nihilizmin temsilcileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nihilizmin temsilcileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Nihilizm Nedir? Nihilizm Temsilcileri ve Özellikleri


Nihilizm, hiççilik olarak da bilinir. 19. yüzyılda Rusya'da Çarl II. Alexander'ın hükümdarlığının ilk yıllarında ortaya çıkan, şüpheci temellere dayalı felsefe anlayışıdır. Ortaçağ'da bazı heretiklere yakıştırılan bu terim, Rus Edebiyatı'nda ilk kez Nedejin'in bir makalesinde Puşkin için kullanıldı.
Katkov ise Nihilizm (Hiççilik)in ahlaki ilkelerin tümünü yadsıması nedeniyle toplumu tehdit ettiğini ileri sürmüştür. Nihilist Bazarov, bu terimin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Zamanla 1860'ların ve 1870'lerin nihilistleri, geleneklere ve toplumsal düzene başkaldıran, düzensiz, dağınık, bakımsız, inatçı kişiler olarak görülmeye başlandı. Bundan sonra da Alexander'ın öldürülmesi ve mutlakiyetçiliğe karşı yeraltı örgütlerinin başvurduğu siyasi terörler birlikte anılır.
Nihilizm (Hiççilik), temelde estetizmin bütün biçimlerini yadsıyor, yararcılığı ve bilimsel usçuluğu savunuyordu. Toplumsal bilimleri ve klasik felsefe sistemlerini bütünü ile reddediyordu. Yalın olgucu ve maddeci bir tutumla, yerleşik toplumsal düzene başkaldırıyı temsil ediyor; devlet, kilise ya da aile otoritesine karşı çıkıyordu. Yalnızca bilimsel doğruları temel alıyor, ancak bilimin bütün toplumsal sorunların üstesinden gelebileceğini ve bütün kötülüklerin cehaletten kaynaklandığını kabul ediyordu. 

Nihilizm, kelime anlamı itibariyle “hiççilik ve yok sayıcılık” kavramlarına karşılık gelmektedir. Nihilizmin kavram olarak doğduğu yer ise 19.yy Rusya fikir ortamıdır. Değerler düzlemi ve tanrı ikileminden hareketle kendine has bir üslubu benimseyen Nihilizm akımı, aslı itibariyle tüm özgürlük akımlarıyla(anarşizm, komünizm vs.) anılmıştır. Çünkü insanın yeniden aslına dönmesini ve tanrı kavramından kendisini soyutlayarak “özüne”, “hiçliğine” dönmesini arzular. Nihilizm bir başkaldırı aracı olarak kullanılsa da savunduğu değerler itibariyle bir kadim dönem tutkunudur. Yani ona göre yeni olan her şey hemen hemen bir yozlaşmaya karşılık gelir. Ve modern insanlık denilen şeye kesinlikle karşıdır. Çünkü Nihilizm insanın doğal halini öngörür ve insanın doğuştan getirdiği içgüdülerini kullanması gerektiğini ileri süren bir tez geliştirmiştir. Bu yönüyle post-modern bir kimlik sergiler diyebiliriz. Bu bağlamda tekrarlarsak eğer; taşıdığı kaygılar itibariyle kesinlikle ne modernite ne de günümüze ait bir tavır taşımaz.
“Hayat kudrete yönelik iradedir.”
Nietzsche (Güç İstenci, syf.146)

Genel itibariyle Nihilizmin neyle beslendiğini açıkladıktan sonra gelin insana bakış açısını birazcık olsun irdeleyelim ve insan kavramının içini biraz daha doldurmaya çalışalım.

Nihilizmde İnsan Fenomeni
Nihilizm; değerlerin değerlere oranla değerden düşmesidir. Kısaca değerlerin sıfırlanmasını ve yokluğa doğru bir gidişatı simgelemektedir. Diğer bir ifadeyle En üst değerlerin değersizleşmesi. (Nietzsche, Güç İstenci, syf. 23)

Peki, bu aşamada insan nedir? Nihilizm insanı nasıl yorumlar ve insan var oluşu için nasıl bir kurtuluşu öngörür? Bu soruları tam olarak yanıtlamaya çalışacağım ve akıllarda soru işareti kalmaması için elimden geleni yapmaya çalışacağım. Çünkü Nihilizm, fazla anlaşılamayan ve üzerinde en fazla yalan yanlış şeyler yazılan kavram ve konudur. Bu aşamada benim amacım sadece Nihilizmin öngördüğü insan hakkında ve onun kurtuluşu hakkında bir şeyler söyleyebilmektir.

Nihilizmin var olan değerleri(ahlak değerlerini) yadsıdığını söylemiştik. Bu açıdan sorular şöyle sorulmalıdır; şu ana kadar var olan değerlerin içinde doğan ve yaratılan insan ne kadar kendine aittir? Kendi kendine ne kadar evet diyebilmektedir? Ve şu anda var olan değerler içinde insan ne kadar saf ve özgürdür? İşte bu soruların ışığında şunları söyleyebiliriz; Nihilizme göre insan; kendi kendisini tutsak eden değerleri kendisini törpülemek için yaratmıştır; örneğin Tanrı ve Ahlak. Ve bunu yaparken de kendisini kandırıp bunun en doğrusu olduğuna kendini inandırmayı başarmıştır. İşte Nihilizme göre tarihi bir hata olan bu yanılgı ve kendinden geçiş hareketi her şeyi mahvetmeye yetmiştir. Çünkü insan böylece doğal olmayan, tamamıyla kendisini raddeden bir iradeye sahip olmuştur ve kesinlikle içgüdülerinden arındırılmıştır. Bunu haklılaştırmak içinde ahlaki değerler denilen bir icada imza atmıştır. Bunu yapan insanlıktır ve Nihilizmin en fazla karşı durduğu şeyde budur. Yani İnsanlık ve Onun Yarattığı Değerler…

ihilizm, insanlığa neden karşıdır? Çünkü insanlık denilen güruh bir sürü mantığıyla hareket eder ve kesinlikle içinde yozlaşmayı barındırır ve besler. Nihilizm, insanı büründürmeye çalıştığı şey itibariyle bazılarına göre köhnemişlik barındırsa da aslında insanı eski gücüne kavuşturmayı amaçlamaktadır. Çünkü Nihilizm de insan güçlüdür ve yıkıcıdır, bu gücüde ne tanrıdan ne değerlerden ne de başka bir şeyden alır; gücünü sadece ve sadece unuttuğu içgüdülerinden alır.

Nihilizm, modern insanın ya da güçten düşürülen insanın yaptığı her şeyi reddeder. Fransız Devrimi, Sosyalizm, Hıristiyanlık, Demokrasi vs. gibi devinimlerin sadece dini birer amaç bulundurduğuna dikkat çeker. Bu hareketlerin insanı soysuz bir düzene doğru devşirdiğini ispata çalışır. Bu yüzden bu devrimlerin, ayaklanmaların suni birer gerilemeden başka bir şey olmadığını ileri sürer.

“…Belki de ben, yalnızca insanın niçin güldüğünü en iyi bilenim. İnsan, sadece o denli derin acı çeker ki, o gülmeyi icat etmeye mecbur kaldı. En umutsuz ve en melankolik hayvan, haklı olarak en şen şatır olanıdır.” Nietzsche (Güç İstenci, syf.64) Bu alıntıyla ne anlatılmak istendiği açıktır. İnsan kendi yarattığı değerlerle kendini köle haline getirip bunu sonra gülmeyle mecbur hale getirmiştir. En talihsiz haliyle bile gülmeyi başaran ve kendini unutan insan aslında bu teselliyi icat ederek nihilizme malzeme olmuştur diyebiliriz. Nihilizm insanın yeniden doğuşunun öyküsüdür. Bu anlamda insanın yeniden silkinerek tüm güçlerine sarılmasını konu edinir.

Özetle nihilizm insanın özüne dönmesine amaçlayan her disiplin gibi biraz daha farklı olarak onun kurtuluşunu hiçlikte, inkârda ve yok etmede aramaktadır. Bu hiçliğe de ancak yitirdiği güçlü içgüdüleriyle ulaşabilirdi. Bunlar savaşçı ruh, yok etme isteği, ırkların feda edilmesi, güce tapış, güçlü ırka özlem, bencillik vs. gibi değerlerdir. Bu değerlerin daha çok faşist ideolojiyle ilintilendirilmesinin nedeni nihilizmin insanlığa yani yozlaşmış olan ırklara ve ruhlara karşı büyük bir kin beslemesidir. Ve insanlığı bir yozlaşma anıtı olarak görmesidir.

Dünyanın tarihsel aşamalarına bakıldığında bunun bir denemesini Hitler Almanya’sında görmek mümkündür. Nihilizmin insana yüklediği anlam Güç’tür. Nihilizme göre insan güçten düşürülmüş ruhuyla ancak hiçliği onaylayarak eski bedenine ve iradesine sahip olabilirdi. Ruhlar pazarında bize eksiksiz bir ruhlar hiyerarşisi sunan Nihilizm, tüm söylenilenlere ve eleştirilere rağmen tamamen insana yönelik bir felsefeyi beraberinde getirmiştir diyebiliriz. Bunu şu alıntıdan da çok iyi idrak edebiliriz:

“…Ben iradenin reddedilmesini, olumsuzlanmasını öğreten bir felsefiyi insanı aşağıya indiren ve ona iftira eden bir öğreti olarak değerlendiriyorum. Ben bir iradenin kudretini, onun ne derece direncine, çektiği acıya, işkenceye ve bunları kendi çıkarına dönüştürmesine göre takdir ediyorum; ben insan varlığına onun kötü ve acı verici karakterini suçlama olarak hesap etmiyorum, tersine bir zaman gelince onun şimdiye kadar olduğundan daha çok kötü ve acı verici olacağını umut ediyorum.” (Nietzsche; Güç İstenci, syf.199)

Can Murat DEMİR
Yararlanılan Eser
F.Nietzsche; Güç İstenci; “Bütün Değerleri Değiştiriş Denemesi”; Birey Yayıncılık; 2. Baskı; Çeviren Sedat UMRAN
Read more