Meraklısına Bir kaç tane ekliyorum.. Yazarı kim diye sorarsanız belli değildir…
Sevgili Simurgum mavi yüreklim;Aşk;tüm eylemleriyle beraber gerçeklikle hayelin harmanında insanın bütün varlığını istiyor.Ve insan bütün varlığını vermeli.Gecenin son adımlarında benim ruhumun ilk adımı.O anda sen, dünün dogumunun çıglıklarında ben daha yatagımda yatarken.Yeni doğmuş henüz ağlamayan bir bebeği havaya kaldırarark ona yaşam tokatı atarcasına ışığınla karşılıyorsun beni.Seninle nefes alıyor seninle tanıyorum.
Dün denen yaşamın koşuşturmalayırla oluşan kaosun,üstüme yapışan siyahlığından. Senin beni sabahın alacasında vaktiz edip , ben senin gönlünün pınarlarından arınıp yaşama tutunuyorum.Ta derinlerden gelen yumuşak ve şevkatli sesin kulağımın zarına düşen ilk ses oluyor.. Tanımlıyorsun beni , tanımlanarak adımı koyuyorsun AŞK. Gelen yeni günle adımı buluyorum. Aşk adamı oluyorum ben.Senin yansınmandan tanıyor beni rüzgar çiçekler kuşlar böcekler tanıyor beni bu kent bu yeryüzü.İşte sesleniyorlar Heyy Aşkk adamı..,
Vaktiz edip aşkla tanımlıyorsun ya beni yüreğinle yaşama amacımı ve yaşamanın önemini gösteriyorsun bana.Kutsanmış adımlşarla adımlıyorum kendime tüm güvenimle ruhunun varlığında varlığımın mecburiyeti. Azgın sularında okyanusun yüreğin ki sankin ve dingilliğim.Bu kent bu yeryüzü beni çağırıyor;Heyy Aşk Adamııı!!..,
Kentin yogunlugundan ve koşuşturlamarından oluşan kaosa aldırmadan.Bir yerlere yetişme derdinde olan kalabalığın üzerime gelen şuursuzca akınlarına sinemi geriyor belteraf ediyorum.Yüreğinle kutsanmış adımlarıyla bu kentin davetini kabul ediyorum:yaşamak diyorum yaşamak!yaşama görevim sevgiyi güzellikleri paylaşmak.senle yaşamayı seviyorum.dedim ya bu kent bu yeryüzü beni çagıyor.Kahbatımı yapıyor en güzel elbiselerimi giyip hazırlanıyorum.Kitaplarımı kalemlerimi ve karalama defterimi alıp gell diyen sese kapılıyoruz senle.Tıpkı Atilla İlhan’ın “Adınla Nasıl Beraberseméadlı şiiirin son dizesinde dediği gibi
“SEN BANA KALBİM KADAR ELİM KADAR YAKINSIN”
Elle selamlamaya koyuluyoruz.
Kapıyı açıyorum bahçemizdeki çiçekler kuşlar böcekler karşılayıcımız oluyor.Bu kent bu yeryüzübizi görünce üstündeki bitaplıgı karamsarlıgı ve asık yüzünü öteliyor..Beraber gülümsemelerimizi düşüyoruz şehrin meydanına yer kürenin her yerine ulaşıyor rüzgarlarla..Gülümsemelerimiz düşüyor kalabalığın göz bebeklerine düşüyor umuda bulanmış gülümsemlerimiz.Ve selamlıyoruz yerden göğe kadar.Yüreğimizin derinliklerinden gelen sevgi ateşiyle sesimiz karışıyor mavereya.GÜNAYDINNN
Günaydın Simurgum günaydın Şehri istanbul Günaydın Ülkem Günaydın Eyy Yeryüzü…Günaydınn Aşkk Adamı…İşte yansıyor her şey ve yaşama dair ne varsa Gülümsüyor senle.Senle yaşamayı seviyorum Simurgum.Mavide kal..
Dün denen yaşamın koşuşturmalayırla oluşan kaosun,üstüme yapışan siyahlığından. Senin beni sabahın alacasında vaktiz edip , ben senin gönlünün pınarlarından arınıp yaşama tutunuyorum.Ta derinlerden gelen yumuşak ve şevkatli sesin kulağımın zarına düşen ilk ses oluyor.. Tanımlıyorsun beni , tanımlanarak adımı koyuyorsun AŞK. Gelen yeni günle adımı buluyorum. Aşk adamı oluyorum ben.Senin yansınmandan tanıyor beni rüzgar çiçekler kuşlar böcekler tanıyor beni bu kent bu yeryüzü.İşte sesleniyorlar Heyy Aşkk adamı..,
Vaktiz edip aşkla tanımlıyorsun ya beni yüreğinle yaşama amacımı ve yaşamanın önemini gösteriyorsun bana.Kutsanmış adımlşarla adımlıyorum kendime tüm güvenimle ruhunun varlığında varlığımın mecburiyeti. Azgın sularında okyanusun yüreğin ki sankin ve dingilliğim.Bu kent bu yeryüzü beni çağırıyor;Heyy Aşk Adamııı!!..,
Kentin yogunlugundan ve koşuşturlamarından oluşan kaosa aldırmadan.Bir yerlere yetişme derdinde olan kalabalığın üzerime gelen şuursuzca akınlarına sinemi geriyor belteraf ediyorum.Yüreğinle kutsanmış adımlarıyla bu kentin davetini kabul ediyorum:yaşamak diyorum yaşamak!yaşama görevim sevgiyi güzellikleri paylaşmak.senle yaşamayı seviyorum.dedim ya bu kent bu yeryüzü beni çagıyor.Kahbatımı yapıyor en güzel elbiselerimi giyip hazırlanıyorum.Kitaplarımı kalemlerimi ve karalama defterimi alıp gell diyen sese kapılıyoruz senle.Tıpkı Atilla İlhan’ın “Adınla Nasıl Beraberseméadlı şiiirin son dizesinde dediği gibi
“SEN BANA KALBİM KADAR ELİM KADAR YAKINSIN”
Elle selamlamaya koyuluyoruz.
Kapıyı açıyorum bahçemizdeki çiçekler kuşlar böcekler karşılayıcımız oluyor.Bu kent bu yeryüzübizi görünce üstündeki bitaplıgı karamsarlıgı ve asık yüzünü öteliyor..Beraber gülümsemelerimizi düşüyoruz şehrin meydanına yer kürenin her yerine ulaşıyor rüzgarlarla..Gülümsemelerimiz düşüyor kalabalığın göz bebeklerine düşüyor umuda bulanmış gülümsemlerimiz.Ve selamlıyoruz yerden göğe kadar.Yüreğimizin derinliklerinden gelen sevgi ateşiyle sesimiz karışıyor mavereya.GÜNAYDINNN
Günaydın Simurgum günaydın Şehri istanbul Günaydın Ülkem Günaydın Eyy Yeryüzü…Günaydınn Aşkk Adamı…İşte yansıyor her şey ve yaşama dair ne varsa Gülümsüyor senle.Senle yaşamayı seviyorum Simurgum.Mavide kal..
Hiçbir duygumu ertelemedim ben. Yaşayacağım hiçbir şeyi sonraya bırakmadım. Sonra diye bir şeyin olmadığını biliyorum çünkü. Hep yarına dair hayaller kurmak, gelmesi mümkün olmayacak zamanları beklemek benim işim değil.
Aşk zamana meydan okur ama sen karşı koyamazsın ona. Orada durup öylece bekleyemezsin geleceği. Bir adım atmalısın, bir el uzatmalısın aşka doğru..!
Aşkın anahtarı cesaret değil mi yar? Cesur olmak gerekmez mi bir sevdayı yaşamak, büyütmek için?
Kaç gece yalnız geçti hesaplasana… Kaç gece bir sonraki günü düşünerek geçti. Neler yapabilirdik, neler yaşayabilirdik düşünsene..! Her sabahı birlikte karşılamak vardı seninle. Gözünü açar açmaz ilk gördüğün şey ben olurdum ve sen benim yüzümde mutluluğu görürdün.
Bu kentin sokaklarında el ele dolaşabilirdik. Girmediğimiz sokak kalmazdı. Bakışlara aldırmadan sokağın ortasında sarılıp öpebilirdim seni.
Bir şarkıyı sözlerini bilmesek bile bağıra çağıra söyleyebilirdik. Sonra bir filme gider, bir kitap okur, bir martının bir lokma simit kapabilmek için vapurların peşinden bıkmadan uçuşunu izleyebilirdik.Paylaştığımız her an beynimize bir daha çıkmamak üzere kazınırdı. Özlerdik birbirimizi delicesine. Bir saati yalnız geçirsek, bir sonraki saati iki saatlik yaşardık.
Peki biz ne yaptık. Aşkı bir bekleyişin sırtına yükleyip ona sadece uzaktan bakmakla yetindik. Her an aşkı yaşamak varken, her gün birbirimizi yeniden keşfetmek varken, bu yolda birer kaşif olmak varken sürgünleri yaşamaya mahkum ettik birbirimizi. Bu sürgünlüğe son vermenin zamanı geldi artık. Sana huzur vaat etmiyorum. Aşkta huzur arayan yanılır. Ben tutkunun, en koyu sevdanın sözcüğüyüm. Onlar adına konuşuyorum.
Gözlerinin içine bakıp “Seni Seviyorum” demek istiyorum. Aşkın akışına kapılıp hiçbir kaygı duymadan gidebildiğim yere kadar gitmek istiyorum. Kokunu içime çekmek, teninin sıcaklığıyla irkilmek istiyorum. Yaşama senin adınla anlam katmak, mutluluğu bulmak ve bir daha kaybetmemek istiyorum.
Seni istiyorum eey yar!
Canıma bir can daha katmak için, ruhumun yalnızlığına, yüreğimin acısına son vermek için, daha mavi bir deniz, daha mavi bir gökyüzü, daha mavi bir sevda için…
Seni istiyorum eey yar!
Canıma bir can daha katmak için, ruhumun yalnızlığına, yüreğimin acısına son vermek için, daha mavi bir deniz, daha mavi bir gökyüzü, daha mavi bir sevda için…
Seni İstiyorum, Yarın, Öbür Gün, Öbür Hafta, Öbür Ay, Öbür Yıl değil….. Şimdi!
Raşit Özdemir
Evet çok özledim.
Bir bakışını bile özledim.
Tadım yok, ne kadar uğraşsam da tadım yok işte.
Klavyenin hangi tuşuna bassam özlemim çığlık çığlığa, tutamıyorum ki kendimi,harfler ‘toparla bizi’ diye tehditlerde ..
Susarsam, biliyorum ki hiç konuşmayacağım.Kaç mevsim geçti oysa..Kaç mevsim başlarken ‘bu seferkini kaldıramayacağım artık! ‘ dedim, hepsini kaldırdım yine de.Bu mudur güç , sensizken yaşamak mıdır, hayata kaldığım yerden devam etmek midir(?) Yüreğimin bir tarafı yanık .Neredesin, kimlerlesin , yaşıyor musun?.Haklıydın, ‘Aşk değil bu, çöldeki salgın’.
Eğer eğer, konuşmaktan , senden vazgeçersem biliyorum bir daha hiç konuşmayacağım.Böylesi bir suskunluğa ihtiyacım var belki de…Ben sustuktan sonra sen gelsen neye yarar ki!
Rüyalarımda, martı nefesiyle yelkeni dolmuş , iskeleme yanaşan kırmızı bir yelkenli var,ben suskunum sadece bakıyorum.’Gel gidelim’ diyor. Gitmiyorum.Susmuşum çünkü..Bir kere susarsam konuşmam bilirsin.
Başka başka insanlar vardır hayatında, sen yalnız kalmayı başaramazsın tıpkı bir yüreğin yanında uzun kalmayı başaramadığın gibi.Tenler tenine kazınır, ruhun dayanılmaz gelir ruhlara ve sen gidersin.Senin limanın yok sevgili..Açık denizlerde gidebildiğin yere kadar gidersin.Yol bitmez, sen bitmezsin.Seni düşündükçe hala ağlayabiliyorsam, özlemim içimi yakıyorsa, sevdamın uçsuzluğundandır..Ben bu sevdayı yarı yolda kaldığımda elimden tutacak bir elin varlığına inanarak yaşamıştım.Sen okyanusun bir ucundan el sallarken göremiyorum.Duymuyorum seni.Sustum.
Bir bakışını bile özledim.
Tadım yok, ne kadar uğraşsam da tadım yok işte.
Klavyenin hangi tuşuna bassam özlemim çığlık çığlığa, tutamıyorum ki kendimi,harfler ‘toparla bizi’ diye tehditlerde ..
Susarsam, biliyorum ki hiç konuşmayacağım.Kaç mevsim geçti oysa..Kaç mevsim başlarken ‘bu seferkini kaldıramayacağım artık! ‘ dedim, hepsini kaldırdım yine de.Bu mudur güç , sensizken yaşamak mıdır, hayata kaldığım yerden devam etmek midir(?) Yüreğimin bir tarafı yanık .Neredesin, kimlerlesin , yaşıyor musun?.Haklıydın, ‘Aşk değil bu, çöldeki salgın’.
Eğer eğer, konuşmaktan , senden vazgeçersem biliyorum bir daha hiç konuşmayacağım.Böylesi bir suskunluğa ihtiyacım var belki de…Ben sustuktan sonra sen gelsen neye yarar ki!
Rüyalarımda, martı nefesiyle yelkeni dolmuş , iskeleme yanaşan kırmızı bir yelkenli var,ben suskunum sadece bakıyorum.’Gel gidelim’ diyor. Gitmiyorum.Susmuşum çünkü..Bir kere susarsam konuşmam bilirsin.
Başka başka insanlar vardır hayatında, sen yalnız kalmayı başaramazsın tıpkı bir yüreğin yanında uzun kalmayı başaramadığın gibi.Tenler tenine kazınır, ruhun dayanılmaz gelir ruhlara ve sen gidersin.Senin limanın yok sevgili..Açık denizlerde gidebildiğin yere kadar gidersin.Yol bitmez, sen bitmezsin.Seni düşündükçe hala ağlayabiliyorsam, özlemim içimi yakıyorsa, sevdamın uçsuzluğundandır..Ben bu sevdayı yarı yolda kaldığımda elimden tutacak bir elin varlığına inanarak yaşamıştım.Sen okyanusun bir ucundan el sallarken göremiyorum.Duymuyorum seni.Sustum.