklıkların oluşmasıdır. Bu kabarıklıklara gözün renkli kısmının hemen kenarında da rastlanabilir. İleri formlarında korneada ülser oluşabilir. Genellikle 5-10 yıl kadar sürer.
» Atopik keratokonjunktivit
Atopik keratokonjunktivit körlük riski taşıyan bir allerji çeşididir. Daha çok erişkinlerde görülür ve astım, nezle, atopik dermatit ve yiyecek allerjisi gibi durumlara eşlik edebilir. Hastanın yakınlarında da bu hastalıklara rastlanabilir. Bu allerji yıllarca sürebilir.
Başlangıcı bahar konjunktiviti gibi olmakla beraber oluşturduğu yara dokusu kapak iç kısımlarında yapışıklıklar yapabilir, kapak yapısını bozabilir, kapakların içe veya dışa dönmesine ve kirpiklerin göze batmasına neden olabilir. Korneada meydana gelen tutulum damar oluşumu tarzında olur ve ileride gerekebilecek olan bir keratoplastinin (ölü gözünden hasta gözüne kornea nakli) başarısını azaltabilir. Ayrıca bu hastalarda herpes simpleks, keratokonus, retina dekolmanı ve kapak iltihabı şansı fazladır.
» Dev papiller konjunktivit 
Dev papiller konjunktivit geçmişte kontakt lenslere, kontakt lens solusyonlarına, bu solusyonlardaki koruyucu maddelere ve göz damlalarına bağlı bir allerji veya uyumsuzluk olarak görülürdü. Günümüzde daha az görülmektedir.
Bazen göz protezleri, kullanılan dikişler ve kontakt lens üzerinde biriken allerjen maddeler de bu tip allerjiyi meydana getirebilir. Hastaların gözünde yoğun kaşıntı ve kontakt lens kullanımına uyumsuzlukla başlar. Göz kapaklarının altında papilla denilen büyük kabarıklıklar görülür. Korneada kesafet ve görme bulanıklığı meydana getirebilir.
» Temas göz allerjisi 
Temas göz allerjisi ilaçlara, ilaçların içindeki koruyucu maddelere veya makyaj ürünlerine karşı gelişebilir. İleri dönemlerinde göz yaşı kanalında tıkanıklık, konjunktivada skarlaşma ve korneada damarlanma meydana getirebilir.
»Tanı 
Allerjik göz hastalıklarının tanısı hastadan alınacak hikaye üzerine inşa edilecek muayene ve laboratuvar incelemeleri ile konur. Kırmızı göz oluşturan pekçok durum göz allerjisini taklit edebilir ve doğru tanı için iyi bir göz muayenesi gerekir. Muayenede göz kapakları, göz yüzeyini örten konjunktiva isimli zar, bezlerin açıldığı bölümler, kirpikler ve kornea dikkatle incelenir. Bazen göz kapaklarının ters çevrilerek arka yüzeyinin incelenmesi gerekebilir.
Bazı mikrobik hastalıklar, sebebi bilinmeyen iltihabi durumlar, göz kapağı iltihapları, bazı cilt hastalıklarının göz bulguları, kuru göz hastalığı, gözün bağ ve damar tabakasının iltihabi hastalıkları, böcek ısırıkları, kirpik diplerine yerleşen bitler göz allerjisini taklit eden bir tablo meydana getirebilir. Tanısal test olarak allerjen maddenin bulunması, göz yaşında ve kanda bazı maddelere bakılması yardımcı olsa da en fazla bilgi muayeneden elde edilir.
»Tedavi 
Allerjinin tedavisinde en önemli yapılması gereken şey allerjen madde tespit edilebiliyorsa mümkün olduğu sürece ondan kaçınmaktır. Gözdeki şikayetlerin rahatlatılması açısından soğuk uygulama ve suni göz yaşı ilaçları faydalı olabilir. Çoğunlukla da antihistaminik ilaçlara, damarları büzen ilaçlara, allerjik şikayetleri ortaya çıkaran hücreleri dengeleyici ilaçlara, iltihap giderici ilaçlara ve kortizonlu ilaçlara ihtiyaç duyulur
Read more

Ürtiker Nedir? Tedavisi


Ürtiker (kurdeşen) Nedir?
Ürtiker, basınca solabilen, kırmızı ve deriden kabarık, sıklıkla kaşıntılı ve 1 – 2 mm. den bir kaç cm.ye kadar değişebilen büyüklükte, kenarları düzensiz kabartılardan oluşan bir grup deri hastalığıdır. Kabarıklıklar, sıklıkla 48 saatten daha kısa bir zamanda kaybolma eğilimindedir. Daha derin deri yapıları ve deri altı dokusunun keskin kenarlı şişliği ise anjioödem adını alır. Her iki hastalık da toplumda yaygın görülen hastalıklardır. Kadınlarda ve 20 – 40 yaşlarında daha sık rastlanmaktadır. Altı haftadan daha kısa süreli ürtiker – anjioödem ani (akut), daha uzun süreliler ise süregen (kronik) ürtiker – anjioödem olarak adlandırılır.
Ürtikerin Sebepleri Nelerdir?
Ani ürtikerin sebeplerini saptamak genellikle daha kolaydır. Bunlar arasında mikropların yol açtığı solunum yolu enfeksiyonları, besinler, temas edilen kimyasal maddeler, barsak parazitleri, sinüzit, idrar yolu iltihaplanmaları sayılabilir. Buna karşılık süregen ürtiker vakalarında ancak % 10 oranında bir sebep bulunabilmektedir. Bulunabilen sebepler arasında da besinlere hassasiyet ilk sırayı almaktadır. Özellikle besin katkı maddelerini içeren yiyecek ve içecekler (boyalı sakızlar, şekerler, patates cipsi vb.), baharatlı ve konserve edilmiş yiyecekler, kabuklu kuru yemişler en sık sorumlu tutulan maddelerdir. Halk arasında sanıldığının aksine ürtikere yol açan nedenler arasında çok az oranda iç organ bozuklukları yer alır. Bunlar arasında karaciğer, böbrek ve tiroid gibi organların bozuklukları sayılabilir. Bu organlara bağlı bozukluklarda ürtiker oluşabilir ise de bu organların işlevlerinin bozulmasından ileri gelen belirtiler çoğu kez daha ön plandadır. Örneğin karaciğer bozukluklarında sarılık veya karında şişlik olması (asit) ürtikerden daha çok dikkat çeker.
Diğer Ürtiker Tipleri Nelerdir?
Akut ve nedeni bilinmeyen kronik ürtikerin yanı sıra çocuklarda daha sık görülen herediter anjioödem ve fiziksel sebeplerle oluşan ürtiker tipleri de vardır.
Herediter anjioödem, doğuştan itibaren ortaya çıkar. Ailevi geçiş gösterir, tekrarlayıcı ve kendiliğinden sınırlanan anjioödem nöbetleri ile kendini belli eder. Deri, derialtı, üst solunum yolları ve gastrointestinal kanalın tutulduğu bu dönemler genellikle bir kaç saat sürer ve nadiren 2 – 3 günü aşar. Anjioödeme ürtiker veya kaşıntı eşlik etmez.
Fiziksel nedenlerle oluşan ürtikerlerde hastalık belirtileri ancak deri çeşitli fiziksel uyarılarla karşılaştığında ortaya çıkmaktadır. En çok görülenleri şunlardır:
Soğuk ürtikeri kaşıntı, eritem ve soğuğa maruz kalmayı izleyen bir kaç dakika içinde ortaya çıkan şişlik şeklindedir. Belirtiler genellikle 1 – 2 saat içinde ortadan kalkar. Tanısı ön kola bir buz küpünü 5 dakika süreyle uygulamak ve hastayı 10 – 15 dakika süreyle gözlemekle konulur.
Dermatagrafizm ve basınç ürtikerinde deriye basınç uygulanan yerde beş dakika içinde kabarıklık ve kırmızılık ortaya çıkar. Dermatografizmde deri üzerine basınç yaparak yazı yazılırsa bir kaç saniye içinde burada kabarıklık ve kızarıklık olmaktadır. Dermografizme sağlıklı insanların % 5’inde rastlamak mümkündür.
Kolinerjik ürtiker kaşıntılı, noktalar tarzında ve bastırıldığında solan kırmızı kabarcıklar şeklinde olup vücut sıcaklığının artışı sonucu ortaya çıkar. Kolinerjik ürtiker pratikte rastlanan ürtiker vakalarının yaklaşık % 3.5 – 4’ünden sorumludur. Egzersiz, sıcak duş ve banyo, ateş ve anksiyete oluşmasını kolaylaştırır.
Su ürtikerinde suyun sıcaklığı ile ilişkisi olmadan su ile karşılaşma durumunda ürtiker oluşmaktadır. Çok seyrek görülen bir durumdur.
Güneş ışığına bağlı (solar) ürtiker, güneşe veya suni ışığa maruz kalma sonucu ürtiker ortaya çıkmasıdır.
Ürtiker nedir?
Ürtiker, vücudun çeşitli bölgelerinde batıp çıkmalar şeklinde seyreder. Kırmızı, deriden
kabarık, değişik çap ve şekillerde olabilir. Bazen küçük küçük, çok sayıda yan yana ve ayrı bölgelerde, bazen birbiri ile birleşerek ortası beyazlaşan,

kenarı kırmızı, dantela gibi sınırları net belli olan şekiller alır. O kaybolurken bir başka yerde yeniden çıkar. Birkaç dakika ile saatler boyu arasında değişen sürelerde kalabilir. Bazen çocuğun tüm vücudunu kaplayıp anne babayı paniğe sokabilir. Ancak en önemli özelliği, bu

kötü görünüme karşın çocuğun genel durumunun iyi olması, kaşıntı dışında rahatsızlık vermemesidir.





Ürtiker nedenleri:

1. Gıda allerjisi
En sık karşılaşılan, bir gıdayı yemek veya içmek sonucu ortaya çıkan şeklidir. Gıdanın alımından kısa bir süre sonra; bazen dakikalar bazen saatler içinde ortaya çıkar. Gıda allerjisinin tek belirtisi ürtiker değildir. İshal, kabızlık, karın ağrısı, solunum sistemi belirtileri, çarpıntı, halsizlik gibi çok çeşitli belirtiler olabilir. Ancak en sık rastlananı ürtikerdir. Gıdanın bizzat kendisine allerji olabileceği gibi, içine konan koruyucu veya katkı maddeleri de yol açabilir.
2. Enfeksiyonlar
Çocuklarda, vücuda giren mikrobun bizzat kendisi, salgıladığı kimyasal maddeler veya bu mikroba karşı vücudun kendisini savunmak için salgıladığı kimyasal maddeler ürtikere yol açabilir. Basit bir boğaz ağrısı deyip geçiştirilen ama aslında çok önemli olabilen bademcik iltihabı, farenjit, diş çürüğü, sinüzit, idrar yolu enfeksiyonu gibi akut enfeksiyonlar kendini ilk ürtikerle gösterebilir. Daha uzun süreli (kronik) enfeksiyonlardan sarılık mikrobunun yol açtığı hepatit A, hepatit B gibi adları olan ve esas karaciğer hasarı yapan enfeksiyonlarda da ürtiker görülür. Zaten halk arasında yaygın bir inanış vardır;
ürtiker görünce hemen karaciğerin bozulmuş olduğuna yorulur. Oysa o kadar ön sırada değildir. Barsak parazitleri; solucan, kıl kurdu gibi parazitlere bağlı ürtiker olabilir.
3. Sinek-böcek sokmaları
En sık karşılaşılan nedenlerdir. Evde tahtakurusu sokması, yol yol, her biri ayrı, yuvarlak, kaşıntılı, yaklaşık 1cm çapında kırmızı lekeler şeklinde görülür. Sabah kalktığında fark etmeyip güm içinde fark edilebilir; böylece parazit ihtimali akla gelmez. Evcil hayvanlardan, başka insanlardan ve ortamlardan rahatlıkla geçebilir. Yine okulda, kreşte, piknikte, ağaç altında oynayan çocuğun yakasından içeri giren tırtıl veya ağaçtaki böcek yumurtaları, aslında kapalı olan vücut bölgelerinde de ürtikere yol açar. Akşam evde çocuğun üstü değiştirilirken fark edilir, panik içinde yeni bir olay şeklinde yorumlanıp acile başvuru nedeni olabilir. Sivrisinek başta olarak çeşitli uçan veya yürüyen böcekler, karıncalar da ürtikere yol açabilir.
4. Fiziksel nedenler
Güneş, sıcak hava, soğuk hava, su, giysi lastiğinin basısı gibi çeşitli dış etkenlere bağlı olabilir.
5. Diğer sistemik hastalıklar
Kollajen doku hastalığı denen daha ciddi ve araştırılıp kesin tanı konarak mutlaka tedavisi gereken bir hastalık grubuna bağlı ürtiker görülebilir. Yine çok ciddi kan veya diğer organ hastalıklarının da bir belirtisi olabilir.
Ne kadar sürer?
Sebebe bağlıdır. Ancak sinek sokması, alınan bir gıda gibi bilinen ve tekrarlanmayan nedenle olursa, birkaç saatte rahatsız edici hali geçer. İzi de, kaşıyıp mikrop kaptırıp yara yapılmamışsa kısa sürede kaybolur. Kalıcı iz bırakmaz. Bazen 6 haftadan uzun süren şekli; kronik ürtiker denir. Ayrı bir konu olarak mutlaka bir allerji uzmanınca araştırılması ve tedavi edilmesi gerekir.
Tedavisi
Sadece sinek-böcek sokmasına bağlı olduğunda, dıştan bir delik ile vücuda giren kaşındırıcı bir zehir söz konusudur. O zaman bu bölgeye kortizonlu-antihistaminikli bir pomad, jel, losyon sürülebilir. Diğer tip ürtikerde dıştan sürülen ilacın faydası yoktur. Etkenin bulunup ortadan kaldırılması ve tedavisi esastır. Ama hemen rahatlatma adına da antihistaminik ilaçlar; şurup, hap, iğne şeklinde kullanılabilir. Küçük çocuklarda sakinleştirici etkisinden de yararlanmak için 1. kuşak denilen, eskiden beri bilinen yaygın kullanılan antihistaminik ilaçların dozuna dikkat edilerek verilmesi uygundur.
Anjioödem nedir?
Ürtikerle beraber veya tek başına, belli vücut bölgelerinin şişmesidir. En çok dudaklar, göz kapakları, eller-ayaklar, kulaklar şişer. Tüm vücut bile şişebilir. En önemlisi ise, ağız içinde dilin, boğazın şişmesi sonucu nefesi engelleyip ölüme bile yol açabilir. En kısa sürede bir doktora ulaşmak gerekir.
Bazı ürtiker ve anjioödemler de ailesel, kalıtsal bir hastalıktır. Ailede birden fazla kişide görülüyorsa, hele tekrarlıyorsa, mutlaka bu yönden de araştırıp tedavi edilmesi gerekir.
Read more

Trigeminal Nevralji Nedir?

TRİGEMİNAL NEVRALJİ
Trigeminal sinirin inerve ettiği alanlarda ataklar halinde gelen ağrıdır
Bayanlarda sıktır
Genç bir hastada trigeminal nevralji saptanmış ise multipl skleroz düşünülmeli (ilk belirtisi olabilir)
Tedavisi: karbamazepindir. Etkisiz olduğu durumlarda fenitoin ve baklofen kullanılabilir.
Cerrahi tedavisinde rhizotomi yapılabilir.
Read more

Parkinson Hastalığı Nedir? Tedavisi


İstemli hareketlerde yavaşlama, akinezi, kas rijiditesi ve tremorla karakterize bir hastalıktır.
40-70 yaşlarında başlar
Erkeklerde daha sık
İdiopatik parkinsonda: Lewy’nin hiyalin cisimcikleri bulunur.
Parkinson-demans kompleksinde nörofibriller yumaklar görülür.
Temel patoloji dopamin eksikliğidir
Nigro-striatal yolakta dopamin azalır.
Striatumda bulunan kolinerjik nöronlara inhibisyon ortadan kalkar
Genel belirtiler:
Yüz görünümünde değişiklik
Meyerson işareti (glabellaya vurmakla)
Bradikinezi, akinezi olur
Rijidie görülür (dişli çark belirtisi)
İstirahat tremoru
Refleks değişikliği ve patolojik refleks görülmez
Otonomik belirtiler görülebilir (yüzde yanma, kızarma, kan basıncında düşme, ortostatik değişiklikler görülebilir)
%90 hastada depresyon vardır.
Ani başlangıçlı parkinson semptomlarında antipsikotik alımı mutlaka sorgulanmalıdır.
Parkinson Tedavi:
MAO-B inhibitörleri (selejiline)
Bromokriptin (D2R agonisti)
Antikolinerjikler (striatumda artan kolinerjik aktivite için)
L-Dopa+Dopa dekarboksilaz
L-Dopa’ya uzun süre devam edildiğinde on-off fenomeni görülebilir.
Sık aralıklarla düşük doz L-dopa vermek gerekir
Devam ederse apomorfin veya lisuride kullanılır.
Read more

Japon Bilim Adamlarına Göre Migrenin Nedeni ve Tedavisi

Migren, dünyada insanlarda en sık görülen ağrılı bir rahatsızlıktır. Bulantı, kusma, ışığa ve sese gürültüye duyarlılık gösteren bir rahatsızlıktır. Migreni olan kişi yanındakilere zor anlar yaşatabilir. Migren atakları yaşam kalitesini düşüren ve/veya durduran şiddetli bir baş ağrısıdır. Her insanın 10/1'inde görünen migren, kadınların 4/1'inde en sık rastlanan rahatsızlıktır.
Migren Tarih Oldu!
Bilim adamlarının yaptıkları araştırma migren’in kendini yenilemesinin ve tedaviye cevap vermemesinin sebebini elektro manyetik dalgalar olduğunu ortaya sürdü. Yapılan incelemeler ve uzun soluklu araştırmalar nihayet sonuca erdirildi. Migren rahatsızlığı artık sona erdi!

Bunun ardından Japon bilim adamları bu dalgaların insan vücuduna olan zararlarını engelleyerek yaptıkları araştırma da migren ataklarının birkaç kez şiddetli olarak geçirdikten sonra tamamıyla yok olduğunu kaydettiler. İşte o mucize!

Jinsei, 2010 yılında İngiltere Kay Pidgeon'da yaptığı bilimsel araştırmanın ilk nicel gözlem hipotezini basına açtı. Raporu incelediğimizde Uluslararası kabul görmüş PIP teknolojisi kullanarak vücuda temas halindeyken yapılan inceleme de Jinsei, vücuda bir auro kalkanı (Vücuttan yayılan ışınsal bir enerji alanı) oluşturarak dışarıdan gelen zararlı manyetik sinyallerden korumasına yardımcı olmaktadir.

Sıkı takipçileri ve/veya kullanıcıları arasında bu ürünü kullanan ünlü simalarda var. Bunlardan bazıları; Ajda Pekkan, Arda Turan, Fatih Terim, Hakan Yılmaz, Emre Belezoğlu, Hakan Şükür, Süleyman Demirel, Nurseli İdiz, Gökçe Özyol, Christof Daum, Emre Belözoğlu, Hakan Şükür, Songül Karlı, Ozan Orhon, Yılmaz Erdoğan şeklinde liste uzayıp gidiyor. Televizyon ekranının her köşesinde Jinsei'yi görmek mümkün; Kurtlar Vadisi, Yahşi Cazibe, Kavak Yelleri, Papatyam bunlardan sadece bazıları.

FOX TV Ana haber bültenine göre Ajda Pekkan: "Bana bu kolyeyi Ender Saraç tavsiye etti. Ona müteşekkirim. Vücudumdaki değişikliği anında hissettim. Çok daha zinde çok daha formdayım" diyor.

Jinsei Kolye, radyo aktivite testinden de olumlu rapor almış bir ürün. Yani bir elektrik akımı ile çalışmıyor. Jinsei, Türk Atom Enerjisi Kurumundan radyo aktivite dağıtmadığını ve güvenilir bir ürün olduğunu raporluyor buda sağlık için hiç bir zararının olmadığının altını çiziyor.

Ürünün birçok tanıdık siması ve büyük başarıları var. Günümüz teknolojisi bize bir çok kolaylık sağlarken, sağlığımızı da bir o kadar derinden tehdit ediyor. Cep telefonu, Bilgisayarlar ve Kablosuz Modemler, Baz istasyonları bunlardan sadece bazıları. 

Her gün konuştuğumuz cep telefonunun sigara gibi öldürür yazısı kısa bir zaman içerisinde açıklanması duyumlar arasında.

Dünya Sağlık Örgütü'nün yürüttüğü yeni araştırmaya göre de cep telefonu kullanmak beyin kanseri riskini artırıyor. Bu tür elektro manyetik cihazların yaydıkları görünmeyen zararlı sinyaller, birçok hastalığı tetiklediği gibi mevcut hastalığın da iyileşmesine engel olabiliyor.

Jinsei'nin resmi web sayfası yorumlar bölümünde, Jinsei kullananların telefon numaralarını bıraktığını da görebiliyorsunuz. Facebook fun club sayfasında ise 15.000 takipçisi olan ve görüşlerini paylaşan insanlar Jinsei kolyenin faydasından bahsediyor. 
Jinsei'nin başarılı sonuçlar aldığı hastalıklar sırasıyla;

Migren
•Panik Atak
•Anksiyete
•Denge Sorunu
•Alzaymır
•Yorgunluk ve Halsizlik
•Stres
•Uykusuzluk
•Kemik ve Eklem Ağrıları
•Baş-Bel-Boyun-Omuz Ağrıları
•Ürtiker
•Uyku Apnesi
•Konsantre bozukluğu

Bunlar sadece bazıları faydaları saymakla bitmiyor. Buzdolabındaki ürünlerin taze kalarak uzun süre kullanılmasını sağlıyor. Jinsei Kolye kullananlar kış aylarında hasta olmadıklarını veyahut hasta olsalar dahi kısa bir sürede atlattıklarını ekliyorlar. Uzmanlar bu tür zararlı sinyaller hastalıkları kapımıza getiriyor, bir rahatsızlığımız olmadan bu ürünü kullanmamız bize fayda sağlayacaktır diyorlar. 

DR. Ender Saraç: "Ben kullanıyorum tavsiyede ediyorum, en azından ne yapabilirsek kardır demiştir". 

Jinsei Kolye, radyo aktivite testinden de olumlu rapor almış bir ürün. Yani bir elektrik akımı ile çalışmıyor. Jinsei, Türk Atom Enerjisi Kurumundan radyo aktivite dağıtmadığını ve güvenilir bir ürün olduğunu raporluyor buda sağlık için hiç bir zararının olmadığının altını çiziyor.

Jinsei Power yetkilileri, sahte ürün uyarısında bulunarak "Ürünü Türkiye'ye getirdikten sonra birçok sahtemiz hem kolye olarak hem de bileklik olarak piyasaya çıkmıştır. Fakat hiç birinin bilimsel dayanakları olmadığı gibi hiç bir yararları da yoktur." şeklinde konuşuyor ve mutlaka gerçek bayi kanalıyla satın alınması uyarısını yapıyor.

Jinsei ile ilgili daha fazla bilgi için 444 16 82 bu telefondan veya www.jinseipower.com adresinden yetkililere ulaşabilirsiniz. Ayrıca üründen memnun kalınmazsa firma bir ay içerisinde iade garantisi veriyor.
Read more