tarih dersi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tarih dersi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Orhan Gazi Kimdir? Hayatı Tarih Dersi, Konu Anlatımı

Orhan Bey, 1281 (veya 1288) de Söğüt’te dünyaya geldi. Daha önce de
ifade ettiğimiz gibi, annesi Mal Hâtun Osman Bey’in ilk hanımı ve Selçuklu

Vezirlerinden Ömer Abdülaziz Bey’in kızıdır. Osmanlı padişahlarından
Sultân, Hân, Seyfüddin ve Şücâ’uddin gibi ünvanları ilk olarak hakkıyla elde
eden ve kullanan zattır. 1324 yılında 36 veya 43 yaşında babasının yerine
Osmanlı Beyliğinin uc beyi oldu. Askerî bir deha olan Orhan Bey, kısa
zamanda şöhretini dünyaya duyurmasını, ilmiyeden gelen vezir Hacı
Kemâlüddin oğlu Alâ’addin Paşa, kardeşi ve veziri Alâ’addin Paşa, yine
ilmiyeden gelen Molla Tâceddin Kürdî ve Vezir Hayreddin Paşa, vezir Lala
Şahin Paşa ve de önce Bilecik sonra da Bursa Kadılığına getirilen Çandarlı
Kara Halil gibi devlet adamları ile meşveret etmesine ve onların tecrübe
lerinden yararlanmasına borçludur. Osmanlı Devleti, Orhan Bey zamanında
kurulmuştur.


Orhan Bey, Köse Mihal, Turgut Alp, Şeyh Mahmûd, Gâzî Mihal Bey ve Ahi Hasan gibi kahramanların gayretiyle, senelerdir çevreden kuşattığı Bursa’yı 6 Nisan 1326 tarihinde fethetmiş ve Bey Sancağı adıyla oğlu Murad’a vermiştir. Artık Osmanlının merkezi Yenişehir değil Bursa’dır. Bu hadiseden sonra, 1327 senesinde Bursa Kadısı Cendereli (Çandarlı) Kara Halil ve vezir Alâ’addin’in tavsiyeleri ile saltanatın en önemli alâmeti olan ilk Osmanlı akçesini (son zamanlarda Osman Bey’e ait bir sikke de bulunduğundan bu görüş nakz olunmuştur) yani sikkesini bastırmıştır. İlk darbhane de Bursa’da kurulmuştur.

Osmanlı sınırlarının Karadeniz ve İstanbul Boğazına doğru ilerlediğini gören Bizanslılar, Darıca ile Eskihisar arasında bir yer olan Pelekanon’da Osmanlı ordularıyla karşılaşmışlar ve Osmanlılar İmparatoru yaraladıkları gibi, 1329 veya nihâî olarak 1331’de İznik’i fethetmişlerdir. İznik, Bizans açısından kudsî bir değere haizdi ve bunun farkında olan Orhan Bey, buradaki Ayasofya isimli Kiliseyi camiye çevirdi ve burada Osmanlı Devleti’nin ilk Üniversitesini kurarak başına da büyük âlim Kayserili Molla Davud’u tayin etti. İznik’i kurtarmak için hücuma geçen Bizans İmparatorunu, kaçmaya mahkum eden Orhan Bey, böylece 1335’e doğru bütün İslâm âleminde ve Avrupa’da Sultân ünvanıyla anılmaya başlandı; sonra da sulh yolunu tercih etti. Bu arada Bizans İmparatorunun kızı Prenses Theodora ile evlendi.




Bizans ile sulh yapan Sultân Orhan, bu sefer Anadolu fetihlerine yöneldi ve 1345’e doğru ilk olarak bir Anadolu Beyliğini yani Balıkesir merkezli Karesi Beyliğini Osmanlı Devleti’ne ilhak etti ve Anadolu’da 1354 yılında Ankara’ya kadar ilerledi ve orayı fethetti. Güneyde Çandarlı Körfezine dayanan Osmanlılar, Marmara Denizinin güneyindeki son toprakları da Bizans’ın elinden aldı; Üsküdar Osmanlı Devleti’nin eline geçti. Candaroğullarına bağlı Uluğ Beyoğulları Beyliği de Osmanlı Devleti’ne katıldı.

Kayınpederi olan Bizans İmparatoru’nun kendisine saldıran Slavlar ve Bulgarlara karşı Orhan Bey’den yardım istemesi üzerine Osmanlı ordusu, evvela 3 Şubat 1347 yılında İstanbul’a girdi. Sonra döndü. Paşa’nın yardım ordusunun öncüsü Gâzî Umur Bey’dir. 1347’de Süleyman Paşa, İmroz’a çıkartma yapmak istedi, ancak püskürtüldü. 1349 yılında yardım için Rumeli’ye geçti, Selanik’e kadar geldi ve şehri slavlardan kurtararak geri döndü. 1353 tarihinde, bu yardıma minnettar olan İmparator, Gelibolu yarım adasında, Çanakkale Boğazının Avrupa kıyısı üzerinde küçük Çimpe kalesini Avrupa’ya geçerken kolaylık olsun diye Süleyman Paşa’ya hediye etti. Daha önceki geçişlerden farklı olarak, artık Osmanlı Beyliği, Rumeli’nde hukuken ve fiilen var olmuşlardı. Türk tarihinin önemli olaylarından olan Rumeli’ye geçişin kahramanı Süleyman Paşa, Lüleburgaz ve Çorlu’yu da fethettikten sonra, 1357 yılında atının ayağının sürçmesi sonucunda düşerek vefat etti. Rumeli fetihlerini onun yerine Şehzâde Murâd devam ettirdiyse de, bu acıya dayanamayan 81 yaşındaki Sultân Orhan, 1362 yılında Nisan ayının sonlarına doğru vefat etti.


Orhan Gazi Başa Geçtiğinde
Orhan Bey, kaynaklardan öğrendiğimize göre hayatı boyunca 4 hanımla evlendi. Bunların aynı zamanda hanımları olduğu düşünülmemelidir. Bu hanımları ve bunlardan doğan çocukları sırasıyla şunlardır: 1) Nilüfer Hâtun (Holofira): Yarhisar Tekfu’runun kızıdır; Müslüman olup Nilüfer adını almıştır. Süleyman Paşa, I. Murad ve Şehzâde Kasım’ın annesidir. 2) Asporça Hâtun: Bizans İmparatoru’nun kızıdır; Şehzâde İbrahim ve Fatma Sultân’ın annesidir. Müslüman olmuştur. 3) Theodora Hâtun: Müslüman olmadığı ve evliliğin kısa sürdüğü anlaşılıyor. Şehzâde Halil’in annesidir. 4) Eftandise Hâtun: Mahmûd Alp’in kızıdır.
Orhan Gazi Vefat Ettiğinde


Sultân Orhan zamanındaki büyük ilim adamları ve maneviyât reisleri arasında, İznik’deki ilk yüksek tahsil müessesesinin müderrisi Davud-ı Kayserî, sonradan onun halefi olan ve yaya ile müsellemin teşkilinde fikir veren Alâ’addin Esved veya Kara Hoca, Osmanlı Devleti’nin ilk Bursa Kadısı ve Kazaskeri Çandarlı Kara Halil, Hasan-ı Kayserî ve maneviyât reislerinden ise, Seyyid Ahmed-i Kebîr-i Rufâ’î, Karaca Ahmed, Ahi Evran ve Musa Abdal başta gelen simalardandır
Read more

Osman Bey Kimdir? Osman Gazi Tarih Dersi Konu Anlatımı, Ders Notları

Osman Bey, Osmanlı Devleti’ni ve Osmanoğullarını kuran ve adını devleti
ne ve soyuna vermiş bulunan ilk Osmanlı Sultânıdır. Kendisine Kara
Osman, Fahruddin ve Mu’înüddin de denmiştir. Osman Gâzî, hayatının
sonuna kadar emîr yani bey olarak anılmıştır; vefâtından sonra Hân ve
Sultân denmiştir. Çünkü hayatının sonlarına doğru uc beyi olmuştur.
Osman Bey, 1258 tarihinde Söğüd’de veya Osmancık’da dünyaya geldi.
Babası Ertuğrul Gâzî ve annesi Halîme Hâtun’dur. 24 yaşındayken babası
nın yerine geçti. Osman Gâzî, önce Kastamonu’daki Çobanoğullarına,
sonra da Kütahya’daki Germiyanoğullarına bağlı idi.

Onlar da Selçuklu Sultânına bağlıydılar. İlk evliliği, 1280 civarında, Sultân Orhan’ın annesi ve
Selçuklu vezirlerinden Ömer Abdülaziz Beyin kızı olan Mâl Hâtun iledir.
1289 yılına doğru Şeyh Edebali’nin kızı Rabî’a Bâlâ Hâtun ile evlenince,
nüfuzu ve kudreti arttı. Bu hanımından da Şehzâde Alâ’addin dünyaya geldi.


1281 yılında babasının yerine aşiret beyi olan Osman Bey, bir görüşe göre, Selçuklu Sultânı II. Gıyâseddin Mes’ûd’un 1284’de Söğüd ve çevresinin kendisine tahsis edildiğine dair olan fermanı ve yanında hediye ettiği ak sancak, tuğ ve mehterhâne ile uc beyi olmuştur. 1288 veya 1291 tarihinde Karacahisâr’ı fethetmesi ve Dursun Fakih’e kendi adına hutbe okutması, Osman Bey’in yarı istiklâlini kazanması demektir.




Osman Gâzi’nin Bizans sınır şehirlerini birer birer fethetmesi üzerine telâşa düşen Bizanslılar onu ortadan kaldırmak için bir düğün vesilesiyle bir baskın hazırlarlar. Baskına baskınla cevap veren Osman Bey, 1299 yılında Yarhisâr ve Bilecik’i fethetti ve beylik merkezini Bilecik’e nakletti ve fitneye sebep olan Yarhisâr Tekfurunun kızı Nilüfer’i (Holofura’yı) oğlu Orhan ile evlendirdi. Bu tarih, daha önce açıklanan sebeplerle Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılı kabul edildi. 27 Ocak 1300’de Selçuklu Sultânı III. Alâ’addin Keykubad’ın saltanat alâmeti olan tabl, alem ve tuğu Osman Beye bir ferman ile göndermesi ile artık Osman Bey müstakil bir uc beyi olmuştu. 1301 yılında Bursa’ya yakın bir yerde Yenişehir’i kurdu ve saltanat merkezini buraya nakletti. Bu arada bütün bu fetihlerde kendisine yardım edenleri de unutmadı ve kardeşi Gündüz Bey’e Eskişehir’i; oğlu Orhan Bey’e Sultânönü’nü; Hasan Alp’a Yarhisâr’ı; Şeyh Edebalı’ya Bilecik’i ve Turgut Alp’e İnegöl’ü verdi ve Edebalı’nın torunu Alâ’addin’i yanında götürdü. 1308 yılında İlhanlı Hükümdarı Ahmed Gazan tarafından Selçuklu Devletine son verilince Osmanlı Devleti tamamen müstakil hale geldi. 1313’de Harmankaya Hâkimi Köse Mihal Bey’in Müslüman olmasıyla Mekece, Akhisâr ve Gölpazarı Osmanlının eline geçti. 1320 yılından itibaren çevrede fazla görünmeyen Osman Bey, 1324 yılında beyliği oğlu Orhan Bey’e devretti. 1324 yılı Şubat ayında Bursa’nın fethini görmeden 67 yaşında vefat eden Osman Bey, vasiyeti üzerine, geçici olarak gömülü bulunduğu Söğüd’den alınarak 2.5 yıl sonra 1326 yılında Bursa’daki Gümüş Künbed’e defn olunmuştur.

Osman Bey Beyliğin Başına Geçtiğinde
Babasından 4800 km2 olarak aldığı toprakları 16.000 km2’ye çıkaran Osman Bey’in Orhan ve Alâ’addin dışındaki çocukları şunlardır: Fatma Hâtun, Savcı Bey, Melik Bey, Hamîd Bey, Pazarlı Bey ve Çoban Bey. Bugünkü mülkî taksimata göre, Osman Bey zamanında Osmanoğullarının ülkesi, Bilecik, Eskişehir merkez, Sakarya’ya bağlı Geyve, Akyazı ve Hendek, Kütahya-Domaniç ve Bursa ilinin Mudanya, Yenişehir ve İnegöl ilçelerini kapsıyordu.


Osman Bey Vefat Ettiğinde
Osman Bey zamanındaki büyük âlimler ve şeyhlerden bazılarını da hatırlatmakta yarar vardır: Âlimlerden en önemlileri Mevlânâ Şeyh Edebalı, Dursun Fakîh ve Hattâb bin Ebî Kâsım Karahisârî’dir. Maneviyât reislerinden ise, Şeyh Muhlis Baba, Şeyh Âşık Paşa, Şeyh Ulvân Çelebi, Şeyh Hasan Çelebi ve Baba İlyas mutlaka zikredilmelidir.
Read more

20.yy Osmanlı Devleti ile İlgili Test Soruları ve Cevapları


1. İngiltere kendi çıkarları nedeniyle özellikle XIX. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti ile iyi geçindi. XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü korumak yerine, Osmanlı Devleti'nin parçalanmasına çalıştı.
İngiltere'nin politikasının değişmesinin sonuçları arasında aşağıdakilerden hangisinin bulunduğusöylenemez?
A) Reval Görüşmesi ile Rusya'nın Balkanlarda serbest kalması
B) Arnavutluk'un bağımsızlığını ilan etmesi
C) Ege Adaları'nın çoğunun Yunanistan'a bırakılması
D) Osmanlı Devleti'nin Almanya'ya yakınlaşması
E) Kıbrıs ve Mısır'ın işgal edilmesi

2. Almanya ile Osmanlı Devleti arasında XIX. yüzyıl sonlarından itibaren ortaya çıkan yakınlaşmanın nedenleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı topraklarını işgal etmeye başlaması
B) Almanya'nın Ortadoğu'daki etkisini artırmak istemesi
C) Osmanlı Devleti'nin Almanya'nın kendisini koruyabileceğini düşünmesi
D) Almanya'nın Osmanlı Devleti'nin askeri gücünden yararlanmak istemesi
E) Almanya'nın Osmanlı topraklarını önemli bir hammadde kaynağı ve pazar olarak görmesi

3. II. Abdülhamit döneminde kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti, meşrutiyetin yeniden ilanı doğrultusunda mücadele etti.
İttihat ve Terakki'nin bu mücadelesi;
I. Osmanlıcılık ideolojisini gerçekleştirmek
II. Egemenlik anlayışını değiştirmek
III. Mebuslar Meclisi'nin kapatılmasını sağlamak
IV. Kanun-i Esasi'ye işlerlik kazandırmak
V. Padişahın mutlak otoritesini güçlendirmek
gibi amaçlarından hangilerine yönelik bir çalışma olamaz?
A) I ve II           B) II ve III               C) III ve IV
D) II ve IV        E) III ve V

4. XX. yüzyıl başlarında ortaya çıkan gelişmelerden hangisi, Osmanlı Devleti'nde halkın yönetime katılmasını sağlamıştır?
A) II. Meşrutiyet'in ilanı
B) Reval Görüşmesi
C) 31 Mart olayı
D) Bab-ı Ali Baskını
E) II. Abdülhamit'in tahttan indirilmesi

5. Osmanlı Devleti'nde,
I. I. Meşrutiyet (1876), Balkan sorunlarını görüşmek üzere Avrupa devletlerinin toplandığı Tersane Konferansı’nın çalışmalarına başladığı gün ilan edildi.
II. II. Meşrutiyet (1908) Rusya ile İngiltere arasında Osmanlı Devleti'nin paylaşılması üzerine yapılan "Reval Görüşmeleri"nden sonra ilan edildi.
Bu gelişmelere bakılarak Osmanlı Devleti'nde meşrutiyet yönetimlerine geçilmesindeki beklentinin aşağıdakilerden hangisi olduğu savunulabilir?
A) Halkın istekleri doğrultusunda hareket etmek
B) Meşrutiyet yönetimlerimin gerekliliğini kanıtlamak
C) Devletin içişlerine karışılmasını önlemek
D) Osmanlı Devleti'ni Avrupa'nın güçlü devletlerden biri haline getirmek
E) Mutlakıyetin devamına ortam hazırlamak

6. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin çalışmaları sonucu II. Abdülhamit 1908'de meşrutiyeti yeniden ilan etmek zorunda kaldı. Ancak 1909’da Meşrutiyete karşı 31 Mart ayaklanması çıktı. Bu ayaklanma Hareket Ordusu tarafından bastırıldı ve II. Abdülhamit tahttan  indirildi.
Bu açıklama değerlendirildiğinde aşağıdaki yargılardan hangisi doğru olur?
A) Meşrutiyet rejimi ordu tarafından korunmaktadır.
B) Yenilikler halk tarafından desteklenmiştir.
C) Türkçülük düşüncesi devletin temel politikası olmuştur.
D) Saltanat sistemine son verilmiştir.
E) İç sorunlar dış sorun haline dönüşmüştür.

7. 1876'da ilan edilen Kanun-i Esasi'de yer alan "Hükümet, padişaha karşı sorumludur." maddesi 1909'da "Hükümet, Meclise karşı sorumludur." şeklinde değiştirilmiştir.
Bu değişiklik değerlendirildiğinde;
I. Mebuslar Meclisi'nin yönetimdeki etkisi artmıştır.
II. Padişahın yetkileri sınırlandırılmıştır.
III. Demokratikleşme yolunda önemli bir adım atılmıştır.
IV. Meclis hükümeti sisteminden vazgeçilmiştir. gibi yargılardan hangilerine ulaşılabilir?
A) I ve II           B) II ve III               C) III ve IV
D) I, II ve III      E) II, III ve IV

8. I. Trablusgarp'ı almak için Avrupa devletlerinin onayını alan İtalya, Osmanlı Devleti'nden Trablusgarp'ı istedi. Bu istek reddedilince Trablusgarp'a asker çıkardı.
II. Trablusgarp'ın işgali üzerine Osmanlı Devleti Avrupa devletlerinden yardım istedi ancak gerekli desteği bulamadı.
Bu bilgilerle ilgili olarak XX. yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti için aşağıdaki yargılardan hangisi söylenebilir?
A) Siyasi yalnızlık içindedir.
B) İç sorunlarla mücadele etmektedir.
C) Afrika'daki hakimiyeti sona ermiştir.
D) Almanya ile ittifak halindedir.
E) Ulusçuluk akımından olumsuz etkilenmiştir.

9. Osmanlı Devleti Trablusgarp Savaşı sonunda imzaladığı Uşi Antlaşması ile On İki Ada'yı geçici olarak İtalya'nın işgaline bırakmıştır.
Osmanlı Devleti'nin bu kararı almasının amacı olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir?
A) On İki Ada halkının ayaklanma çıkarmasını önlemek
B) Yunanistan'ın Balkan Savaşı sırasında adaları işgal etmesine engel olmak
C) Balkan Savaşı'nda İtalya'dan destek sağlamak
D) İtalya'nın diğer bölgelere saldırmasını engellemek
E) Avrupa devletlerinin olaya müdahalesine fırsat vermemek

10. XX. yüzyılın başlarında Balkan devletlerinin Osmanlılara karşı birleşerek savaşa girmelerinde aşağıdakilerden hangisi etkili olmuştur?
A) Milliyetçilik akımları
B) Osmanlıların Katolikleri desteklemesi
C) Osmanlıları Balkanlardan atmak istemeleri
D) Bağımsızlık mücadelesi vermeleri
E) Meşrutiyet ilanını içişlerine karışma olarak değerlendirmeleri

11. I. Balkan Savaşı'nı kaybeden Osmanlı Devleti'nin Balkanlardan çekilmesi sonucu bölgede büyük bir siyasi otorite boşluğu doğmuştur. Bu durum toprakların paylaşımı konusunda Balkan devletleri arasında çıkar çatışmaları yaşanmasına yol açmıştır.
Bu durumun nedeni olarak;
I. Balkanların çok uluslu olması
II. Balkanlarda kalıcı barışın kurulamaması
III. Rusya'nın Balkanlardaki etkinliğinin azalması
IV. Balkan sorununa Avrupa devletlerinin kayıtsız kalması
gibi özelliklerden hangileri gösterilebilir?
A) Yalnız I        B) II ve III               C) II ve IV
D) I ve II           E) I, II, III ve IV

12. Osmanlı İmparatorluğumun Balkan Savaşları sonunda imzaladığı İstanbul ve Atina Antlaşmalarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Balkan Savaşlarını bitiren antlaşmalardır.
B) Bulgaristan ve Yunanistan'da kalan Türklerin hakları belirlenmiştir.
C) Bulgaristan ve Yunanistan'da yaşayan Türklere azınlık statüsü verilmiştir.
D) Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki varlığı Doğu Trakya ile sınırlanmıştır.
E) Bugünkü Türkiye-Yunanistan sınırı çizilmiştir.

CEVAP ANAHTARI
1. B  2. D        3. E         4. A         5. C
6. A   7. D        8. A         9. B         10. C
11. D               12. E
Read more